RSS Feed for This Post

Zekiler için Başörtüsü Kılavuzu

20080222_taqiyya_for_dummy.jpgSon yazdığım “Aptallar için başörtüsü kılavuzu” adlı yazı, birçok Kemalist arkadaşın alınmasına sebep olmuş. Tahmin ettiğim gibi bazı arkadaşlar “asıl sensin aptal, pis yobaz !” şeklinde, attığım başlığın hakkını veren şeyler yazmışlar. Halbuki maksadım kimseye hakaret değil, ingilizce teknik kitaplarda da karşılığı bulunan “for dummies” serisine bir atıf yapmaktı.   

Önceki bölümün iyice anlaşılmış olduğunu umut ederek bu bölümün başlığını değerli arkadaşlarımı taltif edecek biçimde değiştiriyorum. Birçok arkadaş sorulara verdiğim cevaplarla gaza gelip uzun uzun cevap döktürmüşler. Halbuki benim amacım, argüman diye sunulan şeylerin içinin ne kadar boş olduğunu gösterip konuya ideolojik gözlüklerle bakan arkadaşların biraz olsun empati kurmasını sağlamaktan ibaretti. Çünkü piyasada dolaşan argümanlar insan zekasına tahkir niteliği taşıyor maalesef. Acı olan ise, bu sözlere genç beyinlerin sahip çıkması. Her saçmalığa Kemalizm adına sahip çıkmak zorunda değilsiniz arkadaşlar… Dilden dile dolaşan absürdlüklere bir bakın:  

Argüman: Kuran’da başörtüsü diye bişi yok !  

Cevap: Anayasa’da da laiklik diye bişi yok! Laiklik Yunanca Laos sözcüğünden gelmekte olup aslında hantal görünüşlü eti sert bir balık (http://www.youtube.com/watch?v=S-uP11aJ1dc ) cinsidir. Üç tarafımız denizlerle çevrili olduğu ve rakıyla iyi gittiği için Atatürk anayasaya bu balığı koymuş. Ama bugünkü sözde kemalistlerin bahsettiği laiklik ise aslında gavur icadı bir “gelenekten” başka bir şey değildir. Hristiyanlar filan kullanmaktadır zaten. Hem biz analarımızın laikliğine değil, bu yeni bitme laikçiliğe karşıyız.  

A: Başörtüsü özgürlük değildir.

C: Halbuki kemalist kadınlar çok özgürdür. Bu yüzden Türkiye, kadınların sosyal hayata katılması konulu indekste hep ilk sıralarda yer almakta; ortalık kadın milletvekili, hakim, profesör, yöneticiden geçilmemektedir. Kemalist kadınlarımız özgürlüklerini kılık, kıyafetle sınırlı tutup ; hala kendilerine 1930’larda bahşedilmiş olan hakları mürtecilerden korumakla meşgulken ESI (European Stability Initiative) raporuna göre bu özgür olmayan başı kapalı kadınlar örgütlenmekte, kızların okutulması, töre cinayetleri ve kadın hakları konusunda çok faal sivil yapılar oluşturabilmekteler…(  http://www.esiweb.org/index.php?lang=en&id=156&document_ID=90 )

Nitekim yıllardır çektikleri baskılar, onlara devlet denilen nesnenin ne idüğünü öğretmiş olmalı ki, artık sadece kendi özgürlüklerini değil, baskı altındaki tüm özgürlükleri savunuyorlar. ( http://henuzozgurolmadik.blogspot.com/ )  

A: Ülkenin yüzlerce meselesi varken neden başörtüsüyle uğraşılıyor?  

C: Bunu medyaya sormalısınız. “Şu küçük başörtüsü meselesi var ya, rejimi tehdit edecek derecede büyüktür” cümlesindeki mantık hatasını bulduğunuzda herhalde bu sorunun cevabını da bulmuş olacaksınız…  

A: Başörtülü bir gün mezun olup doktor, hakim olmak istemeyecek mi? O zaman en iyisi okumasınlar; böylece doktor, hakim olmak istemezler.  

C: Perukla çalışan bir sürü doktor var zaten. Kimse bundan rahatsız değil. Bu doktorlar yeminleri gereği ırk, din, organ farkı gözetmediği gibi birçok başörtülü kadın da erkek doktora muayene oluyor. Bunun yanında ben, şahsen üroloji bölümünde, erkek doktor tarafından muayene edilmeyi tercih ederim. Bu beni mürteci yapar mı? Veya kadın doktora muayene olursam çağdaş mı olurum? Akılcılık, çağdaşlık böyle kolay elde edilip/ kaybedilebilecek bir şey midir? Peki öyle bir şeyse neden çağdaşlığın beşiği İngiltere’de başörtülü doktor var, polis var, bilim kadını var, hakim var (evet hakim !). Çağdaşlık yoksa bireysel hak ve özgürlüklerle ilgili bir şey olmasın? Bilimle, kültürle bir ilişkisi olmasın sakın?  

A: Ah efendim onların ülkelerinde başörtülüler azınlık. Bizimki gibi olsa onlar da engel olurlar.C: Bunu bilemeyiz. Ama sürekli İngiltere’den, Amerika’dan ve hatta en azılı laik uygulamalarıyla Fransa’dan örnek vermemizin sebebi; “elin gavurunun yapmadığını biz kendi insanımıza yapıyoruz”u göstermek. Çünkü müslüman bir ülkede, başını dinin gereği diye kapatan insanların kamu haklarından mahrum edilmesi anormal bir şey.    

A: Biz müslüman bir ülke değil, laik bir ülkeyiz.   

C: Laikiz elhamdülillah !    

A: Başörtüsü serbest olursa biz de üniversiteye çıplak gireceğiz.   

C: Bence iyi bir deneyim olur; belki bu şekilde biraz empati yaparsınız.   

A: Başörtüsü, AKP ve MHP’nin seçim yatırımıdır.  

C: Madem oy toplayacak bir girişim neden CHP de bu potansiyelden istifade etmiyor? Ve madem halkı mutlu eden bir girişimdir neden siz memnun değilsiniz?    

A: Halkımız cahil, kendisine neyin faydalı olup olmayacağını bilmiyor.   

C: Doğru, bizim için en iyisini darbeciler bilir. Atatürk, “köylü milletin efendisidir” derken Kadıköylüleri kastetmiştir; “hakimiyet kayıtsız, şartsız milletindir” derken de sözkonusu olan elbette Nişantaşının necip milletidir. Mesela cahil halkın “ne AB, ne ABD, tam bağımsız Türkiye” gibi müthiş zekice bir açılıma sahip olması nasıl mümkün olabilir? Hem o kadar da özenle hazırlanmış cumhuriyet gazetesinin korkunç reklamları bile onları korkutamamıştır. Zaten bu ülkenin bütün yüksek tahsilli kesimi CHP’ye oy vermekte ve darbeyi desteklemektedir. Hiçbir parti programı olmayan ve ülkenin vizyonuna dair hiçbir alternatif düşüncesi olmayan bir partiyi desteklemek akıllılara özgü bir ileri zekalılıktır çünkü!   

A: Aziz Nesin zaten halkın %60’ının aptal olduğunu söylemişti.   

C: Aziz Nesin “başörtüsü yasağını desteklemek aptallıktır” da dediği dikkate alınırsa sen de o yüzdenin içindesin. Tebrik ederim. Bana, ben din’e ve onun çağrıştırdığı her şeye uyuz oluyorum; bu yüzden baskıcılığa ve yasaklara destek veriyorum derseniz bunu anlarım. Ama insan aklını tahkir eden mazeretler bulmayı ahlaklı bulmuyorum.  

A: Ama başlıkta zekiler için başörtüsü kılavuzu demiştin??   

C: O ilk bölümü atlayanlar içindi. 

 

… Bu makale ilginizi çektiyse…

 Alaturka Laiklik: “Beni bir bir sen anladın, sen de yanlış anladın!”

Türkiye Cumhuriyeti’nde Alevîlere zorla Sünnî İslâm öğretilirken Sünnîlerin başörtüsü devlet dairelerinde yasak. Türk Ordusu’nun istihbaratı camileri ve namaz kılanları fişliyor. Hristiyan Ermenilerin ne kiliseleri, ne yetimhaneleri ne de cemaat lideri seçimleri özgürce yapılamıyor. Rumların ruhban okulları özgür değil. Yahudiler diğer gayrı Müslimler gibi askerde ayrımcılığa uğruyor. Ateistlerin kitapları, internet siteleri yasaklanabiliyor, kapatılabiliyor. Gayrı Müslimlerin alın teriyle biriktirdikleri vakıf malları 1970′lerde gasp edildi, hâlâ geri verilmiyor.

Sahi Laiklik neye yarıyor? Bu kitap son yıllarda Türkiye’nin gündemine gelen, birbirinden ayrı gibi duran ama çekirdeğinde Yobaz Laiklik Meselesini barındıran konuları ele alıyor.Buradan indirebilirsiniz.

 

 

 

Kitap tanıtan kitap 1

Kitap okumak… Jean Paul Sartre, Nazan Bekiroğlu, Toshihiko Izutsu, Henri Bergson, Mustafa Kutlu, Dostoyevski, Elif Şafak, Clausewitz, Sadık Yalsızuçanlar, Alber Camus ile sohbet etmek… Suyun resmine bakmakla yetinmeyen, su içmek isteyenler için var kitaplar. Mesnevî var, El-Munkızü Min-ad-dalâl, Kitab Keşf al Mânâ, Er-Risâletü’t-tevhîd var.  Elinizdeki bu kitap Derin Düşünce yazarlarının seçtiği kitapların tanıtımlarını içeriyor. Bizdeki yansımalarını, eserlerin ve yazarların bıraktığı izleri. Farklı konularda 44 kitap, 170 sayfa. Zaman’a ayıracak vakti olanlar için… Buradan indirebilirsiniz.

 

Aydın kimdir? Muhafaza’nın ve Değişim’in kimyası

Aydın konusu gerçekten sorunlu görülüyor. Her ideoloji, her grup kendi liderini, kahramanını aydını ilan ediyor çünkü. Tam da bu sebeple tanımından önce başka bir sıfata daha ihtiyaç duyuluyor: Reformist aydın, muhafazakar aydın, Kürt aydını, Türk aydını, vs.. Kısacası “aydın olmak” hem toprak(toplum) hem de tohum(aydın) gibi üzerinde durulup incelenmesi yazılıp çizilmesi gereken bir kavram. Değişimin adresi kabul edilen Aydın’ın tanımı konusunda muhafazakar olunabilir mi?” 130 sayfalık bu kitapta modernleşme sürecinde Aydın’ı ve Aydınlanma’yı sorgulayan bakış açıları bulacaksınız. Ama teori ile yetinmeyen,  fikrin eyleme dönüşmesini, Cumhuriyet’i, demokrasiyi ve sivil itaatsizlik olgusunu da sorgulayan yazılar bunlar. Buradan indirebilirsiniz.

 İslâmcılık, Devrim ile Demokrasi Kavşağında

Müslümanca yaşamak için devletin de “Müslüman” olması mı gerekiyor? Bu o kadar net değil. Çünkü İslâm’ın gereği olan “kısıtlamaları” insan en başta kendi nefsine uygulamalı. Aksi takdirde dinî mecburiyet ve yasakların kanun gücüyle dayatılması vatandaşı çocuklaştırıyor ister istemez. İyi-kötü ayrımı yapmak, iyiden yana tercih kullanacak cesareti bulmak gibi insanî güzellikler devletin elinde bürokratik malzeme haline geliyor. 21ci asırda Müslümanca yaşamak kolay değil. Yani İslâm’ın özüne dair olanı, değişmezleri korumak ama son kullanma tarihi geçmiş geleneklerden kurtulmak. AKP’yi iktidara taşıyan fikrî yapıyı, Demokrasi-İslâm ilişkisini, İran’ı ve Milli Görüş’ü  sorguladığımız bu kitabı ilginize sunuyoruz. Buradan indirebilirsiniz.

Zaman Nedir?

“…Geçip gitmiş olmasa “geçmiş” zaman olmayacak. Bir şey gelecek olmasa gelecek zaman da olmayacak. Peki nasıl oluyor da geçmiş ve gelecek var olabiliyor? Geçmiş artık yok. Gelecek ise henüz gelmedi. Şimdiki zaman sürekli var ise bu sonsuzluk olmaz mı? ”  diyordu Aziz Augustinus. Zira kelimeler yetmiyordu. “Zaman Nedir?” sorusuna cevap verebilmek için kelimelerin ve mantığın gücünün yetmediğı sınırlarda Sanat’tan istifade etmek gerekliydi : Sinema, Resim ve Fotoğraf sanatı imdadımıza koştu. Ama felsefeyi dışlamadık: Kant, Bergson, Heidegger, Hegel, Husserl, Aristoteles… Bilimin Zaman’a bakışına gelince elbette Newton’dan Einstein’a uzandık. Bilimsel zamandan başka, daha insanî ve MUTLAK bir Zaman aradık. Delâilü’l-İ’câz, Mesnevî, Makasıt-ül Felasife , Telhis-u Kitab’in Nefs ve Fütuhat-ı Mekiyye gibi eserler Zaman-İnsan ilişkisine bambaşka perspektifler açtı. Zaman’ın kitabını buradan indirebilirsiniz.

Tarih şaşırmaktır

Evet… Tarih şaşırmaktır. Atatürk’e şaşırmak, Kürtlere şaşırmak, Lozan’a şaşırmaktır. Geçmişe hayret edip bugüne eleştirel bakabilmek, yarını hazırlamaktır Tarih. Geçmişe değil geleceğe dönüktür amacı. Özetle siyasî bir propaganda aygıtı değildir. Gaz vermek, “Asker millet” üretmek, atalarımızla gurur duymak için tarih araştırılmaz. Eğer resmî tarihin beyin yıkamasından bıktıysanız bu kitap ilginizi çekecektir… Buradan indirebilirsiniz. 

 

 

Kendi ülkesini işgal eden ordu

Hiç bir yeri işgal edemeyen ordular kendi ülkelerini işgal ederler. Çünkü bir ordunun ayakta durması için insan emeği ve maddî destek gereklidir. Beceriksiz ordular disiplinsiz olduklarından YABANCI DÜŞMAN ile savaşamazlar. Kolayca yenebilecekleri İÇ DÜŞMANLAR uydururlar ve bu bahane ile kendi ülkelerini işgal ederler. Başbakan asarlar. Milletvekillerini hapse atarlar. Korumakla yükümlü oldukları halkı işkenceler altında inletirler.  İşgalciler kimseye hesap vermezler. Halkın isyan etmesine engel olmak için “etrafımız düşmanla çevrili” diyerek  KORKU PROPAGANDASI yaparlar. Eleştirilerden uzak kalmak için farklı inançlardan ve kültürlerden olan insanların birbirine düşman olması da bu eşkiyaların işine gelir. Bu sebeple terörü destekleyebilir hatta teröristlere silah ve para yardımında bulunabilirler. Okuyacağınız kitap kendi ülkesini işgal etmiş bir ordunun kısa tarihidir. Buradan indirebilirsiniz.

Trackback URL

  1. 69 Yorum

  2. Yazan:Mehmet Yılmaz Tarih: Şub 22, 2008 | Reply

    Ekrem Bey,

    aptallar ve zekiler disinda kalan 3cü bir kategori var, CHPliler (Bakiniz asagidaki resim):

    Bunlar için de bir seyler yazacak misiniz?

    CHP'nin zeka seviyesi ve basörtüsüne bakisi

  3. Yazan:snowqueen Tarih: Şub 22, 2008 | Reply

    Ben onun için birşey yazmak istiyorum.

    Bu haberin verlidiği yerlerdeki(örn.zaman gazetesi)
    yorumlara baktığımda dikkatimi çekti.

    yorumlar şöyleydi “çok yakışmış, etek de giyin”vb.vb.vb.
    türban, etek gibi “kadin giysileri”nin nasıl algılandığı açısından önemli çünkü burada bir küçümseme ve aşağılama aracı durumuna geliyorlar.
    bu giysiler, “saçı uzun aklı kısa”, “kaşık düşmanı”, “hileci” kadına yakışır, delikanlı adam giymez. “kadın giysisini” hakaret amacıyla kullanmak tipik bir davranış aslında.

    başörtüsü kılavuzu kadınlar için değil, erkekler için.
    zekiler için bir başörtüsü kılavuzu olacaksa, bu mevzunun erkekegemen iktidarın elinde nasıl çekiştirilip durduğunu görebilmeli.
    Ayrıca gene “zekiler” iş sadece başörtüsüne geldiğginde “özgürlük de özgürlük” dendiğini, iş toplmumun diger kesimlerine geldiginde nasıl da yadsınma politikisina gidildigini görmeli.
    AKP eşcinsellerle, kadınlarla, Alevilerle, tersane işçisiyle, ateistle, doğayla, hayvanla barışmadığı sürece inandırıcı bulunmayacak.
    ———–
    Ayrıca şu “laik-elit-beyaz azınlık” sloganından sıkılmadınız mı artık?
    Yetti artık şu elit safsatası / haluk şahin
    http://www.radikal.com.tr/haber.php?haberno=248164
    “Daha sonra bu ‘laik elit halka karşı’ formülü hem yabancı muhabirler hem de bizim liberaller tarafından benimsendi. AKP’nin yükselişi, halkın laik seçkincilere karşı demokratik başkaldırısı olarak resmedildi.
    Karşı konulamayacak kadar cazip bir tanımlamaydı bu. Kim baskıcı elitlere karşı mücadele veren mazlumlardan yana olmak istemez ki!
    Bu basmakalıp analiz öylesine yaygınlaştı ki, Cumhuriyet mitinglerinde meydanlara dökülmüş ve cebindeki üç-beş liranın hesabını yapan emekli öğretmenlerden, horlanmış işçilerden ve yorgun ev kadınlarından bu elitin temsilcileri olarak söz edildi.
    Ne eliti! Geçim sıkıntısından kıvranan, lokantaya gidecek para bulamayan alt-orta ve orta sınıf ne zaman oligarşik elit oldu? ”

    AKP’nin sırrı: Türk sömürgeciler! / Ece Temelkuran
    http://www.milliyet.com.tr/2008/02/22/yazar/temelkuran.html
    …”Bu yüzden üç kuruş maaş alan emekli öğretmenler, açlıktan ölmek üzere olan memurlar, zavallı öğrenciler, ayakta kalmaya çalışan öğretim üyeleri, susturulmak korkusuyla yaşayan yazarlar, tuzu kuru sömürgeciler olarak gösteriliyor halka ya da AKP seçmenine.

    şin tuhaf tarafı, Başbakan’ı eleştirenlerin çoğu, sömürgecilik şöyle dursun, zaten bu toplumun ezilen sınıfı. Ölen tersane işçileri, panzer altında kalarak ölen Yahya Menekşe’nin ailesi, zorla dindarlaştırılmak istemeyenler ve hatta en az Başbakan kadar dindar olmasına rağmen yaratılan muhafazakârlaşmanın ikiyüzlülüğünden şikâyetçi olan başörtülü kadınlar… ”

    Bugünkü gazetelerden.

    ————-

  4. Yazan:snowqueen Tarih: Şub 22, 2008 | Reply

    AKP destekçisi yazarlar “sosyalist bir ideolojiyi savunur gibi” mavi kanlı elitlere karşı “halkımızdan yana” tutum içindeler.

    Onlara göre “mavi kanlılar” kimler? Çankaya’da Ahmet Necdet Sezer’den başlamak üzere seçkinler. Bir de seçimle değil de atama ile işbaşına gelmiş bürokratlar!

    Şu anda işbaşında olan sivil bürokratların hemen tümü AKP iktidarında göreve geldiklerine göre, kastettikleri o bürokratlar olmasa gerek. Bürokrat derken yüksek rütbeli generalleri üstü kapalı olarak söylemek istiyorlar. Bir de üniversite profesörleri, sanatçılar, aydınlar filan…

    Bu söylem çok tekrarlandı. Giderek bir illüzyon yaratıldı.

    Benim asıl takıldığım ise “seçkinler ve elitler” söylemi… Çevreme bakıyorum da hiç elit, seçkin, mavi kanlı kimse göremiyorum.

    Galiba, AKP’yi desteklemek için, kamuoyunu manipüle etmek üzere, kitleleri sürükleyecek bir ‘sosyalist söylem’ buldu uyanık yazarlarımız. Türkiye’de elit ve seçkinler diye özel bir zümre yok ki… Bunu onlar da biliyor ama AKP’yi başka nasıl desteklesinler ki? 301. maddenin savunucusu iktidara başka nasıl “Demokrasi kılıfı” geçirebilirler?

    Bürokrasinin elitleri diye eleştirilen ordunun generallerini de köken olarak araştırın. Hepsi Anadolu’nun yoksul ailelerinin çocukları. Zengin çocukları zaten harp okullarına gitmezler.

    http://bianet.org/bianet/kategori/toplum/101376/seckinler-gitsin-artik

  5. Yazan:knz Tarih: Şub 22, 2008 | Reply

    demek alev alatlı konusunda sessiz kalmayı bile beceremediniz ?

    eski yazarlarınızdan bazılarını görebilsem aranızda?

    bir önceki sayfanın sessiz kapanışı buydu. hafıza iyi bişeydir.

  6. Yazan:blue Tarih: Şub 22, 2008 | Reply

    snowqueen hanım,

    Elitizm (veya Seçkincilik), bir elitin veya bir azınlığın yönetmesi gerektiğine inanma veya yönetim işinin bir elit veya azınlık tarafından yapılması anlamına gelir.(Kaynak: Vikipedi)
    Tarifte görüldüğü gibi elitist veya seçkinci olmanız için zengin olmanız şart değil. Hayat görüşünüz Türkiye’nin sadece Kemalistler tarafından yönetilmesi gerektiğini söylüyorsa elitistsiniz.
    Türkiye’de cahil halkın değil, okumuş kesimin oy hakkı vardır, onun oyu da bir sayılıyor, benimki de bir sayılıyor… filan gibi fikirler tanım gereği Platonist seçkinlik tanımına giriyor.

  7. Yazan:blue Tarih: Şub 22, 2008 | Reply

    Alev Alatlı’ya bir çift lafım olacak… Biraz bekleteceğim knz’ciğim.

  8. Yazan:blue Tarih: Şub 23, 2008 | Reply

    Dışarıdan horuldanmalar

    Gözlemlediğim odur ki, korkutan tülbent değil, türban. Niye, çünkü, derin belleğimizdeki hayırhah kadının uzantısı tülbent. Döner yara sarar, döner kırık kol bağlar, döner sancılı başı sıkar, döner yoğurt süzer, döner hamur teknesini örter, döner bebeyi haşerattan korur, hastanın terini siler, yavukluya armağan olur, hasreti iyileştirir. Nurani yüzleri çevrelerken anılır; sabun kokusu, kekik ıtırı, kadın şefkati, ana kucağı çağrıştırır. Türban öyle değil.

    Güzel bir tülbent güzellemesi olmuş. Özetle söylenen şu: Tülbent analarımıza ait ladini bir aksesuardır, türbanın ise kaynağı dindir. Din de, Budizmden tut Hristiyanlıktan çık, Musevilikten sola dön, ilk sokaktan İslamiyete sap, hepsinde kadını ikinci sınıf görür. Dolayısıyla türban takan kadın otomatik olarak ikinci sınıf olduğunu kabullenmektedir. Velhasıl türban takan kadın kendini fitne ve uğursuzluk kaynağı sayar; köpekler ve eşeklerle bir tutar. Çünkü dini kabul etmek, yazara göre, bu düşünceye boyun eğmeyi gerektirir. Benim anlamadığım mantık çıkmazları ise şunlar, birisi cevap verebilirse sevinirim:
    1. Yukarıdaki tülbent güzellemesi kadını ana olarak gören “erkeksi yorum”a tıpatıp uymuyor mu? Tablo bana Michalengelo’nun Anne ve Oğul heykelindeki şefkatli Meryem’ini hatırlattı. Ama muhayyilemi ne kadar zorlarsam zorlayayım yukarıda güzellemesi yapılan tabloda Alev Alatlı’yı göremiyorum. Ama sabredin o da çıkacak birazdan meydane…
    2. Hz.Muhammed’e (S) isnad edilen yukarıdaki ifadeler, üzerinde bütün teologların hadis olmadığı, ilk dönem müfessirlerin kendi düşünceleri olduğu konusunda ittifak ettikleri (ki İslam’da uğursuzluğun olmadığını 5 yaşındaki bir çocuk bile size söyleyecektir) ifadelerdir. Türbanlı kadınların bunları zımnen kabul etmiş olduğunu söylemek terbiyesizlik değil de nedir? Türban, bu yorumların zımnen kabulü olarak görüldüğü için korkuturmuş. Ne demek kabul, kim kabul ediyor, neyi kabul ediyor? Benim küçük kızım da yatarken kafasında korkacağı şeyler kuruyor, sonra korkuyor. Ona tavsiye ettiğim şeyi siz de yapın: Elinize kağıt kalem alın, korktuğunuz şeyi yazın, çizin; ama sonra buruşturup çöpe atın, gazetelere yazılması için göndermeyin.
    3. Hz.Muhammed’in (S), arkadaşları için, Romalı kadınların ayartmalarından endişelenmesi doğrudur ve çok yerindedir. Kadınların bazen “femme fatale” olduğu bir vakıadır; tarihte savaşlarda, günümüzde gizli servislerde kadın çekiciliğinin, erkek tabiatının zayıflığının kullanılması vaka-i adiyedendir. Literatürü biraz karıştırırlarsa kadın için erkeklerin dağları delmek, delirmek (bkz: Kays ve Leyla), savaş çıkarmak (bkz:Troya); düeollada canını vermek gibi çılgınca işlere kalkıştıkları bilinmemekte midir, yoksa argümanına destek olsun diye her yolu denemek mübah diye mi alıntılanmaktadır?

    Toplumun, yasaların, hatta kutsal kitapların dayatmalarına rağmen doğurduklarından vazgeçmeyen, terörist torunundan da, eşcinsel oğlundan da, konsomatrist kızından da kopmayandır. Hiç bir ideolojinin yada toplumsal kurgunun ya da inancın selâmeti anayı çocuklarını feda etmeye iknaya yetmezken

    Yine bir yandan dinler övdüğü için aşağılanan, ama edebiyat için iyi bir tool olan annelik kullanılmış. Burada öyle salakça ifadeler var ki, sanki bütün anneler iyidir, babalık ve erkeklik kötü bir şeydir demeye getirilmiş. Yok Hz.İbrahim (S) İsmail’i gözünün yaşına bakmadan (!) boğazlıyormuş, halbuki anne olsaymış kıyamazmış filan. Yahu kutsal kitaplardaki bu tasviri nerenizden anladınız merak ediyorum Alev hanım. Herkes orada engin bir baba şefkati ile tanrı emri arasındaki zor seçim anının zorluğunu okurken sizin barbarik bir kasap havası okumanız ne kadar deruni olduğunuzu gösteriyor… Hem siz hangi cesaretle ana şefkatini din’e karşı bir araç olarak kullanıyorsunuz anlamadım. Annelik şefkatini yüceltmeyen bir din var mı?

    Hint’in kutsal metinlerinde, “doğuştan düşüncesiz ve hilekârdır” kadın.

    Peki Hint’in kutsal metinlerinde erkek temiz midir? Temiz olduğu için mi maksadı “arınmak”? Bu tip bir seçicilik hiç ahlaki değil.

    Buda, öğretisini sulandıracakları için kadınların rahibe olmalarına karşıdır.

    Buda hakkında hemen hemen hiçbir şey bilmiyoruz, hatta sadece adını biliyoruz desek yanlış olmaz, adamın günahını almayın. Hem, her ekolün bir tarzı var. Adam tabelayı çakmış “damsız girilmez” diye. Elbette kendi içinde bir mantığı var. Vay, erkekleri ikinci sınıf görüyor; zaten erkek tarih boyunca hep savaşma, sevişme dışında bir şey bilmeyen moron varlıklar olarak görülmüştür diye yorum mu yapalım.

    Ortodoks Yahudi erkeklerinin sabah dualarından biri, “Beni bir kadın olarak yaratmayan Kâinatın Yaratıcısı Efendimize hamdolsun.”

    Ortodoks Yahudi kadınlarının öğlen duasının “Beni bir erkek olarak yaratmayan Kainatın Yaratıcısı Efendimize hamdolsun.” Olmadığı ne malum.

    Adem’i mennu meyveyi yemeğe ikna ederek, insanlığın cennetten kovulmasına neden olan Havva ile ilişkilendirilmiyor olmasına şükretmektedir.

    İyi de Cennet’ten Adem de kovulmadı mı? Birisi azmettirici ise diğeri fail. Bu arada İslamiyet’te böyle bir şey yok, ve yasak elma da yok, beraberce yedikleri de bir elma değil (ve onunla sembolleştirildiğine inanılan cinsel birleşme değil) bir cins tohumdur.

    Hıristiyan geleneğinin başat bileşeni, kadının kötülük, ayartma ve günahla özdeşleştirilmesidir.

    Hz. İsa(S)’yı tenzih ederim. Bu bir hristiyan geleneği değil, toplumsal geleneğin, kültürün bir bileşeni olan dine sonradan yerleştirilmesidir.

    Erkek, ruhani, akla yatkın ve tanrısal olan İsa’nın alanının temsilcisi sayılırken, kadın, Sezar’ın ten ve madde dünyasıyla bütünleştirilir.

    Burada edebiyat yapmaya çalışmış, salak saçma bir laf ortaya çıkmış. “Sezar’ın hakkı Sezar’a…” dediğine göre bir eşitlikten bahsedebilir miyiz Alev hanım?

    İsevi öğretiyi kaleme alan Aziz Paulos, memnu meyva olayında “aldanarak suça düşen” kadının susup, erkeğe tabi olması gerektiğini bildirir: “Kadın tam tabiiyetle sessizce öğrensin. Fakat kadının öğretmesine, ve erkeğe hâkim olmasına izin vermem…”

    Bence yerinde bir şey söylemiş. Bunu eşlerimize her gün söylüyoruz zira: “Yahu bi sus Allah aşkına da, bir beni dinle !”. Ne yazık ki Aziz Paulos’tan bu yana hiçbir gelişme kaydedilemedi. Bahsettiğiniz gibi Paulos’un söylediği sözler meyva olayıyla ilgili, ve hepimizin bildiği gibi kendisine İlahi sırlar öğretilen Adem’dir. Onun, eşine dinlemesini ve tabi olmasını öğütlemesi de gayet normal. Bazı şeyler hiç değişmiyor !

    Hıristiyan kadınların günahlarının bağışlanması, cinsiyetlerinin dayattığı rolü canı gönülden kabullenip çocuk doğurmaları, cinselliklerini kontrol altında tutmaları, erkeğe tabi olmalarına bağlıdır.

    Eh ne güzel sizin yukarıda güzelleme yaptığınız tülbent tarifine uyuyor işte. Hani korkmadığımız tülbent…

    “Yeni kadın” erkeğin bir refleksinden ibaret olmayı kabullenmeyen, yardımcı oyuncu rolünü reddeden, kendisine ait bir içdünyasına sahip, coşkulu, bağımsız, özgüven sahibi, yaşamını bir başına sürdürmeyi göze alabilen kadındır.

    Şimdi güzellemenin yönü değişti. Bildiğimiz feminizm gazeli. Reklam spotu gibi… Alev Alatlı’yı tarif ediyor… Sanki yeni bir şey söylüyor. Mantık şu: Yeni kadın etken, hayatını din’e göre şekillendiren edilgen… Yeni kadının iç dünyası var, dindar kadının yok; yeni kadın coşkun, özgüven sahibi; dindar kadın bla bla… Halbuki bu siyah beyaz portrede günümüz toplumunu yerleştirmeniz imkansız. Ne Alev Alatlı, o mıyır mıyır konuşmasıyla Nihal Bengisu Karaca’dan daha coşkulu; ne Deniz Baykal’ın eşi, Hayrünnisa Gül kadar özgüvenli; ne Türkan Saylan, Ümit Meriç’ten daha geniş bir iç dünyasına sahip. Çünkü siz kafanızda kurduğunuz şablonlara göre yazı yazıyorsunuz, hayatın ve dinin gerçekleri değil yazdıklarınız. Çünkü oturup bir türbanlı kızla 15 dakika konuşmamışsınız, iç dünyalarını anlamaya çalışmamışsınız. Onları hemcinslerinizin çekiştirmeleriyle tanımışsınız. Doğuyu, din’i, müsteşriklerin kitaplarından öğrenmişsiniz. Kullandığınız dil, herhangi bir oryantalist yazarınkinden hiç farklı değil.

    yeni kadın, yoksulluğa ya da mesleksizliğe kurban gitmeyi reddeden, hayattan özgün talepleri olan, ömrünü ailenin, sülâlenin hizmetinde tüketmeyi reddeden, hemcinsinin haklarını savunan kadın.

    Peki bugün üniversite kapılarında yoksulluğa ya da mesleksizliğe kurban gitmeyi reddeden, hayattan özgün talepleri olan, ömrünü ailenin, sülalenin hizmetinde tüketmeyi reddeden, hemcinsinin haklarını savunan kadın kimdir? O kadından neden bu kadar korkuyorsunuz?

    Özetle, kadının ne olup olmadığı erkekler tarafından kadınlar üzerinden tartışılan bir süreç olmaya devam eder; günümüzde türban meselesinde gördüğümüz gibi.

    Türban erkek-kadın herkes tarafından tartışılıyor. Çünkü sadece kadınları değil, tüm toplumu ilgilendiriyor. Konu, kadınların başındaki örtü olmaktan çoktan çıktı. Türkiye başörtüsü üzerinden din-modernizm ilişkisini tartışıyor; Kemalizmi, laikliği tartışıyor, askeri vesayeti, bireysel hakları tartışıyor. Bu tartışma faydalıdır, bırakın herkes özgürce tartışsın.

    Doğurma eylemi, kadın hüviyetindeki ömrünün sancılı bir safhasından ibarettir, bütününü şekillendiren bir fenomen değil.

    Bu doğurup çocuğunu çöplere atan tipler yeni kadın kapsamına giriyor mu? Başlarında türban olmadığına göre?

    Doğum yapmış, yani, kadın olmaktan ana olmaya terfi ettirilmiş olmak, yeni kadın tarafından cinsine atfedilegelen fıtrî kötülüklerden arındırıldığı gösteren bir ibraname olarak da önemsenmez.

    Dinin doğum yapan kadının tüm günahlarının bağışlanacağı ve tüm dualarının kabul edileceği müjdesi; doğum yaparken vefat eden kadının şehit sayılacağı gibi güzellikleri ıskalamak için buyrun yeni kadın olunuz efendim… Doğurma “eylemi”ni gerçekleştirip hayatınıza bıraktığınız şekilde devam ediniz.

    Yeni kadın, evlâd sahibi olmanın hormonlarının desteğindeki koruma içgüdüsünü körükleyeceğini,

    Demek ki o bütün analık güzellemesi hormonlardan ibaretmiş. Ben de ne kadar hormonlu cümleler diyordum, bak burada habis ur şeklinde tezahür etti…

    Bu çerçevede, “haram helâl ver Allahım/çoluk çocuk yer Allahım” yakarışının bir kadın duası olduğunu hatırlatayım.

    Kadınları bu ifadeden tenzih ederim. Bizde “helal süt emmek” tabiri vardır. Çünkü annelerimiz “haram süt burnundan gelir” derler.

    Tekvin ve Kur’an’da yer alan İsmail kıssasında biricik oğlunu kurban etmeyi düşünebilenin çocuğun anası değil, babası olmuş olması,

    Aynı mantıkla “baba! Tanrı’nın emriyse tereddüt etme kes !” diyen İsmail’in de erkeklerin ne kadar bön olduğuna örnek olarak gösterebilirsiniz. İsmail kıssasını kasap baba ve aptal oğlu olarak anlamak için büyük yazar olmak lazım herhalde… Bir yandan güzelleme yapılan ana şefkatinin de bir hormon durumu olması çelişkisini tekrar dikkatinize sunarım.

    Gerektiğinde baş örten, gerektiğinde yara saran tülbent, kadınlara mahsus bilginin kadim nakil aracı olarak görülür. Bu bağlamda, türban, kadınlık bilgisinin bastırılması, diğer bir deyişle, kadının kadına ihanetinin dışavurumu olarak algılanabildiği için korkutur.

    İnsan, kendi kafasındaki kurgularla, o kurgulardan haberi bile olmayan üzerinde kurgularda bulunduğu insanları suçlayabilir mi? Onlar üzerinden kendi korkusunu meşrulaştırabilir mi? Bu nasıl bir şeydir Allah aşkına?
    dünya ve kâinat görüşünü türbanı aracılığıyla ilân eden kadın yargıcın vereceği hüküm, erkek cinsi lehine cinsiyet ayırımı yapacağının peşinen kabulü demek olacağı için korkutur.
    Yuh diyorum ya. Madem tüm dinler için aynı durum söz konusu, o zaman dünyada sadece tanrı tanımazlar cinsiyet ayrımı yapmaz. Ne sakat bir mantıktır bu ya? Hitlerin Yahudileri fırınlaması, Pol Pot’un gözlüklüleri muhalif diye öldürtmesi hep böyle sakat mantık kurgularının sonucu değil midir? O zaman beni de Alev hanım korkutmaktadır, çünkü kafasında dine ait her öge direkt negatif bir etkiye sahiptir. Böyle tiplerin mahkemede benim hakkımda ayrımda bulunması ihtimali beni korkutmaktadır. Ne yapalım yani? Hadi hep beraber birbirlerimizden korkuşalım ! Böyle çözeriz sorunları…

  9. Yazan:yigit Tarih: Şub 23, 2008 | Reply

    sevgili senai,
    keşke sen de piyano piyano bacaksız filmiyle beyaz perdeye taşınan, senai efendi gibi biri olsa idin. ama belli ki bırakı zaferimi dilediğimce yaşayayım diyorsun. de tabi hakkındır.
    geçmiş yazında sana cevap verenlerin hiçbirinin kendini kemalist diye sınıflandırmadığını düşünüyorum. hoş kişi ben şöyleyim böyleyim dese ne önemi var, mühim olan başkalarının onu nasıl gördüğü.
    size ne düşündürür, ya da öenmli midir bilmiyorum. ama anlatmak istedim.

    en sevdiğim şey yatmadan önce hadis kitabı okumaktır.

    en sevdiğim yer süleymaniye camii’dir

    dinin nedir diye soranlara, öldüğünde zırhı borcuna rehin kalan muhammed-ül emin in dinindenim derim.

    kimseyle kavga etmem, üstüme geldiğinde insanlar, çaresiz kaldığımda içimden “yalnız sana inanırım , yalnız senin kulunum” derim.

    çok zaman manitaları, babamla beraber cumaya gidebilmek için ekerim.

    ne var ki kadınlar ne başlarını örtsün ne mini etek giysin, benim gibi pespaye gezebilsin diye geçer aklımdan. ne kadın olmanın ne erkek olmanın bir bedeli olmasın isterim.

    iki adım başı yollarda taşyapı, albayrak, çalık isimlerini gördüğümde, dindarlar diye, üç yılda üçyüz kat serpilmelerine sevinemem.

    herşeyin allah’tan geldiğine inanırım. ama biyoloji dersinde akıllı tasarımı ben istiyorum diye insanlar öğrensin diyemem.

    bir anadolu kentinde 10 yıl önce diri diri yanan üç düzine insanın başına gelene katliam demekten aciz gazetelere demokrat deyip, kalan gazetelere elit diyemem.

    inan elit değilim. herkes istediğini yapsın diye düşünürüm. ama üzülüyorum senai, sen karşı kaldırımdaki herkesi aynı kefeye koyuyorsun.

  10. Yazan:snowqueen Tarih: Şub 23, 2008 | Reply

    Blue Bey
    “elit” ve “seçkin”in ne anlamda kullanıldığını ikimiz de pekala biliyoruz.
    Tayyip Erdogan da, seçkinlerin fakir halinden anlamadığını, fakir sofrasında zeytin ekmek yemediğini, ama AKP iktidarını eleştirmekten de geri kalmadığını söyledi.
    Yapılan açıkça sosyalist söylemlerden tırtıklanmış uyduruk sosyal tespitlerle kendi çarpıklıklarını meşru göstermeye çalışmak.
    Hayrünnisa Gül zeytin ekmek yanında ek Washington’un en lüks lokantasında ıstakozlu fettucine yiyip, görmemiş dügünleri yapabiliyor mesela, Erdoğan’ın “gemicik”li oğlu ve sadece güneş gözlükleri bir işçinin aylık maaşı eden kızları veya Sinpaş’ın, Albayraklar’ın, Ülker’in CEO’ları da zeytin ekmeğe talim etmiyordur sanırım.

  11. Yazan:Ekrem Senai Tarih: Şub 23, 2008 | Reply

    yiğit bey,

    Orada kastetiğim kişiler şu adrestekilerdi. Bu sitedekileri tenzih ederim. Sizinle anlaşamadığım bir nokta yok.
    http://www.uludagsozluk.com/k/aptallar-icin-basortusu-kilavuzu/
    http://www.yildizz.com/diryorum.asp?did=63892

  12. Yazan:blue Tarih: Şub 23, 2008 | Reply

    snowqueen hanım,

    AKP’nin seçkincilikten ne anladığı beni ilgilendirmez. Ama halkın seçtiği siyasilere tahammül edemeyip, iktidarın asker eliyle “rejim sahipleri”nin eline teslim edilmesi gerektiğini savunan kişilerden bahsediyorum. Sorun kimsenin zengin olması filan değil, eğer öyle gösteriliyorsa çarpıtılıyordur.

    Hayrünnisa Gül zeytin ekmek yanında ek Washington’un en lüks lokantasında ıstakozlu fettucine yiyip, görmemiş dügünleri yapabiliyor mesela, Erdoğan’ın “gemicik”li oğlu ve sadece güneş gözlükleri bir işçinin aylık maaşı eden kızları veya Sinpaş’ın, Albayraklar’ın, Ülker’in CEO’ları da zeytin ekmeğe talim etmiyordur sanırım.

    Siz açıkca sermayeye karşısınız. Ülker’in, Simpaş’ın CEO’larının ne yediği neden züğürtün ağzını yoruyor? Bırakın herkes istediğini yiyip içsin. Nedir bu tahhammülsüzlük? Sizin patronunuz zeytin ekmeğe mi talim ediyor? Kendi patronunuza kızıyor musunuz? Sonra Ülker’in, Simpaş’ın CEO’larını ne kadar tanıyorsunuz? Mesela ben Sabri Ülker’in ne kadar mütevazi ve sade bir insan olduğunu biliyorum. Ki olmasa beni ne ilgilendirir. Sanki bir davette önüne istakoz konulunca, yok ben zeytin ekmek yiyeyim diyeceksin. İnşallah başına gelir de beni hatırlarsın.

  13. Yazan:Cüneyt Tarih: Şub 23, 2008 | Reply

    Blue Bey,

    Siz açıkca sermayeye karşısınız. Ülker’in, Simpaş’ın CEO’larının ne yediği neden züğürtün ağzını yoruyor? Bırakın herkes istediğini yiyip içsin. Nedir bu tahhammülsüzlük? Sizin patronunuz zeytin ekmeğe mi talim ediyor? Kendi patronunuza kızıyor musunuz?

    Snowqueen’in karsi oldugu sey sermayeden ziyâde “aleme verir talkini…” konusu. Yani bir taraftan istakozlu fettucine yerken diger taraftan da “zeytin ekmege tâlibin halinden bir biz anlariz” diye fakur fukarayi gidiklama tesebbüsü. Anlasilmayacak yani yok, siz de biraz gayret ederseniz anlarsiniz 🙂

  14. Yazan:BetüL Tarih: Şub 23, 2008 | Reply

    snowquen hanim

    Ucdur ayni seyleri yaziyorsunuz; ` Hayrünnisa Gül zeytin ekmek yanında ek Washington’un en lüks lokantasında ıstakozlu fettucine yiyip, görmemiş dügünleri yapabiliyor mesela, Erdoğan’ın “gemicik”li oğlu ve sadece güneş gözlükleri bir işçinin aylık maaşı eden kızları ..

    Size cok dokunmus anlasilan. H. Gul Sezer gibi elinde sefer tasiyla gezseydi yurtdisi gezilerinde bence de cok iyi olurdu ama naparsiniz, herkes Sezer olamiyor iste.

    T. Erdogan fakirin zeytin ekmek yediginden bahsederken, fakirin halinden haberi olmaktan bahsederken acaba siz ben de fakirim benim evimde de zeytin ekmek yenir dedigini mi zannettiniz de kizinin gozlugu oglunun gemisi size bu kadar batti..É

    T.C Cumhurbaskaninin esinden, ve Basbakanindan bahsediyorsunuz.

    Ortada bi yolsuzluk varsa buyrun konusun, yoksa Washingtonda ne yendigi, kizinin nasil gozluk taktigi sizi ilgilendirmez.

  15. Yazan:T.Suat Demren Tarih: Şub 23, 2008 | Reply

    Etyen Mahçupyan’dan başörtüsü yasagi konusunda enfes yazilar. Cevap verebilecek olan var mı?

    http://www.taraf.com.tr/Detay.asp?yazar=9&yz=19
    http://www.taraf.com.tr/Detay.asp?yazar=9&yz=29
    http://www.taraf.com.tr/Detay.asp?yazar=9&yz=37

  16. Yazan:T.Suat Demren Tarih: Şub 23, 2008 | Reply

    Bir süre once su “halk cocugu” meselesini epey aciklamistim Snowqueen’e ama hala aynı seyleri soyleyip duruyor, hala halk cocugu tanimlamasini “ekonomik sinif”tan hareketle soylenmis bir olgu saniyuor. saniyor. Oradaki yorumlarimı tekrar alayim buraya:

    Şu “halk çocuğu” tanımlamanızı da biraz açayım. Galiba sizin anladığınız anlam arkaik sosyalistlerin proleterya devrimi bekledikleri zamandan kalma bir sınıf ayrıştırması. Halk çocuğu demek sizin için fakir, ezilmiş ve ezilen, sermayenin elinde köle, yeşil parke giyen, az okuyunca isyan edip dağa çıkan bir tip olmalı.

    Hayır efendim halk çocuğu o demek değil. Bu sosyoekonomik bir sınıflandırma değil, kültürel bir sınıflandırma. Yani içinde yaşadığı toplumun kültürü ile harmanlanmış, bırakın bu değerlerden nefret etmeyi, bu değerlere inanan, yaşadığı toplumun çoğunluğunun dinine müntesip, muhafazakar görüşte birisi demek benim tanımlamam. Bu kişi fakir de olabilir, zengin de. Okumuş da olabilir, cahil de. Fakir iken zengin, cahil iken aydın da olabilir, eğer gerekli imkana sahipse.

    Benim de durumum iyi, ben de istediğim mekanda oğluma sünnet düğünü yapabilirim. Annem de babam da ilkokul mezunu, sadece iki kuşaktan beri şehirdeyiz, ben ne çocuğuyum?

    Arkaik sınıflandırmalarınızı kendinize saklayın, bu şablonlarla ülkenin ne demografik yapısını ne de siyasal tablosunu çözemezsiniz. Çözdüğünüzü sandığınızda ise örtülülerin başörtüsünü zorla giydiğini, türbanın siyasal İslam’ın simgesi olduğunu zanneder, doğaya bakmak aklınıza gelmediğinden okuduğunuz birkaç kitapla dinlerin kadını edilgen yaptığını vehmeder, siyasi olarak da 23 Temmuz akşamı olduğu gibi paraşütle ülkeye iner, “nerede bu mitngdekilerin oyları” diye şaşkınlığa düşer, sonra da “Allah kahretsin gene Tayyip’e verdi oyları göbeğini kaşıyan adamlar” dersiniz.

    Bence mahzuru yok da her seferinde çuvallamak hoş olmaz bir insan için ondan söylüyorum. Bakın; böyle de nazik ve kibarım 🙂

    ****

    Bu kite yıllardır sivil ve askeri ittihatçıların yani oligarşinin güce dayalı egemenliği ile iktidardan uzak tutuldu. Menderes bu kemalist cephede bir delik açtı, asıldı, A.Fuat Başgil cumhurbaşkanı olacaktı, kafasına silah dayandı vazgeçirilldi. Ama surda delik açılmıştı, darbeler muhtıralar hep bu kitlenin iktidara doğru yürüyüşünü engellemek içidi, olmadı. En son, muhtıra, 367 hokkabazlığı sonrasında %50 şamarını da yiyince kemalist lümpenler denizin bittiğini anladılar ve A.Fuat Başgil’de yarım kalan bu “sınıfın” iktidar mücadelesi Gül ile zirveye ulaşmayı bildi.

    A.Gül hayatı boyunca fakirlik çekmedi, Hayrunisa hanım da öyle. Erdoğan genç yaşında parti ilçe/il başkanlığı yaptı. Tüccardı iyi kazanıyordu. Ben de hiç fakirlik görmedim, iyi kazanıyorum, iyi giyiniyorum. Ama muhafazakarım. Halk çocuğuyum, ülkemin insanlarını seviyor onlarla aynı değerleri paylaşıyorum. Bakın buralarda onların inançları ile uğraşan onları kana susamış caniler gibi göstermek için uğraşan yerli pravdalarla mücadele ediyorum. Kim halk çocuğu oluyor, halkının çoğuna söven mi onu koruyan mı? Fakir, yardımlarla okumuş, bunları internet kafeden yazıyor da olabilirdim, ne değişecekti? Güldürmeyin insanı. Biraz mantık yahu..

    Sizin kavramsal sınıflandırmanız Marxtan kalma, ama ne yazık ki Marx öleli bir asır oldu, hala olan biteni anlayamamanız da ondan. Beklemeyin boşuna proletarya devrimi falan gelmeyecek. Son bilimsel bulgulara göre de tek tanrıcı dişi maymunlar da edilgenliğine halen devam ediyor, ataerkilliği bi türlü kıramayacaklar, anlarsınız ya.. 🙂

    Bu kafayla giderseniz askere, bi dahaki seçimde de zor alırsınız tezkere..
    ***

    Ben bu toplumun GENELİNDEN bahsediyorum bu toplumun geneli müslümandır, muhafazakardır ve sağ görüşlüdür. Beğenirsiniz beğenmezsiniz bu böyledir. Ve ülkenin genelini oluştıran bu insanların iktidar olma hakları vardır, tırnaklarıyla kazıya kazıya bu haklarını almışlardır analarının ak sütü gibi de helaldir.

    Ve bu toplumun içinden çıkanlardan genelin profiline en uygun olanlara HALK ÇOCUĞU denir. Bu anlam RTE de Gül’de saplarına kadar HALK ÇOCUĞUDUR. Siz günahınızı vermezsiniz halk gider oylarını verir iktidar yapar, cumhurbaşkanı yapar bir türlü hazmedemezsiniz. Bunu 22 temmuz akşamı CHP-MHP koalisyonuna kesin gözle bakip çuvallayan yerli pravdalar anlayamaz. Capish?

    Tabii ki herkes muhafazakar olmak zorunda değildir ama herkes kültürünü möö bilmemkaçtan başlatmak zorunda da değildir. Aynı zamanda insanların muhafazakar olma ve öyle kalma hakları da vardır. Buna da capish?

  17. Yazan:Cüneyt Tarih: Şub 23, 2008 | Reply

    Betül Hanim,

    Baska sayfalardan da (izlenimler galiba) tanik oldugum “sahibinin neferi kursun asker” rolünü hakikaten hakkiyla yerine getiriyorsunuz, tebrik etmemek elde degil.

    Eger Erdogan’in oglunun 3 milyon dolarlik gemiyi nasil ne sekilde aldigini merak etmiyorsaniz, damadinin Calik holdinge liyakati nedeniyle genel müdür olduguna inaniyorsaniz vs.vs. denecek söz yok.

    Beni bizzat en cok rahatsiz eden, simdiki iktidar zümresinin ne yolsuzlukta, ne ikiyüzlülükte, ne birbirini kollamakta koltuklarindan defettiklerinden farki olmamasi. Gidenlerin ne mal oldugunu hepimiz biliyoruz da sizin gibilere gelenlerin de ayni haltlari yediklerini bir türlü kabul ettiremiyoruz. Siz de aslinda görüyorsunuz bütün bunlari fakat ya “yillarca baskalari yemis, biraz da biz yiyelim” diyorsunuz, ya da ideolojik körlükten o haldesiniz ki, afedersiniz “Tayyip *icsa gül kokar” diyeceksiniz.

    Yillaryili ezilmislik psikolojisinin tezâhürü olmali, insallah bir 10-15 yila kadar falan siz de doyarsiniz da Türkiye normale döner.

  18. Yazan:BetüL Tarih: Şub 23, 2008 | Reply

    “sahibinin neferi kursun asker” rolünü hakikaten hakkiyla yerine getiriyorsunuz, tebrik etmemek elde degil.

    Sizin husnu zanniniz olsa gerek.

    Eger Erdogan’in oglunun 3 milyon dolarlik gemiyi nasil ne sekilde aldigini merak etmiyorsaniz, …

    Bknz cevap verdiginiz yorumum;

    Ortada bi yolsuzluk varsa buyrun konusun ..

    Bi bildiginiz varsa buyrun. Yok zetin ekmek dedi ama kizinin gozlugu demogojisine girmeyin, buna tahammul edemiyorum.

    Gidenlerin ne mal oldugunu hepimiz biliyoruz da sizin gibilere gelenlerin de ayni haltlari yediklerini bir türlü kabul ettiremiyoruz.

    Sizin gibiler..?

    Beni siniflandiracak kadar iyi taniyorsunuz demek. Kimler oluyor bu benim gibiler anlatin da ogrenelim.

    “kabul ettiremiyoruz”

    Himm.. Bi benim gibiler var, bir de bize biseyleri kabul ettiremeyen sizler varsiniz demek.

    Bizim gibilerin ne oldugu ve kimlerden oldugu tanisini koyduktan sonra, ne dedigimiz ne bildigimizi, ne diyecegimizi de soylemissiniz;

    Siz de aslinda görüyorsunuz bütün bunlari fakat ya “yillarca baskalari yemis, biraz da biz yiyelim” diyorsunuz, ya da ideolojik körlükten o haldesiniz ki, afedersiniz “Tayyip *icsa gül kokar” diyeceksiniz.

    Kusura bakmayin ciddiye alinip cevap verilecek bi yer goremedim.

  19. Yazan:snowqueen Tarih: Şub 24, 2008 | Reply

    @Blue Bey,
    farkındaysanız hep şu noktalardayız;

    1-elitler, seçkinler “halkın iktidarı”na karşı, Abdullah Gül, Erdogan “halk çocuğu” vb.vb.vb.
    2-yok yok siz “müslüman”a parayı, lüksü yakıştıramıyorsunuz, derdiniz mazlum müslümanla.
    3-AKP’ye karşı olanlar darbecidir.

    Tayyip Erdogan açıkca ‘zeytin ekmek’ edebiyatıyla hedef kitleye yanlış mesaj veriyor, kandırıyor. Cüneyt Bey’in dediğine katılıyorum.
    “aleme verir talkini…” konusunda.
    ama dahası da var, Tuzla’da tersanesi olan milletvekili var, digerlerinin de bir kısmının Fethullahçı olduğunu biliyoruz, orada insanlar ölürken
    “biz halk çocuğuyuz” diye ağlamak timsah gözyaşlarıdır.

    @Suat Bey,

    ekonomik sınıflar yok mu oldu da “m.ö’den kalma diyorsunuz?
    Ekonomik çelişkileri kapamak için akıllıca bir yol, ver gazı alttan
    türk-islam’ı daya.Arada hedef kitlene “zeytin ekmek”li reklam kampanyası yap olmadı hemen manevrayı “kültürel ezilmişlikten bahsediyoruz canım” a çevir.

    “bu toplumun geneli, müslüman, muhafazakar ve sağ görüşlü” demişsiniz evet tek katıldığım nokta bu. Maalesef.

  20. Yazan:snowqueen Tarih: Şub 24, 2008 | Reply

    @Betül
    Ortada bi yolsuzluk varsa buyrun konusun, yoksa Washingtonda ne yendigi, kizinin nasil gozluk taktigi sizi ilgilendirmez.

    Tayyip Erdogan’ın İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı’yken yaptığı yolsuzlukları sağır sultan biliyor.
    O “gemicik”ler nasıl alındı? Nerden bu değirmenin suyu?
    Söyleyeyim, senin benim cebimden.

  21. Yazan:snowqueen Tarih: Şub 24, 2008 | Reply

    @Blue Bey, Alev Alatlı’nın yazısı hakkında yazdıklarınız kusura bakmayın ama muhafazakar bir erkeğin serzenişi olmuş.

    Bence artık tek tanrılı dinler karışısında kadının konumunu kabul etmeli, bu tavır ilerleme getirmez.
    İngiliz, protestan bir rahibeyle tanışmıştım, diğer kiliseler onu tanımıyordu çünkü kadındı. Birşeyleri değiştirmek için önce onları
    kabul etmeli.

  22. Yazan:knz Tarih: Şub 24, 2008 | Reply

    Selam yiğit, yazdıklarını okudum da, anlamsızlık denizine akmayacak müslümanlar olduğuna hep güvenmişimdir.,

    selam cüneyt tuzla tershanesinde ölen işçilerin sorumluğunu hisseden herhangi birini bulman zor olmasın yeter.
    kendimizi ciddiye alıyoruz.

    selam blue; alev alatlıya haddini bildirmek konusunda bişey demedim ki ben.
    Bir fikir yazısına katılır veya katılamyaız.

    Ben o yazının sansürlenmesine karşı bir yaşına gelmiş derin düşüncelerde gözlediğim derin sessizliğie laf ettim.

    hani tek tip düşünce vs vs.. hani mangalda bırakılmayan küller ?
    hani kadınların özgür tercihi türban ?
    nerde ? kadınlardan gelen en ufak karşı fikir böyle susuturuluyor ve sizler de derin sessizlik., fark etmediğim bir tepki varsa burada link verin de bakayım.

    bıyıklı femist diye bir sayfa kapanıyor. hiçbir laf etmeden yenisi açılıyor. ve derin sessizlik. senin de dahil olduğun bir sessizlik.

    şu yazarlar listenizi şölee bir yeniden tepeden tırnağa süzecem de, bakayım yakışıyor mu ? kim kendine yakışmıyor acaba ?

    alev alatlının yazdıkları hakkında konuşuruz sonra blue., biliyorsun ben hazırlıklıyım.

  23. Yazan:blue Tarih: Şub 24, 2008 | Reply

    snowqueen,

    Siyasetçiler edebiyat yaparlar. Politika böyle bir şeydir. Önemli olan yaptığı edebiyatın hakkını verebilmesi. Fakirlik edebiyatı yapmakla kalsa haklısınız ama AKP, yıllardır sosyal demokratların yapmadığını yaptı; elbette karşılığını oy olarak isteyecek. Soluuuz biz diye bağırmakla olmuyor bu işler. CHP de laiklik edebiyatını bırakıp, keşke biraz yoksulluk edebiyatı yapabilse. Ama adamların hiçbir projesi yok yahu. Halka söyleyecek hiçbir sözleri yok, varsa yoksa laiklik.
    Gemicik, yolsuzluk filan meseleleri de her ülke yöneticisi hakkında söylenir durur. Meşru görmüyorum ama bu ticaret işi çevre meselesidir. Yani hiç öyle bileğinin gücüyle zengin olunmaz. Öyle sıfırdan zengin olmak diye bir şey yoktur; herkesin bir elinden tutanı vardır. Başbakan’ın da çevresi haliyle, yalakalarıyla veya samimi dostlarıyla dolu. Belli ki şu veya bu sebeple destek oluyorlar. Yani en azından bizim cebimizden çıkmadığına emin olabilirsiniz. Ama her siyasi iktidar kendi çevresini oluşturuyor. Misalde hata aranmaz, köpekbalığıyla komünal yaşam kuran küçük balıklar gibi. Siz de başbakan olsanız çevrenize toplanırlar. Bence başbakanın çocuklarına vs. odaklanacağımıza ülkenin durumuna odaklanalım. Çünkü bu tartışmadan bir sonuç elde edilemez, bol bol demagoji, suçlama, aklama salak salak tartışmaları çıkar.

  24. Yazan:Ekrem Senai Tarih: Şub 24, 2008 | Reply

    Yazımı şu linkte de tartışıyorlar. Yorum yapan gençlerin sözlerine bakar mısınız? Hakaret ve suçlamak dışında hiçbir fikri altyapı yok, yazık bu gençlere.
    http://www.yildizz.com/diryorum.asp?did=65963

  25. Yazan:BetüL Tarih: Şub 24, 2008 | Reply

    snowqueen

    Sagir sultanin bildikleri nedir, link verir misiniz?

  26. Yazan:snowqueen Tarih: Şub 24, 2008 | Reply

    @blue

    AKP sosyal demokratların yapamadığını yaptı diyorsunuz ama el insaf,
    sol mu bırakıldı Türkiye’de, “bana sağcılar adam öldürüyor dedirtemezsiniz” süreçleri yaşandı, onlarcası işkence gördü susturuldu.
    koyunun olmadığı yerde keçiye süleyman çelebi derler durumu.

    Başbakan ve çevresindeki badem bıyıklı ihale şövalyeleri “ama zeytin ekmek, dindar cumhurbaşkanı, halk çocukluğu, güvenceye falan ne gerek var takdir-i ilahi vb.” söylevleri çekiyorsa, çocuğu, damadı milletin üzerinden semirdikçe semiriyorsa gayet odaklanılacak bir
    durum.

    @Betül
    bu kadar iktidar yanlısı olmayın, yeri gelince eleştirmeyi de bilin.
    Tayyip Erdoğan’ın yolsuzluklarını mesela Akbil davasını googledan aratmak bir tık ötenizde öyle değil mi?

  27. Yazan:Ç-Z Tarih: Şub 24, 2008 | Reply

    SnowQueen,

    Sezer,cumhurbaşkanının görev ve yetkileri çok fazla deyip onlardan da tasarruf etmiş;

    10. Cumhurbaşkanı Ahmet Necdet Sezer, selefi 9. Cumhurbaşkanı Süleyman Demirel’in aksine yurt dışı seyahatlerinde de tasarruf yaptı. Demirel’in 57 ülkeyi 125 defa ziyaret etmesine karşılık, Sezer 37 ülkeye 54 ziyaret yaptı.

    Bu yıl sadece Ocak ayında İtalya’ya giden Sezer, 2000 yılında göreve başladıktan sonra ilk gezisini Suriye’ye yaptı ve Hafız El Esad’ın cenaze törenine katıldı. BM Milenyum Zirve Toplantısı’na katılmak için ABD’ye giden Sezer, Washington’a resmi ziyaret yapmadı.

    ABD Başkanı George Bush ise 2004’te NATO Zirvesi için geldiğinde Türkiye’de Sezer’i ziyaret etti.

    Rusya’ya giden ilk cumhurbaşkanı olan Sezer, Azerbaycan’a 5 kez gitmesine karşılık, İngiltere, Yunanistan, Belçika, Fransa, Lüksemburg ve Avusturya’ya hiç gitmedi.

    Sezer, Demirel ve ondan önce görev yapan 8. Cumhurbaşkanı Turgut Özal’ın aksine, yurt dışı gezilerine basını ve iş dünyasını almadı. Sezer, yurt dışı seyahatlerine götürdüğü heyetleri, diplomat, danışman ve bürokratlarla sınırlandırmayı tercih etti.

    Tüm bunlar bir sitede Sezer’in ne kadar “tasarruflu” bir cumhurbaşkanı olduğunun altı çizilmek için bir çeşit övgü ile yazılmış.Olumlu anlamda “tasarruf” eylemleri olarak görülen tüm bunları ben sadece “ununu elemiş eleğini duvara asmış emekli bir memurun” evde “hobby” olsun diye çalışması olarak değerlendiriyorum.Sezer “mecburi” görevlerini ifa eden ama fazlasını yapmayı bir memur zihniyeti ile “fazla,angarya,luzumsuz” gördüğü için yapmamayı “iktisat” sanan bir zihniyetle şeklen var olmak!

    Yukarıda bir cümlede ABD başkanının ayağa ziyarete gelmiş olması da yazılmış bunun neresi olumlu olarak ele alınabilir ki ;mecburen,formalite gereği yapılmış bir ziyareti,mavi kanlı bir tavır örneği olarak “ayağa” getirtmek olarak görüp bundan da biz ne büyüğüz sonucuna varabilmek için olsa olsa insanın “aç tavuk olup kendini buğday ambarında sanan” bir zihniyete sahip olması gerekir.

    S.Arabstan kralı geldiğinde otele giden Gül’ü eleştiren zihniyet,aynı Bush’un son ziyaretinde kralla “kılıç” dansı yaptığını da bir zahmet hatırlayıversin derim.

    Demirel görevi Sezer’e devrettiğinde, Köşk kadrosunda toplam 40 başdanışman bulunuyordu. Sezer bu sayıyı ilk yıl içinde 4’e kadar indirdi.

    Bu bir “tasarruf” mudur yoksa “ben herşeyi danışmadan da bilirimcilik” midir?

    Sezer,tasarruf ettiği bu zamanı ise bakın nasıl değerlendirmiş;

    Semra Hanım, düşüp bileğini kırdığında, kendisini hastaneye ambulans değil, sivil plakalı bir araç götürdü. Hastane acil servisinde röntgende sıra olunca, Sezer ve eşi, tüm vatandaşlar gibi kuyruğa girip, sıranın kendilerine gelmesini beklediler.

    Köşk’ten her çıkışında, rastladığı her kırmızı ışıkta diğer araçlarla birlikte yeşil ışığın yanmasını bekledi.

    Tabii ya tüm problemlerimizi çözdük;trafik ışıklarına riayet ettiğinizde 10 dakikada varacağınız yere 1 saatte varmıyoruz ki neden öncelik kullanılarak vatandaşa “haksızlık” edilsin değil mi ama!Ben de bir vekili Hollanda’da bir banliyö treninde işe giderken görmüştüm neden bizimkiler makam aracı kullanıyor o halde değil mi ama?

    Laiklik söz konusu olduğunda coğrafyamız,dinimiz dolayısı ile bireylere tam özgürlük tanınmasına “biz daha hazır değiliz”deyip halak bunu layık görmeyip karşı çıkanlar,iş başkanbakan yada c.başkanının özel yaşamına geldiğinde olabildiğince “sosyalist” olabiliyorlar.

    Blue’ya cevap veririken yazdığınız şu cümle açısından bakarsak;
    Yapılan açıkça sosyalist söylemlerden tırtıklanmış uyduruk sosyal tespitlerle kendi çarpıklıklarını meşru göstermeye çalışmak.

    Tüm bu “tasarrut” edebiyatı altında yapılanlar daha doğrusu yapılmayanlar da bir çeşit “meşrulaştırmak” ve sözüm ona “halk çocuğu olduğunu ispat etme çabası”değil midir sayın SnowQeen?Hizmet,”imkan” kapılarını tasarruf etmek midir?
    İstakoz yemekle,su içmekle olmuyor hizmet hele hele “ayağa” getirtmekle,kırmızı ışıkta durmakla hiç.

    Bu yazıyı alıntıladığım sitede yazılanlardan biri de şuydu;
    Sezer Ramazanda kendisi ile beraber iftar yapmak isteyenler çalışanlar için özel bir şeyler yapmamış “personel yemekhanesine giderek onlarla birlkte yemiş”
    Bu nedir peki ben “daha bi halk çocuğuyum” mu?Halk adamı yerine hizmet adamı olmasını tercih ederim.
    Bir ülke saygınlığı ayağa başkan getirmekle kazanılmaz hele kendini ev hapsine almakla hiç!

  28. Yazan:Ç-Z Tarih: Şub 24, 2008 | Reply

    SnowQueen,
    “bu kadar iktidar yanlısı olmayın, yeri gelince eleştirmeyi de bilin.
    Tayyip Erdoğan’ın yolsuzluklarını mesela Akbil davasını googledan aratmak bir tık ötenizde öyle değil mi?”

    Pekii siz,Betül hanıma’a verdiğiniz tavsiyeyi “iktidara muhalefet ederken” göz önünde bulunduracak kadar adil misiniz ?

    Olmayan bir şey ilk kez olduğu için mi ıstakoz eleştiriniz yoksa Baykal gibi ne yaparsa yapsın eleştireceğim mantığıyla mı hareket ediyorsunuz?

    Istakoz yada gözlük markası ile iktidar faaliyetlerini mi eleştirmiş oluyorsunuz?
    Istakoz yediği için halk çocuğu olmuyor da “elit” mi oluyor?Nedir ispat etmeye çalıştığınız?

    Zenginleşmek mi?O halde başka zenginlerin de varlık sebebini sorgulamak gerekmez mi?Nerden geliyor bu değirmenin suyu denmez mi?

    Baykal, Kanaltürk’e aktarılan paradan haberinin olmadığını söyledi. Gazetelerde yayınlanan haberler üzerine CHP Grup Başkan Vekili Kemal Anadol’un konuyu Meclis gündemine taşıdığının hatırlatılması üzerine Baykal, “Haberim yok. Diğer soruya geçelim.” karşılığını verdi.

    http://www.indirici.net/baykal-kanalturku-sordurtmadi-t24567.html?s=de34333994b079ccfe007786dd4058c4&

    Bu bilgi de bir “tık” mesafede ve niceleri gibi!

  29. Yazan:Ç-Z Tarih: Şub 24, 2008 | Reply

    @ Blue,
    “Öyle sıfırdan zengin olmak diye bir şey yoktur; herkesin bir elinden tutanı vardır.”

    Haklısınız.Hayatı boyunca siyaset yapmış,devlet adamı olmuş,politika dışında faaliyeti olmamış insanların 7 ceddine yetecek mal varlığına nasıl sahip olduğu da sorulmalı!

    Bankalar Birliği Başkanı ve İş Bankası Genel Müdürü Ersin Özince, “Bir siyasi partinin banka hissedarı olması doğru mudur? Ersin Özince olarak kanaatimi söylüyorum, Atatürk bunu öngörmüşse böyle yapılmak durumunda. Eğer Atatürk’ün vasiyeti değiştirilmek isteniyorsa, onu değerlendirecek mercii de en başta CHP’nin kendisidir. Bizlere hiç birşey söylemek düşmez. Bu kadar lafı dahi birşey söylenmesi ihtiyacı nedeniyle söyledim.”
    http://www.milliyet.com.tr/2006/02/17/ekonomi/aeko.html

    * * *

    Haberin manşet yapılmasının nedenini de bir yıl önce Doğan Grubu’nun POAŞ’ı İş Bankası ile ortak satın alması sırasındaki CHP yardımına bağlıyor.
    Yine yazara göre CHP, Doğan Grubu’nun İş Bankası’ndan kredi alabilmesi için banka yönetim kurulundaki temsilcisini değiştirmiş ve satışın gerçekleşmesini sağlamış.
    Hürriyet de CHP’ye borcunu ödemek için bu haberi manşet yapmış.

    http://www.medyatava.net/haber.asp?id=40814

    * * *

    Dsp Chp nin is Bankasi ortakligi ne olacak.? Dsp Baskani Sezer Acaba madem biz Ortagiz. Su si Bankasindan gelen %27 yede Ortagiz dedimi.?

    http://www.spor3.com/haber.php?haber_id=239530&comments=all

    * * *

    Avea’da yüzde 40 Telekom, yüzde 40 Telecom Italia ve yüzde 20 İş Bankası ortaklığı bulunuyor. İspanyol Telefonica’nın da daha cazip gelecek bu durumu izlediği belirtiliyor.
    http://www.birgun.net/index.php?sayfa=59&devami=7622

    * * *

    Özellikle son dönemde, 1999 yılında “Sosyal Güvenlik Reformu” denilen yasanın çıkması sırasında gizli bir muhalefet yaptım ben. Oradan yazıişlerinin, yönetimin bu haberlere dönük uyarıları oldu. Ufak tefek şeylerde ben de onların uyarılarını dikkate alıyordum. Önemli olan içeriğiydi. Somut bir örnek POAŞ olayı oldu, sendika dava açtı İptalle ilgil. 2 ya da 3 gün sonra benim sayfam yayımlanacaktı. Pazar günü gazeteye geldim. Dedim, ben şimdi ne yapacağım. Bir POAŞ olayı var. Öbür taraftan Aydın Doğan gazetenin sahibi. İş Bankası ortaklığı ile onu aldı. Ben gazeteci olarak bunu nasıl yazacağım? Sonuçta bir taraftan da emeğin sorunları ile ilgili bir kişiyim. Böyle bir şey yapmazsam da kendimi inkâr etmiş olacağım. Bu sansüre uğramadan ve benim kendi prensiplerime ters düşmeden nasıl çıkabilir? Şöyle bir şey aklıma geldi. O zaman sadece Petrol Ofisi ile ilgili değil SEKA ile ilgili de bir şey vardı. SEKA işçileri de Ankara’ya yürüyüş yapıyorlardı. Ben, SEKA işçilerinin yürüyüşünü başlığa çıkartayım, haberin içinde de Petrol-İş’in Danıştay’da dava açtığını ifade edeyim., dedim. O şekilde haberi gazeteye soktum. Sansüre uğramadı ama diğer türlü hiç girmeme ihtimali yüksekti.
    Tabii 7 sene sonra benim sayfam kalktı. Kalkarken de, “haberle yorum birbirine karışmış o yüzden kısaltıyoruz” dendi. (Atilla Özsever, Tekelci Medyada Örgütsüz Gazeteci, İMGE Kitabevi, Mayıs 2004)
    http://www.evrensel.net/04/07/22/gundem.html

    Bir parti Atatürk mirası diye bir bankanın hisselerini elinde tutabilir mi?

  30. Yazan:BetüL Tarih: Şub 24, 2008 | Reply

    snowqueen

    Enerjinizi hakkimda sanrilar uretmek yerine sorumu cevaplamakta kullanmis olmanizi tercih ederdim. Cuneyt beyle bi akrabalik var herhalde.

    Iktidar yanlisi oldugumu ve hem de ‘bu kadar’ iktidar yanlisi oldugumu zeytin ekmek yemesi gerekirken utanmadan resmi bir gezi icin gittigi Washingtonda bi lokantada yemek yedigi icin dilinize doladiginiz C.baskani esini savunusumdan mi cikarttiniz?
    Yoksa dilinizden dusurmediginiz basbakanin cocuklarinin gozlukleri gemileri vs lerine bu kadar takilmaniza tepki gosterisimden mi?

    Ya da size; “Bu kadar iktidar dusmani olmayi birak da biraz adil ol, gozunun ustunde kasin var diye suclamayi birak” denilmedigi icin mi?

    Diyelim ki geminin parasinin sizin cebinizden ciktiginina inandiginiz icin bu kadar tepkilisiniz, kizinin gozlugunden size ne
    Washingtonda yenilen yemek size neden bu kadar batiyor? Hayrunisa Gul Sezer degil sefer tasi tasimiyor kosebasindaki hotdogcudan mi yemeliydi? Ya da bakkaldan ekmek ve zeytin alip onu mu yeseydi, nasil memnun olurdunuz?

    Bu kadar kin burunmeyin.

    Sordugum soru gayet basitti. Ben de googledan arastirma yapabilirim evet bir tik ilerde, ama karsima cikacak onlarca yalan dolan dolu siteyle ugrasmak istemiyorum. Siz iddalarinizi savururken oldukca kendinizden emindiniz. Guvenilir yerlerden kesin bilgileriniz varmis ve hatta bunlarin hepsini sagir sultan bile duymus gibi yazdiniz, ben de size sordum. Yine soruyorum. Bu kadar eminsiniz, ve sagir sultan bile duymus bana elle tutulur en az 15 – 20 link verebilmeniz gerekir.

    Bi politikaciya atilacak en kolay iftiradir herhalde yolsuzluk iftirasi.

  31. Yazan:snowqueen Tarih: Şub 24, 2008 | Reply

    @Ç-Z
    Sezer’in mütevaziliği bence takdir uyandıran bir tavırdı.
    Ne derseniz boş.
    Baykal’a gelirsek, Baykal’dır ne yapsa yeridir.
    Ondan tutarlı davranış bekleyen kim.

    Hani cumhuriyet mitinglerine katılanlar “elit laik azınlık”tı ya,
    Hayrünnisa Gül “külkedisi”ydi, Chanel eşarplı Gucci gözlüklü ıstakozla beslenen külkedisi de tanımış olduk böylelikle ufkumuz açıldı.
    “halk çocuklarının iktidarı” yerine “ihale çocuklarının iktidarı” dense daha manalı olubilirdi.

    @Betül
    Bi politikaciya atilacak en kolay iftiradir herhalde yolsuzluk iftirasi.

    evet çünkü “politikacılar” çok kolay yolsuzluk yapar, bu yaşınıza geldiniz bunu öğrenemediniz mi?:)

  32. Yazan:BetüL Tarih: Şub 25, 2008 | Reply

    Cevap bekliyorum snowqueen. Bu yolsuzluk iddalari ortalarda dolasiyor ama kime sorsam elle tutulur hicbirsey soyleyemiyor.

    Bildiginiz cok sey varda sir gibi saklamaya mi sozlestiniz, nedirÉ

    evet çünkü “politikacılar” çok kolay yolsuzluk yapar, bu yaşınıza geldiniz bunu öğrenemediniz mi?:)

    Evet, onu kastetmistim zaten ben de. Bunun icin cok kolaydir yolsuzluk yapiyor diye iftira atmak. Camur at izi kalsin nasilsa butun politikacilar mutlaka bi yerlerden yolsuzluga bulasmistir, dgilse bile cogunluk boyle dusunur, degil mi

    Zahmet edin iddalarinizi iftira olmaktan cikarin, gosterin eger varsa bir bildiginiz.

    Yoksa da lutfen susun artik.

    Sizin gibi gozunun ustunde kasi var sacmaliklariyla elestiri yaptigini zannedenler oldukca elbette karsinizda da birileri olacak. Bu kadar kin burunmeyin snowqueen.
    Sonra bosu bosuna “bu kadar iktidar yanlısı olmayın, yeri gelince eleştirmeyi de bilin.” demek durumunda kalmazsiniz.

  33. Yazan:BetüL Tarih: Şub 25, 2008 | Reply

    Sezer’in mütevaziliği bence takdir uyandıran bir tavırdı.

    Hangi mutevazilik..É

    Sezer cok pahali iki makam aracini ( birinin 500 milyar oldugunu okumustum yanlis aklimda kalmadi ise) ve korumalari haric 16 kosk personelini yaninda goturdu.Bu mu tutumluluk.

    Hayrunisa Gule $100 lik bir yemegi cok bulan siz bu Sezere tutumlu diyorsunuz ya bravo!

  34. Yazan:snowqueen Tarih: Şub 25, 2008 | Reply

    @Betül

    adı üzerinde “politikacı” işte, ne sandın alın teriyle çalışan mahalle berberi mi?

    Susurluk’ta suçlunun kamyoncu ilan edildiği bir ülkede Akbil davası yüzünden hüküm giyeceklerini mi sanıyordun?
    Anca şiir okumaktan hüküm giydi Erdogan, trajikomik deği mi?

    Tayyip Erdogan, Abdullah Gül, Kemal Unakıtan ve çoluk çocukları bu mal mülkü milletvekili maaşına tabi olup katiyen haram yemeden, kimsenin üzerine basmadan mi yaptı? iftiraymış:)
    Senin gibiler olduğu sürece sırtı yere gelmez bu adamların.

    Sezer ve Ecevit genel tavır bakımından mütevazi adamlardı,
    Sezer’in oğlu da evlendi bir gösteriş, abartı gördük mü?
    Abdullah Gül ise maşallah sonradan görme Kayseri tüccarı havasında.
    Yaldızlı halk çocuğu etiketi yapıştırılmış üzerine.
    Takım tutar gibi yarıştırmaya gerek yok, Sezer’in de yolsuzlukları çıkarsa onu da eleştirmesini biliriz.

  35. Yazan:çuvaldız Tarih: Şub 25, 2008 | Reply

    @Snowqueen,

    Düşüncülerinizi bilumum iltifat kelimeleri ile allayıp pullasanız da ,muadillerini çamura bulayıp bu parlaklığı göz kamaştırıcı hale getirmeye çalışsanız da nafile.Politikacıların içlerinde şahsi menfaatlerini görev anlayışının üzerinde tutanlar sağ yada sol görüşte olsalar da var.İnsanların ahlakını ideolojilerinde aradığınızın ve bunun da sizi nereye taşıyacağının farkında bile olmamanız içler acısı.

    Bana bir partinin banka hissedarı olmasının normal olduğunu söyleyebilir misiniz peki?Mirasyedi bir cumhuriyet partisi olabilir mi?Bu mirasla değil 1 gemi yada gemicik filo bile alır,Gucci ye kendi gözlük tasarımlarını yaptırıp hissedar bile olursunuz.Bu mu sizin adil düzen anlayışınız?Çalmamak ama baba mirası gibi “sahiplenmek” .Gasp!Evet yolsuzluk yapanı,görevi suistimal edeni elbette sorgulayın ama bir tek soru da bu konuda sorun.

    Sezer’in mutevaziliğini övmüşsünüz,keşke özgürlük taraftarı bir hanım olarak cumhurbakanı olarak onun özgürlük için 200 kusür kişinin af belgesini onaylamaktan daha fazlasını yaptığını da övünerek söyleyebilseydiniz.Köşkte oturup,bir -iki dez güneydoğuya gidip iki çocuğun yaptığı el halısını hediye olarak alıp karşılığında çeyrek altın vererek bu özgürlük sorunları çözülmüyor bildiğiniz gibi.Köşkün avizeleri iki ampul ile aydınlanabilir bu da Sezere’e yetebilir ama bu tasarrufun doğudaki, Kürt menşeili problemlerin aydınlatılmasına pek bir faydası olmaz değil mi?Sezer,Anakara’nın cumhurbaşkanlığını AKP iktidarına karşı yaptı,ne yazik ki tüm T.C nin cumhurbaşkanı olabilecek görev ve sorumluluklarıdan çok “mütevazi” bir şekilde,tasarruf bahanesi ile kaçtı.Politikacılar ve medya bunu bile işte sizin gibi inanan kimseler “meziyet” diye pazarlayabilir.

    Aşağıda,8.cumhurbaşkanının eyleminden örnek bir alıntı var belki ne demek istediğimi daha iyi anlarsınız da insanların yediklerine içtiklerine bakıp “mütavazi” dememin aslında bir çeşit “benimki daha halk çocuğu” propogandası olduğu için vazgeçersiniz.Takıldığınız,yaldızlı yada bakırdan halk çocuğu tanımı değil,halka yapılan hizmet olsun!

    “Kürt sorunu nasıl çözülmez”
    1992 yazında Özal’ın “siyasi çözüm önerisi” kağıda döküldü.
    ANAP Milletvekili Adnan Kahveci, Güneydoğu’da bir süre inceleme yaptıktan sonra “Kürt sorunu nasıl çözülmez” başlıklı bir rapor hazırladı:
    Bu raporda “Kürt meselesinin ciddi bir çözüm bulunamaması halinde bir iç harbe dönüşebileceği” belirtiliyor ve şöyle deniliyordu:
    “Askeri çözümle hiçbir ülke çözüme ulaşamamıştır. Bugün Kürt sorunu siyasal bir kriz halini almıştır. Çözüm için cesur siyasal adımlara ihtiyaç vardır. Bu nedenle Kürt realitesi, Kürt kimliği ve dili hızla kabul edilerek, Kürtler’in siyasal hakları verilmelidir. Bu durum Türkiye’de demokrasiye ufuklar açmakla kalmayıp, PKK gibi terör örgütlerine olan halk desteğini de ortadan kaldıracaktır.”
    Özal, bu rapor üzerinde kendi el yazısıyla bazı değişiklikler yapıp, “kendi raporu” olarak Başbakan Demirel’e gönderdi.
    http://www.candundar.com.tr/index.php?Did=2729

    Tasarruf adına 40 danışmanı 3-5 e düşürmekle olmuyor bu işler!Terör sorunu yüzünden verilen canlardan TASARRUF edebilmek için Sayın SEzer ne yapmış,söyleyin ben de dediklerimi geri alayım.

  36. Yazan:çuvaldız Tarih: Şub 25, 2008 | Reply

    Snowqueen,

    Aklımdayken,Sezer’in tasarruf ve mütevaziliğene bir örnek daha vereyim;

    19 Şubat ‘Anayasa’ krizi

    19 Şubat 2001’de yapılan MGK’da ise, önce “Devlet Krizi” ardından da “ekonomik kriz” yaşandı. Cumhurbaşkanı Sezer’in hükümeti, yolsuzluklarla mücadeleyi yürütememekle suçlaması üzerine patlak veren kriz, Sezer’in Anayasa kitapçığını Başbakan Ecevit’in önüne atmasıyla büyümüştü. Ecevit, toplantıyı terketmiş ve gazetecilere olayı, “Sezer, Anayasa kitapçığını başıma fırlattı” şeklinde açıklamıştı. Kriz, faturası daha sonra 51 milyar dolara çıkacak olan ekonomik krizi ateşlemişti.

    ??????????????

  37. Yazan:çuvaldız Tarih: Şub 25, 2008 | Reply

    SnowQueen,

    Lütfen bir de şu tavrınızdan vazgeçin;burada kimse bu ülkenin soyulup soğana çevrilmesine onay vermiyor.Kim yaparsa yapsın herkes yolsuzluklara ,çalıp çırpmaya karşı,sadece siz değil.Ancak kendi ideolojik körlük içinde olan biri karşısındakini bunlara taraf olmakla itham edebilir.

    İddialar,dedikodudan öte anlam taşımadığı sürece Sezer’in yolsuzluklarının ortaya çıkmasını nasıl sukunetle bekliyebiliyorsanız aynı şekilde beklemelisiniz diye düşünüyorum.

  38. Yazan:snowqueen Tarih: Şub 25, 2008 | Reply

    Politikacıların içlerinde şahsi menfaatlerini görev anlayışının üzerinde tutanlar sağ yada sol görüşte olsalar da var.İnsanların ahlakını ideolojilerinde aradığınızın ve bunun da sizi nereye taşıyacağının farkında bile olmamanız içler acısı.

    Nereye taşıyacak söylermisin?
    “yanliş propaganda”yı eleştiriyoruz burada, Abdullah Gül ve diğer ihale gülü badem bıyıklı türevlerinin “halk çocuğu” geçinmeleri ve
    üç kuruş emekli maaşıyla cumhuriyet mitingine katılan kadına
    “sen beyaz türksün, elitsin” denmesini.

    Bana bir partinin banka hissedarı olmasının normal olduğunu söyleyebilir misiniz peki?Mirasyedi bir cumhuriyet partisi olabilir mi?Bu mirasla değil 1 gemi yada gemicik filo bile alır,Gucci ye kendi gözlük tasarımlarını yaptırıp hissedar bile olursunuz.Bu mu sizin adil düzen anlayışınız?Çalmamak ama baba mirası gibi “sahiplenmek” .Gasp!Evet yolsuzluk yapanı,görevi suistimal edeni elbette sorgulayın ama bir tek soru da bu konuda sorun.

    CHP’nin “adil düzen partisi” olduğunu söyleyen oldu mu?
    insanların CHP’ye oy vermelerinin en önemli nedeni politik duruşunu beğenmeleri değil, seçeneksizlikti.

    Sezer’in mutevaziliğini övmüşsünüz,keşke özgürlük taraftarı bir hanım olarak cumhurbakanı olarak onun özgürlük için 200 kusür kişinin af belgesini onaylamaktan daha fazlasını yaptığını da övünerek söyleyebilseydiniz

    Sezer’in askeriyeye yakın duruşu eleştirilecek bir tavır.
    Ayrıca bahsettiğiniz gibi Kürt sorununu ele alışı da.
    Ama mütavaziliği bir gerçek, bunu hepimiz biliyoruz.
    Devletin malı deniz, yemeyen keriz doğrultusunda gitmediğini.
    Ayrıca Sezer’in takdir ettiğim yanı, nükleer ve 2B gibi yasaları veto etmesidir.
    Af olayına gelirsek Abdullah Gül kaç kişiyi affetti haberiniz var mı?

  39. Yazan:snowqueen Tarih: Şub 25, 2008 | Reply

    hah evet bir de şu meşhur anayasa krizi:)))
    adam bir kitap savuruşla ülke ekonomisini göçertti:))

    diğer ekonomik açılım ise: ekonomi iyiyse AKP’den, kötüyse dış konjüktürden:)

  40. Yazan:snowqueen Tarih: Şub 25, 2008 | Reply

    dahası da var, akp idare amiri hüsrev kutlu’ya göre…
    kuraklığın sebebi de Ahmet Necdet Sezer’miş:)

    Fethullah Gülen “kuraklığın sebebi günahlarımız” demişti, Kutlu daha spesifik yaklaşmış:-)

  41. Yazan:çuvaldız Tarih: Şub 25, 2008 | Reply

    @ SnowQueen,
    insanların CHP’ye oy vermelerinin en önemli nedeni politik duruşunu beğenmeleri değil, seçeneksizlikti.

    Ya şimdi?Bu benim sorumun cevabı değil.
    Hala soruyorum:
    Bana bir partinin banka hissedarı olmasının normal olduğunu söyleyebilir misiniz peki?
    Bu miras neden CHP nin?Hepimizden daha güvenilir bir Türk oldukları,kire pasa değmemiş beyazlıkta bir temizliğe sahip oldukları,kendilerinden başka hiç kimseyi bu emanetçiliğe layık görmedikleri için mi?Onları özel kılan nedir? Atatürk’ü ve cumhuriyeti “kendi” tekellerindeymiş gibi düşünüp yanına yaklaşanın onu kirleteceğini ,yok edeceğini,potansiyel düşmanı olduğunu düşünen zihniyete en uygun bulduğunuz sıfat nedir? Onlar cumhuriyet “çocuğu” olarak “miras” hakkına sahip olabilirler samimiyetlerinden ahlaklarından asla şüphe bile edilemez,kart hamili yakınları zira öyle mi,ya peki kendilerine sadece T.C vatandaşı olmak dışında bir miras bırakılamamış babadan ATAdan zengin olmayanlar ne çocuğu?

    Bu zihniyete sahip olanlara ben sadece yazıklar olsun diyebilirim.

    Bir insanın ne yediğine bakıp insanlara sıfat yapıştırmaya kalkanlara sormak lazım bu “miras” haltını yiyenlerin sıfatı ne olabilir gerçekten merak ediyorum.

    Vatan millet aşkı ile başımıza çöreklenen,Time’a mal varlıkları ile kapak olan halk çocuklarını ise hiç sormuyorum

    Lockeed Skandalı’nı hatırlatmak bile yeterlidir. Bu olayda milyonlarca dolar rüşvet almakla suçlanan kişi 12 Eylül’ün eli kanlı 5 generalinden biri olan MGK üyesi Orgeneral Tahsin Şahinkaya’dır. Tahsin Şahinkaya, hakkındaki bu iddialara rağmen ve çoktandır emekli olduğu halde ordu tarafından el üstünde tutulmakta, Hava Kuvvetleri’nin açılış ve etkinliklerine katılmaktadır. Örneğin geçtiğimiz Ekim ayında Hava Harp Okulu’nda eğitim döneminin ilk dersi, aldığı büyük rüşvetler sayesinde adı bir dönem ‘dünyanın en zengin generalleri listesi’ne giren, Amerikan Time dergisine bu marifetinden dolayı kapak olan Tahsin Şahinkaya tarafından verilmiştir.
    (Kendisi de eski bir subay olan Ömer Gürcan’ın yazısından kısaltılarak alınmıştır…)
    http://www.kizilbayrak.org/2005/sikb.05.03/sayfa_08.html
    (örn:İlhami erdil olayı hariç)

    Hani siz sağınıza solunuza bakınca “elit,seçkin” görmüyordunuz hepsi halk çocuğuydu ya,ben de onlardan bir kaçını örnek veriyorum sadece!

    CHP’nin bu mirası sadece kendi adına sahiplenememek gibi bir ŞEÇENEKSİZLİĞİ söz konusu mu?Azıcık düşünün; “AKP sosyal demokratların yapamadığını yaptı diyorsunuz ama el insaf,sol mu bırakıldı Türkiye’de,
    T.C tarihinde kendinden başka “sol”a tahammül edemeyen CHP’nin bizzat kendisi!
    Sarıgül’ün dalavereleri ayyuka çıkmışken hakkında herhangi bir işlem başlatmayan CHP ,Baykal’a rakip olurum deyince partiden ihraç edildi öyle değil mi?
    Evet el insaf sol mirasyedi bir tavırla siyaset yürütüyor;İnönü’den oğluna,Ecevit’ten Rahşan’a sülale boyu sol maşallah.

    Yanlış “halk çocuğu” üzerinden yapılan yanlış propoganda mı demiştin Snowqueen!

    AKP,yada Gül’ün yediği ıstakoz umrumda değil ama işine geleni görüp işine gelmeyeni görmeyip talkım vermeye kalkan zihniyet umurumda!

  42. Yazan:çuvaldız Tarih: Şub 25, 2008 | Reply

    SnowQueen,
    Ayrıca Sezer’in takdir ettiğim yanı, nükleer ve 2B gibi yasaları veto etmesidir.
    Gülümsettin beni,sağolasın.T.C tarihinde veto sayısı egale edilmesi zor görünen bir cumhurbaşkanından bahsediyoruz.Onca veto edilşten iki tanesinin senin de karşı olduğun konulara denk gelmesi hiç de şaşırtıcı değil ki!veto etmediği senin ve çoğunluğun taktir ettiği bir şey hatırlayabiliyor musun?

  43. Yazan:çuvaldız Tarih: Şub 25, 2008 | Reply

    diğer ekonomik açılım ise: ekonomi iyiyse AKP’den, kötüyse dış konjüktürden:)

    Evet:-) iyi olursa soldan,kötü olusa sağdan gibi,bu yaşta bunu hala öğrenmemiş olamazsın ,politika bu işte! :-))

  44. Yazan:çuvaldız Tarih: Şub 25, 2008 | Reply

    Kutlu esprili bir dille, “Bence Ankara’da yağmur, görev süresi bitip de hala bu görevde oturan bir kişi olduğu için yağmıyor. Bunun böyle olup olmadığını zaman gösterecek, yakında göreceğiz” yorumunu yapmıştı.

    http://www.haber7.com/haber.php?haber_id=264200

    * * *

    Bugün Ankara, sağanak yağışlı bir gün geçirken iki farklı Sezer esprisi de beraberinde geldi:
    Kutlu’nun Ankara’daki kuraklığı Cumhurbaşkanı Ahmet Necdet Sezer ile ilişkilendirip Gül seçilirse yağmur yağacağını iddia etmesi nedeniyle, ani bastıran yağmur için “Gül’ün bereketi” esprileri yapıldı.
    Ve kulislerde şu espri yapıldı: “Hüsrev Kutlu acaba haklı mı çıktı? Bugün Sezer gidiyor yağışlar var”
    Bir başka espri ise Sezer’i sevenlere ait:
    “Ankara Sezer’in gidişine ağlıyor…”(Hürriyet)

    Kendin için de mecazi bir şekilde “kara koyun” demiştin hatırladığım kadarı ile .-)

  45. Yazan:snowqueen Tarih: Şub 26, 2008 | Reply

    @Çuvaldız,
    CHP’nin tavrı savunulacak bir durum değil niye bana bunları anlatıyorsun ki?
    80 sonrası iyice apolitikleşen, meydanlardan, gösterilerden kaçan miting diyince tüyleri ürperen bir halktan bahsediyoruz.
    CHP tabanının içinde doğmuş büyümüş biri olarak, akbaba milliyetçi akımlardan kurtulabilirse bu kitlenin sola yönelebileceğini düşünüyorum çünkü artık islami bir faşizm içinde garnitür durumundalar ve sırtını askere dayamanın çözüm olmayacağının da farkındalar.

    Bu ülkenin gerçekten “sol”a ihtiyacı var, CHP zaten küçülüp kuruyup gidecek.
    Ufuk Uras’la ilgili tereddütlerim vardı, samimi bulmuyordum
    ama şimdi helal olsun diyorum mesela.
    ve evet, nükleer ve 2B arazilerinin satışı gibi rant peşinde geleceğimizi
    tehdit edenlere karşı Sezer’in veto engeli gayet yerindeydi.

    iyi olursa soldan,kötü olusa sağdan gibi

    Almanya’da bugün gene Türklerin evleri kundaklandı, Almanya’daki Türkler kime oy veriyor? Evet sol partilere.Neden acaba??
    Orada sola oy verenlerin Türkiye’ye gelince sağa kayması ne garip çelişki öyle değil mi?

  46. Yazan:knz Tarih: Şub 26, 2008 | Reply

    halkın dış borç yükü altında olan, sağlıksız işyerlerinde çalışmak zorunda olan bir toplumda bir kişi amerikanın en lüks lokantasında fotoğrafın çekilmesinden utanıyor ama yoksul evinde poz vermekten utanmıyorsa siyasi olarak eleştirilir. siz bu kişiyi korumuyor, aksine ona zarar veriyorsunuz.

    Burada açıkça görüleni inkar etmemiz mi isteniyor ?

    eğiriye eğiri, doğruya doğru demezsek biz nasıl
    özgür vatandaş olabliriz ?

    yaptığınız tartışma semra özalın temsili ile rahşan ecevitin temsili arasındaki farkı açıkça inkar etmemizdir. erbakanın oğlundan unakutanın oğluna yansıyan bişey var ki,
    var işte yani., işim dedektiflik değil, ben açıkça görünen bişeyden bahsediyorum.

  47. Yazan:Ç-Z Tarih: Şub 26, 2008 | Reply

    @SnowQueen,

    Neden bunları sana yazdığımı sormuşsun,seninle tartışıyoruz sadece.Neden bu noktaya vardığımı ise senin kelimelerinle özetlemeye çalışayım.Uzun oldu ama tek sorumlusu ben değilim 🙂

    -Baykal’a gelirsek, Baykal’dır ne yapsa yeridir.
    -“politikacılar” çok kolay yolsuzluk yapar, bu yaşınıza geldiniz bunu öğrenemediniz mi?:)
    -Ondan tutarlı davranış bekleyen kim.
    -CHP’nin “adil düzen partisi” olduğunu söyleyen oldu mu?
    insanların CHP’ye oy vermelerinin en önemli nedeni politik duruşunu beğenmeleri değil, seçeneksizlikti.
    -AKP sosyal demokratların yapamadığını yaptı diyorsunuz ama el insaf,sol mu bırakıldı Türkiye’de
    -sırtını askere dayamanın çözüm olmayacağının da farkındalar.( Bürokrasinin elitleri diye eleştirilen ordunun generallerini de köken olarak araştırın. Hepsi Anadolu’nun yoksul ailelerinin çocukları. Zengin çocukları zaten harp okullarına gitmezler.*)(snowQueen)
    -CHP, akbaba milliyetçi akımlardan kurtulabilirse
    -CHP tabanının içinde doğmuş büyümüş biri olarak
    – Bu ülkenin gerçekten “sol”a ihtiyacı var, CHP zaten küçülüp kuruyup gidecek.

    CHP’nin tavrı savunulacak bir durum değil niye bana bunları anlatıyorsun ki?

    Almanya’da bugün gene Türklerin evleri kundaklandı, Almanya’daki Türkler kime oy veriyor? Evet sol partilere.Neden acaba??
    Orada sola oy verenlerin Türkiye’ye gelince sağa kayması ne garip çelişki öyle değil mi?

    Yine bu soruna senin cümlelerin ile cevap vereyim;

    80 sonrası iyice apolitikleşen(ne olmuştu snowqueen?), meydanlardan, gösterilerden kaçan miting diyince tüyleri ürperen bir halktan bahsediyoruz. .(SnowQueen)

    Geçim sıkıntısından kıvranan, lokantaya gidecek para bulamayan alt-orta ve orta sınıf(Haluk Şahin)

    AKP destekçisi yazarlar “sosyalist bir ideolojiyi savunur gibi” mavi kanlı elitlere karşı “halkımızdan yana” tutum içindeler.(SnowQueen)

    “Daha sonra bu ‘laik elit halka karşı’ formülü hem yabancı muhabirler hem de bizim liberaller tarafından benimsendi. AKP’nin yükselişi, halkın laik seçkincilere karşı demokratik başkaldırısı olarak resmedildi.Karşı konulamayacak kadar cazip bir tanımlamaydı bu. Kim baskıcı elitlere karşı mücadele veren mazlumlardan yana olmak istemez ki!(Haluk Şahin)

    Geldik sizin yok dediklerinize;

    Ayrıca şu “laik-elit-beyaz azınlık” sloganından sıkılmadınız mı artık?.. Benim asıl takıldığım ise “seçkinler ve elitler” söylemi… Çevreme bakıyorum da hiç elit, seçkin, mavi kanlı kimse göremiyorum. (snowqueen)

    Galiba, AKP’yi desteklemek için, kamuoyunu manipüle etmek üzere, kitleleri sürükleyecek bir ‘sosyalist söylem’ buldu uyanık yazarlarımız. Türkiye’de elit ve seçkinler diye özel bir zümre yok ki… Bunu onlar da biliyor ama AKP’yi başka nasıl desteklesinler ki? (snowqueen)

    Şu sürüklenen kitlenin profil tanımını Haluk Şahin yapmış zaten;

    Bu basmakalıp analiz öylesine yaygınlaştı ki, Cumhuriyet mitinglerinde meydanlara dökülmüş ve cebindeki üç-beş liranın hesabını yapan emekli öğretmenlerden, horlanmış işçilerden ve yorgun ev kadınlarından bu elitin temsilcileri olarak söz edildi.
    Ne eliti! Geçim sıkıntısından kıvranan, lokantaya gidecek para bulamayan alt-orta ve orta sınıf ne zaman oligarşik elit oldu? ”(Haluk Şahin)

    Ama Haluk Şahin’in yaptığı aynen sizin Erdoğan’ı itham etiğiniz;” Yapılan açıkça sosyalist söylemlerden tırtıklanmış uyduruk sosyal tespitlerle kendi çarpıklıklarını meşru göstermeye çalışmak”

    O halkı meydanlara toplayan bunu organize eden“laiklik elden gidiyor,cumhuriyetinize sahip çıkın” mesajlarını verenler kimlerdi peki?Tüm bunları yaparken askere sırt dayayıp davetiye çıkaranlar kimlerdi?Peki tüm bunlar emekli memur,horlanmış işçinin finanse etmesiyle mi gerçekleşti?

    Bu noktada hala soruyorum;
    Bana bir partinin banka hissedarı olmasının normal olduğunu söyleyebilir misiniz peki?

    Oy isterken başörtülü kadın resmi kullananlar,o miting meydanlarında var olan baş örtülü kadınların resimlerini gazete manşetlerine taşıyanlar sonra da onların başörtülerini “ithal edilmiş üniformalar” olarak tanımlayanlar kimlerdi pekii?

    Cebinde parası olmayan bu ülkeyi seven insanlar,ellerine tutuşturulan,evlerinin camlarına asılan bayraklarla ayrıştırılmaya çalışılmadı mı?Sizin başörtünüz varsa bizim de bayrağımız var ayrımcılığı yapılarak” biz kaç kişiyiz” kamplaşmaları kızıştırılmaya çalışılmıyor mu?

    Rektörlerimiz kızları okula sokmama,düşük not verme,derse girmeme özgürlüğünü kullanmakla(!) tehdit ederlerken,Kur’an ayeti,Anayasa’dan üstün tutulamaz ve hatta Kur’anda böyle bir ayet yoktur diyebilecek kadar ulema kesilip, itiraz edip savaşlarının “din” olduğunu ilan etmiyorlar mı?Hangi hukuk devleti vatandaşı,yetkin ve etkin bilim adamı sıfatı taşıyan bir insan böyle bir mukayese kalkışabilir?

    Tüm bunları hangi elit,hangi oligarktan kuvvet alıp gerçekleştiriyor?

    En güzel kısa ve öz cevabı Blue vermiş zaten;

    “* görüldüğü gibi elitist veya seçkinci olmanız için zengin olmanız şart değil. Hayat görüşünüz Türkiye’nin sadece Kemalistler tarafından yönetilmesi gerektiğini söylüyorsa elitistsiniz.(Blue)

    Halk çocuğu demek sizin için fakir, ezilmiş ve ezilen, sermayenin elinde köle, yeşil parke giyen, az okuyunca isyan edip dağa çıkan bir tip olmalı. .(Suat demren)

    Buraya kadar olan kısımdan artık “elit” kim anlamışsınızdır herhalde!

    Snowqueen’in karsi oldugu sey sermayeden ziyâde “aleme verir talkini…” konusu. Yani bir taraftan istakozlu fettucine yerken diger taraftan da “zeytin ekmege tâlibin halinden bir biz anlariz” diye fakur fukarayi gidiklama tesebbüsü. Anlasilmayacak yani yok, siz de biraz gayret ederseniz anlarsiniz 🙂 (Cüneyt)

    Bırakın yiyip içileni de özgürlükleri sadece kendilerine mal edenleri eleştirin.İnsanların özgürlüklerini,haklarını kısıtlayıp zeytin ekmeğe,cehalete mahkum edenleri sorgulayın.
    Avusturya’daki Türkler pardon Müslümanlar hapishaneleri gardiyanları dahil dolduruyor diye şikayetlenmeden önce o insanların o ülkelerde bulunma sebeplerini sorgulayın.

    Almanya’da yakılan Türklerin sol görüşü desteklemesini ilginç bulmadan önce neden orada olduklarının cevabını arayın!

    Vatandaşı oldukları ülkede göbeğini kaşıyan cahil,zeytin ekmek yiyen fakir halk,laikliği cumhuriyeti tehdit eden üniformalı düşman askerler diye itham edilenler de o yurt dışında uyum ,hak,özgürlük sorunu yaşayan, bazı kültür aydınlığına kavuşmuşlarımız tarafından din ve gelenekleri nedeniyle ikinci sınıf kabul edilen insanlarımızın akrabaları değiller mi?

    Din,eğitimsiz cahil oldukları için aydınlanamamış,ekonomik olarak gelir düzeyini yükseltememiş bir lokma bir hırkayla yetinen insanlara layık dogmatik akıl dışı bir inanış olduğu için fakir halka yakıştırılıp sözüm ona çağdaş,akla,bilime inananların rededeceği bir “gericilik” olarak kabul edilmiyor mu?Bu yüzden insanların giydikleri ve sermaye rengi eleştirilmiyor mu?

    ekonomik sınıflar yok mu oldu da “m.ö’den kalma diyorsunuz?
    Ekonomik çelişkileri kapamak için akıllıca bir yol, ver gazı alttan
    türk-islam’ı daya.Arada hedef kitlene “zeytin ekmek”li reklam kampanyası yap olmadı hemen manevrayı “kültürel ezilmişlikten bahsediyoruz canım” a çevir.(snowqyeen)

    Başörtüsü yüzünden İran,Malezya oluyoruz feryadını basıp sözüm ona laikliği koruyanlar kimler!Bu başörtülü insanlara eğitim istiyorlarsa Arabistan’ı adres gösterenler kimler?Ortada bir elit-oligark yoksa kim bu meydanlara insanları “cumhuriye’te sahip çıkın “ diye meydanlara toplayanlar?

    Önceki yorumumda es geçtiğiniz kısımdan alıntı;

    Hepimizden daha güvenilir bir Türk oldukları,kire pasa değmemiş beyazlıkta bir temizliğe sahip oldukları,kendilerinden başka hiç kimseyi bu emanetçiliğe layık görmedikleri için mi?Onları özel kılan nedir? Atatürk’ü ve cumhuriyeti “kendi” tekellerindeymiş gibi düşünüp yanına yaklaşanın onu kirleteceğini ,yok edeceğini,potansiyel düşmanı olduğunu düşünen zihniyete en uygun bulduğunuz sıfat nedir? Onlar cumhuriyet “çocuğu” olarak “miras” hakkına sahip olabilirler samimiyetlerinden ahlaklarından asla şüphe bile edilemez,kart hamili yakınları zira öyle mi,ya peki kendilerine sadece T.C vatandaşı olmak dışında bir miras bırakılamamış babadan ATAdan zengin olmayanlar ne çocuğu?

    Herkesi düşünceleri ile sınıflayıp etiketlemeyi çok iyi yapabilen siz sayın Snowqueen,kim bunlar onların Türkçemizdeki karşılık bulan sıfatları,isimleri ne?

    “yanliş propaganda”yı eleştiriyoruz burada, Abdullah Gül ve diğer ihale gülü badem bıyıklı türevlerinin “halk çocuğu” geçinmeleri ve
    üç kuruş emekli maaşıyla cumhuriyet mitingine katılan kadına
    “sen beyaz türksün, elitsin” denmesini.( snowqueen)

    Haklısın,yanlış bir propogandayı eleştiriyoruz.Halkı bunca küçümseyenlerin propogandasını ,bir kısmını cumhuriyet düşmanı ilan etmesini tartışıyoruz,“halk çocuğu” tanımını en doğru kimin yaptığını ve nasıl halk çocuğu olunabileceğini değil!Çok yazık ki tartışmayı ıstakoz ve Gucci’de temellendirip ,mutavaziliği övmeye kadar vardırdınız.

    “bu toplumun geneli, müslüman, muhafazakar ve sağ görüşlü” demişsiniz evet tek katıldığım nokta bu. Maalesef.(snowqueen).

    “Maalesef” dediğiniz bu ülkenin reddetmeye,yok saymaya çalıştığınız “gerçeği”,şaşırmaktan vazgeçin de anlamaya çalışın artık.

    * * *
    İnsanların ahlakını ideolojilerinde aradığınızın ve bunun da sizi nereye taşıyacağının farkında bile olmamanız içler acısı.(ç-z)

    Nereye taşıyacak söylermisin?( snowqueen)

    http://www.derindusunce.org/2008/02/08/humeyni-lenini-dover-mi-ulus-devlet-bolum-iii/#more- yazıyı okumanı tavsiye ederim cevabınızı orada bulacaksınız.

  48. Yazan:Ç-Z Tarih: Şub 26, 2008 | Reply

    Bu zihniyetten bahsediyoruz Snowqueen!

    Şamil Tayyar’ın gündeme getirdiği “esrarengiz ünlü kişinin” ses kaydı Erdoğan Teziç’e mi ait? İşte o ses kaydı…

    http://www.cafesiyaset.com/haber/20080226/Gule-suikast-imasinin-ses-kaydi.php

    ‘Bir şey kesmez bizi, yüzde 40 yüzde 70, çıksın isterse. Çıkabildi mi sanki yukarıya? Oylamadan bir gün önce Genelkurmay iki satır yazdı. Ohhh!.

    ‘En badireli zamanda ulus devleti kurduk. Bu miras bize boşuna mı kaldı?

    ‘Şimdi seçim öncesi kontenjan artıracağız, YÖK’le konuştuk ikna ettik, kendinize prim yapacak bir şey. ‘Nah alırsınız’ dedim, sesimin çıktığı kadar bağırarak.

    İyi dinlemek gerek öğrenilecek çok şey var!

  49. Yazan:snowqueen Tarih: Şub 26, 2008 | Reply

    @
    Ç-Z,
    öncelikli olarak cumhuriyet mitinglerine katılanlar sadece CHP’li değildi, MHP’lisi de vardı İşçi Partilisi de.
    Cumhuriyet mitinglerinde konuşmaların yapıldığı platform ile halkın başka tellerden çaldığı da bir gerçek. Sence o mitinglere katılanlar
    gerçekten AB karşıtı mı??:)

    Neden bahsettiğimi milyonlarca alıntı yapmana rağmen anlayamamışsın sanırım, öyle bir algı yaratıldı ki sanki cumhuriyet mitinglerine katılanların topu beyaz türk, onların karşı olduğu Erdoğan, Abdullah Gül ve diğer “badem bıyıklı ihale grubu” zenci türk.
    Bütün türbanlılar da kapıcı karısı zaten.

    Cumhuriyet mitinglerinin statükocu anlayışını ve milliyetçi vurgusunu
    benimsemeyibiliriz, tavırlarını özgürlükçü bulmayabiliriz, finansa edenleri eleştirebiliriz ama şöyle bir gerçek var ki ben bu olayı orta sınıfların savaşı olarak görüyorum, hatta cumhuriyet mitinglerine katılanlar dezavantajdalar bile çünkü oğullarını kızlarını okutup işe sokacak, yüksek kademelere getirecek bir cemaat ya da ideolojik
    tutkalları yok, emeklisi, öğretmeni bunun gayet farkında.
    kimindi hatırlamıyorum, yigit sanırım birşey yazmıştı sitede:
    “sorun kokanyla Alevi işçi kızın, mütehahhit karısıyla kapıcının aynı partiye vermesi” gibi birşey. Aradaki uçurumlardan bahseden yok tabi.

    Diğer taraftan AKP’nin güya halk çocuğuymuş tavrı ve gene güya özgürlükçüymüş manevralarının sahteliği ve yükselen islami dayatma modeli de kitleleri paniği sürükledi.

    önce bu yapay “beyaz türkler zencilere karşı” edebiyati “ideolojik zenciliğe” çevrildi. Madem sorun “ideolojik zencilik”ti, ne diye “zeytin ekmek” söylemleri ortaya atıldı?

    ideolojik zencilige gelirsek, “dindar cumhurbaşkanı seçtireceğiz” ne demek peki? Müslüman, Sünni cumhurbaşkanı seçtireceğiz.
    açıkça faşizan bir söylem.
    öncekiler ateist miydi?
    cumhurbaşkanının dininden bana ne?
    cumhuriyet mitinglerine katılanlar hristiyan mı?
    görüyorsun, birileri bayrağı ve Atatürk’ü eline almışken karşı tarafta
    dini tekeline alıyor. Fethullah Gülen cemmati mensupları Gülen’i eleştirenleri “islam’a karşı olmakla’ suçlayabiliyor ve bu ülkede ikide bir lafa “%99’u müslüman olan Türkiye’de…”diye lafa başlanıyor.
    “bu ülkenin insanı muhafazakar ve sağ taraftadır ve bunu kabul etmek zorundasınız”, hayır ne münasebet, kabul etmek zorunda değilim. Ayrıca Kemalizm’den daha iyi olan “ideolojik” fark nedir söylermisiniz
    şu Irak’a operasyon yaptiğimiz günlerde?
    Bodoslama Türk-islam şişirmesine doğru gidiyoruz 4 nala.

  50. Yazan:Emre Tarih: Şub 26, 2008 | Reply

    Selamun Aleyküm;

    Ekrem Bey iki kılavuz yazdınız ama kaçan kovalanır. Sizden 3., 4., 5., …. 7998565. kılavuzlarıda bekliyoruz 🙂

  51. Yazan:çuvaldız Tarih: Şub 26, 2008 | Reply

    @Snowqueen,
    Önce sakinleşsen iyi olacak.

    YazdığıN : “bu toplumun geneli, müslüman, muhafazakar ve sağ görüşlü” demişsiniz evet tek katıldığım nokta bu. Maalesef.(snowqueen).

    yazdığıM:“Maalesef” dediğiniz bu ülkenin reddetmeye,yok saymaya çalıştığınız “gerçeği”,şaşırmaktan vazgeçin de anlamaya çalışın artık.

    anladığıN:“bu ülkenin insanı muhafazakar ve sağ taraftadır ve bunu kabul etmek zorundasınız”, hayır ne münasebet, kabul etmek zorunda değilim.

    Domatesin kırmızı olduğunu söylediğinde,kabul etmiş olduğun, damarlarında akanın domates suyu olduğu mudur?Kaldı ki ben sana domatesin kırmızı olduğunu anlamaya çalışırsan,suyunun da neden kırmızı olduğuna dair kafa yormak zorunda kalmaz ve ilginç,tuhaf gibi tespitlerde bulunmak zorunda kalmazsın diyorum.

    Neden bahsettiğimi milyonlarca alıntı yapmana rağmen anlayamamışsın sanırım,

    Haklı olabilirsin.alıntıları görsem belki anlama ihtimalim olabilirdi ama iki tanesini biliyorum sevgili Ece ve Haluk bey’dendi.Ve,aşağıda yazdığın cümleye bakılırsa yorumumu çaprazlama okuduğun için cevabımı fark edememişsin sanırım,yoksa senin,benim verdiğim cevabı anlayamaman diye bir şey söz konusu olamaz biliyorum zira sen benim zeki hemcinslerimden birisin.

    öyle bir algı yaratıldı ki sanki cumhuriyet mitinglerine katılanların topu beyaz türk, onların karşı olduğu Erdoğan, Abdullah Gül ve diğer “badem bıyıklı ihale grubu” zenci türk.
    Bütün türbanlılar da kapıcı karısı zaten.

    Evet,ikimizin de üzerinde konuştuğumuzda hemfikir olduğumuz, “yanlış propoganda”!

    Cumhuriyet-laiklik elden gidiyor korku gazı,din üzerinden verildi mi?

    Her başörtülü rejim düşmanı ilan edildi mi?

    Ver İran ,şeriat korku gazını,topla milleti elinde bayrakla meydana.Var mı bu konuda bir itirazın?Şimdi o meydanlara bu insanlara saflara ayırmak üzere çığırtganlık yapanların profilini de yapıver bir zahmet!

    http://www.derindusunce.org/2008/02/25/basortusu-yasagi-devletin-tarafsizligina-aykiridir/
    Bu başlıkta Ali şahin adlı Lise 3 öğrencisinin yazdıklarına bak ve zenci beyaz nasıl öğretiliyor azıcık olsa da anlamaya çalış lütfen.Sen,ben bu ülkede zenci-beyaz olan halkın olmadığını onları provoke edenlerin bu ayrımı rant uğruna yaptıklarını biliyoruz.Sen ise bana anlayamamışsın derken “kabul etmemiş” olduğumu söylemeye çalışıyorsun oysa ki ben senden sadece anlamanı istedim kabul etmeni değil,aramızdaki fark bu;Ben rica ediyorum sen kabullenme ve zorlama anlıyorsun!

    Cumhuriyet mitinglerinin statükocu anlayışını ve milliyetçi vurgusunu
    benimsemeyibiliriz, tavırlarını özgürlükçü bulmayabiliriz, finansa edenleri eleştirebiliriz ama şöyle bir gerçek var ki ben bu olayı orta sınıfların savaşı olarak görüyorum,

    Yanıldığın nokta da bu zaten,bu mitinglerin altını dolduran pek çok yanlış sebepten doğru bir sonuca varmaya çalışıyorsun.Var olan bir sınıf çatışması yok,yaratılmaya çalışılan bu.

    Lütfen Snowqueen,

    Hepimizden daha güvenilir bir Türk oldukları,kire pasa değmemiş beyazlıkta bir temizliğe sahip oldukları,kendilerinden başka hiç kimseyi bu emanetçiliğe layık görmedikleri için mi?Onları özel kılan nedir? Atatürk’ü ve cumhuriyeti “kendi” tekellerindeymiş gibi düşünüp yanına yaklaşanın onu kirleteceğini ,yok edeceğini,potansiyel düşmanı olduğunu düşünen zihniyete en uygun bulduğunuz sıfat nedir? Onlar cumhuriyet “çocuğu” olarak “miras” hakkına sahip olabilirler samimiyetlerinden ahlaklarından asla şüphe bile edilemez,kart hamili yakınları zira öyle mi,ya peki kendilerine sadece T.C vatandaşı olmak dışında bir miras bırakılamamış babadan ATAdan zengin olmayanlar ne çocuğu?

    Kim bunlar?Hadi anladık,AKP’nin samimiyetine inanmıyorsun peki onun karşısında saf tutanların arasında aynı şekilde samimi olmayanların bulunabileceğine neden inanmamakta direniyorsun?AKP ve eylemleri konusunda uyanık ve şüpheci olduğun kadar diğer safiçinde olabilmeyi neden düşünmüyorsun?

    hatta cumhuriyet mitinglerine katılanlar dezavantajdalar bile çünkü oğullarını kızlarını okutup işe sokacak, yüksek kademelere getirecek bir cemaat ya da ideolojik tutkalları yok, emeklisi, öğretmeni bunun gayet farkında.

    Yapma Snowqueen, senin “yok,ben göremiyorum” dediğin,o ideolojik tutkallarla yapışanlar yüzünden bugün bu gerginlikleri yaşamıyor muyuz?Hani şu mirasın sadece kendilerine kaldığını iddia edip asla paylaşmaya yanaşmayan “ulu cemaat” üyeleri değil mi?Bu üyeler kendi korkularını o insanlara empoze edip gönüllü muhafız alayı kurmuyor mu?Ver cumhuriyet elden gidiyor korku gazını! Alttan da değil aleni ve oldukça da davetkar,hatta bu daveti bir hukuk,demokrasi devletinde askere yapacak kadar da cesurlar!

    Sen bile,sıkı bir kadın hakları savunucusu olduğun halde sadece din karşıtı olduğun için kendi hemcinsinin başörtülüsünün kamu hizmeti vermesine karşısın.Haklardan özgürce faydalanmanın takası,pazarlığı olur mu? Kendi din anlayışını,inanan,dindar bakışını sorgulamalısın önce.

    kimindi hatırlamıyorum, yigit sanırım birşey yazmıştı sitede:
    “sorun kokanyla Alevi işçi kızın, mütehahhit karısıyla kapıcının aynı partiye vermesi” gibi birşey. Aradaki uçurumlardan bahseden yok tabi.

    Eee,bunun sorumlusu AKP mi?Bir siyasi parti.AKP nin doğru ama diğer partilerin yanlış yaptığı bir şey olmalı o halde!Tabii bunun için klasik cevabı kullanabilirsin;“bu halk cahil,ne yaptığını bilmiyor,peki miting alanında toplanan insanlar bu cahil olarak tanımlanan halkın bir parçası değil mi?AKP ye kanan kurbanlık koyun halkın,kanmayan “beyin” takımı mı?

    Eşeğini dövemedim semerini döveyim;Fettullah gülen yada benzeri cemaatlerin desteğini almışmış?Alevi cemaati CHP yi desteklerken neden bunu sorgulamıyorsunuz?CHP nin “finans”kaynağını neden sorgulamıyorsunuz?

    Ve hala sorum geçerli;
    Bana bir partinin banka hissedarı olmasının normal olduğunu söyleyebilir misiniz peki?

    Neden ısrarla bu soruya cevap vermiyorsun?Bir partiyi cemaat maddi desteği aldığı şekline itham ederken benim sorumu yanıtsız bırakman ne kadar dürüst bir yaklaşım?

    Madem sorun “ideolojik zencilik”ti, ne diye “zeytin ekmek” söylemleri ortaya atıldı?
    Artık cevabımı tekrar etmeyeyim,yukarıda Haluk Şahin’den alıntıladığın kısım üzerine yazdığım yorumda bunun cevabını bulabilirsin.

    görüyorsun, birileri bayrağı ve Atatürk’ü eline almışken karşı tarafta
    dini tekeline alıyor.

    Yok almıyor,bayrağı eline alanlar bunun böyle olduğunu söylüyorlar!Hatırlarsan eğer, başörtüsü konusunda rektörlerimizle beraber Baykal bile Kur’andan ayetler okumaya başladılar,dinde başörtüsü olmadığını ispat etmek için!Neyi ispat etmeye çalışıyorlardı;başörüsünün ithal edilmiş düşman üniforması olduğunu mu?

    Müslüman, Sünni cumhurbaşkanı seçtireceğiz.

    Seçtirmeyeceğiz dendi mi?Evet.Neye karşı çıkıldı peki?Başörtülü first lady’e .Neden?Atatürk’ün Çankayasına yakışmazmış,dindarlığın deliliymiş(ee hani Kur’ana bakmışlardı da baş örtmekle ilgili bir ayet yokmuş-tu!)
    SEÇTİRTMEYCEĞİZ dendi mi snowqueen?Hangi hak ve güçle!
    açıkça faşizan bir söylem.
    Evet bence de!Gül gibi e-muhtıramız oldu mu peki çookkk davetkar demokrat yaklaşımlardan sonra?

    öncekiler ateist miydi?

    Bunu ,karısının başörütüsü üzerinden Gül’ün dindarlığını tespit edenlere sormak lazım!

    cumhurbaşkanının dininden bana ne?

    Hah şunu bileydiler!

    cumhuriyet mitinglerine katılanlar hristiyan mı?

    Ya katılmayanlar, cumhuriyet ve rejim düşmanı mı?

  52. Yazan:snowqueen Tarih: Şub 27, 2008 | Reply

    @Ç-Z

    çuvaldız, ben uzaydan gelmedim müslüman ailenin ve toplumun içine doğup büyüdüm, dolayısıyla “şaşırmaktan vazgeçin de anlamaya çalışın”
    demek ne kadar doğru? “bu ülkenin çoğunluğu muhafazakar, sağ görüşlü ve müslüman” dendiğinde “maalesef” dememe engel olacak olan nedir?
    dürüstçe maalesef diyorum çünkü böyle düşünüyorum.

    Haklı olabilirsin.alıntıları görsem belki anlama ihtimalim olabilirdi ama iki tanesini biliyorum sevgili Ece ve Haluk bey’dendi.Ve,aşağıda yazdığın cümleye bakılırsa yorumumu çaprazlama okuduğun için cevabımı fark edememişsin sanırım,yoksa senin,benim verdiğim cevabı anlayamaman diye bir şey söz konusu olamaz biliyorum zira sen benim zeki hemcinslerimden
    birisin.

    belki de fark edememişimdir, ha keza sende benim zeki hemcinslerimden birisin:-)

    Cumhuriyet-laiklik elden gidiyor korku gazı,din üzerinden verildi mi?

    verildi, cumhuriyet gazetesi reklamları, reklamcılık tarihi açısından başarılı ama etik ve siyasi propaganda bakımından sınıfta kalır.
    Yıllar sonra böyle bakılacak.

    Var olan bir sınıf çatışması yok,yaratılmaya çalışılan bu.

    Orta sınıfların çatışması anlamında yazmıştım.
    Alt-orta ve orta,
    Bodrum’da tatil yapan Caprice otelde tatil yapana karşı.
    Bayramda likör ikram eden, likörlü çikolata yı bile ev sokmayana karşı.
    Ama tabi cumhuriyet mitingine Çanakkaleden katılan
    (mitinglerde gözle görülür şekilde kadınlar çoğunluktaydı) öğretmen emeklisi ve esnaf kocası ile Etiler’den katılan ev kadını ve işadamı kocası da aynı değil. Çok homojen bir topluluk değil aslında.
    Çevremden mitinglere katılan bir sürü insan var, geçim sıkıntısı çeken, kirasını zar zor ödeyenler de var içlerinde oysa mitingler olurken ekrana çıkan sosyologlar “beyaz türkleri izliyoruz” dediler.

    Cemaat tutkalları ve muhafazakarlaşmanın, paranın yönünün buraya çevrilmesiyle insanların ayçiçeği gibi dönüştürüldüklerini, döndüklerini
    düşünüyorum, bu konuda “yok canım öyle değil” demeyi sağlayacak
    bir kanıt göremiyorum.

    Kamuda başörtüsüne karşı kesin ve sivri ayrımlarım yok, sadece
    güvenemiyorum, şu an islami bir dayatmanın önüne geçilebileceğinin garantisi, emniyet kemeri yok, AKP bunu sağlayamıyor.

    Bana bir partinin banka hissedarı olmasının normal olduğunu söyleyebilir misiniz peki?

    CHP’nin avukatı olmadığımı ve yaptıkları yüzünden arkalarında durmayacağımı söyledim, daha ne söyleyim?
    CHP şu an kurt kocayınca alemin maskarası olurmuş şeklinde
    o yüzden hakkında argüman üretmek bile vakit kaybı.

    “dindar cumhurbaşkanı seçtireceğiz” ve “seçtirtmeyeceğiz”
    ikisi de aynı ölçüde faşizanca söylemler.

    cumhuriyet mitinglerine katılmayanlar elbette rejim düşmanı değil
    yani ortalama konuşursak, ama sus pus oturan bir Türkiye yerine
    demokratik haklarının bir geregi olarak mitinglere gitmekten korkmayan bir Türkiye’yi daha olumlu buluyorum.

  53. Yazan:Ç-Z Tarih: Şub 27, 2008 | Reply

    @ Snowqueen,

    “bu ülkenin çoğunluğu muhafazakar, sağ görüşlü ve müslüman” dendiğinde “maalesef” dememe engel olacak olan nedir?

    Beraber bakalım neymiş;

    “Bu ülkenin geneli maalesef muhafazar”,olabilir herhangi bir engel yok,diyebilirsin,

    “Bu ülkenin geneli maalesef sağ görüşlü”,olabilir herhangi bir engel yok,

    “Bu ülkenin geneli maalesef Müslüman” ! gibi bir düşüncenin vardığı nokta ise maalesef “ideolojik zenciler”.

    Yazdığın cümlenin açık tercümesi;Bu ülkenin % 99 ‘u maalesef Müslüman ve inandığı din de maalesef “İslam”!

    Şimdi bu yazdığın cümle ne kadar inandırıcı;Fethullah Gülen cemmati mensupları Gülen’i eleştirenleri “islam’a karşı olmakla’ suçlayabiliyor ….

    ben uzaydan gelmedim müslüman ailenin ve toplumun içine doğup büyüdüm, dolayısıyla “şaşırmaktan vazgeçin de anlamaya çalışın”demek ne kadar doğru?

    Benim sana sormam gerek “maalesef Müslüman” diyebilmek ne kadar doğru?

  54. Yazan:snowqueen Tarih: Şub 27, 2008 | Reply

    @Ç-Z

    muhafazakarlık, sağ görüş ve islamla kombinasyon yapınca “maalesef”deme hakkım var, hiç bir “kutsal dokunulmazlık” bunun önünde engel değil. içinden sadece “müslüman”ı da cımbızlamaya gerek yok.

  55. Yazan:Ç-Z Tarih: Şub 27, 2008 | Reply

    Cızbızlamadım,araya sıkıştırmıştın ,cümleyi parçalayınca ortaya çıktı.

  56. Yazan:Ç-Z Tarih: Şub 27, 2008 | Reply

    @ SnowQueen,
    Var olan bir sınıf çatışması yok, yaratılmaya çalışılanın bu

    Orta sınıfların çatışması anlamında yazmıştım.
    Alt-orta ve orta,
    Bodrum’da tatil yapan Caprice otelde tatil yapana karşı.
    Bayramda likör ikram eden, likörlü çikolata yı bile ev sokmayana karşı.

    Istakozdan,liköre mi geçtik 🙂 Böyle bir çatışma olmadığını yaratılmaya çalışılanın bu olduğunu çok iyi biliyorsun,başka bir şey dene lütfen!

    Cemaat tutkalları ve muhafazakarlaşmanın, paranın yönünün buraya çevrilmesiyle insanların ayçiçeği gibi dönüştürüldüklerini, döndüklerini düşünüyorum,

    Bunun cemaat yada muhafazakarlık gibi bir istisnası olmadığını yazmıştım bir daha yazmyacağım.Dönenlerden bana ne,dönüştürülme kısmında ise “iktidar”dır sorun,iktidara gelen değil!

    bu konuda “yok canım öyle değil” demeyi sağlayacak bir kanıt göremiyorum.

    Bu iddia için,cemaat ve muhafazakarlığın yeterli kanıt olmadığını da ben görebiliyorum.Gündöndüler her türlü siyasi parti iktidar olduğunda mevcutlar!

    Kamuda başörtüsüne karşı kesin ve sivri ayrımlarım yok, sadece güvenemiyorum,

    Özgülüklerin önüne “güven” engeli konamaz,korku sadece yasakları çoğaltır o da maalesef hak mahrumiyetini ve eşitsizliği.

    şu an islami bir dayatmanın önüne geçilebileceğinin garantisi, emniyet kemeri yok, AKP bunu sağlayamıyor.

    Nasıl yok?Daha ne yapması gerek;anayasanın her yerine bu bir İslami dayatma değildir mi yazmalı?Başörtülü insanlar üniversiteye yada kamuya hizmet veren olarak girdiğinde “İslami dayatma” mı yapmış oluyor?Kürtlerin haklarını dile getirdiğinde de terörist mi olmuş olacak,yapmayın lütfen!

    Bana bir partinin banka hissedarı olmasının normal olduğunu söyleyebilir misiniz peki?

    CHP’nin avukatı olmadığımı ve yaptıkları yüzünden arkalarında durmayacağımı söyledim, daha ne söyleyim?

    Avukatlığına soyunun da savunun mu dedim,fikrinizi sordum.Sol görüşe mensup olup,CHP’nin arkasında duranların bunu normal bulup,onayladığı anlamını da çıkarabilirim bu yazdığınızdano halde?Paranın yönüyle dönen Gündöndülerden mi bahsetmiştiniz az önce siz?

    CHP şu an kurt kocayınca alemin maskarası olurmuş şeklinde o yüzden hakkında argüman üretmek bile vakit kaybı.

    Kurt yavrularından en az birinin köpek(alem’in yerinde olması gereken doğru kelime maalesef bu)olma ihtimali hep vardır.Kurt koyunlara saldırır,işte o yavrulardan köpek olanlar sonra o koyunları korumaya kalkar.Garip bir tecelli olan doğa kanunu!Allah’tan benzetme çocukluğu CHP ortamında geçmiş olan size ait, bu konuda ben bir ithamda bulunmuş değilim!

    “dindar cumhurbaşkanı seçtireceğiz” ve “seçtirtmeyeceğiz”ikisi de aynı ölçüde faşizanca söylemler.

    Gül C.B oldu mu?Oldu.Anayasaya kanunlarına,prosedüre uygun mu?Uygun.Peki tüm gerekler uygundu ise“seçtirtmemek”nasıl mümkün kılınmaya çalışıldı?Anayasa,hukuk,meclis ÇİĞNENEREK,YOK farzedilerek mi?Peki biz neye güvenerek T.C anayasası olan bir hukuk devleti diyoruz o halde?

    cumhuriyet mitinglerine katılmayanlar elbette rejim düşmanı değil yani ortalama konuşursak,

    O halde bu “biz kaç kişiyiz” diye kimler sayılmaya ve ne yapılmaya çalışılıyor?

    ama sus pus oturan bir Türkiye yerine
    demokratik haklarının bir geregi olarak mitinglere gitmekten korkmayan bir Türkiye’yi daha olumlu buluyorum.

    Güven problemi yaşadığınız AKP iktidar olmasına rağmen “Demokratik hakların gereği olarak bu mitingler” gerçekleşebiliyor mu?

    Cumhuriyet-laiklik elden gidiyor korku gazı,din üzerinden verildi mi?

    verildi, cumhuriyet gazetesi reklamları, reklamcılık tarihi açısından başarılı ama etik ve siyasi propaganda bakımından sınıfta kalır.
    Yıllar sonra böyle bakılacak.

    Siyasi propoganda diye basite indirgemeniz “çok doğru”olmamış.Bölücülük suçtur,halkı birbirine düşürmek,kamplaşmalar yaratmak da!Sonra da karşınızdakine geçip “ortalığı germeyin” deme hakkınız olmayacağı gibi ithamınızın inandırıcılığı da olmaz.

  57. Yazan:Ç-Z Tarih: Şub 27, 2008 | Reply

    @ Snowqueen,

    muhafazakarlık, sağ görüş ve islamla kombinasyon yapınca “maalesef”deme hakkım var, hiç bir “kutsal dokunulmazlık” bunun önünde engel değil.

    Sen de,kime ne alt tarafı sen ve ben tartışır dururuz sadece.Ama Laik olduğunu iddia eden, devlet gücünü elinde bulunduran diyemez! Hele hele bazı fiilleri suç kabul edip cezalandırabilmek için İslam dini ile ilişkilendirecek kombinasyonları hiç kuramaz.Ve diyemeyeceği gibi “maalesef Müslüman ve İslam” cümlesini hayata geçirecek uygulamalara da kalkıştığında da anayasasında yazılı olan ve asıl koruması geren din ve vicdan hürriyeti maddesini de çiğnemiş,yok saymış olur.

    Hukuk devletlerinde “kutsal”lık yoktur,insan hakkı vardır.Anayasada,İslam dinini eleştirme yada hakaret etmeye engel olan hiçbir madde yok,onun yerine “birey hakları” koruma altına alınmış.

    Anaysa, bireyin din ve vicdan özgürlüğünü koruyor diye bireyin kutsal saydığını da koruyor sonucuna varılamaz,bu çok zorlama bir çıkarım olur .Şuan başörtüsü konusunda CHP nin ve bazı üniversite rektörlerinin yaptığı da maalesef bu birey varlığını görmezden gelmek!

    Özgürlük sadece krumların kendi yasaklarını idame ettirebilmesi demek midir,varlık sebepleri olan insan faktörü nerde peki?

  58. Yazan:muharrem Tarih: Şub 27, 2008 | Reply

    @snowquenn,
    Ne kadar dogru soylemissin.
    muslumanlarin islamin elestirilemez oldugu tezinden vazgecmeleri lazim. Bugun Hz. Muhammed’in resmi yapildi diye orayi burayi yakan bir zihniyet var. Bunlar gercek. Her sey gibi Islam da elestirilebilmelidir. Ama bugun Islam’i elestirmek Turkiyede bile tabu. Herkes Islam’in mukemmel oldugunu kabul etmek zorunda degil.
    Bakin Ayaan Hirsi Ali Islam’i elestirdi diye basina gelmeyen kalmadi, kadincagiz sokakta dolasamiyor. Nerede buna tepki gosteren Muslumanlar? Bu cagda boyle bir tahammulsuzluk olabilir mi!
    My Life under a Fatwa

    http://www.independent.co.uk/news/people/ayaan-hirsi-ali-my-life-under-a-fatwa-760666.html

  59. Yazan:Emre Tarih: Şub 27, 2008 | Reply

    “christlich demokratische union deutschlands”

  60. Yazan:snowqueen Tarih: Şub 28, 2008 | Reply

    @muharrem

    Evet bahsettiğim de buydu. Dinlerin bu şekilde bir “dokunulmazlığı, eleştirilmezliği olamaz, hele ki ideolojilerin bile bu denli eleştirilebilidiği bir zamanda.

  61. Yazan:blue Tarih: Mar 1, 2008 | Reply

    muharrem bey,

    Kimse islam’ı sevmek zorunda değil. Ama İslam’ı ve Hz.Muhammed’i(S) aşağılamak, bir özgürlük değildir, bu şekilde kimseye bir fayda sağlayamazsınız, sadece nefsinizi tatmin etmiş olursunuz. İslam ve Hz.Muhammed(S) eleştirilmemiştir demek çok gülünç. 1400 yıldır eleştirilmeyen hangi nokta kalmıştır söyleyebilir misiniz?. Herhalde siz bunu derken eleştirilmemektedir değil, müslümanlar bu eleştirileri hazmedememektedir anlamında söylüyorsunuz. Haklısınız. Ama Müslümanların bu derece öfkelenmesinin psikolojik boyutunu göz ardı edemezsiniz. Bu öfkenin hem, 300 yıl öncesine kadar tüm dünyaya hükmeden Müslüman egemenliğinin ortadan kalkmasının ve kısa sürede dünyanın en geri durumuna düşmenin getirdiği bir öfkenin sonucu olduğunu, hem de Hz.Muhammed’in müslümanlar için önemini gözardı edemezsiniz. Hz. Muhammed’in müslümanlar için ne ifade ettiğini sizin anlamanız pek kolay mümkün değildir. Bu müslümanlar asırlardır milyonlarca naatı ne diye yazıyorlar, nedir bu tasavvufun hakikat-ı Muhammediye dediği şey; neden bu adamlar Onun saçının, sakalının teline dahi hürmet gösteriyorlar, neden Onun adının her söylenişinde müslümanlar selam gönderiyor, ellerini kalplerine götürüyorlar. Bunları yapılan fanatik tepkileri tasvip etmek bağlamında söylemiyorum; psikolojiyi anlamanız açısından söylüyorum.
    Batıda adamın annesine küfrettiğin zaman “iyi ya annem de güzel bir gece geçirmiş olur” diye tepki veriyor adam. Doğu böyle değildir, hiç bir zaman olmamıştır. Bu coğrafya irrasyonel bir bölgedir. Bu coğrafya konfüçyusun, Buda’nın, Hallac’ın, Kays’ın, Muhyiddin’in irrasyonel coğrafyasıdır. Batı’nın ve içimizdeki wanabe batılıların anlamadığı nokta budur. Aman efendim çok mantıksız ama… diyeceksiniz. Ne yapalım ben de bu coğrafyanın çocuğuyum:)

  62. Yazan:Balbazar Tarih: Mar 1, 2008 | Reply

    @Blue:

    Tespit de guzel, “duygusal” olmanin mutlak zaaf anlamina gelmedigi argumani da.

    Yalniz, bu tespiti (genelde batili) egemen de yaptigi icin, butun bu “duygusallik” biz’i kontrol altinda tutmaya calisan egemen’in elinde bir silaha, bir manipulasyon aracina donusuveriyor.

    Iste bunun farkina varabilmek, buna karsi mucadele etmek icin “rasyonel” olmak, rasyonel cozum yollari aramak, bu aliskanliklardan kurtulmaya calismak, bir bati oykunmeciliginden ibaret degil, egemen’e karsi mucadele edebilmenin tek yolu gibi gorunuyor.

    Ayrica, butun bu tepkilerde sergilenen ve kitlesel kabul goren vahset, pratik ve politik acidan bizzat kendimize zarar vermesinin disinda, konfüçyusun, Buda’nın, Hallac’ın, Kays’ın, Muhyiddin’in cografyasina hic yakismiyor.

    Sanirim cozum, kendimizi tanimak, kendimizi anlamak, kendimizle barismak (bunlari modernistler yapmiyor), ayni zamanda kendimizi degistirmeye acik olmaktan geciyor (bunu da muhafazakarlar yapmiyor).

  63. Yazan:muharrem Tarih: Mar 1, 2008 | Reply

    @blue,
    Muhammed’in kutsal oldugu, resminin yapilmamasi gerektigi bir inancdir. Ben buna inaniyorum sana da resmini yaptirmam demek diye bir ozgurluk olamaz. Ben burada bir asagilama goremiyorum. Ben de o zaman size X benim kutsalim, adini agzina alma deme ozgurlugune sahibim. Bunun sonu yok anlatabiliyor muyum?
    Duygusal tepki diyerek isi cok basitlestirmissiniz. Bugun Hirsi Ali’nin Islam’i elestirdi diye basina gelenlere bir bakin. Ustelik de dusunce ozgurlugu diye bas bas bagiran avrupa bile ne utanc verici ki kadinin arkasinda durmadi. Voltaire ve Hugo mezarinda ters donmustur herhalde. Islam baris, hosgoru diniyse bunu kanitlasin. Kendisine her elestiri geldiginde beni rencide ediyorsun, katlin vaciptir cigliklari atmasin. Bunu once sizin savunmaniz lazim.

  64. Yazan:snowqueen Tarih: Mar 1, 2008 | Reply

    @blue bey,

    “Hz. Muhammed’in Müslamanlar için ne ifade ettiğini siz anlayamazsınız diyorsunuz”, daha önce de yazdım, biz uzaydan gelmedik. Müslüman ailenin içine doğdum, bende Müslümandım.
    içimizdeki batılı muamelesi yapmayın bize.
    Ben de bu coğrafyanın çocuğuyum, Artemisler, Apollonlar, Wuruşemular kadar.

    Bu doğu batı ayrımının keskinliğine pek inanmıyorum, ne demişler doğuya çok gidersen batıya, batıya çok gidersen doğuya varırsın.
    “ötekileştirmeden” başka bir şey değil.

    Batıda adamın annesine küfrettiğin zaman “iyi ya annem de güzel bir gece geçirmiş olur” diye tepki veriyor adam.

    sadece bu cümleyle bile binlerce sosyolojik tespit yapılabilir.
    burada kızılan bir kadına, seksi cezalandırma biçimi olarak silah yapmak mı, anneye bütün o kutsallıktan arındıp “kadın, hani vajinası olan yaratık” muamelesi yapılması mı?
    Eğer bu kıstassa, “doğuyu” bir bütün olarak kabul edesek başkasının
    karısına ve kızına olanca yermiş gibi bakıp kendi kızına veya karısına bakıldığında cinayet işleyen insanların diyarı olarak da görebiliriz.

    dilde seksizm, doğu-batı kavramlarının ötesinde “yeryüzünün” bir sorunu, böyle bir örnekte kullanılması pek doğru değil.

  65. Yazan:saho Tarih: Mar 18, 2009 | Reply

    çok garip demokrasi , demokrasi diyorsunuz akp demokrasi ile başa geçiyor hala demokratik değil diyorsunuz
    +
    darbe darbe , ? darbeyi yapan kim alayı solcu kesim hep sağcılara yapmış ! darbe neye darbe ? demokrasi ye darbe ee hala demokrasi diyonuz adamın midesini bulandırıyorsunuz

  66. Yazan:hidayet Tarih: May 3, 2009 | Reply

    türkiyede “beyaz türk veya elitist” yokmuş mu?? istanbulda “boğaziçi aşiretleri, dedesinden-babasına,babasından oğluna kızına geçen imtiyazlar-seçkin iş ve devlet pozisyonları..hangi selanikli hemşeriler,pomak-bulgar-romen-yunanistan muhacirlerinin “evlad-ı fatihan ” tosuncukları..elitist değil de melitist mi?? ankarada, ankara üniversitesi mezunlar derneği (anayasa mahkemesi,yargıtay-sayıştay..vesaire diyorlar), ankara gecelerinde ankara palaslarda poker partilerine oturanlar ,telefonlarda hanım milletvekilini yağlı kazığa geçirme sporundan bahsedenler..bu fakir halkın içinden gelenler mi?? elitist olmak için ,halka tepeden bakmak-bidoncu,göbekli demek yetmez mi..bunu söyleyenin isviçreli karısı isviçrenin fakir halkından mı gelmişş..türkan ablanın annesi de aynı isviçreli fakir halktan gelmiş ne tesadüff..TSK kumandanları da katları villaları,zengin damatları ve kızları ile elitist değil de nedir?? bütün bunları “kemalizm” sosuyla kamufle edebilir misiniz??

  67. Yazan:herackles Tarih: May 3, 2009 | Reply

    >>>Hiçbir parti programı olmayan…
    .
    350 sayfalik bir tane var. Okumamissiniz herhalde.
    .
    Yigidi oldurun de hakkini yemeyin bari!

  68. Yazan:aivaz Tarih: May 12, 2012 | Reply

    Bravo süper aynen böyle devam edin, aferin. Her şey yıllar öncesinden Yahudiler tarafından planlanmış ve uygulamaya geçirilmeye başlanıyor, plan da şu: Türkiye Şeriatla yönetilen bir ülke haline gelecek, İslamın lideri olacak ve ardından da Batı ile savaşa sürüklenecek, sonra da Anadolu’dan Büyük İsrail, Kürdistan, Ermenistan, Yunanistan toprak alınarak kurulacak. Bunu ben demiyorum, en büyük politika teorisyenleri, Samuel Huntington ve George Friedman diyor. Siz de hala Atatürk’e saldırıyorsunuz. Benim çok merak ettiğim şu: Batılılar topraklarımızı işgal ederse ne yapacaksınız? İngilizler, Almanlar, Japonlar, Amerikalılar aralıksız çalışıyor, her gün yeni bir şeyler icat ediyorlar, toplu iğne ucuna 30 milyon transistör sıkıştırabiliyor, milyarlarca ışık yılı uzaklıktaki karadeliklerin yıldızları yutmasını izliyorlar, körlüğün tedavisini mikroçip ile buldu bulacaklar, bir de bize bakıyorum ne yapıyoruz diye, durum ortada: Kadınları çarşafa sokalım, onları aşağılamaktan, dövmekten inanılmaz bir haz alalım, eve tıkayalım. Aklımız fikrimiz kadınların bacak arasında, başka bir şey düşündüğümüz yok. Fakat geri kalmış toplumlar bilin ki eninde sonunda ezilir ve köle haline getirilir, bilimle alakası olmayan milletler bir gün elbette bilimi gelişmiş ülkelerin dart tahtası haline gelir. Afganistan’ın durumu ortada değil mi, onlar gibi olmak size zevk mi verecek? Bu mazoşizmden başka bir şey değildir. Ayrıyeten laikliği eliştirip duruyorsunuz, Kuran’ın en büyük öğretilerinden birisi başkalarının dinine karışmanın en büyük dinsizlik olduğudur, benim neye inanıp inanmayacağıma devlet nasıl karışır? Halkımız o kadar eğitimsiz ve cahil ki, din tüccarları sahneye çıkıyor, zavallı insanlarımızı soyup soğana çeviriyor, ardından da tüyüyorlar, artık lütfen biraz akıl sahibi olun. Biraz kitap, gazete okuyan, zeka sahibi insanlar olaylara eleştirel yaklaşır, at gözlüğü takmış gibi aynı şeyleri tekrarlamaz. Şu anda Hristiyan Agop, Hristofyas çocukları olmamanızı Atatürk’e borçlusunuz; ama yok hala Atatürk’ten hoşlanmıyorum diyorsanız acil psikiyatri servisine gitmenizi öneririm; çünkü bu gerçeklik algınızın bozulmuş olduğu, yani bir tür şizofren olduğunuz anlamına gelir.

  69. Yazan:Ekrem Senai Tarih: May 12, 2012 | Reply

    Biraz kitap, gazete okuyan, zeka sahibi insanlar olaylara eleştirel yaklaşır, at gözlüğü takmış gibi aynı şeyleri tekrarlamaz.Şu anda Hristiyan Agop, Hristofyas çocukları olmamanızı Atatürk’e borçlusunuz

    Bunun altına artık ne yazsam boş:)
    Bakın size yardımcı olmak için bir site hazırlamışlar. Atatürk olmasaydı ismimiz ne olurdu hesaplamak için:
    http://www.quizopolis.com/greek-name-generator.php

  70. Yazan:Büşra Tarih: Ağu 22, 2012 | Reply

    Sayın Ekrem Bey; yazınızın başında şu ifade kullanılmış:
    “Argüman: Kuran’da başörtüsü diye bişi yok !

    Cevap: Anayasa’da da laiklik diye bişi yok! Laiklik Yunanca Laos sözcüğünden gelmekte olup aslında hantal görünüşlü eti sert bir balık cinsidir.” buradaki ifadeye göre o zaman anayasada da laiklik yok diyerek Kuranı Kerimde örtünmekle ilgili ayetlerin bulunmadıgını kabul etmiş bulunmaktasınız. Bu önemli bir konu oldugu için düzeltme gereği duyuyorum. Yazının aksine bir çok ayette örtünmek açıkça dile getirilmiştir. Bakınız:nur suresi ayet 31,ahzap suresi ayet 59. bunlar açıkça dile getirilen ve örtünmeyi emreden ayetlerdir. Teşekkür ederim, Saygılar..

ÖNEMLİ

--------------------------------------------------------------------

Tüm yazı, yorum ve içerikten imza sahipleri sorumludur. Yayımlanmış olmaları, bu görüşlere katıldığımız anlamına gelmez.

Hakaret içerse dahi bütün yorumlar birer fikir eseridir. Ama bu siteye ilk kez yorum yazıyorsanız, yorum kurallarına gözatın yine de.

Not: Sitenin ismini dert etmeyin, “derinlik” üzerine bayağı bir geyik yaptık, henüz söylenmemiş bir şey bulmanız oldukça zor :)

Editörle takışmayın, o da bir anne-babanın evlâdıdır, sabrının sınırı vardır. Siz haklı bile olsanız alttan alın, efendilik sizde kalsın.

Sitenin iç işleriyle ilgili yorum yapmayın, aklınıza takılan soruları iletişim kutusundan sorun, kol kırılsın, yen içinde kalsın.

Kendi nezaketinizi bize endekslemeyin, bizden daha nazik olarak bizi utandırın. Yanlış ve eksik şeylerden şikayet etmek yerine bilgi ve yeni bakış açısı sunarak tamamlayın, düzeltin, tevazu ile öğretin bize bildiklerinizi.

Bu kurallara başkasının uyup uymamasına aldırmayın, siz uyun. Bütün yorumları hızla onaylanan EN KIDEMLİ YORUMCULAR arasındaki nizamî yerinizi alın.

--------------------------------------------------------------------
  • Siz de fikrinizi belirtin