RSS Feed for This Post

Endoktrinasyon ve Türkiye’de Toplum Mühendisliği (Serdar Kaya)

Kemalizmin tarih sahnesinden silinmeye yüz tuttuğu şu günlerde bizi yeni sorunlar bekliyor. Neden? Çünkü Türkiye’deki fanatik Kemalistleri ya da milliyetçi solcuları eleştirirken sürekli içine düşülen bir hata var. Özellikle MÜTEYEDDİN / İSLÂMCI /MÜSLÜMAN gençlerin yakasını bırakmayan bir saplantı bu: Osmanlı fetişizmi. “En uzağa biz gittik, en çabuk da biz döndük, en güzel saksafonu Osmanlılar çalardı” şeklinde özetlenebilecek bu kolektif kibir nereden geliyor?

Sanırım bir beyin yıkama süreci ve bunun doğurduğu aşağılık kompleksinden. Ne yazık ki bu fikrî hastalıktan muzdarip Müslüman gençler de dünyayı “biz ve ötekiler = iyiler ve kötüler” gözlüğünden okuyor. Daha doğrusu bu isli, sisli, pis puslu gözlükten baktıkları için tıpkı Kemalistler ve Ulusalcı solcular gibi hiç bir şey anlamıyorlar etraflarını çeviren dünyadan. Çirkin Cumhuriyet ve Mânâ’sız Maneviyat makalesinde anlattığımız gibi  akıllar ve vicdanlar hâlâ uykuda. Çiçekler, Gönüller, Bahçeliler,  ve Pamukoğlular hâlâ pistte kıvırmaktalar.

Derin Düşünce Sitesinde yorum yazan, makale gönderen herkesin MUTLAKA okuması gereken bir kitaptan bahsedeceğim bu hafta. Daha önce kitaptaki bilgilerin küçük bir kısmı Derin Sular sitesinde yazı dizisi olarak yayınlanmıştı. Sağolsun Serdar Kaya bu bilgileri zenginleştirerek, örneklerle açarak kitap haline getirdi.

Bu kitap neden önemli? Çünkü insanlar kadın, erkek, Türk, Ermeni, Hristiyan, Müslüman, ateist olsalar da ta içlerinde (içimizde) bazı mekanizmalar var. Sosyal psikolojinin konusu olan bazı “kırmızı düğmelere” gerektiği gibi basılırsa en masum insanları bile birer katil, birer işkenceci yapmak mümkün. (Bkz. Kötü insan nasıl üretilir? Ve  O Gün Bebek Nasıl Katil Oldu?)

Nedir bu düğmeler? Hangi mekanizmaları nasıl faaliyete geçiriyorlar? Nasıl korunabiliriz ve ülkemizi nasıl koruyabiliriz bunlardan? Makbul vatandaş tahayyülünden Millî eğitime, basına, hükümetlere… Toplum Mühendisliği nasıl işliyor?

Kitap matbaadan çıkmış ve 24 Mayıs Pazartesi gününden itibaren Ankara’dan başlanarak kitabevlerine dağıtılmaya başlanmış. Idefix ve Kitap Yurdu başta olmak üzere pek çok siteden de kitabı sipariş etmek mümkün. Beklemek istemeyenler için Pandora’nın aynı gün teslim opsiyonu da var.

İşin güzel tarafı Serdar Kaya kitabı “kapatmıyor” açık bırakıyor. Çok sayıda insanın okuyup katkıda bulunması halinde yeni çalışmalara vesile olabilecek bir tartışma zemini olabilir:

Yazı dizisi 16,000 kelime civarındaydı. Kitap ise 52,000 kelime seviyesinde. Ancak ilk 16,000 kelimelik kısmın da önemli bir bölümünü ya kitaptan çıkardım ya da yeniden yazdım. Onuncu bölüm gibi çoğunluğu itibariyle değişmeden kalan bölümler epey az. Gerek detaylandırmalarda gerekse konu çalışmalarında mümkün mertebe bugüne kadar sitede değinmediğim örnekler kullanmaya da çalıştığımdan neticede “yeni” bir çalışma ortaya çıkmış oldu.
· Kitabı okuduktan sonra “Kitabın ötesi” sayfasına tavsiye linkler göndererek katkıda bulunabilirsiniz.
· Yazı dizisini aradan iki üç yıl geçtikten sonra bir kitap projesi çerçevesinde geliştirmek üzere yeniden ele aldığımda metnin pek çok eksiğini tamamlamam gerektiğini fark ettim. Muhtemelen önümüzdeki yıllarda da birinci baskıdaki metnin kimi yerlerini değiştirmek ve geliştirmek isteyeceğim. Bu nedenle, sitenin
kontak formunu doldurarak tavsiyelerinizi, göreceğiniz hataları ve olumlu olumsuz eleştirilerinizi paylaşırsanız çok sevinirim. (Aksi yönde bir talepte bulunmamanız durumunda eleştirilerinizi – isminizin tamamını vermeden – ne dediler? sayfasında paylaşabilirim.)

 

Trackback URL

  1. 3 Yorum

  2. Yazan:Ekrem Senai Tarih: Eyl 23, 2010 | Reply

    Serdar Kaya’nın yıllarca emek verdiği çalışması. İsmine bakınca insan çok akademik şeylerden bahsediyor, yine o entelektüel sıkıcı kitaplardan biri diye düşünebilir. Tam tersine roman tadında okunabilecek ve her sayfasında sizi hayrete düşürecek, tekrar tekrar okumak isteyeceğiniz bir kitap. Kefilim. Beğenmeyenin kitabını satın alabilirim.

  3. Yazan:ibrahim kap Tarih: Eyl 23, 2010 | Reply

    Yahu bir iyi vardır bir kötü yıllarca emek vermişsiniz iyiyle kötü arasındaki ayrımı yapamıyorsunuz sizin gibi düşünmeyenler kıvırtıyor ama siz ne iyiden ne kötüden olup pasifist bir hava içerisinde bize yanlış hapı yutturmaya çalışınca bu kıvırtmak olmuyor öylemi.Efendim neymiş etrafımızda ki dünyadan bir şey anlamıyormuşuz sizde bizim hocalarımız olup bize kolektif kibirden bahsedecekmişsiniz vay efendim vay yahu diyorum anlamıyorsunuz sizin yolunuz yanlış ülkeyi uçuruma götürüyorsunuz millet kavramı olmayan ülke,milliyetcisi olmayan cihan devleti olmaz boş konuşuyorsunuz aksinide idea edemiyorsunuz bir ütopya tuturmuşsunuz halka anlatmadan dayatmaya çalışıyorsunuz bunu yaparkende efendim kemalistler atatürkcülüğü dayattılar deyip suyun üstüne çıkıyorsunuz sanki siz farklısınız oyun aynı oyun bu kez farklı cepheden açık konuşun saklamayın nedir asıl gayeniz neden tüm milliyetçi kesimi hedef alıyorsunuzda aşırı milliyetçileri ayırmıyorsunuz ulusalcılara neden bu kadar karşısınız varmı bir doneniz elinizde bu yüzden ulusalcılık başa beladır diye? fedarasyona hazırlıkmı yapıyorsunuz ya ben size söyliyim bu ülkede fedarasyon ilan edilsin ülke fedarasyon ilkesi altında bölünsün ankarayı yakmayan adam değildir tek başımada olsam.

  4. Yazan:Tayfun Korkut Tarih: Eki 8, 2010 | Reply

    @ Ibrahim,

    Omrunde Kayseri’nin dogusuna gitmemis, hic federal bir ulkede bulunmamis, Turkiye’nin dogusunda yasayan insanlarin sorunlarina karsi lakayit, ama “gitmesek de, gormesek de o koy bizimdir” diyebilecek kadar atesli olmaniz da cok celiskili. Eger, bir topragi sahipleneceksen, once oraya gitmen lazim. Oyle uzaktan olmuyor bu isler. Gideceksin oralara, projeler ureteceksin, kaynasacaksin oranin halkiyla. O zaman goreceksin ki, butun dogulular terorist degil ve taleplerinde haklilar. Sonra kollari sivayip, doguya da hizmet gotureceksin, bu insanlarin derdini dinleyip care bulacaksin. O zaman kimse federasyon talebinde falan bulunmaz, merak etme. Sen de Neron’luk yapmak zorunda kalmazsin. :))

ÖNEMLİ

--------------------------------------------------------------------

Tüm yazı, yorum ve içerikten imza sahipleri sorumludur. Yayımlanmış olmaları, bu görüşlere katıldığımız anlamına gelmez.

Hakaret içerse dahi bütün yorumlar birer fikir eseridir. Ama bu siteye ilk kez yorum yazıyorsanız, yorum kurallarına gözatın yine de.

Not: Sitenin ismini dert etmeyin, “derinlik” üzerine bayağı bir geyik yaptık, henüz söylenmemiş bir şey bulmanız oldukça zor :)

Editörle takışmayın, o da bir anne-babanın evlâdıdır, sabrının sınırı vardır. Siz haklı bile olsanız alttan alın, efendilik sizde kalsın.

Sitenin iç işleriyle ilgili yorum yapmayın, aklınıza takılan soruları iletişim kutusundan sorun, kol kırılsın, yen içinde kalsın.

Kendi nezaketinizi bize endekslemeyin, bizden daha nazik olarak bizi utandırın. Yanlış ve eksik şeylerden şikayet etmek yerine bilgi ve yeni bakış açısı sunarak tamamlayın, düzeltin, tevazu ile öğretin bize bildiklerinizi.

Bu kurallara başkasının uyup uymamasına aldırmayın, siz uyun. Bütün yorumları hızla onaylanan EN KIDEMLİ YORUMCULAR arasındaki nizamî yerinizi alın.

--------------------------------------------------------------------
  • Siz de fikrinizi belirtin