RSS Feed for This Post

Savaş Üzerine / Carl von Clausewitz (5) : Savaşta aklın önemi ve sınırları

  • clausewitz-savas-uzerine-1Akıllılık tercih değildir, ona sahip olmayı seçemezsiniz ama en iyi kobay delilerden olur; gerçeği anlatsalar bile kimse kulak asmaz.
  • Ya deli olmadığımı söylersem… Faydası olmaz değil mi? Bu ancak Kafka’nın romanlarında rastlanacak bir fikir labirenti. Herkese senin deli olduğunu söylüyorlar. Sonra yaptıkların, söylediklerin hatta itirazların bile senin hakkında söylenenlerini onaylıyor. Bir kez “deli” ilân edilince yaptığın her şey o deliliğin bir parçası sayılıyor. Makul protestolar “gerçeği inkâr” oluyor; geçerli korkular ise “paranoya”.
  • Hiç üzücü bir olay yaşadın mı?
  • Evet. Ama neden? Bu neden önemli?
  • Çünkü geçmişindeki bir olayı işaret edip aklını kaybettiğini söyleyeceklerdir. Böylece seni buraya aldıklarında arkadaşların ve meslektaşların diyecek ki: “Tabi, delirdi. Başına gelenlerden sonra kim delirmez ki?”
  • Bunu herkes hakkında söyleyebilirler, istisnasız herkes.
  • Önemli olan senin hakkında söylemeleri.

Bu replikler yönetmenliğini Martin Scorsese’in yaptığı, başrolleri Leonardo DiCaprio, Mark Ruffalo ve Ben Kingsley’in paylaştığı Shutter Island’dan. 1954’te geçen film iki polisin fırtınalı havada yaptığı zorlu bir seyahat ile başlıyor. Adamlarımız Teddy Daniels (DiCaprio) ve Chuck Aule (Ruffalo) Boston Limanındaki Shutter Adası’nda en tehlikeli akıl hastalarının kapatıldığı Ashecliffe Hastanesine soruşturma amacıyla gidiyorlar. Zira üç çocuğunu boğarak öldürdüğü için akıl hastahanesine kapatılan Rachel Solando adlı hasta günlerdir kayıp. Son ana kadar sırrını saklayan film aynı zamanda aklın savaştaki yerini ve hudutlarını sorgulamak için de iyi bir alet kutusu: Delilikle akıllılık arasındaki sınır nerededir? Piyadenin tanka saldırmasını emretmek delilik midir? Ya gemileri karadan yürütmek? Askerler hangi noktaya kadar komutanlarına itaat ederler? Peki komutan? Aklına ne kadar itaat etmeli? Tecrübesi aklıyla, aklı istihbarat bilgileriyle çelişirse ne yapmalı?

Askerî deha nerede biter? Delilik nerede başlar?

Günlük hayatta delilik ve akıl, vehim ile gerçek sık sık birbirine karışır. Komplo teorileriyle gerçek komplolar arasındaki sınır silikleştiğinde fehamet sahibi agâh insanların uyarılarına çoğunluk “vehim” diyebilir. Ama bazen de tam tersi olur; Churchill, Hitler ve Stalin gibi sapıklar bütün dünyayı felâkete sürükler. Ya komutanlar? Okulda öğretilen savaş yasalarına, doktrinlere kafa tutan, ezber bozan bir komutan muzaffer olduğu müddetçe bir “savaş dehası” olduğu söylenir. Dâhî komutanlar dışarıdan gelen karamsar raporlara boyun eğmez; çelişkili bilgiler onların kafasını karıştırmaz. Verdikleri “delice” emirlere uymak askerlerine zor gelmez. Hannibal, Napoleon ve Hitler’in “deliliklerine” o andaki bilgiler çerçevesinde baksaydık zaferin kimden yana olacağını bilebilir miydik?

Son tahlilde komutan karar verirken savaşın gerçeğiyle doğrudan temas halinde değildir. Dışarıdan gelen bilgilerle gerçekten olup bitenleri zihninde temsil eder. Sonra karar verir ve bu kararı askerlerine uygulatır. Nihayetinde (algıladığı) gerçeği değiştirmiş olur ve yeni gerçeği yeniden algılaması gerekir. Meselâ düşmanın önemli bir köprüye hızla yaklaştığı ve köprünün savunmasız olduğu bilgisini aldı diyelim. Gerekli tedbirin alınması için emir verir. Emirleri uygulanana kadar düşman hızlanmış, yavaşlamış veya geri dönmüş olabilir. Köprüyü korumaya gönderdiği askerler emredilen yere erken veya geç varabilir yahut pusuya düşüp öldürülebilir. Yani “gerçek” her an değişim içindedir ve komutan savaş alanını en sadık biçimde yansıtan bilgilere muhtaçtır. Ama bu bilgilerin komutana akışı da gerçeğin bir parçasıdır: Gözcüleri vurulabilir, radarlar susturulabilir, casuslar sızabilir, mesafeler ve birlik sayıları yanlış bildirilebilir:

“… Haber alma deyimi ile düşman ve ülkesine ilişkin bilgilerin tümünü, dolayısıyla kendi fikir ve hareketlerimizin dayandığı temeli kastediyoruz. Bu temelin niteliği, güvenilmez ve istikrarsız yönleri üzerinde duracak olursak, savaşın ne kadar iğreti ve kolay yıkılır bir yapı olduğunu, yıkılıp bizi enkazı altında gömmesi için ne kadar az şeye ihtiyaç bulunduğunu kolayca anlarız. Çünkü bütün savaş kitapları sadece kesin bilgilere inanmamızı, bunlar dışında herşeyden şüphe etmemizi öğütlerler ama bu öğüt yazar müsveddelerinin söyleyecek daha iyi bir şey bulamadıkları için sığındıkları kuru bir tesellidir. Savaşta bize ulaşan bilgilerin büyük bir kısmı çelişkili, daha büyük bir kısmı da gerçeğe aykırıdır; en büyük kısmı ise en azından şüphelidir. Bu durumda subaydan istenebilecek tek şey, ancak psikolojik ve mesleki yetenek, tecrübe ve güçlü bir muhakeme kabiliyeti sayesinde elde edilebilecek olan doğruyu yanlıştan ayırdetme yetisidir. Bunun için ihtimal kanunlarına güvenmesi gerekir. Bu zorluk gerçek savaş alanının dışında karargâh odasında hazırlanan ilk planlar konusunda bile küçümsenecek bir zorluk değildir. Ama savaş kargaşalığı içinde raporlar birbirini izlemeye başladığı zaman işin zorluğu bütün bütün artar. Bu raporlar, birbirleriyle çelişmekle birlikte, bir çeşit denge sağlar ve tecrübesiz subayı bile bir eleştiri yapmaya zorlarsa, kendimizi talihli sayabiliriz. Ama şansımız yaver gitmez de, her yeni gelen bilgi bir öncekini destekler, doğrular ve genişletirse, işte o zaman işler iyice çatallaşır. Bu ek bilgiler önümüzdeki tabloyu tamamlar ve o zaman tecrübesiz subayımız ani bir karar vermek zorunda kalır: bir de bakarız ki bu saçma, çılgınca bir karardır, çünkü edindiği bilgilerin hepsi yanlış, mübalağalı, uydurmadır. Kısaca, raporları çoğu yanlıştır ve insanların çekingenliği yalanlara ve yanlışlara daha da büyük boyutlar kazandırır. Genel kural olarak, insanlar iyi haberlerden çok kötü haberlere güven duyma eğilimindedir. Herkes kötü haberleri bir ölçüde daha da ağırlaştırmaya heveslidir: öyle ki, haber verilen tehlikeler denizin dalgalan gibi birbirinin üzerine yığılıp geri çekilirler ama birazdan görünürde hiç bir sebep bulunmadığı halde yine yükselirler…” (*)

Bir insanı delirtmekle bir deliyi tedavi etmek arasındaki fark nedir?

Az önce bahsettiğimiz Shutter Island filminin sonu hiç beklenmedik şekilde bitiyor: Polis olduğunu sandığımız Daniels’in aslında tehlikeli bir akıl hastası olduğunu ve doktorların ona gerçeği kabul ettirmeye çalıştığını öğreniyoruz. Gergin bir diyalog esnasında doktorlar bütün delilleri bir bir sıraladıkça hasta kendisine karşı komplo kurulduğunu iddia ediyor. Doktorların amacı hastaya gerçeği kabul ettirerek lobotomiden yani onu bitkisel hayata hapsedecek bir beyin ameliyatından kurtarmak.

clausewitz-savas-uzerineFakat aynı konuşmaları hastanın açısından dinlerseniz hastayı haklı bulursunuz. Yani filmin konusu tam tersi olsaydı, sağlıklı bir polisi delirtmek isteyen kötü niyetli doktorların göstereceği deliller ve söyleyeceği sözler tıpatıp aynı olacaktı. Filmin final sahnesinde “gerçek” zannettiğiniz algı bir kez daha alt üst oluyor ve aslında hastanın doktorları manipüle ettiğini fark ediyorsunuz. Çünkü içinde bulunduğu durumda daha fazla yaşamak istemeyen, kendine, hatıralarına tahammül edemeyen hasta bir tür hafıza intiharını yani lobomiyi bilerek tercih ediyor… Ve bu numarayı son ana kadar yutmuş olan doktora söylediği şu sözlerle bitiyor Shutter Island:

“Hangisi daha kötü olurdu; bir canavar olarak yaşamak mı, yoksa bir insan olarak ölmek mi? ”

Anarşist alman düşünürü Max Stirner “… Ey insan, sen delisin ve bir tımarhanedesin. Bunu fark etmiyorsan tımarhanenin büyüklüğünden dolayıdır …” diyordu. Deliler ve dehalar dış dünyayı herkesten farklı algılar. Dehalar herkesin görmediği gerçekleri görürken deliler gerçekte olmayan şeyleri vehmeder. İşte meselenin kırılma noktası tam da burası: Önemli bir kararın arifesinde yardımcılarınız size yanıldığınızı, binlerce askeri boş yere ölüme gönderdiğinizi söylediği zaman kim haklı? Diğer komutanların ve haliyle düşmanın akıl edemediği muazzam bir hamle mi buldunuz yoksa yapmak istediğiniz şey bir delilik mi?

Elbette gerçeği gerçekten “doğru” algıladığını zannedip korkunç hatalar yapma riski komutanların hayatına has bir zorluk değil. Meselâ bir pilot, bir banka müdürü veya borsacı muazzam hatalar yapabilir. Ya sıradan insanlar? Eşinin, evlâdının yahut iş ortağının dürüstlüğünden şüphelenen bir insanın durumu da çok kolay sayılmaz. Ama savaş anında doğru-yanlış yüzlerce istihbarat alan bir komutanın yaşadığı baskı bizimkinden çok daha şiddetli. Üstelik bu baskının bazen günlerce, bazen aylarca hatta dünya savaşlarında olduğu gibi yıllarca sürdüğünü düşünün:

“… Her şeyi daha iyi bildiğine güvenen komutan, dalgaların gelip üzerinde parçalandığı bir kaya gibi sapasağlam durmalıdır. Bu zor bir görevdir. Yaradılıştan içi rahat olmayan, askeri tecrübe ve eğitimle gerekli yetenekleri henüz kazanmamış olan komutan, kuşku ve korku yoluna sapmayarak, inançlarına aykırı da olsa, umut yolunda ilerlemeyi kendisine şiar edinmelidir. Ancak bu sayede dengesini koruyabilir. Savaştaki en büyük sürtünmelerden birini teşkil eden bu doğru değerlendirme zorluğu, olayların umulduğundan başka türlü görünmesine sebep olur. Duygularımızın ilettiği izlenimler, düşüncenin hesaplarından doğan fıkirlerden daha güçlüdür. O kadar ki, belki bugüne kadar hiç bir önemli girişim, komutan planını uygulamaya başlarken yeni kuşkuları yenmek zorunda kalmadan gerçekleştirilmemiştir. Bu nedenle, başkalarının telkinlerine göre hareket eden alelade insanlar olayların gerçeği karşısında genellikle şaşkına dönerler. Umduklarından farklı koşullar karşısında bulunduklarını sanırlar ve yine başkalarının tavsiyelerine boyun eğerler. Bununla birlikte, kendi planlarını kendi hazırlamış olan bir kimse bile, olup bitenleri kendi gözleri ile görünce çoğu zaman yanıldığını sanır. Kendine olan sarsılmaz güven duygusu o anın baskılarına karşı kişiyi koruyabilmelidir. Kaderin savaş sahnesinin önüne abartılmış tehlikelerle birlikte yerleştirdiği perdeler kalkıp da ufuk genişleyince, ilk inançlarının doğru olduğu ortaya çıkacaktır, işte düşünce ile icraatı birbirinden ayıran derin uçurumlardan biri! …” (*)

Netice

Savaşta eylem kuşkuların mağlubiyeti, eylemsizlik ise çoğu kez en kötü karardan daha tehlikelidir. Bu sebeple savaşta önemli kararlar veren her komutanın maruz kaldığı delirtici bir baskı vardır. Çünkü komutanın başarısını isteyen subaylarla (kısa süreliğine de olsa) onu delirtip hataya yöneltmek isteyen casusların delilleri ve söyleyeceği sözler tıpatıp aynı. Komutanın kendi ajanları, radarları, uydu fotoğrafları, sırtını dayayabileceği istihbarat ve danışabileceği subaylar olsa da eninde sonunda akıl ile deliliği ayıran keskin kılıcın üzerinde çıplak ayak yürümek zorunda kalacaktır. Ve bu acı veren yürüyüşü MUHAKKAK TEK başına yapacaktır.

(*) Savaş Üzerine / Carl von Clausewitz

 

clausewitz-savas-uzerine-4

 

Edebiyat, Sinema, Siyaset, Sanat tarihi, Mimarî, Ateizm, Kemalizm, İslâm, Kadın hakları, Feminizm, Tarih, Felsefe… Bugün 75 kitap var. Yakında yenileri eklenecek, bu sayfayı takip edin…

Rönesans’ın Kara Kitabı

ronesans-kara-kitap-kapak Ücretsiz kitap indirin75 kitap indirin Türklerin Tarihi / Jean-Paul Roux Türklerin Tarihi / Jean-Paul Roux Savaş Üzerine / Carl von Clausewitz Ezansız Semtler / Yahya Kemal Beyatlı Küçük burjuva ideolojisi / Maksim Gorki Dokuz yüz katlı insan / Mustafa Merter Bilim demokrasiden üstündür! Evvel / Origin / Beginning / πρώτος / أولا Büyük Patlama / Big Bang / Urknall / الانفجار العظيم Dolar'ın Yükselişi Hakkında; Gerçekten Ne Oldu? ne Oluyor? Savaş Üzerine / Carl von Clausewitz (3) Eskiden liberalizme düşman olan bürokrasi nasıl onun bekçi köpeği oldu? Denizlere hâkim olanlar nasıl dünyaya hâkim oldular? Erken - Geç / Early - Late / Tôt – Tard / متأخر - مبكر Başgan, Başkanlık ve Otokrasi TartışmalarıRönesans sanatın yeniden doğuşu değil ölümü oldu… ve daha bir çok şeyin! Rönesans’ın fikir dünyamızda açtığı yaralar bugün dahi kapanmış değil. Maddenin mânâyı tahakküm aldığı, adına “Aydınlanma” dediğimiz karanlık çağların miladı hiç şüphesiz bu dönem. Güzel ahlâk ile güzel sanatın irtibatının kopuşudur Rönesans. Bu kopuş yüzündendir ki insanlık sadece sanatta değil siyaset, bilim, felsefe, iktisatta lâdini dünya görüşünü Hakikat’in yerine koydu. Sonradan bütün dünyaya dayatılacak olan Avrupa sanatı Rönesans’tan itibaren bilimselleşti. Anatomi, optik, matematik kuralları ve özellikle de merkezî perspektif sanatta insanî ifade imkânını sınırladı. Sömürgeciliği, dünya savaşlarını ve insanları homo-economicus zanneden ideolojileri doğuran işte bu zihniyet oldu.

İnsanlık asırlardır hapsolduğu Rönesansçı perspektiften kurtulabilir; kurtulmalıdır da. Bu kurtuluşun neticeleri ise sadece sanatla sınırlı kalmayacak, ahlâkî, siyasî, felsefî tekâmüllere kapı açacaktır. Rönesans’ın Kara Kitabı bu kurtuluşa katkıda bulunmak amacıyla yazıldı. Başta Pavel Florenski ve Erwin Panofsky olmak üzere George Orwell, Juhani Pallasmaa, Michel Foucault, Ahmed Yüksel Özemre, Zygmunt Bauman, Stanley Kubrick, Cemil Meriç, Henri Lefebvre, Lucien Lévy-Bruhl, Rasim Özdenören, Mircea Eliade, René Guénon gibi sanatçı ve düşünürlerin eserlerinden ve iki değerli araştırmacımızın, Ozan Avcı ile Gönül Eda Özgül’ün makalelerinden istifade edildi. Buradan indirebilirsiniz.


Derin Medeniyet

derin-medeniyet Ücretsiz kitap indirin75 kitap indirin Türklerin Tarihi / Jean-Paul Roux Türklerin Tarihi / Jean-Paul Roux Savaş Üzerine / Carl von Clausewitz Ezansız Semtler / Yahya Kemal Beyatlı Küçük burjuva ideolojisi / Maksim Gorki Dokuz yüz katlı insan / Mustafa Merter Bilim demokrasiden üstündür! Evvel / Origin / Beginning / πρώτος / أولا Büyük Patlama / Big Bang / Urknall / الانفجار العظيم Dolar'ın Yükselişi Hakkında; Gerçekten Ne Oldu? ne Oluyor? Savaş Üzerine / Carl von Clausewitz (3) Eskiden liberalizme düşman olan bürokrasi nasıl onun bekçi köpeği oldu? Denizlere hâkim olanlar nasıl dünyaya hâkim oldular? Erken - Geç / Early - Late / Tôt – Tard / متأخر - مبكر Başgan, Başkanlık ve Otokrasi TartışmalarıNedir medeniyet? Opera? Demokrasi? Parklar ve bahçelerle süslü şehirler? Metro? Asansör? Modern çağın karanlık dehlizlerinde kaybolan bizler için medeniyet, teknoloji ve kültür mefhumlarını birbirinden ayırdetmek zor ama şurası kesin: Hiroşima, Gazze ve Halep’te şehirleri (medineleri) haritadan silen Batı’ya “medenî” diyenler büyük bir suç işliyorlar. Zira katil bir insanı bir kere öldürür ama katile “katil” demeyenler içlerindeki insanlığı, vicdanı öldürmüş olurlar. (Vicdan / Conscious / Conscience / ضمير)

Evet… Kimileri adaletle hükmedilmiş mülkler bıraktılar geriye; kimileriyse kan ve göz yaşıyla, kul hakkıyla çimentosu karılmış duvarlar, piramitler, kuleler. Elinizdeki bu kitap şu veya bu medeniyeti anlatma değil medeniyet mefhumunun derinlerine inme derdinde. İnsanlar arasındaki münasebetleri yani muhabbet, merhamet, adalet, ticaret ve şiddeti yönetebilme gücü açısından medeniyet mefhumuna yeni bir bakış açısı teklif ediyor. Miras olarak köprü bırakanlarla duvar bırakanları tefrik etmeye yarayacak bir bakış açısı. Buradan indirebilirsiniz.

fikir-kirintilari-2 Ücretsiz kitap indirin75 kitap indirin Türklerin Tarihi / Jean-Paul Roux Türklerin Tarihi / Jean-Paul Roux Savaş Üzerine / Carl von Clausewitz Ezansız Semtler / Yahya Kemal Beyatlı Küçük burjuva ideolojisi / Maksim Gorki Dokuz yüz katlı insan / Mustafa Merter Bilim demokrasiden üstündür! Evvel / Origin / Beginning / πρώτος / أولا Büyük Patlama / Big Bang / Urknall / الانفجار العظيم Dolar'ın Yükselişi Hakkında; Gerçekten Ne Oldu? ne Oluyor? Savaş Üzerine / Carl von Clausewitz (3) Eskiden liberalizme düşman olan bürokrasi nasıl onun bekçi köpeği oldu? Denizlere hâkim olanlar nasıl dünyaya hâkim oldular? Erken - Geç / Early - Late / Tôt – Tard / متأخر - مبكر Başgan, Başkanlık ve Otokrasi TartışmalarıBir kez daha sosyal medyada paylaştığımız mesajları kitaplaştırdık. Yayına girdiği günden beri Fikir Kırıntıları-1o kadar çok ilgi gördü ki biz de yeni e-kitabı ilginize sunmak için elimizden geleni yaptık… Ve her zamanki gibi konuları derinleştirmek isteyenler için ise makaleler ve kitaplar da tavsiye ettik. Fikir Kırıntıları-2’nin konuları şöyle:

Taktik ve Strateji, Enerji, Vatikanizm, Gündem Zehirlenmesi, İslâm Sanatı, Kanlı Fotoğraf Yayma, 1 Mayıs, Amigo-Tarihçi, Futbol, mafya, uyuşturucu, fuhuş ve terör, Namaz illâ namaz, Müslümanlarda içe kapanma ve dışa açılma, Neden okuyalım? Ne okuyalım? Nasıl okuyalım?, Ekonomistler neden ekonomiden anlamaz?, Münâfıkûn ve Siyaset-i Nebevî, Sosyal Medya, Gurbet, Çirkin Şehir, Devrim, Yeni PKK ve “Private Security”, Şifalı ottan zehir yapma, Kadına Karşı Şiddet, Liberalizm, Gerçeği görme, Çalışan kadın, Suriye, Tasavvuf, Hollywood-Pentagon, Beyin yıkama ve psikolojik harp. Buradan indirebilirsiniz.

Fikir Kırıntıları – 1

fikir-kirintilari Ücretsiz kitap indirin75 kitap indirin Türklerin Tarihi / Jean-Paul Roux Türklerin Tarihi / Jean-Paul Roux Savaş Üzerine / Carl von Clausewitz Ezansız Semtler / Yahya Kemal Beyatlı Küçük burjuva ideolojisi / Maksim Gorki Dokuz yüz katlı insan / Mustafa Merter Bilim demokrasiden üstündür! Evvel / Origin / Beginning / πρώτος / أولا Büyük Patlama / Big Bang / Urknall / الانفجار العظيم Dolar'ın Yükselişi Hakkında; Gerçekten Ne Oldu? ne Oluyor? Savaş Üzerine / Carl von Clausewitz (3) Eskiden liberalizme düşman olan bürokrasi nasıl onun bekçi köpeği oldu? Denizlere hâkim olanlar nasıl dünyaya hâkim oldular? Erken - Geç / Early - Late / Tôt – Tard / متأخر - مبكر Başgan, Başkanlık ve Otokrasi Tartışmaları140 karakterle derdini anlatabilenlerden misiniz? Kısa mesajlar, FaceBook’taki özlü sözler, Twitter’da kısaltıldıkça sloganlaşan fikirler… Tabi insanlar sözü uzatmanın yeni yollarını buldular: Video, caps, … Ancak kısa söz her zaman derinlikten mahrum olmakla eş anlamlı değil. Az sözle çok ama çok derin mânâlar da aktarılabilir. Kısa sözün hikmeti dışarıdan aktarılan, alimden cahile verilen yeni bir şey değil. Meselê ârifin irfanıyla agâh olunması; dinleyende bilkuvve (potansiyel) olarak bulunan güzelliklerin uyandırılması, bilfiil (aktif) hale geçirilmesi. Bunun için “dinleyen anlatandan “ârif olsa gerek” buyurmuş büyükler. Biz de Twitter’da paylaştığımız kısa mesajları konularına göre tasnif edip kitaplaştırdık, ilginize sunduk. Eğitimden Türk soluna, ekonomik krizlerden petrol savaşlarına, ölüm korkusundan küresel ısınmaya kadar çok farklı konularda aforizmalar… Konuları derinleştirmek isteyenler için ise makaleler ve kitaplar da tavsiye ettik. Buradan indirebilirsiniz.

Kitap tanıtan kitap 7

kitap-tanitan-kitap-7 - kucuk Ücretsiz kitap indirin75 kitap indirin Türklerin Tarihi / Jean-Paul Roux Türklerin Tarihi / Jean-Paul Roux Savaş Üzerine / Carl von Clausewitz Ezansız Semtler / Yahya Kemal Beyatlı Küçük burjuva ideolojisi / Maksim Gorki Dokuz yüz katlı insan / Mustafa Merter Bilim demokrasiden üstündür! Evvel / Origin / Beginning / πρώτος / أولا Büyük Patlama / Big Bang / Urknall / الانفجار العظيم Dolar'ın Yükselişi Hakkında; Gerçekten Ne Oldu? ne Oluyor? Savaş Üzerine / Carl von Clausewitz (3) Eskiden liberalizme düşman olan bürokrasi nasıl onun bekçi köpeği oldu? Denizlere hâkim olanlar nasıl dünyaya hâkim oldular? Erken - Geç / Early - Late / Tôt – Tard / متأخر - مبكر Başgan, Başkanlık ve Otokrasi TartışmalarıKitap tanıtan kitapların 7cisine damgasını vuran düşünür Susan Sontag oldu. 1977’de yayınladığı“Fotoğraf Üzerine” isimli cesur kitaptan bahseden 4 makale ile başlıyoruz. Mehmet Özbey’in kaleminden eskimeyen bir kitabı ziyaret edeceğiz sonra: Yüzyıllık Yalnızlık (Gabriel Garcia Marquez) Değerli yazarlarımızdan Mehmet Salih Demir ve Mustafacan Özdemir tek bir kitaba ve tek bir yazara odaklı kitap sohbetlerinden farklı makaleler hazırladılar. Bunlar kavram ve/veya olaylara odaklı, birden fazla kitaptan ve müelliften istifade eden çalışmalar: Terör, vicdan, modernleşme, bilim felsefesi (Kuhn, Heidegger, Derrida, Gadamer, Dilthey, Mach, Baudrillard, Toulmin) … Suzan Nur Başarslan’ın yazdığı Türk romanının tarihçesiveSeksenli Yıllarda Türk Romanı Ve Post Modern Eğilimlerde bu kategoriye dahil edilebilir. Bunların yanısıra yazar kadar hatta bazen daha fazla ünlenmiş kitaplara adanmış makaleleri de yine bu sayıda bulacaksınız: Zeytindağı (Falih Rıfkı Atay), Hayy Bin Yakzan (İbn-i Tufeyl), Körleşme (Elias Canetti), Taşrada Düğün Hazırlıkları (Franz Kafka). Kitap tanıtan Kitap 7’nin daha önceki sayılardan bir diğer farkı da Georg Simmel’e adanmış iki makale içermesi. Karl Marx ve Max Weber arasındaki kayıp halka olarak nitelenen Simmel’in “Büyük şehir ve zihinsel yaşam” (Die Großstädte und das Geistesleben, 1903) isimli özgün çalışmasından bahsettiğimiz makaleler kitabın sonunda. Buradan indirebilirsiniz.

Önceki kitap sohbetleri:

Derin Lügat 4.0

derin_lugat-4 kapak Ücretsiz kitap indirin75 kitap indirin Türklerin Tarihi / Jean-Paul Roux Türklerin Tarihi / Jean-Paul Roux Savaş Üzerine / Carl von Clausewitz Ezansız Semtler / Yahya Kemal Beyatlı Küçük burjuva ideolojisi / Maksim Gorki Dokuz yüz katlı insan / Mustafa Merter Bilim demokrasiden üstündür! Evvel / Origin / Beginning / πρώτος / أولا Büyük Patlama / Big Bang / Urknall / الانفجار العظيم Dolar'ın Yükselişi Hakkında; Gerçekten Ne Oldu? ne Oluyor? Savaş Üzerine / Carl von Clausewitz (3) Eskiden liberalizme düşman olan bürokrasi nasıl onun bekçi köpeği oldu? Denizlere hâkim olanlar nasıl dünyaya hâkim oldular? Erken - Geç / Early - Late / Tôt – Tard / متأخر - مبكر Başgan, Başkanlık ve Otokrasi TartışmalarıYeni sürümlere dair not: Eski sürümleri indirip okumuş olanların işini kolaylaştırmak için kelimelerin sırasını değiştirmiyoruz. Yani her yeni sürümde okumaya kaldığınız yerden devam edebilirsiniz.

4cü sürümle eklenen yeni terimler:Paraklitos, Hudud, Ehliyet, Zâhir ve Batın, Barış, Unutmak.

3cü sürümle eklenen yeni terimler: Eksen Kayması, Bilgi toplumu, Zamanda Yolculuk, Ateist , Yokluk , Çağdaş, Gurbet, Kader.

İnsanlık neredeyse 4 asırdır “ilerleme” adını verdiği müthiş bir gerileme içinde. Tarihteki en kanlı savaşlar, sömürüler, soykırımlar, toplama kampları, atom bombaları, kimyasal ve biyolojik silahlar hep Batı’nın “ilerlemesiyle” yayıldı dünyaya. En korkunç barbarlıkları yapanlar hep “uygar” ülkeler. Her şeyin fiyatını bilen ama hiçbir şeyin değerini bilmeyen bu insanlar nereden çıktı? Yoksa kelimelerimizi mi kaybettik?

Aydınlanma” ile büyük bir karanlığa gömüldü Avrupa. Vatikan’ın yobazlığından kaçarken pozitivist dogmaların bataklığında kayboldu. “Yeniden doğuş” (Rönesans) hareketi sanatın ölüm fermanı oldu: Zira optik, matematik, anatomi kuralları dayatıldı sanat dünyasına. Sanat bilimselleşti, objektif ve totaliter bir kisveye büründü.

Kimse parçalamadı dünyayı “Birleşmiş” Milletler kadar. Güvenliğimiz için en büyük tehdit her barış projesine veto koyan BM “Güvenlik” Konseyi değil mi? Daimi üyesi olan 5 ülke dünyadaki silahların neredeyse tamamını üretip satıyor. “Evrensel” insan hakları bildirisi değil güneş sisteminde, sadece ABD’deki zencilerin haklarını bile korumaktan aciz. Bu kavram karmaşası içinde Aşk kelimesi cinsel münasebetle eş anlamlı oldu: ing. To make love, fr. Faire l’amour… Önce Batı, sonra bütün insanlıkakıl (reason) ile zekânın (intelligence) da aynı şey olduğunu sanmışlar. Oysa akıl iyi-kötü veya güzel-çirkin gibi ayrımı yaparken zekâ problem çözer; bir faydayı elde etmek ya da bir tehditten kurtulmak için kullanılır. Bir saniyede 100.000 insanı ve sayısız ağacı, böceği, kediyi, köpeği oldürecek olan atom bombasını yapmak zekâ ister ama onu Hiroşima üzerine atmamak için akıl gerekir.

İster Batı’yı suçlayalım, ister kendimizi, kelimelerle ilgili bir sorunumuz var: İşaret etmeleri gereken mânâların tam tersini gösterdikleri müddetçe sağlıklı düşünmeye engel oluyorlar. Çözüm ürettiğimizi sandığımız yerlerde yeni sorunlara sebep oluyoruz. Dünyayı düzeltmeye başlamak için en uygun yer lisanımız değil mi? Kayıp kelimelerin izini sürmek için yazdığımız Derin Lügat’ı ilginize sunuyoruz. Buradan indirebilirsiniz.

Edward Hopper’ı okumak

hopper-kapak Ücretsiz kitap indirin75 kitap indirin Türklerin Tarihi / Jean-Paul Roux Türklerin Tarihi / Jean-Paul Roux Savaş Üzerine / Carl von Clausewitz Ezansız Semtler / Yahya Kemal Beyatlı Küçük burjuva ideolojisi / Maksim Gorki Dokuz yüz katlı insan / Mustafa Merter Bilim demokrasiden üstündür! Evvel / Origin / Beginning / πρώτος / أولا Büyük Patlama / Big Bang / Urknall / الانفجار العظيم Dolar'ın Yükselişi Hakkında; Gerçekten Ne Oldu? ne Oluyor? Savaş Üzerine / Carl von Clausewitz (3) Eskiden liberalizme düşman olan bürokrasi nasıl onun bekçi köpeği oldu? Denizlere hâkim olanlar nasıl dünyaya hâkim oldular? Erken - Geç / Early - Late / Tôt – Tard / متأخر - مبكر Başgan, Başkanlık ve Otokrasi TartışmalarıAmerikalı ressam Edward Hopper sadece Amerika’nın değil bütün Batı kültürünün en önemli ressamlarından biri. Hopper ile Batı resmi asırlardan beri ilk defa kısır ekol savaşlarını, soyut resim / figüratif resim gibi ölü doğmuş dikotomileri aşma fırsatı yakaladı.

Bu bağlamda, perspektif, ışık, gölge vb tercihleri aşan Hopper’ın yeni bir şey yaptığını savunuyoruz: Hopper Rönesans’tan beri can çekişen figüratif resme yeni bir soluk verdi. Tezimiz budur. Bu lisan-ı sûreti tahlil etmek için sadece Hopper’dan etkilenen diCorcia gibi fotoğrafçıları değil ondan beslenen Hitchcock, Jarmusch, Lynch gibi sinema yönetmenlerini, romancıları da kitabımıza dahil ettik. Diğer yandan Hopper’ın tutkuyla okuduğu filozoflardan yani Henry David Thoreau ve Ralph Waldo Emerson’dan da istifade ettik. Elinizdeki bu kitap Hopper tablolarına aceleyle örtülen melankoli ve yalnızlık örtüsünü kaldırmak için yazıldı. Hopper’a bakmak değil Hopper’ı okumak için. Buradan indirebilirsiniz.

Senin tanrın çok mu yüksekte?

senin-tanrin-cok-mu-yuksekte Ücretsiz kitap indirin75 kitap indirin Türklerin Tarihi / Jean-Paul Roux Türklerin Tarihi / Jean-Paul Roux Savaş Üzerine / Carl von Clausewitz Ezansız Semtler / Yahya Kemal Beyatlı Küçük burjuva ideolojisi / Maksim Gorki Dokuz yüz katlı insan / Mustafa Merter Bilim demokrasiden üstündür! Evvel / Origin / Beginning / πρώτος / أولا Büyük Patlama / Big Bang / Urknall / الانفجار العظيم Dolar'ın Yükselişi Hakkında; Gerçekten Ne Oldu? ne Oluyor? Savaş Üzerine / Carl von Clausewitz (3) Eskiden liberalizme düşman olan bürokrasi nasıl onun bekçi köpeği oldu? Denizlere hâkim olanlar nasıl dünyaya hâkim oldular? Erken - Geç / Early - Late / Tôt – Tard / متأخر - مبكر Başgan, Başkanlık ve Otokrasi Tartışmaları

Güzel olan ne varsa İnsan’ı maddî varoluşun, bilimsel determinizmin ötesine geçirecek bir vasıta. Sevgilinin bir anlık gülüşü, ay ışığının sudaki yansıması, bir bülbülün ötüşü ya da ağaçları kaplayan bahar çiçekleri… Dinî inancımız ne olursa olsun hiç birimiz güzelliklere kayıtsız kalamıyoruz. Etrafımızı saran güzelliklerde bizi bizden alan, yeme – içme – barınma gibi nefsanî dertlerden kurtarıp daha “üstlere, yukarılara” çıkaran bir şey var. Baş harfi büyük yazılmak üzere Güzel’lik sadece İnsan’a hitab ediyor ve bize aşkın/ müteâl/ transandan olan bir mesaj veriyor: “Sen insansın, homo-economicus değilsin”.

İşte bu yüzden “kutsal” dediğimiz sanat bu anlayışın ve hissedişin giriş kapısı olmuş binlerce yıldır. Tapınaklar, ikonalar, heykeller insanları inanmaya çağırmış. Ancak inancı ne olursa olsun bütün “kutsal sanatların” iki zıt yola ayrıldığını, hatta fikren çatıştığını da görüyoruz:

  • Tanrı’ya benzetme yoluyla yaklaşmak: Teşbihî/ natüralist/ taklitçi sanat,
  • Tanrı’yı eşyadan soyutlama yoluyla yaklaşmak: Tenzihî/ mücerred sanat.

Kim haklı? Hangi sanat daha güzel? Hangi sanatçının gerçekleri Hakikat’e daha yakın? Bu çetrefilli yolda kendimize muhteşem bir rehber bulduk: Titus Burckhardt hem sanat tarihi hem de Yahudilik, Hristiyanlık, İslâm, Budizm, Taoizm üzerine yıllar süren çalışmalar yapmış son derecede kıymetli bir zât. Asrımızın kaygılarıyla Burckhardt okyanusuna daldık ve keşfettiğimiz incileri sizinle paylaştık.Buradan indirebilirsiniz.

Öteki Sinemanın Çocukları

oteki-sinemanin-cocuklari Ücretsiz kitap indirin75 kitap indirin Türklerin Tarihi / Jean-Paul Roux Türklerin Tarihi / Jean-Paul Roux Savaş Üzerine / Carl von Clausewitz Ezansız Semtler / Yahya Kemal Beyatlı Küçük burjuva ideolojisi / Maksim Gorki Dokuz yüz katlı insan / Mustafa Merter Bilim demokrasiden üstündür! Evvel / Origin / Beginning / πρώτος / أولا Büyük Patlama / Big Bang / Urknall / الانفجار العظيم Dolar'ın Yükselişi Hakkında; Gerçekten Ne Oldu? ne Oluyor? Savaş Üzerine / Carl von Clausewitz (3) Eskiden liberalizme düşman olan bürokrasi nasıl onun bekçi köpeği oldu? Denizlere hâkim olanlar nasıl dünyaya hâkim oldular? Erken - Geç / Early - Late / Tôt – Tard / متأخر - مبكر Başgan, Başkanlık ve Otokrasi TartışmalarıYakında sinemanın bir endüstri değil sanat olduğuna kimseyi inandıramayacağız. Zira “SinemaEndüstrisi” silindir gibi her şeyi ezip geçiyor. Sinema ürünleşiyor. Reklâm bütçesi, türev ürünlerin satışı derken insanlar otomobil üretir gibi film ÜRETMEYE başladılar. Belki en acısı da “sinema tekniği” öne çıkarken sinema sanatının unutulması. Fakat hâlâ “iyi bir film” ile çok satan bir sabun veya gazozun farkını bilenler de var. Çok şükür hâlâ ustalar kârlı projeler yerine güzel filmleryapmaya çalışıyorlar. Derin Düşünce yazarları da “İnsan’sız Sinema Olur mu?” kitabından sonra yeni bir sinema kitabını daha okurlarımıza sunuyorlar. “Öteki Sinemanın Çocukları” adlı bu kitap 15 yönetmenle buluşmanın en kolay yolu: Marziyeh Meshkini, Ingmar Bergman, Jodaeiye Nader Az Simen, Frank Capra, Dong Hyeuk Hwang, Andrey Rublyov, Sanjay Leela Bhansali, Erden Kıral… Buradan indirebilirsiniz.

kitap-tanitan-kitap-6 Ücretsiz kitap indirin75 kitap indirin Türklerin Tarihi / Jean-Paul Roux Türklerin Tarihi / Jean-Paul Roux Savaş Üzerine / Carl von Clausewitz Ezansız Semtler / Yahya Kemal Beyatlı Küçük burjuva ideolojisi / Maksim Gorki Dokuz yüz katlı insan / Mustafa Merter Bilim demokrasiden üstündür! Evvel / Origin / Beginning / πρώτος / أولا Büyük Patlama / Big Bang / Urknall / الانفجار العظيم Dolar'ın Yükselişi Hakkında; Gerçekten Ne Oldu? ne Oluyor? Savaş Üzerine / Carl von Clausewitz (3) Eskiden liberalizme düşman olan bürokrasi nasıl onun bekçi köpeği oldu? Denizlere hâkim olanlar nasıl dünyaya hâkim oldular? Erken - Geç / Early - Late / Tôt – Tard / متأخر - مبكر Başgan, Başkanlık ve Otokrasi TartışmalarıKitap Tanıtan Kitap 6

Bir varmış, bir yokmuş. Mehtaplı bir eylül gecesinde Ay’a bir merdiven dayamışlar. Alimler, yazarlar, şairler ve filozoflar bir bir yukarı çıkıp oturmuşlar. Hem Doğu’dan hem de Batı’dan büyük isimler gelmiş: Lev Nikolayeviç Tolstoy, René Guénon, Turgut Cansever, El Muhasibi, Şeyh-i Ekber, Cemil Meriç, Arthur Schopenauer, Ahmet Hamdi Tanpınar, Mahmud Sâmi Ramazanoğlu, Mahmut Erol Kılıç… Sadece bir kaç yer boş kalmış. Konuklar demişler ki “ başka yazar çağırmayalım, bu son sandalyeler bizim kitabımızı okuyacacak insanlara ayrılsın”. Evet… Kitap sohbetlerinden oluşan derlemelerimizin altıncısıyla karşınızdayız. Buradan indirebilirsiniz.

Önceki kitap sohbetleri:

sen-insansin Ücretsiz kitap indirin75 kitap indirin Türklerin Tarihi / Jean-Paul Roux Türklerin Tarihi / Jean-Paul Roux Savaş Üzerine / Carl von Clausewitz Ezansız Semtler / Yahya Kemal Beyatlı Küçük burjuva ideolojisi / Maksim Gorki Dokuz yüz katlı insan / Mustafa Merter Bilim demokrasiden üstündür! Evvel / Origin / Beginning / πρώτος / أولا Büyük Patlama / Big Bang / Urknall / الانفجار العظيم Dolar'ın Yükselişi Hakkında; Gerçekten Ne Oldu? ne Oluyor? Savaş Üzerine / Carl von Clausewitz (3) Eskiden liberalizme düşman olan bürokrasi nasıl onun bekçi köpeği oldu? Denizlere hâkim olanlar nasıl dünyaya hâkim oldular? Erken - Geç / Early - Late / Tôt – Tard / متأخر - مبكر Başgan, Başkanlık ve Otokrasi TartışmalarıSen insansın, homo-economicus değilsin!

Avusturyalı romancı Robert Musil’in başyapıtı Niteliksiz Adam, James Joyce‘un Ulysses ve Marcel Proust‘un Geçmiş Zaman Peşinde adlı eserleriyle birlikte 20ci asır Batı edebiyatının temel taşlarından biri. Bu devasa romanın bitmemiş olması ise son derecede manidar. Zira romanın konusunu teşkil eden meseleler bugün de güncelliğini koruyor. Biz “modernler” teknolojiyle şekillenen modern dünyada giderek kayboluyoruz. İnsan’a has nitelikleri makinelere, bürokrasiye ve piyasaya aktardıkça geriye niteliksiz bir Ben’lik kalıyor. İstatistiksel bir yaratık derekesine düşen İnsan artık sadece kendine verilen rolleri oynayabildiği kadar saygı görüyor: Vatandaş, müşteri, işçi, asker…

Makinelerin dişli çarkları arasında kaybettiğimiz İnsan’ı Niteliksiz Adam’ın sayfalarında arıyoruz; dünya edebiyatının en önemli eserlerinden birinde. Çünkü bilimsel ya da ekonomik düşünce kalıplarına sığmayan, müteâl / aşkın bir İnsan tasavvuruna ihtiyacımız var. Homo-economicus ya da homo-scientificus değil. Aradığımız, sorumluluk şuuruyla yaşayan hür İnsan.Buradan indirebilirsiniz.


tezyin_kapak-150 Ücretsiz kitap indirin75 kitap indirin Türklerin Tarihi / Jean-Paul Roux Türklerin Tarihi / Jean-Paul Roux Savaş Üzerine / Carl von Clausewitz Ezansız Semtler / Yahya Kemal Beyatlı Küçük burjuva ideolojisi / Maksim Gorki Dokuz yüz katlı insan / Mustafa Merter Bilim demokrasiden üstündür! Evvel / Origin / Beginning / πρώτος / أولا Büyük Patlama / Big Bang / Urknall / الانفجار العظيم Dolar'ın Yükselişi Hakkında; Gerçekten Ne Oldu? ne Oluyor? Savaş Üzerine / Carl von Clausewitz (3) Eskiden liberalizme düşman olan bürokrasi nasıl onun bekçi köpeği oldu? Denizlere hâkim olanlar nasıl dünyaya hâkim oldular? Erken - Geç / Early - Late / Tôt – Tard / متأخر - مبكر Başgan, Başkanlık ve Otokrasi TartışmalarıGözle dinlenen müzik: Tezyin

Batı sanatı her hangi bir konuyu “güzel” anlatır. Bir kadın, batan güneş, tabakta duran meyvalar… İslâm sanatının ise konusu Güzellik’tir. Bunun için tezyin, hat, ebru… hatta İslâm mimarîsi dahi soyuttur, mücerred sanattır.

Derrida, Burckhardt, Florenski ve Panofski’nin isabetle söylediği gibi Batılı sanatçı doğayı taklid ettiği için, merkezi perspektif ve anatomi kurallarının hakim olduğu figüratif eserler ihdas eder. Bu taklitçi eserler ise seyircinin ruhunu değil benliğini, nefsini uyandırır. Zira kâmil sanat tabiatı taklid etmez. Sanat fırça tutan elin, tasavvur eden aklın, resme bakan gözün secdesidir. Tekâmül eden sanatçı (haşa) boyacı değil bir imamdır artık. Her fırça darbesi tekbir gibidir. Zahirde basit motiflerin tekrarıyla oluşan görsel musiki ile seyircilerin ruhu öylesine agâh olur ki kalpler kanatlanıverir. Müslüman sanatçı bu yüzden tezyin, hat, ebru gibi mücerred sanatı tercih eder. Güzel eşyaları değil Güzel’i anlatmak derdindedir. Çünkü ne sanatçının enaniyet iddiası ne de seyircinin BEN’liği makbul değildir. Görünene bakıp Görünmez’i okumaktır murad; O’nun güzelliği ile coşan kalp göğüs kafesinden kurtulup sonsuzluğa kanat açar.

Tezyinî nağmeleri gözlerimizle işitmek için yazıldı bu e-kitap. John locke gibi bir “tabula rasa” yapmak için değil Hz. İbrahim (as) gibi “la ilahe” diyebilmek için. Buradan indirebilirsiniz.

Kaybedenler Klübü: Anti-demokratik bir muhalefetin kısa tarihi

Ücretsiz kitap indirin75 kitap indirin Türklerin Tarihi / Jean-Paul Roux Türklerin Tarihi / Jean-Paul Roux Savaş Üzerine / Carl von Clausewitz Ezansız Semtler / Yahya Kemal Beyatlı Küçük burjuva ideolojisi / Maksim Gorki Dokuz yüz katlı insan / Mustafa Merter Bilim demokrasiden üstündür! Evvel / Origin / Beginning / πρώτος / أولا Büyük Patlama / Big Bang / Urknall / الانفجار العظيم Dolar'ın Yükselişi Hakkında; Gerçekten Ne Oldu? ne Oluyor? Savaş Üzerine / Carl von Clausewitz (3) Eskiden liberalizme düşman olan bürokrasi nasıl onun bekçi köpeği oldu? Denizlere hâkim olanlar nasıl dünyaya hâkim oldular? Erken - Geç / Early - Late / Tôt – Tard / متأخر - مبكر Başgan, Başkanlık ve Otokrasi TartışmalarıT.C. kurulurken Hitler, Mussolini ve Stalin başrolleri paylaşıyordu. İki dünya savaşının ortalığı kasıp kavurduğu o korkunç yıllarda “bizim” Cumhuriyet gazetesi’nin faşizme ve faşistlere övgüler yağdırması bir rastlantı mıdır? Kemalistlerin ilâhı olan Atatürk’ün emriyle 80.000 Alevî Kürd’ün Dersim’de katledilmesi, Kur’an’ın, ezanın yasaklanması, imamların, alimlerin idam edilmesi, Kürtleri, Hristiyanları ve Yahudileri hedef alan zulümler de yine Atatürk ve onu ilahlaştıranlar tarafından yapılmadı mı?

Bu ağır mirasa sahip bir CHP ve Türk solu şimdilerde “İslâmî” olduğu iddia edilen bir cemaat ile, Fethullah Gülen’in ekibiyle ittifak içinde. Yobaz laiklerin, yasakların kurbanı olduklarını, baskı gördüklerini iddia ediyor bu insanlar. Ama bir yandan da alenen İslâm düşmanlığı yapan her türlü harekete hatta İsrail’e bile destek vermekten çekinmiyorlar. Tuttukları yol İslâm’dan daha çok bir ideolojiye benziyor: Gülenizm. Millî istihbarattan dershanelere, dış politikadan bankalara kadar her konuda dertleri var. Ama Filistin’de, Doğu Türkistan’da, Irak’ta, Suriye’de, Arakan’da zulüm gören Müslümanları dert etmiyorlar. Acayip…

Türk solu, CHP ve Fethullah Bey… Nereden geldiler? Nereye gidiyorlar? Elinizdeki bu kitap meseleyi tarihsel bir perspektifte ele almayı amaçlıyor.Buradan indirebilirsiniz.


freud-kapak Ücretsiz kitap indirin75 kitap indirin Türklerin Tarihi / Jean-Paul Roux Türklerin Tarihi / Jean-Paul Roux Savaş Üzerine / Carl von Clausewitz Ezansız Semtler / Yahya Kemal Beyatlı Küçük burjuva ideolojisi / Maksim Gorki Dokuz yüz katlı insan / Mustafa Merter Bilim demokrasiden üstündür! Evvel / Origin / Beginning / πρώτος / أولا Büyük Patlama / Big Bang / Urknall / الانفجار العظيم Dolar'ın Yükselişi Hakkında; Gerçekten Ne Oldu? ne Oluyor? Savaş Üzerine / Carl von Clausewitz (3) Eskiden liberalizme düşman olan bürokrasi nasıl onun bekçi köpeği oldu? Denizlere hâkim olanlar nasıl dünyaya hâkim oldular? Erken - Geç / Early - Late / Tôt – Tard / متأخر - مبكر Başgan, Başkanlık ve Otokrasi TartışmalarıGurbetçi Freud ve “Das Unheimliche”

Modern insanın kalabalıkta duyduğu yalnızlığı sorgulamak için iyi bir fırsat… Sigmund Freud gurbette olma duygusunu, yabancılık, terk edilmişlik hissini anlatan “Das Unheimliche” adlı denemesini 1919’da yayınlamış. İsminden itibaren tefekküre vesile olabilecek bir çalışma. Zira “Unheimliche” alışılmışın dışında, endişe verici bir yabancılık hissini anlatıyor.

Bu hal sadece İnsan’a mahsus: Kaynağında tehdit algısı olmayan, hayvanların bilmediği bir his. Belki huşu / haşyet ile akrabalığı olan bir varoluş endişesi? Gurbete benzer bir yabancılık hissi, sanki davet edilmediğim bir evdeyim, kaçak bir yolcuyum bu dünyada. Freud’un İd (Alt bilinç), Benlik (Ego), Üst Benlik (Süperego) kavramları iç dünyamızdaki çatışmalara ışık tutabilir mi? Dünyada yaşarken İnsan’ın kendisini asla “evinde” hissetmeyişi acaba modern bir hastalık mıdır? Teknolojinin gelişmesiyle baş gösteren bir gerginlik midir? Yoksa bu korku ve tatminsizlik hali insanın doğasına özgü vasıfların habercisi, buz dağının görünen ucu mudur? Hem Sigmund Freud’u tanıyanların hem de yeni keşfedecek olanların keyifle okuyacağını ümid ediyoruz. Buradan indirebilirsiniz.

fethullah-gulen-kapak Ücretsiz kitap indirin75 kitap indirin Türklerin Tarihi / Jean-Paul Roux Türklerin Tarihi / Jean-Paul Roux Savaş Üzerine / Carl von Clausewitz Ezansız Semtler / Yahya Kemal Beyatlı Küçük burjuva ideolojisi / Maksim Gorki Dokuz yüz katlı insan / Mustafa Merter Bilim demokrasiden üstündür! Evvel / Origin / Beginning / πρώτος / أولا Büyük Patlama / Big Bang / Urknall / الانفجار العظيم Dolar'ın Yükselişi Hakkında; Gerçekten Ne Oldu? ne Oluyor? Savaş Üzerine / Carl von Clausewitz (3) Eskiden liberalizme düşman olan bürokrasi nasıl onun bekçi köpeği oldu? Denizlere hâkim olanlar nasıl dünyaya hâkim oldular? Erken - Geç / Early - Late / Tôt – Tard / متأخر - مبكر Başgan, Başkanlık ve Otokrasi Tartışmaları

Fethullah Gülen’i iyi bilirdik

(Son güncelleme: 5inci sürüm, 11 Ağustos 2016)

Türkçe Olimpiyatlarını ve Türk okullarını sevmiştik. Gözü yaşlı vaizin Amerika’da yaşamasına alışmıştık. 1980 öncesinde komünizme karşı CIA ile işbirliği yapmasına “taktik” demiştik. Fethullah Gülen aleyhine açılan davalardan birinin iddianamesinde “pozitivist felsefeye karşı olmak” ile suçlanıyordu. Biz de karşıydık pozitivizme.

Sonra bir gün… Mavi Marmara! Doğu Akdeniz’de, uluslararası sularda oyuncak ve gıda taşıyan bir gemi saldırıya uğradı. Masum ve silahsız insanlar öldü. Psikopat bir devletti bunu yapan. İsraillileri hapsettiği korku duvarları Filistin’i hapseden beton duvarlardan daha yüksekti. Ama Fethullah Gülen İsrail’den izin alınması gerektiğini söyledi. Bu terörist devletten “otorite” diye bahsediyordu. Gülen’e göre İsrail Doğu Akdeniz’in efendisiydi, uluslararası sularda bile masum sivilleri öldürme hakkına sahipti. Gülen cemaati dünya ile uğraşmaktan ahirete vakit ayıramıyordu. Gülen cemaati bir cemaatten başka herşeye benziyordu.

15 Temmuz gecesi yaşadığımız darbe girişiminde yaşadıklarımızla birlikte değerlendirince can acıtan bir soru kendini dayatıyor bize: Fethullah Gülen ve kurmayları bizi baştan beri kandırdı mı? Yoksa “küçük eller” dediğimiz masum insanların teşkilâtı sonradan mı kokuştu?

Kitabı buradan indirebilirsiniz.

Soyut Sanat Müslümanın Yitik Malıdır

yitik Ücretsiz kitap indirin75 kitap indirin Türklerin Tarihi / Jean-Paul Roux Türklerin Tarihi / Jean-Paul Roux Savaş Üzerine / Carl von Clausewitz Ezansız Semtler / Yahya Kemal Beyatlı Küçük burjuva ideolojisi / Maksim Gorki Dokuz yüz katlı insan / Mustafa Merter Bilim demokrasiden üstündür! Evvel / Origin / Beginning / πρώτος / أولا Büyük Patlama / Big Bang / Urknall / الانفجار العظيم Dolar'ın Yükselişi Hakkında; Gerçekten Ne Oldu? ne Oluyor? Savaş Üzerine / Carl von Clausewitz (3) Eskiden liberalizme düşman olan bürokrasi nasıl onun bekçi köpeği oldu? Denizlere hâkim olanlar nasıl dünyaya hâkim oldular? Erken - Geç / Early - Late / Tôt – Tard / متأخر - مبكر Başgan, Başkanlık ve Otokrasi TartışmalarıAfganistan’daki bir medreseyi, Bosna’daki bir camiyi, Hindistan’daki Taj Mahal’i görsel olarak islâmî yapan nedir hiç düşündünüz mü? Anadolu kilimlerini, İran halılarını, Fas’taki gümüş takıları, Endülüs’teki sarayları birleştiren ortak unsur nedir? Müslüman olmayan bir insan bile kolaylıkla“bunlar İslâm sanatıdır” diyebilir. Sanat tarihi konusunda hiç bir bilgisi olmayanlar için de şüpheye yer yoktur. Şüpheye yer yoktur da… bu ne acayip bir bilmecedir! Endonezya’dan Fas’a, Kazakistan’dan Nijerya’ya uzanan milyonlarca kilometrekarelik alanda yaşayan, belki 30 belki 40 farklı lisan konuşan Müslüman sanatkârlar nasıl olmuş da böylesi muazzam bir görsel bütünlüğe sadık kalabilmiştir?

Bakan gözleri pasifleştiren tasvirci sanatın aksine İslâm sanatı okunan bir sanattır. Yani görünmeyeni anlatmak için çizer görüneni. Doğayı taklid etmek değildir maksat. İnsanların aklını uyandırması, kalplerine hitab etmesi sebebiyle İslâm sanatının soyut bir sanat olduğu da aşikârdır. Ama Avrupa kökenli soyut sanattan ayrıdır İslâm sanatı. Meselâ Picasso, Kandinsky, Klee, Rothko gibi ressamlar gibi sembolizme itibar edilmemiştir. 284 sayfalık kitabımıza çok sayıda İslâm sanatı örneği ekledik. Bakmak için değil elbette, görünen sayesinde görünmeyeni akledebilmek, yani İslâm sanatını “okumak” için. Buradan indirebilirsiniz.


İslâm’da Mimar ve Şehir

Cumhuriyet’in ilânından beri yaşadığımız şehirler hızla tektipleşiyor. Betondan yapılmış kareler ve dikdörtgenler kapladı ufkumuzu. Trabzon, Aydın, Malatya… Anadolu’nun her yeri birbirine benzedi. Fakat Türkiye’ye has bir sorun değil bu. Batının “alternatifsiz” Ücretsiz kitap indirin75 kitap indirin Türklerin Tarihi / Jean-Paul Roux Türklerin Tarihi / Jean-Paul Roux Savaş Üzerine / Carl von Clausewitz Ezansız Semtler / Yahya Kemal Beyatlı Küçük burjuva ideolojisi / Maksim Gorki Dokuz yüz katlı insan / Mustafa Merter Bilim demokrasiden üstündür! Evvel / Origin / Beginning / πρώτος / أولا Büyük Patlama / Big Bang / Urknall / الانفجار العظيم Dolar'ın Yükselişi Hakkında; Gerçekten Ne Oldu? ne Oluyor? Savaş Üzerine / Carl von Clausewitz (3) Eskiden liberalizme düşman olan bürokrasi nasıl onun bekçi köpeği oldu? Denizlere hâkim olanlar nasıl dünyaya hâkim oldular? Erken - Geç / Early - Late / Tôt – Tard / متأخر - مبكر Başgan, Başkanlık ve Otokrasi Tartışmalarıdemokrasisi ve serbest piyasası mimarları da tektipleştirdi. Farklı düşünemeyen, yerel özellikleri eserlerine yansıtmayan mimarlar kutu gibi binalar dikiyor. Moskova, Tokyo, Paris, Hong Kong da tektipleşiyor ve çirkinleşiyor.

Çare? Binalara değil de mimara, yani insana odaklanmakolabilir; yani eşyayı ve sureti değil İnsan’ı ve sîreti merkeze almak. Zira bu bir norm ya da ekol meselesi değil: İslâmiyet’in ilk asırlarında bir şehir övüleceği vakit binalar değil yetiştirdiği kıymetli insanlar anılırmış. Biz de güzel binalarda ve güzel şehirlerde hayat sürmek için önce güzel mimarlar yetiştirerek başlayabiliriz işe. İnsan gibi yaşamak için mimarî çirkinliklerden ve bunaltıcı tektipleşmeden kurtulabiliriz. Bu ancak Güzel Ahlâk ile Güzel Mimarî arasındaki bağı yeniden tesis etmekle olabilir. Çare Mimar Sinan gibi cami yapmak değil Mimar Sinan gibi insan yetiştirmek. Kitabımızın maksadı ise teşhis ve tedaviye hizmet etmekten ibaret. Buradan indirebilirsiniz.

Trackback URL

  1. 3 Trackback(s)

  2. Nis 2, 2017: Krallar ölür, dağlar bâkî kalır | Ne Mutlu "İnsan'ım" Diyene!
  3. May 3, 2017: Lityum savaşları başladı! | Ne Mutlu "İnsan'ım" Diyene!
  4. May 8, 2017: Savaşsızlık, barış değildir! | Ne Mutlu "İnsan'ım" Diyene!

ÖNEMLİ

--------------------------------------------------------------------

Tüm yazı, yorum ve içerikten imza sahipleri sorumludur. Yayımlanmış olmaları, bu görüşlere katıldığımız anlamına gelmez.

Hakaret içerse dahi bütün yorumlar birer fikir eseridir. Ama bu siteye ilk kez yorum yazıyorsanız, yorum kurallarına gözatın yine de.

Not: Sitenin ismini dert etmeyin, “derinlik” üzerine bayağı bir geyik yaptık, henüz söylenmemiş bir şey bulmanız oldukça zor :)

Editörle takışmayın, o da bir anne-babanın evlâdıdır, sabrının sınırı vardır. Siz haklı bile olsanız alttan alın, efendilik sizde kalsın.

Sitenin iç işleriyle ilgili yorum yapmayın, aklınıza takılan soruları iletişim kutusundan sorun, kol kırılsın, yen içinde kalsın.

Kendi nezaketinizi bize endekslemeyin, bizden daha nazik olarak bizi utandırın. Yanlış ve eksik şeylerden şikayet etmek yerine bilgi ve yeni bakış açısı sunarak tamamlayın, düzeltin, tevazu ile öğretin bize bildiklerinizi.

Bu kurallara başkasının uyup uymamasına aldırmayın, siz uyun. Bütün yorumları hızla onaylanan EN KIDEMLİ YORUMCULAR arasındaki nizamî yerinizi alın.

--------------------------------------------------------------------
  • Siz de fikrinizi belirtin