Author Archive

Kelimeler ve Şeyler / Michel Foucault »

Lisanın suretle olan münasebeti ebedî bir münasebettir. Bunun nedeni kelâmın yetersizliği ve zâhir olan karşısında beyhude kapatmaya uğraşacağı bir açığının olması değildir. Bunlar birbirlerine indirgenemez niteliktedirler: gördüğümüz şeyleri istediğimiz kadar anlatalım, görünen şey hiçbir zaman söylenen şeyin içine sığmaz ve söylenmekte olan şey sûretler, eğretilemeler, mukayeseler aracılığıyla istendiği kadar izhar edilmeye çalışılsın, bunların ışıklarını saçtıkları […]

Germinal / Émile Zola »

Étienne ağır adımlarla kömürün boşaltıldığı hangara geri döndü. Başının üzerindeki bu korkunç hareketlilik onu serseme çevirmişti. Soğuk hava akımının altında tir tir titrerken, kulaklarını sağır eden vagonların gürültüsünde asansörlerin iniş çıkışını izliyordu. Kuyunun yanında bulunan gösterge tablosu, aşağıdan çekilen bir ipin kaldıraçlı ağır bir tokmağı bir kütüğün üzerine düşürdüğünü gösteriyordu. Tek vuruş dur, iki vuruş […]

Germinal / Émile Zola »

Arıza haberine sevinen işçi, vagonları boşalttıktan sonra yere oturdu. Hâlâ o sessiz yabaniliğini koruyordu. Bunca laf kalabalığından sıkılmış gibi iri ve donuk gözlerle arabacıya bakıyordu. Aslında arabacının da fazla konuşmak gibi bir âdeti yoktu. Yabancıyı cana yakın bulmuş ve yaşlıları bazen kendi kendilerine yüksek sesle konuşmaya zorlayan bir içini dökme ihtiyacı duymuş olmalıydı. “Ben,” dedi, […]

Germinal / Émile Zola »

Dört kazmacı yukarı doğru yükselen damar boyunca üst üste uzanmışlardı. Çıkardıkları kömür üzerinde biriktirdikleri ve duvara kancalarla tutturulmuş kalaslarla birbirlerinden ayrılmışlardı; her biri damarın yaklaşık dörder metrelik bölümünde çalışmaktaydı. Son derece ince olan damarın kalınlığı bu noktada ancak elli santim olduğundan, tavanla duvar arasına sıkışmış halde, dizlerinin ve dirseklerinin üzerinde sürünüyor, dönmeye çalıştıklarında omuzlarını sağa sola […]

Germinal / Émile Zola »

Buğday ve pancar tarlalarının ortasındaki İki Yüz Kırklar madenci mahallesi karanlık gecede uykuya dalmıştı. Sırt sırta vermiş küçük evlerden oluşan ve kışla ya da hastane blokları gibi geometrik biçimli ve birbirine paralel dört geniş blok ile bu blokları ayıran, eşit büyüklükteki bahçelere bölünmüş üç geniş ağaçlıklı yol belli belirsiz seçilebiliyordu. Issız ovada yalnızca, tahta perdelerin […]

Germinal / Émile Zola »

Tüm zemin katı kaplayan bu yeterince geniş salonun duvarları elma yeşili renginde boyanmıştı, bol suyla yıkandıktan sonra beyaz kum serpilmiş olan döşeme taşlarıyla tertemiz bir Flaman evini andırıyordu. Köknar ağacından cilalı büfenin dışında, mobilya olarak yine aynı ağaçtan bir masa ve iskemleler vardı. Duvarlardaki göz alıcı süslemeler, İmparator’un ve İmparatoriçe’nin işletme tarafından dağıtılan portreleri, yaldızlı […]

Germinal / Émile Zola »

Yıldızsız gecenin zifirî karanlığına gömülmüş dümdüz ovada bir adam, pancar tarlalarının arasından geçerek dosdoğru Marchiennes’den Montsou’ya uzanan on kilometrelik anayolda tek başına yürüyordu. Bastığı siyah toprağı bile görmüyor; uçsuz bucaksız ufkun varlığını ise, fersahlarca uzayıp giden bataklıkları ve çorak toprakları yalayıp geçerken buz kesen mart rüzgârının, engin denizlerdekine benzer bir fırtınanın sayesinde hissedebiliyordu ancak. Gökyüzüne […]

Araba Sevdası / Recaizade Mahmut Ekrem »

“… Pederini ve bunlardan cesaret alan başkaları tarafından çocuğun kandırılarak idare edilmesinden vazgeçilmediği için, zavallı çocuk her gün çeşit çeşit, renk renk, özenli özensiz, kaba ince, yerli yersiz yalanları işite işite, kendisi de zekâsının izin verdiği ölçüde, şaka tarzında ufak yalanlar uydurmaya, çevresindekileri aldatmaktan zevk almaya başlamıştı. Bu kötü alışkanlık gitgide ahlakında kökleşerek zekâsıyla orantılı olarak büyüye […]

Bir Delinin Hatıraları / Gustave Flaubert »

Bir deli! İnsana dehşet veriyor. Siz, siz nesiniz okuyucu? Kendini hangi kategoriye koyuyorsun? Aptallarınkine mi, delilerinkine mi? – Şayet seçmek sana kalsa, kibrin yine de son hali tercih ederdi. Evet, bir kez daha, neye yarar, bunu gerçekten soruyorum; ne eğitici, ne eğlendirici, ne kimyevi, ne felsefi, ne zirai, ne hazin olan, ne koyunlar, ne de […]

Bulantı / Jean-Paul Sartre »

“… İnsan yaşadı mı başına bir şey gelmez. Dekorlar değişir, kişiler çıkar, görüntüler değişir yalnız… Başlangıçlar da yoktur; günler anlamsız bir biçimde birbirine eklenir durur. Sonu gelmez, tekdüze bir hesap çizelgesidir bu….. Yaşamak budur işte. Ama hayatınızı anlatırsanız, her şey değişir… Olayları anlatırken, onların çıkış biçimini tam tersine döndürmüyor muyuz sanki? Gerçekte hep sondan başlanır. […]