RSS Feed for This Post

Osmanlı iyidir hoştur da…

Osmanlıya duyulan kompleks, devr-i ihtişamı içinde barındırdığı için büyük oranda İstanbul’a duyulan nefretle eşdeğerdir bu Ülkede. Yani bir anlamda esas oğlan İstanbul’la, doğuştan hastalıklı, çelimsiz, kepçe kulaklı olmasına aldırmadan, sırtını güçlü dayısına dayadığı için mahallenin en güzel kızını alan Ankara’nın savaşıdır bu film.

Sultan Süleyman’ın hayatını anlatan dizi televizyonlarda dönmeye başladığından beridir harem merkezli bir tartışmanın da alevlendiği malumunuzdur. İşin alaylısı değil de mekteplisi olmam hasebiyle şu saptamayı yapmama müsaade edin: Cinsellik satar!

Yazılanlardan çizilenlerden anladığım kadarıyla bir kesim toz kondurmazken, bir kesim de bitmez tükenmez kompleksiyle Üç kıtada at oynatmış Osmanlıyla sidik yarıştırmaya girmek gibi ancak ahmaklara mahsus bir büyük günaha davetiye çıkarmak üzere. Ekranda oynayanın altı üstü bir dizi olduğu gerçeğini unutanlar yine bildik ritüelleri tekrarlıyorlar hala.

Bakın, Osmanlıyı kötülemek için söylenenler Osmanlının çok büyük olduğunu değiştirmez. Nasıl ki içinde TBMM’yi de barındırsa İstanbul havada karada Ankara’yı yerse, Osmanlı’da TC’yi yer. Günümüz dünyasında Osmanlı’yı kıyaslayacağınız tek ülke Amerika Birleşik Devletleridir. Kıyas kabul etmez de, bugünün Türkiyesiyle o devirlerden birini kıyaslayacaksanız Karamanoğulları, Germiyanoğulları gibi beyliklerle ilgilenmelisiniz.

Osmanlı Padişahlarının eşlerinin yabancı uyruklu olmalarına atıf yapanlar da boşuna sevinmesin, Padişahların öyle takıntıları hiç olmadı. Osmanlı pragmatistti ve bunu hiç inkar etmedi. Eşlerini yabancılardan seçerek Osmanlıyı, fethettiği ülkelerden aldığı kelimelerle de esas muhteşem olan Osmanlıcayı yarattı. Dedesinin mezar taşını okumaktan aciz olan adam nasıl ki Osmanlıcaya çamur atmakta beis görmezse, Osmanlının “devleti bekası için…” mantığını anlamayan adam da padişahın yatak odasını röntgenler o kadar.

         Osmanlının her şeyini bir yana bırakın, sadece “dil konusu” bile bu ülkede yaşanan ahmakça kompleksi gözler önüne sermeye yeter. Osmanlıcayı beğenmeyip, yabancı sözcüklerden temizlemeye kalkanların parolası neydi biliyor musunuz: “Türk ulusuna Türklüğünü duyurmak”. Dünyanın en geçerli dili olan İngilizcenin % 60 oranında yabancı kelimeye sahip olmasına rağmen neden hala revaçta olduğuna dair bir açıklama duydunuz mu siz hiç. Peki, orijinali Osmanlıca olan ve hemen herkesin hitabet Edebiyatının en muhteşem eserlerinden biri diye taltif ettiği Nutuk’a rağmen CHP’nin 1935 yılı programını yayımlarken arkasına 170 kelimelik sözlük koymasına ne diyeceksiniz? Kullanılan kelimeleri yazayım da, “Sözlük ne alaka?” diye oyunbozanlık yapanlara yardımcı olayım. “klas kavgası ergesi, ertik okulları, özel yönetgeler ve şarbaylıklar, yoğaltmanlar arasında asığ kavgaları, arsı ulusal ergelerle cemiyet yapmak…” Sevan Nişanyan’ın deyimiyle, en azından bir ilke imza atılmıştır: Dünya tarihinde bir sözlükle yayımlanan tek parti programıdır kendisidir.

         “Dil Devrimine sataşmak” gibi kerameti kendinden menkul bir günaha duhul olduğumu beyan edecek çağdaş devrim yobazlarına da şunu hatırlatmak üzerime farzdır; 1860 ve 1923 yılları arasında gazete makalesi, siyasi parti beyannamesi gibi eserlerde kullanılan “öz” Türkçe kelime oranı %20-40 arasındayken, bu oran Nutuk’da %22 civarındadır. Allah çarpmasa, Atatürk çarpar adamı, aklınızı başınıza alın!

         Osmanlıdan bugün olduğundan daha şiddetle kompleks duyanların kendi muhteşem yüzyıllarında yaptıkları Dil Devrimiyle Türkçeden yaklaşık altmış bin kelime atılmış, yerine de üç bin yüz kelime konulabilmiştir. Bir başka deyişle Türkçe yazı dili %68 oranında fakirleşmiştir. Keşke bu aşağılık duygusuna esir olmayıp da zengin dilimizle hüküm sürebilseydik diyeceğim amma çok geç. Geldiğimiz nokta ortada: “Şirler pençe-i kahrımdan olurken lerzan / Bir gözleri ahuya zebun etti felek beni” diye yazan Şairlerin Padişah olduğu Osmanlıdan, ortalama iki yüz kelimeyle konuşulan bir gündelik dille idare eden bir Türkiye Cumhuriyetine giden yol…

         Cihan Padişahı namıyla maruf bir büyük Devlet Adamı nezdinde Osmanlıyı anlatmaya bir dizi yetmez. Peşinen söyleyeyim, Osmanlıyı okumakla da bitirmek pek mümkün değildir. Naçizane tavsiyem, Osmanlıyı yabancıların kaleminden okumanızdır. Gerçekten tanımak, öğrenmek istiyorsanız yabancı yazarlara yönelin, mümkünse bu yabancılar düşman saflarında yer alsın. Göreceksiniz ki kitap bittiğinde dilinizden düşecek kelime, okuduğunuz yazarla aynı kelime olacak: Muhteşem!

         Osmanlı acımasızdır, merhametlidir, şairdir, sanatkardır, savaşçıdır, politiktir, düşmanlarına karşı kullanmak üzere debdebeyi de sever ama her şeyin ötesinde bir o kadar da zekidir. Yetmiş iki milletten müteşekkil bir imparatorluk olduğu için Türk olduğunu iddia edecek kadar akıl yoksunu değildi. Herkes Müslüman olursa haraç ve cizye verecek adam kalmayacağı için de cihanı Müslüman yapmak pek işine gelmedi. Özlem Kumrular’ın kitabında belirttiğine göre; haraç vermek Arnavutların işine gelmediği için kitleler halinde Müslüman olduklarında Osmanlı bu durumdan pek de memnun olmamıştır.

         “Osmanlıyı öğrenmeden önce anlamak lazım” sözü de bu yüzden boş bir söz değildir. Ecdadımız sağ olsun kelle de uçurmuştur, adamı kazığa oturtup iki yeniçeri nezaretinde İstanbul sokaklarını da gezdirmiştir, kestiği kafaları kah mızraklarının ucuna takmış yabancı elçilerin önünde resmi geçit yapmıştır, kah Tuna Nehrine atıp düşmana korku salmıştır, kah kellelerden piramit yapmıştır.

         Şaşırmayın! Osmanlı gaddar mıydı? Evet gaddardı; gerektiğinde sınırları zorlayacak kadar gaddardı hem de. Gaddar olmasını gerektiren de çok önemli bir sebebi vardı: O bir Cihan imparatoruydu. Fakat Osmanlının gaddarlığı zulüm olarak alınmaz. Daha çok pragmatist (faydacı) bir zekası vardır bu konuda. Halet Efendi’nin İkinci Mahmut hakkında söylediği bir söz durumu özetler mahiyette: “Köstebek sessizce ve karanlıkta çalışır ama yolunu amacına göre yapar. Kaplumbağa yavaştır ama her çıktığı basamaktan emin olursa, sonunda tepeye ulaşır. Akrep sessiz ve aşağılık bir sürüngendir ve avını sokup öldürünceye kadar iğnesini saklar” . Kaba anlatımıyla, gücünün doruğunda bir Osmanlı’nın 5N1k gibi bir gündemi olmadı. Onun formülü basitti: 2N (ne zaman, nasıl).           Askeri Yorumcu Mareşal de Tavannes’in bir saptaması vardır. Der ki: “Türklerin ateşi kanla söndürmek gibi garip bir tarzları var”. Bu sözü ona söyleten sebep de bir kuşatma esnasında karşılaştığı tablodur. İş o hale gelir ki, siper kazan kura neferlerini öldürmekten düşman bıkar, mühimmat biter ama nefer bitmez, daha da ilginci düşman ölmekten bıkmaz”. Fatih Sultan Mehmet de ilginç bir karakterdir bu konuda. Tek başına “kardeş katli fermanı” dahi yeterken İstanbul kuşatması esnasında cereyan eden olay da ilgimi çekmişti. Kuşatma öncesi kapsamlı bir af çıkarır Fatih. Herkes “neden” sorusunun peşindeyken amaç kısa sürede ortaya çıkar. Afla salıverilenlerin hepsi kendini Bizans surlarının önünde bulur bir anda. Sonuç malum tabi: Toplu kıyım! Çift taraflı bir fayda sağlanmıştır; hem düşman zayıflatılmış hem de memlekette kapsamlı bir temizlik(!) hasıl olmuştur.

         Söz Fatih’ten açılmışken isterseniz onu bir de Venedikli bir düşmanından dinleyelim: ” Saygıdan çok korku uyandırır, amacında inatçı, üç dili çok iyi bilir, Papaların, kralların, ülkelerin tarihçelerini ezbere anlatır, Önünde daima Avrupa’yı gösterir bir kabartma haritanın üzerinde çalışır, Romalılar ve krallıklarla ilgili metinleri okumaktan ve okutmaktan zevk alır…”

         Yanisi şu ki; Osmanlıyı harem dairesinin anahtar deliğinden gözetleyerek öğrenmeye kalkmak, abesle iştigalden öte bir mana ifade etmez. Dünyanın tanıdığı ismiyle Muhteşem Süleyman’ı bir harem dairesine sığdırmak, kompleksle cilalanmış, içinde nefret barındıran bir zekayı gerektirmekte.

         Tecrübeyle sabittir, o da bizde fazlasıyla mevcut… (bkz. İskender Pala- iki darbe arasında)

Trackback URL

  1. 24 Yorum

  2. Yazan:Mehmet Bahadır Tarih: Oca 21, 2011 | Reply

    ” Fatih Sultan Mehmet de ilginç bir karakterdir bu konuda. Tek başına “kardeş katli fermanı” dahi yeterken İstanbul kuşatması esnasında cereyan eden olay da ilgimi çekmişti. Kuşatma öncesi kapsamlı bir af çıkarır Fatih. Herkes “neden” sorusunun peşindeyken amaç kısa sürede ortaya çıkar. Afla salıverilenlerin hepsi kendini Bizans surlarının önünde bulur bir anda. Sonuç malum tabi: Toplu kıyım! Çift taraflı bir fayda sağlanmıştır; hem düşman zayıflatılmış hem de memlekette kapsamlı bir temizlik(!) hasıl olmuştur. (İ.B)”

    Hiç sanmam. Öldürme olayı doğru değil… Konuyla ilgili ve daha fazlası için belki ilerde, geniş bir yazı yazmayı düşünüyorum…

  3. Yazan:özlem Tarih: Oca 21, 2011 | Reply

    Osmanlı gaddar mıydı? Evet gaddardı; gerektiğinde sınırları zorlayacak kadar gaddardı hem de. Gaddar olmasını gerektiren de çok önemli bir sebebi vardı: O bir Cihan imparatoruydu. Fakat Osmanlının gaddarlığı zulüm olarak alınmaz. Daha çok pragmatist (faydacı) bir zekası vardır bu konuda.

    eğer güç kuvvet merkezli bir şekilde düşünürsek bu mantıkla her türlü zulmü temize çıkarmak mükün. Amerika gaddar mıdır? Evet ama o bir cihan imparatorudur. zalimlik olarak adlandırılamaz yaptıkları. Bilmem kaçta milleti bir arada demokrasi içerisende yaşatmayı başarmışlardır. Dilleri de pek zengindir doğrusu. Yaptıklarına zulüm diyemeyiz aslında pragmatiktir. Ne zaman ne yapacağına şartlanmıştır o kadar.
    Bence Osmanlı çok kaba bir yaklaşım ama üç ayrı dönemde hatta dört incelemiekte fayda var. Yıldırım beyazıt a kadar olan kuruluş yılları, , tanzimata kadar olan süreç ve İttihat ve Terakki dönemi. Neye sahip çıkmalı neyi red etmeliyiz. İki oğlunu dört tornun(biri 9 aylık) katleden muhteşem bir padişaha mı? İki yaşındaki kardeşini boğduran Fatih’e mi, 19 kardeşini bir gecede katleden 3. Mehmet’e mi? hiçbir reel politik bana bunlar için sahiplenilir şeyler gibi gelmiyor. hür insanları köle cariye edinip damızlık olarak hareme kapatmak da. Ama dünyaya güç merkezli olarak baktığımızda her şey affedilebilir bir açıklama getirilebilir tabi.

  4. Yazan:MY Tarih: Oca 21, 2011 | Reply

    ahlâkî tercihleri yine ahlâkî kriterler üzerinden mesrulastirmak ve degerlendirmek gerekir diye düsünüyorum. Bu baglamda ÖY’nin uyarisini dikkate almak lâzim. Elbette iB’ye TAMAMEN karsi degilim ama “Cihan imparatoru” olmak bizi ahlâken daha dürüst olmaya iter. Yoksa gücü muhafaza için guç kullanma durumu dogar ki zulümden baska bir kapiya çikmaz.

    Peki osmanli? MB’nin yazisini bekleyelim. Ama iB’nin argümanina yakin bir durusla kardes katlini savunmaya çalisalim yine de:

    yanlis bilmiyorsam o dönemde gerek osmanli gerekse iran ve avrupa kralliklarinda uygulanan bir tür soguk savas var. Zarar vermek istediginiz ülkenin hükümdarinin ailesinden bir kaç kisiyi ayartiyorsunuz, “aslinda kral sen olmaliydin” gibi gaz veriyorsunuz. Tabi bu alternatif kral(sultan) yalniz olMAmali. Yanina bir kaç akraba, mümkünse bir kaç üst rütbeli subay / pasha, vs. koyup isyan baslatiyorsunuz. Ülkeyi böleMEseniz bile çikan iç karisiklikta ordu mesgul oluyor, siz de ele geçirmek istediginiz bir kaç sehiri alabiliyorsunuz.

    Hatirlayin, taa iskandinavyadan, polonyadan prens vb gelip osmanliya siginmis. Tabi bunlar hem siginmaci hem de pazarlik masasinda meze olmus. Sanirim osmanli sehzadeleri de potansiyel olarak (sultan olaMAyacaklarsa) bir tehlike teskil ediyordu.

    “Kardes katli” fermani bu baglamda hirsli kardeslere ve akrabalara verilmis bir göz dagi olabilir.

    Bizim gibi siradan insanlar için kendimizi bir kralin ya da sultanin yerine koymak zor. Söyle diyelim, Türkiye’de bir iç savas çikacak, 500 bin insan ölecek. Ama eger siz kardesinizin idamini emrederseniz iç savas çikmayacak. Ne yaparsiniz?

    elbette bu duruma hiç gelMEmek en güzeli. Ama zorlayin kendinizi, geldik farz edin. Ne yapardiniz?

    PKK’ya silah ve para veren Ergenekon mensubu bir Türk subayi bu yüzden kavga ederken öz kardesi tarafindan öldürülse bu ahlâken dogru olur mu?

  5. Yazan:Hayri Kopuz Tarih: Oca 21, 2011 | Reply

    “Şaşırmayın! Osmanlı gaddar mıydı? Evet gaddardı; gerektiğinde sınırları zorlayacak kadar gaddardı hem de. Gaddar olmasını gerektiren de çok önemli bir sebebi vardı: O bir Cihan imparatoruydu. Fakat Osmanlının gaddarlığı zulüm olarak alınmaz. Daha çok pragmatist (faydacı) bir zekası vardır bu konuda.”

    Ben şaşırdım;Gaddarlık sıfatı Osmanlıya çok ağır gelmedi mi? Mehmet Bey. Gaddarlık yapan vardır muhakkak ama genelleme yapmak biraz haksızlık oldu bence.Gaddar için sözlükte “Acıması olmayan, başkalarına haksızlık eden, merhametsiz, katı yürekli, insafsız davranan, kıyıcı ” der Osmanlı hiç böyle olmamıştır. Pragmatik olan gaddarlığı doğrabilir. Ama pragmatik bir zihinle adaleti sağlayamazsınız.
    Osmanlı tam bir hukuk devletiydi.Bu yüzden bu kadar uzun yaşadı.

  6. Yazan:MY Tarih: Oca 21, 2011 | Reply

    “Osmanlı tam bir hukuk devletiydi.Bu yüzden bu kadar uzun yaşadı”

    tamam, katiliyorum. ama cümlenizi hakli olarak “-di’li geçmis” olarak kurdunuz. Neden? Yani hukuk devleti olma özelligini yitirdigi için çöktü diyebilir miyiz?

    kanaatimce bi rçok dis sebep sayilabilir ama adalet 1600’lerden itibaren zayifladi ve 1900’lerde son raddeye vardi. Bütün padisahlar ve bütün asirlar için “gaddardi / degildi” denemez. Ama gaddirlik yapmis devlet memurlari olmustur. Buna göz yuman pashalar hatta sultanlar olmus olabilir.

    Osmanli’dan istifade edelim ama insan olduklarini unutmayalim, tanrilastirmayalim derim.

  7. Yazan:Ahmet Somut Tarih: Oca 21, 2011 | Reply

    Valla bildiğim batıda da imparator başa geçince kardeşlerini ya bir şato zindanına kapattırıyor. veya zehirletip öldürüyor. Yani her ne kadar insani değerlere aykırı gelse de, vicdana uymasa da o zaman için genel geçer uygulama bu.
    Hayatta bıraktığı anda hem padişah için hem de ülke için tehlike olmaya devam ediyor. Mutlaka baştan çıkarılıyor (çok fazla tekrar etmiş bu olay). Adamlar da başka bir çözüm bulamamış. Kardeşlerinin oğullarının kanı ellerinde gitmiş. Mutlaka hesabını vereceklerdir.

  8. Yazan:özlem Tarih: Oca 21, 2011 | Reply

    Mehmet Bey,
    kardeş katli ilk 1.beyazıt ın vasiyeti ile başlıyor. O zamana kadar yok. Ki Osmanlı nın belki en sahiplenilmeye değer dönemleri. 1.Beyazıt zamanında onun çevresini saran ‘ulema’ saraya kölelik, harem, kardeş katli yağma dahil emevi ve abbasi saraylarının her türlü zulüm geleniğini taşıyor. O zamana kadar şeri hukuk devrede iken o zamandan itibaren örfi hukuk devreye giriyor. Ve örfi hukuk devletin bekası için adam katletme yetkisini padişaha veriyor. Sadrazamların da 50 kadarı yanlış hatırlamıyorsam katledilmiştir mesela. Yavuz bir gecede 40 iç oğlanı katletmek için emir verir. Zembilli Ali Efendi karşı çıkar yatıştırır. İlk defa dünya tarihinde kardeş katlini kanun haline getiren Fatihtir. Mesela Bizans ta da kardeş katli vardır ama bu bir kanun değildir.
    Bu örfi hukuk ki bize sanki şeriata karşı çok iyi bir şeymiş gibi anlatılır ders kitaplarında denilen şeyin ne menem bir şey olduğunu anlamadan bu konuyu tartışmak yüzeysel kalır. Saltanat denen şeyi masaya yatırmadan ne Yavuz Selim ‘in katliamlarını ne kölelik cariyelik sistemini anlayabiliriz. Ne de daha annesinin memesindeyken süt emen şehzadelerin boğduruluşunu. Bunları deşmek iyi mi kötü mü bilmiyorum ama muhteşem yüzyıl dizisi ile bir kere bu tartışma başladı ve kimileri de Kanuni en dindar padişahtı vs. diye hikaye yazmaya başlayınca benim kanıma dokunuyor doğal olarak.

  9. Yazan:özlem Tarih: Oca 21, 2011 | Reply

    1750 lerden sonra sanırım kardeş katli yasaklanıyor. Osmanlı da şehzadeleri saraya kapatıyor.
    Bu arada hukuk devleti miydi. bence kendine göre zalim bir hukuk vardı ama bu bekası bu yüzdendir diyemeyiz. Bana kalırsa Tanzimat ile beraber asıl belli konularda hukuk u kurmaya çalışmış. Ancak bünye kaldırmamış.:) Ve tabi yıkılışını sadece Osmanlı nın kendi iç mantığı ile açıklayamayız. 18. yüyıldan itibaren milliyetçilikler devri. Hiçbir devasa güç impharatorluk dayanamamış ki bu zehirli rüzgara Osmanlı dayansın. Bütün devletler imhpparatorluklar patır patır çöküyor bambaşka yapılar kuruluyor. Bence o kadar basit değil hukuk uyguladı büyük devlet oldu hukuksuzluk yayıldı parçalandı vs.

  10. Yazan:Hayri Kopuz Tarih: Oca 21, 2011 | Reply

    -“Bu arada hukuk devleti miydi. bence kendine göre zalim bir hukuk vardı ama bu bekası bu yüzdendir diyemeyiz. Bana kalırsa Tanzimat ile beraber asıl belli konularda hukuk u kurmaya çalışmış. Ancak bünye kaldırmamış”-

    Osmanlının nasıl bir hukuk devleti olduğunu görmek için Kadı Defterleri (Şer’iyye Sicilleri)ne bakmak yeterli olur sanırım. Zamanının en üst düzeyde bir hukuk teşkilatının ve işleyişini gösterir. Hatalar var mıdır süistimaler olmuş mudur? Tabiî ki bunlar vardır ama 700 yıldan bahsedilince bu zaman bir devlet için çok uzun süredir. Kendine göre zalim bir hukuku vardı demek biraz insafsızlık olur. Kardeş katinle gelince hatalı bir uygulamadır diyebiliriz. Bu saltanat sisteminin doğurduğu bir yanlışıdır. Fatih, Fetret devrinin buhranını bildiği için devletin kardeşler arasında parçalanma tehlikesine karşı kardeş katlini kanunlaştırmış. İslamda asıl olan devletin bekası mıdır yoksa iley-i kelimetullah mıdır?

  11. Yazan:MY Tarih: Oca 21, 2011 | Reply

    ” Hiçbir devasa güç impharatorluk dayanamamış ki bu zehirli rüzgara Osmanlı dayansın. Bütün devletler imhpparatorluklar patır patır çöküyor bambaşka yapılar kuruluyor. Bence o kadar basit değil hukuk uyguladı büyük devlet oldu hukuksuzluk yayıldı parçalandı vs.”
    dogru, bunlar da göz ardi edilMEmeli. Ancak Milliyetçiligin Osmanli’da hakim olmaya baslamasi nedir? Hukuk’un zayiflamasi degil midir?

    Mesela Filistin’de, Balkanlar’da Türk olmayan subay, kaymakam vb memurlarin fislendigi görüyoruz. Yani hukukun yerini irksal aidiyet aliyor. Bir baska deyisle milliyetçilikten bahsetmek ya da “rüsvet / adam kayirma yayginlasti” demek aslinda hukuk zayiflamasinin özel hallerinden bahsetmek degil mi?

    Bir baska çöküs sebebi olarak “ekonomik model” göz önüne alinmali kanaatimce. Fetih ile ele geçen topraklarin özellikle tarim ve hayvancilik ölçütlerine göre yönetilmesi ve vergilendirilmesi meselesi var.

    Oysa 1800’lerden itibaren endüstri hizla gelisiyor, zenginliklerin üretilmesi ve paylasilmasi dünyayi sekillendiriyor. Sömürge savaslari vb de buna kanilt. ticaret yollarina ve hammadde kaynaklarina yakin topraklarin kiymet kazanmasi söz konusu.

    Tabi tahmini söylüyorum ama bu noktanin incelenmesi gerek: Özetle endüstri devriminin gerisinde kalan, “tarimci-fetihçi” bir ekonomik model var.

    Tipki endüstriyel Sovyet Rusya’nin bilgi toplumu gerisinde kalmasi gibi. Bilmiyorum katilir misiniz?

    Meselâ 1800’lerin sonunda karadeniz çevresinde ruslar ve¨osmanlilar savasiyor, ingilizler ve fransizlar kâh birine, kâh öbürüne yardim ediyor. Bu arada bir osmanli askerinin hatira defterlerinde sunlar yazilmis:

    “düsman gemisine defalarca isabet kaydettik top atislarimizla ama gülleler çarpip geri dönüyordu ve suya düsüyordu”

    Fransizlarin ruslara sattigi bir zirhli gemilerden bahsediliyor. Gemi ahsap ama üzeri metal levhalarla kapli.

    bugünkü bir ordunun radarsiz ya da füzesiz olmasi gibi bir sey.

    yani kendi silahini yapaMAyan, teknolojinin gerisinde kalmis bir ordu var.

  12. Yazan:özlem Tarih: Oca 21, 2011 | Reply

    Eğer Osmanlı’nın kardeş katlini fetret olmaması sebeiyle mazur görmeye çalışırsak o zaman şu soru havada kalır. 1607 den itibaren kardeş katli kalkıyor. Bu tarihten sonra da benim bildiğim kadarı ile öyle ayaklanan şehzadeler gibi vakalar yok. Daha çok yeniçeri ayaklanmaları söz konusu son dönemde.
    Hukuk konusunda defterlerin ötesinde ben de uzun bir günah defteri sayabilirim mesela Çaldıran seferinden başlar ama bugüne ne faydası var.Merak eden bulabilir zaten.
    Tek bir örnek bir padişahırn içoğlanlara kızdı diye 40 içoğlanı(içoğlanlık konusuna girmiyorum bile) katletmeye karar vermesi, takır takır vezirlerini öldürmesi, İbrahim’in İstanbul’da fayton dolaşmayacak emrini bir faytoncu çiğnedi diye sadrazamının katl ettirmesi, gibi bir sürü surdan sebeplerle can almaları, Alevilerin çocukları dahil canını malını helal kılmaları vs. bunlar son dönem terraki zamanı işi değil.
    Ha biz niye gene de Osmanlı yı “seviyoruz” çünkü modern milliyetçi sistemler gibi yine de toplu katliam mantığına sahip değil 1900 lere gelene kadar. Mesela %25 gayrı müslim nüfus var. Ayırımcı baskıcı politikalar da var ama belli bir hiyerarşi altında yaşıyabiliyorlar. Katliam Holocaust ötekini yok etmek,sürmek modern despotlukların işi. Şu anda sanırım Türkiye deki Gayrı müslim nüfus %1 lerin bile çok altında.

  13. Yazan:seyfettin deliormanlı Tarih: Oca 22, 2011 | Reply

    Ahmet Akgündüz’ün rezalet bir kitabı var ,”bilinmeyen Osmanlı”diye adeta çocuk kandırıyor,Cumhuriyetin ilk yıılarındaki reddi mirasa karşın müslüman yazarlar Osmanlıyı pohpohlayan kitaplar yazmaya başladılar,akıllarınca Osmanlının İslam dışılığını örtüp aklayıp,islam=osmanlı=biz formülüyle ayakta kalacaklardı,yemezler,şimdi okuyan bir nesil var hiç bir tarafın yalanına inanmıyor,ne cahil dindarların,ne de bazıdinsiz cumhuriyetçilerinin,Osmanlının güzellikleri çok utanılacakları da,ama en nihayet bir aile imparatorluğu var olmak kavgasın ne pahasına olursa olsun,aman aman millet çocuk yerine koymayın,hele siz Y.bahadırlıoğlu,m,armagan,şevket eygi, vs…

  14. Yazan:aziz yılmaz Tarih: Oca 22, 2011 | Reply

    Osmanlı gaddar mıydı? Evet gaddardı; gerektiğinde sınırları zorlayacak kadar gaddardı hem de. Gaddar olmasını gerektiren de çok önemli bir sebebi vardı: O bir Cihan imparatoruydu. Fakat Osmanlının gaddarlığı zulüm olarak alınmaz. Daha çok pragmatist (faydacı) bir zekası vardır bu konuda.

    Yazının bu kısmına ben de takıldım doğrusu.

    Osmanlıya sırf Cumhuriyet “rekabetiyle”giydirmeye çalışan zihniyet elbette eleştirilebilir.Açıkçası,tartışmalı dizinin yayına geçmesiyle “mal bulmuş mağribi”misali olayın üzerine atladı malum bir kesim.Tabi dizinin yarattığı rüzgar bir bakıma bu grubun yeniden harekete geçmesinde tetikleyici oldu.

    Bu bağlamda,gördüğüm daha doğrusu okuduğum kadarıyla sayın Becer,Osmanlı hakkında “çamur at izi kalsın” babında kara propaganda yapmaya hazır zihniyete gönderme yapmış.Doğrusu bu zihniyete yönelttiği eleştirilerinde haksız da sayılmaz.Kısacası eleştirinin bu kısmına bir itirazım bulunmuyor.

    Ancak yazılarını ilgi ve beğeniyle takip ettiğim ve pek çok konuda görüş birliği içinde olduğum sayın Becer’in karşı eleştirileri yorumlarken aşırı derecede savunmaya geçtiğini düşünüyorum.Tabii bu da kendisinin en doğal hakkı.Hassasiyetlerini anlayışla karşılıyorum.

    Ne var ki alıntılanan paragrafta,yazarın dünya görüşüyle çelişen bir tutum dikkatlerden kaçmıyor.Zira haksız saldırılara cevap verilirken maalesef hadisenin insani boyutundan ziyade devlet/güç merkezli bir anlayış ikame edilmiştir.Sübjektif yargılardan oluşsa bile “gaddarlık”tanımının övünülecek bir tarafı bulunmuyor.Zira,hiçbir gerekçe gaddarlık’ı meşru kılmıyor;velev ki”İmparatorluğun bekası”için dahi olsa…
    Hele ABD’yle özdeşleştirme bence hiç olmamış.ABD’nin “yüksek devlet çıkarları”adına yaptığı gaddarlıklar tasvip edilebilir mi?

    Kaldı ki İmparatorluğun bekası uğruna bazı gaddarlıklar su kaldırabiliyorsa Cumhuriyeti kollamaya adanmış zihniyeti de sorgulamamak gerekir!Öyle ya,Şark Islahat Planları,Mecburi İskanlar,İstiklal Mahkemeleri,idam ve sürgünler de pekâlâ Cumhuriyetin korunması adına yapıldı diyecekler olacaktır.Nitekim de rejim bekçiliğine soyunanların sığındığı yegane argüman budur.Yani “dönemin koşulları”,”Milli Mücadele”vs.vs gerekçe gösterilir.

    Bilemiyorum,Osmanlıya antipati duymuyorum,doğrusu tarihsel gerçeklere hakim de değilim.Ama ne yalan söyleyeyim güçlü devlet adına gaddarlık yapılmasını da pek sevimli bulamıyorum.

  15. Yazan:ibrahim becer Tarih: Oca 23, 2011 | Reply

    sayın Aziz Yılmaz,
    “yazıdaki aşırı savunma güdüsü” hakındaki eleştiriniz son derece isabetli. Bunun sebebi de bu yazının Ulusalcı bir sitedeki ağır Osmanlı eleştirisi içeren bir yazıya cevap niteliğinde olmasıdır. DD okurlarını muhatap alan bir yazı değildi kısaca. Bu noktada bir itirafı da dillendirmekle mükellefim; Bu yazının revize edildikten sonra burada yayımlanması gerekirken, tamamen benim hatamla DD’ye gönderilmesi sonucunda yayına girdi. Ben farkettiğimde iş işten geçmişti. Laik- Ulusalcı kesimi muhatap alan söylem sizin de dikkatinizden kaçmamış haklı olarak. Seviye olarak DD’nin seviyesini Ulusalcı bir siteyle kıyaslamak doğru değil. Mesela, aynı yazıya yapılan bir yorumu size örnek olarak vereyim: ” Osmanlının bütün pisliklerini saymışsın İbrahim.Nasıl büyük olduğunu anlayamadık.Şu cumhuriyeti kuranlara sahip çıkın da adam gibi yaşayın.Diliniz varmıyorsa söylemeye susun bari.Adam boğma,kardeş öldürme,kazık……falan ne bu ilkellik.Hadi o dönem öyleydi diyelim.Mustafa Kemal çıkmış o Osmanlının içinden.O’nun sayesinde Adam olduk,insan oldıuk,birey olduk daha ne.Bu gün beğenmediğiniz cumhuriyeti geliştirin kuranlara da Allah razı olsun deyin.Öyle SEVAN’ı falan bırak,ne yapmaya çalıştığını dünya alem biliyor.CUMHURİYETLE KAZANILANLARI DA OTUR BİR GÜN YAZ BE İBOCUM.”
    Üslup o cenahta bu minval üzerine gitmekte yani Sayın Aziz Yılmaz. Ben de ahlaken değil de, yazı kalitesi olarak mecburen o seviyeye inince, üstüne üstlük hatayla o yazıyı Sayın Mehmet Yılmaz’a gönderince, sizler gibi dikkatli okurlar tarafından yakalandık hepsi bu.
    “Gaddar” kelimesini kullanırken “kardeş katline” gönderme yapmak istemedim. Daha çok savaş meydanlarında muarızlarına karşı takındığı tutumu kastetmiştim. Sanırım yanlış anlaşıldım.
    Selam ve duayla…

  16. Yazan:aziz yılmaz Tarih: Oca 24, 2011 | Reply

    Sayın İbrahim Becer,

    Öncelikle incelikli yorumunuzu geç yanıtladığım için özür dilerim.

    Yazınıza gelince,doğrusunu isterseniz bir tepkiden kaynaklı olduğunu tahmin etmiştim.Şimdi durum daha iyi anlaşılmış oldu.

    Ayrıca yazı bence hiç de kötü değil.Osmanlı kelimesi geçince kırmızı görmüş boğa misali köpürenlere güzel bir cevap olmuş.Hele alıntıladığınız yorum yok mu?İnsana “aman Allahım”dedirtecek cinsten.Sizin adınıza üzüldüm gerçekten.Naparsınız sizin gibi fikir namusundan ödün vermeyen yazarlarımıza bu tür çirkin saldırılar oluyor maalesef.Geçmiş olsun,umarım bir kez daha karşılaşmazsınız.

    Saygı ve hürmetler.

  17. Yazan:MF Tarih: Oca 25, 2011 | Reply

    Osmali Gaddarmiydi?
    Elbette gaddar di.
    Bu dogru degil mi?
    Dogru ama o kadar degildi!
    Aslinda söz bu cümleye gidiyor.
    Evet ama o kadar degil di!
    Ne kadar degil di?
    Gaddarlik ölcüsü var mi?
    Var ise “Evlat katli” gaddarligin hangi hafit tarifine uygun düser?
    Osmali;elbette bir imparatorluktur.
    Ve o gücünü artirmak,korumak veya caydiricilik unsurlari icin kendi veya disinda bazi sert hareketleri göstermelidir.
    Örnegin,ic isyanlar‘i bastirmak ve olacaklari da geri püskürtmek icin.
    Ancak bu gaddarligin hafifligi veya sertligi degil bilakis kendi varligi ortaya konmalidir.
    Osmanli Gaddar’miydi?
    Dönem dönem hemde bayagi gaddardi!

    Saygilar..

  18. Yazan:ACÖ Tarih: Oca 25, 2011 | Reply

    türk sağının belkemiğini “geçmişte bu dava için çabalayanlar vardı; biz de bunun devamıyız” anlayışı oluşturur. osmanlı ve geçmiş bu yüzden çok mübarek insanlarmış gibi gösterilmeye çalışılır özellikle.

    ben şahsen bu tip tuzaklara düşmenin çağımız modern insanına yakışmadığını düşünüyorum.

  19. Yazan:Tayfun Korkut Tarih: Şub 4, 2011 | Reply

    Allah çarpmasa, Atatürk çarpar adamı, aklınızı başınıza alın!

    🙂

    Cihan Padişahı namıyla maruf bir büyük Devlet Adamı nezdinde Osmanlıyı anlatmaya bir dizi yetmez. Peşinen söyleyeyim, Osmanlıyı okumakla da bitirmek pek mümkün değildir. Naçizane tavsiyem, Osmanlıyı yabancıların kaleminden okumanızdır. Gerçekten tanımak, öğrenmek istiyorsanız yabancı yazarlara yönelin, mümkünse bu yabancılar düşman saflarında yer alsın. Göreceksiniz ki kitap bittiğinde dilinizden düşecek kelime, okuduğunuz yazarla aynı kelime olacak: Muhteşem!

    Kesinlikle! Carpitilmamis, tahrif edilmemis, tek bir adami yuceltmek icin kurgulanmamis, objektif bir tarih bilgisine sahip olmak icin MAALESEF tarihimizi yabancilardan ogrenmek zorunda kaliyoruz.

    “Osmanlıyı öğrenmeden önce anlamak lazım” sözü de bu yüzden boş bir söz değildir. Ecdadımız sağ olsun kelle de uçurmuştur, adamı kazığa oturtup iki yeniçeri nezaretinde İstanbul sokaklarını da gezdirmiştir, kestiği kafaları kah mızraklarının ucuna takmış yabancı elçilerin önünde resmi geçit yapmıştır, kah Tuna Nehrine atıp düşmana korku salmıştır, kah kellelerden piramit yapmıştır.

    ABD de bugun polisinin suclulari nasil yakalayip yeri geldiginde oldurdugunu TV’larda gostermiyor mu? Irak’ta kac tane can aldilar? Kendi TV’larinda “aleme ibret” olsun diye gostermedi mi olenleri? Bizdeki Osmanli dusmani kemalistlerin tek derdi Osmanli’yla. Baska bir dertleri yok.

  20. Yazan:Tayfun Korkut Tarih: Şub 4, 2011 | Reply

    Osmanli donemindeki ozgurluklerimizle simdikini bir kiyaslayalim:
    -Osmanli’nin en iyi donemlerinde Viyana’ya kadar vizesiz, pasaportsuz, atinin bakimi haricinde hicbir masrafa katlanmadan (ottan, sudan bol ne var?) gidebiliyormus atalarimiz. Istedikleri gibi de ticaret yapabiliyorlar. Kervansaraylar ve benzeri ticaretcinin yolculugunu kolaylastirici bircok yapi da yol uzerinde mevcut. Ya simdi? Pasaport icin sadece adliye, tapu vs. bi suru yere gideceksin, en ufak bir eksik belge olmadan pasaport alacaksin, sonra Avusturya Buyukelcilgi’ne gidip kuyrukta saatlerce, bazen gunlerce bekledikten sonra gorevliye agzin kulaklarina kadar siritip takla atacaksin, orada multeci olarak kalmayacagini garanti etmek icin turlu belgeler sunup dil dokeceksin. Beyefendi esref saatine denk gelirse vizeni verecek. Sonra, maasinin yarisi olan 500euroya ucak bileti alacaksin. Atinla gider gibi istedigin saatte de gidemeyeceksin. Firmanin uygun gordugu (ucagin doldugu) saati bekleyeceksin. Varacaksin, bi de taksiciden kazik yiyeceksin.

    Osmanli’da kimse ne devlete, ne de baska ulkelere muhtac degildi. Devletin gorevi adaleti ve sukuneti saglamaktan ibaretti. Devlete olan saygi bundan dolayiydi. Yoksa devlet, kurumlar isletip yuzbinlerce kisiyi istihdam edip kendine muhtac ettigi icin degildi.

    Yalniz,

    Yanisi şu ki; Osmanlıyı harem dairesinin anahtar deliğinden gözetleyerek öğrenmeye kalkmak, abesle iştigalden öte bir mana ifade etmez. Dünyanın tanıdığı ismiyle Muhteşem Süleyman’ı bir harem dairesine sığdırmak, kompleksle cilalanmış, içinde nefret barındıran bir zekayı gerektirmekte.

    Bu, diziyi ceken kisinin en dogal hakkidir. Ve nefret barindiriyor olabilir de, olmayabilir de. Herkes gorusunu ozgurce ifade edebilmelidir. Ancak, bence burada nefretten ote, dizinin sansasyonel olabilmesi icin cinsellik ogesinin diziye katilmasi soz konusudur. Cinsellikten cok hoslanan bir insanin da Osmanli sarayindaki cinsel hayati konu alan bir dizi cekmesi de dogaldir, burada yadirganacak bir durum goremiyorum. Kimse de Osmanli padisahlarinin sehvet duskunu oldugunu inkar edemez. 8 tane es, haremde de bir o kadar kadinin baska bir aciklamasi yoktur. Peygamberimizin sunnetini dahi 2’ye katlamis Fatih Sultan Mehmet. Osmanli padisahlarini, kemalistlerin Ataturk’u gordugu gibi gormemek lazim. Onlar da insan, nefisleri var. Padisahlar da cinselligi sever, diziyi ceken insan da, izleyen de… Arzular selale! Bu diziyi bir belgesel gibi gormemek lazim. Kafasindaki fantazileri de yansitmis yonetmen. Bu da OZGUR bir ulkede en dogal hakkidir. Ozgurlesiyoruz, AB yolunda ilerliyoruz derken bu tur tartismalar yersiz.

  21. Yazan:Tayfun Korkut Tarih: Şub 4, 2011 | Reply

    Mustafa Kemal çıkmış o Osmanlının içinden.O’nun sayesinde Adam olduk,insan oldıuk,birey olduk daha ne.

    Birey mi olduk??? 😀 Hay Allah! Neremle gulecegimi sasirdim. Acaba her sabah ilkokulda siraya gecip andimizi okurken bir cocuk “ben bireyim, bunu yapmak istemiyorum. Kendimi bu deli gibi neyi tekrarladigini bilmeden bagiran gruptan hissetmiyorum” diyebildi mi? “Ben askere gitmek istemiyorum, askerlik ve oradaki ogretiler bana gore degil, karakterime ters” demek kanunen mumkun mu? Kemalizm, T.C.’de tek tip insan yaratma, ulkeyi citlerle cevirme, bilginin tek elden yayilip, toplumun kontrol altinda tutulmasi ve istenildigi gibi yonlendirilmesi projesidir. Bireyciligin tam tersidir. Osmanli’da bireysel ozgurlukler bugunkunden cok daha ileri duzeydeydi. Sarayin gaddarligindan nasibini alanlar daha ziyade yonetimi devirmek isteyen darbeciler oldu. Ya da onlarin dis destekcisi ulkeler. Amaclari adaletsizliklere, kanunsuzluklara, zulme karsi gelmek degil; sadece ve sadece iktidari ele gecirip nimetlerinden faydalanmakti. Aynen bugunku Ergenekoncular, CHP’liler ve MHP’liler gibi. “Ava giden avlanir” Siddetle yonetimi devirmek isteyip de siddetle mukabele gorenin siddetten sikayet etmeye hakki yoktur.

    Isiyle, gucuyle ugrasan ticaretci, ciftci o gunun sartlarinda bugunkunden cok daha ozgurdu ve bireydi.

  22. Yazan:ali duman Tarih: Şub 4, 2011 | Reply

    birde şöyle bakmak gerek olaya, hani tüm türklük ve türkiye tarihini 1923’den başlatan hastalıklı bir zihniyet var…

    önceyi yok sayan, kabullenmeyen, ben cumhuriyet çocuğuyum diyen bu hastalıklı zihniyet nasıl bilmez ki; Osmanlı bir beylikten, önce devlet sonra imparatorluk yarattı, çıkılan bu yolda beylikten bir devlete ulaştık, o beyliği yaratan irade olmasaydı, türklük yine olurdu (gerci bu da tartışılır) ama Türkiye olur muydu? meçhul.

  23. Yazan:aziz yılmaz Tarih: Şub 4, 2011 | Reply

    Sevgili Tayfun bey,

    Walla ne diyeyim pek çok konuda sizinle ayrı düştük ama şu üç yorumunuza itiraz edecek tek bir nokta bulamadım doğrusu.Diyeceksiniz ki itiraz edecek açık mı arıyordunuz?Belki de:)Malum insan fikir ayrılığına düştüğü kişiyi eleştimeye daha meyillidir.Bir açığını yakalayagörsün boyuna o noktaya yüklenir.Bendenizin de böyle bir kusuru olabilir anlayacağınız.
    İşin şakası bir yana üç yorumunuz da harika olmuş.Hele taraf duygusuna kapılmadan sabırla emek vererek yorum yazmanız takdir edilesi bir çaba.
    Kısacası hem ilkeli bir objektiflik hem de itici gelmeyen sübjektif duyguları öyle akıcı bir dille harmanlamayı başarmışsınız ki,keyif aldım okurken.Tabi keyif aldığım kadar da bilgilendim;feyz aldım yazdıklarınızdan.

    Kaleminize ve zihninize sağlık diyorum.

    Ha unutmadan arayı fazla açmayın:)Kendi payıma söylüyorum yorumlarınızı bir müddet görmeyince Tayfun kardeşim nerede diye gözlerim arıyor sizi.Tabi bu hiç kavga etmeyeceğimiz anlamına gelmesin:)
    Esen kalın.

  24. Yazan:Tayfun Korkut Tarih: Şub 4, 2011 | Reply

    @ Aziz Yilmaz,

    Yuzeysel tartismalar kavgayla sonuclanmaz. Ama, bir yere de varmaz. Ne sis yansin, ne kebap hesabi ortak bir noktada bulusulur ama bu ortak nokta da iki tarafin da sorununu cozmez. 82 Anayasasi buna bir ornektir. Ne sis yansin, ne kebap hesabi “aman sagla sol birbirine girmesin” diye halka kabul ettirilmis orta yol anayasasidir. Bu mantiksiz anayasanin olumsuzluklarini, uzerinde yapilan onca degisiklige ragmen hala yasamaktayiz. Bir sorunu esastan tartismaya girdiginizde bazen kavgaya varan fikir ayriliklari kacinilmazdir. Burada tartistigim hic kimsenin yuzunu gormedim. Hic kimseyle kisisel bir problemim yok. Bir makale altinda atesli bir sekilde tartistigim bir kisiyi baska bir videonun altinda gonulden destekledim. Dogru bildigimi soyluyorum, mumkun oldugunca tarafsiz ve vicdanimi dinleyerek yorumlar yapmaya gayret ediyorum. Sizin yorumlarinizin da ezberlere, belirli kesimlerin eskimis sloganlarina dayanmadigini bildigim icin buyuk cogunlukla katildigim ya da nadiren katilmadigim goruslerinizi buyuk bir keyifle okuyorum. Ovguleriniz icin de ayrica tesekkur ediyorum.

  25. Yazan:Tayfun Korkut Tarih: Şub 4, 2011 | Reply

    82 Anayasasi buna bir ornektir. Ne sis yansin, ne kebap hesabi “aman sagla sol birbirine girmesin” diye halka kabul ettirilmis orta yol anayasasidir.

    Iste her iki tarafin da birbirine cok yakin kirmizi cizgiler cizdigi bir ortamda bu 2 cizginin arasindaki daracik alanda siyaset yapmak zorunda birakildi 80 sonrasi siyasetciler. Hicbir sorun dogru duzgun konusulamadi, tartisilamadi. “Aman o konuyu acmayin, sagcilar kizar; aman bu konuyu acmayin, solcular kizar” diye susturulduk. Nihayet son 10 yildir falan bazi seyler ozgurce ifade edilebilmeye baslandi ve karsilikli anlayis ve tolerans ortami olusmaya basladi. Tam da boylesine bir ortam olusmusken, belgesel niteligi tasimayan bir diziye tepki gosterelim diye abuk subuk facebook gruplari kurmanin, gosteriler yapmanin bir anlami var mi? Velev ki dizinin yonetmeni seks duskunu ve Osmanli’nin seks tarihini okuyor sadece. O da bu ulkenin vatandasiysa, o da bu ruh halini ekrana yansitmakta ozgur olmalidir. Oyle degil mi? Belli ki onunla ayni ruh halinde bir suru insan var ki, reyting rekorlari kirmis dizi. Iste, demokrasiyi sevsen de, sevmesen de boyle… Tut ki adam seksle kafayi bozmus. (Boyle bir iddiam yok) Bu adamla ayni durumda ya da esekle, kopekle, tavukla bile cinsel iliskiye girecek insanlarimiz var bu ulkede. Burada bir yorum tartismasi esnasinda “bu ulkede cinsellik tabu” dedigimde cok itiraz eden olmustu. Ben bu insanlara guzel Anadolu’muzu diyar diyar gezip; muhafazakar il, ilce ve kasabalarinda esek pesinde kosan abaza erkeklerimizin halini gormeye davet ediyorum. Isterseniz TV’nu toptan yasaklayin, ulkeye giren butun internet kablolarini kesin, butun porno, erotik CD, mecmua ne varsa yakin, genclerdeki cinsel sapkinligin onune gecilemez. Sapikligi dizilerde aramaya gerek yok. Yasak elma her zaman tatlidir. Kendi nefsine bakmasi yeter insanin…

  1. 2 Trackback(s)

  2. Şub 4, 2011: Son 30 günde en çok okunan yazılar : Derin Düşünce
  3. Mar 3, 2011: Son 90 günde en çok okunan ve tartışılanlar : Derin Düşünce

ÖNEMLİ

--------------------------------------------------------------------

Tüm yazı, yorum ve içerikten imza sahipleri sorumludur. Yayımlanmış olmaları, bu görüşlere katıldığımız anlamına gelmez.

Hakaret içerse dahi bütün yorumlar birer fikir eseridir. Ama bu siteye ilk kez yorum yazıyorsanız, yorum kurallarına gözatın yine de.

Not: Sitenin ismini dert etmeyin, “derinlik” üzerine bayağı bir geyik yaptık, henüz söylenmemiş bir şey bulmanız oldukça zor :)

Editörle takışmayın, o da bir anne-babanın evlâdıdır, sabrının sınırı vardır. Siz haklı bile olsanız alttan alın, efendilik sizde kalsın.

Sitenin iç işleriyle ilgili yorum yapmayın, aklınıza takılan soruları iletişim kutusundan sorun, kol kırılsın, yen içinde kalsın.

Kendi nezaketinizi bize endekslemeyin, bizden daha nazik olarak bizi utandırın. Yanlış ve eksik şeylerden şikayet etmek yerine bilgi ve yeni bakış açısı sunarak tamamlayın, düzeltin, tevazu ile öğretin bize bildiklerinizi.

Bu kurallara başkasının uyup uymamasına aldırmayın, siz uyun. Bütün yorumları hızla onaylanan EN KIDEMLİ YORUMCULAR arasındaki nizamî yerinizi alın.

--------------------------------------------------------------------
  • Siz de fikrinizi belirtin