RSS Feed for This Post

Mantığın bittiği yer tek tip askerlik

Hakan Hekimhanlı

(Veri tablolarını büyük görmek için üzerine tıklayın.)

Askere gideceklere klişeleşmiş bir cümle söylenir; “askerlik mantığın bittiği yerdir”. Öyle bir cümledir ki; askere gidecek olan bilir, askerde olan idrak eder, askerden gelen sessizce propagandasını yapar. Neden bu klişeleşmiş cümle bu kadar yaygın ve popülerdir derseniz; bilgisayar mühendisinin yazıcı, elektrik mühendisinin tesisatçı, gıda mühendisinin bahçıvan olarak çalıştığı, yeni askerin bilmediğinden ötürü akşama kadar ağaca/duvara tekmil verildiği, tutukluk yapan silahın/tankın cezalandırıldığı, bir aylık eğitim alan sivilin terörist ile mücadele gönderildiği başka bir ordu, başka bir topluluk yokta ondan… Daha bir ay önce askere gönderdiğim -aklına girerek tecili bozdurdum- arkadaşım, askere gittiğinin ilk haftasında bulduğu ilk fırsatta beni aradı. Telefonu “alo” diye açınca “hay senin alonu…” diye başlayıp bir ton küfür etmesinin altında yatan sebebi hiç aramadım. Evcil geldiğinde psikolojisindeki garipliklerini de yüzüne söylemedim. Nasıl söyleyeyim ki! Giderken zaten söylemiştim “askerlik mantığın bittiği yerdir” diye.

Mevcut haliyle bile askerin gittiği günden başlayarak kalan günü hesapladığı ve 81 olduğunda “şafak” saymaya başladığı bir askerlik düzeninde, şimdi de “eğitimli askerlerden daha fazla yararlanmak” adına ve “personel yetersizliğini de kapatmak için” askerliği tek tipe dönüştürüp, 9 veya 12 ay arası bir süreçte silah altına alınan her askere “er” muamelesi yapılsın diye çalışılıyor. Bu düzenlemeyi yaparken “adaletsizlik, eşitsizlik, terötle mücadelede motivasyonsuzluk” gibi gerekçeler gösteriyorlar. Güleyim mi ağlayayım mı bilmiyorum? Tamam ilk okulda her sabah “varlığım Türk varlığına armağan olsun” demiş olabiliriz, evet küçükken askeri dizi ve filmlerde askerlerin “her Türk asker doğar”,”vatan sana canım feda” sloganları ile rap rap diye koşmalarını çok severdik, evet orta okulda sorulduğunda “asker olacağım” derdik… Ama artık büyüdük. Her Türk asker değil, vatandaş olarak doğarmış anladık artık. Daha neleri neleri anladık da anlatsam çok zaman alır… Bugün konumuz başka… Tek tip askerlik tartışmalarının ne kadar mantıksız olduğundan bahsetmek istiyorum bu yazıda. Konuya girmeden önce, ön bilgi oluşturacak, aklınızda bir şeyler canlandıracak bilgiler vermek istiyorum. Dünyada hangi ülkeler ordularına ne kadar bütçe ayırır, kaç askeri vardır, ne kadar askerlik yaptırır, hangi ülkelerde zorunlu askerlik hangilerinde profesyonel ordular var bakalım. Öncelikle dünyada belli başlı ülkelerin asker sayısı kaç, ordunun nüfusa oranı ne, savunma sanayiye ne kadar ödenek ayırıyorlar bakalım. Verilerin bir çoğu 2009-2010 yıllarına ait.

Değerlendirmeleri size bırakıyorum ama özellikle İsrail, Fransa ve İran’ın verileri ile Türkiye’nin verilerini kıyaslamanızı öneriyorum.  (İsrail ordusu dünyanın en modern ordularından, Fransa ordusu ise Avrupa’nın en iyi ordularından biri. İran’sa ambargolar altındaki bir ülke.)

Bir diğer veri tablosu da hangi ülkelerde zorunlu askerlik var ve kaç ay sürüyor onu gösteren tablo.

Yukarıdaki bilgilere ek olarak bir de profesyonel askerlik yapan ülkelere bir göz atalım.

Son olarak da Türkiye çevresindeki; zorunlu ve profesyonel askerlik uygulamalarının dağılımına bakarak veriler ışığında konumuza geçelim.

Yukarda ki haritaya baktığımızda görülen durum açık ve net gösteriyor ki Türkiye’nin zorunlu askerlik tercihi çokta yanlış görünmüyor. Asker-millet tanımlaması yapılan Türkiye milleti için zorunlu askerlikte aslında tarihten gelen askeri bir gelenek. Ama öyle bir zamanda yaşıyoruz ki artık bazı gelenekleri terk etmemiz, bazılarını da zamana uydurmamız şart. Bu geleneklerin başında da askeri eğitim ve askeri mantığımız gelmeli diye düşünüyorum.

Kurtuluş savaşını büyük bir azim ve başarı ile tamamladıktan sonra Türk ordusu Kıbrıs Barış Harekatı’na kadar aktif bir savaş içinde olmamıştır.(1937’de Dersim’e yapılan hava ve kara harekatını saymazsak tabi) 1974 Kıbrıs Harekatı ile ilk kez aktif bir savaşa kalkışan Türk ordusu, işte o zaman “zamanın gerisinde kaldığını, modernleşemediğini” anlamıştır. Çünkü eldeki uçakların yakıt kapasitesi, dayanıklılığı, manevra kabiliyeti yetersiz kalmış, denizden çıkarma yapmak büyük bir sıkıntı haline dönüşmüştür. O dönemde bazı uçaklarımız başarı ile harekatı gerçekleştirmesine rağmen dönüş yolunda arıza yaparak Türkiye’ye dönemeden düşmüşlerdir. Bu harekatın hemen sonrasında modernizasyon kararının alınması ile hava kuvvetlerine F16 tipi uçaklarına alımına ve yedek parça üretimi için fabrikaların kurulmasına karar verilmiştir. 1974 sonrası ise Türkiye aktif olarak tankı, uçağı, askeri araçları ile kışla dışına 1980 darbesinde çıkmış ama  kullanma gereği duymamıştır. Aktif olarak her türlü askeri mühimmat ve teçhizatın kullanılması PKK terör örgütünün kurulması ile mümkün olmuş, 1990 sonrası Türk Ordusu yarı aktif konumunda bugünlere kadar bir fiil savaşarak gelmiştir.

Bugün dünya,  2. dünya savaşındaki -en son global savaş- dünyanın çok daha ilerisinde. Dünya ilk kez atom bombası ve sivil katliamı ile tanışalı yaklaşık 60 yıl oldu. O dönemde dünyanın dizlerinin bağını çözen, akıllara durgunluk veren bu ölümcül silahın, bugün birçok ülkenin silah envanterinde olmasını artık dünya yadırga(ya)mıyor. Çünkü daha tehlikeli, daha ölümcül, daha korkunç silahlar var. Elektromanyetik silahlar, lazer güdümlü silahlar, DARPA benzeri iklimleme silahları, insansız savaş araçları, biyolojik-virüsal silahlar, kimyasal silahlar…vs. liste uzun yani. Dünya artık akıl almaz bir hızla son teknoloji silahları depolamanın peşinde. İşte böyle bir dönemde Türk Ordusu’nun durumu ve konumu nedir diye durup düşünmek lazım. Herkes aya giderken bizim hala yaya kaldığımız bir dönemde de okumuş insanları silah altına 6 ay daha fazla almanın mantığını da sorgulamak lazım.

Çağ artık bilgi, teknoloji çağı. Artık dünya üzerinde kara orduları ile savaşlar kazanılmıyor. Hatta kara orduları savaşan değil, savaş sonrası asayişi sağlayan konumunda. Bir uçağın milyonlarca askeri, bir füzenin onlarca helikopteri, bir uydunun birçok uçağı savaşmadan saf dışı ettiğini düşünürsek; “güçlü bir ordumuz var” derken bir daha düşünmek zorunda kalabiliriz. “Güçlü ordu güçlü Türkiye” demekle güçlü ordu olunmuyor. Türk ordusunun uçak, gemi, tank vs. envanteri, ilgili kurumların web adreslerinde, savunma sanayi forumlarında yayınlanıyor. İlgilenenler ve karşılaştırma yapmak isteyenler, TSK Envanteri diye aratarak bilgiye ulaşabilirler. Teknolojik olarak son 10 yıldır yatırımlar yapan Türk Ordusu’nun gerek stratejik konumu gereği ve gerekse kendisine biçtiği bölgesel güç olma hedefi gereği bugün ki yatırımlarını çok daha fazlasını yapması gerekmektedir.  ABD’nin Kıbrıs Harekatı sonrası uyguladığı askeri ambargo, İsrail’den yediğimiz Heron Kazığı, savunma gücümüzün %55 ithal ürünlerden oluşunu, tarihi tanklarımızın modernizasyonu için verilen tonlarca parayı, müzelik askeri araçların su gibi yakıt tüketse de kullanılmasını yan yana koyunca Türk Ordusu’nun güçlü ordu tabirini tekrardan düşünmesi gerekiyor. Tabi bu olumsuzluklar arasında olumlu gelişmelerde var; TAİ’nin geliştirdiği ANKA projesi, OTOKAR’ın geliştirdiği askeri araçlar ve robotlar, Türk-İtalyan ortaklığı üretilen helikopterler, %100 yerli son teknoloji piyade tüfekleri… Olması gerektiği gibi savunma sanayisinde ar-ge çalışmalarının payı her yıl arttırılıyor. Askere yüklenerek değil, teknolojiye yüklenerek güçlü ordu olunduğunu anlayanlar var demek ki. İstihbarat uydusu olsa, insansız hava araçlarımız olsa dağda bayırda ne işi var askerin, teröristin? Karış karış kendi toprağını görebildiğin bir alanda terör olur mu hiç? Bu seviyedeki bir orduda terörist çoban, köylü terörist sanılmaz, bu seviyedeki bir orduda hava koşulları yüzünden savaşan askere hava desteği kesilmez, bu seviyedeki bir orduda istihbarat ile birlik arasında iletişimsizlik olmaz. Umarım ordumuzun bağlı olduğu iktidarlar, TSK’nın bu seviyeye gelmesi için seferber olur bundan sonra. Bölgesel güç olmak için, güçlü Türkiye’ye yakışan güçlü bir orduya ihtiyacımız var.

Dünyadaki örnekleri ile kıyaslamalar yaparak Türk Ordusunun yerini değerlendirdikten sonra asıl konumuz olan “tek tip askerlik” konusuna gelmek istiyorum.

“TSK’nın personel yetersizliği”, “eğitimli insanlardan daha fazla yararlanma” ve “adaletsizlik, eşitsizlik, terörle mücadelede motivasyon kaybı” gibi açıklamalarla tek tip askerlik isteklerinde bulunanlar var toplumda ve medyada.  Yukarıdaki gerekçelere tek tek cevap vererek, tek tip askerlik gerekçelerini savunanların kendi içinde ne kadar tutarsız olduğunu anlatmaya çalışacağım.

Öne çıkan gerekçelerin başında “personel yetersizliği” var. Bugün yaklaşık TSK’nın bünyesinde 750 bin askeri bulunuyor. Bu askerlerin yaklaşık 70-100 bin kadarı güneydoğu ve doğuda terörle mücadele amaçlı görev alıyor. Kalan 650 bin kişi ise Türkiye’nin farklı coğrafyalarında hatta yurtdışında görev alıyor. Geçenlerde Radikal Gazetesi yayınlanan Oral Çalışlar imzalı köşe yazısı, Türkiye’de bekli de sessiz kalan binlerce insanın dili oldu. Bu yazıda çok çarpıcı iddialar yer alıyordu. Oral Çalışlar’a mektup gönderen bir emekli askerin ” … Ben emekli bir askerim. Türkiye’de artık Türk Silahlı Kuvvetleri gerçeğinin su yüzüne çıkmasına çok seviniyorum. Türkiye’de yaklaşık 185 bin er tamamen posta, kuaför, berber, görevli  gibi isimler adı altında sadece ordudaki subaylara ve ailelerine hizmet veriyor. Ayrıca 32 bin asker de koruma adı altında yine kişilere hizmet veriyor. 14 bin asker de lojmanlara hizmet veriyor. TSK ‘nın kendini milletin bağrında gibi gösterip, milletten uzakta, sivillerden tam bağımsız kendi lojmanı kendi mahkemesi, kendi hastanesi ve kendi hegomanyası içinde bulunması ve bütün bunları disiplin gerekçesiyle kamufle etmeye çalışması gerçekten çok üzücü ve düşündürücüdür…” cümleleri belki de TSK’nın ihtiyaç duyduğu personel açığının hangi sebeplerden kaynaklandığını gösteriyor olabilir. Bu mektuba çok kızanlar, vatan hainliği ile suçlayanlar olabilir. Ama herkes bilir ki bu ülkede en nadide köşelerde devasa askeri lojmanlar, konukevleri vardır. Buralarda erler mutfakta, kantinde, çevre düzenlenmesinde, temizlik işlerinde vs. görevlidir. Ayrıca askere giden herkes bilir ki askeriyede binlerce angarya iş ve angarya işi yapan asker vardır.(son baharda bahçeye dökülen ağaç yapraklarının gün boyu temizlenmesi gibi, yapraklar sürekli döküldüğü için işte akşama kadar sürer) Bu mektup tatsız görünse de bir gerçek var ki bazı gerçekler acıdır! Oral Çalışlar’ın kaleme aldığı bu gerçekleri aslında askere giden her vatandaşta az çok bilir. Garip olansa her askerlik yapmış vatandaşın bu sorunların varlığı bilmesine rağmen bu sorunları toplum önünde konuşmaması, yazmaması, tartışamamasıdır. Benim bu garipliğe bulduğum cevapsa, darbeler sonrası yaşananlardan ötürü milletin askerden çekinmesidir. Türkiye’de en çok güvenilen kurum %60-80 arasında hep TSK çıkar. Ama emin olun en çok korkulan kurumda TSK’dır. Bu ülkede; iç düşman tanımlaması yapan, darbe yaparak hükümetleri deviren, başbakan astıran, irticai faaliyetler adı altında vatandaşı fişleyen ve ordudaki askeri ihraç eden, annesinin kardeşinin tesettürünü sorun edip askeri liselere öğrenciyi kabul etmeyen ne yazık ki peygamber ocağı dediğimiz, göz bebeğimiz TSK’dır. Tabi tüm bu gerçekleri bilen vatandaşında askerden korkması gayet normaldir. Oral Çalışlar’a mektup yazan emekli askere göre TSK bünyesinde 230 bin asker şu veya bu gerekçeler adı altında sadece üstlerine hizmet etmektedir. Bu rakam ne kadar gerçekçidir bilinmez ama bugüne kadar duyduklarımla örtüşen bu ifadelerin gerçekliğine birçok insan inanıyor. Ayrıca bu kadar devasa bir ordunun hala belirli tanımlamalar üzerinden fikri olarak beslenmesi, kapalı kutu gibi sürekli sivillerden ayrışması ve medyada çıkan bin bir türlü iddia konusunda elle tutulur bir cevap verilememsi insanların TSK’ya olan güvenini zedelemekte, inancını sarsmaktadır. dolayısı ile bu tarz emekli askerlerin verdiği  bilgilerin doğruluğuna insanlar inanmaktadır. Başa döner ve “TSK’nın eleman ihtiyacı” gerekçesi gelirsek, askerin ne tür alanlarda ne amaçlarla istihdam edildiğini düzenleyen bir çalışma ile TSK’nın eleman ihtiyacı ortadan kalkacaktır kanaatindeyim. Sorun personel sayısında değil, mevcut personeli mümkün olan en verimsiz şekilde kullanılmasının sorunudur. Bu sorun ancak ordunun devlet tarafından denetlenmesi ile çözülür.  Önümüzdeki seçim döneminin en önemli başlığı olan “yeni anayasa” ile bu sorunun ortadan kaldırılacağına inanıyorum.

Tek tip askerlik için öne sürülen gerekçelerden biri olan;  “eğitimli insanlardan daha fazla yararlanmak amacı” bana gülünç geldi açıkçası. Ordumuz bünyesinde; eğitim, yargı ve sağlık bölümlerinden mezun olanlar hariç, mesleki bilgi ve tecrübeleriyle örtüşen alanlarda kim istihdam ediliyor ki yeni düzenleme ile üniversite mezunlarından uzatılan sürede “mesleki bilgi ve tecrübelerinden daha fazla” istifade edilsin! Yukarıda da dile getirdiğim gibi; bilgisayar mühendisinden yazman, elektrik mühendisinden elektrik tesisatçısı, maden mühendisinden mühimmatçı, orman mühendisinden bahçıvan, tekstil mühendisinden terzi, işletmeciden kantinci olur mu? Oluyor bizim ordumuzda! Evet, bakarsak mesleki alanlarına yakın alanlarda eğitimli gençlerden faydalanılıyor. Ama bu faydayı teknik lise mezunu da, ilköğretim mezunu da sağlar! Şu an bilgisayar mühendisi olan bir arkadaşım Tankçı olarak görev yapıyor. Bunun gibi binlerce örnek var ordumuzda. Ne alaka demeyin, mühendis adamın postal parlattığını, çöp topladığını, sırf üniversite mezunu olduğu için wc temizlettirildiğini biliyorum. Askeriyede “poşet” olarak adlandırılan; uzun dönem askerlik yapan üniversitelilere gidin sorun bakalım acemi birliğinde neler yaptırılmıştır kendilerine? İnanın aklınıza gelmeyecek eziyet, angarya iş, gıcıklık yapılmıştır bir aylık sürede. Sanki öç alınacak varlıklar olarak bakılan bu adamların suçuysa; okumak, üniversiteden mezun olmak, ülkeye faydalı bir vatandaş olarak askere gelerek (üniversite okuması ve vatana faydalı olmasına karşılık) ayrıcalıklı sanılan bir zamanda askerlik yapmak. Bu mudur herkes askere giderken kafa patlatarak ders çalışmanın karşılığı? Bu mudur yıllarca babamızın boğazından kıstığı ile okumanın karşılığı? Bu mudur aileden ayrı, memleketten ayrı kalmanın, özlem çekmenin karşılığı? Hayatında adam yerine konmamış, sivilde yüzüne bakmayacağınız, egoları kabarık 25-35 yaşındaki rütbelilerden; dayak, küfür, hakaret, ceza yemek midir yıllarını verdiğimiz tahsilin karşılığı?  Ukalalıkla suçlanmak, “çok bilmiş” olarak çağrılmak mıdır askerde üniversiteli olmak? Daha sayacağım binlerce hikaye, binlerce acı hatıra mıdır askerlikte üniversiteli olmak… Güldürmeyin beni… Siz üniversitelilerden daha fazla yararlanmayın bi zahmet…

Gerekçeler içinde en garip bulduğum “eşitlik” kavramı oldu. Herhalde burada; askerlik sırasında üniversite mezunu ile üniversite mezunu olmayan eşittir denmek isteniyor. Bu gerekçeye, hayata nereden baktığınıza bağlı olarak farklı cevaplar verilebilir. Bir asker için üniversite okuyanla okumayan arasında fark yoktur. Çünkü askerlikte rütbeler dışında zaten herkes tek tip asker olmasa da tek tip vatandaştır. O kıyafetler içinde metemorfoz geçirmiş bir halde duran ister doktor olsun ister tinerci. Fark etmez. Yat diyince yatıyor mu? Kalk diyince kalkıyor mu? Koş diyince koşuyor mu? Kıt a dur! dediğinde duruyor mu? Evet, o zaman fark yok! Hepsi asker… Komik gelebilir ama aynen böyle… Askerlik anılarını yazan birçok üniversiteli, hatta titri olan akademisyenlerin yazılarını okuyun anlarsınız ne demek istediğimi. Son günlerde popüler olan İskender Pala’nın “İki Darbe Arasında” adlı kitabı buna en güzel örneklerden biridir. Asker için eşitlik vardır, ama üst rütbeli her zaman daha eşittir. Er ile kuvvet komutanları tam eşit değildir misal verecek olursak. Er işini kaytarsa ceza alır, azar yer üstüne bir de diskoya yollanır, ama hava kuvvetleri komutanı güneydoğuda bir karakola bomba yağarken kendine bağlı hava kuvvetlerini bir kenara bırakıp golf oynasa ceza almaz. Diskoya da gitmez tabi! Yani anlayacağınız askerin eşitlik anlayışı biraz farklıdır. O yüzden asker eşitlik isterse hemen sizin sivilde anladığınız eşitlikten bahsediyor sanmayın. Gelelim sivilde olup bu eşitliği savunanlara. Bu adamlara soruyorum; 20 yaşına kadar bir sebepten ötürü okumayıp askere giden ve 22 yaşında bu borcunu ödeyerek hayata başlayan ile 26 yaşına kadar kafa patlatıp tahsil gören, sonra mezun olunca bir ton aptal sınavla tekrardan kabuslara dalan ve tam iş bulacakken de 28 yaşında askere gitmesi gereken adam nasıl eşit oluyor? Bir kere biri askere 20 yaşında gidiyor diğer 28… 8 yıl geç gitmek için üniversite okunmayacağına göre; bu adam geri zekalı mı ki zorunlu gideceği yere tam hayatın tadını almaya başlayacakken gitsin? Ayrıca bu nasıl eşitliktir ki; biri ilkokulda, ortaokulda ya da lisede okulu terk edip serserilik yapacak, kız peşinde koşacak, orası senin burası benim gezecek veya okulu terk edip bir işe girip para kazanacak ailesine destek olacak diğeriyse 6 yaşından 26 yaşına kadar bir fiil okuyacak, ailesi yıllarca okutmak için binlerce lira harcayacak, üzülecek, gerilecek sonra tam meslek sahibi olacakken vatandaş askere gidecek,  sonra ikisi de aynı safta mıntıka temizleyecek! Ya yıllardır eleştirdiğimiz İran’da üniversiteyi bitirdikten sonra eğitimini devam ettirenler askerlikten muaf tutuluyor. Eşitlikten dem vuranların “eşitlik” anlayışını çok merak ediyorum. Acaba kızların niye askerlikten muaf tutulduğunu da açıklayabilirler mi? Eşitsek insan olarak onlarda eşit bize! İsrail’de kızlarda gidiyor askere… Hem de 30 ay! Adaletsizlik oluyor diyenlere de böylece cevap vermiş olduk bu arada.

Son olarak “terörle mücadelede motivasyon düşüyor” gerekçesine gelirsek eğer. Yaklaşık 25 yıldır sürekli bir tür gerilla savaşı yürüten PKK karşısında ordumuz bir türlü beklenen, özlenen başarıyı kazanamamıştır. Bu noktada USAK genel koordinatörü Sedat Laçiner’in çok güzel bir benzetmesi var: ” Balyozla sinek avlanmaz! Terör örgütü ordumuzun yanında sinek kadar kalıyor ama sinek hızlı, ordumuz yavaş. O yüzden bu sorun, bu ordu ile çözülemez.” Gerçekten çok önemli bir tespit. “Profesyonel askerliğe geçilmeli mi” tartışmalarını yapıldığı son günlerde, sınır boylarında yerleşik olarak görev yapan profesyonel askerlerin sayısının (uzman çavuşlar) 33 bin civarından, 20-30 bin ilaveyle 50-60 bin civarına çıkarılması öngörüyor. “Terörle mücadele motivasyon kaybı oluyor” gerekçesine girmeden önce sınır boylarında görev alan uzman çavuşlar hakkında medyaya yansıya birçok haberi hatırlayalım. Bu haberlerin çoğunda; uzman çavuşların 45 yaşında yaş haddinden zorunlu emekli edildiğini, özlük haklarının yetersiz olduğunu ve emekli olduktan sonra ciddi psikolojik sorunlar yaşadığını hatırlayalım. Yaşadıkların sıkıntılardan ötürü dernekleşen emekli uzman çavuşlar hakkında daha birçok sorun ve sıkıntıyı öğrenmek isteyenler; EMUZDER in web sitesini ziyaret edebilir. Terörle mücadele konusunda ölmeyi, yaralanmayı ya da psikolojik sorunlarla karşı karşıya kalmayı göze alan bu insanlar, düşünün ki ordumuzun terörle mücadeledeki en yetkin ve etkin grubu. Bir motivasyon kaybından bahsedeceksek önce uzman çavuşların sorunlarını ortadan kaldıracak yasal düzenlemeleri yapmalı, her şeyi göze alan bu askerlere özlük hakları verilmeli ve hak ettikleri ücretlerin ödenmelidir. Sonrasında terörle mücadele etsin diye sınır boylarına ve karakollara gönderilen, 1-2 ay eğitim almış ana kuzuları; terör olaylarının yaşandığı bölgelerin dışında görevlendirilmelidir. Allahın dağına neden yerleştirildiği bilinmeyen karakolların yerleri değiştirilmeli, gel bana saldır tipindeki mimarileri tekrardan gözden geçirilmelidir. Teröristi koyun sanan rütbeliler görevinden alınmalı, İHA’lardan alınan görüntülere itimat edilmeli, bölgeden gelen istihbaratlar kale alınmalıdır. Ve daha saymakla bitiremeyeceğimiz bir ton -meli – malı yapılmalıdır. Motivasyon bozan en büyük durum, silah arkadaşının, tertibinin şehit haberidir. Siz şehit haberlerini durduracak çalışmaları yaparsanız kimse kısa-uzun dönem arasında ki farka dikkat etmez, kimse bu ülkede paralı askerliğe karşı çıkmaz. Kimse evladının askerden kaçmasına göz yummaz. Kimse askere tek kelime söyletmez… vs vs

Sorunların çözümü için öncelikli adımları atması gereken mercilerin, terörle mücadele yaşanan zaafın “personel yetersizliğine, eşitsizliğe, motivasyon kaybına” bağlaması çok garip görünüyor. Umarım hükümetin bakış açısı bu noktada asker ile örtüşmez. Asker kendi penceresinden, sivil kendi penceresinden olaylara bakar ve ortak bir kararda anlaşabilirler. Temennimiz tek tip askerliğin tartışılması değil, terörün bitirilmesidir. Terörün bittiği bir ülkede kimse askerliğin süresini, şeklini tartışmaz.

Güzel günlerin ayak sesleri geliyor… Ama bekleyecek sabrımız ve zamanımızsa hızla tükeniyor…

 

… Bu makale ilginizi çektiyse…

Türkiye bölünür mü?

“Bebek katili! Vatan haini!…” PKK terörünü lanetliyoruz ama devlet eliyle işlenen suçlara karşı daha bir toleranslıyız.  “Kürtler ve Türkler kardeştir” diyenlerin kaçı “sen benim kardeşimsin”  demeyi biliyor Zaza, Sorani, Kurmanci dillerinde? Ülkemizin terör sorunu ne PKK ne de Kürt kimliğiyle sınırlanamayacak kadar dallandı, budaklandı. Bazı temel soruları yeniden masaya yatırmak gerekiyor: (*) Kürtler ne istiyor? (*)  İspanya ve Kanada etnik ayrılıkçılıkla nasıl mücadele etti? (*) PKK ile mücadelede ne gibi hatalar yapıldı? (*) İslâm ne kadar birleştirici olabilir? Töre cinayetlerinden Kuzey Irak’a terörle ilgili bir çok konuyu ele aldığımız 267 sayfalık bu kitabı ilginize sunuyoruz. Buradan indirin.

Trackback URL

  1. 98 Yorum

  2. Yazan:Tayfun Korkut Tarih: Eki 6, 2010 | Reply

    mühendis adamın postal parlattığını, çöp topladığını, sırf üniversite mezunu olduğu için wc temizlettirildiğini biliyorum. Askeriyede “poşet” olarak adlandırılan; uzun dönem askerlik yapan üniversitelilere gidin sorun bakalım acemi birliğinde neler yaptırılmıştır kendilerine? İnanın aklınıza gelmeyecek eziyet, angarya iş, gıcıklık yapılmıştır bir aylık sürede. Sanki öç alınacak varlıklar olarak bakılan bu adamların suçuysa; okumak, üniversiteden mezun olmak, ülkeye faydalı bir vatandaş olarak askere gelerek (üniversite okuması ve vatana faydalı olmasına karşılık) ayrıcalıklı sanılan bir zamanda askerlik yapmak. Bu mudur herkes askere giderken kafa patlatarak ders çalışmanın karşılığı? Bu mudur yıllarca babamızın boğazından kıstığı ile okumanın karşılığı? Bu mudur aileden ayrı, memleketten ayrı kalmanın, özlem çekmenin karşılığı? Hayatında adam yerine konmamış, sivilde yüzüne bakmayacağınız, egoları kabarık 25-35 yaşındaki rütbelilerden; dayak, küfür, hakaret, ceza yemek midir yıllarını verdiğimiz tahsilin karşılığı? Ukalalıkla suçlanmak, “çok bilmiş” olarak çağrılmak mıdır askerde üniversiteli olmak? Daha sayacağım binlerce hikaye, binlerce acı hatıra mıdır askerlikte üniversiteli olmak… Güldürmeyin beni… Siz üniversitelilerden daha fazla yararlanmayın bi zahmet…

    Kesinlikle boyle durum. Universite mezunu olmak bu ulkede cezalandiriliyor. Sanki biz ABD’deki universite mezunlari gibi “college party”ler yaparak, gezerek, eglenerek okuduk da bizi gozlerinde buyutuyorlar, kiskaniyorlar. Yatili okullarda, binbir zahmetle okuyan genclerine boyle muamele eden bir ordu olmaz olsun!

    Verdiginiz istatistiklere gelince, zorunlu askerlik oldugunu iddia ettiginiz ulkelerin bircogunda -or: Polonya, Norvec- bu ulkelerden olan arkadaslarimdan gayet iyi biliyorum ki, askere gitmek istemeyenler icin hep bir acik kapi var. Yani askerlik bu bahsedilen ulkelerin cogunda kagit uzerinde zorunluluk. Kimse bu ulkelerde “kacak asker” pesinde kosmaz. Ornegin, cok iyi bildigim Polonya’da, butun doktorlar 3-5 kurusa curuk raporu verirdi ve bu raporu alanlar hicbir kamu hizmetinden vs. kisitlanmazdi. Simdi Polonya’da zorunlu askerlik tamamen kalkti. Bu da guncel bir bilgidir. Bircok arkadasimin ailesinden hic kimse askere gitmemis Polonya’da. Ayrica, bu zorunlu askerlik uygulayan ulkelerin cogunda 27-28 yasindan sonra askerlikten muaf olunuyor. Yani “zorunlu askerlik” bu ulkelerde son derece gostermelik, temsili bir uygulama. Aynen Hollanda kralinin temsili bir kral olmasi, yetkilerinin olmamasi, Ingiltere kraliyet ailesinin de temsili olmasi gibi. Norvec’te de, Danimarka’da da 28 yasina kadar asip, yas haddinden askere gitmeyen adam coktur. Avrupa’da zorunlu askerligin bizimkisine en yakin bir sekilde SIKI olarak uygulandigi tek ulke Yunanistan’dir. Yunanistan haricinde hicbir Avrupa ulkesinde zorunlu askerlik yoktur denebilir. Yunanistanin da tarihine bakarsaniz bir cuntalar, darbeler ulkesidir. Ne tesaduf!

    Dogumuzdaki ulkelere gelecek olursak, Iran’da zorunlu askerlikle ilgili bir suru kolaylik saglanmaktadir. Ornegin, yardima ihtiyaci olan yakinlarina bakmak, aile gecindirmek durumunda olanlara yakinlarinin yaninda, ikamet adreslerine en yakin yerde askerlik yapma imkani taninmaktadir. Aksam saat 5’te evine gidebilmekte, hafta sonlarini evinde pijamalariyla gecirebilmektedir. Yine Iran’da askerlik Turkiye’dekine gore cok daha rahattir. Her sabah saat 5’te o sogukta tras olma zorunlulugu yoktur. Kilik-kiyafet yonetmeligi cok SIKI degildir. Teknolojiden yararlanir Iran ordusu. Karakollari bizimkisi gibi dort bir yandan acik, acik hedef gibi degil, dort bir yani surlarla orulu kaleler gibidir. Devriye yuruyerek degil, son model arazi araclariyla atilir. Nobetci diye birsey yoktur. Kameralarla izlenir, uzaktan kumandali makinelilerle teroristlere, kacakcilara mudahale edilir. Bir de Iran’da zorunlu askerlikten bahsederken, Iran’in karsisindaki ABD ve Israil gibi tehditlerin buyukluguyle Turkiye’nin karsi karsiya oldugu PKK terorunun buyuklugunu kiyaslayalim. Turkiye NATO uyesi, BM uyesi, uluslararasi bircok guvenlik orgutune uye. Buna ragmen, bu kadar guvenlik paranoyasi var bu ulkede. Demek, Iran gibi bir durumda olsak, toplu seferberlik ilan edelim diyecek bizim paranoyak 1920 model zinhiyetli milliyetcilerimiz. Ha unutmadan, Iran’da askerlere hayatlarini devam ettirebilecekleri duzeyde maas verilir. Angaryacilik yoktur Iran ordusunda.

    Turkiye’yi kiyaslayip da “oh buna sukur” diyebilecegimiz belki bir tek Misir var. Ama orada da en azindan universite mezunlarindan kendi alanlarinda faydalaniliyor. Misir’in bir Ingiliz kolonisi oldugunu da hatirlatmakta fayda var.

    Dunyanin en rezil, askerine en kotu davranan ordusuna sahip oldugumuz icin utaniyorum, hicap duyuyorum. Bu ordunun derhal lagvedilmesi, yeniden orgutlenmesi, tekonoloji odakli bir ordu tarafindan korunmamiz gerektigine inaniyorum.

  3. Yazan:Tayfun Korkut Tarih: Eki 6, 2010 | Reply

    Dusman ordusu gelse, isgal etse bu ulkeyi, bizi de esir alsa, bu kadar kotu muamele edemezdi. En azindan atarlardi bir zindana, yemegimiz ayagimiza gelirdi, otururduk aksama kadar. (Ey sovenist, militarist arkadasim, bu yazdigimdaki ironiyi goremeyip, “dusman isgalinde olmayi tercih ederdi, dahili bedhah” gibi yaftalamalarda bulunacaksan sana Allah akil fikir versin en acilinden diyorum)

    Bana dusmanimin yapamayacagi eziyeti yapan ordumdan utaniyorum!

  4. Yazan:MY Tarih: Eki 6, 2010 | Reply

    walla kardesi, akrabasi veya kendisi askere gidecek olanlar kipirdasin biraz, hakkinizi arayin yaw, bakin COCUKLAR ICIN ADALET CAGIRICILARI 5-6 bin kisi toplandilar, ne güzel isler basardilar

  5. Yazan:Tayfun Korkut Tarih: Eki 7, 2010 | Reply

    @ MY,

    Nerede toplanabiliriz, somut olarak neler yapabiliriz? Nereye ne dilekcesi yazabiliriz? AIHM’ne gitsek bir sonuc alabilir miyiz? Allah askina bir fikri, onerisi olan varsa lutfen paylassin. Bu zorunlu askerlik yuzunden cok ciddi toplumsal infialler kapida bekliyor. Askerden donen hemen hemen herkesin “su adami sivilde bir yakalayim, gebertecem” dedigi birisi var. Mesele kisilerde degil, sistemde. Boyle gelmis, ama artik boyle gitmemeli! Hukumet neden artik yumrugunu masaya vuramiyor da daha hala Isik Kosaner’i konusturuyorlar? Isik Kosaner kendini ne zannediyor da onbinlerce universite mezununun kaderiyle oynama hakkini kendinde goruyor? Nerede o Ergenekon sanigi emekli generalleri tutuklatan sivil irade? Tehlikenin farkinda degiller mi? Bir tek benim ve cevremdeki insanlarin askerlik yaptigi kislalarda mi bunlar yasandi? Ben, akrabalarim, esim, dostum haric herkes rahat sartlarda mi askerlik yapti? Askerlik boyle birseyse ben kardesimin, colugumun cocugumun askere gitmesini istemiyorum! Cocugumun akil sagligini ve vucut butunlugunu korumak icin yurtdisina gondermek zorunda miyim ben? Kendi devletim, bana, kendi insanina bu eziyetleri nasil reva gorur? Dusman isgalinde olsak bu kadar eziyet cekmezdik.

    Bir ulkenin nufusunun yarisini olusturan erkekler omrunun ciddi bir kesimini olusturan bir sure boyunca, hicbir suc islememis olmasina ragmen, sirf T.C. vatandasi olmasindan dolayi 6 ayla 1.5 yil arasi degisen iskenceli yari acik hapis cezasi cekiyorlar. Bu kadar buyuk bir problem neden hep hasir alti edildi? Bu anormallik, bu haksizlik bugune kadar kimsenin gozune carpmadi mi? “Her Turk asker dogar” sozleriyle nasil da uyutup, emeklerini somurmusler bu milletin! Yazik!

    Bu konuda bir toplumsal duyarlilik olusturmak ve hukumet yetkililerinin derhal bir adim atmasi icin her turlu girisime katkida bulunmaya haziriz.

  6. Yazan:MY Tarih: Eki 7, 2010 | Reply

    Selam Tayfun,

    itidal ve hukuka saygi en basta. Yasalar çarpuk çurpuk olsa da yasadir. Su an uygulanan bu. AKP ve hatta bütün parti, dernek, sendika bürolarina sürekli mektup, faks, mail yollamak, randevu istemek, oturup konusmak ve bu sitedeki tartismalari aktarmak lazim.

    onlarin da bir zamana ihtiyaci olacak bütün bunlari sindirmek içiin. Ama gelecek seçimlere kadar konuyu gündemde tutun. Gazete, tv ne varsa uyarin, UYANDIRIN.

    yavas ama kararli ve herkese saygili adimlarla olur bu isler.

  7. Yazan:Tayfun Korkut Tarih: Eki 7, 2010 | Reply

    Mehmet Bey,

    Soylediklerinizi yaptim ve bazi arkadaslarimin da yapmalarini tavsiye ettim. Bircok e-mail gonderdik. Sn. Mehmet Ali Sahin’in oglu da asker, hem de doguda. Ben hukumetimizin bu yasananlara duyarsiz kalabilecegini sanmiyorum ve askerlik suresini kademeli olarak dusurecek ve bas belasi devrecilik sistemini engelleyecek ve profesyonel askerlige gecisi hizlandiracak duzenlemeleri ivedilikle meclisten gecirecegine inaniyorum. Yalnizca randevu talebim reddedildi. Sanirim bireysel randevu talepleri pek kale alinmiyor. MHP’den umudum yok, ancak CHP ve BDP ile de bu konuda iletisime gecilirse, bu partilere oy veren kesimlerden destek alinabilecegine, bu partilerde zorunlu askerligin kalkmasini isteyen milletvekillerinin cogunlukta olduguna inaniyorum.

    Tavsiyeleriniz icin tesekkurler

  8. Yazan:poşet Tarih: Eki 7, 2010 | Reply

    bütün bunlar 4.5 ay askerlik için mi? 4 buçuk ay nedir. bu ülkede ünv mezunlarının yüzde 80ini birkaç yıl işsiz geziyor zaten. zorunlu askerliğin asıl trajedisi uzun dönem askerler için. ben de kısa dönem yaptım. bana da poşet diye takılırlardı. kısa dönem olduğum için acemiyi bitirir bitirmez çavuş çıkarıldım. ofis işlerine direkt bizi alırlardı. çapraz denen nöbetlere çıkmazdık. ofiste olduğumuz için nöbetleri biz yazardık. tek tokat yemedim. dövülen tek bir kısa dönem görmedim ve duymadım. astsubaylar yedek subay statümüzden dolayı tırsarlardı. ama uzun dönemlere şiddet ve küfürle muamele edildiğine birkaç kez şahit oldum.

    evet, acemide tuvalet temizledim, koridor paspasladım. neden gocunayım. ben yatacağım da yerime ortaokuldan terk tokatlı süleyman mı hizmet edecek? kışlada her işi asker yapar. kıytırık bir lisans diplomasına çok önem atfediliyor bu ülkede. zorunlu askerliğe karşıyım. ama bunun mağduru olduğumu söylemeye hakkım yok.

  9. Yazan:MY Tarih: Eki 7, 2010 | Reply

    Eyv. Tayfun Bey,

    Türkiye degisiyor, degisecek, daha güzel, daha yasanasi bir ülke olacak. ALLAH korusun bir gün vatan için ölmemiz gerekirse ölürüz, kimse zorunlu askerlige karsi çikanlari korkaklikla suçlamasin. Zaten baris zamani kabadayilik yapanlardan korkarim, savas meydaninda belki de ilk korkup kaçacak olanlar bügün VATAAAAN, MiLLEEEEET diyen, kan siyaseti, siddet siyaseti yapanlardir.

    Evet, zorunlu askerlik bir hatadir ama bu hataya karsi mücadele ederken hukukun çerçevesinde kalmak gerek. Zaten bir makale ile, bir kitap ile dünyayi kurtarmayi ummak ne büyük kibirdir.

    Türkiye’nin insanlari daha güzel bir Türkiye’nin mümkün olduguna inanmali öncelikle. Halka RAGMEN halka iyilik yapilmaz. Ikna etmek lazim. Ama ikna olmaya da hazir olmak lazim. iletisim, karsilikli anlayis ve hemhal olmak, empati kurmak,… Bu da zaman ister 🙂

  10. Yazan:Tayfun Korkut Tarih: Eki 7, 2010 | Reply

    @ poset,

    Ne mutlu size, acemiliginiz biter bitmez ofise girmissiniz ve sanirim gittiginiz yerde devrecilik yokmus.

    Teskereden bir gun once dahi capraz nobet bekleyen “poset”ler bilirim ben. Mesele rahat askerlik yapmak ya da yapmamaktan cok ote. “4.5 ay nedir ki?” mi? Ben sizi emrimde 4.5 ay calistirayim bedavadan? Sorgu yok, sual yok, mantik yok. Olur mu? 4.5 ay sizin icin pek bir anlam ifade etmeyebilir ancak, kredi borcu olan, ozel sektorde rekabetci bir ortamda calisan, kendi isini yapan, aile gecindirme sorumlulugu tasiyan ve islerini emanet edebilecegi birisi olmayan birisi icin oldukca uzun bir sure olabilir. Bu sure icinde 1 yildir bekledigi kurum sinavi yapilabilir ve bunu kacirabilir. Ayrica, benim bildigim kadariyla 4.5 aylik bir askerlik suresi yok. 5.5 ay olmasin o? Yanlissam lutfen duzeltin. En gicik kaptigim savunma da “uzun donemlerin haline bakip halinize sukredin” denmesidir. O halde, askerlik 2 yila da ciksa Misir’da 3 yil askerlik yapanlarin haline bakip sukretmemiz mi gerekiyor? 7 yil askerlik yapan dedemin babasina bakarak da 15 ay askerlik yapanlarin sukretmesi mi gerekiyor? Bu kadar sulandirmasaydiniz meseleyi keske. Siz rahat askerlik yapmissiniz diye butun ulkedeki “poset”leri bu genellemeye katmasaydiniz keske. Velev ki, bize orada cok iyi davraniyorlar, kus sutuyle besliyorlar. Istemiyorum kardesim! Zorla guzellik olur mu? Kendi hayatimla ilgili kararlari kendim alma hakkim yok mu?

  11. Yazan:poset Tarih: Eki 7, 2010 | Reply

    pardon net süre 5 ay 5 günmüş. uzun dönem de 15 ay yani 460 günmüş. meseleyi sulandırmıyorum. asıl sizin bazı ifadeleriniz son derece fevri. “Allah aşkına yetişin!” “keşke düşman ordusu olsaydı zindan da yer içer yatardık!” gibi ifadelerinizi gülümseyerek okudum. uzun dönem askerler gerçekten zorlu bir askerlik yaparlar. askerliğin en zor, kötü şartlarına onlar maruz bırakılırlar. aile-iş kuran arkadaşlar neden askerliklerini yaptıktan sonra kurmuyorlar acaba? uzun dönemler kısa dönemlerin 3 katı süre askerlik yaparken, insanların çıkıp da “ben üniversite okudum tuvalet mi temizleyeceğim” şeklinde konuşmaları benim adalet anlayışıma ters. uzun dönemler de kısa dönemlere gıcık olmakta haklılar. konuyla ilgili başlıklarda bu kibirli, insanlara tepeden bakan anlayışla yapılan yorumlara ben bile sinir oluyorum. maalesef yorumların çoğunda böyle serzenişler var. üniversite okuduysanız onlar için okumadınız. daha önce de söylediğim gibi ben zaten zorunlu askerliğe karşıyım. insanların farklı farklı süre ve koşullarda askerlik yaptırılması ise kelimenin tam anlamıyla bir rezalet, adaletsizliğin daniskası. son olarak ben de size itidal tavsiye ediyorum.

  12. Yazan:Tayfun Korkut Tarih: Eki 7, 2010 | Reply

    @ poset,

    Itidalin de bir siniri var. En yakininiz, sevdiginiz insan askerdeyken sizi arayip, yukarida saydigim durumlardan sikayet ederse, askerden arayip bitmis bir sesle “ya ben birini bogazliycam, ya da birisi beni bogazliycak bu gidisle, sinir hastasi olmak uzereyim burada” dese kendinize itidal mi tavsiye ederdiniz? Ne yapardiniz?

  13. Yazan:Hakan Hekimhanli Tarih: Eki 8, 2010 | Reply

    @Poşet

    Kurşun kalem de, tükenmez kalem de kalemdir. İkiside yazar. aralarında ki farksa; kurşun kalem ucuzdur, tükenmez kalem pahalı. Kurşun kalemle iki sayfa yazarsınız ucu biter. Yani tek başına iş görmez yanına bir de “açacak” ister. Açacakta yetmez açarken çıkan atığı atmaya çöp ister, o da yetmez ucu kırılmasın diye muhafaza edilmek ister. Tükenmez kalemse ne açacak ister, ne iki sayfa yazınca tükenir. Tuşuna basınca kendini muhafaza eder. İkiside yazar dışardan bakarsak. Ama kurşun kalemin yazdığını silgi siler, tükenmez kaleminkini ise silmez. Kurşun kalemi kullanan yazarken dikkat etmeyebilir, tükenmez kalemi kullanansa hata yapmamak için dikkatlidir. En kral kurşun kalem 1 lirayken en dandik tükenmez kalem 1 liradır. Velhasıl şunu demek istiyorum ki insanlar kurşun kalem, tükenmez kalem, dolma kalem gibilerdir. Kurşun kalemin kendine has kullanımı, tükenmezin kendine has kullanımı vardır. Tükenmez kalemle sınava girilmez, kurşun kalemle imza atılmaz. Tükenmez kalem eğitiminli insan, kurşun kalemse eğitimsiz insan gibidir. Eğitimsiz insanlara da ihtiyaç vardır eğitimlilere de ama ikisi arasında farklar ortadadır. O yüzden üniversite mezunu olan insanla olmayan arasında da fark vardır.

    Askerliğinizi rahat yapmışsınız anlaşılan. Ama benim babam anıtkabirin önünde put gibi durdu bir askerlik boyunca. Akşama kadar put gibi durun bir gün anlarsınız çekilen eziyeti. Ayrıca askeri törende hapşurduğu içinde küfür ve tokat yemiştir. Adaletten bahsetmişsiniz, merak ediyorum hangi adalatten bahsediyorsunuz siz! Hakkari’nin dağındaki sınırda üşüyerek, korku içinde 15 ay askerlik yapanla, İzmir Foça’da askeri lojmanlarda 15 ay garsonluk yaparak askerlik yapan adamların ikiside askerliği eşit ve adaletli midir? Askerlik adaletin en sonra görüldüğü yerdir bu ülkede! Adalet olsa sınırdaki 6 ay, lojmandaki 12 yapardı. Adalet olsa sınırdaki paralı, lojmandaki ücretsiz yapardı! Askerlikteki wc temizleme, getir götür işleri, gazel toplama, komutanın karısına alış verişte yardımcı olmak gibi bir ton angarya iş için kimse evladını yetiştirmiyor, kimse çocuğunu okutmuyor. Siz wc temizlemekten gocunmuyor olabilirsiniz ben gocunurum. Okumakla alakası yok bu davranışın. Ayrıca niye asker temizlerki wc’yi. Alırsın temizlikçi temizler. Adı askerlik olan süreçte ne öğreniyorki? Yani sizi anlamak için askerliği paşa yeğeni olarak yapmak lazım! Benim abimde paşa yeğenin arkadaşı olarak askerlik yaptı. Anlatsın küfredersiniz. Ne bir gün nöbet tutmuş nede azar işitmiştir. Yağmur yağdığında kantinle yatakhane arasındaki 500 m yürümesinler diye askeri otobüslerle yemekhane taşındıklarını mı anlatayım yoksa dışardan söyledikleri 60 adet kebabı içeriye kapıdan alırken gören üst rütbelinin kendine ” Bu ne lan! Sen neyine güveniyon asker?” dedikten sonra cevaben ” dayıma” diyerek arkadaşının paşa olan dayısının ismini verdikten sonra rütbelinin ” oğlum yanlış anladın ben size dokunur diye korkuyorum, dışardaki ürün ne olur ne olmaz, asker vereyim de sana yardımcı olsun” tarzı hikayelerini mi anlatayım. Sarıkamışta askerlik yapan diğer abimin 3 çocuğu ile çileye dönen askerliğini mi?

    Bu ülkede böyle bir çağda, kimse hayatının en verimli çağlarını vatan borcu adı altında kendisine sorulmadan, danışılmadan harcatmak zorunda olmamalı. İlla insanlara askeri eğitim verecekseniz Avrupada birçok ülkede yapıldığı gibi insanlara hayatlarnın farklı hayatlarını aksatmayacak şekilde eğitimler verirsin. Okullarda milli güvenlik dersleri gibi temel askeri bilgiler verirsin. İlerleyen yaşta silah, mühümmat, taktik, vs. eğitimi vererek askeri eğitimini tamamlamış olursun. Amaç askeri eğitim vermekse çözüm çokta amaç askeri eğitim vermekmi yoksa hizaya getirmek mi? Bunuda tartışmak lazım! Yani neresinden tutsanız elinizde kalır bu ülkede askerlik!

  14. Yazan:poset Tarih: Eki 8, 2010 | Reply

    bu kadar agresyon fazla. galiba devam edemeyeceğiz. size tavsiyem önce karşınızdakinin ne yazdığını dikkatli okuyun.(bu kadarı için ünv. diploması gerekmiyor)

    a)zorunlu askerlik fikrine KARŞIYIM.

    b)zorunlu askerlik varsa insanlar olabildiğince EŞİT zaman ve koşullarda yapmalıdır. bir kişi salt bir ünv diploması sayesinde 5 ay, diğeri 15 ay yapmamalıdır.

    c)insanlar kalemlere benzemez. askerlik de yazı yazmak değildir. hele de 30 yıldır süren savaş koşullarında o 5 ay ile 15 ay arasında kocaman bir İNSAN HAYATI vardır.. “tükenmez kalem şöyle değerlidir, kurşun kalem haddini bilecek” mantığıyla insanlar canından oluyor yıllardır. “üniversite mezunu olanla olmayan arasında fark vardır” Evet, doğru, ama söz konusu olan bir savaşta cepheye sürülmekse HAYIR YOKTUR. her canın değeri aynıdır. benim de tepkim buna.

    d)bizim askerlik sistemimizde adalet OLMADIĞINI ve bunun bir REZALET olduğunu zaten BEN söylüyorum. “adaletten bahsetmişsiniz, bu nasıl adalet!” diye bana nutuk çekmeniz yersiz olmuş. Sistem her açıdan çürüktür.

  15. Yazan:Tayfun Korkut Tarih: Eki 8, 2010 | Reply

    @ Hakan Hekimhanli,

    Soylediklerinize katiliyorum. Poset nickli yorumcunun yukaridan torpilli askerlik yaptigina, onun icin bu kadar rahat bir sekilde zorunlu askerligi savunduguna inaniyorum. 400 kisilik acemi birligimizden 4-5 tane boyle cikmisti, biliyorum onlari. Ceplerinde cep telefonu, komutanlara “merhaba” diye selam veren, VIP cocuklariydi bunlar.

    @ Mehmet Yilmaz,

    Yasalar çarpuk çurpuk olsa da yasadir. Su an uygulanan bu.

    demissiniz. Devrecilik yasal mi? Ama var. Vergi kacirmak yasal mi? Ama var. Kacakcilik yasal mi? Ama var. (doguda askerlik yapanlar iyi bilir) Avrupa’nin bircok ulkesinde askerlik kagit uzerinde zorunlu. Ama, hemen hemen hepsinde bilerek ya da bilmeyerek bazi kanun bosluklari birakilmis ve istemeyen askere gitmiyor. Bazi ulkelerde ise, herkes bildigi halde doktorlar curuk raporu veriyor, kimse de bununla ilgili birsey yapmiyor. Turkiye’de de torpilliler curuk raporu almiyor mu? Yasalara saygiliyiz ama yasalar neden sadece arkasi kuvvetli olmayan sade vatandasa isliyor?

    Bir yorumunuzda “efendim, cocuklarinizi askere gondermeyin” dediginizi hatirliyorum. Bunu hangi yasaya ya da kanun ya da hukuk bosluguna dayandirabiliriz peki?

  16. Yazan:MY Tarih: Eki 8, 2010 | Reply

    Tayfun Bey haklisiniz,

    ancak galeyana gelip kirip dökmeden de yasalari “çignemenin” yollari vardir 🙂

    Sivil direnis, pasif direnis hareketleri böyledir. Türkiye olarak ögreniyoruz yavas yavas.

    Türkiye yine de ZOR bir ülke, yasalarin degistirilmesi gerektigini söylemek bile yasa disi olabiliyor. Bkz. Askerlikten sogutma suçu(!)

    Askerlik meselesinin de ötesinde memleketimizin yasalari ve yazili olMAyan kanunlari ile vicdanimiz arasinda bir çatlak hatta KOCA BiR YARIK var. Bu çatlak her ülkede ince/kalin bir sekilde var olabilir ama bizdeki hâli TAM BiR UçURUM.

    yine de itidal diyorum. Kul hakkini savunmak için kul hakki çignemek ABD’nin yaptigi gibi “baris için savasmaya” benzeyecektir 🙂

    itidal, metanet, dirayet ve sabir. Ama kararlilikla çarpikliklari söylemeye devam edecegiz tabi.

    ANGARYA askerlige çcuklarimizi (ARTIK) gönderMEmek için fikrî ve vicdanî bir toplumsal zemin olusturmak zorundayiz. Muhtaç oldugunuz bilgiler damarlarinizdaki asil kanda degil ama internette mevcuttur.

    Meselâ bBu kitabi okudunuz mu?

    http://www.derindusunce.org/2010/09/23/endoktrinasyon-ve-turkiyede-toplum-muhendisligi-serdar-kaya/

    endoktrinasyon

  17. Yazan:Tayfun Korkut Tarih: Eki 8, 2010 | Reply

    @ MY,

    En kisa zamanda okuyacagim insallah.

  18. Yazan:MY Tarih: Eki 8, 2010 | Reply

    az önce bir duyuru girdik,
    bu toplantiya katilin, hatta Derin Düsünce’den selam söyleyin, yeni anayasaya söyle bir madde konsun, bunu da toplantinin ortak bildirisine ekleyin:

    ASKERLiK:

    Kimse askerlik yapmaya mecbur edilemez. Devlet savunma için ihtiyaç duydugu hizmetleri parasini ödeyerek SATIN ALMAK ZORUNDADIR.

    Giderken yaninizda asagidaki makalelerden 40-50 kopya fotokopi de götürebilirsiniz. Organizatörlerden müsade alarak katilanlara verebilirsiniz meselâ. Böylece ZORUNLU ASKERLiK meselesindeki argümanlarimizi daha iyi anlatmis olursunuz:

    http://www.derindusunce.org/2010/10/06/mantigin-bittigi-yer-tek-tip-askerlik/

    http://www.derindusunce.org/2010/09/30/zorunlu-askerlik-kaldirilsin/

    http://www.derindusunce.org/2010/09/03/ulusal-bir-angarya-zorunlu-askerlik/

    http://www.derindusunce.org/2010/08/05/zorunlu-askerlik-mi-kurbanlik-koyunluk-mu/

    http://www.derindusunce.org/2010/07/30/zorunlu-askerlik-kolelikten-farksizdir%e2%80%a6/

    http://www.derindusunce.org/2010/05/30/musaade-var-mi-vicdani-ret-hakkimi-kullanacagim/

    http://www.derindusunce.org/2010/03/09/yalanlarla-kandirildik-kurt-kardeslerimizi-hedef-aldik/

    http://www.derindusunce.org/2010/02/10/devlet-insanlari-zorla-savastirabilir-mi/

    http://www.derindusunce.org/2010/02/01/oglunuzu-yolladiginiz-yerin-%e2%80%9cpeygamber-ocagi%e2%80%9d-oldugundan-emin-misiniz/

    http://www.derindusunce.org/2010/01/15/dikkat-kitap-zorunlu-askerlik-gerekli-mi/

    http://www.derindusunce.org/2010/01/12/zorunlu-askerlik-gerekli-mi/

    http://www.derindusunce.org/2009/12/04/zorunlu-askerlik-ulkemizin-yavas-intihari/

    http://www.derindusunce.org/2009/03/19/zorunlu-askerlik-kalkarsa/

  19. Yazan:Jan_Tegmen Tarih: Eki 8, 2010 | Reply

    Tek tip askerlik eleştirilirken dikkat edilirse maksatlı bir şekilde tümden +retçilik+ temasının işlendiğini görmemek için insanın askerlikten anlamaması lazım. Hadi diyelim anlamıyorsunuz… O nalde “derin” sitenin “derin” düşünürleri maksatlı yazıları lütfen yayınlamayın, komik duruma düşüyorsunuz. ordudan korkmayın, askerlik iyidir…

  20. Yazan:Tayfun Korkut Tarih: Eki 8, 2010 | Reply

    @ MY,

    Bu Pazar kismini gorup gidemeyecegim icin uzulmustum, ama her pazar kismini gorunce sevindim. Gitmeye calisacagim.

    Aklima geldikce geliyor. Bir de su askeriyede odenen “maas” meselesi var. Acaba kacimiz biliyordur bilmiyorum ama aslinda doguda askerlik yapanlarin maasi net 800 liradir. Ancak, bundan cesitli bahanelerle kesintiler yapilir ve geriye 170-180 lira gibi bir aylik kalir. Hatta utanmadan bunu da astsubaylar, uzman cavuslar, ust devreler sudan bahanelerle keserler, komutanlar yerler. Rusvet vardir. Nobette uyurken yakalanmistim, 1 kofte 1 ayrana baglamak zorunda kalmistim. Aksi takdirde tutanak yazacagini soylemisti bana komutan.

    Neyse, nasil kesiliyor bu maaslar? Bedava bildigimiz bircok seyin aslinda bir bedeli varmis. O begenmedigimiz demir bardaklardan ictigimiz, sekerini baskalarinin ayarladigi caydan tutun da, 100 kisilik kogusta horlama seslerinin, ayak ve sigara dumani kokusunun icinde uyumaya calistigimiz yatagin, kendi yaptigimiz mintika temizligi hizmetinin, ust devreciler, torpilliler yuzundden kullanAmadigimiz duslarin, camasir makinesinin ucretleri de eksiksiz kesiliyor. 800 liradan geriye kala kala 130 lira gibi birsey kaliyor. Nerede o hukumet verimsiz Tekel iscilerinin sozlesmelerini degistirdi diye ortaligi birbirine katan, “seslerini dunyaya duyuran” sendikalar? Insan emeginin somurusu degil mi bu?

    Bana versinler 800 lirami, ben kendime kalacak yer de bulurum, yemegimi de yerim. Hem tonlarca yemek de ziyan olmaz boylece. Bunu soyleyince de soyle bir gerekce one suruyorlar. “Askerin kisladan cikmasi guvenligimizi tehlikeye atar, disari bilgi sizdirilabilir.” Bu kadar komik olunabilir mi? Iceride catir catir cep telefonlariyla konusanlar, carsi izninde kislanin krokisini disariya verenler var. Rutbeliler icinde bile! Kendi askerine karsi kendini koruyan bir ordudan bahsediyoruz. Kendi milletini kendine potansiyel dusman olarak goruyor. Olayin vehameti sanildigindan cok daha kotu.

    Begenmedigimiz, “baskici” Iran’da dahi aksamlari ve hafta sonlari askerler istedigi yerde kaliyor, sabah 8-aksam 5 calisiyor, emeginin karsiligini maas olarak aliyor. Ustelik Iran’in cok gercekci gerekceleri var bunun icin. Tepesinde ABD gibi buyuk bir tehdit var Iran’in.

    Bizde gece yatana kadar angarya is. Hem de kanunen yapilmasi gereken isler degil. Ust devrelerin isleri baslarindan savmasindan dolayi alt devrelere itelenen isler.

    Bir insanin bir gunde verimli calisabilecegi saat sayisi 8’dir. Gunun geriye kalani dinlenmeyle gecirilmelidir. Aksi takdirde, bu insanlar asabilesir, gideremedikleri dinlenme ihtiyaclari yuzunden davranis bozukluklari gosterir. Bunu ben soylemiyorum, bilim soyluyor. Yillarca suren arastirmalarin sonuclaridir bunlar. Askerde sabah 5’ten, gece 10’a kadar en eziyetli islerde kisa donem, uzun donem ayirt etmeden (ayirt edilmesini, uzun donemin ezilmesini savunmuyorum; savundugum hic kimsenin bu eziyeti gormemesi, insanca yasama konusunda esitlenmek) nefes almaksizin baslarinda hicbir rutbesi, yetkisi olmayan bir ust devre tarafindan zorla calistiriliyor yeniler. Bu alt devre kalma durumu kisa donemlerde 2-3 ayi bulabilirken, uzun donemlerde 6 ayi bulabiliyor. Yani, ust devre gidene kadar ezilmek zorundasin. Nerede o “cesur” sendikalarimiz? Hukumete diklenirken yasadiklari o “otoriteye baskaldiri” ruhu TSK’ya gelince niye yok? Yoksa, orduyu “goreve” cagiranlar da mi bu sahtekarlardi?

    Ben, bu ulkede hala dogru duzgun calisan, siyasi hesaplar pesinde degil, emekcinin yaninda olan sendikalar olduguna inaniyorum ve sendikalarimizdan da bu konuda hassasiyet gostermelerini bekliyorum. Bu konuda cesitli sendikalara e-mailler gonderdik. TSK’nin emek somurusuyle ilgili bir hassasiyet olusur insallah zamanla.

    Saygilar

  21. Yazan:MY Tarih: Eki 8, 2010 | Reply

    Yaw Sayin Jan Tegmen,

    redçilik kötü bir sey mi? Adam “ben savasmak istemiyorum” diyorsa zaten savasta bir isinize yaramaz ki. Bunu neden görmüyor insanlar?

    Savasmak istemeyen mesela askerlik süresi boyunca agaç dikebilir, okuma yazma kursu verebilir. Memlekete faydali bir is yapilir. Subaylarin karilarinin saçlarina röfle yapmaktan iyidir degil mi?

  22. Yazan:Hakan Hekimhanlı Tarih: Eki 8, 2010 | Reply

    @poşet

    Nutuk çekmek haddimi değil, amacımda nutuk çekmek değil zaten. Burada sakin birşekilde tartışıyoruz. Bağıran çağıran da yok:) Bana cevaben yazdığınız 3 maddenin 2. ve 3. maddesini bir kere okuyun. Herkesin eşit askerlik yapmasından bahsetmişsiniz, sonra da “mesele cephede savaşmaksa herkes aynı koşullarda olmalı” demişsiniz. Sonrasında da “sistem çürük, adalet zaten yok” diyorum demişsiniz. Yani benim yorumumda size sorduğum soruyu cevaplandırsaydınız bana bu çıkışı yapmazdınız herhalde! Türkiye söylediğiniz gibi 30 yıldır ne üdüğü belirsiz bir hal alan bir çatışmanın içinde. Hal böyleyken askerliğin eşit veya adaletli olması mümkün olmuyor malesef. Çünkü ülkenin batısı ile doğusu arasındaki askerlikte fark var! O yüzden yapılan eşit sürelerdeki askerlikler şeklen eşit görünsede değillerdir. Bu yüzden eşitlik çağrısında bulunmak yersiz olur. Bir önceki yorumumda da belirtmiştim yine söylüyorum doğuda askerlik yapan 6 ay, batıda yapan 12 ay yaparsa ancak adalet olur. Yada doğuda yapan askere 1000 TL, batıda yapan ücretsiz yaparsa ancak bir nebze adalet olabilir. Yani siz okumuşla okumamış arasındaki süreden bahsediyorsunuz ama okuyanlar arasındaki askerlik de kendi içinde adaletsiz, okumayanlar arasındaki askerlikte kendi içinde adaletsiz. Haliyle ikisi arasındaki durumda adaletsiz oluyor. Sorun sizinde dediğiniz gibi sistemde.

    Yazımın son paragrafındaki duruma odaklı bir yazı yazdım açıkçası. Yani bu ülkede terör sorunu olmasa siz bana eşitlikten, adaletten bahsetmezdiniz belkide. Bu sorun olmasa zaten askerlikte bu kadar uzun ve meşakatli de olmazdı. Birileri çıkıp vatan millet sakarya edebiyatı yapmazdı!Tartışılması gereken konu açıkcası öncelikli olarak askeri sistemin kendisidir.

    Son olarak kalem örneği bir benzetmedir. İnsanların kaleme benzer. Sizin benzetmeye nereden baktığınıza bağlı. Benim anlatmak istediğim iki temel konu var bu benzetmede.

    -Okuyanla okumuyana bir olmaz ama ikisine de ihtiyaç vardır.
    -Herkes kendi uzmanlaştığı alanda çalışacak.

    Yorumdada söyledim, angarya işler ne bizim, ne de diğer okumayan ana kuzularının işi değil! O yüzden benim yorumumdaki herkes kendi uzmanlaştığı işte çalışacaktan kastım okumayanlar wc temizlesin biz kendi işimize bakalım değil! Vasıfsız olan yapacağı iş tanımıda bulunur, vasıflı olanın iş tanımıda. Ama bu tanımlar askerlikle alakalı olmalıdır. Böyle olsa zaten kısalar uzunlara imrenmez veya gıcık olmaz!

  23. Yazan:Tayfun Korkut Tarih: Eki 8, 2010 | Reply

    @ Jan Tegmen,

    ordudan korkmayın, askerlik iyidir…

    Zorunlu askerligin bir tane iyi yonunu soyler misiniz? Bir tane sadece!

    Siz mesleginizi sevebilirsiniz, profesyonel askersiniz sonucta, iyi de maasiniz ve sartlariniz var. Sizin icin iyi olabilir. Ama, askerlik yapmak icin kendi sevdigi isi 6 ay ya da 15 ayligina birakmak zorunda olan bir kisi icin iyi degil. Bunu anlayan bir ustegmenim vardi. “Arkadaslar sizin burada bulunmanizin ne size, ne bana, ne de ordumuza en ufak bir faydasi yok, bilakis cok zarari var. Ama sistem boyle, yapabilecegimiz birsey yok. Tam 1 yilda bir asker isimize yarayacak kivama geliyor, kisa donemler daha bu kivama gelmeden gidiyor, bize yuk ve masraf olmaktan baska hicbir ise yaramiyorlar, uzun donemlerden de bir 3 ay verim alabiliyoruz ancak” derdi bize egitimlerde.

    Orduda fazla yukselememenizi, terfi edememenizi can-i gonulden temenni ederim. Insallah Tegmen kalirsiniz ya da ordudan atilirsiniz da yerinize akli basinda rutbelilerimiz yukselir, TSK’da karar alici mevkilere gelirler. Isinizden, maasinizdan olun da, askere gelmek icin 5 ay ya da 15 ay gelirinden mahrum kalanlarin, borc almak zorunda kalanlarin, dondugunde sirket baska eleman buldugu icin tekrar aylarca is aramak zorunda kalanlarin, askerdeki sartlar ve dondugunde yasadigi uyum sorunlari yuzunden psikolojisi bozulanlarin halinden anlayin biraz. Yolda yururken dahi ayaklarima bakarim, yanlislikla bir bocegi, karincayi ezmeyim diye ama sizin gibi vicdansiz, insafsiz, mantiksiz, dusuncesiz, diger insanlari dusunmeyen kisilere karsi en ufak bir merhametim yok. Insallah basiniza oyle isler gelir ki, o zorla askere gelip, hayatlari altust olan insanlarin halinden anlarsiniz! Bela okumak istemiyorum, yalnizca Allah mustehakinizi (ne hakediyorsaniz onu) versin diyorum. Altinizdaki askerleri eziyorsaniz Allah aynisini size de versin. Bravo size! Siz ve sizin gibiler bircok vatanperver, milliyetci insani dahi kendi ordusuna dusman ettiniz.

    Gayet iyi biliyorum ki, ordumuzdaki akli basinda rutbeli komutanlarin cogu zorunlu askerligin kalkmasindan yana. Acemilerle degil, profesyonellerle calismak, verimli, kuvvetli, isini askla, sevkle yapan bir orduya sahip olmak istiyorlar. Gonulsuz adamlara zorla is yaptirmaya calismak yerine motive askerlerle uyum icinde ve verimli bir sekilde calismak istiyorlar. Dogrusu da bu zaten.

    Efendim, ZORLA GUZELLIK OLMAZ!!! Yazin artik bunu kafaniza!

  24. Yazan:ç-z Tarih: Eki 9, 2010 | Reply

    Tek tip can borcu!
    Kimi eğitim amacıyla pimi çekilerek eline verilen bomba ile ölür, kimi de sporda başarısız bulunup yeterli bedeni kabiliyet seviyesine ulaşması için çalıştırılırken maruz kaldığı küfür ve hakarete dayanamayıp intihar(=görev gereği verilen silahla kendini bilerek vurmak!) eder. Bunlar basına yansıyan, ölümle nihayetlenen eğitim zayiatların sadece iki tanesi! Sakatlık veya kalıcı hastalıklarla sonuçlanmış eğitim zayiatlarının yekûnundan ise bihaberiz!

    Askeri mahkemeler de bu can kayıplarının idari nitelikte bir eylemin sonucu olmadığına, ölenlerin “kabahatli” olduğuna karar verirse nasıl haberdar olunabilir ki zaten; “bilerek kendini öldürdü, kusurluydu/başarısızdı öldü!”

    Peki eğitim verenlerin, sebep olanların hiç mi kusuru yok? Bireysel olarak suçlu bulunup cezalandırılan ya suçsuz bulunan eğitenler nasıl bir eğitimden geçtiler ki hakaret ve küfür ederek ya da pimi çekilmiş bir bombayı gel-geç askerin eline tutuşturarak eğitebileceklerini düşünüyorlar? Herkesin, kısa sürede mukayese edilemez bir disiplin atında mükemmel bir şekilde eğitilerek tek tip askere dönüştürülebileceği düşüncesi, “eşitlik ilkesi gereği” olarak bir kurum tarafından savunuluyorken nasıl olur da ölümle nihayetlenmiş olayların hiçbir idari nitelik taşımadığı iddia edieblir ve “hizmet kusuru” olarak geçiştirilebilir?

    Hizmet kusuru!?

    Örnek 1)
    AYİM 2’nci Dairesi, intihar eden erin ailesinin davasını kabul etti ve oybirliği ile tazminata hükmetti. 7 Eylül tarihli kararda, özetle şöyle denildi: “Dava konusu olayda mütevefanın (intihar eden er) nöbet sırasında kendisini nöbet silahı ile vurarak, intihar etmesi eylemini idari nitelikte bir eylem veya böyle bir eylemin sonucu olarak kabul etmeye hukuken imkân bulunmamakla birlikte, mütevefanın sporda başarısız olması nedeniyle yapılacak denetlemelerde yeterli bedeni kabiliyet seviyesine ulaşması için çalıştırılırken, hakarete ve küfre maruz kalmasının kendisinde yarattığı etki sonrasında intiharın gerçekleştiği gözönüne alındığında, meydana gelen olayda idarenin onur kırıcı davranışları engellememesinin intihar olayında katkıda bulunan bir neden olduğu; ancak intihar olayının ilgilinin kendisini bilerek, görev gereği kendisine teslim edilen silah ile vurması şeklinde meydana gelmesinin mütevefanın ağır kusuru olduğu, davacının zararının, mütevefanın kusuru da dikkate alınarak, davalı idarece hizmet kusuru ilkesi gereğince karşılanması gerektiği sonucuna ulaşılmıştır.”

    http://www.hurriyet.com.tr/gundem/15932434.asp

    Örnek 2)
    Teğmen Mehmet Tümer, pimi çekilmiş el bombasını ceza vermek için değil, eğitim maksatlı askerin eline verdiğini söyledi…………..Mahkeme, sanık Tümer’den ayrıca el bombasının patlaması sonucu silah ve cephanelerde meydana gelen zarar nedeniyle 4 bin 317 lira da Hazine zararının tahsil edilmesine de karar verdi.
    http://www.hurriyetport.com/news/117/ARTICLE/15650/2009-11-20.html

    Örnek 3)
    Söke Kaymakamı Mehmet Demirezen ise “Askerlik şubesi bahçesinde meydana gelen olayda, kesinlikle saldırı söz konusu değildir. Kaza veya intihar söz konusu. Göğsüne isabet eden iki kurşun nedeniyle maalesef askerimizi kaybettik. Olay Yeri İnceleme Ekipleri’nin araştırmasında, 3 boş kovan bulundu. Şehit asker Çehrekaya’nın elindeki seri atış atabilen kalaşnikof marka tüfeğin tetiğine kazayla basmış, ya da intihar etmiş olabilir.
    http://www.milliyet.com.tr/askerlik-subesi-nde-nobet-tutan-askerin-kuskulu-olumu/turkiye/sondakika/26.09.2010/1293825/default.htm

    Örnek 4)
    ESKİŞEHİR – Eskişehir’de, nöbet değişimi sırasında tartıştığı silah arkadaşını yaralayıp, bir öğretmen çift ile 1.5 yaşındaki çocuklarını rehin alan er, 5.5 saatlik kaçışın ardından birliğine teslim oldu.
    http://www.habervitrini.com/haber.asp?id=100039

    Örnek 5)
    Nöbetteki er, 2 eri öldürdü
    Datça (Muğla) Hava Radar Mevzi Komutanlığı Alarm İskan Tesisleri’nde cinnet getirdiği iddia edilen er A.K. (20), üst devre erler Ömür Canca (21) ve Tevfik Cebeci’yi (21) gece koğuşta uyudukları sırada G-3 piyade tüfeğiyle ateş açtı.
    http://www.milliyet.com.tr/nobetteki-er-2-eri-oldurdu/guncel/haberdetay/07.10.2010/1298347/default.htm

    Ceylan’ın hayvan otlatırken öldürülmesi “hizmet kusuru” değil de nedir peki? Kendisine teslim edilen silahla bir asker, hiçbir şeyden haberi olmayan bir çocuğu nişan almadan kazara(!) vurmuş olsa bile ortada telafi edilmesi gereken bir “hizmet kusuru” yok mudur?

    Ebette kimse o şahsa nişan al da şu çocuğu vur dememiştir. Kurumun sorumluluğunu alacağı idari bir eylem değildir muhakkak. Sporda başarısız olduğu için ağır hakarete ve küfre maruz kalan bu sebeple kendini bilerek öldüren asker gibi Ceylan da kendini bilerek öldürtmüştür denilebilir mi?

    Askerlik Kanunu madde 10/8. Türk Silahlı Kuvvetleri Sağlık Yeteneği Yönetmeliğine göre bedeni kabiliyeti askerliğe elverişli olmayanlar askerlik hizmetinden muaf tutulurlar.

    Tek tip askerlikte ve hatta herkesin askerlik yapmasında ısrarcı olmak neden?

    Bedeni kabiliyeti askerliğe elverişli denilen her t.c vatandaşı aynı şekilde sporda başarılı olabilir, kısa sürede öğretildiği gibi nişan alıp hedefi 12 den vurabilir, kendisi için uygun bulunan her neresi ise mutlaka ama mutlaka orada kendisinden beklendiği üzere bir mesleği, geçici olarak mükemmelen icra edebilir ve hayatta kalmayı başarabilir mi?

    Mümkün mü?

    “Harp sanatını öğrenmek” bu kadar kolaysa, askerliği meslek olarak seçenler neden senelerce eğitim görüyorlar?

    Mecbur olduğu vatan hizmetini yerine getiren bir erle ile askerlik mesleğini seçmiş bir tsk mensubu şehit olduklarında geride kalan yakınlarına bir değerine göre farklı/ayrıcalıklı haklar tanınır. Bu duruma göre farklı biçimlerde olsa da aynı ölümü tadarak askerlik yaparken şehit(!) olanların “tek tip” asker olarak kabul edilmedikleri çok açıktır.

  25. Yazan:ç-z Tarih: Eki 9, 2010 | Reply

    ..evet, acemide tuvalet temizledim, koridor paspasladım. neden gocunayım. ben yatacağım da yerime ortaokuldan terk tokatlı süleyman mı hizmet edecek? kışlada her işi asker yapar. kıytırık bir lisans diplomasına çok önem atfediliyor bu ülkede. zorunlu askerliğe karşıyım. ama bunun mağduru olduğumu söylemeye hakkım yok.(Poşet)

    TSK gibi bir kurumda küfür ve hakaretin idari niteliğini aramanın ve bulunmasını beklemenin hukuki bir imkanı olamaz zira bir insanı “çürük*” olarak nitelendirmek kanunlara göre kendi hastanesi, akademisi, yargısı, mahkemesi, vakfı, düne kadar bankası,ticari yatırımları..olan bir kurumun en tabii “hakkı”! Vatan borcunun doğal uzantısı gibi kabul edilen her hangi bir angaryadan şikayetçi olmak, zihinlere kazınmış olan bir “çürüklük” kompleksi nedeniyle olsa gerek imkansız gibi!

    II. Zorla çalıştırma yasağı
    MADDE 18.– Hiç kimse zorla çalıştırılamaz. Angarya yasaktır.
    Şekil ve şartları kanunla düzenlenmek üzere hükümlülük veya tutukluluk süreleri içindeki çalıştırmalar; olağanüstü hallerde vatandaşlardan istenecek hizmetler; ülke ihtiyaçlarının zorunlu kıldığı alanlarda öngörülen vatandaşlık ödevi niteliğindeki beden ve fikir çalışmaları, zorla çalıştırma sayılmaz

    Beden ve fikir çalışmaları!!! Tek tip vatan hizmeti ile nasıl ilişkilendirilecek?

    Vatandaşlık ödevi, anayasanın 72. maddesinde düzenlenen vatan hizmeti ve 73. maddesinde düzenlenen vergi ödevidir.

    V. Vatan hizmeti
    MADDE 72 . – Vatan hizmeti, her Türkün hakkı ve ödevidir. Bu hizmetin Silahlı Kuvvetlerde veya kamu kesiminde ne şekilde yerine getirileceği veya getirilmiş sayılacağı kanunla düzenlenir.
    VI. Vergi ödevi
    MADDE 73.– Herkes, kamu giderlerini karşılamak üzere, malî gücüne göre, vergi ödemekle yükümlüdür.
    Vergi yükünün adaletli ve dengeli dağılımı, maliye politikasının sosyal amacıdır.

    !!!

    Vatan hizmeti sadece “harp sanatını” öğrenmek midir?

    TSK’nın tekeline bırakılmış olan askerlik hizmeti, çok ciddi sorunları da içinde barındırdı, barındırmaya da devam ediyor. Yasalara göre askerlik hizmetinden ne anlıyoruz bir ona bakalım. 211 sayılı İç Hizmet Kanunu’nun 2. maddesinde askerlik kavramının tanımı şöyle yapılıyor;
    “Türk vatanını, istiklali ve Cumhuriyetini korumak için harb sanatını öğrenmek ve yapmak mükellefiyeti.” Peki, bu tanıma uygulamada ne ölçüde uyuluyor. Uyulmadığına dair pek çok örnekten biri; mecburi askerlik hizmetini yapanlardan bir kısmı, orduevi, gazino, sosyal tesis ve kışlalarda, garson, aşçı, berber, kuaför, temizlik görevlisi, emekli generale şoförlük gibi pek çok iş yapıyor. Askerlik tanımı ortadayken, yukarıda bahsettiğim işler karşısında vatandaştan askerlik yapmalarını beklemek ne kadar anlamlı.
    http://www.taraf.com.tr/lale-kemal/makale-askerlik.htm

    Ve bunları mecbur tutularak yapmak istemeyenler için hapis cezası uygulamak neden? Suç olan nedir “harp sanatını öğrenmemek” mi yoksa mesleğini mecburi bir hizmet gibi ifa etmeyi istememek mi?

    IV. Temel hak ve hürriyetlerin kullanılmasının durdurulması
    MADDE 15.– Savaş, seferberlik, sıkıyönetim veya olağanüstü hallerde, milletlerarası hukuktan doğan yükümlülükler ihlâl edilmemek kaydıyla, durumun gerektirdiği ölçüde temel hak ve hürriyetlerin kullanılması kısmen veya tamamen durdurulabilir veya bunlar için Anayasada öngörülen güvencelere aykırı tedbirler alınabilir.

    (Değişik: 7.5.2004-5170/2 md.) Birinci fıkrada belirlenen durumlarda da, savaş hukukuna uygun fiiller sonucu meydana gelen ölümler dışında, kişinin yaşama hakkına, maddî ve manevî varlığının bütünlüğüne dokunulamaz; kimse din, vicdan, düşünce ve kanaatlerini açıklamaya zorlanamaz ve bunlardan dolayı suçlanamaz; suç ve cezalar geçmişe yürütülemez; suçluluğu mahkeme kararı ile saptanıncaya kadar kimse suçlu sayılamaz.

    *1111 nolu Askerlik Kanunu.madde 25

  26. Yazan:Serhan Tarih: Eki 10, 2010 | Reply

    Tek tipe karşı olabilirsiniz, fakat kısa sürede eşitlik olması yerine 4 yıllık fakülte mezunu olmayanlar ilkokul ortaokul terk serserilerdir diyerek bu milletin %80’inden fazlasına hakaret ediyorsunuz. Bir kere bu ülkede herkesin yüksek eğitim alma şansı yoktur. Ayrıca meslek lisesi mezunları ve 2 yıllık yüksek okul mezunları da uzun dönem askerlik yapar. Öte yandan sırf kısa dönem askerlik yapmak için açık öğretim okumuş, baba parasıyla özel üniversitelerde, kıbrıslarda okumuş, o bölüme irene kadar bölümün adını duymadığı yerlerde okumuş adamlar ise kısa dönem yapar. Yaş grafiğine gelince, bu ülkede lise 18, üniversite 22 yaşında bitirilir. Hadi 1 sene hazırlık okudun veya uzattın 23 yaşında mezun olur askere gider 24 yaşında dönersin 24 mü geç bir yaş? Ama sen 3 sene geç gir 4 yıllık okulu 7 senede bitir sonra da 2 sene tecil et son 10 yılda yaptığın bütün iş yüksekokul mezunundan 2 sene fazla toplam 4 sene okumak olsun 30 yaşına eldim nerde benim ayrıcalığım diye ağla iş mi?

    Bu yüzden 2 yıl fazla okuyanların askerliğinin uzatılmasına karşı olabilirsiniz, askerlik hiç yapmak istemiyor da olabilirsiniz bunların hepsi anlaşılabilir. Ama bunu meşrulaştırmak için eğitim imkanı olmayanları, veya meslek lisesi yüksekokul okuyup yine ülkeye önemli katkılar yapan insanlara serseri diye hakaret edemezsiniz. Onlar da baba parasıyla okuyorsunuz, des çalışmıyor kahvede okey oyanyıp sınav öncesi bulduğunuz notlarla geçiyorsunuz bitirdiğiniz okullar da dünyada ilk 2000’e giremiyor diye sizi hor görebilir. Herkes eşit sürede ama kısa süre yapsın diyin.

  27. Yazan:hakan hekimhanlı Tarih: Eki 10, 2010 | Reply

    Serhat Bey, yazıyı iyi okursanız ” …biri ilkokulda, ortaokulda ya da lisede okulu terk edip serserilik yapacak, kız peşinde koşacak, orası senin burası benim gezecek VEYA okulu terk edip bir işe girip para kazanacak ailesine destek olacak…” diyorum. Yani bir kısmı okulu terk edip gezip tozarken bir kısmı da bırakıp çalışmak zorunda kalmış ailesine destek olmuştur diyorum. Benim annem ve babam ilk okul mezunu. Yoksa kimsenin haddine değil bu ülkede okuyamayanları eleştirmek. Bu ülkede liseden terklerin oranı da abarttığınız kadar değil ayrıca. Saygılarımla…

  28. Yazan:aziz yılmaz Tarih: Eki 10, 2010 | Reply

    Yazarın görüş ve eleştirilerine katılmakla beraber benim de küçük bir itirazım olacak.Başlıktan yola çıkarak itirazımı dillendiriyeim.

    Misal,kurumun halihazırdaki işleyişine eleştiri getirilmiş.Daha doğrusu özellikle kurumun misyonuyla bağdaşmayacak bir “mantık çelişkisi”ne vurgu var.Ki askerliğini yapmış her insanın aşina olduğu türden hafifa alınmayacak ciddi bir mantıksızlık olduğu yadsınamaz.Ancak,kurum içinde halen devam ettiği düşünülen kimi yanlış uygulamaların(mantıksızlığın) “tek tip” ya da yeniden düzenlenmesi düşünülen bedelli,kısa-uzun dönem vb.yle doğrudan ilişkili olduğu kanaatinde değilim.Ayrıca askerlik süresinin kısaltılması da varolan problemlerin aşılmasında tek başına çözüm olamaz.Zira mantık(veya mantıksızlık),askerlik süresiyle değil,doğrudan zihniyetle ilişkilidir.Sonuçta kurumun işlerliğinde bir mantıksızlık varsa ve giderilemiyorsa üç ay da yapılsa 23 ay da yapılsa çok şey değişmeyecektir.
    Düşünün,varsayalım ki kısa dönem 2 aya,uzun dönem de 6 aya düşürüldü.Ama-askerliğini yapmış bazı yorumcuların da yakındığı gibi-ot yolma,yağmurda çim sulama,tank-top vb araçların “cezalandırılması”,kötü muamele,devrecilik,kısa dönemlilere duyulan antipati ve bunun doğurduğu kutuplaşma vs uygulamalar devam ediyor olsun…Peki bu durumda mantıksızlık ortadan kalkmış mı oluyor?Hayır.Çok çok, eziyet ve çile dolu zorunlu bir angaryanın süresi kısalmış olur.
    İkincisi,yüksek öğrenim mezunlarına hakketikleri düşünülen bir ayrıcalık sağlanması durumunda da,ne var olan mantıksızlık son bulur,ne de eşitsizlik giderebilir.Hadi yüksek öğrenim görmüş insanlara kısmi iyileştirmeler getirildi,peki diğerleri ne olacak?Yeterince okumadılar diye varolan çarpık sistem bu insanlar üzerinden mi tolere edilecek?

    Tabi yazarın böyle bir adeletten yana olduğunu söylemiyorum.Ancak,yazının ilk bölümlerinde,tek tip askerliğin yol açacağı adeletsizliklere dikkat çekilirken “er muamelesi”itirazı sanki sınırlı bir kesimi kapsıyor gibi bir yoruma neden olmuş.”Er muamelesi”nden kasıt,kötü muamele,hak gaspı,zoraki angarya,baskı,dayatma vs ise,bunu hiçkimse haketmiyor ve etmemeli;eğitim düzeyi,sosyal konum,statü,sınıf vb farklar gözetilmeksizin.Dolayısyla,sözkonusu adalet ve eşitlik normları askerlik bağlamında değerlendirildiğinde,varolan adeletsizliği onarmanın yolu,süre ve sınıflandırma gibi düzenlemelere geçmekten değil,”zorunlu”luluğun son bulmasından geçer.Zira zorunlu olduğu sürece mantıksızlık da,adaletsizlik de kolay kolay ortadan kalkmayacaktır.

    Şayet makalede bireyin eğitim,birikim vs gibi donanımları eses alınarak bunun üzerinden daha işlevsel,planlı bir yapılanma öngürülmüşse,böylesi bir yapı da ancak “profesyonel askerlik” sisteminde geçerli olabilir.

  29. Yazan:ç-z Tarih: Eki 10, 2010 | Reply

    Aynı yükseklikte iki paralel çizginin tam ortasından aynı paralel açı ile bakarsanız ufka doğru daralan bir yol görürsünüz.
    Aynı iki paralel çizgin yine tam ortasından fakat dik açı ile bakarsanız önünüzde uzanıp giden tek doğru çizgi olduğunu görürsünüz. İki tane olduğunu bilemezsiniz.

    Tek tipe karşı olabilirsiniz, fakat kısa sürede eşitlik olması yerine 4 yıllık fakülte mezunu olmayanlar ilkokul ortaokul terk serserilerdir diyerek bu milletin %80′inden fazlasına hakaret ediyorsunuz.(Serhan)

    Aynı yükseklikte olan iki paralel çizgiden biri;
    Askerliği meslek olarak seçen ve eğitimini alan şanslılar kendileri gibi şanslı olmayan, kardeş, akraba ve lojman dışında ikamet eden komşularından oluşan tüm meslek gruplarına yani % 80’e kesinlikle hakaret ediyor! Siz “Tek Tipsiniz”!

    Aynı yükseklikte olan diğer paralel çizgi;
    Evet, vatan borcu söz konusu olduğunda sizin gibi bu mesleği seçmeyen ya da seçme şansı olamayan bizler aynen buyurduğunuz gibi tek tip’iz.Size hizmet vatana hizmet sayılır.Eşlerinizin saçını boyar, gazinoda şarkı söyler, garsonluk da yaparız…hizmet edene hizmet etmek boynumuzun borcudur.

    Ama bunu meşrulaştırmak için eğitim imkanı olmayanları, veya meslek lisesi yüksekokul okuyup yine ülkeye önemli katkılar yapan insanlara serseri diye hakaret edemezsiniz.(Serhan)

    Kesinlikle..Vergi ödevini yerine getiren insanların sağladığı imkanlarla hizmet vermek için orada olanlar kendilerine hizmet verecek olanı belirleme hakkına ve onları tek tip görmek gibi bir ayrıcalığa sahip olamaz, öyle değil mi?

    İmkanınız olsaydı ve yeterli niteliklere sahip olsaydınız şayet siz de askerliği meslek olarak seçerbilirdiniz belki!

    Bizim şuan gördüğümüz önde uzanıp giden tek doğru çizgi..

  30. Yazan:Tayfun Tarih: Eki 10, 2010 | Reply

    Tek tipe karşı olabilirsiniz, fakat kısa sürede eşitlik olması yerine 4 yıllık fakülte mezunu olmayanlar ilkokul ortaokul terk serserilerdir diyerek bu milletin %80′inden fazlasına hakaret ediyorsunuz.(Serhan)

    En çok gelen karşı atak da bu. Kısa dönemcilerle uzun dönemcileri karşı karşıya getirip çatışma yaratma gayreti. ”Zorunlu askerlik kalksın” diye basbasbağırıyoruz. Kısa döneme kalksın da uzun döneme kalkmasın diyen var mı?

    Bir de bir gazete manşeti vardı saçma sapan ”tek tip askerlikle beraber artık bütün askerler aynı karavanadan yemek yiyecek” :)) Duyan da zanneder ki kısa dönemler altın tepsiden yiyor. Yahu zaten aynı karavanadan yemek yeniyor, aynı koğuşta kalınıyor, aynı nöbetler tutuluyor, aynı tuvalet temizliği yapılıyor. Nedir bu okumuş düşmanlığı?

    Farklı olarak, uzun dönemlere küfrediliyor, dayak atılıyor, kısa dönemlere atılmıyor. O da kısa dönemlerin hakkını arayacak kadar kendini ifade edebilmesinden ve hukuki yollara nasıl başvurulacağını bilmesinden kaynaklanıyor. ”Ah elimden gelseydi de şu kısa dönemleri de bir dövseydim” diye diş gıcırtılarını duyabildiğimiz uzman çavuş ve astsubaylarımız vardı. Acaba tek tipin amacı kısa dönemleri de dövebilmek mi? Kısa dönemleri de bu cehennem çukurunun içine çekmeye mi çalışıyorlar?

    Eskiden ordu destekli derin devlet üniversiteleri ele geçirmişti. Sistem adamı yetiştiriyorlardı. Şimdi referanduma ”evet” diyen, sistemi sorgulayan, eleştiren bir üniversite mezunları ordusu var. ”Bu okumuşlar da kontrolümüzden çıktı, şunları bir 6 ay daha korku ve itaat kültürüyle yetiştirelim de işimizi şansa bırakmayalım” diyen bir zihniyetin tek tip askerliği istediğini düşünüyorum. Yani mesele bir kısa dönem-uzun dönem çatışması değil. Mesele, hakkını daha iyi arayan üniversite mezunlarının daha fazla hak elde etmesine karşılık, hakkını arayamayan, hatta bazısı okumayı, yazmayı bilmeyen uzun dönemcilerin bu durumlarından aşırı yararlanılarak menfaat sağlanması (hukukta buna gabin denir)dır. Uzun dönemler de, kısa dönemler de bu işkenceden kurtulsun artık. Bırakın 6 ayı, 4 ayı, 1 hafta bile katlanılacak bir işkence değil bu. Ben inşaatta amelelik yaptım ama günü gününe yevmiyemi alırdım. Askerde hem en kaba amelelikleri yaptım (vatan savunmasıyla en ufak alakası yok), hem üzerine fırça yedim, aşağılandım, suçsuz yere ceza yedim, hem de 5 kuruş para almadım. Bu süre içerisinde de kredi borcuma faiz işledi. Hala o borcun faizlerini ödemekle meşgulüm şimdi. Hayattan 6 ay geri kaldım. En son çalıştığım sektörde bırakın 6 ayı, 1 ay işinizden uzak kalsanız, yerinizi başkaları dolduruyordu ve iş dünyasından ayrı kaldığınız her bir gün güncel gelişmeleri takip edememekten dolayı bir süre sonra birçok şeyden, yeni düzenlemelerden, mevzuattan bihaber kalıyorsunuz. Dolayısıyla geri döndüğünüzde o işi tekrar alamıyorsunuz. Askerlik sanıldığı gibi 6 ay değil, öncesi, sonrası, yeniden iş bulma ve yeniden uyum süreciyle beraber 1 yılı götürüyor kısa dönem askerlerin hayatından. Ve devlet bana bu fedakarlığı vatan için yaptım diye bir iyilikte bulunmuyor. Evime kredi borcu için haciz tehdidi göndermekten geri kalmıyor. Bu milleti böyle böyle devlet düşmanı yaptılar işte. Askere gidip, devlete düşman olan çok kişi bilirim. Bu ülkede baban zengin değilse hakikaten hapı yuttun!

  31. Yazan:osman timurtaş Tarih: Eki 10, 2010 | Reply

    bir önerim var…
    8 yıllk zorunlu eğitim denen bir şey var.
    yani, 7 yaşını doldurmuş bir çocuğun eski adıyla ilk ve ortaokuldan oluşan 8 yıllık bir eğitim sürecini tamamlamaları zorunlu.
    bildiğiniz gibi öğretmenler için türkiye’nin hemen her yerinde öğretmen evleri var.
    bu öğretmen evlerinde hizmet veren garson, temizlikçi, aşçı gibi kadrolar boşaltılsın. yani işlerine son verilsin. bunların yerine orta üç ve dördüncü sınıfa gelmiş subay, astsubay gibi ordu mensuplarının çocukları hizmet versin.
    bu çocuklara, ilköğretimden mezuniyet şartı olarak, okullarından arta kalan tüm zamanlarında, yatılı kalmak ve belli bir disiplin altında bırakılmak suretiyle öğretmenlerine hizmet zorunluluğu getirilsin…
    bakalım, bizim değerli ordu mensuplarımız buna ne diyecekler…!

  32. Yazan:logic Tarih: Eki 10, 2010 | Reply

    bu işi gücü bıraktım, askere gittim, işimden gücümden geri kaldım laflarını ben de kabul etmiyorum. üniversiteyi bitirdikten sonra askere gitseydin o zaman sen de benim gibi. ben salak mıyım işe gireceğime, askere gittim.

    ben üniversite mezunu olarak tek tip taraftarıyım. üniversite diploması kimseye askerlikte ayrıcalık tanımamalı zira o diplomanın askerlikle bir ilişiği yok! hakperest olun ve bunu kabul edin! bu bozukluk aslında askerliğin hala bu ülkede zorunlu olmasının en büyük sebebi. kısa dönem olarak, uzun dönemlerden daha az dayak yiyerek, daha az sövülerek askerlik yapan kesim haline şükrediyor ve sistemi sorgulamıyor. herkes aynı dayağı yese bakın ortada böyle zorba, aşağılık bir sistem kalıyor mu!

  33. Yazan:Tayfun Korkut Tarih: Eki 10, 2010 | Reply

    @ logic

    herkes aynı dayağı yese bakın ortada böyle zorba, aşağılık bir sistem kalıyor mu!

    ben salak mıyım işe gireceğime, askere gittim.

    Cevabiniz sorunuzun icinde sakli 🙂 Siz ne kadar dayak yemek istiyorsaniz yiyin, afiyet olsun, ama ben dayak yemek istemiyorum. Insan onuruna yakisir bir ceza oldugunu dusunmuyorum. Insan haklari ihlali oldugunu ve hukuk disi oldugunu dusunuyorum. Kimsenin (siz de dahil) de hicbir sekilde dayagi hakettigini, dayakla egitim olabilecegini dusunmuyorum. Universite mezunu olup da bu gercegi goremiyorsaniz yirtin atin o diplomayi, gidin bir daha askerlik yapin. Ordunun sizin gibilere cok ihtiyaci var. Kim temizleyecek her sabah yapraklari, kim yolacak o otlari, kim tasiyacak karavanalari, kim yiyecek o dayaklari?

    Devletimizin bana tanimis oldugu son derece sinirli haklardan biri olan askerlik tecilini kullanirken de size mi sorcam acaba? Herkesin tecil ettirmek icin bir sebebi olabilir. Ya da olmayadabilir, keyfala tecil ettirmis olabilir. Bu sizi hic ama hic ilgilendirmez. Haddinizi bilin!

    @ Osman Timurtas,

    Onerinizi begendim 🙂 Bence yasina, rutbesine hic bakilmadan butun rutbeli askerler zorunlu ogretmenlik, zorunlu saglik hizmetlerinde gorevlendirilmeliler ve okul bahcelerinde mintika temizligi yapmalilar, hastanelerde doktorlara cay getirip goturmeliler, doktorlara saygida kusur etmemeliler, her gorduklerinde bagira bagira tekmil vermeliler. Cunku, bence bir ogretmen ya da doktorun vatana hizmeti bana gore en az bir askerinki kadar kutsal ve onemli.

    Ya da mesela konsolosluklarda, buyukelciliklerde zorunlu vatani gorevlerini yerine getirebilirler, tuvaletleri temizleyebilirler orada. Ne de olsa, ulkemizi diplomasi alaninda temsil edip, vatana millete hizmet etmiyor mu buyukelcilikler?

    PTT’de calisan bir posta memuru da mesela cok onemli bir hizmette bulunuyor devletine, milletine. En az askerlik kadar onemli, kritik bir meslek. Bilgisayardan anlayan bir yarbay PTT memurunun evindeki arizali bilgisayarini neden tamir etmesin, format atmasin?

    Yine, ustegmenler emniyet teskilatinda, polis karakollarinda ot yolmalilar bence. Komiserler gunde 3 kez ictimaya cikarmali ustegmenleri. Her sabah zilgit cekmeli. Oyle ya, polisler de bu vatani koruyor, asayisi sagliyor.

    Devlet bankalarinda calisan mudurler de onemli bir kamu hizmeti gorerek, ulke ekonomisinin saglikli isleyisinde onemli bir rol ustleniyorlar. Dolayisiyla bu da vatana onemli bir hizmet. Albaylar da banka mudurlerinin yazicisi olmalilar. Ne de olsa albaylar diger rutbelilerin coguna gore daha okumus, bilgili ve gorgululer. Oyle degil mi?

    Generaller ise liyakatlerine istinaden ayricalikli olmali ve kisa donem kamu hizmeti yapmalilar. Mesela bakanlarin makam soforu olabilirler. Ornegin, Isik Kosaner de basbakanin makam soforu oldugunda bu ulkede tek tip askerlik hedefine ulasilmis olur.

    Alin size tek tip askerlik! Ne oldu, zorunuza mi gitti militaristler?

  34. Yazan:ç-z Tarih: Eki 10, 2010 | Reply

    kısa dönem olarak, uzun dönemlerden daha az dayak yiyerek, daha az sövülerek askerlik yapan kesim haline şükrediyor ve sistemi sorgulamıyor. herkes aynı dayağı yese bakın ortada böyle zorba, aşağılık bir sistem kalıyor mu!(logic)

    Haklısınız…herkesi döve döve adam etmek var ama işte o da bir yere kadar ..döverken adamın elinde kalanların hesabını sormak isteyen mazoşistler sorun çıkarıyor….

    Yalnız merak ettiğim şu; siz üniversite mezununuz için haline şükrederek askerlik yapanlardan olduğunuzdan dolayı mı “tek tip” taraftarısınız? Şöyle iyi bir dövülüp, sövülseydiniz o dayağın hakkını verip “tek tip askerlik” fikrinin ardında nöbet tutmaz mıydınız?

    Demek dayak yemeden adamın aklı başına gelmiyor..boşuna dayak atanları, dayak tadında fikirlere imza atanları eleştiriyoruz demek ki..

  35. Yazan:logic Tarih: Eki 10, 2010 | Reply

    @Tayfun Korkut

    söylediklerimi pek anlamamışsınız. ben birileri dayak yesin mi dedim. ben mevcut durumdan sözedip, herkes aynı dayağı yemediği için bu durumda olduğumuzu söyledim. bundan birilerinin dayak yemesi gerektiği anlamı çıkmıyor di mi?

    bu aşağılık sistem bu sayade ayakta duruyor, herkes aynı dayağı yemediği için. yeseydi bu sistem çoktan yıkılıp, gitmişti. o zaman kimse dayak yemezdi!

  36. Yazan:logic Tarih: Eki 10, 2010 | Reply

    Devletimizin bana tanimis oldugu son derece sinirli haklardan biri olan askerlik tecilini kullanirken de size mi sorcam acaba? Herkesin tecil ettirmek icin bir sebebi olabilir. Ya da olmayadabilir, keyfala tecil ettirmis olabilir. Bu sizi hic ama hic ilgilendirmez. Haddinizi bilin!

    bana sormayacaksınız tabi ama o zaman gelip burada böyle abuk subuk nedenlerle zorunlu askerliğin kaldırılmasını talep etmeyeceksiniz. yoksa birileri yukarda haklı olarak size karşı çıkar. nitekim çıkmış. zorunlu askerliğin kaldırılması için haklı sebepler var, “işimi gücümü bırakmak zorunda kalıyorum” onlardan değil!

  37. Yazan:poset Tarih: Eki 10, 2010 | Reply

    .evet, acemide tuvalet temizledim, koridor paspasladım. neden gocunayım. ben yatacağım da yerime ortaokuldan terk tokatlı süleyman mı hizmet edecek?(Poşet)

    Vatan borcunun doğal uzantısı gibi kabul edilen her hangi bir angaryadan şikayetçi olmak, zihinlere kazınmış olan bir “çürüklük” kompleksi nedeniyle olsa gerek imkansız gibi!

    ç-z;

    Gerçekten çok düşündürücü. Benim yazdıklarımdan çıkara çıkara ben de bir “çürüklük” kompleksi olduğunu mu çıkardınız?

    Dünyanın her yerinde, kışlalardaki hayatı idame ettirecek işleri (temizlik, yemek yapmak, vs) askerlerin kendileri yapar. Ona angarya denmez. Kendi yattığın koğuşu paspas edeceksin. Kendi kullandığın tuvaleti temizleyeceksin.. (bi zahmet)Benim bahsettiğim olay bir kişinin kısa dönem olduğu için, zaten elde “vasıfsız” uzun dönem erler varken bu tür işleri yapmaması gerektiğini savunan görüşe karşıydı. Benim kullandığım tuvaleti, yattığım koğuşu uzun dönem mi temizleyecek. Ne güzel memleket bu böyle!

    Bunun yanısıra, bizim orduda gerçekten angarya da vardır. Orduevlerinde, paşalara yönelik istihdam edilen personel örneğinde olduğu gibi. O işlere de uzun dönemleri seferber ediyorlar zaten. Yine burada da kısa dönemlerin bir ayrıcalığı var. Gerçek angarya budur. Ama buna karşı çıkmak için doğru etik tutum “Ben 4 sene üniversite okudum. Ortaokuldan terk adamlar varken bana tuvalet temizlettirdiler!” demekle olmaz. “Siz gerçek angaryacılığa mı karşısınız yoksa siz de angaryalardan pay almak peşinde misiniz?” diye sorarlar adama.

    Bu kadar basit bir şeyi “herhalde çürüklük kompleksi var ki bu işleri yapmak istiyorsunuz” diye algılayabilen birisi için belki boşa dil döküyorum ama yine de yazayım ve bu da artık son olsun…

  38. Yazan:aziz yılmaz Tarih: Eki 10, 2010 | Reply

    En çok gelen karşı atak da bu. Kısa dönemcilerle uzun dönemcileri karşı karşıya getirip çatışma yaratma gayreti. ”Zorunlu askerlik kalksın” diye basbasbağırıyoruz. Kısa döneme kalksın da uzun döneme kalkmasın diyen var mı?

    Tayfun bey, beni de “kısa dönemcilerle uzun dönemcilerin arasını açmaya çalışan hizipçiler”den mi sandınız bilmiyorum:)
    Ola ki beni de bu eleştiri menziline aldıysanız,anlatmak istediklerimin algıladığınızdan oldukça farklı olduğunu belirtmek isterim.

    Birincisi,bir türlü yenilemeyen/değiştirilemeyen mevcut statik yapının askerlikle ilişiği olan herkes için yenilenmeye,yeniden düzenlenmeye ihtiyaç olduğunu söyledim.Beklenen taleplerin karşılanabilmesi ancak zorunlu askerliğin tamamen ortadan kaldırılmasıyla mümkündür.Süre burada çok şey değiştirmiyor.Kaldı ki salt süre kısaltılması ya da kısa ve uzun dönem şeklinde ayrılması sanıldığı gibi kısa dönemlilerin muzdarip olduğu problemleri ortadan kaldırmayacak…Yine kurmuş oldukları düzenleri,halen devem etmekte olan kısa dönemle de bölünecek ve sekteye uğrayacaktır.Ayrıca söz konusu mantıksızlık da son bulmayacak:6 aydan bir 12 aya çıkarılması elbette varolan uygulamanın katmerleşmesi ve zulüm süresinin uzaması anlamına gelecek,lakin asıl yakınılan problem devam edecektir.
    İkincisi,ne size ne de yazara “siz zorunlu eakerliği savunuyorsunuz”diyen olmadı.Çözümün süre ve farklı kategorele ayrılmasından ziyade zorunlu olmasında yattığını ifade etmek “muhatabı zorunlu sevdası olmak”la suçlamak demek değildir.
    Üçüncüsü,yazar konuyu büyük bir titizlikle ele almış ve argümanlarını verilere dayandırarak sunmuştur,hakkını teslim etmek gerekir.Ancak yine de ileri sürdüğü mantıksızlığı(ki buna da itirazım yok,hepsi de yaşanmış gerçeklerden yola çıkılmış ve katılıyorum)başka yerde arıyor olması.Zaten küçük itiraz şerhim de burada başlıyor.Diyorum ki ne kısa ne de uzun dönemlilere kendi iradeleri dışında bir zorlama dayatılmamalı…Köle muamelesi yapılmamalı.Bu da ne demektir?Askerliğin zorunlu olmaktan çıkması demektir.

    Dolayısıyla bu görüşlerde mutabıkken,siz çıkıp habire kısa dönemlilere haksızlık yapılıyor der ve bu haksızlığı eğitim düzeyi daha düşük insanlarla aynı statüde tutulmasına bağlarsanız burada bir itiraz olacaktır.Ve bu da kesinlikle sizin söylediğiniz şekilde kısa dönemlilerle uzun dönemlilerin karşı karşıya getirmek amacıyla değidir.
    Adalet,eşitlik,hak ve hukuk herkes için geçerlidir.Adam yüksek eğitim almamış diye ot yolmaya mı talim etmeli?Ya da bu yozlaşmış yapının tek itiraz gerekçesi kurulu iş,düzen vb midir?Ne münasebet?Kişi çalışma hayatına katılma yönünde de tercih belirleyebilir,yüksek öğretimde karar kılabilir.Peki,tek gerekçe kurulu düzenin bozulması ise sormak icap eder:Tahsille alakalı olmayan bir iş düzeni kurmuş kişi ne olacak?Aynı şekilde bir işletme kurmuş ve istihdam yaratan kişinin de geleceği,işi,kurulu düzeni sekteye uğramış olmuyor mu?E peki bu örnekte biri 6 ay değil 15 aya talim edecek,nerede kaldı eşitlik?
    Yani okuyanla okumayan bir olur mu diye tutturmuşsunuz ama görüldüğü gibi miadını çoktan doldurmuş zorunlu askerlik sistemi herkesi bir şekilde vuruyor.Kısacası askerlik süresine,okuyan/okumayan ayrımına odaklanmak yerine insan onuruna yakışır ve aynı şekilde ülkeye faydası olacak bir sistem talep edelim diyorum.Mantıksızlık da,adaletsizlik de,dayatma da işte o zaman son bulacaktır.
    Saygılar.

  39. Yazan:poset Tarih: Eki 10, 2010 | Reply

    Bir aziz bey anlamış. Daha doğrusu samimiyetle anlamak istemiş. Ben daha bu kadar art niyetli bir tartışma görmedim hiçbiryerde. “herkes dayak yesin istiyormuşuz”, “kısa dönemcilerle uzun dönemcileri karşı karşıya getirme çabasıymış” bilmem ne.. Boşversenize allah aşkınıza..

  40. Yazan:MY Tarih: Eki 10, 2010 | Reply

    “Bir aziz bey anlamış. Daha doğrusu samimiyetle anlamak istemiş. Ben daha bu kadar art niyetli bir tartışma görmedim hiçbiryerde. “herkes dayak yesin istiyormuşuz”, “kısa dönemcilerle uzun dönemcileri karşı karşıya getirme çabasıymış” bilmem ne.. Boşversenize allah aşkınıza..”

    🙂

    eh Hakan Bey bosuna dememis “Mantığın bittiği yer tek tip askerlik” diye.

    aslinda askere gidip “vatan ugruna” dayak yemek isteyenler bile askerligin zorunlu olMAmasi konusunda bizi hakli çikariyor. Madem bu kadar insan sabirsizlaniyor ve askere bayiliyor, gidin yapin, 10 defa yapin, istemeyenler de size para versin. Asagi yukari bu yeterli bir çözüm olur. Komutanlar istekli erlere kavusur, ölen veya yaralananlarin ailesi dirdir etmez, kölelikten kurtulanlar da seve seve vergilerinin bir kismini yurt savunmasina ayrilmasina razi olur. Hükümet de oy kazanir. Herkes memnun. Var mi itirazi olan?

  41. Yazan:Serhan Tarih: Eki 10, 2010 | Reply

    En çok gelen karşı atak da bu. Kısa dönemcilerle uzun dönemcileri karşı karşıya getirip çatışma yaratma gayreti. ”Zorunlu askerlik kalksın” diye basbasbağırıyoruz. Kısa döneme kalksın da uzun döneme kalkmasın diyen var mı?

    Bunu yapan uzun dönemi savunanlar değil kısa dönemi savunanlar. Bu yazıda bile üstü kapalı şekilde “serserilerle bilimadamları aynı süre mi yapacak” şeklinde bir serzeniş görebiliyorsunuz. Tektipaskerlik.com’a girip yazıları bir okuyun, bilgisayar mühendisi şehit olsa bunun ekonomiye zararı çok olur ama uzun dönemler şehit olunca onlardan nasıl olsa çok var o kadar mühim değil diyen bile var. Keza herkesin kısa dönem yapmasının rasyonel olmadığı görüşünden hareketle mevcut süre eşitsizliğinin devamını öne süren çok kimse var hatta argümanlarının temeli bu genelde.

    Onun dışında yazılanların çoğu zaten zorunlu askerlik konusu ile ilgili, zorunlu askerliğe zaten herkes tepki veriyor, askerlik içindeki sıkıntılar, orduevleri, verimsiz personel kullanımı gibi konular zaten herkesin malumu. Bu tek tiple ilgili bir konu değil. Eğer bu ülkede zorunlu askerlik olacaksa, herkes eşit sürede askerlik yapmalıdır, ama 6 ay ama 12 ay ama kaç aysa. Zorunlu askerliliğin kaldırılıp profesyonel orduya geçilmesini hepimiz destekliyoruz iki konuyu birbirine karıştırıp sanki süre eşitliğini savunanlar militaristtir, zorunlu askerliğin devamını savunur gibi tuhaf algılar yaratmaya çalışmayalım.

  42. Yazan:poset Tarih: Eki 10, 2010 | Reply

    aslinda askere gidip “vatan ugruna” dayak yemek isteyenler bile askerligin zorunlu olMAmasi konusunda bizi hakli çikariyor. Madem bu kadar insan sabirsizlaniyor ve askere bayiliyor, gidin yapin

    ,

    Zorunlu askerliğe karşı olduğumu okudunuz, logicin dayak örneği de çok açık ama yine de hala bana “madem dayak yemek istiyorsunuz.. askere bayılıyorsunuz” diyebiliyorsunuz. Şaka mı yapıyorsunuz, yoksa bu kadar kötücül bir mantığa mı sahipsiniz?

  43. Yazan:Tayfun Korkut Tarih: Eki 10, 2010 | Reply

    @ logic

    bu aşağılık sistem bu sayade ayakta duruyor, herkes aynı dayağı yemediği için. yeseydi bu sistem çoktan yıkılıp, gitmişti. o zaman kimse dayak yemezdi!

    Sivamasaydiniz bari 🙂

    @ poset,

    Dünyanın her yerinde, kışlalardaki hayatı idame ettirecek işleri (temizlik, yemek yapmak, vs) askerlerin kendileri yapar.

    Ne yaptiniz, 80 gunde devr-i alem mi? Nereden bildiniz butun dunyada boyle oldugunu? Ben hicbir yerde boyle birsey duymadim, gormedim.

    Benim bahsettiğim olay bir kişinin kısa dönem olduğu için, zaten elde “vasıfsız” uzun dönem erler varken bu tür işleri yapmaması gerektiğini savunan görüşe karşıydı.

    Kim savunuyor bu gorusu burada? Kiminle tartisiyorsunuz? Disarida yaptiginiz tartismalari buraya tasimasaniz?

    Bunun yanısıra, bizim orduda gerçekten angarya da vardır. Orduevlerinde, paşalara yönelik istihdam edilen personel örneğinde olduğu gibi. O işlere de uzun dönemleri seferber ediyorlar zaten. Yine burada da kısa dönemlerin bir ayrıcalığı var.

    Ben cok fazla bu isleri yapan kisa donem taniyorum. E tipine dusmek kisa donemler icin buyuk bir sans olarak addediliyor zaten. Komutana yakin, ere uzak olmak bircoguna gore torpillilik anlamina geliyor. Yani, dusunun ki, bu isleri yapanlar kendilerini sansli sayiyor. Cunku, bu isleri yapanlar haricindekiler daha fazla eziyet cekiyor, daha fazla nobet tutuyor, ictimadan ictimaya kosuyor, ust devreden kufur yiyor vs. Yine, rutbelilere hizmet edenlerin havasindan yanina yanasilmaz. “Arkam saglam” edasiyla gezerler ortalikta. Herkes o rahatsiz kamuflajlari giyerken, bu torpilliler ortalikta sivil kiyafetleriyle rahat rahat gezerler. Yani, tecavuz kacinilmazsa tadini cikarma durumu vardir ortada. Kotunun iyisidir bu rutbelilere hizmet edenler.

    “Ben 4 sene üniversite okudum. Ortaokuldan terk adamlar varken bana tuvalet temizlettirdiler!” demekle olmaz.

    Kim bunu diyen Allah askina?

    @ Aziz Yilmaz,

    Tayfun bey, beni de “kısa dönemcilerle uzun dönemcilerin arasını açmaya çalışan hizipçiler”den mi sandınız bilmiyorum:)
    Ola ki beni de bu eleştiri menziline aldıysanız,anlatmak istediklerimin algıladığınızdan oldukça farklı olduğunu belirtmek isterim.

    Hayir Aziz Bey, sizi kastetmedim. Sizi yazdiginiz yorumlardan asagi yukari taniyorum. Yorumlarinizi da begenerek okuyorum ve cogu konuda sizinle hemfikirim. Mantik ve vicdan cercevesinde konusuyorsunuz. Benim hangi sozlerimden “uzun donem askerlerin ot yolmaya talim etmesi, kisa donemlilerin ayricalikli olmasi gerektigi” gibi bir anlam cikarttiniz, ben tam hatirlayamadim. Zorunlu askerligin kisa donem icin de, uzun donem icin de kalkmasini savunuyorum. Ancak, eger zorunlu askerligin kalkmasi hemen mumkun degilse, en azindan kisa donemlerin kisa donem statusunde bir degisiklik olmadan 2 askerlik turunde de donem donem kademeli olarak askerlik suresinde indirime gidilmelidir. Bunun icin one surdugum gerekce ise, universite mezunlarinin okullari dolayisiyla askerlige gec baslamalari ve askere geldiklerinde uzun donemlere gore daha yasli olmalari, daha az dinc ve spora daha az yatkin olmalari, askerligin beynini kullanarak para kazanan kisiler icin daha fazla mesleki zararlar vermesi vb. nedenler sayilabilir. “Yarin zorunlu askerlik kalksin” demek yerine getirilmesi imkansiz bir talep olacagindan, en kisa zamanda kisa donem askerlik 4 aya, uzun donem de 9 aya dussun diyorum. Bu aradaki sure farkinin da neden lazim oldugunu parcadaki su resim guzel bir sekilde gostermis:
    http://www.derindusunce.org/wp-content/uploads/2010/10/zorunlu_askerlik-tablo-5.jpg

    Daha bunun uzerine bircok neden sayilabilir.

    Tahsille alakalı olmayan bir iş düzeni kurmuş kişi ne olacak?Aynı şekilde bir işletme kurmuş ve istihdam yaratan kişinin de geleceği,işi,kurulu düzeni sekteye uğramış olmuyor mu?E peki bu örnekte biri 6 ay değil 15 aya talim edecek,nerede kaldı eşitlik?

    Guzel bir soru. Zaten askere alinirken doldurulan formlarda sorulmuyor mu “bakiminiza muhtac olan birisi var mi? askere gitmeniz hayatinizda buyuk ekonomik sikintilara yol acacak mi?” diye? Bu sorulara verilen cevaplara gore bir askerlik suresi belirlenemez mi mesela? Hep Iran ornegini veriyorum, cunku Iran ulkemizde baskici, ordu gucuyle yonetilen bir ulke olarak biliniyor; Iran’da “bakima ya da finansal destegime muhtac birisi var” diye mazeret gosterildiginde askerlik kisinin ikametinin bulundugu yerde yapilabiliyor. Ordu, kisinin gecimini saglayabilecegi kadar da maas veriyor zaten. Yani, zorunlu askerlik kalkmadi diye “zaten sistem kotu, salla gitsin” mi diyelim, yoksa bu bozuk sistemde bari haksizliklari, sacmaliklari mumkun oldugunca minimuma indirgemeye calisalim?

  44. Yazan:ç-z Tarih: Eki 10, 2010 | Reply

    Onerinizi begendim 🙂 Bence yasina, rutbesine hic bakilmadan butun rutbeli askerler zorunlu ogretmenlik, zorunlu saglik hizmetlerinde gorevlendirilmeliler ve okul bahcelerinde mintika temizligi yapmalilar, hastanelerde doktorlara cay getirip goturmeliler, doktorlara saygida kusur etmemeliler, her gorduklerinde bagira bagira tekmil vermeliler. Cunku, bence bir ogretmen ya da doktorun vatana hizmeti bana gore en az bir askerinki kadar kutsal ve onemli.(Tayfun Korkut)

    Bu öneriyi ben de beğendim..çok yerinde, uygun bir öneri. Madem “tek tip” eşitik ilkesine uygundur denilerek savunuluyor o halde hadi istisnasız herkes “vatandaşlık ödevi”nde eşit olsun..Herkes, “Ben vatan hizmetimi asker olarak yapmak istiyorum bu nedenle de askerlik mesleğini seçiyorum” diyen biri gibi seçme hakkına sahip olabilsin!

    Vatandaşlık ödevi, vatan hizmeti ve vergi ödevi olarak tanımlanıyor. Ve madde 72 de bu vatan hizmetinin çeşitli olabileceğine dair bir açıklama var ;”Silahlı Kuvvetlerde veya kamu kesiminde…”

    O cümlenin orta yerinde duran Veya’ya ne olmuş ki kimse “hizmet”in alternatifi olabileceğini sorgulamıyor?

    O veya’yı yok kabul ederek ancak savaşmakla ve savaş kazanımları ile var olabilen sömürgeci imparatorluk dönemlerinden kalma bir zihniyetle hizmet’i, harp sanatı denilen askerlik ile sınırlandırmak ne kadar kabul edilebilir bir anlayıştır? Ceza niteliği taşımadığı müddetçe, kamu vekili olan devlet, vatandaşım dediği bireylerin hak ve hürriyetini kısıtlayan hizmeti, vatandaşlık ödevi altında bir zorunluluk, ödemekle mükellef olunan bir can borcu gibi talep edemez, etmemelidir de! Vatandaşlık, hayatta kalmak için harp sanatının öğrenilmek zorunda olunduğu bir “can borçluluğu” durumu değildir!

    Dünya vatandaşlığını savunanlar için de bu vatandaşlık tanımı açıklaması zor bir çelişki olsa gerek!

  45. Yazan:MY Tarih: Eki 10, 2010 | Reply

    Poset Bey/Hanim,

    her lafa atlamasaniz? belki de size söylenmemistir? sizin sözlerinizden alinti yaptiysak hakli oldugunuzu söylemek içindi 🙁

  46. Yazan:poset Tarih: Eki 10, 2010 | Reply

    my,
    öyleyse özür dilerim sizden.:(

  47. Yazan:ç-z Tarih: Eki 10, 2010 | Reply

    Vatan borcunun doğal uzantısı gibi kabul edilen her hangi bir angaryadan şikayetçi olmak, zihinlere kazınmış olan bir “çürüklük” kompleksi nedeniyle olsa gerek imkansız gibi!(ç-z)

    Gerçekten çok düşündürücü. Benim yazdıklarımdan çıkara çıkara ben de bir “çürüklük” kompleksi olduğunu mu çıkardınız?(logic)

    Yoo, ne çıkardığıma dair yanlış çıkarımda bulunan maalesef sizsiniz. İnsanlar askerde gördükleri “kötü muameleyi” dillendirmekte maalesef çekingenler. Biri çıkıp da okkalı bir tokat yediğini, tuvalet temizlediğini, yakın akrabalarına sövüldüğünü arkadaş toplantısında ballandıra ballandıra anlatarak sohbet konusu haline getirmez. Yapılan muayene sonucunda kendine “çürük” raporu verildiğini de..

    (Ahmet Hakan, dalak meselesini yazdı diye Sevilay Yükselir’e hakaret davası açtı)

    Vatan aşkı yarıştırıldığı ve vatan için ölürüm nidalarının ayyuka çıktığı bir yerde biri çıkıp da bunlar saçmalık diyemez…demez!

    Muhallebi çocuğu olarak ya da vatanını “ölecek kadar” sevmeyen olarak itham edilmek/tanınmak istemez!

    Neden?

    Erkeklik ve askerlik ile kurulan sıkı ilişkiden ..askerliğe zeval getiren “erkekliğe” zeval getirmiş sayılır, öyle değil mi?

    “Ne o bir tokat yedin bebek/kız gibi sızlanıyorsun”!

    “Ne o izmarit toplamak/tuvalet temizlemek zoruna mı gitti muhallebi çocuğu!”

    Serhan adlı yorumcunun yazdığı son satırlara ve kendi yazdıklarınıza bir göz atın.

    Şimdi siz söyleyin “çürüklük” kompleksi var mı yok mu? Bu ülkede askerliğin zorunlu kalmasının “gönüllü kabulü” için vatan sevgisiyle erkek adam olmakla bir ilişki kurulmuştur. Sz söyleyin kurulmamış mı yoksa?

    ..evet, acemide tuvalet temizledim, koridor paspasladım. neden gocunayım. ben yatacağım da yerime ortaokuldan terk tokatlı süleyman mı hizmet edecek? kışlada her işi asker yapar.(Poşet)

    = “Ben diplomalı bir muhallebi çocuğu değilim asker ne yapacak diyorlarsa onu yaparım”

    Tuvalet temizletmekle, koridor paspaslatmakla mı size harp sanatını öğrettiler? Bu kışla 5 yıldızlı otel mübarek hizmette sınır yok; kuaför, şantör, eldivenli garson, bahçevan, soför, bellboy,…..yok yok vallahi..keşke o kadar gönüllü hizmet verenin olduğu kışlada emir verip, hizmet alan olsam 🙂

  48. Yazan:Tayfun Korkut Tarih: Eki 10, 2010 | Reply

    Poset Bey/Hanim,

    :)))))))))))))))))))))

    Kadinlar da mi kisa donem askere alinmaya baslandi haberimiz olmadan? Esitlik budur iste 🙂

  49. Yazan:Tayfun Korkut Tarih: Eki 10, 2010 | Reply

    @ c-z

    Vatandaşlık ödevi, vatan hizmeti ve vergi ödevi olarak tanımlanıyor. Ve madde 72 de bu vatan hizmetinin çeşitli olabileceğine dair bir açıklama var ;”Silahlı Kuvvetlerde veya kamu kesiminde…”

    Zaten baskici, insan haklarina saygi duymayan bir anayasamiz var. (Degisikliklere ragmen) Bari onu layikiyla uygulasalar da oturma organlarindan teamuller uydurmasalar. Almanya’daki gibi isteyen kamu hizmeti yapsa, sanki butun dunya isi gucu birakip, butun ordularini seferber edip, “hah iste bekledigimiz gun geldi, firsat bu firsat, ele gecirelim su ulkeyi hazir bos sarjorlerle, bozuk G3’lerle soguktan kici titreyerek nobet bekleyen askerleri artik masabasinda” diye Turkiye’yi isgal edecek. Bu sistemden samar ustune samar yemesine, samar oglanina donmesine ragmen hala sistemi savunan, su zorunlu askerlik, pardon kolelik sistemini yilmadan savunmaya calisanlar var. Ne komik durumlara dusuyorlar, bir farkedebilseler. Ha bir de zorunlu askerligin kalkmasi gerektigini soyleyip, arkasindan uzun donemler dayak yiyor diye kisa donemlerin de dayak yemesi gerektigini soyleyenler de var. Sonra toparlamaya calisirken de “herkes dayak yesin, sonra duzelir” diyor. Guleyim mi, aglayim mi bilemedim. Yazik! Soyle olmamali mi o guzel kardesim: ne biz dayak yiyelim, ne de uzun donemler dayak yesin. Angaryaciligin, koleciligin olmadigi yerde kaytarma da olmaz, kimse de emrini zorla yerine getirtmek zorunda kalmaz. Askerler de bu sartlar altinda kafayi yeyip, kendini, arkadasini, komutanini vurmaya calismaz. Bu kadar basit!

  50. Yazan:logic Tarih: Eki 10, 2010 | Reply

    Ha bir de zorunlu askerligin kalkmasi gerektigini soyleyip, arkasindan uzun donemler dayak yiyor diye kisa donemlerin de dayak yemesi gerektigini soyleyenler de var. Sonra toparlamaya calisirken de “herkes dayak yesin, sonra duzelir” diyor

    ah be güzel kardeşim, neden bu kadar kötü Türkçeniz ? insan bu kadar mı okuduğunu anlamaktan aciz olur ?

    bakalım ne demişim?

    bu bozukluk aslında askerliğin hala bu ülkede zorunlu olmasının en büyük sebebi. kısa dönem olarak, uzun dönemlerden daha az dayak yiyerek, daha az sövülerek askerlik yapan kesim haline şükrediyor ve sistemi sorgulamıyor. herkes aynı dayağı yese bakın ortada böyle zorba, aşağılık bir sistem kalıyor mu!

    ,

    bu cümlelerin neresinde “kısa dönemler de uzun dönemler gibi dayak yesin” diyor ? hadi bana bir gösterin.

    burada uzun dönemlerin kısa dönemlerden daha fazla dayak yediği gibi realiteyi dile getiriyorum ve bunun böyle olmasının sistemi ayakta tuttuğu gibi Tayfun’la ikinizin hala farkına varmadığı bir gerçeği ifade getiriyorum.

    ben başttan beri aynı şeyi söylüyorum. bir şey toparladığım yok ama onu da anlayamamışsınız. hala anlamadıysanız, söyleyin bir kere daha anlatayım.

  51. Yazan:Tayfun Korkut Tarih: Eki 10, 2010 | Reply

    @ c-z,

    Tespitleriniz cok isabetli olmus. “Erkeklik-askerlik” iliskisi kurulur hep ki, “erkeksin, erkek adama bisey olmaz” denip, tecavuz dahi edilse “erkege bisey olmaz” diyecekler neredeyse. Yani, iyi gorev alabilmek icin komutanina vermek de bu erkekligin bir parcasi mi oluyor acaba? Erkeklik, anasina avradina kufrettirmek midir? Onursuzluk mudur? Kendisine haksiz yere el kaldiran birine karsi korkusundan karsi koyamamak midir? Askerde erkeklestiriliyor mu, ibnelestiriliyor mu bu millet? Uzerine dusunmek lazim.

  52. Yazan:ali_duman Tarih: Eki 10, 2010 | Reply

    Büyük İskender’in kördüğümü çözme metodu en iyi metotudur, zorunlu askerlik iptal edilmeli, derhal profosyonel ordu sistemine geçilmelidir. (bu uygulama çok geç kalınmış bir uygulamadır, sscb’nin yıkılışının akabinde geçilmesi gerekirdi)

    mevcut askerlik sistemi çağdışı ve ülkeye beklenen katkıyı sağlamaktan uzak, hatta, bu haliyle ülke ekonomisine çok büyük maliyet oluşturmaktadır. ülke kaynakları teknoloji ve bilimsellikten aykırı şekilde oluşturulmuş mevcut modelle heba edilmektedir. (mevcut uygulama ile bilimsellik ve teknoloji yerine ideolojik devlet aygıtına hizmet amaçlanmıştır)

    HALİHAZIRDAKİ ASKERLİK MODELİ “DEMOKRATİK CUMHURİYETE” AİT DEĞİLDİR. SÖZ KONUSU MODEL “İDEOLOJİK CUMHURİYET” MODELİDİR.

    mevcut modelin yarattığı, ağır maliyet nedeniyledir ki; türkiyenin hava savunma sistemleri 50yıl geri kalmış bir teknolojiye sahip olup, hava savunmasına yönelik envanterdeki silah ve donanımlar günümüz teknolojisinde tedavülden kalkmıştır.

    vurucu, çevik, güçlü ve caydırıcı bir orduya sahip olmanın tek bir yolu vardır, o da profosyonel orduya geçmektir. günümüzde güçlü ve caydırıcı ordu olmanın yolu insan kalabalığından değil, teknolojiden ve bilimsellikten geçmekte olduğu aşikardır.

    zorunlu askerlik uygulamasının tartışılması bile abesle iştigaldir, zorunlu askerlik üzerine inşa edilmiş mevcut model tamamıyla iflas etmiş olup, demokratik gelişmiş, güçlü ve büyük ülkelerin hiç birinde böyle bir model mevcut değildir.

    bu ülkedeki zorunlu askerlik modeli, vesayetçi ve militarist sistemi beslemek maksadıyla oluşturulmuştur, teknolojinin geldiği boyut itibariyle bu modelin ülke ekonomosine yol açtığı ağır personel maliyeti dışında bir katkısı mevcut değildir. vesayetçi ve militarist sistemi beslemek için dizayn edilmiş bu model kaldırılmalı, illa zorunlu askerlik olacaksa , “demokratik cumhuriyeti” esas alan bir model oluşturulmalıdır.

    BU KONUDA YAPILACAK OLAN TARTIŞMALAR”DEMOKRATİK CUMHURİYET”E DAİR GEREKSİNİMLER ÜZERİNDEN YAPILMALIDIR.
    Atlanmakta olan işin tamda bam teli burasıdır, zira mevcut model “demokratik cumhuriyet”e göre değil “ideolojik cumhuriyet”e uygun olarak diyazn edilmiştir. (eh artık bizahmet “demokratik cumhuriyeti” ve demokrasiye göre oluşturulmuş kurumsal bir devlet yapısını talep etmek durumundayız)

    bu konuda yapılan tartışmaların malaasef öze dair olmadığını düşünmekteyim, öncelikle ordudaki yönetici general zihniyetinin değişmesi gerekmektedir, basit bir örnek vermek gerekirse halen bu ülkenin yürürlükteki Askeri Ceza Kanunu -demokratikleşme bakımından- çağdışıdır, söz konusu ceza kanununa göre amir mahiyetindeki astlarını mahkeme etmeden HAPİS CEZASI verebilmektedir, (hiç bir demokraside mahkeme kararı olmaksızın özgürlüğü kısıtlayıcı ceza verebilme ilkelliği mevcut değildir) böyle bir uygulama demokratik ülke olduğunu iddia eden türkiye bir yana, muz cumhuriyetlerine bile yakışır değildir, söz konusu zihniyet değişmeden, ülkedeki uygulanan modelin düzelmesi mümkün değildir, güçlü ve dinamik bir ordunun önündeki en büyük engel bizzatihi bu zihniyetin ta kendisidir.

    elzem olan tsk’ye hakim zihniyetin -demokratik yönde- değişimi(zihniyet devrimi)dir, gerisi kendiliğinden gelir zaten.

  53. Yazan:Tayfun Korkut Tarih: Eki 10, 2010 | Reply

    “Erkeklik-askerlik” iliskisi kurulur hep ki, “erkeksin, erkek adama bisey olmaz” denip, tecavuz dahi edilse “erkege bisey olmaz” diyecekler neredeyse. Yani, iyi gorev alabilmek icin komutanina vermek de bu erkekligin bir parcasi mi oluyor acaba? Erkeklik, anasina avradina kufrettirmek midir? Onursuzluk mudur? Kendisine haksiz yere el kaldiran birine karsi korkusundan karsi koyamamak midir? Askerde erkeklestiriliyor mu, ibnelestiriliyor mu bu millet? Uzerine dusunmek lazim.

    ha bir de aylarca karsit cinsten uzak tutulmalarini ve bastirilmis normal cinsel tutkularinin zamanla escinsel egilimlere donusmesini de buna eklemekte fayda var. Askere erkek gidip de gay donenler yok mu saniyorsunuz?

  54. Yazan:Serhan Tarih: Eki 10, 2010 | Reply

    Serhan adlı yorumcunun yazdığı son satırlara ve kendi yazdıklarınıza bir göz atın.

    Şimdi siz söyleyin “çürüklük” kompleksi var mı yok mu?

    Bu bahsettiğiniz konu da yine sorunlu askerlikle ilgili tek tip askerlik ve süre eşitliği ile ilgili değil. Tek tip olmamalıya geçerli bir argüman bulunamadığı “ayrıcalık istiyorum” denemediği için sürekli bir genel zorunlu askerlik sıkıntıları öne sürülüyor. Askerlikte herşey mükemmeldir, kimse tokat yemez, küfür işitmez, tüm personel verimli kullanılır diyen yok ki. Ama ortada bir sıkıntı varsa bu herkesin sıkıntısıdır, okuma imkanı bulamamış veya 2 sene az okumuşların değil.

    “Böyle iyiydi, bizim yapmadığımızı lise mezunları yapıyordu, nereden çıktı bu eşitlik ben dünyada ilk 2000’e giremeyen bir yüksek lisenin antropoloji, urdu dili ve edebiyatı gibi 14. tercihimdeki bir bölümüne girip sınav öncesi not bularak 6 senede zar zor mezun oldum o zaman tabi ki askerlikte de kayrılmam lazım” gibi bir mantık öne sürülemediği için zorunlu askerlik karşıtı tüm toplumu ilgilendiren bir konuyu sanki tek tipe karşı argümanmış gibi öne sürerek meşrulaştırmaya çalışmanın hiçbir esprisi yok.

  55. Yazan:aziz yılmaz Tarih: Eki 10, 2010 | Reply

    Tayfun bey,

    Haklısınız,üniversiteliler dışında geri kalanı ot yolmaya talim etsin gibi bir imanız bulunmuyor.Aslında zorunlu askerlik sistemine ısrarla karşı olan ve bu noktada duyarlılık gösteren sizin gibi birine zaten böyle bir eleştiri yöneltmek hakkaniyetli de olmaz.

    Kısacası yazının konusundan hareketle, mantıksızlığın farklı askerlik türlerinden değil zorunlu olmasından kaynaklı olduğunu belirtmeye çalışmıştım bu serzenişle.Ancak dediğim gibi eleştirim, atlandığını düşündüğüm bu detayla ilgiliydi,doğrudan size değil.

    Bir başka husus da,zorunlu sistem tamamen kaldırılamıyorsa en azından bazı iyileştirmelere gidilmesi fikridir.Ki burada da size katılıyorum.Elbette sürenin kısaltılması olumlu bir adımdır,hiç yoktan iyidir.Fakat henüz kökten değişimin zemin ve koşulları zor görünüp kısmi iyileştirilmelere gidilecekse okuyan/okumayan ayrımı yapılmadan ilgili bütün kesimleri kapsamalıdır.Zira sürenin uzunluğu okuyan/okumayan,iş sahibi olan/olmayan hemen hemen herkesi olumsuz yönde etkilieyebiliyor.

    Özetlemek gerekirse,tamamına katıldığım bu geniş yazının mantıksızlık vurgusu tek tip askerlik değil de zorunlu askerlik sistemi ekseninde ele alınsaydı,bu, makalenin ana fikrine daha uygun düşerdi diye düşünüyorum.Mantıksızlığı ve dolayısıyla hukuksuzluğu yaratan birincil etmen “zorunlu”olmasında yatıyor çünkü.
    Açıklayıcı yorumunuz için de ayrıca teşekkür ediyorum.

  56. Yazan:ç-z Tarih: Eki 10, 2010 | Reply

    Soyle olmamali mi o guzel kardesim: ne biz dayak yiyelim, ne de uzun donemler dayak yesin. Angaryaciligin, koleciligin olmadigi yerde kaytarma da olmaz, kimse de emrini zorla yerine getirtmek zorunda kalmaz. Askerler de bu sartlar altinda kafayi yeyip, kendini, arkadasini, komutanini vurmaya calismaz. Bu kadar basit!(Tayfun Korkut)

    Sizinki kadar net bir şeilde ifade edememiş olsam da bu yazdıklarınıza tamamıyla katılıyorum..

    Ölüm cezasının olmadığı bir yerde cellat istihdam edilmez. Şiddetin meşru kabul edilmediği bir ülkede de silahla donatılmış bir kuvvet aranmaz, oluşturulmaz. Fazlaca romantik ve hayalci(!) olarak tanımlanan bir düşünceye sahip olmama rağmen sizin ifade ettiğinize benzer bir gerekçe ile “zorunlu askerlik kaldırılsın” diyenlerdenim.

    “Yarin zorunlu askerlik kalksin” demek yerine getirilmesi imkansiz bir talep olacagindan, en kisa zamanda kisa donem askerlik 4 aya, uzun donem de 9 aya dussun diyorum(Tayfun Korkut)

    Devletin,bir kurumun arzusu üzerine “zorunlu askerlik kalksın” seçeneğini “imkansız bir talep” olarak yastık altına saklayıp (sayfayı yırtmak mümkün olsa yırtarlardı da belki) halkın çocuk yerine konularak “bil bakalım tek tip hangi elimde” oynanmasını, kışladan önce şamar oğlanına döndürülmek olarak görüyorum.

    İnsanın feleğini şaşırması için illa da fiziksel darbelerle dövülmesi gerekmiyor. Halktan önce ikna olması gereken bir kuvvet söz konusu ne yazık ki!

  57. Yazan:ç-z Tarih: Eki 10, 2010 | Reply

    Sn.Tayfun Korkut,

    Askere erkek gidip de gay donenler yok mu saniyorsunuz?

    Eh sürekli kendilerine emret komutanım denilenlerden biri kendini bir Suudi Prens sanabilir. Mümkündür. Ama kimsenin çıkıp da “ben askerlik yaparken bu tecavüze uğradım” diyebileceğini sanmıyorum doğrusu!

    Bu konular üzerine tartışılabilecek, yapılabilmiş bilimsel araştırma verilerinin toplanabilmesi mümkün değil! Askerlik süresince gerçeklemiş intihar vakalarının ve eğitim zayiatı denilen ölümle sonuçlanmış olayların sıkı bir incelemeye tabi tutulması gerekir elbette. Ama bu tip bir araştırmaya kalkışmanın, silahlı kuvvetleri yıpratmaya yönelik psikolojik harekatın parçası olarak değerlendirilme ihtimali var.Bu durumda birileri çıkıp haddinizi bilin diyerek parmak sallayabilir!
    Kendilerine karşı yürütülmekte olduğunu iddia ettikleri psikolojik harekatı teşhis etmekte mahir olanlar, zorunlu askerlik yapmakta olanların psikolojik değişimlerinden de haberdardırlar her halde!

    Tabii haber veren oluyorsa.Yapılması gereken çok şey var amaaa …….

    Onur?
    Asker olmak onurlu olmak için yeterli değil mi?
    Kim asker olur?
    İnsan!
    Asker olarak doğduğumza göre harp sanatından önce insan olma sanatını öğrenmeliyiz demek ki!

  58. Yazan:poset Tarih: Eki 10, 2010 | Reply

    Başı:

    Gerçekten çok düşündürücü. Benim yazdıklarımdan çıkara çıkara ben de bir “çürüklük” kompleksi olduğunu mu çıkardınız?(logic)

    Yoo, ne çıkardığıma dair yanlış çıkarımda bulunan maalesef sizsiniz.

    Peki, o zaman ben yanlış anlamışım..

    Sonu:

    Serhan adlı yorumcunun yazdığı son satırlara ve kendi yazdıklarınıza bir göz atın.

    Şimdi siz söyleyin “çürüklük” kompleksi var mı yok mu?
    ..evet, acemide tuvalet temizledim, koridor paspasladım. neden gocunayım. ben yatacağım da yerime ortaokuldan terk tokatlı süleyman mı hizmet edecek? kışlada her işi asker yapar.(Poşet)

    = “Ben diplomalı bir muhallebi çocuğu değilim asker ne yapacak diyorlarsa onu yaparım”

    Şaka mı bu?

    Var mı yok mu, önce buna bir siz karar verin isterseniz. Hatta benim yazdıklarımın amatör psikolojik tahlillerine girişmeden önce bir kendi “düşünce akışınıza” dikkat etmenizi öneririm.

    “Çürüklük kompleksi” adını verdiğiniz şeyle ilgili ne düşündüğümü yukarıda yazmıştım.

    Selametle..

  59. Yazan:ç-z Tarih: Eki 11, 2010 | Reply

    “Böyle iyiydi, bizim yapmadığımızı lise mezunları yapıyordu, nereden çıktı bu eşitlik ben dünyada ilk 2000′e giremeyen bir yüksek lisenin antropoloji, urdu dili ve edebiyatı gibi 14. tercihimdeki bir bölümüne girip sınav öncesi not bularak 6 senede zar zor mezun oldum o zaman tabi ki askerlikte de kayrılmam lazım” gibi bir mantık öne sürülemediği için zorunlu askerlik karşıtı tüm toplumu ilgilendiren bir konuyu sanki tek tipe karşı argümanmış gibi öne sürerek meşrulaştırmaya çalışmanın hiçbir esprisi yok.(Serhan)

    Serhan bey,
    Merak ettim;
    Neden insanları hileli hurdalı yollara iten zorunlu askerlik dayatmacılarını eleştirmiyorsunuz?

    Neden dayatmacıların ileri sürdüğü “mantığı” eleştirmiyorsunuz?

    Ve neden siz de ben askere gitmek istemiyorum diyebilmek yerine dolanarak askerden uzak durmaya çalışanlar gibi Tek tipi savunarak zorunlu askerliğe karşı olduğunuzu dolandırarak anlatıyorsunuz?

    Zorunlu askerliği dayatanların da “kayrılmam lazım” dediği bir yer yok mu sizce?

    Neden zorunlu askerliğin kalkması imkansız olsun?

    Kalkmasının imkansız olduğu düşünüldüğü/kabullenildiği için kalkması imkansız olabilir mi? Ve ayrıca meşrulaştırmayı kolaylaştıran sessiz kabuller değil midir?

    Niçin zorunlu askerlik kalkamaz ve neden kalkamayacağına inanılıyor sizce?

  60. Yazan:Tayfun Korkut Tarih: Eki 11, 2010 | Reply

    @ c-z,

    Askerligin suresi kademeli olarak kisaltilirsa, mesela once bu sene 4-9aya dusse, sonra 3ay-6ay, sonra yavas yavas 2-3 seneye kadar tamamen kaldirilabilir. Zaten emniyet bunyesindeki hudut birlikleri aktif olarak gorev yapmaya basladilar. Eminim emniyet, iyi egitimli ozel harekatcilariyla, TSK’dan cok daha etkin bir sekilde ulkemizin sinirlarini koruyacaktir. Bordo bereliler de generalleri korusunlar. Terorle mucadelede bir faydalarini gormedik bugune kadar daha internetteki havali havali videolarindan ve sagda solda gecen bir kac efsanelerinden baska… http://tr.wikipedia.org/wiki/Bordo_Bereliler Sanilanin aksine, direk genelkurmaya bagli bu kucuk birligin asli gorevi aslinda kodamanlari korumak.

    Keske yarin sabah haberlerinde “zorunlu askerlik kalkti” dense ama olmuyor malesef. Hukumet askerligi kisaltmaya calistikca TSK asker deyimiyle “yokus” yapacak. Bu tek tip meselesi bana gore aslinda hukumetle TSK arasindaki ideolojik mucadelenin bir ayagi. Karsilikli bir restlesme var. TSK, ulke uzerindeki son yillarda sarsilan hakimiyetini yeniden insa etmenin derdinde, hukumet de sivil iradeyi askerin emrinden mumkun oldugunca kurtarmanin pesinde. Ben, son aylarda yasanan tartismalara bu pencereden bakiyorum. Hukumetin, acikca dile getirememese de zorunlu askerlige karsi oldugunu, kademeli olarak askerligi dusurup, en sonunda AB’ne uyum amaciyla kaldiracagini saniyorum. TSK’nin de artik bu kadar saibeye, pislige bulastiktan sonra iflah olabilecegini sanmiyorum. Nihai cozum; kanunlarla degil, yalnizca belli bir kesimin bildigi yazisiz teamullerle isleyen, kapali devre bir saadet zinciri haline gelmis TSK’nin lagvedilmesi olacaktir sanirim. TSK’nin kacinilmaz sonu olacaktir bu da. O zaman gorulecektir ki, PKK diye reel bir orgut falan yokmus ortada. Butun dusmanlar yapaymis, uydurmaymis. Milleti kandirip, bir korku imparatorlugu yaratip, TSK’ya dort elle sarilmalarini saglamak icin yaratilmis bir kurgu yillardir TRT’lerde, Dogan Medya Grubu’na ait basinda haberlerde izlediklerimiz, TV’larda, gazetelerde gorduklerimiz… “Etrafimiz gozu donmus teroristlerle, dusman devletlerle dolu, herkes cumhuriyetimize, rejimimize goz dikmis, kahraman ordumuz da olmasa halimiz nice olur” dedirtip, halkin duygularini somurerek onlari kontrol altinda tutmak amac. 6 ay ve 15 ay da bilfiil kontrol altinda tutuyorlar zaten. Ayrik otu gibi davranmaya baslayan, sistemi sorgulayan universite mezunlari da arttikca bilfiil kontrol suresini 12 aya cikarmanin, istedigi sekle sokamadigi bazi beyinleri o ellerindeki hazir kaliba uydurmak icin bir 6 ay daha beyin yikama, yildirma ve sindirme seanslarindan gecirmek istiyorlar. Mesele uzun donemlerin sartlarini duzeltmek degil, kisa donemleri de o sartlara cekmek, onlara da dayak atmak. Okuma-yazma bilmeyen, lise diplomali bir adam ne kendinin, ne de icinde bulundugu toplumun hakkini arayamiyor iste. Bu bir gercek. Bu insanlari kucumsemek, hor gormek icin soylemiyorum bunu. Adam, haklarindan, hukukundan bihaber. Itaat kulturu artik iliklerine kadar islemis. Onlari da bu halden kurtaracak olan, yine bu ulkede hakkini vererek okumus, sistemi sorgulayan universite mezunlari. Sivil toplumla TSK arasindaki bu catismada “garibandan, ezilenden yanayim” derken, aslinda buyuk resmi goremeyen, ezenden yana olanlar var epeyce. “Kendimizi de kurtaralim, seni de kurtaralim bu zulumden” diyorsun, adam sana isyan ediyor kendisini bu hale getiren kontrollu gerilim sistemine isyan edecegine.

    Bircok maddesi hukuk disi yollarla cikarilmis bir anayasa degisikligi zar zor gecti diye rehavete kapilmamak lazim. Vesayetci canavar yarali ama hala orada, bir yerlerde, gizleniyor, yeniden ortaya cikmak icin firsat kolluyor. Tek tip askerlik de bu milleti tek tiplestirip, yeniden kontrol altina almak isteyen canavarin son plani.

  61. Yazan:Serhan Tarih: Eki 11, 2010 | Reply

    Sayın ç-z,

    Yazılarımı okursanız zorunlu askerliğin kalkmasını savunduğumu dolaylı değil direk “kalkmalı” diyerek savunduğumu görebilirsiniz. Zorunlu askerliğin kalkması imkansız değildir, olabilir. Bu konunun başlığına bakarsanız başlık “zorunlu askerlik kalkmalı” değil “tek tip olmamalı”. Bunun sebebi de Tayfun Bey’in belirttiği gibi bu mümkün görülmediğinden “madem kalkmıyor o zaman fakülte mezunlarının ayrıcalığı devam etsin” mantığından hareketle “yetmez ama evet” tipi bir yaklaşıma zorunlu askerliğe karşı argümanların alet edilmesi. Yani siz ÖTV kalksın diyebilirsiniz, ve demelisiniz, ama “madem kalkmıyor fakülte mezunları %5 yüksekokul ve lise mezunları %15 ödesin en azından” demenin hakkaniyete uyan hiçbir yanı yok. Bu asker üniversite mezunlarına üstünse üniversite mezunları da mezun olmayanlara üstün olsun diyenler karşı oldukları şeye sadece kendileri en iyi pozisyonda olmadığı için karşı olduğu sonucunu ortaya çıkarıyor. Yani eşit sürede askerliğe karşı olanların mantığı ile, zorunlu askerlik iyi, olmazsa bize kim hizmet edecek diyen subaylar arasında temel olarak bir fark yok, herkes kayrılmak istiyor.

  62. Yazan:Serhan Tarih: Eki 11, 2010 | Reply

    Bu arada

    neden siz de ben askere gitmek istemiyorum diyebilmek yerine

    Ben ODTÜ psikoloji mezunuyum ve askerliğimi 12 ay yedek subay olarak yaptım. Bir konuya itiraz etmeniz için illa o konunun mağduru olmanız gerekmez. Hayatında hiç kutuplara gitmemiş biri olarak fokların öldürülmesine de karşıyım. Keza iş hayatı dışındaki birçok arkadaşım lise mezunu, beraber büyüdüğüm, top oynadığım ve maçlara gittiğim insanlarla üniversite okumadılar diye irtibatımı kesecek değilim. Birilerinin askerliği daha kısa süre birilerinin daha uzun süre yapmasına da, birilerinin doğuda sınırda birilerinin batıda deniz kenarı tesislerde yapmasına da karşıyım. Zorunlu askerliğe ise toptan karşıyım. Ne zaman birisi çıkıp benim okuma imkanım vardı o zaman beni askerlikte kayırsınlar derse ona itiraz ederim çünkü bu çok bencilce bir davranış.

  63. Yazan:Tayfun Korkut Tarih: Eki 11, 2010 | Reply

    @ Serhan,

    ODTU mezunusunuz. Orada surekli ogrencilerin beynini yikamakla mesgul olan TKP’nin komunist goruslerinden biraz etkilenmissiniz diye dusunuyorum. Herseyin tek tipi yanlis. Tek tip kelimesini duyunca sinirlerim geriliyor, aklima Kuzey Kore gibi ulkeler geliyor. Yok, illa ki -zorunlu askerligin kalkmasi su anda imkansiz oldugundan- kisa donemin uzun donemle ayni sure ve ayni rutbeyle askerlik yapmasindan yanaysaniz, yukarida dikkatinizden kactigini dusundugum su resmi tekrar sizinle paylasmak isterim:
    http://www.derindusunce.org/wp-content/uploads/2010/10/zorunlu_askerlik-tablo-5.jpg

    Ortada ciddi bir problem var. 20-21 yasinda da eziyet edilmez ama, ama ama…. ayni eziyeti 28-30 yasinda yaptigin zaman o kiside yaratacagi yikim cok ama cok daha buyuk olacaktir. Hele bu adam evli, coluk cocukluysa ki bu daha buyuk bir ihtimal uzun donemciye gore. Istisnalar kaideyi bozmaz, uzun donemlerin yas ortalamalari kisa donemlere gore daha dusuktur. Spora daha dayaniklidirlar. Fiziksel calismaya daha elverislidirler. Cogu sivil hayatlarinda da fiziksel islerde calistiklarindan fiziksel isleri yaparken bir universite mezunu kadar zorlanmiyorlar. Inanamiyorum, psikoloji bitirmissiniz, bunlari nasil goremiyorsunuz? Sizin bu problemi teshis etmeniz, burada bizim yasadigimiz ama dile getiremediginiz problemleri psikoloji bilginizle dile getirip, bizi de aydinlatmaniz gerekirken, bilimsel konusmaniz gerekirken, ici bos fukara, esitlik edebiyati yapiyorsunuz.

    Pekala ben de size o halde, kendi uzmanlik alanimdan bir ornek sorayim. 4 yil universite okumanin, 2 yil OSS’ye hazirlik kurslarinda okumanin, bu yillarda, sinav donemlerinde vazgectigimiz firsatlarin alternatif maliyeti nedir biliyor musunuz? Ben okulu bitirene kadar, uzun donem askerlik yapan adam donuyor, ise giriyor, para biriktiriyor, sifir kilometre otomobil alabiliyor. Yani, benim yasitim uzun donemci ben askerden dondugumde coktan hayati oturmus oluyor. Ben daha KPSS, UDS, TOEFL, kil tuy sinavlarla bogusuyor oluyorum. ODTU istatistik mezunu arkadasim 2-3 yildir is ariyor. Bulamiyor. Universite mezunlarinin sayisi artti. Artik ara elemana daha cok ihtiyac var. Makine teknikeri olarak is bulmak makine muhendisi olarak is bulmaktan daha kolay. Turkiye’de Halk Bankasi 200 kisilik kadro aciyor, 125000 kisi basvuruyor. Ote yandan, Turkiye’de kasiyer acigi var. Marketler kasiyer bulamiyor. Universite mezunlariyla universite mezunu olmayanlar arasindaki gelir farklari iyice azaldi. Bundan sikayet etmiyorum. Serbest isgucu piyasasinda arz-talep dengesi bu sekilde olusmus. Buna da itirazim yok. Ama, beyin gucuyle yaptigim isten benim 1 yil ayri kalmamla; isi benimkine gore daha az kompleks ve daha az teorik bilgi gerektiren, isinde fazla arastirma yapmasi gerekmeyen, ilgili mevzuati, teknolojik gelismeleri vs. takip etmesi gerekmeyen, spesifik bir alanda calismasi gereken adamin 1 yil isinden ayri kalmasi ayni sey degil. Tekrar ediyorum, ideali tabi ki herkesin zorunlu askerlikten muaf olmasi ama bunun su anda imkansiz oldugu goz onunde bulunduruldugunda, tum dunyada oldugu gibi, Turkiye’de de universite mezunlarinin nispeten daha kisa donem ve daha yuksek rutbeyle askerlik yapmalari esitlik ilkesine aykiri degildir. En kisa zamanda olmasi gereken de basina yansidigi gibi 4 ay kisa donem, 9 ay uzun donem askerligin bu sene bitmeden cikmasi ve dedikodularin bir an once bitirilmesidir ki silah altindaki askerler gereksiz endiselere kapilmasinlar. Tek tip askerlik soylentileriyle moralleri bozulan kisa donem askerlerin ve bu soz konusu yasa tasarisinin rafa kalkmasiyla hayalkirikligina ugramis uzun donem askerlerin beraber bir sure indiriminden yararlanmasidir. Bu da su anda TSK’da buyuk bir asker acigina yol acmayacak, yani TSK’nin asgari sartlarini saglayacak olan 4 ay kisa, 9 ay uzun donemdir.

  64. Yazan:Serhan Tarih: Eki 11, 2010 | Reply

    Öncelikle ODTÜ ile TKP ve komünizmi eşleştirmenizi yadırgadığımı belirtmek isterim. ODTÜ’de her tür görüşün temsili mümkündür ve öğrencilerin dünya görüşü pragmatik bir felsefe ile oluşur. Ben serbest piyasa ve özgürlükten yana bir insanım keza zorunluğu askerliğin kalkmasını da destekliyorum, bu konuyu bir kenara bırakalım.

    Bahsettiğiniz grafiğin hatalı olduğuna daha önceki bir yorumumda değinmiştim. Zira bu grafikte üniversiteden 26 yaşında mezun olunup 28 yaşında askere gidildiği gibi bir sav öne sürülüyor. Halbuki Türkiye’de lise 18, üniversite ise 22 yaşında bitirilir. Askere gidip döndüğünüzde bu yaş 23 olur veya hazırlık okuduysanız veya 1 sene kaybettiyseniz bile bu yaş 24 olur ki bu da hayata atılmak için hiç de geç bir yaş değildir. Ben de üniversiteyi 23 yaşında bitirip 25 yaşımı bitirmeden askerden dönüp çalışmaya başladım. Üniversiteye 2 sene geç girip, 7 senede bitirip, 2 sene tecil edip sonra “Ama ben 30 yaşıma kadar okudum” demenin haklılık bakımından bir geçerliliği yok. Ayrıca KPSS’ye de mezun olabilecek durumda olanlar ve askerdekiler de izin alarak girebilir, yani grafiğe belli bir amacı desteklemek uğrunda şekil verilmiş.

    Keza bugün Türkiye’deki üniversiteler ve bölümlerin büyük bir bölümü çok zayıf eğitim verilen, 2-3 üniversitemiz dışında hiçbirinin diplomasının dünyada karşılığı olmayan, üniversite bitirenlerin ezici bir çoğunluğunun bitirdikleri bölümle ilgili olmayan bir işte çalıştığını biliyoruz. Ülkeye katkı açısından bakacak olursak, doktora yapıp yurtdışında akademik yayınları olan, tübitak bursu/ödülü almış, ulusal veya uluslararası başarısı bulunan kişiler hiç askerlik yapmasın farketmez. Ama bu %90’ı aslında okumuş olmak için okuyan, kısa dönem askerlik yapmak için ülke kaynaklarını ziyan eden, hatta açık öğretim okuyarak bile kısa dönem askerlik yapanları bence kimse savunmasın. Bu yüzden zaten tek tip askerlik üniversite mezunu sayısını düşürür, açık öğretim gelirleri düşer deniyor. Üniversiteye askerliğini kısa dönem yapmak için gidenlerin sonra çıkıp bilimadamlarıyla tinerci aynı süre mi askerlik yapacak demeye hakkı yok.

    Eğer siz belli gerekçelerle size ayrımcılık tanınmasını desteklerseniz, bunu uzun dönem askerlik yapanlar da yapabilir. Örneğin ortalama bir üniversite mezunu hayatı boyunca ortalama bir lise mezunundan daha fazla para kazanır. Şu kadar üniversite mezunu işsiz, şu kadar lise mezunu şu kadar maaşlı işlerde çalışıyor gibi ekstrem örneklere girmezsek ortalaması böyledir. Bu bakımdan askerliği üniversite mezunları yapsın, hem ordunun da daha çok işine yarıyor, lise mezunları da o arada çalışsın ve az kazanacakları geliri bir nebze telafi etsin denebilir. Tabi ki bu mantıklı değildir, dediğim gibi ayrımcılığa gerekçe bulmaya başladığınız anda bunlar da başlayacaktır. Benim kayrıldığım ayrımcılıklar adaletli, kayrılmadığım ayrımcılıklar adaletsizdir demek zorunda kalırsınız sonunda.

    İşin insan psikolojisi kısmına gelince, süre ayrımı başlı başına uzun dönem yapanlar için psikolojik bir sorun ve ezilmişlik hissiyatı yaratır. Zaten hayatın her alanında bir adım geride olan bu insanları “haddini bilmeye” askerde zorlamak ve farklı muameleye tutmak hiçbir insani mantığa sığmaz.

    Zorunlu askerlik Türkiye’de bir sıkıntıdır. Bunu devlet de kabul ettiği için her türlü imtiyazlı kesime bir takım ayrıcalıklar getirmiştir. Yurtdışında yaşayıp Türkiye’yle irtibatı kesme riski/tehdidi olan kişilere dövizli askerlik, sanatçılara, sporculara tanınan haklar, varlıklı kesimlerin yaptığı kolay askerlikler ve dövizli askerlik kanunu suistimal etmeleri, fakülte mezunlarına tanınan haklar bunlara hep birer örnektir. Burada halkın çoğunluğu olan kesimin ezildiği, her hangi bir hakkının olmadığı ve en zor şartlarda askerliğe tabi olduğu bir düzen ortaya çıkmıştır.

    Bu bakımdan zorunlu askerliğin kalkmasını desteklemekle birlikte, askerlik zorunlu olduğu müddetçe insanlar arasında yurtiçinde yaşayan-yurtdışında yaşayan, mesleği şu olan-bu olan, eğitim şansı bulmuş-bulamamış gibi ayrımcılıklar yapılmasına karşıyım.

    İşin özü, askerliğin bir an önce zorunlu olmaktan çıkarılıp bir profesyonel istihdam alanına dönüşmesi ve yatırımlarının teknolojiye kaydırılması, o zamana kadar da herkesin 6 ayı geçmeyecek sürede eşit askerlik yapmasından yanayım. Mehmet Barlas’ın bu konuda çok çarpıcı bir hikayesi vardı. Birgün bir kuvvet komutanına, neden saldırmazlık anlaşmaları ile destekleyerek batıdaki ve kuzeydeki asker sayısını azaltmıyoruz dediğinde komutanın cevabı “O durumda bu kadar subayı nerede istihdam edeceğiz?” olmuştur. Aynı şekilde ordu evleri olmasa subay yapacak öğrenci bulamayız dendiği de herkesin malumudur.

    Yani bu bilgiler ışığında herkesin 6 ay askerlik yapması, personel yönetiminin doğru planlanması ve verimli kullanılması ile mümkündür, asla imkansız değildir.

  65. Yazan:logic Tarih: Eki 11, 2010 | Reply

    Zorunlu askerlik Türkiye’de bir sıkıntıdır. Bunu devlet de kabul ettiği için her türlü imtiyazlı kesime bir takım ayrıcalıklar getirmiştir. Yurtdışında yaşayıp Türkiye’yle irtibatı kesme riski/tehdidi olan kişilere dövizli askerlik, sanatçılara, sporculara tanınan haklar, varlıklı kesimlerin yaptığı kolay askerlikler ve dövizli askerlik kanunu suistimal etmeleri, fakülte mezunlarına tanınan haklar bunlara hep birer örnektir. Burada halkın çoğunluğu olan kesimin ezildiği, her hangi bir hakkının olmadığı ve en zor şartlarda askerliğe tabi olduğu bir düzen ortaya çıkmıştır.

    bunlar hep bu çarpık düzeni ayakta tutan unsurlar. herkes askerde aynı muameleyi görseydi, bu düzen çoktan yıkılmıştı. hala bunu göremeyip, ayrıcalık isteyenlere şaşıyorum. sanırım henüz askere gitmedikleri için.

  66. Yazan:Tayfun Korkut Tarih: Eki 11, 2010 | Reply

    @ Serhan,

    Üniversiteye 2 sene geç girip, 7 senede bitirip, 2 sene tecil edip sonra “Ama ben 30 yaşıma kadar okudum” demenin haklılık bakımından bir geçerliliği yok. Ayrıca KPSS’ye de mezun olabilecek durumda olanlar ve askerdekiler de izin alarak girebilir, yani grafiğe belli bir amacı desteklemek uğrunda şekil verilmiş.

    Universiteye gec girip, uzatip, gec bitirmek cezalandirilmasi gereken bir sucmus gibi yazmissiniz. Tecil, universite ogrencilerine taninan yasal bir haktir. Askerdeki birinin atiyorum 3. ayinda beyni bosalmis haldeyken KPSS vb. bir sinava girip de ne kadar basarili olabilecegini takdirinize birakiyorum. Zaten egitimlerde 1 ay hic calisamaz, daha sonrasinda da cok kisitli vakit bulabiir. Oradaki ortam da calismaya pek elverisli degildir. Evinde, rahat kosullar altinda calisan bir kizin universite sonrasi sinavlarda basarili olma sansi bu askerdeki erkege gore cok daha fazla olmuyor mu? Esitlik mi bu? Kimse universite mezunu kizlara “24 yasinda mezun olsaydin, bu sana mustehak” denecek birsey yaptiriyor mu? Grafikteki yaslar gercekcidir ayrica. Zira, universite mezunlarina taninan yasal bir 2 yil tecil hakki vardir. Ve eger istatistiklere bakarsaniz iyi universitelerin, iyi bolumlerine girenlerin yaklasik %85’i 2. veya 3. yillarinda girmislerdir. Kisisel gelisimleri icin Erasmus, yurtdisi staj, arastirma vb. programlara katilarak, okullarini 1 donem, 1 yil uzatanlarin sucu ne peki? Okul dondurmak da bir YASAL haktir. Onlari tembellikten okul uzatanlarla ayni kefeye koymak adil midir, esitlik midir bu? Insanlara verilen yasal haklari kullanan kisilere “neden kullandin bunu?” diye hesap sormak ne curettir? Hem sizi universiteyi kazanma yolunda motive eden sey neydi? Toplumda daha yuksek bir statu ve sayginlik kazanmak degil miydi? Hadi, birbirimizi kandirmayalim simdi. 9 ayligina esit sure askerlik yapinca bir anda butun statu farkliliklari ortadan mi kalkiyor? Kisa donem askerlik yapan adam, “nasil olsa erken cikacagim” diye bircok seye goz yumuyor. Tek tip oldugu zaman statusunu de beraberinde getirmek isteyecek. Super egolari yuksek bu insanlar bu durumu kabullenemeyeceginden, yillardir harcadiklari emeklerin bosa gittigini dusuneceginden, komutanlariyla, uzun donemlerle catisacaklardir. Tek tip askerlik buyuk olaylara gebedir. TSK’mizin de en sevdigi sey budur. Olay olsun, catisma olsun, biz de 80’deki “catismayi ayiran, toplumda huzur ve barisi saglayan” statumuze yeniden kavusalim diyorlar. Surekli toplumda bir kargasa cikarmak icin ugrasiyorlar. Kisa donem askerlik KAZANILMIS (yani ugrunda gerek aileler, gerek kisinin kendisi tarafindan bazi buyuk fedakarliklarda bulunulmus ve hakedilmis) bir HAKtir. Ve bu hakki elde etmek Turkiye’de dunyadaki gelismis ulkelere gore cok daha zor, zahmetli ve masraflidir.

    Ama bu %90′ı aslında okumuş olmak için okuyan, kısa dönem askerlik yapmak için ülke kaynaklarını ziyan eden, hatta açık öğretim okuyarak bile kısa dönem askerlik yapanları bence kimse savunmasın.

    Insanlarin kisa donem askerlik yapmak icin neden bu kadar takla attigini sorgulamak gerekmiyor mu? Insanlar neden boyle yangindan kacarmiscasina kaciyor askerlikten? Bunlari tartismamiz gerekirken, luzumsuz ihtilaflara dusuyoruz. OSS sinavi ne kadar liyakat, beceri olcuyor bu da supheli. Turkiye’de uluslararasi olarak taninan 2-3 universite var yazmissiniz. Yanlis, 2-3 degil, 0’dir bu rakam. Dunyanin en iyi ilk 500 universitesi arasina giren bir universitemiz yok. Bunlarin arasindan “kotunun iyisi” diye ODTU’yu, Bogazici’ni sivriltip, bunlarin derecelik ogrencilerini askerlikten muaf tutup, geriye kalan butun universite mezunlarina 12 ay tek tip askerlik yaptirtip, diger universite mezunlarini da cehennem cukuruna atip, bu 2-3 universite mezunu haricindeki butun universitelileri iskartaya mi cikartalim? Oneriniz bu mudur? Yoksa ben mi yanlis anladim? 12 ya da 9 ay tek tipi mi destekliyorsunuz? (zorunlu askerligin kalkmasinin imkansiz oldugunu kabul ederek) Universiteye girecegi sene babasini kaybedip, agir bir travma gecirmis ve ancak Acikogretimi kazanabilmis, ancak, daha sonra 4 yilini kutuphanelerde gecirmis, arastirmis, sosyallesmis, alaniyla ilgili cesitli konferanslara katilmis, kisitli imkanlariyla yabanci dil ogrenmis universite mezunu sirf askerlikten yirtmak icin acikogretim okumus demek ne buyuk haksizlik? Cok yanlis genellemeler yapiyorsunuz. Nereden bakarsaniz bakin, 4 yillik bir universite diplomasina sahip birinin ogrenme yetenegi bitirmemis birine gore daha yuksektir. Bilginin bu kadar hizli guncellendigi, dinamik bir dunyada universitenin hakkini verememis bazi ornekleri bahane ederek butun universite mezunlari bu dinamik ortamdan 9 ay ya da 12 ay soyutlanmali, iyice koreltilmeli midir, bu mudur dahice oneriniz?

    Örneğin ortalama bir üniversite mezunu hayatı boyunca ortalama bir lise mezunundan daha fazla para kazanır. Şu kadar üniversite mezunu işsiz, şu kadar lise mezunu şu kadar maaşlı işlerde çalışıyor gibi ekstrem örneklere girmezsek ortalaması böyledir.

    30 yil once boyleymis. Artik degil. Elinizi sallasaniz yarisi issiz olan 4 yillik universite mezununa carpiyor simdi. Az olan sey kiymetlidir. Yillardir 800 lira maasla calisan universite mezunu ornegi o kadar cok veririm ki ben size. Gidin, Turk Telekom’da ADSL destek hattinda ayda 800 liraya telefonlara bakip, gunde 50 kisiden kufur yiyenlere hangi universiteleri bitirdiklerini bir sorun. Dayimin insaatinda calisan gozluklu ameleye bir sorun, neden bu kadar prestijli bir universitenin boylesine prestijli bir bolumunun 2. sinifinda okudugunuz halde elinizde kalaslarla alti bos insaatta cambazlik yaparcasina, sakatlanma pahasina calisiyorsunuz diye. Ezberleriniz bozulabilir. Cirakliktan yetisip merkezi bir yerde ufacik bir kebapci dukkani acan birinin kazandigi paradan haberiniz var midir acaba? Askerlikten sonra hayatlarina non-stop devam edip, onlerine cikan her firsati en ufak bir burokrasiye takilmadan hop diye elde edebilen insanlar bunlar. Bir taksici, dolmuscu ne kazanir, tasarruflu olursa ve isleri yolunda giderse 1-2 yilda bir ev parasi biriktirir. Babasinin parasina guvenip de okumayan, onun isini devam ettiririm rahatligiyla yasayan, sonra uzun donem askerlik yaparim diyenler, kogusta agalik yapanlar var. Ote yandan, yillarca ailesinden uzak, binbir zahmetle yatili okullarda yasitlarinin yasadigi butun eglencelerden uzak, SIKICI bir 6 yil gecirenler ne olacak? Yurtlarda yasadiklari yari askeri disiplin de onlarin bir sure daha az askerlik yapmasi icin yeterli sebep degil mi? Siz, kisa donemlerin %90’inin askerlikten yirtmak icin universite okudugunu soylerseniz, baska bir baska niyet okuyucu da cikar “biz universiteye hazirlanirken, bazilarimiz yatili okullarda sicak evlerimizden, ailelerimizden ayri yasarken, vizelerde, finallerde uykusuz haftalar gecirirken, bu uzun donemciler gozunu basini sallaya sallaya geziyorlardi, egleniyorlardi. %90’i boyledir bunlarin” demez mi? Istatistigini mi tutacagiz bunlarin, yoksa universite okuyanin layikiyla okudugu varsayimiyla mi hareket edecegiz? Eger, bu amacla gelip universite bitirenler varsa, sorumluluk onlara bu diplomayi veren, onlari derslerden haketmeden gecirenlerindir. Bunun cezasini universiteyi hakederek bitiren cogunlugunun cekmesi adil degildir.

    Zorunlu askerlik Türkiye’de bir sıkıntıdır. Bunu devlet de kabul ettiği için her türlü imtiyazlı kesime bir takım ayrıcalıklar getirmiştir. Yurtdışında yaşayıp Türkiye’yle irtibatı kesme riski/tehdidi olan kişilere dövizli askerlik,

    Bu bir imtiyaz degil, gerekliliktir. Siz “imtiyaz, esitlik” kavramlariyla kafayi fena bozmussunuz. Meselelere hep bu pencereden bakiyorsunuz. Diger boyutlari goremiyorsunuz. Onun icin merak ettim acaba ODTU’de panolarda, duvarlarda hic eksik olmayan “isci, emekci, ezilen” edebiyatinin bir parcasi mi bu tepkiler diye.

    Aslinda nihai olarak ayni fikirdeyiz. Ancak, tek ayrildigimiz nokta, ortalama 21 yasindaki askerle 26 yasindaki askerin ayni sure askerlik yapmasini istemenin adaletli olup olmayacagi. O zaman ya universite okumak isteyeni universiteye gitmeden once askere alip, digerleriyle ayni sure askerlik yaptiracaksin, ya da universiteyi bitirdiginde OSS’ye hazirlanirken, 4 yil boyunca vize, final sinavlarina hazirlanirken para kazanmadan, ailesine yuk olarak gecirdigi zamana mahsuben kisa donem. Universiteye gitmeden askerlik yaptirma fikrini ustegmenimiz de soylemisti. Bazilarimiza mantikli gelmisti. Sizin soylediginiz 21 yasindaki vucudu dayanikliyla 26 yasindaki universitede ister istemez vucudu hamlamis gobeklinin ayni sure ve ayni sartlarda askerlik yapmasi fikrine gore biraz daha mantikli duruyor. Kotunun iyisi gibi yani. Benim aklima daha baska uygulanabilir tek tip askerlik onerisi gelmiyor.

  67. Yazan:ç-z Tarih: Eki 11, 2010 | Reply

    Sn.Poşet,
    “kendi düşünce akışıma” dikkat etmeye çalışırım, öneri için çok teşekkürler.

    Benim de sizden bir ricam var: çürüklük kompleksinizin olup olmadığını bana sormayın. Dediğiniz gibi psikanaliz yapamam. Sizde olup olmadığına kendiniz karar verin.

    Gerçekten çok düşündürücü. Benim yazdıklarımdan çıkara çıkara ben de bir “çürüklük” kompleksi olduğunu mu çıkardınız?(logic)

    Size “sizde çürüklük kompleksi var” demedim ve demeyi de hiç düşünmüyorum.

    Bence genel olarak “Çürüklük kompleksi” olarak tanımlanabilecek bir rahatsızlık söz konusu. Ki bunun zorunlu askerlikten kaynaklığı konusunda sizinle hem fikiriz! İspatı için etrafınızda ufak çaplı bir araştırma yapmanız yeterli.
    Genel olarak örnekler üzerinden çürüklük kompleksinin ne anlama geldiğini anlatmaya çalışmıştım. Evet dediğiniz gibi amatörce 🙂

    Eyv.

  68. Yazan:ali duman Tarih: Eki 11, 2010 | Reply

    ülkemizin önde gelen sosyal bilimclerinden olan Hacettepe Öğretim Üyesi Doç. Dr. Suavi Aydın’ın tamda bu konuya ilişkin Neşe Düzel ile yapmış oluğu -çok yeni (bugünkü taraf’da)- söyleşi çok önemlidir, link aşağıdadır.

    http://www.taraf.com.tr/nese-duzel/makale-suavi-aydin-oglum-tehlikede-inanci-buyuyor.htm

  69. Yazan:ç-z Tarih: Eki 11, 2010 | Reply

    Serhan bey,

    “Böyle iyiydi, bizim yapmadığımızı lise mezunları yapıyordu, nereden çıktı bu eşitlik ben dünyada ilk 2000′e giremeyen bir yüksek lisenin antropoloji, urdu dili ve edebiyatı gibi 14. tercihimdeki bir bölümüne girip sınav öncesi not bularak 6 senede zar zor mezun oldum o zaman tabi ki askerlikte de kayrılmam lazım” gibi bir mantık öne sürülemediği için zorunlu askerlik karşıtı tüm toplumu ilgilendiren bir konuyu sanki tek tipe karşı argümanmış gibi öne sürerek meşrulaştırmaya çalışmanın hiçbir esprisi yok.(Serhan)
    * * *
    Ama bu %90′ı aslında okumuş olmak için okuyan, kısa dönem askerlik yapmak için ülke kaynaklarını ziyan eden, hatta açık öğretim okuyarak bile kısa dönem askerlik yapanları bence kimse savunmasın. Bu yüzden zaten tek tip askerlik üniversite mezunu sayısını düşürür, açık öğretim gelirleri düşer deniyor. Üniversiteye askerliğini kısa dönem yapmak için gidenlerin sonra çıkıp bilim adamlarıyla tinerci aynı süre mi askerlik yapacak demeye hakkı yok.(Serhan)

    Yazdıklarınızda koyulaştırdığım yerleri lütfen bir daha okuyun. Ve -cımbızlanarak anlam kaydırması yapılmış- demeden önce tek tipi neden savunduğunuzu izah etmeye çalışırken ileri sürdüğünüz tek gerekçenin bu olduğunun farkına varabilmek için başlık altına yazdığınız tüm yorumlarınızı tekrar gözden geçirin.

    Ve evet haklısınız; “ODTÜ gibi bir üniversite ve mezununu ile açık öğrenim, 14.tercihe layık olan bir bölümü, 6 senede zar zor bitirebilen birini mukayese etmek SAÇMALIK. Birileri ilk 2000’e giremeyen okullara gitmiş ve başarıları da dediğiniz gibi şaibeliyse mutlaka kayrılmak istiyorlardır.” Eh okulları ve öğrenimleri bazı üniversite öğrencilerininkine eşit olmayan bu insanları “kaytarmak isteyenler çuvalına” doldurup, onların üzerinden tek tipi savunmak eşitlik ilkenizin gereği mi?

    Eşitsizlik mi olmasın tabi. Herkes tek tip askerlik yaparsa eşitsizlik denilen sorun külliyen çözülür; Üniversitelere daha az başvuru olur ve üniversiteli öğrenci sayısı artmaz azalır! Bu da bir fikir tabii.

    Evet .Eğer kısa dönem tek tip askerlik onaylanırsa askerden kaçmak ya da kısa dönem askerlik yapmak için(!) kimse eğitim kalitesi şüpheli üniversitelere kapağı atıp burun büktüğümüz bölümlerde okuyacağım diye bunca eziyeti çekmez!

    Yok eğer dokunacaksan, şefkatle dokun. Eğitim masraflarını karşılayamadığı için inşaatlarda işçilik yapan ve bir iş kazasında hayatını kaybeden çocuğumuzun anısına diğerlerine dokun. Simit satanlara, ev hizmeti yapanlara, hamallık yaparak harçlık toplayanlara bir bak. Öğrencilerimizin sosyal güvencelerini sağlamak adına, iyi bir eğitim alıp, hayata eşit katılımlarını sağlayabilmek adına el ver.

    Erzincan’da hırsızlık şüphesiyle yakalanan ve üç gündür yemek yemeden, yatacak yeri olmadan inşaat köşelerinde, evlerin bodrumlarında kalan üniversite öğrencisine dokun. Ona bir tas çorba ver. Kitaplarını temin et, yurdunu sağla. Üniversite öğrencilerinin sayısı her geçen gün artıyor, daha da artacak.(D.Ü.Arıboğan)
    http://www.yazarx.com/FGuncel/deniz-ulke-aribogan/08-10-2010/ogrencime-dokunma/274443.aspx

    Eşitlik ilkesi gereği olarak kabullendiğinizi yazdığınız, tek tipi savunabilmek için ileri sürdüğünüz gerekçe bu ilkenin çok uzağında değerlendirilmiş gibi siz ne dersiniz;”Üniversitelerin eğitim kalitesi eşit değil dolayısıyla mezun olanlarının da. Onları eşitlemek için tek tip askerlik şart!”.

    Askerlikten sonra kalitesi şaibeli bir üniversiteden mezun birine göre ODTU mezunu birinin başvurduğu iş için “tercih” edilme olasılığı daha yüksektir öyle değil mi? Üzerinize alınmayın sizin gibi ben de genele hakim olan bir kanıyla yazıyorum.

  70. Yazan:Tayfun Korkut Tarih: Eki 11, 2010 | Reply

    @ Ali Duman,

    Bugun okudum bu soylesiyi. Suavi Bey’in tespitlerinin hepsinin altina imzami atarim. Nasil da farketmeden buyuk sehirleri birer garnizona cevirmisler de haberimiz yokmus.

  71. Yazan:Tayfun Korkut Tarih: Eki 11, 2010 | Reply

    http://www.taraf.com.tr/nese-duzel/makale-suavi-aydin-oglum-tehlikede-inanci-buyuyor.htm

    Bugun Ankara, Izmir gibi buyuk sehirlerimiz de dahil olmak uzere, ordunun sahip olduklari arazinin sehir merkezinin toplam arazisine orani inanilmaz buyuk Turkiye’de. Bugun, ABD’de askeri usler tamamen sehir disinda, askeri personel haric kimsenin 5-10km yakinina yaklasamayacagi uzaklikta. Amerika gibi ordusu en guclu, en kalabalik olan ulkenin halki yolda, sokakta bir tane askeri arac gormez. Polis vardir bol bol, olmasi gerektigi gibi.

    @ Serhan,

    Universiteyi hakkiyla bitiremeyenler yuzunden, neden hakkiyla bitiren ve arastirmalarindan geri kalmak istemeyenlerin kisa donem askerligin kademeli olarak kisaltilmasi gibi hakli bir talebi reddedilsin? Tek derdin uzun donemlerin kisa donemle ayni sure askerlik yapmasiysa benim uzun donemlerin 4 ay askerlik yapmasiyla ilgili bir SIKINTIM yok. Ama, eger kisa donem askerlerin 4 ay askerlige dusememesinin onundeki engel tek tip ve tek sure askerlikse, buna karsi cikar, yukarida saydigim neden universite mezunlarinin kisa donem yapmasi gerektigine dair gerekcelerle tek sure ve tek tip askerlige karsi cikarim. Eger, bir tarafi mutlu edip, bir tarafi magdur etmekse amac, buna karsiyim. 4 ay kisa donem, 9 ay uzun donem askerlige kisa donemler de sevinecektir, uzun donemler de. Hem 5’e 15 ay’daki 1’e 3 orani 4’e 9’a dusmus olacak boylece. Uzun donemler icin daha da sevindirici bir durum bu. Ama kusura bakmayin, iki askerlik suresini esitlemeye calismaniz, kisa donem askerlik yapanlari isyan ettirecektir, en son 600.000 civarinda olan bakayalarin sayisi milyonu gececektir, beyin gocu hizlanacaktir.

    Bir de ben hic kimsenin sirf uzun donem askerlikten yirtmak icin 6-7 senesini universitede heba edecegine inanmiyorum. Fikrinizi inatla savunacagim diye bazen sacma sapan cikarimlar yapiyorsunuz.

  72. Yazan:ç-z Tarih: Eki 11, 2010 | Reply

    “Her Türk asker doğar”…eh garnizonda doğunca böyle oluyor demek ki!

  73. Yazan:Serhan Tarih: Eki 11, 2010 | Reply

    Sayın logic,

    bunlar hep bu çarpık düzeni ayakta tutan unsurlar. herkes askerde aynı muameleyi görseydi, bu düzen çoktan yıkılmıştı. hala bunu göremeyip, ayrıcalık isteyenlere şaşıyorum. sanırım henüz askere gitmedikleri için.

    Tabi ki yasada yazdığı gibi Türk vatandaşı olan herkesi sağlık durumu hariç aynı muameleye tutarsanız bu sistem işlemez, sistemi ayakta tutan bu ayrımcılıktır.

    Tayfun Bey,

    Universiteye gec girip, uzatip, gec bitirmek cezalandirilmasi gereken bir sucmus gibi yazmissiniz.

    Herkesin aynı süre askerlik yapmasını bir ceza olarak görmüyorum. Sadece 22-23 yaşında bitirilip 24 yaşında dönülebilen askerlik öncesi süreci çeşitli nedenlerle 4-5 yerine 10 senede tamamlamayı “30 yaşına kadar dirsek çürütmek” olarak haklı bir gerekçe olarak öne sürülmesine karşı olduğumu belirttim.

    Insanlarin kisa donem askerlik yapmak icin neden bu kadar takla attigini sorgulamak gerekmiyor mu?

    Bu yine zorunlu askerlikle ilgili bir konu.

    Bu bir imtiyaz degil, gerekliliktir. Siz “imtiyaz, esitlik” kavramlariyla kafayi fena bozmussunuz.

    Bu bir imtiyazdır. Gereklilik olarak bakarsanız aynı şey bir çok nedenle uzun dönemler için de gereklilik. Bu konuda anlaşmamız zor, fikir ayrılığı diyelim. Ben kısa dönemler daha uzun süre yapsın, onlar da eziyet çeksin demiyorum. Herkesin 6 ay veya daha kısa askerlik yapması mümkün. Fakat süre ayrımı benim dünya görüşüme hiçbir şekilde uymaz.

    Sayın ç-z,

    Yazdıklarınızda koyulaştırdığım yerleri lütfen bir daha okuyun. Ve -cımbızlanarak anlam kaydırması yapılmış- demeden önce tek tipi neden savunduğunuzu izah etmeye çalışırken ileri sürdüğünüz tek gerekçenin bu olduğunun farkına varabilmek için başlık altına yazdığınız tüm yorumlarınızı tekrar gözden geçirin.

    Bunu yapmamın sebebi tek tip savunulurken yapılan kontrastlarda hep ekstrem örneklere kaçılması. Bu yazıdaki serseri/bilimadamı kontrastı, aydın kesim/tinerci kontrastı, Hüseyin Çelik’in tek tipe karşı söylediği “iki üniversite bitirmiş doktora yapmış/okuma yazma bilmeyen kontrastı” hep ekstrem örnekler. Eğer ekstrem örnek isterseniz tersinde de çok ekstrem örnekler olduğuna yapılan bir vurgu.

    Herkes tek tip askerlik yaparsa eşitsizlik denilen sorun külliyen çözülür; Üniversitelere daha az başvuru olur ve üniversiteli öğrenci sayısı artmaz azalır! Bu da bir fikir tabii.

    Ben ODTÜ mezunları Boğaziçi mezunları kısa dönem askerlik yapsın diğerleri uzun dönem yapsın gibi bir sav öne sürmedim. Ayrımcılığa karşı bir insan olarak böyle bir fikri benimsediğimi düşündüğünüzü de sanmıyorum. Üniversiteye girenlerin sayısına gelince, bence zaten üniversiteye girenlerin sayısı azalmalıdır. Devlet sırf üniversite mezunu sayısını artırmak için niteliksiz üniversiteler ve bölümler açıp insanları dolduruyor, 400 kişilik sınıflarda modern üniversite eğitimi alamayan fakat mezun olduğunda istihdam sorunuyla karşılaşan niteliksiz insan yığınları yaratıyor. Ekonometri, maliye, işletme, iktisat vesaire diye 10 farklı bölüm icad edip 2 farklı ders koyarak aynı fakülteden binlerce insan mezun ediyor. Şu anki üniversite eğitim kalitesi 2 katına çıkarılıp mevcut yarıya düşürülse emin olun bunun ülkeye çok daha fazla katkısı olur.

    Sadece seçim kampanyalarında şu kadar üniversite kurduk demek için ücra köşelerde tuhaf tuhaf binalar inşa edip o binaları 4. sınıf öğretim üyeleriyle doldurmakla yüksek eğitim veya devlet planlaması olmaz. Üniversite dediğiniz yer kampüsüyle, öğretim üyeleriyle, tartışma ortamıyla, eğitim kalitesiyle, herşeyiyle üniversiteye benzemelidir. 1 tane doğru dürüst üniversite yapmak yerine 5 tane liseden bozma adı üniversite olan kurumlar inşa etmekle Türkiye bir yere varamaz. Verdiği diploma sadece Türkiye sınırlarında geçen, ki Türkiye’deki üniversitelerin %95’i böyledir, bana göre gerçek anlamda üniversite değildir.

    Son olarak dediğimi tekrarlıyorum. Hepinizin görüşüne saygı duyuyorum. Kendi görüşüm olan süre ayrımının yanlış olduğunu ve insanlar arasında bu tip ayrımların çeşitli gerekçelerle temellendirmeye çalışılmasına karşı olduğumu belirtmek istedim. Zorunlu askerlik kalkmalı, profesyonel orduya geçilmeli, bu süre zarfında da herkes kısa dönem olacak nitelenicek bir sürede eşit süre askerlik yapmalıdır. Benim görüşüm bu.

  74. Yazan:ali duman Tarih: Eki 11, 2010 | Reply

    sn. Tayfun Bey,

    gözbebeğimiz gibi gördüğümüz ordumuz, maalesef ki çağın çok gerisinde, tam 1930 kafasının hakim olduğu bir anlayışla oluşturulmuş ve o kafayla yönetilmektedir.

    ne yazık ki, bu ülkeyi 1930’da askeri garnizona çevirdiler, 27 mayıs, 12mart, 12eylüllerle de önce açık hava cezaevine, sonra darbeciliği kurumlaştırarak (siyasetiyle, yargısıyla, medyasıyla, toplum mühendisliğiyle) açık hava tımarhanesine dönüştürdüler, şimdi şaşırmaktalar, bu tımarhaneden nasıl böyle aklı selim kararlar çıkıyor, bu tımarhaneden nasıl akp iktidar oluyor, deliye dönüyorlar, sanmışlardı ki yarattıkları bu toplum onları 1000 yıl sırtlarında taşıyacaktı, ammavelakin yanan kendisini kimin yaktığını iyi biliyor, öldürülen katilinin kim olduğunu iyi biliyor. yani kusursuz cinayet olmaz derler ya, bu işlerde kusursuz ve iz bırakmadan olmuyor, en nihayet halk kendine düşman olanı iyi biliyor.

    kısacası, bu ordu göründüğü gibi güçlü bir ordu değildir, hani hatırlarsanız özal cumhurbaşkanı iken ırak’a girmek istemişti de o zamanın genelkurmay başkanı savaş istemediği için istifa etmişti, esasında o paşanın istifasının gerçekte tek bir neden olduğunu bugün anlamış bulunmaktayım, zira savaşmak için çeteleşmiş ordusuna güvenmediğinden savaş istemiyormuş, gerci o savaşa girmek çılgınlıktı, girmemek en doğru olanıydı, ancak ne varki bu işin acı olan tarafı genelkurmay başkanının savaştan kaçma nedeni, komuta ettiği orduya güvenmeyişi imiş, zira genelkurmay başkanının siyaset yürüterek savaşa karşı çıkışı hakkı bulunmamaktadır, bugün bu gerçeği de görmek gerekir.

    bu ordu, ideolojik devlet şartlarına göre şekillenmiş bir ordudur, nasyonelsosyalist anlayışlı ulus devlet modelinin ordusudur, bu ordunun niteliği ve yapısı değiştirilmeden tam demokrasiye ulaşmak mümkün değildir, asker ocağı aynı zamanda nasyonelsosyalist sisteme militarist yetiştirme ocağıdır. 1930 kafasına militarist yetiştirme ocağıdır.

    bu ordunun güçlü olma gibi bir derdi yoktur, bu ordunun mevcut müesses nizamı ayakta tutma, o kokuşmuş iktidara can ve hayat verme derdi vardır.

    bakınız; türkiye nato toplantılarına savunma bakanı ve genelkurmay başkanının ikisiyle birlikte katılamamaktadır, diğer tüm ülkeler bakan önde genelkurmay başkanı arkada oturmak suretiyle katılırken, bizim genelkurmay başkanımız bakanın arkasında oturmak istemediğinden her ikisi aynı anda bir nato toplantısına iştirak edememektedir, böyle garabet ve hormonlu durum bir tek bize mahsustur, bilmem farkında mısınız her nedense zaten böyle garabetler hep bize mahsus oluyor.

    bizim ordumuzun disiplin sandığı tek şey şekilci ve göstermeliktir, içi boştur, tak-şak diye topuk selamı vermekle, komutana yalamalık ve yaltaklık yapmakla disiplin olmaz, ancak ne yazıkki bu ordunun disiplin anlayışı tamda budur, oysa disiplin görevini en iyi ve en ideal yapanın aynı zamanda sahip olduğu niteliktir, bizatihi disiplin görevinin hakkını vermek demektir.

    disiplini boş, gücünün içi kof, yöneticileri 1930 kafası, teknolojiye harcanacak kaynakları 800bin kişinin 3 öğün yemeğine, kılık-kıyafetine, yol harcırahına, lojmanına, yatırılmasına harcanır, ülkenin hava savunma sistemleri de 50 yıl geriden gelir.

    güçlü ordu, “güçlü ordu, güçlü türkiye” sloganlarıyla olmuyor, bu sözlerin içi boştur, zaten güçlü ordular bu tip sloganlara ihtiyaç duymazlar, bu da ayrı bir gerçek.

    (bu taktikler zevahiri kurtarmaya yetmiyor, milleti aptal sanıyorlar, ancak onların olduğu noktada değil bu millet, onlardan çok ileride çokkkk. zira nakliyesini katırla yapan pkk’yı yenemeyişi, gücünün ne olduğunu çok net olarak göstermeye yetiyor, anlamasını ve görmesini bilenlere)

    selamlar.

  75. Yazan:ali duman Tarih: Eki 11, 2010 | Reply

    tam 20 yıldır, yani sscb nin çöktüğü 1990’dan beri profosyonel ordu konusu gündemde, ancak 20yıldır bir arpa boyu yol alınamadı, aklıselimler konuyu gündeme getirdikçe onlar milletin ağzına bir kaşık bal çalıp unutturdular, hatta unutturamayacakları dönüm noktalarında özel kuvvetleri, özel timi kurdular, teröre karşı mücadele için, ancak ne varki, hiç bir zaman teröre karşı profosyonel olan bu özel kuvvetleri, özel timleri kullanmadılar, çünkü kurguladıkları sisteme profosyonellik uymuyordu, nasıl olsa bu millet unutkandı, her sıkıştıkları noktada “savaşmayı bilmeyen, asker çocuklarımız savaşa sürülmeyecek profosoyeneller terörle mücadele edecek” dendi, ancak halkın her unutuşunda halk çocukları ölüme sürüldü, bu hep böyle devam etti, ettirildi, utanmadan, sıkılmadan bu kısır döngüyü sürdürdüler, kısır döngünün yalanlarını sürekli sürdürdüler.

    zira önceki sol-sağ kavgaları da, irticai mücadele de, pkk ile savaşta yalandı, tavşana kaç tazıya tut mücadelesiydi, şikeli savaştı bunu hep söyledim, yine söylüyorum, geçenlerde ifade veren jitem kurucusu emekli albay’da “pkk’yı kullandıklarını” açıkca itiraf etti, şimdi tüm bu olanlar birer SKANDAL iken ne yazıkki bu ülke için çok alışılmış, çok kanıksanmış gelmektedir, ya hu bundan büyük skandal olabilir mi ALBAY DİYOR Kİ “PKK’YI KULLANDIK” kimseden tık yok, böylü ordu olur mu? bu itirafın anlamı çok açıktır, bu halk ile alay edilmiş, bu halk iye oyun oynanmıştır, İTİRAF hemde ne İTİRAF, GÖZÜMÜZÜN İÇİNE BAKA BAKA. ama TIK YOK.

    bu ordu pkk ile işbirliği yapmıştır, pkk ile yapılan savaş sahtedir, şikelidir, sadece bu değil, öncekilerde sahtedir, bu ülke halkıyla alay edilmiş, bu ülke halkına ihanet edilmiş, bu ülke halkına oyun oynanmıştır, 80 YILDIR BİR OYUN İZLEDİK, İBRETLE, ESEFLE, ancak ne var ki sorgulamak gibi, yüzleşmek gibi geleneğinimiz yok, hala bu oyunu oynayanların cephesinde çok ciddi bir ZİHNİ KARIŞIKLAR, KAFASI KARIŞIKLAR var, hala bu tezgahcıların değirmenine su taşıyan milyonlar var, nasıl garabet bu, bu nasıl bir oyun, şaşmamak elde değil, bu büyük ve çirkin tezgaha/oyuna mı şaşalım? hala bu tezgahları, oyunları anlamayan milyonların olmasına mı şaşalım? bilemiyorum, ancak ne varki gündüze kavuşulacak olan sabahın en karanlık ve en son noktasında bulunduğumuzdan eminim.

  76. Yazan:Tayfun Korkut Tarih: Eki 11, 2010 | Reply

    Serhan,

    Herkesin 6 ay veya daha kısa askerlik yapması mümkün. Fakat süre ayrımı benim dünya görüşüme hiçbir şekilde uymaz.

    Ben sizin dunya gorusunuzu cok dogru tahmin etmisim. Neyse o halde, universite mezunu oldugunuz icin elde ettiginiz butun kazanimlari geri verin, universite mezunu olmayanlarla paylasin. Ogrenciyken siz otobuse indirimli biletlerle binerken ve hatta mezuniyetten sonra da tipiniz ogrenciye benzedigi icin indirimli bindiginiz otobusler var ya… O indirimler universite okumayanlarin cebinden cikiyor efendim. O paralari bir hesaplayin, sonra bir de dilekce verip, askerliginizi uzun donemlerle ayni sure yapmak istediginizi TSK’ya bildirin eger soylediklerinizde samimiyseniz. Lutfen aldiginiz butun burslari falan da gittiginiz kisladaki uzun donemci proleter yoldaslarinizla paylasin. Oyle kantinden birseyler ismarlayarak falan degil, cash para vererek… Olur mu? Hatta Tyler Durden gibi evinizi falan da yakin, olsun bitsin bu adaletsizlik! ODTU’lu kofti komunist beyefendimiz sacini arkadan at kuyruk yapmis, bir che-guevera t-shirtu giymis ama altinda spor arabayla, ayaginda emperyalist markasi Adidas spor ayakkabilariyla okuluna gelirken “boyle adaletsizlik olur mu, gariban proleterlerimizin acliktan agzi kokarken AKP’li bakanlar Mercedes makam arabalariyla geziyor. Olur mu? Meclise belediye otobusuyle gitmeliler. Hatta yuruyerek…” diyorlar. Siz de oyle diyorsunuz, oyle degil mi? Ya da ne bileyim, Fight Club’daki gibi butun buyuk finansal sirketlerin binalari yansin, tutussun, butun borclar kapansin, herkesin statuleri bir anda esitlensin. Yillarca cabalayarak KAZANILMIS KAZANILMIS KAZANILMIS KAZANILMIS KAZANILMIS (gor artik su kelimeyi) HAK HAK HAK HAK HAK HAK HAK (bunu da gor artik yalvaririm) lar boyle bir anda “esitlik” adi altinda yensin, oyle mi? 30 yasinda universite bitirmek suc degil. 78 yasinda da bitirebilirsin. Yukaridaki istatistiklerde de goruyorsun ki, dunyanin hemen hemen her ulkesinde universite mezunlari kisa donem yapiyor bu askerligi. Bu bir esitsizlik degil, aksine universite okumak icin yapilan fedakarliklarin bir karsiligi. Bu KAZANILMIS HAKKI icin savasir yeri gelirse kisa donemler. Bu sistemi universite mezunlari kurmadi. Sistem biz mezun oldugumuzda coktan kuruluydu. Kapali devre bir orgut falan degil bu universite mezunlari. Bizim da ailemizde, akrabalarimizda, esimiz-dostumuzda universite mezunu olmayan bir cok insan var.

    Bazi ulkeler var, herkes ayni sure askerlik yapiyor. Ama bu ulkelerde egitim seviyesi cok yuksek, neredeyse herkes universite mezunu. Danimarka, Avusturya mesela… Zaten, gitmek istemeyen de gitmiyor bu ulkelerde.

    Daha fazla tartismak istemiyorum sizinle. Yapistiniz kaldiniz fikrinize. Fikrinizi savunmayi bir gurur, namus meselesi haline getirdiniz. Burada 50 tane neden saysam da sizin icin bir anlam ifade etmiyor. ODTU’nun isyan etmis olmak icin isyan eden tayfasini aklima getiriyorsunuz fazlasiyla. Sanki Serhan adi altinda Kemal Kilicdaroglu girmis, burada yorum yapiyor, sanki Kilicdaroglu’yla tartisiyorum burada. Egitimin ne onemi var? Giydir herkesin uzerine mavi tulumu, ver eline ingiliz anahtarini, sal sanayi sitelerine. Bi de yatili organize sanayi siteleri olacakmis. :)) Hey gidi gunler hey! Turk-Sosyalist Cumhuriyetler Birligi kurulsun hatta, degil mi? Kazanilmis hak da neymis, kariyer de neymis, herkes isci olsun, herkes tek tip mavi tulumla calissin, herkes tek tip, ayni sure askerlik yapsin, herkes ayni saatte isyerinin onunde hazir olda siraya gecip andimizi okusun hatta… Yeter ki, kimse yukselip bir takim imtiyazlara sahip olmasin. Zeki, yaratici, ulkesine, toplumuna faydali olabilecek potansiyele sahip insanlar da bu “esitlik” (esitsizlik daha dogrusu, tembelle caliskanin, yaraticiyla duz mantiklinin, zekiyle daha az zekinin ayni kefeye kondugu, bireysel potansiyellerin yukselmesinin bir tehdit olarak kabul edildigi dupeduz bir ESITSIZLIK)ten kacip, Amerikalara, Avrupa’lara kacsinlar.

  77. Yazan:Tayfun Korkut Tarih: Eki 11, 2010 | Reply

    @ Ali Duman,

    ALBAY DİYOR Kİ “PKK’YI KULLANDIK” kimseden tık yok, böylü ordu olur mu?

    Boyle bir itiraf adamakilli bir ulkede yapilsa o ulkede o kurumun tepesindeki herkes iner, o kurum en bastan yapilandirilir. Ama bizde TSK’ya dokunmayi, hesap sormayi birakin, soru soran dahi “vatan haini, ordu dusmani” ilan ediliyor.

  78. Yazan:Serhan Tarih: Eki 11, 2010 | Reply

    Siz olayı kişiselleştirip komunizm, sosyalizm gibi tamamen alakasız yerlere çekiyorsunuz. Zorunlu askerliğe karşı olan birine böyle şeyler söylemeniz komik ama fikri söylem bitince olay kişiselleşir tabi ki. Farkettiyseniz ben size veya bir başkasına yaş, eğitim durum gibi kişisel özellikler veya geçmiş ile ilgili soru sormadım. Siz taktınız ODTÜ şöyle böyle diye ondan sen de böylesin diye. Bu ad hominem saldırıları Youtube’da gazete yorum köşelerinde olur böyle bir sitede görmek üzücü. Kazanılmış hak hukuki bir tabirdir; tek tip düzenlemesi hukuka aykırı değildir öyle olsa zaten bu tartışmalar olmaz çıksa bile mahkemeden dönerdi. O yüzden o tabiri de açıp bir araştırın çünkü askerlik bir ceza-ödül sistemi olmadığı için süre açısından kazanılmış hak diye bir kavram yoktur, o yalnıza hali hazırda rütbe kazanmış olanlar için geçerlidir ki yasa geçse bile yedek subay olanların rütbesi geri alınmaz. Siz eşitsizliği renklilik, ayrımcılığı gereklilik olarak görmeye devam edebilirsiniz; ben karşıt görüşlere de saygı duyduğumu belirttim siz isterseniz aynı nezaketi göstermeyebilirsiniz, tercih meselesi.

  79. Yazan:logic Tarih: Eki 11, 2010 | Reply

    bu kazanılmış hak muhabbeti iyice baydı. neyi kazandın arkadaşım ? üniversite diploması size askerlik adına bir şey mi katıyor ? tank kullanmayı, atış yapmayı falan mı öğretiyorlar üniversitede ? liseliden ne artın var askerlik adına ?

    tep tip askerlikle Genelkurmay bilmeden ayağına kurşun sıkıyor. Keşke gerçekleşse, bakın o zaman şu ana kadar sesini çıkarmayan elit tabaka, liselilerle aynı kötü muameleyi gördüğünde nasıl bağırmaya başlayacak.

    ha bu arada tek tiple, kimseyi tektipleştirmiyorlar. askerlik gibi bir görev karşısında hepimiz zaten aynıyız. kimsenin bir diğerine artısı yok. olsa olsa var olan eşitsizlik, adaletsizlik sona erecek.

  80. Yazan:Tayfun Korkut Tarih: Eki 11, 2010 | Reply

    @ Serhan,

    Tek tip askerligi savunanlarin cogunun gerekcesi komunizmle uyusuyor. Ve bu konuda tartistigim bircok kisi de bu kafa yapisinda oldugu icin sizi de ister istemez bu kategoriye aldim. Yanlis anlama varsa kusura bakmayin.

    Ancak, “tek tip” duydugum her yerde beni hafakanlar basiyor. Rejimimizin resmi ideolojisi bu oldugu icin, her nerede bir tek tipcilik, tek kiyafetcilik, tek surecilik, tek bilmem necilik savunan biri varsa, ona karsi istemdisi bir nefret duyuyorum. Herseyin her sekilde tek tipine karsiyim. Mesela kisa donemlerin de hepsinin ayni sure askerlik yapmasina karsiyim. O askerde gecirdigi 6 ayi hem kendisi, hem de icinde yasadigi toplum icin cok verimli gecirme potansiyeli olan biriyle, universiteyi sizin yukarida bahsettiginiz bazi orneklerde belirttiginiz gibi hasbelkader bitirmis birinin ayni sure askerlik yapmasi kabul edilemez. Bir aile kurmus birisinin de ailesinden 6 ay ya da 15 koparilip, bekarlarla ayni kogusta alikonmasi adalet ya da esitlik degildir. Herkesin hayatta farkli bir yeri var. Bu illa ki yuksek bir statu olmayabilir. Universite mezunu olmam benim statumu universite mezunu olmayana gore yuksek yapmaz. Ama ikimizin farkli hayat tarzlari vardir. Anlasamayiz. Ben bu adamla ayni kogusta kalamam, kafayi yerim. O da yer. Ayni sartlarda askerlik yapamam onunla. Onun icin normal olan sartlar, benim icin son derece katlanilmaz olabilir ya da tam tersi. Universite mezunu birinin profili asagi yukari bellidir. Yapabilecekleri isler bellidir. Sen, bu adami digerleriyle tek tipe cevirmeye calisarak catisma yaratmaktan baska bir ise yaramazsin. Yillardir askerlik surelerinin cesitli toplumsal siniflardan (sinif deyince, dikey siniflandirma gibi dusunme lutfen, yatay siniflandiriyoum, benim gozumde bir profesorun yaptigi is bir kebapcinin yaptigi isten daha onemli degil) gelen insanlara gore farklilastirilmasi mecburidir. Bu farklilastirmanin sayisiz sebebi vardir. Yukarida bahsettigim sebeplerin yanisira daha bircok sayamadigim sebepleri var. Sure esitligi bir esitsizlige, universite mezunlarina karsi bir adaletsizlige yol acacaktir.

  81. Yazan:Mustafa Akbaş Tarih: Eki 12, 2010 | Reply

    Olay cok acik. *Tek tip askerlik* getirmek isteyenler profesyonel ordu istemeyen kemalist rejim bekcilerinin cirkin dayatmasi. Burda ilk defa bu örümcek kafali yobaz cagdaslara anlayis gösteriyorun. Tabii kolay is degil profesyonel bir ordu kurup ve yönetmek. Ilk defa Prosyonel ordu icin profesyonel egitim görmüs eleman lazim. TSK nin elamanlari profesyonel mi ? Tabi hayir.
    Cobanla Teröristi ayirt edemeyen, askerin eline pimi cekilmis el bombasi veren, Law silahini boru zandeden, sayisiz darbe yapip ve hür iradeni sectigi basbakanin katili olanlar dan savunma profesyonelik beklenez.

  82. Yazan:Tayfun Tarih: Eki 12, 2010 | Reply

    @ Hakan Hekimhanlı & Serhan

    Kurşun kalem de, tükenmez kalem de kalemdir. İkiside yazar. aralarında ki farksa; kurşun kalem ucuzdur, tükenmez kalem pahalı.

    Hakan Bey, uzun dönem askerlik yapanları aşağılamak gibi bir amacınız olduğunu sanmıyorum. Sanırım okumak için yapılan masraflar ve üniversite mezununun okulu bitirene kadar devlete, ailesine ve içinde bulunduğu topluma maliyeti üniversite mezunu olmayanlarınkinden daha fazla. Ancak, bu, üniversite mezununu mezun olmayandan daha değerli bir birey yapmaz. Yeri geldiğinde kaliteli bir kurşun kalem de birçok tükenmez kalemden daha pahalı olabilir. Mesela girişimci, ekonomiyi canlandıran, birçok işçi istihdam eden, kendini eğitebilmeyi başarmış, görgülü bir lise mezunu pahalı bir kurşun kalem gibidir sizin benzetmenizden yola çıkarsak. Ama Serhan Bey’in talebi tükenmez kalemin kurşun kalem niyetine kullanıması gibi. Tükenmez kalemin kullanılması gereken mesela resmi yazışmalarda da kurşun kalem kullanılamaz. Her kalemin daha faydalı olduğu bir alan vardır. İkisi birden aynı işi görsün denemez. Tükenmez kalemi kurşun kalemle aynı süre kurşun kalem niyetine kullanırsan mürekkebi biter. O saatten sonra kaldırır atarsın ancak o tükenmez kalemi. Ama kurşun kalem tükenmez. Tükenmez kalemin mürekkebi üniversite mezununun tek ekmek teknesi olan bilgisidir. Dolayısıyla askerlikten kaybı en büyük olanlar üniversite mezunlarıdır. Ancak, çok daha kısıtlı bilgi ve mesleki beceriyle iş yapabilen uzun dönemcilerin askerlikten doğan kayıpları kısa dönemlerinkine göre çok çok azdır. Dolayısıyla süreleri eşitlemek kısa dönemlere büyük haksızlık ve zulüm olacaktır.

    Sanırım Serhan Bey’in itirazı da bu yukarıda Hakan Bey’den alıntıladığım ifadeye. Bir de dikkatimi çekti Serhan Bey tektipaskerlik.com’daki tartışmalarda kullanılan üniversite mezunlarının daha değerli olduğu, uzun dönemcilerin aşağılandığı iddialarına biraz içerlemiş. Burada yorum yazanların da aynı kafayapısında olduğunu zannediyor sanırım. tektipaskerlik.com’da tek tip askerlik aleyhinde yapılan eleştirilerin altındaki saikle Derindüşünce’de tek tip ve hatta zorunlu askerlikle ilgili itirazların arkasındaki saik arasında ciddi farklar var.

    http://www.tektipaskerlik.com/

    Daha siteye girdiğiniz anda kemalist burjuva jargonunu ve Atatürk resmini görüyorsunuz zaten. Serhan Bey, siz yukarıda saydığınız argümanları bence bu kişilere karşı kullanın. Ne benim, ne de Hakan Bey’in sizin eleştirilerinizin hedefi olduğunu sanmıyorum. Ben bu tür adamları askerde de fazlaca tanıdım. ”Ben üniversite mezunuyum, kuyrukta beklemem, benim babam albay, diplomat vs., ayrıcalıklıyım, torpilliyim ben, bize cep telefonu serbest, diğerlerine değil, biz istediğimiz zaman sivil kıyafetle de dolaşırız” havasındaki kısa dönemler sayesinde bu sistemin böyle işlediğini zannediyorsunuz. Ama hayır, onlar sistemden hakettiklerinden fazla kazanım bekliyorlar. Onlar, diğer üniversite mezunlarından da ayrılmak istiyorlar. Sivilde de böyle bunlar. ”Dağdaki çobanla benim oyum bir mi olacak?” diyenler bunlar. Serhan bey, aman ha sakın bizi onlarla karıştırmayın, büyük hata yaparsınız, günahımızı alırsınız.

    Saygılar

  83. Yazan:Tayfun Tarih: Eki 12, 2010 | Reply

    Serhan Baysal Bey,

    Bu arada tebrik ederim o siteden bu siteye kopyala-yapıştır yorumlar falan… Harika çalışıyorsunuz vallaha. 🙂 http://www.tektipaskerlik.com da da ortalığı birbirine katmışsınız. 🙂 Size tavsiyem, biraz daha dışarı çıkmanız, sosyalleşmeniz, içerisinde yaşadığınız toplumu tanımanız, okumak için çekilen çileleri ve fedakarlıkları takdir etmeniz. Burası Türkiye. College party’lerde geçmiyor üniversite hayatı burada devlet üniversitelerinde.

    Neyse, ilgili sayfada gerekli cevapları almışsınız. Çok aklı başında cevaplar almışsınız ağzınızdan salyalar akarak yaptığınız eleştirilerinize. Orada hakkını aramak isteyen insanlara da sinir krizleri geçirtmişsiniz. Sizin için ”provakatör, yaratık, elinde tespihle üniversiteye kız tavlamak için gelen kıro” gibi ifadeler kullanmışlar. Ben psikoloji gibi bir bölüm bitirmiş birinin bu kadar iletişim fakiri olabileceğini düşünmezdim. Hele ODTÜ psikolojiden mezun birinin…

  84. Yazan:Hakan Hekimhanli Tarih: Eki 12, 2010 | Reply

    @ Tayfun Bey,

    Benim Kurşun kalem ve tükenmez kalem örneğinde anlatmak istediğim temel fark şudur; kurşun kalem tükenmez kalem gibi, tükenmez kalem kurşun kalem gibi kullanılmaz. İkisinde kendine has özellikleri ve güzellikleri vardır. Sınav örneğini bu yüzden verdim. Çünkü sınav insanların hayatını etkiler. Kurşun kalem örneğindeki insanlarda öyledir. Biz çok önemsemesekte aslında hayatımızın düzgün yürümesinde en temel işleri onlar yapar. Bugün “çöpçü” olmasa görünen tüm güzelliklerin kokudan bir kıymeti kalmaz. Tükenmez kalemdeki imza örneğimde tükenmez kalem durumundaki tahsilli kişiler için iyi bir örnektir. Devletin her kademesinde görev alan bu insanların önemli bir yeri vardır. (hepsi değil tabi) Ama temel bir fark vardır ki, bir çöpçünün çöp toplamaması ile bir müstaşarın işlevsizliği aynı etkileri doğurmaz. Yada bir müsteşarla bir çöpçü aynı sürede yetişmez, aynı bilgi birikimi gerektirmez. Amacım müsteşarı yüceltip çöpçüyü yermek değil. İkiside Allah katında nihayetinde KUL, devlet karşısında VATANDAŞtır. Kimsenin kimseye dağdaki çoban muhabbeti yapmaya hakkı da yoktur. Amacım farkı ortaya koymaktır. Ayrıca kurşun kalem örneğinde açacak örneğindeki amacımda bu insanların zararı var demek değildir. Bir işçinin devlete maliyeti ve ondan aldığı vergi ile bir doktorun devlete maliyeti ve verdiği vergi bir olmaz. 15 bin tl kazanan bir doktor devlete ayda 1000 tl vergi öderken 750 tl alan bir işçinin devlete vergisi 100 tl olur. Erken teşhis belirlenen ve tedavi edilen bir kanser vakasıyla, doktor; yaklaşık devleti 20 bin tl zarardan kurtarır. Ya da yaptığı bir böbrek nakli ile hastayı diyalizden , dolaylı olarakta devlet kasasında her ay 1200 tl nin kalmasına vesile olur. Bu örnekleri mühendisle, kimyager, ezcacı vs.. ile çok uzatabiliriz. Bir usta kolay yetişmiyordur bunu da kabul ediyorum ama katma değer olarak durumu ele aldığımızda şırıngayı üreten işçi ile onu hastaya uygulayan hemşirenin devlete katma değeri bir olmuyor. Tektip askerlikte benim temel bakış açımdaki sorunlardan biri de devlete daha çok vergi veren boşluğu hemen doldurulamayan bir tahsillinin neden angarya işler ile gereksiz miktarda askerlik adı altında oyanlandırıldığıdır. Bu demek değil ki, uzun dönemler için bir sorun yok. Zaten yazımı baştan sona sakin bir kafa ile okuyan görecektir ki ordu içindeki sorunlardan da bahsetmiş ve sistemin sorunlu olduğunu anlatmışımdır. Bazı yorumlara bakıyorum yazıyı bir yere kadar okumuş, kafasındaki sabit fikirle birleştirip yorumlamış. Bir kere yazının son paragrafındaki önerim zaten her kesimden her tipten insanın sorununu çözüyor.

  85. Yazan:logic Tarih: Eki 12, 2010 | Reply

    Bir işçinin devlete maliyeti ve ondan aldığı vergi ile bir doktorun devlete maliyeti ve verdiği vergi bir olmaz. 15 bin tl kazanan bir doktor devlete ayda 1000 tl vergi öderken 750 tl alan bir işçinin devlete vergisi 100 tl olur. Erken teşhis belirlenen ve tedavi edilen bir kanser vakasıyla, doktor; yaklaşık devleti 20 bin tl zarardan kurtarır. Ya da yaptığı bir böbrek nakli ile hastayı diyalizden , dolaylı olarakta devlet kasasında her ay 1200 tl nin kalmasına vesile olur. Bu örnekleri mühendisle, kimyager, ezcacı vs.. ile çok uzatabiliriz. Bir usta kolay yetişmiyordur bunu da kabul ediyorum ama katma değer olarak durumu ele aldığımızda şırıngayı üreten işçi ile onu hastaya uygulayan hemşirenin devlete katma değeri bir olmuyor.

    eleştirdiğiniz dağdaki çobandan daha fazla oy hakkı olduğuna inanan zihniyetle, sizin bu zihniyetiniz aslında birbirinin aynısı. ikisi de jakobenlik kokuyor buram buram. kentli kesim, dağdakinden daha fazla bu ülkeye faydalı olacağını düşündüğü için o çobandan kendini üstün görüyor. siz de farklı bir şey yapmıyorsunuz. çok vergi verenleri başbakan yapalım bu mantıkla. e ne de olsa hepmizden daha çok katkı sağlıyorlar bu ülkeye.

    istediğiniz kadar bu üstünlük zırvalıklarını ortaya koyun, gerçek değişmiyor. bir üniversitelinin bir liseliden farkı askerlik söz konusu olunca koca bir sıfır. biraz hakperest olmayı deneseniz ?

  86. Yazan:ç-z Tarih: Eki 12, 2010 | Reply

    Kazanılmış hak hukuki bir tabirdir; tek tip düzenlemesi hukuka aykırı değildir öyle olsa zaten bu tartışmalar olmaz çıksa bile mahkemeden dönerdi. O yüzden o tabiri de açıp bir araştırın çünkü askerlik bir ceza-ödül sistemi olmadığı için süre açısından kazanılmış hak diye bir kavram yoktur, o yalnıza hali hazırda rütbe kazanmış olanlar için geçerlidir ki yasa geçse bile yedek subay olanların rütbesi geri alınmaz. (Serhan)

    Askerliği meslek olarak seçmiş biri, bir rütbede siciline zeval getirmeden beklerse bir üst rütbeyi “hak” olarak kazanmış oluyor mu?

    EVET.

    Teğmen 3 senede üsteğmen
    Üsteğmen 6 senede(Doktora ,sanatta yeterlilik veya yüksek lisans programlarını bitirme gibi mümtaz terfi durumlarında bu dönem 4 ila 5 yıla düşmektedir.)yüzbaşı,

    Tek tip’te ayrıcalık olmayacak!!!!

    Yüzbaşı 6 senede bibbaşı
    Binbaşı 5 sende (Üstün kıdem ve erken terfi ile görev süreleri 2 yıla kadar inebilir.)yarbay
    Yarbay 3 senede albay
    Albay 5 senede tuğ olabilir mi?

    EVET.

    Kısaca söylersek bir subay belirlenmiş süre kadar bir rütbede BEKLErse bir üst rütbeyi taşıma HAKkı KAZANIYOR.

    BEKLEKme SÜREsi bu hiyerarşik yapılanmada çok önemli!

    Subayların hayatında bu kadar önemli olan ve HAK KAZANDIRAN SÜRE, sivillerin hayatında neden ÖNEMSİZ?

    Çünkü askerliği meslek olarak seçmiş biri için süre ÖDÜL anlamına geliyor, sivil biri içinse süre CEZA anlamı taşıyor!

    Peki sivil birinin zorunlu askerlik yaparak BEKLEdiği süre sonunda kazandığı bir ÖDÜL var mı?

    HAYIR.

    4,6,9,12,15 ay fark etmez…bir subay için çok ehemmiyetli olan bu süreler bir sivilin hayatında çok da önemli kabul edilmiyor? Bu süre sonunda sivil birinin kazandığı hiçbir hak olmuyor.

    Askeri hiyerarşi içinde Mümtaz terfi durumu oldukça önemli bir süre indirimine neden olurken söz konusu siviller olunca YOK hükmünde kabul ediliyor:Tek tip! Neden?

    -“Ben senin bedenini istiyorum, fikrini değil!”

    Oysa Madde 18 de ne deniyor;

    “ülke ihtiyaçlarının zorunlu kıldığı alanlarda öngörülen vatandaşlık ödevi niteliğindeki beden ve fikir çalışmaları, zorla çalıştırma sayılmaz”=zorunlu askerlik!

    Siz ne demiştiniz Serhan bey; Tek tip düzenlemesi hukuka aykırı değildir. Peki hangi hukuk?

    Hiç unutmuyorum seneler önce emekli bir tuğ Ceviz Kabuğu programında kendilerine ödenen maaşın vekillerinkinden yüksek olması gerektiğini söylemişti. Gerekçesini de şöyle ifade etmişti: ”Meclis sıralarında savaş için el kaldıranla hayatını ortaya koyarak savaşacak olan EŞİT olamaz! Biz risk alıyoruz!”

    Haklı mı? Haklı.

    Peki 30 senedir bu ülkede risk alıp ölenler kim?

    Her bir ile cenazeleri gönderilen zorunlu askerliklerini yapmakta olanlar!

    Kazandıkları ne?

    12,15 ay uzun ya da kısa dönem zorunlu askerliğini sıcak çatışma bölgesinde yapan biri ile mesleki güvence ile donatılmış birinin aldığı ölüm riski eşit olabilir mi peki?

    30 senedir bu ülkede ilan edilmiş açık bir savaş durumu söz konusu olmasa da zorunlu askerliğini yaparken ölenlerin haddi hesabı yok. Ölen subay sayısı açısından bakılarak oranlandığında bu, bir üst rütbe için beklemekte olanların askeri başarısı olarak değerlendirilebilir.

    Peki zorunlu askerliğini yaparken ölen askerin başarısının(!) ödülü ne?

    Cephede er ve erbaştan ne kadar zayiat verilirse verilsin subay zayiatı düşükse bu başarı sayılırmış.(Kurtuluş savaşında ölenlerin çoğunun er ve erbaş olması subay kayıplarının az olması askeri açıdan bir başarıymış. Askeri uzmanların açıklaması buydu, doğru değilse de eğer ben onların yalancısıyım)

    Sarızeybek bir tv programında.”Doğudaki komutanlar, görev süreleri boyunca mümkün olabildiğince çatışmaya girmek istemezler. Kayıp vermek istemezler.”demişti. Nedenini de sicil/rütbe ilişkisi kurarak açıklamıştı.

    Belki bu sebepten olsa gerek sınır karakollarında nöbet tutan askerler, hep “beklenmedik/umulmadık ani baskınlarla” öldüler. Siz hiç saldırı olacağını biliyorduk, hazırlıklıydık ama bu kadar şehit verdik şeklinde bir açıklama yapıldığını duydunuz mu?

    Şimdi tekrar sormak isterim “kimin hukuku?” Eğer bu hukuk, zorunlu askerlik yapanların hayatlarını/sürelerini dış kapının dış mandalı olarak görüp, canlarını mermi gibi silaha sürenler ve sorumluluğunu almayanlarınkiyse kusura bakmayın ama “tek tip’i teklif diye ortaya çıkarabilmeleri bile abesle iştigal. Kendi hukukuna uysun ya da sivil hukuka.

    Kendisine taşeron gözü ile bakılan halk askerlik sözleşmesini imzalarken kimin hukukunu uayacak?

    Siz sivilleri aman ayrımcılık olmasın diye tek tip/süre savunarak birbirlerine eşitlemeye çalışıyorsunuz belki ama askerliği meslek olarak seçenlerle zorunlu askerlik yapanlar arasındaki eşitsizliği görmezden geliyorsunuz.

    Siz eşitsizliği renklilik, ayrımcılığı gereklilik olarak görmeye devam edebilirsiniz; ben karşıt görüşlere de saygı duyduğumu belirttim siz isterseniz aynı nezaketi göstermeyebilirsiniz, tercih meselesi.(Serhan)

  87. Yazan:Tayfun Korkut Tarih: Eki 12, 2010 | Reply

    Hakan Bey, ben sizin ne soylemek istediginizi gayet iyi anliyorum ve size tamamen katiliyorum. Ancak, logic, Serhan, poset gibi hayata at gozluguyle bakanlar sizin bu sozlerinizden elitist anlamlar cikariyorlar. Ben sizinki gibi fikirlere bu tarz tepkiler veren cok kisi tanidim. Bunlar; isci, emek deyip emekcinin emegi uzerinden siyaset yapip, iktidar elde etmeye calisanlar. Bunlari uzun donemler bile takmiyor. Kale alip cevap vermeye degmiyor artik. Bunlar, esitligi caliskan-tembel, faydali-zararli, uretken-verimsiz herkesin ayni seyi yedigi, ayni yerde yasadigi, herkesin uzerinde mavi bir tulum ve elinde ingiliz anahtari oldugu, toplumsal statu ve siniflari asla kabul etmeyen komunist fikirleri. Hak kavramina saygisiz, fakirin zenginden calarak durumunu dengelemesini mubah sayan zihniyetin mensuplari bunlar. Biraz deserseniz cikar bunlarin gercek yuzu ortaya.

  88. Yazan:Tayfun Korkut Tarih: Eki 12, 2010 | Reply

    @ c-z,

    Siz sivilleri aman ayrımcılık olmasın diye tek tip/süre savunarak birbirlerine eşitlemeye çalışıyorsunuz belki ama askerliği meslek olarak seçenlerle zorunlu askerlik yapanlar arasındaki eşitsizliği görmezden geliyorsunuz.

    Evet, bunlara genelkurmaybaskaninin makam arabasi, albay cocuklarinin ikamet ettikleri sehirlerde askerlik yapmasi, curuk raporu almalari, rutbelilerin ayricalikli statuleri ve Turkiye standartlarinin cok ustundeki maaslari hic batmaz. Nihat Genc diye bir “ustad”lari vardir bunlarin. Bu zat-i muhterem hep “AKP’ye yakinligiyla bilinen” (onlara gore oyle, onlara gore onlar gibi dusunmeyen herkes AKP’li) bir kose yazarini elestiriyordu. Turkiye’de rutbeli askerlerin, pasalarin ayricalikli olduklarini, devletin ekonomik imkanlarindan daha fazla yararlandiklarindan yakinan bir kose yazarina askerden bile once davranarak, cevaben “hangi pasanin bogazda yalisi varmis?” diyerek “dokunma gariban pasalarimiza” der gibi bir konusma yapiyordu. Hani nerede o esitlik nidalari? Neden TSK’nin rutbelilerine peskes cektigi Turkiye’nin en guzel arazilerinden bahseden? Serhan Bey, logic, poset bunlari da elestirebiliyor mu? Buradaki esitsizlikten de yakinabiliyorlar mi? Bunlarin tek derdi AKP’yle. Pasalarin, albaylarin, generallerin ayricaliklari bunlara dokunmuyor. O zaman “kahraman Turk ordusu bunlari hakediyor” oluyor bunlar bir anda. Hemen agiz degistiriveriyorlar. Sahtekar, ikiyuzlu cok toplumda malesef.

  89. Yazan:osman timurtaş Tarih: Eki 12, 2010 | Reply

    türkiyede profesyonel orduya geçmemiz daha bir hayli zaman alacak gibi.

    o nedenledir ki,
    profesyonel orduya geçilene kadar tek tip askerliği sonuna kadar destekliyorum…

    yeter ki süresi 5 ay 5 günden daha kısa olsun!…

  90. Yazan:logic Tarih: Eki 12, 2010 | Reply

    Serhan Bey, logic, poset bunlari da elestirebiliyor mu? Buradaki esitsizlikten de yakinabiliyorlar mi? Bunlarin tek derdi AKP’yle. Pasalarin, albaylarin, generallerin ayricaliklari bunlara dokunmuyor. O zaman “kahraman Turk ordusu bunlari hakediyor” oluyor bunlar bir anda. Hemen agiz degistiriveriyorlar. Sahtekar, ikiyuzlu cok toplumda malesef.

    okurken vay be ben neymişim dedim 🙂

    merak etmeyin sizin eleştirdiklerinizi ben de en az sizin kadar eleştiriyorum. sizden farklı olarak bir de hakperestim. üniversite bitirdim diye askerde ayrıcalık beklemiyorum. sizin aksinize o ayrıcalığın bu çirkin düzeni ayakta tuttuğunu biliyorum bir de.

  91. Yazan:Tayfun Korkut Tarih: Eki 12, 2010 | Reply

    @ logic,

    hakperestim

    Tek sure de, tek tip de universite mezununa haksizliktir, en az 4 yillik ve ondan onceki sinava hazirlik donemindeki emegine saygisizliktir. Benden de bu kadar. Bir daha da ne sizinle, ne poset, ne de Serhan Bey’le en ufak bir tartismaya girerim.

  92. Yazan:ç-z Tarih: Eki 14, 2010 | Reply

    Serra şöyle der; “Demokrasiye başarılı geçiş yapmayı uman her ülke için silahlı kuvvetlerin sivil kontrolü hayati önem taşır.”
    …..

    Erdoğan’ın açıklaması, Serra’nın ortaya koyduğu reçeteyle çelişirken attığı reformist adımlarla da tezat teşkil ediyor ve muktedir olma yolundaki siyaset kurumunun alanını daraltıyor. Askerden teknik bilgi almak başka nihai karar verici olarak son sözü siyasi iktidarın söylemesi başkadır. Demokrasi talebinin arttığı Türkiye’de de artık, ülkenin çıkarları, kimi kurumların kısır ideolojik kaprislerine heba edilemez.

    …..

    http://www.yazarx.com/FYasamMagazin/lale-kemal/13-10-2010/ulke-cikari-kurumlarin-kaprislerine-heba-edilemez/276279.aspx

  93. Yazan:Tayfun Korkut Tarih: Eki 14, 2010 | Reply

    FLAS FLAS FLAS!

    Uzun arastirmalar sonucunda askerligin tek tip 1 yil oldugu bir ulke buldum: Taiwan… Hani su ucuz elektronik esyalarimizin bir cogunun arkasinda gordugumuz “Made in Taiwan” cumlesinde gecen Taiwan. Hani su kuresel sermayenin ucuz is gucunu somurdugu Taiwan. Universite mezunlarinin hemen hemen hepsinin Green Card alip Amerika’ya ya da Ingiltere’ye kacmaya calistigi Taiwan. Beyin gocu sonucu gelisememis Taiwan. Iscileri sendikal haklarindan bile bihaber, gunde 16 saat kole gibi calistirilan ama “Allah bizi kotu dusmanlarimizin serrinden koruyan devletimize zeval vermesin” diyen, sistemi sorgulayamayan, sistemi sorgulayabilecek ve halki ordunun zulmune karsi uyandirabilecek universite mezunlari ise “vatan haini” yaftasiyla, beyin gocuyle yurtdisina kacmis Taiwan. Orada da “esitlik” nidalariyla tek tip askerligi getirmis Taiwan ordusu. Beyin gucunu kaybetmis, kuresel sermayenin ucuz isgucu merkezi olmus, ama kendini bagimsiz sanan Taiwan.

    “They use military service as a tool for nationalism injection”(Askerlik hizmetini milliyetcilik asilamak icin bir arac olarak kullaniyorlar) diyor bir Taiwan’li universite mezunu arkadasim. (ne kadar tanidik geldi, degil mi?) Su an hala askerligini yapmakta. Masabasi isi yaptigi icin kendini sansli goruyor. Bizdeki yazicinin yaptigi gibi bir is…

    Taiwan’lilar uluslararasi ortamda kendilerini belli ediyorlar. Oldukca sessiz, icine kapanik, sonuk, tuhaf, asosyal, bilgisayar basinda gununun yarisini gecirebilen, milliyetcilik haricinde hicbir konuya heyecanlanamayan, kizlarinin hemen hemen hepsi single ve bir yabanciyla evlenmeye hazir ve can atan, emegi somurulmeye cok musait, cok dusuk ucretlere calismaya dunden razi, o kadar milliyetcilik teranelerine ragmen ulkelerinde ozel sektor neredeyse tamamen yabancilarin elinde ve Taiwan’lilar ise ulke disinda girisimlerde bulunamiyorlar cunku omurlerinin en yaratici, en girisimci caglarinda 1 yil orduda koreltiliyorlar.

    Bizde tek tip askerligi savunup, sonra universite mezunlarinin tepkisi uzerine “tamam o zaman, herkes 4 ay ya da 6 ay askerlik yapsin” diyenler, acaba TSK’nin sartlarinin su anda bunun icin fizibil oldugunu mu saniyorlar? Soylemesi kolay ve kulaga hos geliyor. Uzun donem de 4 ay yapsin, benim icin bir sakincasi yok. Ama, TSK’nin bu kisa donem tek tip surelerini kabul edebilecegini dusunen var mi? Bu ulkeyi uzak dogunun ulusalci ulkelerine cevirmeye calisiyorlar. Su anda tek tip askerlige ve beraberinde tum topluma (yalnizca universite mezunlarina degil, cunku eger universite mezunlarimiz giderse, yarin ciftci tarlasini traktorle degil, okuzle surmek zorunda kalir, insaat amelesine baret giymesi gerektigini hatirlatacak birisi olmaz, esnaf isine son model arabasiyla degil, kulustur bir arabayla gitmek zorunda kalir, yasam kalitesi duser. Ordu kontrolundeki tekelci devlet istedigi urunu satar veya satmaz, istedigi urunu istedigi fiyattan satar. Beyin gucu giderse ulke biter. Milleti kontrol altinda tutmak isteyen derin devletin oyunlarini millete anlatacak aydinlar ya hapiste olur, ya yurtdisinda) karsi buyuk bir darbe yapmanin hazirligindalar.

    Bu nedenle, su anda tek uygulanabilir askerlik suresi kisaltma onerisi, 4 ay kisa donem, 9 ay uzun donemdir. Bunu bile asker acigi olacagi icin kabul etmek istemeyecektir TSK. Kaldi ki kisa donem tek tipi kabul etsinler.

  94. Yazan:kemalist Tarih: Eki 14, 2010 | Reply

    her turk asker dogar yasasın kemalist turk genci yasasın simonlasmamıs turk genci yasasın cemaata baglı olmayan ozgur ataturkcu dusunce yasasın ruhları satın alınmamıs jon turkler…

  95. Yazan:Tayfun Korkut Tarih: Eki 14, 2010 | Reply

    @ kemalist

    Ben Kemalist’in durust, cesur, aciksozlu ve kendini gizlemeyenini severim. Tebrik ederim sizi durustlugunuzden oturu. Cikin soyleyin sunu acikca, zorunlu askerlik de, tek tip askerlik de bizim iktidarimizi surdurmemizi ve guclendirmemizi sagliyor deyin de gorelim gercek yuzunuzu. Fukara edebiyati yapip, “garibanlar uzun, siz kisa mi yapacaksiniz, hepiniz uzun yapin” gibi caliyi arkadan dolasmaya calismayin.

  96. Yazan:ali duman Tarih: Eki 14, 2010 | Reply

    hanefi avcı’dan bile medet umar hale gelmiş bir kemalizm, vah ki vah. (daha ne kadar düşeceksiniz, daha neler göreceğiz, bakalım)

    hanefi, kemalizmin müftüsü olmuş, ne mutlu size kemalist mollalar, ne mutlu.

    ey kemalist; ne kadar övünsen azdır müftünle, üstelik bu senin hakkındır da, kişiyi simonlaştırmayan müftü başka hangi cemaate nasip olabilir ki?

    %42’i kaptınız, apoletli ve “solcu” geçinen müftülerinizle (ödp ve tkp döküntüleri ile) mhp’yi de “sol”cu yaptınız, kim tutar sizi, yürüyün be yürüyün.

    istikamet silivri marş marş…

    not : cemaatciliğin ne demek olduğunun en tipik örneğidir kemalizm ve onun kuyruğunda raks eden ucube “turk solculuğu”.

  97. Yazan:ali duman Tarih: Eki 14, 2010 | Reply

    kendine hanefiyi klavuz edinmişin, bırak hanefiyi kendine jön türkleri klavuz edinmişin burnu b.k tan çıkmaz.

    çakma aydın jön türkler kimlermiş öğrenelim, öğretelim, halk ile arasına duvar örmek için, kendini entellektüel gösterebilmek için kendi öz vatanında anadili yerine FRANSIZA konuşmayı tercih eden, çakma, özenti, kişiliksiz ve kimliksizliğin adı.

    batıya özenen, batılaşmayı şapka giyip, kravat takmak ve fransızca konuşmak sanan, içi boş ve kof aydın takımı.

    çok milletli, çok dinli, çok kültürlü imparatorluk topraklarına TEK MİLLET (türkçülük) ırkçılığını taşıyarak, ayakta durmak için her yolu deneyen imparatorluğun yıkılmasına ve dağılmasına her türlü desteği sağlayan, filistini satmadığı için osmanlıyı yıkmayı kafaya koyan siyonizmin değirmenine su taşıyan aydın bozmaları.

    hala bugün takipcileri varsa da şaşmamak gerek, zira ittihatçılık ve kemalizm ardılıdır, zira jön türklerin ne olduğunu ne olmadığını kemalizmin kitaplarından öğrenirsek elbette doğrusunu öğrenemeyiz, zira devenin neresi doğru ki, jön türk gerçeği de doğru olsun.

  98. Yazan:ç-z Tarih: Mar 27, 2011 | Reply

    Askere gidip gay dönenler yok mu sanıyorsunuz?(T.K)

    Bu konuda yapılmış bir araştırma olduğunu hiç sanmıyorum.Ama bu haber insanların neden askerlik yaparken neden intihar ettiklerinin, neden askerliğini bitirmiş olanların bir tür psikolojik çöküş yaşadıklarının, askerliğe başladıktan sonra neden bazılarının firar edip geri dönmek istemediklerinin muhtemel sebeplerinden biri olsa gerek.

    Bugüne kadar bu konuda yağılmış bir açıklama, suça ya da soruşturma yapıldığına dair bir gazete haberi görmüş müydünüz?

    Hayır genellikle bizim alışkın olduğumuz, sorumlularını cezalandırmak için milleti ayağa kaldıran, çözüm için kafa yorulan, günlerce tartışılan tecavüz haberler genellikle okullarda, sığınma evlerinde, yurtlarda yaşananlardır…güvenilir kurum içinde böyle olaylar olamaz…basın grühu bu konuda da kendi ağzına siyah kurdela bağlar!…”aman ha Ahmetin Mehmetin zedelenmişliği boşver,kurum güven kaybetmesin”…

  99. Yazan:Furkan Gülsoy Tarih: Mar 31, 2018 | Reply

    Yazı üstünden 8 yıl geçmiş fakat hala aynı askerlik! bizi it köpek yerine koysunlar diye okuduk ve askere gittik, yazarın dikkat çektiği konu herkese aynı eziyet yapılıyor fakat kimse konuşmuyor, bu kesinlikle doğru nedendir gerçekten anlaması zor.
    Kendileri bilir hayatımın en kötü günlerini yaşatan memlekete bundan sonra benimde faydam o kadar olacak.

  1. 5 Trackback(s)

  2. Eki 15, 2010: Son 90 günde en çok okunan ve tartışılan yazılar : Derin Düşünce
  3. Eki 23, 2010: Son 30 günde en çok okunanlar : Derin Düşünce
  4. Kas 26, 2010: Son 90 günde en çok okunanlar : Derin Düşünce
  5. Ara 23, 2010: Son 90 günde en çok okunan yazılar : Derin Düşünce
  6. Nis 27, 2011: Profesyonel asker hudutta göreve başladı : Derin Düşünce

ÖNEMLİ

--------------------------------------------------------------------

Tüm yazı, yorum ve içerikten imza sahipleri sorumludur. Yayımlanmış olmaları, bu görüşlere katıldığımız anlamına gelmez.

Hakaret içerse dahi bütün yorumlar birer fikir eseridir. Ama bu siteye ilk kez yorum yazıyorsanız, yorum kurallarına gözatın yine de.

Not: Sitenin ismini dert etmeyin, “derinlik” üzerine bayağı bir geyik yaptık, henüz söylenmemiş bir şey bulmanız oldukça zor :)

Editörle takışmayın, o da bir anne-babanın evlâdıdır, sabrının sınırı vardır. Siz haklı bile olsanız alttan alın, efendilik sizde kalsın.

Sitenin iç işleriyle ilgili yorum yapmayın, aklınıza takılan soruları iletişim kutusundan sorun, kol kırılsın, yen içinde kalsın.

Kendi nezaketinizi bize endekslemeyin, bizden daha nazik olarak bizi utandırın. Yanlış ve eksik şeylerden şikayet etmek yerine bilgi ve yeni bakış açısı sunarak tamamlayın, düzeltin, tevazu ile öğretin bize bildiklerinizi.

Bu kurallara başkasının uyup uymamasına aldırmayın, siz uyun. Bütün yorumları hızla onaylanan EN KIDEMLİ YORUMCULAR arasındaki nizamî yerinizi alın.

--------------------------------------------------------------------
  • Siz de fikrinizi belirtin