RSS Feed for Figüratif SanatCategory: Figüratif Sanat

Dikkat Kitap: Rönesans’ın Kara Kitabı »

Rönesans sanatın yeniden doğuşu değil ölümü oldu… ve daha bir çok şeyin! Rönesans’ın fikir dünyamızda açtığı yaralar bugün dahi kapanmış değil. Maddenin mânâyı tahakküm aldığı, adına “Aydınlanma” dediğimiz karanlık çağların miladı hiç şüphesiz bu dönem. Güzel ahlâk ile güzel sanatın irtibatının kopuşudur Rönesans. Bu kopuş yüzündendir ki insanlık sadece sanatta değil siyaset, bilim, felsefe, iktisatta […]

Yanlış hesap Floransa’dan döner »

Rönesans’ın kokmuş leşini kim kaldıracak? “Yanlış hesap Bağdat’tan döner” demişler. Rönesans felâketini çıktığı deliğe geri sokma vakti gelecek muhakkak. Floransa, Roma, Paris, Amsterdam yeniden sorgulanacak: Torunlarımız bu temizlik harekâtına rö-Rönesans yahut dé-Rönesans gibi bir isim verirler mi bilinmez ama er ya da geç bu “U” dönüşü yapacağız. Çünkü Rönesans’ın çarpık sanat tasavvuru kokmuş bir leş […]

Görünür ama yoktur; görünmez ama vardır »

Gerçeğe çok yakın görünen ama gerçek olmayan şeyler vardır: Mesela geri oynatılan bir filmde kırılan bardağın parçalarının birleşmesi veya akan suyun tırmanıp çeşmeye geri dönmesi. Aslında bütün fotoğraf ve film hileleri bu kategoriye girebilir. Resim / film tekniği yoluyla imkânsızı mümkün, yalanı gerçek gibi gösterebilirsiniz. Film hileleri eşyanın tabiatına aykırı şeyler gösterdiklerinde akılla temyiz ederiz […]

Leonardo da Vinci Rönesansa neden ihanet etti? »

Rönesansçı perspektif her zaman dünyayı göründüğü gibi resmetme iddiasında oldu. Bu iddiasını da matematik ve optik kurallarına, objektif/ bilimsel temsil yöntemine dayandırdı. Ama gerçek bunun tam tersi. Merkezî perspektifle yapılan resimler görme tecrübesine tekabül etmez. Neden? Gözün retinası küreseldir de ondan. Yani “görme” dediğimiz süreçte ışık düz bir ekrana değil eğri bir yüzeye gelir. Eğer […]

Çocuk hayatı görünmesi gerektiği gibi değil yaşadığı gibi resmeder »

Picasso “hayatım boyunca çocuklar gibi resim yapmaya çalıştım” demişti. Neden? Çünkü çocukların gözü (=aklı) henüz büyükler kadar kirlenmemiş. Çocuk yaşadıklarını önyargısız, kuralsızca tasvir edebilir. Yetişkinle çocuk arasındaki hürriyet farkının en açık şekilde göründüğü yer ise mekân algısı. Zira yaşamamıza, görmemize, hareket etmemize imkân veren mekân bir cisim değil. Mekân cisimlerin varolduğu gibi varolan bir varlık […]

Matematiksel sonsuz vehmedilir. Âlem-i imkân ise hakikaten sonsuzdur, fehmedilir »

Floransa’dayız, Aziz Marco manastırının koridorlarında. İstanbul’un fethinden birkaç sene evvel ünlü ressam Fra Angelico tarafından 25 ve 26cı hücrelerin arasındaki duvara yapılmış bir resme bakıyoruz: “Madonna delle Ombre”. Figürlerden çok daha önemli bir şey var burada: “Marmi finti” tabir edilen öndeki dört mermer taklidi levha. Marmi finti levhalarla müteâl/aşkın/transandan bir dünyanın penceresini açma çabası  Fra Angelico’nun […]

Michelangelo’nun gözüyle güvenlik kamerası arasındaki fark »

Münih’teyiz, Alte Pinakothek müzesinde Albrecht Dürer’in ölmeden 2 sene önce yaptığı 4 azizlere bakan iki gerçek insana bakıyoruz. Bir tuhaflık sizin de gözünüze çarpmıyor mu? Gerçek insanlardan bize yakın duran hem daha uzun hem de kafası daha büyük görünüyor. “Normal” diyeceksiniz haklı olarak. Fakat tablolarda durum tam tersi: Önde duran azizlerin başları arkadakilerden daha büyük. […]

Erwin Panofsky: Resim sanatında hümanizm ve laiklik »

Gözden kalbe yol vardır… Aziz Jerom’u odasında çalışırken tasvir eden iki resime bakıyoruz. Soldaki Albrecht Dürer’in bir gravürü(1514), sağdaki ise Antonella de Messina’nın yağlı boyası (1475). İlk anda göze çarpan fark Dürer’in tercih ettiği yakınlık sayesinde oluşan mahremiyet hissi. Sağdaki resim ise çok daha objektif, adeta mimarî bir çizimi andırıyor. Aziz Jerom bile anonim bir […]

Tektipleşen bir dünyada yaşamak… »

“… Hepsinin birbirine benzediğini fark etmek için modern şehirleri, banliyöleri, yeni inşa edilen binaları uzun uzun incelemeye gerek yok. Makro ile mikronun, şehircilik ile mimarînin birbirinden uzaklaşması da çeşitliliği arttırmadı. Tersine. Acı gerçek: Kopyalama özgün çalışmanın yerini aldı; yapmacık ve gösteriş ise doğal olanın. Bu kopya mekânlar kopyalanan hareketlerin neticesi. İşçiler, makineler, buldozerler, beton atma, […]

Mekân bir cisim değildir ki resmi yapılabilsin! »

1980 yapımı The Shining’de Stanley Kubrick kamerayı yerden 90 cm yüksekte tutarak biz seyircilerin dünyayı bir çocuk gözüyle görmemizi istiyordu: Üç tekerlekli bisikletiyle otelin koridorlarında pedal çeviren bu çocuk için tavanlar fazla yüksek ve koridorlar fazla uzundu. Bu ögeler bakılmak için değil okunmak için konmuştu oraya. Otelin iç mekânı objektif gerçekliği değil sübjektif bir bakışı […]