RSS Feed for This Post

Ya Müslümansın Ya Milliyetçi!

Irkçılık bir düşünce değildir, ruhsal bir bozukluktur. Irkına cibilliyetine toz kondurmama halidir ki ne din bu duyguyu salık verir ne veda hutbesinde peygamber insanlara bunu öğütler nede vicdanda böyle bir duygunun yeri vardır. Çünkü baktığı her yerde düşman gören ve sürekli düşman üreten yüce Allah’ın yarattığı insanlardan bu kadar nefret eden ve insanlarla bu kadar sağlıksız bir ilişki kuran bir kafanın içerisinde ne düşünceyi, ne değerler manzumesini, ne ahlakı ne de vicdanı aramaya gerek var. Ünlü ırkçı Nihal Atsız’ın oğlu Yağmur’a yazdığı vasiyetnamesinde olduğu gibi;

“Yağmur Oğlum!

Bugün tam bir buçuk yaşındasın. Vasiyetnameyi bitirdim, kapatıyorum. Sana bir resmimi yadigâr olarak bırakıyorum. Öğütlerimi tut, iyi bir Türk ol. Komünizm bize düşman bir meslektir. Bunu iyi belle. Yahudiler bütün milletlerin gizli düşmanıdır. Ruslar, Çinliler, Acemler, Yunanlılar tarihi düşmanlarımızdır. Bulgarlar, Almanlar, İtalyanlar, İngilizler, Fransızlar, Araplar, Sırplar, Hırvatlar, İspanyollar, Portekizliler, Romenler yeni düşmanlarımızdır. Japonlar, Afganlılar ve Amerikalılar yarın ki düşmanlarımızdır. Ermeniler, Kürtler, Çerkezler, Abazalar, Boşnaklar, Arnavutlar, Pomaklar, Lazlar, Lezgiler, Gürcüler, Çeçenler içer(de)ki düşmanlarımızdır. Bu kadar çok düşmanla çarpışmak için iyi hazırlanmalı. Tanrı yardımcın olsun!”

-Vasiyetnamede de görüldüğü  gibi- bu türden bir zihniyete sahip insanları anlamaya dönük en ufak bir adım dahi atmanıza gerek yoktur. Sürekli olarak soyu-sopuyla övünen, kızdığı/nefret ettiği insanları da kendinden aşağıda gördüğü diğer milletlerin adıyla çağıran bir zihniyeti anlamaya değil onları psikiyatrlara havale etmek kanımca daha uygun bir tercihtir. Çünkü ırkçılık neticede tedavi edilebilir bir hastalıktır!* “Sivil Düşünce ve Derin Düşünce gibi Rehabilitasyon Merkezlerinde bu konuda çok kaliteli hizmetler verildiğini de ayrıca belirtmeliyim…

Milliyetçilik hiç şüphe yok ki ırkçılığın kibarca telaffuzundan başka bir şey değildir. Irkçılığı yani diğer milletlerden üstün bulunma ruh halini kısmen izole edecek bir tür kimyevi boya maddesi gibidir. Milliyetçiliği bırakın biz tanımlayalım diyen milliyetçilere göre yani ülkü ocaklarına göre; “Milliyetçilik; esası milli ananeye, geleneğe, örfe ve adetlere uygun olmayan bütün hareketleri kurum ve kuruluşları reddederek her şeyi milli örfe uygun şekilde düzenlemeyi amaç edinmenin oluşturduğu siyasi ya da toplumsal düşünce sistemidir. … Kitlelerin millet olma mücadelesinde ve milletleşme mücadelelerini tamamlamalarından sonraki evrede diğer milletlere üstünlük kurma savaşında ilke edindikleri prensipleri bayraklaştırma azmindedir” şeklinde tanımlanmıştır. Bu tanımlamanın İslam dininin inanç değerleriyle asla örtüşmeyen bir tanım olduğunu bilmem açıklamama gerek var mı?   

Buna rağmen milliyetçiliği hala Müslümanlıkla bağdaştırmayı çabalayanlar aslında milliyetçiliği sanki daha makbul bir anlayışmış gibi takdim etme uyanıklığına kaçıyorlar. Milliyetçi Müslüman’ız diyorlar örneğin… Biz olmazsak vatan parçalanacak kurtlara, çakallara kalacak. Kurtuluş savaşını biz kazandık galip çıktık. Anlıyız, şanlıyız diyorlar vs. Ama atlanan ve unutulan; hayatın gerçekleri saklamayacak kadar gerçek ve net oluşu. Bir şeyin başına milli getirince gerçekten onun bir değere bürüneceğine ve kendinden olacağına inanıyorlar. Komikte olsa örneği vermek zorundayım. Milli demokrasi ve milli özgürlük gibi… 

Böyle bir zihniyete göre örneğin Aleviler zaten Müslüman’dır o yüzden Cem evleri saçmalıktır. Kürtlerde Türk soyundan, Sümerler dağda yaşadıkları için onlara Kurdi ismini vermişler üstelik bir devletleri bile olmamış bu yüzden dil ısrarı da anlamsız hatta bölücülük faaliyeti. Ermeniler ise yorgun Türk milletini arkadan hançerlediler vs.Bize tüm bu iç ve dış tehditlerden kim ve hangi düşünce koruyacak? Cevap; bir çimento olan milliyetçilik… Vatanını, bayrağını ve milletini sevme fikri ve duygusu. Ama bu kadar çok sevilen bu vatan dünyanın az gelişmiş bir vatanı oysa. Büyüme hızı bir hayli geri. Hukuk sistemi bağımsız değil. Eğitim sistemi de bozuk. Komutanları ülkelerinde nasıl darbe yapabiliriz onun derdinde. Üstelik çevre bilinci gelişmemiş köyleri, evleri, sokakları dünya standartlarının bir hayli gerisinde yoksul bir ülke durumunda. O zaman sormak lazım. Nasıl bir vatan sevgisidir bu. Bu kadar sevilen bir vatanın bugün dünyanın en gelişmiş ülkesi olması gerekmiyor muydu? Sevilen vatan mı yoksa bu sevgiden elde edilen rant mı buda ayrı bir tartışma konusudur. 

Neticede Türk milliyetçiliği de diğer milliyetçi anlayışlar gibi yıkılmaya mahkûm bir anlayıştır. Çünkü milliyetçilik -başına ne getirseniz getirin- faşizme doğru hızla kayan yağlı bir kaydırak gibidir. Ülkenin önde gelen ilahiyat uzmanları, konu hakkında en az 40-50 yılını harcayan değerli akademisyenler her defasında İslam’da milliyetçiliğin yeri olmadığını ve asla dinle milliyetçilik kavramın uyuşmadığını ifade ediyorlar. Buna rağmen hala “Müslüman milliyetçilik” ve “Türk-İslam” vurgusu ve tutkusu devam etmekte. Üstelik insanlık tarihinin en erdemli ve ahlaklı peygamberi olan Hz. Muhammed’in bu konudaki sözlerine, tutum ve davranışlarına aldırmadan… İşte Hz. Muhammed’in konuyla ilgili söylediği bazı sözleri; 

“İnsanları bir asabiyet için toplanmaya çağıran, bir asabiyet için savaşan ve asabiyet uğrunda ölen bizden değildir. Bu ölüm cahiliye ölümüdür” (Müslim, İmare, 57; Nesaî, Tahrinı, 28; İbn Mace, Filen, 7) 

“Asabiyet davasına kalkışan, onu yaymaya çalışan, bu dâvâ uğrunda mücadele eden kimse bizden değildir” (Ebu Davut, Edeb, 121)  

“Kim hevasına uyarak bâtıl yolda cenk eder, kavmiyetçiliğe çağrıda bulunur veya kavmiyetçiliğin sevkiyle öfke ve tehevvüre kapılırsa cahiliye ölümü üzere ölür.” (İbni Mace, Fiten, 7) 

Karar anı; 

 Artık karar vermek durumundasınız… Dininizi seçin..Müslümanlık mı yoksa Milliyetçilik mi?  Ya Müslümansın ya Milliyetçi… 

NOT:  Derin Düşünce’nin hazırlamış olduğu “Türk milliyetçiliği birleştirir mi yoksa parçalar mı?” adlı e-kitaptan yararlanılmıştır.Mükemmel bir çalışma…

… Bu makale ilginizi çektiyse…

Türk milliyetçiliği birleştirir mi yoksa parçalar mı?

 İllâ ki bir tutkal/çimento mu gerekiyor? Milliyetçilik tutkalı adil ve müreffeh bir düzene alternatif olabilir mi? Adaletin, hukukun hâkim olmadığı ortamlarda Türklerin kardeşliği ne işe yarar? Belki de Türk Milliyetçiliği diğer milliyetçilikler gibi yok olmaya mahkûm bir söylem. Çünkü var olmak için “ötekine” ihtiyacı var. Ötekileştireceği bir grup bulamazsa kendi içinden “zayıf” bir zümreyi günah keçisi olarak seçiyor. Kürtler, Hıristiyanlar, Eşcinseller, solcular…150 sayfalık bu kitapta Türk Milliyetçiliğini sorguluyoruz. Müslüman ve milliyetçi olunabilir mi? Türkiye’ye faydaları ve zararları nelerdir? Milliyetçiliğin geçmişi ve geleceği, siyasete, barışa, adalete etkisiyle. Buradan indirin. 

 

Türkiye bölünür mü?

“Bebek katili! Vatan haini!…” PKK terörünü lanetliyoruz ama devlet eliyle işlenen suçlara karşı daha bir toleranslıyız.  “Kürtler ve Türkler kardeştir” diyenlerin kaçı “sen benim kardeşimsin”  demeyi biliyor Zaza, Sorani, Kurmanci dillerinde? Ülkemizin terör sorunu ne PKK ne de Kürt kimliğiyle sınırlanamayacak kadar dallandı, budaklandı. Bazı temel soruları yeniden masaya yatırmak gerekiyor: (*) Kürtler ne istiyor? (*)  İspanya ve Kanada etnik ayrılıkçılıkla nasıl mücadele etti? (*) PKK ile mücadelede ne gibi hatalar yapıldı? (*) İslâm ne kadar birleştirici olabilir? Töre cinayetlerinden Kuzey Irak’a terörle ilgili bir çok konuyu ele aldığımız 267 sayfalık bu kitabı ilginize sunuyoruz. Buradan indirin.

 

Türkiye’nin Ulus-Devlet Sorunu

Devlet gibi soğuk ve katı bir yapı bizimle olan ilişkisini hukuk yerine ırkımıza ya da inançlarımıza göre düzenleyebilir mi? GERÇEK hayatı son derecede dinamik ve renkli biz “insanların”. Birden fazla şehre, mahalleye, gruba, klübe, cemaate, etnik köke, şirkete, mesleğe, gelir grubuna ait olabiliriz ve bu aidiyet hayatımız boyunca değişebilir. Oysa devletimiz hâlâ başörtüsüyle uğraşıyor, kimi devlet memurları “ne mutlu Türk’üm” demeyenleri iç düşman ilân ediyor, Sünnî İslâm derslerini zorla herkese okutuyor… Bizim paramızla, bizim iyiliğimiz için(!) bize rağmen… Kürt sorunu, başörtüsü sorunu, Hıristiyan azınlıklar sorunu… Bizleri sadece “insan” olarak göremeyen devletimizin halkıyla bir sorunu var. Türkiye’nin “sorunlarının” kaynağı sakın ulus-devlet modeli olmasın? 80 sayfalık bu kitap Kurtuluş savaşı’ndan sonra Türkiye’ye giydirilmiş olan deli gömleğine işaret ediyor.  Ne mutlu “insanım” diyene! Kitabı buradan indirin.

 

Trackback URL

  1. 40 Yorum

  2. Yazan:eg Tarih: Nis 1, 2010 | Reply

    benim son aylarda bu konuda okuduğum en güzel yazıyı leyla ipekçi yazmış. linkini vermek istedim…

    http://www.taraf.com.tr/makale/10676.htm

  3. Yazan:zerer Tarih: Nis 1, 2010 | Reply

    Memleketin büyük ekseriyetini tekfir etmişsiniz. Tebrik ederim. Bilginize küçük bir not: vasiyetini alıntıladığınız ırkçı, Nihal Atsız, kendi açık beyanıyla da müslüman değildi.

    Milliyetçilik hiç şüphe yok ki ırkçılığın kibarca telaffuzundan başka bir şey değildir.

    Hakikaten öyle… “kibarca telaffuz”… Anagara yerine Ankara gibi bir fark mevzubahis.. Çok güzel çözmüşsünüz kadim meseleyi.

  4. Yazan:Amir Töre Tarih: Nis 2, 2010 | Reply

    Müslümanlıkla milliyetçilik bağdaşmaz demişsiniz, size katılıyorum.
    Ben de size şu soruyu yöneltmek isterim:
    Müslümanlıkla liberalizm bir arada olabilir mi? Hem müslüman hem de liberal olabilir misiniz? Ne dersiniz?

  5. Yazan:Kayhan Tarih: Nis 3, 2010 | Reply

    Bir kere liberallerin böyle bir iddiası yok. Siz bir liberalin – milliyetçiler gibi- liberalizmle Müslümanlık etle tırnak gibi ayrılmaz bir bütündür dediğini duydunuz mu? Liberalizm dinlerin öğretilerine, metotlarına, ahlak ilkelerine vs.karışmaz.Yorum getirmez,bir şeyler ilave etmez ve bir dine karşı da tarafgirlik yapmaz.Daha çok din özgürlüğünü savunur ve insanların özgürce tercih yapabilmelerini ister.Onlara herhangi bir dinin,mezhebin ya da felsefi görüşün dayatılmasını hoş karşılamaz aksine bu duruma karşı çıkar..Din üzerinden faydalanma yoluna gitmezler herhangi bir din üzerinden rant devşirme niyetleri de yoktur liberallerin..
    Bu konuda Atilla Yayla,Mustafa Akyol ve Hasan Yücel Başdemir gibi liberal yazarlar ardı ardına çok açıklayıcı makaleler yayımladılar.Tavsiye ederim.. Bu yazıların birinde Atilla Yayla konu hakkındaki görüşlerini şöyle ifade ediyordu;“Liberaller bireyin özgür olmasını, yani kendi tercihlerini yapma hakkına sahip olmasını ister. Tek tek tercihlerin mahiyeti, ahlaki değeri ve diğer bireyler tarafından onanması veya kınanması ayrı bir konudur. Bireyler, özgürlüklerini kullanarak, farklı noktalara uzanabilirler. Müslüman, Hıristiyan veya ateist olabilirler; hayırseverliği yahut maddî değer biriktirmeyi hayatlarının amacı hâline getirebilirler; şu veya bu ahlâk kodunu benimseyebilirler. Bunların hepsi bireylere açık opsiyonlardır ve ne yapacakları bireylere kalmıştır.”
    …” Liberal özgürlük anlayışının bireyin Tanrı’ya kul olmayı seçmesiyle bir problemi yoktur. Ama o insanların insanlara kul olmasına ve insanların Tanrı’ya kul olmaya veya olmamaya zorlanmasına karşı çıkar. Her siyasî sistem temel bir beşerî mesele olarak bir özgürlük tanımı yapmak ve siyasî otoriteyi ona göre şekillendirmek mecburiyetindedir. Yani özgürlük tanımı eninde sonunda siyasî sisteme renk veren ana faktör olacaktır. Dinî kaynaklı ve içerikli bir özgürlük tanımını liberal özgürlük içine onun mümkün kıldığı bir tercih türü olarak yerleştirmek yerine liberal özgürlüğün yerine ikame etmeye kalkmak felaket yaratabilecek bir çizgidir. Bu, aslında, ilahî referanslı pozitivizm diyebileceğimiz bir yaklaşımdır. Sonucu kaçınılmaz olarak ya özgürlük kaybı ya düşük şiddetli savaş ya da dini despotizmdir. Liberal özgürlük anlayışı gerek özgürlükleri tesis edip korumada, gerek toplumsal çatışmaları azaltmada, gerekse despotizmden kaçmada insanlığın sahip olduğu en mühim araçtır. Nitekim, dindar Müslümanlar da 28 Şubat sürecindeki zorbalıklara karşı en anlamlı ve etkili mücadeleyi iç özgürlük değil liberal özgürlük anlayışına dayanarak vermişlerdir. Tersini düşünen varsa bir adım öne çıksın!

  6. Yazan:Amir Töre Tarih: Nis 3, 2010 | Reply

    Liberallerin böyle bir iddiası olmadığını biliyorum. Benim sorduğum bu değil. belki de yazınızın içeriği farklı olduğu için yanlış anlaşılmıştır. Sorum, müslümanların liberal ilkelere uyum sağlayıp sağlayamayacağıdır. Aktardığınız metindeki şu cümle durumu gayet güzel özetliyor:

    “Dinî kaynaklı ve içerikli bir özgürlük tanımını liberal özgürlük içine onun mümkün kıldığı bir tercih türü olarak yerleştirmek yerine liberal özgürlüğün yerine ikame etmeye kalkmak felaket yaratabilecek bir çizgidir. Bu, aslında, ilahî referanslı pozitivizm diyebileceğimiz bir yaklaşımdır.Sonucu kaçınılmaz olarak ya özgürlük kaybı ya düşük şiddetli savaş ya da dini despotizmdir.”

    Benim düşüncem odur ki, İslam liberalizme müsaade etmez, Müslümanlar baskı altında oldukları durumlarda geçici olarak liberal ilkeleri benimsemektedirler, ancak eninde sonunda dinsel ideoloji ağır basacaktır ve liberalizme karşı olacaklardır. İslam, toplumda mutlak iktidarı elde ettiği taktirde bireysel özgürlüklere veda etmek gerekecektir. Dünyada şu anda İslami düzenle yönetilen ülkelerdeki durum bunun kanıtıdır.

  7. Yazan:eg Tarih: Nis 3, 2010 | Reply

    “Dinî kaynaklı ve içerikli bir özgürlük tanımını liberal özgürlük içine onun mümkün kıldığı bir tercih türü olarak yerleştirmek yerine liberal özgürlüğün yerine ikame etmeye kalkmak felaket yaratabilecek bir çizgidir. Bu, aslında, ilahî referanslı pozitivizm diyebileceğimiz bir yaklaşımdır. Sonucu kaçınılmaz olarak ya özgürlük kaybı ya düşük şiddetli savaş ya da dini despotizmdir. Liberal özgürlük anlayışı gerek özgürlükleri tesis edip korumada, gerek toplumsal çatışmaları azaltmada, gerekse despotizmden kaçmada insanlığın sahip olduğu en mühim araçtır. Nitekim, dindar Müslümanlar da 28 Şubat sürecindeki zorbalıklara karşı en anlamlı ve etkili mücadeleyi iç özgürlük değil liberal özgürlük anlayışına dayanarak vermişlerdir. Tersini düşünen varsa bir adım öne çıksın!”

    bir adım öne çıktım…

  8. Yazan:Kayhan Tarih: Nis 3, 2010 | Reply

    İslamcıların/müslümanların demokrasi ve özgürlüklerle sorunu yeni değil..Ataerkil bir siyaset anlayışının ürettiği total paradigmalar yüzünden hala kafaları allak bullak.Bu yüzden ne bir düşünce üretebiliyorlar ne de ekonomik,sosyal ve siyasal alanda ilerleme kaydedebiliyorlar..Çünkü bu kadar vehimin,paranoyak düşünce ve duyguların,suçu sürekli olarak başkasına atan bir anlayışın yer ettiği coğrafyada ot bile bitmez..Yıllardır kurbanlığı,mağdurluğu,ezikliği ve ağlamayı seçen Müslümanların yüzyıllık bir çıkmazı bu..Düne kadar “vatan sevmek imandır” diyor başka da bir şey demiyorlardı..O yüzden ne Kürtlerin çektiği acıları anlayabildiler,ne Ermenilerin tehcirine bir ses çıkarabildiler.Ne Alevileri anladılar ne insanı tanıyorlar ne “batı” biliyorlar ne “doğu”..Ne de başörtüsünü savunabiliyorlar.Evet 28 Şubat sürecindeki zorbalıklara karşı en anlamlı ve etkili mücadeleyi liberal özgürlük anlayışına dayanarak verdiler.Siz nasıl anlamıştınız da bir adım öne çıktınız.. Erbakan pancar gibi kızarıyordu o günlerde..Ali Bulaç gibiİslamcılar “liberalizmin dünyayı rasyonel bir temelde yani akılla değiştirebileceği gerçeğini göz önünde bulundurarak bireyin olduğu yerde Tanrı anlayışının olmadığını ve bireyin asla Müslümanlığa uymayacağını dile getiriyorlar sürekli olarak. Yani batı kültüründen neşet eden bireyin tanrıtanımaz olduğunu, kapitalizmin tüketim batağında çırpınan yalnız, inançsız ve değersiz bir yaratık olduğunu vurguluyorlar..Bu liberal düşünce geleneği bilmemekten ileri gelen bir önyargı..Şu da var ki batıyı tanıyan bir takım İslamcı düşünürler (örneğin Şeriati gibi)bu kaygıları taşımamaktadırlar.”Dini tanımadan önce insanı tanımalıyız. Eğer insanı tanıyacak olursak, onun için en iyi dini de seçebi­liriz.”Diyordu Ali Şeriatı.Liberal düşüncenin önde gelen ismi Atilla Yayla’da önce insanı özgürleştirmek gerek sonrada bırakalım dini inancını kendi seçsin diyor..Ne var bunda…

  9. Yazan:eg Tarih: Nis 3, 2010 | Reply

    “Ataerkil bir siyaset anlayışının ürettiği total paradigmalar yüzünden…”

    breh breh breh siz liberaller neymişsiniz de herşey sizlerin paltosu içinden çıkmış!!!…

    keşke şu liberaller de artık içinde ataerkil geçen her cümlenin anlam ürettiği ön-yargısından kurtulsalar da biz müslümanlar da onları ciddiye alıp tartışmaya değer görsek!!!

    yorumunuzun ilk cümlelerinde olduğu gibi müslümanlara yönelik onca atıp tutma yapacaktınız da neden yazınızın meşruiyetini ayet hadislerden aradınız merak ettim doğrusu. konjonktür onu mu gerektirdi?ya da yazınızın burada yayımlanabilmesi için – bütün liberallerin yaptığı gibi- hesap kitap mı yaptınız?

    ben size birşey söyleyeyim mi? biz, batı’yı da doğu’yu da liberalizmi de islam’ı da sizin ezberlerinizin çok çok ötesinde iyi biliyoruz. üstelik liberal şehvete kapılmadan hayata bakabildiğimiz için de ideolojik kör değiliz szler gibi! ama artık liberallerin bu kibri bizlerde tiksinti yarattığı için sadece sizi tartışmaya değer görmüyoruz hepsi bu!

  10. Yazan:EDiTÖR Tarih: Nis 4, 2010 | Reply

    Daha verimli tartismalarda bulusmak üzere çay ve ihtiyaç molasi…

    çaylar Derin Düsünce Turizm’den :))

    çaylar sirketten

  11. Yazan:MY Tarih: Nis 4, 2010 | Reply

    Sevgili insan Kardeslerim,

    Hakemlikte çok kusurlu oldugumun farkindayim, tek amacim daha fazla “birbirine düstüler, oh olsun” denmesin. ikinizi de birbirinizi tanidiginizdan daha iyi tanidigimi saniyorum.

    siz de birbirinizi tanisaydiniz bu sayfada sarfettiginiz bazi sözleriniz için pismanlik duyardiniz.

    birbirinize karsi alinmanizi anliyorum, ne yazik ki internette birbirimizin yüzünü göremiyoruz, sesinin tonunu duyamiyoruz. Bu sebeple kelimeler FAZLA anlam tasiyor, gerginlik kolaylasiyor.

    tipki trafikte araba kullanan insanlarin korna ile “haberlesmesi” gibi. Depremde, savasta yardimlasan bu insanlar nasil oluyor da trafikte birbirlerini girtlaklayacak durumua geliyorlar?

    Memleketimiz ve genel olarak Islam alemi bu rezil ve asagilik durumdan kurtulmadan
    benliklerimizi düsünmeye hakkimiz yok kanaatimce. Sizin gibi her Müslümandan da bunu bekliyorum.(haddim olmayarak)

    Kiliciyla, okuyla istemeden din kardesini yaralayan Müslüman askerler olmustur degil mi?
    Ama bunlar savasi terk etmek yerine birbirlerinden özür dilemis ve yola devam etmistir.

    Sayfayi yoruma açiyorum yeniden. ALLAH hepimizi islah etsin. Amin.

  12. Yazan:cb Tarih: Nis 4, 2010 | Reply

    herkeslere geçmiş olsun,olur böyle şeyler,hepimiz insan evladıyız,olur arada böyle şeyler iş o dur ki,tekrar konulara dönebilelim.birer makine değil,etten kemikten,öfkelenebilen insanlar olduğumuzu unutmayalım diyerekten konuya dönmek istiyorum.tabi bunu ilk kendi nefsime söylüyorum 🙂

    ufuk bey,

    İslamcıların/müslümanların demokrasi ve özgürlüklerle sorunu yeni değil..Ataerkil bir siyaset anlayışının ürettiği total paradigmalar yüzünden hala kafaları allak bullak.Bu yüzden ne bir düşünce üretebiliyorlar ne de ekonomik,sosyal ve siyasal alanda ilerleme kaydedebiliyorlar..Çünkü bu kadar vehimin,paranoyak düşünce ve duyguların,suçu sürekli olarak başkasına atan bir anlayışın yer ettiği coğrafyada ot bile bitmez..

    açıkçası bu cümlelerinizi tekrar tekrar okudum.yok canım ufuk bey bu perdeden bir eleştiri yapmaz diye düşündüğüm için okudum.ideolojik körlükten münezzeh bir müslüman,islamcı(?) olaraktan çok rahatsız olduğumu ifade edeyim.size de yakıştıramadım.vallahi islam felsefesini gibi bir felsenin varlığını kabul etmeyen bir güruh bile bu kadar tepeden ‘yokluk’ eleştirisi getirmez.islam felsefesini kabul etmeyişine;yoktur çünkü felsefe temelinde varlık yokluk ilişkisinden türer,inançlı-inanan bireyin böyle bir endişesi yoktur,varlık onun için bir problem değildir,anlaşılabilir açıklamasını getirir.

    hani biz birşey üretememişiz ya,kafamızda allak bullak,hafif bir paranoya demişsiniz ya tabi liberal bakış açısıyla bunları anlamak pek mümkün değil efendim.biz müslümanların modern-seküler-laik bir dünyada ilk aşamamız modernleşmeden,laikleşmeden,sekülerleşmeden kalabilmektir.bunu yapabilidk mi?kısmen yaptık,işte bu yapabildiğimiz şeylerden en önemlisidir.hatta daha önceki tartışmalardan sonra tekrar gerilmeyelim ama ‘sosyal alanda ilerleme’ demişsiniz ya,ahlak gibi bir problemimiz var,sorumluluk sahibiyiz,sosyal alanda çok büyük ilerleme sağladığımızı düşünüyorum.lütfen alınmayınız ama ‘ bırakınız yapsınlar,bırakınız etsinler’ felsefesinin sosyal sorumsuzluğuna muhalif olarak sosyal sorumluluk üzerine çalışıyoruz.islam’ın toparlayıcı ve insanın içsel iyiliğine dair yapılandırmasını kim inkar edebilir?

    ekonomik alan demişsiniz,patronun insafına insan kaderi terk eden bir ideolojinin bireyi bunu nasıl söyler?islam’ın maddi alanda sağladığı düzenin mükemmelliğini kim inkar edebilir?

    açıkçası liberaller insanın nefsine,sürekli isteyen tarafına yönelik bir ‘özgürlük’ anlayışı getirirken.islam,insanın nefsinden kurtulmasına ‘özgürlük’ der ve onu geliştirmeye çalışır.

    sonuç olarak,sizin yolunuz size,bizimkisi bize.kendi ideolojinizi elbet savunun,elbet üzerine yazın,konuşalım ama tutup müslümanların yokluğundan kendinizi var etmeyin.’ siz ne yaptınız ki,siz ne ettiniz ki,durumunuz şudur ‘ gibi cümleler tartışmak değildir,dialog kurmak değildir.dünya liberallerin etrafında dönmüyor,siz merkezci tespitler yapıcı değil,yıkıcı olur.

    yine sonuç olarak,kabaca sizler sistemin devamına,çarkın devamına hizmet ederken bizler o çarka çomak sokmanın,muhalif olmanın gerekliliğine inanıyoruz.elbet aynı safta duramayacağız.ama bu birbirimize ‘bidon kafalı’ muamelesi yapmamızı gerektirmez.

    son sonucum,bence müslümanların sorunu gürültülü bir dünyaya gürültüsüz yaratılmış olmalarıdır,gürültüsüz kalabilenler mutmain,gerisi gürültü olur.liberalizm bana oldukça gürültülü geliyor,biz gürültüsüz adamlarız.sizin yakaladığınız başarısız müslümanlar(!) tespiti kavram farklılığındandır.

  13. Yazan:çuvaldız Tarih: Nis 5, 2010 | Reply

    Merhaba Cemile,

    İnsanın nefsinden kurtulmak istemesi de bir nefs işi değil midir?

    açıkçası liberaller insanın nefsine,sürekli isteyen tarafına yönelik bir ‘özgürlük’ anlayışı getirirken.islam,insanın nefsinden kurtulmasına ‘özgürlük’ der ve onu geliştirmeye çalışır.

    İnsanın fıtraten kötülüğe ve iyiliğe yönebilecek şekilde yaratılmış olması sence nasıl bir yaklaşımı çağrıştırıyor?

    Bir birlerinden ir takım konularda farklı olarak yaratılmış insanlara bahşedilmiş merhamet duygusu ile paylaşmaya giden yol açılmamış mıdır? Paylaşma emrini gözardı eden insan için sosyal adaleti temin etmeye yönelik kanuni yaptırımlar ne kadar işe yarayabilir ki!

    Paylaşmayı(her açıdan) bilmeyen fakat Müslüman olduğunu iddia eden(!)kişilerin ot bitmesine imkan vermeyen ataerkil siyaset anlayışlarına itiraz etmek çok da sorunlu bir yaklaşım olmasa gerek!

  14. Yazan:Kayhan Tarih: Nis 5, 2010 | Reply

    Öncelikle bilinmesini istediğim bir husus var.Bu durum hem beni rahatsız etmekte hem de bazı dostların yanlış anlamasına neden olmakta.. Bilinmesini isterim ki ben iflah olmaz İslam karşıtı bir liberal değilim..Ne Türkiye’de liberalizmin öncülüğünü yaptım ne de şu an onların sözcülüğünü üstlenmiş bir durumdayım.Sadece liberal düşüncenin özgürlükçü tecrübesinden yararlanmayı deneyen birisiyim..Tüm samimiyetimle ifade ediyorum ki; bugüne kadar hiçbir “–izm” in peşinden koşmadım, hiçbir kolektif yapıda bulunmadım hiçbir dönemde beni çekip çeviren bir “ağabeyim” olmadı, dünya yüzünde ne birilerinin güdümünde ve kontrolünde iş gördüm nede buna tevessül ettim..Yapabildiğimce, peygamberimden/ dostumdan/ahbabımdan/kardeşimden/yarenimden(efendim değil) öğrenebildiğim kadarıyla insanlaşma yolunda gayret sarf eden bu uğurda çabalayan bir insanım hepsi bu..

    Cemile Hanım;

    Son birkaç yüzyıldır İslam âleminin içinde bulunduğu kötü durumu(bana göre) bilimde sanatta, edebiyatta, mimaride, eğitimde, sosyal, siyasal ve ekonomik alanlarda yaşadığı geriliğin faturasını sürekli olarak batıya/kapitalizme/emperyalizme çıkartanları hep bu yüzden mağdur olduklarını, ezildiklerini ifade edenleri daha vahimi eli kolu bağlı üstelik üzerlerine toz kondurmadan hiç özeleştiri yapmadan, proje üretmeden sadece ağlamaklı/ezik/büzük psikolojik bir ruh haline bürünen bir takım İslamcıları/Müslümanları eleştiriyorum. Bunu da 12 yıl kesintisiz ilahiyat eğitimi almış birisi olarak söylüyorum…Şüphesiz Ufuk Coşkun böyle buyuruyor diye gerçekten öyle değildir yaşananlar. Benimkisi bir tespit sadece.. Müslümanların da hataları olabileceğini vurgulamak istiyorum..

    İslamcılar milliyetçiliği,milliyetçilerde İslamı kulandırlar..

    Bazı İslamcı kanaat önderlerinin bu türden bahanelerini kabul etsek bile yani suçu tamamen batıya yüklesek bile bu anlayış bizi yine bu kısır döngüden kurtaramayacaktır. Bu ülkenin ve de diğer İslam ülkelerinin bugün üretemediklerinin cezasını batıya keseceksek eğer ve eğer bizler hala kendi yönetimlerimizin hatalarını hatta bizzat kendi hatalarımızı görmeyeceksek nasıl proje üreteceğiz ,düşünce dünyamızı nasıl zenginleştireceğiz..Bugün hala bu ülkenin birtakım İslamcılarından Kürtlere dönük üretilen herhangi bir çözüm önerisi bulunmamakta..Daha düne kadar onların yada diğer hakkı gasp edilen farklılıkların herhangi bir derdiyle dertlenmediler bile..Bu ülkenin Alevilerine,sağcısına ve solcusuna,Hristiyanına, Musevisine , Ermenisine varıncaya kadar tüm farklılıklar resmi ideolojinin mantığı çerçevesinde değerlendirildi.Kimi bölücüydü,kimi kafirdi, kimi satılmıştı kimi ülkeyi kaosa sürükleyecekti…Cemile Hanım; Diyarbakır’da bok yedirilen Kürtlere ilk sahip çıkacak kesim İslamcılar olmalıydı.Sivil Düşünce’de bir ara yazmıştım bu ülkede 6-7 Eylül mağdurlarını, Kürtleri,Alevileri,dışlanmış Ermenileri ve Musevileri Liberaller değil onları bir masa etrafında toplayıp dertlerini ve sorunlarını dinleyenlerin ilk elde İslamcılar/Müslümanların olması gerekirdi diye. Bizden bir arkadaş İslamcıların önde gelen bir yazarına “Ufuk neden bunları siz yapmıyorsunuz” diye soruyor demiş..Onlar satılmış batı uşağıdır cevabını almış..Benim eleştirdiğim anlayış bu..Bu anlayışın bizi gerilettiğini ve paranoyak ettiğini savunuyorum.Özgür düşünce dine aykırı değildir.Peygamberimiz özgür bir insandı ve hepimizin özgür olmasını istiyordu..O kimseyi inancından,renginden,dilinden ve mezhebinden dolayı dışlamadı, aşağılamadı ve yok saymadı..Ama benim bu yazıda eleştirdiğim milliyetçi kesim bu farklıklıları dışladı ve yok saydı..İslamcılar da öyle..
    Sonuç olarak benim şahsen kimsenin Türk, Ermeni, Hıristiyan, Yahudi, Avrupalı, İranlı, Alevi, Liberal ve milliyetçi olmasına bir itirazım yok..Her ırkın rengin dinin ve mezhebin iyileriyle birlik olup her ırkın,dinin rengin ve mezhebin kötülerine karşı ahlaken bir savaş açtım hepsi bu..Bana milliyetçi,Liberal,İslamcı,Alevi Türk Kürt lazım değil..Bana insan gibi insan lazım hepsi bu..Bana ahlak,erdem vicdan onur ve özgürlük lazım hepsi bu..Başka derdim yok..Burada özensiz seçtiğim bazı kelimelerimin geçtiği yorumlar oldu. Alınan,kırılan dostlardan özür dileriz.Hakkınızı helal ediniz..

  15. Yazan:MY Tarih: Nis 5, 2010 | Reply

    Tesekkürler Ufuk bu açiklamalar için.

    Müslüman aydinlara yönelik elestirilerine büyük ölçüde katiliyorum, gerçekten heryin faturasini Batiya kesmek, sorunu da çözümü de Bati’ya aktarmak olur. Oysa Müslümanlar kendi sorunlarini kendileri çözmelidir.

    bunlari burada biraz tartistik zamanina:
    Müslümanlarin iç hastaliklari
    http://www.derindusunce.org/2007/05/19/muslumanlarin-ic-hastaliklari-ve-neo-cahiliyye-devrinin-sonu/

    Siyaset felsefesi konusunda Islam camiasi 2 veya 3 asirdir ev ödevini yapmiyor. Bu sebeple dünyaya hakim olan ideolojiler gelip kapimizi çaliyor, bizi hazirliksiz yakaliyor. 1800-1900’lerde sömürgecilik ve ulus-devlet oldu bu. Simdi liberalizm. “gavur icadi istemezüüük!” diye bagirmak disinda ne üretebiliyoruz fikir olarak?

    Liberalizme gelince. Olusmasi ve gelisimi bir kaç asira yayilan bir fikir akimi. ABD, ingiltere gibi yerlerde uygulamaya da kondu. Ama isler iyi gidince liberaller bunlari alkisliyor, ters gidince “eh normal, hakiki liberalizm bu degil ki” diye sivisiyorlar.

    Piyasanin isleyisi için gerkli olan raconu bize AHLAK, nefsanî arzulari da bireysel özgürlük diye yutturmaya çalisan bu ideoloji özünde David Hume gibi septik. Madem ki herkesin dini farkli o zaman degisik ahlak referanslari bir arada yasasin, herkes istedigini yapsin demekle olmuyor bu isler. çevreyi kirletme özgürlügü(!), kürtaj yapma özgürlügü(!)… gibi zirvalar aldi basini gidiyor.

    Akli basinda liberaller asirlardir bu ideolojinin ERDEM üretmeyecegini görmüs. Ulus-devlete kafa tutmus ama ahlaken Hristiyanliga sarilmis. Oysa son zamanlarda daha özgür(!) bir liberalizm ile karsi karsiyayiz.

    Netice: Türkiyeli liberaller ve Müslümanlar artik birbirlerini suçlamayi birakip çalissalar daha iyi olacak diye düsünüyorum.

  16. Yazan:cb Tarih: Nis 5, 2010 | Reply

    ufuk bey,

    Son birkaç yüzyıldır İslam âleminin içinde bulunduğu kötü durumu(bana göre) bilimde sanatta, edebiyatta, mimaride, eğitimde, sosyal, siyasal ve ekonomik alanlarda yaşadığı geriliğin faturasını sürekli olarak batıya/kapitalizme/emperyalizme çıkartanları hep bu yüzden mağdur olduklarını, ezildiklerini ifade edenleri daha vahimi eli kolu bağlı üstelik üzerlerine toz kondurmadan hiç özeleştiri yapmadan, proje üretmeden sadece ağlamaklı/ezik/büzük psikolojik bir ruh haline bürünen bir takım İslamcıları/Müslümanları eleştiriyorum. Bunu da 12 yıl kesintisiz ilahiyat eğitimi almış birisi olarak söylüyorum…Şüphesiz Ufuk Coşkun böyle buyuruyor diye gerçekten öyle değildir yaşananlar. Benimkisi bir tespit sadece.. Müslümanların da hataları olabileceğini vurgulamak istiyorum..

    sizi sorgulamak adına değil,anlamak adına soruyorum.bu yazdıklarınızı ve öncekileri müslüman dünyasına ait bir birey olarak mı söylüyorsunuz?

    12 yıllık ilahiyat eğitimi demişsiniz ya,yok babamda ilahiyatçı,neredeyse 40 yıllık ama din konusunda tam tersi düşünüyoruz.yani artık ilahiyat bana referans olmuyorda 🙂

    neyse döneceğim,daha geniş inş.

  17. Yazan:cb Tarih: Nis 5, 2010 | Reply

    çuvaldızcım selamlar,

    İnsanın nefsinden kurtulmak istemesi de bir nefs işi değil midir?

    nefs isteyen tarafımızdır,nötr bir kavramdır,iyiliği de isteyebilir,kötülüğü de isteyebilir.dolayısı ile kötülüğü istemesinden kurtulmak istemesi ya da tam tersini istemesi kesinlikle bir nefs işidir.

    İnsanın fıtraten kötülüğe ve iyiliğe yönebilecek şekilde yaratılmış olması sence nasıl bir yaklaşımı çağrıştırıyor?

    bence insanın seçme hakkı olması anlamına geliyor.iyiliği seçmek ya da kötülüğü seçmek kişini elinde,bu onu aynı zamanda özgür biri yapmaz mı diyeceksin.evet özgür biri yapar. aslında sorunun kavramlardan ve kelimelerden çok ne olduğundan kaynaklandığını düşünüyorum.yani sen insanın ne olduğunu,ben ne olması gerektiğini konuşuyorum.senin söylediklerin yani ne olduğunu noktasında kabulümdür,ancak ne olması gerektiği bence (bence diyorum,çünkü bencesi budur,niye böyle düşünüyorum kısmı sanırım sorgulanamaz 🙂 ) anlattığım gibidir.

    Bir birlerinden ir takım konularda farklı olarak yaratılmış insanlara bahşedilmiş merhamet duygusu ile paylaşmaya giden yol açılmamış mıdır? Paylaşma emrini gözardı eden insan için sosyal adaleti temin etmeye yönelik kanuni yaptırımlar ne kadar işe yarayabilir ki!

    yani diyorsun ki,insanın içi boşsa ona kanun ile yaptırmanın ne anlamı var :)vouw çok idealist :)neyse ne işe yarayacağını söyleyeyim,ben güçlü adamı umursamam,güçlü adam derdim olamaz.elimi uzatacağım zümrenin mağdur olması gerekir,yani ihtiyaç sahibini,mağdur edilmiş olanı,hakkı yenmiş olanı birinci planda önemserim,işte paylaşımı nutumuş ya da önemsemeyen adam bir başkasının hakkını bu umursamazlık ile yiyor ise ben kanun ile onun bu gaspını önleyerek mağdur edilmiş olanın hakkını korumaya çalışırım. ( kanun falan dedik ya,aman ha şeriat ilan ediyorum gibi düşünülmesin,ya da solculuk yaptığım:) )

    Paylaşmayı(her açıdan) bilmeyen fakat Müslüman olduğunu iddia eden(!)kişilerin ot bitmesine imkan vermeyen ataerkil siyaset anlayışlarına itiraz etmek çok da sorunlu bir yaklaşım olmasa gerek!

    bura bana mıydı,ufuk beye miydi?burada benim ufuk beyin eleştirdiği milliyetçi-islamcılık konusuna hiç eleştiri getirmiyorum ki,bu konuda hem fikiriz.bu geleneği ben de lanetliyorum.

  18. Yazan:cb Tarih: Nis 5, 2010 | Reply

    ufuk bey,

    ‘cemile hanım’ yazdığınız paragraftan itibaren okuduğum için bir önceki sorum iptal :)kim olduğunuzu ve nereden baktığınızı yazmışsınız,okdir.

    Son birkaç yüzyıldır İslam âleminin içinde bulunduğu kötü durumu(bana göre) bilimde sanatta, edebiyatta, mimaride, eğitimde, sosyal, siyasal ve ekonomik alanlarda yaşadığı geriliğin faturasını sürekli olarak batıya/kapitalizme/emperyalizme çıkartanları hep bu yüzden mağdur olduklarını, ezildiklerini ifade edenleri daha vahimi eli kolu bağlı üstelik üzerlerine toz kondurmadan hiç özeleştiri yapmadan, proje üretmeden sadece ağlamaklı/ezik/büzük psikolojik bir ruh haline bürünen bir takım İslamcıları/Müslümanları eleştiriyorum. Bunu da 12 yıl kesintisiz ilahiyat eğitimi almış birisi olarak söylüyorum…Şüphesiz Ufuk Coşkun böyle buyuruyor diye gerçekten öyle değildir yaşananlar. Benimkisi bir tespit sadece.. Müslümanların da hataları olabileceğini vurgulamak istiyorum..

    eyvallah tespitlerinizi anlıyorum.yalnız izin verin şunu belirteyim.imdi bu gerilediğini düşünen müslümanların sürekli günah keçisi seçtiği batı ve batılı argümanlardan bıkkınlık duydum diyorsunuz,kısmen katılıyorum.ancak siz öyle bir yazıyorsunuz ki-benim anladığım kadarıyla- sanki liberalizm bir yöntem olarak tüm bu müslüman aleminin gerilemesi eksiğine bu yarasına merhem olacak,liberalizm gelecek zulüm bitecek.benim itirazım burayadır çünkü bence liberalizm bu sorun çözme yöntemi olarak bu denli etkili bir formül değil,bilakis bir gerileme daha yaşatacak bir yöntemdir.dahası müslüman aleminin bence en büyük hadikapı kendini batıyı merkeze alarak tanımlamasıdır,bu kompleksli yaklaşım doğru değildir,zaten durum ve sefalet maalesef ortadadır.şimdi yine batılı bir formül olan liberalizm ile çözüm aranıyor olması açıkçası benim için bir tehlike,yeni bir handikap.itirazım burayadır,tabi cemile bayraktar bir otorite değildir,kendince düşünen sokaktaki insandır 🙂

  19. Yazan:cb Tarih: Nis 5, 2010 | Reply

    devamla…

    Bazı İslamcı kanaat önderlerinin bu türden bahanelerini kabul etsek bile yani suçu tamamen batıya yüklesek bile bu anlayış bizi yine bu kısır döngüden kurtaramayacaktır. Bu ülkenin ve de diğer İslam ülkelerinin bugün üretemediklerinin cezasını batıya keseceksek eğer ve eğer bizler hala kendi yönetimlerimizin hatalarını hatta bizzat kendi hatalarımızı görmeyeceksek nasıl proje üreteceğiz ,düşünce dünyamızı nasıl zenginleştireceğiz..Bugün hala bu ülkenin birtakım İslamcılarından Kürtlere dönük üretilen herhangi bir çözüm önerisi bulunmamakta..Daha düne kadar onların yada diğer hakkı gasp edilen farklılıkların herhangi bir derdiyle dertlenmediler bile..Bu ülkenin Alevilerine,sağcısına ve solcusuna,Hristiyanına, Musevisine , Ermenisine varıncaya kadar tüm farklılıklar resmi ideolojinin mantığı çerçevesinde değerlendirildi.Kimi bölücüydü,kimi kafirdi, kimi satılmıştı kimi ülkeyi kaosa sürükleyecekti…Cemile Hanım; Diyarbakır’da bok yedirilen Kürtlere ilk sahip çıkacak kesim İslamcılar olmalıydı.Sivil Düşünce’de bir ara yazmıştım bu ülkede 6-7 Eylül mağdurlarını, Kürtleri,Alevileri,dışlanmış Ermenileri ve Musevileri Liberaller değil onları bir masa etrafında toplayıp dertlerini ve sorunlarını dinleyenlerin ilk elde İslamcılar/Müslümanların olması gerekirdi diye. Bizden bir arkadaş İslamcıların önde gelen bir yazarına “Ufuk neden bunları siz yapmıyorsunuz” diye soruyor demiş..Onlar satılmış batı uşağıdır cevabını almış..Benim eleştirdiğim anlayış bu..Bu anlayışın bizi gerilettiğini ve paranoyak ettiğini savunuyorum.Özgür düşünce dine aykırı değildir.Peygamberimiz özgür bir insandı ve hepimizin özgür olmasını istiyordu..O kimseyi inancından,renginden,dilinden ve mezhebinden dolayı dışlamadı, aşağılamadı ve yok saymadı..Ama benim bu yazıda eleştirdiğim milliyetçi kesim bu farklıklıları dışladı ve yok saydı..İslamcılar da öyle..
    Sonuç olarak benim şahsen kimsenin Türk, Ermeni, Hıristiyan, Yahudi, Avrupalı, İranlı, Alevi, Liberal ve milliyetçi olmasına bir itirazım yok..Her ırkın rengin dinin ve mezhebin iyileriyle birlik olup her ırkın,dinin rengin ve mezhebin kötülerine karşı ahlaken bir savaş açtım hepsi bu..Bana milliyetçi,Liberal,İslamcı,Alevi Türk Kürt lazım değil..Bana insan gibi insan lazım hepsi bu..Bana ahlak,erdem vicdan onur ve özgürlük lazım hepsi bu..Başka derdim yok..Burada özensiz seçtiğim bazı kelimelerimin geçtiği yorumlar oldu. Alınan,kırılan dostlardan özür dileriz.Hakkınızı helal ediniz..

    yaftacıları dikkate almayın,hadi siz lberalizmi ağzınıza almışsınız,ben liberalizmi sık sık eleştirmeme rağmen,sırf gelenekçi islam’ı eleştirdiğim için liberal olarak yaftalanıyorum :)milliyetçi,ırkçı,sünni faşist islam anlayışını ben de eleştiriyorum,burada hem fikiriz.sık sık kürtler,ermeniler ve aleviler üzerine yazıyorum.hatta kaç tane çirkin ifade ve iftira içeren,kafirleri dost edinmekle itham edilen,hakkımda pkk’cıdır,gibisinden laflara muhatab olmuş birisiyim,orada problem yok,var da yok 🙂

    lakin şunu belirteyim,bana ahlakı olan insan lazım demişsiniz ya,işte ben aşkın liberalizmin ahlaki bir problem olduğunu düşünüyorum.özgürlük tehlikeli bir kavram,sözünü verdiğim ancak zamansızlıktan yazamadığım bir yazının konusudur,Allah nasip ederse bunu da yazdığımda konuşuruz inş.

  20. Yazan:proudhon Tarih: Nis 6, 2010 | Reply

    Herkese selamlar. Ufuk arkadaşıma, ‘Liberal özgürlük anlayışı’ şeklinde tamlamalar kurduğu için ‘Liberteryanizm’ demek istedim. Bir de başlığa ve içeriğine takıldım. Ya müslüman, ya milliyetçi. Ya türk, ya islam. Daha düne kadar bu ikisi birlikte belirlemiyor muydu hayatlarımızı? Yukarıda kayıkçı kavgası, aşağıda forsalar kaptandan çok kaptancı. Gibi geldi bana. Yanılma payımla birlikte saygılar.

  21. Yazan:789 Tarih: Nis 6, 2010 | Reply

    Her milliyetçilik ırkçı değildir. Son zamanlarda adet oldu ikisini bir arada anmak. Bu fikri savunanları bunu kasıtlı yapıp yapmadıkları da o kadar önemli değil aslında.
    Komşusuzluğu savunduklarının farkında değiller.

    Meraklısına : http://www.kitapyurdu.com/kitap/default.asp?id=5162&sa=56561676

  22. Yazan:çuvaldız Tarih: Nis 7, 2010 | Reply

    Merhaba Cemile,

    açıkçası liberaller insanın nefsine,sürekli isteyen tarafına yönelik bir ‘özgürlük’ anlayışı getirirken.islam,insanın nefsinden kurtulmasına ‘özgürlük’ der ve onu geliştirmeye çalışır.

    nefs isteyen tarafımızdır,nötr bir kavramdır,iyiliği de isteyebilir,kötülüğü de isteyebilir.dolayısı ile kötülüğü istemesinden kurtulmak istemesi ya da tam tersini istemesi kesinlikle bir nefs işidir.

    Bu iki cümlende koyulaştırarak işaretlemiş olduklarım, nasıl bir ideolojik bir yaklaşımla liberaller genellemesi yapılmış olduğunu göstermiyor mu sence de?

    ..ideolojik körlükten münezzeh bir müslüman,islamcı(?) olaraktan çok rahatsız olduğumu ifade edeyim.size de yakıştıramadım.vallahi islam felsefesini gibi bir felsenin varlığını kabul etmeyen bir güruh bile bu kadar tepeden ‘yokluk’ eleştirisi getirmez.islam felsefesini kabul etmeyişine;yoktur çünkü felsefe temelinde varlık yokluk ilişkisinden türer,inançlı-inanan bireyin böyle bir endişesi yoktur,varlık onun için bir problem değildir,anlaşılabilir açıklamasını getirir.

    Aynen dediğin inanan biri nefsinin taleplerini(isteklerini) inandığı dine uygun olarak hayata geçirmek “ister”. Bunu sağlayabileceği bir ortamı var kılabilme endişe ve gayreti de hep vardır. Filistinliler, verdikleri mücadele, taraf olanlar konusunda “Humeyni’yi ve –İzmini sevmek farz mıdır?“ başlıklı yazı altında özeleştiri niteliğinde yazmış olduğun yorumları bir kez daha gözden geçirmek istersin belki! Ufuk Bey’inkilerden çok da uzağa düşmüyorlar doğrusu;

    Anlamadığım şudur ki bugün kapatılacak denen Guantanamo hapishanesi kapatılmamasına rağmen Obama’ya verilen ödül.Enver Gülşen dışında kim kaleme aldı bu konuyu.Batı’ya gösterilen empati ve sempati asla ve asla Doğu’ya gösterilmedi üstelik bunu yapanlar müslümanlar bu daha acı. (Yazan:cb Tarih: Kas 4, 2009 )

    Ve ayrıca herhangi bir -izm’i bir din gibi İslam’ın karşına koyup mukayese etmekle ne kadar doğru sonuçlara ulaşılabilir ki? Mustafa Akyol bunu kısa ve öz açıklamış. :))

    hani biz birşey üretememişiz ya,kafamızda allak bullak,hafif bir paranoya demişsiniz ya tabi liberal bakış açısıyla bunları anlamak pek mümkün değil efendim.(CB)

    İsteyen nefsten kurtulmak ve üretmek!

    Neyse, sonuçta nefs istiyor ama iyiyi ama kötüyü! Fıtraten isteyebilecek nitelikte yaratılmış olması ise bir özgürlük. Nefs istemiş olduğu andan itibaren bir seçim yapmak durumunda kalıyor. İsteyenin, seçimini belirleyen seçilecek olanın tanımlanmış olduğu, başvurulan, danışılan merciler söz konusu. Başvurulan için kıstaslar tamam ise kişi tarafından seçilen de “iyi” olarak kabul edilmiş oluyor. Kişi, istediği her ne ise ona “sahip olmayı” çok istiyorsa gerekçelerini ve uygunluk için yöneltmiş olduğu nitelik belirleyici sorularını da eğip büküyor; yanlış soru için doğru cevap aramak!

    İnsanın fıtraten kötülüğe ve iyiliğe yönebilecek şekilde yaratılmış olması sence nasıl bir yaklaşımı çağrıştırıyor?(ç-z)

    bence insanın seçme hakkı olması anlamına geliyor. iyiliği seçmek ya da kötülüğü seçmek kişini elinde,bu onu aynı zamanda özgür biri yapmaz mı diyeceksin.evet özgür biri yapar. (CB)

    Bir ara para kazanmak için memleketinden uzaklaşmak zorunda kalmış olan Gürcü bir bey ile çalışmıştım. Allah’a inanan ve İslam dinine uygun bir dindar olarak yaşamak isteyen biriydi.S.S.C.B döneminde, camiye gitmenin Ramazanda oruç tutmanın zorluklarından bahsetmişti. Camiler depoymuş.Ramazanda oruç tuttukları anlaşılmasın diye sahuru ışığı açmadan karanlıkta yapıyorlarmış. Çocuklar oruç tutmasınlar diye özellikle Ramazanda içilmesi mecburi süt dağıtılırmış.Ölülerini dini gereklere uygun olarak gömmekte bile sorun yaşarlarmış. Hoca yok!

    aslında sorunun kavramlardan ve kelimelerden çok ne olduğundan kaynaklandığını düşünüyorum.(CB)

    Peki eğer böyle düşünüyorsan yukarıdaki “liberaller” diye başlayan içinde büyük büyük ithamların olduğu o parafta yazılanlara tespit edilmiş hangi sorun kaynaklık etti; “Batı sorun üretir.Liberalizm batı kaynaklıdır.Sonuç;Liberalizm sorun üretir!” mi?

    yani sen insanın ne olduğunu,ben ne olması gerektiğini konuşuyorum.senin söylediklerin yani ne olduğunu noktasında kabulümdür,ancak ne olması gerektiği bence (bence diyorum,çünkü bencesi budur,niye böyle düşünüyorum kısmı sanırım sorgulanamaz 🙂 ) anlattığım gibidir.(CB)

    Kusura bakma lütfen. Sen anlatmışsın ama maalesef ben anlattığını anlamadım.

    yani diyorsun ki, insanın içi boşsa ona kanun ile yaptırmanın ne anlamı var :)vouw çok idealist :)neyse ne işe yarayacağını söyleyeyim,ben güçlü adamı umursamam,güçlü adam derdim olamaz.elimi uzatacağım zümrenin mağdur olması gerekir,yani ihtiyaç sahibini,mağdur edilmiş olanı,hakkı yenmiş olanı birinci planda önemserim,işte paylaşımı nutumuş ya da önemsemeyen adam bir başkasının hakkını bu umursamazlık ile yiyor ise ben kanun ile onun bu gaspını önleyerek mağdur edilmiş olanın hakkını korumaya çalışırım. ( kanun falan dedik ya,aman ha şeriat ilan ediyorum gibi düşünülmesin,ya da solculuk yaptığım:) )(CB)

    Bunu söyleyebilenin “mağdur” olmadığı düşünülür,öyle değil mi?

    İdealist olan ben değil miydim? .)

    Önce kanunu yürürlüğe koyabilecek mevkiye ulaşabilmen gerek! T.C vatandaşlarının çoğunluğu Müslüman! Sonuç; Mağdur da var, gasp da.Ve hatta olması gerektiği düşünülen kanunlar da ! İşe yarıyor mu?

    Ne olması gerektiği noktasında yazmış oldukların doğrultusunda gerekenleri yapabileceğin iktidara seni vekil olarak gönderecek pek çok seçmen mutlaka vardır.:)

    “Elimi uzatacağım kimsenin mağdur olması gerekir(lütufkâr bi yaklaşım değil mi!)” fikrinden hareketle bir şeylerin değiştirebileceğini sanmıyorum. Mağdur yaratmayacak imkanların önünü açabilmek için gayret göstermek daha çok işe yarayabilir.
    Bir fikri, gelip çay içip giderler mantığıyla önyargılı reddetmek yerine ya bunu yeşertmek, işe yarar hale getirmek için ne yapabiliriz diye üzerinde kafa yormak da paylaşmayı bilebilmektir. Bir yazı konusunda ele alınan fikri, 12 yıl ilahiyat eğitimi almışsınız bunun İslam’a uygun olmadığını bilmeniz gerekirdi diyerek eleştirmek revayı hak mıdır sence?
    Kısaca özetlersem bu yorumda derdim herhangi bir izm’li kavramı savunmak ya da eleştirmek değil. “Siz liberaller” ya da “siz Müslümanlar” hitabıyla başlayan yaklaşımda göze çarpan saf tutuculuk ve bunun, sorunların kemikleşmesine sebep olması!

    Not:aralılarla yazmış olduğum için kopuk kopuk ve anlaşılmaz olabilir.Yanlış anlaşılmaya sebebiyet vermemek için bu notu yazma ihtiyacı duydum 🙂

  23. Yazan:cb Tarih: Nis 7, 2010 | Reply

    çuvaldız,

    sen uzun uzun yazmışsın ama benim biraz vakit sıkıntım var,kısaca özetlemeye çalışayım.

    ben liberalizmin ne olduğunu da,savunmalarını da,yöntemlerini de,kısmi sonuçlarınıda malum yaşayarak görüyorum.bu nedenle ‘ liberalizm gelecek,dertler bitecek ‘ gibi bir önerinin,ıspatları mevcut olduğundan bu tür bir yöntemin, çözüm açısından tek başına bir formül olmayacağını düşünüyorum.bunu da dile getiriyorum.özetle budur.

    ayrıca beni anlayamadığını yazmışsın,bence de anlayaymışsın,son mesajında ne sorduysan hepsinin cevabı önceki mesajlarımda var,ben de kendimi ifade etmemiş olabilirim,malum yazışarak anlaşıyor olmanın cilveleri.

    bu karşılıklı anlaşılamamaktan kaynaklı durum içerisinde, eski söylediğim ve yeni söylediğim şeyler arasında ‘ tutarsızlık ‘ varmış gibi,hafızamı eski yorumlarım ile tazeliyor olman,hiç anlamadığım başka bir alan.

    neyse,sevgili arkadaşım,daha uzun bir vakitte,daha anlaşılır bir dil ile konuşmak dileğiyle diyeyim.

    not:zaten yeterince yanlış anlamışız 🙂 ancak son tahlilde sorun yok,geniş bir vakitte inş.

    sadece şu kısmı açayım, o da ufuk bey’e böyle söylemişim gibisinden ufuk bey alınır ve bundan çok rahatsız olurum endişesiyle;

    Bir yazı konusunda ele alınan fikri, 12 yıl ilahiyat eğitimi almışsınız bunun İslam’a uygun olmadığını bilmeniz gerekirdi diyerek eleştirmek revayı hak mıdır sence?

    çuvaldızcım,karşılıklı anlaşamamış olabiliriz hiç sorun değil,konuşur anlaşırız,sadece lütfen söylemediğim şeyleri bana mal etme,ben kimseyi kınamadım,kendi düşüncelerimi savundum,beni eleştir ama söylemediğim şeyleri bana mal etme,bundan çok rahatsız oluyorum,bak ben ufuk beye ne demişim;

    yaftacıları dikkate almayın,hadi siz lberalizmi ağzınıza almışsınız,ben liberalizmi sık sık eleştirmeme rağmen,sırf gelenekçi islam’ı eleştirdiğim için liberal olarak yaftalanıyorum 🙂milliyetçi,ırkçı,sünni faşist islam anlayışını ben de eleştiriyorum,burada hem fikiriz.sık sık kürtler,ermeniler ve aleviler üzerine yazıyorum.hatta kaç tane çirkin ifade ve iftira içeren,kafirleri dost edinmekle itham edilen,hakkımda pkk’cıdır,gibisinden laflara muhatab olmuş birisiyim,orada problem yok,var da yok 🙂

    kimseye dini öğretmiyorum,ben dinin bence yorumunu paylaşıyorum,ufuk bey için öyle ise,bence budur.

  24. Yazan:Amir Töre Tarih: Nis 7, 2010 | Reply

    Sitenin yeni sayılabilecek bir izleyicisi olarak kendimce bir gözlemimi aktarmak istiyorum.
    Genelde yazar ve yorumcularda temel konularda fikir birliği var, tartışmalar daha çok detay konularda yapılıyor gibi. Çok sesliliğin az olduğunu düşünüyorum. Ancak tabi ki bu temel konularda karşıt düşünen yorumcuların siteye yazmamalarından kaynaklanıyordur, sanıyorum.
    Bu girişten sonra İslam-Liberalizm konusuna dönmek istiyorum:
    Tüm insanlık için ideal olan bir düzenin olabileceği ve bu düzenin adının da İslam olduğu konusunda yazarlar arasında fikir birliği olduğunu sanıyorum (yanlış algıladıysam kimse kusura bakmasın). Ön kabul bu olunca liberalizmin kusurları daha çok göze batıyor ve liberalizmin sanki dünyadaki tüm sorunları çözmesi gerekirmiş de çözemediği için “tu kaka” edilmesi gerektiği düşünülüyor. Bu düşünce tarzında iki tür yanlış olduğunu düşünüyorum: 1- İnsanlığın tüm sorunlarını çözebilecek ideal bir düzen yoktur, ileride olabilme olasılığı da çok düşüktür. Her düzenin eksik ve kusurlu yönleri olacaktır. Bu nedenle hiç bir ideoloji mutlak gerçekmiş gibi dayatılamaz 2- İslam’ ın insanlığın sorunlarına çözüm getirme olasılığı çok düşüktür. İslami düzen dünyanın çeşitli yerlerinde daha önce denenmiş ve halen de denenmektedir. Günümüzde İslami düzenle yönetilen ülkelerdeki durum pek iç açıcı seğildir. İslam’ ın gerçekte doğru anlaşılmadığı, gerçek İslam’ ın hayata geçirildiğinde mutlak saadetin sağlanacağı gibi düşünceler ise ütopiktir, gerçek hayatta karşılığı yoktur (bu yönüyle komünist ideoloji ile paralel yönleri vardır).
    Liberalizm ise İslam’ dan daha sonra, insanlığın gelişimine paralel ortaya çıkmış ve halen dünyadaki gelişmiş ülkelerin çoğunda geçerli bir sistemdir. Günceldir, elastikidir, değişen ihtiyaçlara cevap verme yeteneği fazladır. Mükemmel bir sistem tabi ki değildir (zaten yukarıda belirttiğim gibi, kanımca, mükemmel bir sistem olamaz). Kusurları tabi ki vardır. Ancak bir çok alanda düzeltilme potansiyeline de sahiptir. Dünya’ daki sistemler arasında “ehven-i şer” olanıdır. Bu nedenle liberalizmi yıkılması gerekli bir unsur olarak görmeden, liberalizm temelinde daha iyisi nasıl olabilir? diye araştırılması gerektiği kanısındayım.

  25. Yazan:MY Tarih: Nis 7, 2010 | Reply

    Amir Bey Selam,

    Seviyeli yorumlarinizi sevinerek onayliyoruz. Tesekkürler.

    Site yazarlari arasindaki fikir birligi ilk bakista göründügü kadar tek renkli degil, konular göre birlik ve ayrilik oluyor, zaten bu bir zenginlik bizim gözümüzde.

    Islam(ci) devletlerin geri kalmis olmasi konusunda haklisiniz. Bunun sebepleri çok ve çesitli. Tedavisi de çok ve çesitli renklerde olacak.

    en basta çok ciddi bir özgüven eksikligi var, yenilmislik psikolojisi ve asagilik kompleksi. Bu durum Batiyi ve genel olarak dünyayi anlamaya, dunyanin sorunlarini anlamaya engel oluyor. Müslümanca demokratik, ekonomik, çevresel vb durus sergilenemiyor. Bunun yerine kolaya kaçiyoruz, “Nee? Liberalim? istemzüüük!” diye bagiriyoruz 🙂

    Liberalizm’den çok sey beklendigi yönündeki tespitinize de katiliyorum. insanlarin içindeki iyilik veya bunun eksikliginden dogan kötülük siyasi rejimlerle giderilemez. Komünizm ve sosyalizm için ne kadar iyi niyetle çikildi yola. Oysa yapilan katliamlarin haddi hesabi yok. Keza kemalizm. Peki Islamizm adina islenen suçlar? Sudan, Nijerya, Iran veya Suudi Arabistan’da kim yasamak ister?

    Bunu gören bazi Müslümanlar “eh madem elden bir sey gelmiyor, batinin dayattigi demokrasi normlarini ve liberal ekonomiyi kabul edelim, fazla kurcalamayalim” diyor. Bu da fikrî alanda yenilgi ifadesi.

    Biz bu konulari bir kaç senedir tartisiyoruz ve oldukça ilginç fikirler ile karsilastik. ilk aklima gelen yazilar bunlar, vakit ayirabilirseniz tavsiye ederim:

    Cihad neden ise yaramiyor?http://www.derindusunce.org/2009/02/01/cihad-neden-ise-yaramiyor/

    Neden Kâfir Müslime galiptir?
    http://www.derindusunce.org/2009/09/08/neden-kafir-muslime-kuvvet-hakka-galibdir/

    Müslümanlarin iç hastaliklari
    http://www.derindusunce.org/2007/05/19/muslumanlarin-ic-hastaliklari-ve-neo-cahiliyye-devrinin-sonu/

    Humeynizmi sevmek farz midir?
    http://www.derindusunce.org/2009/11/03/humeyni%e2%80%99yi-ve-humeynizm%e2%80%99i-sevmek-farz-midir/#more-7091

  26. Yazan:S&B Tarih: Haz 22, 2010 | Reply

    Milliyetçilerin en büyük özelliği bayrak hastalığıdır. Kalplerinde onu gördüklerinde oluşan sevgiyi tahayyül edemezsiniz.

    Şuan bir bayrağı benimseyen herkes milliyetçidir;

    Bir milletin veya kültürün bayrağına sahip çıkan ulus devletlerin vatandaşı olan hemen herkes milliyetçidir.

    Sebebine gelince Allahın hükümlerinin uygunlanmadığı sistemleri temsil eden bayrakları benimseyen kimse elbette milliyetçidir, dini Allah’a halis kılamamıştır, tevhidden uzaktır, ortak koşmaktadır.

  27. Yazan:kürşad Tarih: Tem 12, 2010 | Reply

    Ben Ülkücü milliyetçi bir insanım ve ELHAMDÜLİLLAH MÜSLÜMANIM yukarıda attığınız iftira ve yalanları okudum ALLAH sizi ve sizin gibi düşünenleri islah etsin o kadar cahilce yorumlar yapılmışki yahu elinizin altında internet var girin ülkücü bir siteye küçük bir araştırma yapın Nihal Atsızın daha 1969’larda aşırı ırkçı ve din karşıtı fikirleri sebebiyle MHP’den uzaklaştırıldığını görürsünüz Ülkücüler hiçbir zaman Atsızın din karşıtı fikirlerini benimsememiştir ama Atsız bunun yanında büyük bir şair,tarihçi ve romancıdır ve bu yönüyle yazdığı şiir ve romanları Ülkücüler tarafından okunmakta,Türk milliyetçiliği fikrine yaptığı hizmetler ve mücadeleci kişiliği takdir edilmektedir ancak günümüzde internet aleminde boy gösteren ve Atsızın fikirlerini savunma iddasıyla din karşıtlığı ve ırkçılık peşinde koşan marjinal grupların ülkücülerle,MHP ile en ufak bağlantıları yoktur.Ülkücüleri,Milliyetçileri tekfir edip kendiniz dinden çıkacağınıza biraz araştırın ülkücü sitelere girin Seyyit Ahmet Arvasi’yi,Alparslan Türkeşi okuyunda belki utanır iftiralarınızdan tövbe edersiniz…

  28. Yazan:MY Tarih: Tem 12, 2010 | Reply

    Kürsat Bey,

    Ülkücülük cahiliyye adetidir. Bu konudaki delilleri KURTLU HiLAL yazisinda bir bir verdik.

    Yüce ALLAH hepimizi islah etsin. Amin.

  29. Yazan:Ekrem Senai Tarih: Tem 12, 2010 | Reply

    Ülkücüler hiçbir zaman Atsızın din karşıtı fikirlerini benimsememiştir ama Atsız bunun yanında büyük bir şair,tarihçi ve romancıdır ve bu yönüyle yazdığı şiir ve romanları Ülkücüler tarafından okunmakta

    Ülkücülerin bir kısmı Atsız hayranıdır. İyi bir şair, tarihçi ve romancıdır diye değil; ırkçı fikirleri sevildiği için ülkücülerce el üstünde tutulur. Nitekim bir ülkücü fikri kendisiyle uyuşmuyor diye Yaşar Kemal, Orhan Pamuk filan da okumaz. Yani “fikirlerini benimsemeyiz ama iyi şairdir” sözü kendini kandırmaktan başka bir şey değil.
    Ülkücüler, din’i hep kültürün bir parçası olarak görmüş ve bu şekilde benimsemişlerdir. Bir ülkücüye aralarında seçim yaptırsanız birçoğu seçimlerini milliyetlerinden yana yapacaklardır ve zaten yapmaktalar.
    Kendinize şunu sorun: Peygamberimiz (S) veda hutbesinde “Arabın Aceme üstünlüğü yoktur” buyuruyor. Bu cümleyi “Türkün Kürd’e üstünlüğü yoktur” şeklinde kurabilir misiniz? Haydi bir ülkücü gardaşınızın yanında bu cümleyi kurun bakalım ne tepki veriyorlar? Bu da sizin için, “ülkücüler ne kadar müslüman” test metodu olsun. Sonuçları paylaşırsanız sevinirim.

  30. Yazan:Olcayto Tan Haskol Tarih: Tem 12, 2010 | Reply

    Alparslan Türkeş bizzat bizim öncelikli meselemiz Türkçülüktür demiştir.

    Nihayet, 1990 yılında Sovyetler Birliğinin dağılması sonucu, 1991’in ikinci yarısında bugünkü Türk Cumhuriyetleri bağımsızlıklarını ilan ettiler. Yüreği Türklük ve Türk Dünyası ateşi ile yanan Merhum Alparslan Türkeş Sovyetlerin ya 1965’ te veya 1990 yılında dağılacağını, Türkistan’daki Türklerin esaretten kurtulacağını, Türkçülükten tutuklandığı mahkemeye sunduğu müdafaa zabıtlarında 1944 yılında beyan etmiştir. Yüce Allah’ın ne kadar sevgili kuludur ki, O’nun bu rüyası hayattayken gerçekleşti. Bir fani için bundan daha büyük bir mükafat olabilir mi?

    demişsiniz efendim.

    Türk dünyasını öngörmekten daha büyük bir mükafat olabilir mi bir fani için efendim?Mesela daha iyi olmak daha hoşgörülü daha adil nefsine daha hakim olmak?

    Türk milliyetçiliğinden sıkılan ülkücüler için alternatif milliyetçilik;

    Brezilya milliyetçiliği

    http://www.facebook.com/#!/BrezilyaMilliyetciligi?ref=ts

    Çırpınırdı Atlantik bakıp brezilya bayrağına…

  31. Yazan:HEM MÜSLÜMAN HEM MİLLİYETÇİ Tarih: May 10, 2011 | Reply

    xxxx xxxx xxxx SORACAĞIZ. HEM MÜSLÜMANIZ ALLAH’A ŞÜKÜR. HEM DE MİLLİYETÇİYİZ. xxx xxxx xxxx HEM DE TÜRKÇÜYÜZ! TANRI DAĞI KADAR TÜRK HİRA DAĞI KADAR MÜSLÜMANIZ… SİZLER xxx xxxx xxx HAYATINDA ÜLKÜCÜ HAREKETİN FİKRİ TEMELLERİNE İLİŞKİN TEK KELİME OKUMAMIŞ ZAVALLILAR. BİR DE KALKMIŞ xxxx xxxxx xxx BİZE HİDAYET DAGITMAYA KALKIYORSUNUZ. xxxx xxxx xxxx.. ÖNCE AÇIN EROL GÜNGÖRÜ OKUYUN. AHMED ARVASİYİ OKUYUN. MUHARREM ERGİN İOKUYUN. MUMTAZ TURHAN I OKUYUN. PEYAMİ SAFA YI OKUYUN. TARIK BUGRA YI, ARİF NİHAT ASYA YI OKUYUN, AHMET KABAKLIYI OKUYUN. NECİP FAZIL I OKUYUN. NECMETTİN HACIEMİNOGLUNU OKUYUN, İSKENDER ÖKSÜZÜ OKUYUN, OSMAN TURANI OKUYUN… BU KADAR ADAM YANLIŞ.. BİR SİZ DOGRUSUNUZ… BİLGİ YOK… MAŞALLAH HÜKÜMDEN GEÇİLMİYOR… xx xxx xxxx xxxx ALLAH KATINDA HESABINIZ SORULACAKTIR İNŞALLAH.

  32. Yazan:logic Tarih: May 10, 2011 | Reply

    yukardaki arkadaş Ömer Seyfettin’i unutmuş. onu da ben ekleyeyim. aslında arkadaş haklı. Millet yaratmak için edebiyatın nasıl kullanıldığına örnek bu saydıkları yazarlar.

    Nasıl mı sorusunu merak ediyorsanız, Murat Belge’nin Genesis kitabını tavsiye ederim. Milliyetçi/Irkçı zırvalıkların nasıl edebiyat yoluyla halkın kafasına sokulduğunu, yeni nesillerin beyninin nasıl iğdiş edildiğini uzun uzun örneklerle anlatıyor. Yalnız okunması zor bir kitap. Meraklısına tavsiye ederim.

  33. Yazan:Kayhan Tarih: May 10, 2011 | Reply

    Sizde Hz.Muhammed’i(a.s.) okuyun..

  34. Yazan:Olcayto Tan Haskol Tarih: May 10, 2011 | Reply

    Milliyetçilik sizin gibi “ahmakları” kontrol altında tutmak, savaşa göndermek, piyon gibi cepheye sürmek için kullanılan bir araçtır. Savaş arttıkça o artar, o arttıkça da savaş artar.

    Bir de o kadar delikanlıysanız neden isimle asıp kesmiyorsunuz? Bakın küçük harflerle ve “gerçek” bir isimle de pekala hakaret edilebiliyor. Hem müslüman, hem milliyetçi, hem ne halt olduğu belli olmayan kardeşim.

  35. Yazan:ali yardım Tarih: May 11, 2011 | Reply

    bir Müslüman ilkesel olarak, kelime-i tevhid’i söyleyen kimseyi tekfir edemez. eğer İslami açıdan yanlış bulduğu düşünceleri varsa, en azından “dalalettesin mümin kardeşim.” diyebilir.
    ya müslümansın ya milliyetçi demek, İslami açıdan doğru değil. Türkiye’de kendini bu ikisi ile tanımlayan bir çok insan var. Peygamber Efendimizin bir sahabiye söylediği sözü hatırlatmak isterim.
    “…kalbini yardın da mı gördün?”

  36. Yazan:logic Tarih: May 11, 2011 | Reply

    bu konu daha önce Kemalizm, İslam’la bağdaşır mı gibi benzer bir başlıkta tartışılmıştı aslında. Ali bey o zaman, bizim taraftaydı şimdi karşı tarafa geçmiş 🙂

    Kimse kimseyi dinden çıkmakla şuçlamıyor. Bir insan hem Hıristiyan hem Müslüman olabilir mi ? Onun gibi bir tartışma bu da. Birisi de çıkıp hem Müslüman hem Milliyetçi olamazsın demiş. Nedenini de açıklamış.

    Bu arada yukarıdaki yorumlardan birinde gördüm.
    “İnsani Vatanseverlik” diye bir kitap varmış. Çok güldüm ne yalan söyleyeyim. Bu da “Kültür Milliyetçiliği” tadında bir şey olsa gerek. 🙂

  37. Yazan:ali yardım Tarih: May 12, 2011 | Reply

    sn. logic,
    mesele milliyetçilik olunca yan çiziyorum. ne yapayım benim hastalığım da bu:)
    ama mesela kürt milliyetçisi müslüman olamaz, arap milliyetçisi de. farsların milliyetçisi keza zındığın önde gideni olur, düşünsene adam Peygamberin mektubunu yırtan Sasani kisrası ile övünüyor.
    ama biz Türkler Allahın özel olarak yarattığı mahlukat kabilinden olduğumuzdan, milliyetçimiz kemalistimiz hatta dinsizimiz bile müslimdir. kanımızda var canım. aramızda kalsın Hz. Peygamber’de aslen Türktür, zira dedesi Hz. İbrahim Türktür. Adem Yalvacın cennette konuştuğu lisanında Türkçe olduğu söylenir.
    hasıl-ı kelam imtiyazlı yaratılmışız, huyumuz kurusun. yeryüzünde neşet edeli beri bir kavim, muvahhid olur mu canım?

  38. Yazan:MY Tarih: May 12, 2011 | Reply

    “aramızda kalsın Hz. Peygamber’de aslen Türktür, zira dedesi Hz. İbrahim Türktür”


    Ali Bey acayip uçuyorsunuz, namaz kilarken de Kazakistan tarafina mi dönecegiz? nereden çikariyorsunuz bütün bunlari? Kimiz da içerler miydi? Yapmayin yahu, bu kadar da rezil etmeyin milliyetçiligi!

  39. Yazan:ali yardım Tarih: May 12, 2011 | Reply

    Mehmet bey sanırım mizahi bir yorum yapmaya çalıştığımı anlamadınız. canınız sağ olsun. o yorumdaki ifadelerin hepsi mizah kabilindendi. hatta altına bunu belirteyim mi düşündüm, lakin okuyucuların zekasına hakaret olur diye yapmadım.
    kıble konusuna gelince, valla ben anıtkabire dönüyorum, gayet feyizli oluyor namaz. mübarek nurun ala nur. hem ne demiş bir şairimiz
    “kabe arabın olsun
    bize çankaya yeter”

  40. Yazan:MY Tarih: May 12, 2011 | Reply

    canimiz sagolsun, peki, ama siz bu Türk kökenli peygamberler konusunda sabikali oldugunuz için şaka yaptiginiz zaman parantez içinde ünlem koyun ki ironi oldugunu anlayalim.

  41. Yazan:logic Tarih: May 12, 2011 | Reply

    he he. epey güldüm doğrusu.

    artık Ülkücü siteler de DD’den alıntı yapabilirler 🙂

ÖNEMLİ

--------------------------------------------------------------------

Tüm yazı, yorum ve içerikten imza sahipleri sorumludur. Yayımlanmış olmaları, bu görüşlere katıldığımız anlamına gelmez.

Hakaret içerse dahi bütün yorumlar birer fikir eseridir. Ama bu siteye ilk kez yorum yazıyorsanız, yorum kurallarına gözatın yine de.

Not: Sitenin ismini dert etmeyin, “derinlik” üzerine bayağı bir geyik yaptık, henüz söylenmemiş bir şey bulmanız oldukça zor :)

Editörle takışmayın, o da bir anne-babanın evlâdıdır, sabrının sınırı vardır. Siz haklı bile olsanız alttan alın, efendilik sizde kalsın.

Sitenin iç işleriyle ilgili yorum yapmayın, aklınıza takılan soruları iletişim kutusundan sorun, kol kırılsın, yen içinde kalsın.

Kendi nezaketinizi bize endekslemeyin, bizden daha nazik olarak bizi utandırın. Yanlış ve eksik şeylerden şikayet etmek yerine bilgi ve yeni bakış açısı sunarak tamamlayın, düzeltin, tevazu ile öğretin bize bildiklerinizi.

Bu kurallara başkasının uyup uymamasına aldırmayın, siz uyun. Bütün yorumları hızla onaylanan EN KIDEMLİ YORUMCULAR arasındaki nizamî yerinizi alın.

--------------------------------------------------------------------
  • Siz de fikrinizi belirtin