Main Content RSS FeedÖnceki Yazılar

Öldürmeyeceksin! »

İsrail öldürüyor… İlk günkü gibi öldürmeye devam ediyor. Son olarak Gazze’de dört yıla yakın bir süredir devam etmekte olan ambargoyu kaldırarak bir yardım koridoru oluşturmak isteyen; Gazze’nin hemen her şeyden mahrum edilmiş mazlumlarına insani yardım malzemesi taşıyan sivil insani yardım aktivistlerini Akdeniz’in ortasında, uluslararası sularda öldürdü İsrail.
Öldürdü… En iyi bildiği şeyi bir kez daha yaptı. Oysa On Emir’den biriydi “öldürmemek”.
İHH İnsani Yardım Vakfı dünyanın her kıtasından, her din ve inançtan, 36 farklı ülkeden 700’ün üzerindeki insani yardım aktivistinin hedef alındığı 31 Mayıs kanlı saldırısını anlatan bir site hazırladı. Rotası sevgi ve kardeşlik olan İnsani Yardım Filosu’nun “İnsanlığa çağrı” bölümünde Read the rest

Bugün Pazartesi, başörtüsü yasakları devam ediyor… Unutma, unutturma! »

… Bu makale ilginizi çektiyse…

 Alaturka Laiklik: “Beni bir bir sen anladın, sen de yanlış anladın!”

Türkiye Cumhuriyeti’nde Alevîlere zorla Sünnî İslâm öğretilirken Sünnîlerin başörtüsü devlet dairelerinde yasak. Türk Ordusu’nun istihbaratı camileri ve namaz kılanları fişliyor. Hristiyan Ermenilerin ne kiliseleri, ne yetimhaneleri ne de cemaat lideri seçimleri özgürce yapılamıyor. Rumların ruhban okulları özgür değil. Yahudiler diğer gayrı Müslimler gibi askerde ayrımcılığa uğruyor. Ateistlerin kitapları, internet siteleri yasaklanabiliyor, kapatılabiliyor. Gayrı Müslimlerin alın teriyle biriktirdikleri vakıf malları 1970′lerde gasp edildi, hâlâ geri verilmiyor.

Sahi Laiklik neye yarıyor? Bu kitap son yıllarda Türkiye’nin gündemine gelen, birbirinden ayrı gibi duran ama çekirdeğinde Yobaz Laiklik Meselesini barındıran konuları ele alıyor.Buradan indirebilirsiniz.

PROTESTO: Hrant için! »

Bu gece 106 saatiniz varsa 5 dakikalık bir şey anlatacağım… »

“Ne mutlu Türküm” demeyi öğrenmiş bir papağan ne kadar Türk sayılabilir? Sakatları taşıyan bir tekerlekli sandalye kaç sevap kazanmıştır? Neden ezan okuyabilen saatler ölünce Cennet’e gitmezler? Nerede şuur? Ben kimdir?

İslâm’a bakışımızın dünyevîleşmesinden yakınıyoruz, dini yaşayaMAmaktan şikâyetçiyiz… Haklıyız. Aktarılan, anlatılan İslâm genellikle trafik kurallarından biraz daha hallice bir şey gibi. Kırmızı ışıkta dur, yeşilde geç. Haram yeme, sevap işle. Ölüm vakti eksi puanlar fazla ise Cehennem, artılar fazla ise Cennet. Arazi, köşk ve meyva bol orada!

Bence kötülükten sakınmak değil esas olan, onu isteMemek. En doğal haliyle insanın iyiliği murad etmesi hatta iyiliğe doğru kendisini bulmak üzere, Aşk ile, Muhabbet ile koşması.

Peki ama Aşk nerede? ALLAH’ın bu Kâinat Kitabı’nı yaratmasına sebep olan muradı nerede? “Sen olmasaydın ben bu alemleri yaratmazdım” ne demek?

Sözü uzatmadan değerli dostum Ekrem Senai sayesinde keşfettiğim bir radyo programından bahsetmek istiyorum bugün.  Fatih Çıtlak ile Siyer-i Nebî. Muhabbet Bağı adlı program yapılmış, bitmiş. 106 bölüm MP3 dosyalar halinde kaydedilmiş. İsteyen bu siteden dinlesin, isteyen benim gibi indirip yolda, trende vb dinlesin. Mesnevî sohbetleri ile de tanınan Fatih Çıtlak bu programda çok kıymetli bilgileri paylaşıyor. Tekrar tekrar açıklıyor, örnekliyor, günlük hayatımızla olan bağlara işaret ediyor.  Ezberden kurtulmak, harbîden dini öğrenmek, Derin İslâm’ı anlamak isteyenlere tavsiye ediyorum.

ALLAH Fatih Bey’den ve programa, internet sitesine emeği geçenlerden razı olsun.

Trio for Violin,Lute and Basso Continuo Rv 85 – Andante Molto (Antonio Vivaldi) »


Güneydoğu’daki en acı kaybımız: Masumiyetimiz! »

Sunuş: Geçen hafta başımıza gelen “sıradan” bir olay terörün beslendiği zemini aydınlattı bir kez daha. Türkiye’de bir çok insan karşısındakilerin içini, kalbini okuyabildiğinden o kadar emin ki birbirlerini dinlemiyorlar. Ne yaptığınız veya ne söylediğiniz değil önemli olan. Ne olduğunuz önemli. 

 Daha doğrusu ne mal olduğunuz(!).

 Dostumuz İbrahim Becer’in “Kararı Kürtler verecek” adlı yazısını yayına girdikten sonra ben de dahil bir kaç yorumcu yazıda (bize göre) militarizm ve Türk milliyetçiliği kokan fikirlere itiraz ettik. Buraya kadar bir mesele yok. Ama aynı yazı bir başka sitede yayınlandığında İbrahim Bey’i yeterince millî olMAdığı için eleştirmişler. İşte böyle bir yorum:

  “arkadaşım güzel yazmışsın yazından çıkan özete bakarsak askerler dolayısıyla orduyu vede türk milleti suçlu milliyetcı olmakda suç kürtler demişsın ama onlar olayın fügüranlarıdır gerçek aktörler arkapılandadır onların yaptıkları irkcılık olmuyor onların dağdaki 15 yaşındaki terörüstü veya senin deyişinle militanı acemi olmuyor ama senin yirmi yaşındaki askerin acemi eyitimsiz oluyor onlar milliyeti için savaşıyor ama senvede senin gibi yorumlayanlar milliyetten uzak amacsıs yaşayanlar hüsrana uğramaya mahkumdür terörüs amacı doğrultusunda mücadelesini veriyor ama seningibi dü-şünüp türkgençliğinini pasıvıze edip amaçsız hale getirirseniz mudafadan vede müçadeleden uzakkalır gelecekte başka ırkların esareti altında yaşamaya mahkum olurlar”

 Evet, İbrahim Becer bizim eleştirilerimize cevaben yeni bir yazı hazırlarken bu tür eleştirilere maruz kalması gerçekten düşündürücü. Tek tek bireylerin, siyasî partilerin, sloganların ötesinde ciddî bir iletişim bozukluğunu gösteriyor bütün bunlar. Basının, üniversitelerin, siyasetçilerin ve sendikaların görevlerini yapmadığı, hasta bir toplum. Fikren, vicdanen felç halinde. Fertlerin birbirini anlaMAdığı ama ne mal olduğunu bildiği(!) bir toplum. Tımarhane gibi. Zaten Türkiye’nin bölünmesi veya bütünlüğünün korunması şeklindeki siyasî taleplerin insan öldürerek dile getirilmesi de bu cinnet halinin neticesi değil mi? PKK terörüyle devlet terörü arasında ne fark var? Üstelik her ikisi de bizim vergilerimizle ayakta duruyor. “Ötekini” dinlemediğimiz müddetçe Türk ve Kürt kanı sıçrıyor üzerimize… Güneydoğu’daki en acı kaybımız da bu oldu zaten: Masumiyetimiz!

 İbrahim Becer’in “O yazı doğru bir yazı” adlı makalesini ilginize sunuyoruz. (MY)

 o yazı doğru bir yazı

 “Kararı Kürtler verecek” adlı yazıma başta Sayın Mehmet Yılmaz olmak üzere diğer yorumculardan menfi anlamda karşılık gelmesini garipsediğimi itiraf etmeliyim.

Polemiğe evet ama demagojiye hayır!

 Kürtlerin sonuna kadar haklı oldukları Read the rest

DUYURU: Çaba göstermeden adalet ve barış nasıl gelsin »

Taraf Gazetesi yazarı Hilal Kaplan, Kürt sorununda barışın ancak adaletin tesis edilmesiyle sağlanabileceğine dikkat çekerek bazı somut adımların atılması gerektiğini ifade etti
Taraf Gazetesi yazarı Hilal Kaplan,  Kürt sorununun sadece barışın değil aynı zamanda adaletin de tesis edilmesini gerektiren çetrefil bir sorun olduğunu hatırlatarak, çözüm sürecinde Müslümanların sorumluluk duygusuyla hareket etmesinin önemine değindi. TOKAD, Özgür Eğitim-Sen, Özgür Yazarlar Birliği ve Tasfiye Dergisi’nin Tokat’tan İslami çevreleri Kürt sorununda sorumluluk almaya davet eden Read the rest

PKK Erkenekon’un müttefiki gibi çalışıyor »

Star Gazete

Uluslararası Stratejik Araştırmalar Kurumu (Usak) Genel Koordinatörü Sedat Laçiner, 2000’li yıllarda demokratikleşmede bir hayli yol alındığını belirterek, Türkiye’nin gizli ve kirli geçmişiyle yüzleştiğini söyledi. Laçiner, terör örgütü PKK’nın Ergenekon’un müttefiki gibi çalıştığını belirtti.

Gündeme ilişkin değerlendirmelerde bulunan Laçiner, “Artık kapalı kapılar yok. Eskiden gizli kapaklı cereyan eden kayırmalar, sahtecilikler, hukuku yok saymalar kameraların, gazetelerin, kısacası halkın gözü önünde yaşanıyor. Kimse kanmıyor. Mahkemeler ne karar alırsa alsın Read the rest

Bu pazartesi işgal altında bir ülke gibi »

Ne garip bir kurtulus savasidir ki zaferi(?) olmayacak eziyetler getirdi muzaffer halka. Ezan’i yasaklandigi, dükkaninda Kur’an bulundurma suçundan(!) insanlarin hapse atildigi, sapka kanununa muhalefetten kadinlarin bile idam edilebildigi yillar gördü bu ülke. Bu kurtarici-yiyiciler, yüce(!) ve ulu(!) generaller, millî şefler(!) öldü, cesetlerini böcekler kemirdi. Ama onlarin temsil ettigi zihniyet ayak diremekte. Bugün terörün tirmanmasina sevinen, kan gölünde iktidar serabi görenlerin basörtüsü yasaklarini savununanlarla ayni tarafta olmasi dikkat çekici degil mi? Alevî’den, Ermeni’den, Rum’dan, Kürt’ten, dindar Müslüman’dan mağdur üreten, zenciyi zenciye kirdiran ittihatçi zihniyeti tipki ilahlastirdiklari generaller gibi tarihe gömme zamani artik. Psikolojik harp teknikleriyle, 1930 model çagdas uygarliklariyla, darbe planlariyla ve yobaz laiklik ilkesiyle birlikte gömülecekler. Baska yolu yok…

… Bu makale ilginizi çektiyse…

Hiç bir yeri işgal edemeyen ordular kendi ülkelerini işgal ederler. Çünkü bir ordunun ayakta durması için insan emeği ve maddî destek gereklidir. Normal bir ordu kaynaklarını emrinde olduğu milletten sağlar… Efendisi olan bu milletin gönüllü katkısıyla silah alır, asker toplar, YABANCI DÜŞMANLA savaşır.

Normal ordular efendilerini yani milleti, o milletin vatanını korurlar ya da ganimet getirebilecekleri ülkeleri işgal ederler. Yine efendilerinin emri ve izniyle yaparlar bunu.

Anormal ordular ise üniformalı eşkıyalardır. Disiplinsiz olduklarından YABANCI DÜŞMAN ile savaşamazlar. Kolayca yenebilecekleri İÇ DÜŞMANLAR uydururlar ve bu bahane ile kendi ülkelerini işgal ederler. Başbakan asarlar. Milletvekillerini hapse atarlar. Korumakla yükümlü oldukları halkı işkenceler altında inletirler. Üniformalı eşkiyalar ülkenin zenginliklerini tüketirler, geleceğini mahvederler.

Kendisini ülkenin sahibi zanneden üniformalı eşkıyaların hakim olduğu ülkeler yabancı orduların işgali altında gibidir. İşgalciler kimseye hesap vermezler. Halkın isyan etmesine engel olmak için “etrafımız düşmanla çevrili” diyerek  KORKU PROPAGANDASI yaparlar.

Eleştirilerden uzak kalmak için farklı inançlardan ve kültürlerden olan insanların birbirine düşman olması da bu eşkiyaların işine gelir. Bu sebeple terörü destekleyebilir hatta teröristlere silah ve para yardımında bulunabilirler.

Okuyacağınız kitap kendi ülkesini işgal etmiş bir ordunun kısa tarihidir. Buradan indirebilirsiniz.

Haziran ayında en çok okunan kitaplar »

 E-Kitap sayfamızda şu an 32 kitap bulunuyor. Bu kitapların ilk 22 tanesi doğrudan bizim sunucumuzdan indirildiği için en çok indirilen kitapları site istatistiklerinden takip edebiliyoruz. Geçtiğimiz haziran ayında 6020 e-kitap indirilmiş. En çok indirilen kitaplardan ilk yedisi yaklaşık %50’sini temsil ediyor. Kitaplarımıza gösterdiğiniz ilgiye teşekkür ediyoruz. Bu PDF dosyaları Acrobat Reader ile okunabilir, kâğıda yazdırılabilir. Tamamen ücretsizdir. E-mail yoluyla gönderebilir, kendi sitenizde paylaşabilirsiniz.

  1. Derin İnsan 
  2. Liberalizmin Kara Kitabı
  3. Türkiye bölünür mü?
  4. Yahudi oldukları için mi zalimler?
  5. Maymunist imanla nereye kadar?
  6. Türkiye’nin Ulus-Devlet Sorunu
  7. Derin Göz
  8. Müslüman’ın Zaman’la imtihanı
  9. Ermeniler ve Türkler
  10. Türk milliyetçiliği birleştirir mi yoksa parçalar mı?
  11. Bir pozitivizm eleştirisi
  12. Liberalizmin Ak Kitabı
  13. Zorunlu Askerlik Gerekli mi?
  14. Para Yenir mi?
  15.  Baudolino (Umberto Eco)
  16. Eşcinsellik ve Biz
  17. “Ötekilere” bakarken (Çeviriler)
  18.  Türk Solu 
  19. Sanat karanlıkta çakılmış bir kibrittir…
  20. Kadınlar… Günümüzün Don Kişotları
  21. Amerika Tedavi Edilebilir mi?
  22. Kadın hakları ve Kemalizm