Main Content RSS FeedÖnceki Yazılar

Ergenekon Terör Örgütü’nün siyasi kolu olarak CHP+MHP ne yapabilir? »

Adalet Platformu’ndan yapılan yazılı açıklamada CHP ve MHP listeleri ile ABD listesinden bağımsız adaylık başvurusunda bulunan Ergenekon, Balyoz ve KCK sanıklarının milletvekili adayı olamayacakları Read the rest

DUYURU: Ayrımcılığın Sosyal Psikolojik Arka Planı »

13 Nisan 2011 Çarşamba, 15:00, İstanbul Şehir Üniversitesi. Prof. Dr. Melek Göregenli, Sosyal Psikolog ve Ege Üniversitesi Psikoloji bölümü öğretim üyesidir. Özellikle ayrımcılık, işkence, şiddet, milliyetçililk, homofobi ve TAMAMI

 

… Bu konu ilginizi çektiyse…

Türkiye bölünür mü?

“Bebek katili! Vatan haini!…” PKK terörünü lanetliyoruz ama devlet eliyle işlenen suçlara karşı daha bir toleranslıyız.  “Kürtler ve Türkler kardeştir” diyenlerin kaçı “sen benim kardeşimsin”  demeyi biliyor Zaza, Sorani, Kurmanci dillerinde? Ülkemizin terör sorunu ne PKK ne de Kürt kimliğiyle sınırlanamayacak kadar dallandı, budaklandı. Bazı temel soruları yeniden masaya yatırmak gerekiyor: (*) Kürtler ne istiyor? (*)  İspanya ve Kanada etnik ayrılıkçılıkla nasıl mücadele etti? (*) PKK ile mücadelede ne gibi hatalar yapıldı? (*) İslâm ne kadar birleştirici olabilir? Töre cinayetlerinden Kuzey Irak’a terörle ilgili bir çok konuyu ele aldığımız 267 sayfalık bu kitabı ilginize sunuyoruz. Buradan indirin.

 

 Türkiye’nin Ulus-Devlet Sorunu

Devlet gibi soğuk ve katı bir yapı bizimle olan ilişkisini hukuk yerine ırkımıza ya da inançlarımıza göre düzenleyebilir mi? GERÇEK hayatı son derecede dinamik ve renkli biz “insanların”. Birden fazla şehre, mahalleye, gruba, klübe, cemaate, etnik köke, şirkete, mesleğe, gelir grubuna ait olabiliriz ve bu aidiyet hayatımız boyunca değişebilir. Oysa devletimiz hâlâ başörtüsüyle uğraşıyor, kimi devlet memurları “ne mutlu Türk’üm” demeyenleri iç düşman ilân ediyor, Sünnî İslâm derslerini zorla herkese okutuyor… Bizim paramızla, bizim iyiliğimiz için(!) bize rağmen… Kürt sorunu, başörtüsü sorunu, Hıristiyan azınlıklar sorunu… Bizleri sadece “insan” olarak göremeyen devletimizin halkıyla bir sorunu var. Türkiye’nin “sorunlarının” kaynağı sakın ulus-devlet modeli olmasın? 80 sayfalık bu kitap Kurtuluş savaşı’ndan sonra Türkiye’ye giydirilmiş olan deli gömleğine işaret ediyor.  Ne mutlu “insanım” diyene! Kitabı buradan indirin.

 

Türk milliyetçiliği birleştirir mi yoksa parçalar mı?

 İllâ ki bir tutkal/çimento mu gerekiyor? Milliyetçilik tutkalı adil ve müreffeh bir düzene alternatif olabilir mi? Adaletin, hukukun hâkim olmadığı ortamlarda Türklerin kardeşliği ne işe yarar? Belki de Türk Milliyetçiliği diğer milliyetçilikler gibi yok olmaya mahkûm bir söylem. Çünkü var olmak için “ötekine” ihtiyacı var. Ötekileştireceği bir grup bulamazsa kendi içinden “zayıf” bir zümreyi günah keçisi olarak seçiyor. Kürtler, Hıristiyanlar, Eşcinseller, solcular…150 sayfalık bu kitapta Türk Milliyetçiliğini sorguluyoruz. Müslüman ve milliyetçi olunabilir mi? Türkiye’ye faydaları ve zararları nelerdir? Milliyetçiliğin geçmişi ve geleceği, siyasete, barışa, adalete etkisiyle. Buradan indirin. 

Derin Düşünce ile Yeni Bir Röportaj »

Sunuş: Okuyacağınız bu yazı Dünya Bizim Sitesi‘nden Abdullah Yalnız’ın sitemizle yaptığı söyleşinin tam metni. Derin Düşünce ile yeni tanışmış okurların ama özellikle yazar olmak isteyenlerin istifade edeceğini umuyoruz.(MY)

1) Sitenizin kuruluş hikâyesi nedir? Neden “derin düşünce?” Hangi ihtiyaca binaen kuruldu?

Baştan “Derin Demokrasi” adında bir kağıt dergi çıkarma fikri vardı. Site biraz derginin vitrini ya da “ek aktivite” olarak düşünülmüştü. Sonra sanat, felsefe, tarih ve daha bir çok konuda yazmak istediğimizi fark ettik. En uygun kelime “düşünce” idi. Derin kaldı, demokrasi gitti, sonuç “Derin Düşünce” oldu.

Kuruluş hikâyesine gelince… Türkiye Dink cinayeti, e-Muhtıra gibi olaylarla sarsılıyordu. Terörle mücadele için Irak’a girilmesi konusunda baskı vardı. Tesettür yasağı, Kürtçe yasağı ve daha bir çok haksızlık karşısında en azından “dur” demek istiyorduk. Aslında bir çok insan bu durumdaydı şüphesiz ama Mustafa Akyol’un kişisel sitesinde tanışmak nasib oldu bize.

Başlangıçta 10 küsür yazar idik. Kısa yazılar ve çeviriler yayınlamaya başladık. Yorumcuların ve özelden bize yazan sessiz okuyucuların etkisiyle, yön vermeleriyle şekil aldı yayın çizgisi. Yola başlarken yanımızda olanlardan bazıları dinlenmeye çekildiler. Taşınma, evlenme, kariyer kaygıları, bir bebek…

Onların yerine yeni katılımlar oldu. Bugünlerde en çok yazan ve çeviri yapanların arasında yeni katılanların olması güzel bir dinamiğin yakalandığının gösteriyor kanaatimce. 20-25 yaşındaki gençlerin bir bayrak yarışındaki gibi 40′lık ağabey ve ablalarına yetişmesi bizi mutlu etti, ediyor. Kitap tanıtımları, sanat filmleri ile zenginleşti site. Yazarlar kendi yaşamlarındaki güzellikleri paylaşmak istiyorlar. Bir yandan da siyasî gelişmelere, özellikle de vicdanları rahatsız eden olaylara tepki vermeye devam ediyoruz.

Dediğim gibi bütün bu güzellikler planlı, programlı bir ilerleyişin neticesinde olmadı. Zaten “mekanik – standart” bir süreç ile Read the rest

Bismillahirrahmanirrahim »

 İlk kez yazıma aşikâr besmeleyle başladım çünkü…

  BDP, sivil itaatsizlik eylemlerine başladı. Bu eylemler bünyesinde “cuma namazı” eylemi yaptı. Eylemde 3 bin kişi Diyarbakır Ordu Evi önündeki Atatürk büstü önünde toplu cuma namazı kıldı. Bu meydan Şeyh Said’in ve 45 arkadaşının 1925 yılında idam edildiği meydan. Kimdir Şeyh Said, ne isyancı ne de asi sadece, Müslüman bir Kürt. İskilipli Atıf Hoca gibi asılan biri mazlum. Neden onu mazlum bilmeyiz çünkü Kürt’tür, çünkü bu toprağın yetimidir.

  BDP’ye takılmadan, eylemin 3 bin Müslümanın ibadet içerikli eylemi olduğunu söyleyebiliriz. Bu eylemi, bizi Türk-Kürt savaşına sokan, ırki temellere dayalı, dayatmacı Read the rest

Son 90 günde en çok paylaşılanlar »

  1. Şefkat Tepesi’nin Turkish Kovboyları
  2. Sevgili Tuzu Kuru “Çoğunluk”
  3. Kör ölür, badem gözlü olur – Uğur Mumcu için alternatif bir ağıt
  4. Korkma Sönmez Ulan!
  5. Dokunan Yanar!
  6. Müslümanlar Para’dan an-Namaz mı?
  7. Şans, Kader, Özgür İrade ve Zaman(1)
  8. Osmanlı iyidir hoştur da…
  9. Yeni başlayanlar için “Müslüman” Marx
  10. Fatmagül’ün Suçu Ne?

Türk basını Hukuk’un Üstündedir(7): Bebek öldürmeyi övebilir! »

TTNET tarafından çocukları şiddetten koruma listesine alınmış (? kısmen engellenen) Haber-Erk sitesinden alıntı:

“Cepheye mermi taşırken bebeğini de yanına almak zorunda kalmış, yağmur yağınca bebeğinin örtüsünü alıp merminin üstüne örtmüş Türk kadını, dünyanın en güçlü kadınıdır. Ağlayış sesini düşman duymasın diye heyecanla bebeğini bağrına basan, korkudan değil düşman sesi duyup da cepheyi tespit etmesin diye, bebeğini kaybeden Türk kadını dünyanın en güçlü kadınıdır.”

… Bu konu ilginizi çektiyse…

Türkiye bölünür mü?

“Bebek katili! Vatan haini!…” PKK terörünü lanetliyoruz ama devlet eliyle işlenen suçlara karşı daha bir toleranslıyız.  “Kürtler ve Türkler kardeştir” diyenlerin kaçı “sen benim kardeşimsin”  demeyi biliyor Zaza, Sorani, Kurmanci dillerinde? Ülkemizin terör sorunu ne PKK ne de Kürt kimliğiyle sınırlanamayacak kadar dallandı, budaklandı. Bazı temel soruları yeniden masaya yatırmak gerekiyor: (*) Kürtler ne istiyor? (*)  İspanya ve Kanada etnik ayrılıkçılıkla nasıl mücadele etti? (*) PKK ile mücadelede ne gibi hatalar yapıldı? (*) İslâm ne kadar birleştirici olabilir? Töre cinayetlerinden Kuzey Irak’a terörle ilgili bir çok konuyu ele aldığımız 267 sayfalık bu kitabı ilginize sunuyoruz. Buradan indirin.

 

 Türkiye’nin Ulus-Devlet Sorunu

Devlet gibi soğuk ve katı bir yapı bizimle olan ilişkisini hukuk yerine ırkımıza ya da inançlarımıza göre düzenleyebilir mi? GERÇEK hayatı son derecede dinamik ve renkli biz “insanların”. Birden fazla şehre, mahalleye, gruba, klübe, cemaate, etnik köke, şirkete, mesleğe, gelir grubuna ait olabiliriz ve bu aidiyet hayatımız boyunca değişebilir. Oysa devletimiz hâlâ başörtüsüyle uğraşıyor, kimi devlet memurları “ne mutlu Türk’üm” demeyenleri iç düşman ilân ediyor, Sünnî İslâm derslerini zorla herkese okutuyor… Bizim paramızla, bizim iyiliğimiz için(!) bize rağmen… Kürt sorunu, başörtüsü sorunu, Hıristiyan azınlıklar sorunu… Bizleri sadece “insan” olarak göremeyen devletimizin halkıyla bir sorunu var. Türkiye’nin “sorunlarının” kaynağı sakın ulus-devlet modeli olmasın? 80 sayfalık bu kitap Kurtuluş savaşı’ndan sonra Türkiye’ye giydirilmiş olan deli gömleğine işaret ediyor.  Ne mutlu “insanım” diyene! Kitabı buradan indirin.

 

Türk milliyetçiliği birleştirir mi yoksa parçalar mı?

 İllâ ki bir tutkal/çimento mu gerekiyor? Milliyetçilik tutkalı adil ve müreffeh bir düzene alternatif olabilir mi? Adaletin, hukukun hâkim olmadığı ortamlarda Türklerin kardeşliği ne işe yarar? Belki de Türk Milliyetçiliği diğer milliyetçilikler gibi yok olmaya mahkûm bir söylem. Çünkü var olmak için “ötekine” ihtiyacı var. Ötekileştireceği bir grup bulamazsa kendi içinden “zayıf” bir zümreyi günah keçisi olarak seçiyor. Kürtler, Hıristiyanlar, Eşcinseller, solcular…150 sayfalık bu kitapta Türk Milliyetçiliğini sorguluyoruz. Müslüman ve milliyetçi olunabilir mi? Türkiye’ye faydaları ve zararları nelerdir? Milliyetçiliğin geçmişi ve geleceği, siyasete, barışa, adalete etkisiyle. Buradan indirin. 

Bugün Pazartesi… Ayrımcılık Sürüyor… »

Beytullah Önce (www.platformhaber.net)

Ankara Üniversitesi’nde yasak sürüyor. Ege Üniversitesi’nde başörtülü öğrencilere psikolojik baskı uygulandığı gündeme geldi. Karadeniz Teknik Üniversitesi (KTÜ) Trabzon Meslek Yüksekokulu Tekstil Teknolojisi Programı öğrencileri Read the rest

Ali Bulaç’ı taşlamadan önce »

 Bir yanda tek kıstas olarak “başörtüsü” konusunu bayraklaştıran mümin kadınlar, diğer yanda onlarca kitabın müellifi, Türkiye’deki İslami hareketin yetiştirdiği sayılı verimli Yazarlardan Ali Bulaç.

“Rüyamda görsem hayra yormazdım” falan diye şaşkınlık cümleleri kurmak işin kolayına kaçmak olacağından anlamaya çalışmayı tercih ettim. Hiç üşenmedim kütüphanemden Ali Bulaç kitaplarını tek tek indirdim; Nuh’un gemisine binmek, Çağdaş Kavramlar ve Düzenler, İslam ve Fanatizm, Kutsala, Tarihe ve Hayata Dönüş” kitaplarına şöyle bir göz gezdirdim. Kalemle altını çizdiğim pasajları bir daha okudum, doksanlı yıllarda yüceltilen Batı’ya karşı İslam’ın entelektüel düzeyde bayraktarlığını yapan bu adamın saptamalarına karşı bir daha hayran kaldım. Doksanlı yıllarda, Orta Çağın cadı avına çıkan engizisyonistlerin Türkiye ayağını oluşturan Laikçi Cepheyi, o günden kara günlerin beklediğini muştulamakta Üstat(bkz. Kutsala, Tarihe ve Hayata Dönüş, sayfa 82). Meseleyi Abdülhamit Döneminden doksanlı yıllara kadar Read the rest

Türk basını Hukuk’un Üstündedir(6): Kürt düşmanlığı değişmeyen malzemesidir! »

2005

1937

 

… Bu konu ilginizi çektiyse…

Türk milliyetçiliği birleştirir mi yoksa parçalar mı?

 İllâ ki bir tutkal/çimento mu gerekiyor? Milliyetçilik tutkalı adil ve müreffeh bir düzene alternatif olabilir mi? Adaletin, hukukun hâkim olmadığı ortamlarda Türklerin kardeşliği ne işe yarar? Belki de Türk Milliyetçiliği diğer milliyetçilikler gibi yok olmaya mahkûm bir söylem. Çünkü var olmak için “ötekine” ihtiyacı var. Ötekileştireceği bir grup bulamazsa kendi içinden “zayıf” bir zümreyi günah keçisi olarak seçiyor. Kürtler, Hıristiyanlar, Eşcinseller, solcular…150 sayfalık bu kitapta Türk Milliyetçiliğini sorguluyoruz. Müslüman ve milliyetçi olunabilir mi? Türkiye’ye faydaları ve zararları nelerdir? Milliyetçiliğin geçmişi ve geleceği, siyasete, barışa, adalete etkisiyle. Buradan indirin. 

 

Türkiye bölünür mü?

“Bebek katili! Vatan haini!…” PKK terörünü lanetliyoruz ama devlet eliyle işlenen suçlara karşı daha bir toleranslıyız.  “Kürtler ve Türkler kardeştir” diyenlerin kaçı “sen benim kardeşimsin”  demeyi biliyor Zaza, Sorani, Kurmanci dillerinde? Ülkemizin terör sorunu ne PKK ne de Kürt kimliğiyle sınırlanamayacak kadar dallandı, budaklandı. Bazı temel soruları yeniden masaya yatırmak gerekiyor: (*) Kürtler ne istiyor? (*)  İspanya ve Kanada etnik ayrılıkçılıkla nasıl mücadele etti? (*) PKK ile mücadelede ne gibi hatalar yapıldı? (*) İslâm ne kadar birleştirici olabilir? Töre cinayetlerinden Kuzey Irak’a terörle ilgili bir çok konuyu ele aldığımız 267 sayfalık bu kitabı ilginize sunuyoruz. Buradan indirin.

 

 Türkiye’nin Ulus-Devlet Sorunu

Devlet gibi soğuk ve katı bir yapı bizimle olan ilişkisini hukuk yerine ırkımıza ya da inançlarımıza göre düzenleyebilir mi? GERÇEK hayatı son derecede dinamik ve renkli biz “insanların”. Birden fazla şehre, mahalleye, gruba, klübe, cemaate, etnik köke, şirkete, mesleğe, gelir grubuna ait olabiliriz ve bu aidiyet hayatımız boyunca değişebilir. Oysa devletimiz hâlâ başörtüsüyle uğraşıyor, kimi devlet memurları “ne mutlu Türk’üm” demeyenleri iç düşman ilân ediyor, Sünnî İslâm derslerini zorla herkese okutuyor… Bizim paramızla, bizim iyiliğimiz için(!) bize rağmen… Kürt sorunu, başörtüsü sorunu, Hıristiyan azınlıklar sorunu… Bizleri sadece “insan” olarak göremeyen devletimizin halkıyla bir sorunu var. Türkiye’nin “sorunlarının” kaynağı sakın ulus-devlet modeli olmasın? 80 sayfalık bu kitap Kurtuluş savaşı’ndan sonra Türkiye’ye giydirilmiş olan deli gömleğine işaret ediyor.  Ne mutlu “insanım” diyene! Kitabı buradan indirin.

Lena Chamamian »