RSS Feed for This Post

Kaçakçı neden bombalanır?

Güney Doğu eksenli bir yazı yazmadan önce çok dikkatli olmak konusunda kendime telkinde bulunuyorum. Hoş, tüm bu kendine çeki düzen verme çalışmalarına rağmen sık sık meramımı anlatamadığım da olmuyor değil.

Otuz beş köylünün savaş uçakları tarafından bombalanarak katledilmesi haberini sabah internetten okuduğumda yaşadığım tarifsiz acıyı anlatamam. Fırat Haber Ajansı başta olmak üzere PKK’ya yakınlığıyla bilinen siteler de dahil çok yeri gezmeme rağmen yine de aradığım tatmin edici sonuca ulaşamadım. FHA bilindik tehditlerini, ajitasyonlarını yaparken, itiraf etmek gerekir ki Ulusal medya olayı görmezden gelmekle paçayı sıyıracağını sandı. Lakin mızrak o kadar büyüktü ki onu sığdıracak çuvalı yapabilecek insan evladının olacağına ben ihtimal veremiyorum. Benim gördüğümü Ulusal Medyada görmüş olacak ki ancak öğleden sonra topa girme ihtiyacı hissettiler.

                Olay neresinden bakarsanız bakın izaha muhtaç bir olay. İlk önce şunu belirtmekte fayda var: Şırnak gibi bir coğrafyada, yaklaşık kırk kişilik bir kafilenin gece karanlığında, kimsenin haberi olmadan hareket etmesi imkânsıza yakın bir istatistikle mümkündür. Ortasu’da benim bildiğim ‘eğer değişmediyse’ Tabur düzeyinde bir birlik var. Hemen ilerisinde de Gülyazı’da konuşlu olan alay düzeyinde bir birlik olduğunu biliyorum. Siz bunun üzerine, katırlarla mazot kaçakçılığının çok da fazla kazançlı bir iş olmadığını ilave edin ve şimdi düşünün: Üzerinize çevrili binlerce silaha, vücut sıcaklığına duyarlı onlarca termal kameraya, geceleri değişik birimler tarafından aynı bölgeye atılan bir o kadar pusuya, yüzlerce gece görüş dürbününe, tepenizde gezmesi kuvvetle muhtemel heronlara rağmen bu riski göze alır mıydınız?

                Bu riski bir şekilde göze alırdınız; gerçekten çok sağlam bir yerden garanti aldıysanız bu yolculuğa çıkmak için kendinizde o cesareti bulurdunuz. Yanisi şu ki referansınızın çok sağlam olması gerekir. “Şırnak’ta gece hareket etmek” ne demek basit bir örnek vereyim. 1998 yılında Komato’dan (Şırnak-Beytüşşebap) güneş battıktan sonra tek bir aracın geçişine izin verdiler. O araç da hamile bir kadını Şırnak’a yetiştirmek için çıkmak zorunda kalmıştı. Daha açık söyleyeyim isterseniz; Şırnak-Hakkâri hattında güneş battıktan sonra hareket etmek fiilini geçtim, hareket etme zannı ateş açmak için yeter sebeptir.

                Bütün bunlara rağmen kırk kişilik bir konvoyun gece sınırı geçmeye kalkması intiharla eş anlamlıdır. Bu ticaretten oradaki herkesin haberi vardı. Kaçakçılık, Devlet yanlısı olduğunuz müddetçe size tanınan bir haktır o coğrafyada. Hatta iddia ediyorum, bugün rahmetle andığımız bu kafile Ortasu’dan çıkarken, Irak sınırını geçerken, yüklerini alırken, dönüş yolundayken hatta menzile varmak üzereyken takip edildiklerini biliyorlardı. Çünkü yaptıkları fiil bir sır değildi. Fakat ne olduysa oldu, tam menzile varmak üzereyken birilerinin hesabı değişti.

                Bu olayın ilk bakışta anlaşılamamasının bir sebebi de Korucuların girift çıkar ilişkileridir. Kendisine bir ayrıcalık olarak tanınan kaçakçılığı, silah, adam, uyuşturucu, PKK’lı kaçırarak defalarca manipüle eden Korucuların geçmişlerinde birçok adli olaya karıştıklarını da unutmamak gerek. 2009 AB verilerine göre Korucular 2384 terör suçuna, 934 mala karşı işlenen suça, 1234 şahsa karşı işlenen suça, 420 de kaçakçılıkla ilgili suça karıştılar. Mayıs 2009’da vuku bulan Mazıdağı Katliamını hatırlayanınız var mı? Basit bir kız isteme meselesi yüzünden, namaz kılan insanların üzerine ateş açılmıştı ve kırk dört kişi ölmüştü. Silahların tümü de Devletin envanterine kayıtlıydı.

                Komplo teorilerine pek itibar etmesem de benim teorim şu; o bölgede taraflardan birisi, dengeleri kendi lehine çevirmek istedi. Çünkü dediğim gibi, aklı başında kimse, gece vakti elini kolunu sallayarak Irak tarafına geçeyim de kırk katır mazot getireyim demez. Herşeyin ötesinde, o köyden bir gecede kırk kişi eksilecek ve askerin haberi olmayacak öyle mi, mümkün değil. Çarpıcı bir örnek olması açısından vereyim; bir köyde konuşlu olan bir birlik, dağa keçi otlatmaya giden bir çobanın sürüsündeki hayvanı dağa çıkarken sayar, dağdan inerken bir daha göz ucuyla da olsa sayar. Arada eğer negatif bir fark varsa bunun da hesabını çobana ciddi olarak sorar.

                Gerçeklerin ilelebet gizli kalamamak gibi bir defosu olduğunu adım gibi biliyorum. Ya birinin dengeleri kendi lehine çevirmek için attığı acımasız bir adımla karşı karşıyayız ya da en kötüsü…

                Belki de birkaç gün önce referandumdan bahseden Leyla Zana’ya birileri cevap verdi!

                Madem ki Devlet var, o devletin içinde derinliğine karar verecek olan birileri her zaman vardır. Bu Ülkede de bu olay tecrübeyle sabittir…

               

               

… Bu konu sizin için önemliyse…

 

Türk milliyetçiliği birleştirir mi yoksa parçalar mı?

 İllâ ki bir tutkal/çimento mu gerekiyor? Milliyetçilik tutkalı adil ve müreffeh bir düzene alternatif olabilir mi? Adaletin, hukukun hâkim olmadığı ortamlarda Türklerin kardeşliği ne işe yarar? Belki de Türk Milliyetçiliği diğer milliyetçilikler gibi yok olmaya mahkûm bir söylem. Çünkü var olmak için “ötekine” ihtiyacı var. Ötekileştireceği bir grup bulamazsa kendi içinden “zayıf” bir zümreyi günah keçisi olarak seçiyor. Kürtler, Hıristiyanlar, Eşcinseller, solcular…150 sayfalık bu kitapta Türk Milliyetçiliğini sorguluyoruz. Müslüman ve milliyetçi olunabilir mi? Türkiye’ye faydaları ve zararları nelerdir? Milliyetçiliğin geçmişi ve geleceği, siyasete, barışa, adalete etkisiyle. Buradan indirin. 

 

Türkiye bölünür mü?

“Bebek katili! Vatan haini!…” PKK terörünü lanetliyoruz ama devlet eliyle işlenen suçlara karşı daha bir toleranslıyız.  “Kürtler ve Türkler kardeştir” diyenlerin kaçı “sen benim kardeşimsin”  demeyi biliyor Zaza, Sorani, Kurmanci dillerinde? Ülkemizin terör sorunu ne PKK ne de Kürt kimliğiyle sınırlanamayacak kadar dallandı, budaklandı. Bazı temel soruları yeniden masaya yatırmak gerekiyor: (*) Kürtler ne istiyor? (*)  İspanya ve Kanada etnik ayrılıkçılıkla nasıl mücadele etti? (*) PKK ile mücadelede ne gibi hatalar yapıldı? (*) İslâm ne kadar birleştirici olabilir? Töre cinayetlerinden Kuzey Irak’a terörle ilgili bir çok konuyu ele aldığımız 267 sayfalık bu kitabı ilginize sunuyoruz. Buradan indirin.

 

Kendi ülkesini işgal eden ordu

Hiç bir yeri işgal edemeyen ordular kendi ülkelerini işgal ederler. Çünkü bir ordunun ayakta durması için insan emeği ve maddî destek gereklidir. Beceriksiz ordular disiplinsiz olduklarından YABANCI DÜŞMAN ile savaşamazlar. Kolayca yenebilecekleri İÇ DÜŞMANLAR uydururlar ve bu bahane ile kendi ülkelerini işgal ederler. Başbakan asarlar. Milletvekillerini hapse atarlar. Korumakla yükümlü oldukları halkı işkenceler altında inletirler.  İşgalciler kimseye hesap vermezler. Halkın isyan etmesine engel olmak için “etrafımız düşmanla çevrili” diyerek  KORKU PROPAGANDASI yaparlar. Eleştirilerden uzak kalmak için farklı inançlardan ve kültürlerden olan insanların birbirine düşman olması da bu eşkiyaların işine gelir. Bu sebeple terörü destekleyebilir hatta teröristlere silah ve para yardımında bulunabilirler. Okuyacağınız kitap kendi ülkesini işgal etmiş bir ordunun kısa tarihidir. Buradan indirebilirsiniz. 

 

Asimilasyon ile Şiddet Kıskacında Ulusalcı Kürtler

Etnik kökenimiz benliğimizin bir parçası, rengarenk insanlığımızın gerçek bir rengi. Ancak bu renk üzerinden yapılan bir baskı, bu renk “yüzünden” çekilen büyük bir acı sonucu diğer bütün renkler silinebiliyor. Bir başka deyişle IZDIRAPLAR ÜZERİNE YAPAY BİR KİMLİK İNŞA EDİLİYOR. Bir halka yapılabilecek en büyük kötülük bu belki de. Sadece Türk ya da sadece Kürt olmaya mahkûm edilen insanlar giderek insanlıklarını perdeliyorlar. Böylesi halklar ırkçılığa, her türlü şiddet çağrısına kucak açıyorlar. Zira duydukları kin ve nefret onları bıçak gibi bilerken bir yandan da tektipleşiyor, şeyleşiyor. Kürt aydınları kadar Türk aydınlarına da büyük iş düşüyor. İnsan olmadan “Türk” ya da “Kürt” olmanın imkânsızlığını halklarına anlatmak. Okuyacağınız bu kitap aydınların dikkatini tam da bu noktaya çekmek için hazırlandı: Asimilasyon  ile şiddet kıskacı içindeki Kürt halkına… Buradan indirebilirsiniz. 

Trackback URL

  1. 42 Yorum

  2. Yazan:Rıdvan Tarih: Ara 30, 2011 | Reply

    Kaçakçılar mazotu katırla getirmez ki, atla getirir. Katırla ağır silah getirirler. Bu olay basit bir olay değil.

  3. Yazan:çuvaldız Tarih: Ara 30, 2011 | Reply

    “….o bölgede taraflardan birisi, dengeleri kendi lehine çevirmek istedi.”

    “Belki de birkaç gün önce referandumdan bahseden Leyla Zana’ya birileri cevap verdi!”

    Bir başka komplo teorisi; şayet işine yarayacaksa bir timsah gözyaşı dökerek kendi yavrusunu yer mi?
    Kısaca birileri Leyla Zana’nın dillendirdiğine gümüş tepside taput servisi yaparak destek vermiş gibi görünüyor!

    http://www.malatyagercek.com/turkiye/2-daglica-baskini-onlendi-h1551.html

  4. Yazan:N.Narda Tarih: Oca 1, 2012 | Reply

    Doğrusu ince detay ve bilgi parçalarıyla dolu bir yazı oldu benim için. Bu arada bir yoruma da cevap verebilirim sanırım, şeker vb. kaçakçılık maddelerini de katırlarla taşıyorlar. (Onu Şırnak’ta görev yapmış kardeşimden biliyorum)

    Bu işte “derin” bir şeyler olduğuna inanıyorum ben de. ve şu sözünüz birazcık ferahlatıcı :”Gerçeklerin ilelebet gizli kalamamak gibi bir defosu olduğunu adım gibi biliyorum. “

  5. Yazan:sevim Tarih: Oca 1, 2012 | Reply

    Bir başka komplo teorisi; şayet işine yarayacaksa bir timsah gözyaşı dökerek kendi yavrusunu yer mi?
    Kısaca birileri Leyla Zana’nın dillendirdiğine gümüş tepside taput servisi yaparak destek vermiş gibi görünüyor!

    Allah aşkına bu nasıl bir yaklaşımdır böyle, yani bütün mesele bu “ceset hasadından” hangi tarafın kârlı çıkacağı tahmininde bulunmaktan mı ibaret? İsyan edince de anarşi çıkarmak, gerginlik yaratmakla suçlanıyorum. Peki bir toplu katliamın dahi “altın tepsi” kabilinden çıkarımlarla açıklanmasının insanlar üzerinde nasıl bir şok etkisi yarattığını hiç düşündünüz mü ? Mesela ben fevkalede gerildim dünden beri, insan acılarını hiçe saymaktır bu ve kimsenin böyle bir hoyratlığa hakkı bulunmuyor.

  6. Yazan:Mantık Tarih: Oca 1, 2012 | Reply

    yani bütün mesele bu “ceset hasadından” hangi tarafın kârlı çıkacağı tahmininde bulunmaktan mı ibaret?(sevim)

    Bu çıkarımı nasıl yaptınız ? Yazar böyle bir şey söylemiyor. Siz kendiniz gibi düşünmeyenleri peşinen yargılamışsınız. Buram buram önyargı kokan bir cümle.

    İsyan edince de anarşi çıkarmak, gerginlik yaratmakla suçlanıyorum. Peki bir toplu katliamın dahi “altın tepsi” kabilinden çıkarımlarla açıklanmasının insanlar üzerinde nasıl bir şok etkisi yarattığını hiç düşündünüz mü?(Sevim)

    İlk defa masum sivillerin öldüğünü görmüş gibisiniz. Türkiye’ye hoş geldiniz, dilimizi ne güzel konuşuyorsunuz… Tepkiniz çocukça. Türkiye Cumhuriyeti kurulduğundan bu yana binlerce sivil öldürüldü. Bir kısmı da Türk ordusu tarafından. Bugüne kadar bunun önü alınamadıysa biraz da sizin gibi kolay gaza gelen insanların yüzünden olamaz mı?

    Mesela ben fevkalede gerildim dünden beri (Sevim)

    Yani o çocukları öldürenlerin istediği hissiyata büründünüz. Bravo!

    insan acılarını hiçe saymaktır bu ve kimsenin böyle bir hoyratlığa hakkı bulunmuyor. (sevim)
    içinde bulunduğunuz ruh hali neticesinde yapılmış bir „kalp okuma“. Siz kendinizi ALLAH mı sanıyorsunuz? Niyet okuyanlar kendine „Müslüman“ demesin! Bizim dinimize göre bunu ancak ALLAH bilir.

  7. Yazan:Kenan B. Tarih: Oca 1, 2012 | Reply

    Sağolun Mantık bey/hanım, hislerimize tercüman oldunuz.

  8. Yazan:MY Tarih: Oca 1, 2012 | Reply

    Yazar bu makalede ne oldu? neden oldu? bir daha olMAmasi için ne yapilabilir? gibi sorgulamalarin kapisini açiyor. Tipki Cemile’nin yazisi gibi itidal ve sorgulama var. Yapilmasi gereken de bu. Gaza gelip “iyi geberdi kaçakçilar!” diyen irkçilar kadar “siz neden yeterince üzülmüyorsunuz?” diyen kalp okuyuculari da PKK’ya ve sivil katleden Ergenekonculara hizmet ediyor.

    @Sevim,

    Ferhat Kentel bir agit yakmis tam istediginiz gibi. galiba taraf’ta gördüm. Boya kalemi mazot, kan parasi filan. bundan 50 sene önce yazilabilirdi inönü devrinde, varlik vergisi ile gayri müslimler toplama kamplarina yollanirken. Bundan 50 sonra da ayni yazi yazilabilir eger Türkiye’deki herkes sizin gibi kolay gaza geliyorsa. uyansaniz iyi olur 🙁

    @Mantik,

    söyledilerinize aynen katiliyorum. Tahlil isabetli.

  9. Yazan:ufuk tan Tarih: Oca 1, 2012 | Reply

    Bu ülkede olanlara komplo teorisi üretmek boşuna uğraş.Şimdiye kadar yapılanların hepsi planlıydı.Dersim’e bakın,Maraş’a bakın,Çorum’a,sivas’a.28 Şubat’a bakın.Mecliste görüşülen bir yasa var “terörün finansmanını önleme yasası”.Adı yanlışsa düzeltiniz.Bu yasayla her dernek,her parti,ve insanlar terörü finanse ettiği gerekçesiyle tutuklanıp,kapatılabilir.Devlet(artık devlet akp’dir)mgg’da aldığı kararları bir bir hayata geçiriyor.Kürt sorununun çözümünü, Kürtler olmadan sağlamaya çalışıyorlar.Srilanka modeli herkesin ağzında.Tamil sorunu halk katliamıyla çözüldükten sonra, Srilanka devlet başkanını arayıp bilgi almaları boşuna değil.Kürtlere şu söyleniyor,”ya istediğimiz çözüme razı olun,yada hepinizi katlederiz.Uludere katliamının başka okunuşu yoktur.

  10. Yazan:sevim Tarih: Oca 1, 2012 | Reply

    Bu çıkarımı nasıl yaptınız ? Yazar böyle bir şey söylemiyor. Siz kendiniz gibi düşünmeyenleri peşinen yargılamışsınız. Buram buram önyargı kokan bir cümle.

    Yazar böyle bir şey yazmamış zaten. Alıntı yazardan değil bir yorumcudan zira.

    Önyargı diyorsunuz, oysa teröre, cinayetlere kurban gidenler için ” birilerinin işine yarayacak bu”, bir tarafa adam yazacak, yok ekmeğine yağ sürecek vs. endişelerle komplo teorilerinin biraz dışına çıkılmalı diyorum.

    Düşünün, devletin bakanı yanlışlık diyor o yanlışlık için de pişkince “varsa” demeyi ekliyor. Yok hani bir terörist örgütten, bir yeraltı örgütünden falan bahsetmiyoruz. Bunu yapan T.C Devletinin ordusudur, kazayla (artık nasıl kazaysa) 35 köylüyü katleden bir devletten sözediyoruz. Ve bu devlet kamuoyunun vicdanını rahatlatacak, kuşkuları giderecek, güven yenileyecek hiç bir ciddi girişimde bulunmaya istekli görünmüyor. Sadece büyük bir aymazlıkla olayın küllenmesi, unutulup gitmesi bekleniyor. Devetin /hükümetin tutumu bu. Dolayısıyla bu gayri ciddi tutum devam ediyorken, zalimin zulmü yanına kâr kalmışken(şimdilik), sorumlulardan henüz hesap sorulamıyorken… ” ya bu iş Leyla Zana ve saz arkadaşlarına yaradı” demeye gelecek yaklaşım da eleştirilebilmeli müsadenizle.

    Açıkçası işinize gelmediğinde anlamazlığa vurmazsanız, ne yazdığım, ne anlatmak istediğim, ceset hasadı metaforuyla neyi ima etmeye çalıştığım gayet açık ve nettir.

    İlk defa masum sivillerin öldüğünü görmüş gibisiniz. Türkiye’ye hoş geldiniz, dilimizi ne güzel konuşuyorsunuz… Tepkiniz çocukça. Türkiye Cumhuriyeti kurulduğundan bu yana binlerce sivil öldürüldü. Bir kısmı da Türk ordusu tarafından. Bugüne kadar bunun önü alınamadıysa biraz da sizin gibi kolay gaza gelen insanların yüzünden olamaz mı?

    Asıl önyargılar size ait bu satırlarda mevcut. Masum sivillerin ilk defa öldürüldüğünü kim söyledi? Yoksa sivil kayıpları sıradan ve kanıksandı da artık öyle fazla abartmayalım mı diyorsunuz. Ayrıca ne var dilimde, anlaşılır şekilde kendimi ifade edebiliyorum çok şükür. Ama şu “dilimiz” dediğiniz şey tepkisizlikse varsın size kalsın matah diliniz, ben çocukça tepkileri yeğlerim.

    Gaza gelme meselesine gelince, memleketin bu duruma düşmesinde elbette hepimizin sorumluluğu olabilir. Burada fikirlerimi yazıyorum her yazılanı onaylamamak sizce gaza gelmek midir. Sözlü tepkide bulunan ilk ve tek kişi ben değilim herhalde. Siz bazı yorumlara kızmaz mısınız mesela, ya da haksız veya yanlış bulduğunuz, yahut gıcık olduğunuz:)

    Yani o çocukları öldürenlerin istediği hissiyata büründünüz. Bravo!

    Üzülüyorum anlamında ifade etmeye çalışmıştım. Hâlâ da üzülüyorum, hem yaşanan olay , hem de yaralayıcı yorumlar çok da pozitif bir ruh hali yaratıyor diyemem.

    içinde bulunduğunuz ruh hali neticesinde yapılmış bir „kalp okuma“. Siz kendinizi ALLAH mı sanıyorsunuz? Niyet okuyanlar kendine „Müslüman“ demesin! Bizim dinimize göre bunu ancak ALLAH bilir.

    Geçin bu polemikleri! Haşa kim Allah sanmış kendini.Ne niyet ne de kalb okumuş değilim, sadece eleştiri yapıyorum. Bunu yaparken de, katılmadığım görüşleri alıntılayıp kelime kelime gayet açık ve net anlatıyorum. Birileri insanların acılarıyla dalga geçer gibi Cemil Çiçek ağzıyla konuşacak, Emra Uslu tarzı komplo teorileriyle konuyu değersizleştirecek, bunlara itiraz edince de dinden çıkmış olacağım öyle mi? İyi bari bir de aforoz komisyonu kurun günahların ağırlığını miktarını, kim müslüman kim değil onu da belirleyin, olmaz mı? Ha unutmadan, “bizim dinimize göre” demişsiniz, dininize mensup değilsem tartışmaya değer görmeyecek misiniz beni? Her şeyi elbette Allah bilir, ama siz mesela benim aşırı gaza gelmemle çok yıkıcı biri olmaya aday olabileceğimi bilebiliyorsunuz dimi:))

    Not:Görüşlerine eleştiri getirdiğim yorumcu yerine nedense geçici müstearlarla müdahil olan esrarlı yorumculara muhatap oluyorum. Hoş farketmez böyle de gayet iyi anlıyorum ne söylenmek istendiğini. Fakat sanki kiralık birine pataklattırılıyorum hisine kapıldım. Ne bileyim yorum görünür görünmez tezahüratçısı da hızır gibi aniden belirince:)) Bi şeyler dönüyo ya hadi hayırlısı.

  11. Yazan:paradoxal Tarih: Oca 1, 2012 | Reply

    Bu ülkede olanlara komplo teorisi üretmek boşuna uğraş.Şimdiye kadar yapılanların hepsi planlıydı.Dersim’e bakın,Maraş’a bakın,Çorum’a,sivas’a.28 Şubat’a bakın (Ufuk Tan)

    Çok doğru, aynen katılıyorum.

    Bu yasayla her dernek,her parti,ve insanlar terörü finanse ettiği gerekçesiyle tutuklanıp,kapatılabilir. (Ufuk Tan)

    Devlet önce kendini kapatsın. PKK’yı kurduran devlet değil mi? Ergenekon’a bakın, eski başbakanlar, bakanlar, valiler… Bir ben yokum 🙂

    Kürt sorununun çözümünü, Kürtler olmadan sağlamaya çalışıyorlar (Ufuk Tan)

    Ben aynı şeyi BDP için söyleyebilirim. Tepeden inmeci, Kürt Kemalizmi!

    Uludere katliamının başka okunuşu yoktur. (Ufuk Tan)

    Bu olmadı işte. Tam bir Türk-islam sentezcisi gibi konuştunuz. “Bu böyle biline” yoksa fena yapacaklar. “Benim gibi düşünmeyen hatalıdır, her şeyin en yisini ben bilirim…”
    Böyle bir lafı tartışma forumlarında görmek ise karikatüral, hatta süper paradoxal bir durum olmuş. “Yemin ederim ki yalan söylüyorum, lütfen inanın bana” der gibi 🙂 Gerçekten acayip. “Gelin tartışalım, sizi ikna etmek benim için bir zevktir, tersini düşünen ise AKPcidir, devletçidir, falandır, filandır…” Bravo Ufuk Tan, ayakta alkışlıyorum. Cem Yılmaz bile sizin elinize su dökemez!!!

  12. Yazan:sevim Tarih: Oca 1, 2012 | Reply

    Yazar bu makalede ne oldu? neden oldu? bir daha olMAmasi için ne yapilabilir? gibi sorgulamalarin kapisini açiyor. Tipki Cemile’nin yazisi gibi itidal ve sorgulama var.

    Yazıya ilişkin herhangi bir yorumda bulunmuş değilim bir kere. Bu başlık altındaki yorumlarımla ilgili eleştirilerinize yazıyı kalkan yapmanızı anlayamıyorum. Yazı bana göre de son derece yapıcı ve sorgulayıcı. Ha altına bırakılan yorumları eleştirmek aynı zamanda yazıyı ve yazarını eleştirmekse bilemem.

    Gaza gelip “iyi geberdi kaçakçilar!” diyen irkçilar kadar “siz neden yeterince üzülmüyorsunuz?” diyen kalp okuyuculari da PKK’ya ve sivil katleden Ergenekonculara hizmet ediyor.

    Kurduğunuz bu analoji de pek olmamış kusura bakmayın. Bir “gaza gelme”dir tutturmuş gidiyorsunuz. Köşe yazarlarını eleştiriyoruz mesela, hepimiz eleştiririz,peki kalplerini mi okumuş oluyoruz eleştirdiklerimizi. Böyle mantık mı olur? Kurduğunuz bir diğer mantığa göre Kürt coğrafyasında 17 bin faili meçhul cinayet işlendi gibi bir cümle kurmak da pkk’ya hizmet olarak sayılabilir. E ona buna yanlış hizmet etmeyelim diye susalım… 12 Eylülde solculara kan kusturuldu Ergenekon’a hizmet, Kürtlere işkence yapıldı pkk’ya hizmet, başörtülü zulmünden mi bahsettin hayali irtica örgütlerine hizmet.
    Ha bu arada niye üzülmüyorsunuz diye bir insana sitem edildiğinde o insan için yanlış yargıda bulunulabilir ama ırkçılık ile eşdeğer değildir bu tutum. Yanlış veya doğru, benimle
    beraber acımı paylaş, sorunumu sahiplen, ortaklaş demektir bu daha çok. Nereden çıktı pkk’ya hizmet, ergenekona hizmet. Bilmeyen de sanki milliyetçileri (kürt/türk farketmiyor)kışkırtarak sokağa dökmüşüm/dökeceğim zanneder:)

    ********
    Ferhat Kentel’in yazısını konuya dahil etmenize ise pek anlam veremedim. Okumuştum daha önce. Yazı hiç de kötü değil, adam vicdanının sesini dinleyerek yazmış ne var bunda garip ve anlaşılmaz olan. Karşılaştırma doğru değil bir kere, İbrahim Becer’in bir tarzı olur, Ferhat Kentel’in başka, Cemile Bayraktar’ın daha başka olur. Birbirine benzemek zorunda değildir bütün yazı ve makaleler. Samimi ve dürüst duygularla yazıldıktan, ideolojilere gölgesinde kalmadıktan ve bağnazlık kokmadıktan sonra her yazı ve makalenin yeri de, tadı da, güzelliği de ayrıdır. Ama şakayla karışık, sanki yatıştırıcı niyetine kulağa hoş gelen ninilere, acılı ağıtlara ya da duymak istediğim sözcüklere bağımlıymışım gibi biraz alaya almışsınız . Düşündüğünüz gibi olsun, iyi hoş da Kentel’in yazısında çağın gerisinde kalan ve bu kadar boş ve itici gelen şey nedir? Tartışma maksadıyla sormuyorum, gerçekten merak ettim.

  13. Yazan:Mantık Tarih: Oca 1, 2012 | Reply

    Sevim: Önyargı diyorsunuz, oysa teröre, cinayetlere kurban gidenler için ” birilerinin işine yarayacak bu”, bir tarafa adam yazacak, yok ekmeğine yağ sürecek vs. endişelerle komplo teorilerinin biraz dışına çıkılmalı diyorum.

    Eskidendi. Bakü-Ceyhan boru hattının inşa edileceği güzergâh araştırılıyordu. Finansmanı sağlayan uluslararası konsorsiyum bir heyet göndermişti. PKK ise o sırada eylem yapmıyor, TSK da operasyonlara ara vermişti. De facto bir “ateşkes” hakimdi. Çok şaibeli bir biçimde 33 er silahsız olarak Bingöl’de pusuya düşürüldü ve (güya) PKK tarafından kurşuna dizildi. Boru hattının güvenliği için gelen heyet “kendi askerini koruyamayan Türkiye bizim milyar dolarlık yatırımımızı nasıl koruyacak?” diyerek ziyaretini yarıda kesti.

    Şimdi ben bu 33 insanın öldürülmesi (“şehit” demiyorum bilerek) ile petrol ticareti arasında bir ilişki olduğundan şüphelenirsem komplo meraklısı mı olurum? Yoksa o devirde “AAAAAH pis PKK, 33 insan öldürdüüü” diye kendini yerden yere attan milliyetçiler biraz salak durumuna mı düşmüş olurlar?

    Sevim: Fakat sanki kiralık birine pataklattırılıyorum hisine kapıldım. Ne bileyim yorum görünür görünmez tezahüratçısı da hızır gibi aniden belirince:)) Bi şeyler dönüyo ya hadi hayırlısı.

    Bu satırları yazabilen siz mi komplocu ve paranoyaksınız yoksa ben mi? Bu satırları yazan siz mi kalp okuma yapıyorsunuz yoksa ben mi?

  14. Yazan:provokasyon Tarih: Oca 2, 2012 | Reply

    ciddi manipulasyon var, hatta basindaki (bazi) mansetler, kaymakama saldiri ve BDP nutuklari
    fazla “rastlanti” gözüküyor. paranoyak oldugumu dusunenler 6-7 Eylul olaylarina, atatürkün evine yapilan(?) bombali saldiriya ve Istanbul gazetesinin oynadigi provokasyona baksinlar.

  15. Yazan:Burak Tarih: Oca 2, 2012 | Reply

    Sevim Hanıma hak veriyorum. Ölenlere acımadan çözüm üretemezsiniz.insan hayatı bütün bunlardan kıymetlidir.

  16. Yazan:Sinem Z. Tarih: Oca 2, 2012 | Reply

    @Sevim, @Burak,

    acaba her olaya duygusal tepki vermek iyi midir? Türk askerleri sehit edildigi vakit camilerde slogan atan tipler var.boyle bagirip cagiranlar acaba teroristlerin oyununa gelmis molmuyor mu? tabi ki vir asker veya sivil oldugu zeaman uzulurum ama ne bileyim bir tek uzulmekle hallolsaydi teror coktan biterdi degil mi? hiosumuza gitmese bile olumler karsisinda sogukkanli durmak lazim diye dusunuyorum. saygilar
    S.Z.

  17. Yazan:ziya (çorum) Tarih: Oca 2, 2012 | Reply

    olayi ilk duydugumda bir kaza oldugunu sanmistim. ama haberlere ve yakin tarihe bakinca bazi gariplikler de var. bakin taraf gazetesinden ALAKASIZ(!) bir haber:

    Çorum katliamının mahkûmu ülkücü Adnan Baran: Subaylar, ülkücüler ile solculara silah ve bomba verdi. Asker ve polis müdahale etmedi. 20 camiye bomba konduğu haberi yalandı

  18. Yazan:ufuk tan Tarih: Oca 2, 2012 | Reply

    paradoxal;inanın sizin kadar komplo terori üreten birini görmedim,Emre Uslu hariç.pkk’nin nasıl kurulduğunu herkes biliyorda,siz devletin söylemlerine inanıyorsunuz(yeni devletin).Bdp’ye gelince,devletten bağımsız bir çizgi izledinmi kemalist olunuyor.Şimdi Emre Usluyuda geçtiniz.Ben bir enternasyonalist olarak konuşabilirim sadece.Evet devlet Kürtler olmadan Kürt sorununu çözmeye çalışıyor,Abd ile konuşarak,İran ile konuşarak.Yada muhalif olmayan devletle göbek bağını koparamamış Kürtlerle.Kürtlerin kendi kaderlerini tayin etmek haklarıdır.Devletin (yeni devlet akp’dir),Kürtlerin taleplerini dikakate almayarak,direnenleri katlederek Kürt sorununu halletmeye çalıştığı açıktır.Maalesef takke düştü kel göründü.

  19. Yazan:taxi driver Tarih: Oca 2, 2012 | Reply

    sevim rumuzlu kişi cemilenin yazısı diyor.vay vay vay cemile….demek arkadaşlarmış.demek herşey kendi aralarında dönüyormuş demek mevzu bitmiş son fasıllar geçiliyormuş.

  20. Yazan:sevim Tarih: Oca 2, 2012 | Reply

    acaba her olaya duygusal tepki vermek iyi midir? Türk askerleri sehit edildigi vakit camilerde slogan atan tipler var.boyle bagirip cagiranlar acaba teroristlerin oyununa gelmis molmuyor mu? tabi ki vir asker veya sivil oldugu zeaman uzulurum ama ne bileyim bir tek uzulmekle hallolsaydi teror coktan biterdi degil mi? hiosumuza gitmese bile olumler karsisinda sogukkanli durmak lazim diye dusunuyorum. saygilar
    S.Z.

    Yorumunuzda ne tür bir mesaj amaçladığınızı tam olarak anlayamadım. Denetlenemeyen öfkeli tepkinin yarardan çok zarar getirebileceğini ifade etmeye çalışmışsınız sanırım. Yani “duygusal tepki”den kör öfke veya şiddeti kastediyorsunuz anladığım kadarıyla. Anlatmak istediğiniz buysa evet, tepkilerimizi kontrol edemediğimizde kendimize de başklarına da zarar verebilir, beklediğimizden daha kötü sonuçlarla karşılaşabiliriz.

    İyi de, bana yazdığınıza göre benlik, benimle ilgili tema nedir burada. Zira sizinle hemfikir olduğum o yarardan çok zarar getireceği muhtemel olan yıkıcı duygu ve davranışların dışında bir dil/yöntem ile iletişim halindeyiz. Yani doğal, insanın doğasında bulunan ve duygularımızın ürünü/sonucu olan tepkilerle fikir alış verişi yapıyor tartışıyoruz…Camide slogan atanlarla, sokaklara şiddet taşıranlarla, kışkırtarak provoke edenlerle bir işimiz yok ki tartışmamızın merkezine bu tür yıkıcı “duygusal tepki/ler”i kriter alıp koyalım.

    Sonra böyle muhtemel kötü sonuçları olabilecek duygusal tepkilerden ötürü tüm duygusal tepkiler de kötü değildir. Acıma ve merhamet duygusu, başkasına iyilik yapma isteği ya da hiç tanımadığımız insanların acılarıyla acılanma…bunlar da birer tepkidir ve pekâlâ duygusaldır da.

    Neyse sonuca geleyim. Burak bey sağolsun benim iki sayfada izah edemiyeceğimi iki cümle ile çok güzel özetlemiş: İnsan hayatı ve yaşama hakkı! Buna duyarlı olalım diyorum. Tamam, mantık da olacak ama tek başına değil. Bakın siz bile farkında olmayarak provoke edici eylem ve davranıştan sözederken “şunun bunun işine yarayacak” diye kaygılanmışsınız. Oysa o bağırış çağırış, kışkırtıcı eylemler, toplumu infiale ve öfkeye sevkedebilecek davranışlar vs. bundan birileri faydalanacak diye değil, yaratacağı kaos, topluma ekeceği kin ve öfke ve bu öfkenin getireceği muhtemel sonuçları itibariyle tehlikelidir.

    Bilemiyorum, Hrant Dink katledildiğinde, cinayetin kötülüğünde daha çok “Ermenilerin propagandasına yaradı”yı arayanlar vardı. Hâlâ da var böyle düşünenler. Hatırlar mısınız Pippa Bacca, ta İtalya’dan Barış Gelini adıyla başlattığı dünya barış turunda Türkiye’de tecavüze uğramış ve boğularak öldürülmüştü. Ödülü bu olmuştu bu barış aktivistinin, yolculuğunun son durağı Filistin olacaktı. Bu iğrenç olay karşısında da “Türkiye’nin dış itibarı”nın derdine düşünler olmuştu. Ve bugün, Devlet 35 köylüyü katlediyor, basında ve başka birçok yerde bu olaydan ” bdp’nin başına devlet kuşu kondu” analizlerinden geçilmiyor. Bu mantığı anlayamıyorum, elimde değil. Ha acılar sömürülüyor mu, bunun üzerinden siyaset yapılıyor mu? Evet. Ve bu çok da tehlikeli bir tutum. Ama o evlerde ağıt sesleri yükselirken ve acı bu kadar taze iken bu katliamın getireceği kâr-zarar hesabıyla basiretsiz siyasetçiler, katı devletçiler ilgilensin diyorum. Bu beni çok mu duygusal yapar, yapsın. Benim için bu olayın anlamı bu hesap kitabın çok ötesindedir. N’apayım bu vahşeti ne vicadanım kabul ediyor ne de mantığım. Bu bir duruş, kimse bunu nefretle, kör öfkeyle, gaza gelmeyle karşılaştırmamalı/karıştırmamalıdır.

    Siz bir yarar getirmeyeceğini düşünerek tepkisizliği seçebilirsiniz. Bir şey diyemem. Belki de en büyük hatam herkesten duyduğum tepkiyi beklemem oldu. Yanlıştı. Ben sadece kendi davranışlarımdan sorumlu olmalıyım, diğerleri beni ilgilendirmemliydi. Ha ben ne mi yaparım, zulme karşı tepkili olmaya devam edeceğim. Zalimin zulmüne durdurmaya gücüm yetmiyorsa dilimle, ona da gücüm yetmezse kalbimle karşı olmacağım. Başkası niye benim gibi yapmıyor/düşünmüyor hatasına düşmeden yalnız. O hatayı bir kez yaptım,şimdi doğru kıbleyi gösterdiğimde bile hiç bakmadan yanlış diyebilen dostlar kazanabiliyorum. Değişik isimlerle beni hiç yalnız bırakmıyorlar sağolsunlar.

  21. Yazan:MY Tarih: Oca 3, 2012 | Reply

    gerçekten garip olan su ki insanlar kendilerini taraf tutmaya mecbur hissediyorlar. Ya “orduma dokunma, asker kutsaldir vs vs” veya “BDP/PKK/KCK kürtlerin yegane temsilcisidir ve bunlar her konuda haklidir, tersini düsünen IRKçIDIR vs vs”

    meclisi boykot etmis bir BDP neyi/kimi temsil edebilir? demokrasiyle ilgili hiç bir konuya hizmet etmezler, ne zaman kan kokusu alsalar sevinirler. Ülkücüler gibi bunlar da. Bosuna demiyouz “boz-Kürtler” diye.

    Bakalim normal Kürtler yakalarini bu boz-Kürtlerden kurtarabilecek mi?

  22. Yazan:çuvaldız Tarih: Oca 3, 2012 | Reply

    28.Aralık.2011 Uludere…

    Genelkurmay açıklaması;

    Bu kapsamda, 28 Aralık 2011 günü saat 18.39’da, Irak sınırları içinde hududumuza doğru bir grubun hareket halinde olduğu İnsansız Hava Aracı görüntüleri ile tespit edilmiştir.

    6. Grubun tespit edildiği bölgenin teröristler tarafından sıkça kullanılan bir yer olması ve geceleyin hududumuza doğru bir hareketin tespit edilmesi üzerine hava kuvvetleri uçakları ile ateş altına alınması gerektiği değerlendirilmiş ve saat 21.37-22.24 arasında hedef ateş altına alınmıştır.

    http://www.tsk.tr/10_ARSIV/10_1_Basin_Yayin_Faaliyetleri/10_1_Basin_Aciklamalari/2011/BA_33.htm

    Selahattin Demirtaş’ın G.K’ın bu açıklamasının ardından aynı doğrultuda söyledikleri;

    28 Aralık’ta öğlen saatinde devletin karakolunun önünden gidiyorlar. Kaç kişinin gittiğini karakol biliyor. İki yol var, ikisi de karakolun önünden geçiyor. Bunların hepsi tanık anlatımıdır. Alışverişini yapıyorlar, geri geliyorlar. Öğlen geçtikleri iki yol da akşam saatlerine doğru köyün girişinde askerler tarafından kapatılıyor. İlk köylü grubu köye girmek üzereyken onalra kılavuzluk yapan bir kişi ”Askerler köyü kapatmışlar, bekleyin” diyorlar. Askerler mallarına el koyarlar diye bekliyorlar. İlk 7 kişilik gruptan sonra 20 kişilik grup daha geliyor. İlk gruba 200 metre mesafede bekliyorlar. Sonra üçüncü grup geliyor. 18.30 ile 21.30 arasında Heron’dan görüntü aldık diyor Genelkurmay. Bu defa daha uzun bekliyorlar. Askerler orayı terketmiyor çünkü. Daha sonra askerler hiçbir işlem yapmadan ayrılıyor. Bu arada çocuklar da 3 saat boyunca köye 2 km mesafede bekliyor. Bu arada çocuklar aileleri ile görüşüp ”Köyü askerler tutmuş, bekliyoruz” diye haber veriyorlar.

    “Orada kimin olduğunu isim isim biliyorlar”

    Ve savaş uçakları Ankara’nın verdiği talimatla 19’u çocuk 35 kişiyi vuruyor. Gece saat 21.30. Köylüler çocuklarının vurulduğunu anlıyor. Yarım saat sonra olay yerine gidiyorlar. O sırada 112’yi arayıp ambulans istiyorlar. Olaydan 45 dakika sonra ambulans gidiyor. Yaralıyı ambulans alıyor, kurtarıyor. Saat 22.00 sıralarında devlet orada kimler olduğunu biliyordu. Aradan 24 saat geçtikten sonra ‘Onların kim olduğunu araştırıyoruz’ demeleri yalandır. Orada sivil olmadığını bilmeme ihtimalleri sıfırdır. Orada kim olduğunu isim isim biliyorlar.
    http://www.cnnturk.com/2012/turkiye/01/03/demirtastan.erdogana.jet.yanit/643110.0/index.html

    Ve bu da Facebook’ta Selahattin Demirtaş imzalı yayınlanmış bir not;

    Şırnak’ın Uludere (Qılaban) İlçesi’ne bağlı Ortasu (Roboski) Köyü’nde, F-16 savaş uçakları köylüleri vurdu. Federal Kürdistan Bölgesi sınırına yakın bölgede kaçakçılık yapan yaklaşık 50 köylünün saat 21.20 sıralarında köye geri dönüşü sırasında F-16 tipi savaş uçaklarının bombardımanına tutuldu.
    http://tr-tr.facebook.com/note.php?note_id=269284806464737

    Bir yerde hata yapıyor olmalıyım ama nerde? Çünkü anlayamıyorum; eğer uçaklar 28.Aralık.2011 tarihinde 21.20-22.00 arasındaki zaman diliminde ateş açtıysa Facebook’ta Selahattin Demirtaş imzalı “T.C ordusu Uludere’de köylüleri vurdu:28 ölü” başlıklı bu not nasıl olur da uçaklar henüz ateşe başlamamışken yazılabilmiş olabilir.

    TC Ordusu Uludere’de köylüleri vurdu: 28 ölü.
    28 Aralık 2011 Çarşamba, 20:50 tarihinde Selahattin Demirtaş tarafından eklendi

    28 aralik

    – – – – –

    GK aciklamasi

    – – – – —

    selahattin demirtas

    Face kullanan herkes bilir ki herhangi bir paylaşımın tarih ve saat düzenlemesi kişinin elinde değildir. Düzeltilemez!

  23. Yazan:burak Tarih: Oca 3, 2012 | Reply

    @çuvaldız,

    Kafam basmamış olabilir, derlediğiniz notlardan (metni bir kaç kez okumama rağmen) bir sonuca varamadım. Gayet titiz ve ilginç bir çalışma olmuş belli yalnız biraz Wikileaks raporları gibi olmuş:)

    Rica etsem Taraf’ın yaptığı gibi biraz sadeleştirmeniz mümkün mü? aktardığınız bilgilerden ne tür bir sonuç çıkarılabilir mesela

  24. Yazan:çuvaldız Tarih: Oca 3, 2012 | Reply

    Facedeki hesabın daha eski gönderilerine baktığımda daha vahim bir şeyi gördüm..ekde paylaştım(28.aralık 2011 saat 17.05)…şimdi selahattin Demirtaş isimli sayfada bu gönderilerin hiçbiri yok…her şey değişti…muhtemelen olay için farklı tarihler ve zamanlara göre taslak hazırlandı…aksi taktirde ne Notlar kısmına girilenler ne de duvarda palaşılanların tarihleri değiştirilemez sadece “gönderi/paylaşım” silinebilir!

  25. Yazan:burak Tarih: Oca 4, 2012 | Reply

    Haaa şimdi anladım. bdp olayı istismar ederek kullanıyor diyorsunuz. Aksini düşünebilecekleri ikna etmek için bu iddianızı belgelemiş oluyorsunuz. Hay Allah ben de bu insanlık suçunun sorumluları hakkında yeni ip uçları elde edildi diye umutlanmıştım.

  26. Yazan:burak Tarih: Oca 4, 2012 | Reply

    Bakın Ahmet Altan ne diyor,

    Devletin içindeki zehri temizlemeden o devleti on yıl boyunca yönetmeye kalkarsan, o devletin en tepesine tırmanabilmek için kendi halkına arkanı döner, devletin yardakçılığına soyunursan, o zehir kaçınılmaz olarak senin damarlarına da akar.

    Sen de zehirlenirsin.

    Zehirlenmiş bir devletin zehirlenmiş bir parçası haline gelirsin.

    O zaman başlarsın tehditlere, yalanlara, saptırmalara, iftiralara.

    O yönettiğini sandığın devlet senin emrinde halkını bombalar, sen devlete sahip çıkarsın.

    Bir özür bile dilemezsin.

    Senin başbakanlığını yaptığın devlet bu ülkenin 35 çocuğunu bombalarla parçaladı.

    Ya seni kendi yönetimindeki devlet tuzağa düşürdü…

    Ya sen bile bile öldürttün.

    Hangisi?

    Biz senin “tuzağa düşürüldüğünü” düşünüyorduk ama sen bombacılara sahip çıkarak, gerçekleri halkından saklayarak, olayları saptırarak, “tuzağa düşmediğini” anlattın bize.

    Bir de böyle diyenler var:

    “Devlet halkını bombalamadı” diye tepineceğine, devlet halkı nasıl bombaladı onu anlat.

    O insanların ölüm emrini kim verdi?

    Niye verdi?(Ahmet Altan-” Devlet yardakçılığı ve ahlak” başlıklı makaleden.Taraf 04.01.2012)

    Yazının devamı:
    http://www.taraf.com.tr/ahmet-altan/makale-devlet-yardakciligi-ve-ahlak.htm

  27. Yazan:ziya (çorum) Tarih: Oca 4, 2012 | Reply

    ipucu sayilir mi bilmem ama bombalama baslamadan 4 saat once bir bdp milletvekilinin 20 olu var diye duyuru yapmasi biraz acayip.hava kuvvetlerinden ozel arayip haber mi verdiler? nereden biliyordu oleceklerini?

  28. Yazan:Harun Tarih: Oca 4, 2012 | Reply

    Ahmet Altan böyle zamanlarda uçuyor. bir önceki makalesinde resmen Kürt ırkçılığı yapıyordu 🙁 aslnda iyi adam ama Ölüm haberleri gelince aklını kullanamıyor, çocuk gibi isyanlarda yine…

  29. Yazan:MY Tarih: Oca 4, 2012 | Reply

    FaceBook’taki insan BDP’li olmayabilir ama o bombalamadan önce haberi olan birinin sayfasi söz konusu yinede.
    Bir kardesimin dedigi gibi:

    BDP için ölümler üzüntü değil siyasî “güç” için bir tür “yakıt” kaynagi.

    Mehmet Altan’in tabiriyle bir “hayat öpücügü” daha verildi örgüte. Masum insanlar ve TSK buna bir kez daha alet edildi. Siradan bir “kaza” degil.

  30. Yazan:burak Tarih: Oca 4, 2012 | Reply

    @ziya,

    Tuhaf tabi bu çelişkili saat kayıtları. Yalnız bu tuhaflığın, yaşanan olayın perde arkasında kalmış bilinmeyenlere dair ya da olayın gerçek seyrini etkileyebilecek ne tür bir bağ taşıdığını yine de kavramış değilim. Ne oldu yani, saatlerde bir kafakarışıklığı var diye mesele mi haloldu? Adı geçen sosyal paylaşım sitesinde, olayların seyri ile bildirim saatlerin birbirini tutmaması şaşırtıcı gelse de sonuçta olay yaşanmıştır. Yani bu karışıklığa neden olan kişi hayali bir olay üretmiyor ki. En azından uydurma değil anlatılanlar.

    Haber ışık hızıyla (hatta henüz gerçekleşmeden) ulaştıysa bundan nasıl bir analize ulşılabilir bilemiyorum. Aklıma bir kaç şık geliyor.
    Bir, bu Selahattin Demirtaş denen kişi demekki doğa üstü yeteneklere sahip:))Öyle böyle değil, gelecekte yaşanacak bir olayı dört saat öncesinden biliyor kereta. Keşke Sigmund Freud hayatta olabilseydi belki o çözebilirdi şu gaipten haber alma sırrını.

    İki, paylaşım sitesindeki bilgileri, olayı ilk öğrenen, bölgeye en yakın olan biri/lerinden almış olabilir muhtemelen(muhtar, köylü, oralardan biri vs) Cep tl. diye bir şey var sonuçta.

    Üç, bu Selahattin Demirtaş, ikinci şıkta tahmin edildiği gibi olayı/haberi, öyle raslantı sonucu olaya tanık olmuş bir görgü tanığından değil de, bu bilgiyi resmi bir kaynaktan ya da bir haber ajansından veya örgüt içinden birinden aldı.

    Peki bütün bunlardan ne çıkar, ne çıkarabiriz?

    Diyelim ki adam akbaba gibi ölüm haberlerini bekliyor olsun. Ellerini ovuşturmuş devletin mermisi, kurşunu, bombası ile öldürülmüş kürt köylülerinin ölülerini bekliyor olsun, mezar kazıcısı gibi. Bu isteği gerçekleşince de sabredemeden yedi düele duyurmayı görev bildi. Öyle ki beklediği ölüm haberleri uçaklar daha havalanmadan kayda geçmiş olsun.

    Bizlerle ayrıntıları paylaşan yorumcunun ve ardından yorumcunun paylaştığı ayrıntıları önemseyen editörün de(iki ayrı başlık altında yayımlandı çünkü) dikkat çekmeye çalıştıkları nokta bu olsa gerek. Kısacası peş peşe “flaş flaş”, “son dakika” babındaki bu sıcak mı sıcak sunumla büyük olasılıkla bdp’nin samimiyetsizliği sorgulanıyor bir kez daha.
    Tabi her şey mümkün. Bdp’nin izan, samimiyet ve liyakatını savunacak değilim burada. Siyaset kirli olunca malum onlar da kartlarını bu kirli ve pespaye siyasete göre oynuyorlar. Artık timsah gözyaşı mı dersiniz, cesetler üzerinden siyaset yapmak mı dersiniz akla ne geliyorsa. Meşreb haline gelmiş siyasetçilerde bu ikiyüzlülük malum. Ancak sadece bunlarda değil akp’sinden chp’ye, mhp’sinden adı sanı duyulmayan tüm partilere kadar durum üç aşağı beş yukarı budur maalesef: Herkes birşeyleri kullanmaın derdinde artık ne elegeçirilebilirse. Daha pek üzerinde tartışılmadı dün Devlet Bahçeli, gayet soğukkanlı ve büyük bir vicdan rahatlığıyla bu katliam için “gereği yapılmıştır” diyebildi mesela. Ortalama düzeyde hukuk devleti olma iddasında olan bir devlette böyle bir katliamın övülmesi suçtur ve yasal soruşturma gerektirir, bizde ise sıradan bir siyaset nutku olarak unutulup gidecek.

    Neyse fazla uzun oldu. Bütün sorun aslında henüz bir hukuk devleti olmayışımızda. Ahmet Altan, evet ağır ve sert bir eleştiri yöneltmiş Başbakana. Ancak gerçekleri söylüyor. Gerçek anlamda bir hukuk devletimiz olsaydı siviller böyle hoyratça öldürülemezdi. Böyle bir olay yaşandığında şimdiye genel kurmaydan hükümete deperem gibi istifalar gelirdi. Sorumlulardan yasalar önünde hesep sorulur ve suçlu oduğu tespit edilenler cezalandırıldı. Peki bizde var mı böyle bir şey? Başbakan chp’yle bdp’ye ağız dalaşında yarışmakla meşgül, habire olayın üstünü örtmeye ve geçiştirmeye çabalıyor. Dahası bu tavrı eleştiren gazetecileri külhanbeyi edasıyla tehdit ediyor.
    Evet adalet ve hukuk işleseydi devletten bir özür gelirdi en azından, bu da yok.
    Neticede adaletten, hukuk devletinden eser olmadığı için bugün olayın vahametini bir kenara bırakarak, gereksiz kanıtlarla uğraşıyor, kendimizi paralıyor, birbirimizi ise hırpalayıp duruyoruz. Hukusuzluk karşısındaki çaresizliktendir herkesin diğerinin vicdanını sorgulamakla meşgul olmasının nedeni. Bir şeyler kanıtlamaya çalışıyor birbirine insanlar ve bunun sonucunda karşılıklı ırkçılık suçlamaları, kamplaşmalar etrafında kısır çekişmeler yaşanıyor. Oysa bu çekişmeyle zaman kaybetmemizi sağlayacak basit ve kolay bir yol var: hukuk gerçek evrensel normlarıyla, insan vicdanına yaraşır şekilde işlesin. Bütün sorun burada! O zaman insanlar, kim üzülüyor kim üzülmüyor, kim acıyı sömürüyor kim ötekinin acısını hiçe sayarak zil takıp göbek atıyor gibi absürd hesaplarla birbirini hırpalamazdı.
    Ama maalesef böyle bir adaletten yoksun olduğumuz için çaresizlikten kim suçlu yarışıyla birbirimizi yiyiyoruz ve tüketiyoruz. Üstelik hiçbir sonuca ulşmadan!

  31. Yazan:çuvaldız Tarih: Oca 5, 2012 | Reply

    Burak bey,

    Kısacası peş peşe “flaş flaş”, “son dakika” babındaki bu sıcak mı sıcak sunumla büyük olasılıkla bdp’nin samimiyetsizliği sorgulanıyor bir kez daha.

    Benim gördüğümde ilk aklımdan geçen yani “sorguladığım” teknik olarak bir yanlışlık olup olmadığıydı…bir kaç kez olay tarihini ve saatini kontrol ettim…nete bu haber ne zaman düştü diye son dakika haberlerine vs. baktım…pc başına BDP’nin samimiyetsizliğine dair bir şeyler(delil) bulabilmek için oturmuş değildim… sadece bir yoruma cevap yazmak için olay öncesinedaha net bakabilmek için nette bakınırken gördüm o kadar…

  32. Yazan:Selami Çetin Tarih: Oca 5, 2012 | Reply

    Öncelikle Demirtaş’ın bombalamayı 4 saat önceden haber vermesi bana asparagas gibi geliyor. Böyle bir “ince iş”i kotaracak kapasitede olan adam herhalde 4 saat beklemeyi de becerir. Herhangi bir delilim yok bu konuda. Sadece aklım ve sağduyum bunu söylüyor.

    BDP/PKK tabii ki çok sevindi böyle bir hataya. Zaten adamların zihniyet belli. Gerekirse 1 asker için 10 kürt ölsün diyorlar. Onlar için ölümün bir anlamı yok. Ama bizler için olmalı. Devlet için olmalı. Devlet yargılamadan infaz yapmamalı. Yoksa devlet olarak meşruiyetini ve varlığını sürdüremez. Eninde sonunda çöker.

    Birileri ciddi bir hata yaptı ve Erdoğan bal gibi de üstünü kapatıyor. Hata kasıtlı yaptırılmış da olabilir. Yani oradaki 3 kişiden 1’i yalan istihbaratı bilerek vermişse 2’si de ona güvenmişse, bu 2 kişinin yaptığı hatadır, görevini yerine getirememektir. Ama hata sahipleri anladığım kadarıyla “Ak” zümreden. O nedenle üstü kapatılmaya çalışılıyor. Tabi Baransu izin verirse!

    Kaçakçıydı haketti muhabbeti de boş. Devlet kaçakçılığı durdurmak istiyorsa bunu tedricen yapmalı. Senelerce bu işe izin vermişsin bir günde bu adamları tu kaka yapamazsın. Ki öldürülenlerin çoğu devlete yakın adamlar. Zamanında PKK’ye karşı devletle beraber olan korucular. Ergenekoncu veya değil, ülkesine sevgisi olan biri bu bombalamayı kasti olarak yaptıramaz. Olayın Hamas’ın Ankarada arzı endam etme zamanına denk gelmesi bana İsrail’i çağrıştırıyor. Malum İsrail düşmanının dostunu düşman olarak görür ve insan hayatının falan kıymetine inanmaz.

  33. Yazan:çuvaldız Tarih: Oca 5, 2012 | Reply

    Selami Çetin,

    Öncelikle Demirtaş’ın bombalamayı 4 saat önceden haber vermesi bana asparagas gibi geliyor. Böyle bir “ince iş”i kotaracak kapasitede olan adam herhalde 4 saat beklemeyi de becerir. Herhangi bir delilim yok bu konuda. Sadece aklım ve sağduyum bunu söylüyor.

    Selami bey ben de sayfadakileri ilk gördüğümde aklımdan sizinkine benzerşeyler geçti ve “YOK artık” dedim aptallaştım gördüğümden şüphe ettim “olamaz, mümkün değildir, herhalde bir yanlışlık vardır” dedim.Sonra sadece “bu nasıl mümkün olabilir?” sorusunda takılı kaldım.Sonra elimdekileri bilen biri çıkar ve cevap verebilir diye “yorum” olarak DD ye gönderdim.Bunları ürettiğimin düşünülebileceği aklımdan bile geçmememişti.

    Dediğiniz gibi ASPARAGAS olarak üretilmiş bir şey yok.Gördüğümü PAYLAŞTIM.Hepsi bu.

    Face girdisinde teknik bir hata yoksa şayet olayın vehameti insan aklının bir türlü kabul edemeyeceği kadar korkunç, mide bulandırıcı insanı,…

  34. Yazan:sequer Tarih: Oca 7, 2012 | Reply

    Facebook zırvalığı buraya da sıçramış. buraya da not düşüyorum. böyle bir şey yok. ilgili başlığı okuyun lütfen.

    http://www.derindusunce.org/2012/01/03/selahattin-demirtas-tam-saldiri-aninda-bunu-facebooka-nasil-girdi/

  35. Yazan:MY Tarih: Oca 8, 2012 | Reply

    Süleyman Nazif (1870-1927) Batarya ile Ateş adlı kitabında şöyle diyordu:

    “Benim dinim kinimdir… Irkına, vatanına, tarihine ihanet etmiş olan insanların ve milletlerin hiçbirini unutma Türkoğlu! Unutma ve affetme!”

    Büyük travmalar, katliamlar ve yok edilme korkusu yaşayan toplumlar geçmişten ders çıkarırken affetmek ile acıları unutmak arasında fark göremiyorlar. (Bkz. PKK’lıları affetmek)

    Etnik kökenimiz benliğimizin bir parçası, rengarenk insanlığımızın gerçek bir rengi. Ancak bu renk üzerinden yapılan bir baskı, bu renk “yüzünden” çekilen büyük bir acı sonucu diğer bütün renkler silinebiliyor. Bir başka deyişle IZDIRAPLAR ÜZERİNE YAPAY BİR KİMLİK İNŞA EDİLİYOR. Bir halka yapılabilecek en büyük kötülük bu belki de. Sadece Türk ya da sadece Kürt olmaya mahkûm edilen insanlar giderek insanlıklarını perdeliyorlar. Böylesi halklar ırkçılığa, her türlü şiddet çağrısına kucak açıyorlar. Zira duydukları kin ve nefret onları bıçak gibi bilerken bir yandan da tektipleşiyor, şeyleşiyor.

    Bu korkunç dönüşümü Yahudilerde ve Avrupalı Ermenilerde görmek mümkün. Balkanlarda, Kafkaslarda Türk ya da Çerkes olma “suçundan” dolayı bizden önceki kuşaklar da bu şekilde eziyet gördüler. Ölenler bir kez ölürken hayatta kalanlar aşağılanma duygusuyla hergün öldü. Peki ya Kürtler?

    “…PKK destekçisi Kürtler adeta hızla koşan bir adamın bir cam panele çarpıp yere yığılma duygusunu tekrar tekrar yaşayacaklar. Camın öbür tarafını görecekler ve camın öbür tarafında akan hayatı gözlemleyebilecekler, belki bedenen o hayatın içinde olacaklar ama ruhen hiçbir zaman o camın öbür tarafına geçemeyecekler. Hiçbir zaman kendilerini camın öbür tarafına akan hayatın parçası hissedemeyecekler…”

    Böyle diyordu Emre Uslu. Haklıydı. Sadece Kürt olmak istedikçe Kürtlüğünü kaybeden bir kuşak yetişiyor. Tıpkı Türk ulusalcıları gibi geçmişten, gelecekten hatta kendi gölgesinden bile korkan bu insanlar şiddet için şiddet isteyen örgütlerin, partilerin elinde istenen her şekli almaya hazırlar.

    Kürt aydınları kadar Türk aydınlarına da büyük iş düşüyor. İnsan olmadan “Türk” ya da “Kürt” olmanın imkânsızlığını halklarına anlatmak. Okuyacağınız bu kitap aydınların dikkatini tam da bu noktaya çekmek için hazırlandı: Asimilasyon ile şiddet kıskacı içindeki Kürt halkına… Buradan indirebilirsiniz.

  36. Yazan:çuvaldız Tarih: Oca 8, 2012 | Reply

    Kaçakçı neden bombalanır?

    Cevabın kaçakçılık yaptıkları için olmadığı kesin.

    100 katır 50 kişi. Ve ölen 35 kişi.

    Bu konvoy 5-6 metrelik bir sokakta yayıla yayıla kalabalık bir grup olarak yürümüyorlar. Bölgenin coğrafyasına uygun bir şekilde aralarda katırların, insanların olduğu bir ip dizini gibi patika yolda ilerliyorlar.Farklı saatlerde yola çıkmış oldukları için aralarındaki mesafe(boşluk) de artmış olan küçük küçük gruplara ancak izledikleri ince güzergah boyunca(kilometrelerce) ard arda havadan bomba yağdırmak gerekmez miydi? Ya da bu kim bilir kaç kilometrelik yol boyunca pusuya yatmak ve ip dizini gibi katır/insan dizilişiyle geçenleri taramak! Ancak bu şekilde gece karanlığında 50 kişilik çoğu katır olan dağınık bir grupta 35 insanı öldürmek mümkün olmaz mıydı?

    3-5 ya da 10 kişi bu şekilde ÖLDÜRÜLMÜŞ olsaydı yankısı 35 kişinin ölümü gibi olur muydu?

    Yaşayanların anlatılanlarını okuyunca bu dağınık grubun 3 saat boyunca bekletilmiş olduklarını öğreniyoruz. Arkadan gelenlerle dağınık olan grup bir araya gelmiş ve kalabalık büyük bir grup halinde hareket ettiklerinde de bombalanmışlar.
    Dağınık bir grupta ölü sayısını tahmin edemezsiniz ama kalabalık bir grubun ortasına bomba atıldığında en az kaç kişinin öleceğini öngörebilirsiniz.( 20 kişi öldü gibi!)

    HATA mı KASIT mı?

    Bir istihbarata dayanarak sivilleri bombalamak HATA.

    Yanlış olduğu bilinen bir istihbara dayandırılarak bile bile sivilleri bombalamak HATA değildir.

    Masum insanların öleceklerini bilerek yanlış istihbarat tuzağı kurmak HATA mıdır?

    Devlet de, TSK da masum insanlar da bu tuzağa düştüler. Masum insanlar üzerinden TUZAK kuranlar kimlerdi ve ölümlerin sayısını yükseltmekteki maksatları neydi?

  37. Yazan:sevim Tarih: Oca 8, 2012 | Reply

    Devlet de, TSK da masum insanlar da bu tuzağa düştüler. Masum insanlar üzerinden TUZAK kuranlar kimlerdi ve ölümlerin sayısını yükseltmekteki maksatları neydi?

    Bilmeyen de bu katliamda devletle TSK’nın “tuzağa düşmüş masumlar”, öldürülenlerinse “tuzağa düşüren” asıl sorumlular zannedecek.

    Yapmayın çuvaldız hanım, çıkarımın bu kadarı sizce biraz fazla zorlayıcı değil mi?

    Biliyor musunuz, yaşadığım kentte belediye otobüsü kaldırımda yürürken dengesini kaybeden bir yaşlı adama çarptı ve adam yaşamını kaybetti. Sonra ne oldu biliyor musunuz? Yaşlı adamın ölümüyle sonuçlanan kazanın yol açtığı zaman kaybı otobüsün işgünü kaybına sayılarak bu zarar ölen adamın ailesinden talep edildi. Kimbilir belki de şu uçakların hedef menziline girmiş köylülerden hesap sorulmalı. Hatta olmadı, bombardıman masrafları da ölenlerin yakınlarından tahsil edilmeli.

    Size ne oldu böyle çuvaldız hanım, beni hakikatten şaşırtıyorsunuz.

  38. Yazan:çuvaldız Tarih: Oca 8, 2012 | Reply

    Sevim hanım,

    Bilmeyen de bu katliamda devletle TSK’nın “tuzağa düşmüş masumlar”, öldürülenlerinse “tuzağa düşüren” asıl sorumlular zannedecek.

    Bana ne olduğunu açıklayayım…bir kediyi yakalamak için kafese canlı fare koyabilisiniz, ya da bir fareyi yakalamak için kafese peynir…(hiçbir imada bulunmuyor sadece örnek veriyorum o kadar)

    şayet bu bir tuzaksa tuzağı kuran kafese 50 masumu koydu.

    Sanırım şimdi anlaşılmıştır.

  39. Yazan:çuvaldız Tarih: Oca 8, 2012 | Reply

    Ha bir de MEDYAMIZA yansımayan başka bir haber okudum..ama detaylarına ulaşmak zor…Bombalamanın yapıldığı 28.aralık günü Siirt’e bir hapishanede TMK mağduru 10 çocuk birden yani hep beraber aynı anda ilaç alarak intihar etmişler?

    Kurtarılmışlar. Ama neden nasıl niçin böyle bir şey yaptıkları muamma. Şayet ölmüş olsalardı ne olurdu???”Katliam çocuklarımız devletin hapishanelerinde öldürülüyorlar.Sorumlular bulunsun!”

  40. Yazan:Selami Çetin Tarih: Oca 8, 2012 | Reply

    Şimdi biraz fazla House ve Lie to Me ve bilimum detektiflik dizisi seyreden birisi olarak şöyle biraz düşünelim: Eğer hükümetin elinde bu istihbaratın kasti olarak PKK’dan sızdırıldığına/yönlendirildiğine dair en ufak kanıt olsa bunu hemen piyasaya sürmez miydi? veya bu hatanın kaynağının ne olduğuna dair bir şüphe olsaydı onu da muhtemelen anında PKK’ya veya İsrail’e falan yamamaya çalışırlardı. çok muhtemelen olay bir hata, bir tez canlılık, belki bir göze girme çabası veya buna benzer birşey. Ve çok muhtemelen hatanın sahibi AKP’nin düşman olarak algılamadığı bir yer.

  41. Yazan:Leyla Zana nüfus mübadelesi mi istiyor? Tarih: Oca 12, 2012 | Reply

    Üniter devlet T.C. değişmeden hukukun ve demokrasinin ilerlemesi sağlanmazsa nüfus mübedelesi yapmak mı gerekecek? Nüfus kâğıtlarımıza IRK HANESİ mi koyacağız? … Ali Yıldız… doğumu 3 Nisan 1965… Malatya… IRKI: Kırmançi… Ayşe Korkmaz… doğumu 2 Ocak 2010, İstanbul… IRKI: Melez (Çerkes ve Zaza)… Bilmiyorum kesimlik hayvan gibi fişlenmek, böylesi bir utançla yaşamak isteyen kaç Türk, Kürt, Laz, Ermeni ve Arap var Türkiye’de?
    Bu fişleme yapılmadan Leyla Zana’nın özlediği “Apartheid Barışı” nasıl kurulur? Bu da meçhul. İstanbul’da, Mersin’de, Ankara’da yaşayan, Türklerle evlenmiş Kürtler ne olacak? Onların çocukları ne olacak? %25 Kürt, %75 Türk diye fişlenenler Türkiye’nin neresine sürülecek?
    Barış’ın inşa edilmesi gerek. PKK’nın ne tür bir barış istediği hâlâ bir muamma. PKK’nın Barış ile Ateşkes arasındaki farkı önemsediğinden de emin değilim.

  42. Yazan:İrem Tarih: Oca 12, 2012 | Reply

    Şimdi devletin, yargının üzerine gitmesine bakacağız. İnşallah “iyi çocuklar” saklanmaz, Şemdinli gibi olmaz.

  43. Yazan:sêfkarî Tarih: Oca 14, 2012 | Reply

    Herşey bir yana, yine de bir sorun var. Olay olmadan yazma ihtimali benim aklıma yatmıyor, olay olduktan sonra geçen süre ne kadar az da olsa bugünkü iletişim teknolojisiyle açıklanabilir. ama olay olmadan, ölü sayısı verecek kadar da şaşırmamıştır.

  1. 4 Trackback(s)

  2. Oca 3, 2012: 35 insanın ölmesine ah ne üzüldük ne üzüldük! : Derin Düşünce
  3. Oca 3, 2012: Selahattin Demirtaş tam saldırı anında bunu FaceBook’a nasıl girdi? : Derin Düşünce
  4. Oca 4, 2012: kaçakçılar olay yerine ulaşmadan nasıl öldü? : Derin Düşünce
  5. Oca 9, 2012: Son 30 günde en çok paylaşılanlar : Derin Düşünce

ÖNEMLİ

--------------------------------------------------------------------

Tüm yazı, yorum ve içerikten imza sahipleri sorumludur. Yayımlanmış olmaları, bu görüşlere katıldığımız anlamına gelmez.

Hakaret içerse dahi bütün yorumlar birer fikir eseridir. Ama bu siteye ilk kez yorum yazıyorsanız, yorum kurallarına gözatın yine de.

Not: Sitenin ismini dert etmeyin, “derinlik” üzerine bayağı bir geyik yaptık, henüz söylenmemiş bir şey bulmanız oldukça zor :)

Editörle takışmayın, o da bir anne-babanın evlâdıdır, sabrının sınırı vardır. Siz haklı bile olsanız alttan alın, efendilik sizde kalsın.

Sitenin iç işleriyle ilgili yorum yapmayın, aklınıza takılan soruları iletişim kutusundan sorun, kol kırılsın, yen içinde kalsın.

Kendi nezaketinizi bize endekslemeyin, bizden daha nazik olarak bizi utandırın. Yanlış ve eksik şeylerden şikayet etmek yerine bilgi ve yeni bakış açısı sunarak tamamlayın, düzeltin, tevazu ile öğretin bize bildiklerinizi.

Bu kurallara başkasının uyup uymamasına aldırmayın, siz uyun. Bütün yorumları hızla onaylanan EN KIDEMLİ YORUMCULAR arasındaki nizamî yerinizi alın.

--------------------------------------------------------------------
  • Siz de fikrinizi belirtin