Main Content RSS FeedÖnceki Yazılar

Sosyalizm neden kendini bitirmiş? »

“… Perry Anderson’ın “Batı Marksizmi” üstüne kitabında pek güzel anlattığı gibi, özellikle Stalinist hegemonyanın kurulmasından sonra “devlet Marksizmi” akıl ve fikirle yollarını ayırmaya başlamıştı. Politik düzeyde yaptıklarına akıl erdirmek zordu ( Hitler’le pakt imzalamaktan Komintern’i lağvetmeye kadar): ama düşünce düzeyinde müdahaleleri de ayrı felâketti (sanatta Jdanov, bilimde Lysenko!). Ama bunların herhangi birini tartışmak da yasaktı. “İyi ya, sosyalizm böylece kendini bitirmiş” diyebilirsiniz. Biraz da öyle, doğrusu. Ama bu “dediğim dedik” tavrı sosyalizmin bir “içsel zorunluğu” olmaktan çok, evrensel bir insanî zaaf …” (Murat Belge, Taraf)

… Bu konuda e-kitap okumak için…

Sosyalizm İslam’a uyar mı? (Tartışma) 

Bir yanda zekât üzerinden eşitlikçi bir İslâm yorumu yapan anti-kapitalist Müslümanlar. Diğer tarafta bir türlü iktidar olamayan, sosyalizmi bilmeyen, kemalizmi demokrasi zanneden devletçi, hatta darbe yanlısı bir Türk solu.

Türk solu geçmişiyle yüzleşemekten korkuyor. Solcunun solcuyu katlettiği 1 Mayıs 1977 bir tabu. Deniz Gezmiş’in ulusalcı duruşunu da eleştiremiyorlar. Evet… Türk solcuları iktidara yürümek için bir koltuk değneğine muhtaçlar. Peki ya İslâm? Sosyalizm İslâm’a ne kazandırabilir? Sosyalist devletlerin Müslümanlara yaptığı onca eziyetten sonra Müslümanlar sosyalizm ile ittifak yapabilir mi?

Derin Düşünce okurları tartıştılar, biz de kitaplaştırdık. Buradan indirebilirsiniz.

Türk solu iktidar olur mu? 

Kendini « sol » olarak tarif eden hareketler hiç olmadıkları kadar zayıf ve bölünmüş bir tablo çiziyorlar bugün.  Türk Solu Dergisi’nin ırkçı söylemlerinden CHP’nin darbe çağrılarına uzanan bir kafa karışıklığı hakim. Muhalefet boşluğunun müzmin bir hastalığa dönüştüğü şu dönemde Türk solu bu boşluğa talip olabilir mi? Daha önce Dikkat Kitap kategorisinde yayınladığımız Pozitivizm Eleştirisi gibi bu kitap da Türkiye’deki sola tarafsız bakan bir çalışma. İyimser görüşler kadar geçmişe dönük ağır eleştiriler de var. İlginize sunduğumuz 82 sayfalık bu kitap Türkiye’deki “sol” grupların sorgulamalarına, projelerine ışık tutmak amacıyla derlenmiş makalelerden oluşuyor. Kitabı buradan indirebilir ve paylaşabilirsiniz. Ele alınan başlıca konular: Solda özgürlükçü hareketler, 68 Kuşağı, Devrimci sol, Kemalizm, ulusalcı sol akımlar, Sol ve İslâm, Cumhuriyet Gazetesi.

Derin MAЯҖ

Etrafınızda “ben solcuyum” diyen kaç kişi var? Birgün Ya da Cumhuriyet Gazetesi, Türk Solu Dergisi okuyan? Yürüyüşlerde Marx, Lenin, Deniz Gezmiş ve Atatürk posterlerini yanyana taşıyan kişileri tanıyor musunuz? İşçi sendikalarında aktif rol oynayan dostlarınız var mı? Bu insanlar hasretle beklediğimiz sol muhalefeti kuramadılar bir türlü. Neden?

Marxist ve Marxçı (Marx’a dair ama marxist olmayan) miras ile yüzleşmedi Türk solcuları. Oysa Marx anlaşılmadan hiç bir sol projenin anlaşılmasına da imkân yok.  Leninist, Stalinist, Maoist… Hatta Kuzey Avrupa’nın sosyal demokrat modellerini de çözemezsiniz. Marx’ın bıraktığı yerden devam edenleri anlamak için de gerekli bu okuma; dünya soluna bugünkü şeklini veren düşünürleri anlamak için: Rosa Luxemburg, Ernst Thälmann, Georg Lukács, Max Adler, Karl Renner, Otto Bauer, Walter Benjamin, Jürgen Habermas,… Buradan indirebilirsiniz.

Tchaikovsky »

MHP ne kadar taban kaybederse BDP o ölçüde zayıflar »

Ziya Hurşit şöyle yazmıştı mecliste tahtaya: ‘‘Bir millet, putunu kendi yapar, kendi tapar!”

 Düşünen kafaların, işleyen beyinlerin, inleyen zihinlerin gece gündüz sorgularına mazhar olan bir hadisedir milliyetçilik. Ontolojik irdelemesi ne kadar yapılmaktadır bilmiyorum. Damarı tutan ciddi bir kesim olduğu gerçek. Milliyetçi olmayanın vatan sevgisinden şüphe edilmesi noktasında ayrışılan bir yoldayız. Asıl dilemma bu noktada ve şu soruda ortaya çıkmakta; Milliyetçi Kürtler ne yapacak? Read the rest

Son 24 saatte Derin Düşünce’ye bağlanan ülkeler »

 

 

 

… Siteyi tanımak için…

 Derin Düşünce nedir?  

Sitemizde siyasetten tarihe, kadın haklarından felsefeye, sanattan bilime kadar bir çok konudan bahsediyoruz. Ama zaman zaman da kendimizden söz ediyoruz. Derin Düşünce nedir?  Sitenin geçmişi, geleceği, ortak projeler, yazar olmak isteyenlere öneriler, okunma istatistikleri… Derin Düşünce’nin bir kimliği, tarihi ve kendine has “yaşam” tarzı var. Eğer aramıza yeni katıldıysanız bu kitap “yöre halkına” kaynaşmanızı kolaylaştıracaktır :) 

Bir Kürdün kurşunuyla ölmek! »

“…Gazeteci dostum Cevat Korkmaz bana yirmi gün sonra gelip hastanede röportaj yapmak istediğinde vurulduğum yerde can çekişirken ne hissettiğimi sormuştu. Cevap vermiştim ben de. Öleceğimi, bu yaralardan kurtulamayacağımı düşündüğümü söylemiştim Cevat’a. Aklımda Zerdeşt, Hiwa ve Canan vardı. Sonra bir Kürdün kurşunuyla ölmek zoruma gitmişti doğrusu. Sen gel Diyarbakır zindanından, bin bir beladan kurtul, işkencelerden sağ çık, sonra da bir Kürdün kurşunuyla ve yine Diyarbakır’da can ver!

Hamit Yıldırım bizi vurduktan sonra JİTEM’in lojmanlarına gitti ve orada Yeşil ve ekibiyle buluştu. Aygan o ekibin içindeydi. Ondan sonrası, onun anlatımlarıyla açıklığa kavuştu. Hamit o tarihten sonra Şırnak-Kumçatı’da yaşadı, evlendi, dokuz çocuğu oldu. JİTEM’deki görevini sürdürdü. Halkın arasında yaşadı. Kimliğini bile değiştirme gereği duymadı. Oysa ben en azından kimliğinin değişmiş olabileceğini tahmin ediyordum …” (Orhan Miroğlu / Taraf)

 

… Bu konuda okumak için…

Asimilasyon ile Şiddet Kıskacında Ulusalcı Kürtler

Etnik kökenimiz benliğimizin bir parçası, rengarenk insanlığımızın gerçek bir rengi. Ancak bu renk üzerinden yapılan bir baskı, bu renk “yüzünden” çekilen büyük bir acı sonucu diğer bütün renkler silinebiliyor. Bir başka deyişle IZDIRAPLAR ÜZERİNE YAPAY BİR KİMLİK İNŞA EDİLİYOR. Bir halka yapılabilecek en büyük kötülük bu belki de. Sadece Türk ya da sadece Kürt olmaya mahkûm edilen insanlar giderek insanlıklarını perdeliyorlar. Böylesi halklar ırkçılığa, her türlü şiddet çağrısına kucak açıyorlar. Zira duydukları kin ve nefret onları bıçak gibi bilerken bir yandan da tektipleşiyor, şeyleşiyor. Kürt aydınları kadar Türk aydınlarına da büyük iş düşüyor. İnsan olmadan “Türk” ya da “Kürt” olmanın imkânsızlığını halklarına anlatmak. Okuyacağınız bu kitap aydınların dikkatini tam da bu noktaya çekmek için hazırlandı: Asimilasyon  ile şiddet kıskacı içindeki Kürt halkına… Buradan indirebilirsiniz. 

 

Türk milliyetçiliği birleştirir mi yoksa parçalar mı?

 İllâ ki bir tutkal/çimento mu gerekiyor? Milliyetçilik tutkalı adil ve müreffeh bir düzene alternatif olabilir mi? Adaletin, hukukun hâkim olmadığı ortamlarda Türklerin kardeşliği ne işe yarar? Belki de Türk Milliyetçiliği diğer milliyetçilikler gibi yok olmaya mahkûm bir söylem. Çünkü var olmak için “ötekine” ihtiyacı var. Ötekileştireceği bir grup bulamazsa kendi içinden “zayıf” bir zümreyi günah keçisi olarak seçiyor. Kürtler, Hıristiyanlar, Eşcinseller, solcular…150 sayfalık bu kitapta Türk Milliyetçiliğini sorguluyoruz. Müslüman ve milliyetçi olunabilir mi? Türkiye’ye faydaları ve zararları nelerdir? Milliyetçiliğin geçmişi ve geleceği, siyasete, barışa, adalete etkisiyle. Buradan indirin. 

 

 

Türkiye bölünür mü?

“Bebek katili! Vatan haini!…” PKK terörünü lanetliyoruz ama devlet eliyle işlenen suçlara karşı daha bir toleranslıyız.  “Kürtler ve Türkler kardeştir” diyenlerin kaçı “sen benim kardeşimsin”  demeyi biliyor Zaza, Sorani, Kurmanci dillerinde? Ülkemizin terör sorunu ne PKK ne de Kürt kimliğiyle sınırlanamayacak kadar dallandı, budaklandı. Bazı temel soruları yeniden masaya yatırmak gerekiyor: (*) Kürtler ne istiyor? (*)  İspanya ve Kanada etnik ayrılıkçılıkla nasıl mücadele etti? (*) PKK ile mücadelede ne gibi hatalar yapıldı? (*) İslâm ne kadar birleştirici olabilir? Töre cinayetlerinden Kuzey Irak’a terörle ilgili bir çok konuyu ele aldığımız 267 sayfalık bu kitabı ilginize sunuyoruz. Buradan indirin. 

Bu yaz hangi kitabı okusak? »

 
 

 

Kitap Tanıtan Kitap 1

Kitap okumak… Jean Paul Sartre, Nazan Bekiroğlu, Toshihiko Izutsu, Henri Bergson, Mustafa Kutlu, Dostoyevski, Elif Şafak, Clausewitz, Sadık Yalsızuçanlar, Alber Camus ile sohbet etmek… Suyun resmine bakmakla yetinmeyen, su içmek isteyenler için var kitaplar. Mesnevî var, El-Munkızü Min-ad-dalâl, Kitab Keşf al Mânâ, Er-Risâletü’t-tevhîd var.  Elinizdeki bu kitap Derin Düşünce yazarlarının seçtiği kitapların tanıtımlarını içeriyor. Bizdeki yansımalarını, eserlerin ve yazarların bıraktığı izleri. Farklı konularda 44 kitap, 170 sayfa. Zaman’a ayıracak vakti olanlar için… Buradan indirebilirsiniz. 

 

Kitap Tanıtan Kitap 2

Kitap tanıtan Kitapların birincisi kadar sevildi, o kadar çok ilgi gördü ki ikincisini yayınlamak için sabırsızlanıyorduk. Yeniden 44 kitap tanıtımıyla geliyoruz karşınıza: Dostoyevski, Sezai Karakoç, Yıldız Ramazanoğlu, Jean Paul Sartre, Amin Maalouf, Taha Akyol, Hasan Cemal, Ali Şeriati, William C. Chittick, Alain Touraine, Muhyiddin İbn Arabi Hazretleri… Farklı asırlar, farklı coğrafyalar, farklı konularla dergi tadında bir kitap… Ortak olan tek şey İnsan belki de? İnsan’ın iç dünyasındaki saklı hazineleri paylaşma muradı…Buradan indirebilirsiniz. 

 

Kitap tanıtan kitap 3

İnsanları birleştiren, engelleri ortadan kaldıran bir eylem yazmak… ve tabi okumak. Heinrich Böll, Sadık Yalsızuçanlar, Jean-Paul Sartre, Leyla İpekçi, Samuel Beckett, Peyami Safa, Immanuel Wallerstein, Marilyn Monroe veya Baudelaire… Farklı ülkelerde yaşamış, farklı kaygılarla yazmış olsalar da bütün yazarlar bir iz bırakmak, günü gelince başka insanlarca okunmak isterler. Evet… Yazmak vermektir. Kitap tanıtan kitaplarımızın üçüncüsünü ilginize sunuyoruz. Buradan indirebilirsiniz. 

 

Dikkat Kitap: Sanat Yoluyla Hakikat Bulunur mu? »

“… Önce hiç bir şey görünmüyor. Kümelenmiş şeyler, daha doğrusu herkes gibi görüyorsunuz. Yapılması gereken elde kalem, tefekkürle seyretmek. Bir zaman sonra şeyler başka bir hakikate sahip oluyor. Gerçeklik daha gerçek görünmeye başlıyor. Zaman istiyor bu …” (Fransız ressam Edouard Pignon’un “Hakikat’i Ararken” adlı kitabından)

Bireylerin birer gözden ibaret olduğu, herkesin herşeyi gördüğü bir toplum hayal edin. Özel hayat, gelenekler, aramak, öğrenmek, ön-arka, küskünlük, gaflet, tehdit, fırsat gibi bir çok kavramı akletme imkânı ortadan kalkmaz mıydı?

Gözlerimizin sınırlı oluşu sayesinde algılıyoruz kavramları. Immanuel Kant’ın meşhur bir güvercini vardır, havayı iterek uçar ama havanın direncinden yakınır durur. “Hava olmasaydı daha hızlı uçabilirdim” der. İnanmak zor ama … eğer sınırsız görme kabiliyetine sahip olsaydık hiç bir şey göremezdik! güneşe dürbünle bakan biri gibi kör olurduk. Hakikat’i görmekte zorluk çekmemizin sebebi O’nun gizli olması değil tersine aşikar olmasıdır. Aksi takdirde Hakikat’i içeren, kapsayan ve perdeleyen daha hakikî bir Hakikat olması gerekirdi. İşte bu sebeple Hakikat’i görmek için Bilim’e değil Sanat’a ihtiyacımız var, bilmek için değil bulmak söz konusu olduğu için.

Derin Düşünce yazarları Sanat-Hakikat ilişkisi üzerine yazdılar. Buradan indirebilirsiniz.

Hakikat’i neden göremiyoruz? »

Günlük hayat, ekmek kavgası derken yorucu ve boğucu bir perde örtülmüş üzerimize. Sıradan, göstermelik, çıkarcı ilişkiler… Onca uğraşma, didişme… Diğer yandan ele geçer geçmez kıymetini yitiren ganimetler, daha tadına bile bakmadan çürüyen meyvalar gibi. Birgün iştah kabartan, ertesi gün geçip giden hevesler… Günlük hayat boş umutlar ve pişmanlıklardan ibaret… Peki bu boğucu perdeyi yırtıp Hakikat’i görmek için ne yapmalı? Yedikçe acıktıran bu tatmin girdabından kurtulmak, “sadece” mutlu olmak mümkün değil mi?

Binlerce yıllık düşünce tarihine baktığımızda İnsan’ın varoluş sırlarına ermek için kullanabileceği üç yol görünmüş: Felsefe, Din ve Sanat. En kolayı olduğundan mıdır, bu sonuncusu özellikle ilginç. Tabi “Sanat” derken… Hangi sanat dalını isterseniz onu seçebilirsiniz: Resim, heykel, edebiyat ya da müzik… fark etmez. Sebep-sonuç zincirleriyle zapdedilemeyen bir şey var Sanat’ta. Leonardo da Vinci şöyle diyor:

“Sadece gözün yargısıyla, aklı kullanmaksızın resim yapan kişi taklitçi bir ayna gibidir. Zıtlıkları yansıtır ama şeylerin hakikatini anlamadan yapar bunu.”

Büyük usta “şeylerin hakikati” lafıyla ne demek istiyor? Sanatçıların, imam ve rahiplerin ya da filozofların “görebildiği” ama biz sıradan insanlar için gizli olan Read the rest

Bugün cuma, ne olur bir şey yap (24) »

Kalblerimizi îmân nuruyla ziynetlendiren, kendisini ve sırat-ı mustakîmini mihnetsiz, külfetsiz ve ücretsiz biz kullarına bahşeden kendisine kul, habîbine ümmet eyleyip Kur’an-ı Kerîm’inde “mü’minler” diyerek bizlere hitab eden Cenab-ı Hallâk-ı âlem Hazretleri’ne hamd ü senâ olsun.

İslâm’ı bizlere tebliğ eyleyen, her haliyle ahlâkı itmam eyleyen, insanlığı ve Cenâb-ı Hakk’a kulluğu fiiliyle ve sırrıyla tâlim edip tekmil eyleyen ekmel-i âdem, Hazret-i rasûlü’s-sakaleyn, imâmü’l-kıbleteyn, ceddü’l-Haseneyn, müctebâ, mürtezâ, muktedâ Efendimiz Hazretleri’ne salât ve selâm olsun. Bu mânâdan, hamdin ve salâvat-ı şerîfenin ecr-i nâmütenahîsinden âline, ehl-i beytine, ezvâcına, evlâdına, ashâbına ve etba’ına dahî ihsan olunsun. İhsan olunan bu mânânın feyziyle kalblerimiz pür nur olup, hallerimiz iyi hale tahvil olsun olunsun. Cenab-ı Hakk kendisine, habîbine ve sevdiklerine, bu vesileyle yakınlığa nâil buyursun.

Kendisine “İslâm Devleti” diyen ülkelerin katliamlara çanak tuttuğu; uçaklarla çocukları bombaladığı, silah üretip satanların kendilerini “barışçı” ilân ettiği bir dünyada yaşıyorsun. Petrol çalmak için insan öldürenlerin  kurduğu bir ”medeniyetin” gölgesindesin.  O « barışçı ve medenî» ülkeler ki askerleri masum insanları öldürüyor. Bu nasıl bir medeniyet ki yetiştirdiği insanlar hayvanların bile tenezzül etmeyeceği rezilliklere yelteniyorlar. işte bileğini bükemediğin için çizmesi altında yaşamak zorunda kaldığın “medeniyet” böyle bir medeniyettir.

Bu medenî(!) insanlar öylesine açgözlüler ki kendi milletlerini dahi soyup soğana çeviriyorlar sahte ekonomik krizler ile. Ama kimse onlara ses çıkaramıyor. Çünkü hukukun mal gibi alınıp satılmasına göz alıcı bir kulp taktılar: “Özgürlük!”

Gördüğün manzara karşısında kalbinde duyduğun sıkıntı senin bir insan olduğunun Read the rest

Bu Aşk Bir Bahri Ummandır »

Bu ask bir bahr-i ummandir by Bektasi Nefesleri on Grooveshark

Bu aşk bir bahri ummandır
Buna hadd-ü kenar olmaz
Delilim sırr-ı Kur’an’dır
Bunu bilende ar olmaz

Subhanallah Sultan Allah
Her dertlere Derman Allah

Kıyamazsan baş-ü cane
Irak dur girme meydane
Bu meydanda nice başlar
Kesilir hiç sorar olmaz

Subhanallah Sultan Allah
Her dertlere Derman Allah

Biz aşığız biz ölmeyiz
Çürüyüp toprak olmayız
Karanlıklarda kalmayız
Bize leyl-ü nehar olmaz

Subhanallah Sultan Allah
Her dertlere Derman Allah