RSS Feed for This Post

Omurgasızları tanıyalım: Ece Temelkuran, Nuray Mert, Sırrı Süreyya Önder, DİSK, TKP, BDP ve ötekiler

  • “Siyasal iktidar 12 Eylül darbesiyle ‘hesaplaşmayı'(!) gündemine almış bulunuyor; üstelik yoğun bir duygu sömürüsü eşliğinde şiirlerle ağıtlarla, gözyaşlarıyla birlikte… Burada 12 Eylül’le bir ‘hesaplaşma’ kesinlikle yok. Ama öyle anlaşılıyor ki içten olmayan ve ince bir ‘hesaplama’ sözkonusu…” (DİSK)
  • “12 Eylül’cülerin yargılanması tam bir aldatmacadır. Varlığını 12 Eylül’e borçlu olan AKP iktidarının ‘demokratlık’ ve ‘özgürlükçülük’ taslamasına izin vermeyeceğiz. Dünkü 12 Eylülcülerle birlikte bugünkü 12 Eylülcülerden de hesap soracağız.” (İlhan Cihaner- İmzacısı olduğu bildiriden)

(CHP Milletvekili Cihaner izlemek için geldiği 12 Eylül duruşmasına, yer olmayınca giremedi.)

  • “Anayasa değişikliğine ‘Evet’ dersek…12 Eylül’ü yapanlara yargı yolu açılacakmış. Bunu söyleyenlere sadece şunu demek isterim: Siz kimi kandırıyorsunuz? 12 Eylül’ü yapanları köşklerinde ağırlayanların, işin bu ‘zamanaşımı’na zerre kadar dikkat kesilmediklerini sanacak kadar enayi miyiz biz.” (Ahmet Hakan- Hürriyet)
  • “Memleketbildiğin enayi yerine konuyor. 12 Eylül hesaplaşması martavalını alan yürüyor.” (Ece Temelkuran- Habertürk)
  • “AKP’nin bu meseleyi bir demokratikleşme ve 12 Eylül’le, darbecilikle hesaplaşma gibi yutturmaya çalışmasının, nasıl olup da sol adına savunulabildiğidir. Sanırım ileride insanlar böyle bir budalalığın nasıl yapılabildiğini izah etmekte çok zorlanacaklardır.” (Oğuzhan Müftoğlu- Birgün)

(DEV-YOL’un lideri Oğuzhan Müftoğlu 12 Eylül duruşmasına katılıp müdahil oldu.)

  • “İsteyen, bu Anayasa değişikliği paketinin 12 Eylül ile bir şekilde hesaplaşma olduğu hayaline kendini kaptırabilir.” (Nuray Mert- Hürriyet)
  • “Ortada 12 Eylül generallerinden sorulacak bir hesap zırvalığı da kalmadığına göre ne yapacaksınız?” (Sırrı Süreyya Önder)
  • “AKP’nin 12 Eylül’le hesaplaşacağız söylemi yalanların en büyüğüdür. AKP, bu söylemiyle 12 Eylül’ün yarattığı mağduriyetleri sömürmekte buradan rant devşirmektedir.” (BDP- Boykot bildirisinden)

(Ahmet Türk, Sırrı Sakık ve Ertuğrul Kürkçü’nün aralarında olduğu BDP heyeti de dün duruşmadaydı.)

  • “12 Eylül Anayasası ile hesaplaşma olarak pazarlanmaya çalışılması, daha önce de benzer örneklerini gördüğümüz, halkı aptal yerine koyan, aldatmaya ve kandırmaya dayalı AKP tarzı politik bir hamledir.” (TKP)
  • “Pakette Geçici 15. Madde’nin olması benim oyumun renginin belli olması anlamına gelmemeli. O kadar basit değil. Toplumun çeşitli kırılmaları var. Bu kırılmaları Anayasa’nın 15. maddesini kaldırıyoruz dediğimizde çözebiliyor muyuz?” (Nimet Tanrıkulu- 78’liler Vakfı- 12 Eylül Davası’nda müdahil oldu.)

 

… Omurgasızları daha yakından tanımak için …

Kendi ülkesini işgal eden ordu

Hiç bir yeri işgal edemeyen ordular kendi ülkelerini işgal ederler. Çünkü bir ordunun ayakta durması için insan emeği ve maddî destek gereklidir. Beceriksiz ordular disiplinsiz olduklarından YABANCI DÜŞMAN ile savaşamazlar. Kolayca yenebilecekleri İÇ DÜŞMANLAR uydururlar ve bu bahane ile kendi ülkelerini işgal ederler. Başbakan asarlar. Milletvekillerini hapse atarlar. Korumakla yükümlü oldukları halkı işkenceler altında inletirler.  İşgalciler kimseye hesap vermezler. Halkın isyan etmesine engel olmak için “etrafımız düşmanla çevrili” diyerek  KORKU PROPAGANDASI yaparlar. Eleştirilerden uzak kalmak için farklı inançlardan ve kültürlerden olan insanların birbirine düşman olması da bu eşkiyaların işine gelir. Bu sebeple terörü destekleyebilir hatta teröristlere silah ve para yardımında bulunabilirler. Okuyacağınız kitap kendi ülkesini işgal etmiş bir ordunun kısa tarihidir. Buradan indirebilirsiniz. 

 Gazetecilik Neden Dibe Vurdu?

Gazeteciler bizi bilgilendiriyor mu yoksa aldatıyor mu?  Gazetecilik galiba dürüstçe yapılmasına imkân olmayan bir meslek. Çünkü birbirine zıt işlerin aynı anda icra edilmeleri gerekiyor: Habercilik, savcılık, komiklik, amigoluk…  Gazeteci kendisine bilgi verebilecek herkesle iyi geçinmek için biraz politik davranmak daha doğrusu yalan söylemek zorunda. Ama aynı zamanda ondan gözü kara bir savcı gibi olayların üzerine gitmesi, iyi bir hâkim gibi dürüst olması da bekleniyor. Bir bilim adamı gibi konuları derinlemesine irdelemesi ama sıkıcı olmadan toplumun her kesimini eğlendirebilmesi… Gazetecilerden halkı aydınlatmaları isteniyor ama aynı zamanda da halka benzemeleri. Yoksa gazeteleri satılmıyor, TV kanalları izlenmiyor. Bu koşullarda “gazeteci gibi” gazetecilik yapılabilir mi? Derin Düşünce yazarları sorguluyor…Buradan indirebilirsiniz. 

Türk solu iktidar olur mu? 

Kendini « sol » olarak tarif eden hareketler hiç olmadıkları kadar zayıf ve bölünmüş bir tablo çiziyorlar bugün.  Türk Solu Dergisi’nin ırkçı söylemlerinden CHP’nin darbe çağrılarına uzanan bir kafa karışıklığı hakim. Muhalefet boşluğunun müzmin bir hastalığa dönüştüğü şu dönemde Türk solu bu boşluğa talip olabilir mi? Daha önce Dikkat Kitap kategorisinde yayınladığımız Pozitivizm Eleştirisi gibi bu kitap da Türkiye’deki sola tarafsız bakan bir çalışma. İyimser görüşler kadar geçmişe dönük ağır eleştiriler de var. İlginize sunduğumuz 82 sayfalık bu kitap Türkiye’deki “sol” grupların sorgulamalarına, projelerine ışık tutmak amacıyla derlenmiş makalelerden oluşuyor. Kitabı buradan indirebilir ve paylaşabilirsiniz. Ele alınan başlıca konular: Solda özgürlükçü hareketler, 68 Kuşağı, Devrimci sol, Kemalizm, ulusalcı sol akımlar, Sol ve İslâm, Cumhuriyet Gazetesi.

Trackback URL

  1. 18 Yorum

  2. Yazan:ezberbozan Tarih: Nis 6, 2012 | Reply

    Ayıptır sorması siz Kenan Evren’i yargı önüne çıkarmayı 12 Eylülle hesaplaşma falan mı zannediyosunuz?

    Y.Ö.K’e dokunma.
    Siyasal Partiler kanunu, ülke barajı da dahil kapı gibi hala dursun.
    12 Eylülle kurumsal bir çatışmaya asla ve katta girme.

    Sonra “hesaplaştım.” Oldu gözlerim doldu.

    Tabii ki müdahil olacaklardır. Ne alakası var omurgasızlıkla? 12 Eylülün mağduru siyasal islam değil ki, sol.

    Ne bekliyordunuz acaba? Gerçek mağdurlar olmadan kendi kendinize iş yapın biz de bize bahşettiğiniz adaletle yetinelim. Bu mu?

    Ayrıca sizin bu kafayı esas alacak olursak anayasa mahkemesine de gitmemek lazım. Çünkü onunda siyasal islamın tekeline geçmesine hayır dendi ya.

    Bir omurgasızlık bulmak istiyosanız “ileri demokrasi”den bahsedilen bir ortamda yukarıda adı geçen Nuray Mert, Mehmet Altan gibi yazarlara uygulanan sansüre dönün de bakın bence.

  3. Yazan:garip Tarih: Nis 6, 2012 | Reply

    “Ayıptır sorması siz Kenan Evren’i yargı önüne çıkarmayı 12 Eylülle hesaplaşma falan mı zannediyosunuz?”

    hayret, nuray mert’i okuyorum sanki!
    demek ki omurgasizlar yilmayacak, kivirmaya devam, hadi gulum yandan yandan 🙂

  4. Yazan:Abidin Dino Tarih: Nis 6, 2012 | Reply

    “Tabii ki müdahil olacaklardır. Ne alakası var omurgasızlıkla? 12 Eylülün mağduru siyasal islam değil ki, sol.”

    iyi de … hangi sol? CHP? Türk solu dergisi? “yetmez ama evet” diyenlere “YALANCI” diyen solcular? “yiyin birbirinizi” diye manset atan BirGün Gazetesi?

    EZBERBOZAN Bey/hanm kardeşim, Türkiye’de “sol” diye bişi yok, bu bir uydurma. Noel Baba bile Türk solundan daha gerçektir, hiç olmazsa maketleri filan var. Türkiye solunda o bile yok 🙂

    sen bana solun resmini çizebilir misin Abidin?

  5. Yazan:ezber bozan'a cuma hediyesi :) Tarih: Nis 6, 2012 | Reply

  6. Yazan:ezberbozan Tarih: Nis 7, 2012 | Reply

    Bu durum ya siyasal islamcıların gösterişe içerikten daha fazla önem vermelerinden kaynaklanıyor yada gerçekten kötü niyetliler ve bunu, 12 Eylülün kurumlarını kollamak için bilerek yapıyorlar.

    Yahu 90nını devirmiş adamı içeri tıktığını farzet ne işe yarar? Sen 12 Eylül’ün kurumsal olarak hallet önce, cilayı da çekersin sonra.

    12 Eylül tüm kurumlarıyla ve kanunlarıyla kapı gibi duruyor hala. Hatta günüzümüzde gücünü AKP’den alarak duruyor.

    Türkiye’de 12 Eylül’ün mantığına, felsefesine karşı olmuş bir sol her zaman vardı. Hatta sizler gibi kişerle uğraşmak gibi bir sığlığın 12 Eylülü bitirmeye yeteceğini de hiç bir zaman zannetmedi bu sol. Bize ne Türk Solu Dergisi gibi devletin ajanlarından… Onlarla islamcılardan çok biz mücadele ediyoruz zaten.

  7. Yazan:ali duman Tarih: Nis 7, 2012 | Reply

    Sn. Abidin Dino,

    ömrümüz siyahın siyah olduğunu ispat etmekle geçti, sscb’ye karşı batı kapitalizminin ileri üssü, canlı kalkanı olarak tahkim edilmiş olan bu cumhuriyetin sol’u da sağı’da bir mühendislik dizaynıdır.

    ancak, cumhuriyetin kuruluş harcında esasen azılı bir sol düşmanlığı vardır ki, bu düşmanlığın bayraktarlığı bizzat Atatürk tarafından ve akabinde kemalizm tarafından yapılmıştır.

    chp’nin kuruluşundan 40 yıl sonra solcu oluşu esasında hem solu kontrol etmek hem de illebet iktidar yoksunu müzmin muhalefete mahkum etmek amacıyla taktikseldir. Zira kurucu parti hep muhalif kalarak yıpranmayacak, iktidar edilen kemalizm kuyrukçu diğer partiler ise gerektiğinde bozdur bozdur harca miktarda tüketildikçe tükedilecek, kemalizm kuyrukçuluğunu red edenler ise kapatılacaktı, nitekim de bu böyle olagelmiştir.

    Ezcümle; 1960 kanlı darbesiyle sol’un ve halkın ağzına bir parmak bal çalmak kabilinden ve en kısa zamanda bu hak geri alınmak üzere sol partiye izin verilmiş,bu dönemde ise Türkiye’nin tek meşru sol partisi olan TİP kurulmuştur. 10 yıllık bir kısa izin süresi tamamlanmış olup, terör bahane edilerek sırf sola verilen izni geri almak ve TİP’i kapatmak için 12 mart faşist darbesi tezgahlanmıştır.

    (yapılan tüm darbeler birbirini tamamlayıcı niteliktedir, tamamının tek amacı İstanbul sermayesini güçlendirmek ve her daim iktidarda kalması için tezgahlanmıştır-o dönemde halkın kahramanı olan Ecevit’in sırf bu rezil darbelere karşı çıkma ihtimali nedeniyle kısa süreli iktidarının nasıl Tusiad tarafından alaşağı edildiğini anımsayınız)

    10 yıllık kısacık bir süre dışında bu ülkede sol olmamış ve izin verilmemiştir.

    sol’un yenilgisi esasen 12 mart’ta olmuştur, kemalist diktatörlüğün baskısı altında çok zor koşullarda sol yaşam şansı bulamamıştır.

    12 eylül sanıldığı gibi sol için bir yenilgi değildir, yakın tarih yeniden yazılmalıdır ki, 12 eylül yenilgisi sanılan şey esasen, derin devletin mühendislik uygulamasıyla husule getirdiği sol’un düdüğün çalınmasıyla teslim
    olduğu tarihtir, kemalizmin kuyruğundaki sol, besleme sol, üzerine düşen görevi yerine getirmiş ve günü/saati geldiğinde efendilerine teslim olmuştur.

    sol böyle de sağ farklı mı? Demirel diye bir zat sağı 40 yıl kandırmış, Menderes’in kanıyla ödediği siyaseti, Menderesin kemiklerini inleterek sürdürmüş, karanlıkta göz kırparak darbecisiyle halvet olmuştur.

    evet, haklısınız katılıyorum TÜRKİYE’de bir sol yok, zira kemalist diktatörlük buna izin vermedi. Ne var ki kemalist diktatörlük neye izin verdi ki? ne sağ, ne milliyetçilik, ne de dindarlık hakkıyla olmamıştır, kemalizmin döllediği şekilde olmuş, hormonlu olmuştur. Bu ülkenin ne sol’u soldur, ne de sağı sağdır.

    Cemil Meriç hocamızın dediği gibi “solumuz sağ’dır bizim sağ’ımız ise zaten ölü”

    Zihniyetini darbecilerle satan, küçük ve münferit nedenler üzerine büyük büyük siyaset üretmeye kalkanlardan bir halt olamayacağı açıktır ki, hiç onlarla vakit kaybetmeye değmez.

    selamlar.

    not: sol ve sağ üzerine tezgahlanan mühendislik uygulamalarından bihaber inançları uğruna samimi mücadele eden bir dolu insanlar olmuştur, bunları tenzih ederim, ancak bu insanlar öldükleriyle ya da kaybettikleriyle, işin acı tarafı kullanıldıklarıyla kalmışlardır.
    yukarıda “sol” diye tanımladığım, esasında bir toplum mühendisliği uygulamasına “sol” demek ne kadar doğrudur bilmiyorum, zira dünya üzerinde böyle bir sol mevcut değildir, bu ülkedeki bu ucube sol’un türkiye’nin hortumcu kapitalistlerine karşı duruşlarına, mücadele ettiklerine şahit olmadığım gibi son zamanlarda ki söylemleri, TUSİAD ile birebir örtüşmektedir. BU NASIL BİR SOL’DUR. izah edebilen var mıdır?

  8. Yazan:sKaya Tarih: Nis 7, 2012 | Reply

    12 Eylülün mağduru siyasal islam değil ki, sol.

    İşte başlanan bu davayla ilgili olarak tüm umutları çökerten cümle. .Bu cümle maalesef, aynı zamanda 12 Eylül savunucularına da haklılık payı çıkarmaktadır.

    İsmimiz ezberbozan ama aradan geçen 32 yılda değişen yok, hep aynı ezber. Mağdur sen misin, ben miyim münakaşası. Şimdi bu münakaşa içerisinde bu davadan ne ummayı bekleyebiliriz ki. Tek beklentim yeni askeri müdahalelerin önünü kesmesi.

    Yıllardır resmi ideoloji – isterseniz adına Kemalizm deyin- sisteme tehdit gördüklerine karşı tepki geliştirdi hep. Cumhuriyetin ilk yıllarından itibaren dönem dönem tehdit algısı değişti . Zaman zaman Sultan, Halife, Tekkeler,Tarikatlar, Aleviler, Kürtler, Azınlıklar, Gayrimüslimler, Liberaller, Sağcılar, Solcular, Devrimciler, Sosyalistler, Komünistler, Siyasi İslamcılar tehdit algısında öne çıktı. Kemalist rejim kendi çizdikleri çizginin dışındaki hiçbir fikre sıcak bakmadı. Yapılan tüm askeri müdahaleler de, o dönemde resmi ideolojinin karşısında tehlike olarak algıladıkları siyasi akıma karşı yapıldı. İşte mücadele edilmesi gereken asıl bu tahammülsüzlük, bu tek tipçilik, bu özgür ve farklı düşünceye ket vurma iken. Bizim siyasi akımlarımız –maalesef- hala sidik yarıştırıyor. Dünyaya kendi penceresinden bakıyor. 30 yıl önceki düdüklerini çalmaya-çaldırılmaya devam ediyor.

    Şimdi ne umalım bu zihniyetten. 12 Eylül’ün niye yargılandığının farkında bile değil bu kesim. Bu bir öç alma veya sizin marjinal fikirlerinizin reklam yeri değil ki. Ama maalesef taa en baştan öyle algılanmaya başladı. Kahramanı Deniz Gezmiş, Mahir Çayan, Ökkeş Şendiller, Abdullah Çatlı vs. olanlardan gelecek adına ne bekleyebiliriz ki. Sağcısı, solcusu o kadar değerli fikir adamları düşünürleri varken, kutsanan şahıslara bakınız lütfen.

    Şiddet ile çözüm arayan kişilerin bayraktar olarak öne çıkarıldığı bu siyasi akımlara, yarın ilk uygun fırsatta 12 Eylül’e uzanan taşlar DÖŞETTİRİLMEYE başlanacaktır. Gel de şimdi şu düşünceye hak verme : “Tamam darbeciler suçlu da. Kandırılmaya, saldırmaya, kesip doğramaya, tahammülsüzlüğe meyilli bu grupların hiç mi suçu yok”

    27 Mayıs’ın, 12 Eylül’ün, 28 Şubat’ın mağdurları; sağcısı solcusu, şucusu, bucusu farketmez resmi ideoloji haricinde siyasi düşüncesi olan herkesdir. Mağduriyet hesabını çarpıp, bölerek matematik hesabıyla yapmaya kalkanlar ise BİR SONRAKİ POTANSİYEL mağdurlardır sadece.

  9. Yazan:Davayı sulandran hıyarlara(*) kapak olacak bu Tarih: Nis 8, 2012 | Reply

    “… Onlar sizlerle göz göze gelmezler, gelseler de donuktur yüzleri; hiç renk vermezler, duyguları gibidir, hayatlarındaki geçer akçe “mantık”tır… Mantıkları onları “gerçekçi” kılar zaten. Tanpınar’ın güzel yorumlamasındaki gibi: Gerçekçilik, gerçekleri olduğu gibi kabul etmek demek değildir. Gerçeklerden menfaatinize uyacak şekilde istifade etmektir!…” TAMAMI

    (*) Bkz. Ertuğrul Özkök’ün 31 Ağustos 2010 tarihli Hürriyet Gazetesi yazısı ve hatta bütün yazıları

  10. Yazan:Eyyup Koyun Tarih: Nis 8, 2012 | Reply

    Ortada 12 Eylül generallerinden sorulacak bir hesap zırvalığı da kalmadığına göre ne yapacaksınız?” (Sırrı Süreyya Önder)

    Ilk olarak, Islamiyette bir kisiye hakeret etmek buyuk gunahlardan biridir.Yani yazdiginiz yazinin Islamiyet esaslariyla bir alakasi olmadigi gibi birine nasihat veyahut bir dogruyu aciklaya gercegi de tasimiyor.Sizin kullandiginiz dil sizin kisiliginizi gosterir. Sirri abinin dedigi o sozle ne kast etmek istedigini keske okurlara aciklayabilseydiniz . Yaptiginiz kurgularla, oyunlarla dogru konusan insanlara karsi okurlarin beyin altlarinda kin ve nefret buyutulmesine yol aciyorsunuz. Benimde diyecegim soz sizlerin yaptigi Akp yaranmaligi degil de nedir ? Ayrica sizin zihniyeti tasiyanlar din istismari yapip kardesin kardesten nefret etmesine sebebiyet vermistir. Umarim yorum yazdiginiz kisiler hakkinda bir dahaki sefere biraz daha secici olursunuz . Sirri abi ve onun gibi kisilerin ne amacla hizmet ettiklerini benden daha iyi biliyorsunuz.Ve son sozu ustad Mevlaba hazretlerine birakiyorum : Pirincin siyah taslarindan degil beyaz taslarindan korkun.

  11. Yazan:ezberbozan Tarih: Nis 8, 2012 | Reply

    …evet, haklısınız katılıyorum TÜRKİYE’de bir sol yok…

    Yahu var diyorum ben de. Taa Kaypakkayalardan beri kemalizmle hesaplamış bir sol hep vardı.

    Haa kitleselleşemedi deseniz, üzerine de sebeplerini 12 Eylül ve kurumları başta olmak üzre koysanız başka. Ama siz yok diyorsunuz.

    Özellikle 78 ayrışımından sonra sosyalist sol, kemalizmle arasına tümden mesafe koydu. Zerre taviz vermedi.

    Hatta siyasal islamcılar gibi “işimize geldiğinde kurumlarından ve yasalarından faydalanalım” kurnazlığına da girmedi.

    Sizin Türk Solu dergisini yada CHP’yi sol zannediyor olmanız sosyalistlerin kabahati değil.

    Ayrıca çok merak ettiğim birşey var; Yukardaki sözleri sarf eden adamın YÖK’e çöreklenmiş olması yada 12 Eylül siyasal partiler kanununu, istikar gibi bir zırvalığı bahane ederek kullanması size bir çelişki gibi gelmiyor mu hiç?

  12. Yazan:ezberbozan Tarih: Nis 8, 2012 | Reply

    12 Eylül’ün niye yargılandığının farkında bile değil bu kesim.

    Şunu da bi düzeltin artık lütfen, parmaklarım ağrıdı aynı şeyleri 40 kere yazmaktan.

    Yargılanan 12 Eylül falan değil, Kenan Evren.

    Kenan Evren=12 Eylül değildir.

    12 Eylül=kurumlar ve kanunlardır. YÖKtür, siyasal partiler kanunudur, vesaire…

    Ancak bunlarla hesaplaşırsan 12 Eylül’ü yargıladım diyebilirsin. Bu kadar basit.

  13. Yazan:ali duman Tarih: Nis 10, 2012 | Reply

    sn. ezberbozan;

    sol yok diye sevindiğimizi mi sanıyorsunuz? aksine sol’un olmadığından yakınmaktayım, ya da kemalist diktatörlüğün her şeyin kitabını yazarak, “sol olacaksa böyle olacak” diyerek balyozla kafamıza inmesinden yakınıyorum, bu kafayla bu ülkede ne yazık ki sol hiç olamayacak, zira sol hala kemalizmin kuyrukçuluğundan bigane değil, öyle olmadığını görüyoruz, yaşıyoruz ve izliyoruz, mesala siz bana ergenekon’a karşı bir duruş sergileyen bir sol oluşumdan söz edebilir misiniz? (dsip ve edp hariç diyeyim de, o da toplumda ne ifade ediyor ki) ilk başlarda ESP (Ezilenlerin sosyalist platformu) ergenekon’a karşı bir sol duruş sergilemiş, halka “yetki verin bize, diz çöktürelim bunlara” diye de seslenmişti, ancak geçen sürede nazik ve kıvrak bir U dönüşü ile ESP’de diğer ergenekoncu sol’un yanına geçivermiştir.

    hani tek parti döneminin Ankara valisi Tandoğan, “bu ülkeye komünizm gerekiyorsa onu da biz getiririz” demişti ya bu harfiyen uygulanmış ve gerçekleştirilmiştir. bu ülkenin solu, nasyonal sol’dur, enternasyonalist bir sola izin ve geçit verilmemiştir, bunu görmek ve tepsit etmek zor mudur?

    kaypakkaya örneğini veriyorsun, tam da beni destekliyorsun zaten ben de aynı şeyi söylüyorum, kaypakkaya gibi enternasyonal sol temsilcileri yola getirilemeyeceği için katledilmiştir, katledilen gerçek sosyalistlerin yerlerine mihri belli gibi, doğu perinçek gibi, yalçın küçük gibi sahteleri oturtulmuş, bu ajan-pravaktörler ise gençliği yanlış yönlendirerek, statükonun değirmenine su taşımışlar, 12 mart’ta kafasına balyozla inilen sol, daha sonra yanlış önderler ve oluşumların peşinde koşturularak 12 eylüle giden faşist darbenin taşları döşenmiştir, sol kendisi için değil de kemalizm için var edilmiş ve kullanılmıştır, kendisi için varolacak bir sol’a faşist devlet yapılanması izin vermemiştir. sahte TKP’yi izin verilmiş, ancak hiç yasal bir engel kalmadığı halde sürgünden yurda dönen TBKP’ye izin verilmemiş, liderleri ve yöneticileri uçaktan iner inmez içeri tıkılmıştır. Yerine ise al acale sahte TKP kurulmuş ve gerçek TKP’nin vizyon ve misyonu sahtesi tarafından çalınmıştır, sol düşmanı kemalizmin sola karşı uyguladığı takdiklerin dünyada eşi benzeri yoktur. Kemalizm kendisi dışında her düşünceye düşmanlık yapmıştır, ancak onun sol düşmanlığı çok özel bir düşmanlıktır. bunu anlamak ve görmek gerekir, yoksa “sol kemalizmle hesaplaştı” safsatasına takılır kalırsınız, sol adına “kem-küm” etmekten başka bir icraatı olmayan ve bu yüzden varlığı ile yokluğu arasında bir fark bulunmayan ertuğrul kürkçü’de aynen böyle diyor ancak toplumda da hakikatlar karşısında da bir karşılığı yok…solun kemalizmle hesaplaştığı safsatadan ibarettir, böyle bir hesaplaşma hiç bir zaman olmamıştır, olan hesaplaşmanın hepi topu, kaypakkaya’nın eleştirel bakışından ibarettir, başkaca bir hesaplaşma yoktur, olmamıştır.

  14. Yazan:Umit Erdal Tarih: Nis 11, 2012 | Reply

    Bu mesele, tamamen psikolojik. Mantıkla ilgisi yok. 12 Eylül’ü kendi tekeline almış bir kesim için, AKP ne yapsa, göstermeliktir.

    Mantıkları şu: AKP 12 Eylül ürünüdür. Dolayısıyla 12 Eylül’ü yargılamaz; sadece gösteri yapar.

    Niyet okuması yapan bir insanla asla tartışamazsınız. Varlıklarını sadece başkalarına kıyasla tanımlıyorlar. 12 Eylül yargılamasını AKP’nin başlatmış olması kendi varlık tanımlamalarını tehdit ediyor. Bu 12 Eylül’ün kendisinden bile daha büyük bir tehdit algısı oluşturuyor, onlar için.

  15. Yazan:ali duman Tarih: Nis 13, 2012 | Reply

    sn. ezberbozan,

    eksik kalmış bir saptamada bulunmaktasınız.

    zira;

    12 eylül = kenan evren tanımlaması oldukça eksik ve bu nedenle de sorunludur.

    tamamlamak gerekirse;

    12 eylül = kenan evren

    kenan evren = hortumcu, talancı ve mandacı istanbul sermayesi

    istanbul sermayesi = statüko

    statüko = derin devlet, ergenekon, kemalizm

    kemalizm = (sahte) sol, (sahte) sağ, (sahte) milliyetçilik, (sahte) islamcılık (okullarda zorunlu öğretilen resmi sunnilik), (sahte) laiklik, alevilik, darbecilik, cuntacılık, komitacılık, her daim iktidar olmadır.

    mesele öyle sizin belirttiğiniz gibi “basit” değil, basit olmadığından, tek başına AKP’nin içinden çıkabileceği bir sorun değil, böyle olunca da kronikleşmiş bu sorunları iktidarla birlikte halletmeye çalışması gereken muhalefet, sorunları daha da içinden çıkılmaz hale getirmekte, takiyye yapmaktadır, bugüne kadar 12 eylül’den şikayet eden chp’nin aslında darbeci olduğu gün gibi aşikardır, elbette darbeci olup, darbelere karşı görünmenin zorulukları da var haliyle, maskeli siyaset yürütmek zorunda kalan chp’nin maskesi düşmüştür. sadece chp’nin değil tüm takiyecilerin maskesi düşmüştür, sahte komünist parti t”k”p, “gün gelecek devran dönecek akp hesap verecek” derken, sormak gerekir bu neyin hesabı diye, bu her halukarda ergenekon’un hesabı olmalıdır ki; ülkenin statükocuları söyleyemediklerini sahte komünist tkp’ye söyletmektedirler, sahte komünist partisi tüsiad’ın, ergenekon’un taşeronluğuna soyunmuş, asli ve gizli olan görevini tam gaz sürdürürken halkın bu sahtekarlığı görmüş olmasının dahi hiç farkında değildir, ya da önemli olan rant devşirmek olmalı ki halkın düşünceleri onu hiç ilgilendirmemektedir, zira bu ülkenin siyaset arenası sahtekarlarla ve siyasetin rantını yiyenlerle doludur, ancak ne var ki şarlatanlar için artık deniz bitmiştir.

    denizin bitmiş olması, Türkiye siyasi hayatı için bir şanstır, elbetteki evrensel anlamda sol ve sağ siyasi partilerin boy gösterecekleri günler yakındır, sahte sol parti chp ve döküntüsü-kemalist kuyrukçusu- olan (tkp, ödp, emep, dsp vs.) gibilerinin ise tarihin çöplüğüne gönderilecekleri günler de yakındır.

  16. Yazan:deniz Tarih: Nis 13, 2012 | Reply

    nasıl oluyor anlayamıyorum darbeciler hesap verecek deniliyor asıl amacın farkına bir türlü varılamıyor siyasiler insanların acısı üzerinden ellerini çekmelidirler 12 eylülde yapılanlarla bugün yapılanlar arasındaki farkı hiç kimse izah edemez tamamen rovanşist düşünüceler yetmez ama evetçiler sıranın bir gün size gelebileceğini asla unutmamalıdırlar

  17. Yazan:sKaya Tarih: Nis 14, 2012 | Reply

    12 eylülde yapılanlarla bugün yapılanlar arasındaki farkı hiç kimse izah edemez tamamen rovanşist düşünüceler

    Doğrudur. Hiç kimse izah edemez. Çünkü dünyada böyle bir güç yok. Tıpkı doğuştan kör bir kimseye renkleri açıklamanın imkansızlığı gibi. Ateist birine Allah’ın varlığını izah etmek de, kulaklarına pamuk tıkamayı tercih eden birine çok gürültü olduğunu izah etmek de imkansızdır.

    Rövanş meselesine gelince. Benim evimi soyan hırsızın, çocuğumun katilinin yargılanmasını istemek ne kadar rövanşsa bu da o kadar rövanş.

  18. Yazan:İrfan KILIÇ Tarih: Nis 23, 2012 | Reply

    2 gün boyunca koparılan yaygaradan sonra şu an mahkeme hangi aşamada bileniniz var mı? 12 Eylül’le hesaplaşmak demek Habis Amerika ile Siyonizm ile hesaplaşmaktır? Ama devlet 10-15 yıl önceki abd-israil dış işleri bakanlarının söyledikleri gibi ortadoğuyu şekillendirmekle uğraşıyoruz ve maalesef tam mükemmel şekilde amerika ve siyonizmin jandarmalığını fısk fücurunu (libya-ırak-suriyeye) yaymakla meşgulüz. İçerde sanal gündemler oluşturmya tam gaz devam….

  19. Yazan:HÜSEYİN KILIÇ Tarih: May 10, 2012 | Reply

    Ülkemde bu kadar düşünen kaliteli yorum yapan sentez analiz çözümleme tekniklerini kullanarak görüş belirten insanların olması beni mutlu etti.Farklı düşüncelerin vuku bulduğu bu siteye hayran kaldım….
    Kendimizi daha çok geliştirmek,ufukları genişletmek umuduyla bende aranıza katıldım……..

  1. 2 Trackback(s)

  2. Nis 15, 2012: Son 30 günde en çok paylaşılanlar : Derin Düşünce
  3. Haz 9, 2012: Son 90 günde en çok paylaşılanlar : Derin Düşünce

ÖNEMLİ

--------------------------------------------------------------------

Tüm yazı, yorum ve içerikten imza sahipleri sorumludur. Yayımlanmış olmaları, bu görüşlere katıldığımız anlamına gelmez.

Hakaret içerse dahi bütün yorumlar birer fikir eseridir. Ama bu siteye ilk kez yorum yazıyorsanız, yorum kurallarına gözatın yine de.

Not: Sitenin ismini dert etmeyin, “derinlik” üzerine bayağı bir geyik yaptık, henüz söylenmemiş bir şey bulmanız oldukça zor :)

Editörle takışmayın, o da bir anne-babanın evlâdıdır, sabrının sınırı vardır. Siz haklı bile olsanız alttan alın, efendilik sizde kalsın.

Sitenin iç işleriyle ilgili yorum yapmayın, aklınıza takılan soruları iletişim kutusundan sorun, kol kırılsın, yen içinde kalsın.

Kendi nezaketinizi bize endekslemeyin, bizden daha nazik olarak bizi utandırın. Yanlış ve eksik şeylerden şikayet etmek yerine bilgi ve yeni bakış açısı sunarak tamamlayın, düzeltin, tevazu ile öğretin bize bildiklerinizi.

Bu kurallara başkasının uyup uymamasına aldırmayın, siz uyun. Bütün yorumları hızla onaylanan EN KIDEMLİ YORUMCULAR arasındaki nizamî yerinizi alın.

--------------------------------------------------------------------
  • Siz de fikrinizi belirtin