“… Yolsuzluk yapılmamıştır demiyoruz ama insan sormadan da edemiyor: bugün Türkiye’yi ayağa kaldıracak kadar büyük yolsuzlukların yapıldığı bir ülkede nasıl olur da milli gelir son 10 yılda 230 Milyar dolardan 800 Milyar dolarlara yükselir? Ve nasıl olur da 6.101 kilometrelik bölünmüş yol bugün 21 bin 227 kilometreye çıkabilir? Bu kadar yolsuzlukların yapıldığı bir ülkede nasıl olur da bugüne kadar hiçbir iktidarın başaramadığı IMF’ye borcun kapatılması dâhil Marmaray gibi dev projeler hayata geçirilebilir? Örneğin 28 Şubat’ta 26 bankanın halkın kesesinden hortumladığı para, 65 milyar dolardı ve ardı ardına krizler patlak vermişti. AK Parti hükümeti döneminde ekonomik krizler yaşanmadığı gibi ülke global krizden bile tam anlamıyla etkilenmedi. Kısacası yolsuzluk operasyonların ardından neler çıkacağını kestiremiyoruz ama ortada psikolojik algısı önceden oluşturulmuş, planlı, programlı bir engelleme girişiminin olduğu kuvvetle muhtemel. Çünkü yolsuzluk iddialarından aklanılsa bile yapılan propagandalarla bunun kamuoyundaki tesiri farklı olacaktır …” (Ufuk Coşkun)

İçeri Kapamak, Dışarıda Bırakmak¹

 Kovalar şiirsizler düşmanlarım ayağa kalksınlar!²

‘‘Fitne adam öldürmekten daha büyük bir günahtır’’ Ben demiyorum Vallahi Kur’an diyor.³ Pek bol alıntılarla başladığım bu yazının nereye ve nasıl varacağını hiç bilmiyorum. Tek bildiğim bir şeyler oluyor ve hiç Müslümanca şeyler olmuyor.

Allah rahmet eylesin Ruhi Özcan hocanın Vahiy Kültürü kitabında İbni Kesir’i kaynak göstererek alıntıladığı bir cümle vardır:

 ‘‘Siz Allah’ın söylediklerine karşılık kimin sözlerini dinliyor ve onları icra ediyorsanız onun kulusunuz.(kölesisiniz daha makul. MCÖ)’’

 Müslümanlar iktidar olarak modernleştirme sürecine sür’at ile  ve hazırlıksız bir halde sürüklendiler. Yusuf Kaplan hocanın ifadesiyle ‘‘hızla ve hazla’’ yaşar bir boyuta Read the rest

Fetullah Gülen ve saz arkadaşlarının tarih sahnesinden silinmeye başladığı şu günlerde gidişat çok korkutucu. Cemaat mensupları çılgın hırsız 2’de ilaç içtikten sonra canavara dönüşen minion’lara benziyorlar. badem bıyıklı minion, canavara dönüşüyor. badem bıyıklı, halim selim abiler şantajcı, iftiracı, pornocu tiplere dönüştü. Fethullah Bey panikledi, Gülen cemaati çöküyor, başroldekiler ana parayı alıp kaçacak, figüranlar enkaz altında kalacak, 2014′ herseyin sonu olacak; kendinizi kurtarın çok geç olmadan.

… Gülen Cemaatiyle ilgili yazılar …

1. Fethullah Gülen Cemaati
2. Gülen’e ve Türk ögretmenlere dair
3. 6cı Türkçe Olimpiyatı 
4. Nazım Hikmet’e yapılan Fethullah Gülen’e yapılmasın
5. Fethullah Gülen ve Türkan Saylan
6. Misyonerlik, Hukuk ve Özgürlük
7. Haydaaa… Kongolu neden istiklâl marşı söylemiş ki?
8. Fethullah Gülen ve Milliyetçilik Videosu
9. Fethullah Gülen’in koruyanı…
10. Gençliğin ideolojik sancıları üzerine
11. Hanefi Avcı’nın Düşündürdükleri
12. Cemaat’ten korkanlar klübü
13. 100 Soruda Gülen Hareketi
14. Haliç’te Yaşayan Simonlar
15. Fethullah Gülen’e ve cemaate haksızlık yapılıyor
16. Baransu, Şener Ve Mösyö
17. Portekizli Türkçe konuşsa ne olur?
18. Gülen Cemaati’nde Sayanim (סייענים) Sendromu
19. Bizde kırılacak kol kanat da kalmadı Hocam…
20.  As-salatu hayrun mine’n dershane – الصلاة خير من درسخانه 
21.  F.Gülen’i kumar masasına yatırdınız ve kaybettiniz. Hepsi bu.
22.  Ekrem Dumanlı’nın müsade ettiği kadar nurcu olmak…
23.  Gülencilik iman mı yoksa bir ideoloji mi?
24.  Dershanelerin para alması caiz mi?
25.  Gülen ve saz arkadaşları çıldırmış olmalı
26.  Gülen Cemaati ile köprüleri atalım mı?
27.  Bizim cemaatimiz eskiden böyle miydi?
28. Gülen Cemaati’nde bir irfan eksikliği var, bir gevşeklik var
29. Derin Cemaat, Şantaj ve Keskin Viraj #BasınÖzgürDeğilse her pislik itina ile örtülür
30. Dinler arası diyalog yerine önce müminler arası diyalog!
31. Fethullah Gülen’in yeşil kürkü, yeni çıktı bu türkü
32. Camia Örgütü: Doktor Frankenstein’in Ucubesi

Sunuş: İsrail istemedi diye Fidan’a karşı çıkan, İsrail kızdı diye Mavi Marmara şehitlerine dil uzatan Fethullah Gülen Arapça dua etmiş. İbranice etseydi belki daha doğru olurdu. Kafasında أبو جهل külahını taşıyor ama سعد بن أبي وقاص gibi görünmeye çalışıyor zavallı. Muhaliflerinden hüsnü zan dilenen ama onlara beddua eden bu adama duasını iade ediyoruz, Fethullay Bey! bizim için ne istiyorsan ALLAH C.C. sana iki mislini versin. amin. (A.B.)

Allahım onları hezimete uğrat!

Onları sars! Birliklerini boz!

Onları paramparça et!

Onları birbirlerine musallat et!  Read the rest

Trilyonlarca doların karşılığı nerede?

“… Petrol 20.yüzyılın en önemli enerji ve kriz kaynağıydı kuşkusuz. Bugün de değişen bir şey yok. Artan petrol fiyatları dünyanın dengelerini değiştirmeye devam ediyor. Bir varil petrolün en çok 5 dolarlara mal olduğunu düşünürsek bugün ortaya çıkan trilyonlarca doların nasıl bir değişime yol açacağını da sormamız gerekiyor …” (Cemil Ertem, 2008)

“… Avrupa borsaları Federal Reserve’ün dünkü açıklamalarının ardından yükselişe geçti. Ulusal endeksler gün ortası itibariyle yüzde birin üzerinde değer kazandı. Para politikası kurulu uzun süredir beklenen teşvik programını yavaşlatma kararın yılın son toplantısında aldı. Aylık 85 milyar dolar olan varlık alımını 75 milyar dolara çekti. Uzmanlar bunun belirsizliğin kalkması açısından olumlu buldu. Ayrıca Fed faizlerin de uzun bir süre daha düşük tutulacağını söyleyerek piyasaları rahatlattı …” (EuroNews)

… Liberalizm ile demokrasi arasındaki çatışma üzerine okumak için … Read the rest

Muhteris Kişiliklere Bağlanmak ya da Özümüze Zulmetmek

İnsan bir şey(ler)e bağlanır. Hiçbir şeye bağlanmıyorsa da kendi ‘ben’ine mutlaka bağlanır.  Bağlanmak onun en temel hassalarındandır zira. Ne var ki o özgür de olmak ister. Hem bağlanmak ve hem de özgürleşmek isteyen bir varlık karşımızdaki. Bu iki nitelik nasıl bir araya gelebilir insanda? Şöyle açayım: ‘Bağlanmak’ fiilinin kökü olan ‘bağ’ ile “öz-ü-gür-leşmek” fiilinin kökü olan ‘öz’ arasında nasıl bir ilişki olabilir? Birbirini iten bir ilişki mi, yoksa birbirini çeken bir ilişki mi?

Aralarında birbirine zıt bir ilişkinin olması için öz’ümüz ile onun bağlandığı şey arasında bir tenâkuzun bulunması lâzım. Eğer bağ’landığımız şey öz’ümüzü zayıflatıyor ve güçsüzleştiriyorsa, kesinlikle bizim öz-ü-gür-leşmemizi de sağlayamaz. Öz’ümüzün aradığı nitelikler, o bağlandığı şeyde bulunmuyorsa, yani o bağlanılan şey bütün kâmil ve en güzel nitelikleri ihtivâ etmiyorsa öz-ü-gür-lüğümüz kesinlikle geçicidir. Hadd-i zâtında fânilere yönelik tüm bağlanmalarımızda görmüyor muyuz bu geçiciliği? Tavırlarımız, düşüncelerimiz ve her şeyimiz yozlaşıyor ve sığlaşıyor böylesi bağlanmalarımızda. Çünkü biz, o bağlandığımız sınırlı ve kusurlu varlıkla özümüzü de sınırlamış oluyoruz. Biz bu durumdayken kendimizi ne kadar özgür addedersek edelim, değilizdir. Çünkü özümüz, bir kusurlu varlığın tasallutu Read the rest

Polisin ve yargının içinde garip bir ekip var sanki. Kafasına göre takılan, insan karalamak için delil üreten bir ekip. Meselâ rüşvet aldığı iddia edilen insanların fotoğraflarından birinde saat akşam 22:00 ama ortalık öğlen 12 gibi, güpegündüz aydınlık. 2009 tarihli bir başka fotoğrafta 2010’da piyasaya sürülen bir opel modeli var. Yani fotoğraflar çekildikten sonra tarih ve saatlerle oynanmış. Hiç komik değil! Tam eşek şakası! Ses kayıtları ve telefon dinlemeleri de böyle bir rötuştan geçmiş olabilir mi?

Az önce Numan Kurtulmuş’a iftira atmak için hazırlanmış bir başka “delil” paylaşıldı. Sanki delil üretici ekip biraz paniklemiş gibi, hızlı çalıştıği için acemi işi birşeyler üretip piyasaya sürüyor. Geçelim. Ama geçerken Numan Kurtulmuş’un AKP’ye geçmesine en çok bozulanlar arasında Gülen ve saz arkadaşları olduğunu hatırlayalım tabi. Kötü bir şakaya benzeyen bu montaj yoksa bir cezalandırma şekli midir?

Bunu da geçelim. Zira daha mühim bir derdimiz var. Polis ve yargı içinde böyle “şakacı” bir ekip varsa şayet bu bir güvenlik zaafıdır. Yani Türk ordusu, sivil iktidar ve polis arasında istihbarat ve koordinasyon aksaklıklarına sebep olabilir. Bir başka deyişle devlet memurları resmî görevleri dışında “misyonlar” üstlenmiş misyonerler ise aldıkları emirleri uygulamayabilirler. Ya da ellerindeki bilgileri diğer memurlar ile paylaşmayabilirler.

Roboski / Uludere katliamında bir istihbarat zaafı vardı

Hatırlayalım: 28 Aralık 2011 akşamı Türk Hava Kuvvetleri Şırnak’ın Uludere ilçesi yakınlarında fakat Read the rest

Yazımın başlığını 90’larda iman etmiş Müslümanların hemen hepsi hatırlayacaktır. Timurtaş Uçar Hocamızın (Allah’ın rahmeti üzerine ve üzerimize olsun) o yürekten, iman adına, İslam adına, ümmeti Muhammed adına söylediği hissi, yüreğinden boşalıp çıkan sözlerinden biri, bir yakınması, bir azarlayışı. Kürsülerin Fatihi lakabını boşuna almamıştır. Ağlamayan, ağlatan hocalar ile ilgili bir çok kelam vardır alimler arasında ya, tam o kategoriye giren bir hocaydı Timurtaş Uçar.

Derdi, Müslümanların çağın kör kuyularına kendilerini tek tek attığını iman edenlere duyurmaktı. Sarsmaktı onları, ‘‘Ey iman edenler, iman ediniz’’ ayetini yüzlerine çarpmaktı. ‘‘Radikal İslamcıların’’ kalan son kalelerindendi. İstanbul’un, medeniyetin Medine’den geldiği bilinciyle hemhal olmuş halet-i ruhiyesini iğfal edenlerden şikayetçiydi, ‘‘vallahi şikayetçiydi’’, ‘‘İstanbul ibadethaneydi İsyanhane haline geldi!’’ diyordu. ‘‘Sen Allah’ın kuluysan, Muhammed’in(s.a.s.) ümmetiysen bırak siyasi çekişmeleri, politik davaları, İslam’a ve Kur’an-ı Kerim’e sahip çık Müslüman’’ diye bağırıyordu kürsüden. Ve ekliyordu, ‘‘ Bütün dava yaratıcıyı tanımaktı, tanıtmadılar, Allah’ı anlatmaktı, anlatmadılar, her şeyi yıktılar, ama yerine hiçbir şey yapamadılar.’’

Bütün bunları niye bu karışık gündemde hatırlatmak istedim. Çevik Bir serbest bırakıldı haberini okudum. 28 Şubatın en büyük mağduru içeride hala hücrede yatarken, içim sızladı. İktidar kavgasının bu kadar vicdansızca Read the rest

“… Uyduruk delillerle gözaltına alınan kişilerden 10’u serbest bırakıldı. Amaç ilk anda çok büyük skandal var gibi gösterip infial oluşturmak.

Hükümeti yıpratma operasyonu kapsamında cemaatin polisleri tarafından delil kabul edilen şok yalanlardan biri:

Mustafa Demir’in 1,5 milyon dolar rüşvet alarak tarihi eser kapsamını değiştirdiği iddia edilen yerin gerçekte tarihi eser falan değil BOŞ ARSA olduğu çıktı. Yani böyle bir rüşvet olayı olması imkansız. ama Mustafa Demir’in adı medyada dillendi bir kere. Çamur at izi kalsın mantığıyla seçim öncesi onu da Ak Partiyi de yıpratmayı kurdular.

Delil olarak kabul ettikleri şey ise ne idüğü belirsiz birinin telefonda konuştukları..

ben de bir arkadaşımı arayıp “Bakırköy belediye başkanına 3 milyon dolar rüşvet verdik” diyim de bizim CHP’li Ateş Ünal Erzen’i bir gece nezarette yatıralım. Sevmiyorum herifi …” (Sekizinci Henri)

… Liberalizm ile demokrasi arasındaki çatışma üzerine okumak için … Read the rest