Bilim Felsefesi »
By Arif Selim Aydın on Oca 22, 2016 in Bilim, bilimcilik, Epistemoloji, Kitap Sohbeti | 0 Comments
Aşağıdaki metin bir platformda gerçekleştirilen Bilim Felsefesi eğitimi kapsamında yapılan minik bir çalışmadır. Hayali bir televizyon programında sadece siluet olarak gördüğümüz tartışmacıların bazı sözlerinden yola çıkarak onların hangi felsefi gelenekten olduğuna dair çıkarımlarda bulunulan tamamen kurgusal bir yazıdır. Bilim felsefesine başlangıç düzeyinde ilgi duyanların istifade edebileceğini düşünerek DD okurları ile paylaşıyoruz.
***
Geçen akşam arkadaşımla birlikte televizyonda bir tartışma programı seyrettik. Kanallar arasında can sıkıntısıyla zapping yaparken karşımıza çıkan programdan ilk etapta pek bir şey anlayamadık. Fakat programı izlemeyi sürdürdükçe onların ‘bilgi’ ve ‘bilme’ üzerine tartıştıklarını anlamaya başladım; ayrıca dinledikçe konuşmacıların temel argümanları da kafamda gitgide berraklaştı. “Anlamaya başladım” diyorum, çünkü programı beraber izlediğimiz spor bilimleri üzerine eğitim almış arkadaşımın bu tür konulara pek merakı yoktu. Benim programı ilgiyle izlediğimi gören arkadaşım, bilim felsefesi üzerine çalışmalarımın olduğunu da bildiğinden, tartışmaya benimle birlikte daha bir dikkat kesildi ve araya girip sorular sormaya başladı. Konuşmacıların kim oldukları, ne söylemeye çalıştıkları, temel savlarının ne olduğu gibi sorulardı bunlar.
Ona, her bir konuşmacının sözlerinin belli bir ontolojik anlayışı yansıttığını söyledim öncelikle. Ontolojik yaklaşımdaki farklılıklarının da onların epistemolojisini belirlediğini… Yani onların “varlığa” ilişkin görüşleri doğrudan onların bilgiye olan yaklaşımlarını tayin etmektedir dedim. Bilginin kaynağının ne olduğu, doğası, bilginin sınırları gibi sorulara verdikleri cevaplar onların “varlığa” nasıl yaklaştıklarına bağlı olarak değişir. Hiç şüphesiz bilgiye dair görüşleri kaçınılmaz olarak ondan ayrı düşünemeyeceğimiz bilgiyi edinme yöntemlerini, literatürdeki yaygın kullanımıyla metodolojilerini belirler. Öyle ya, bilginin kaynağı ve sınırları hakkında farklı düşünen insanların o bilgiyi elde etme yöntemlerine ilişkin görüşlerinde de çoğunlukla farklılaşması beklenir.
Konuşmacıların sözlerinden yola çıkarak onların ontolojik, epistemolojik metodolojik yaklaşımları ve dolayısıyla bilim felsefesinde hangi geleneğe dâhil oldukları hakkında çıkarımlarda bulunabilirdik. (Bizatihi benim bu sözlerim dahi belli bir epistemoloji ve metodolojiyi ima etmekte Read the rest