RSS Feed for This Post

Kötülük Üzerine Bir Deneme / Terry Eagleton

kotuluk-uzerine-bir-deneme_terry-eagleton-9“… Gerçekte bu söz öteki şeylerin yanı sıra zamanla “sebepsiz” anlamına da gelir olmuştur. Eğer çocuk katiller, cinayetleri (polisin korktuğu gibi) can sıkıntısı, kötü barınma şartları ya da ebeveyn ihmali yüzünden işlemiş olsaydı, şartlar onları cinayete zorlamış olurdu ve sonuç olarak o polisin istediği kadar büyük bir ceza almazlardı. Bu durum şu yanlış çıkarımla sonuçlanır: Sebebi olan bir eylem hür iradeyle gerçekleştirilemez. Bu görüşe göre sebepler bir tür zorlamadır. Eğer eylemlerimizin sebepleri varsa, eylemlerimizden sorumlu değilizdir. Kafanı bir şamdanla parçaladığım için suçlanamam çünkü buna sebep senin beni uyarmak için yanağıma dokunmandır. Kötülüğün, öte yandan, sebepsiz olduğunu ya da kendi kendini yarattığını düşünürüz. Bu da, daha sonra göreceğimiz üzere, kötülüğün iyilikle ortak yanıdır. Kötülüğün dışında sadece Tanrı’nm kendi kendini yarattığı söylenir. Polisin bakış açısında gizli bir totoloji veya dairesel argüman var. insanlar kötü şeyler yapar çünkü kötüdürler. Bazı nesneler çivit mavisidir, bazı insanlar da kötüdür. Onlar bir hedefe ulaşmak için değil, işte o tür insanlar olduklarından kötü eylemlerini gerçekleştirirler. iyi de bu, yaptıkları şeyin önüne geçemedikleri anlamına gelmez mi? Polis için kötülük fikri böylesi bir determinizm fikrinin alternatifidir. Ama öyle görünüyor ki çevresel determinizmi sadece yerine kişiliği koymak için bir kenara atıyoruz. Artık seni ağza alınmaz kötü eylemlere iten toplumsal şartlar değil, kişiliğindir. Ve çevrenin iyileştirilebileceğini tahayyül etsek de –gecekondular yıkılır, gençlik kulüpleri açılır, uyuşturucu satıcıları mahalleden kovulur- iş insan doğasına gelince, kökten bir değişime inanmak çok daha zordur. Nasıl tamamen değişip yine de ben olmayı sürdürebilirim ki? Ama eğer ben kötüysem, sadece kökten bir değişim işe yarayabilir. Bunu itiraf ettiremezsiniz ama öldürülen bebek davasındaki polis gibi, insanlar hakikaten kötümserdirler. Eğer şeytan, olumsuz sosyal şartlarda değil de insanın içindeyse, o zaman kötülük yenilmezdir. Ve bu da (diğer bazı insanlar gibi) polis için iç karatıcı bir durumdur. Çocuklara kötü demek, suçlarının ciddiyetini dramatikleştiriyor ve toplumsal şartları irdeleyen yufka yüreklilerin önünü kesiyor. Suçluların affedilmesini zorlaştırıyor. Ama bunlar, habis davranışların kalıcı olduğu fikrini kabul etme pahasına yapılıyor. Öte yandan, eğer bebek katili çocuklar kötü olmalannın önüne geçemiyorlarsa, işin aslı, masumdurlar. Çoğumuz, hiç şüphesiz, çocukların boşanamayacağına ve ticari sözleşme imzalamayacağına nasıl inanıyorsak kötü olamayacaklarına da aynı şekilde inanıyoruz. Kötü kan ya da habis gen fikrine inanan birileri hep olmuştur ama eğer bazı insanlar kötü doğuyorsa, kendileri bu durumdan, sistik fibrosisli doğmaktan daha fazla sorumlu değildirler. Lanetlenmelerini öneren durum, onlann kefaretinden başka bir şey değildir. Yani aynı durum, üst düzey bir lngiliz güvenlik danışmanının yaptığı gibi teröristlere deli denmesi için de geçerlidir. insan bu adam işinin ehli mi diye düşünmeden edemiyor. Eğer teröristler gerçekten deliyse, ne yaptıklarının farkında değildirler ve dolayısıyla ahlaken masumdurlar …”

Kötülük Üzerine Bir Deneme / Terry EagletonTavsiye Sohbet

“Ben” kimdir?

Tavsiye makale

Tavsiye Kitap

Derin İnsan

Ücretsiz kitap indirin75 kitap indirin Kötülük Üzerine Bir Deneme / Terry Eagleton“Düşümde bir kelebektim. Artık bilmiyorum ne olduğumu. Kelebek düşü görmüş olan bir insan mıyım yoksa insan olduğunu düşleyen bir kelebek mi?”(Zhuangzi, M.Ö. 4.yy)

“Ben” kimdir? İnsan nedir? Hakikat’in ne tarafındayız? Hiç bir şüpheye yer bırakmayacak bir şekilde nasıl bilebiliriz bunu? Zekâ, mantık ve bilim… Bunlar Hakikat ile aramıza bir duvar örmüş olabilir mi? Freud, Camus, Heidegger, Kierkegaard, Pascal, Bergson, Kant, Nietzsche, Sartre ve Russel’ın yanında Mesnevî’den, Mişkat-ül Envar’dan, Makasıt-ül Felasife’den, Füsus’tan ilham alındı. Hiç bir öğretiye sırt çevrilmedi. Aşık Veysel, Alfred Hitchcock, Maupassant, Hesse, Shyamalan, Arendth, Hume, Dastour, Cyrulnik, Sibony, Zarifian ve daha niceleri parmak izlerini bıraktılar kitabımıza. Buradan indirebilirsiniz.


freud-kapak Ücretsiz kitap indirin75 kitap indirin Kötülük Üzerine Bir Deneme / Terry EagletonGurbetçi Freud ve “Das Unheimliche”

Modern insanın kalabalıkta duyduğu yalnızlığı sorgulamak için iyi bir fırsat… Sigmund Freud gurbette olma duygusunu, yabancılık, terk edilmişlik hissini anlatan “Das Unheimliche” adlı denemesini 1919’da yayınlamış. İsminden itibaren tefekküre vesile olabilecek bir çalışma. Zira “Unheimliche” alışılmışın dışında, endişe verici bir yabancılık hissini anlatıyor.

Bu hal sadece İnsan’a mahsus: Kaynağında tehdit algısı olmayan, hayvanların bilmediği bir his. Belki huşu / haşyet ile akrabalığı olan bir varoluş endişesi? Gurbete benzer bir yabancılık hissi, sanki davet edilmediğim bir evdeyim, kaçak bir yolcuyum bu dünyada. Freud’un İd (Alt bilinç), Benlik (Ego), Üst Benlik (Süperego) kavramları iç dünyamızdaki çatışmalara ışık tutabilir mi? Dünyada yaşarken İnsan’ın kendisini asla “evinde” hissetmeyişi acaba modern bir hastalık mıdır? Teknolojinin gelişmesiyle baş gösteren bir gerginlik midir? Yoksa bu korku ve tatminsizlik hali insanın doğasına özgü vasıfların habercisi,  buz dağının görünen ucu mudur? Hem Sigmund Freud’u tanıyanların hem de yeni keşfedecek olanların keyifle okuyacağını ümid ediyoruz. Buradan indirebilirsiniz.

sen-insansin Ücretsiz kitap indirin75 kitap indirin Kötülük Üzerine Bir Deneme / Terry EagletonSen insansın, homo-economicus değilsin!

Avusturyalı romancı Robert Musil’in başyapıtı Niteliksiz AdamJames Joyce‘un Ulysses ve Marcel Proust‘un Geçmiş Zaman Peşinde adlı eserleriyle birlikte 20ci asır Batı edebiyatının temel taşlarından biri. Bu devasa romanın bitmemiş olması ise son derecede manidar. Zira romanın konusunu teşkil eden meseleler bugün de güncelliğini koruyor.  Biz “modernler” teknolojiyle şekillenen modern dünyada giderek kayboluyoruz. İnsan’a has nitelikleri makinelere, bürokrasiye ve piyasaya aktardıkça geriye niteliksiz bir Ben’lik kalıyor. İstatistiksel bir yaratık derekesine düşen İnsan artık sadece kendine verilen rolleri oynayabildiği kadar saygı görüyor: Vatandaş, müşteri, işçi, asker…

Makinelerin dişli çarkları arasında kaybettiğimiz İnsan’ı Niteliksiz Adam’ın sayfalarında arıyoruz; dünya edebiyatının en önemli eserlerinden birinde. Çünkü bilimsel ya da ekonomik düşünce kalıplarına sığmayan, müteâl / aşkın bir İnsan tasavvuruna ihtiyacımız var. Homo-economicus ya da homo-scientificus değil. Aradığımız, sorumluluk şuuruyla yaşayan hür İnsan.Buradan indirebilirsiniz.

Trackback URL

ÖNEMLİ

--------------------------------------------------------------------

Tüm yazı, yorum ve içerikten imza sahipleri sorumludur. Yayımlanmış olmaları, bu görüşlere katıldığımız anlamına gelmez.

Hakaret içerse dahi bütün yorumlar birer fikir eseridir. Ama bu siteye ilk kez yorum yazıyorsanız, yorum kurallarına gözatın yine de.

Not: Sitenin ismini dert etmeyin, “derinlik” üzerine bayağı bir geyik yaptık, henüz söylenmemiş bir şey bulmanız oldukça zor :)

Editörle takışmayın, o da bir anne-babanın evlâdıdır, sabrının sınırı vardır. Siz haklı bile olsanız alttan alın, efendilik sizde kalsın.

Sitenin iç işleriyle ilgili yorum yapmayın, aklınıza takılan soruları iletişim kutusundan sorun, kol kırılsın, yen içinde kalsın.

Kendi nezaketinizi bize endekslemeyin, bizden daha nazik olarak bizi utandırın. Yanlış ve eksik şeylerden şikayet etmek yerine bilgi ve yeni bakış açısı sunarak tamamlayın, düzeltin, tevazu ile öğretin bize bildiklerinizi.

Bu kurallara başkasının uyup uymamasına aldırmayın, siz uyun. Bütün yorumları hızla onaylanan EN KIDEMLİ YORUMCULAR arasındaki nizamî yerinizi alın.

--------------------------------------------------------------------
  • Siz de fikrinizi belirtin