Main Content RSS FeedÖnceki Yazılar

Her yanım senin olsun, İçişlerime Karışma! »

Yazan: Okan Arslan

Ata vurdum helleme
Yar yolunu belleme
Her yanım senin olsun
Saçlarımı elleme
(Mani)

İran’da yapılan Cumhurbaşkanlığı seçimlerini anti Batıcı lider Ahmedinejad’ın büyük bir oy çoğunluğuyla kazanmasının ardından başlayan seçim sonuçlarına itiraz bazlı ayaklanma, bir yandan benzerlerine geçtiğimiz yıllarda rastladığımız tartışmalı Renkli Devrimleri anımsatırken; diğer yandan da İran Devriminin Muhafızı Ayetullah Hamaney’in İngiltere ve ABD’yi içişlerine karışmakla suçlamasını Read the rest

Darbeci Aydınlar Ülkesi »

30 Haziran tarihli MGK toplantısı, ülkedeki kimi aydınlar ve gazeteciler için, sonucunun büyük bir “umutla” beklendiği bir toplantı oldu. MGK toplantısı devam ederken, son 2 yılda demokratlık açısından oldukça kötü sınav vermiş önemli bir haber kanalında, toplantı ile ilgili beklentiler ve toplantının muhtemel sonuçları tartışılıyordu. Programa katılan bir yazar hariç, diğerlerinin “beklentisi” yeni bir 28 Şubat sürecine gireceğimizdi. Hatta bir tanesi açıkça 30 Haziran sürecinin başlayacağından dem vuruyordu.

Toplantı bitti ve toplantı sonrası yayımlanan bildiride, programa katılan ve her fırsatta demokrat olduklarını söyledikleri halde yazdıkları ile yarı-militarist bir çizgi çizen Read the rest

T.C. ve Burjuvazi »

Faruk Saim Akhan

Sol çevrelerin TC ile ilgili en önemli eleştirilerinden biri burjuvazinin olmayışı, güdük kalışıdır. TC her konuda gösterdiği mahareti burjuvanın oluşturulmasında da göstermiş, yabancı uyruklu vatandaşları milli bujuvazi oluşturma adına ülkeden kaçırmış ya da bu vatandaşların mallarına hukuksuzca el koymuştur. Devlet eliyle, tecrübesiz milli küçük burjuvalara teslim edilen sermayenin büyük kısmı heba edilmiştir.

    Dolayısıyla milli burjuvazi oluşturma planı akim  kalmış; Osmanlı döneminde ülkedeki nakit akışını sağlayan tüccar sınıf bu yetisinden yoksun bırakılmıştır.

    Millileştirmek adına ekonomi, uluslarası rekabete tamamen kapatılmış, devletçilik en katı haliyle uygulanmıştır. 27 yıl sonrasına kadar bu katı politikalar yüzünden toplum ürettiğinin karşılığını alamamış, bu aşamada burjuvanın “sömürü” işlevini devlet bizzat kendisi görmüştür. 

    Bürokratik oligarşi birimi: Memuriyet

    Toplumu şekillendirmek için kullanılan argümanlardan biri olan “memuriyet”, tek parti dönemince yandaşlarına verilen bir rüşvet olarak Read the rest

Halkın Sesi, Farkın Sesi »

Halkın arzusuna yanıt veren her türlü düşünce değerlidir… Bu düşünceleri hiçe sayan, değer, kıymet vermeyen halka rağmen bildiğini okuyanlar bu toprağa ruh veren her türlü değere başkaldırıyor demektir. Özellikle son zamanlarda yaşadıklarımız verilen muhtıralar, dağıtılan bildiriler, gizli oluşumlar, darbe planları, perde arkası senaryolar her ne çevriliyorsa -bize rağmen- bilmelisiniz ki bunlar gelecek demokratik bir ülkenin ayak sesleridir. Çünkü her gün birilerini daha tanıyoruz. Ve birileri her gün kendisini bir şekilde deşifre ediyor. Biz onları tanıdıkça daha çok özgürlük, demokrasi, hukuk, adalet ve hoşgörü talep ediyoruz. Birbirimize kenetlenmenin, birlik olmanın, kardeş olmanın ne kadar önemli bir değere sahip olduğunu öğreniyoruz. 

Her dönem, darbeleri savunan ve bunun gerekliliğine inanan insanlar olabilir. Bunları ikna edemezsiniz. Ancak biz kendi insanlık projelerimizi, herkesi eşitleyen demokratik bakış açımızı, Read the rest

Ergenekonu savunanlar nasıl uyuyor? »

Mardin Dargeçit’te 1995 yılının 29 Ekim gecesi birkaç eve aynı anda baskın düzenlendi.  
 
Yapılan aramalar sonucunda 8 kişi gözaltına alındı. 9 yaşındaki Hazni ile 13 yaşındaki ağabeyi Seyhan Doğan da gözaltına alınanlar arasındaydı. Olayın ardından anne Asiye Doğan, defalarca askerî tabura gidip çocuklarını sordu. Birkaç gün sonra Hazni serbest bırakıldı. Küçük çocuğun anlattıklarına göre, iki kardeş günlerce işkence gördü. Bunun üzerine anne Doğan, oğlunu bulma çabalarını daha da hızlandırdı. Ancak aynı akıbetin kurbanı oldu ve gözaltına alındı. 11 gün sonra bırakıldığında gördüğü işkenceler yüzünden hastalanmıştı. Çocuğunun ve yakınlarının kaybolmasına yüreği dayanamayan acılı anne, kaldırıldığı Cerrahpaşa Tıp Fakültesi Hastanesi’nde hayatını kaybetti. Read the rest

Bir Kelimenin Peşinde: “İnch Allah” (İnşaallah) »

Yazık, kabiliyetlerinin fazlasıyla farkında olan genç Hıristiyanların Arapça dışında herhangi bir dile veya edebiyata dair hiçbir bilgisi yoktur. Onlar Arapça kitapları büyük ve bir hırsla okuyup inceliyorlar. Kütüphaneleri bu tür kitaplarla dolu. Ve her yerde Arap irfanına ait ifadeleri şarkı gibi söylüyorlar. Ama Hıristiyan kitapları söz konusu olduğunda bu tür eserlerin kendi fikirlerince değersiz olduklarını söyleyip küçük görücü bir edâ ile karşı çıkıyorlar

DEVAMI: Cemaat.Com

Son 12 ayın en çok okunan yazıları »

Araf Dağına Tırmanış »

 Yedinci Daireden Yansımalar – Hamza Yusuf, Zaytuna College

Ama sağlam insan nasıl, cenneti de verseler

Dinlemezse aşağılık cümbüşlerin çağrısını;

Çürük insan, meleklerle sarmaş dolaş da olsa,

Bıkar göklerdeki yatağından

Can atar iğrenç pisliklere 

William Shakespeare  
 
 
 

Read the rest

Yobaz laiklik iyi günler diler »

Bugün 29 Haziran 2009, Pazartesi. Yobaz laiklik iyi günler diler.

 28 şubat sürecinde çoğu öğretmen en az 3500 kadın memurluktan atıldı ya ayrılmak zorunda kaldı. Geri kalanlar başlarını açarak çalışmak durumunda bırakıldı.

 Eğitim sürecinin çeşitli kademelerinde okulu bırakan ya da yurtdışında eğitimine devam eden öğrenci sayısının 10 binleri bulduğunu biliyoruz.

Bir devletin kendi vatandaşlarını « ya ekmeğin ya da inancın » diye bir seçime zorlamasını kabul etmedik, etmiyoruz.

… Bu makale ilginizi çekitiyse…

Kadınlar… Günümüzün Don Kişotları

Suzan Başarslan’ın dediği gibi “kadına dair söylenmesi gereken ne  kadar söz varsa erkeğin söylediği” bir dünya bu. Sadece söz mü? Yaşama hakkı bile. Bugün Çin’de ve Hindistan’da yüzbinlerce kız bebek daha doğmadan ultrason ile ana karnında görülüp yok ediliyor. Erkeklerin güç mücadelesinde kadınlar eziliyor. Cumartesi anası oluyor, cezaevlerinin önünde sıra bekleyen, şehit tabutlarının üzerinde ağlayan oluyor.  Şampuan veya otomobil satarken bedenini kullandıran, arka planda, silik, soyunan, tüketen, “figüran”… Kadınlara özne olma hakkını vermeyen erkekler mi yoksa bu hakkı alamayan kadınlar mı? Kadınlıklarını kaybetmeden, erkekleşmeden var olabilecek mi birgün kadınlar? 96 sayfalık bu kitapta Kadın’a ait kavgaları ve Kadın’ın kimlik arayışını sorguluyoruz. Buradan indirebilirsiniz.

 

 Kadın hakları ve Kemalizm

 “Kemalizm Türk kadınına özgürlük verdi” gibi sloganlarla düşünmeye daha doğrusu ezberlemeye itildiği için sık sık  şaşırmaya mahkûm bir kuşak bizimki. Tarihi, belgeleri, siyasî söylemleri ve sloganları aklın imtihanına tabi tutan herkes hayretler içinde kalıyor. “İyi de biz bunu bunca sene nasıl yuttuk?” diye sormaktan alamıyoruz kendimizi.  Kemalist düşüncenin, çağdaşlığın ve Atatürk devrimlerinin yılmaz bekçisi “çağdaş Türk kadını’nın sesi” Cumhuriyet Gazetesi’nin başyazarı olan Yunus Nadi kadınların siyasete atılmasına nasıl tepki vermiş meselâ?  “Havva’nın kızları, Meclis’e girip yılın manto modasını tartışacak”  Kadınlar Halk Fırkası kapatılınca yerine Türk Kadınlar Birliği kurulmuş. O da kapatılınca Cumhuriyet Gazetesi’nde şu başlık atılmış:  “Türk Kadınlar Birliği kapatıldı, fesat çıkaran hatun kişilere haddi bildirildi.” Derin Düşünce Fikir Platformu yakasını resmî tarihten kurtarmak isteyen okurlarına ezber bozan bir kitap öneriyor : Kadın hakları ve Kemalizm ilişkisine alternatif bir bakış

 

 Alaturka Laiklik: “Beni bir bir sen anladın, sen de yanlış anladın!”

Türkiye Cumhuriyeti’nde Alevîlere zorla Sünnî İslâm öğretilirken Sünnîlerin başörtüsü devlet dairelerinde yasak. Türk Ordusu’nun istihbaratı camileri ve namaz kılanları fişliyor. Hristiyan Ermenilerin ne kiliseleri, ne yetimhaneleri ne de cemaat lideri seçimleri özgürce yapılamıyor. Rumların ruhban okulları özgür değil. Yahudiler diğer gayrı Müslimler gibi askerde ayrımcılığa uğruyor. Ateistlerin kitapları, internet siteleri yasaklanabiliyor, kapatılabiliyor. Gayrı Müslimlerin alın teriyle biriktirdikleri vakıf malları 1970′lerde gasp edildi, hâlâ geri verilmiyor.

Sahi Laiklik neye yarıyor? Bu kitap son yıllarda Türkiye’nin gündemine gelen, birbirinden ayrı gibi duran ama çekirdeğinde Yobaz Laiklik Meselesini barındıran konuları ele alıyor.Buradan indirebilirsiniz.

Devlet adamı değil, devlet memurusun İlker Paşa… »

İlker Başbuğ dün biz aciz Türkiye halkına gerçekleri açıkladı… Türkiye’de bir askerî darbe olması konusunda hassas olanların TSK’ya karşı örgütlü olarak asimetrik psikolojik harekât yürüttüğünden bahsetti Başbuğ… Bir darbe ortamının yaratılmasını amaçlayan bu tip planlar Genelkurmay bünyesinde asla yer almazmış… Bu rapor birileri tarafından “TSK’yı yıpratmak amaçlı” hazırlanmış… TSK içinde böyle şeyler asla ve asla olmazmış. TSK mensupları demokrasi ve hukukun dışına çıkmazmış…

Bu sözlerin hiçbirine elbette ne İlker Başbuğ ne de oradaki diğer generaller inanıyor… Tüm generaller ellerinden kaç tane bu tarzda rapor geçtiğini kendileri de çok iyi biliyorlar… Kaç tane “muhteşem örgütlenme” vasıtasıyla bu devletin kendi yurttaşlarına karşı psikolojik harekât yürüttüğünü en iyi orada oturan generaller biliyorlar. En başta da Başbuğ biliyor… O generallerin hepsi kaç defa, çeşitli ortamlarda “Şartların olgunlaşmasını biraz daha bekleyelim” dediler astlarına karşı… Kaç defa o “şartların olgunlaştırılması”nın stratejileri ve taktikleri üzerine dersler aldılar ve dersler verdiler harp okullarında ve akademilerde… TSK’nın “yönetime el koymak zorunda kaldığı” günlere nasıl gelindi Read the rest