RSS Feed for This Post

Üniversite ahlâkı aforizmaları

universite-hocasi-bilim-ahlaki

    • Çoğu meslekte ahlâksızlık hemen görünür. Mühendisin binası çöker, bozuk musluk akar. Ama üniversite hocası ahlâksız ise gelecek kuşaklar öder.
    • Üniversitelerimiz idârî ve ahlâkî çöküş içindedir. Ama bunun bedelini rektörler, dekanlar ve hocalar değil talebeler ve millet ödeyecektir.
    • Hz. Peygamber (s.a.)’in hadîsleri ve Kur’ân’ın âyetleri İslâm’a Göre İlim Ahlâkı hakkında hârikulâde bir doktrin içermektedirler.
    • İslâm’ın temelinde, toplumun bugünkü ilmî hayatı ve ilim adamları hakkında göstereceği pek çok ahlâkî îkaz bulunmaktadır.
    • Üniversitelerimizde çalıntı eserlerle doktora yapanlar fink atmaktadır.
    • Üniversitelerimizin bir çok fakültesinde master tezi bile addedilemeyecek kadar vasıfsız tezlerin doktora tezi olarak kabûl edildiğini görüyoruz.
    • Üniversite rektörlerinin bile intihâle başvuruyorlar yâni başkalarının ilmî eserlerini kendi eserleri imiş gibi gösteriyorlar.
    • Üniversitelerimizde siyâsî ideolojilerin resmî baskı, nifâk ve ayırımcılık aracı olarak kullanılıyor.
    • Hür düşünce ve araştırmanın yuvası olması gerekirken üniversitelerimizde dayatmacı, asabî ve yobazca sürdürülen ideolojik bir siyâset ve yönetim tarzı egemendir.
    • Türkiye’nin kokuşmuş üniversite ortamında ahlâk, edeb ve deontoloji meselesi herkesi ilgilendirmeli ve buna mutlaka kanûnî çâre bulunmalıdır.

  • Bilim ahlâkının adresi bizim için ancak ve ancak İslâm olabilir. Şu halde ayet ve hadislere bakalım: “Âlimin sermâyesi kibri terk etmektir”.
  • “Bilgisiyle öğünen kişiye düşman olun […] Gösterişin azı bile şirktir”.(Hadis)
  • “İlim ve ilme lâzım olan vekārı öğreniniz” (Hadis)
  • Bilim adamlığı ve üniversite hocalığı kibirli olmamak fakat bu hocalığın vekārını da tevâzu ile izhâr edebilmek edebi olmalıdır.
  • Hocalık ve talebelik ilim öğrendiği hocalarına karşı da, kendisinden ilim öğrenen öğrencilerine karşı da saygılı ve alçak gönüllü olmak, cebbâr davranmamak edebi olmalıdır.

“Üniversite Hocalığı” öğrencilerine, meslekdaşlarına, hocalarına ve diğer kimselere verilen her türlü sözün, yapılan her türlü vaadin dosdoğru tutulması, aslā ikiyüzlü davranılmaması sorumluluğunu idrâk etmek edebi olmalıdır. Zira âyetlerde şöyle buyurulur:

  • “… Kim ki verdiği sözü dosdoğru tutar da sakınırsa, bilsin ki Allāh sakınanları sever” (III/76).
  • “Ey îmân edenler verdiğiniz sözü tutun …” (V/l).
  • “Ancak aklını isâbet ve dirâyetle kullananlardır ki (yâni ulü-l elbâb’dır ki) Allāh’a verdikleri sözü yerine getirirler ve onlar anlaşma ve sözleşmelerini nakzetmezler (bozmazlar)” (XIII/20).
  • “… Verdiğiniz sözleri tutun! Şüphe yok ki sizler verdiğiniz sözlerden sorumlusunuz” (XVII/34).

“Üniversite Hocalığı”, bildiğini ehline öğretmek ve öğretirken de kolaylaştırmak edebi olmalıdır. Çünkü bu konudaki hadisler çok açıktır:

  • “Söylenmeyen, belletilmeyen bilgi: yoksullara harcanmıyan, kimseye faydası dokunmayan defîneye benzer.”
  • “Kimsecikler bir bilgiyi yaymaktan daha üstün bir sadaka veremez.”
  • “Bilginin âfeti unutmaktır. Ehil olmayana bilgi öğretmek ise bilgiyi yitirmektir.”
  • “… Ehil olmayana bir şey öğreten mücevherleri, incileri ve altınları domuzlarını boynuna takan kişiye benzer.”
  • “Bildiğinizi öğretin! Öğretirken kolaylaştırın, güçleştirmeyin! Müjdeleyin! Nefret verip kaçırmayın! Ve biriniz kızdı mı sussun!”
  • “Kim bir bilgi belletse, onunla amel edenin ecri (sevâbı) eksilmemek şartıyla, bir ecir de öğretenedir.”

Bilim adamı ve/veya üniversite hocası olmak üretken ve çalışkan olmayı da gerektirir. Bilim insanları gelecek kuşakların istifade edeceği eserler bırakmalıdır. Yani “Üniversite Hocalığı”, ilmini yaymak ve kitaplaştırmak edebi olmalıdır. Hadislerde bu meseleye bakış da şöyledir:

  • “Bilginlerin gayreti, himmeti bildiklerini zabtetmektir; aklı az olanların uğraştıkları şey ise rivâyet edip durmaktır.”
  • “Bilgiyi gizleyene her şey, hattâ denizdeki balık ile havadaki kuş bile lânet okur.”
  • “Yazıklar olsun bilmeyene! Yazıklar olsun bilip de bildiğini zabt etmeyene!”
  • “Kimsecikler bir bilgiyi yaymaktan daha üstün bir sadaka veremez.”
  • “(O hâlde) bilgiyi yazın da yitirmeyin!”
  • “İlmini kendine saklayıp gizleyene Allāh ateşten gem vurur.”
  • “Bilgiyi şeref ehlinden sorun, onlardan öğrenin! Onlarda bilgi varsa yazın! Çünkü onlar yalan söylemezler.”
  • “İnsanın kendisinden sonra bıraktığı hayrlı şeyler üçtür: kendisine dua eden temiz ve iyi evlât, ecri dâimâ gelip duran dâimî sadaka ve kendisinden sonra halkın faydalandığı bilgi.”
  • “İlmini, bilmeyene öğretmeyen âlime yazıklar olsun!”

“Üniversite Hocalığı”, ilmini sürekli arttırmanın kendisine farz olduğu husûsunda idrâk ve irâde sâhibi olmak edebi olmalıdır. Çünkü Efendimiz (S.A.V.) şöyle buyurmuştur:

  • “Her ilim sâhibi ilme açtır.”
  • “Âdemoğlullarının nefsi bilgi elde etmeğe uğraşmada hep gençtir.”
  • “İlim elde etmeğe çalışmak dîne ne güzel bir yardımdır.”
  • “Bilgisizler arasında bilgi elde etmeğe uğraşan, ölüler arasındaki diriye benzer.”
  • “İlim elde etmek her Müslümana farzdır…”
  • “Güzel güzel sormak ilim elde etmenin yarısıdır.”
  • “İlim definelerdir. O definelerin anahtarları da sorudur. Sorun! Allāh rahmet etsin size! Çünkü soruda dört kişiye ecir vardır: sorana, öğretene, dinleyene ve bunları sevene.”
  • “Çin’de bile olsa, bilgiyi arayın; gidin elde edin! Çünkü ilim sâhibi olmak her Müslümana farzdır. Şüphe yok ki melekler aradığı dilediği şeyden râzî olduklarından dolayı ilim sâhibi olmak isteyenin üstüne kanatlarını gererler.”
  • “(Onun için) Hangi kaptan çıkarsa çıksın, iyi-kötü kimde bulunursa bulunsun, hikmeti almağa bakınız.”

“Üniversite Hocalığı” 1) Devlet erkânının peşlerinden koşmamak; 2) Devlet erkânıyla görüşmek zorunlu ise de gerçeği çekinmeden söylemek ve 3) tabasbus etmemek edebi olmalıdır. Çünkü Cenâb-ı Peygamber ﷺ:

  • “Tamah âlimlerin kalplerinden hikmeti giderir.
  • “Âlimler emîrlerle (buyruk sâhibleriyle) düşüp-kalkmadıkça, dünyâya dalmadıkça emîn kimselerdir. Fakat bunlarla düşüp-kalkar ve dünyâya dalarlarsa peygamberlere hıyânette bulunmuş olurlar; o vakit çekinin onlardan!”
  • “Halkın içinde Allāh’ın en sevmediği kişi emîrleri (buyruk sâhiblerini) ziyâret eden âlimdir.”
  • “Bir âlimi bir emîr (buyruk sâhibi) ile fazlaca düşer-kalkar gördün mü bil ki o, hırsızın biridir.”
  • “Âlimlerin fenâsı emîrlerin ayağına gidenler; emîrlerin iyisi de âlimleri ziyâret edenlerdir.”
  • “Kim çağırıldığı zaman (gördüğüne, bildiğine) şâhitlik etmez ise yalan yere şâhitlik etmiş gibidir.”
  • “Yalancı şâhide (ise) Allāh, daha adımlarını atmadan Cehennemi vâcib kılar.”
  • “Zâlimler ve onlara yârdım edenler Cehennemdedir.”

demekte, ve âyette de:

“Gerçeğin üzerine bâtıl elbisesini giydirmeyin! Ve bildiğiniz hâlde gerçeği saklamayın!” (II/42)

diye beyân olunmaktadır.

“Üniversite Hocalığı”, asıl zenginliğinin ilmi olduğunu idrâk etmek edebi olmalıdır. Çünkü hadîslerde:

  • “Ümmetimin hayırlıları âlimlerdir; âlimlerin hayırlı¬ları da merhametli olanlardır. Bilin ki Allāh, bilgisizin bir tek suçunu bağışlamadan önce bilgin kişinin kırk suçunu bağışlar…”
  • “Bir an bilgiyle meşgūl olmak, bir an kitaba yazıya bakmak altmış yıl ibâdetten hayırlıdır.”
  • “Bilgisinden halkın istifâde ettiği bir tek âlim ibâdet edip duran bin kimseden daha hayırlıdır.”

denilmektedir.

 

Kaynak : http://www.ozemre.com/%C3%BCniversite-hocali%C4%9Fi-bir-edebdir

 

… Bu konuda Derin Lügat maddesi…

 

…  Eğitim konulu makalelerden …

 

… Bilim üzerine tavsiye okuma …

Makale

Sitede yayınlanmış kitap alıntıları

 

… Bu konuda okumak için…

Maymunist imanla nereye kadar?

Sonuçlar sebeplerin içinde mi saklı?Sonuçlar sebeplerin içinde mi saklı? Halk bilim adamlarını anlayabilir mi? İskambil Kağıtlarının Esrarı / Jostein GaarderEvrim ve Big Bang gibi konular genellikle sağlıklı biçimde tartışılmaz. İdeoloji ve inançlar, felsefî tercihler bilim-SELLİK maskesiyle çıkar karşımıza. Özellikle evrim tartışmaları“filanca solucanın bölünmesi” veya falanca Amerikalı biyoloji uzmanının deneyleri etrafında döner ve bir türlü maskeler inmez. Madde ve o Madde’ye yüklenen Mânâ maskelenir.

Oysa perde arkasında tartışılan başkadır. İnsan’a, Hayat’a dair temel kavramlardır. Sadece et ve kemikten mi ibaretiz? Yokluktan gelen ve ölümle yokluğa giden, çok zeki de olsa SADECE VE SADECE bir maymun türü müdür insan? BİLİM DIŞINDAbir insanlık yoksa,Aşkyoksa,Sanatyoksa,Güzellikyoksa ve Adalet yoksaHayat‘ın anlamı nedir?Aşık olmakhormonal bir abartıysa,iyilik enayilikse, neden birbirimizin gırtlağına sarılmıyoruz ekmeğini almak için? Neden bir çocuğa tecavüz edilmesi midemizi bulandırıyor ve neden fakir bir insana yardım etmek istiyoruz?

Taj Mahal’in, Ayasofya’nın, Notre Dame de Paris’nin değeri bir arı kovanı veya termit yuvasına eşdeğer ise, Mesnevî boşuna yazıldı ise neden Hitler’i lanetliyoruz ve neden Filistin’de can veren bebeklere üzülüyoruz? Maymun olmanın (veya kendini öyle sanmanın) BİLİM DIŞINDA, psikolojik, siyasî, ahlâkî, hukukî öyle ağır sonuçları var ki…

İşte geçtiğimiz ay bu maskelerin düştüğü, kartların açık oynandığı çok kaliteli iki tartışmaya tanık olduk. İki makale işaret fişeği görevi yaptı. Sağolsun bir çok değerli okurumuz yüzden fazla yorumla konuyu DERİNLEMESİNE tartıştı. Derinlemesine diyoruz çünkü Madde’nin arkasındaki Mânâ bu kez gerçekten masaya yatırıldı. Evrim senaryosunu kabul etmenin etik ve siyasî neticeleri hatta evrimciliğin etimolojik değeri bile konuşuldu. Biz de bu sebeple söz konusu iki tartışmayı 116 sayfalık bu kitapta topladık. Buradan indirebilirsiniz.

 

Modern Bir Put: Bilim (Tartışma)Sonuçlar sebeplerin içinde mi saklı?Sonuçlar sebeplerin içinde mi saklı? Halk bilim adamlarını anlayabilir mi? İskambil Kağıtlarının Esrarı / Jostein Gaarder

Bilimciler herşeyi parçaladıkları için mânâyı kaybediyorlar. Aşk’ı, Korku’yu, Sevinç’i hormonal “fenomenler” sanıyorlar. Hakikat’in tezahürü yok onlar için, sadece tezahür var. Sebebi? Eşya. Eşyanın sebebi? O da eşya(!) Biz buna “pozitivist iman” diyoruz. Çünkü pozitivistlerin bilimsellikle ilişkisi koptu. Bilimsellik değil bilimcilik peşindeler. Bilimi putlaştırdılar. Konuya eğilen yazarımızMehmet Bahadır her zamanki nazik üslubuyla “kral çıplak”dedi… Dedi ve bir işaret fişeğini daha ateşledi. Sitede en çok yorum alan yazılardan biri oldu bu makale. Fakat sadece içeriği ve yorum sayısıyla değil,yapılan yorumların kalitesiyle de öne geçti bu çalışma. 100′den fazla yorum alan ve aylar süren ilginç bir tartışmaya vesile olan makaleyi altındaki yorumlarla beraber kitaplaştırdık, ilginize sunduk. Buradan indirebilirsiniz.

Bir pozitivizm eleştirisi

Sonuçlar sebeplerin içinde mi saklı?Sonuçlar sebeplerin içinde mi saklı? Halk bilim adamlarını anlayabilir mi? İskambil Kağıtlarının Esrarı / Jostein GaarderHayatta en kötü mürşit ilim ve fen olmasın sakın? Eğer Atatürk bir kaç yıl daha yaşasaydı o meşhur sözünü geri alır mıydı acaba?… Ateşi keşfetmeden önceki insanlık ile bugünkü “uygarlığımızı” karşılaştırdığımızda hiç yol almadığımız söylenebilir. Bundan 200 bin yıl öncekomşusunun yiyeceğini çalmak için başına taşla vuran neandertal insani ile 2003 yılında Irak in petrolünü çalmak için bir milyon ıraklı sivili öldüren (veya buna seyirci kalan) homo economicus ayni uygarlık seviyesinde. Aralarındaki tek fark kullandıkları silahların teknolojik üstünlüğü. Teknoloji ve bu teknolojinin uygulanmasını mümkün kılan bilimsel buluşlar sıradan insanlar kadar bilim adamlarının da gözlerini kamaştırdı. Bugün karşımıza kâh bilimci (scientist), kâh deneyci (ampirist) olarak çıkan ahlâkî-felsefî bir duruş var. Bu duruş eğitim sistemimize ve resmî ideolojimize öyle derinden işlemiş ki sorgulanması dahi çok sayıda insanı öfkelendirebiliyor, rejimin savunma mekanizmalarını harekete geçirebiliyor. Bilim ve teknolojinin insanlığa otomatik olarak barış getireceğinden şüphe etmek neredeyse bir suç. Buna cüret edenlergericilikle,bağnazlıklasuçlanabiliyor. Pozitivizm ve “modern” yaşam üzerine yazılmış makalelerimizin bir derlemesini 75 sayfalık bir kitap halinde sunuyoruz. PDF formatındaki bu kitabı buradan indirebilirsiniz.

Trackback URL

  1. 1 Yorum

  2. Yazan:Muzaffer Kazım Tarih: Kas 19, 2015 | Reply

    Almanyada okurken bir profesörle randevulaşmıştım. Adam beni odasının kapısında karşıladı ve ben oturmadan oturmadı. Giderken de kapıya kadar geçirdi. Bunu hiç unutmuyorum.
    Türkiyede mühendislik dalında 90lı yıllarda yapılan tüm doktoralar geçersiz sayılmalı. Çoğu yabancı kitaplardan derleme. Kitabın tamamını olduğu gibi yazıp sonuna kıytırık bir Fortran program ile doktor ve ardından belki profesör olanlar çoğunlukta.

  1. 1 Trackback(s)

  2. Oca 17, 2016: Akademisyen Aforizmaları | Ne Mutlu "İnsan'ım" Diyene!

ÖNEMLİ

--------------------------------------------------------------------

Tüm yazı, yorum ve içerikten imza sahipleri sorumludur. Yayımlanmış olmaları, bu görüşlere katıldığımız anlamına gelmez.

Hakaret içerse dahi bütün yorumlar birer fikir eseridir. Ama bu siteye ilk kez yorum yazıyorsanız, yorum kurallarına gözatın yine de.

Not: Sitenin ismini dert etmeyin, “derinlik” üzerine bayağı bir geyik yaptık, henüz söylenmemiş bir şey bulmanız oldukça zor :)

Editörle takışmayın, o da bir anne-babanın evlâdıdır, sabrının sınırı vardır. Siz haklı bile olsanız alttan alın, efendilik sizde kalsın.

Sitenin iç işleriyle ilgili yorum yapmayın, aklınıza takılan soruları iletişim kutusundan sorun, kol kırılsın, yen içinde kalsın.

Kendi nezaketinizi bize endekslemeyin, bizden daha nazik olarak bizi utandırın. Yanlış ve eksik şeylerden şikayet etmek yerine bilgi ve yeni bakış açısı sunarak tamamlayın, düzeltin, tevazu ile öğretin bize bildiklerinizi.

Bu kurallara başkasının uyup uymamasına aldırmayın, siz uyun. Bütün yorumları hızla onaylanan EN KIDEMLİ YORUMCULAR arasındaki nizamî yerinizi alın.

--------------------------------------------------------------------
  • Siz de fikrinizi belirtin