Main Content RSS FeedÖnceki Yazılar

Körleşme / Elias Canetti »

Körleşme - Elias Canetti-3xsNikâh tanıklığını artık bitkin düşmüş gövdesindeki son güç kırıntılarını harcayarak ufak tefek işler görmeye çalışan bir hamalla, kendi yaşamında türlü hilelere başvurup bekâr kalmayı başaran, buna karşılık başkalarının evlenmesinden çok hoşlanan ayyaş ve neşeli bir ayakkabıcı yaptılar. Sonuncusu, kibar müşterilerinden çabucak evlenecek kız ve erkek evlatlar vermelerini isterdi. Erken evliliklerin yararlarını tanıtlamak için de inandırıcı sözler bulmakta hiç güçlük çekmezdi. “Çocukları bir kez birbirlerinin koynuna verdiniz mi, çok geçmeden torunlar sökün eder. Torunları da evlendirmekte erken davrandınız mı, onların çocuklarını da görmeniz işten bile değildir?” Sözlerini, bütün törenlere katılmasını sağlayan alışılmış giysisinden söz ederek bitirirdi. Önemli törenlere gideceği zaman elbisesini dışarda ütületirdi. Herhangi bir özelliği bulunmayan törenlere katılacağı zamansa ütüyü evde kendi yapardı. Yalnız bir tek Read the rest

Bize idam değil adalet lâzım. »

  • 28 şubat sürecinde idam cezası olsaydı ikna odaları yerine idam sehpaları konabilirdi. Bize adalet lâzım, idam değil.
  • Darbeciler için idam istemek oldukça romantik ve bize zarar verebilir. Yargıya sızmış olan gülenciler masum insanları idama gönderebilir.
  • Türkiye’nin sorunları idamsızlıktan değil adaletsizlikten kaynaklanıyor. Casuslar ve teröristler hakim, albay, general olabilirken idam olsa ne olur, olmasa ne olur?
  • Gülen çetesi hakim, polis, askerî okul girişlerinde kendi adamlarını koydu. Sahte delil üretmek bu kadar kolayken idam neyi çözer?
  • İdam cezasının tartışılması bile Gülen’in Türkiye’ye iadesini sorunlu hale getiriyor. Ama bunu anlayabilecek pek insan yok.
  • Darbeyi önlemek büyük bir başarıydı. Türkiye’nin değil dünyanın tarihinde bir benzeri yok. Ama adaletsiz bir ülkede idam zulüm getirir. Adalet ile intikam arasında fark vardır.
  • 1990’ların OHAL dönemi yargısız infazların bedelini hâlâ ödüyoruz. Read the rest

ABD’de darbe olur mu? »

abd-darbe-17

  • ABD Gülenci köpekleri üzerimize göndermekle büyük hata etti. Evi camdan olan başkasına taş atar mı? Zenci-Beyaz kavgası çıkarmak çok kolay.
  • ABD’ye düşmanlık edecek bir devletten bahsetmiyorum. Cebine 50 milyon doları koyan ABD’de darbe yapabilir.
  • CIA darbe yaptığı bütün ülkelerde aynı tip patlayıcı vs kullanır. Bunlar ucuz ve tedariki kolay ürünler.
  • Darbe öncesi birkaç hafta gıda ve enerji tedarikinde kriz oluşturmak gerekir. Liman, gar, trafo vb vurulur. Halk sabırsızlanır:

“Darbe politik değil teknik bir iştir. Sınırlı bir alanda, devletin  hayatî organlarına dosdoğru ve sert bir şekilde vuracak teknisyenler gerekir. Dolayısıyla darbeyi mümkün kılmak sosyal ve politik çabalarla olmaz. Organizasyon, taktik ve teknik bilgi ister.” (Troçki)

  • abd-darbe-41Ses getiren birkaç suikast (gazeteci, şarkıcı, siyasetçi…) ve birkaç bombalı saldırı ülkenin YÖNETİLEMEDİĞİ hissi uyandırır.
  • Hükümet isterse %60 oyla seçilmiş olsun, evde tencere kaynamayınca herkes faşist olur ve bir kurtarıcı beklemeye başlar.
  • ABD hükümetine darbe yapmak diğer ülkelerden daha kolay. Neden? Bir kere halk devlete güvenmiyor.
  • 2ci sebep: Zenciler insan sayılmıyor, zenci öldüren polis ceza bile almıyor. Ülke nüfusunun %20si zenciyken hapistekilerin %80’i zenci!
  • 3cü sebep: Silahlı fanatik ırkçı gruplar var. White supremacy grupların şiddeti yanında işid bile masum sayılır.
  • 4cü sebep: Amerikalılar sahte korkularla aldatılmaya yatkın bir halk. Her türlü psikolojik harp tuzağına kolayca düşebilirler.
  • 5ci sebep: ABD’de hemen herkes silahlı. Vatandaş sayısından fazla ruhsatlı silah var.
  • Kısacası birkaç haftalık gıda/enerji krizi ABD’yi uzun sürecek bir iç savaşa sürükler. Bu şartlarda kolayca hükümet darbesi yapılır.

abd-darbe

Tavsiye makale:

 

Bu konuda e-kitap:

Amerika Tedavi Edilebilir mi?

Amerika medenîdir, sen gitmesen o geliverir!Amerika medenîdir, sen gitmesen o geliverir! amerika neden bu kadar korkak?Amerika neden bu kadar korkak? Amerikan SaldırganlığıAmerikan Saldırganlığı

Bayrak yakmanın ve Amerikan/İsrail mallarını protesto etmenin dışında bir şeyler yapmak gerektiğini düşünenler için yapılmış bu çalışmayı ilginize sunuyoruz. ABD desteği son bulmadan Ortadoğu’nun psikopatı İsrail’in saldırganlığı bitmeyecek ve Ortadoğu’ya huzur gelmeyecek gibi görünüyor. Vietnam’da ve Latin Amerika’da yaşanan katliamlar Ortadoğu’da devam ediyor. Ancak ne askerî ne de ekonomik olarak bu iki ülkeye üstünlük sağlayamayan insanlar Afganistan’da, Filistin’de, Irak’ta ABD bombaları altında can vermeye devam ediyorlar. Barışçı yollarla bir şeyler yapmaya niyetli,  “yangına gagasıyla su taşıyanlar” ise Amerikan kamuoyunu uyarma çabasında. Fakat ne yanmış yıkılmış okullar, ne de kolları bacakları kopmuş bebek fotoğrafları Amerikalıların vicdanını uyandıramadı.

Amerikalılar neden bu kadar gaddar? Dünyanın geri kalan kısmında yaşayan insanlara karşı niçin bu denli acımasız?

Amerikan’ın bu saldırganlığı sıradan Amerikalılara da büyük zarar veriyor aslında. Sadece Irak’ın işgali için harcanan yüz milyarlarca dolar ile ülkelerini baştan yapabilir, zengin-fakir demeden herkese yüksek kaliteli sağlık ve eğitim hizmeti götürebilirlerdi. Oysa milyonlarca Amerikalı sefalet içinde yaşıyor. Kimi ekonomik kriz yüzünden kimi Katrina kasırgası gibi bir doğal felaketlerden dolayı evini, işini kaybetti. Devlet ise bu insanları yüz üstü bıraktı. Neden? Bu 37 sayfalık kitap klişelerin ötesinde bir bakış açısı öneriyor. Buradan indirebilirsiniz.

İstiâze /ALLAH’A Sığınmak Üzerine… »

darbe

Ağlayarak dünyaya geliyorsun ya sonuna kadar haklısın durma ağla. Ağla. Seni yemeye, ruhunu yakmaya çalışan tam on dokuz başlı ejderha yanı başında. Ağzında ateşler salan bu on dokuz başın; bazılarını gözle görmek mümkün çoğunu ise göremiyorsun, kimi açık düşman suretinde, çoğunluğu sevimli maskeler takmış dost suretinde. Ve sen… Herkesin herkesle boğuştuğu arenada zavallı sen; aciz, yalnız, silahsız, zayıf, şaşkın, tecrübesiz, çaresiz. En büyük düşmanının ocağına düşmüşsün, burada kimseden hayır yok; çırpınman, haykırman nafile, ummanda boğulman mukadder. Çaresizsin, “çaresizsen çare sensin” kişisel gelişim avuntuları da nafile. İşte o an, gökten salınan bir ip. İsmi: “İstiâze.”

İstiâze; şeytandan Allah’ın “himayesine” girmek, O’nun rahmetine “yapışmak” anlamında. Şeytan kelimesi ise uzaklaşmak veya batıl olmak manasında geniş bir kavram; doğruluktan, makulden ve istikametten ayrılan herkese isim olabilecek kadar uçsuz bucaksız bir keyfiyete sahip: “Her peygambere de insan ve cin şeytanlarını böylece düşman yaptık”[1] insanların da profesyonel şeytan olabileceğini haber veriyor. Hiç şüphesiz şeytanların en büyük temsilcisi İblis, onunda kadim sıfatı “Racim”; lanetlenmiş, kovulmuş, taşlanmış anlamında: “O halde çık buradan çünkü sen (İblis) artık kovuldun.”[2]

Kaç, kaç, kaç… Kaç ve İstiâze et. Kimlerden, nelerden? Bütün kötülüklerden, sayısız belalardan, dipsiz kuyulardan. Anlamıyorsan, anlayamıyorsan meselenin vahametini senden bile kaç. Bilgine güvenme, gücüne aldanma, senden önce nice kahramanlar yardan aşağı düştü, ayakları kaydı, karanlıklarda akıllarını yitirdi, feryatları Arş’a ulaştı da kulak kabartanları olmadı, ateşlerde yandılar da kimse arkasına dönüp Read the rest

Darbeye direnmek neden önemlidir? Direnmezsek ne olur? »

darbe (2)

  • Nöbetteki genç kardeşlerimiz çatışma olmayan saatlerde yaşlılara 1980 darbesini sorsunlar. 1977-1980 arasındaki terör dönemini.
  • Kenan Evren komutasında Türk Silahlı Kuvvetleri 12 Eylül 1980 darbesini yaptığı zaman halkın büyük kısmı sevinmişti. Neden?
  • Çünkü 1977’de birden başlayan terör gençlerimizi “sağcı-solcu” diye bölmüş ve sayısız cinayet işlenmişti.
  • Yıllar sonra anlaşıldı ki sabah ülkücüleri öldüren silah öğleden sonra solcuların kahvesini tarıyordu.
  • Tetik çekenler bizim insanımız değil provokatörlermiş. Ama biz bunu anladığımızda 12 Eylül darbesi çoktan olup bitmişti bile.
  • darbe-412 Eylül darbecileri gençleri doğru dürüst yargılamadan “anarşist” diye suçladılar. Hatta çocuk yaştakileri idam etmek için yaşlarını büyüttüler.
  • 12 Eylül darbecileri insanlara işlemedikleri suçları işkence altında itiraf ettirdiler.
  • 12 Eylülde solcu, sağcı, sünnî, alevî herkes darbecilerden işkence ve eziyet gördü: 15 yaşında işkence gördüm 12 Eylül’de!… Cafer Solgun ile Ülkenin Toprağından Acı Sökmek
  • Seçim kazanamayan solcular darbeye umutla bakıyor. Oysa 12 Eylül solcuları ezip geçti.
  • 6-7 Eylülde gayrimüslimlerin dövülmesine, öldürülmesine, mallarının talan edilmesine yol açan gazete haberi yalandı.
  • darbe-512  Eylül darbesinden sonra ordu mensubu olmayan insanlar askerî mahkeme kararıyla askerî cezaevlerine atıldı. Bu hukuksal bir anormallikti.
  • 12 Eylül darbecileri islâmcı, solcu, ülkücü demeden binlerce insanı işkenceyle öldürdü.
  • ABD ordusunun işkence öğretmenleri 12 Eylül darbecilerini eğitmişti. Tecavüz, cinsel organa elektrik, şişe sokma yaygındı.
  • Türk solu hiçbir zaman darbeler karşısında dik duramadı. Hor gördüğü halkın iradesine saygı göstermeyen Türk solu darbe sever: Omurgasızları tanıyalım: Ece Temelkuran, Nuray Mert, Sırrı Süreyya Önder, DİSK, TKP, BDP ve ötekiler

 

… Darbeler, Kemalcilik ve Atatürkizm üzerine e-kitap…

Hükümeti devirmek isteyen birileri mi var?

Hükümeti_devirmek_kapak Ücretsiz kitap indirin74 kitap indirin4 Türk bankası çalışanlarını sömürmek, tüketiciyi kandırmak ve haksız rekabetten dolayı çok ağır cezalar yediler. Hemen ardından Türkiye tarihin en büyük anti-kapitalist ayaklanmasını yaşadık. Göstericiler “Sosyalist Türkiye” ve “yaşasın devrim” sloganları atarak orak-çekiçli pankartlar, Deniz Gezmiş posterleri taşıdılar. Tuhaf olan ise bazı bankaların ve holdinglerin bu ayaklanmaya destek olmasıydı. Anti-kapitalist göstericiler 20 gün boyunca İstanbul’un en lüks otellerinden birinde bedava kaldılar. Tuhaflıklar bununla da bitmedi. CNN, BBC, Reuters ve daha bir çok medya kuruluşu bir kaç sene önce, üstelik yabancı ülkelerde çekilmiş yaralı ve ölülerin  fotoğraflarını “Türkiye” diyerek servis etti. Tayyip Erdoğan’a destek için toplanan AKP’lilerin fotoğrafı CNN tarafından kazayla(?) “Ayaklanmış Protestocular” olarak yayınlandı.

Dünyada da tuhaf şeyler oldu:

  • Türkiye ile neredeyse aynı anda Brezilya’da bir halk(?) ayaklanması başladı.
  • Georges Soros’a ait ekonomi gazeteleri Çin ekonomisi hakkında aşırı kötümser haberler yaydılar.

“Kazalar” bu kadar çoğalınca insanlar ister istemez bazı şeyleri sorguluyor:

  • Türk bankaları neden sermaye düşmanı, anti-kapitalist bir ayaklanmaya destek oldu?
  • Acaba 2008 krizinden sonra kan kaybeden ABD ve Avrupa kaçan sermayeyi geri  çekmeye mi çalışıyor?
  • Brezilya, Çin ve Türkiye Avrupa ve ABD’deki yatırımları çekmenin cezasını mı ödüyor?

Elinizdeki kitap bu sorulara ve darbe iddialarına cevap arıyor. Buradan indirebilirsiniz.

Kemalizm ve darbe: Halka rağmen halkı yönetmekKemalizm ve darbe: Halka rağmen halkı yönetmek Son sınavda 3 doğru 1 yanlışı götürdüKendi ülkesini işgal eden ordu

Hiç bir yeri işgal edemeyen ordular kendi ülkelerini işgal ederler. Çünkü bir ordunun ayakta durması için insan emeği ve maddî destek gereklidir. Beceriksiz ordular disiplinsiz olduklarındanYABANCI DÜŞMAN ile savaşamazlar. Kolayca yenebilecekleriİÇ DÜŞMANLAR uydururlar ve bu bahane ile kendi ülkelerini işgal ederler. Başbakan asarlar. Milletvekillerini hapse atarlar. Korumakla yükümlü oldukları halkı işkenceler altında inletirler. İşgalciler kimseye hesap vermezler. Halkın isyan etmesine engel olmak için “etrafımız düşmanla çevrili” diyerek KORKU PROPAGANDASI yaparlar. Eleştirilerden uzak kalmak için farklı inançlardan ve kültürlerden olan insanların birbirine düşman olması da bu eşkiyaların işine gelir. Bu sebeple terörü destekleyebilir hatta teröristlere silah ve para yardımında bulunabilirler. Okuyacağınız kitap kendi ülkesini işgal etmiş bir ordunun kısa tarihidir. Buradan indirebilirsiniz.

Tarih şaşırmaktır

Kemalizm ve darbe: Halka rağmen halkı yönetmekKemalizm ve darbe: Halka rağmen halkı yönetmek Son sınavda 3 doğru 1 yanlışı götürdüEvet… Tarih şaşırmaktır. Atatürk’e şaşırmak, Kürtlere şaşırmak, Lozan’a şaşırmaktır. Geçmişe hayret edip bugüne eleştirel bakabilmek, yarını hazırlamaktır Tarih. Geçmişe değil geleceğe dönüktür amacı. Özetle siyasî bir propaganda aygıtı değildir. Gaz vermek, “Asker millet” üretmek, atalarımızla gurur duymak için tarih araştırılmaz. Eğer resmî tarihin beyin yıkamasından bıktıysanız bu kitap ilginizi çekecektir…Buradan indirebilirsiniz.  

Kemalizm ve darbe: Halka rağmen halkı yönetmekKemalizm ve darbe: Halka rağmen halkı yönetmek Son sınavda 3 doğru 1 yanlışı götürdüAlaturka Laiklik: “Beni bir bir sen anladın, sen de yanlış anladın!”

Türkiye Cumhuriyeti’nde Alevîlere zorla Sünnî İslâm öğretilirken Sünnîlerin başörtüsü devlet dairelerinde yasaktı. Türk Ordusu’nun istihbaratı camileri ve namaz kılanları fişliyordu. Hristiyan Ermenilerin ne kiliseleri, ne yetimhaneleri ne de cemaat lideri seçimleri özgürce yapılamıyordu. Rumların ruhban okulları özgür değildi. Yahudiler diğer gayrı Müslimler gibi askerde ayrımcılığa uğruyordu. Ateistlerin kitapları, internet siteleri yasaklanabiliyor, kapatılabiliyordu. Gayrı Müslimlerin alın teriyle biriktirdikleri vakıf malları 1970′lerde gasp edildi, daha yeni geri verildi. Sahi Laiklik neye yarıyor? Bu kitap son yıllarda Türkiye’nin gündemine gelen, birbirinden ayrı gibi duran ama çekirdeğinde Yobaz Laiklik Meselesini barındıran konuları ele alıyor.Buradan indirebilirsiniz.  

Kadın hakları ve Kemalizm

Kemalizm ve darbe: Halka rağmen halkı yönetmekKemalizm ve darbe: Halka rağmen halkı yönetmek Son sınavda 3 doğru 1 yanlışı götürdü

“Kemalizm Türk kadınına özgürlük verdi” gibi sloganlarla düşünmeye daha doğrusu ezberlemeye itildiği için sık sık şaşırmaya mahkûm bir kuşak bizimki. Tarihi, belgeleri, siyasî söylemleri ve sloganları aklın imtihanına tabi tutan herkes hayretler içinde kalıyor. “İyi de biz bunu bunca sene nasıl yuttuk?” diye sormaktan alamıyoruz kendimizi. Kemalist düşüncenin, çağdaşlığın ve Atatürk devrimlerinin yılmaz bekçisi “çağdaş Türk kadını’nın sesi” Cumhuriyet Gazetesi’nin başyazarı olan Yunus Nadi kadınların siyasete atılmasına nasıl tepki vermiş meselâ? “Havva’nın kızları, Meclis’e girip yılın manto modasını tartışacak” Kadınlar Halk Fırkası kapatılınca yerine Türk Kadınlar Birliği kurulmuş. O da kapatılınca Cumhuriyet Gazetesi’nde şu başlık atılmış: “Türk Kadınlar Birliği kapatıldı, fesat çıkaran hatun kişilere haddi bildirildi.” Derin Düşünce Fikir Platformu yakasını resmî tarihten kurtarmak isteyen okurlarına ezber bozan bir kitap öneriyor : Kadın hakları ve Kemalizm ilişkisine alternatif bir bakış

Son sınavda 3 doğru 1 yanlışı götürdü »

darbe

… Darbeler, Kemalcilik ve Atatürkizm üzerine e-kitap…

Kemalizm ve darbe: Halka rağmen halkı yönetmekKemalizm ve darbe: Halka rağmen halkı yönetmekKendi ülkesini işgal eden ordu

Hiç bir yeri işgal edemeyen ordular kendi ülkelerini işgal ederler. Çünkü bir ordunun ayakta durması için insan emeği ve maddî destek gereklidir. Beceriksiz ordular disiplinsiz olduklarındanYABANCI DÜŞMAN ile savaşamazlar. Kolayca yenebilecekleriİÇ DÜŞMANLAR uydururlar ve bu bahane ile kendi ülkelerini işgal ederler. Başbakan asarlar. Milletvekillerini hapse atarlar. Korumakla yükümlü oldukları halkı işkenceler altında inletirler. İşgalciler kimseye hesap vermezler. Halkın isyan etmesine engel olmak için “etrafımız düşmanla çevrili” diyerek KORKU PROPAGANDASI yaparlar. Eleştirilerden uzak kalmak için farklı inançlardan ve kültürlerden olan insanların birbirine düşman olması da bu eşkiyaların işine gelir. Bu sebeple terörü destekleyebilir hatta teröristlere silah ve para yardımında bulunabilirler. Okuyacağınız kitap kendi ülkesini işgal etmiş bir ordunun kısa tarihidir. Buradan indirebilirsiniz.

Tarih şaşırmaktır

Kemalizm ve darbe: Halka rağmen halkı yönetmekKemalizm ve darbe: Halka rağmen halkı yönetmekEvet… Tarih şaşırmaktır. Atatürk’e şaşırmak, Kürtlere şaşırmak, Lozan’a şaşırmaktır. Geçmişe hayret edip bugüne eleştirel bakabilmek, yarını hazırlamaktır Tarih. Geçmişe değil geleceğe dönüktür amacı. Özetle siyasî bir propaganda aygıtı değildir. Gaz vermek, “Asker millet” üretmek, atalarımızla gurur duymak için tarih araştırılmaz. Eğer resmî tarihin beyin yıkamasından bıktıysanız bu kitap ilginizi çekecektir…Buradan indirebilirsiniz.  

Kemalizm ve darbe: Halka rağmen halkı yönetmekKemalizm ve darbe: Halka rağmen halkı yönetmekAlaturka Laiklik: “Beni bir bir sen anladın, sen de yanlış anladın!”

Türkiye Cumhuriyeti’nde Alevîlere zorla Sünnî İslâm öğretilirken Sünnîlerin başörtüsü devlet dairelerinde yasaktı. Türk Ordusu’nun istihbaratı camileri ve namaz kılanları fişliyordu. Hristiyan Ermenilerin ne kiliseleri, ne yetimhaneleri ne de cemaat lideri seçimleri özgürce yapılamıyordu. Rumların ruhban okulları özgür değildi. Yahudiler diğer gayrı Müslimler gibi askerde ayrımcılığa uğruyordu. Ateistlerin kitapları, internet siteleri yasaklanabiliyor, kapatılabiliyordu. Gayrı Müslimlerin alın teriyle biriktirdikleri vakıf malları 1970′lerde gasp edildi, daha yeni geri verildi. Sahi Laiklik neye yarıyor? Bu kitap son yıllarda Türkiye’nin gündemine gelen, birbirinden ayrı gibi duran ama çekirdeğinde Yobaz Laiklik Meselesini barındıran konuları ele alıyor.Buradan indirebilirsiniz.  

Kadın hakları ve Kemalizm

Kemalizm ve darbe: Halka rağmen halkı yönetmekKemalizm ve darbe: Halka rağmen halkı yönetmek

“Kemalizm Türk kadınına özgürlük verdi” gibi sloganlarla düşünmeye daha doğrusu ezberlemeye itildiği için sık sık şaşırmaya mahkûm bir kuşak bizimki. Tarihi, belgeleri, siyasî söylemleri ve sloganları aklın imtihanına tabi tutan herkes hayretler içinde kalıyor. “İyi de biz bunu bunca sene nasıl yuttuk?” diye sormaktan alamıyoruz kendimizi. Kemalist düşüncenin, çağdaşlığın ve Atatürk devrimlerinin yılmaz bekçisi “çağdaş Türk kadını’nın sesi” Cumhuriyet Gazetesi’nin başyazarı olan Yunus Nadi kadınların siyasete atılmasına nasıl tepki vermiş meselâ? “Havva’nın kızları, Meclis’e girip yılın manto modasını tartışacak” Kadınlar Halk Fırkası kapatılınca yerine Türk Kadınlar Birliği kurulmuş. O da kapatılınca Cumhuriyet Gazetesi’nde şu başlık atılmış: “Türk Kadınlar Birliği kapatıldı, fesat çıkaran hatun kişilere haddi bildirildi.” Derin Düşünce Fikir Platformu yakasını resmî tarihten kurtarmak isteyen okurlarına ezber bozan bir kitap öneriyor : Kadın hakları ve Kemalizm ilişkisine alternatif bir bakış

Tanrı Parçacığı / God Particle / إلها الجسيمات »

tanri-parcacigiNe değildir?

Bir tanrının varlığını yahut yokluğunu ispat eden bilimsel buluş değil.

Nedir?

Fizik kuramındaki bazı tutarsızlıklara cevaben varlığı tahmin edilen ancak uzun süre deneyle tasdik edilemeyen parçacık. Herhangi bir tanrıyla, kutsal kitaplar veya yaratılışla ilgisi yok. (Bkz. Şalgam suyu varsa Tanrı’ya lüzum yoktur)

Neden “Tanrı parçacığı” deniliyor?

Fizikçi Leon Lederman varlığı tahmin edilen hatta “gerekli” olan bu parçacığın deneysel olarak ispat edilmesindeki güçlükleri kastederek “The Goddamn Particle…” isimli bir kitap yazdı, yani “Lanet olası parçacık…”. Fakat yayıncı müşteri çekmek amacıyla kitabın ismini “Goddamn Particle…” yaptı ve “Tanrı parçacığı” ismi çıktı ortaya. Tavsiye okuma:

  • The Higgs boson: Why scientists hate that you call it the ‘God particle’ (National Post, 14 Aralık 2011)
  • The Higgs Boson and the Nobel: Why We Call It the ‘God Particle’ (Forbes, Aralık 2013)

Neden Türkiye’deki gazeteciler halka doğrusunu anlatmadı?

Çünkü Türkiye’nin gazetecileri çoğu batılı meslektaşları gibi tıklama peşindeler. Gazeteciler özgün bir yalan uydurmayı bilinen gerçekleri tekrar etmekten daha çok severler. Bu insanlar için çok seyirci çekecek bir zırvayı/ yalanı/ iftirayı manşete taşımak gerçekleri yazmaktan daha caziptir.

tanri-parcacigi-3

… Bilim ve toplum münasebeti üzerine okumak için…

Read the rest

Batılı siyasetçiler neden giderek aptallaşıyor? »

avrupa-populizm

  • Atlantik’in iki yakasında siyaset meydanını işgal eden ırkçı, popülist palyaçolar aslında siyasetin bittiğini gösteriyor. Neden?
  • ABD ve Avrupa’da demokrasiye güvenenler azaldı. Halk ya oy vermiyor ya da fanatik, acayip tiplerden mucize bekliyor.
  • Çünkü ABD ve Avrupa’da demokrasi hukuk ihtiyacından değil ateşkes ihtiyacından doğmuştur. Ekonomi işçilerin kas gücüne muhtaçtı.
  • Atlantik’in iki yakasında kömür ve çelik çok önemliydi. Bugünkü robotlar ve otomasyon yoktu. Sermaye yüzbinlerce işçiyi kullanıyordu.
  • Buna karşılık işçiler kömür madenlerini ve demir yollarını kilitleyerek sermayeye şantaj yapabiliyordu.
  • Ancak gelişen teknoloji ve kömürün yerini alan petrol işçiye gerek duymayan, insansız bir ekonominin önünü açtı.
  • Petrolün çıkartılması, taşınması, rafine edilmesi az insan fakat çok sermaye gerektirir. Petrol işçi düşmanı, sermaye dostudur.
  • Bu yüzden Avrupa ve ABD demokrasileri 1960’lardan itibaren oligarşiye dönüştü. 1980’lerden sonra finans daha da öne geçti.

Read the rest

Hüsran, Hak ve Hakkı Tavsiye »

husran-duman

“Eğer bir işi halletmek için birden fazla olasılık varsa ve bu olasılıklardan biri istenmeyen sonuçlar veya felaket doğuracaksa; kesinlikle bu olasılık gerçekleşecektir.” Karamsar bir söz daha da bedbin olanı; “ne kadar beklersen bekle istenmediği zaman gelecektir ve her problem yeni problemlere gebedir” kelamı. Bıraktığın her şey yere çakılır, uçmak için ayrı bir çaba gerekir. Dünya, olumsuzlukların, yarım kalan hayallerin çöplüğü; iki yakasını bir araya getiremeyenlerin anası. Baştan sona trajedi. Kendi haline bırakılan; bayatlar, kokar, çürür.

“Kaos.” Sigara dumanını düşün havadaki şekilleri dağınık, başına buyruk farz edilse de fizikçi bilir dumanın hareketlerinin birçok etkenlerle belirlendiğini lakin bu etkenler o kadar çoktur ki bütün “değişkenleri” hesap etmek mümkün bile değildir. Sigara dumanını etkileyen etkenin sadece havadan kaynaklı sıcaklık değişimine bağlı olduğunu kabul etsek bile sıcaklıktaki farklılaşma ortamda basınç oluşturacağından farklı girdilerle tekrar bir fonksiyon oluşturur ve bu değişim sonsuza kadar gider ve meseleyi şirazesinden koparır içinden çıkılmaz bir noktaya sürükler. Kâinattaki bir zerre bile “1+1=2” kesinliğinde hareket etmemekte “1+1= 1, 2, 3, 4…” gibi sonsuz ihtimallere kapı aralamasına rağmen her şey “1+1= 2” kesinliğinde vücut bulmakta. Eğer âleme “bırakınız yapsınlar, bırakınız geçsinler” denilseydi bunun anlamı “bırakın ölsünler” olurdu.

Zaman öldürür, zaman her geçen an daha çok öldürür. “Hüsran” artar sonra bir daha artar. “Kırık camlar teorisini” en iyi betimleyen cümle: “Birkaç kırık penceresi olan bir bina düşünün, camlar tamir edilmemişse vandallar birkaç cam daha kırar; bina boş ise tüm camları kırar, gecekonduysa en sonunda evi yakarlar. Ya da bir kaldırım düşün: Küçük çöpler vardır sonra biraz daha birikir. Sonra… Sonra oradaki lokantalar, paket servisçiler bile çöplerini buraya atarlar.” Sosyal Hayat da böyle, zamanla düzelmez hiçbir şey, her geçen gün her şey daha bir içinden çıkılmaz olur. Laik Toplumlarda cinayet işlenir sonra daha çok cinayet, tecavüz edilir kadına akabinde gelsin devlet eliyle “umumhaneler.” Kumar oynanır ardından “millileşir” üçkâğıt. Read the rest

Dost Kazanma ve İnsanları Etkileme Sanatı / Dale Carnegie »

Dost Kazanma ve İnsanları Etkileme Sanatı  Dale Carnegie-32İnsanların İlgilerini Paylaşınız

Bir insanın gönlünü kazanmak için onun ilgilendiği konuları konuşmanın çok etkili olduğu bilinmelidir. Avrupa’da düzenlenen büyük bir izci toplantısına katılacaktık. Oymağımdaki izcilerden birisi yol masrafını karşılayamayacak durumdaydı. Dev şirketlerden birinin yöneticisinden bu çocuk için yardım istemeye karar verdim. Görüşmeye gitmeden önce şirket yöneticisinin bir zamanlar bir milyon dolarlık bir çek yazdığını, karşılığı ödendikten sonra bu çeki çalışma odasına astığını öğrenmiştim. Odasına girer girmez bu çekten bahsetmeye başladım. Şimdiye kadar hiç bir milyon dolarlık bir çek görmediğimi, şimdi böyle bir çeki gördüğümü izcilerime anlatacağımı söyledim. Yöneticiden çekin hikayesini de anlatmasını istedim. Bana o günü, tekrar yaşayarak, zevkle anlattı.

Çek bahsi bitince yönetici candan bir ilgiyle ziyaretimin amacını sordu. Ben de anlattım. O, bir değil, beş çocuğun masrafını karşılayabileceğini söyledi. Bin dolarlık bir çek yazdı. Şirketin Avrupa’daki şubelerine bize her konuda yardımcı olmalarını isteyen birer mektup hazırlattı. Üstelik Paris’te bizi bizzat karşılayıp şehri gezdirdi. Çek hikayesi aramızda öyle bir dostluk doğurdu ki, hala elinden gelen hiçbir yardımı izcilerimden esirgemez. O gün sözlerime onu çok ilgilendirmeyen bir konu ile başlamamış olsaydım, herhalde bu başarıyı elde edemezdim. Karşınızdakilerin ilgilerini paylaşınız.

Başkalarına Önemli Birisi Olduklarını Hissettiriniz

Başkalarına, size nasıl davranılmasını istiyorsanız, öyle davranın. Hepimiz saygı görmek, samimiyetle takdir edilmek isteriz. Hakkımızda güzel sözler söylenilmesinden hoşlanırız. Önemli birisi olduğumuzun farkedilmesinden mutluluk duyarız. Evet, hepimiz önemli birisi değil miyiz? Bu takdir etme uygulamasına başlamanız için Amerika’nın Ankara Büyükelçisi ya da FIFA Başkanı olmayı beklemeyiniz. Herkesin takdir edilmeye ihtiyacı vardır ve takdir etmesini bilmelidir. İşimiz dost kazanmak değil mi? Size zahmet verdiğim için üzgünüm’, ‘Rica ederim’, ‘Lütfen’, ‘Teşekkür ederim’ gibi söylenmesi hiç de zor olmayan cümleler karşınızdaki insana kendisine değer verildiğini düşündüreceği gibi sizin iyi yetişmiş olduğunuzu da gösterir. Başkalarına önemli biri olduklarını hissettiriniz. Bunu samimiyetle yapınız.

… Yeni kitaplar keşfetmek için …

Kitap tanıtan kitap 7

kitap-tanitan-kitap-7 - kucuk Ücretsiz kitap indirin74 kitap indirin Dost Kazanma ve İnsanları Etkileme Sanatı / Dale CarnegieKitap tanıtan kitapların 7cisine damgasını vuran düşünür Susan Sontag oldu. 1977’de yayınladığı“Fotoğraf Üzerine” isimli cesur kitaptan bahseden 4 makale ile başlıyoruz. Mehmet Özbey’in kaleminden eskimeyen bir kitabı ziyaret edeceğiz sonra: Yüzyıllık Yalnızlık (Gabriel Garcia Marquez) Değerli yazarlarımızdan Mehmet Salih Demir ve Mustafacan Özdemir tek bir kitaba ve tek bir yazara odaklı kitap sohbetlerinden farklı makaleler hazırladılar. Bunlar kavram ve/veya olaylara odaklı, birden fazla kitaptan ve müelliften istifade eden çalışmalar: Terör, vicdan, modernleşme, bilim felsefesi (Kuhn, Heidegger, Derrida, Gadamer, Dilthey, Mach, Baudrillard, Toulmin) … Suzan Nur Başarslan’ın yazdığı Türk romanının tarihçesi veSeksenli Yıllarda Türk Romanı Ve Post Modern Eğilimlerde bu kategoriye dahil edilebilir. Bunların  yanısıra yazar kadar hatta bazen daha fazla ünlenmiş kitaplara adanmış makaleleri de yine bu sayıda bulacaksınız: Zeytindağı (Falih Rıfkı Atay), Hayy Bin Yakzan (İbn-i Tufeyl), Körleşme (Elias Canetti), Taşrada Düğün Hazırlıkları (Franz Kafka). Kitap tanıtan Kitap 7’nin daha önceki sayılardan bir diğer farkı da Georg Simmel’e adanmış iki makale içermesi. Karl Marx ve Max Weber arasındaki kayıp halka olarak nitelenen Simmel’in “Büyük şehir ve zihinsel yaşam” (Die Großstädte und das Geistesleben, 1903) isimli özgün çalışmasından bahsettiğimiz makaleler kitabın sonunda. Buradan indirebilirsiniz.

Önceki kitap sohbetleri: