Main Content RSS FeedÖnceki Yazılar

Kadına Karşı Şiddet Aforizmaları »

  • kadina-karsi-siddet8 Mart dünya kadınlar günü adetidir, kadına karşı şiddet lanetlenecek, herkes duygusal nutuklar atacak ve şiddet aynen devam edecek.
  • Tecavüzü ve kadına karşı şiddeti “insanlık dışı” ilân etmemiz ikiyüzlülük. İnsanlığın tam göbeğindeyiz.
  • Hayvanlarda “kadına şiddet” veya tecavüz gibi bir mesele yok. Nefsine yenik düşen insanların sorunu bu.
  • Tecavüz/şiddet haberi gelince hemen “asalım! İdam!” çığlıkları geliyor. Bunlar Dracula, Frankenstein veya Macbeth değil ki.
  • Stadyumda, trafikte tanımadığı insanların annesine hakaret edenleri de bir anne yetiştirdi. Kadınlar da sorumlu.
  • Kadınların birer eşya, tensel haz nesnesi gibi sunulmasına sebep olan reklâmcıların çoğu da kadın. Kadına şiddet toplumsal bir suç.
  • “Kötü” insanları toplum dışına iterek cici bir toplum kuramayız. Potansiyel kötülük herkesin içinde var. (Bkz. Kötü insan nasıl üretilir?)
  • Para ve şiddetin tahakkümü altındaki toplumlarda tecavüz, aile içi şiddet ve sübyancılık artar. Sade kadınlar bunu önleyebilir. (Bkz. Çocukların cinsel istismarı)
  • Kadına karşı şiddetin cahillikle, fakirlik veya ataerkil toplumla ilgisi olduğunu sananlar da yanılıyor. Diplomalı eşek çok.
  • Sen-Ben olmayı bırakıp “Biz” olamayan çiftlerde şiddet var. Kadında dırdır, erkekte dayak.
  • Kadınların pasif şiddetini kanunen tarif etmek ve cezalandırmak imkânsız. Bu sebeple bütün suç erkeğin(!)
  • Aile içi şiddeti bir toplum problemi olarak görmedikçe hiçbir şeyi çözemeyiz. (Bkz. Tecavüz, mağdurları kadar toplumunun da sorunudur)

Read the rest

Tarihsel Kapitalizm / Immanuel Wallerstein »

Tarihsel-Kapitalizm-Immanuel-Wallerstein_0Zaman zaman, açıklamanın kapitalist üretim kârlarını gerçekleştirmek için sürekli olarak yeni pazar aranmasında yattığı öne sürülmüştür. Ancak, bu açıklama da, tarihsel olgularla uyuşmuyor. Tarihsel kapitalizmin dışında kalan alanlar, bütünü itibariyle, kısmen kendi iktisadi sistemleri bakımından “gereksinme” duymamaları, kısmen de satın alacak güçleri olmaması nedeniyle, tarihsel kapitalizmin ürünlerinin isteksiz alıcıları olmuşlardır. Elbette bunun istisnaları vardır. Ama genel olarak, dış alanlar kapitalist dünyanın değil, kapitalist dünya dış alanların ürünlerinin peşinde olmuştur. Ne zaman askeri yollarla belirli yerler ele geçirilse, kapitalist girişimciler şaşmaz bir biçimde oralarda gerçek pazarlar bulunmadığından yakınarak sömürge yönetimleri yoluyla “beğeni yaratma” işlemlerine girişmişlerdir.

Pazar peşinde açıklaması düpedüz tutmuyor. Düşük maliyetli işgücü arayışı, çok daha savunulabilir bir açıklama. Dünya ekonomisinin bünyesine katılan her yeni bölgede, dünya sisteminin ücret düzeyi hiyerarşisinde en altta yer alan reel ücret düzeylerinin yerleştiği, tarihsel bir olgudur. Read the rest

Dünyamıza Bakış / Albert Einstein »

Dunyamiza-Bakis-Albert-Einstein-14Bilim ve Toplum

Bilim toplum üzerinde iki türlü tesir eder. Birincisi, hepimizin bildiği bir yoldur: Bilim insan hayatını baştan başa değiştiren, dolaysız, daha çok dolaylı olarak bir takım imkânlar ihdas eder, ikinci yol eğitici bir nitelik taşır insan düşüncesini etkiler. Bunun etkisi üstünkörü bir bakışla görülmezse de, daha az derin değildir.

Bilimin en gözle görünen pratik etkisi, hayatı hem zenginleştiren, hem karmaşık hale sokan bir takım buluşlara yol açmasıdır; bunlar, buhar makinası, demiryolu, elektrik gücü ve ışığı, telgraf, radyo, otomobil, uçak, dinamit vb. gibi buluşlardır. Bunlara bir de biyoloji ve tıp alanında insan hayatını koruma amacıyla yapılan buluşları, özellikte acıları dindirme yollarını ve yiyecekleri koruyup saklamaya yarayan teknik icatları eklemek gerekir.

Ama bütün bu buluşların insana sağladığı en büyük iyilik, eskiden, basit yaşayışı sürdürmek için pek gerekli olan o son derece yıpratıcı beden çalışmasından insanı kurtarmış olmasıdır bence. Bugün köleliğin genel olarak ortadan kalktığını ileri sürebiliyorsak, bunu bilimin pratik sonuçlarına borçluyuz. Read the rest

Cesur Yeni Dünya / Aldous Huxley »

Cesur-Yeni-Dunya-Aldous-Huxley

Önsözden…

Günümüzün totaliter devletlerinde köleliği sevdirmek, propaganda bakanlıkları, gazete yayıncıları ve okul öğretmenlerine verilmiş bir görevdir. Ancak yöntemleri halen kaba ve bilim dışıdır. Cizvitlerin, “bana çocuğun aldığı eğitimi söyle sana yetişkin halinin dinî inançlarını söyleyeyim” diye böbürlenmeleri, hüsnü kuruntunun ürünüdür. Ve muhtemelen modern pedagog, öğrencilerinin reflekslerini şartlandırma konusunda, Voltaire’i yetiştiren değerli rahipler denli başarılı değildir. Propagandanın en büyük zaferleri, bir şeyi yapmakla değil onu yapmaktan kaçınmakla kazanılmıştır. Gerçek yücedir, ancak pratik bir bakış açısından bakılacak olursa daha yücesi, gerçek konusunda sessiz kalmaktır. Totaliter propagandacılar; bir takım konulardan söz etmemek yoluyla, kitlelerle yerel politika patronlarının nahoş bulduğu gerçek ya da savların arasına, Mr. Churchill’in ‘demir perde’ diye adlandırdığı şeyi çekerek, kamuoyuna en belagatli karalamalarla ya da en karşı konulmaz mantıksal karşı tezlerle yapabileceklerinden çok daha etkili biçimde kanaat telkin etmişlerdir. Ama sessizlik yeterli değildir. Eğer zulüm, tasfiye ve çatışmanın diğer belirtilerinden kaçınılacaksa, propagandanın olumlu yönleri, olumsuz yönleri denli etkinleştirilmelidir. Read the rest

Akıl Tutulması / Max Horkheimer »

Akil-Tutulmasi-Max-Horkheimer-11

Objektif aklı zemin kabul eden düşünce sistemleri  herşeyi kapsayan ya da temelde yatan bir varlık yapısının bulunabileceği ve buradan bir insan hedefi kavramının çıkarılabileceği inancını içeriyordu. Bu sistemlere göre, gerçek bilim, bu tür düşünce ya da spekülasyonların uygulamaya geçirilişiydi. Bilgimizin nesnel temelini düzensiz bir veriler kargaşasına indirgeyen ve bilimsel çalışmalarımızı da sadece bu verilerin düzenlenmesi, sınıflandırılması ya da hesap işlemlerinden geçirilmesi olarak tanımlayan her tür epistemolojiye karşıydılar. Öznel akla göre bilimin başlıca işlevini oluşturan bu türden işlemler, klasik nesnel akıl sistemlerine göre, spekülasyonun yanında ikincil konumdadırlar. Nesnel akıl, geleneksel dinin yerine yöntemsel felsefi düşünce ve kavrayışı geçirmeye ve böylece başlı başına bir gelenek kaynağı olmaya yönelir. Mitolojiye karşı giriştiği saldırı belki öznel aklınkinden de ciddidir: öznel akıl, bütün soyutluk ve biçimselliğiyle, biri bilim ve felsefeye öteki kurumsal mitolojiye özgü olan iki ayrı parantez açmakta ve böylece her ikisini de tanımakta, bu yüzden de dine karşı girişilmiş mücadeleden kaçmaktadır. Read the rest

Bilginin Arkeolojisi / Michel Foucault »

Bilginin-Arkeolojisi-Michel-Foucault-66

Süreksizlik, kopukluk, eşik, sınır, seri, dönüşüm kavramlarının oyuna sokuluşu, her tarihsel çözümlemede, prosedür sorunlarını değil yalnız, teorik problemleri de ortaya koyuyor. Onlar burada incelenecek olan problemlerdir (davranış problemleri en yakın empirik incelemeler sırasında göz önüne alınacak; en azından eğer bu incelemelere girişmek için bana fırsat, arzu ve cesaret gelirse). Bununla birlikte onlar ancak özel bir alanda göz önüne alınacaklar: sınırları o denli belirsiz, fikirlerin, düşüncenin, bilimlerin, veya bilgilerin tarihi adı verilen muhtevaları içinde o denli istikrarsız olan bu disiplinlerin içinde.

İlkin olumsuz bir işin sona erdirilmesi gerekiyor: (her biri kendi tarzında, süreklilik temasını) çeşitlendiren bütün bir kavramlar oyunundan kurtulmak. Onların, hiç kuşkusuz, çok sağlam kavramsal bir yapısı yoktur; ama fonksiyonları açıktır. Gelenek kavramı böyle: bu kavram, hem ardışık hem aynı (ya da en azından benzer) fenomenlerin birliğine belirli bir zamansal statü vermeyi amaçlar; tarihin kendilik biçiminin Read the rest

Kötülüğün Sıradanlığı / Hannah Arendt »

Kotulugun-Siradanligi-Hannah-Arendt-17772

İsrail askerlerinin cinayetle itham edildiği, ama “üstlerinden aldığı emirlerin” hafifletici sebepler için ağır basan bir argüman olduğu, dolayısıyla askerlerin nispeten kısa süreli hapis cezalarına çarptırıldığı doğrudur. Bu dava kuşkusuz -Eichmann örneğinde olduğu gibi- yıllara yayılan, suçların çorap söküğü gibi geldiği bir faaliyetle değil, diğerlerinden ayrı bir fiille ilgiliydi. Yine de, Eichmann’ın her zaman “üstlerinin emirleri” doğrultusunda hareket ettiği; İsrail hukukunun sıradan hükümleri uygulansaydı, Eichmann’ı en ağır cezaya çarptırmanın aslında zor olacağı doğruydu. İşin aslına bakarsanız, tıpkı diğer ülkelerin hukukları gibi İsrail hukuku da hem teoride hem de pratikte, “üstlerin emirlerinin”, gayri meşruluğu “apaçık” olduğunda bile bir insanın vicdanının normal işleyişini ciddi bir biçimde altüst edeceğini kabul etmelidir. Bu durum, mevcut yasal sistemin ve halihazırdaki hukuk kavramlarının devlet aygıtının örgütlediği idari katliamları ele alma konusunda ne kadar yetersiz kaldığını gösteren birçok örnekten yalnızca birisidir. Read the rest

Milletlerin Zenginliği / Adam Smith »

adam-smith-milletlerin-zenginligi-11xxEkmekle kasaplık etin fiyatı, Birleşik Krallık’ın çoğu yerinde, genel olarak bir ya da aşağı yukarı aynıdır. Bunlar ve perakende satılan –yoksul işçiler her şeyi perakende alırlar– çoğu öteki şeyler, ileride anlatmak fırsatını bulacağım nedenlerden ötürü, büyük kentlerde genel olarak, taşranın uzak yerlerindeki kadar yahut taşradakilerden ucuzdur. Ama bir büyük kentle, o kentin çevresinde emek ücretleri, çokluk, birkaç mil ötekinden dörtte veya beşte bir yahut yüzde yirmi, yirmi beş yüksektir. Londra ile dolaylarında, günde 18 peni, emeğin ortalama ücreti sayılabilir. Birkaç mil ötede, bu ücret, 14 veya 15 peni’ye düşer. Edinburgh ile dolaylarında, emeğin fiyatı 10 peni kabul edilebilir. Birkaç mil ötede 8 peni’ye düşer; bu, İskoçya düzlüklerinin çoğunda sıradan emeğin alışılmış fiyatıdır. Orada, bu fiyat İngiltere’dekine oranla pek az Read the rest

Dünyamıza Bakış / Albert Einstein »

Dunyamiza-Bakis-Albert-EinsteinDünyayı Nasıl Görüyorum

Biz dünyalıların hallerine hep taaccüp etmişimdir! Yerküre üzerinde mahdut bir süre için bulunuyoruz. Neden geldiğimizi bilmiyoruz, sezer gibi oluyoruz zaman zaman. Ama çok derinlere gitmeden, günlük yaşam bakımından başkaları için var olduğumuzu biliyoruz; önce, bütün mutluluğumuzu gülümsemelerin eve rahatlarına bağladığımız kimseler için, sonra da, yakından tanımadığımız ama kaderlerine sevgiyle bağlı olduğumuz bütün insanlar için. İç ve dış hayatımın, ölü ve diri bütün insanların emeğine bağlı olduğunu, aldığım ve hâlâ almakta olduğum şeyleri aynı ölçüde var gücümle vermeğe çalışmam gerektiğini her gün durmadan düşünüyorum. Azla yetinmek gereğini duyuyorum ve çok kez başkalarına gereğinden fazla iş yüklediğimi düşünüp üzülüyorum. Bana öyle geliyor ki, toplumun sınıfları arasındaki ayrılıklar haksız ve yersizdir; bu ayrılıklar, aslında, zorbalığa dayanmaktadır. Ayrıca şuna da inanıyorum ki, sade ve kendi halinde bir yaşayış, beden ve kafa bakımından herkes için daha iyidir.

İnsanın filozofik anlamdaki özgürlüğüne hiç de inanmıyorum. Her birimizin davranışları, yalnız dış baskıların değil, içten gelen bir takım zorunlukların da etkisindedir. Schopenhauer’in «Bir insan istediğini yapar ama istediğini isteyemez» sözü ta gençliğimde içime işlemiş ve gerek kendi hayatımdaki gerek başkalarının hayatındaki sıkıntılar karşısında sürekli bir avunma, tükenmez bir sabır ve hoşgörü kaynağı olmuştur. Bu düşünce, insanın kolayca elini kolunu bağlayan sorumluluk duygusunu yumuşatır, gerek kendimizi gerek başkalarını gereğinden çok ciddiye almamızı önler; mizaha yer veren bir hayat görüşüne götürür bizi. Read the rest

Şubat ayında en çok okunan kitaplar »

subat-ayinda-en-cok-okunan-kitaplarGeride bıraktığımız şubat ayında e-kütüphanemizden 31.822 kitap indirildi. İlk 10’a giren, her biri en az 500 defa okunan ve toplam okumanın yaklaşık %75’ini teşkil eden kitapların listesi şöyle:

  1. Kürtlerin Tarihi Üzerine
  2. Derin İnsan
  3. Derin Lügat 3.0
  4. Kaybedenler Klübü: Anti-demokratik bir muhalefetin kısa tarihi
  5. Fikir Kırıntıları – 1
  6. Senin tanrın çok mu yüksekte?
  7. Fethullah Gülen’i yi bilirdik
  8. Zaman Nedir? (Derin Zaman)
  9. Gurbetçi Freud ve “Das Unheimliche”
  10. Kitap Tanıtan Kitap 2

… Kitapları daha yakından tanımak için…

Kitap tanıtan kitap 7

kitap-tanitan-kitap-7 - kucuk 71 kitap indirin72 kitap indirinKitap tanıtan kitapların 7cisine damgasını vuran düşünür Susan Sontag oldu. 1977’de yayınladığı “Fotoğraf Üzerine” isimli cesur kitaptan bahseden 4 makale ile başlıyoruz. Mehmet Özbey’in kaleminden eskimeyen bir kitabı ziyaret edeceğiz sonra: Yüzyıllık Yalnızlık (Gabriel Garcia Marquez) Değerli yazarlarımızdan Mehmet Salih Demir ve Mustafacan Özdemir tek bir kitaba ve tek bir yazara odaklı kitap sohbetlerinden farklı makaleler hazırladılar. Bunlar kavram ve/veya olaylara odaklı, birden fazla kitaptan ve müelliften istifade eden çalışmalar: Terör, vicdan, modernleşme, bilim felsefesi (Kuhn, Heidegger, Derrida, Gadamer, Dilthey, Mach, Baudrillard, Toulmin) … Suzan Nur Başarslan’ın yazdığı Türk romanının tarihçesi ve Seksenli Yıllarda Türk Romanı Ve Post Modern Eğilimler de bu kategoriye dahil edilebilir. Bunların  yanısıra yazar kadar hatta bazen daha fazla ünlenmiş kitaplara adanmış makaleleri de yine bu sayıda bulacaksınız: Zeytindağı (Falih Rıfkı Atay), Hayy Bin Yakzan (İbn-i Tufeyl), Körleşme (Elias Canetti), Taşrada Düğün Hazırlıkları (Franz Kafka). Kitap tanıtan Kitap 7’nin daha önceki sayılardan bir diğer farkı da Georg Simmel’e adanmış iki makale içermesi. Karl Marx ve Max Weber arasındaki kayıp halka olarak nitelenen Simmel’in “Büyük şehir ve zihinsel yaşam” (Die Großstädte und das Geistesleben, 1903) isimli özgün çalışmasından bahsettiğimiz makaleler kitabın sonunda. Buradan indirebilirsiniz.

Önceki kitap sohbetleri: