RSS Feed for This Post

Müslüman Futbol Hastası Olur mu ?

Eğer eşcinsellik bir hastalık ise suç olamaz. Suç ise hastalık olmaz. Kanser olma suçundan(!) insanları hapse atmıyorsak eşcinseller hakkında da dikkatli konuşmalıyız.

Şayet eşcinsellik denen hastalığın(?) yayılması, bulaşması vb söz konusu ise cimrilik de bulaşır, şirk de bulaşır, zina da hoş görülür hale gelir, vs. Eşcinsellere hücum edenlerin kendi kendilerine sorması gerek: Kalplerin içini okuyacak sırlı bir kudret sahibi miyiz yoksa bize benzeMEyeni lanetlemek kolay mı geliyor?

Günde 4 saat futbol konuşmak da bir hastalıktır ve bu da bulaşır. 90 dakikalık bir maç hakkında daha başlamadan “ne olabilir bu maçta?” ve bittikten sonra “o gol kaçar miydi?” diye 4-5 saatini gevezelikle geçirebilen insanların çok olduğu bir ülkede herkes gibi yapmazsanız dışlanırsınız. Okulda, iş hayatında sosyalleşme sorunu yasarsınız. Türkiye’de en çok satan günlük gazetelerin içinde önemli bir kısmının futbol odaklı olması da bu ihtiyacın(?) hangi noktaya geldiğini göstermiyor mu? Demek ki futbol merakı da bulaşıcı bir hastalıkmış.

Çocuğunuz futbol hastası mı olsun  yoksa eşcinsel mi?

Bazı Müslümanlar eşcinselliği bir kötülük, günah kaynağı, din için bir tehdit olarak görüyorlar. İslâm için en büyük tehdit eşcinsellik midir yoksa futbol mu? Sorgulayalım:

İslâm’ı doğru dürüst tanımayan gençlerin Avrupa takımlarının yedek kulübesini ezbere sayabilmesi dine uygun bir hayatın emaresi midir? Bilime, vicdana, Türkiye’deki haksızlıklara, merhamete ayrılan TV programlarına bakalım. Bunları  yayın saati ve süresi itibariyle futbol programlarıyla karşılaştıralım. Türkiye insanı uykuya ve işe ayrılan saatlerin dışında ne yapıyor? Ne okuyor ve ne seyrediyor? Eşcinsellere yönelik yayınları futbol ile karşılaştırın. Günlük konuşmalarda, evde, okulda, kahvede erkekler birbirleriyle cinsel ilişkiye girme planı mı yapıyor yoksa teknik direktörlerin, futbolcu transferlerinin dedikodusunu mu?

Futbol maçına giderek takımı uğruna cihad(!) eden, gazi(!) ve şehit(!) olmayı göze alan bu insanlar zulüm gören  Müslümanlara ne kadar zaman ayırıyor? Filistin’e, Doğu Türkistan’a Çeçenistan’a yollanan yardımlarla maç hasılatlarını, TV’lerin yayın haklarından kazandıkları parayı karşılaştıralım.

Demek ki Türkiye insanı hazcı/hedonist arayışlarını belden aşağı cepheden çok futbolla tatmin ediyor. Ve mutluluk yerine  tatmini seçen her insan gibi yedikçe yiyesi, içtikçe içesi geliyor. “Daha fazla futbol, daha fazla futbol” diyor.  (Bkz. İnsan maymunlaşabilir mi ?) İçindeki boşluğu doldurmak, ölüm korkusunu yenmek için futbolsever dostlarına tutunuyor. Ahiret düşüncesini ertelemek için stadyumlara, olmazsa ekran başına koşuyor. (Bkz. Ahiret Kitabı – Gazâlî Hazretleri ). Ritüelleşmiş, dinleşmiş bizim futbolumuz Güney Amerika gibi. Haftanın belli gün ve saatlerinde bir noktada toplanmak, aynı yere bakarak aynı sloganları haykırmak, aynı çerez ve birayla, 50 kelimeyi geçmeyen, sonu baştan belli tartışmalar(!) yapmak güven veriyor insanlara. Korku matkabıyla nefsinin duvarını delmek şöyle dursun, futbolsever sıva üstüne sıva sürüyor, kalınlaştırıyor o duvarı:

“…Korktuğu şeye bakamadığı için elleriyle yüzünü kapatan bir insan canlandırın gözünüzün önünde. Tehlikeyi azaltmadı ama artık sadece parmaklarını, ellerinin içini görüyor. Kendi gücü ve iradesiyle kendini aldatmayı seçti, “ihtiyaç duyduğu” güvenli bir binanın(!) içinde şimdi. Ellerinden oluşan bir bina.

[…] Yemek, içmek, her gün işe gitmek, TV seyretmek, gevezelik etmek… Her sabah aynı bakkaldan aynı gazeteyi almak, aynı şakalara gülmek, aynı şeylere kızmak bize güven hissi veriyor. İyi ama neye karşı hangi tehlikeye karşı? […] Neden işsizlik insanı yıkar? Neden emekli olup köşesine çekilen insanlar yavaşça silinirler hayatımızdan ve aniden çökerler? Neden hücre hapsinde “sadece” bir kaç hafta içinde akıllarını kaybeder tutuklular?

Yoksa bu kadar ÖZEL, bu kadar TEK olmak mı bizi korkutan? Sürüden ayrılmak? Bireyden öte bir tekilliği idrak etmek, en otantik, en orjinal, en tekil ve eşsiz biçimde kendimiz olmak?

Köpek balığı bir hamsi sürüsüne yaklaştığında balıklar tek bir hamsi gibi davranırlar. İçlerinden bazıları köpek balığının midesini boylayacaktır ama sürü bir aradadır. Hamsiler hiç ölmeyecekmiş gibi davranırlar. bütün gayretleriyle HERKES gibi yaparlar…” (Bkz. Korku matkabı zekâ duvarını deler mi?)

Eşcinselliği, eşcinsel-devlet ve eşcinsel-toplum ilişkisini hukuk-ahlâk-erdem çerçevesi dışında bir istisna gibi görmeyi REDDEDİYORUM. Bu çerçeve dışındaki çabalar verimsiz topraklara tohum atmaya benziyor. Derine inilmesi gerek, insan nedir? Günah nedir? Suç nedir? Özgürlük nedir?

Eşcinsellik ile ilgili sorunlara ne “dindar” Müslümanlar ne de liberaller çare bulabilmiş değiller. TARAF gazetesi veya Liberal Düşünce Topluluğu gibi ortamlarda karşımıza çıkan liberaller elbette en iyi niyetlerle bu noktaya gelmişler. Yani nasıl vicdan sahibi bir Müslüman herkesin iyiliğini istiyorsa Müslüman olsun ya da olmasın liberaller de fizikî çatışmayı önleyecek çözümler, yasal düzenlemeler ve bireysel ilkeler arıyorlar.

Sitemize uzun zamandır emek veren ve kendisini “liberal” olarak tarif eden dostlarla da detaylı biçimde konuştuğum gibi liberallerin ahlâk, etik, erdem, iyilik üzerine düşünmekte tembellik ettiğini düşünüyorum. Müslüman/dindar/muhafazakâr kesim ile ciddi bir fark göremiyorum, istisnaî insanlar hariç. Her grup kendi mirasının üzerine yatmış, başka asırların ve başka coğrafyaların çarelerini OLDUĞU GİBİ uygulamak peşinde.

Yani “Kur’an bize yeter” gibi sloganlarla bir yere varılmadığı gibi “tek çıkış yolu herkese özgürlük” demekle de olmuyor. Yeni bir dünya için daha sağlam bir akıl ve daha sağlam bir vicdan lâzım. Herkes gibi eşcinsel nefretine sığınmakla olmuyor bu işler 🙂

Trackback URL

  1. 54 Yorum

  2. Yazan:Umit Erdal Tarih: Nis 13, 2010 | Reply

    Hastalık kavramına sanırım farklı düşüncedeki insanlar, farklı gerekçelerle tepkililer. Eşcinselliği meşru bir özgürlük olarak gören liberaller için, eşcinsellik ne bir hastalık, ne bir kusur, ne de bir sapkınlık. Eşcinselliği meşru görmeyen fakat “hastalık” tanımını eleştiren müslümanlar için, eşcinsellik bir sapkınlık ama hastalık değil.

    Ben “hastalık” kelimesinin psikolojik bir hastalık anlamında kullanıldığını düşünüyorum. 1970’li yıllara kadar, genel kabul gören psikoloji literatüründe de, eşcinsellik ruhsal bir hastalık olarak alınıyormuş. Daha sonra eşcinselliği meşru gören düşüncenin hakim hale gelmesiyle, bu tanımlama kaldırılmış. Kuhn’un paradigma anlayışına göre, bilimsel kabuller, sosyal birer olgudur. Tüm sosyal olgular gibi değişkendir. Bugün psikologların genelinin eşcinselliği bir “hastalık” olarak kabul etmeyişi, bu kabulu objektif bir gerçeklik haline getirmez.

    Anladığım kadarıyla, “hastalık” kelimesine olan tepkinin altında, bunun şiddet içeren nefret suçlarını körükleyebileceği endişesi var. Olabilir, bunu tartışabiliriz. Gerçekten “hastalık” kelimesinin kullanılmasının tam olarak neden zararlı olduğunu düşünüyorsunuz? “Hastalık” yerine “zararlı eylem”, “yanlışlık”, “günah”, “fıtrattan sapma” veya “sapkınlık” gibi nitelemeleri kullanmak konusunda ne düşünüyorsunuz?

    Hastalık kelimesine takılmamız şart değil. Buna isterseniz sadece “günah” da diyebiliriz. Ben eşcinselliği meşrulaştırmayı, toplumsal ahlakı temelden tehdit eden zararlı bir olgu olarak görüyorum. “Hastalık” kelimesinin nefreti körüklediğini düşünüyorsanız, bu kelimeyi kullanmamayı kabul ederim. Eşcinselliği sadece “günah” olarak kabul etsek de bunun meşrulaştırılmasını eleştirmeye yine devam edebiliriz.

    Ne var ki, Mehmet Yılmaz’ın şurada kullandığı argümantasyonda da bir hata bulunduğunu düşünüyorum:

    Eğer eşcinsellik bir hastalık ise suç olamaz. Suç ise hastalık olmaz. Kanser olma suçundan(!) insanları hapse atmıyorsak eşcinseller hakkında da dikkatli konuşmalıyız.

    Şayet eşcinsellik denen hastalığın(?) yayılması, bulaşması vb söz konusu ise cimrilik de bulaşır, şirk de bulaşır, zina da hoş görülür hale gelir, vs. Eşcinsellere hücum edenlerin kendi kendilerine sorması gerek: Kalplerin içini okuyacak sırlı bir kudret sahibi miyiz yoksa bize benzeMEyeni lanetlemek kolay mı geliyor?

    Burada eşcinsellik yerine “narsizm”, “pedofili”, “sadomazoşizm” gibi, başka bir psikolojik hastalığı koyalım:

    Eğer pedofili bir hastalık ise suç olamaz. Suç ise hastalık olmaz. Kanser olma suçundan(!) insanları hapse atmıyorsak pedofililer hakkında da dikkatli konuşmalıyız.

    Şayet pedofililik denen hastalığın(?) yayılması, bulaşması vb söz konusu ise cimrilik de bulaşır, şirk de bulaşır, zina da hoş görülür hale gelir, vs. Pedofililere hücum edenlerin kendi kendilerine sorması gerek: Kalplerin içini okuyacak sırlı bir kudret sahibi miyiz yoksa bize benzeMEyeni lanetlemek kolay mı geliyor?

    Gördüğünüz gibi bu argümantasyon, tüm psikolojik hastalıklar için uygulanabilir. Bu argümantasyondaki temel hata, sanıyorum, kanser gibi fizyolojik bir hastalıkla, eşcinsellik gibi sosyal yönleri de olan psikolojik bir olguyu, sadece “hastalık” isimlendirmesindeki ortak özelliğinden dolayı, eşitlemekten kaynaklanıyor.

  3. Yazan:MY Tarih: Nis 13, 2010 | Reply

    Ümit Bey Selam,

    “sapiklik” demissiniz ama ben sapiklarin(!) saptigindan o kadar da emin degilim. Paradoksal bir sekilde onlar da (pedofil, vb) bizim normlarimiza göre hareket ediyorlar. Neden?

    Öncelikle Çocukların cinsel istismarı , Kötü insan nasil üretilir? ve O Gün Bebek NasilKatil Oldu? isimli yazilarimi okumanizi isterim. Bu yazilarda suç ve psikolojik bozuklugun iç içe girdigini ve toplumun bazen bireyden daha fazla sorumlu oldugunu savundum.

    Bence iyi bir yerden yakalamissiniz 🙂

    Ama “hatali” buldugunuz argüman kanimca hâlâ geçerli. Hatta pedofili yerine hirsizlik, cinayet de konabilir. Meselâ kan davasinin yaygin oldugu bir bölgede yasamis olsak biz katil olmasak bile bunu kabul ederiz. Aksi takdirde dislaniriz. Zira bakkalimiz, otobüs söförümüz, çocugumuzun gittigi okulun müdürü vb kan davasini onaylayan (en azindan susan) insanlar olur.

    Bu kosullarda yetistirecegimiz çocuklarin cinayet isleme egilimi ve genel olarak sorunlari siddet ile çözme(!) egilimi fazla olacaktir.

    Özetle su sorular yanitlanmadan, konunun parçalari tahlil edilmeden pozisyon almayi sakincali buluyorum:
    1) “Suç” dedigimiz eylem midir? Olmak midir?
    2) Escinsel olmak suç ise kurban, magdur kimdir?

    Hastalik konusu zaten basli basina bir tartisma konusu. Foucault’nun çalismalari var bu konuda meselâ.

    Bir kere hastalik nedir? Siz de tip literatüründen ve “resmen” hastalik kabul edilen seylerden bahsetmissiniz. Evet, ABD ve Avrupa birliginde normlar var. Ancak ne yazik ki bu normlar vicdan veya pozitif bilim dogrultusunda hazirlanmiyor. Ilaç firmalari kendi ihtiyaçlarina göre politikacilara dayatiyorlar bazi seyleri.

    Mesela son yillarin moda hastaligi(!) depresyon böyledir. “Mutsuzluk” resmen bir hastalik oldu ve Fransa gibi ülkelerde doktor ilaç yaziyor, sosyal sigorta ödüyor. Eduard Zarifian bu konuda çok güzel kitaplar yazdi. Zayiflayan aile yapisi ve toplum baglari insanlari yalnizliga itiyor. çektigimiz psikolojik acilari dillendiremiyoruz, kelimelere dökemiyoruz. çocugu ölen veya bosanan bir kadinin ilaca degil konusmaya, dosta ihtiyaci var. Ama bir çok durumda ne yazik ki doktorlar sadece ilaç veriyor. Bu basli basina bir tartisma konusu tabi.

    Endüstriyel toplumlarda üretime, ticarete zarar veren seyler hastalik ya da suç kabul edilir ama hakikaten neyin ne oldugu ile ilgilenen çok azdir.

    Hasta oldugu halde tedaviyi reddeden insanlar ZORLANMALI MI? Gözlük takmayan bir hipermetrop özgürdür mesela. kendi bilir. Ama trafige çikip araba kullanmak isterse elbette yasalara göre gerekeni yapmali, bizim güvenligimizi düsünmeli.

    Özetle escinsellik konusunda bilmedigimiz çok sey var:
    1) Tibbi hakikatler (Gay lobileri ve ilaç firmalarinca maskeleniyor)
    2) Psikolojik ve sosyolojik hakikatler (ki diger sorunlardan ve “suçlardan” ayrilmaz)
    3) Vicdana dayali hukuki durus nasil olmali?
    4) Toplum sorumlulugundan daha ne kadar kaçabilir? ister hirsiz ister pedofil, kendi ellerimizle ürettigimiz sapiklari(?) bozuk bir makine gibi hapislere tikmaya daha ne kadar devam edecegiz?

  4. Yazan:Umit Erdal Tarih: Nis 13, 2010 | Reply

    Toplumsal kültürün, suçluyu ürettiği konusunda sizinle aynı fikirdeyim. İnsanın özgür iradesini reddetmiyorum; ancak kültürün ve yapısal normların kişilik üzerinde çok büyük etkisi olduğu fikrine katılıyorum.

    Bu bakımdan, birçok yerde gerçek suçlu toplumdur veya biziz diyebiliriz. Ama bu durum, suç eylemini meşru kılmaz. Belki suçu işleyene verilecek cezayı, suçluya yaklaşımımızı ve elbette suçu üreten sosyal yapımızı düzeltmemizi gerektirir.

    Mesela, bugün suç olarak gördüğümüz bir eylemi yapan bir gruba nefret yaymak, menfi etki üreteceğinden, gelecekteki suçlarda bugün yaptığımız eylemlerin elbette bir sorumluluk payı vardır. Bu bakımdan, politika üretmeye yönelik fikirleri geliştirirken, yargılayıcı değil tedavi edici bir yaklaşım geliştirmemizin daha doğru olacağı inancındayım. Eğer eşcinselliğe “hastalık”, “sapkınlık” gibi kelimelerle yaklaşmanın menfi etki ürettiği düşüncesindeyseniz, bunları kullanmadan da tartışmaya devam edebiliriz. Ancak bunları kullanmasak da, eşcinselliğin toplum üzerindeki zararlı etkilerini dile getirmeliyiz.

    Benim temel ahlaki endişem şu: eşcinselliğin meşru bir özgürlük olarak kabul edilmesi durumunda, eşcinselliğin birçok yoldan topluma pompalanacağını, insanlara bunun farklı ve eğlenceli bir deneyim olarak sunulacağına inanıyorum. İzlediğim Hollywood filmlerinden gördüğüm kadarıyla, eşcinsellik giderek daha fazla normal ve çekici bir şeymiş gibi geniş kitlelere gösteriliyor.

    Foucault’un hastalıkla ilgili fikirlerini bilmiyorum. Eğer tam olarak kaynak belirtirseniz, okumayı isterim. Gördüğüm kadarıyla, eşcinsellikle ilgili konularda çok insan Foucault’ya referans veriyor. Tam olarak ne dediğine dair kolay anlaşılır bir eser biliyor musunuz?

    Sorduğunuz sorularla ilgili kendi yaklaşımımı ifade edeyim:

    1) “Suç” dedigimiz eylem midir? Olmak midir?

    Olmaktan kastınız sanırım, eşcinsel doğmak. Bunun bir suç olmadığı düşüncesindeyim. Bu belki genetik kökenli bir hastalık olarak değerlendirilebilir.
    Eşcinsel ilişki eyleminin suç olduğunu düşünüyorum. Fakat burada da şöyle bir ayrım yapayım: Bildiğim kadarıyla, İslam ahlakına göre, bir kusuru ifşa etmek, kusuru işlemekten çok daha büyük bir kusurdur. Çünkü kusuru işleyen kişinin zararı kendiyle sınırlı kalır. Belki kendisi de iyileşmek için gayret ediyordur. Gizli olması sayesinde, iyileşmesi de daha kolay olur.

    Fakat kusuru ifşa etmek, bunun meşru görüldüğü anlamına gelir. Kusuru kusur değilmiş gibi insanlara göstermek olur. Hele Hollywood filmlerinin yaptığı gibi, bu kusuru tüm topluma özendirecek şekilde, eğlenceli, farklı, çekici bir şey sunmaksa, çok daha zararlı. Bu insanları, manipüle etmek, yani kandırmak anlamına gelir. Çünkü insanlara bir şeyi satmak için, o kusurdaki, birçok zarar verici özelliği göstermeyip, ondaki vehmi bir zevki, kalıcı bir mutluluk gibi gösterirler.

    Dolayısıyla, esas sorun, bazı insanların eşcinsel ilişki içinde olması değil. Esas sorun, eşcinselliğin meşru bir olaymış gibi gösterilmesi ve özendirilmesi.

    2) Escinsel olmak suç ise kurban, magdur kimdir?

    Bence, eşcinsel olmanın kendisi değil, eşcinsel ilişki eylemi suç. Burada mağdur, öncelikle kişinin kendisi. Gizli yapılması durumunda, eşcinsellik kişinin kendisine zarar veren bir şey. Fakat ifşa edilmesi, meşrulaştırılması ve topluma özendirilmesi durumunda, toplumun birçok ferdi de bundan zarar göreceğinden, eşcinselliği meşrulaştırmanın mağduru, tüm toplum olur.

  5. Yazan:MY Tarih: Nis 13, 2010 | Reply

    Foucault’nun eserleri ne yazik ki çok kolay okunan türden degil, ancak felsefe terimlerine ve tarihine bir parça asina iseniz ugrasmaya deger. Konuyla ilgili eserleri vereyim:

    1. Cinselliğin Tarihi
    2. Psikoloji ve Ruhsal Hastalık
    3. Kliniğin Doğuşu
    4. Deliliğin Tarihi

    Özellikle birinci kitapta çok dogal bir olgu olan cinselligin toplum ve sonra devlet eliyle “gasp edilmesi” kurumsallasmasi üzerine çok ilginç saptamalar var. ALLAH nasib ederse bir gün güzel bir makale yazmak isterim bu konuda.

    Yorumunzda yazdiklarinizdan anlasilan o ki filan kisinin falan kisiyle escinsel iliskiye girmesini size karsi islenmis bir suç olarak görmüyorsunuz. Daha çok günah olabilir ama bu gizli sakli yapiliyorsa zaten onlar ile ALLAH arasinda bir mesele olur diyorsunuz. Yani ulu orta yapilmasin ve TV vb yoluyla özendirilmesin.

    Elbette özendirilmesin ama sahsen escinselligin izole bir ada gibi görülmesini istemem. “Normal” iliskinin de ürünlesmesi, araba, sapmuan, sakiz vb satmak için cinselligin kullanilmasi sakincali degil mi?

    Benzeri biçimde siddetin, alkolün, paraya taparcasina yasamanin da TV yoluyla özendirilmesi sakincali. Peki ya insanlarin Futbol’a tapmasi?

    Bu yazida özellikle Futbol’u hedef(!) almaktaki amacim da bu, iyiligin olMAdigi yeri bir kötülük gelip dolduruyor. Kötülükle mücadele etmeyelim mi? Edelim. Kul hakkini savunalim. Ama önleyici biçimde bosluklari iyilikle doldurmak daha akillica olur diye düsünüyorum. Yani kul hakkinin ihlal edilmesine engel olalim ceza vermek yerine.

    Bunun için farkli biçimde organize olmus ve farkli düsünen bir toplum kurulmasi gerekiyor tabi.

    24 saat içinde ne yapalim dersek… evet, haklisiniz. Ama içinde yasadigimiz çag her türlü iyiligi ve kötülügü hizla yayan bir çag. Bu sebeple daha “derin” düsünmekten yanayim 🙂

  6. Yazan:Umit Erdal Tarih: Nis 13, 2010 | Reply

    Anladığım kadarıyla, eşcinselliğe ahlaki yaklaşım tarzıyla, futbola tapınırcasına bağımlı olma veya normal cinselliğin bir meta haline gelmesine yönelik yaklaşım tarzını kıyaslayarak, bu yaklaşımların arasındaki bazı tezatları göstermek istiyorsunuz.

    Suç ve ceza yaklaşımı, dikkatimizi belirli bir kötülük alanına -burada eşcinsellik- odaklıyor. Fakat bu yaklaşım, çok daha yaygın ve zarar verici olan kötülük alanlarının toplumsal ilişkileri ve kültürü belirlemesine engel olamıyor. Bu yüzden, suçun ve özgürlüğün ne olduğunu daha derinlemesine araştırmamız gerektiğini düşünüyorsunuz.

    Yaklaşım tarzınız çok ilginç ve mantıklı geldi bana. Esas yazınızı şimdi daha iyi anladım sanıyorum 🙂

  7. Yazan:Kerem Tarih: Nis 13, 2010 | Reply

    Mehmet bey,
    Pek çok yazınızı okudum ve çok görüşünüze katılıp sağduyuya sahip biri olduğunuzu düşünüyorum. Muhtemelen siteyi ve sizin yazılarınızı takip etmeye devam edeceğim.
    Ama bu yazınızda katılamayacağım çok yer var. Ben eşcinselliğin tıbbi bir sorun olabildiği gibi bir tercih de olabileceğini (ahlaka ne kadar uygun olduğu tartışılır) düşünüyorum. Eşcinselliğin neden kaynaklandığı hakkında bir araştırma yapmadım fakat eşcinsel ilişkinin bütün ilahi dinlerde sert bir dille yasaklandığını biliyorum.

    Eşcinselliği futbol tutkunluğuyla karşılaştırmanızı oldukça alakasız buldum. Kendim değilim fakat futbola aşırı derece ilgi duyan (fanatiklik ya da hastalık deyin isterseniz) pek çok insan tanıyorum. Gayet iyi bir aile yaşantıları olan diniyle ilgili insanlar var. Evet maçlarda olay çıkartan takımını çok yücelten ‘sorunlu’ taraftarlar da vardır. Ama bunun sebebi futbol kültürünün toplumumuzda özellikle eğitimsiz kesimde yaygın olması. Türkiye’de futbol, Amerika’da farklı sporlar için söz konusudur bu durum. Bunun çözümü ise insanları eğitmekten ve futbol tutkunluğu empoze edenleri, bundan çıkar sağlayanları engellemekten geçer. Eğer birine kendisinin ya da çocuğunun futbol tutkunu ya da eşcinsel olması arasında bir tercih yaptırırsanız kimse ikinci şıkkı seçmeyecektir. Futbol ya da diğer sporlar sonuçta insanların bir ilgi alanıdır. Sadece spor değil çok farklı alanlar için de benzer ‘tutkunluk’lar söz konusu.

    Yorumunuzda depresyona son yılların moda hastalığı demişsiniz. Hiç depresyon tanıdığınız var mı? Depresyonun sadece mutsuzluk ya da bozuk moral gibi olduğunu mu sanıyorsunuz? Depresyon bundan çok daha derindir. Her depresyon da aynı değildir üstelik. Depresyon psikiyatrik bir hastalıktır ve derecesine göre ilaçlı tedavi gerektirir. Antidepresanlar tam tedavi etmeyebilir ve yan etkileri olabilir. Fakat yine de bu insanlarda depresyonun etkilerini azlatmakta ve intihara kadar gidebilecek sorunları önlemektedir. Bir psikiyatrist doktora ve bu hastalıktan muzdarip birine sorabilirsiniz.

    Selam ve saygılar

  8. Yazan:aziz yılmaz Tarih: Nis 14, 2010 | Reply

    Aslında günün birinde karşımıza çıkacaktı bu.Zira yaşamakta olduğumuz nice olgudan/gerçeklikten biri de eşcinsellik.Her ne kadar “derin mevzu” ya da yeterince tartışılması durumunda “yakıcı” olacağını düşünsek de bir gün yüzleşmek durumunda olacağamız kırmızı çizgilerimizden birisi.Zira bir yanı kendi olma hakkını yani bireysel hak ve tercihler konusuna endeksliyken,diğer bir yanıyla islam ahlakıyla bağdaşmayan bir “kimlik”söz konusu.Ha,tanımlarken tercih deriz,yönelim deriz,doğuştan ya da sonradan olma deriz…Bu,her halukarda varolan gerçeği değiştirmiyor.Kısacası nasıl tanımlarsak tanımlayalım,nasıl adlandırırsak adlandıralım yok sayamayacağımız bir gerçeğimiz.Dolayısıyla,ister gelenek ve törelerden kaynaklı,ister dini referanslı ahlaki değerler bütünüyle “bağdaşmazlığı”başlı başına bir soruna ve bu sorunun beraberinde getirdiği hak ihlalleri ve baskılara neden olacaktır,nitekim de olmaktadır.

    Kısacası tartıştıkça,derinlere indikçe kıvılcımlar saçan,bu konuda görüş belirtmek isteyen hemen hemen her görüş ve inançta insanları hem soğuk terler döktürerek köşeye sıkıştıran,hem de alabildiğine karşı karşıya getiren bir hassasiyeti var konunun.Öyle ki insanı,nerede duracağı noktasında ikilemlere sürüklüyor.Hadi nasıl anlaşılırım kaygısını bir yana bırakıp inandığım doğruların arkasında durayım dersiniz fakat nihayetinde yine de tartışmanın bir tarafı oluverirsiniz.İster istemez polemikler başlar,ortalığı turnusol kağıtlarının,niyet okumaların,test ve sınavların uçuştuğu bir düşünsel kaos kaplar.

    Ancak yeni bir kamplaşmaya zemin oluşturma pahasına dahi olsa bu hassas konunun bir yerinden başlanarak tartışılmaya başlanmasını olumlu buluyorum.Zira ne kadar çetrefil görünürse görünsün,yorumumum başında da belirttiğim gibi eninde sonunda yüzleşmemiz gereken bir hadisedir bu.

    Sanırım bizler şu an bu başlangıca cesaretle adım atmaya başlamış olduk.Belki çatışarak,belki kavgayla yapıyoruz bunu ama sonuçlarını kestirip susmak ve ertelemek yerine konuşmanın daha yaralı olacağını düşünüyorum.

    Tabii bunca uzun bir girişten sonra riski üstlenip fikrimi belirtmem gerekiyor.

    Öncelikle her kesin fikrini özgürce belirtmesinden yanayım.Elbette müslümanlar kendi dini inançlarıyla çeliştiğini düşündükleri bir eylem veya tercih konusunda fikirlerini belirtme hakkına sahip olmalılar.Zira bu en başta demokrat olmanın bir gereğidir.Fakat bununla beraber müslümanların fikirlerine karşı farklı görüş ve argüman belirten kesimlere de aynı tahammül gösterilmelidir.Düşünce haklarını/tasarruflarını kullandılar diye Müslümanları demokraside,temel hak ve özgürlüklerde “sınıfta kaldığını”iddia etmek,onları samimiyetsizlikle suçlamak ne kadar düşünce özgürlüğüyle bağdaşmıyorsa;farklı görüş belirttiler diye “siz liberaller,siz solcular”diye başlayan toptancı genellemer de bir o kadar düşünce özgürlüğüne aykırı bir tutumdur.Zira müslüman,dindar,ateist;solcu,liberal veya muhafzakar…bir inanç veya felsefi disiplinle kendi tanımlayan her bir birey,kendisiyle inanç birliği içinde olduğu gruptan farklı düşüncelere sahip olabilir ve farklı argümanlar geliştirebilir.Nitekim başörtüsü konusunda müslümanlardan bir adım daha ilerde olan solcu ve ateist bilirim.Ve aynı şekilde eşcinsellerin uğradığı ayrımcılığı,Erminelerin dramını yüreğinde hisseden,vicdan ve adaletten zerre kadar şaşmayan ve ilkelerinden taviz vermeyen demokrat müslümanları da bilirim.
    Naçizane önerim,kendi düşünce tasarrufumuzu kullanırken toptancı genellemelereden kaçınarak hadiseyi fikirlerle sınırlı bırakmamız.Bu sorun,müslümanlarla solcuların,liberallerle muhafazakarların kavgası,dahası ideolojik hesaplaşmalarına dönüşmemeli-bence.Bir kere şunu düşünmeliyiz:amaç varolan bir sorunu çözüme mi kavuşturmak,yoksa taraf mantığıyla davranarak karşılıklı suçlamalarda mı bulunmak?Şayet amacımız birincisiyse bence birbirimizi dinlemekte ve karşı görüşte olduklarını düşündüklerimize tahammül etmekte fayda var.

    Neyse,fikrimi belirteceğim dedim ama gene tıkanıp kaldım.Şimdilik sözü bir müslümana bırakıyorum.Bu tartışmalar içinde bana en mantıklı ve en akliselim olarak Ayhan Bilgen’in şu sözleri geldi.

    “Ön kabul’ konusu, insanın yetkilerini aşar. Ben kim oluyorum ki, başkalarının kimliğini kabullenmeyeyim? İnsan dindarlaştıkça tevazusu da artmalı. Eşcinsel karşıtı açıklamalarda Kur’an’da sözü edilen Lut Kavmi referans alınıyor. Oysa orada bir cinsel yönelim değil tecavüz vakası var. Kur’an’da sözü edilen livata olayını getirip Türkiye’deki eşcinsellik meselesiyle ilişkilendirmek ciddi bir kıyas sakatlığıdır.” “İnsanların cinsel yönelimlerinin hangisinin kamuda görünür olup olmayacağına dair görüş bildirmenin kendisi yanlıştır . Eşcinsellik bağlamında görünürlük tartışılıyorsa, bu da ayrımcılıktır. Neden heteroseksüellerin görünürlüğü tartışılmıyor da eşcinsellerinki tartışılıyor? Hastalık veya günah da haddi aşan tanımlamalardır. Eşcinseller kendilerini nasıl tanımlıyorsa, esas tanım odur. Eşcinsel imam da pekâlâ olabilir. Yeter ki o, bunu kendisi açısından tutarlı görsün. Ben, ‘madem eşcinselsin, nasıl olur da din adamı olabilirsin’ diyemem.”
    “Darbecileri tartışacaksak, o zaman erkek egemenliğini tartışmalıyız, eşcinselliği değil. Dolayısıyla militarizmin yanına konacak son kimliktir eşcinsellik. Dindarlık da bir tercih, eşcinsellik de. İkisinin de mükafatını ve cefasını kişinin kendisi alır. Kimse ona ne mük afat ne de ceza kesebilir. Neyi, kimin adına cezalandırıyorsunuz?”

  9. Yazan:eg Tarih: Nis 14, 2010 | Reply

    “Düşünce haklarını/tasarruflarını kullandılar diye Müslümanları demokraside,temel hak ve özgürlüklerde “sınıfta kaldığını”iddia etmek,onları samimiyetsizlikle suçlamak ne kadar düşünce özgürlüğüyle bağdaşmıyorsa;farklı görüş belirttiler diye “siz liberaller,siz solcular”diye başlayan toptancı genellemer de bir o kadar düşünce özgürlüğüne aykırı bir tutumdur”

    aziz bey konu bu kadar steril değil maalesef. her ne kadar benim adımı vermemiş olsanız da ben bu konuda neden bahsettiğimi biraz açayım. birincisi demokratlık denen bir şeyin üzerine “oturmuş” ve o döşeğe başka kimseyi oturmamaya niyetlenmiş birileri var. sorun demokratlığın paylaşılması sorunu değil. sorun birilerinin (ki bunlarım kim olduğunu yazdım zaten) en ufak bir fırsatta (kendileri böyle bin tane fırsat yarattıkları halde) başkalarına karşı girdikleri maske düşürme operasyonudur. ve şunu söyleyeym: onlarım müslümanları etiketlemede kullandıkları üslüba düşünce özgürlüğü değildir demedim hiçbir zaman. zaten ben desem de demesem de bunu kullanıylar. benim esas tahammük edemediğim şey kendilerine bol keseden verdikleri hakkı başkalarından büyük bir cimrilikle sakınmalarıdır. ve evet bunu da liberal ve solcular yapmaktadır. müslümanlar onların gözünde “onlara benzerlerse” şimdilik tahammül edilecek, yolda kendilerine hizmet edebilme şerefine erdirilecek; ama biraz “yoldan çıakrlarsa” da hemen vapurdan denize atılacaklar kategorisine giriyorlar. yani kusura bakmayın ama konu sizin anlattığınız kadar da steril değil…

  10. Yazan:eg Tarih: Nis 14, 2010 | Reply

    ayrıca ayhan bilgen’in alıntı yaptığınız (yıldırım türker de aynı alıntıyı yapmış) sözleri müslüman eğilimler içinde bir eğilimdir ve genel eğilimi de ifade ettiğini hiç düşünmüyorum ne tefsir, ne de müslümanların anlayışı açısından…hatta “hastalık ya da günah da haddi aşan ttanımlamalardır” sözleri, sanırım kur’an’ın da tefsir sınırlarını aşan sözler olarak değerlendirilebilir. eğer ayhan bilgen’in referansı kur’an ise tabii….ayrıca ayhan bilgen’in son sözlerinin (darbecilikle ilgili olanlar)konuyla hiç ilgisi yok. darbecilik tartışması ayrı, müslümanların hayatında eşcinselliğie nasıl bakacakları konusu apayrı bir konu.

  11. Yazan:eg Tarih: Nis 14, 2010 | Reply

    ve ayhan bilgen’in yıldırım türker tarafından referans verilmesi de bana şöyle birşey düşündürüyor. mesela bir “müslüman” yazar çıksın ortaya ve adı sanının bilniip bilinmemesi önemli değil bu müslüman yazarın. ve eşcinsellik konusunda “tanrısız” liberallerin(özellikle tanrısız dedim, zira bir de müslüman liberaller var, onları ayırayım ki bir de onlarla ‘papaz olmayalım’) “hoşuna giden” söylemleri bir çırpıda islam adına söyleyiversin. ve bu söylediklerini -mesela” radikal gibi bir gazete yayımlasın. yayımlanması bir yana, aynı gün “ünlü müslüman düşünürün eşcinsellik hakkındaki özgürlükçü fikirleri” diye sunulacaktır tüm türkiye’ye…maalesef türkiye’nin fikir dünyası bundan ibaret. bir kafes belirlenmiş ve o kafesin içinde kaldığınız sürece, makbul yazar, makbul düşünür, makbul “demokrasi partneri” olarak görülür ve baştacı edilirsiniz. ama mesela bu “makbul düşünür” bir gün gelir de mesela o makbul olma kriterlerini belirleyenlerin düşüncelerinin tersi şeyler söylesin herhangi bir konuda. hemen bir tekme ile denize fırlatılıverir. bu iki yüzlülük, bu kirli havayı içeriden az çok teneffüs etmiş olanlar için inanın bana tahammül edilemez noktada. ve inanın bana aziz bey, solculara (burada bir genellemeden ziyade türkiye’nin bilinen sol entelijensiyasından bahsediyorum. her solcuyu tek tek biliyor değilim elbette. aynı şey liberaller için de geçerli…liberal entelijensiyadan bahsediyorum aslında)ya da liberallere eğer bugün öfke duyuyorsak bunun sebepleri hiç de az değil…selamlar…

  12. Yazan:Gökçenstanbul Tarih: Nis 14, 2010 | Reply

    Kur’an tefsirlerinde “livata” eşcinsellik için kullanılır. Çağdaş mütefessirlerimizin kelam anlayışları değişik olabilir. Bunun heteroseksüel gibi yan kollara ayrıştırılmasına gerek duyulmamış olması bence normal de; sadece tecavüzün kastedildiği yanlış bilgi. tecavüz kelimesi de arapçadır ve eğer Allah istese idi o kelimeyi kullanırdı. Bunu ılımlaştırmaya çalışmanın ne manası ya da ne faydası var bilmiyorum. Hz. Lut’un kavminde sadece kendisine misafir olan meleklere musallat olunduğu anlatılır; ki kavmin yok ediliş sebebi bu değil, genelde yaptıkları livatadır.

    “Eşcinsel imam da pekâlâ olabilir. Yeter ki o, bunu kendisi açısından tutarlı görsün. Ben, ‘madem eşcinselsin, nasıl olur da din adamı olabilirsin’ diyemem” . Ben o zaman bir cemaat olarak derim. Cehennemlik kabul edilen bir fiili alenen işleyen bir insan imamım olamaz. Çünkü ben bir müslümanım. Şimdi denilirse; mühim olan kalp temizliği, sen kalbin içine bak. Ben de demek zorunda kalırım içinde tut o zaman başarabiliyorsan kötülüklerini. İslam avamı düşündükleri için yargılamaz, fiilleri için yargılar. Adam öldürmeyi düşünmek kötüdür, İslam derki “keşke hiç düşünmesen böyle bir şeyi, kendini eğitsen”; ancak böyle düşündü diye tutup o insanı cehennemlik ilan etmez. Fiile dönüşünce düşünceler işin içine hukukta girer. İslam hukuku diye bir ilim boşuna var olmadı.

    Bakara suresinde (Amenerresulü’de) “İşittik ve isyan ettik mi diyorsunuz, sizden öncekiler gibi” diye bir ayet var. Ben, ; bu ayete rağmen “eşcinsellik normaldir, normal görülmelidir” dersem bana göre küfre girmiş olurum.

    Saygı duymak, özgürlüğüne karışmamak ayrı bir şey, bunu olumlamak ayrı bir şey. Ki ben bir müslüman olarak ; bunların hepsini birbirine katmaya karşıyım. Çünkü hayatımı Kur’an belirlemek zorunda, çünkü benim için hesap vermem gereken bir mercii olan Allah var. Bir erkek ya da kadın eşcinsel olsun. Bana ne o onun sorunu. Ama bu özendirilecek ya da amaaaan top oynayacağına kızım kız arkadaşları ile evcilik (?!) oynasın diyebileceğim bir mevzuu da değil.

    Ve neden bilmiyorum , Mehmet Bey’in üslubu ve anlatış tarzı bana devlet’i yeniden okuyormuşum hissi uyandırdı.

  13. Yazan:Gökçenstanbul Tarih: Nis 14, 2010 | Reply

    Ve bence anketi değiştirebiliriz. Diyelim ki: “Ey Müslümanlar; israf haramdır. Futbol vakit israfıdır, doğal olarak haramdır. Eşcinsellikte büyük günahlardandır; ki bazı (hadis var mıdır bilmem) islam alimlerine göre idam gerektirecek bir suçtur (yayılmaması için). Gelin ikisini de ysaklayalım. Evet ; Hayır” .

    Bence müslümanım diyen biri isterse deli gibi futbol tutkunu olsun “evet” der.

  14. Yazan:çuvaldız Tarih: Nis 14, 2010 | Reply

    Çocuğunuz futbol hastası mı olsun yoksa eşcinsel mi? (MY)

    Bir futbol hastasının hayatının merkezine yerleştirdiği futboldur. Herhangi bir x takımın taraftarı olmak bu merkezileştirmenin neresine düşer,hastalığı hangi açıdan ve nasıl besler?

    Kendini eşcinsel olarak tanımlayan biri ise hayatının merkezine neyi yerleştiriyordur?

  15. Yazan:zerer Tarih: Nis 14, 2010 | Reply

    Benim bildiğim:

    Eşcinsellik günah değildir.

    Zina ve çeşitleri günahtır. Eşcinsel de olsanız heteroseksüel de olsanız günahtır. Zina etmiyorsanız günah işlemiyorsunuz demektir. Ama eşcinsel kişiler karışan görüşen olmadan zina etme özgürlüğünü savunuyorlarsa bu konuda dinimizce, heteroseksüellerin de bir serbestiyeti olmadığına göre, ayrımcılıktan şikayet etmemeleri gerekir. Eşcinsel vatandaşlar müslümanlardan “zina bize göre günahtır ama size serbest” dememizi beklemiyorlar herhalde.

  16. Yazan:MY Tarih: Nis 14, 2010 | Reply

    Baskasinin günahlarini lanetlemek kolaydir. Hayatimda hiç sigara içmedim. Nasil yakilir onu bile bilmem. Ne konan yasaklar dokunur bana ne de vergiler, fahis fiatlar. Fransa’da da TR gibi bir durum var su an.

    Elimizde günah terazisi yok. Neyin ne kadar günah oldugunu bilmiyoruz. Acaba ayni günah herkes için ayni puan mi meselâ? Yani her kul hayati boyunca, her kosul altinda ÖZGÜR iRADE sahibi mi kabul edilir?

    Bence bütün günahlar kökü tek bir agaç olan dallar gibidir. Bu agacin gövdesi ise Madde ile Ruh’u bir tutmaktir. Ya da Yaratan ile Yaratilanlari. (Bkz. Zina da böyle bir şey işte)

    Herkesin akibetini göremedigime ve ALLAH’in terazisini elimde tutmadigima göre su günahkârlardan(?) hangisinin Cehennem’de daha dipte olacagini bilmiyorum ama nicelik olarak farkli, nitelik olarak AYNI görünüyor bana. Nasil 1 insan öldürmek veya 1000 insan öldürmek bir cinayet ise:

    – Filistin’e haftada 15 dakika, futbola günde 2 saat ayiran insanlar
    Yetimlerin elleriyle yaptigi yetimhaneyi gasp eden zalimler,
    – Pirlanta tutkunu kadin,
    – 17 yasindaki Erdal Eren’i asmak için yasini büyüten Kenan Evren,
    – Bu idam için rapor veren doktor,
    – 12 Eylül darbecileri karsisinda tirsan 50-60 milyon insan,
    – Baslik parasi az geldigi için kizinin sevdigi gençle evlenmesine engel olan baba,
    – Berdel, Kan davasi gibi geleneklere(!) sessiz kalan insan,
    – Camisine “Ne Mutlu Türk’üm diyene” yazildigi halde istifa etmeyen imam,
    – Elini köpek biçiminde getirip Kürtlere küfür eden Türk Milliyetçisi,
    Ermenilerin mezarlarindaki agaçlari söken o çocuklar
    – Binlerce çocuk hapislerde ne mahkeme ne avukat görmeden yatarken rahat uyuyan siyasetçiler ve gaSSSteciler
    – Haz pesinde kosan, escinsel iliskiye girip buna “Aşk” diyen homo-, hetero-, bi-…

  17. Yazan:aziz yılmaz Tarih: Nis 16, 2010 | Reply

    Enver bey selamlar,

    Size biraz geç döndüğüm için bağışlayın.İşim gereği bir süreliğine site ortamından uzak kaldığımdan henüz yeni farkedebildim yorumlarınızı.Bu özrü,aynı şekilde,”Hamdım,piştim,yandım”başlığı altında yorumlaşmamız hasebiyle Mehmet(Yılmaz)beye,Ekrem beye ve 789 rumuzuyla yazan değerli katılımcıya da borçluyum.İnşallah en kısa zamanda kendilereine de dönme imkanım olur.

    Konumuza dönecek olursak;
    Ortalık pek steril değil demişsiniz.Sanırım ilkelere işaret etmişsiniz.Ülkemizde varolan farklılıkların zenginliğinden kaynaklı olsa gerek işaret ettiğiniz gibi “tutarsız”görünen bazı tartışmalar yaşanabiliyor.Steril olamama durumundan kastınız buysa,katılıyorum;birinin söylediklerinin diğerine tutarsız/ilkesiz geldiği bir toplumsal düşünce ikliminde yaşıyoruz.Dolayısyla bir konuyu tartışırken konunun özüne odaklanma yerine bazen demokratlıkla,bazen inançla,bazen de vicdanla birbirimizi sınamaya kalkışıyoruz.Yani doğru bulmadığımız bir fikir veya görüşü,temel teşkil edebilecek argümanlarla “düzeltme” yerine kimlikler üzerinden suçlamaya geçiyoruz zaman zaman.Fakat eleştirim doğrudan size değildi.Açın bakın sn.bakanın sözlerinden bu yana gündemdeki tartışmaları bir izleyin-yazılı olanlarını özellikle-ağırlıklı olarak; solcular,liberaller,dindarlar,muhafazakarlar…diye başlayan ve öylece de biten sayısız tartışma bulursunuz.

    Dolayısıyla asıl bu noktaya dikkat çekmeye çalışmıştım.”Ortalıkta turnusol kağıtlarından,testlerden,sınavlardan geçilmiyor”derken bunu kasdetmiştim ve bu cümleyle Yıdırım Türker’in bana antidemokratik gelen duruşuna gönderme yapmıştım.Zira bana göre Yıdırım Türker sisteme muhalif duyarlı bir aydın.Fakat görülüyor ki ideolojik hastalıklar en güvenilir kalemleri bile bir noktadan sonra tutarsızlığa sürükleyebiliyor.Türker,isim vererek Hilal Kaplan’ın şahsında müslümanları küçümseyen bir dil kullanmıştır.Zira müslüman kimliğiyle öne çıkmış bir görüşü eleştirebilirsiniz,ama ne müslümanları ne de başka bir topluluğu nesneleştiremezsiniz.Buna benzer farklı beyanatlar da var,hepsine değinmek zaman alır.Fakat bu ve benzer her çam devrildiğinde “siz solcular”diye başlayarak,yapılan hatanın solculara mal edilmesini de doğru bulmuyorum.
    Diğer yorumlarınıza da zaman buldukça dönmeye çalışırım.
    Sevgi ve dostlukla.

  18. Yazan:Mert Tarih: Nis 18, 2010 | Reply

    Yazı kötü niyetli değil aslında.

    Ama o nasıl bir anket öyle? Eşcinsel olmak mı daha kötü futbol tutkunu mu?

    Eşcinsellik “bir kimliktir”. Doğuştan gelen veya insanın elinde olmayan bir şeydir. Futbol tutkunluğu ise bir hobidir veya anlattığın gibi beyinsizliğin sınırları zorlamak.

    Nasıl olur da insanların kimliğini böyle kullanıyorsunuz? Ne hakla? Ne hakla anketlere koyup kötü mü diyorsunuz?

    Bunun Kürt düşmanlığından zerre kadar farkı yok. Kimsenin eşcinsel olmaya kötü mü deme hakkı olmadığı gibi Kürt olmaya da kötü deme hakkı yok. Birine göre Kürt olmak kötü diye böyle bir anket yapma hakkı var mı? İnsanlara hakaret bu anket.

    Birisi çıkar “vatanın iyiliği için Kürtleri sevmiyorum” der, diğeri de çıkar “dini referans” gösterir.

    Eşcinsellik için çare bulundu. Eşcinsellik doğuştan gelen ve normal bir yönelim. Sonuçta insanların kalbi ve beyni önemlidir. Özel hayatı değil.

    Eşcinsel düşmanlığı > ırkçılık. Irkçılıktan kötüdür diyorum çünkü ırkçılığı tanımadığın insanlara yaparsın. Eşcinsel düşmanlığını kendi çocuklarına, dostlarına, akrabana karşı yaparsın.

    100 yıl önce zenci düşmanlığı normal karşılanıyordu. Bugün? Utanılıyor. Eşcinsellik de aynısı olacak.

  19. Yazan:çuvaldız Tarih: Nis 20, 2010 | Reply

    Oylamada bir şık daha gerekliymiş!

    Bu nasıl sevinç

  20. Yazan:Hakan Örs Tarih: Nis 20, 2010 | Reply

    Bence ankete bir seçenek daha eklensin:

    “Eşcinsel olmayı kötü bir şey sanmak”.

    Haksız mıyım? Saygısızca ve insanlarla dalga geçercesine tutup sanki eşcinsel olmak kötüymüş gibi bir de “hem eşcinsel, hem futbol tutkunu” olmanın da şıklara eklenmesini isteyenlere diyecek tek sözüm bu.

  21. Yazan:Mehmet Yılmaz Tarih: Nis 21, 2010 | Reply

    Hakan bey sagolun, iyi fikir, degistirdim anketi.

  22. Yazan:zafer Tarih: Nis 22, 2010 | Reply

    tek gerçek vardır, o da insandır… beni bir insanın sadece ve sadece ruhu ve beyni ilgilendirir… rengi, tüyü, zarı, örtüsü, açık poposu, cinsiyeti, tercihleri, zevkleri, inançları ve insan olması dışındaki hiç bir şeyi beni ilgilendirmez… canlı bir varlık olması dışında geri kalan her şey o kişi ile yaratanı arasındadır… ben ne hakla kendimi Allah yerine koyup da yargıda bulunabilirim ki! kimim ben?

    Şu yukarıda yazdıklarımı mümkün olduğunca uygulamaya çalışıyorum ve benim gibi biri (ki cehenneme gideceğimi düşünüyorum) bile bu yolu az da olsa katedebilmişse, mürekkep yalamış kişilerin çok daha fazla katetmesi gerekiyor…

    çok şaşırdım, ilk defa sayın yazarın yazdığı bir yazıya katılıyorum… bugünleri de görmek varmış… ve yine çok şaşırdım ki, kucaklayıcı çizgisi olan bu sitedeki bazı kişiler bu konuyu bir türlü kucaklayamamışlar… çünkü ayıp konu!

    konu hakkında yazmıyorum, çünkü hem bilgim yok, hem de beni insanların hastalıkları/tercihleri/cinsiyetleri hiç ilgilendirmiyor gerçekten… ama şunu yazmam gerektiğine inanıyorum, bir insana mikrogram seviyesinde hormon enjekte ederek tam tersine çevirmek mümkünse eğer, bu konular bu kadar da önemli değildir diyorum… gereken önlem alınmamış bir prostat tedavisi bile erkeği kadın yapabiliyorken, nedir bu ülke gündemine oturan tartışma! vücudun mikrogram seviyesinde kayması mı! … bir de şunu belirteyim, cinsel dürtüleri öyle kafaya esince değiştirivermek, özenip de homoseksüel oluvermek filan o kadar basit iş değildir… bu o kadar söyleniverdiği gibi kolay değildir… ben bir insanın sırf özenerek değişebileceğine bu konuda zerre kadar inanmıyorum…

    ben çocuğumun futbol manyağı olmasını kolay kolay kabul edemem… olursa üzülürüm, bir şey diyemem ama eşcinsel olursa kabul ederim… bir futbol manyağının verdiği zarar inanılmaz derecede büyüktür… en azından haftanın üç günü penaltımıydı, golmüydü diye tartışır durur… iş yapmaz, yapsa da yarım yamalak yapar… döner bıçağıyla adam doğrayanına değinmiyorum bile…

  23. Yazan:bülentali Tarih: Nis 22, 2010 | Reply

    öncelikle böyle bir siteye emegi gecen arkadaslar tesekkürlerimi bir borc biliyorum cok duzeyli bir site.cok faydalaniyorum.

    sayin MY nin yazisindan kaynaklanan bu güzel tartismada “Cocugunuzun futbolhastasimi yoksa escinselmi olmasini istersiniz” sorusuna hic terettütsüz futbol derdim. Cünkü:o dereceye gelmis bir futbol hastaliginin günah oldugunu düsünebilirim ama iki seyinde ayni derecede olmadigini olamiyacagini birinde ezeli ve ebedi bilgiye sahip bir varligin ,yasaklamasinin digerinde ise cüzi bir varliginin yorumunun oldugunu ve”benim ser bildigimde hayir,hayir bildigimde ise ser…”olma ihtimalini de düsündügümde futbol derim.saygilarimla

  24. Yazan:Abdullah Birisi Tarih: Nis 22, 2010 | Reply

    Sevgili Kardeslerim,
    eger bir konuyu Islam temelide konusacaksak, ( Ki böyle yapmaya mecburuz) o zaman neden iskenbeyi kübradan salliyoruz.

    varsa bildigin bir fetva buyur okuyup bilgilenelim, yoksa mide bulandirmayin lütfen,

    selametle

  25. Yazan:musab Tarih: Nis 22, 2010 | Reply

    futbol hastasi olmamak gerektigi belli de tavizci akepeyi körü körüne desteklemeli mi bunu sorsaniz daha güncel ve akilci konu olurdu (::.

  26. Yazan:fatih Tarih: Nis 23, 2010 | Reply

    arkadaşlar neden bu iki sorunada şöyle dışardan nasıl göründüğüne bakarak yorum getirmeyelim?sağlıklı bireylerden oluşan toplumlarda “vasat” ın sınırları zorlanarak düzgün konum alınmaz.insanlarda oluşturduğu öteki lik psikolojisi bizi doğru davranmaktan ve doğru düşünmekten alıkoyuyorsa bu iki kavrama da hastalık yada günah mantığıyla bakmak tuhaf sayılamaz.
    hayat içindeki ilişkilerimizi ortamlarımızı gerginlik değil tad verecek bir platform üzerine kurmalıyız.bu kavramlara yaklaşımımızı fıtrat kavramı üzerinden konumlandırmalıyız.

  27. Yazan:Adem Abdullah Tarih: Nis 24, 2010 | Reply

    Müslüman Futbol hastasi olurmu ?
    eger Cami bombalama Planlari Kuran asker ölünce Sehit olabiliyorsa, Basi örtülü olan Müslüman Ögrenciyi Okulda ve Kampus`de Coplayan Polis öldügünde Sehit oluyorsa , ehhhh o zaman böyle bir toplulukda da Müslüman Futbol Hastasi, hertürlü gelirden elde edinilen Para ile Imam`larin maaslari da ödenirse , bu kapsamda hersey Mübah / olabilir inanci Kuvvet basiyor. Unutmamaliki Roma devrinde Halkin düsünmesini engellemek icin Arena`larda ölüm kalim savaslari yaptiriliyordu, evet bugun de aynisi ! Futbol Koliklesmeye Rejimler Milyarlari akitiyorlar……. Bir Dakka bir sey sormak istiyorum, ” Yillardir Cadirlarda yatan, Afrika da acliktan ölen insanlar icin neden Milyarlar Aktarilmiyor ….? Aslanim Müslüman….!

  28. Yazan:muhammet Tarih: Nis 24, 2010 | Reply

    olmammalı müslümanın böyle şeylerle kaybedecek vakti yoktur

  29. Yazan:edadas Tarih: Nis 25, 2010 | Reply

    olmaması gerekir yanlış birşey.müslümana yakışmaz ama böyle olanada gavur denemez

  30. Yazan:zafer Tarih: Nis 26, 2010 | Reply

    bütün eşcinselleri toplasanız, hafta boyunca golmüydü yoksa ofsaytmıydı diye tartışan herhangi 2 kişinin verdiği zararı veremezler… sadece futbol da değil tabii… sayın yazar burada futbolu doğal olarak güçlü bir örnek olarak kullanmış… bunun manken camiası var, yemek camiası var… o sapığın da sapığı diziler var… bilmem ne popçusu hangi topçu ile cumartesi gecesi yemek sonrası nereye neden gitti acaba yönü var!!!… bağırırken değil küçük dili, özefagusu görünen politikacılar var!!! … bomboş bir insanlar topluluğuyuz… ama nedense kenarda köşede ne varsa gündeme oturuyor… siirtte olanları bir sene sonra öğreniyoruz ama fatih ürekin dün gece ne yaptığını sabah saat 9:00 da öğreniyoruz… futbol başta olmak üzere bir çok saçma sapan konu sadece bizim değil, bütün 3. dünyanın hastalıklı baş konuları…

    sayın bakanımızdan siirt konusunda da gündem yaratacak konuşmalar beklemek hakkımız değil mi?

  31. Yazan:necip Tarih: May 1, 2010 | Reply

    müslüman aşırı fanatik olmamak üzere futbolda dahil her türlü sporla ilgilenebilir.ancak tapınak şövalyelerinin mescidi aksayı yıkmaya çalıştıkları bugünlerde futbol fanatikligi yaptıgımız kadar ilk kıblemiz mescidi aksa konusundada fanatikligimizi göstersek daha iyi olur görüşündeyim.çünkü mescidi aksa nın yıkılması müslümanlar için kıyamet günüdür.unutmayın bir çok diktatör ülkelerinin hazinesini soyarken ülkeyi futbolla duyarsız tepkisiz hale getirmişlerdir.ülke fanatik taraftarla kaynarken futbol külüpleri milyar dolarlar futbolcular milyon dolarlar kananmışlardır.

  32. Yazan:Mevlut Tarih: May 7, 2010 | Reply

    Komünistler futbol hastası olmaz. Zeki insanlardır.

  33. Yazan:Mustafa Tarih: May 8, 2010 | Reply

    S.a
    Öncelikle bu konunun acildigi icin tesekkür ederim. Biz bu konu üzerinde, yasadigimiz cevrede cok durduk, fakat derdimizi kimselere anlatamadik.
    Evet, futbolla ilgienmek müslümana yakisirmi? Buna her akli basinda müslüman yada müslümanligi biraz olsun taniyan insan “hayir” cevabini verir. Fakat nefsine uyarak cevap veren bu dünyanin safsatasina kanarak cevap verenler buna “evet” der tabiiki. Bu ne demek oluyor. Tabiiki her konuda oldugu gibi bu konuda da fikri kendi acisindan degerlendirip cevap verenler yani iki zit fikir olusacaktir.
    Demokratik bir ülkede yasadigimiz icin herkes kendi fikrini savunmakta serbesttir. O yüzden biz kendi fikrimizi anlatmaya calisacagiz.

    FUTBOL=BOSA VAKIT HARCAMAK

    Islamda bosa vakit harcamak, vaktinin bir saniyesini dahi bos islerle gecirmek hos görülmemistir. Simdi soralim vaktini bosa gecirmeyen bir topluluk digerlerinden geri kalabilirmi? Iste bunun canli örnegide,elinden kurani ve sünneti düsürmeden, bir isi yaparken ALLAH rizasi icin yapan, bos vakitlerinde dahi faydali islerle ugrasan atalarimizdir. Dünyanin yarisina hükmetmis olan atalarimiz spor olarak futbolla ugrassaydi dünyanin yarisina hükmetmeleri zor olurdu. “Sporla ugrasmamislarmi peki bu insanlar” der simdi bazilari. Tabiiki ugrasmislar. Fakat spor olarak at kosturmuslar, ok atmislar. Yani o zamanlarda islerine en cok yarayacak yateneklerini gelistirip yaristirmislar. Yaristirmislar derken sakin yanlis anlamasilmasin; gidip kumar oynamamislar, bahis oynamak icin aile yikmamislar, ok atanlari seyretmek icin karsi takimin adamlarini kesip bicmemisler. Iste böyle dünyaya hakim olmuslar.
    Birde simdiki duruma bakarsak ne görürüz? Bos vakti olan solugu televizyon karsisinda yada top sahasinda aliyor. Neymis efendim ,adamin isi yokmus da stres atiyormus topa vurarak. Neymis efendim, issizlikten sIkIlmIs da vakit öldürüyormus. Yaziklar olsun bizlere ki futbol gibi vakit canavarina tüm bos vaktimizi harcayabiliyoruz. Bir müslüman olarak vaktimizin hepsini degilse bile bir kismini Kurana ve dini yayinlara harcasak sorun cözülür gibimize geliyor.Müslümanin aradigi Kuranda saklidir zaten.

    FUTBOL=KENDI ÖZ DEGERLERINI SATMAK

    Atalari Malazgitte, Plevnede, Canakkalede, ALLAH ALLAH naralari atarak ALLAH rizasi icin elinde tirpanla, kürekle düsmana karsi gelmis bir milletin torunlari devletini milletini nasil yavas yavas baska güclerin ellerine birakiyor. Hemde adamlar silaha bile ihtiyac duymuyorlar bu isi yaparken. Gerek yokki silaha, futbol var cünkü. Futbol icin insanlar kendi dindaslarinin canini aliyorlar. Maclara, dedesinin düsman üzerine gittigi gibi silahini kusanipta gidiyorlar. Maaslarinin yarisini mac seyretmek ugruna harcayabiliyorlar. Bu parayla aslinda kendilerini vurduklarini torunlarinin gelecegini vurduklarini, müslümanligi vurduklarini bilmiyorlar. Vaktinde dedesinin düsman diye öldürdügünün kölesi olmus garibanlar. Kendi öz benligini, milli degerlerini unutmus. Zavalli futbol köleleri.

    FUTBOL = SIRK

    Evet yanlis okumadiniz sirk. Yani ALLAH a es kosmaktir futbol. “Eee sende abarttin ama” deyenler olur simdi. Hic konusmasinlar, cünkü bu fikrimde hakliyim. Maclara gidipte kendinden gecenler, herseyi unutanlar, en önemliside “en büyük …” diye bagiranlar, en büyügün kim oldugunu bilmezlermi, ALLAHini bir an bile unutmanin büyük günah oldugunu bilmezlermi?
    Simdi sorarim sizlere bu kadar Islama uymayan bir -seyin- hastasi olmak yada onunla ugrasmak bir müslümana yakisirmi?

  34. Yazan:selman Tarih: May 10, 2010 | Reply

    ülkeyi akepe batırdı

  35. Yazan:AmaTT Tarih: May 10, 2010 | Reply

    Yazınızı okuyunca aklıma ömer hayyam’ın “bütün günahlar içki gibi sarhoş etseydi, ayık hiç kimseyi göremezdin” sözü geldi.

    Bence futbolun hayatın içindeki yerini biraz fazla abartmışsınız. Aslında futbol hastalığının temelinde de bir partinin taraftarı olmanın temelinde de ve yine bir düşüncenin taraftarı olmanın temelinde de “üstün olana aidiyet” duygusu yatar.

    Olması gerekense bana göre bütün hesapların ötesinde “kendini bilmektir”.

  36. Yazan:Mustafa Tarih: May 10, 2010 | Reply

    yukaridaki “Mustafa” ben degilim….Mustafa ismini lütfen kullanmayin.

  37. Yazan:HALİL Tarih: May 11, 2010 | Reply

    Yazarın “Kuran bize yeter” sözünü slogan olarak belirtmiş ve bir yere varılmadığını söylüyor.Kendisi müslümansa bu büyük hezeyan ve küfr içerisine girmektedir.Çümkü Kurandada bu geçer “Dininizi ikmal ettim” bu söze göre Kuran bize yeter,İçerisinde İnsanın istediği ne varsa(Yaşam tarzı,Cezalar,Mükafatlar,Hukuk,Dünya işleri,miras,Evlilik ,boşanma,ticaret…vs daha sayamadıklarım ne ararsanız mevcut.Bunun İçin “Kuran bize yeter” “Allah bize yeter.”

  38. Yazan:gökdeniz sarı Tarih: May 12, 2010 | Reply

    EŞCİNSELLİK İLAHİ BİR SUÇ OLMAMIŞ OLAYDI TARİHTE LUT KAVMİNİ RABB’İMİZ HELAK EDERMİYDİ BUNU SORMAK GEREK ÖNCE .
    AYRICA BİZ ACİZ KULLARAMI KALMIŞ YARADAN SON NOKTAYI KOYMUŞKEN BUNUN NE OLDUĞU VEYA OLMADIĞINI TARTIŞMAK.
    EĞER HASTALIKSA BUNUN ÇARESİDE VARDIR ELBET VE O ÇAREYİ ARAYIP BULMAKTIR ASLOLAN Kİ O DA TIPPIN GÖREVİDİR.

    FUTBOLA GELİNCE O DA BANA GÖRE KENDİLERİNİ KENDİLERİNE İSPATLAYAMAMIŞLARIN DEŞARJ OLMASI ADINA YAPILAN ORGANİZASYONDUR SADECE.

  39. Yazan:halid sarı Tarih: May 13, 2010 | Reply

    katıksız şeksiz şüphesiz ALLAHA iman etmiş bir müslümana futbol gibi boş ve anlamsız hiçbir faydası olmayan aksine zararı olan bir şeyle uğraşmak yakışırmı….

  40. Yazan:EBU TAHA Tarih: May 15, 2010 | Reply

    müslüman şahsiyetin görevleri, kuranı-ı kerimde sünnette fıkıhta islam alimlerinin görüşlerinde belirtilmiş olup apaçıktır…
    müslüman genç inancı gereği zülme küfre tuğyana karşı sessiz kalamaz, “emr-i bil maruf we nehyil anıl munker” vazifesini yerine getirmekle mükelleftir…
    bir hadis-i şerifte efendimiz SAV “bir münker(islama aykırı olan her şey) görürseniz onu elinizle düzeltin nuna gücünüz yetmiyorsa dilinizle karşı çıkın bunada gücünüz yetmiyorsa kalbinizle buğzedin ki bu imanın en zayıf noktasıdır” buyurmuştur.
    yani müslüman herhalukarda münker karşısında duyarsız kalamaz…
    ancak günümüzde , zülmün küfrün münkerin tuğyanın binbir hiziple ortaya çıktığı bir dönemde inançlı nesli öz görevinden alıkoymak için çeşitli yöntemlere başvuruyorlar… bu sinsi yöntemlerden en canalıcısı da FUTBOL dur…
    “ne yani din spora karşı değilki” demeyin..
    istediğiniz kadar spor yapın ama maç oynayanları izlemek spor değil k;
    futbol izlemekte aşırıya kaçan genç bu önemli dini görevlerini yapmaktan sıyrılır… ve meydanı tağutlara bırakır…
    kurani bilinçle şuurlanmış islami gençlik bu oyunların farkında olmalı… ve asli görevini maç izleme uğruna gözardı etmemeli

  41. Yazan:Toprak Tarih: May 16, 2010 | Reply

    “…liberallerin ahlâk, etik, erdem, iyilik üzerine düşünmekte tembellik ettiğini düşünüyorum. ”

    Burada din temelli ahlak anlayışlarıyla, laik ahlak anlayışları arasındaki farka dikkat etmeli. Liberallerin meseleye dini bir açıdan yaklaşmamaları onların tembel oldukları anlamına gelmez. Ahiret inancına sahip bir insan için ahlak, bu dünyada mutlu bir hayat sürmenin yanında, yaratıcının dileklerini yerine getirmek ve öteki dünyada da mutlu bir hayat sürmek için gereklidir. Doğruyu ve yanlışı dini bir kenara bırakıp tartışmaya başladığımızda ise, ahlak sadece dünyevi mutluluğun aracı olarak kısıtlanmış olur. Toplum hayatında, inananlar ve inanmayanlar beraber yaşadıklarından, ve açıkça ya da gizliden gizliye inanmayanların hassasiyetleri dikkate alınamadan çatışmanın önüne geçilemeyeceğinden, eşcinsellerin toplum hayatındaki yerinin ne olacağı gibi meselelerin laik bir düzlemde tartışılması işlevseldir. Liberal aydınların yaklaşımını ben böyle değerlendiriyorum. Bu liberallerin aynı zamanda dindar Müslüman olanları için bir çelişki midir? İnsan mesela eşcinselliğin günah olduğuna inanıp aynı zamanda eşcinselliğin toplum hayatının bir parçası olmasına direnmeyi gayri ahlaki bulabilir mi? Onu ben bilemeyeceğim. Ancak en azından ahiret inancı zayıf olan liberallerin tembellik ettiklerini ya da tutarsızlığa düştüklerini zannetmiyorum.

  42. Yazan:Tamer Tarih: May 17, 2010 | Reply

    Bugün Fethullan Gülen Hocanın futbol meraklısı olduğunu yapılan bir söyleşide okudum ve çok hoşuma gitti. Size çok kızacak efendiniz:)

  43. Yazan:Ekrem Senai Tarih: May 17, 2010 | Reply

    Tamer bey,

    Bu ülkeye hizmet eden herkes bizim efendimizdir. Bizim adımıza endişelenmeyin, siz merak ile bağımlılık arasındaki farkları biraz düşünün.
    Bu arada Bursaspor’u, bu ülkede miadı dolmuş, emekliliği gelmiş yabancı futbolculara ve hocalara milyonlarca dolarları saçıp parayla başarı uman, taraftarını söğüşleyen ve taraftarının aptallıkları üzerinden para kazanan futbol holdinglerine ve taraftarlarına kapak olması dolayısıyla kutluyorum.

  44. Yazan:Adem Abdullah Tarih: May 18, 2010 | Reply

    Evet vede Zaman geldi – Pazar günü Nefisler zirveye cikti, soruyorum Bir Sehid icin bu Millet kac kere Türkiyenin sokaklarinda birbirine sarilip AGLADI ? ve kenetlendi ?

  45. Yazan:hasan kansan Tarih: May 19, 2010 | Reply

    inancı islamiyet olan bir inasanın inancının gereği futbola olan aşırı ilgi ve alakası günahtır neden diyeceksiniz elbette inasanların eğlenmeye hakkı vardır ama hiç bir zaman aşırı olmamak koşulu ile asyanın afrikanın birçok köşesinde insanlar açlıktan ölürken bir müslümanın 20,50,100,500,vs gibi yüksek ücretler ile maça gitmesi bir müslümanın yapamayacağı bir vicdani meseledir bir bakıma bu insanlık meselesidir inanç ne olursa olsun tutarlı ve vicdani olarak diğer insanlrın yaşamlarının idamesine yardım cı olmak zorundayız onlar ekmek bulamazken bir müslüman binlerce lirayı futbol uğruna veriyorsa yazıktır ayrıca insanlar futbola ayırdıkları zamanı ailelerine çevresine ayırsa bir çok problemide çözmüş olur düşünmek sorunları çözmek hayatın olağanca hareketine rağmen düşünmeye ne çok ihtiyacımız olduğunun bilincinde olmadığımız şu zamanda futboldan çok daha mühim meselelerimiz var ama hep geri plana atılıyor böylece vicdanı zayıf düşüncesiz nesiller yetişiyor

  46. Yazan:hamdi Tarih: May 20, 2010 | Reply

    bol bol konuşuruz yazarız ama gel gelelim icrata yaptığımız gittiğimiz bir arpa boyu buda insan oğlu olarak becerimiz hal ve hareketlerimiz ile anlatmamız en güzeli tabiki günümüzün eksiklikleri ve fazlalıkları hep insanlardan bizden hayvanlara baktığımız zaman onlar hiç değişmediler eş cinselde olmadılar kendilerine biçilen ve verilenlerle yetindiler
    insanlar ise akıllı oldukları halde sözüm ona
    ne yaradanını nede etrafını tanıdı kendi aklını fikrini ilah edindi diyor allah bizleri kendi emrinden ayırmasın aklımızı fikrimizi kellemize devşirsin

  47. Yazan:gumush Tarih: May 20, 2010 | Reply

    kur’an da lut a.s in kavmine belanın eşcinsellikten ötürü geldiği belirtiliyor..siz hiç hastalığa karşı allah c.c. ın bela gönderdiğini duydunuz veya okudunuz mu..demek ki hastalık değil..yoksa siz allah tan haşa daha mı merhametlisiniz ki böyle bir duygusal yaklaşım içerisindesiniz sayın yazar..

  48. Yazan:Turan Tarih: May 20, 2010 | Reply

    Yorumları pek okumadım ama,başlığa göre yazmak gerekirse,elbette müslüman futbol hastası olmaz, olmamalı.Müslüman , olması gereken formatta olmayınca diğer davranış örüntülerinde de kendine sınırları çizmede zorlanır. Müslümanca yaşamak, zaten yukarıda iddia edilen olayın ortaya çıkmasını engelleyecek en önemli faktördür.

  49. Yazan:mechul Tarih: May 21, 2010 | Reply

    EŞCİNSELLİK BİR HASTALIK DEĞİL MİLLET BUNU ÖNCE BELİRTEYİM.NEDEN? DİYE SORACAKSANIZ OLURSANIZ BEN BİR EŞCİNSEL SAPKINLIĞI İÇİNE DÜŞMÜŞ BİRİYİM BU DURUMDAN O KADAR İĞRENİYORDUM Kİ KENDİMİ VE KENDİM GİBİ OLANLARI İNSANLIĞIN EN ALÇAK İNSANI OLARAK GÖRÜRÜRDÜM.TIPKI YER YÜZÜNÜNN EN ALCAK YERİ OLAN LUT GÖLÜ CEVRESİ VE HOLLANDA OLMAK ÜZERE NE HİKMETSE ARTIK ALLAHIN BİR MESAJIMIDIR BİLİNMEZ AMA BEN ÖYLE İNANIYORUM EŞCİNSELLER DE BURALAR BİR MERKEZİ HALİNDEDİR.TARİHTE LÜT KAVMİNİN YAŞADIĞI YER LUT GÖLÜ ŞİMDİLERDE İSE HOLLANDA.BİRİ HELAK OLUP ALTI ÜSTÜNE GELMİŞ BİR YER ŞİMDİLERDE İSE BUZULLAR ERİSE İLK SU ALTINDA KALACAK YER DİYE HABER VERİYOR BİLİM İNSANLARI.BENDE HEP DERDİM KENDİ KENDİME ACABA YARIN MAHŞERDE EN ALÇAK İNSAN BEN Mİ OLACAĞİM DİYE KORKA KORKA YAIYORDUM Kİ.ÇÖZÜM ARARKEN KURTULMAK İSTİYORDUM İŞTE YAZILAR KİTAPLAR OKUMADIĞIM BİŞİ KALMADI.DEDİLER KİEŞCİNSELLİK HASTALIKTIR SEBEBİDE ERKEKLİK HORMONU İLE KADINLIK HORMONU ARASINDAKİ FARKIN ARTMASI ERKEKLERDE KADINLIK HORMONUNUN DAHA FAZLA SALGILANMASI DEDİLER ÖYLE OKUDUM.VE İNANARAK GİTTİM DOKTORA İKİ KEZ HORMON İNCELETMESİ YAPTIRDIM VE BUNLAR UCUZ BİŞİ DEĞİL SERVETİMİ VERDİM KENDİ ÇAPİMDA AMA HİÇBİR ANORMAL BİŞİ YOK EEEE O ZAMAN SORUN NE DEDİM İÇİMDEKİ BU HİSLER NERDEN GEİYOR DİYE DÜŞÜNÜP CARE ARARKEN BİRDE PİSKOLOJİK BİR RAHATSIZLIK DEDİLER PİSKİOLOĞA GİDEM DEDİM O DA FASO FISO CIKTI.18.YY DAN SONRA AVRUPADA KENTLEŞME ORTAYA CIKINCA HERKES DÜNYA SEVDASINA DÜŞÜNCE İNSANLARIN BİRBİRİNE INANCI KALMAMIŞ GÜVENİ KALMAMIŞ.NETİCEDE İNSANIZ DERT PAYLAŞABİLECEĞİN BİR DOST OLMASI LAZIM AVRUPALI AKILLI YAA BUNDAN PARA KAZANCI ELDE ETMEK DİYE DÜŞÜNÜP PİSKOLOJİ BİLİMİNİNİ CIKARMIŞ ORTAYA.NEYSE BENİM PİSKOLOK MESELESİNE GELEYİM GİTTİM SEANSLARI HAFİFE ALMAYAYIM GİDEYİM SONUNA KADAR DEDİM.AMA HİÇ BİRŞEY ÖĞRENEMEDİM DEMİYCEM SADECE MESELE ŞU SORUNUN KÖKÜNE İNMEK BUNU BEN KENDİM DE YAPABİLİRDİM AMA YAPMAK İÇİN BİR ARAÇ LAZIMMIŞ ONU ÖĞRENDİM.öğrendim ki bu tür sorunları olan insanın tıpla alakalı bir sorun değilmiş.tıpla alakalı olabilmesi için baştada dedim ya herşey normal çıkmıştı işte anormal durm olmadığı için tıplık bir sorun olmayıncada hastalık olmuyor.küçükken insanların belli bir yaşi vardır kişiye göre değişir. ama genelde o yaşlar 5 ile 9 yaşları olur işte o yaşlarda yaşadığın veya öğrendiğin bir kavramın merakı veya başindan gecen olay senin kişiliğinde değişik bir karakter kazanmana sebebiyet oluveriyor.ve benim başimdan da aynı bu tür bir ola gecmişti.diğer araştırdığım eşcinsel arkadaşlarımdada bu tür şeyler vardı sorduğumda hepsinde.DAHA ÇOK ARAŞTIRDIM DAHA COK BAKTIM ÖĞRENDİM Kİ İSLAM ÖYLE BİR GÜZELLİKTE BİR DİN Kİ İKİ ERKEK KARDEŞİ AYNI YATAKTA UYUMASINA İZİN VERMİYOR ÖYLE GÜZEL DÜŞÜNMÜŞ Kİ ALLAHIMIZ İKİ YETİŞKİN ERKEĞİN TOKALAŞİRKEN YÜZÜ YÜZÜNE DEĞMESİN BİLE GÜZEL BAKMAMIŞ NEDEN? ÇÜNKÜ HER ERKEĞİN DAVRANIŞINI ETKİLEYECEĞİNİ DÜŞÜNMÜŞ.VE BU SAPKINLIĞI DESTEKLEYEN BİR COK OLAY VAR İÇ HATLARI BELLİ EDEN KADIN DEĞİL ERKEĞE BİLE İZİN VERMİYOR.EĞER ÇÖZÜM ARASANIZ SADECE İSLAMI YAŞAMAK.VE EVLATLARINIZI BUYUK BİR TİTİZLİKLE İSLAMI YAŞATARAK ÖĞRETMEK.BU YÜZDEN ALLAH LÜT KAVMİNİ EŞCİNSEL OLDUKLARI İÇİN CEZALANDIRMAMIŞ BÖYLE OLUPTA İLİŞKİYE GİRDİKLERİ İÇİN CEZALANDIRMİŞTIR…..

  50. Yazan:yasin Tarih: May 26, 2010 | Reply

    eşcinsellik, arızı bir durumdur. allah’ın vaz etmıs oldugu kısıye ve yakın cevresıne ozel ımtıhan seklı. mesela; hunsa’lık denen özel bir durumla ilgili olarak fıkıhta bellı kurallar ve kaıdeler vardır.
    vaz edıcı; bizim için önemsız bıle gorunse hıc bır; durum, kısı ve halı es geçmemıstır.
    akletmez mısınız, dıye sureklı hatırlatmalar da bulunmasının başka hıkmetlerı var mıdır yoksa!
    ozel yetişme evresinde erkek ve kız çocuklarına nasıl davranılması gereği üzerine islam peygamberi her cıns ıcın cok guzel uyarılarda ve ıkazlarda bulunmuştur.
    mecelle kaidesi vardır : “batılın tasvırı caız değıldır” der. yaşanılan her ne ıse tesvık edılmemesı adına faş edilmez. allah, gızlıyı de acıgı da bılendır. umulur kı affeder!
    aklı selım bır kısılık bıle bulundugu ortamdan etkılenerek en azından (olumsuz bır ortam oldugunu varsayalım) kabullenır ses cıkarmaz hale gelır.
    toplum muhendıslerı olan dergah ve tekke sakınlerı boylesı durumların en ıyı ılacıydılar belkı de. kaldırıldıkları ıcın bılemıyoruz. insana laboratuvar malzemesı gıbı yaklaşan bilimsel,psıko yaklaşımların aksıne boylesı kurumlar zıncırı ıle cozumlenemeyecek toplum sorunu olabıleceğını dusunmuyorum. futbol rahatsızlıgı da buna dahıl.

  51. Yazan:mazlum Tarih: May 26, 2010 | Reply

    mehmet bey eşcinsel olmak istiyorsanız buyurun olun sizi tutan yok fakat hep islama ve müslümanlığa yükleniyorsunuz islamla bir sıkıntınız varsa buyrun söyleyin eşcinselliğide sadece islamın değil tüm dinlerin bakış açısı şudur eşcinsellik değilde eşcinsel bireylerin bazı sapıklıklara meyletmeleri tasvip edilmez ve bunu hiç bir din kabul etmez neden eşcinsel arkadaşlarınız tüm dinlerin uygun gördüğü şekilde ilişki kurup evlenmiyorlarda sapıklıklara yöneliyorlar benim tanıdığım iki eşcinsel arkadaşım şuanda evliler ve çocuklarıda var oysaki sizin savunduğunuz durumları eşcinsellik durumu değil sapıklık durumudur ve o sapıklık yüzünden birden fazla kavmin helak olduğunu sizde biliyorsunuzdur herhalde ha bide şunu söyliyeyim o helak olan kavimler müslüman kavimleri değildi siz islama ve müslümanlara yükleniyorsunuz.

  52. Yazan:Olcayto Tan Haskol Tarih: May 28, 2010 | Reply

    Değerli meçhul,

    bilmediğim bir ruh hali ile ilgili atıp tutmak istemiyorum ama işin özüne baktığımızda bende sizinle aynı fikirdeyim.

    Yani kendini eşcinsel hissetmenin bir sürü nedeni olabilir. Hormonal farklılıktan tutunda psikolojik bir sürü detaya kadar. Freud’un psikanaliz yaklaşımının çağımızda algı kanallarını referans alarak geliştirilmiş bir versiyonu var. NLP denilen(Neuro Linguistic Programing.)

    Bu yaklaşımı bir plaza dinine dönüştürmeye çalışan bir sürü şarlatan mevcut ama özünde akademik bir çalışma ve kuvvetli bir psikolojik yaklaşım.

    Detaylı olarak bilinç altı etkilerine değiniliyor. Bir hikaye örnek vereyim. Salatalık yemeyen bir çocuk var uzun süre nedenini araştırıyorlar. Bu çocuğun köpeğine bir araba çarpıyor ve köpek ölüyor. Hayvan darmadağın olduğu için gömemiyorlar. Babası köpeği çöpün kenarına bırakıyor ve çocuk orada çürük kokmuş bir salatalık görüyor. Bu görsel imaj travmanın etkisiyle çocuğun zihnine “Salatalık imajı olarak” ya da salatalığa dair gerçekliğin yerini alıyor ve çocuk saltalık yemiyor.

    Kendimde gözlemlediğimiz yine bazı beslenme alışkanlıkları var. 4-5 sene öncesine kadar yumurta yemiyordum. Nedenini de bilmiyordum. Sevmiyorum diyordum. Sonra bir anı canlandı gözümde. Babam bana yumurta yediriyordu. Bana en son yedirdiği yemek o yumurtaydı. Daha sonra babamı kaybettik. İlginç bir biçimde o besin ya da o imaj babanın kaybı ile özdeşleştirilmişti.

    Oral dönem saplantılarına ait bir başka örnek daha. Günlük yaşamımda çok fazla sıvı tüketiyorum. Memeden erken kesilidiğimi öğrendim. Memeden erken kesilen çocuklarda dudak tiryakiliği, sıvı tüketimi gibi eğilimler daha fazla oluyormuş. O ilk kaybın travmasının yeri doldurulmaya çalışılıyor.

    Bilinçaltı çok ilginç basit eşitliklerle çalışıyor. İnsan zihninin çukurları dünyanın en tehlikeli yeri. Aynı özdeşlikler eşcinsellik içinde geçerli. Örneğin kadın imajını oluşturan anneye dair yaşanan basit bir travma bir ömür boyunca heteroseksüel eğilimleri baskılayabilir ve bu boşluk yerini hemcinse karşı beslenen olağan dışı bir sevgiye ve cinsellik eğilimine bırakabilir. Ve bu travmanın asla farkında olunmayabilir.

    Bana sorarsanız homoseksüel ya da heteroseksüel cinsel kimliklerin dışa vurumu aynı şekilde günahtır. Aşırı maskunen eğilimlerde ben erkeğim bakın ne kadarda erkeğim mesajını vermeye çalışmak bu cinsel kimliği toplum nezdinde sürekli vurgulamak ve yüceltmek bir eşcinselin kendi hemcinslerini taciz etmesi kadar ahlaksız bir davranış.

    Hem ahlak ölçüsü nefsinizin size ne söylediği değil sizin ona ne ölçüde uyup uymadığınız. Eğer siz kendi eğilimlerinizi Allah’ın emir ve yasaklarına uymak adına denetleyebiliyor bunlardan vazgeçebiliyorsanız. Kendini cinsel bir obje gibi sergileyen bir kadından ya da bir futbol müsabakasını “koymak”, birbirini becermek olarak gören, yattığı kadınlarla skor yapan 2. sınıf playboylardan kat be kat ahlaklısınız.

    Bu bakımdan kendimi bir eşcinselden ne farklı ne de ona üstün görüyorum.

  53. Yazan:tuncer Tarih: Haz 1, 2010 | Reply

    müslüman islamdan başka bir şeyin hastası olamaz.boş işler dünya o kadar uzun değil.

  54. Yazan:hüseyin Tarih: Haz 1, 2010 | Reply

    müslüman sadece fıtbol oynar .

    oda spor olsun diye. maça gitmek tv başında maç izlemek bunlar yakışmaz bilinçli bir müslümana.

  55. Yazan:Özcan Tural Tarih: Eki 3, 2010 | Reply

    bir insan, eşcinsel olduğunu fark etmişse ama doktora gitmiyorsa o insan hasta değildir. bu tercihe hastalık demek bence yanlış. tasvip etmiyorum. eşcinsellik tamamen bireysel bir tercihtir ve kamusal alanda dahi yaşanması özgür olmalıdır. her şey özgür olmaz ama birey özgürdür.

  1. 6 Trackback(s)

  2. Nis 16, 2010: Eşcinsellik, Birey ve İnsan | Mustafa Aslan
  3. Nis 30, 2010: Son 90 günde en çok okunanlar : Derin Düşünce
  4. May 11, 2010: Son 30 günde en çok okunanlar : Derin Düşünce
  5. Eyl 25, 2010: Son 12 ayda en çok okunanlar : Derin Düşünce
  6. Haz 7, 2012: Fenerbahçe Cumhuriyeti? : Derin Düşünce
  7. Tem 3, 2012: AKP, Futbol ve Beyaz Kadın Ticareti : Derin Düşünce

ÖNEMLİ

--------------------------------------------------------------------

Tüm yazı, yorum ve içerikten imza sahipleri sorumludur. Yayımlanmış olmaları, bu görüşlere katıldığımız anlamına gelmez.

Hakaret içerse dahi bütün yorumlar birer fikir eseridir. Ama bu siteye ilk kez yorum yazıyorsanız, yorum kurallarına gözatın yine de.

Not: Sitenin ismini dert etmeyin, “derinlik” üzerine bayağı bir geyik yaptık, henüz söylenmemiş bir şey bulmanız oldukça zor :)

Editörle takışmayın, o da bir anne-babanın evlâdıdır, sabrının sınırı vardır. Siz haklı bile olsanız alttan alın, efendilik sizde kalsın.

Sitenin iç işleriyle ilgili yorum yapmayın, aklınıza takılan soruları iletişim kutusundan sorun, kol kırılsın, yen içinde kalsın.

Kendi nezaketinizi bize endekslemeyin, bizden daha nazik olarak bizi utandırın. Yanlış ve eksik şeylerden şikayet etmek yerine bilgi ve yeni bakış açısı sunarak tamamlayın, düzeltin, tevazu ile öğretin bize bildiklerinizi.

Bu kurallara başkasının uyup uymamasına aldırmayın, siz uyun. Bütün yorumları hızla onaylanan EN KIDEMLİ YORUMCULAR arasındaki nizamî yerinizi alın.

--------------------------------------------------------------------
  • Siz de fikrinizi belirtin