Main Content RSS FeedÖnceki Yazılar

Albert Camus, Yabancı (L’Étranger) »

  (Romanın orijinal adı: L’Étranger)[1]

“Anam ölmüş bugün. Belki de dün, bilmiyorum.”

Albert Camus’nun[2] yazdığı, 1942’de Fransa’da basılan, Saçma’yı(absurd) anlatırken tam da onun karşısında konumlanmış bir roman olan Yabancı’nın başlangıcı böyledir. Giriş cümlesiyle okur olarak donakalırsınız ve başına geleni, herhangi, sıradan, önemsiz bir olay gibi anlatan kahramanın cümlelerini okumaya devam edersiniz:

“İhtiyarlar Yurdundan bir telgraf aldım: ‘Anneniz vefat etti. Yarın kaldırılacak. Saygılar.’ Bundan bir şey anlaşılmıyor. Belki de dündü…” Read the rest

Yobaz laik olmayan bir Türkiye neye benzerdi? »

Masum değiliz, hiçbirimiz! »

Siirt’te dokuz çocuğun iki bebeğe tecavüz edip birini öldürmesi olayı ile ilgili insanların konuşmalarını, yazışmalarını izliyorum birkaç gündür. Bir kısmı otomatiğe bağlanmış gibi sürekli asıp kesmekten bahsediyor. Bu cellat ruhlu arkadaşların çözüm şekilleri şüphesiz geçici bir çözüm sağlayabilir. Bu şekilde, şeytanlaştırdıkları günahkarların şerrinden kurtulup vicdanlarını temiz tutabilirler ve ikinci bir asma-kesme gerektiren olay ortaya çıkıncaya kadar gönül rahatlığıyla kendi “skandal boyutunda olmayan” günahlarıyla baş başa kalmaya devam edebilirler. Herkesin, kendini temize çıkardığı bir ahlak eşiği vardır. İncil’de Hz.İsa (S) şöyle der:

 ” Zina etmeyeceksin” denildiğini işittiniz. Fakat ben size derim; bir kadına şehvetle bakan her adam zaten yüreğinde onunla zina etmiştir. Eğer sağ gözün seni günaha sokarsa onu çıkar at. Çünkü vücudunun bir üyesinin yok olması,tüm vücudunun cehenneme atılmasından iyidir.  Eğer sağ elin seni günaha sokarsa onu kes at.” Matta 5/27-39 

Zina etmekle, kendini zina ediyor olarak düşünmek arasında belki de düşündüğümüz kadar büyük farklar yoktur kimbilir. İmkanlar, koşullar elverse işleyebileceği bir günahı masum bir şekilde hayal etmek de aynı oranda Read the rest

ABD’nin Nükleer İran Sorunu »

Irak işgalinin toz bulutu kalkmaya başladığından beri devam eden başka bir gerginlik var. O da İran’ın nükleer faaliyetleri. Nükleer silaha sahip bir İran Amerika’nın Ortadoğu politikasındaki tüm taşları yerinden oynatacağından Amerika bu konuyu en önemli dış politika maddeleri arasında tutmayı sürdürüyor. 

Konu son aylarda açıklanan raporlar ve nükleer zirveler ile yeni bir boyuta taşındı. Yeni ABD yönetimi bu konuya daha da ciddi yaklaşıyor zira Obama “Nükleer İran”ı engelleyememiş bir ABD başkanı olarak tarihe geçmek Read the rest

Son 90 günde en çok okunanlar »

  1. Müslüman Futbol Hastası Olur mu ?
  2.  Yeni Başlayanlar İçin Mesnevî
  3. EYLEM: Tekel işçisi can, ötekiler patlıcan!
  4. Liberalizmin kusurları(1): İnsan’ı birey zanneder
  5.  Kimdir bu Kemalistler?
  6. Oğlunuzu yolladığınız yerin “Peygamber ocağı” olduğundan emin misiniz?
  7. Derin Düşünce Kapatılırsa…
  8. Kemalist gençlik neden bu kadar ihtiyarladı?
  9. Yargıtay Yerçekimi Yasasını İptal Etti
  10. Eşrefpaşalılar
  11. Yeni Siyam İkizlerimiz; İslamofobi – Homofobi
  12. Herşeye üzülmek ama hiç bir şeyle tam olarak ilgilen(e)memek*
  13. Ya Müslümansın Ya Milliyetçi!
  14. Mardin Fetvası ve Müslüman Ulusalcılık
  15. İzmir faşist midir?
  16. Yeni İnsanı Kendinden Kovduran Meyve; Özgürlük
  17.  Vermeyeceksin Çocuklarını Timsahlara!
  18. Seni Yaratan’ın resmini yapabilir misin William?: Sanat’ta ayrıntı (5)

Boşluk aynası ve Edward Hopper: Sanat’ta Ayrıntı(8) »

Bazı dalgıç-ressamlar vardır, gözleri okyanus dibine indirilen robot kameralar gibidir. İçinden geçtikleri asrı öyle güzel “kaydederler”, Hakikat’i öyle güzel yakalarlar ki… Böyle ressamların eserleri bazen yüzlerce sayfa kitap okuyarak öğrenemeyeceğiniz bilgiyi bir çırpıda verir size. Edward Hopper da bu dalgıç-ressamlardan biridir, hatta belki de en kuvvetlisidir… Tablolarındaki Ayrıntı’lar bir dönemin kara kutusudur. Bunun için William Turner‘dan sonra en çok sevdiğim ressamdır.

Peki neyi kaydetti Hopper?

1882’de, Atatürk’ten sadece bir yıl sonra doğan ressam tıpkı onun gibi Avrupa’nın şekillenişine, sömürge savaşlarına, ırkçılığın, faşizmin ve ulus-devletlerin yükselişine tanık oldu. Bir çok ülkeyi ve bu arada İslâm coğrafyasını kasıp kavuran dünya savaşlarının başlangıcı ve bitişi de 1967’de vefat eden Hopper’in biyolojik yaşam süresi içine tekabül etti. (Bkz. Türkiye’nin Ulus-Devlet Sorunu)

Fakat ressam savaşı, kahramanlıkları ya da eziyet çeken sivilleri resmetmedi. Böyle yapsaydı sanatçı değil boyacı olurdu:

“Meselâ Francisco Goya’nın yaptığı El tres de Mayo adlı esere bakalım. Napolyon’un İspanya’yı işgal ettiği dönemdeki zulümü anlatan bu eserde kurşuna dizilen bir köylüyü anlatıyor “hikâyeci”. Yüzleri ve duyguları netleştirilerek İspanyolların birer insan oldukları buna karşılık Fransız askerlerinin tek tip, acımasız birer emir kulu oluşları vurgulanmış. Köylünün beyaz gömleği yerdeki lambanın ışığını öyle bir yansıtmış ki lambadan daha beyaz ve parlak olmuş. Saflığı, masumiyeti Read the rest

Bir elma, iki ayna (Taşkın Tuna) »

-“Peki hepsi iyi güzel de biz Allah’ı nasıl arayacağız?”
-“Sen insana ulaşmadan Allah’ı boşuna arıyorsun” dedi Rabia Hatun gülerek.
-Biz senin bu düşüncelerini kolay kolay anlayamayacağız galiba
-Haklısın, ama şu kafana iyice bir bak!Niye Allah onu yuvarlak yapmış dersin?
-Bilmem sen söyle!
-Başın yuvarlak çünkü eskiden beri alışageldiğin bütün köhne düşüncelerin yön değiştirsin diye!
-Bizim kafamız bu kadar ince düşünceleri kavrayamıyor
-Ne yapayım, maşrapan küçükse deryayı suçlamaya hakkın yok!Boş bir kafa şeytanın çalışma odasıdır.Çünkü kavrayamadığın şeyler senin değildir.
Bir derviş içini çekerek söylendi:
-Senin söylediğin bu konular çok derin!Nerede bizde bunları anlayacak feraset?
-Dikkat et!Derin olan kuyu değil,kısa olan iptir!Eğer ırmakta su kalmamışsa, bu kanalın değil, kaynağın suçudur.Sen de kaynağını ara bul!
Şimdiye kadar hiçbir soru sormayan sadece sessizce konuşulanları dinleyen dervişe Rabia hatun sordu:
-Sen niçin konuşmuyorsun, niye sormuyorsun?
Dervişten dudak bükmekten başka cevap alamayan Rabia Hatun alçak sesle söylendi:
-Sormaz ki bilsin,sorsa bilirdi!Bilmez ki sorsun,bilse sorardı!
Bir derviş atıldı:
-İyi ama Allah’ın isimlerinde bu kadar çokluk varken,biz”Vahdet” dediğimiz bir’liği nasıl anlayacağız?
-Çokluk demek,kesret demektir.Bu kainat,kesret alemidir.Kesrette vahdeti bulasın ki,’ilmel yakın’ mertebesine ulaşabilesin.Bu şuna benzer.Evin penceresinden giren güneş ışığını düşün.Ne kadar çok pencere varsa o kadar da ışık var demektir.Bu sizi yanıltmasın.Aslında ışık bir tanedir, güneş de bir!Anlaşıldı mı?

http://www.kitapyurdu.com/kitap/default.asp?id=76624&sa=57581748

Milliyetçilik savunulmalı mı? »

Sunuş : Okullarda çocuklarını ne mutlu Türk’üm diyene diye bağırtan, camilere bile mahya diye milliyetçi sloganlar yazan bir ülkenin çocuklarıyız. Derin Düşünce sitesi kurulduğundan beri milliyetçilik karşıtı bir çok yazı yayınladık. Milliyetçiliğin insanları şiddete ittiğini, ülkeyi birleştirmek şöyle dursun böldüğünü savunduk. Çoğu kez faşizm ile de paralellik kurduk. Meselâ aşağıdaki yazılarımız:

 Hatta iki kitabımızda bu konuları işledik:

Ne yazık ki bu konularda gelen “eleştiriler” hakaretin ve tehdidin ötesine geçmemişti. Kendisine ülkücü, alperen, bozkurt vb diyen insanlar ya da Atatürk Milliyetçisi gençler o kadar seviyesiz çıkı¨şlar yaptılar ki sağlıklı bir tartışma ortamı oluşamadı. Genel olarak milliyetçiler sitemizde pek varlık gösteremediler. “Atalarımızın soylu kanından” dem vuran milliyetçiler ise Kürtlerin ya da Ermenilerin neden daha az soylu(?) olabileceği konusuna açıklık getiremediler.

 Neyse. Bugün bir yenilik var. Okuyucumuz ve konuk yazarımız Fatih Akbay daha önce « İzmir faşist midir?» isimli makalesiyle katkıda bulunmuştu sitemize. Bu kez bizim uzun süredir savunduğumuz bir duruşu eleştirmek için kalemi eline almış. Milliyetçiliği eleştirmek için yazdıklarımıza karşılık Fatih Bey fikirlerimizi neredeyse tek tek ele alarak değerlendirmiş. Bu özenli çalışmasından dolayı kendisine teşekkür ediyoruz ve makalesini okurlarımızın değerlendirmesine sunuyoruz. (MY)

Milliyetçilik, Faşizm ve Kavram Karmaşası (Fatih Akbay)

Bazı  olay ve durumlar, fikirler, ideolojiler vardır. Belli bir süre ortalığı  kasıp kavurur veya yakıp dağıtır ve süreç içinde etkisini yitirerek Tarih sahnesine karışır veya bir köşede unutulmaya terk edilir. Faşizm de bunlardan biridir.

Özellikle Birinci Dünya Savaşından sonra, belirgin biçimde İkinci Dünya Savaşı yıllarında, uluslar arası arenada boy gösteren ve Rusya özelinde Komünizm gibi, İtalya ve Almanya özelinde dünyayı kana bulayan Faşizm, zamanla dünya gündeminin ilk sıralarındaki yerini kaybetmiş ve yeni mevzulara bırakmıştır. Ancak ilginçtir, çeşitli dönemeçlerde Türkiye gündeminin ilk sıralarında Read the rest

3H Hareketi ve Doğu Çalıştayı »

3H Hareketi kendi deyimiyle Hürriyet, Hukuk ve Hoşgörü değerlerinin  siyasi ve toplumsal hayatımızda bilinçli ve samimi bir şekilde yer bulmasını arzu eden ve bu yönde çalışmalarda bulunan sivil bir hareket ».

Çalışkanlıklarıyla, sürekli düzenledikleri seminerler, toplantılarla da dikkati çekiyorlar. Gözden kaçmaması gereken son girişimleri terör sorunu konusunda oldu. 22-25 nisan tarihleri arasında Diyarbakır’da bir çalıştay düzenlediler ve ardından bir sonuç bildirgesi yayınladılar.

Terörün kan değil mürekkep dökerek çözülebileceğine inanan insanların artması sevindirici. Yeni bir kuşağın ülke sorunlarına akılla, soğuk kanlılıkla yaklaşma ihtimali bile yüreğimizi ısıtıyor.

Sorunları bizzat sorunların yaşandığı yerlere giderek anlamaya çalışmak ayrıca takdir edilmesi gereken bir girişim. Ankara’da, İstanbul’da, İzmir’de fildişi kulelerden ahkâm kesen yari-aydın kuşağın yerine belki de halka yakın bir gençlik gelecek…

3H Hareketi’nin sitesinden ayrıntılı bilgi edinilebilir: www.3hhareketi.org

Refii Cevad Ulunay ve İttihatçılar »

Refii Cevad Ulunay, 1912’de çıkarmış olduğu Alemdar Gazetesi ve bu gazetenin Kurtuluş Savaşı döneminde yazmış olduğu yazılarıyla hayli ses getirmiş gazetecilerden birisidir. Gazete, Kurtuluş Savaşı, Mustafa Kemal ve İttihatçılara karşıtlığıyla biliniyor. Refii Cevad, gazetedeki yazılarında açıkça İngiliz taraftarlığı yapmış, işgal döneminde verilen mücadelenin özellikle İttihatçılar ekseninde döndüğü için başarısız olacağını belirtmiştir …(Sedat Palut) DEVAMI : Toplum ve Politika