RSS Feed for This Post

CHP yeniden iktidar olursa yeni Dersimler olacaktır

Sunuş: Eğer bir gün CHP yeniden iktidar olursa yeni Dersimler olacaktır. Bu kaçınılmaz. CHP’de Dersim konusunda kopan fırtına bizi bir konuda uyarmalı. CHP konuşmayı, ikna etmeyi, çözüm aramayı bilmiyor. Kendi içlerinde bile sürekli “iç düşman” üretecek kadar totaliter, dünkü arkadaşlarını “hain” ilân edecek kadar paranoyaklar. CHP kanlı geçmişiyle yüzleşmediği için 21ci asra geçemiyor. Kürt ve Alevî olma suçundan(!) dolayı öldürülen bebeklerin, yaşlı dedelerin kanı CHP’yi lekelemiştir. Tanrılaştırdıkları Ata’ları bu katliamı istemiş, planlamış ve yönetmiştir. Yaşlı ve genç bütün CHPliler bu ayıpla yaşamak zorundadır.(MY)

 

  1. Cumhuriyet Gazetesi Kürtleri neden yamyam ilân etti?
  2. PKK’yı dış mihraklar mı kurdu?
  3. Dersim’de ne oldu? Unutma! Unutturma!
  4. Dersim ve Onur Öymen’in Vicdanı
  5. Dersim Katliamı: Büyük Hesaplaşma
  6. Kemalist Alevilere suçüstü! Dersim Fatihi(!) Atatürk müydü?
  7. Alevîlere Dersim’den Bakarken
  8. Cumhuriyet’in Dersim Kazanımı
  9. Dersim’in son kurbanı
  10. Atatürkçüler Dersim için yas tuttu
  11. Dersimli Ermenilerin Halk Şarkıları
  12. İsmet Paşa da faşist miydi?
  13. Aleviler Ama Namuslu İnsanlar (Cafer Solgun İle Röportaj)
  14. CHP Alevîleri hâlâ bir oy deposu mu sanıyor?
  15. Kemal Kılıçdaroğlu’na açık mektup
  16. Kılıçdaroğlu neden Kürt diyemiyor?
  17. Bir Pazartesi testi: Kemalizminizi ölçün

Trackback URL

  1. 26 Yorum

  2. Yazan:Mustafa Akbaş Tarih: Kas 18, 2011 | Reply

    Ortada cok ironik bir durum var. Benim anlamadigim neden bu Dersim magdurlari CHP li oluyor..hatte CHP’den vekil cikiyorlar. Kendilerinin bile ifade ettigine göre Dersim katliaminin sorumlusu CHP ama bu insanlar bir türlü CHP den vazgecmiyorlar.

  3. Yazan:taxi driver Tarih: Kas 19, 2011 | Reply

    Çok ağır bir başlık ve abartılı bir yorum değil mi bu ?Dokuzyüz otuzların dünyasında yaşamıyoruz.Polis vatandaşa ya da öfkeli bir koca eşine fiske vursa sivil toplum anında harekere geçiyor.

  4. Yazan:Burak Tarih: Kas 19, 2011 | Reply

    CHP Türkiye’nin nazi partisidir. Düzelmesi söz konusu olamaz. Ama Aleviler uyanacak. iyimserim.

  5. Yazan:Alevî Tarih: Kas 19, 2011 | Reply

    Alevîler CHP’yi terk edeli çok oldu.bi tek lüks semtler var istanbul’da, izmirde.bunlardan oy alabilir CHP.

  6. Yazan:Eylem Tarih: Kas 19, 2011 | Reply

    “Eğer bir gün CHP yeniden iktidar olursa yeni Dersimler olacaktır” demis MY. ne demek? %35 veya %40 secmen CHPye oy verdi demek.40 milyon secmen var.15 milyon insan varmi CHPli? Bu olursa Türkiye’nin sonu geldi demektir.bu olmaz.bitti artik.kabus devri kapandi.

  7. Yazan:Koray Tarhan Tarih: Kas 19, 2011 | Reply

    Osmanli imparatorluğu zamanında öldürülen alevilerden bahsetsenize. Neden sadece Atatürk’ün yaptıklarından konuşuyorsunuz?

  8. Yazan:zynB Tarih: Kas 19, 2011 | Reply

    “Osmanli imparatorluğu zamanında öldürülen alevilerden bahsetsenize. Neden sadece Atatürk’ün yaptıklarından konuşuyorsunuz?”

    Yani siz Ata’nizin alevi katliami yaptigini kabul ettiniz.sira osmanli tarihine mi geldi? bu konuyu konusmakta bir beis gormuyorum.ama butun kemalciler sizin gibi deil. chp icindeki kemalciler dersimden bahsedenleri oldurmeye hazirlaniyor.kendi icinde boyle demokrasi(!) yapan bu fasistlerin TR’yi yonetmesinden ALLAH’a siginirim 🙂

  9. Yazan:Özgür Tarih: Kas 19, 2011 | Reply

    1) Osmanlı dönemi boyunca katledilen Aleviler ne olacak? Neden onları katleden padişahlara hayran olan AKP’ye bir laf demiyorsunuz?

    2) Neden Alevileri Sivas’ta yakanların avukatlığını yapan herifler bugün AKP’de milletvekili?

    3) Siz şimdi hemen Alevileri yakanlar Ergenekon’du dersiniz. O zaman neden Ergenekon’un avukatları AKP’de bugün?

    4) xxx xxx xxx

    5) xxx xxx xxx

    6) AKP içinde çok mu parti içi demokrasi var? Çok mu demokratik AKP? Yoksa tek adam partisi mi?

    7) Biz sizlerin Aleviler hakkında ne düşündüğünüzü biliyoruz bay dinciler. Dersim’den bahsetme nedeninizin sadece Atatürk ve Atatürkçülere saldırmak için olduğunu ve aslında Alevilerin umrunuzda bile olmadığını biliyoruz. Umrunuzda olsa tarihi boyunca Alevileri katletmiş Osmanlıya ve onun padişahlarına da bir çift laf ederdiniz.

    Biliyoruz, AKP’nin bütün kusurlarını görmezden gelip illa CHP’ye saldırmaya programlısınız. Ama azıcık delikanlı olun be.

  10. Yazan:Hür Tarih: Kas 19, 2011 | Reply

    Eyyy Özgür Kemalist,

    ALLAH ve Peygamber S.A.V. hakkindaki “deriiiiin” sorularini bize sorma. Biz cahiliz. Sen öldügün zaman cevaplarini zaten bileceksin ve bulacaksin.

    Selametle

  11. Yazan:taxi driver Tarih: Kas 19, 2011 | Reply

    Osmanlı Devrinde öldürülen alevilerle ilgili soruya cevap vermek isterim.Öncelikle söz konusu devletin bir ortaçağ imparatorluğu olduğunu göz önğne almamız lazım.Şah İsmailin Safevileriyle Osmanlı türkmen-alevileri arasında hem soy hem de i
    nanç bağı vardı.Artık ülkede bir tehdiş başlamış doğu anadoludan egeye kadar alevi türkmenler ayaklanmıştı.Osmanlı Devleti bir seçim yaptı ve ayaklanmayı şiddetle bastırdı bir kısmı da İrana göç etti.Bu yüzden hala İran’ın yarısı Türktür.Heralde sultanın ülkeyi Şah İsmail’e teslim edeceğini düşünmüyordunuz.

  12. Yazan:sKaya Tarih: Kas 19, 2011 | Reply

    CHP iktidar olursa yeni Dersimler olur mu? Belki.

    Ancak, ondan önce hangi CHP diye sormak daha doğru olur. Zira 2 farklı CHP anlayışı olageldi hep. Birisi “Ulusalcı” diğeri “Sosyal Demokrat” CHP. (CHP’nin nekadar ulusalcı ne kadar Sosyal Demokrat olduğunu sorgulamıyorum. En azından kendini öyle tanımlayanların CHP’si diyelim)

    Bu iki grubun pek ortak yanları yok aslında. Benim tespitime göre 2 temel ortaklıkları var. (1) Seçkinci olmaları (2) Dini inanca veya özelinde İslam’a mesafeli olmaları.(Şimdi birileri çıkıp CHP’yi dinsiz ilan ettiğimi söylemez umarım)

    CHP hakikaten uzun uzadıya incelenmesi gereken bir parti. Partinin tabanda birleşmesi bile muhalefet üzerine, yani “Düşmanımın düşmanı dostumdur” veya “Dini anlayışa muhalefet” üzerine bir birleşme.

    Böyle olunca da Alevi’lerin İsveç (Stockholm) sendromunu anlamak pek de zor değil aslında.

    Ancak bu kanımca, sürdürülebilir değil. Karşı görüşe muhalefet üzerine kurulu bu birlikteliğin, Dersim veya Kürt meselesi gibi turnusol kağıtları nedeniyle çok fazla uzun sürmeyeceği kanaatindeyim.

  13. Yazan:MY Tarih: Kas 21, 2011 | Reply

    Çok ağır bir başlık ve abartılı bir yorum değil mi bu ?Dokuzyüz otuzların dünyasında yaşamıyoruz.Polis vatandaşa ya da öfkeli bir koca eşine fiske vursa sivil toplum anında harekere geçiyor.(Taxi Driver)

    ilk bakista öyle gelebilir. Ama kari koca kacgasi için yeri gögü inleten aktivistlerin bir kismi nedense PKK’yi elestir(E)miyor. Bu da degerli yazarimiz Ibrahim Becer’in ifade ettigi aidiyet hastaligindan kaynaklaniyor.

    Yani genelde “toplum duyarsiz” denemez. Ama aidiyetçi bir körlük var. Deprem oluyor, bazi TVci / gasteci ablalar “oh olsun onlar Kürt” diyebiliyor hâlâ. Demek ki hastalik devam ediyor 🙁

  14. Yazan:taxi driver Tarih: Kas 23, 2011 | Reply

    deprem oldu oh olsun onlar kürt diyen bir gazeteci ağabey veya abla ben okumadım .

  15. Yazan:MY Tarih: Kas 24, 2011 | Reply

    @Taxi Driver,

    bu yaziyi okuyabilirsiniz:

    http://www.derindusunce.org/2011/10/26/ya-pervin-buldan-ve-muge-anlinin-fay-kiriklari/

    aslinda bir “abla” daha vardi; suna benzer bir laf demisti:

    “Deprem doguda oldu ama yine de üzüldük”

  16. Yazan:zynB Tarih: Kas 24, 2011 | Reply

    “deprem oldu oh olsun onlar kürt diyen bir gazeteci ağabey veya abla ben okumadım .”

    Ooo o da bişey mi ? “Kürtlerin hepsini sürelim” diyen gazeteci var, “Kürtlerden alış-veriş yapmayın” diyen gazeteci var… Türk basınında pislik mi arıyorsunuz? Bir kaç isim müstesna, gazetecilerimiz kendilerini hukukun üstünde addeder. Nerede kaldı Kürtler.

  17. Yazan:Suna Tarih: Kas 24, 2011 | Reply

    “Kürtlerden alış-veriş yapmayın” diyen gazeteci var…(zynB)

    bunun bir de tesettürlüden alis-veris yapmayan türü var. Foseptik çukuru gibi bazi gazetelerimiz.(neden “bizim” gazetemiz oluyorsa?)

  18. Yazan:Turkish Power Tarih: Kas 24, 2011 | Reply

    CHP, özür dileyen xxxxx xxxxx xxxxx CHP Diyarbakır İl Başkanını görevden aldı. içimizdeki hainleri temizliyoruz.gerisi gelecektir.

  19. Yazan:Dersim değil Tunceli Tarih: Kas 24, 2011 | Reply

    Dersim değil Tunceli orası. Orada Atatürk isyancıları öldürdü. Karısını çocuklarını da öldürdü.Kökünden halletti.Geriye sağ adam kalsaydı bugün intikam almaya çalışırlardı.ne özürü?isyan eden kürtler özür dilesin esas!!!!

    Katliam bilmemne deyip durmayn kürtçü fetullahçılar!!! siz iran ve israil güdümlüsünüz bunu herkes biliyo.Suudi arabistan gibi yapmak istiyosunuz Türkiyeyi.Ekşi sözlük sizin gerçek kimliğinizi ortaya döktü. xxx xxxx xxx foyanız çıktı meydana.ha ha ha!!!!

  20. Yazan:TAYLAN Tarih: Kas 24, 2011 | Reply

    Hürriyet gazetesi yazarı Yılmaz Özdil yazdı

    Dersim’e ne dersin?

    Dersim’i bombalayan…
    Devlet değil, CHP.
    PKK’yla masaya oturan…
    AKP değil, devlet.

    İyi di mi?

    Sene 1937… Mustafa Kemal, başbakan Celal Bayar’la birlikte Tunceli’ye gelip, Murat Nehri üzerindeki Singeç Köprüsü’nün açılışını yapacaktı. Köprünün ucunda karakol vardı. Basıldı. 33 asker şehit edildi. Peşinden… Telefon hatları kesildi, pusular kuruldu, Mazgirt Köprüsü havaya uçuruldu, jandarma taburu vuruldu, 56 asker daha şehit oldu.
    Film koptu.

    Elebaşı Seyit Rıza’ydı…
    Başbakanımızın “hikâyesi yürek burkucudur” dediği Seyit Rıza.

    Kukla’ydı…
    Kendisini oynatanların ipleri bıraktığını hissedince, paniğe kapıldı, İngiltere Dışişleri Bakanı’na mektup yazdı, Suriye’deki İngiliz Elçiliği’ne gönderdi.

    Yalvaran mektubunda, Anadolu için “çorak toprak” derken, “Kürdistan bereketli toprak diyordu… “Sayın ekselansları” diye başlıyor, “Türk Hükümeti yaptığı anlaşmalar sayesinde dış baskılardan kurtuldu, Dersim’e girmeye kalkıştı, Türk ordusunu başarısızlığa uğrattık, direnişimiz karşısında Türk uçakları bombalamaya başladı” diye vaziyeti anlatıyor, “sayın ekselanslarına sesleniyorum, hükümetinizin yüksek manevi etkisinden Kürt halkını yararlandırmanızı istirham ediyorum, en derin saygılarımın kabulünü rica ediyorum” diye bitiriyor, “Seyid Rıza” diye imzalıyordu.

    Hal böyleyken… Seyit Rıza’yı “masum” göstermeye çalışan arkadaşlar, böyle bir mektubun asla varolmadığını iddia ediyor. Altında kabak gibi “Seyid Rıza” imzası bulunmasına rağmen, Seyit Rıza yazmadı, Nuri Dersimi yazdı diyorlar. Üstelik, sanki Fransa babamızın oğluymuş gibi, “o mektup Fransa’ya yazıldı, Fransa Devlet Arşivleri’nden doğrulamak mümkün” diyorlar.

    Gel gör ki…

    Londra’da The National Archives diye bi yer var. İngiltere devlet arşivi… Kayıt ofisine gidiyorsun, “FO 371/20864/E5529” numaralı belgeyi rica edebilir miyim kardeş diyorsun, hay hay deyip, yukardaki mektubu veriyorlar. 50 pens filan, fotokopisini alabiliyorsun.

    Demem o ki.
    Taa 1937’ye gitmek zor ama…
    Buckhingham Sarayı’yla The National
    Archives’in arası metroyla üç dakka.

    Hazır, frak giyerek yakasına şövalye nişanını takan Cumhurbaşkanımız ordayken… Yemekte Windsor kuzusu ikram eden Kraliçe’ye “tarihimizle yüzleşelim” dese fena olmaz yani.

  21. Yazan:AD Tarih: Kas 24, 2011 | Reply

    Kemalistler ne kadar gaddarmis ki zalim ingilizler bile kurtulus umudu gibi gözükmüs. Ne yapsin adamcagiz?

  22. Yazan:Tahsin K. Tarih: Kas 24, 2011 | Reply

    Dersim Katliami

  23. Yazan:Yalansızım Tarih: Kas 24, 2011 | Reply

    Tarihçi Dr. Coşkun Yılmaz

    Özür dilemek o devleti yönetenleri yüceltir

    Dersim Olayı mahiyeti itibariyle, icrası itibariyle Türkiye tarihinin en dramatik olaylarından biri. Dolayısıyla bugünkü tartışma karar vericilerin, uygulayıcıların geleceğe bakışı açısından bir hatırlatmada bulunuyor. Bu hatırlatma tarih diye bir hafızanın var olduğunu, kaydettiğini ve mutlaka bir gün bununla hem muhatapların hem de onun temsilcilerinin yüzleştiği hadisesini gündeme getiriyor. Bu olayın sadece kültür, etnik ya da mezhep vakası olarak ele alınmasını doğru bulmuyorum. Bu Türkiye’nin hem idare, hem siyasal hem de toplumsal tarihi açısından birçok hadise ile ilintilidir. Başbakanın açıklamalarına gelince; bunu da devletin toplumun idarecilerin tarihle yüzleşmesi, buluşması ve tarihi bir muhasebe bir ibret, bir ders ve bir tecrübe olarak ortaya koyması açısından da umut verici bir gelişme olarak gördüğümü belirtmek isterim. Devlet neticede millet için var olan ve var olması gereken bir kurum. Burada bir adaletsizlik var ise devletin bundan özür dilemesi bir ilktir ve çok önemli bir gelişmedir. Bugün adına gelecek nesiller için tarihe not düşülecek sayfalardan birisidir. Devletin bir haksızlığı ve yanlışı karşısında bunu dile getirmesi ve geri adım atması ancak o devleti ve o devleti yönetenleri yüceltir. Devletle milletin buluşmasını, kaynaşmasının temelinin harcını oluşturur. Olayın politik ve ideolojik kavgadan da çıkarılıp tarihi bir vaka olarak açıklanması gerekiyor.

    MHP Milletvekili, Eski TTK Başkanı Prof. Yusuf Halaçoğlu
    İstenmeyen bir takım nahoş şeyler de oldu
    Dersim’de yaşananlar 1937-1938’in meselesi değil, ta Osmanlı’dan beri orada feodal bir yapı var. Osmanlı devleti de orada bir harekata girişmek istiyor ama Rumeli isyanı için çıktığı için Dersim’le ilgilenecek zaman bulamıyor. Ben meselenin etnik kökene dayandırılmasını yanlış buluyorum. Bir kere Alevi meselesi değil, pek çok eşkıya grubunu orada saklandığını belirtiyor Ahmet Cevdet Paşa raporlarında. Türkiye Cumhuriyeti de feodal yapıyı kabul etmiyor, devletin otoritesini o bölgelerde de kuruyor. Olaylar sırasında istenmeyen bir takım nahoş hareketler de söz konusu.

    Taner Akçam/ Minnesota Üni.
    1913’te başladı 2007’de bitti
    Dersim, 1913’te başlayan ve tüm Cumhuriyet boyunca devam eden, Anadolu’nun Müslüman-Türk eksenli homojenleştirilmesi politikalarının son halkasıdır. Bence 1913’de başlayan süreç 2007’de Hrant Dink’in imha edilmesiyle tamamlanma aşamasına gelmiştir. 1913 Balkan yenilgisiyle başlayan, 1914 baharında Ege ve Trakya sahillerinden Rumların, Yunanistan’a sürülmesiyle sistemli hal alan süreçten söz ediyorum. Dersim, ilk defa Hristiyan olmayan ve ama Müslüman da olmayan bir etnik-din grubunun imhaya tabi tutulmasıyla öncekilerden ayrılır. Dersimlilerin 1915 Ermeni soykırımı sırasında takındıkları tutum onların imhasında ayrı bir rol oynamıştır. Başbakan Erdoğan, 1938-9 Dersim katliamını CHP’nin üstüne yıkarak işin içinden çıkamaz.

    Cemal Taş/Araştırmacı
    Katliamı sözlü tarih doğrular
    Dersim’de bir isyanın olmadığı çok açık. 20 yıldır Dersim sözlü tarih çalışmaları yapıyorum, gerek tanıklardan dinlediklerimiz, gerek konuyla ilgili materyaller ve askerlerin anılarında açıktır ki, orada kapsamlı bir katliam yapılmıştır. 1937’de Dersim’e silahlar teslim edildi, Elazığ’da yargılamaları yapıldı. 1938’de temizlik harekatı başlatıldı. Katledilen kafileler su kenarlarında öldürülmüş. Sayısı fazla olanlar kurşunlanıp suya atılmış, küçük kafileleri de süngüyle öldürmüşler. Süngüyle öldürmenin nedeni de mermi harcamamak. Gerçekten isyan olsaydı insanlar kaçmazdı. Benim ailemden 20 kişi götürülüyor, 1 kişi yaşıyor, süngü izleri duruyor vücudunda. Toplu mezarların da yerleri belli.

    Şükrü Aslan/ Mimar Sinan Üniversitesi
    Genelkurmay arşivleri dönüm noktası
    Başbakanın açıklamaları genel olarak olumlu. Bugün açıkladığı belgeler aslında bilinen belgelerdir ama bunların bu ülkenin başbakanı tarafından açıklaması önemlidir. Türkiye’de ilk kez bir başbakan Dersim’de yaşananların devlet tarafından gerçekleştirilen bir katliam olduğunu ve bunun çok önceden adım adım planlandığını söyledi. Bu ifadeler meselenin bundan sonraki kısımlarını tartışmak açısından olumlu bir kanal açtı. CHP ve diğer partilerin de tarihimizin önemli bir parçasını oluşturan Cumhuriyet dönemi politika ve pratikleriyle yüzleşmesi yönünde bir beklenti oluştu. Politik aktörler üzerinden bugünkü siyasi partilerle Dersim hadisesinin sorumluluğu tartışılacak, bu sorumluluk Fevzi Çakmak, Şükrü Kaya ve Celal Bayar başta olmak üzere Demokrat Parti ve sonraki siyasi partiler için de bir sorumluluk yaratmaktadır. İkincisi, arşivlerin açılması konusunda asıl beklenti Genelkurmay arşivlerinin açılmasıdır. Çünkü o devrin politikaları büyük ölçüde askeri hiyerarşi üzerinden uygulanmakta ve kayıt altına alınmaktadır. Dolayısıyla Başbakanın açıklamaları da ancak kendisine bağlı bulunan Genelkurmay Başkanlığı arşivlerinin açıklanmasını sağladığı taktirde tamamlanmış olacaktır.

    Ayşe Hür/Taraf Gazetesi
    Atatürk operasyonun başındaydı
    Dersim’in, Kemalist elitlerinin deyimiyle Cumhuriyet için “bir çıbanbaşı olması”, Dersim’in sosyo-kültürel, etnik ve dinsel yapısından kaynaklanıyordu. Hedef Türkçe konuşan, kendini Türk hisseden, İslam’ın devlet tarafından şekillendirilmiş Sünni yorumunu esas alan, Batılı anlamda modern, merkezi yönetime tabi bir Türk ulusu yaratmaktı. Dersim’i bu resme oturtmak kısa sürede olacak iş değildi. O halde bu işi radikal biçimde ele almak –onların deyimiyle- “kesin bir ameliye yapmak” lazımdı. 1937’deki birinci harekâtta İsmet İnönü başbakandı. 1938’deki ikinci harekâtta ise Celal Bayar başbakandı. Her iki harekât sırasında da Apdullah Alpdoğan “Dersim Valisi ve Sıkıyönetim Komutanı”, Fevzi Çakmak Genelkurmay başkanı idi. Atatürk ise bu ekibi birinci elden yöneten kişiydi. Bazılarının iddia ettiği gibi Atatürk o günlerde gerek zihinsel, gerekse bedensel açıdan sağlıklıydı ve tam anlamıyla iktidara sahipti. Yani Dersim’de yaşanan korkunç olayların sorumluluğundan, ne Cumhuriyetimizin kurucu babası Atatürk, ne o yılların tek partisi CHP, ne CHP geleneğinin sembol ismi İnönü, ne sağ muhafazakâr geleneğin temsilcisi Celal Bayar, ne de İslami muhafazakârların saygıyla andığı Fevzi Çakmak kurtulamaz. Bence bugün en büyük sorumluluk AKP’ye düşüyor.

  24. Yazan:Şeyda Tarih: Kas 24, 2011 | Reply

    Ahmet Altan’dan iyi bir makale:

    Dün tarihin kırılma noktalarından birinden geçtik.

    Bu ülkenin başbakanı, tarihimizin en kanlı günahlarından birini belgelerle ortaya koyduktan sonra Dersim katliamı için devlet adına “özür” diledi.

    Dersim’de “isyan” olmadığını, katliam için “isyanın” bahane olarak kullanıldığını söyledi.

    Öldürülen insanların sayısını açıkladı.

    Nasıl öldürüldüklerini anlattı.

    Yetmiş yıllık kanlı bir örtüyü tarihin üzerinden çekip aldı, halka çıplak gerçeği gösterdi.

    Dersim gerçeğinin böylesine ortaya çıkması, bir başbakanın büyük bir dürüstlük ve cesaretle “tarihin saklanan yüzüyle” hesaplaşması, bu toplumun önünde yeni yollar açacaktır.

    Bu ülkede, uydurulan bir tarihle, günümüz ve geleceğimiz yönlendirilmek istendi hep.

    Yıllarca bunda başarılı da oldular.

    Başbakan Erdoğan’ın dünkü açıklaması “resmî tarihi” parçalarken, gerçekçi bir “tarih” anlayışının da canlanması için bütün topluma büyük bir fırsat yarattı.

    Dersim üzerinden yürüyerek Cumhuriyet’le ilgili birçok gerçeğe ulaşabilecek toplum.

    Bir diktatörlüğün bütün utanç verici suçlarını görebileceğiz.

    Bunları görmemiz önemli.

    Çünkü bu suçları gördüğümüz vakit, bu suçları tekrarlamayacak, kana, kire, günaha bulaşmayacak yeni bir cumhuriyeti nasıl kurmamız gerektiğini de anlayacağız.

    Atatürk’ü gerçek kimliğiyle ve bir diktatör olarak yaptıklarıyla değerlendirebileceğiz.

    Atatürk’ü överek aslında bir “diktatörlük” rejimini öven ve bu rejimin sürmesi için Atatürk’ün adının arkasına saklananların önündeki o sahte perde kaldırılacak.

    Dersim katliamının planlayıcısı, yöneticisi ve sorumlusu Mustafa Kemal’dir.

    Cumhuriyet tarihi boyunca büyük bir “beyin yıkama” operasyonundan geçen bu halkın, karşılaştığı yeni gerçekleri kabulü biraz zor olacak ama yeni bir ülke ancak geçmişin günahlarıyla ve yalanlarıyla yüzleşerek kurulabilecek.

    Erdoğan dünkü konuşmasıyla bu yeni gelecek büyük bir adım attı.

    Kabul edelim ki ilginç bir adam bu Erdoğan, bazen bu toplumun ortalama düzeyinin çok altında kalan ilkel bir hamasetle milliyetçilik yaparken, bazen de inanılmaz bir sıçramayla bu toplumun düzeyinin çok üstüne çıkarak parıltılı bir lidere dönüşebiliyor.

    Büyük zirvelerle ve derin uçurumlarla dolu bir dağ silsilesi gibi.

    Dün onu o parlak zirvelerinden birinde izledik.

    İnsan istiyor ki ülkesinin başbakanı hep bu düzeyde olsun, hep hayranlık uyandırsın, hep Willy Brandt gibi tarihe geçecek büyük jestlerin insanı olsun, toplumunun zihnini açsın, gerçeklerden korkmasın, yalanları cesaretiyle yıksın, uygarlığın sembolü haline gelsin.

    Her zaman böyle olmuyor tabii ama dün bütün bu özelliklere sahip bir lider gibi davrandı.

    Dersim katliamıyla ilgili bütün o gerçekleri açıklamak ve özür dilemek kolay iş değil.

    Kolay iş olmadığı, ailesi bu katliamda büyük bir acı çekmiş olan CHP’nin Dersimli Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’nun kıvranmalarından belli.

    Gerçekleri Erdoğan söylüyor, Dersimli muhalefet lideri bu gerçeklerin üstünü örtmeye çalışıyor.

    Birinin cesaretine ve parıltısına hayran oluyor, diğerinin o silik zavallılığına acıyorsunuz.

    Kılıçdaroğlu, geçmişin yalanlarıyla geleceğin de önünü tıkamak için çırpınıp kendi ailesinin acısını bile inkâr ediyor.

    Hâlâ kendi ailesini de katleden diktatörlük rejimini savunmaya çabalıyor.

    O kadarla da kalmıyor, Başbakan’ın “özrüne” katılan ve Dersim’de olanlar için özür dileyen kendi Diyarbakır teşkilatını da görevden alıyor.

    Zavallı CHP, bu yalan denizinde boğulup gidecek.

    Cumhuriyet tarihi, savunulabilecek bir tarih değildir, çok fazla cinayet, ölüm, baskı, zulüm vardır.

    O korkunç tarihin en feci sayfalarından birini dün Başbakan’ın ağzından dinledik.

    Erdoğan’ın dünkü konuşmasıyla “tarihin yırtıldığını”, o yırtıktan dehşet verici gerçeklerin göründüğünü ve yeni bir tarihe adımımızı attığımızı düşünüyorum.

    Başbakan Erdoğan, tarihte yeni bir sayfa açtı.

    Buradan artık istesek de geriye dönemeyiz.

    Tarihle, yalanlarla, efsanelerle hesaplaşacağız.

    Bu toplumun yolu artık bu yoldur.

    Başbakanının Dersim’deki katliamı açıkladığı ve bunun için özür dilediği bir ülke bugün burası.

    Cumhuriyet’in yalanlarının üstünü birer birer açacağız, her adımda yeni bir cumhuriyete doğru ilerleyeceğiz, özgür bir toplum yaratmak için yürüyeceğiz.

    Hayat, istesek de istemesek de bizi o yolda yürümeye zorluyor çünkü.

  25. Yazan:Selami Çetin Tarih: Kas 24, 2011 | Reply

    Yukarıda Seyit Rıza’nın hainliğinden, maşa olduğundan bahsedilmiş. Bu iddia doğruysa adamın yakalanması da, asılması da doğrudur, adildir. Sen bir isyan çıkarıyorsan zaten kelleni koltuğuna alıp çıkarırsın. Kaybedersen de sermayenden olursun.

    Ama burada (Dersim’de) masum insanların, çoluk çocuğun, kadınların da katledildiğinden bahsediliyor. Mağaraya saklanan sivil (yani silhasız) insanların bombalarla falan katledildiğinden bahsediyor. Buna HAKLI ve ADİL diyebilecek bir mantık var mı yahu?

    Tamam siz ATA’nızı çok sevin, hatta gerekirse tapının. Ama biz bunu İNSANCA göremiyoruz. Kimbilir belki de yapanlar kendini insandan çok tanrı gibi gördüğündendir.

  26. Yazan:TK Tarih: Kas 28, 2011 | Reply

    İşte gerçek Stockholm sendromu isimli makaleden:

    Dersim’de devletin rakamlarına göre 14 bini aşkın çoluk çocuk yaşlı insan kurşun ve bombalarla öldürülüyor. Bir o kadarı da sürgüne gönderiliyor. Kurtuluş Savaşı’nda bile bu kadar insan ölmedi.
    O topraklarda doğup büyüyen ve CHP’nin başına geçen Kılıçdaroğlu ve arkadaşlarının bu olay karşısındaki tavırları, bana “Stockholm Sendromu”nun nasıl bir şey olduğunu hatırlatıyor.
    Alın Kemal Kılıçdaroğlu’nun konuşmasını…
    “Olaya o dönemin tarihi koşulları içinde bakmak gerekiyor. Dersim olayı özür dilenecek türden bir olay değildir. Dersim’de isyan çıkmasın diye vergi bile alınmamıştır, okullaşma oranı artırılmıştır. Ama yine de isyan çıktı ve isyan da bastırmıştır. Dersim katliamını, Cumhuriyet tarihinin çok karanlık ve derin bir olayı olarak algılamamak gerekiyor.”

  27. Yazan:Selami Çetin Tarih: Kas 28, 2011 | Reply

    Muhtemelen Kemal Kılıçdaroğlu, Dersim katliamının kılıç artıklarından. Yoksa benim soyumu sopumu bir Kemal kesecek, benim adım hala Kemal kalacak! Mümkün mü bu? Adam devşirilmiş.

  1. 2 Trackback(s)

  2. Ara 7, 2011: Son 90 günde en çok paylaşılanlar : Derin Düşünce
  3. Eki 23, 2014: Alaturka Alevîlik: Kerbalâ’yı hatırla, Dersim’i unut, CHP’ye oy ver!

ÖNEMLİ

--------------------------------------------------------------------

Tüm yazı, yorum ve içerikten imza sahipleri sorumludur. Yayımlanmış olmaları, bu görüşlere katıldığımız anlamına gelmez.

Hakaret içerse dahi bütün yorumlar birer fikir eseridir. Ama bu siteye ilk kez yorum yazıyorsanız, yorum kurallarına gözatın yine de.

Not: Sitenin ismini dert etmeyin, “derinlik” üzerine bayağı bir geyik yaptık, henüz söylenmemiş bir şey bulmanız oldukça zor :)

Editörle takışmayın, o da bir anne-babanın evlâdıdır, sabrının sınırı vardır. Siz haklı bile olsanız alttan alın, efendilik sizde kalsın.

Sitenin iç işleriyle ilgili yorum yapmayın, aklınıza takılan soruları iletişim kutusundan sorun, kol kırılsın, yen içinde kalsın.

Kendi nezaketinizi bize endekslemeyin, bizden daha nazik olarak bizi utandırın. Yanlış ve eksik şeylerden şikayet etmek yerine bilgi ve yeni bakış açısı sunarak tamamlayın, düzeltin, tevazu ile öğretin bize bildiklerinizi.

Bu kurallara başkasının uyup uymamasına aldırmayın, siz uyun. Bütün yorumları hızla onaylanan EN KIDEMLİ YORUMCULAR arasındaki nizamî yerinizi alın.

--------------------------------------------------------------------
  • Siz de fikrinizi belirtin