RSS Feed for This Post

Fethullah Gülen ve Milliyetçilik Videosu

… Müslüman görünüp Müslüman’a tuzak kuranlar üzerine okumak için…

 

fethullah-gulen-kapak Gülen Cemaati’nin durumu iç dinamiklerinden mi kaynaklanıyor?Gülen Cemaati’nin durumu iç dinamiklerinden mi kaynaklanıyor? Münâfıkûn ve Siyaset-i Nebevî aforizmalarıMünâfıkûn ve Siyaset-i Nebevî aforizmaları seksenli yıllarda cemaat henüz askeri helikopterden kendi vatandaşına sıkacak güce ulaşamamıştıSeksenli yıllarda cemaat henüz askeri helikopterden kendi vatandaşına sıkacak güce ulaşamamıştı

Fethullah Gülen’i yi bilirdik

(Son güncelleme: Üçüncü sürüm, 28 Ocak 2014)

Türkçe Olimpiyatlarını ve Türk okullarını sevmiştik. Gözü yaşlı vaizin Amerika’da yaşamasına alışmıştık. 1980 öncesinde komünizme karşı CIA ile işbirliği yapmasına “taktik” demiştik. Fethullah Gülen aleyhine açılan davalardan birinin iddianamesinde“pozitivist felsefeye karşı olmak” ile suçlanıyordu. Biz de karşıydık pozitivizme. “Aferin” dedik, “bizdensin”.

Bugün gerçek şu ki Fethullah Bey’in ekibi manşetle, kasetle hükümet devirmeye çalışan, yalan haberle Türkiye’yi ve Müslümanları sürekli zora sokan çirkin insanların tahakkümü altında. Bizim sevdiğimiz, güvendiğimiz “küçük eller” ise koyun sürüsü gibi suskun. Medyada, devlet kurumlarında, emniyet ve adaletin içinde çeteleşme, ergenekonlaşma var. Gülen cemaati dünya ile uğraşmaktan ahirete vakit ayıramıyor. Gülen cemaati bir cemaatten başka herşeye benziyor.

Kitabın ilk yarısında Fethullah Bey’i ve ekibini öven, yapılan iyi işleri savunan, destekleyen makaleler bulacaksınız. Bugün yaşadıklarımızla birlikte değerlendirince can acıtan bir soru kendini dayatıyor bize: Fethullah Gülen ve kurmayları bizi baştan beri kandırdı mı? Yoksa “küçük eller” dediğimiz masum insanların  güzel teşkilâtı sonradan mı kokuştu? Kitabı buradan indirebilirsiniz.

kapak_kitap_capulcular 71 kitap indirin72 kitap indirin Münâfıkûn ve Siyaset-i Nebevî aforizmalarıMünâfıkûn ve Siyaset-i Nebevî aforizmaları seksenli yıllarda cemaat henüz askeri helikopterden kendi vatandaşına sıkacak güce ulaşamamıştıSeksenli yıllarda cemaat henüz askeri helikopterden kendi vatandaşına sıkacak güce ulaşamamıştıÇapulcular” ne istiyor?

Genel seçimler yaklaşırken başladı Taksim Gezi Parkı olayları. İnsanlar öldü, yaralananlar, tutuklananlar oldu. Taksim’deki sanat galerileri bile yağmalandı. Maddî zarar büyük: Yakılan otobüsler, özel araçlar, iş yerleri. Ancak hâlâ isyancıların ne istediğini bilmiyoruz. Taksim Dayanışma Grubu’ndan çelişkili açıklamalar geliyor. Polisi ya da göstericileri suçlamadan önce şunu bilmek gerekiyor: “Çapulcular” ne istiyor? Daha fazla demokrasi? Sosyalizm? Devrim? Darbe? Elinizdeki e-kitap bu sorulara cevap arıyor. Buradan indirebilirsiniz.

Kaybedenler Klübü: Anti-demokratik bir muhalefetin kısa tarihi

71 kitap indirin72 kitap indirin Münâfıkûn ve Siyaset-i Nebevî aforizmalarıMünâfıkûn ve Siyaset-i Nebevî aforizmaları seksenli yıllarda cemaat henüz askeri helikopterden kendi vatandaşına sıkacak güce ulaşamamıştıSeksenli yıllarda cemaat henüz askeri helikopterden kendi vatandaşına sıkacak güce ulaşamamıştıT.C. kurulurken Hitler, Mussolini ve Stalin başrolleri paylaşıyordu. İki dünya savaşının ortalığı kasıp kavurduğu o korkunç yıllarda “bizim” Cumhuriyet gazetesi’nin faşizme ve faşistlere övgüler yağdırması bir rastlantı mıdır? Kemalistlerin ilâhı olan Atatürk’ün emriyle 80.000 Alevî Kürd’ün Dersim’de katledilmesi, Kur’an’ın, ezanın yasaklanması, imamların, alimlerin idam edilmesi, Kürtleri, Hristiyanları ve Yahudileri hedef alan zulümler de yine Atatürk ve onu ilahlaştıranlar tarafından yapılmadı mı?

Bu ağır mirasa sahip bir CHP ve Türk solu şimdilerde “İslâmî” olduğu iddia edilen bir cemaat ile, Fethullah Gülen’in ekibiyle ittifak içinde. Yobaz laiklerin, yasakların kurbanı olduklarını, baskı gördüklerini iddia ediyor bu insanlar. Ama bir yandan da alenen İslâm düşmanlığı yapan her türlü harekete hatta İsrail’e bile destek vermekten çekinmiyorlar. Tuttukları yol İslâm’dan daha çok bir ideolojiye benziyor: Gülenizm. Millî istihbarattan dershanelere, dış politikadan bankalara kadar her konuda dertleri var. Ama Filistin’de, Doğu Türkistan’da, Irak’ta, Suriye’de, Arakan’da zulüm gören Müslümanları dert etmiyorlar. Acayip…

Türk solu, CHP ve Fethullah Bey… Nereden geldiler? Nereye gidiyorlar? Elinizdeki bu kitap meseleyi tarihsel bir perspektifte ele almayı amaçlıyor.Buradan indirebilirsiniz.

… Darbeler, Kemalcilik ve Atatürkizm üzerine e-kitap…

Hükümeti devirmek isteyen birileri mi var?

Hükümeti_devirmek_kapak Ücretsiz kitap indirin74 kitap indirin Darbeye direnmek neden önemlidir? Direnmezsek ne olur?Darbeye direnmek neden önemlidir? Direnmezsek ne olur? seksenli yıllarda cemaat henüz askeri helikopterden kendi vatandaşına sıkacak güce ulaşamamıştıSeksenli yıllarda cemaat henüz askeri helikopterden kendi vatandaşına sıkacak güce ulaşamamıştı4 Türk bankası çalışanlarını sömürmek, tüketiciyi kandırmak ve haksız rekabetten dolayı çok ağır cezalar yediler. Hemen ardından Türkiye tarihin en büyük anti-kapitalist ayaklanmasını yaşadık. Göstericiler “Sosyalist Türkiye” ve “yaşasın devrim” sloganları atarak orak-çekiçli pankartlar, Deniz Gezmiş posterleri taşıdılar. Tuhaf olan ise bazı bankaların ve holdinglerin bu ayaklanmaya destek olmasıydı. Anti-kapitalist göstericiler 20 gün boyunca İstanbul’un en lüks otellerinden birinde bedava kaldılar. Tuhaflıklar bununla da bitmedi. CNN, BBC, Reuters ve daha bir çok medya kuruluşu bir kaç sene önce, üstelik yabancı ülkelerde çekilmiş yaralı ve ölülerin  fotoğraflarını “Türkiye” diyerek servis etti. Tayyip Erdoğan’a destek için toplanan AKP’lilerin fotoğrafı CNN tarafından kazayla(?) “Ayaklanmış Protestocular” olarak yayınlandı.

Dünyada da tuhaf şeyler oldu:

  • Türkiye ile neredeyse aynı anda Brezilya’da bir halk(?) ayaklanması başladı.
  • Georges Soros’a ait ekonomi gazeteleri Çin ekonomisi hakkında aşırı kötümser haberler yaydılar.

“Kazalar” bu kadar çoğalınca insanlar ister istemez bazı şeyleri sorguluyor:

  • Türk bankaları neden sermaye düşmanı, anti-kapitalist bir ayaklanmaya destek oldu?
  • Acaba 2008 krizinden sonra kan kaybeden ABD ve Avrupa kaçan sermayeyi geri  çekmeye mi çalışıyor?
  • Brezilya, Çin ve Türkiye Avrupa ve ABD’deki yatırımları çekmenin cezasını mı ödüyor?

Elinizdeki kitap bu sorulara ve darbe iddialarına cevap arıyor. Buradan indirebilirsiniz.

Kemalizm ve darbe: Halka rağmen halkı yönetmekKemalizm ve darbe: Halka rağmen halkı yönetmek Son sınavda 3 doğru 1 yanlışı götürdü Darbeye direnmek neden önemlidir? Direnmezsek ne olur?Darbeye direnmek neden önemlidir? Direnmezsek ne olur? seksenli yıllarda cemaat henüz askeri helikopterden kendi vatandaşına sıkacak güce ulaşamamıştıSeksenli yıllarda cemaat henüz askeri helikopterden kendi vatandaşına sıkacak güce ulaşamamıştıKendi ülkesini işgal eden ordu

Hiç bir yeri işgal edemeyen ordular kendi ülkelerini işgal ederler. Çünkü bir ordunun ayakta durması için insan emeği ve maddî destek gereklidir. Beceriksiz ordular disiplinsiz olduklarındanYABANCI DÜŞMAN ile savaşamazlar. Kolayca yenebilecekleriİÇ DÜŞMANLAR uydururlar ve bu bahane ile kendi ülkelerini işgal ederler. Başbakan asarlar. Milletvekillerini hapse atarlar. Korumakla yükümlü oldukları halkı işkenceler altında inletirler. İşgalciler kimseye hesap vermezler. Halkın isyan etmesine engel olmak için “etrafımız düşmanla çevrili” diyerek KORKU PROPAGANDASI yaparlar. Eleştirilerden uzak kalmak için farklı inançlardan ve kültürlerden olan insanların birbirine düşman olması da bu eşkiyaların işine gelir. Bu sebeple terörü destekleyebilir hatta teröristlere silah ve para yardımında bulunabilirler. Okuyacağınız kitap kendi ülkesini işgal etmiş bir ordunun kısa tarihidir. Buradan indirebilirsiniz.

Tarih şaşırmaktır

Kemalizm ve darbe: Halka rağmen halkı yönetmekKemalizm ve darbe: Halka rağmen halkı yönetmek Son sınavda 3 doğru 1 yanlışı götürdü Darbeye direnmek neden önemlidir? Direnmezsek ne olur?Darbeye direnmek neden önemlidir? Direnmezsek ne olur? seksenli yıllarda cemaat henüz askeri helikopterden kendi vatandaşına sıkacak güce ulaşamamıştıSeksenli yıllarda cemaat henüz askeri helikopterden kendi vatandaşına sıkacak güce ulaşamamıştıEvet… Tarih şaşırmaktır. Atatürk’e şaşırmak, Kürtlere şaşırmak, Lozan’a şaşırmaktır. Geçmişe hayret edip bugüne eleştirel bakabilmek, yarını hazırlamaktır Tarih. Geçmişe değil geleceğe dönüktür amacı. Özetle siyasî bir propaganda aygıtı değildir. Gaz vermek, “Asker millet” üretmek, atalarımızla gurur duymak için tarih araştırılmaz. Eğer resmî tarihin beyin yıkamasından bıktıysanız bu kitap ilginizi çekecektir…Buradan indirebilirsiniz.  

Kemalizm ve darbe: Halka rağmen halkı yönetmekKemalizm ve darbe: Halka rağmen halkı yönetmek Son sınavda 3 doğru 1 yanlışı götürdü Darbeye direnmek neden önemlidir? Direnmezsek ne olur?Darbeye direnmek neden önemlidir? Direnmezsek ne olur? seksenli yıllarda cemaat henüz askeri helikopterden kendi vatandaşına sıkacak güce ulaşamamıştıSeksenli yıllarda cemaat henüz askeri helikopterden kendi vatandaşına sıkacak güce ulaşamamıştıAlaturka Laiklik: “Beni bir bir sen anladın, sen de yanlış anladın!”

Türkiye Cumhuriyeti’nde Alevîlere zorla Sünnî İslâm öğretilirken Sünnîlerin başörtüsü devlet dairelerinde yasaktı. Türk Ordusu’nun istihbaratı camileri ve namaz kılanları fişliyordu. Hristiyan Ermenilerin ne kiliseleri, ne yetimhaneleri ne de cemaat lideri seçimleri özgürce yapılamıyordu. Rumların ruhban okulları özgür değildi. Yahudiler diğer gayrı Müslimler gibi askerde ayrımcılığa uğruyordu. Ateistlerin kitapları, internet siteleri yasaklanabiliyor, kapatılabiliyordu. Gayrı Müslimlerin alın teriyle biriktirdikleri vakıf malları 1970′lerde gasp edildi, daha yeni geri verildi. Sahi Laiklik neye yarıyor? Bu kitap son yıllarda Türkiye’nin gündemine gelen, birbirinden ayrı gibi duran ama çekirdeğinde Yobaz Laiklik Meselesini barındıran konuları ele alıyor.Buradan indirebilirsiniz.  

Kadın hakları ve Kemalizm

Kemalizm ve darbe: Halka rağmen halkı yönetmekKemalizm ve darbe: Halka rağmen halkı yönetmek Son sınavda 3 doğru 1 yanlışı götürdü Darbeye direnmek neden önemlidir? Direnmezsek ne olur?Darbeye direnmek neden önemlidir? Direnmezsek ne olur? seksenli yıllarda cemaat henüz askeri helikopterden kendi vatandaşına sıkacak güce ulaşamamıştıSeksenli yıllarda cemaat henüz askeri helikopterden kendi vatandaşına sıkacak güce ulaşamamıştı

“Kemalizm Türk kadınına özgürlük verdi” gibi sloganlarla düşünmeye daha doğrusu ezberlemeye itildiği için sık sık şaşırmaya mahkûm bir kuşak bizimki. Tarihi, belgeleri, siyasî söylemleri ve sloganları aklın imtihanına tabi tutan herkes hayretler içinde kalıyor. “İyi de biz bunu bunca sene nasıl yuttuk?” diye sormaktan alamıyoruz kendimizi. Kemalist düşüncenin, çağdaşlığın ve Atatürk devrimlerinin yılmaz bekçisi “çağdaş Türk kadını’nın sesi” Cumhuriyet Gazetesi’nin başyazarı olan Yunus Nadi kadınların siyasete atılmasına nasıl tepki vermiş meselâ? “Havva’nın kızları, Meclis’e girip yılın manto modasını tartışacak” Kadınlar Halk Fırkası kapatılınca yerine Türk Kadınlar Birliği kurulmuş. O da kapatılınca Cumhuriyet Gazetesi’nde şu başlık atılmış: “Türk Kadınlar Birliği kapatıldı, fesat çıkaran hatun kişilere haddi bildirildi.” Derin Düşünce Fikir Platformu yakasını resmî tarihten kurtarmak isteyen okurlarına ezber bozan bir kitap öneriyor : Kadın hakları ve Kemalizm ilişkisine alternatif bir bakış

Trackback URL

  1. 114 Yorum

  2. Yazan:S&B Tarih: Eki 13, 2009 | Reply

    Ben tatmin olmadım.
    Fıtri duygularım tatmin olmadı.
    ….

    SÖZ BOZULURSA, TEFEKKÜRDE BOZULUR.

  3. Yazan:benden demesi Tarih: Eki 13, 2009 | Reply

    şimdi bu başlık altına konu ile alakasız onlarca yorum gelir. genellikle bunlar fethullah güleni yada hareketini sevmek ve sevmemek ile ilgili olur. nedense bir çok insan değerlendirme yaparken yazdığını akıl ve mantık süzgecinden geçirmekten ziyade her şeye sevgi boyutundan bakmayı tercih ediyor. buradan tekrar uyarıyorum konu fethullah gülen milliyetçilik. konuyu lütfen saptırmayalım. burada fethullah güleni sevip sevmemek değil dile getirdiği düşündüğü milliyetçilik tartışılsın ki okurken Allah’ın verdiği vakti boşa harcamayalım.

  4. Yazan:celalcelal Tarih: Eki 13, 2009 | Reply

    Eleştirel yaklaşım.

    1)Kur’an okumayan onu fıkh (tevbe 127) etmeye çalışmayan kimseler yüzde 90 milliyetçi sapık oluyorlar. Çevrenize bakın bu kural böyledir. Bir kişi ayetlerden uzak vahiy delilleriyle konuşmuyorsa o kişi %90 milliyetçi çıkıyor. İstediğiniz sohbet CD video ya bakın ayetlerden örnek yoksa malesef faşist. Kur’an dan başka kitaplara merakı olanlarda zaten onları dinliyor 2) Kur’an okuyup milliyetçilik yapanlarda var onlarda devlet yalakası, belamlar ilmi dini kendi menfaatine sadece kendi kavmi menfaatine kullanan zalimler, köpek gibi soluyanlar. Hucurat13 Fetih26

    (-köpek gibi derken- Her şeyi yazmak gerek çünkü ben Allah’tan daha mı terbiyeliyim bunu kimseye ithafen yazmıyorum)

    Çevremizde malesef osman pamukoğlu sevenleri, ya sev yaterk et,türkçe den türkçülük yapanları, atatürk resmini hiç bir zorlama olmasadan asanları, osmanlıyı evliya zannedenlleri, her şey vatan için diyenler, bayrak rozet flama gibi şeyleri
    kutsallaştıranları, anıtları ziyaret edenleri ve anıtolmuş ölmüş kişilerden öykünerek yardım isteyenleri bu camianın içersinde rahatlıkla bulabilirsiniz.

    SÖZ BOZULURSA TEFEKKÜR BOZULUR DİYEN ARKADAŞ DOĞRU SÖYLEMİŞ,

    TEFEKKÜR BOZULURSA BİLGİ BOZULUR AMEL BOZULUR.

    Bu camianın içersindeki insanların büyük bir kısmı o zararlı mahyalar dediğiniz yazılara inancı olan insanlar, kalplerinde o mahyaları taşıyan insanlar.

    Ne mutlu türküm demiyorsa
    Önce türkçe diyordur,

    güçlü Ordu güçlü türkiye demiyorsa
    güçlü türk milleti güçlü ordu diyordur fark etmez

    Herşey vatan için demiryorsa
    Önce vatan diyordur

    Milli birlik esastır demiyorsa
    Milletim için yaşıyorum diyordur.

  5. Yazan:MY Tarih: Eki 13, 2009 | Reply

    @benden demesi,

    ALLAH razi olsun, çok güzel demissiniz 🙂

    zaten abuk subuk komplo teorilerini filtrelemeyi düsünüyordum. Gülen’in dile getirdigi düsünceleri anlamak lazim.

    bunlara milliyetçilik demek mümkün müdür? Burada manevi ortak degerlerden bahsediliyor. Neden Ermeniler ya da Gürcüler de buna dahil edilmesin meselâ? Veya vicdan sahibi her insan?

    Arif ve Aziz Beylerin tartisitigi sirada dile getirdikleri güzel fikirler dikkatimi çekmisti. Insana hak ettigi degeri veren, etnik kökenine bakmadan her mazluma sahip çikan bir dünya görüsü…

    Bunlari yeniden gözden geçirmek için birer firsat olmali bu tartismalar. Aslinda Osmanli’da “millet” kelimesinin anlami farkliydi bildiginiz gibi. 1900’lerde NATION (ULUS) ile bir tutuldu, etnik, kan, soy, irk noktasina geldi.

    Bilmiyorum Gülen’in fikirleri bu yikimi tamir etmek için kullanilabilir mi?

    Okuyucularimizdan ilginç fikirler geleceginden süphem yok.

    Muhabbetle

  6. Yazan:rüştü hacıoğlu Tarih: Eki 13, 2009 | Reply

    ilginç sayarmısınız bilemem; lakin, çevremde tanıdığım pek çok kürt arkadaşımızın asimile edildiği gerçeğiyle yüz yüzeyken yani, kürt olduklarını gizleme yada en iyimser ifadeyle belirtmeme seçeneğinin yanısıra çocukları ve kendileri dillerini unutmaya başlamışlarsa ” tek türkiye” gibi mübarek yapımların çizdiği “kürt” tipinin tamiri ancak “muro” ile mümkün olabildiyse ve azıcık insanlıktan kalmış nasibimiz var ise bence “el insaf”

    şimdi hangi mavallarla savunuluyor mevzuu bilemiyorum tabii ama ismet özel’in müslüman=türk denklemi doğruysa “her aborjin japon doğar” önermesi de pasifik birliğinin tesisi için imkanlar barındıran bir mübarekliğe kapı açar sayemde. inşallah heykel meykel yada bir vakıf arazisi dahi olsa kıymetimi bilebilirler ama neerrdddeee…

  7. Yazan:ayyüzlüm Tarih: Eki 13, 2009 | Reply

    Ne mutlu türküm demiyorsa
    Önce türkçe diyordur,

    güçlü Ordu güçlü türkiye demiyorsa
    güçlü türk milleti güçlü ordu diyordur fark etmez

    Herşey vatan için demiryorsa
    Önce vatan diyordur

    Milli birlik esastır demiyorsa
    Milletim için yaşıyorum diyordur.(celalcelal)

    Bu yorumu yapan, ya yazıyı okumadan sallıyordur, ya da niyet okuyordur.

    Sayın Mehmet Yılmaz ne demiş bakın:

    Diğer yandan Gülen hareketine dahil olan sıradan insanlar Türkiye’nin müzmin bir hastalığına hedef oluyorlar sürekli: Niyet okuma. Türk Milliyetçiliği yaptığını söyleyenlerin yanı sıra kimileri yeterince Türkçü olmadıklarını, ümmetçilik hatta bazen de Kürtçülük yaptıklarını söylüyor. Bu kadar büyük sayıda insanı bu kadar geniş bir suç listesiyle itham etmek kanaatimce gerçekçi değil.

    Sayın celalcelalim resminiz çekilmiş. Kıpırdamayın lütfen. Bir resimde ben alayım

    Sayın Celal celal sürçi lisan ettiysem affedin. Gelin görünmeyen duvarlarımızı, önyargılarımızı yıkalım.

    sevgi ve saygılarımla…

  8. Yazan:eg Tarih: Eki 13, 2009 | Reply

    rüştü bey mehmet’in avukatlığını yapmak gibi olmasın ama sizin beğendiğiniz(ve çoğunu benim beğenmediğim) yazılar nasıl bu sitede çıkabiliyorsa, fethullah gülen’in yazılarının da yayımlanması son derece normal. bundan rahatsız olacak birşey yok. burada islam anlayışı birbirine pek uymayan insanların yazıları yayımlabiliyor. bu mutlak anlamda o yazılanlara onay vermek anlamını taşımaz. tam tersi anlamak amaçlıdır bunların yayımlanması.

    ben mesela gülen’le artık devasa bir heterojen yapı haline gelmiş olan gülen cemaatinin birbirinden ayrı yönlerinin çok olduğunu düşünüyorum. fethullah gülen’e katılmadığım yönleri olsa da oldukça saygı duyarım. ama gülen cemaatinin içinde saygı duyduklarım çok fazla değildir. ama anlamaya çalışıyorum nedir düşündükleri, iddiaları diye… siz de anlamaya çalışın efendim merak etmeyin cızz etmez…

  9. Yazan:Editör Tarih: Eki 13, 2009 | Reply

    hos olmayan bir dille yazilmis bir kaç yorum silindi, mail adresini dogru olarak yazmadiklari için onlara ulasamiyoruz.

    bir daha yorum yazdiklarinda e-mail adreslerini dogru biçimde girerlerse seviniriz.

  10. Yazan:Mustafa Tarih: Eki 13, 2009 | Reply

    Öncedende bu sitede ifade ettim. Ben Gülenci degilim. Konuya gelince önce sunu belirtmekte fayda olabilir: insanlar milliyetcilikten ne anliyor? Bunu iyi bilmek lazim. Cünkü yuvarlak bir kelime. Insan var kesinlikle milliyetci degilim der ama benim nazarimda büyük milliyetcidir. Hatta bu kisi milliyetcilik hakkinda aleyhde yazilar yazar. Manaya kasd edilene bakmak lazim eger kelimelerde cogulcu manalar var ise. Gülen yukaridaki sözlerinde uzunca izah ediyor ne anladigini. Bu 70lilerin ve 80lilerin Türk-Islam sentezindeki anlatimdan farkli degildir mahiyetde sadece kelimelerde degisiklik var “ameli milliyetcilik” gibi. Türk Islam sentezini bir nevi insaat alani idi. Bitmis gelismis bir fikir yapisi degildi. O yillarda MHPde halkin dindar kesimine acilim var idi. Türkes irk ve soy sopa önem verilen milliyetcilikten “Kültür milliyetciligine” kayiyordu. MSP ile meselesi olan dindar kesim MHPye kosuyordu. O yillarda Türkes hacca gitmisti, Necip Fazil MSPden kopup MHPyi desteklemisti. Seyyid Ahmet Arvasi “Türk Islam Ülküsünü” yazmisti. Milliyetcilik Islamda müsaade edilen sekilde gecmesi projesi idi. Bu siyasi ve fikri hamle sonra Özal tarafindan ele alinip liberal akimda eklendi.
    O yillarda Gülen iste o Sentezci akimda idi.
    Arvasi ve Gülen ve diger belirli bir sentezci akimda soy sop önemli degildir.Milliyetcilik duygusal vatanseverlik ve dile, egitime önem vermek seklinde karsimiza cikiyor. Diger milliyetci akimlarda kendilerine sentezci gördükleri halde soy sopa önem verilir ümmetden pek konusulmaz , arablarin ihanetinden anlatilir vesaire.
    Ilamiyet “Ben arabim. Sen Türksün” demeyi yasaklamiyor. Dillerin ve milletlerin (kavim, kabileler) olmasi Allahu Tealanin istegi iledir. Insanda dogal/tabii olarak cocukluk ve genclik yillarini yasadigi yere, bir zamanlar sevdigi akrabalarinin ve cevresinin yasadigi yer ve onlar ile alakali seylere deger vermesi sevmeside dinimizce engel degildir. Cerceveyi bu sekilde cizipmevcut olan bu degere davranisa “milliyetcilik” denildi. Ideoloji olarak kabul etmeden Irkciligada karsi gelerek. Bu tür milliyetcilige batida “patriotizm” deniliyor. Bazi milletlerde “milliyetcilik” deniliyor.
    Dil konusu cok mühim. Arabca hakeza farsca ve Türkce islami mirasin cogunu tasiyan dillerdir. Köklü ve genis ve bin yili asan dillerdir. Türkcenin cöküsü mirasin önemli kismina ulasamamak demektir. Her millet her devlet dil konusunda cok hassastirlar. Almanya, fransa, ABD ve özellikle ingilterede sairler, edebiyatcilar, yazi kültürüne toz kondurmazlar. “Hindistandan vaz gecebiliriz ama Sheakespearedan vaz gecemeyiz” diyen ingliz kültürü. Gercekten o sair inglizce konusan insanlari baglayan bir güclü bagdir. En güzel almancayi kullananlarin birisi Goethe idi. Iranlilarin hepsi Hafiz-i siraziyi bilirler yad ederler. Dilin gelismesi güclenmesi ilim dili halinede getirir. Ali seriatinin o sözünü dogru bulmuyorum. Eskiden beri arabca farsca ve Türkce osmanlinin son devrinde ilim dili oldu. Türkce osmanli bürokrasisininde dili idi. Belki zordur ama mümkün. Gülen nicin o kadar okul ve dil kurslari üzerinde duruyor? Birseyler sunmak istiyor devlete ve buna karsilik kendi akiminin rahat birakilmasini istiyordur bence. Birde o okullarda yurtlarda pesinden gidenleri birlik icinde tutabilir.

  11. Yazan:arif Tarih: Eki 13, 2009 | Reply

    Günümüz dünyasında, küresel insanlık platformunda, milletler ve onları temsil eden bireyler yarışıyor. Bundan üç dört yıl önce,Faslı Hişam El Garuş adlı bir orta mesafe atletin, bir Avrupa kentinde -muhtemelen Paris olabilir- yaptığı rekor koşusunu TV den izlemiştim. Bütün stadyum ayakta bu Arap gencini alkışlarla gayrete getiriyordu. Rekor kırıldı ve Hişam secdeye vardı. Aynı ayakta alkış devam ediyordu. Bu başarı sayesinde, Hem Fas bayrağı, hem İslami bir figür alkışlanıyordu. Spor kadar popüler ve anlıksal projeksiyon sağlamasada, eğitimin daha önemli olduğu ortada. Bu eğitim kurumlarının destansı başarısında, Milletin ve İslamın iyi tanıtılması gayretininde önemli bir motivasyon olduğunu sanıyorum. Evet bu milliyetçilik boyutuda olan, ancak iyi ve faydalı bir hizmet odaklı milliyetçilik olarak görülebilir. Birde bu efsafta insanların, kendi nefislerini çok geride bırakmış olduklarını her insaf ehli kabul eder. Ben Gülen okullarında, Devlet okullarındakinden çok daha samimi, sade fakat bir o kadarda dikkat çekici Atatürk köşeleri olduğunuda görüyorum. Şimdi bu okullara karşı olanlar bunu takiyyecilik olarak görebilir. Ancak Fettullah Gülen gibi bir şahsiyetin, samimi olmadıkça böyle bir taktiğe tenezzül etmeyeceğinide idrak edebilmeliyiz. Evet Atatürkte milliyetçiydi hiç kuşkusuz. Gerek zaman ve konum farklılığı itibarıyla iki şahsiyeti kıyaslamak, yada Güleni Atatürkçü olarak adlandırmak mümkün değildir. Ancak Gülenin samimi bir Atatürk saygısı taşıdığına da inanıyorum. Haytta hiçbir şey tek vecheli değil kuşkusuz. Ancak Kuran ve Atatürk saygısını bir arada duyabilir hale gelirsek. En azından tarihi gereklilikleri, zamanın ruhu açısından kavrayabilirsek, iç çatışma alanlarımızı daha hızlı daraltıp, insanlığa umut sunacak potansiyellerimizi ortaya koyabiliriz. İnsanlığın; Anadolu insanının, Asyadan, Mezepotamyadan, Rumelinden, Kırım ve Kafkaslardan süzdüğü, İslamla şereflenmiş bilge ve canlı nefesine gerçekten ihtiyacı var. İçerde boğazlaştığımızda, kendimiz bile duymuyoruz bu nefesi. Gülen hareketi mutlaka bünyesinde olumsuz unsurlar barındırabilir. Cemaatleşmenin toplumun diğer kesimlerinde, bu cemaate intisap etmeden toplumda bir yere gelemem endişesi yaratması marjınıda gözden uzak tutmamak gerekir. Unutmayalım ki, insan hiç bir vesayetten hoşlanmaz, velevki vesayetçi babası olsun. Özetle, Evet fettullah Gülen, eğitim başarısıyla özellikle yurdışında ülkemize inanılmaz prestij ve kazanımlar sağlamaktadır. Bu yönüyle milliyetçi bir yanı vardır. Ancak aslolan faydası, ezik ve kendine güvenini kaybetmiş müslüman yığınlara verdiği mesajdır. Müslüman gençler fizik, tıp, matematik alanında en başarılı olabilirler. Bilgisayar ve iletişim alanında en iyi performansı gösterebilirler… İşte içinizde en hayırlınız takvada en ileri gideninizdir ayetinin, ete kemiğe bürünmüş hali. Allah hizmetlerinden razı olsun. Buda nasip meselesi, bizede buraya yorum yazmak düşüyor. Herkes kabı kadar…

  12. Yazan:S@B Tarih: Eki 13, 2009 | Reply

    DİL OLİMPİYATLARINA VE CEMAATİN OKUL SİSTEMİNE ELEŞTİREL BİR YAKLAŞIM

    1*Dil; Allah’ın (cc) emanetidir. Herkesin emanetine (DİLİNE) saygı anlayış hakka saygıdır. Hakka saygı ise herkesin emanetine saygıdır.

    2*Bu emanet toplumların her birine değişik söz ve şekillerde tecelli etmiştir. Örneğin; Allah (CC) Türklere Japonca yazı şekillerini ve başka bir topluluğun dilini verebilirdi.mesela Arapça yazıp konuşabilirdik. Söz ve Yazı şekilleri belli olduktan sonra araç olarak konuşup yazıp çağındaki İslamı yaşadıktan sonra olimpiyat düzeyinde geliştirmeyi amaç edinmenin şeriatı yaşamaya ne kadar faydası olur. Hele bir anlatın ve bunun için ne yapıyorsunuz. Yabancı bir yerde sen Türkçenin ancak kabasını öğretirsin yurt içindeki okullarda niye aynı amacı edinmiyor Türkçe kelime dağarcığı geliştirilmesi için uğraşılmıyor. Neden doğru düzgün edebiyatçı yazar tefsirci çıkmıyor.

    3*Dil öğretildiği öne sürülen okullarda Kur’an açısından bazı kelimeler öğretilirken yaşamlaştırılırken Kurandaki anlamlarının yaşanması açısından özen gösteriliyormu? Şahitlik şehitlik cihad, tagut, mümin, kâfir, münafık konuları, müslümana düşman olanın Allah’a düşman olduğu, Faiz yiyenin Allah ve resülüne savaş açmış gibi olduğu, hicret, konuları Allah’ı üçlemenin şirkliği nasıl anlatılıyor, şahitli nasıl yapılıyor. ?

    4*Türkçe öğretmek Pantürkizm ile ilgili mi veya bununla ilgili bir milliyetçilik hissiyatı doğuruyormu?

    5*Peki, Memleketimizde Türkiye halkı Anglosaksonlaştırılıyorken memleket okullarında İngilizce, Fransızca, Almanca vs dershanelerde çince öğretilirken, caddeler yabancılaşmışken, işyerleri yabancı isimlerle açılırken ve aldıkları ve sattıkları mal yabancılaşmışken, kanunlar yabancılaşmışken, yurt dışındaki öğrencilere Türkçe öğretilerek mi kendi ülkenizin sorunları çözülecek ?

    6* Arapçayı konuşan o kadar çok memleket ve yönetici ve din adamı ve kanaat önderleri varken Allah’a kulluk yönünden Kur’an ı anlayıp çözmek adına direkt olarak Kur’anca okumayı öğrenmek ya da öğretmek adına ne yapılıyor bu okullarda ? Dil çalışmanızda Kur’an’ın tevhidine katkısı için -yurtdışında değil- yurtiçinde bir çalışmanız varmı, olimpiyat düzenleyerek değil, ciddi bir çalışma varmı? Bunlar okullarda öğretiliyormu?
    Herkes İslamı kendi ana dilinde konuştuğu dil ile değil- çokgüzel konuşan kafir gazeteci yazarlar varken- Kur’ana verdiği anlam kadar yaşaya biliyor.
    Arapça konuşan okuyan bilen Kur’an okuyan o kadar çok Arap varken bunlar dünyayı değiştirip kafirle işbirliğinden kurtulabiliyorlar mı? Arapça konuşulan yerlerde bile Kur’an dili olduğu halde başaramıyorlarken siz Türkçeleştirip birde öyle deneyelim mi diyorsunuz?

    7* Farz edelim ki İsrailliler İbranice değilde Arapça konuşuyor, aynı dili konuştukları Filistinlileri yurtlarından çıkarmaktan vaz geçecekler mi ? Peygamberleri öldürmekten vaz geçtikleri gibi… Veya aynı dili konuşan bir çok ülke birbiri ile savaşırken bu savaşları aynı dili konuşmak engelleyecek mi ?
    Tarihte toplumu ile aynı dili konuşan birçok peygamber gelmiştir ve insanlar onları dinlememişlerdir, kovmuşlardır, öldürmüşlerdir. Allah (CC) her topluma kendi dilini konuşan peygamber gönderdiğinden bahsediyor yani onlara “aynı dili konuşalım” diye değil “tevhidi çizgide yaşayalım” diye…

    Elbette ki aynı dili konuşmanın dinin yaygınlaşması ve iletişim açısından birçok faydası vardır. Ancak din açısından dolambaçlı yoldur.Burdada bu anlatılıyor.
    Dil ile ilgili ayette ise dinin yaygınlaşmasının vahyin kolay anlatılmasının sağlanması anlatılmaktadır. Ancak aynı dili konuşmak gibi bir tek çalışma islamda imani bütünlüğü sağlaması açısından savunulacak bir konu, amaç olarak ele alınmamıştır. (Bknz. şeytan örneği, Hz. Nuh’un Oğlu ve eşi, Hz Lut’un eşi, Hz. İbrahim ve babasının örneği)
    Okul açmaya bile gerek yok her ülkeden 200-300 kişi alacaksın ABD nin yaptığı gibi kendi dinini İslamı çok güzel bir şekilde öğreteceksin ve ülkesine yollayıp bir bina tahsis edeceksin bir mescid tahsis edeceksin destekleyeceksin hem senin ülkeni hem senin dinini savunacak. Mescidden Müslüman olanlar zaten diğer ilimleri her yerden alırlar. Sende burada gerçekten İslam için öykünmeden, öykünücü hizmet icad etmeden mücadeleye yöneleceksin.

    8*Dilin tarihsel gelişimi, toplumun yaşayışıyla ilgili olup, bu gelişmenin hedefinin Kur’anı anlamlandırırken, anlamda daraltma yapmadan kullanılmasını sağlamak olması gerekirken, ‘Olimpiyat’ adı altında şarkı, şiir, kompozisyon vs. yarışmaları düzenlenmesi bir daraltma değil midir ? Akla milliyetçiliği getirmiyor mu? yarışma moduna girmeyi getirmiyor mu?

    9*Farz edelim ki, Ruslar da okullar açmaya başladı ve bu sene 30 ülkede 50 tane okul açtı ve bu 30 ülkeden öğrencileri getirerek ‘Rusça Olimpiyatlar’ı düzenledi. Her sene açılan okul sayısı % 10-20 oranında arttı. Başka ülkeler de bunu kendi dillerinde, kendi çaplarında yaptılar. Herkes kendisinin hak yolunda olduğunu sanıyor ya ! Kendi dilini ve dinini barış dili, barış dini zannediyor ya…. Bu durumda ne olacak, barış olacak mı?

    10*Allah’ın ipine sarılmak dışında yapılan, tevhid dışında ortaya konan amelleri elbette başkaları da yapar, isteyen yapar istemeyen yapmaz, zaten buna da kimse engel olmaz ama tevhid konusunda ortaya konacak amelleri herkes gerçekleştiremez. Kafirler bunu engeller, yaptırmazlar.
    Rabbim buyuruyor ki “Allah ile beraber başka bir ilaha yalvarıp yakarma, sonra azaba uğratılanlardan olursun. Şuara 213” Allah ile beraber başka bir ilahı engellemek için yönlendirme yapın yapabiliyorsanız.
    Yani çoğunluğun amacını yönünü bilmeden tasvip ettiği bu dil eğitimi amacının içersinde olmak kafirlerin izin verdiği kadar yapmak Firavun izin vermesi gibi çok çok övünülecek dünyayı değiştirecek bir şey olmadığının kanıtı değimli?

    *Konu ile alakalı değil ama aklınızda kalsın; Türkiye-Yunanistan maç yapmış olsun ve Yunanistan bu maçı kazansın. Yunanlılar seviniyor, içkiyle, öpüşmeyle, meydanlarda çuf çuf dansı yaparak, sarılarak, kusarak… Ya da maçı Türkiye kazansın. Türkler seviniyor içkiyle, öpüşmeyle, çuf çuf tren dansı yaparak, kusarak… Bizim Hıristiyanlardan ne farkımız var ? Müslüman’ın her yarışta farklı olması İslami olması gerekmiyor mu ? Okul açmada eğitimde vs..
    Sırf kazanmak mı, çoğalmak mı amaç ?

    11*Farz edelim ki, 10 veya 100 yıl sonra dünyada ticaret, iletişim, eğitim, hukuk vs dili Türkçe oldu.
    Bu gelişme;
    – Oligarşik düzeni etkileyecek mi ?
    – Masonik düzeni etkileyecek mi ?
    – Beşeri düzen ve sistemleri etkileyecek mi ?
    Kuranda sünnette size etki edecek diye haber mi geldi bir ayet mi indi?
    Eğer etkilemeyecek ise, bu sadece bir oyalamaca ise ne anlamı var dünyanın ya da kainatın Türkçe konuşmasının ? Üstelik Arapça bile Kur’an’da olimpiyat düzenlenecek kadar ön plana çıkarılmamışken…

    12*Ayrıca ne “Türkçe olimpiyatlarındaki dünya çocuklarından herhangi bir tanesinin”, ne de “babalarının” ne de “öğretmenlerinin diliyle yukarıdaki düzenleri değiştireceğiz” diyen bir tane insan yok iken, sadece Fizik, kimya ve matematik yasalarını öğretmenin ne faydası olur ? Bu konuda ABD, Japonya bizlerden kat kat önde bir örnek teşkil ederken…

    13*Bu dil olimpiyatı “ sadece bir dil için yapılan yarıştır, neticede imanen ve amelen elde ettiğimiz kazanç nedir, kimler, hangi gruplar bu işten daha çok kazanç elde etmiştir ? Pantürkizm mi , Turancılık mı, Arapça düşmanları mı, Türkçülük mü, MHP liler mi yarışanlar mı cemaat mı, yarışanlar mı, cemaatler mi, küresel sistem mi ?… Hangisi daha kazançlı çıkmıştır ?

    Bu dil olimpiyatlarına TİKA nın harcadığı para ile belki bir alim yetiştirilecek bir ülkeyi kurtaracak,
    Bu dil olimpiyatlarına TİKA nın harcadığı para ile belki bir şehir şebekesi düzeltilecek orda sağlıklı insanlar yetişecek din için çabalayacak,

    Bu dil olimpiyatlarına TİKA nın harcadığı para ile belki tevhide yönelecek bir çok insan için fırsatlar verilecek
    Bu dil olimpiyatlarına TİKA nın harcadığı para ile belki filistinde / Hamas Abbas barıştırılacak milliyetçilik bertaraf edilecek,
    …..

    14*İslamda amacımız Allah’a kulluk iken, dil öğretmenin Allah’a kulluk ile ne alakası var? Nekadar alakası var ?Öyleyse “İngilizler ve Çinliler daha çok hizmet ediyor” dememiz gerekmez mi ? Bunu bile bile neden bu kadar çok şamata çıkarılıyor, konunun aslı anlatılmıyor ? veya Türkçe öğreterek İranlılardan daha çok mu hizmet etmiş olacağız.

    15*Çoğunluk dili olmak gibi bir amaç, geriye kalanları dışlamak veya küçümsemek gibi bir anlayışı beraberinde getirerek Kürtleri İslam davamızda gücendirmek olmaz mı?
    İçinizdeki Kürt öğretmenleri kendi dillerini memleketlerinde konuşamazken, – fanatik Türkçüler türkçeciler tarafından – yeni yeni izin veriliyorken konuşurlarken çoğunluk dili olma amacınız onları gücendirmez mi?

    ve peygamberlerin ve onlara inananların marjinal kalmasına zıt, çoğunluğu övücü, kötü amel değil midir ? (“marjinal kalalım” demiyorum ama doğru yolda isen marjinallik Allah rızasıdır, örnek peygamberler)

    16*Sadece Dil öğretimi ve kevni yasaların öğretimi ile beşeri sistemin islam yaşam tarzına yaptığı baskıların ortadan kalkması söz konusu mudur ? Yoksa bu, milletlerin Kur’anca öğrenmemesi ve ilahi kelamı daha etraflıca anlamaması için milli dilini ön plana çıkarıp, beşeri sistemi yaşatmak için bir araç olarak veya dini Protestanlaştırmak için ya da siyonizme hizmet için olmasın ?
    Türkçe öğretilirken muhtemelen Türkiyeyi kimin kurtardığı Atatürkün ilke ve inkılapları da öğretiliyordur, resimlerini de asmışsınızdır alın size hizmet, taguta nasıl asker olursun.

    Yani tekrar söylüyorum toplulukların dillerinin Kur’an’ın anlaşılması ve İslam’ın yaşanması için geliştirilmesi gerekirken, okullarda ister istemez öğretilen beşeri ilke ve inkılaplar devrimler kominizm, kapitalizm faşizm gibi ideolojiler başka ülkeleri yönetecek tagutları ve bugün içinde bulunduğumuz rezilliğin çoğaltmasına yaramaz mı ? Bu dil eğitimi ve yanlış eğitim sistemi içersindeki okullar Tagutizme daha çabuk uyum sağlama, öğrenme, alışma zemini sağlamaz mı?

    17*O kadar çok İngilizce bilen Türk var ki, dil bilenler bile Avrupa birliğine giremiyor ve o kadar çok Türkçe konuşan insan ve bölge var ki, ne hikmetse halen Filistin’ den Siyonistleri çıkartamadık, daha nekadar Türkçe bilen insan lazım Siyonistleri çıkartmak için; yoksa böyle bir amacımız yok mu, yoksa aynı dili konuşmuyoruz diye böyle bir kardeşliğe sıcak bakmıyor muyuz? Türkçe Türkçe gençlik yetişiyor deyip.
    Bu işi Arapça konuşanlara mı bıraktık?

    18*İnsanların ayrımı ve adalet dağıtımı dil ile mi olacak veya aynı dili konuşsalar da insanlar eşit midir Allah katında ? İmanın anlamı, önemi ne olacak ? Mümin, kâfir, münafık ayrımı ne olacak, neden İslam’dan başka birliktelikleri, istemimiz dışında kazandığımız özellikleri ısrarla ön plana çıkarıyoruz ? Türkçe konuştun mu Müslüman mümin mi olunuyor?

    19*Dil için Olimpiyat düzenlemek, dili aşırı derecede gündeme getirmek ve dil yüzünden işlenen suçlar ve suçlamalara ortak olmak, Diyarbakır ceza evinde bir kasetten bir Kürtçe parça dinledi diye hapse atmalara, işkencelere ortak olmak değil midir bir anlamda ?

    20*“Dil birliği din birliğini değil, din birliği dil birliğini sağlıyor” Aynı dili konuşan değil aynı duyguları aynı dini yaşayan anlaşır ? Okul çağı bitinceye kadar aynı mekandasınız, hayatın sonuna kadar aynı mekanda değilsiniz aynı duygular demek aynı din demektir ve siz anlatmadıysanız sorumlusunuz.

    21*Kurtuluş savaşında dost ve düşman tanımlarımız dil birliği konseptine göre miydi yoksa din birliği konseptine göre miydi ? Şimdi niye ayrıldık?

    22*Tanışıklık, dostluk ırkçılık gibi “dile indirgenmiş” –git gide küçültüyoruz- din çerçevesinde dostluk, kardeşlik ise ikinci planda bırakılmıştır.

    23*Allah (CC) niye Türkçeye bağlı kalmadın diye sorar mı size ? İmanın Türkçe konuşanları çoğaltmak gibi bir şartı mı var ?

    24*Fransızlar Cezayir’i sömürmek, kültür ihraç etmek, Hıristiyanlaştırmak, Fransızca öğretmek için milyonlarca insanı öldürmediler mi ? Afrikanın birçok ülkesinde batılılar böyle yapmadılar mı? Türkçe de sonuçta bir dildir, kültürdür; din değildir din için araç olabilir, O araçda Müslümanlığı iyi bilen için, yaşayan için, gerçekleri anlatan için olur.
    Dil için öncelik tanımak neticesinde gelecekte milliyetçi bireylerin Fransızların yaptığını yapmayacağını garanti edebilir miyiz ? Tarihte tekerrürden ibaretken. Daha dün Diyarbakır ceza evleri ve istiklal mahkemelerini düşünün. Mahyaları düşünün.
    Veya başka bir dilin üstünlüğünü savunan birilerine ilham vererek birilerinin soykırım yapmayacağını garanti edebilir miyiz ? Ya da bu ayrımcılıkla “Araplar bizi arkamızdan vurdular” mavalını bu açıdan engelleye bilir miyiz? Bir yandan kazıyor, bir yandan dolduruyorsunuz.?

    25*Dünya genelinde konuşulan İngilizce ile İngilizce eğitim veren onca okula ve yaygın hale gelen iletişim, ticaret diline rağmen dünya sorunları çözülemediği halde- Türkçenin 1. dil olmasıyla yani Türkçenin gelişmesiyle muhtemelen gelişmiş bir ekonomi ve teknolojiye de sahip olacağız ve şu anki İngilizlerden, Birleşik Arap Emirliklerinden Kuveyt’ten veya Katolik bir hristiyan ülkesinden farkımız olmayacak- Türkçenin veya Türklerin dünya problemlerini çözmesi mümkün mü ?

    26*Dünyada amaç dil birliği ise bu birlik de kısmen İngilizce ile sağlanmışken, ne diye Türkçe birliği için uğraşıyoruz ? O zaman bu iş ideolojiye sapmıyor mu?
    Hayırlı olan Müslüman bir ülkenin dil birliği ise “Farslar Farsça birliği, Malezyalılar Malayca, Endonezyalılar Bahasaca birliği sağlayalım” dediklerinde ne olacak ? Bizde olimpiyat düzenleyelim dediklerinde ne olacak. Ümmetleşme ve tevhit mümkün olur mu? (Olmaz). Ümmet boşu boşuna zaman kaybetmiş olmaz mı ? Bu olimpiyat mantığı tevhidi ümmetleşmeyi yavaşlatan bir ideolojiye dönüşmez mi ?

    27*Kur’an ve sünnette denemez miydi ki, “Türkler Türkçe öğretsin ve dinlerini öyle yaygınlaştırsınlar, Endenozyalılar kendi dillerini öğreterek dini yaygınlaştırsınlar, Malezyalılar Malayca öğreterek yaygınlaştırsınlar” diye. Kur’an’da ve sünnette böyle bir işaret olması gerekmez miydi ? Araplar, Farslara ve Türklere Bizanslılara, Hintlilere, İngilizlere kendi dillerini Arapçalaştırarak mı din öğretti ? Hayır ! Çünkü mesele dil meselesi değildir. Evet deseniz bile bunu Türklerin Türkçe öğreterek yapması doğru olurmu?

    28*’Önden giden atlılar’ şiirini biz yanlış mı anladık ? Önden giden atlılar Arapça mı öğrettiler ? (Hayır).
    Önden giden atlılar Türkçe öğrettiler (yok böyle bir amaç) Türklerin ana dili Arapça mı oldu ? (yine de Arapça öğretilseydi Kur’an yazı dili olduğu için haklılık payı olurdu ama amaç Kur’ancayı öğretmek ve yaşamaktır, Arapça öğretmek değil) kelimeyi tevhidi anlamaktır. Rus bir öğrenci Türkçe öğrenmeden Müslüman olamayacak mı?

    29*Ayrıca bu Türkçe olimpiyatları, bilinçaltında Arapçaya karşı bir duruş değil mi ? Yoksa bu düzen sizi niye desteklesin ki ?

    Sahi Türkçe öncellenerek Arapçayı kullanan Filistinlilerin acılarını anlayamayarak, Türkçe konuşanların derdiyle mi dertleneceğiz ? Yüzümüzü zaten batıya dönmüşüz, “Arapçayı öğrenme öğretme ama İngilizceyi öğren öğret ki, yabancıların ingilizlerin feryad-ı figanına ortak ol” Türkçeyi öğrekti sade ırak Türkmenleri aklına gelsin düsturunu mu şiar edineceğiz artık ? Kurtuluş savaşını beraber verdiğimiz Kürtleri dışladığımız unuttuğumuz gibi, vay be ne hizmet !!! Kuzey ırakta kürt düşmanlığı nasıl olsa Türkçede bilmiyorlar vur baltayı kim tutar..

    30*Demek ki, dil bir ölçü değil. Çünkü İsrail’in konuştuğu İbranice DÜNYADA 7 MİLYAR İNSAN İÇİNDE EN AZ KONUŞULAN DİL (15 MİLYON KİŞİ) olmasına rağmen, onların İslam’a karşı oluşturduğu mevcut yaşam tarzı dünyaya hâkimse demek ki, dil için bu kadar uğraşmaya gerek yok. HER HALDE İBRANİCE KONUŞARAK BOZMADILAR DÜNYAYI. BENİM YANIMA ÖMRÜM BOYUNCA İBRANİCE KONUŞAN DAHA BİR TANE KAFİR GELMEDİ.
    Dil için uğraşılan gaye, dünyaya yaşam tarzının dili kullanarak hâkim olması ise abesle iştigal ediyorsunuz (hiç gerek yok bakınız İsrail) demektir.
    Eğer bu gaye yaşam tarzının dünyaya hakim olması için değilse art niyetlisiniz demektir. Müslümanları oyalıyorsunuz kafirlik ediyorsunuz demektir.

    31*Bakın maksat istatistik ise “yılda 10 bin veya 100 bin kişiye Türkçe öğrettik” demekse, ben size söyleyeyim; Çinin nüfusu yılda 16 milyon artıyor yani yılda 16 milyon insan Çince öğreniyor. Hindistan’ın nüfus artışı yıllık 50-60 milyon arasında, yakında Çin’i de geçecek, yani yılda 50 milyon insan Hintçe öğreniyor.Bunların sadece 5 milyonunun dünyaya dağıldığını düşün.
    Müslüman ülkelerde de nüfus artışı bayağı yüksek, onlarda kendi dillerini yaymış oluyorlar bu nüfus ile otomatikman sağlanıyor.

    Başka bir örnek vermek gerekir ise, yine amaç istatistikse, ABD yılda 50.000 nitelikli göçmen alıyor ve çat pat da olsa bu insanlar için İngilizce bilmek zorunlu – öğret öğret ABD kapsın- yani bu işler dil meselesi değil, sistem meselesi, din meselesi;adaleti tevhidi sağla kimse ABD ye gitmesin yani bu işler dil meselesi değil. Tevhid ve adalet meselesi vahiy meselesi.

    32*Kur’an ve Sünnet’e uymadıktan sonra tevhid ve adalet sağlanmadıktan sonra 7 milyar insan dil olimpiyatlarını veya okullarda yanlış bakış açısıyla eğitim verilmesini Türkçe öğretilmesini beğense ne olur ki ? (Hiçbir şey) Oralarda da vardır bir yök, öss öys,sbs faiz, rüşvet vs boşa gitti hizmet.

    Bu arada Öncelik Allah’ın hakkıdır, kul şirk koşma ma maya dikkat etmelidir.

    Selam ve Muhabbetle…

  13. Yazan:cemalcemal Tarih: Eki 13, 2009 | Reply

    Yukarıdaki videoda/yazıda “türk” harfleriyle ilgili 35 kelime geçiyor daha “vatan” kelimesi ve çağrıştırdıklarıyla ilgili paragraflar vurgular hariç.

    “Kur’an” harfleriyle ilgili 10 kelime geçiyor.
    dahası koskoca yazıda bir tane AYET örnek olarak söylenmemiş/yazılmamış. Vahiy yok. Yoksa cemaat vahiyden uzaklaştırılmaya mı çalışılıyor?

    Sözde Milliyetçi olmadığını anlatan bir yazıda ençok Kuran/hadis mi olması gerek yoksa türk kelimesi mi olması gerek, Tabiki kur’an hadis olması gerek ve neden 10-15 tanede kürt arap kelimelerini bırak 1 tane bile geçmiyor geçmiyor.

    Niyet okuma değil, kalplerin açığa çıkması.

    Dediğimiz gibi Kurandan/vahiyden uzaklaşan milliyetçiliğe doğru gider.
    Ankebut 13, Nahl 25.

    Belki ölse memleketime gömülecem der,ondan sonra seyreyle bidatları,
    ama sahabeler gittikleri yerde gömülmüş desen vatan dememişler desen de artık kimseyi inandıramazsın.

    Birde bu yazı nasıl mahyaların tartışıldığı döneme dek geldi? Bu yazıda mahyalarla ilgili bir kabul mü red mi var? %51 kabül gibi görüyorum. Aksi yönde tabanda bir değişiklik yok.

    Hoca Efendiden biraz dikkatli olmasını beklememiz hakkımız diye düşünüyorum.

  14. Yazan:kuvvetlemuhtemel Tarih: Eki 14, 2009 | Reply

    Hoca Efendi’nin taktiği sünnette sabit. Lakin talebelerin kendileri ideali unutmuşçasına adaletten ve hak yemezlikten vazgeçiyor biraz. Laikçi saltanata mı karşı olunuyor yoksa devletin organlarına mı? Bu bize laikçilerin cumhurbaşkanlığı gibi makamlara karşı aldıkları statükocu tutumu hatırlatıyor..

    Hem birde bu işin istihbarat,politika,kolluk kuvvetleri gibi ayaklarında kişisel hatalar çok ama çok..

  15. Yazan:MY Tarih: Eki 14, 2009 | Reply

    “…yazıda “türk” harfleriyle ilgili 35 kelime geçiyor …dahası koskoca yazıda bir tane AYET örnek olarak söylenmemiş/yazılmamış. Vahiy yok. Yoksa cemaat vahiyden uzaklaştırılmaya mı çalışılıyor?”(CEMALCEMAL)

    çocuklari idam etmek için yasini büyüten Darbeci General Kenan Evren her gittigi sehirde kürsüye çikar, bagira bagira Kur’an’dan ayetler okurdu.

    Hayatini Islam’a saldirmaya adamis Turan Dursun gibi tiplerin de yazdiklarinda bol bol ayetler ve hadisler doludur.

    Humeyni gibi Islam aleminin yüz karasi liderlere gelince… milyonlarca çocugun alnina üzerinde ayetler ve “kursun islemez” yazan bez parçalari baglayip Irak ile savasmaya gönderdi. Simdi hepsi mezarda o çocuklarin.

    Evet, Gülen konusmasinda 50 defa Türk demis ama hiç ayet söylememis, demekki bizi Kur’an’dan uzaklastirmaya çalisiyor bu Gülenciler(!)

    bir metni okuyup anlamak için :
    1) içindeki kelimeleri sayin,
    2) içindeki ayetleri sayin,
    3) yazanin/söyleyenin niyetini hemen okuyun!

    peh peh peh. biber acidir, hayat acidir demek ki Hayat biberdir!

    CemalCemal gibi dehalar oldukça Türkiye’nin sirti yere gelmez :))

  16. Yazan:MY Tarih: Eki 14, 2009 | Reply

    @SB,

    sunusu ve yaziyi hiç okumadan bu kadar yorum yapabildiginize gïre bir de okumus (ve anlamis) olsaniz demek ki neler ,eler yazacaksiniz 🙂

  17. Yazan:benden demesi Tarih: Eki 14, 2009 | Reply

    Kendinizi bir an için Fethullah Gülen’in yerine koyun. Soğuk savaş dünyasının şekillendirdiği bir dünya ve buna uygun olarak “milliyetçilik ve laiklik” esası üzerine kurulmuş bir ülkede doğmuşsunuz ve müslüman bir hoca olmuşsunuz. Sizin İslam’ı yaşamak ve yaşatmak için öyle bir ses ve siyaset çizginiz olmalı ki hem bir süre sonra kendi ülkenizde parya olmaktan çıkmalı,devletinizin desteğini arkanıza almalısınız hem de tüm dünyada kabul görecek bir iş ortaya koymalısınız. niye okul niye türkçe niye kur’an öğretilmiyor…niye niye niye diyerek hayıflanıp komplo teorileriyle avunma kolaylığına tevessül edenlere biraz sağlıklı düşünmelerini tavsiye ederim. komplo teorilerinin kolaycılığı size her şeyi kolayca açıklamaya yeter ama beyninizi de öldürür.

  18. Yazan:cengiz maçoğlu Tarih: Eki 14, 2009 | Reply

    Sevgili Mehmet Yılmaz;
    Elbette birey olarak fikirlerinizin olması kadar doğal bir şey olamaz. Yalnız şunu belirtmeden geçemeyeceğim ki; milliyetçilikleri kategroize ederek içinizdeki millici kamçılardan kurtulamasınız. O kamçılar böyle soft söylemlerle gelişir zamanla başka halklar için, ötekileştirilmiş bireyler için kamçı haline gelir. Yazıyı baştan sona okumadım biliyorum ki (daha önce Fetullah Gülenin birçok röportajını okudum, ayrcıa 1993 ve 97 yılları arasındaki kendi sesinden kasetlerini de otobüs yolculuklarında dinledim) içine islamique sos katılmış yağlı urgan milliyetçiliğinden ziyade yağlı urganı çekecek az müslüman az türkçü bir uslup hakim. Yazıdaki içeriği eleştiri konusu yapıp paragraf paragraf açmayı bile zaman kaybı görüyorum. Kavimleşme, halklaşma, uluslaşma vs vs vs gibi olguların tarihsel süreç içindeki gelişimini iyi cilalanmış birkaç dindar söylemle tarihsel gerçeğin inkarı üzerine kurulmuş bir yazı gibi duruyor. Eğer milliyetçilik iyi okunursa görülecektir ki bir ayağı küreselleşmedir, bir ayağı içe kapanmacadır… Bu konuyu uzun uzadıya yazmaycağım, ne demek istedğim anlaşılıyor; bugün ülkedeki kampalşama da bunun eseri, laik-ulusalcılarla islamique ulusalcılar çatışması… Eğer Fetullah Gülen’in Kürt bölgelerindeki cemaatleşmesi iyi okunursa arka planında kemalist devlete muazzam bir hizmetin olduğu görülecektir. Kürtlerin tarihsel sosyolojik varlıklarına saygı değil, onları kemalizmin dini kullanma biçimiyle soft kürt yaratarak eritme maksadı söz konusu…Şu ülkede, bu ülkede Türkçe öğretiliyormuş, öğretilsin efendim bir sakıncası yok:) o zaman İngilizce’yi bizim öğrenmemizi nasıl açıklayacağız? Ayrıca başka ülkelerde dilinizin konuşulmasını, yaygınlaşamsını istiyorsanız böyle soft islam ve fantastik Türkçülükle bunu yapamayacağınızı çok iyi biliyorsunuz, emperyal bir ekonominiz yoksa ağzınızla kuş tutsanız da dili yaygınlaşatıramsınız, Uganda’da öğreniliyormuş, öğrenilsin efendim fantastik bir öğrnemedir bu:) Yüzyıldır Kürtlere öğretilemedi Ruandalılar mı öğrenecek:) Bir de Fetullah Gülen’in Alevilere karşı soft-hoşgörüsü bile yoktur, bundan emin olunuz, hoşgörü, sanırım hedele hödele diyerek bir onların varlığına yönelik her türlü kemalist inkarı meşru saymak değildir. Bir de cemaat üslubunu Zaman gazetesi, Samanyolu tv gibi yayınalrdan biliyoruz, mesela kendiliğinden yanmış, işte öylesine yangın çıkmış bir madımak hoteli ve kendi kendilerini yakan bir grup ucube, çılgın aydın hikayesi komplo teorisi mi? yoksa… Yine Çağdaş Yaşamı Destekleme Derneğinden burs alan Kürt öğreniclerin öğrencilik halleri devam ettiği halde mahkemlerde haklarında kesinleşmiş kararlar olmamasına rağmen Zaman gazetesi araclığıyla PKK’li öğrencilere burs vs gibi yalanları nasıl Gülen Efendi’nin soft milliyetçiliğinden uzak tutacaksınız? Her bir 1 Mayıs’ta onlarca insanın joplanmasından ziyade, insan onurundan ziyade kırılan banka camları ve sökülen kaldırım taşlarını, ezilen birkaç yapay çiçeği İslamın hangi hoşgörüsüyle açıklaycaktır Fetullah Gülen ya da siz onun milliyetçi olmadığını iddia eden değerli editör ve yazarlarımız?

  19. Yazan:Mévandar Tarih: Eki 14, 2009 | Reply

    Irkçılığa (asabiyyeye) çağıran Bizden değildir; ırkçılık için savaşan Bizden değildir; ırkçılık üzere, asabiyye uğruna ölen Bizden değildir.” (Müslim, İmâre 53, 57, hadis no: 1850; Ebû Dâvud, Edeb 121; İbn Mâce, Fiten 7, hadis no: 3948; Nesâî, Tahrim 27, 28)

    “Asabiyet (kavmiyetçilik) dâvâsına kalkan, onu yaymaya çalışan, bu dâvâ yolunda mücâdeleye girişen Bizden değildir.” (Ebû Dâvud, Edeb 112)

    ….

    Vasîle bin el-Eskâ (r.a.) anlatıyor: “Ben, ‘Yâ Rasûlallah! Adamın kendi kavmine bir zulüm üzerine yardım etmesi asabiyetten (ırkçılıktan) mıdır?’ diye sordum. Hz. Peygamber (s.a.s.): “Evet” buyurdu.” (İbn Mâce, Fiten 7, hadis no: 3949; Ebû Dâvud, Edeb 121, hadis no: 5119; Ahmed bin Hanbel, 4/107, 160)

    …..

  20. Yazan:ayyüzlüm Tarih: Eki 14, 2009 | Reply

    Sayın Cemal Cemal Kardeşim

    “Kur’an” harfleriyle ilgili 10 kelime geçiyor.
    dahası koskoca yazıda bir tane AYET örnek olarak söylenmemiş/yazılmamış. Vahiy yok. Yoksa cemaat vahiyden uzaklaştırılmaya mı çalışılıyor?

    “Elyevme ekmeltü leküm dineküm ve etmemtü aleykum ni’meti ve radiytü lekümül islame dina” (Bugün sizin için dininizi kemale erdirdim. Size nimetimi tamamladım ve sizin için din olarak İslâm’ı seçtim) Maide suresi3

    Yazıyı okursanız hadisi şerifte var. Ve videonun sonunda üzüntü ve hıçkırıktan yarım kalan bir de dua.

    Sevgili Cemalcemal kardeşim yazıyı okuduğunuza emin misiniz?

    Kaldı ki konusu milliyetçilik ve vatan sevgisi olan bir konuda, vatandan, milletten bahsetmek kadar daha doğal ne olabilir ki…

    Hadi onu da geçtim. Fethullah Hocaefendinin yüzlerce kitabı, yüzlerce vaazı; ayetlerden ve hadislerden bahsediyor. Herhalde Cin Ali’nin maceralarını anlatmıyordur.

    Tartışmaya faydalı olabilmek adına sizce, ne, nasıl olmalıdır? Yani olması gerekenler nelerdir ve olmaması gerekenler nelerdir?
    Ve bu uğurda ne gibi çalışmalar yaptınız?
    Bizi aydınlatırsanız sevinirim.

    Niyet okuma değil, kalplerin açığa çıkması.

    Anlıyorum, sadece niyet değil, kalp okuma kabiliyetiniz de var:)

    Dediğimiz gibi Kurandan/vahiyden uzaklaşan milliyetçiliğe doğru gider.

    Dediğinize katılıyorum… ama eksik. Maneviyat eksikliğinden gelen bu boşluk, başka farazi şeylerle de dolabilir.(Cinsel sapkınlık, uyuşturucu bağımlılığı vs…) Gerçek olan şu ki, o boşluk mutlaka dolar.

    Birde bu yazı nasıl mahyaların tartışıldığı döneme dek geldi? Bu yazıda mahyalarla ilgili bir kabul mü red mi var? %51 kabül gibi görüyorum. Aksi yönde tabanda bir değişiklik yok.

    Bu kadarına da pes diyorum artık. Videonun yayına giriş tarihine bakarsanız, içinizdeki bütün paranoyaların yavaş yavaş eridiğini hissedebilirsiniz.

    Hoca Efendiden biraz dikkatli olmasını beklememiz hakkımız diye düşünüyorum.

    Yine size katılıyorum. Elbette hakkınız. Bu hakkı alabilmeniz için, bamtelinde yayınlanan yüzlerce videoyu ve hocaefendinin yüzlerce kitabını tavsiye ederim.

    Cemalcemal kardeşim, suçlama yerine anlamaya gayret göstermeniz ya da çözüme yönelik fikirlerinizi beyan etmeniz daha sağlıklı bir zemin ve sinerji doğuracaktır kanısındayım.

    Saygılarımla…

  21. Yazan:MY Tarih: Eki 14, 2009 | Reply

    Cengiz Bey Selamlar,

    öncelikle çaba harcayip yazdiginiz özenli yorum için tesekkürler. ilk yarisindaki teorik analizleri daha çok sevdim, ikinci yarisinda biraz “seviyorum-sevmiyorum” buldum ama yaniliyor olabilirim :)) ben de niyet okumaya baslamasam iyi olur.

    “… milliyetçilikleri kategroize ederek içinizdeki millici kamçılardan kurtulamasınız. O kamçılar böyle soft söylemlerle gelişir zamanla başka halklar için, ötekileştirilmiş bireyler için kamçı haline gelir….” (CM)

    buradaki tespitiniz çok dogru, soft milliyetçilik eninde sonunda HARD bir hale geçebilir, toplumun maruz kaldigi baskilara bagli. Soft milliyetçilik yasatilir ve yayginlasirsa mesela bir savas ya da ekonomik kriz döneminde sertlesecek, irkçi bir harekete dönüsecektir.

    Ancak Gülen sanki zaten IRKçI ve DEVLETin gaz vermesiyle kurumsallasmis olan bir milliyetçiligi kanalize etmeye çalisiyor gibi. Yani yatagindan tasmis bir nehrin önüne set çekemezsiniz ama yeni kanallar açarak zarar vermesine engel olabilirsiniz. Belki de BBP gibi yolunu kaybetmis insanlari kanat altina almaya gayret ediyor ve Türkiye için(!) Ermenileri öldürmek yerine Türkiye için (/ Türk milleti için / üstün(!) Türk IRKI için ) agaç dikmek, okul açmak… vb projelere çekiyor onlari? bu sadece bir varsayim tabi.

    Ëger dogruysa bu söylem insan vicdanina aykiri, Islam’a da aykiri. Stratejik olarak yanlis, taktik olarak dogru. Biçak sirti gibi bir yerdeyiz, ya gerçegi bütün çiplakligiyla milliyetçilerin yüzüne vuracagiz ve onlari daha da içe kapanmaya, siddete itecegiz. Veya alttan alip sirt sivazlayacagiz, “evet sen üstün
    bir IRKIN çocugusun ama ötekileri yumruklamana gerek yok, gel beraber okuma-yazma kursu açalim, gel beraber oturdugumuz sokagi temizleyelim, Türk IRKININ sokagi öteki IRKLARIN sokagindan temiz olsun”
    filan diyecegiz. Dedim ya Biçak sirti, Biçak sirti :))

    “… Eğer milliyetçilik iyi okunursa görülecektir ki bir ayağı küreselleşmedir, bir ayağı içe kapanmacadır… “(CM)

    bu da çok önemli bir tespit, kismen Gülen de bunu söylüyor, içe kapanmaya karsi. Sunus kisminin sonunda dikkatimi çeken fikirler kisminda kisa bir alinti yaptim o sözlerden.

    Kürtçülük konusuna gelince. Sanirim fikirlerimiz ayriliyor. Kürt millietçiligi ve buna bagli Marxist(!) Siddet özünde Atatürkist Türk Milliyetçiligine karsi dogmus bir tepkidir. PKK yöntemleri kismen Troçkist/Maoist olan bir örgüt. Ama basariya ulassaydi yani devletlesseydi Atatürkist-Stalinizme yönelmeyi hedeflemisti. (Bkz. PKK… Ters giden nedir? Bundan sonra nereye?) Ideolojik olarak da Kürt milliyetçiligine yaslandilar. Gerçekte burada da bir çeliski yok. Zira sözde evrensel Komünizm de sik sik iç düsman tarif etmis, rus milliyetçiligi ve yahudi düsmanligi yapmistir. Atatürkist-Stalinist bir Kürdistan kursalardi Zaza, Kirmanci, Sorani, Arap, Türk… bütün bölge kimlikleri “laik, milliyetçi makbul Kürt” potasinda eritilecekti.

    Gülen tipki Türkmilliyetçilerine yaptigi gibi Kürt milliyetçilerine de bir alternatif sunuyor gibi geliyor bana. “Evet Kürtsünüz ama Kürtlük için ölmek/öldürmek disinda da bir seyler yapabilirsiniz” diyor. Samanyolu TV ve Zaman gibi organlara gelince. Bütün Gülen hareketinin tek bir merkezden yönetilmesinin mümkün olmadigini düsünüyorum. Bütçe, doktrin, program, eylem… her neyse, bunlarin Ankara bürokrasisine benzer agir kontrol mekanizmalariyla yönetilmesi imkansiz. Bence çok daha daGitik (=distributed / matrix) tipi bir organisazyon var. Bu sebeple kimi tutarsizliklar da görünebiliyor. Ama bu tip organizasyonlarin gücü bildiginiz gibi esnek, çabuk uyum saglayan ve kolay kolay alt edilemeyen sekilde olusmalari.

    Tekrar tesekkürler fikirlerinizi bizimle paylastiginiz için.

    Saygilar

  22. Yazan:rüştü hacıoğlu Tarih: Eki 14, 2009 | Reply

    “…Humeyni gibi Islam aleminin yüz karasi liderlere gelince…”

    bu tip tespitlerin dayandığı verilerin doğru-yanlışlığından ziyade, bu hükmün verilmesini kolaylaştıran verileri üreten çalışmaların yöntemi oldum olası ilgimi çekmiştir.

    yani, “Islam aleminin yüz karası” olmak suçunu belirlemede/ölçmede kullanılan kriter ve yöntemle ırk tespiti yada “vatanhaini” tespitinde kullanılan yöntem/metod/usül nedir ve kimlerin tekelinde değerlendirmeye tabi tutulmaktadır?

  23. Yazan:cengiz maçoğlu Tarih: Eki 14, 2009 | Reply

    Sevgili Mehmet yılmaz;
    Yumuşak üslubunuzu takdir ediyorum. Kürtçülüğün varacağı son nokta elbette koyu bir Stalinciliktir ya da Atatürk’ün Kürt versiyonu olur. Ya da ne idüğü belirsiz bir devletçilik, laiklik vs vs vs… Bunu politik öngörümüzden harektle söylüyoruz. Ama böyle olacağı kesin değildir. Kürdistanda insan öldürmeyi( PKK ya da Devlet farkmaz)kalın çizgilerle savunan iki anlayış da dinle terbiye edilemez kanısındayım. Çiçek yetiştirmek, ağaç dikmekle edilemeyeceği gibi… Gülen’in enetelektüel çevresinde kültürlere, siyasal görüşlere, başka dinsel kimliklere saygının geliştiğine eminim, ama Gülen’in asıl mesajı daha avam olan müslümanlaradır sanırım. Tarihini yanlış hatırlamıyorsam 2003 ya da 2004 olacak, Milliyet gazetesinde yayınlanan bir röportajında satır arasında ” Peygamber Mekke’ye girdğinde kimsenin burnu kanamdı.” diye bir tespitte bulunmuştu. Çok hoş bu, peygamberin kesinlikle burun kanatmak için Mekke’ye girmediğinden adım gibi eminim, ama Gülen hoca bunu söylerken ABD’nin Irak’ girişini örneklemek adına söylüyordu. ABD’lilere az kan akıtın ama girin mesajı veriyordu, bu mesaj üzerinden işgali haklı kılan bir gerekçe çıkıyor ortaya. İnanın Gülen Hoca fikrine karşıtlığım sevip sevmeme üzerine değil; çok daha anlamlı, çok daha eleştirel okuyorum bu tip konuları… Bir de Dostoyevski’den söz ederken onun sadece hapis yıllarından sonra yaşlılığına denk gelen dindarlığını Dostoyevski’nin tüm edebi ve politik kişiliği önüne koymuş olursanız yanlış saptamalarda bulunmuş olursunuz ya da eksik…
    Ayrıca laiklik(bugünkü kemalist dandik laiklilk değil elbett, hatta Fransız seculerizmi de değil) daha kapsayıcı daha yapısalcı bir laiklik Kürtler için vazgeçilşmez bir üst yapıdır. Kürtler daha çok inanşlı topluluklardan meydana gelmişlerdir, aydınlanmanın temeline post modern laiklik konursa ancak insani normlar kazanırlar diye düşünüyorum. Ama başörtüsü takanı dışlayan değil, tarikatı, medreseyi dışlayan değil onalrın kendi kültürlerini zenginleştirecek tedbirler alan koruyacak tedbirler alan bir laiklik, devletin inanışlar arasında hakem olduğu, bir laiklikten söz ediyorum…Neyse mevzu derin ben yine de ikna olmadım cemaatin ırkçı olmadığına:))

  24. Yazan:benden demesi Tarih: Eki 14, 2009 | Reply

    cemaatin ırkçılığı su götürmez. Arjantin’den Uganda’ya, Asya steplerinden kuzey Avrupa’a yayılan ve “oraların insanını” da içine katmayı hedefleyen bir ırkçı bir anlayış!

    Lakin diğer ırkçı anlayışlarınki gibi küçük olsun benim olsun ayrımcılığıyla değil, tüm dünya benim olsun kucaklayıcılığıyla hareket ediyorlar.İlginç.

    sahi ırkçılık dediğin nerede başlar nerede biter. ırkçı hasletler tavırlar,nelerdir? bunların gülen hareketiyle örtüşen yönleri nelerdir. bilen varsa konuyu daha da açsın istifade edelim.

  25. Yazan:arif Tarih: Eki 14, 2009 | Reply

    Dikkatimi çeken, bazı kişi ve kurumlar etrafında, düşmanlık boyutuna varan fikri tezatlıklar ortaya çıkıyor. Bunlardan geçmişte masonluk ön plandaydı örneğin. Bugün için Gülen cemaati. Eski statükonun gerek siyasi gerekse ekonomik ayağında, İstanbul dükalığı yani Rotaryenler, lionslar ağırlıktaydı. Bunların elit eğitim kurumları da vardı. İstanbul, Ankara ve İzmir odaklıydılar. Milli olmayan bir dinamiğe dayansalarda ne hikmetse dışa yönelmezler, sadece iç pazarı kazıklarlardı. Şimdi Anadolu sermayesi, dışa açılıyor ve iç pazara rekabetçi firmalar kazandırıyor. Cemaatin Tuskon ve benzeri yapılarla ekonomide de, özellikle dışa açılma etkinlikleri malum. Okulları ise tüm Anadoluya ve dünyaya yayılmış halde. Eski statükonun ki buna rahatlıkla Kemalizm denebilir- Masonik bir yapıdır bu Kemalizm ve Atatürk ile isim harici bir illiyeti yoktur. İnönü, Peker, Şükrü Kaya çizgisidir ve Atatürk ile kavgalıdır- Cemaatin dünyaya açılma tutumu milliyetçilik boyutu da olan, Küresel bir harekettir. Milliyetçilik boyutu vardır zira en hafifinden bu okullar Türk okulları diye anılıyor.Birde eski statükonun bazı İslamcı söylemler üzerinden manevra yaptığı bilinen bir husustur. islamcı söylem üzerinden Erdoğanın yıpratılması hedeflenebilir. fettullah Gülen cemaatinin İslamcı olmadığı tezi bu hazırlığa zemin hazırlama gayreti gibi görünüyor…Erdoğan Milli görüşçü diye eleştiriliyordu ilk başlarda, ancak bildiğim kadarıyla Gülen hareketi ile milli görüş çizgisi çok farklıdırlar. Bugün gelinen son noktada, Gülen cemaati eski statükonun devamına karşıdır. Eski statükocular başka kapıya…

  26. Yazan:MY Tarih: Eki 14, 2009 | Reply

    Rüstü Bey,

    “AYETULLAH” diye nick kullanan bir adama sadece “Islam’in yüz karasi” denmez, ayni zamanda DELi denir. “Islâmî devrim yapacam” diye sah ile beraber bir ülkeyi deviren, zavalli iranlilari da bu enkazin altinda birakan Humeyni’ye ne desek azdir. Humeyni’yi Iran’a getiren uçagin kuyrugundaki sembole bakin, çok sasiracaksiniz.

    Iran Atatürkist Türkiye’nin islamist(!) bir simetrisidir. “Halki kendi haline birakirsan ya davulcuya varir ya da zurnaciya” diyerek iyi-kötü ayrimini, vicdani kurumsallastiran bir devletten bahsediyoruz. Kadinlarin giyecekleri çarsafin rengine, bisiklete binip binemeyecegine, insanlarin dinleyecegi müzige kadar bir çok seye devletin karar verdigi bir devlet bu.

    Bu devleti kuran devrimi yapan “AYETULLAH” nickli sahis ölünce onun yerini alanlar da ayni nicki kullaniyor simdi. Tipki Vatikancilar gibi “hata yapmaz, hesap vermez” ilan ettiler kendilerini. Artik ALLAH’a ihtiyaçlari kalmadi(!) Kendi tanrilarini atadilar.

    Zavalli Iran bir asir kaybetti. çikardigi ham petrolü dahi isleyemezken nükleer silah yarisinda! Depremzedeler yillardir yardim bekliyor, hükümetin umrunda degil. Tahran’daki benzin kuyruklarindan, karaborsadan haberiniz var mi sizin? Birakin benzini, devletin izni olmadan pirinç bile ithal edemiyorsunuz. Ticaret hayati AYETULLAH(!) denen tiplerin agir bürokrasisi altinda eziliyor.

    Evet, Humeyni denen deli Islam’in yüz karasidir. Günaydin. Bugün 14 Ekim 2009, Derin Düsünce iyi günler diler 🙂

  27. Yazan:kuvvetlemuhtemel Tarih: Eki 14, 2009 | Reply

    Aslını söylemek gerekirse; Bu tür ırkçılık hareketlerinde çözüm din olabilir. Hatta dahada içten söylemek gerekirse (cesurca) ümmet bilinci bütün etnik milliyet sorunlarını çözen üst bir çatıdır. Lakin bunu söylerken bu aralar ilgili olduğum sol ile çelişkim var mı? Evet belkide böyle. Lakin bu yüzden sınıfsız toplum bilincininde sadece İslam’la olabileceğini söylüyorum ve bu yüzden müslüman sol gibi deli saçması bir fikriyatı savunuyorum..

    Kürt hareketi tamamen sosyalist ve diyalektik materyalime inanan bir hareket olsaydı belkide din konusundaki birleştirici eleştiri dahada kesinlik kazanırdı. Yani dinin birleştirmede sadece müslüman kaynaklı tutumu rahatsız ediyor belkide.

    Bende böyle düşünüyordum. Lakin beynimdeki sol teorik kalıntılar her insana eşit muameleyi savunur ve ırki kabul etmez iken, İslam yahudi ve hristiyana değil sadece müslüman müslümana kardeştir diyordu. Anladımki müslüman (tam anlamda ehli sünnet) sınıfsız toplum bilincindeki insna kadar ahlaklı ve çıkarsız olduğundna müslüman müslümanın kardeşi..

    Düşünün ki sosyalist bir ploreterya diktatörlüğünden kominizm ve sınıfsız topluma geçtiniz. Lakin Hitler vs gibi bir faşist olsa ve onunla ne kadar bu bilinçle konuşup ortak noktada buluşabilirsiniz. İşte bu yüzdendir ki hepimiz müslümanız derken birdaha düşünmeliyiz. Kaçta kaçımız tam bir hoşgörü ve adalet timsali?

  28. Yazan:cengiz maçoğlu Tarih: Eki 14, 2009 | Reply

    Yazan:benden demesi Tarih: Eki 14, 2009 | Reply

    cemaatin ırkçılığı su götürmez. Arjantin’den Uganda’ya, Asya steplerinden kuzey Avrupa’a yayılan ve “oraların insanını” da içine katmayı hedefleyen bir ırkçı bir anlayış!

    Bu misyonerci yaklaşım ırkçılığın bir başka yönüdür, bakınız Pakistan’da Hindistan’da İngilizler, İncilin sofistike yorumuyla kardeşlik, kapsayıcılık edebiyatı yaparken, İngiltere’de Pakistanlılar kori yedikleri için pislik olarak görünürler… Bu minik bir ayrıntı. İçerde Kürtler için Gülen cemaati kardeşlik edebiyatı yaparken devletin 30 yıldır estirdiği terörü, Kürtlerin imhasına yönelik geliştirdiği operasyonları hep onaylamıştır. Onaylayacaktır da… Çünkü cemaat dili içerde diken, dışarda gül tadındadır. Osmanlıcılıkla da Umberto Eco’nun “kök-faşizm” saptamalarıyla örtüşmektedir. Faşizm ve ırkçı teorinin içinde dinden, diyanetten yararlanma, olağanüstü kişilikler yaratarak bundan jargon olarak faydalanma bir düşünce biçimidir. Türkçü teorilerin birkaç İslam menkıbesi yerleştirerek yapılan bir ırkçılık söz konusu…Yavuz Sultan Selim’in İran seferlerini yüceltmek bunun adına İslam demek bana az abest geliyord doğrusu. Kenan Evren’in din derslerini zorunlu kılmasından ötürü Evren Paşa’ya cennet müjdesi vermek de komedi tabi:) Binlerce insanın ahını, acısını görmezden gelip Evren’i sempatik gösteren Hoca efendiydi sanırım… Plan yaptı diye birkaç subayı elbette yermek gerekir, ama öteden beri ötekilere yöenlik yapılan yüzyıllık planları gömezden gelip Ruanda’ya okul yapıyorum Türklüğü yayıyorum, İslamı götürüyorum demek tüm bunları aklar mı? Bence aklamaz…

  29. Yazan:arif Tarih: Eki 14, 2009 | Reply

    Mehmet bey, Kemalizm yerine Atatürkist tanımını kullanmanız ilginç. Kemalizm malum Atatürk sonrası-İnönü,Peker,Kaya-faşizminin Atatürkü putlaştırıp etkisizleştirme gayreti yanı sıra, onun prestiji sayesinde mandacı vesayeti yerleştirme hokkabazlığıdır. Buna dikkat çekmemdeki gaye, bunun basit bir teorik soyutlamanın ötesinde, pratik politik sonuçları olmasıdır. Gerçekten Mustafa Kemal’e saygı duyan hem nitelikçe güçlü, hemde sayıca önemlibir kitle var. Bunları manüple edebilir olmak hususunda dikkatli olmak gerekmez mi? Bu hassas konu eski statükonun çok kaşıdığı bir konudur. Atilla Yayla bu adam sözcüğünü Avrupalılar adına söylemişken bile Doğan medyasının lincine uğradı ve AKP de o zaman bu olaya hiç bulaşmadı. Bu AKP nin korkaklığı olarak adlandırılsada, bence politikada ustalaşmış olduklarının göstergesidir. Elbette vicdanımız ne derse o, gerisinin canı cehenneme diyebiliriz ama, ülkenin, hatta artık bölge ve dünyanın dengeleri üzerindeki hassasiyetleri de gözetme noktasında bir seyirde olduğumuzu hesap etmeliyiz. İran konusunda haklısınız. Muhteşem fars kültürünün üzerine, İrfani geleneği de ekleyince, bugünkü lümpen sığlık yakışık almıyor. Üslup sizin ama yinede cemaati olan herkese saygılı olmak gerekir. Mesela Kuran bize, müşriklerin putlarına bile hakaret etmemeyi tavsiye ediyor. Zira onlarda sizin Allah’ınıza aynı çirkinlikte dil uzatabilirler diyor. Bu siteyi idare ve idame ettirmek gibi saygın bir çabadan dolayı sizi kutlarım, bu küçük eleştiriyide yorumcu hakkı olarak görün. Selamlar…

  30. Yazan:kuvvetlemuhtemel Tarih: Eki 14, 2009 | Reply

    “Türklüğü yayıyorum, İslamı götürüyorum demek tüm bunları aklar mı? Bence aklamaz…”

    Demokrasiden bahsettin demokrasi misyonerisin, hristiyanlık ve yahudilikten asla bahsedemessin. Atatürk’ü azına aldınmı kemalist bir faşistsin. Biraz radikal söylemli ayetleri söylersen İran’cısın. Fethullah Hoca mı aman ha! O bir misyoner değil mi?

    Belkide O tebliğ vazifesinin asırdaki tek temsilcisi,önderi.. Lakin bunu anlatmak zor.

  31. Yazan:rüştü hacıoğlu Tarih: Eki 14, 2009 | Reply

    mehmet bey;

    edindiğiniz veriler şah döneminden kalmış olmasın?

  32. Yazan:benden demesi Tarih: Eki 14, 2009 | Reply

    cengiz maçoğlu: Bu misyonerci yaklaşım ırkçılığın bir başka yönüdür.

    cengiz bey beğenmediğimiz anayasamızda bile evrensel bazı ilkeler var. mesela 24,25,26.maddeler din ve vicdan hürriyeti,düşünce ve kanat oluşturma ve bunu yayma hürriyeti gibi temel haklar yer alır. siz bu hakları ırkçılıkla bağdaştırıyorsanız neye göre insanlar bu hak ve özgürlükleri kullanacaklar?

    insanların düşünme,kanaat oluşturma ve inandıklarını başkalarına propaganda etme haklarını ırkçılık iddiasına toslatırsak tipik bir yasakçı kafalılık ve o eleştirdiğimiz türden bir ırkçılığı bizzat yapmış olmaz mıyız?

    kürtlerin imhasını onaylamak demişsiniz. sanki kürde zulmeden zihniyet sünniye,aleviye,sağcıya,solcuya,gayrimüslime zulmemtmemiş, rahat bırakmış gibi klasik dönem siyasetçileri gibi karşı kutup olarak gördüklerinizi suçlama eğilimine girmişsiniz. o zaman siz de geçmişinizde nurculara,nakşibendilere yada sağdan diğer fikir adamlarına yapılanları onaylmış mıydınız?

    Gülen’i Evren’i sempatik göstermek gibi bir şeyle de itham etmişsiniz ki bana göre bu da tümden yanlış. çünkü din ve din adamı ölmediği sürece herkesi kazanmaya çalışır. dinde çıkmayan candan ümit kesilmez. din adamının bunu yapmasında kimsenin geçmişini aklama gibi bir gaye de yoktur. işte cuntacı emeklilerin hali…ülkeyi batırmak için hala neler neler yaptıkları ergenekon davasıyla bir bir ortaya çıkmıyor mu. bu nüfuzlu adamları bir din adamının hayra kanalize etmeye çalışmasının sizce ne mahzuru var? ayrıca gülen ve yandaşlarının 12 eylül ve evren konusunda tavırları gayet nettir. biraz daha derinlemesine araştırmalısınız.

  33. Yazan:cb Tarih: Eki 14, 2009 | Reply

    mehmet bey,

    mesajınızı okuyunca çok şaşırdım,bir daha bir daha okudum,ben sanırım yanlış anladım ?

    Humeyni’yi bu kadar çabuk harcayacağınızı hiç düşünmezdim.ben iran devrimini oluş süreci açısından destekliyorum,bunun dindar olmamla alaksı olmasından çok iran islam devriminin sivil bir devrim olması,şah yönetiminin zulmüne tepki olması,tepeden tavana gelen bir devrim olmasıdır.(yoksa devrim mantığı bana oldum olsaı ters)ayrıca tr’de bir kısım yaftacı kitlenin ‘şeriat’ yakıştırması,yaftalaması gibi saçmalıklar olmasına rağmen,iran islam devrimi bence islamın tr’de yaşanması adına çok iyi bir dalgalanma yaratmıştır.yani din açısından tr islamına olumlu etkisi olduğunu düşünüyorum.

    gelen süreçte ise yani humeyni ve sonrası döneme bakarsak maalesef insanın eline güç dediğimiz şey pek yakışmıyor,güce sahip olduğumuzda biz biz olmaktan çıkıp,başka birşey oluyoruz.işte o kısmen zulmün yaşandığı süreç maalesef bunun sonucudur.bugün ise irandaki baş açma yasağı gibi yasaklar ise elbet savunulamaz.

    ha bir de keşke o devrim daha önce gerçekleşseydi de ali şeriati gibi bir entelektüel şehid edilmeseydi.

  34. Yazan:cb Tarih: Eki 14, 2009 | Reply

    ek olarak ;

    irandan yeni gelen arkadaşımın ahmedi nejat’ın türkçe konuşmaktan,türkçe yayınlara kadar bir çok yasak getirdiğini anlatması faşistçe geldiyse bile yine nejat’ın israil’e ‘asıl ırkçı sizsiniz’ dediği konuşmayı içimin yağları eriyerek izlediğimide belirteyim.

  35. Yazan:cb Tarih: Eki 14, 2009 | Reply

    yazıya da hakkını vereyim ;

    tek türkiye dizisi gibi ucuz kahramanlık yapan,kürtlere neredeyse bidon kafalı muamalesi yapan dizileri kesinlikle tasvip etmiyorum,cemaate kan kaybettiriyor.lakin cemaatin ne bahsedildiği gibi ırkçı,ne vatan satan,ne misyoner,ne de ulusalcı uyduruğu hiçbir iftirayı hak etmediğini bilakis tebliğ noktasında çok güzel işler yaptığını düşünüyorum,hatta görüyorum,Allah razı olsun.Fetullah Gülen’i de çok seviyorum,Allah razı olsun,bu kadar !

  36. Yazan:MY Tarih: Eki 14, 2009 | Reply

    “Humeyni’yi bu kadar çabuk harcayacağınızı hiç düşünmezdim” (CB)

    Öncelikle sizin gibi bir Müslümanin “AYETULLAH” gibi nick kullananlara sempati duymasini yadirgadim 🙂

    bu konuyu verimli biçimde tartisabilmek için ULUS-DEVLET’lerin ve bunlari kuran DEVRiMLERiN arka planini incelemekte fayda var. Haddim olmayarak bir yazi dizisi tavsiye ediyorum, kisacik kolay okunan yazilar (ögünmek gibi olmasin :))

    Ulus devlet – Bölüm I: Ulus mu devlete aittir yoksa devlet mi ulusa?

    Ulus-devlet Bölüm II: Ulus-devlet ne kadar ulusal?

    Ulus devlet bölüm III: Humeyni Lenin’i döver mi?

    Ek olarak devrilen iran sahinin ADB-ing kuklasi oldugunu, bunu devirmek için ise Humeyni’nin kullanildigini unutmayalim.

    Humeyniden önce petrol anlasmalari British petrol ile imzalanirdi, humeyniden sonra TOTAL gibi fransiz firmalari aldi pazari. AYETULLAH degil de AYET-ül-Paris olabilirdi onun nicki.

    Humeyni basa geçtikten sonra bütün rakiplerini ve ona devrim için yardim etmis olan solculari filan asmasi ayrica düsündürücü.

    Humeyni amcami Iran’a getiren uçagin fotografi ise evlere senlik 🙂

    Kuklayi oynatan kuklacinin eli gözükmüs perdenin arkasindan, uçak AIR FRANCE’a ait.

    Yani Fransa’nin ulusal hava yollarina. Neden? Ayet-ül-Paris Humeyni yillardir Paris’te
    yasiyordu ve efendilerinden emir bekliyordu da ondan.

    Iran’in darbeler, suikastler, isgallerle dolu yakin tarihini inceleyin, tavsiye ederim.

    Humeyni'nin efendisi Fransa'nin uçagi arkada

    bir baska resim

  37. Yazan:cb Tarih: Eki 14, 2009 | Reply

    mehmet bey,

    fetullah gülen’in abd’nin adamı olduğuna sık sık atıfta ve vurguda bulunan buna ek olarak abd’de rahat rahat yaşamasını orada eğitim kurumları açmasınında örnek olarak verildiğini düşünürsek ve konu başlığı fetullah gülen olan bir yazıda sizin humeyni için bahsettiğiniz komplo teorileri oldukça ‘şık’ durmuş.ne yapayım şimdi ben de fetullah gülen ile papanın resimlerini mi ekleyeyim?fetullah gülen için abdnin adamı demek ne kadar doğru ise humeyni için bunları söylemek o denli doğrudur.

    bu size ve fikirlerinize çok değer veren kardeşiniz,size bir okuma tavsiye edemeyecek kadar cahil,ne yaparsınız?

  38. Yazan:eg Tarih: Eki 14, 2009 | Reply

    mehmetçim kısa bir girip çıkayım:))

    ayetullahlık şia fıkhına ait bir ilim derecesinin adıdır. şii olup olmama ya da şia fıkhına eleştiri yapma gereği olup olmaması bir yana, bunun şiilerin bir kabulü olduğunu özellikle belirtmek gerekiyor. yani humeyni’ye ait birşey değil bu. bu tür ayetullahlığın islamla bağdaşıp bağdaşmayacağı da ayrı bir problemdir ve çok uzun bir tartışmayı gerektirir.

    benim humeyni ile ilgili kısa bir görüşüm şöyle olabilir. humeyni’yi lenin’e benzetirim. her ikisi de yapılan devrimin aynı zamanda çok derin entelektüel önderleriydiler. ama her ikisi de devrim denen şeyin tabii sonuçları oldular aynı zamanda. ben de bu konuda cemile hanıma katılıyorum. humeyni islam dininin şia yorumu konusundaki bilgisi ve önemi açısından, entelektüel derinliği açısından (iran sineması büyük oranda humeyninin verdiği önemle bu derece büyük bir sinema olmuştur mesela), lenin’in sosyalizm için taşıdığı anlam kadar önemli bir konumdadır. ama devrimler ilk önce kendi liderlerinin entelektüel derinliğini, sonra da onlara umut bağlayanları yer bu da ayrı…

  39. Yazan:eg Tarih: Eki 14, 2009 | Reply

    “Yani Fransa’nin ulusal hava yollarina. Neden? Ayet-ül-Paris Humeyni yillardir Paris’te
    yasiyordu ve efendilerinden emir bekliyordu da ondan.”

    mehmet bu suçlamanın tonlaması çok kemalizm kokuyor valla benden söylemesi:)) onlar da herkesi birilerinden emir almak, bazı efendilere biat etmekle suçluyorlar ya, bence bu tür cümleleri kullanırken dikkatli olmak lazım…

  40. Yazan:MY Tarih: Eki 14, 2009 | Reply

    Enver hocam,

    Lenin benzetmesine ve ihtilallerin çocuklarini yemesine aynen katiliyorum. Siilerde Ayetullah kavrami olmasini ise kabul edemem. Bu Vatikanizm = Hz Isa’nin dini demek olur. Vatikan’daki sünnet çocugu kiyafetli adamalar da kendi kendilerini HATASIZ ilan ettiler bilmem hangi konsil sirasinda. Hz Isa gelse bunlari sopayla kovalar. Hakiki sii inancinin Iran’daki anlamda ayetullah kavramini kabul edebilecegine inananmiyorum. Arastirir bakariz. Olmazsa Iran bÿükelçisine filan da sorariz.

    Sevgili CB,

    F.Gülen’in ABD’de yasamasiyla Humeyni’nin Fransa’da yasamasindan yola çikarak KUKLA benzetmesi ve komplo teorisi vb yapilacagini tahmin etmistim ama senden beklemezdim :))

    ALLAH’a çok sükür gerçekte bu tuzaklara düsmeyecek kadar bilgili ve zeki bi insansin. “öyleyse hayat biberdir” mertebesine inmeden yolumuza devam edelim 🙂

    Aslina bakarsan Humeyni’yi yukari tasiyan güçlerin arasinda Yobaz Laik Iran sahindan bikmis bir halk vardi, bu dogru. Ama Humeynizm bir kaç bakimdan Kemalizm ile birebir örtüsür, Islam ile TABAN TABANA ZITTIR. çünkü her iki ideolojide de ViCDAN devlete transfer edilir, KURUMSALLASTIRILIR. Devlet “Kürtlerin köyünü yakin” derse yakilir. “Basörtülü insanlari üniversiteye sokmayin” derse sokulmaz. Kimse bundan rahatsiz olmaz. zira hem Kemalizme hem de Humeynizme göre:

    1) Halk aptaldir, kendisi için neyin iyi, neyin kötü oldugunu bilemez. (Kurtulus savasini kazanan anadolu insani ve sahi deviren iranlilar sanli tarihin bir parçasi olmuslardir bile)

    2) Halka iyi, kötü vs PUTSAL DEVLET tarafindan polis eliyle dayatilir. Iran’da ayetullah(!) majlis Türkiye’de ise anayasa mahkemesi bu görevi görür. bunlar INSAN ÜSTÜ, yari tanri yaratiklardir. Hata yapmaz, hesap vermezler. Dogurmamislardir, ve dogurulmamislardir, önlerindekini ve artlarindakini görürler, sen daha suç islemeden isleyecegini bilirler :))

    3) Makbul vatandas tarifi vardir. Türkiye’de basörtüsü yasagi, Iran’da saçini açma yasagi bu ÜST-AKIL sahibi tanrimsilar tarafindan yürütülür.

    4) Iran’da demokratimsi seçimler yapilir, millet meclisi seçilir. Ama meclisin yaptigi kanunlar Ayetullah(!) tayfasi tarafindan iptal edilebilir. Bizdeki 367 manyakligini ve parti kapamalari filan hatirla.

    Bu liste böyle uzar gider. Senin gibi benim de arkadaslarim var Iran’da. Bazisi basörtüsü yasagi yüzünden oraya gitmis okumaya. Hersey kötü degil tabi. çok iyi seyler var. Türkiye’deki bazi tabular orada yok. Egitim daha kolay ve ucuz. Kadin haklari bazi konularda Türkiye’den daha iyi korunuyor!

    Ama neticede bir ulus-devlet projesi var. Tektiplestirme, olmazsa ötekilestirme var. Siyonist düsman gürültüsüyle hükümetin hatalarini gizleme çabasi var. Var oglu var.

    Iran’daki aydinlarla da temasa geçtim. internet üzerinden siyaset konusmaya korkuyorlar. çok siki polis kontrolü var.

    Bir Müslümanin özleyecegi, özenecegi bir düzen degil Humeynizm.

    Sana önerdigim yazilari okursan çok sevinirim. Sonra yeniden konusuruz.

    Muhabbetle

  41. Yazan:eg Tarih: Eki 14, 2009 | Reply

    mehmetçim velayet-i fakih anlayışıdır ayetullahlığın temelinde olan görüş ve evet şiilerin en önemli alameti farikalarından olan “imamet” üzerine kurulmuştur. hakiki şii inancı dediğimiz şeyde imamet kavramı vardır ve velayet-i fakih de işte bu imamet üzerine kurulmuştur. ancak burada bir fark var. şia’ya göre sadece 12 imam masumdur. ayetullahlar değil…yani humeyni ile katolik papaları arasında bu yönde bir benzerlik yoktur.

  42. Yazan:MY Tarih: Eki 14, 2009 | Reply

    “Yani Fransa’nin ulusal hava yollarina. Neden? Ayet-ül-Paris Humeyni yillardir Paris’te
    yasiyordu ve efendilerinden emir bekliyordu da ondan.”

    mehmet bu suçlamanın tonlaması çok kemalizm kokuyor valla benden söylemesi:)) onlar da herkesi birilerinden emir almak, bazı efendilere biat etmekle suçluyorlar ya, bence bu tür cümleleri kullanırken dikkatli olmak lazım… (EG)

    Hayir hocam, Humeyniden önce ve sonra imzalanan petrol ve dogalgaz lisanslarinda ABD/ingiltere/fransa dagilimina bakarsan neden böyle konusutugumu göreceksin.

    fransa dünyanin her yerinde yapar bu tür operasyonlar. Afrika’da zirt pirt diktatör devirir, biliyorsun bunlari. Elmas, zümrüt… nerede hammadde varsa orada FR eliyle konmus diktatörler vardir. Bak Yeni Kaledonya’yi birakiyor mu FR? Neden? Nikel.

    çad ile libya arasinda bir kavga çikmisti 1980’lerde. Anlasmazliga sebebp olan bôlge sinirda çöllûk bir yerdi. FR çad’a yardim etti. demokrasi, insan haklari vb çigliklariyla. Sonradan ögrenildi ki (sansa bakin ki) o bölge uranyum bakimindan çok zenginmis. çad FR’ya bir sürü arama, çikarma lisansi verdi.

    raslantiya bakin ki FR’nin elektriginin %80’i nükleerdir.

    Komplo teorisi? yoo. Postkolonyalizm. Humeyni bunun masasidir. Haa iyi niyetliydi belki, entellektüel derinligi vardi belki… ama masanin üzerindeki sey Iranlilarin özgürlügü degildi. Eger Iran Sahi fransizlara biraz petrol koklatsaydi bugün onun çocuklari hüküm sürecekti. bu yani demek istedigim.

  43. Yazan:eg Tarih: Eki 14, 2009 | Reply

    mehmetçim tarih bir hakikat değil yorumdur. mesela senin anlattığın bu konulara ben şöyle bir yorum getirsem: “humeyni o sıralarda amerika’nın desteklediği şaha karşı bir başka güçle ittifak kurmayı tercih etti. bu hem kendi ülkesi için hem de halkı için belki de humeyni’nin(ve yandaşlarının) gördüğü en iyi çözümdü kim bilir?

    mesela geçen akşam süheyl batum (rasim de vardı programda)ermenistnal imzalanan protokolle ilgili öyle şeyler söyledi ki erdoğan abd ve rusya’nın adamı ve onlar ne derse onu yapıyor gibi anlaşıldı..şimdi yukarıdaki yorumlarla süheyl batum’un yorumları arasında çok bir fark yok. evet kolonyalizm var dünyada..muhtemelen iran için de olmuştur. ama her şeyi başından sonuna kadar “ülkesini satan bir adam” a bağlamak geçrekten çok kemalist bir yorum gibi geliyor bana…halbuki dünya siyaseti tek bilinmeyenli bir denklem değil, olmadı da hiçbir zaman…eğer yukarıdaki yorumunu kabul edersek, iran’ın bugün dünyadan soyutlanma tercihini de doğru kabul etmemiz gerekmez mi? iran bu aşamada kendisini sömürtmesin diye dünyada soyutlamıştır da diyebilir bir insan gayet tabii..

    bugün ülkedeki hangi kemalisti çevirirsen çevir, erdoğan konusunda, gül konusunda benzer cümleleri kuracaklardır. ülkeyi, kaynaklarını amerikaya satmaktan tutun da gideceği yere kadar gider bu…bu kadar basit midir bütün bu olaylar? hiç sanmıyorum

  44. Yazan:cb Tarih: Eki 15, 2009 | Reply

    mehmet abiciğim,

    ben zaten devrimin başından ve oluşum sürecinden kaynaklanan bir sempatimi dile getirdim ve sonrasında gelişen durumun vahimliğine de vurguda bulundum.iran’ın hem şimdi hem de son dönem humeyni durumu savunamam sanırım değil mi?

    zaten dikkat edersen tümüyle savunduğum bir humeyni yönetimi yok değil mi?

    bir de benim ilkokul öğretmenim ulusacıydı,laik ve kısmen kemalist,humeyni ile ilgili biz ilkokul öğrencilerine ‘doğru bir adam olsa o tabutu yerlerde yuvarlanmaz,öyle sürünmezdi’ gibi saçma sapan laflar etmişti,bilmem belki ben ozaman iran’ı haritada dahi bulamayacak kadar küçüktüm,o nedenle cenazesine belirli bir kimlik tarafından tükürülen birine iki kelam hakkaniyetli laf etmişiz çok mu?

    ayrıca senden beklemezdim demişsin,alınmalı mıyım?ben sana benden beklemeyeceğin birşey yapmam,nitekim yapmadım,yapsamıydım :))

    hayat biber olabilir,sen,özlem,aziz bey,enver bey,ekrem bey gibi dostlarımla ilişkilerim hayatın biber tadından çok uzak,bal-şeker bir şekilde gidiyoruz.zaten biber yedirdiğimiz ve yedireceğimiz çok adam varken 🙂

    bahsettiğin yazılardan okuduğum var,kalana da göz gezdiririm,üstüne yine konuşuruz.bahsettiğim isimler ile ilşkilerimde kırmaktan ya da kırılmaktan oldukça itina ederim.

    muhabbetle 🙂

  45. Yazan:eg Tarih: Eki 15, 2009 | Reply

    bu arada şunu belirteyim: ben de iran’ın bir tür kemalizm olduğunu düşünüyorum. ama ben fransa’nın da, ingiltere’nin de, almanya’nın da başka tür kemalizmlerden malul olduğunu düşünüyorum…bu yüzden sadece iranınkini değil fransanınkini, ingiltereninkini, amerikanınkini de eleştirmeyi elzem görüyorum…
    ben sadece mehmet’in humeyni üzerine genellemelerine karşı çıkıyorum. lenin’e aptal demek, satılmış demek, halkının iyiliğini istemeyen bir düzenbaz demek ne derece doğru ise humeyni’ye de o derece doğrudur. ama sonuç diktatörlük mü olmuştur? evet diktatörlük olmuştur…aynen liberal batının başka tür diktatörlükleri gibi…

  46. Yazan:özlem Tarih: Eki 15, 2009 | Reply

    Ya ben bu Humeyni tartışmalarını okumadım az sonra okuyacağım. Ama benim anladığım kadarı ile Mehmet Bey ayetullah kelimesini kelime manası ile almış onu da sadece Humeyniye özgü megaloman bir sıfat gibi kabul edip bu sıfat üzerinden de tepkide bulunmuş. Humeyni doğruydu yanlıştı tartışması bir tarafa orada hakkaniyeti elden bırakmamak açısından bir şey söylemek isterim. Ayetullah sıfatı şiilikte din adamlarının kazandığı bir makam. Aynı şeyh, şeyh-ul ekber gibi şiilik mezhebinde de fıkıh ve islam ilimleri tahsil edenlerin farklı aşamalarına işaret eden makamlar var. Mesela normal bir din alimi önce molla oluyor. Molla sıradan bir makam. Daha sonra belli bir eğitim ve şartları sağladıkça Hüccetül islam oluyor. Hüccetül islam daha derin meselelirnde daha itibar ettikleri din alimi demek. Ama ictihad yani din ile ilgili yeni bir konuda fetva verme yetkisine sahip değil. Sonra Ayetullahlık makamı gelir.Bu makamdakiler ictihad yetkisine sahiptir ve çok uzun yıllar eğitim, araştırma ve sınavlardan geçerek bu makama gelirler. İran’da da bir çok ayettullah vardır. Burada allah’ın ayeti olma sıfatının o kişinin şahsı için kullanıldığını sanmıyorum. Eleştirebilirsiniz bu tür bir hiyerarşiyi. Sünni gözü ile bakınca yadırgayabilirsiniz. Ama şunu söylemeliyim böyle bir yaklaşım son derece oryantalistçe ve aynı modernist insanın doğulu toplumlara gelip onların din, tarikat vs.b gibi işlerine bakıp küçümsemesine benzer. Türkiye mollalar,şeyhler,dervişler diyarı olamaz bu sözü hatırladınız mı?
    Bence eleştirdiğimiz toplumu biraz daha iyi tanımak gerekiyor diye düşünüyorum. Yani Humeyni yi eleştirmek istiyorsanız kendine ayetullah adı veren bir adam lafzı çok havada ve manasız kalır. Daha sağlam bilgilere ihtiyacınız var:)
    Tartışmanın diğer kısımlarını okuyunca belki yorumlarım.

  47. Yazan:celalcelal Tarih: Eki 15, 2009 | Reply

    Evet yazıda bir tane ayet varmış,özür dilerim. Ancak bu benim “vatanım senin vatanını döver mantığını” kaldıramıyor.
    Hocanın Bam teli kitabını vs cd sini okuyup dinleyip kurtlar vadici, ölümsüz kahramanlarcı, tek türkiyeci, devletçi osmanlıcı evliyacı tasavvufçu mevlanacı kurandan başka kitapları din edinici, başucuna malüm resmi asıcı, ya sev ya terk etçi olacağıma, kabirci türbeci, şehidci, vatancı ve şirk koşmamaya dikkat etmeyen biri olacağıma sadece Kuran okur sünneti uygularım bana yeter,
    Farz edinki yurt dışına Peygamberimiz okul açtı, tekrar ediyorum yurt dışında O’na huneyn savaşındaki kuzman, Peygamberimizin amcası ebu talip, edison yardım etse yani biri binasını yapsa biri öğrenci bulsa biri, elekriğini yapsa sonuçta onlar için ne var? Yukarıda bamteli kitab ve cd lerini okuyup dinleyen kişiler içinde hakeza ne var?Yurt dışına açılmakla ırkçılığın kalkmasının ne alakası var?
    Tabanınızı değiştirin diye çalışın diyoruz fena mı ediyoruz? Anlamazlıktan geliyorsunuz.

    Irkçılık yaratılışta Başlar, şeytan ben ateşten yaratıldım adem topraktan diyor deyip, mantık kuruyor,hatta mantık haklılık payı var gibi,
    Ya adem oğlu hepsi topraktan neyine vatancılık neyine türkçülük türkçecilik
    Irkçılık işitip itaat etmediğin her şeyi Kapsar…

  48. Yazan:özlem Tarih: Eki 15, 2009 | Reply

    Mehmet Bey İran’ın da Humeyni’nin de eleştirilecek çok şeyi var ama üzgünüm İran sürünüyor ekonomisi perişan oldu türü yorumlarda son derece yüzeysel ve bu ülkeyi hiç tanımadan batı dezenformasyonunun etkisi ile yapılmış yorumlar. Bu konuda iran seçimlerinin ertesinde Taraf gazetesinde üç dört gün yayınlanan nefis bir yazı dizisi vardı. Yazıyı hazırlayan kişi muhtemelen din sahibi bile değildi ama iran toplumunu çok yakından tanıyan oraya bir kaç günlük gidişlerle yetinmeyip son on yılda defalarca gitmiş her yerin dolaşmış ve uzun uzun kalmış birisi idi. Dışarıdan yapılan bu tür ekonomisi de şöyle berbat üretim yok gibi görüşlerin ne kadar bu ülkeyi hiç tanımadan yapıldığını çok güzel anlatmıştı. Ama ben arama özürlü bir insanım keşke birisi benim yerime bulsa da bu yazı dizisinin linkini verse.
    Ben humeyniyi elbette eleştiririm mesela Tudeh’e yaptıklarını, İran’ın karmaşık yönetim yapısı anlayışını, şiilik inancının da getirdiği bu tür bir totaliterleşmeye yol açabilecek eğilimleri, bu yapının bugün ne sonuçlar doğurduğunu, ya da devletin vatandaşın hayat tarzına yaptığı müdahaleyi, zorla bir yaşam şeklini kabul ettirme anlayışının bugün geldiği noktayı. Gerçi bu noktada ahmed-i necat bugun Humeyni’yi yüze katlamıştır ama yanlışın az ya da çok olması o kadar da önemli değil. Bir yanlış kartopu misali çığ gibi büyümüş bu gün bu noktaya gelmiştir.
    Öte yandan ırak savaşını eleştirebilir miyim? Pek sanmıyorum. Nihayetinde burada bir şeyin hakkını vereceksek saldırgan tarafın ozamanlarda Amerika’nın emrinde olan Saddam olduğunu ve iran topraklarına tarihsel bir meseleyi bahane ederek devrimin ardından Amerika’nın emriyle saldırdığını unutmamalıyız. İnsanlar kafasına şöyle bantlar yapıştırmış işin hikaye tarafı. Bir savaştasınız kimi mehter marşı çalar kimi önder nutku dinler, kimi Lili marlen dinler kimi de kafasına bant takar. Ayakta kalabilmek için bir şeylere tutunur oturup televizyonda sitkom seyredecek hali yok ya:)

  49. Yazan:özlem Tarih: Eki 15, 2009 | Reply

    Mehmet Bey,
    bu Humeyni Fransız havayolları ile geldi suçlaması da garip bir şey. Humeyni iran’a döndüğü dönem bir kanun kaçağı değildi ki. türkiye’de de ikamet etti. Hiçbir silahlı eylem yapmamıştı iran’daki devrimciler. ve humeyni ülkeye dönerken zaten artık şahın sonu gelmiş tüm ailesi ile beraber yurtdışına kaçıyordu. Buna karşın iran’da yapılan şiddet içermeyen gösterilerde son üç dört yılda şah onbinlerce insanı öldürttü. Fransa tek bir kurşun harcamamış bir adamı hangi gerekçe ile tutacaktı? Uçağın fransa havayollarına ait olması ya da memlekete eşekle dönmesi neyi değiştirir sizce?
    Ama devrimden sonra iran’da idam edilenler oldu. Özellikle sol muhalifler. Bunlardan Tudeh silahsız bir muhalefetti ve humeyni ile beraber yola çıkmış devrimden sonra ayrılığa düşmüştü.
    Ne yazık ki bu böyledir. Devrim denilen şey hamile bir kadının vakti gelmeden zorla doğurtulmasıdır. Ama şahlık döneminin acılarını bir gösteride üzerine ateş açılarak öldürülen yüzlerce insanı onbinlerce insanın işkence ve katliamdan geçtiği günleri anlamadan sanki herşey güllük gülestanlıkmış ta Fransa havadan uçakla Humeyni’yi kondurmuş gibi bir bakış açısı da bence yanlış.
    İsterseniz ben devrim öncesi yapılan katliamların kıyımların size tek tek blançosunu da verebilirim.

  50. Yazan:özlem Tarih: Eki 15, 2009 | Reply

    Yani şunu demek istiyorum o dönem Humeyni mesela bir Abdullah Öcalan değildi. Silahlı bir muhalefet yürütmüyordu. sadece çok kalabalık sokak gösterileri protestolar yapılıyor bu protestolarda yığınla insan öldürülüyor, ardından yığınla din alimi tutuklanıyor sonra yeniden yürüyüşyler yapılıyordu. Bu gösterilerde bugün milletvekili olan bir huccetül islamin kızı bile tutuklanıp tecavüze uğramıştı. Birçok alim öldürüldü işkenceden geçirildi. Ne yazıkki bugün o zamanlarda işkence gören Zehra rahneverd gibi(musavinin karısı) isimler bugünde tutuklanıp zulum görüyor.Bu noktaya gelmek kaçınılmazdı. Ama bunu bir tek İranı bir islam devleti olarak eleştirilmez görenler göremedi göremiyor.

    (düşünürseniz Mandela bile silahlı bir muhalefet yürütmüş bir lider. bugün dünyanın gözünde bir kahraman.)

  51. Yazan:Ekrem Senai Tarih: Eki 15, 2009 | Reply

    Şah İsmail’den yadigar bir acayiplik bu ruhani liderlik olayı. Dini itikadını “ama halifelik Ali’nin hakkıydı, hakkı gasbedildi” noktasından başlatırsanız geleceğiniz yerin burası olması kaçınılmaz olur tabi. Velayet-i fakih; aynı bizim anayasa mahkemesi gibi reformların, açılımların önüne takoz olan bir kurum. Savunulacak bir yanı olduğunu düşünmüyorum.
    Bunun yanında İran devriminin Fransız oyunu olduğu komplosuna pek inanmıyorum. İran devrimini “Petrol şirketinin BP’den Total’e geçmesi” ne indirgemek de doğru olmasa gerek. Bu doğru olsa bile, bir liderin, devrimini gerçekleştirirken güç dengelerini gözetmesi ve nereden nasıl yardım alabileceğini hesaplaması doğal bir şey değil mi? Sonuçta ha BP olmuş petrolünü damıtan, ha Total olmuş ne farkeder? Mustafa Kemal de, komünist olacağız diye Rusya’yı kullanmadı mı; hilafeti kurtaracağız diyerek İngiltere’yi oyalamadı mı? Hatta Sivas kongresinde Amerikan mandacılığından bahsetmedi mi? Liderlik ikili oynamayı gerektirir bazen.
    Humeyni, tüm dünyayı etkileyen büyük bir liderdi. Ama bütün hasenatını, özgürlük vadederek devrimini yaptıktan sonra zamanla rejimi baskıcı ve Şah dönemine rahmet okutturacak bir şekle sokması ile mahvetti. Bu açıdan “yüz karası” deyimini hak etmese de “hayal kırıklığı” olduğu kesin. Keşke Şah’ı devirerek devrim yapacağına, İran halkının itikadını değiştirmeye yönelik bir devrim yapsaydı. Neyse…

  52. Yazan:MY Tarih: Eki 15, 2009 | Reply

    Özlem Hanim Selam,

    fransiz uçagiyla dönmesi buz daginin görünen ucu. Humeyni’nin Fransiz gizli servisince ve petrol devlerince manipule edildigini düsünüyorum.

    Tartismanin zenginlesmesine bakilirsa bu konularda güzel arastirmalar yapmak ve humeyni’yi hem savunan hem de elestiren yazilar hazirlamakta fayda var.

    Sözüm meclisten disari, Humeyni’nin Müslümanlar arsinda “ABD’ye kafa tutuyor” diye biraz fazla popüler oldugu kanaatindeyim. Irangate skandali yine sadece buz daginin görünen ucu. Sarik cüppe ile gezerek, kürsülerden tehdit savurarak olmuyor bu isler diye düsünüyorum.

    Dedigim gibi Iran’da yasayan Türk arkadaslarim var ve Fransa’da yasayan Iranlilar da taniyorum. Tabi Fransa’da yasayanlarin çogu rejimden kaçanlar ama Humeyni’yi tutan okul arkadaslarim da vardi.

    1990’larda bir Iranliyla aramizda geçen diyalog:
    – Yaw Ali, iran’da müzik yasakmis dogru mu?
    – Yok canim, nereden çikardin onu? Siyonist propagandasi. Iran müzigi dinleyebilirsin istedigin gibi. (bestecileri sayiyor)
    – Yani bati müzigi mi yasak? Iran’da yasasam Mozart dinleyemeyecek miyim?
    – Sesini çok açmazsan polis bir sey demez.
    – açarsan?
    – basin derde girebilir.
    – Kot pantalon yasakmis?
    – Evet, amerikayi hatirlatan seyler yasak. Ve bu çok iyi bir sey, ABD bizim düsmanimiz.
    – Makyajli soka çikmak da yasakmis?
    – Evet, kadinlarin makyaj yapmasi yasak. Bu biraz sorun olabiliyor. Kiz kardesimin yanaklari soguktan kizarir. Polis durdurmus bir gün. Karakola gitmisler. Makyajli olmadigini anlayinca birakmislar.

    1990’lardan bu yana çok sey degisti Iran’da. iyi ve kötü yönde. Ahmedinejad’in yaptigi meydan okumalarin da ucuz kabadayilik oldugunu düsünüyorum. Israil’i nükleer silahla tehdit etmenin iyi bir yere varacagini düsünenler varsa beni affetsin 🙂

  53. Yazan:özlem Tarih: Eki 15, 2009 | Reply

    Mehmet Bey,
    ben bu tartışmada tartışmak için yanlışları savunma noktasında olmak istemiyorum. Elbette benim de bu toplumda yaşayan yaşamış olan muhalif kısmen muhalif tanıdıklarım var. sadece bir tartışmayı yürütürken daha fazla bilgi sahibi olunması gerektiğine inaniyorum. Hem de farklı kaynaklardan. Mesela İrangate skandali da iran’in Amerika’ya bir kazığıdır. Bu skandalı zaten ele veren amerikan basınına sızdıran İran rejimidir. Ve o dönem gerçekten amerikayı çok zor durumda bıraktı bu skandal.
    Siz bu uçak mevzusuna fena takmış gözüküyorsunuz:) Türkiye’ye gelirken hangi uçak şirketini kullanıyorsunuz bilmek isterdim doğrusu:)
    Neyse mevzu derin. Ama ben kaçmalıyım. Gününüz güzel geçsin selamlar.

  54. Yazan:benden demesi Tarih: Eki 15, 2009 | Reply

    Konunun bir yanı milliyetçilikti İran’a madem dokunuldu iran milliyetçilik milli bütünlük adına ülkesindeki 20-30 milyon azeri türkün türkçe eğitimine izin vermiyor. geçtiğimiz yıllarda bunu protesto için büyük gösteriler bile düzenlenmişti.Bunun kürtçe yasağından ne farkı var?..

    Yukarılarda cb iran devrminin tabandan geldiğini söylemiş.iran devriminin tabandan geldiğine veya tabanın arzu ettiği türde bir yönetim biçimi olduğuna katılmıyorum devrim düpedüz tepeden indi. Eğer tabandan gelmiş olsa halk şu anki “dışa yansıyabilen” sıkıntıları yaşamazdı. Şah’tan sonra gelenler devam ettiremediler demek bile tabandan gelmediğinin itirafıdır. komünistlerde iflasın klasik savunması olarak staline suçu atarlar. kişilere bağlı devrim mi olur? devrim dediğiniz şey yavaş yavaş ruhlarda hazmede hazmede meydana gelir ve 20-30 yılda da iflas edecek noktaya gelmez.

  55. Yazan:MY Tarih: Eki 15, 2009 | Reply

    Anatole France bir kahramanını şöyle konuşturuyordu:

    “Bütün devrimlerin en büyük hatası erdem denen şeyi yeryüzünde kurumsallaştırmaya çalışmaktır. Bir halkı devlet gücüyle iyiden yana, bilge, özgür, ılımlı ve adil yapmak istediğinizde herkesi öldürmekten başka çareniz yoktur!”

    İster İslamcı olsun, ister komünist isterse pozitivist, bütün devrimlerin çelişkisi burada yatıyor: Yeni bir insan ve yeni bir halk yaratmak. Bu “pedagojik” çabanın zorlandığı her noktada devrim, devlet terörünü de beraberinde getiriyor. Tabi bu terörün yaygınlığı ve vahşiliği “yeni bir halk yaratma” projesinin kapsamı ve amaçlarının büyüklüğü ile doğru orantılı:

    1) Rastgele tutuklamalar,

    2) Devrim mahkemeleri,

    3) Yargısız infazlar,

    4) Etnik temizlikler,

    5) Ağır etnik vergiler,

    6) Toplama kampları,

    7) Zorla göç ettirme,

    8) Vatandaşların birbirini ihbar etmeye zorlanması,

    9) Din adamlarının ve ibadethanelerin imhası.

    Elbette bu zulümler her devrimin siyasî rakiplerince delil olarak kullanılıyor. Meselâ Kemalistler İran’daki zulümlerin altını çizerken “bizim” muhafazakârlarımız Lenin ve Stalin zamanında yapılan özellikle de Müslümanları hedef alan zulümleri işaret ediyor. Yahudiler kendi kimliklerinin oluşmasında kullandıkları Hitler‘i dillerinden düşürmezken Kemalizm karşıtları istiklâl mahkemelerini, şapka kanununu, dükkânında Kur’an bulunduğu için tutuklananları hatırlıyor.

    Kanaatimizce bunların hepsi doğru ama “gerçek” başka bir yerde saklı. Zulümlerin kaynağını ideolojinin tarifinde aramak bir sonuca götürmüyor aydınları. Yani “komünizm kötüdür” veya “islâmizm şiddet doğuruyor” gibi önermeler karanlık bir odada el yordamıyla yol bulmaya benziyor.

    (Humeyni Lenin’i döver mi? yazisindan alinti)

    devrim insanlari disaridan degistirmek ister, standart, resmî “gerçek” ve resmî “erdem” halka dayatilir.

    Atatürkist Türkiye’nin resmî erdemi(!) çagdaslik, laiklik, çagdas uygarlik seviyesi… olmustur. kiyafet kanununa karsi çiktigi için idam edilen insanlar vardir.(Bkz Derin Sular sitesi)

    Oysa “iyi” bir toplum olusturmak VEYA bir hukuk devleti kurmak için insanlari içERiDEN DEGISTIRMEK gerekir.

    Bireyler iyi-kötü ayrimi yapma kapasitesine ve iyiyi seçme cesaretine sahip olmadikça Islamî Devrimler Islam’in imajini karalayacak rejimler doguracaktir diye düsünüyorum.

  56. Yazan:arif Tarih: Eki 15, 2009 | Reply

    Bu başlıktaki bir tartışmanın, Humeyniye odaklanması manasız değil. İslamın içinden dünyayı okumak ve onunla ilişkilenmek meselesi zira. Siyasal islamcılar bugün, daha çok ABD karşıtı, ve bu direşken cephenin çeşitli hedeflere manüple edilerek yönlendirilmesi yeni değil. Osmanlıya karşı İngilizler bu oyunu oynadı geçmişte. ABD Sovyetlere karşı, Avrupa ve Rusya ABD ye karşı, İsrail terör kompozisyonu üzerinden herkese karşı.-El Kaide İsrail haricinde her ülkede eylem yaptı- Bu bizler için üzücü, bir o kadarda ibret verici olmalı. Bunda diğergam olma ve haksızlığa isyan kültürününde etkisi var muhakkak. Bugün dünyevi iştah parayı tanrı edinmek zorunda. İnsanın erdemli yanı ise Hak ve adaleti. Bu çelişki sürgit bir çelişkidir ve bugün İslam ile tefeci sermaye arasındadır bu çelişki. Tefeci sermaye payını ve etkisini artırdığı ölçüde erdemler ve barış tehlikeye düşüyor. İslam ise siyasal bir sistem olmadığı için dağınık bir karşıtlık oluyor ve hedefide dağılıyor. İslam burada Tefeci sermayenin kontrol edildiği, ve yasal olarak öyle olması gereken demokrasi ile mutlaka uzlaşmalıdır. Tefeci sermaye ile, ancak demokrasinin tahkimi ile mücadele edilebilir. Zira diktatörlüklerde karar süreci daralıyor ve az sayıda insanın açıklarından şantajla yada satın alınarak, paracı güç etkinliğini sağlıyor. Teşebbüs ve ticaret hürriyetinin, mal ve mülk edinmenin ise temel bir insan hakkı olduğunun teslim edilmesi gerekir. İslam bu şansı Türkiye üzerinden insanlığa sunabilir. Türkiyede Doksanlı yıllar tefeci sermayenin mutlak egemenliğiyle geçti. Yaşanan rezaletler, terör, faili meçhuller, post modern darbeler, banka hortumlarını gizledi. Milyar dolarlar tefecilerin tezgahına aktı. Girişimciler, çalışanlar zora düştü. Bu rezalet sonrası Erdemli insanlar daha uygun bir zeminde demokratik bir çıkış şansı yakaladı. Benzer süreç ABD de de yaşanıyor. Sadece Lehman Brothers batığının değeri yüzmilyar dolarların üzerinde. Tefeci sermaye Türkiyeden sonra ABD deki etkinliğinide yitiriyor. Ancak bu tefeci yapı şimdi nerede konuşlanacak? Hangi taktiklerle asıl göz ağrısı ABD ve Türkiyeyi sıkıştırıp, tekrar ele geçirmek adına neler yapacak?Ben bunları izlemek gerektiğini işaret ediyorum. İşte tefeci sermayeye karşı devrimci bir umut olarak doğan ve hüsran olan Humeyni bir yanda. Diğer yanda, Gülen hareketi…Bu hareket İslamın manüplasyonu önündeki en büyük engel olabilir mi? İslamın demokrasi ile bütünleşmesini sağlayabilir mi? Onun en büyük düşmanı tefeci sermayeye yedeklenmesini engelleyebilir mi? Demokrasiye İslam direncini verirsek, kan emici tefeci sermayeyi geriletebiliriz. Burada tekrar ediyorum, Serbest ticaret, rekabet ve girişimcilik ile, her ne şekilde elde edildiği belli olmayan kara para yığınını karıştırmamak gerekir. Gözü dönmüş bir mülkiyet düşmanlığı, kime hizmet eder uyanık olmak gerekir. Eğer İslamın yüce değerleri, demokratik zemini besler hale getirilebilirse, bu demokrasi ve insanlık adına muazzam bir kazanç olur.Ancak onların temel çalışma prensiplerinde, yapıları içten etkileyip, -satın alma diyelim- yönlendirmek uzmanlaştıkları bir alandır. Fettulah Hocanın mücerret yaşamı, şimdilik bunun önündeki en büyük engel, ancak insanlar fanidir ve açıklık ile demokratik paylaşım gerçek engeli oluturacaktır. Geleneksel cemaat anlayışına, günümüz adına demokratik mananın verilmesi, Hocaefendinin görevleri arasındadır kanaatimce.

  57. Yazan:S&B Tarih: Eki 15, 2009 | Reply

    Yazıları okuduğum kadarıyla MY yanlış damardan girmiş.
    MY Fransa da şanzelize mi nereyse orada kafede oturmanın etkisiyle kafası karışmış, keşke bize fransa hatıralarını anlatsa; dinleyecek taban cemeat rahatlıkla bulur 🙂

    Humeyni ile karşılaşmaması büyük şans. 🙂

    fetullah gülen’in abd’nin adamı olduğuna sık sık atıfta ve vurguda bulunan buna ek olarak abd’de rahat rahat yaşamasını orada eğitim kurumları açmasınında örnek olarak verildiğini düşünürsek ve konu başlığı fetullah gülen olan bir yazıda sizin humeyni için bahsettiğiniz komplo teorileri oldukça ‘şık’ durmuş.ne yapayım şimdi ben de fetullah gülen ile papanın resimlerini mi ekleyeyim? …(cb)

  58. Yazan:eg Tarih: Eki 15, 2009 | Reply

    “Bu Vatikanizm = Hz Isa’nin dini demek olur. Vatikan’daki sünnet çocugu kiyafetli adamalar da kendi kendilerini HATASIZ ilan ettiler bilmem hangi konsil sirasinda. Hz Isa gelse bunlari sopayla kovalar. Hakiki sii inancinin Iran’daki anlamda ayetullah kavramini kabul edebilecegine inananmiyorum.”

    sevgili mehmet bu cümlelerdeki bazı problemleri söylemezsem fikir namusuma ihanet etmiş olurum. bence bu tür cümleler kurmak (ister islam için ister hristiyanlık için) sanki dinin tek bilgi tekeli bizmişiz ve hakikat bizim elimizdeymiş izlenimi veriyor. hakiki şii inancı, hakiki hristiyanlık inancı…halbuki böyle bir hakikilik son derece sorunlu bir tanım. ve zaten dünyadaki tüm zulümler hakikiliği kendi elinde tutanların yaptıkları ile olmuyor mu?ister din adına, ister liberalizm adına, ister demokrasi adına, ister sol adına… hz. isa’nın o “sünnet çocuğu kılıklı adamları” sopayla kovup kovmayacağını bilemiyorum(belki karamazov kardeşler’de hz. isa’nın dünyaya indiğinde onu yargılayan seville papazının monologuna ses vermemesinde olduğu gibi sadece susardı kim bilir?); ama sonuçta dünyada milyardan fazla insan buna inanıyor. daha dikkatli bir dil kullanmak gerekmez mi? ha bunlar yorumdur ve yazılardaki dillerimiz zaten daha dikkatli o ayrı. ama yine de hakikat iddiasında, doğruyu bildiğimiz ve bilebileceğimiz iddiasında bulunmak bana oldukça sorunlu geliyor.

  59. Yazan:MY Tarih: Eki 15, 2009 | Reply

    “bence bu tür cümleler kurmak (ister islam için ister hristiyanlık için) sanki dinin tek bilgi tekeli bizmişiz ve hakikat bizim elimizdeymiş izlenimi veriyor. hakiki şii inancı, hakiki hristiyanlık inancı…”(EG)

    hocam tamam, tekeli bizde degil ama dinde septisizmin sonuna kadar gitmeye hazir miyiz?

    Hz Isa sünnetli degil miydi?
    Hz Isa domuz yedi mi?
    Hz helal(kaser) olmayan et yedi mi?
    Hz Isa bosanmayi yasakladi mi?
    Hz Isa din adamlarina evlenmeyi yasakladi mi?
    Hz Isa “ben Tanri’nin ogluyum” dedi mi?
    Hz Isa “ben Tanri’yim” dedi mi?
    Hz Isa Hz Meryem için “Tanri’nin anasi” dedi mi?
    …. liste uzun.

    Vatikanistler kusura bakmasin ama çok sakatlik var ortada. her isteyen istedigini yapsin, inansin tamam. ama vatikanizm ile Hz Isa’nin yolunu bir tutarsak çok sakat bir noktaya variyoruz:

    ölmüs papalari mezardan çikarip mahkeme eden ve burada söylemenin belki de dogru olmayacagi sayisiz sapikligi Vatikan’a sokan papalara ve onlarin dediklerine saygi duymak biraz zor görünüyor bana 🙁

    burada anayasa yazmiyoruz tabi, isteyen istedigine inanir, saygi duyar, duymaz. ama 300’lü yillarda el kaldirma suretiyle dinlerini UPDATE eden adamlar benim gözümde biraz “sakat” bir durumdalar :))

  60. Yazan:Ekrem Senai Tarih: Eki 15, 2009 | Reply

    Humeyni, ayetullah inancı ve şiilik konularında ayrı bir başlık altında tartışmak lazım. Nereden girdik bu tartışmaya? Mehmet’in şu sözünden:

    Humeyni gibi Islam aleminin yüz karasi liderlere gelince… milyonlarca çocugun alnina üzerinde ayetler ve “kursun islemez” yazan bez parçalari baglayip Irak ile savasmaya gönderdi. Simdi hepsi mezarda o çocuklarin.
    Evet, Gülen konusmasinda 50 defa Türk demis ama hiç ayet söylememis, demekki bizi Kur’an’dan uzaklastirmaya çalisiyor bu Gülenciler(!)

    Yani, Şems’in Mevlana’ya “bırakın dedikoduyu, o ne demiş, bu ne söylemiş. Senin sözün nedir?” dediği gibi demiş Mehmet de. Oradaki “İslam’ın yüz karası Humeyni” sözüne takılmış insanlar. Hep birlikte Mehmet’i “Humeyni’nin yüz karası olmadığı” konusunda ikna etmeye çalışıyoruz. Bazılarımızın fazlaca hüsn-ü zannını inciten bir söz. Mehmet’in tabiri de fazlaca hoyrat. Böyle mücadelelerde genelde hoyrat tarafın yenildiğine şahit olmuş biri olarak abime “cool down abicim!” diyorum. Bence de haklısın ama Bediüzzamanın dediği gibi her hakkı söylemeye hakkın olmayabilir. Hristiyanlık konusundaki söylediklerin de öyle. Geçenlerde benim baldızın Amerikalı bir arkadaşı-protestan-İstanbuldaydı. Baldız ısrarla “Hz.İsa’yı nasıl Allah’ın oğlu olarak görürsünüz, aptal mısınız? İnşallah gece rüyana girer de görürsün” filan gibi şeyler söylüyordu. Çocuk açısından zor bir durumdu; şimdi ona kendi inandığı teslisin nasıl bir şey olduğunu nasıl izah etsin. Yardımcı oldum, “elbetteki bu bizim anladığımız basitlikte bir şey olmasa gerek. Tek akıllı biz değiliz” dedim ve aynı frekansa yerleştik çocukla. Sonra birlikte camiye girdik, ben namaz kıldım o da dua etti. Herhalde Tanrıdan bizlere hidayet etmesini dilemiştir 🙂
    Humeyni’yi de bir tekrar değerlendirmekte fayda olabilir.

  61. Yazan:Harun BERBER Tarih: Eki 15, 2009 | Reply

    Selamlar
    Fethullah Gülen ve onun durumundaki insanlar herzaman eleştiriye açık bir pozisyona sahiptirler.Medyada her ne kadar iyi ve kötü eleştiriler çıksada bu eleştirilerin herzaman öznel düşünceler içerdiğini unutmamamız gerekmektedir.İnsanları yapmadıkları bir işten dolayı yargılamak onlara haksızlık olur.Bugün ülkemizde Gülen hareketi olarak adlandrılan hareketin esas olarak suçlandığı nokta insanların demokrasimizi yozlaştırıp ve yok edip yerine şeriat düzenini getirmelerinden korkmaları sonucu bu harekete tepkileri gün geçtikçe artmakdır.Eski Cum.Başsavcısı bir yazara göre her siyasi girişimin temelinde George SOROS gibi para babalarının etkileri olduğunu savunmaktadır.Hiçbirzaman komplo teorileiyle bunların açıklanması akla ve mantığa uygun gelmemektedir.Fethullah GÜLEN savunulması sadece kendine vazife olan ve vekaleten devredebileceği ve devam ettirilebilecek bir olaydır.Onu savunmak bize düşmez çünkü bizi ilgilendirmez kısacası tarfsızlığımızı herzaman korumalıyız.Ama doğru olan veya bazı insanlara doğru gelen uygulamaları yok değildir mesela Türki Cumhuriyetlerde çeşitli Türk okulları açmaları Türkçe nin gelişimi için gösterilen çabalar… Bunlar misyonerlik olarak görülmemeli.Yada komplo teorileriyle başkalarının bu ortamlardan rant elde etmeye çalısanları olarak düşünen başkalarının bağımlı fikirlerle hareket etmeleri önlenmelidir. Kısacası bazı fikirlere karşı dahi olsak ta eğri oturup doğru konuşmakta yarar olduğunu görüyorum.

  62. Yazan:cb Tarih: Eki 15, 2009 | Reply

    s&b,

    biz fikirler üzerinden tartışırız size de tavsiye ederim,bizim gibi düşünmediği için bir insana nerde ne yapacağı konusunda tavsiyede bulunmayız,bulunusakta kendi paylaşımlarımızı kullanırız,bir zahmet benim yazdıklarımı kendi yorumunuzda örneğinde olduğu gibi kullanmayınız.zira ben mehmet beyin bir çok defa vicdanlı,ahlaklı,namuslu duruşlarına şahit olmuş biriyim.bizim tartışmalarımız mahkeme salonunda tartışan iki avukatın mahkeme bitiminde kolkola çay içmeye gitmesi gibi birşey ama sizin bunu kullanış biçiminiz benim anlatmak istedğim şey değildi.

    saygılarımla

  63. Yazan:Aziz Yılmaz Tarih: Eki 15, 2009 | Reply

    Anladığım kadarıyla Gülen Cemaatinin artı ve eksileri tartışmaya açılmış.Özellikle de milliyetçilik boyutu sorgulanıyor kanımca.Cemaatin bu yönde sıklıkla sorgulamaya muhatap kaldığı hesaba katıldığında,bu tartışmanın doğru zamanda yapıldığı düşüncesindeyim.Malum bir kaç gün öncesinde ümmetin ümmet olmasının,tekrar toparlanıp kendine gelmesinin zemini konuşuluyordu.Dolayısıyla ümmet ile ilgili makale ile bu başlık altında tartıştığımız konu birbiriyle son derece bağlantılı konular.Ayrıca bu başlık altında özelinde Humeyni ama genel anlamda bugünün İran rejiminin tartışılıyor olması da bu bağlantıdan kaynaklı.Zira bu üç parçayı birleştirdiğimizde ortaya çıkan tablo,her bir konunun başlı başına diğer konun ya nedeni ya da sonucu olduğunu ortaya çıkarmaktadır.

    Şöyle ki:

    Ümmete duyulan ihtiyaç kuşkusuz ki mevcut dünya konjönktüründe müslüman halkların-ya da Ortadoğu ülkelerinin-sergilediği parçalı/dağınık tabloyu bir birlik çatısı altında birleştirmek.Bir başka deyişle(adı her ne olursa olsun)bu alternatif birlik gereksiniminin/zorunluluğunun halen sürmekte olan dağınıklığın bir sonucu olmasıdır.Tabi neden sonuç ilişkisi bu kısmıyla sınırlı değil.Osmanlı yönetimi ve İslam aleminin en parlak dönemlerine atıfta bulunurak öne çıkarılan ümmetin gerilemesi,dağılması ve kan kaybetmesi genellikle ümmet birliğinin yerini milliyetçiliğe bıraktığına bağlanır.Yani ümmetin gerilemesi bir sonuçtur ve nedeni dizginlenemeyen milliyetçiliktir.Tabii Humeyni önderliğindeki İran İslam devrimi burada bir anlamıyla bu tarihsel gidiş gelişlerin ne getirip ne götürdüğünü doğru analiz edilmesinde önemli bir yere sahiptir ve elbette tartışılmalıdır.Beğenir veya beğenmeyiz,tasarlanan ümmet yolunda,geleceği yeniden inşa etme yolunda bir deneyimdir.

    Tekrar milliyetçiliğe dönecek olursak,tarih bize gösterdi ki,ister menfisi,ister müspeti ya da ılımlılaştırılmış haliyle olsun,kıyısından kenarından milliyetçiliğe yaslanan,milliyetçi duygulardan beslenen toplumsal hareketler bir şekilde felaketle sonuçlanmış ve en nihayetinde çökmeye mahkûm olmuşlardır.Osmanlının dağılıp parçalanması bu fikri akımın bir sonucudur…Keza İran rejimi yine bu illet nedeniyle sallantıdadır.

    Dolayısıyla milliyetçiliğin tartışılıyor olması getirdiği sonuçları itibariyle tartışmaya değerdir.Tartışmanın bu düzleme kayması,ayrıca milliyetçiliğin her türlü birlik ve beraberliğin önünde bir engel,başlı başına bir neden olduğuna duyulan ortak kaygıyı perçinlenmektedir.Milliyetçilikten arınmış bir insanlık zemini aramakta ortak bir paydada birleşmek elbetteki sorunun çözümü konusunda önemli bir adımdır ve önemsenmelidir.

    Ne var ki,insan toplulukları arasında uçurumlar yaratan,duvarlar ören,türlü düşmanlıkları besleyen tek etken milliyetçilikle sınırlı değil.Bu bazen yüksek devlet çıkarları,bazen kutsallaşan ideolojiler,bazen de tapınası rejimlerdir…hatta bazen dinler arası savaşlardır.İnsan yerine devletlerin,kurumların,dinlerin,ideolojilerin,rejimlerin öncelendiği sistemlerden adalet yeşeremez,barış ve birlikte yaşama imkanı hasıl olamaz,olmamıştır.Ta ki merkezine(önce) insanı alan adil,vicdanlı bir insanlık projesi konmadıkça er veya geç başka sıkıntılar,başka sancılar başlayacaktır.Milliyetçilik biter,yerine devletçilik gelir;devletçilik biraz törpülenip esnetilir yerine başka bir şey hortlar.

    Bu bakımdan bana göre insanlığın kurtuluşu tek tek ülkelerin belirli bir refaha,güce vs.ye kavuşması,kısmi adalet ve özgürlüğe sahip olmasıyla asla mümkün olmayacak.

    Sonuç itibariyle Gülen Cemaati de bu çerçeve içerisinde mutalaa edilebilir.Bana göre sivil bir kuruluştur ve örgütlenme hakkı önünde bir engel olmamalıdır.Lakin bu hareketi olduğundan fazla bir değer ve misyon yüklenmemeli diye düşünüyorum.En azından ümmet olarak kasdedilen birliğin karşılığı olabileceğini düşünmüyorum. Dünyaya Türkçe’yi yayıyormuş,ne ala.Benim şahsen bir rahatsızlığım yok,her hangi bir zararı da yok bunun.Ama kendi ülkemde insanlar dilleri ve kimlikleri nedeniyle çatışmaya devam ediyorsa,bu yurt dışı faaliyetlerin ne ümmet olabilme anlamında ne de özgürlükler bağlamında bir anlam ifade edeceğine inanmıyorum.

  64. Yazan:Mehmet Bahadır Tarih: Eki 16, 2009 | Reply

    Enver Beyin değişiyle tarih sonuçta bir yorum olsa da, bu yorumların gerçekliğe oturması için; olayların birbiriyle bağlantısı, dünya konjonktörü, tarihsel yazılı ve sözlü belgeler çok büyük öneme sahip olmaktadır. Tarihteki bazı olaylar, belki o an net olarak anlaşılamasa da, zaman içersinde belki bir 50 yıl sonra daha iyi okunabilmektedir. Suyun eninde sonunda yatağını bulması gibi.

    Ve gerçeklerin eninde sonunda ortaya çıkma gibi kötü (iyi) bir huyu olduğunu düşünürsek, ve her ne kadar tarih bir yorum olsa da, bazı yorumlar zamanla hava da kalacak ve inandırıcılığını kaybedecektir diye düşünüyorum.. Tıpkı bize öğretilen yakın tarihimiz gibi. Tıpkı lozanın bizlere zafer olarak yutturulması gibi.

    Bir örnek, kanaatimce ve verilere bakıldığında karlofça, diplomat başarısı olarak lozandan daha büyük zaferdir. Hatta bana göre biri zaferdir, diğeri oldukça başarısız bir antlaşmadır. Tabi bu da benim yorumum. Ne demek istediğimi belki bir yazıyla ifade etmek isterim. Sonuçta Mehmet Yılmaz Bey’in Humeyni ve Fransa hakkında ortaya koymuş olduğu verileri önemsiyorum. Belki zaman içerisisinde olayların perde arkasını daha iyi okumamıza yardımcı olacak verilerdir diye düşünüyorum. Evet, zaman eleğinden geçen, her yorum her düşünce gerçekliğe biraz daha yakınlaşacak, efsaneler yıkılacak, su yatağını bulacak ve gerçekler eninde sonunda ortaya çıkacaktır kanaatindeyim.

    Sevgilerimle…

  65. Yazan:elif dedim Tarih: Eki 16, 2009 | Reply

    Çok güzel bir yazı/video.

    Hocaefendinin bahsettiği şeyler sanırım, bizim anladığımız manada milliyetçilikle alakası yok. Başka bir şeyden bahsediyor gibime geliyor. Zaten kendisi de en başta ifade etmiş.

    “Evvela, küçük çapta ben, bu mevzunun uzmanı değilim. Başkaları milli sözüyle, milliyetçilik sözüyle ne anlıyor, o beni çok alakadar etmez.(F.G)”

    Anlattığı değerlerin ve fikirlerin dinimizle de çakıştığını düşünmüyorum.

    Belki de Mehmet Yımaz Beyin ifade ettiği gibi, mlliyetçilik gibi toplumumuzda ve hatta dünyada sel olup taşmış bir fikrin önüne set olamayacağını biliyor, belki de zararlarında korunmak ve korumak için, bu seli farklı kanallara yönlendiriyor da olabilir. Her ne amaçla olursa olsun bence iyi de yapıyor.

    Yine de ilk görüşüm daha ağır basıyor. Bizim anladığımız manada bir milliyetçilikten bahsetmiyor Hocaefendi.

    Ve videonun sonuç bölümü, yürekler acısı… Vicdan sahibi her insanın kayıtsız kalamayacağı bir durum. Gözler yalan söylemez, dileyen videoya da bakabilir.
    O hıçkırıkları gördükten sonra, diyorum ki;

    “Hocaefendiye yapılan bu ayıp, Türkiye’nin ayıbıdır ve bu ayıp bize yeter.”

    Mehmet Bey bu derin yazı ve yorumlar için teşekkürler.

    saygılarımla…

  66. Yazan:S&B Tarih: Eki 16, 2009 | Reply

    Bizde bilgi üzerinden fikir ediniriz, size ben deyil Allah tavsiye ediyor önce İkra sonra yaşa diye. Her hangi bir ilim (vahiy) kitap (kur’an) yolgösterici (peygamber) olmadan Allah’ın dini için tartışmayız. Sadece bilgi deposu yapacam diye uğraşmayız, kendi bilgilerimizi paylaşımlarımızı müslümanlarla paylaşırız güçlensinler diye kullanmalarına izin veririz. Bilgi çeşitleri Allahtan gelen Vahiy, insandan gelen Zan, Şeytandan gelen vesvese olduğunu bildiğimizden ona göre yorum şahitlik yapmaya dikkat ederiz.

    Biz bizim gibi düşünmeyene nerde ne yapacağı konusunda tasiyede bulurunuz buna emribil maruf nehyi anil münker deniyor. Fitne ortadan kalksın Allah’ın dini üstün gelsin diye…
    Kuran’a “ne” , sünnete “nasıl” sorusu neticesinde tavsiyede bulunuruz.

    Şimdi yazdıklarımda kötü birşey varmı?

    Bu sitenin geçmişini biliyorum ve kol kola çıkmak için gayret eden tarafdayız.

    /
    Milliyetçilik diğer bir anlamda tekfircilik sorununun çözülmesinde ki fikrim: Mütevatire ayni bakış açısıyla bakmaktan başka çaremiz yoktur; yıllardır bu yapılmıyormu yapılıyor ancak Ehad haber sahiplenildiği kadar mütevatir haber sahiplenilmiyor müşterekler göz ardı ediliyor.

    yani Ehad haberleri iman zannetmemizden kaynaklanan sorunlar çıkıyor. Ehad penceresinden bakınca %10-20 penceresinden bakınca geriye kalanları siliyoruz.

    Tartışmamızdaki camianın ehad haberi ne?

    Biz okul açtık, türkçe öğrettik bizim için iman bu siz ne yaptınız,imanı bu zannedip bu pencereden bakınca artık sen ne yaparsan yap yaranamazsın; iman etmiş değilsin hatta dinden dışarı çıkmış birisisin, yanıya yaklaşamaz kovulursun veya seninle ilgilenmez.

    Bu camianın yanında kenarında içinde bulunan şöyle düşünür bizim cemeat (okul) bunu yapıyor bana bu yeter ötekilerin yaptığı iman değil & ötekilerde size aynı gözle bakıyor biz bunu yapıyoruz onların hizmeti doğru değil. Herkes kendi ehad penceresinden bakınca karşısındakini dinden çıkarıyor.

    [Daha dün işyerinde ya sev ya terk et yazan, malüm resim asan hatta taksidermi gibi heykelini asan , bayrağı işyerinin tepesine asan ve belediyeden korkan (yenimahalle/ankara)dinen sakıncalı mahyaları kalbinde taşıyan kişinin işyerinden okulları eleştirdiğim için kovuldum işin kötü tarafı camianın neyse … Kahrolarak sevindiğim tarafı ise Allah’tan Kuran okumamış birisi..] ümmi deyip geçtim.

    Bu olaylar münferid değil, münferit olsaydı kendi açımızdan sorunumuz olmazdı.

    [Kur’an okumuş camiadan olmayanlar da bazen önceliği ehad habere veriyorlar onlarlada çok karşılaştım.]

    Bir anlamda sebat, sabır iman salih amel ve hidayet meselesi…

    /

    Şimdi Sıhhıyeye İlkav’a Cuma namazına gideceğim, sizlerede dua edeceğim inşAllah.

    Selam ve Muhabbetle.

  67. Yazan:ayyüzlüm Tarih: Eki 16, 2009 | Reply

    Celalcelal

    Bu ne bir hor görme ne suçlama. Zira yorumlarınız “hayat biberdir”den öteye gidemiyor. Ancak sizin suçunuz değil bu durum. Çünkü, kemalist bir cendereden geçti beyinleriniz. Adeta çamaşır makınasında yıkandı. Sorgulama yeteneklerimizi kaybettik. Kemalist Milli eğitimin bir eseridir bunlar. Bu tesirden kurtulmak zaman alacaktır. Bazıları bu tesirden hiç kurtulamıyorlar.

    Kendinize zaman tanıyın. Okumalarınızı çeşitlendirin.

    Birilerini Kuzman’a benzetme ve kalp okuma gafletinden ve kendi doğrularınızı da dayatma gafletinden vazgeçin.

    sadece Kuran okur sünneti uygularım bana yeter,(Celalacelal)

    Doğru yoldasınız. Allah yolunuzu açık etsin. NOKTA.

    Hayırlı cumalar…

  68. Yazan:cb Tarih: Eki 16, 2009 | Reply

    sevgili s&b,

    şia’ya göre emribil maruf nehyi anil münker imanın şartlarndandır bilir misiniz?tabii bunun da şartları vardır bunu yaparken insanlara iyiliği önerirsiniz şimsi sizin şanzelizeli iğneleyici yorumunuzun neresinde mevcut bu iyiliği emredip kötülükten nehyeden taraf?bence direkt kötü bir üslup ile girmişsiniz,benim yapmaya çalıştığım iyilikte size yorumlarınızın nahoşloğunu anlatmaktı.

  69. Yazan:S&B Tarih: Eki 16, 2009 | Reply

    “emri bil maruf nehyi anil münker” konusunda böyle bir şey duymadım. Fethullah Hocadan Humeyniye geçtiğimiz gibi nerden çıktı şia anlamadım.
    Konu dağılıyor galiba…

  70. Yazan:Tarik Tarih: Eki 16, 2009 | Reply

    MY bey,

    Yüzmilyonlarca inananı olan bir dinin dogmalarını bu şekilde hicveder bir üslupla hedef almanız hiç şık olmamış. Vatikanizm ne demektir? Sünnet çocukları da kim? Dinde septisizmde sonuna kadar gitme arzunuzu, öncelikle kendi inançlarınız en ağır septik ithamlara maruz kaldığındaki tavrınızla göstermenizi yakışık alır.

    Şurada daha birkaç gün önce Nişanyan’ın malum yazısını tartışırkenki cümlelerinizi tekrar hatırlamanız belki de yerinde olur.

    saygıyla

  71. Yazan:Tarik Tarih: Eki 16, 2009 | Reply

    Humeyniye gelirsek..

    Bana klırsa, Humeyni’nin islam anlayışına ya da siyasi tasavvuruna karşı olmak başka, onu doğrudan bir yabancı ülke gizli servisinin hesabına çalışmakla suçlamak çok başka şeyler.

    Siz de bilirsiniz. Humeyni hayattaydı sanırım, paristeki bombalamalar sonucu Fransa İranla hangi konuda anlaşmak zorunda kalmıştı?

    Humeyniyi fransa himaye etmiş ve karşılığında kendi siyasetince bazı kazançlar elde etmiştir. Humeyni de bu himaye sayesinde kendi ülkesindeki baskıdan kurtulmuştur, vs vs.

    Bu taktikleri dünyanın birçok yerinde benzer baskılar gören siyasetçiler uygulamıştır.

    FG hakkındaki davalar sonucu ABDye çıkmak zorunda kaldı. İyi de bugün ters cenahtan Dalan da orada. Kim, kimin hesabına çalışıyor diyeceğiz? Gerçekte herkes kendi hesabına, kendi davası için çalışır.

    Humeyni’nin koşulları da çok farklı değildir.

  72. Yazan:Mehmet Yılmaz Tarih: Eki 17, 2009 | Reply

    Tarik Bey Selam,

    Diyanetizm bence Islam degildir, Vatikanizm de Hristiyanlik degildir. Nasil Vatikan’daki papalar, kardinaller vs kafalarina göre Hz Isa’dan ögrendiklerini degistiremezler. Bizim diyanet veya Mekke müftüsü veya F.Gülen veya bir baskasi da kafasina göre kural uyduramaz. Islam’i UPDATE edemez.

    Protestanlarin güzel bir sözü vardir, “Vatikan Hz Isa’yi bizden çaldi” derler. Fazla cüretkâr olmakla beraber dogru olan bir baska söz de “Hz Isa’nin imajinin ve hatirasinin Coca Cola gibi ürünlestirildigi ve üzerinden kâr edildigidir.

    Katoliklerin çinde bir çok insan Vatikanizmin yol açtigi yikimin farkinda, kendi sehirlerinde, bölgelerinde insanca projelere hizmet ederek iyi birer Hristiyan olma gyreti içindeler.

    Haddim olmayarak size Hristiyanligin tarihini incelemenizi öneririm. Hz Isa hiç bir zaman “Heyy ben yeni bir din getirdim” dememistir. O öldükten 100 yil sonra bu günkü Hatay’da dogdu “Hristiyan” kelimesi.

    Bizim diyanetin “demokratik” Kur’an tefsiri gibi uçuk kaçik projelerini duyunca aklima nedense Vatikanizm’in Hz Isa ögretisine verdigi zarar gelir. Evet, Diyanetizm de Islam degildir. Diyanette çalisanlarin Müslümanligini yargilamiyorum, kalplerin içini ancak ALLAH bilir.

    Ama devletin emrinde, resmî ideolojinin hizmetinde ancak bu kadar olur. camilere NE MUTLU TÜRK’ÜM yazip çiktilari isin içinden.

    Belki gamali haç görmeyiz ama uluyan kurt resimleri asmalari yakindir :))

    Saygilar

  73. Yazan:halil Tarih: Eki 17, 2009 | Reply

    Sayın celalcelal, sayın s@b ve sayın özlem hanım’ın yapmış olduğu tespitleri ve açıklamaları yerinde buluyorum. “emri bil maruf nehyi anil münker” burada sormamız gereken soru maruf kime göre maruf, münker kime göre münker…? bu ayrımları başta Kuran-ı Kerim temel alınarak aynileşmek gerek. Kişilerin dünya görüşlerini şekillendiren kendi menfaatleri mi yoksa sahip olması gereken tevhid anlayışı mı?

  74. Yazan:Tarik Tarih: Eki 17, 2009 | Reply

    Katoliklerin çinde bir çok insan Vatikanizmin yol açtigi yikimin farkinda, kendi sehirlerinde, bölgelerinde insanca projelere hizmet ederek iyi birer Hristiyan olma gyreti içindeler.

    Haddim olmayarak size Hristiyanligin tarihini incelemenizi öneririm. Hz Isa hiç bir zaman “Heyy ben yeni bir din getirdim” dememistir. O öldükten 100 yil sonra bu günkü Hatay’da dogdu “Hristiyan” kelimesi.

    Hocam estagfurullah, ama bakın, yine aynı hatayı yapıyorsunuz.

    100 yıl sonra falan değil aşağı yukarı 15 yıl sonra, MS 50 civarı kullanılmaya başlanmıştır “hristiyan” sözcüğü. Yeni Antlaşma’da böyle yazar. (Elçilerin İşleri 11:25) Bu kitabın sarihliğine siz inanmaya bilirsiniz ama böyle düşünen, bu yazıların Tanrı’nın değiştirilmemiş sözü olduğuna iman etmiş yüzmilyonlarca KATOLIK yaşıyor dünyada.

    Ayrıca lütfen; Vatikanist değil, katolik. Protestanlar, daha eskilerde aşağılamak için “Papist” derlerdi katoliklere. Günümüzde kullandıkları bu tip pejoratif sıfatlar, bizlerin jargonuna girmemeli.

    Hiçbir katolik “Vatikanist” diye bir kavramı kabul etmez, kullanmaz. Yine hiçbir katolik sizin yukarıda yazdığınız sünnet çocuklu satırları hoşgöremez.

    Siyasi bir sorunsalı dini dogmaları hicvederek tartışmanız hem yanıltıcı (çünkü sorunun kaynağı katolisizm değil)hem de insanların dini inançlarını hedef gösterdiği için ayrımcıdır.

    Meramım sadece budur.

    Saygıyla

  75. Yazan:İLHAM AHISKALI (Tsebogil) Tarih: Tem 5, 2010 | Reply

    ((Editör’den ricam: lütfen bu yazıyı yayınlayın. Küfür ve hakaret içermiyor!))

    S.A….
    Ben, İLHAM AHISKALI (Tsebogil)… Ahıska Türkleri ile ilgili kısıma cevap vermek istiyorum:
    —–Böyle bir ifadede bulundunuz—–
    Vatan olmasa hani son asırda Ahıska’lıların yaşadığı gibi şey yaşarsınız: Gürcistan’dan başka yere sürülürsünüz.
    Haydi Azerbaycan’dan başka tarafa sürülürsünüz.
    Rus içlerine sürülürsünüz.
    Gelir bazılarınız Türkiye’ye sığınır böyle.
    ——————————————–
    -Birincisi; Türkiye’ye geliş sebebimiz sığınacak başka yer bulamamak değil, VATAN SEVGİSİDİR!!! Türkiye’yi de Vatan olarak gördüğümüz için buraya geliyoruz…
    -İkincisi; sığınacak yer de aramıyoruz! AHISKA Türkü her yerde kendine laik olarak yaşamış, yaşıyor ve yaşayacaktır… (Nasıl zorluk, işkence ve soykırım yaşamışsa da…)
    —–Metinin devamı—–
    Birliğinizi koruyamazsınız…
    Müslümanlığı yaşayamazsınız.
    Okul açamazsınız.
    Eğitim adına iki adım atamazsınız.
    Ve şimdilerde de çoğu buraya taşındı geldi.
    ————————————
    -Siz başka hangi topluluk biliyorsunuz, bizim gibi örf ve adetlerini saklayan ve koruyan…? Birlik ve kendi milleti asimile olmasın diye başka milletlerden gelin almayan ve gelin vermeyen…? SSCB’nin Komünizm baskısına karşın, Müslümanlığı en güzel şekilde yaşayan…? Var mı… AHISKA TÜRKLERİ’nden başka böyle manevi değerlerini en sıkı şekilde koruyan??? Sorarım, var mı???
    -Eğitime gelince; burada da bilgi eksikliğiniz var!!! Örnek gösteriyorum, babamın 8 kardeşi vardı… (yani, toplam 9 kardeş). 6’sı birer üniversite diploması sahibi; 2’si ise ikişer üniversite diploması sahibi… öz ağabeyim üniversite diploması sahibi. Ben şu an üniversite okuyorum. Ve bildiğim ailelerin %80’i okumuş ve okutuyorlar… Üstelik Ahıska Türkleri’nden tanıdığım profesörler de var…
    Siz de kalkmış diyorsunuz ki “Eğitim adına iki adım atılmamış”…

    Siz önce yazdığınız konuları iyice inceleyin, tam bilgi sahibi olun, sonra yazın!!!
    Bunları ben kendi halkıma karşı hakaret gibi görüyorum…
    Lütfen yazılarınıza dikkat edin!!! AHISKA TÜRKÜ ASİLDİR!!!

    Saygılarımla, İLHAM AHISKALI (Tsebogil)

  76. Yazan:KowaRaman Tarih: Ağu 7, 2011 | Reply

    Zat-ı Muhteremin çok iyi sohbetlerinden birisi yine… Bu sohbetin sonunda şahsiyetin milliyetçi olup olmadığı hakkında bir yorum yapmak benim boyumu aşar. Ama belirtmem gereken bir kaç konu var.
    İlk olarak bu zat,Jean-Paul Satre’ı anlamak için kendi dilinden(fransızca) okumuştur… Ama Kur’an-ı kendi dilinden(arapça) anlatmak gururuna zor gelmiştir. Tıpkı vakti zamanında Beiüzzaman Said-i Kurdi yi görme imkanı varken,gururuna yenik düşüp milliyetçilik duygularından dolayı ziyarete gitmediği gibi…
    Özellikle belirtmeyi istediğim diğer husus ise,bu Zat-ı Muhteremin sohbetlerinin bulunduğu sitede yaklaşık bin yıldır yanlarına gelip ikamet ettiği Kürt dindaşlarına ait tek bir sonucun bile aramalarda bulunmamasıdır…
    Bunun sebepleriyle ilgili bir çok şey sıralanabilir. Ama Üstad gibi bir şahsiyet onlarca kez zehirlenip ömrünün coğunu hapisanelerde geçirmesine rağmen,kendisi ne bir adım geri atmış,ne düşmanını kendi silahıyla vurmuş ne de bir kılık kıyafet kanuna bürünmek zorunda hissetmiştir hem kendisini hem de davasını… Ve bayrağı da 50 küsür yıl bu dava uğrunda kendi milletinin adını bir kez olsun anmayacak bir şahsiyete bırakmmıştır.
    Ameli milliyetçilik,bu videoda anlatılanlar değil,üstadın bizati kendi hayatıdır kanımca…

    Vatan sevgisine gelince,bazı ‘asiler’ gelip binlerce yıldır yaşadığım topraklarda,ya sev ya terk et nidaları atıyor bana… Vatanımı yurt edinmiş bu ‘asiler’ ben kendilerine misafir perverlik ederken… Ben kendi vatanımda vatan hasreti çekerken,onlar vatan sevgisi fetvaları veriyorlar benim kundakdaki bebelerim ölürken…

  77. Yazan:Mehmet Bahadır Tarih: Ağu 7, 2011 | Reply

    Sevgili Kowaraman

    Özellikle belirtmeyi istediğim diğer husus ise,bu Zat-ı Muhteremin sohbetlerinin bulunduğu sitede yaklaşık bin yıldır yanlarına gelip ikamet ettiği Kürt dindaşlarına ait tek bir sonucun bile aramalarda bulunmamasıdır…
    Bunun sebepleriyle ilgili bir çok şey sıralanabilir.

    Biraz daha açar mısınız aramalarda ne gibi bir sonuç bulunmuyor ?

    Ama Üstad gibi bir şahsiyet onlarca kez zehirlenip ömrünün coğunu hapisanelerde geçirmesine rağmen,kendisi ne bir adım geri atmış,ne düşmanını kendi silahıyla vurmuş ne de bir kılık kıyafet kanuna bürünmek zorunda hissetmiştir hem kendisini hem de davasını

    F.G ni kılık kıyafet kanununa uygun bir hal üzere yada ne biliyim şapkalı bir vaziyette mi gördünüz ?

    Bağışlayın yazdıklarınızdan pek bişey anlamadım. İtiraz noktalarınızı biraz daha açar, somut örnekler verirseniz muhabbete devam edebiliriz sanırım…

  78. Yazan:KowaRaman Tarih: Ağu 8, 2011 | Reply

    Kürtler islamiyeti ilk kabul eden kavimlerdendir. Kürtler,farslar gibi milletler islamiyete fazla hizmet etmemiştir. Ama Araplar ve Türkler islamiyete cok fazla hizmet etmiş,hele Türkler 600 yıl boyunca islamiyete bayraktarlık etmişbir millettir. Bu hususta sanırım herkes aynı fikirdedir. İnsanların olaylara bakış açılarını ve düşünme yapılarını sorgulamadan şunu söylemek istiyorum. İslamiyeti afrikaya,anadoluya,günaybatı asyaya kadar götüren Araplar,bunu yaparken ne amaçla ve nasıl yapıyordu? Araplar için mi,arapların üstünlüğü için mi yapıyordu? Ya da 600 yıl boyunca islamiyete bayraktarlık eden Türkler ne amaçla ve nasıl yapıyordu? T.C de yaşayanlar benim üstün milletim 600 yıl islamiyete bayraktarlık etti desinler diye mi yaptı? Bu 600 yıl bayraktarlık eden YÜCE TÜRK milleti neden Osmanlı devletinde kendilerine Türk değil de Osmanlı ismini seçti?

    Nerede görülmüş kocaman bir devletin tek bir insan yani padişah tarafından yönetildiği? Osmanlı padişahlarının,içerisinde musevi kökenli dahi vezirleri vardı.Her ırktan her kesimden vezirleri olmuştur. Ama nedense,Türkler Osmanlıyı sürekli türk olarak,türklerin üstün zekasıyla yönetilen bir devlet olarak görüyorlar. Bunu F.G. de yapıyor kendisine türk diyen arkadaşlar da yapıyor. Osmanlı da resmi dil saf türkçe bile değilken, birileri çıkmış Osmanlı bizim atamız,bizde onun gibi yeniden bayrağı almak için çalışmalıyız diyor ve gidip dünyanın dört bir yanına türkçeyi öğretiyor.

    Üstadı örnek alıyor,onun yolundan gidiyor,ama nedense talebelerinin çoğu üstadın Kürt olduğunu bile bilmiyor. Çünkü risalelerdeki Kürt ve Kürdistan kelimelerini osmanlıcadan türkçeye çevirirken bu zat,bu gibi kelemeleri Türk ve Türk yurtları gibi kelimelerle çevirme de bir mahsur bulmuyor. Bu yüzdendir ki çoğu talebe gariplerim,artık risaleleri değil,F.G. nin risaleleri açıklayan kitaplarına,sohbetlerine ihtiyaç duyar hale gelmiştir….
    Söyleyecek o kadar çok şey var ki biraz düşünmeyle fark edilebilecek şeyleri uzun uzun yazmaya gerek yok. Yaptığı tüm icraatlarde milliyetçi olduğu anlaşılan bu zat,bu milliyetçilik ismi yerine de ameli milliyetçilik diyor. Evet,islamiyetten bahsederken,neden türkçe dünya dili olmasın diyor,türkçeyi yaymak sevaptır manasına gelen acıklamalar yapıyor. Türklerin atasıyla övünüyor (ki bana göre kesinlikle Osmanlı günümüz anlamındaki bir türk devleti değildi.Olsaydı Osmanlı olmazdı!) sürekli ve Peygamber ÜMMETİ ÜMETİ derken bu zatı muhterem milleti milleti diye inliyor ve o millet kelimesine de ben islam milletini kast ediyorum genelliyorum,bir inanc etrafındaki insanları kast ediyorum diyerek güzel türkçesine bir mana da daha katıp zenginleştiriyor!

    İşte mübarek şahıs,onlara anadolu da misafir perverlik eden Kürt kardeşleriyle ilgili tek bir kelime,tek bir açıklama dahi yapmamıştır! Aramalarda çıkmamasından kastım budur.
    neden bahsetsin ki değil mi,Kürtler Onlar kadar aziz bir millet mi! Haşa…
    Kılıf kıyafet kanununa gelince bunda bir ironi var. F.G. şapka takmıyor,takke de tak(a)mıyor okyanus ötesinden gelen sohbetlerinde dahi… Ve yukarıdaki gibi eleştirileri yapınca F.G. nin şakirtlerine,bana bir kılıf kıyafet kanunundan sürekli bahsediyorlar. Orada bir ironi var kılık kıyafet kanunu kelimesiyle. Neden arapça değil de türkçeyle eğitim yaptıkları neden hala F.G. nin amarikada olduğu ginbi sorulara karşılık şartladan,zamanlardan,mekanlardan,insanlardan bahsediyorlar. Bunun yanlışlığındna bahsetmiştim.Bu konuya daha fazla yorum yazmayacağım… Düşündükçe geriliyorum,bu zata karşı kötü söz söylemek niyetinde de değilim. Ama elbet hesap gününde soracağım, hiç olmazsa benim halepçemle ilgili de bir taziye yayınlasaydın diye….

  79. Yazan:Mehmet Bahadır Tarih: Ağu 8, 2011 | Reply

    Sevgili Kowaraman

    …onlara anadolu da misafir perverlik eden Kürt kardeşleriyle ilgili tek bir kelime,tek bir açıklama dahi yapmamıştır!

    Lütfen böyle şeylere irtibat etmeyiniz…

    İlginizi çekebilir.

    – Bizi birbirimizden koparamazlar

    Cemaatin güneydoğuda, Kuzey ırakta çok sayıda öğrencileri mevcut. Hiçbirisi de asimile veya sizin tabirinizle türkleşmiş değil. Kuzey Irak’ta ilkokul Erbil’de I993’te açılan Işık Koleji. Bu okulun ardından yine Erbil’de 1994’te Nilüfer Koleji, 2OO5’te Işık İlkokulu, 2006’da ise Işık Anaokulu açıldı. Süleymaniye’de ise 1996’da Selahattin Eyyubi Koleji, 1998’de Süleymaniye Kız Lisesi, 2007’de Süleymaniye İlkokulu ve Kerkük’te Kerkük Çağ Lisesi faaliyete geçti. 2008’de Dohuk ve Kerkük’te birer okulun daha açıldı.

    Cemaatin Erbil’de bir de üniversite açma projesi bulunuyor. Yanlış bilmiyorsam o da faaliyette.

    Elhasıl : Irk, soy sop, dil..bütün bunlar malayani küçük şeyler…

    “Karşımda müthiş bir yangın var. Alevleri göklere yükseliyor. İçinde evlâdım yanıyor, îmanım tutuşmuş yanıyor. O yangını söndürmeye, îmanımı kurtarmağa koşuyorum. Yolda biri beni kösteklemek istemiş de ayağım ona çarpmış. Ne ehemmiyeti var? O müthiş yangın karşısında bu küçük hâdise ne kıymet ifade eder.
    Ben cemiyetin îman selâmeti yolunda âhiretimi de feda ettim. Gözümde ne Cennet sevdası var, ne Cehennem korkusu. Cemiyetin, îmanı namına bir Said değil, bin Said feda olsun. Kur’an’ımız yeryüzünde cemaatsiz kalırsa Cennet’i de istemem; Orası da bana zindan olur. Milletimizin îmanım selâmette görürsem, Cehennem’in alevleri içinde yanmağa razıyım. Çünkü vücudum yanarken, gönlüm gül gülistan olur. (Bediüzzaman)

    Selam ve dua ile…

  80. Yazan:Mehmet Bahadır (Video) Tarih: Ağu 8, 2011 | Reply

    Bir de şöyle bir video var.

  81. Yazan:KowaRaman Tarih: Ağu 8, 2011 | Reply

    Verdiğiniz linkteki yazıyı okudum. Neye itibar etmem gerektiğini anlayacak idraka sahibim çok şükür.

    Yazı da anladığım kadarıyla 1924 ten beri atılan köprülerin yeniden inşasından bahsediyor… Güneydoğu ve doğu da ki insanların(KÜRTLERİN) maddi anlamda ne kadar zor durumda kaldıklarından ve sanki batı dini anlamda doğudan daha ileriymiş de doğu uzakmış gibi doğuya gidip kurbanın önemini göstermekten bahsediyor. Şafilikte kurban sünnettir de, hanifilikte farz mıdır diye sormak isterdim saygıdeğer Hocaya. Vaciptir, ama mezheplerin sınırlarını bu şekilde değerlendirmek ve şafi olduğu için onları teşvik etmek düşüncesi ne derece doğrudur bilemem. Ama tabi Hoca efendiyi mezhep imamı statüsünde ya da başka bir statüde değerlendiler için bir sorun olmaz sanırım…

    “Bu, başka ülkelere yardım etmemize engel değildir. Bugün sıkça söylenir hale gelen küreselleşme ifadesiyle dünyamız bir köy haline geliyorsa ileride yüz yüze geleceğimiz o insanlarla şimdiden münasebetler tesis etmek akıllıca bir iş olsa gerektir.” Bu sözleriyle gerçek niyetini ifade ediyor demem su-i zan olur. Ama sonuçta oradaki İnsanlara(KÜRTLERE) yardım etmelerinin sebeplerinden birisi olarak küreselleşmeyi gösterebiliriz sanırım… (Ayrıca bin yıldır yüz yüzeyiz!)

    Vurgulamaya çalıştığım doğu ve güneydoğu insanları parantez içerisinde belirttiğim gibi Kürtlerdir. Ama sağ olsun değerli hocam bu sohbeti 2007 de yapmasına rağmen onların ismini Lazlar ve Çerkezlerden sonra anmıştır ve başka bir yerde de anmamıştır doğu ve güneydoğu insanın adını!

    “Bu açıdan kurban ve kurbanın derisi bir hediyemiz olsun yani. Kurban kesemeyen o insanlara aynı zamanda kurbanı göstermek, teşvik etmek güzel bir şeydir.” Evet oradaki insanlar kurban kesemiyorlar. Çünkü Osmanlı yıkıldıktan sonra ilk olarak İslamiyet için,50’li yılarda da nefes alıp kendi dillerini konuşmak için mücadele ettiler. Bu yüzden de çok verimli olan arazilerini sulayamadılar, hayvanlarını besleyemediler, sanayileşmediler ve kurban kesemeyecek hale geldiler. Yani orada kurban kesmemelerinin esas sebebi kurbanı sünnet kabul etmeleri değil, kurbanı kesecek maddi güçlerinin olmamasıdır. Aynı zamanda cahil kaldılar, üniversiteler okuyamadılar, denizleri olmadığı için batıdaki insanlar gibi denize giremediler, onlar gibi giyinemediler, onlar gibi ‘akıllıca işler’ yapamadılar. Doğu ve güneydoğuda yaşayan insanlar(KÜRTLER),önce dinleri için canlarından vaz geçip mücadele ettiler. Sonra hatırladılar,biz ALLAH’IN halifesi için savaştık mücadele ettik. Onun yerine İslama karşı sistemi kurmaya çalışan insanlara karşı mücadele ettik. Ama karşımızda Allah u Ekber nidalarıyla bize bombalar yağdıran Müslüman kardeşlerimiz var. Bu işte yanlışlık var dediler, daha onlar ne olduğunu anlamadan bu defa da kendilerine saldırılmaya başlandı. Dinlerinin yanında dillerine saldırdılar.

    Çünkü onların bir Atakürdü yokturdu, onların Osmanlı gibi bir ecdadı yokturdu ve VİDEODA da dendiği gibi; “Türkün Kürdle vatandaşlığın dışında, kardeşliğin dışında ikisinin de mezopotamya insanı olmasısın dışında asya insanı olmasının dışında başka bir münasebet yoktur aralarında.” Türklerle Kürdler kardeştir, aynı dindendir. Doğrudur,ama Kürtçenin bir edebiyatı yok,Kürtlerin eskiden kurulmuş devletleri yok(!). Bu yüzden de Kürtçe’nin bırakın bir dünya dili olması, ana dilde okutulacak bir dil olması dahi gereksizdir. Zaten öyle olsaydı, Üstad kendisi neden Kürtçesini dünya dili yapmasın(!). Üstad kendisi islamiyeti dünyanın dört bir yanına anlatmak için, Hoca efendi gibi Kürtçeyi kulanırdı… Bizler biriz, ama bir millet değil bir ÜMMETİZ. Kim ki bunun dışında bizi birleştirme çabasına girmiş, bizi ayırmasa da nifak tohumlarını ekmiştir…(Hoca Efendi bunu yapıyor demiyorum yanlış anlaşılmasın.)

    Vakti zamanında Şeyh Sait asiydi, Dersimliler asiydi, Ağrılılar asiydi… Şimdi de İspanyadaki ETA örgütü mensupları asi olmuş bunu da Hoca efendi onaylamasa da asiler işte…
    Ve şimdi de İslamiyet i ilk kabul eden bu millet, sanki batıdaki insanlar kendisinden daha ileriymiş gibi İslam’ı yaşamakta, onlara muhtaç olmuşlar, ve onlar da oraya gidip İslamiyet’i anlatmak derdine düşmüşler binlerce insan öldükten sonra…

    Ayrıca Kürtlerin islamiyetle ve milliyetçilikle ilgili hassasiyeti için şu yazıyı okumanızı öneririm.

    Ve Kürtlerin neden ‘asi’ bir milletin içerisinde asi olup fakir düştüklerini anlamınız içinde Ahmet Altan ın ta 1995 de kaleme aldığı Atakürt yazısını okumanızı öneririm. Aramalarda yazınca birçok sitede çıkıyor.

    Burada kesiyorum çünkü düşündükçe rahatsız oluyorum. Daha fazla bu konuda yorum yapıp, saygı duyduğum bir şahsiyeti küçültmek istemiyorum gözümde. Sayın Mehmet Bahadır,sizden ricam bundan sonraki,Kürt meselesiyle ilgili yorumlarınızı ve bilgilerinizi bana atfen paylaşmamanızdır.

    Saygı ve Derin Düşüncelerle…

  82. Yazan:KowaRaman Tarih: Ağu 8, 2011 | Reply

    Kürtler Ve İslamiyet

  83. Yazan:Kagan Polat Tarih: Ağu 9, 2011 | Reply

    yorumlari ve linkleri okudum.

    “Kürtler zaten islami biliyo, araplar ve türkler ve gülen cemaati kendine çeki düzen versin” makamindan yapilan yorumu ziyadesiyle kestirmeci buldum. Sanki ortada TÜRK ve KÜRT diye iki tane adam geziyor da, biri düzgün, öteki degil. Kürtlerin içinde her türlü adam var. Irkçisi da var. Süper dindari da var. BeDePe takimina bakin, neresi müslüman bunlarin? CHP gibi zindik hepsi. Gülenciler? onlarin içinde de islamin mesajini anlamis olan var, türkçüsü var, irkçisi var, osmanlicisi var. büyük bir cemaat. belki bir milyon insan. hepsinin bir olmasi imkansiz. gülen’e ya da said nursi’ye gönül veren oldugu gibi sirf çikar için gelen de var. sayilari da artacak bu firsatçilarin. zaten o kitap sansürleme meselesi de bunun yüzünden yapildi. gülen kendine harbiden bagli olanlari görmek için yapti böyle bir manevra. Hani nasreddin hoca timur’a filini geri vermeye gitmis de arkasinda köylüleri göremeyince ikinci bir fil istemis ya 🙂

    Gülen’in zekasi ve vizyonu anti-gülencilerden iki jenerasyon ileride. onun için daha çok gülecegiz. son GÜLEN iyi güler 🙂

  84. Yazan:Mehmet Bahadır (Video) Tarih: Ağu 9, 2011 | Reply

    Güzel Kardeşim KowaRaman
    Malesef yazıyı ve videoyu anlamak istediğiniz gibi anlamışsınız…Cımbızlama yapmış ve gereksiz teferruatlarda boğulmuşsunuz kanımca…

    Mesela :

    hocam bu sohbeti 2007 de yapmasına rağmen onların ismini Lazlar ve Çerkezlerden sonra anmıştır ve başka bir yerde de anmamıştır doğu ve güneydoğu insanın adını! (KowaRaman)

    Gerçekten aşırı alınganlık gösteriyorsunuz…Üstelik yazıda kurban haricinde çok güzel tespitler ve somut çözüm önerileride var. Sakin bir kafayla tekrar okumanızı rica ederim.

    Bir diğer mevzuu:

    “Türkün Kürdle vatandaşlığın dışında, kardeşliğin dışında ikisinin de mezopotamya insanı olmasısın dışında asya insanı olmasının dışında başka bir münasebet yoktur aralarında.”

    Keşke devamını da yazsaydınız.
    “Öyle bir münasebet vardır ki, dünyada bütün iyilikleri beraber paylamışlar, bütün acıları ve ıstırapları da beraber müşterek duymuş, müşterek inlemişlerdir…(FG)”

    Yani sadece aralarında maddi, coğrafi ve etnik münasebetleri yoktur (daha fazlası da vardır) ortak acıda, ortak ıstırapta ve iyiliklerde de derin ve mana boyutlu münasebetleri DE vardır manasını anlıyorum ben…

    Her neyse. Sevmek zorunda değilsiniz. Benim de sevdirmek gibi bir derdim yok. Tek derdim : HAKİKAT inanın.

    Güzel kardeşim eniştem Kürt’tür. Bir sürü kürt arkadaşlarım var. Hepsini çok seviyorum. Konuyla ilgili birkaç yazılarım var…

    İlgine sunuyorum
    – Kürtlerden korkuyorum, öyleyse varım!
    – Ez jı te hez dıkım (İhsan Dağı)

    Gözünüzden düşme meselesine gelince. İnsanların nazarındaki yerimden çok, Allah katındaki yerim(iz) esastır. Önemli olan da budur kanaatimce. Tek Orazı olsun bütün dünya küssün önemli değil.

    Biraz rahatsızlığım var. (Mehmet Yılmaz Abim şahittir)Daha fazla devam edemiyeceğim. En azından bugünlük 🙂 En azından ağrı ve sancı içerisinde sizinle ilgilenmeme haksızlık etmeyin.

    KowaRaman Kardeşim Ez jı te hez dıkım diyerek yorumumu bitireyim.

  85. Yazan:KowaRaman Tarih: Ağu 9, 2011 | Reply

    Cımbızlamak ya da hakikatı carpıtmak değildi maksadım. Bazı gerekliliklerden dolayı kapalı ifade edilmesiydi bazı hususların.. Anlatmaya çalışdığım,bi 90 yıl da Ne Mutlu Kürdüm desek ne cıkar ki,Kürtçeyi dünya dili yapsak ve anlatsak İslamiyeti Kürtçeyle… 🙂

    Çıkar yol bellidir,başka yol sadece erken kıyamete sebep olur. Hemfikiriz doğru yolda… İsteğim bu yol içerindeki Kürtlerin de ameli milliyetçilik yapması ve törpülenmemeleri…

    İnsanlar,zamanlar ve mekanlar şu anda söylediklerimizi karşıt algılatan bize. Bunları da yakında aşacağız inşaallah.

    Geçmiş olsun umarım en kısa zamanda düzelirsiniz.

    Ez Pirtir Ji Te Hezdikim…

    Saygı ve Derin düşüncelerle…

  86. Yazan:Ahmet Somut Tarih: Ağu 9, 2011 | Reply

    Dünya diliniz biz belirlemiyoruz. FG’nin Türkçeyi dünya dili yapalım olayı vakti zamanında Orta Asya cumhuriyetlerine açılımı için kullandığı bir araçtır. Bu cumhuriyetlerde zaten Türkçe veya ona çok benzer bir dil kullanılıyordu. Cemaat bunu yakınlık kurma sebebi olarak kullandı.

    Öncelikle dilin ne olduğunu anlamak lazım. En basit tanımıyla insanların birbiriyle iletişim kurması için bir araç. Sen sadece kendi milletinle iletişim kurmak istersen kendi diline sarılır başka birşey öğrenmezsin. Diğer dilleri dışlarsın. Başka milletlerle iletişim için ya onların dilini öğrenirsin ya da ortak bir dil bulursun. Şu an için İngilizce’den başka bir ortak dil var mı?

    FG cemaati üstadın Kürt olduğunu da çok iyi bilir. Risalelerin Osmanlıca (arap harfleriyle) yazıldığını, bizzat üstad tarafından yeni latin alfabesiyle bastırıldığını da bilir. Cemaat için amaç içeriktir. Yani RN’de anlatılan özdür. Bunu becerebiliyorsan en güzeli üstadın osmanlıca, farsça, arapça karışımı orjinal diliyle okumaktır. Olmuyorsa sadeleştirilmişi de okunur. Zor olanı okumaya çalışıp hiçbir şey anlamamaktansa kolayı okuyup az anlamak daha iyi diye düşünülmüş.

    Cemaatin şu anki Kürt sorununa karışması yapacağı en büyük hata olurdu zaten. Çünkü iki taraf da (devlet ve Kürtler) artık masum değil. Devlet zamanında çok zulüm yapmış, ama PKK destekçisi Kürtler de artık sadece mazlum değil. Onların da cevabı şiddetle. Sadece askere yönelik bir şiddet de değil. Bir sürü masumum canına da kıymışlar. Üstelik iki taraf da hala durumu anlayabilmiş değil. İki taraf da bastırabildikçe bastırıyor. Ben gönüllü olarak masa başı çözümlerden halen çok uzak olduğumuzu düşünüyorum. Ya dışarıdan bir tazyikle bu iş biter, ya da belki bölünme parçalanmayla…

    Türkler Türkçeye artık itibar etmeyip İngilizce, Çince ve diğer dilleri öğrenmek için bir tarafını yırtarken Kürtlerin Kürtçede takılı kalmasını da manidar buluyorum. Tabii ki Kürtçe konuşmalarına ve öğrenmelerine bir itirazım yok. Ama bunu başardıklarında kendilerini kurtaracaklarını falan sanıyorlarsa çok yanılıyorlar.

  87. Yazan:ali yardım Tarih: Ağu 14, 2011 | Reply

    Fethullah Gülen’in milliyetçi olmasından şikayetçi olan dostlar, kendileri de Gülen’in Kürt versiyonu bir İslam alimi çıkarsınlar sonra kürtçeyi dünya çapında bir dil yapsınlar. Gülen cemaati yurtdışındaki faaliyetlerini devlet desteği ile mi yaptı? aynı şeyi Kürtler de yapabilirler. yapsınlar biz de alkışlayalım.
    şu Kürtlüğü Türklükle yarıştırma kompleksine kapılmış dostlara sadece tebessüm ediyorum. bakın büyük İslam alimi bediüzzaman beşbin sayfalık külliyatında ne kadar Kürtçe yazmış? hiç. neden? çünkü bu topraklarda farklı etnik kimliklerden insanlar biraraya gelince Türkçe üzerinden anlaşıyor. muhtemelen bunu söylemek de ırkçılık olur ama realite böyle.
    kowaroman, bence de birileri silahlı mücadele yapacağına Kürt kültürünü tarihini falan anlatsın. mesela büyük edebi ve felsefi başyapıtları Kürtçeye çevirin, biz de ne kadar yetkin bir dile sahip olduğunuzu görüp alkışlayalım. kültürel düzlemde yapacağınız milliyetçiliğe kim karşı çıkıyor?

  88. Yazan:alikrz Tarih: Eyl 23, 2011 | Reply

    ‘Vatan sevgisi imandandir’ sozune.hadis oldugu rivayet ediliyor hadis degil ama hadis gibi bir soz.’ diyor hoca Efendi! ne demek bu simdi HADIS GIBI BIR SOZ…Hadisi serifler rivayetlerle tasinmistir gunumuze.inanirsin inanmazsin ayri mevzu.ama hoca namzeti almissan sayet birisi lutfen filozofluk! yapip islamiyetin safiyetine,sadeligine golge dusurmesin.Hadisi seriflerde gizli manalar vardir.Peygamber efendimiz bazisini kalbiyle,bazisini ruhuyla,sirriyla,hafisiyle,ahvasiyla kriptolamistir butun sozlerini.bunlari anlama kapasitesi kisinin salt Dini bilgisiyle degil dini yasama ve algilama kapasitesiyle ilintilidir.mesela koca ilahiyat profesoru dinin butun kaynaklarini ogrenmis ama Namaz kilmiyor,tefekkur etmiyor.musade edinde bu profosorumuzun hadisi serifleri anlamasi yuzeysellessin,sekillessin.Peygamber efendimiz soz soylerken butun benligiyle yasayarak soyluyordu.Simdi siz tutun ‘hadis gibi bir soz’ diyerek bu safiyete bu samimiyete golge dusurun…Bati kulturu ile dogu kulturunu baristirmaya calisanlar ‘kufur tek millettir’ ayetini ozumsemeye ihtiyaci var.insanligin huzuru ancak Islamdadir.ayni dili konusmak guzeldir ama salt Dil birligi ile Din birligi saglanamaz.

  89. Yazan:alikrz Tarih: Eyl 23, 2011 | Reply

    Mehmet bahadir kardesim irk,renk,kavmiyet falan kucuk seyler diyorsunuzda Cemaat faaliyetlerinin temel ekseninin Turkce baglaminda olmasini nasil yorumlayacaksiniz.Olimpiyatlarla turk halkin dini duygularinin dil aidiyeti kullanilarak istismar edilmesine ne diyeceksiniz.(evet turkce konusuyorlar diye goz yasi doken insanlar var). hayir hayir lutfen yanlis anlasilmasin.Yapilan faaliyetlere lutfen dogru isim koyulsun.Muhtelif ulkelerde acilan Okullarda o devletlerin resmi mufredatina haftada bir iki saat Turkceyi ekleyip Anadolu halki Allah Lillahla kandirilmasin lutfen..Yapilanlar okullasma faaliyetidir,dini faaliyetle uzaktan yakindan alakasi yoktur.dolayisiyla Vatikanla isbirligi icerisinde yurutulerek yapilan diyalog faaliyetlerine Allahin yardimiyla gelisiyoruz sozleri de halkimizin gozunu boyayan ayri bir husustur kanaatimce…

  90. Yazan:Mehmet Bahadır Tarih: Eyl 28, 2011 | Reply

    Sayın Ali Kiraz
    Çok yoğun olmam hasebiyle cevap yazmakta geciktim kusura bakmayın…

    ‘Vatan sevgisi imandandir’ Evet bu söz zayıf bir hadis olarak rivayet edilir. En doğrusunu Allah bilir.

    Mesele aslında çok boyutlu. Biraz açalım isterseniz. Buradaki vatandan kasıt kanaatimce sınırları siyası olarak çizilmiş milli bir vatan toprağından bahsedilmiyor olsa gerek ve hatta kuru bir toprak parçasından da bahsedildiğini düşünmüyorum. Aslında sahip olduğumuz iman, “VARLIĞIN” hepsini, aynı Yaratan’ın yarattıkları olarak kardeşimiz ve ailemiz eylediği için siyasî sınırların dışındaki her yeri ve her şeyi “vatan”ımız eyliyor. Öyle değil mi? Dolayısıyla müminlerin vatanı siyasi değil, insanidir. Kardeşlikleri de kanla değil imanla kurulur. Yine dolayısıyla, özgürce secde edebildiğimiz her yer bizim vatanımızdır. Özgürce secde etmemizin çok görüldüğü herhangi bir yer, vatan olarak sevilmeye layık değildir. Mümin için kabir bile sevilecek vatan olur. mümin için kıyamet sonrası da ebedi bahar çiçeklerinin süslediği vatan olur. Mevlananın değişiyle “müminin vatanı ahretidir”.
    Dolayısıyla sevgili kardeşim, biraz daha açayım “ahiret sevgisi imandandır.”

    Bir diğer mevzuu : Efendimizin, hicret ettiği ‘doğum yeri’ Mekke’nin fethinden sonra bir geceliğine de olsa, kendi evinden ikamet etmeyişi, “benim toprakta, sınırda gözüm yok, ben hürriyetin peşindeyim, iman ile insan arasındaki engelleri fethetmekle/açmakla görevliyim” mesajı olarak okunabilir mi ?

  91. Yazan:Mehmet Bahadır Tarih: Eyl 28, 2011 | Reply

    Sayın Ali Kiraz

    Mehmet bahadir kardesim irk,renk,kavmiyet falan kucuk seyler diyorsunuzda Cemaat faaliyetlerinin temel ekseninin Turkce baglaminda olmasini nasil yorumlayacaksiniz.

    Sevgili kardeşim, faaliyetlerin türkçe bağlamında olması da küçük bir meseledir efendim. Takılmayınız böyle şeylere 🙂

    İkinci yorumunuza cevap yazmayacaktım ama merakımı mazur görün. Bu denli komplo teorileri size nerede empoze ediliyor bilmiyorum.

    Çok mu Soner Yalçın kitapları okuyorsunuz?

    İddialarınızı veya kanaatlerinizi somut delillerle temellendirmeniz gerekmez mi? Bakın diyaloğa kapalı olursanız vehim ve şüphe başlar. Bu da şiddeti besler. Bir nevi hastalıktır bu. Komplo teorileriyle yatar kalkarsınız. Sihatiniz bozulur, geceleri uyku tutmaz vs…

  92. Yazan:Aziz Yılmaz Tarih: Eyl 29, 2011 | Reply

    Yorumların içinde, gelecek olan yorumlara dair biraz uyarı biraz da tahmin içeren kısa bir yorum vardı. Yazı tartışmaya açıldığında en çok o yorum dikkatimi çekmişti. Mehmet Bahadır bey kardeşimin yeni yorumlarını görünce dikkatimi çeken yorumu arayıp buldum. “benden söylemesi” imzasıyla yazılmış yorum. Bence sözkonusu yorumdaki tespit çok yerinde. Gerçekten de zaman zaman verili konu bağlamından koparılarak tartışılıyor. Daha doğrusu tartışmaya açılmış konu üzerinden fikir üretmek yerine, katılımcının kendi bakış açısı ve durduğu yere göre konuya yaklaştığı görülüyor. Tabi bu da bahsi geçen yorumda da değinildiği, sevip sevmeme gibi bir duygusallığa takılmasına yol açıyor konunun. Yani sınırlarını genellikle karşıtlık/antipati ya da taraflılık sonucu oluşan bir tartışma kaçınılmaz oluyor. Aslında sadece bu konu ve konu ile ilgli yorumlarla sınırlı bir alışkanlık değil bu. Genel olarak bu böyle, duyguların fikirlerin önüne geçtiği bir düşünce alışkanlığı hakim toplumda. Neyse bu vaazımı kısa tutayım da konuya geçeyim.

    Evvela şunu söylemekte yarar var. Gülen Cemaati veya Fethullah Gülen’e istinasız/her halukarda antipati duyan, varlığından rahatsızlık hatta endişe ve korku duyan yüklü bir kesim var. Bu gruptakilerin büyük çoğunluğu zaten kararlarını vermişlerdir: İcraatın/eylemin şekline bakılmaksızın cemaatin yaptığı herşey kötüdür! Bu duygunun beslendiği muhtemel nedenlere girmeyeceğim, bu ayrı bir tartışma konusu.

    Ben burada hareketin(Gülen Cemaatinin) karşıtlğına endksli ve bu minvalde ortaya atılan eleştiri biçimine deyineceğim. Daha doğrusu muhtevası Milliyetçilikle özdeşleştirilen bir takım isnatlara ve bu isnatlara dayanak yapılan argümanlara.

    Tabi bunun yanı sıra hareketin/cemaatin islam ile bağdaşırlığı üzerine de kimi kılı kırk yaran eleştiriler var.

    Konu ağırlıklı olarak Milliyetçilik yönüyle tartışmaya açıldığı için önce buradan başlamak istiyorum. Evet, Türkçe Olimpiyatları, cemaatin ülke sınırlarını aşan çalışma ve teşkilatlanma biçimi vb. bugün kimi çevreler tarafından İslami değil Milliyetçi olarak bilinmekte ve algılanmaktadır. Doğrusu, bu aynı zamanda Milliyetçiliğin bir kez daha tüm boyutlarıyla tartışmaya açılmasına da imkan veriyor. Zira Milliyetçilik her ne kadar miadını doldurmuş bir ideoloji olarak anılsa da, toplumdaki mevcut ayrışmacı hissiyat çoğu kez bu kavramın yerli yerine oturtularak tartışılmasını engellemekte ya da “ne olduğu/olmadığı” nın anlaşılmasını güçleştirmektedir. Özetle, fiiliyatta Milliyetçilik tanımı içinde olabilecek eğilimlere ilgi duyan kesimler tarafından dahi bu tanımın, muhatabını/karşıtını suçlayıcı bir siyasi kavram haline getirildiğini/dönüştürüldüğünü söylemek mümkün. Örneğin bugün etnik ayrışmanın da etkisiyle Kürtler Türkleri, Türkler de Kürtleri milliyetçi olmakla itham ediyor. Kim daha milliyetçidir tartışmasına da girmek istemiyorum. Şuraya getireceğim, Cemaatin milliyetçiliğinden dem vuranların başında kuşkusuz ki Kürtler-hepsi değil- ile kendini solda tanımlayan sol/sosyalist gruplar gelmektedir. Sol sosyalist grupların itirazı muhtemelen iktidar ve rejim eksenlidir. Gülenciler bütün kamu alanlarını ele geçirdi, devletin her kurumuna sızıp iktidarı ele geçirmeye çalışıyorlar vs. üzerine inşa edilen bildik kaygılar…Kısacası din devleti geliyor argümanında somut ifadesini bulan bir algıdır bu. Oysa düşünce ve ifade özgürlüğü, örgütlenme hakkı, vs. savunma iddasında olan SOL’un mücadele alanı bu olmamalıydı. Bilakis kendilerinin pratiğe geçiremediğini bugün beğenmedikleri Gülen cemaati yapmıştır. SOL kitlelerle ciddi bir kopukluk yaşıyorken Cemaat dışarılarda bile kendine taraftar bulmuş ve kabul edilse de edilmese de geniş kitlelerle güçlü bağlar kurmuştur. Kısacası işi gücü bırakıp cemaat karşıtlığı üzerinden SOL’culuk yapacaklarına belki de eksikliklerini bu modelle giderme yolunu seçmeleri çok daha isabetli olacaktır.

    Kürtlere gelirsek, bir Kürt birey olmam hasebiyle burası beni daha çok ilgilendiriyor. Misal Cemaatin her yaptığının altında milliyetçilik aranacağına bence böylesi bir milliyetçilik çok daha evladır. Kırıp dökmeden mesela Kürtçeyi ülkede ve dışarıda geliştirmeye çalışan, Kürt dili edebiyatını dünyaya tanıtan, büyük romancılar yetiştirmeyi önceleyen kültürel ve sanatsal faaliyetlere ağırlık veren “Kürt milliyetçileri” olmasını isterdim ben.

    Biliyorum, Kürtçenin bu manada Türkçe kadar şanslı olmadığını söyleyecek dostlarım olacak. Lakin sınırlı imkanlara ve halen tam olarak kaldırılmayan sınırlayıcı yasa ve uygulamalara karşın; BDP, AKP’ye endekslediği karşıtlık enerjisinin çeyreğini bu konulara ayırsalardı durum çok daha farklı olacaktı. Keza, sokakları dolduran yığınlar, molotof imal edip sağa sola atmak yerine vakitlerini dillerine, kültürlerine ayırsalardı yine çok daha farklı olurdu durum. E yok kardeşim, varsa yoksa “serok Apo” demekle olmuyor bu işler…Emek ister, çaba ister, heves ister. Hiçbir ideal veya başarı öyle kendiliğinden gökten zembille gelmez, gelmemiştir. Ve hiçbir kültür öyle hazıra konma çabasıyla gelişip serpilmez. Bizim kültürel haklarını savunduğunu idda eden Kürtlere bunu hatırlatmakta dilimde tüy bitti, lakin ne fayda! Zannediyorlar ki Gülencilere otomatikman karşı olundumuydu tüm sorunlar çözülecek.

    Din hassasiyetiyle olaya yaklaşarak cemaatin islamla bağdaşırlığını tartışanları da konunun ehillerine bırakıyorum. Bilmediğim konuda ahkam kesmeyeyim. Ancak şu var, Kur’anda yer alan ayetleri, bazı hadisleri vb’ni kullanma klavuzu gibi ezberlemekten de ibaret değil yaşam. Tamam islamla bağdaşmayan ameller tartışılsın da, öyle her olur olmazı bu mantık üzerinden türlü testlere tabii tutmak da bana pek akılcı gelmiyor. Ne var yani, Türkçenin dünyada dolaşımda olabileceği bir ortak iletişim dili haline getirme çabasının islama/müslümanlığa ne zararı var ve aykırılığı nedir?

  93. Yazan:alikrz Tarih: Eyl 30, 2011 | Reply

    1998 yilinda papaya yazilan bir mektup var efendim.zaman gazetesinin arsivlerinde vardi ama ne hikmetse kaldirildi? orda; Papaligin baslattigi misyonun bir parcasi olmaktan bahsediliyor.yine STV deki bir dizide olen hiristiyan birisi icin cocugun sordugu soruya; herkes yaptigi iyi veya kotu seylerle muamele olunacak denilerek cok yuvarlak,kafalari karistiran cevap veriliyor.asirlardir muslumanlarin vicdanlarina yerlesmis olan ‘inneddine indellahil islam’ ayeti temel ekseninde cevap verilmesi gerekmezmiydi? Ikibin yilinin basindan itibaren yapilan diyalog faaliyetleri,ortak! Iftarlar,dinler bahcesi gibi faaliyetlerin hicbiri komplo teorisi degildir…sadece bunlari gorebilmek icin hocaefendinin! Felesefi sohbetlerine kendinizi fazla kaptirmayiniz efendim :)1998 yilinda papaya yazilan bir mektup var efendim.zaman gazetesinin arsivlerinde vardi ama ne hikmetse kaldirildi? orda; Papaligin baslattigi misyonun bir parcasi olmaktan bahsediliyor.yine STV deki bir dizide olen hiristiyan birisi icin cocugun sordugu soruya; herkes yaptigi iyi veya kotu seylerle muamele olunacak denilerek cok yuvarlak,kafalari karistiran cevap veriliyor.asirlardir muslumanlarin vicdanlarina yerlesmis olan ‘inneddine indellahil islam’ ayeti temel ekseninde cevap verilmesi gerekmezmiydi? Ikibin yilinin basindan itibaren yapilan diyalog faaliyetleri,ortak! Iftarlar,dinler bahcesi gibi faaliyetlerin hicbiri komplo teorisi degildir…sadece bunlari gorebilmek icin hocaefendinin! Felesefi sohbetlerine kendinizi fazla kaptirmayiniz efendim 🙂

  94. Yazan:ALLAH da mı (haşa!) yuvarlak konuşmuş? Tarih: Eki 1, 2011 | Reply

    “STV deki bir dizide olen hiristiyan birisi icin cocugun sordugu soruya; herkes yaptigi iyi veya kotu seylerle muamele olunacak denilerek cok yuvarlak,kafalari karistiran cevap veriliyor”

    Neresi yuvarlak? Kur’an’da Hristiyan, Yahudi ve Muslümanlarin içinden ALLAH korkusu ile hareket edenlerin Cennet’e girecegi müjdelenmistir. Gülen’e saldiracam derken Kur’an’a dil uzatiyorsunuz!

    Üstelik Kur’an-ı Kerim’de kiliseler, manastırlar ve sinagoglar, “Allah’ın isminin çokça anıldığı mescidler”le birlikte, Allah tarafından korunan kutsal mekanlar olarak geçer. (Hac Suresi, 40)

  95. Yazan:Mehmet Bahadır Tarih: Eki 1, 2011 | Reply

    STV deki bir dizide olen hiristiyan birisi icin cocugun sordugu soruya; herkes yaptigi iyi veya kotu seylerle muamele olunacak denilerek cok yuvarlak,kafalari karistiran cevap veriliyor. (alikrz)

    Böylesi, bütün insanlığı kucaklayıcı güzel bir cevaba vesile olduğu için STV’yi tebrik ederim. Ve ayrıca bir önceki “…..yuvarlak konuşmuş” rumuzlu yorumcuya da katıldığımı belirtmeliyim.

    Mesele çok boyutlu. Madem F.G. Hocayı beğenmediniz. Size Hayrettin Karaman Hocayı verelim. Necaat ehli (Kurtuluş Ehli) hakkında neler söylüyor. Vaktim olmadığı için linkleri vermekle yetineyim…

    – Necat (ahirette kurtuluş) konusunda bir tartışma
    – Necat konusu (2)
    – Necat meselesi (3)

  96. Yazan:Mehmet Bahadır Tarih: Eki 1, 2011 | Reply

    1998 yilinda papaya yazilan bir mektup var efendim.zaman gazetesinin arsivlerinde vardi ama ne hikmetse kaldirildi? (alikrz)

    Yani araştırmasam dediklerinize inanacağım. Papaya mektup yazılmışsa ne olmuş? Hem neden kaldırılsın ? İşte ortadan kaldırıldığını iddia ettiğiniz mektup;

    – Papaya gönderilen mektup (Zaman Gazetesi arşivinden)

    Yetmezse bir de aksiyon dergisinden göstereyim mektubu.

    Mektubun içeriğini veya itiraz noktalarınızı ayrıca tartışırız.

    Daha önce linklerini verdiğim H.Karaman hocamın makalelerini de bu bağlam da okursanız ve vizyonununz ve hafsalanız yeterse, dinlerarası diyoloğun insanlık için ne kadar önemli olduğunu, ve hatta avrupadaki 114 klisenin ortak deklarasyonunu, ve nelerin yapılmaya çalışıldığını bu bağlamda, daha iyi anlayabilirsiniz.

    Üstelik: “De ki: Ey Ehl-i Kitap, Sizinle Bizim Aramızda Aynı Olan Bir Kelimeye Gelin: Allah’tan Başkasına İbadet Etmeyelim ve O’na Hiçbir Şeyi Ortak Koşmayalım; Allah’ı Bırakıp da, Kimimiz Kimimizi Rabler de Edinmesin.. Eğer onlar yine de yüz çevirirlerse, işte o zaman: “Şahit olun ki biz müslümanlarız!” deyiniz.”(Âl-i İmran, 3/64) bunun gibi pek çok diyalog ayetlerini es geçmeyiniz.
    Şöyle deseniz : “Dinlerarası diyalogda dikkat edilmeli..” gibi argumanlar üretseniz gene bişey demeyeceğim.
    “Hassasiyetlerini dile getiriyor” diyeceğim ama diyalog ayetleri ortada duruken, körü körüne bir bağnazlık uğruna bu kadar önemli bir meseleyi böyle kesip atarsanız söyleyecek sözüm elbette olacaktır.

    Bir de iki tavsiyem olacak size.

    Birincisi araştırmalarınızı daha dikkatli yapın ki müfteri durumuna düşmeyesiniz.

    İkincisi, herkesi cehenneme gönderen gaddar bir savcı misali, kesip atmak yerine; Cenâb-ı Hakk’ın rahmetinin enginliğini düşünüp insanlara biraz müsamaha nazarıyla bakarak hep bir avukat gibi davranmanızı salık veririm.

  97. Yazan:alikrz Tarih: Eki 1, 2011 | Reply

    hac suresinin 40. Ayeti 1400 yildir yanlis anlasiliyormus demek!!! Siz hangi kilise ve havralardan bahsediyorsunuz? Islam gelmeden onceki kilise ve havralardan bahsediyorsaniz eyvallah.ama Islamla beraber diger dinlerin butun hukumleri Kuranikerimde toplanmistir,tamamlanmistir.ondan dolayi Allah bir ayetinde.Dininizi Islam ile ikmal ettim,kemale erdirdim buyuruyor.vallahi pes dogrusu,billahide pes yani!!! Yuzyillar boyunca yapilan hacli savaslari Allahin adinin anildigi yerler dediginiz KIliselerden baslatilmadimi?!! Gunumuzdeki tevratta oyle ifadeler varki?! Bunlari okuyarak yuzyillardir insanlari inim inim inleterek sozde bu ayetlerle ilham alan siyonist zihniyet degilmi?! Bu mantiga gore hiristiyan olanda yahudi olanda madem cennete girebilecek.hasa summe hasa ne diye bes vakit namaz kiliyoruz,zinadan ickiden kaciyoruz musluman olarak.hep beraber hiristiyan olalim madem o sekildede cennete girilebiliyor(hasa).her gubahdan sonra papaza gider temizleniriz(hasa).o ayeti oyle yorumlamak sirktir efendim.gunumuzdeki havra ve kiliseleride icine aliyor demek sirktir.iman dairesinden cikmaktir.Allah bu sekilde dusunmenize sevk eden,bu fitnenin yayilmasina vesile olana hidayet versin.hidayeti mumkun degil ise Kahru perisan etsin…

  98. Yazan:alikrz Tarih: Eki 1, 2011 | Reply

    Kadir misiroglunun bu hareket ile alakali olarak bir tespiti vardi.katilmiyordum,yaniliyor diye dusunuyordum ama hac suresinin 40. ayetini boylesine hevai,boylesine icibos,boylesine yanlis anlatildiktan sonra BENIM YANILDIGIMI anladim.iyi niyetle dusunuyordum.ama bundan sonra Misiroglunun dedigi ‘muamelatsiz musluman profili yetistirmek’ sozune ek olarak hiristiyanlara benzemek bu hareketin temel felsefesidir diye dusunmeye basladim…son soz: cok okumak,cok dusunmek islamin bir emridir.ama muslumanin butun harreketi Islam itikat dairesinde olmalidir.korkmayin korkmayin bu daire despot,celiskili,daginik,sadist(tevrattaki ifadeler bu kavrami hafif kilar) bir hiristiyan ve yahudi anlayisindan cok daha genistir.

  99. Yazan:Mehmet Bahadır Tarih: Eki 1, 2011 | Reply

    Hac süresinin 40. ayeti hakkında herhangi bir yorum yapmadım. İlgili yorumcuya genel manada katıldığımı belirtmek istedim ve meseleyi aydınlatmak için H.Karaman hocamın makalelerini link olarak verdim. Lafı nerelerden nerelere çekmişsiniz. Bu makaleleri okuduğunuza kani değilim. İlgili ayetin (hac süresi 40) yazdıklarımızla ilgisi yok. Herşeyi birbirine karıştırmışsınız.

    İlgili ayet, gerçekte savunma güçlerinin teşkilini gerektirebilecek en önemli âmilin din özgürlüğünün savunulması olduğunu anlatır

    (bkz. Bakara süresi 193. ayet):
    O halde, artık zulüm ve baskı kalmayıncaya ve yalnızca Allah’a kulluk edilinceye kadar onlarla savaşın; ancak vazgeçerlerse, [bilinçli olarak] zulüm işleyenlerin dışındakilere karşı tüm düşmanlıklar sona erecektir.

    Yani : din [yalnız] Allah’ın oluncaya kadar” -yani, hiçbir cezalandırılma korkusu duymadan Allah’a ibadet edilinceye ve hiç kimse başka bir insana korku ile boyun eğmek zorunda kalmayıncaya kadar…

    Ali kiraz kardeşim müslümanım ve namazlarımı kılıyorum. Ne ilgili makalelerde ne de yorumlarımda kimseye hiristiyan ya da yahudi olun demiyor. Mesele uzun şimdilik bu kadarla yetineyim.

  100. Yazan:alikrz Tarih: Eki 1, 2011 | Reply

    kardesim dinlerarasi diyalog teblig icin bir arac olarak kullaniliyorsa eyvallah diyecegim ama durum hic oyle gorunmuyor.eski devlet bakani mehmet aydinin diyalogu teblig icin firsat olarak gorenler icin ‘bu en duyuk dinsizliktir’ tabirini kullaniyor.cumhuriyetin ilk yillarinda ab devletlerinin gelismisliklerini hiristiyan olmalarina baglayan bazi vekillerimiz toplu olarak hiristiyan olmayi dahi teklif etmislerdi, ne yazik,ne asagilik kompleksi ama!!! Diyalog faaliyetlerini yuruten zevatlarin bilinc altlarinda bu psikoloji var sanki! Yahu kardesim sen tebligini yap inanan inanir inanmayana eyvallah.ne hakla tahrif semavi dinlerle islamiyeti bir gosteriyorsunuz?! Ispanyadaki heykeli hatirliyormusunuz kardesim!!! En altta secdeye gitmis musluman onun ustune cikmis dua eden bir hiristiyan,hiristiyanin omuzunda ayakta elinde tevrati olan bir haham! Elin sanatcisi diyalog faaliyetlerinden anladigini tasvir etmisti sanatinda…yahu kardeslerim Islamin nesi eksikki(hasa) din ekseninde diyalog kurmaya calisiyoruz.islam yanlis anlasildi deyip tahrif olmus kitaplarla kiyamete kadar bozulmadan nesillere ulasacak olan kutsal kitabimizi neden yanyana koyuyoruz ki?! Hiristiyan dunyasi papalik tarafindan finanse ediliyor.vatikan cemaati butun celiskilerine ragmen teslis ve muharrif incilde israr etmesinin asil sebebi bu finans kaynagidir.musluman dunyasinin ise malesef bassiz olmasina ragmen hergun sayisinin artmasi hak ve tek din oldugunun pozitif delillerinden birisidir.vatikan; hiristiyanligi canlandirmak icin diyalog faaliyetlerine karar vermistir…simdi sakin akilla bi dusunurmusunuz kardesim.hiristiyanlarda o inanc uzerinden cennete girebilir,rabbinin rizasini kazanir diye inanmaya baslayan musluman bir genc.islamiyetin nefsin zoruna giden amellerini terk etmek istemezmi,muamelatsizlasmazmi? Dahada otesi aile ve cevre baskisini asip hiristiyan olmak istemezmi?! Oyle ise nerde teblig?!

  101. Yazan:alikrz Tarih: Eki 1, 2011 | Reply

    ‘insanlari cehenneme gonderen gaddar bir savci’ olmak yerine Allah’in merhametinin genisligini dusunup insanlara merhamet nazariyla bakmami salik vermissiniz.cok tesekkur ederim bu tavsiyeniz icin ama ben almayayim lutfen:) zira yaniliyorsunuz.ben herkes cehenneme gidecek demiyorum ‘islam inancinin disinda’ olen herkes cehenneme gidecek diyorum ki bunuda kendi kafamdan uydurmadim ayetler var hadisler var.ama sizin icin bu meseleyi acabilirim ornek vererek.mesela ozellikle diyalogcu arkadaslar edison’u cok merak ederler:) ‘aman efendim insanliga o kadar hizmet eden birisi nasil olur da…’ falanda filanda.bakin bu mesleyi soyle dusunmenizi salik veririm; insan,insanligin kabul ettigi ortak degerler bakimindan cok iyi birisi olabilir,yardimseverdir,sevkatlidir hatta edison gibi butun insanligi fiziken aydinlatan buluslar yapmis olabilir.butun bu hareketler,eylemler,soylemler o kisilerin hayat yasantisindaki o guzel eylemler baglamindan Allah’in rizasina uygun duser elbette.peki ne olur ondan sonra efendim.Allah o kisinin kalbine hidayet verir.son nefesinden once iman etmesini,islami kabul etmesini saglayarak ebedi azaptan kurtarir boylece.ama o iman etme meselesi cok onemlidir.demek ki dediginiz gibi herkesi cehenneme gondermiyoruz(hasa kimin haddine).sadece onemli olan islam dairesi icerisinde dunya hayatinin sona ermesidir onemli olan.ama sizin dediginiz gibi diger din mensuplarida cennetliktir anlayisi bu islam itikadiyla cok zit bir anlayistir.ve bu anlayis yukaridada bahsettigim gibi musluman genclerimizin kafasini karistiri ve ‘madem oyle madem bu dinler esit namazla niyazla hic ugrasmayayim kokunden halledip hiristiyan olayim(allah korusun bu duruma dusmekten)’ der ve zaten vatikan projesi olan bu dusunce meyvesini vermeye baslar efendim.acaba yaniliyormuyum bu mantigi kurmakla?

  102. Yazan:alikrz Tarih: Eki 1, 2011 | Reply

    mehmet bayindir beye son mesajim.mesela bi mecusi olayi anlatilir.mecusinin birinin bir oglu varmis,hergun ogluna yiyecek biseyler verip o sekilde gonderirmis disari.ogluda ogleyin karni acikinca yermis disarda.mecusi ramazan aylarinda vermezmis ekmegi ve soyle dermis ogluna; oglum muslumanlar oruc tutuyor.eger sen disarda yersen oruclular gorurler rahatsiz olurlar.ondan dolayi bu ay boyunca disarda bisey yemeyeceksin der.mecusi oldukten sonra muslumanlardan birisi ruyasinda gorur onu ama cok iyi bir halde gorur mecusiyi.hayret eder ve sorar yahu sen dunyada atese tapmiyormuydun? Nasil oluyorda bu haldesin.o derki cevaben.evet ben oyle idim ama oglumun disarda ekmek yeme aliskanligi vardi.ramazanlari muslumanlara saygisizlik yapmamak icin oglumu ekmekle disari gondermezdim.Allahda bu davranisimdan dolayi kalbime islam sevgisi verdi,iman ettim ve o sekilde oldum der.buna benzer cok nukteler vardir islamda.yeterki dogru anlayalim,dogru anlatalim efendim.’iman ile paranin kimde oldugu belli degildir’diye bir lafimiz vardir halk arasinda.kastedilen iman budur iste.baska binbirturlu nukteler vardir islam inanisiyla alakali.mesela nice alimler nice hocalar imansiz bir sekilde olmuslerdir.namaz kiliyor ama allah icin degil desinler diye namaz kilan oruc tutan ibadet eden nice sekilci musluman var.lutfen dini inanisimizi gunumuzdeki namazlarini bile dogruduzgun kilmayan,Kuran ve hadis bilgisi sinirli, delil kaynaklarina hakim olamamis falan filan hocadan degilde dogrudan Kurandan,hadislerden,toplanip ittifak ettikleri meshur islam alimlerinin gorusleriyle sekillendirelim inanisimizi.

  103. Yazan:Cihan Tarih: Eki 1, 2011 | Reply

    “musluman genclerimizin kafasini karistiri ve ‘madem oyle madem bu dinler esit namazla niyazla hic ugrasmayayim kokunden halledip hiristiyan olayim(allah korusun bu duruma dusmekten)’ der “

    Ali Kiraz Bey,

    Hristiyanlarla dost olursak ve onlarin da cennete gidecegini kabul edersek çocuklarimiz Islam’da agir gelen emirler yüzünden din degistirebilir demissiniz.

    Bunun olmasi için o çocuklarin Islam’dan haz almayan kisiler olmasi gerekir. “Kahretsin, cennete girmek için baska yol olsa keske” diyen bir Müslüman(?) zaten hapi yutmustur 🙂

  104. Yazan:Jale B. Tarih: Eki 1, 2011 | Reply

    Bence Sn. Ali KRZ niyet okuyor. Hatta insanların kalbini okuduğunu vehmediyor. Hatta gaybı bildiğini, herkesin kaderini, Allah’ın niyetini bile okuduğunu vehmediyor!!!!


    “Bu böyle olursa böyle olur, insanlar bunu duyarsa böyle düşünür, diyalog kurulursa iman elden gider…”
    Demek ki siz Müslümanlığınızdan emin değilsiniz? Ya da diğer Müslümanların imanlarının zayıf olduklarını biliyorsunuz. Kuzum siz kendinizi “Allah” mı sanıyorsunuz da hem kulların kalbini, hem niyetini ve hem de gaybı biliyorsunuz?

    Bu kadar vehimi nereden arayıp buldunuz? Bu kadar kötü niyet, bu kadar kötü zan bir Müslümanda nasıl bulunur? El insaf!!!!

  105. Yazan:Mehmet Bahadır Tarih: Eki 1, 2011 | Reply

    Sayın Alikrz

    yukaridada bahsettigim gibi musluman genclerimizin kafasini karistiri ve ‘madem oyle madem bu dinler esit namazla niyazla hic ugrasmayayim kokunden halledip hiristiyan olayim(allah korusun bu duruma dusmekten)’ der

    Endişelerinize katılmıyorum ama saygı duyuyorum. Çünkü hiçbir mümin, “şu şartları taşıyan ehl-i kitap da cennete girebilir” diyen alimler varmış diye dinini (İslam’ı) terk etmez; çünkü İslam’ı terk etmek Son Peygamber’i inkar etmek manasına gelir. Ayrıca yazdıklarım “Üç din birbirine eşittir, bir dine girmek isteyen hangisine girse olur” manasında değildir.

    Ali Bey ama verdiğim linkleri okumamışsınız. Okusaydınız, inanın bu kadar yorulmayacaktınız.

    Bakın size bir link daha vereyim.
    Verdiğim linkleriin hepsini bir bütünlük içinde okuyun lütfen….

    – Ebedi Âlemde Kurtuluş (Necat)

    H.Karaman saygıdeğer bir İslam hukukcusudur. Fetvaları vardır. Herkesin ittifak ettiği bir insandır.

    saygılarımla…

  106. Yazan:alikrz Tarih: Eki 1, 2011 | Reply

    sn Cihan ve Jaleb.Ben kimsenin niyetini okumuyorum,yapilan faaliyetin tehlikesine dikkat cekmek istiyorum.Islam tek dindir ve hak dindir.eger buna inanmiyorsaniz lutfen yukarida yazmis oldugum seyleri uzerinize almayin.sn jaleb oncelikle siz kendinizi Allahmi saniyorsunuz sozunuzu geri almanizi rica ediyorum.bana pek sinirlenmis gorunuyorsunuz.ama yazdiklarimin hicbiri ne niyet okuma,ne gaybi haber verme nede baska birsey.yazdiklarimin hepsi Inanc sisteminin zincirleme reaksiyonudur.siz bir gunah islersiniz sonra dusunursunuz ki zaten battik bari gunahin tadini alalim!(hasa) belki boyle soylemezsiniz ama bu sekilde davranirsiniz.bunlar yasanan seylerdir.dini yasayisinizi bilmiyorum belkide musluman degilsiniz ama yazdiklarimin hepsi Dini hassasiyeti olan bir muslumanin inancindaki bozuk dusuncelere gunluk hayattan sekillestirerek gosterdigi bir tepki olarak algilayabilirsiniz.ki bunlar olagan seylerdir.bu zincirleme reaksiyon gercegine gore kimse boyle birsey olamaz kesinlikle olmaz diyemez.iman tektir ortak kabul etmez.eger inanisiniz ortaklastirilirsa yasantiniz once ortaklasir sonrada size kolay geldigi sekilde olur…sayin cihan bey dediklerimin olabilmesi icin islamdan haz almayan cocuklarin olmasi gerek demissiniz.sunun farkina varalimki Islamiyetten haz aliyorsak sayet bu Islamin tek ve hak din oldugunun yanisira bu dinde cevaplanamayan soru yoktur ve hepsi celiskisiz olmasindandir.kac genc islami kaynagindan takip ederek yasiyor ki.bircok insan hic sorgulamadan x veya y hocasinin yonlendirmeleriyle yasiyor islami.hocasi derseki diger dinlerdede ebedi mutluluk var ki oyle iddia eden cok hoca var piyasada.zaten yonlendirme ile yasayan genclerimizin diger dinlere gecme ihtimali hicmi yok sizce?

  107. Yazan:alikrz Tarih: Eki 2, 2011 | Reply

    sayin mehmet bahadir.nete cepten girdigim icin acikcasi okumamistim linklerinizi ama son yorumunuzdan sonra okudum.H.karaman hoca goruslerini resit riza,muhammed abduh gibi ehlisunnet inancini tasimayan alimlere dayandiriyor.oralardan destek alarak diyalog yapilabilir kanaatinde.itikadi bir meselede ehlisunnet oldugunu iddia eden birisinin diyalog dusuncesini ehlisunnet alimlerince kinanan birilerinin dusuncelerini referans almasi manidar.114 kilise ortak bir deklerasyonla peygamberimizin peygamberligini kabul etmis.bu kilise icin iyi bir gelisme diyebiliriz ama teslis inancini hala tasiyorlar.ayrica Peygamberimizi Kuranikerim ovmustur kilise papazlarinin tastikide neki! Mesela peygamberimizi kabul eden birisini otomatik olarak islami kabul etmesi gerekir manasinda ‘islamiyeti kabul etmezlerse bir kopukluk var’ diye bir soru soruldu.cevap olarakta peygamberimizin hicbir papaza veya hahama peygamberligini kabul ettirmekte israr etmedi baglaminda cevap verildi.iyi ama vergi alindi.buda islamiyetin dunya hayatinin huzur ve sukunu icin inanmayanlara gosterdigi hosgorudur.aksi taktirde dunya surekli bir savas halinde olurdu.din mensuplari savas halinde olurdu.bu durum diger dinlerde kurtulus yolundadir manasini tasimaz.inanmayanlardan.birde soyle dusunmenizi oneririm.mesela peygamberimizin peygamberligini kabul etti denilen 114 kilise mensuplarinin peygamberimiz doneminde yasadiklarini dusunun.diyorlarki ya rasulallah sana iman ettik ama kelimeisahadet getirmiyoruz,namaz kilmiyoruz,zekat vermiyoruz,icki iceriz vs vs.bunlarin musluman olmamakla yaptiklari aynen budur efendim.sizce rasulullah efendimiz bu insanlara rahmet nazariyla bakarmiydi? Islam iman dairesine girmeyene necat olamaz.

  108. Yazan:alikrz Tarih: Eki 2, 2011 | Reply

    H.karaman butun dunyayi tek dine indirgemektense bircok dinle ortak hedefe gidilebilinecegini soylemis.Bu dusunce teblig anlayisina ters dusmuyormu?Peygamber efendimiz icin ‘rahmeten lilalemin’ diyoruz.gorunen gorunmeyen,bilinen bilinmeyen butun alemlere rahmet olarak gonderildi.Allahu teala peygamber efendimize ‘habimbim insanlari hidayete erdirecegim diye kendini yipratma,sen ancak teblig edicisin,hidayet ise ancak Allahin elindedir’ buyuruyor.Bundan dolayi islam adaletinin dunyada hakim oldugu donemlerde hiristiyanin hakki Incile bakilarak yahudinin hakki tevrata bakilarak verilmistir.peygamberimiz donemindede boyle bir hadise yasanmistir.1400 yildir butun ehlisunnet alimleri Islamin ongordugu bu ADALET ile NECAT meselesini tartismamistir.Adalet; yeryuzunde evrensel olarak kabul edilmis -kismide olsa- islamin haricindeki sistemlerlede mumkundur.mesela islamin ilk yillarinda yasanan Necasi meselesi buna cok guzel bir ornektir.Peygamberimiz ilk muhacirleri ‘orda adil bir hukumdar var’ deyip habesistana gondermistir.Necasinin bu adaletli idaresi musluman olmasina vesile olmustur ama halki arasinda fitne cikacak korkusundan acikca yasayamamistir.Hulasa Islam adaleti putperest anlayisin haricinde kalan semavi dinlere hep hosgoruyle yaklasmayi salik verir.Buda dunyanin huzur ve mutluluk icerisinde yasanabilen bir yer olmasi icindir.Ahiret ise yanliz Allah’in elindedir.yani ahiret kurtulusu sadece Musluman olarak olen insanlar icindir ki bu baglamda ‘inneddiyne indallahil ISLAM’ ayeti fikrimizi sekillendiriyor.zannedersem yapilan yanlis Islam sisteminin huzurlu bir dunya yasantisi icin ongordugu hosgoruyu Yanliz islamla olan ahiret kurtulusuyla karistirilmasidir.

  109. Yazan:Cennet? Tarih: Eki 2, 2011 | Reply

    KUŞKUSUZ, [bu ilahî kelâma] i-man edenler ile Yahudi inancının takipçilerinden, Hristiyanlardan ve Sâbiîlerden (49) Allah’a ve Ahiret Günü’ne inanmış, doğru ve yararlı işler yapmış olanların tümü Rablerinden hak ettikleri mükafatları alacaklardır; ve onlar ne korkacak, ne de üzüleceklerdir. (50)

  110. Yazan:alikrz Tarih: Eki 2, 2011 | Reply

    sayin cennet rumuzlu yorumcu.o ifadeleri kodlarmisiniz lutfen.zannedersem beyyine suresinin son iki ayetinden alinti yaptiniz(yaniiliyor olabilirim ama soyledigim gibi alintilari kodlarsaniz daha iyi anlasacagiz) ama ekleme yapmadan yazmanizi, Kuranin masumiyetine,safiyetine inanan musluman vicdani baglaminda tavsiye ederim.bakin beyyine suresinin son iki ayetinde buyuruluyorki: muhakkak ki Iman edip yararli ameller yapanlar onlardir.onlarin mukafati rableri indinde altindan irmaklar akan cennetlerdir,onlar icinde ebediyyen kalacaklardir.(elmalili tefsiri).benim sizin alintinizdan anladigim burdaki ‘elleziyne amenuu’ muhakkak iman edenler hitabina ‘ile’ baglaciyla yahudi ve hiristiyanlarida muhatap etmissiniz ama yaniliyorsunuz.bakin ayni surenin 5.ayetinde Allah, kufr edenleri, iman etmeyenleri siniflandirirken ‘min ehlil kitabi’ tabirini kullaniyor.burdaki ‘min’ arap lugatinda kullanilan iyelik baglaclarindandir.5.ayetin baslangicinda ‘innellezine keferu’ (muhakkak ki kufr edenler) ifadesinin devaminda ‘min ehlil kitabi’ denilerek Allahin ayetlerini degistiren,farklilastiran ve boylece necat dairesinden cikmis olan hiristiyan ve yahudilere isaret edilmistir.Anlatmak istedigim ‘ile’ baglaciyla hiristiyan ve yahudileri ya farkinda olmadan muminlerin sifatlandigi ayetlere dahil etmissiniz yada artniyet sozkonusudur.

  111. Yazan:Cennet? Tarih: Eki 2, 2011 | Reply

    Yanılıyorsunuz Sayın Ali Kiraz. Müslümanlığın rakibi/ düşmanı/ alternatifi Hristiyanlık değil ki.

    Bir bakın etrafınıza. Sabah namazı için UYKUSUNA KIYIP camiye gidenleri sayın. Bir de avrupa futbol kupalarında sabahlara kadar oturup maç seyreden, sonra 90 dakikalık maç için 900 dakika geyik yapan, “o göl kaçar mıydı abi” diyenleri sayın. “Ömür” denen serveti TV karşısında, stadyumlarda, maç kavgalarında israf eden Müslüman(?) gençlerin kiliseye gidecek VAKTİ var mı sanıyorsunuz?

    Bir bakın etrafınıza. Somali’ye ya da Türkiye’deki yetimhanelere yapılan bağışları toplayın. 150 veya 200 milyon TL eder mi? Bir de Alış-veriş merkezlerinin, hamburgercilerin hasılatını toplayın. Allah’ın rizası için 100 TL veremeyen ama dünya zevki için binlerce lira verebilen Müslüman(?) gençlerin kiliseye gidip mum alacak PARASI var mı sanıyorsunuz?

    Türkiye’de bir Hollywood yıldızı ya da iPhone’un yeni modeli gelecek olsa gençler nasıl dört gözle bekler. Peki bir Kadir gecesi nasıl bekleniyor? Ünlülerin imzaladığı tişortlerin, son model arabaların, fransız parfümlerinin peşinden koşan Müslüman(?) gençlerin Hz İsa (a.s.) yönelik bir ÖZLEM duycaklarını mı sanıyorsunuz?

    İtalyan ligindeki bir takımın yedek klübesindeki oyuncuları sayabilen Müslüman(?) Türk gençlerine Sahabe-i ikram’ı sorun. Elvis Presley ile, Madonna ile, Angelina Jolie ile doldurulmuş kalplerde zaten İslâm yok ki Vatikan bunu silmeye kalksın. Kalpler boş değil ki Ali Kiraz Beyefendi. Kalpler tüketim çılgınlığı, dünya zevki ile dopdolu.

    Zenginlerin kalbi ellerindekini kaybetme korkusuyla dolu. Fakirler ise zenginlere özenmekle meşgul. Hristiyanlıktan korumak istediğiniz Müslüman(?) gençlerin büyük bir kısmının ÖMÜRÜ çoktan başka ilâhlara adanmış. İslâm’a yönelecek ne VAKİTLERİ var ne PARALARI ne de ÖZLEMLERİ

  112. Yazan:Jale B. Tarih: Eki 2, 2011 | Reply

    Ali Kiraz Bey, her halde Cennet’e kimin girecegini Allah bizden daha iyi bilir degil mi?

    Bakara suresi 62 – Şüphe yok ki, iman edenler, yahudiler, hıristiyanlar ve sabiîler, bunlardan her kim Allah’a ve ahiret gününe gerçekten iman eder ve salih amel işlerse elbette Rabbleri katında bunların ecirleri vardır, bunlara bir korku yoktur, bunlar mahzun da olacak değillerdir.

  113. Yazan:hayali Tarih: Eki 4, 2011 | Reply

    Alikrz rumuzlu yorumcu uzerinden jaleb ve editore.En son jaleb ve cennet rumuzlu yorumcuya 2 defa cevap yazilmasina ragmen hic kufurlu ifade icermedigi halde mezkur 2 yorum editor tarafindan filitrelenmistir.bunun yanisira jaleb rumuzlu okuyucu gizli kalacagi soz verilmesine ragmen emaili kullanarak soyismi desifre etmistir (soyismi sessiz harflerle kodlandigi icin tahmin etmek zor degil belki ama kimsenin boyle birsey yapmaya hakki yoktur).editorun yorumu filitrelemesi ve ismin desifre edilmesi gibi ‘bietik’ bu iki davranisin tesaduf olmadigini dusunuyorum.eger cevap hakkim verilmeyip yayinlanmazsa ‘iyi bir fikir atolyesidir tavsiye ederim’ diye facemde bile tesvik ettigim bu sitenin belirli mihraklara hizmet ettigi kanisina varacagim(hos benim ne dusundugum hic umrunuzda degildir belki ama o zaman fikir serbestligi edebiyati yapmayiniz lutfen)…..
    ..

  114. Yazan:selçuk Tarih: Ara 24, 2011 | Reply

    tartısılabilecek ama ıspatlanmaya gerek bıle olmayn ınsandır kendılerı…
    bardagın ne tarafından bakarsak bakalım her zaman dolu gormemıze vesıle olur bu gibi muhterem hocalar. Kaynagını anadolu insanının munbıt gozlerınden alan bır hareketın varacagı noktanın zararlı olacagını dusunmek sadece kendı ıstegını baskasına kabul ettırmek ıcın sacmalamaktır.
    derın dusunceye sahıpsek madem karsı guruha karsı acık vermemek ıcın bırbırımızı kırmamalıyız elestırmelıyız ama asagılamamalıyız

    bugun gıttıler ama yıne gelecekler. birand’ın dedıgı gıbı bırılerı gelse sevınecek bırsuru ınsan var

  115. Yazan:gerekliysegerekli Tarih: Eyl 29, 2012 | Reply

    Bana göre bias altinda yapilmis bir tahlil, gercekci bulmuyorum. Dünya konjektürünü ve icindeki gelismeleri saglikli yansitan bir icerik olmadigi kanaatindeyim.

  1. 6 Trackback(s)

  2. Eki 26, 2009: “Irkçı Mahyalar” Üzerinden “Diyanet” Düşmanlığı | Fikir Âlemi
  3. Eki 26, 2009: Son 30 günde en çok okunan : Derin Düşünce
  4. Kas 10, 2009: Son 30 günde en çok okunanlar : Derin Düşünce
  5. Kas 20, 2009: Son 90 günde en çok okunanlar : Derin Düşünce
  6. Ara 22, 2009: Son 90 günde en çok okunan ve tartışılan yazılar : Derin Düşünce
  7. Eyl 14, 2015: Dershanelerde rant yok dedik; niye hâlâ inanmıyorsunuz?

ÖNEMLİ

--------------------------------------------------------------------

Tüm yazı, yorum ve içerikten imza sahipleri sorumludur. Yayımlanmış olmaları, bu görüşlere katıldığımız anlamına gelmez.

Hakaret içerse dahi bütün yorumlar birer fikir eseridir. Ama bu siteye ilk kez yorum yazıyorsanız, yorum kurallarına gözatın yine de.

Not: Sitenin ismini dert etmeyin, “derinlik” üzerine bayağı bir geyik yaptık, henüz söylenmemiş bir şey bulmanız oldukça zor :)

Editörle takışmayın, o da bir anne-babanın evlâdıdır, sabrının sınırı vardır. Siz haklı bile olsanız alttan alın, efendilik sizde kalsın.

Sitenin iç işleriyle ilgili yorum yapmayın, aklınıza takılan soruları iletişim kutusundan sorun, kol kırılsın, yen içinde kalsın.

Kendi nezaketinizi bize endekslemeyin, bizden daha nazik olarak bizi utandırın. Yanlış ve eksik şeylerden şikayet etmek yerine bilgi ve yeni bakış açısı sunarak tamamlayın, düzeltin, tevazu ile öğretin bize bildiklerinizi.

Bu kurallara başkasının uyup uymamasına aldırmayın, siz uyun. Bütün yorumları hızla onaylanan EN KIDEMLİ YORUMCULAR arasındaki nizamî yerinizi alın.

--------------------------------------------------------------------
  • Siz de fikrinizi belirtin