Sofi’nin Seçimi’nin Son Seçmenleri »
By Mehmet Yılmaz on Nis 9, 2010 in atatürkçülük, Basın günlüğü, CHP, Resmî Tarih, vicdan | 2 Comments
O filmin o sahnesini bir daha hatırladım bu sabah. Öyle bir sahnedir ki o, hatırlar hatırlamaz geçmişe gitmem, tam bu an’ın bıçak sırtında bulurum kalbimi. Yaralanırım yeniden. Kanamam tazelenir; hep kanadığımı fark ederim. O sahne öylesine gerçektir ki, seyirci olduğumu unuturum, oyuncuların ışıklar karşısındaki rolleri rol olmaktan çıkar. Hoyrat bir acının içinde bulurum kendimi, beni apansız yakalamış bir tuzakta çırpınırım. Silahların hepsi bana doğrulur, çaresizliklerin cümlesi boğazıma çökmüştür artık.
İnsanın insana yaptığı her insanı yaralar. O yaralamanın faili ya da kurbanı olmaya ben de aday değil miyim? Unutuşların siperinde sakladığım insan yanım işte o görüntü karşısında birden var olmanın dayanılmaz ağırlığının hedefi oluverir. Vurulurum varlığımla…
O film sahnesi, Polonya’da Read the rest