RSS Feed for This Post

Petro-dolar Aforizmaları

petrodolar

  • Petrol sıradan bir emtia olmadığı gibi Amerikan doları da sıradan bir para birimi değildir.
  • Petrol ticaretinin dolarla yapılması bu paranın değerini yapay olarak yükseltir.
  • ABD’nin bütün zayıflıklarına rağmen petrolün dolar cinsinden fiyatlanması, doların rezerv para olmasının en güçlü dayanağıdır.

petro-dolar-2a

  • Dolar dışında bir parayla veya takasla petrol ticareti yapmaya kalkan ülkeler “terörist” ilân edilir; darbe ve işgâl dâhil her yol denenir.
  • Uzun yıllar ABD’nin “dost ve müttefiki” olan Saddam ve Kaddafi’nin bir gecede “terörist” olması da petrolle ilgilidir.

petrodolar-6

  • Çünkü petrolün fiyatı yapay krizler ve savaşlarla yükseltilir. Ham petrolün varili 1972’de 1,90$, 1981’de 34$ ve 2008’de 140$ oldu.
  • Bu yüzden petrol fiyatındaki oynamalar kesinlikle üretim maliyeti veya rezervlerin tükenmesiyle açıklanamaz.
  • Zaten petrol rezervlerinin bitmek üzere olduğu da koca bir yalandır. Sürekli yeni kaynaklar bulunuyor ve eski kuyuların sadece %33’ü kullanıldı.
  • Ancak petrol satışlarından biriken milyarlarca doların Arap ülkelerine veya Venezuella’ya bırakılması ABD’nin sonu olurdu. Peki ABD ne yaptı?

  • petrodolar-3ABD başka ülkelerin petrol gelirlerini gasp etmek için silah ve altın ticaretiyle eklemlenen bir makine icad etti. Buna direnen her ülkeye savaş açıyor.
  • Fakat bu cinayet makinesinin nasıl çalıştığını anlamak için uluslararası para sistemini biraz anlamak gerek.
  • 2ci savaşın galibi ABD 1944’te yapılan Bretton-Woods konferansında yeni bir ekonomik sistemi (altın garantili doları) dünyaya dayattı.
  • 15 ağustos 1971’de ABD başkanı Nixon bu sisteme son verdi. İsyan eden ülkelere “dolar bizim paramız ama sizin probleminiz” dediler. (Bilirsin biz lazuk, biraz da oyunbazuk, attık size bir kazuk! Başkan Nixon 15 ağustos 1971’de doların altına çevirilebilirliğini askıya aldım diyor. https://www.youtube.com/watch?time_continue=52&v=rcnhF09QN78)
  • 1973’te Suudi Arabistan’dan alınan bütün petrolün Amerikan dolarıyla ödenmesi resmileşti.
  • 1975’te ise OPEC ülkeleri “koruma” ve silah yardımı karşılığında SADECE Amerikan dolarıyla petrol satma kararı aldılar.
  • Bütün bu tedbirler olmasa dış borcu GSMH’dan yüksek olan Amerika’nın para birimi ancak tuvalet kâğıdı kadar değerli olabilir.
  • Dolar kıskacından çıkmaya yeltenen ülkeler başkan Bush dönemide “axis of evil” (şeytan ekseni) diye fişlendi: Irak, Kuzey Kore, Suriye, Venezüella, İran…
  • ABD’nin doları dünyaya dayattığı Bretton-Woods (1944) konferansında IMF, Dünya Bankası ve GATT’ın da temelleri atılmıştır.
  • IMF ve Dünya Bankası “yardım ettiği” her ülkede hukuk devletini geriletmiş, sefaleti ve savaşları arttırmıştır.
  • GATT ise daha sonra WTO ve nihayet TPP olarak karşımıza çıktı. GATT/WTO/TPP doğayı, işçi haklarını ve hukuku ticarî mal derekesine düşüren bir anlaşmalar silsilesidir.
  • Devletler para sıkıntısını çözmek için 3 şey yapabilir:
    • Harcamaları kısmak,
    • Vergileri arttırmak,
    • Borç almak
  • Ama ABD için 1 yol daha var: Karşılıksız para basmak.
  • Normalde para basmak enflasyonu arttırır ama petrol yüzünden dolara olan talep o kadar yüksek ki ABD hiç bir ekonomik değer üretmeden dünyayı soyabiliyor.
  • Doların altına endeksli olduğu yıllardan beri ihracat yapan devletlerin de $ rezervi trilyonları buluyor. Doların düşmesi Çin, Almanya, Japonya gibi ihracat şampiyonlarına zarar verdiği için ABD para basarak bunlara şantaj yapıyor.
  • Amerika’da doların emisyon hacmine karar veren bir merkez bankası yoktur. FED özel bankalardan oluşan bir karteldir.
  • FED’in hesapları ABD hükümetince kontrol edilemez ve kartel kimseye hesap vermez.

amerikan-merkez-bankasi

Rusya’nın altın rezervlerindeki düzenli artış ileride rublenin rezerv para olarak dolara alternatif olmasına sebep olabilir.

rusya altin rezervleri

 

Petrol fiyatlarındaki dalgalanmalar emtianın bolluğu veya üretim maliyetleriyle değil ancak manipülasyonla açıklanabilir.

petrol fiyatlari

 

Amerikan halkı aptal mı? Neden sorgulamıyor? 1983’te 50 firma ABD medyasının %90’ını teşkil ediyordu. Bugün ise sadece 6 medya devi.

amerikan medyasi

 

Edebiyat, Sinema, Siyaset, Sanat, Mimarî, Ateizm, Tarih, Kemalizm, Eşcinsellik, İslâm, Kadın hakları, Feminizm, Felsefe… Bugün 70 kitap var. Yakında yenileri eklenecek, bu sayfayı takip edin… 



70 kitap indirin70 kitap indirin Sultanlar Şehri İstanbul / Julia PardoeDerin Lügat 3.0

Yeni sürümlere dair not: Eski sürümleri indirip okumuş olanların işini kolaylaştırmak için kelimelerin sırasını değiştirmiyoruz. Yani her yeni sürümde okumaya kaldığınız yerden devam edebilirsiniz.

3cü sürümle eklenen yeni terimler: Eksen Kayması, Bilgi toplumu, Zamanda Yolculuk, Ateist , Yokluk , Çağdaş, Gurbet, Kader.

İnsanlık neredeyse 4 asırdır “ilerleme” adını verdiği müthiş bir gerileme içinde. Tarihteki en kanlı savaşlar, sömürüler, soykırımlar, toplama kampları, atom bombaları, kimyasal ve biyolojik silahlar hep Batı’nın “ilerlemesiyle” yayıldı dünyaya. En korkunç barbarlıkları yapanlar hep “uygar” ülkeler.  Her şeyin fiyatını bilen ama hiçbir şeyin değerini bilmeyen bu insanlar nereden çıktı? Yoksa kelimelerimizi mi kaybettik?

Aydınlanma ile büyük bir karanlığa gömüldü Avrupa. Vatikan’ın yobazlığından kaçarken pozitivist dogmaların bataklığında kayboldu. “Yeniden doğuş” (Rönesans) hareketi sanatın ölüm fermanı oldu: Zira optik, matematik, anatomi kuralları dayatıldı sanat dünyasına. Sanat bilimselleşti, objektif ve totaliter bir kisveye büründü.

Kimse parçalamadı dünyayı “Birleşmiş” Milletler kadar. Güvenliğimiz için en büyük tehdit her barış projesine veto koyan BM “Güvenlik” Konseyi değil mi? Daimi üyesi olan 5 ülke dünyadaki silahların neredeyse tamamını üretip satıyor. “Evrensel” insan hakları bildirisi değil güneş sisteminde, sadece ABD’deki zencilerin haklarını bile korumaktan aciz. Bu kavram karmaşası içinde Aşk kelimesi cinsel münasebetle eş anlamlı oldu: ing. To make love, fr. Faire l’amour… Önce Batı, sonra bütün insanlıkakıl (reason) ile zekânın (intelligence) da aynı şey olduğunu sanmışlar. Oysa akıl iyi-kötü veya güzel-çirkin gibi ayrımı yaparken zekâ problem çözer; bir faydayı elde etmek ya da bir tehditten kurtulmak için kullanılır. Bir saniyede 100.000 insanı ve sayısız ağacı, böceği, kediyi, köpeği oldürecek olan atom bombasını yapmak zekâ ister ama onu Hiroşima üzerine atmamak için akıl gerekir.

İster Batı’yı suçlayalım, ister kendimizi, kelimelerle ilgili bir sorunumuz var: İşaret etmeleri gereken mânâların tam tersini gösterdikleri müddetçe sağlıklı düşünmeye engel oluyorlar. Çözüm ürettiğimizi sandığımız yerlerde yeni sorunlara sebep oluyoruz. Dünyayı düzeltmeye başlamak için en uygun yer lisanımız değil mi? Kayıp kelimelerin izini sürmek için yazdığımız Derin Lügat’ı ilginize sunuyoruz. Buradan indirebilirsiniz.

 

Edward Hopper’ı okumak

hopper-kapak 70 kitap indirin70 kitap indirin Sultanlar Şehri İstanbul / Julia PardoeAmerikalı ressam Edward Hopper sadece Amerika’nın değil bütün Batı kültürünün en önemli ressamlarından biri. Hopper ile Batı resmi asırlardan beri ilk defa kısır ekol savaşlarını, soyut resim / figüratif resim gibi ölü doğmuş dikotomileri aşma fırsatı yakaladı.

Bu bağlamda, perspektif, ışık, gölge vb tercihleri aşan Hopper’ın yeni bir şey yaptığını savunuyoruz: Hopper Rönesans’tan beri can çekişen figüratif resme yeni bir soluk verdi. Tezimiz budur. Bu lisan-ı sûreti tahlil etmek için sadece Hopper’dan etkilenen diCorcia gibi fotoğrafçıları değil ondan beslenen Hitchcock, Jarmusch, Lynch gibi sinema yönetmenlerini, romancıları da kitabımıza dahil ettik. Diğer yandan Hopper’ın tutkuyla okuduğu filozoflardan yani Henry David Thoreau ve Ralph Waldo Emerson’dan da istifade ettik. Elinizdeki bu kitap Hopper tablolarına aceleyle örtülen melankoli ve yalnızlık örtüsünü kaldırmak için yazıldı. Hopper’a bakmak değil Hopper’ı okumak için.Buradan indirebilirsiniz.

Senin tanrın çok mu yüksekte?

senin-tanrin-cok-mu-yuksekte 70 kitap indirin70 kitap indirin Sultanlar Şehri İstanbul / Julia Pardoe

Güzel olan ne varsa İnsan’ı maddî varoluşun, bilimsel determinizmin ötesine geçirecek bir vasıta. Sevgilinin bir anlık gülüşü, ay ışığının sudaki yansıması, bir bülbülün ötüşü ya da ağaçları kaplayan bahar çiçekleri… Dinî inancımız ne olursa olsun hiç birimiz güzelliklere kayıtsız kalamıyoruz. Etrafımızı saran güzelliklerde bizi bizden alan, yeme – içme – barınma gibi nefsanî dertlerden kurtarıp daha “üstlere, yukarılara” çıkaran bir şey var. Baş harfi büyük yazılmak üzere Güzel’lik sadece İnsan’a hitab ediyor ve bize aşkın/ müteâl/ transandan olan bir mesaj veriyor: “Sen insansın, homo-economicus değilsin”.

İşte bu yüzden “kutsal” dediğimiz sanat bu anlayışın ve hissedişin giriş kapısı olmuş binlerce yıldır. Tapınaklar, ikonalar, heykeller insanları inanmaya çağırmış. Ancak inancı ne olursa olsun bütün “kutsal sanatların” iki zıt yola ayrıldığını, hatta fikren çatıştığını da görüyoruz:

  • Tanrı’ya benzetme yoluyla yaklaşmak: Teşbihî/ natüralist/ taklitçi sanat,
  • Tanrı’yı eşyadan soyutlama yoluyla yaklaşmak: Tenzihî/ mücerred sanat.

Kim haklı? Hangi sanat daha güzel? Hangi sanatçının gerçekleri Hakikat’e daha yakın? Bu çetrefilli yolda kendimize muhteşem bir rehber bulduk: Titus Burckhardt hem sanat tarihi hem de Yahudilik, Hristiyanlık, İslâm, Budizm, Taoizm üzerine yıllar süren çalışmalar yapmış son derecede kıymetli bir zât. Asrımızın kaygılarıyla Burckhardt okyanusuna daldık ve keşfettiğimiz incileri sizinle paylaştık.Buradan indirebilirsiniz.

Öteki Sinemanın Çocukları

oteki-sinemanin-cocuklari 70 kitap indirin70 kitap indirin Sultanlar Şehri İstanbul / Julia PardoeYakında sinemanın bir endüstri değil sanat olduğuna kimseyi inandıramayacağız. Zira “SinemaEndüstrisi” silindir gibi her şeyi ezip geçiyor. Sinema ürünleşiyor. Reklâm bütçesi, türev ürünlerin satışı derken insanlar otomobil üretir gibi film ÜRETMEYE başladılar. Belki en acısı da “sinema tekniği” öne çıkarken sinema sanatının unutulması. Fakat hâlâ “iyi bir film” ile çok satan bir sabun veya gazozun farkını bilenler de var. Çok şükür hâlâ ustalar kârlı projeler yerine güzel filmleryapmaya çalışıyorlar. Derin Düşünce yazarları da “İnsan’sız Sinema Olur mu?” kitabından sonra yeni bir sinema kitabını daha okurlarımıza sunuyorlar. “Öteki Sinemanın Çocukları” adlı bu kitap 15 yönetmenle buluşmanın en kolay yolu: Marziyeh Meshkini, Ingmar Bergman, Jodaeiye Nader Az Simen, Frank Capra, Dong Hyeuk Hwang, Andrey Rublyov, Sanjay Leela Bhansali, Erden Kıral… Buradan indirebilirsiniz.

kitap-tanitan-kitap-6 70 kitap indirin70 kitap indirin Sultanlar Şehri İstanbul / Julia PardoeKitap Tanıtan Kitap 6

Bir varmış, bir yokmuş. Mehtaplı bir eylül gecesinde Ay’a bir merdiven dayamışlar. Alimler, yazarlar, şairler ve filozoflar bir bir yukarı çıkıp oturmuşlar. Hem Doğu’dan hem de Batı’dan büyük isimler gelmiş: Lev Nikolayeviç Tolstoy, René Guénon, Turgut Cansever, El Muhasibi, Şeyh-i Ekber, Cemil Meriç, Arthur Schopenauer, Ahmet Hamdi Tanpınar, Mahmud Sâmi Ramazanoğlu, Mahmut Erol Kılıç… Sadece bir kaç yer boş kalmış. Konuklar demişler ki “ başka yazar çağırmayalım, bu son sandalyeler bizim kitabımızı okuyacacak insanlara ayrılsın”. Evet… Kitap sohbetlerinden oluşan derlemelerimizin altıncısıyla karşınızdayız. Buradan indirebilirsiniz.

Önceki kitap sohbetleri:

sen-insansin 70 kitap indirin70 kitap indirin Sultanlar Şehri İstanbul / Julia PardoeSen insansın, homo-economicus değilsin!

Avusturyalı romancı Robert Musil’in başyapıtı Niteliksiz AdamJames Joyce‘un Ulysses ve Marcel Proust‘un Geçmiş Zaman Peşinde adlı eserleriyle birlikte 20ci asır Batı edebiyatının temel taşlarından biri. Bu devasa romanın bitmemiş olması ise son derecede manidar. Zira romanın konusunu teşkil eden meseleler bugün de güncelliğini koruyor.  Biz “modernler” teknolojiyle şekillenen modern dünyada giderek kayboluyoruz. İnsan’a has nitelikleri makinelere, bürokrasiye ve piyasaya aktardıkça geriye niteliksiz bir Ben’lik kalıyor. İstatistiksel bir yaratık derekesine düşen İnsan artık sadece kendine verilen rolleri oynayabildiği kadar saygı görüyor: Vatandaş, müşteri, işçi, asker…

Makinelerin dişli çarkları arasında kaybettiğimiz İnsan’ı Niteliksiz Adam’ın sayfalarında arıyoruz; dünya edebiyatının en önemli eserlerinden birinde. Çünkü bilimsel ya da ekonomik düşünce kalıplarına sığmayan, müteâl / aşkın bir İnsan tasavvuruna ihtiyacımız var. Homo-economicus ya da homo-scientificus değil. Aradığımız, sorumluluk şuuruyla yaşayan hür İnsan.Buradan indirebilirsiniz.


tezyin_kapak-150 70 kitap indirin70 kitap indirin Sultanlar Şehri İstanbul / Julia PardoeGözle dinlenen müzik: Tezyin

Batı sanatı her hangi bir konuyu “güzel” anlatır. Bir kadın, batan güneş, tabakta duran meyvalar… İslâm sanatının ise konusu Güzellik’tir. Bunun için tezyin, hat, ebru… hatta İslâm mimarîsi dahi soyuttur, mücerred sanattır.

Derrida, Burckhardt, Florenski ve Panofski’nin isabetle söylediği gibi Batılı sanatçı doğayı taklid ettiği için, merkezi perspektif ve anatomi kurallarının hakim olduğu figüratif eserler ihdas eder. Bu taklitçi eserler ise seyircinin ruhunu değil benliğini, nefsini uyandırır. Zira kâmil sanat tabiatı taklid etmez. Sanat fırça tutan elin, tasavvur eden aklın, resme bakan gözün secdesidir. Tekâmül eden sanatçı (haşa) boyacı değil bir imamdır artık. Her fırça darbesi tekbir gibidir. Zahirde basit motiflerin tekrarıyla oluşan görsel musiki ile seyircilerin ruhu öylesine agâh olur ki kalpler kanatlanıverir. Müslüman sanatçı bu yüzden tezyin, hat, ebru gibi mücerred sanatı tercih eder. Güzel eşyaları değil Güzel’i anlatmak derdindedir. Çünkü ne sanatçının enaniyet iddiası ne de seyircinin BEN’liği makbul değildir. Görünene bakıp Görünmez’i okumaktır murad; O’nun güzelliği ile coşan kalp göğüs kafesinden kurtulup sonsuzluğa kanat açar.

Tezyinî nağmeleri gözlerimizle işitmek için yazıldı bu e-kitap. John locke gibi bir “tabula rasa” yapmak için değil Hz. İbrahim (as) gibi “la ilahe” diyebilmek için. Buradan indirebilirsiniz.

Kaybedenler Klübü: Anti-demokratik bir muhalefetin kısa tarihi

70 kitap indirin70 kitap indirin Sultanlar Şehri İstanbul / Julia PardoeT.C. kurulurken Hitler, Mussolini ve Stalin başrolleri paylaşıyordu. İki dünya savaşının ortalığı kasıp kavurduğu o korkunç yıllarda “bizim” Cumhuriyet gazetesi’nin faşizme ve faşistlere övgüler yağdırması bir rastlantı mıdır? Kemalistlerin ilâhı olan Atatürk’ün emriyle 80.000 Alevî Kürd’ün Dersim’de katledilmesi, Kur’an’ın, ezanın yasaklanması, imamların, alimlerin idam edilmesi, Kürtleri, Hristiyanları ve Yahudileri hedef alan zulümler de yine Atatürk ve onu ilahlaştıranlar tarafından yapılmadı mı?

Bu ağır mirasa sahip bir CHP ve Türk solu şimdilerde “İslâmî” olduğu iddia edilen bir cemaat ile, Fethullah Gülen’in ekibiyle ittifak içinde. Yobaz laiklerin, yasakların kurbanı olduklarını, baskı gördüklerini iddia ediyor bu insanlar. Ama bir yandan da alenen İslâm düşmanlığı yapan her türlü harekete hatta İsrail’e bile destek vermekten çekinmiyorlar. Tuttukları yol İslâm’dan daha çok bir ideolojiye benziyor: Gülenizm. Millî istihbarattan dershanelere, dış politikadan bankalara kadar her konuda dertleri var. Ama Filistin’de, Doğu Türkistan’da, Irak’ta, Suriye’de, Arakan’da zulüm gören Müslümanları dert etmiyorlar. Acayip…

Türk solu, CHP ve Fethullah Bey… Nereden geldiler? Nereye gidiyorlar? Elinizdeki bu kitap meseleyi tarihsel bir perspektifte ele almayı amaçlıyor.Buradan indirebilirsiniz.


freud-kapak 70 kitap indirin70 kitap indirin Sultanlar Şehri İstanbul / Julia PardoeGurbetçi Freud ve “Das Unheimliche”

Modern insanın kalabalıkta duyduğu yalnızlığı sorgulamak için iyi bir fırsat… Sigmund Freud gurbette olma duygusunu, yabancılık, terk edilmişlik hissini anlatan “Das Unheimliche” adlı denemesini 1919’da yayınlamış. İsminden itibaren tefekküre vesile olabilecek bir çalışma. Zira “Unheimliche” alışılmışın dışında, endişe verici bir yabancılık hissini anlatıyor.

Bu hal sadece İnsan’a mahsus: Kaynağında tehdit algısı olmayan, hayvanların bilmediği bir his. Belki huşu / haşyet ile akrabalığı olan bir varoluş endişesi? Gurbete benzer bir yabancılık hissi, sanki davet edilmediğim bir evdeyim, kaçak bir yolcuyum bu dünyada. Freud’un İd (Alt bilinç), Benlik (Ego), Üst Benlik (Süperego) kavramları iç dünyamızdaki çatışmalara ışık tutabilir mi? Dünyada yaşarken İnsan’ın kendisini asla “evinde” hissetmeyişi acaba modern bir hastalık mıdır? Teknolojinin gelişmesiyle baş gösteren bir gerginlik midir? Yoksa bu korku ve tatminsizlik hali insanın doğasına özgü vasıfların habercisi,  buz dağının görünen ucu mudur? Hem Sigmund Freud’u tanıyanların hem de yeni keşfedecek olanların keyifle okuyacağını ümid ediyoruz. Buradan indirebilirsiniz.

fethullah-gulen-kapak 70 kitap indirin70 kitap indirin Sultanlar Şehri İstanbul / Julia Pardoe

Fethullah Gülen’i iyi bilirdik

(Son güncelleme: Üçüncü sürüm, 28 Ocak 2014)

Türkçe Olimpiyatlarını ve Türk okullarını sevmiştik. Gözü yaşlı vaizin Amerika’da yaşamasına alışmıştık. 1980 öncesinde komünizme karşı CIA ile işbirliği yapmasına “taktik” demiştik. Fethullah Gülen aleyhine açılan davalardan birinin iddianamesinde“pozitivist felsefeye karşı olmak” ile suçlanıyordu. Biz de karşıydık pozitivizme. “Aferin” dedik, “bizdensin”.

Bugün gerçek şu ki Fethullah Bey’in ekibi manşetle, kasetle hükümet devirmeye çalışan, yalan haberle Türkiye’yi ve Müslümanları sürekli zora sokan çirkin insanların tahakkümü altında. Bizim sevdiğimiz, güvendiğimiz “küçük eller” ise koyun sürüsü gibi suskun. Medyada, devlet kurumlarında, emniyet ve adaletin içinde çeteleşme, ergenekonlaşma var. Gülen cemaati dünya ile uğraşmaktan ahirete vakit ayıramıyor. Gülen cemaati bir cemaatten başka herşeye benziyor.

Kitabın ilk yarısında Fethullah Bey’i ve ekibini öven, yapılan iyi işleri savunan, destekleyen makaleler bulacaksınız. Bugün yaşadıklarımızla birlikte değerlendirince can acıtan bir soru kendini dayatıyor bize: Fethullah Gülen ve kurmayları bizi baştan beri kandırdı mı? Yoksa “küçük eller” dediğimiz masum insanların  güzel teşkilâtı sonradan mı kokuştu? Kitabı buradan indirebilirsiniz.

Soyut Sanat Müslümanın Yitik Malıdır

yitik 70 kitap indirin70 kitap indirin Sultanlar Şehri İstanbul / Julia PardoeAfganistan’daki bir medreseyi, Bosna’daki bir camiyi, Hindistan’daki Taj Mahal’i görsel olarak islâmî yapan nedir hiç düşündünüz mü? Anadolu kilimlerini, İran halılarını, Fas’taki gümüş takıları, Endülüs’teki sarayları birleştiren ortak unsur nedir? Müslüman olmayan bir insan bile kolaylıkla“bunlar İslâm sanatıdır” diyebilir. Sanat tarihi konusunda hiç bir bilgisi olmayanlar için de şüpheye yer yoktur. Şüpheye yer yoktur da… bu ne acayip bir bilmecedir! Endonezya’dan Fas’a, Kazakistan’dan Nijerya’ya uzanan milyonlarca kilometrekarelik alanda yaşayan, belki 30 belki 40 farklı lisan konuşan Müslüman sanatkârlar nasıl olmuş da böylesi muazzam bir görsel bütünlüğe sadık kalabilmiştir?

Bakan gözleri pasifleştiren tasvirci sanatın aksine İslâm sanatı okunan bir sanattır. Yani görünmeyeni anlatmak için çizer görüneni. Doğayı taklid etmek değildir maksat. İnsanların aklını uyandırması, kalplerine hitab etmesi sebebiyle İslâm sanatının soyut bir sanat olduğu da aşikârdır. Ama Avrupa kökenli soyut sanattan ayrıdır İslâm sanatı. Meselâ Picasso, Kandinsky, Klee, Rothko gibi ressamlar gibi sembolizme itibar edilmemiştir. 284 sayfalık kitabımıza çok sayıda İslâm sanatı örneği ekledik. Bakmak için değil elbette, görünen sayesinde görünmeyeni akledebilmek, yani İslâm sanatını “okumak” içinBuradan indirebilirsiniz.


İslâm’da Mimar ve Şehir

Cumhuriyet’in ilânından beri yaşadığımız şehirler hızla tektipleşiyor. Betondan yapılmış kareler ve dikdörtgenler kapladı ufkumuzu. Trabzon, Aydın, Malatya… Anadolu’nun her yeri birbirine benzedi. Fakat Türkiye’ye has bir sorun değil bu. Batının “alternatifsiz” 70 kitap indirin70 kitap indirin Sultanlar Şehri İstanbul / Julia Pardoedemokrasisi ve serbest piyasası mimarları da tektipleştirdi. Farklı düşünemeyen, yerel özellikleri eserlerine yansıtmayan mimarlar kutu gibi binalar dikiyor. Moskova, Tokyo, Paris, Hong Kong da tektipleşiyor ve çirkinleşiyor.

Çare? Binalara değil de mimara, yani insana odaklanmakolabilir; yani eşyayı ve sureti değil İnsan’ı ve sîreti merkeze almak. Zira bu bir norm ya da ekol meselesi değil: İslâmiyet’in ilk asırlarında bir şehir övüleceği vakit binalar değil yetiştirdiği kıymetli insanlar anılırmış. Biz de güzel binalarda ve güzel şehirlerde hayat sürmek için önce güzel mimarlar yetiştirerek başlayabiliriz işe. İnsan gibi yaşamak için mimarî çirkinliklerden ve bunaltıcı tektipleşmeden kurtulabiliriz. Bu ancak Güzel Ahlâk ile Güzel Mimarî arasındaki bağı yeniden tesis etmekle olabilir. Çare Mimar Sinan gibi cami yapmak değil Mimar Sinan gibi insan yetiştirmek. Kitabımızın maksadı ise teşhis ve tedaviye hizmet etmekten ibaret. Buradan indirebilirsiniz.

Kürtlerin Tarihi Üzerine

kapak_kurt-tarihi-uzerine 70 kitap indirin70 kitap indirin Sultanlar Şehri İstanbul / Julia Pardoe80 seneden beri Kürtlerin tarihi isyan ve terörle özdeşleşti. Son yıllarda ise ilk defa hemen her kesimden insanın desteklediği bir barış süreci başladı. Bu süreç kendi başına tarihi bir anlama sahip elbette. Yine de büyüyen umutların, atılan adımların sağlam olması ve geleceğe yöne vermesi için yaşananlar ile Kürtlerin tarihi arasında bir köprü kurulması gerek. Dahası Türkiye dışındaki etnik terör tecrübelerinden, sosyal barış projelerinden yararlanmak elzem. Bu sebeple, Kemal Burkay, Hasan Cemal, İsmail Beşikçi, Mustafa Akyol kadar Alain Touraine, Johan Galtung, Paddy Woodworth ve Gandhi’den de istifa ettik bu kitabı hazırlarken. Umuyoruz ki güncel tartışmaları ve gelişmeleri bir kenara koyarak geçmişe kısaca bir göz atmak bugünü daha anlamlı okumamızı sağlayacak. Buradan indirebilirsiniz.

Hükümeti devirmek isteyen birileri mi var?

Hükümeti_devirmek_kapak 70 kitap indirin70 kitap indirin Sultanlar Şehri İstanbul / Julia Pardoe4 Türk bankası çalışanlarını sömürmek, tüketiciyi kandırmak ve haksız rekabetten dolayı çok ağır cezalar yediler. Hemen ardından Türkiye tarihin en büyük anti-kapitalist ayaklanmasını yaşadık. Göstericiler “Sosyalist Türkiye” ve “yaşasın devrim” sloganları atarak orak-çekiçli pankartlar, Deniz Gezmiş posterleri taşıdılar. Tuhaf olan ise bazı bankaların ve holdinglerin bu ayaklanmaya destek olmasıydı. Anti-kapitalist göstericiler 20 gün boyunca İstanbul’un en lüks otellerinden birinde bedava kaldılar. Tuhaflıklar bununla da bitmedi. CNN, BBC, Reuters ve daha bir çok medya kuruluşu bir kaç sene önce, üstelik yabancı ülkelerde çekilmiş yaralı ve ölülerin  fotoğraflarını “Türkiye” diyerek servis etti. Tayyip Erdoğan’a destek için toplanan AKP’lilerin fotoğrafı CNN tarafından kazayla(?) “Ayaklanmış Protestocular” olarak yayınlandı.

Dünyada da tuhaf şeyler oldu:

  • Türkiye ile neredeyse aynı anda Brezilya’da bir halk(?) ayaklanması başladı.
  • Georges Soros’a ait ekonomi gazeteleri Çin ekonomisi hakkında aşırı kötümser haberler yaydılar.

“Kazalar” bu kadar çoğalınca insanlar ister istemez bazı şeyleri sorguluyor:

  • Türk bankaları neden sermaye düşmanı, anti-kapitalist bir ayaklanmaya destek oldu?
  • Acaba 2008 krizinden sonra kan kaybeden ABD ve Avrupa kaçan sermayeyi geri  çekmeye mi çalışıyor?
  • Brezilya, Çin ve Türkiye Avrupa ve ABD’deki yatırımları çekmenin cezasını mı ödüyor?

Elinizdeki kitap bu sorulara ve darbe iddialarına cevap arıyor. Buradan indirebilirsiniz.

kapak_kitap_capulcular 70 kitap indirin70 kitap indirin Sultanlar Şehri İstanbul / Julia PardoeÇapulcular” ne istiyor?

Genel seçimler yaklaşırken başladı Taksim Gezi Parkı olayları. İnsanlar öldü, yaralananlar, tutuklananlar oldu. Taksim’deki sanat galerileri bile yağmalandı. Maddî zarar büyük: Yakılan otobüsler, özel araçlar, iş yerleri. Ancak hâlâ isyancıların ne istediğini bilmiyoruz. Taksim Dayanışma Grubu’ndan çelişkili açıklamalar geliyor. Polisi ya da göstericileri suçlamadan önce şunu bilmek gerekiyor: “Çapulcular” ne istiyor? Daha fazla demokrasi? Sosyalizm? Devrim? Darbe? Elinizdeki e-kitap bu sorulara cevap arıyor. Buradan indirebilirsiniz.

Trackback URL

  1. 54 Trackback(s)

  2. Oca 25, 2016: Büyük Devlet Aforizmaları | Ne Mutlu "İnsan'ım" Diyene!
  3. Şub 14, 2016: Suriye Aforizmaları | Ne Mutlu "İnsan'ım" Diyene!
  4. Mar 2, 2016: Liberalizm aforizmaları | Ne Mutlu "İnsan'ım" Diyene!
  5. Nis 30, 2016: Amigo-Tarihçi Aforizmaları | Ne Mutlu "İnsan'ım" Diyene!
  6. May 10, 2016: Taktik ve Strateji Aforizmaları | Ne Mutlu "İnsan'ım" Diyene!
  7. Haz 25, 2016: Liberal totalitarizm olur mu? | Ne Mutlu "İnsan'ım" Diyene!
  8. Tem 23, 2016: Darbeciler yine saldırır mı? | Ne Mutlu "İnsan'ım" Diyene!
  9. Ara 5, 2016: Savaş Üzerine / Carl von Clausewitz (2) | Ne Mutlu "İnsan'ım" Diyene!
  10. Oca 19, 2017: Savaşta deniz araç mıdır yoksa amaç mı? | Ne Mutlu "İnsan'ım" Diyene!
  11. Şub 14, 2017: Mahçupyan’a Üç Paragrafta Jeo-Strateji Dersi | Ne Mutlu "İnsan'ım" Diyene!
  12. Mar 9, 2017: Demokrasi / Democracy / Демократия /デモクラシー/ ديمقراطية | Ne Mutlu "İnsan'ım" Diyene!
  13. Mar 12, 2017: Avrasya’nın tarih sahnesine geri dönüşü: Heartland ve Halford Mackinder | Ne Mutlu "İnsan'ım" Diyene!
  14. Mar 30, 2017: Türk-ABD ilişkileri neden yağmurlu? | Ne Mutlu "İnsan'ım" Diyene!
  15. Nis 14, 2017: Büyüme / Growth / Croissance / نمو | Ne Mutlu "İnsan'ım" Diyene!
  16. May 8, 2017: Savaşsızlık, barış değildir! | Ne Mutlu "İnsan'ım" Diyene!
  17. May 9, 2017: Okyanus jeopolitiğinde sabitler ve yeni kartlar | Ne Mutlu "İnsan'ım" Diyene!
  18. Haz 1, 2017: Dikkat Kitap: Savaş Meydanda Değil Masada Kazanılır | Ne Mutlu "İnsan'ım" Diyene!
  19. Haz 7, 2017: Işık Doğudan Gelir / Cemil Meriç | Ne Mutlu "İnsan'ım" Diyene!
  20. Haz 12, 2017: Tarih Nedir? / Edward Hallett Carr | Ne Mutlu "İnsan'ım" Diyene!
  21. Haz 19, 2017: İnsan Zihni Üzerine Bir Araştırma / David Hume | Ne Mutlu "İnsan'ım" Diyene!
  22. Haz 24, 2017: Mutluluk / Tatmin / Bonheur /Satisfaction / سعادة
  23. Tem 8, 2017: Türkiye’nin algı operasyonlarında gol yemesinin sebebi parasızlık değil vizyonsuz ve çapsız bürokratlardır | Ne Mutlu "İnsan'ım" Diyene!
  24. Tem 12, 2017: Hayvan Öyküleri / Franz Kafka | Ne Mutlu "İnsan'ım" Diyene!
  25. Tem 27, 2017: İnsanı Tanıma Sanatı / Alfred Adler | Ne Mutlu "İnsan'ım" Diyene!
  26. Ağu 4, 2017: Kıyafetime Karışma! | Ne Mutlu "İnsan'ım" Diyene!
  27. Ağu 24, 2017: Dikkat Kitap: Kemalist Eğitimin Zararları | Ne Mutlu "İnsan'ım" Diyene!
  28. Eyl 12, 2017: Bir utanın!
  29. Eyl 26, 2017: Coğrafya Kaderdir | Ne Mutlu "İnsan'ım" Diyene!
  30. Eki 7, 2017: Rönesans / Renaissance / نهضة | Ne Mutlu "İnsan'ım" Diyene!
  31. Eki 9, 2017: Amerika’nın keşfi / Discovery of America / اكتشاف أمريكا | Ne Mutlu "İnsan'ım" Diyene!
  32. Eki 14, 2017: Üç Muhammed
  33. Eki 14, 2017: Türkiye'de derin din 1
  34. Eki 14, 2017: Türkiye'de derin din 2
  35. Eki 18, 2017: Nazi Almanyası, Kuzey Irak ve Kuzey Suriye | Ne Mutlu "İnsan'ım" Diyene!
  36. Eki 20, 2017: İran’ın petrolü mü var yoksa Petrol’ün İran’ı mı var? | Ne Mutlu "İnsan'ım" Diyene!
  37. Eki 22, 2017: Çelişki / Paradox / المفارقة | Ne Mutlu "İnsan'ım" Diyene!
  38. Eki 22, 2017: Mecazî aşk / Metaphorical love / الحب المجازي | Ne Mutlu "İnsan'ım" Diyene!
  39. Eki 29, 2017: Suudi Arabistan’dan fazla petrolü olan Venezüella neden açlıktan ölüyor? | Ne Mutlu "İnsan'ım" Diyene!
  40. Kas 1, 2017: Allah korkusu / الخوف من الله | Ne Mutlu "İnsan'ım" Diyene!
  41. Kas 2, 2017: Eşcinsellik, porno ve boşanmanın siyasî ve ekonomik boyutları… | Ne Mutlu "İnsan'ım" Diyene!
  42. Kas 12, 2017: İnsan Kaynakları / Human Resources / الموارد البشرية | Ne Mutlu "İnsan'ım" Diyene!
  43. Kas 13, 2017: CIA – Petrol kartelinin ortak çalışma yöntemi ve Irak tarihinden bir misal | Ne Mutlu "İnsan'ım" Diyene!
  44. Kas 15, 2017: CIA ve Endonezya | Ne Mutlu "İnsan'ım" Diyene!
  45. Kas 26, 2017: Bakın Sevgili Çerkesler… | Ne Mutlu "İnsan'ım" Diyene!
  46. Kas 29, 2017: Rüzgâr santralleri neden elektrik kesintisine ve açlığa sebep oluyor? | Ne Mutlu "İnsan'ım" Diyene!
  47. Oca 5, 2018: Birleşmiş Milletler, Bilderberg ve Dünya Bankası kime aittir? | Ne Mutlu "İnsan'ım" Diyene!
  48. Oca 7, 2018: Almanya nasıl Sam Amca’nın sütlü ineği oldu? | Ne Mutlu "İnsan'ım" Diyene!
  49. Oca 22, 2018: İnsânlıklarımıza, Kendimize, Düşünmeye Dâir | Ne Mutlu "İnsan'ım" Diyene!
  50. Oca 27, 2018: Hitler’in ABD yardımıyla Londra’yı bombalayıp 40.000 insanı öldürdüğü gün… | Ne Mutlu "İnsan'ım" Diyene!
  51. Şub 3, 2018: Ateşin haberini almak ile yanına oturup ısınmak arasındaki fark nedir? | Ne Mutlu "İnsan'ım" Diyene!
  52. Şub 15, 2018: CHP statükoculuğunun terörle imtihanı ve tutarsızlıkları | Ne Mutlu "İnsan'ım" Diyene!
  53. Mar 18, 2018: Bazı savaşlar başlamadan kaybedilir… | Ne Mutlu "İnsan'ım" Diyene!
  54. Mar 22, 2018: Gökten Üç Kabak Düşmüş… | Ne Mutlu "İnsan'ım" Diyene!
  55. May 1, 2018: Sivastopol / Lev Nikolayeviç Tolstoy | Ne Mutlu "İnsan'ım" Diyene!

ÖNEMLİ

--------------------------------------------------------------------

Tüm yazı, yorum ve içerikten imza sahipleri sorumludur. Yayımlanmış olmaları, bu görüşlere katıldığımız anlamına gelmez.

Hakaret içerse dahi bütün yorumlar birer fikir eseridir. Ama bu siteye ilk kez yorum yazıyorsanız, yorum kurallarına gözatın yine de.

Not: Sitenin ismini dert etmeyin, “derinlik” üzerine bayağı bir geyik yaptık, henüz söylenmemiş bir şey bulmanız oldukça zor :)

Editörle takışmayın, o da bir anne-babanın evlâdıdır, sabrının sınırı vardır. Siz haklı bile olsanız alttan alın, efendilik sizde kalsın.

Sitenin iç işleriyle ilgili yorum yapmayın, aklınıza takılan soruları iletişim kutusundan sorun, kol kırılsın, yen içinde kalsın.

Kendi nezaketinizi bize endekslemeyin, bizden daha nazik olarak bizi utandırın. Yanlış ve eksik şeylerden şikayet etmek yerine bilgi ve yeni bakış açısı sunarak tamamlayın, düzeltin, tevazu ile öğretin bize bildiklerinizi.

Bu kurallara başkasının uyup uymamasına aldırmayın, siz uyun. Bütün yorumları hızla onaylanan EN KIDEMLİ YORUMCULAR arasındaki nizamî yerinizi alın.

--------------------------------------------------------------------
  • Siz de fikrinizi belirtin