Main Content RSS FeedÖnceki Yazılar

Dikkat Kitap: Maymunist imanla nereye kadar? »

Evrim ve Big Bang gibi konular genellikle sağlıklı biçimde tartışılmaz. İdeoloji ve inançlar, felsefî tercihler bilim-SELLİK maskesiyle çıkar karşımıza. Özellikle evrim tartışmaları “filanca solucanın bölünmesi” veya falanca Amerikalı biyoloji uzmanının deneyleri etrafında döner ve bir türlü maskeler inmez. Madde ve o Madde’ye yüklenen Mânâ maskelenir.

Oysa perde arkasında tartışılan başkadır. İnsan’a, Hayat’a dair temel kavramlardır. Sadece et ve kemikten mi ibaretiz? Yokluktan gelen ve ölümle yokluğa giden, çok zeki de olsa SADECE VE SADECE bir maymun türü müdür insan? BİLİM DIŞINDA bir insanlık yoksa, Aşk yoksa, Sanat yoksa, Güzellik yoksa ve Adalet yoksa Hayat‘ın anlamı nedir? Aşık olmak hormonal bir abartıysa, iyilik enayilikse, neden birbirimizin gırtlağına sarılmıyoruz ekmeğini almak için? Neden bir çocuğa tecavüz edilmesi midemizi bulandırıyor ve neden fakir bir insana yardım etmek istiyoruz?

Taj Mahal’in, Ayasofya’nın, Notre Dame de Paris’nin değeri bir arı kovanı veya termit yuvasına eşdeğer ise, Mesnevî boşuna yazıldı ise neden Hitler’i lanetliyoruz ve neden Filistin’de can veren bebeklere üzülüyoruz?

Maymun olmanın (veya kendini öyle sanmanın) BİLİM DIŞINDA, psikolojik, siyasî, ahlâkî, hukukî öyle ağır sonuçları var ki…

İşte geçtiğimiz ay bu maskelerin düştüğü, kartların açık oynandığı çok kaliteli iki tartışmaya tanık olduk. İki makale işaret fişeği görevi yaptı. Sağolsun bir çok değerli okurumuz yüzden fazla yorumla konuyu DERİNLEMESİNE tartıştı. Derinlemesine diyoruz çünkü Madde’nin arkasındaki Mânâ bu kez gerçekten masaya yatırıldı. Evrim senaryosunu kabul etmenin etik ve siyasî neticeleri hatta evrimciliğin etimolojik değeri bile konuşuldu.

Biz de bu sebeple söz konusu iki tartışmayı 116 sayfalık bu kitapta topladık. Buradan indirebilirsiniz.

(Ayrıca konuyla ilgili okurlarımız Bir pozitivizm eleştirisi  isimli kitabımızdan da istifade edebilirler)

Olup biteni bu medyayla anlayabilir miyiz? »

 

Haşmet Babaoğlu

Bir yayın yönetmeni düşünün ki…
Ortadoğu, Hamas ve terör konusundaki algısı ve bilgisi sokakta top oynayan çocuklardan bile geride…
Birtakım yazarlar var ki…
Basındaki “Doğan görünümlü şahin” mevzilerine yerleştirilmiş liberal ve hümanist olduklarını iddia eden bu yazarlar…
Aşdot liman otoritesinin sözcüsüymüş gibi hiç utanıp sıkılmadan Mavi Marmara gemisine “konşimento” soruyorlar!
“Hamas, dünyaya yalan söylemiş ve ambargoyu delmeye kalkmıştır” diyerek olup biteni sözümona analiz ediyorlar! İnsan okurken gözlerine inanamıyor!

…Bu makale ilginizi çekti ise…

Gazetecilik Neden Dibe Vurdu?

Gazeteciler bizi bilgilendiriyor mu yoksa aldatıyor mu?  Gazetecilik galiba dürüstçe yapılmasına imkân olmayan bir meslek. Çünkü birbirine zıt işlerin aynı anda icra edilmeleri gerekiyor: Öğretmenlik, savcılık, soytarılık, amigoluk…  Gazeteci kendisine bilgi verebilecek herkesle iyi geçinmek için biraz politik davranmak daha doğrusu yalan söylemek zorunda. Ama aynı zamanda ondan gözü kara bir savcı gibi olayların üzerine gitmesi, iyi bir hâkim gibi dürüst olması da bekleniyor. Bir bilim adamı gibi konuları derinlemesine irdelemesi ama sıkıcı olmadan toplumun her kesimini eğlendirebilmesi… Gazetecilerden halkı aydınlatmaları isteniyor ama aynı zamanda da halka benzemeleri. Yoksa gazeteleri satılmıyor, TV kanalları izlenmiyor. Bu koşullarda “gazeteci gibi” gazetecilik yapılabilir mi? Derin Düşünce yazarları sorguluyor…

Buradan indirebilirsiniz.

Of’lu haklı galiba »

Bu Meclis Anayasa değişikliği yapamaz mı?

Yapar, hem de bal gibi yapar. İstediği ülkeye savaş açma yetkisi verdiğiniz bir meclis, pek de suya sabuna dokunmadan da olsa anayasa değişikliğini yapar ve sen de seyredersin. Peki, bir ülkeye savaş açtık diyelim, bu savaşı yönetecek Başkomutan kim olabilir sizce?  Read the rest

Liberalizmin kusurları(3): Liberalizm ahlâksızdır! »

UYARI: “Liberalizm kötü ahlâklıdır” demiyorum, su nasıl renk-siz, hava nasıl koku-suz ise liberalizm de öyle ahlâk-sızdır diyorum.

Sunuş: Ben liberalizmin en çok ahlâklı olma ihtimalini sevmiştim. ” Günah işleme özgürlüğü” isimli yazıda savunduğum gibi devletin vicdan rolü üstlenmesine, halkı çocuklaştırmasına karşıyım. Bu sebeple yaklaşık iki yıl önce liberal dostlarıma yazdım ve “Liberal Ahlâk” hakkında kaynak istedim. Çok iyimserdim. Aynı inançları ve değerleri paylaşMAyan insanları ortak bir zeminde buluşturabilmek için liberalizm büyük bir umut teşkil ediyordu gözümde. Özgürlük kavramı zaten sorumluluk olmadan düşünülemezdi. Liberalizmi var gücüyle savunan bunca insan vardı her şeyden önce. Bir yarış arabasına fren sistemi takmayı unutacak kadar delirmiş olabilirler miydi?

 Özetle Adam Smith’ten, Mandeville‘den, John Stuart Mill‘e, Hayek‘e, Friedman‘a, Röpke‘ye uzanan, dallanıp budaklanan liberal gelenekte mutabık kalınmış olması gereken, SAPASAĞLAM ve din dışı bir ahlâk zemin arıyordum.

Bugün vardığım nokta Read the rest

Son 30 günde en çok okunanlar »

  1. Maymunist imanla nereye kadar?
  2. Bu Acı Kimin? – Türkiye’de Ermeni Olmak…
  3. Modern Bir Put: Bilim
  4. İsrail Türkiye Arasında Kurulan Analojilere Neden Karşıyım?
  5. Masum değiliz, hiçbirimiz!
  6. Albert Camus, Yabancı (L’Étranger)
  7. Kimlik Müslümanı, Din Müslümanı ve Hikmetler Kitabı (Hz Gazâlî)
  8. Baykal, din, medya
  9. Dante ve İslam: Mirac kıssasından İlâhî Komedya’ya
  10. İslam ve Özgürlük: Var mı Bir sorun?

Gemi’den İnsan Manzaraları »

Read the rest

Erik ile röportaj »

Erikle tartıştım.

Kadim bir dostla kırıcı  bir tartışma yaşamak gibiydi. Kendimi ya da onu suçlamıyorum. Böyle şeyleri bilirsiniz. Bazı dostlar sizin o kadar özünüzde, o kadar içinzde, o kadar hassas yerinizdedir ki en ufak hareketi dönüşü canınızı yakar. Onları sevgiye mahkum ederiz.

En çok onları sevdiğimiz için en az toleransımız onlaradır. Sabırlı bir adam dışarıdan küfür yese umursamaz belki. Ama yakın dostun bir kinayesi düşüncelere daldırır, gecemizi zehir eder.

O benim için öyle bir dosttu. Siz bir erikle dost olmayı Read the rest

Bu terör ne zaman biter? »

Bir çiftlikte, kendi halinde yaşayan bir fare varmış. Bir gün çiftlik sahibinin elinde bir paketle geldiğini görmüş. Merak bu ya, Paket açılıncaya kadar bulunduğu duvar deliğinden ayrılmamış. Bir müddet sonra paket açılınca dünyalar başına yıkılmış. Çünkü açılan paketten bir “fare kapanı” çıkmış.

Başına gelecekleri anlayan fare soluğu komşusu yılanın yanında alır ve durumu anlatır. Yılan oralı bile olmaz ve kayar gider. Fare umudunu kaybetmez ve tavuğu bulur. Tavuk da aynı minval üzerine gider ama fare kendine taraftar bulmak zorundadır. Koyunun yanına gider Read the rest

Öğretmenim İsrail! »

Müslümanlar işledikleri günahlardan pişmanlık duyup tövbe ederler. Bu sebeple onların günahları da hayra vesile olur. Başlarına gelen musibetler de böyledir. “Bu iş benim başıma neden geldi? Nasıl böyle çaresiz bir duruma düştüm?” diye sorguladıklarından musibetler de er veya geç hayra vesile olur.

Bizim kısıtlı ömrümüz bu hayırların meyvesini görmeye yetmez bazen. Umutsuzluk, karamsarlık kaplar içimizi. Ama geçicidir bu. Zaman’ın Sahibi sabır verir, Mutlak Merhamet Kapısı‘nı çalar yeniden Müslüman. Ölen kardeşleri için döktüğü göz yaşlarını siler. İşe koyulur ilk günkü heyecanla.

İHH ekibinden ölen ve yaralanan kardeşlerimiz elde kılıç olMAdan da Cihad’a gidilebileceğini, iyi, güzel ve doğru adına savaşılabileceğini hatırlattılar bize. Ekmekle, ilaçla binmişlerdi gemilere. Servetlerini, vakitlerini feda ettikleri daha kıymetli amaçlar uğruna canlarını da feda edilebileceklerini gösterdiler.

Hayatını kaybedenlere rahmet diliyorum, yakınlarına sabır ve baş sağlığı.

Silah ticareti, elmas kaçakçılığı, uluslararası terörizm, kara para aklama ve daha adını bilmediğimiz her türlü pisliğin akıp biriktiği, foseptik çukuru gibi bir mafya-ülke oldu İsrail. Kötülükten, insanların korkularından, cehaletinden besleniyor. Eski MOSSAD ajanı Victor Ostrovsky’nin örgütün çalışma (ve çalışTIRma) yöntemlerini anlattığı By Way of Deception kitabından bahsetmiştik MOSSAD için çalışmak ister misiniz? makalede.

Müslümanların öğretmeni artık İsrail. Bu ülkenin ürettiği kötülüğü dengeleyecek kadar iyilik üretebilecek miyiz? Zulme karşı nerede olursa olsun, kime karşı olursa olsun direnebilecek miyiz?

Hasan Basrî Hazretleri’nin bir sözü geliyor aklıma: “Siz Sahabeyi görseydiniz deli sanırdınız. Onlar sizi görseydi kâfir derlerdi.”

Bir miktar “delirmek” gerekiyor zannediyorum…

AB: İsrail Barış İstemediğini Gösterdi »

Kaynak: TimeTurk

İsrail ordusunun Gazze’ye insani yardım götüren gemilere uluslararası sularda düzenlediği saldırıda ölü sayısı 19’a yükseldi.

İsrail askerleri Gazze’ye insani yardım ulaştırmayı hedefleyen konvoydaki Mavi Marmara gemisine saldırı düzenledi. Hücüm botlar ve helikopterle gemiye saldıran askerler, geminin üzerine çıkarak ateş açtı.

İsrail ordu sözcüsü saldırıda en az 10 kişinin öldüğünü açıkladı. İsrail televizyonları ise ölü sayısının 19 olduğunu duyurdu. El Cezire televizyonu saldırıda ölenlerin en az 9’unun Türk olduğunu bildirdi. Saldırıda en az 30 kişinin de yaralandığı gelen bilgiler arasında.

Saldırıya uğrayan insani yardım gemisinde 800 kişi bulunuyor. İsrail ordusu Mavi Marmara gemisine yönelik operasyonda askerlere bıçak ve silahlarla saldırı düzenlendiğini, olaylarda 3 İsrail askerinin de yaralandığını ileri sürdü.

İsrail’in yardım gemilerine saldırması tepkiyle karşılandı. Filistinliler olayı katliam olarak tanımlarken, AB üzüntü bildirerek soruşturma istedi.

AB SORUŞTURMA İSTEDİ

Avrupa Birliği Dişilişkiler Yüksek Temsilcisi Catherine Ashton, İsrailli yetkililerden gemiye yapılan saldırının koşullarına ilişkin tam bir soruşturma istedi.

ARAP LİGİ YARIN TOPLANIYOR

Saldırıyı “insani bir misyona karşı suç” olarak tanımlayan Arap Birliği de yarın olağanüstü toplanıyor. Birliğin Sekreteri Amr Musa, İsrail saldırısına karşı alınacak tedbirlere karar vermek için, “Salı günü Kahire’de bir toplantı yapılacaktır” dedi. Musa, yapılan saldırının “İsrail’in barış istemediği anlamına gelen yeni bir mesaj, çok güçlü bir mesaj” olduğunu belirtti.

FİLİSTİN TOPRAKLARINDA 3 GÜN YAS İLAN EDİLDİ

Filistin yönetimi başkanı Mahmud Abbas ve Filistin Başbakanı İsmail Heniyye de saldırıyı kınayarak, “katliam” ifadesini kullandı ve 3 gün yas ilan etti. Abbas, “Bu akşam zorlu kararlar alacağız” dedi.

Toplantının bu akşam saat 17.00 sıralarında Ramallah kentinde yapılması bekleniyor.

TÜRKİYE KINADI

Türkiye Dışişleri Bakanlığı ise saldırıyı sert bir açıklama ile kınadı. Bakanlık, uluslararası hukukun ihlali sayılan bu olayın iki ülke ilişkilerinde “telafisi olmayan sonuçlar doğurabileceğini” bildirdi. Açıklamada, “Açık denizlerde gerçekleşmiş, uluslararası hukukun ağır bir ihlalini teşkil eden bu müessif olay ilişkilerimizde telafisi mümkün olmayan sonuçlar doğurabilecektir” dendi.