RSS Feed for This Post

Mona Lisa Yalan Söylüyor!

mona_lisa

Avrupalılar 18ci asırdan beri kendi göbek deliklerini dünyanın merkezi, Rönesans’ı da medeniyetin başlangıcı sanıyorlar. Olabilir. Sansınlar. Ya biz? Askerî ve iktisadî hakimiyetleri sebebiyle biz de öyle sanıyoruz. İşin acı tarafı bu. Gözlerimiz kamaşıyor Batı’ya her baktığımızda. Kristof Kolomb’un Hindistan’a giderken yanlışlıkla Amerika’yı “keşfettiğini” bile yutturdular bize. Bu yalanı gerçek zannetmekle başladı herşey. Oysa başka insanlar binlerce yıl önce Kuzey Amerika kıtasına geçip yerleşmişlerdi. Ataları Kamçatkalı ve Kuzey Sibiryalı olan yerlilerin açısından bakarsak Kristof Kolomb kâşif değil yolunu kaybetmiş beceriksiz bir denizciydi. Peki sadece Bering Boğazı’ndan Alaska’ya geçen çekik gözlü Asya halkları mı biliyordu Amerika’yı? Hayır. Vikingler de çoktan keşfetmişlerdi bu kıtayı. Kolomb’dan 500 yıl önce Boston’dan Terre-Neuve’e uzanan bölgede koloniler kurmuşlardı. Ama Hristiyan olmadıkları için midir bilinmez, adamdan sayılmadılar uzun müddet.

da_vinciGeçelim. Rönesans döneminde Amerika gibi yeniden keşfedilen bir başka şey var ki akıllara zarar: Adı perspektif. Sanat tarihi kitaplarına bakarsak mucidi Floransalı mimar Brunelleschi (Ö. 1446). Tabi perspektifi uygulamaya koymuş olan ünlü ressamların da adı geçiyor Sanat’ın tarihini anlatan kitaplarda: Leonardo Da Vinci, Piero Della Francesca, Andrea Mantegna… Çoğu aynı zamanda matematikçi ya da mimar. Da Vinci’nin ve Leon Battista Alberti’nin perspektif üzerine yazılmış kitapları var. Özetle şöyle diyorlar:

 “… Uzaktaki cisimleri daha küçük çizin, yaklaşan cisimlerde kontrast daha belirgin olsun, uzaklaştıkça pastel renkler ve daha zayıf bir kontrast kullanın (bkz. Mona Lisa) uzaklaştıkça paralel çizgiler birleşsin, vs…”

 Eskiler perspektifi bilmiyor muydu?

thalesTamam, Rönesans’tan itibaren perspektif üzerine çok kitap yazıldı. Yapılan resimlerde ve mimarî eserlerde bu bilginin etkisi fazlasıyla görüldü. Peki ama perspektif gerçekten Rönesans’tan önce bilinmiyor muydu? Meselâ perspektif tekniğinin matematik temellerine ismini veren Thales bu Rönesans’tan 2000 sene önce yaşamadı mı? Güneş tutulmasını önceden hesaplayan, piramitlerin gölgelerine bakarak yüksekliklerini ölçen bu dehanın perspektiften habersiz olması düşünülebilir mi? Zaten yıldızlara bakarak açık denizde veya çölde yolunu bulabilen Yunanlıların veya Arapların perspektif bilmemesine kadar saçma olurdu!

luksorYa eski Mısırlılar? Düşünün, adamlar -1500’lerde yani Rönesans’tan 3000 sene evvel Luksor Tapınağı’nı yapacaklar ama kolonların arasında gezerken uzaktakilerin daha ufak, renklerin daha silik göründüğünü fark edemeyecekler. Ya da bu küçülmeyi resime aktarmayı beceremeyecekler!

Örnekler çok ama biz Vezüv yanardağının lavları altında kalan Pompei şehrini anmakla yetinelim. Gerek evlerin süslenmesinde gerekse tiyatro dekorunda  kullanılan çok detaylı, matematiksel olarak kusursuz perspektif uygulamaları var. Ne zaman mı yapılmış? Sıkı durun, Rönesans’tan tam 1500 sene evvel! (Aşağıda bu resimlerden bir örnek görüyorsunuz, bu sitede çok sayıda örnek var)

150px-Fannius_projections,_ladder-1Tabi Rönesans’ın avukatları haklı olarak şu soruyu sorabilirler: Madem perspektifi biliyorlardı, neden eski resimlerde perspektife bugünkü kadar raslanmıyor? Gerçekten de çok geniş bir coğrafya ve çok uzun bir zaman dilimi için geçerli bu saptama: Türk-İran minyatürlerinde, Eski Mısır duvar süsleri, Rus ve Grek Ortodoks Kilise resimleri, Çin’deki ve Japonya’daki Budist, Taoist ve Şinto tapınaklarındaki süslemelerde perspektif yok. Daha doğrusu bugün anladığımız tarzda merkezî perspektif yok. Yani 3 boyut algısı uyandıracak şekilde küçülme, uzaklaşma, silikleşme vs görmüyoruz. Pompei ve bazı Eski Yunan resimleri istisna teşkil etse de Rönesans’tan önce merkezî perspektifin sanatta kullanılması çok nadir.

Sanat bir eğlence değildir!

Ya da en azından eskiden böyleymiş. Perspektifin resim sanatında hemen hiç görünmemesinin TEMEL sebebi bu. Sanat dinî bir faaliyetmiş. Seküler sanat çok nadir. Belki “sanat” dahi kabul edilmiyor. Ev süslerinde, tiyatro dekorlarında vs taklit eden tasvirler var ama bunların ibadetle ilgili kullanımı yok.

Önceki bölümlerde savunduğumuz tezlerden biriydi bu. Biz çoğunlukla İslâm odaklı yazdık ama sadece Müslüman sanatçı açısından değil diğer kültürler ve medeniyetler için de geçerli olan bir ilke söz konusu. İnsanlar sanatı, özellikle de resim sanatını dua etmek, ibadete davet etmek, imana çağırmak için kullanıyorlardı. Dinî amaçla resim yaptığınızda takdir edersiniz ki doğayı taklit etmek yersizdir. Görünmez’i yani ilâhî güçleri, tanrıları, ruhları, melekleri, vs ancak göstermediklerinizle anlatabilirsiniz. (Bkz. Susarak anlatmak: İslâmî sanat kalbe hitab eder, batıda ise muhatab akıldır) Tabi ki kağıdı / duvarı boş bırakamazsınız. Ama HER şeyi, HER insanı vs olduğu gibi, fotoğraf gibi çizmeye kalkarsanız bakanların inanç hürriyetine tecavüz etmiş olursunuz. Bu yüzden dinsel resimler çizilmekten çok “yazılmış” resimlerdir. Yani bir harf gibi, kelimeler gibi yazılır, onlara bakan din mensubu o resmi “okur” yani o resimde işaret edilen mânâ bakan kimsenin kalbinde tecellî eder. Bildiren değil bulduran bir sanattır dinî sanat. İnsan’da potansiyel, bilkuvve olan zenginlikleri aktif, bilfiil hale geçirir. İnsanları Hakikat’e uyandırır. Taklit sanat fakire para vermek gibidir. Dışarıdan gelir, alan pasiftir. Oysa kâmil sanat taklit etmediği için içseldir, “içeriye” yani insanların ruhuna hitab eder. Kâmil sanat “hey dostum, cebindeki parayla karnını doyursana” diyen bir uyandırıcı rolündedir. Seyirci sanatçıdan, “dışarıdan” gelecek bir şeye muhtaç değildir.

Peki Müslüman olduğumuz için mi bize öyle geliyor? Yoksa bu yaklaşım diğer dinler için de geçerli mi? Pavel Florenski’nin “Tersten Perspektif” isimli kitabından bir çeviri notu aktarayım:

“ … incil metinleri ya da litürjik metinler gibi ikonlar da yazılır. Dolayısıyla ikonografi teknikleri de yazı ya da yazma teknikleridir. Yunanca graphein, Rusça Pisat hem yazmak hem de resmetmek anlamına geliyor …” (Yeşim Tükel)

 Bu bakımdan biz de ilk bölümlerden itibaren soyut sanat ile İslâm sanatı arasındaki ilişkiye dikkat çekmek istedik. Dua edercesine yapılan resim sanatının “gerçekçi” olmasının imkânsız olduğunu savunduk. Zira hayvan/robot gibi gören et-göz için yapılan taklit-sanat özünde sanat bile değil. Propaganda, reklâm veya yol tabelası gibi faydalı bir tasvir olabilir. Ama sanat olamaz.

Sanat adına yazılan/çizilen her ne anlatıyorsa İnsan’a dışarıdan enjekte edilen bir ilaç olması kabul edilemez. Aşk, İman ve kulluk şuuru ancak “içeride” bulunur. Bu sebeple dinsel sanat nefse değil ruha hitap eder. Böyle “içeriye” hitab eden bir sanatın mânâsı gösterdiklerinde değil göstermediklerindedir. Kâmil sanat teşbih değil tenzih yolunu seçmiştir, İslâm dışındaki dinler, halklar, ülkeler ve çağlar için de geçerlidir bu. Bu yaklaşımı derinlemesine ele aldığımız bölümleri hatırlatalım:

Sonuç

Rönesans perspektifin icad edildiği bir devir değildir. Perspektif binlerce yıldır biliniyordu. Ama taklitçilik kabul ediliyordu. Işık-gölge, figüratif resim ve gerçekçi renkler gibi taklit amaçlı ögeler Rönesans’a kadar çok sınırlı biçimde kullanılıyordu. Zira taklitçi tasvir dinsel amaçlara uygun değildi. Taklit tiyatro dekoru ve ev süslemede kendini gösterdi.  Ancak Rönesans’ta ciddî bir zihniyet değişimi yaşandı. Din toplumsal yaşamda zemin kaybetti. Diğer yandan ticaret, sömürgecilik, endüstri ve daha bir çok sebeple Batı Avrupa’da dünyevî değerler dinsel değerlerin yerini almaya başladı. Bu durum ister istemez sanata ve felsefeye yansıdı. Hümanizm “Tanrısal olan herşeyi yere indirirken” dinî amaçla kullanılan çoklu perspektif de tahtını merkezî perspektife bıraktı.

Gelecek bölüm

Perspektifle beraber taklitçi tasvirin yükselişi, ilâhî sanatın gerilemesi Batı Avrupa’daki ahlâk anlayışını nasıl etkileyecekti? Resim sanatının objektif ve dünyevî bir kisveye bürünmesi Avrupalıları bencilleştirmiş olabilir mi? Rönesansla birlikte sanatın dua ve tefekkür vesilesi olmaktan çıkıp bir eğlence haline gelmesi günümüzü nasıl etkiler? Güzel-Sanat / Güzel Ahlâk bağının kopması Avrupa kaynaklı zulümlere, sömürgecilik, soykırım ve dünya savaşlarına kadar uzanan bir vicdan çöküntüsünün sebebi olabilir mi?

Resimler hakkında açıklama

Perspektifle ilgili tezimizi destekleyen bazı görselleri paylaşıyoruz. Osmanlı minyatüründe uzaktakilerin aynı boyda fakat yukarıda çizilmiş olmasına dikkat edin. Budist resimerde önemli olan zât/varlıkların merkezde ve diğerlerinden büyük çizilmesi yine dikkate değer. Aynı prensibin uygulandığı bir Katolik bir de Eski Mısır tasviri göreceksiniz. Bunların arkasından açıklayıcı kroki ve orijinal resim ile beraber Ortodoks sanatından bir örnek koyduk. Bugünkü perspektif kurallarına göre « hatalı » bir resim ama gerçekte seküler değil dinî perspektif uygulanmış. Araştırmak isterseniz internette çok sayıda Novgorod ikonu var. Dinen « doğru » olanın seküler açıdan yanlış olması ve tersi… Gerçekten eğlendirici!

Son olarak Taoist sanat örnekleri sunduk. Bu örnekler iki bakımdan ilginç:

  • Perspektif kurallarının (kısmen de olsa) uygulanması Asya’da Rönesans’a ihtiyaç duymadıklarını gösteriyor.
  • Deniz, gök vs bir çok şeyi “susarak anlatması” yani ressamın bazı yerleri boş bırakarak “içimizdeki” huzuru, sükûneti uyandırması dikkate değer. Eğer bu resimler gerçek birer doğa taklidi olsalardı bu derecede huzur vermeyeceklerdi.

 

 

osmanli

one Le-bouddhisme-tibetain-1 Buddha art in Tibet and Bhutan643px-TombofNebamun-2 Ascension4

9a 9b

800px-Shitao02 672359515 1289433114_small_1 images (1)lavoiedutao6 peinture-chinoise

 

… Bu konudaki makaleler…

  1. Soyut Sanat Müslümanın Yitik Malıdır
  2.  Figüratif resim sanat mıdır?
  3.  Âl-i İmrân Suresini Okusaydı İslâmcı Olmayacaktı!
  4.  Müslümanca sanat bir yağmur duasıdır…
  5.  Batıyı “normal” zanneden için İslâm anormal olur
  6.  Güzel eşya ve güzel ahlâk
  7.  Avrupa’nın sanattan istifa ettiği gün
  8.  Benlik sanatı, bencillik sanatı 
  9. İslâmî sanat kalbe hitab eder, batıda ise muhatab akıldır

… Soyut Görme Kabiliyeti Üzerine…

… İslâm sanatından örnekler …

  1. İç Mekânlar
  2. Seramik
  3. Mozaik
  4. Metal işçiliği
  5. Hat
  6. Taş

Kaynak Metinler için bu kategori

… Bu konuda e-kitap okumak için…

 

Sanat Yoluyla Hakikat Bulunur mu?

İnanmak belki zor ama … eğer sınırsız görme kabiliyetine sahip olsaydık hiç bir şey göremezdik!güneşe dürbünle bakan biri gibi kör olurduk.Gözlerimizin sınırlı oluşu sayesinde görüyoruz dünyayı. Immanuel Kant’ın meşhur bir güvercini vardır, havayı iterek uçar ama havanın direncinden yakınır durur. “Hava olmasaydı daha hızlı uçabilirdim” der. Hakikat’i görmekte zorluk çekmemizin sebebi O’nun gizli olması değil tersine aşikar olmasıdır. Aksi takdirde Hakikat’i içeren, kapsayan ve perdeleyen daha hakikî bir Hakikat olması gerekirdi. İşte bu sebeple Hakikat’i görmek için Bilim’e değil Sanat’a ihtiyacımız var, bilmek için değil bulmak söz konusu olduğu için. Derin Düşünce yazarları Sanat-Hakikat ilişkisi üzerine yazdılar. Buradan indirebilirsiniz.

 

Derin Göz

İnsan gözü daha verimli kullanılabilir mi? Aş, eş ve düşmanı gören Et-Göz’ün yanı sıra Hakikat’i görebilecek bir Derin-Göz açılabilir mi? Sanatçı olmayan insanlar için kestirme bir yol belki de Sanat. Çukurların dibinden dağların zirvesine, Yeryüzü’nden Gökyüzü’ne…Sanat’a bakmak için çeşitli yapıtlardan, ressamlardan istifade ettik: Cézanne, Degas, Morisot, Monet, Pissarro, Sisley, Renoir, Guillaumin, Manet, Caillebotte, Edward Hopper, William Turner,Francisco Goya, Paul Delaroche, Rogier van der Weyden, Andrea Mantegna , Cornelis Escher , William Degouve de Nuncques.

Peki ya baktığımızı görmek, gördüğümüzü anlamak? Güzel’i sorgulamak için çağ ve coğrafya ayırmadık, aklımızı uyaracak hikmetli sözlere açtık kapımızı: Mevlânâ Hazretleri, Gazalî Hazretleri, Lao-Tzû, Albert Camus, Guy de Maupassant, Seneca, Kant, Hegel, Eflatun, Plotinus, Bergson, Maslow, …Buradan indirebilirsiniz.

Trackback URL

  1. 3 Trackback(s)

  2. Eyl 16, 2013: İslâm’da Mimarî ve Şehircilik(3): Sinan gibi cami yapmak veya Sinan gibi adam olmak?
  3. Eyl 24, 2013: İslâm’da Mimarî ve Şehircilik(4): Mimar Olmak, Mutlu Olmak, Tatmin Olmak…
  4. Eyl 27, 2013: İslâm’da Mimarî ve Şehircilik(5): Mimarın fikri ve zikri

ÖNEMLİ

--------------------------------------------------------------------

Tüm yazı, yorum ve içerikten imza sahipleri sorumludur. Yayımlanmış olmaları, bu görüşlere katıldığımız anlamına gelmez.

Hakaret içerse dahi bütün yorumlar birer fikir eseridir. Ama bu siteye ilk kez yorum yazıyorsanız, yorum kurallarına gözatın yine de.

Not: Sitenin ismini dert etmeyin, “derinlik” üzerine bayağı bir geyik yaptık, henüz söylenmemiş bir şey bulmanız oldukça zor :)

Editörle takışmayın, o da bir anne-babanın evlâdıdır, sabrının sınırı vardır. Siz haklı bile olsanız alttan alın, efendilik sizde kalsın.

Sitenin iç işleriyle ilgili yorum yapmayın, aklınıza takılan soruları iletişim kutusundan sorun, kol kırılsın, yen içinde kalsın.

Kendi nezaketinizi bize endekslemeyin, bizden daha nazik olarak bizi utandırın. Yanlış ve eksik şeylerden şikayet etmek yerine bilgi ve yeni bakış açısı sunarak tamamlayın, düzeltin, tevazu ile öğretin bize bildiklerinizi.

Bu kurallara başkasının uyup uymamasına aldırmayın, siz uyun. Bütün yorumları hızla onaylanan EN KIDEMLİ YORUMCULAR arasındaki nizamî yerinizi alın.

--------------------------------------------------------------------
  • Siz de fikrinizi belirtin