Main Content RSS FeedÖnceki Yazılar

Nisan ayında en çok okunan kitaplar »

kitapGeride bıraktığımız nisan ayında okurlarımızın e-kütüphanemizde en çok okuduğu kitaplara baktığımızda siyasetin, özellikle de terör ve laiklikle şekillenen gündemin etkisini görüyoruz. Türkiye’de ve Dünyada Başörtüsü Raporu-(2009/2010) 1354 okumayla ilk sıraya yerleşti. Bu raporu 1270 okumayla Kürtlerin Tarihi Üzerine adlı inceleme takip etti. Üçüncü sırada eğitimden Türk soluna, ekonomik krizlerden petrol savaşlarına, ölüm korkusundan küresel ısınmaya kadar çok farklı konularda bilgi ve yorum paylaştığımız bir kitap var: Fikir Kırıntıları – 1 (1129 okunma). Nisan ayında 27.030 kitap okundu. Toplam okumanın %30’unu teşkil eden ilk 10’daki kitapların listesi şöyle:

  1. Türkiye’de ve Dünyada Başörtüsü Raporu-(2009/2010)
  2. Kürtlerin Tarihi Üzerine
  3. Fikir Kırıntıları – 1
  4. Kitap Tanıtan Kitap 1
  5. Senin tanrın çok mu yüksekte?
  6. Kaybedenler Klübü: Anti-demokratik bir muhalefetin kısa tarihi
  7. Derin Lügat 3.0
  8. Fethullah Gülen’i yi bilirdik
  9. Sen insansın, homo-economicus değilsin!
  10. Derin İnsan

… Kitapları daha yakından tanımak için…

Kitap tanıtan kitap 7

kitap-tanitan-kitap-7 - kucuk 71 kitap indirin72 kitap indirin Şubat ayında en çok okunan kitaplarKitap tanıtan kitapların 7cisine damgasını vuran düşünür Susan Sontag oldu. 1977’de yayınladığı“Fotoğraf Üzerine” isimli cesur kitaptan bahseden 4 makale ile başlıyoruz. Mehmet Özbey’in kaleminden eskimeyen bir kitabı ziyaret edeceğiz sonra: Yüzyıllık Yalnızlık (Gabriel Garcia Marquez) Değerli yazarlarımızdan Mehmet Salih Demir ve Mustafacan Özdemir tek bir kitaba ve tek bir yazara odaklı kitap sohbetlerinden farklı makaleler hazırladılar. Bunlar kavram ve/veya olaylara odaklı, birden fazla kitaptan ve müelliften istifade eden çalışmalar: Terör, vicdan, modernleşme, bilim felsefesi (Kuhn, Heidegger, Derrida, Gadamer, Dilthey, Mach, Baudrillard, Toulmin) … Suzan Nur Başarslan’ın yazdığı Türk romanının tarihçesi veSeksenli Yıllarda Türk Romanı Ve Post Modern Eğilimlerde bu kategoriye dahil edilebilir. Bunların  yanısıra yazar kadar hatta bazen daha fazla ünlenmiş kitaplara adanmış makaleleri de yine bu sayıda bulacaksınız: Zeytindağı (Falih Rıfkı Atay), Hayy Bin Yakzan (İbn-i Tufeyl), Körleşme (Elias Canetti), Taşrada Düğün Hazırlıkları (Franz Kafka). Kitap tanıtan Kitap 7’nin daha önceki sayılardan bir diğer farkı da Georg Simmel’e adanmış iki makale içermesi. Karl Marx ve Max Weber arasındaki kayıp halka olarak nitelenen Simmel’in “Büyük şehir ve zihinsel yaşam” (Die Großstädte und das Geistesleben, 1903) isimli özgün çalışmasından bahsettiğimiz makaleler kitabın sonunda. Buradan indirebilirsiniz.

Önceki kitap sohbetleri:

Milletlerin Zenginliği / Adam Smith »

adam-smith-milletlerin-zenginligi-44cc

Eski olsun yeni olsun hemen hemen bütün devletler, başları sıkışıp başka çareleri kalmayınca, bir vesileyle, bu pek hokkabaz işi el çabukluğunu yapmışlardır. Romalılar, bütün öbür paralarının değerini hesaplamak için kullandıkları sikke ya da para birimi adı olan As’ı, Birinci Pün Savaşı sonunda, on iki onça bakır kapsar durumdan, topu topu iki onça kapsayan durma düşürdüler. Yani, iki onça bakıra, eskiden hep on iki onça bakırın değerini belirtmiş olan daha yüksek bir para biriminin adı verdiler. Böylece, cumhuriyet, altına girdiği büyük borçları gerçekte borçlu olduğunun altıda biriyle ödemek imkânına kavuştu. Şimdiki zamanda hemen aklımıza, bunca amansız ve bunca büyük bir iflasın halk arasında pek şiddetli bir patırtı koparmış olması gerekeceği gelir. Öyle görülüyor ki, bu yüzden hiçbir patırtı kopmuş değildir. Para ile ilgili bütün öteki kanunlar gibi, bu iflası yürürlüğe sokan kanunu da, bir tribune halk meclisine sunarak oradan geçirtti ve ihtimal ki bu, herkesin pek beğendiği bir kanun oldu. Read the rest

Müslüman’ın Zaman’la imtihanı güncellendi »

musluman-zamanla-imtihan-surum-2Sunuş: Müslümanlar dünyanın toplam nüfusunun %20’sini teşkil ediyorlar ama gerçek anlamda bir birlik yok. Askerî tehditler karşısında birleşmek şöyle dursun birbiriyle savaş halinde olan Müslüman ülkeler var. Dünya ekonomisinin sadece %2-%3′lük bir kısmını üretebilen İslâm ülkeleri Avrupa Birliği gibi tek bir devlet olsalardı Gayrı Safi Millî Hasıla bakımından SADECE Almanya kadar bir ekonomik güç oluşturacaklardı. Bu bölünmüşlüğü ve en sonda, en altta kalmayı tevekkülle(!) kabul etmenin bedeli çok ağır: Bosna’da, Filistin’de, Çeçenistan’da, Doğu Türkistan’da ve daha bir çok yerde zulüm kol geziyor. Müslümanlar ağır bir imtihan geçiyorlar. Yaşamlarını şekillendiren şeylerle ilişkilerini gözden geçirmekle başlıyor bu imtihan. Teknolojiyle, lüks tüketimle, savaşla, kapitalizmle, demokrasiyle , “ötekiler” ile ve İslâm ile olan ilişkilerini daha sağlıklı bir zemine oturtabilecekler mi? Müslüman’ın Zaman’la imtihanı adındaki 122 sayfalık bu kitap işte bütün bu konuları sorgulayan ve çözümler öneren makalelerden oluşuyor.

Gündem Zehirlenmesi Aforizmaları »

  • gundem-takibi“Gündemi takip” sorunlu kavram. Gazeteci basın bültenlerinden besleniyor. Herkes aynı yalanı söylediği için doğru sanıyorsun.
  • “Gündem” basın bürolarında yapay olarak üretilir. “Bugün hangi konuyu halkın ağzına sakız etsek?” Gündemi sıkı takip eden koyundur.
  • Peki hiç gazete okumayalım mı? Okuyalım ama “bugün ne olmuş?” diyerek değil. “Bugün medya patronları ne düşünmemi istiyor? Neden?” diyerek.
  • Gündemi takip etmek için 20 dakikadan fazla vakit harcayan ziyandadır. Onlarca bakan, yüzlerce vekil var. Bu ne dedi? Şundan tokat gibi cevap…
  • Dünyada 200 civarında ülke var. G20’yi bile takip için onlarca yardımcı gerekir. Enerji, savunma, sınır ihlâlleri, kınama, ziyaret…
  • Story Telling, halkla ilişkiler, Spin Doctor, basın bürosu, imaj yönetimi… Artık gündem oluşmuyor, profesyonellerce üretiliyor.
  • Story Telling uzmanları halkın kolayca hatırında kalacak kısa hikâyeler uydurur ve yayar. Reklâm ve siyasette çok kullanılır.
  • Politik amaçla profesyonel yalan üretenler nasıl çalışır? 4 kitap tavsiye edelim:

gündem-zehir-vThe Politics of Storytelling: Variations on a Theme by Hannah Arendt (Michael Jackson)

Storytelling:  (Christian Salmon)

Storytelling Globalization from the Chaco and Beyond (Mario Blaser)

Who Shot Ahmed? A Mystery Unravels in Bahrain’s Botched Arab Spring (Elizabeth Dickinson)

  • Spin Doctor ayrı bir mesele. Olmuş bir olayı olmamış gibi göstermek, unutturmak yahut katili mazlum, mazlumu katil gösterme sanatı(!)

Read the rest

Dünyamıza Bakış / Albert Einstein »

Dunyamiza-Bakis-Albert-Einstein-104Bireysel ve Toplumsal Sorumluluk

Burada vicdan ve yasalar arasındaki o eski çatışma ile gene karşı karşıyayız. Nuremberg duruşmaları sırasında, değişik hükümetler, ahlakdışı eylemlerin hükümet buyruğu ile işlenmiş suçlar olduğu gerekçesi ile bağışlanamayacağı kanısındaydılar. Ahlakdışı bir eylemin ne olduğunu kişinin bireysel yargısı ve vicdanı belirler. Ahlâk yasalarının her türlü yasadan önce geldiği düşüncesi ise insanların doğruluk ve yanlışlık anlayışına da uymaktadır.

Bilinçli olarak savaşmamayı seçen kişi devrimci bir kişidir. Yasalara karşı gelmeğe karar vermekle toplumun ilerlemesi uğrunda çalışmak gibi en önemli bir ülküyü kişisel çıkarlarından üstün tutmuş oluyor demektir. Çok güç durumlarda toplumsal ilerlemeyi sürdürmenin tek yolu budur. Kuvvetler dengesi yürürlükteki yasaların ve siyasal kurumların işlemesini engelliyorsa, bu tutum daha çok önem kazanır. Amerikan Anayasasını hazırlayanlar bu düşünceyle halkın ayaklanma hakkını tanımışlardır. Gandhi’nin Hindistan’ın özgürlüğünü kazanması için uyguladığı yöntem zor kullanmayan bir devrim yöntemiydi. Uluslarüstü bir örgüte dayanarak yeryüzünde barışı gerçekleştirmek ancak Gandhi’nin yönetiminin geniş ölçüde uygulanması ile sağlanabilir.

İnsan Hakları

Uzun süren hayatım boyunca bütün gücümle elle tutulabilir gerçekliğin yapısını anlamaya çalıştım. İnsanların daha varlıklı olmaları yolunda, haksızlığa ve baskıya karşı, ya da geleneksel insan bağlarının düzelmesi için düzenli bir çaba göstermedim. Yaptığım sadece şuydu: Uzun aralıklarla, susmanın bir suçu paylaşmak ya da yüklenmek olacağı toplumsal çıkmazlar ve mutsuzluklar karşısında açıkça ne düşündüğümü bildirdim. Böyle durumların son yıllarda gittikçe çoğaldığı açıkça ortada, ama elbet bunun suçlusu olan da ben değilim. Yıldızlarda yazılı değildir insan haklarının varlığı ve değeri: Tarih boyunca bir takım uyanık insanlar, insanların birbirlerine karşı en iyi davranış yollarının ne olabileceğini düşünmüşler, bunu öğretmişlerdir. Read the rest

Namaz illâ namaz »

cami-namaz-7

  • Dünyayı kurtarmak isteyen ne çok insan var; kendini kurtarmak kimsenin hatırına gelmiyor.
  • Suriye’deki zulmü konuşalım ama sen namazı ihmal ederek nefsine zulüm ediyorsun. ALLAH ile selâmlaşma zincirini koparıyorsun.
  • 1 rekât namazı ihmal eden adam Müslümanlar safında bir gedik açmış demektir. Sana verilen kurşunu düşmana atmıyorsun demektir.
  • Sevmediğin adamı eve almazsın. Namaz kılamadığın zaman “neden huzura kabul edilmedim?” diye ağlamalısın.
  • Neden namazdan zevk almıyorum diye sorgula. Ne yedim? Rızkıma nereden pislik bulaştı? Neye baktım?
  • Namaz konusunda mü’min kardeşine de dua et. Sünnetlere kıyma. Tesbihata kıyma.

Read the rest

Zâhir ve Batın / Appearance & Essence / الظَّاهِرُ وَالْبَاطِنُ »

zahir-batin-2Ne değildir?

Zahir aldatıcı görünüş ve bâtın bilinmesi gereken gerçek varlık değildir.

Nedir?

Hisler ve tahayyül ile erişilebilen zâhirdir. İstidlâl (çıkarım) tarikini tutan akıl ve mantığa açık olan ise bâtındır.

Zâhir harftir, bâtın ise onun mânâsı

Bir adam pokerde eli kötü olduğu halde arttırıyor; blöf yapıyor. Rakibi görünene (zâhire) aldanmıyor; blöfünü “gördü”. Neden? Blöf yaptığı zaman boncuk boncuk terlediğini biliyordu. Yani aldatan görüntüyü yine gördükleriyle okudu ve doğru kararı verdi. Ya terlemeseydi? Bu defa da rakibinin (terlemediği için) doğru söylediğini anladığından yine aldanmayacak ve temkinli olacaktı. His ve tahayyül veçhesiyle zâhire baktı; istidlâl veçhesiyle bâtını okudu.

Zâhirî varoluş bâtınî varoluştan daha önemsiz / zayıf mıdır?

Eflatun ilk diyaloglarında görünüşe aldanmamayı, Gerçek’i aramayı öğütlemiş ama Sempozyum’da (Συμπόσιον) görünenin varlığını reddetmeyi terk etmiş. Zira zâhir olmasaydı bâtını nereden bilecektik? Aklı istidlâle, perde arkasına, muhtemel bir Gerçek’e yönlendiren “yalan dünya” ve onun zâhirî sûretleri değil mi? Şu halde zâhiri, görüneni önemsiz, aldatıcı hatta yok saymak varlıkları ve Varlık’ı anlamamak olur. Spinoza’nın Tasavvurun Tekâmülü adlı eserinde söylediği gibi: Read the rest

Kanlı Fotoğraf Yayma Aforizmaları »

kanli-foto-paylasmak

  • Bu sene Pulitzer ödülünü kazananlar can çekişen Suriyeli göçmenlerin fotoğraflarıyla alkışlandılar.
  • Acı içinde kıvranan insanların resmini çekebilen bir çakala “insan” denebilir mi? (çakalları tenzih ederim) Bir çocuk ölürken fotoğraf çekebilen sen artık insan değilsin! »
  • Kanlı foto paylaşarak bir işe yaradığını vehmeden kardeşlerimiz bilmeden zalimlere hizmet ediyorlar.
  • Âlimlerin söylediği gibi ceset, dışkı, porno resimler göz nurunu alır. Mesleği morg veya dışkı tahlili olan müstesna.
  • Ceset ve işkence görsellerini DAEŞ, İsrail ve ABD ordusu kasıtlı olarak yayar. Korku salmak işlerine gelir.
  • Acı içinde kıvranan Müslümanların fotolarını yayarak #İsrail’e hizmet ediyorsunuz çünkü öğrenilmiş güçsüzlük hissini yayıyorsunuz. “Biz adam olmayız” önkabulünü.
  • Fotoğraflarını yaydığınız cesetlerin sahibi olan Müslümanlardan izin aldınız mı? Demek ki kul hakkına girdiniz.
  • Annenizin yahut evlâdınızın cesedinin fotoğraflarının Avrupa’da, Amerika’da elden ele gezmesini ister misiniz? Siz de başkasına yapmayın.
  • 11 Eylül saldırısından sonra Amerikalılar ve Charlie Hebdo’dan sonra Fransızlar ceset fotosu yaymadı. Güçsüz görünmek istemediler. Ya siz?
  • Müslümanlar ölünce dünyanın tepkisiz kalmasının bir sebebi belki de çok FAZLA Müslüman cesedi görmeleridir? Alıştılar. Alıştırdınız.
  • Ortalama bir Alman, Japon, Fransız yılda 2 kedi ölüsü görmez ama binlerce Müslüman ölüsü görür. Katliamları sıradanlaştırıyorsunuz. Read the rest

Kötülüğün Sıradanlığı / Hannah Arendt »

Yahudiler neden kurbanlık koyun gibi ölüme gitmişlerdi? Müttefikler bundan ne ölçüde sorumluydu? “Yahudi liderler kendi insanlarının sonunu hazırlayanlarla işbirliği yapmaya nasıl yanaşmışlardı?

[…]

“Beth Hamishpath”  – Adalet Evi: Avazı çıktığı kadar bağıran mübaşirden yükselen bu sözlerle ayağa fırlıyoruz, işte hâkimler de geliyor. Başı çıplak, siyah cübbeli üç hâkim, yüksek kürsünün en tepesindeki yerlerini almak üzere, yan kapıdan mahkeme salonuna giriyor. Çok geçmeden sayısız kitapla ve bin beş yüzün üzerinde belgeyle kaplanan bu uzun masanın iki ucunda zabıt kâtipleri bulunuyor. Hâkimlerin hemen aşağısında çevirmenler var, davalı veya avukatı ile mahkeme arasında doğrudan iletişimi sağlamak üzere buradalar. İbranice yürütülen duruşmayı, diğer izleyicilerin hemen hepsi gibi, Almanca konuşan davalı taraf da, bir radyo yayını aracılığıyla herkese ulaşan simultane çeviriyle takip ediyor. Fransızca çeviri çok iyi, İngilizcesi idare eder; Almanca olanıysa tam bir kepazelik, çoğu zaman ne dedikleri bile anlaşılmıyor. (Duruşmanın hakkaniyeti için bir dünya teknik düzenleme yapıldığı düşünülürse, Almanya doğumlu bir sürü insanı olan yeni İsrail Devleti’nin, nasıl olup da sanığın ve avukatının anlayabildiği tek dile doğru dürüst çeviri yapabilecek bir çevirmen bulamadığı tam bir muamma. Çünkü Alman Yahudilerine yönelik o eski önyargı -bir zamanlar İsrail’de çok barizdi- artık önceden olduğu kadar güçlü değil, bu durumu açıklamaya yetmiyor. Öyleyse geriye tek bir açıklama kalıyor: bu önyargıdan da eski ve hâlâ çok güçlü olan “K Vitamini”, yani İsrail devlet çevrelerinin ve bürokrasisinin tabiriyle “kayırma”.) Çevirmenlerin alt sırasında, karşı karşıya ve dolayısıyla izleyicilere yanlan dönük olarak, sanığın içinde durduğu cam kabin ve tanık kürsüsü bulunuyor. Son olarak da en alt sırada, dört yardımcı savcıdan oluşan ekibiyle savcı ve -ilk haftalarda kendisine eşlik eden-yardımcısıyla birlikte savunma avukatı var. Read the rest

1 Mayıs Aforizmaları »

  • 1 mayisBugün 1 mayıs. Sivilceli ergenler polise taş atacak, polis gaz sıkacak. Göz altına alınan ilk 50 salak dünya manşetlerinde olacak.
  • Türk solu siyasî bir proje icad edemediği için 100 yıldır onun bunun kuyrukçusu olmaktan öteye gidemedi.
  • Rusların Romanya’ya atadığı sömürge valisi Çavuşesku devrilirken Türk solcuları “Çavuşesku’nun intikamı alınacak” diye slogan atıyordu.
  • Dünya solcularının aksine Türk solcuları zengindir. Nişantaşı, Bağdat caddesi ve Etiler gibi semtlerde yaşarlar.
  • Türk solcularının çoğu zengin çocuklarıdır. Çalışmazlar ve asgarî ücretin birkaç katı cep harçlıkları vardır.
  • Şimdi PKK’yı desteklediğine bakmayın, Türk solu gerçekten ırkçıdır. Kürt düşmanıdır. Kürtçe yasağını savunmuştur.
  • Türk solcularının PKK’yı desteklemesi geçici bir oportünizm. AK Parti’yi şiddetle devirme potansiyeli görüyorlar PKK’da.
  • 1-mayis-turk_soluTürkiye’de sendikal haklarda sıkıntılar yaşanmıyor mu? İşsizlik bitti mi? Sendikasız işçi yok mu? Bunlar Türk solunu ilgilendirmez.
  • 5 yıl öncesine kadar her beş ücretliden biri kayıt-dışı çalıştırılıyordu. Bugünkü durum nedir? 1 mayısta bun takip edecek solcu var mı?
  • 2002’de ancak her on ücretliden biri kıdem tazminatı alabiliyordu. AKP bunu iyileştirdi mi yoksa unuttu mu? 
  • 1 Mayısta yürüyen solcular çocuk işçilerin ve iş kazalarının takipçisi olamıyorlar. Çünkü kendileri hiç maaşla çalışmadılar. Read the rest