RSS Feed for This Post

Korkma Sönmez Ulan!

… Bu konu ilginizi çektiyse…

Türkiye bölünür mü?

“Bebek katili! Vatan haini!…” PKK terörünü lanetliyoruz ama devlet eliyle işlenen suçlara karşı daha bir toleranslıyız.  “Kürtler ve Türkler kardeştir” diyenlerin kaçı “sen benim kardeşimsin”  demeyi biliyor Zaza, Sorani, Kurmanci dillerinde? Ülkemizin terör sorunu ne PKK ne de Kürt kimliğiyle sınırlanamayacak kadar dallandı, budaklandı. Bazı temel soruları yeniden masaya yatırmak gerekiyor: (*) Kürtler ne istiyor? (*)  İspanya ve Kanada etnik ayrılıkçılıkla nasıl mücadele etti? (*) PKK ile mücadelede ne gibi hatalar yapıldı? (*) İslâm ne kadar birleştirici olabilir? Töre cinayetlerinden Kuzey Irak’a terörle ilgili bir çok konuyu ele aldığımız 267 sayfalık bu kitabı ilginize sunuyoruz. Buradan indirin.

 Türkiye’nin Ulus-Devlet Sorunu

Devlet gibi soğuk ve katı bir yapı bizimle olan ilişkisini hukuk yerine ırkımıza ya da inançlarımıza göre düzenleyebilir mi? GERÇEK hayatı son derecede dinamik ve renkli biz “insanların”. Birden fazla şehre, mahalleye, gruba, klübe, cemaate, etnik köke, şirkete, mesleğe, gelir grubuna ait olabiliriz ve bu aidiyet hayatımız boyunca değişebilir. Oysa devletimiz hâlâ başörtüsüyle uğraşıyor, kimi devlet memurları “ne mutlu Türk’üm” demeyenleri iç düşman ilân ediyor, Sünnî İslâm derslerini zorla herkese okutuyor… Bizim paramızla, bizim iyiliğimiz için(!) bize rağmen… Kürt sorunu, başörtüsü sorunu, Hıristiyan azınlıklar sorunu… Bizleri sadece “insan” olarak göremeyen devletimizin halkıyla bir sorunu var. Türkiye’nin “sorunlarının” kaynağı sakın ulus-devlet modeli olmasın? 80 sayfalık bu kitap Kurtuluş savaşı’ndan sonra Türkiye’ye giydirilmiş olan deli gömleğine işaret ediyor.  Ne mutlu “insanım” diyene! Kitabı buradan indirin.

Türk milliyetçiliği birleştirir mi yoksa parçalar mı?

 İllâ ki bir tutkal/çimento mu gerekiyor? Milliyetçilik tutkalı adil ve müreffeh bir düzene alternatif olabilir mi? Adaletin, hukukun hâkim olmadığı ortamlarda Türklerin kardeşliği ne işe yarar? Belki de Türk Milliyetçiliği diğer milliyetçilikler gibi yok olmaya mahkûm bir söylem. Çünkü var olmak için “ötekine” ihtiyacı var. Ötekileştireceği bir grup bulamazsa kendi içinden “zayıf” bir zümreyi günah keçisi olarak seçiyor. Kürtler, Hıristiyanlar, Eşcinseller, solcular…150 sayfalık bu kitapta Türk Milliyetçiliğini sorguluyoruz. Müslüman ve milliyetçi olunabilir mi? Türkiye’ye faydaları ve zararları nelerdir? Milliyetçiliğin geçmişi ve geleceği, siyasete, barışa, adalete etkisiyle. Buradan indirin.

Trackback URL

  1. 25 Yorum

  2. Yazan:Süleyman Yıldırım Tarih: Şub 22, 2011 | Reply

    Neden istiklal marşını bir öcü , korkutucu bir masal gibi çocukların ürkerek zoraki okuduğu bir marş gibi gösterilmeye çalışılmış anlamadım? yada bu mısraların neresi kime neden batıyor bunu birde yazı ile açıklamanızı rica etsek daha sağlıklı bir tartışma ortamı sağlanır.

  3. Yazan:MY Tarih: Şub 22, 2011 | Reply

    Kamil’i bilmem ama bence istiklal marsi dogumundan itibaren sorunludur.

    Bir kere güftesini yazan M. Akif Ersoy Arnavut kökenli oldugu için Türkçüler rahatsiz olmuslar, “keske Türk birine yazdirilsaydi” demislerdir. Bu da Akif’in kulagina gitmis ve çok kirilmistir.

    ikincisi bestesi çarpik çurpuk bir bestedir. Kelimeleri ortadan bölerek söylersiniz, çocuklar anlamaz ne söylediklerini, zaten büyükler de anlamaz pek.
    Mesela bir misra(!) “LARDA YÜZEN…” diye baslar, bir digeri “O BE!” diye biter 🙂

    Bu mars çocuklara zorla mi söyletilir? Evet, hatali söyleyen arkadaslarimin dayakla düzeltildiklerini defalarca gördüm, ilk okul, orta okul ve lisede böyleydi.

    içinde geçen “kahraman IRK” ifadesini de sevmem. Son derecede KAN kokan sözleri vardir. Keske DAG BASINI DUMAN ALMIS gibi neseli bir sey olsaydi.

    Geçmisteki ölülerin kanlarindan degil de gelecekte açacak çiçeklerden bahseden bir marsimiz olmasini isterdim dogrusu.

  4. Yazan:ali yardım Tarih: Şub 22, 2011 | Reply

    sayın my,
    hangi Türkçü rahatsız olmuştur İstiklal marşını Akif’in yazmasından? merak ettiğim için soruyorum, çünkü Akif’in İstiklal marşı yazması konusunda ısrarcı olan Türk ocağı başkanı Hamdullah Suphi’dir.
    ayrıca İstiklal Marşı’nın kan kokması doğaldır, çünkü her İstiklal kanla alınır. kan görmeyelim diye her halükarda uzlaşma yolunu seçseydik, İngiliz mandası olurduk. geçmişte bizim için kan akıtanlara borcumuz var; Akif’te enfes ifadesiyle:”düşün altında binlerce kefensiz yatanı” diyor.
    din, vatan namus bayrak sizin için bir şey ifade ediyorsa;İstiklal marşı tüylerinizi diken diken eder. gür bir imanın; korkaklığa, ihanete ve esarete isyanını anlatır.

  5. Yazan:süleyman yıldırım Tarih: Şub 23, 2011 | Reply

    Güfteye takılmakta haklısın ben de söylerken sıkılıyorum ayrıca ilk güvtesini murat bardakçı çalmıştı o daha bi senın tarzına yakın:) ancak ırkçı söylemlerine katılmıyorum zira bu durumdan rahatsız olan akifin memelekti terkini hatırlıyorum. zaten bu marş kımseye yaranmamış. laikler 2 mısradan otesini kabullenmemiş alrnatıf olarak 10. yıl marsını tüttürmüş, kürtçüler zaten hiç haz etmezler içindeki milliyetçi koktugunu idda ederler, sol kesim dini motifler oldugu için haram gelir ağızlarına.

  6. Yazan:Ömer Osmanlı Tarih: Şub 23, 2011 | Reply

    Şu konuda hemfikiriz,neyin ne olduğunu dahi idrak edememiş ufak yaşta çocukların atatürk heykeli önünde manasını da bilmedikleri Marşımızı,Andımız’ı söylemek zorunda bırakılmaları.Birilerini Vatan Haini şeklinde veya türlü şekillerde yaftalamak elbette kolaydır lakin Ülkemizin bu tarz garipliklerine Dünyanın başka hiçbir yerinde Şahit olamazsınız.
    Fakat Mevzu bu Karikatüre gelince burada Eleştirinin maksadını aştığını düşünüyorum.Zira bu bizim Milli Marşımız ve baştan sona anlam ve duygu yüklü bir Marş.Resmedilmeye ve Eleştirilmeye çalışılan kısım Korkma ! kısmı ise bu sözü yanlış anladığınıza varsayıyorum.Zira Korkma ifadesi her zaman Korkan kişi için veya bir endişe için kullanılmaz.Ve bir zaman bu hususta oradaki Korkma ! kısmının Hz. Ebubekir (r.a.) ve Hz. Muhammed (s.a.v.) Efendimizin Hicret esnasında sığındıkları Mağarada Hz. Ebubekir’in telaşa kapılması üzerine Peygamberimizin (s.a.v.) onu teskin etmek için söylediği :” Korkma ! Ey Ebubekir… Allah (c.c.) bizimle beraberdir.” sözünden aldığı şeklinde bir tarih sohbeti dinlemiştim.

  7. Yazan:Ekrem Tarih: Şub 23, 2011 | Reply

    “Biri milliyetçi mi dedi, milliyetçilere laf ettirmem uleyn!…”
    Fazla otomatik yaşıyoruz. Sorgulamaktan pek hoşlanmıyoruz. Biz iyiyiz bildiklerimizle ve doğru olduğuna inandıklarımızla. Kimse kafa konforumuzu bozmasın bizim.
    Berbat bir beste işte… Bu sözlere ancak böyle kötü bir beste yapılır. Sözlere gelince, kurtuluş savaşından çıkmış bir halkı motive edici, tesellici edici muhteşem bir şiir. Ama ne yazık ki ülkücü marşı gibi bir bağlama oturtulmuş. Şöyle bir yol izlenebilir. Biz neden marşın ilk iki mısrasını kullanıyoruz ki, marşı diğer mısralardan da pekala yeniden oluşturabiliriz. Mesela şu mısralar acayip motive edici, iyi bir besteyle süper marş olur:

    Ben ezelden beridir hür yaşadım, hür yaşarım;
    Hangi çılgın bana zincir vuracakmış? Şaşarım!
    Kükremiş sel gibiyim, bendimi çiğner, aşarım.
    Yırtarım dağları, enginlere sığmam, taşarım.

    Şu mısralar da öyle:
    Kim bu cennet vatanın uğruna olmaz ki feda?
    Şühedâ fışkıracak toprağı sıksan, şühedâ!
    Cânı, cânânı, bütün varımı alsın da Hudâ,
    Etmesin tek vatanımdan beni dünyâda cüdâ.

    Beste yapmak da zor olmasa gerek, 7+8 hece gidiyor.

    O kadar müzisyenim diye ortalıkta dolanan adam var, yok mu bir tane şu sözlere beste yapacak adam?

  8. Yazan:Mustafa Tarih: Şub 23, 2011 | Reply

    Memleketde yüzbinlerce meseleyi cözdükden sonra müsaade edin Milli marsimizida en sonunda cözelim. Varsin o kadar kusur olsun. Cirkin yerleri vardir diye güzel yerlerini görmemezlikden gelmemeliyiz.

  9. Yazan:mnarin Tarih: Şub 23, 2011 | Reply

    gördüğüm kadarıyla çoğumuz istiklal marşının bestesinin berbat olması konusunda hem fikiriz…
    ancak istiklal marşının kendisi hakkında yapılan eleştiriler ve karikatürün içeriği bence de biraz istiklal marşı için haksızlık oluyor…
    yazıldığı dönem şartlarını ve yazanın bir arnavut olmasını düşünürsek aslında daha da anlamlı… yani mehmet akif’in arnavut olması bir sakatlık değil aslında bir güzellik olarak görülmeli… bunun üzerine de kafa yorması gerekenler ilk başta bu ülkede ırkçılğa dayalı milliyetçilik yapanlar olmalı…
    bir diğer husus, istiklal marşının kan ve gözyaşı içermesi gelecek nesil için bir ibret vesikası olması için manidar…
    yine mehmet akif’in istiklal marşını yazdıktan sonra “Allah bu millete bir daha İstiklal Marşı yazdırmasın” şeklinde dua etmesi de yine unutulmamalı…

  10. Yazan:ali yardım Tarih: Şub 23, 2011 | Reply

    istiklal marşının ne anlama geldiğini kavrayabilmek için o marşın atmosferine girebilmek gerekir. öğrencilerin önemli bir kısmına göre bayrak töreni angaryadır, şarkı söyler gibi okuyup ayrılırlar. ama İstiklal marşına dair kavrayışımız derinleştiğinde, tabir-i caizse bu marşın “Türk milletinin amentüsü” olduğu anlaşılır. zannımca İstiklal marşını duyumsayabilmek için Safahat’ın bütünü okunup, balkan savaşlarından birinci dünya savaşına kadar ki atmosfer değendirilmeli, milli mücadele yılları iyi bilinmelidir.
    şu anda keyif içerisinde bilgisayar başında oturup, güvenliğinden emin bir halde; “İstiklal marşı sorunludur, bayrak töreni gereksizdir” demek, hafif tabirle gaflettir.
    ayrıca kemalistlerin önemli bir kısmı İstiklal marşındaki dini vurgulardan rahatsızdır. artık yok eğitim sistemi insanları milliyetçi yapıyormuş palavrasından vazgeçelim. bir ülkenin entelektüelini lise-ilkokul eğitim sistemi şekillendirmez;entelektüel genelde otodidaktiktir, kendi kendini yetiştirir.
    bestesi daha iyi olabilirdi, o ayrı mesele. ama bu rahatsızlığın sebebi ne ki? öğrenciliği bitmiş, hayatında zorunlu olarak bir daha İstiklal marşı okumayacak kişiler, neden İstiklal marşından rahatsız oluyorlar? Akif gibi çelikten imanlı bir kişinin, necip fazıl tabiriyle “ciğerinden kalemine kan çekerek” yazdığı bu destanla ne alıp veremedikleri var?
    bence sorun kozmopolitliktir. Prof.İskender Öksüz’ün ifadesiyle “bizdeki aydınlar batıyı bildikleri için değil, Türklüğü bilmedikleri için kozmopolittirler” bir de İslamcı kisvesiyle ortada olan kozmopolitlere gelince, en acınası halde olanlar onlardır. çünkü batının gözünde hoş bir müslümanlık yaratmak istedikleri için, inanması güç tevillere giriyorlar.
    -Akif’in kaya gibi imanına bir şey diyemezler, ama akif’in vatanseverliği rahatsız edicidir.
    -milli mücadelenin son haçlı seferine karşı yapıldığını bilemezler.
    -Kurandaki “kafirle mücadele” vurgusunu ve cihadı; görmemezliğe verirler.
    -Hz.Peygamber’in hayatında savaşlar olmamış gibi davranırlar.
    -yahudiler hakkındaki apaçık ayetleri görmezden gelirler.
    – Kuranda kafirlere karşı kuvvet hazırlamanın gerekliliğini vurgulayan ayetleri görmezler(bkz. adiyat suresi). antimilitarist olduklarını söyleyerek, çatışmadan kaçınan korkak bir mevzide bulunurlar.
    milletin üzerinde etkili olamadıkları için;”bu müslümanlarla işimiz var, onlar hala devletçi ve milliyetçi derler”
    -velhasıl marjinal kalmaya mahkumdurlar, lakin kemalistler onlara bakarak,müslümanlara yüklenmek için argüman elde ediyorlar. zerre kadar vatan hassasiyeti kalmamış bu kişilerden dolayı, Müslümanlığın baş eymez ve vatansever yanını ört bas edebiliyorlar.
    şimdiki kozmopolit İslamcılar Akiften ziyade, “milletim nev-i beşer, vatanım ruy-i zemin” diyen Tevfik Fikret’e yakındırlar.
    İstiklal marşı ise bu meseledeki turnusol kağıdıdır.

  11. Yazan:bsm Tarih: Şub 24, 2011 | Reply

    Bence sorun bestede güftede değil.Yazılmış bestelenmiş,bu saatten sonra hadi yenisini yapalım deme şansı da yok zaten.Sorun yapacak bir şey değil açıkçası.
    Yalnız bir şey var:tıpkı bayrak gibi olur olmaz yerde basit bir rutine dönüşmesi hayli sıkıcı ve gereksizdir bana göre.Misal,meslek örgütümüzün kurulları oluyor.Her kurulda Atatürk için bir dakikalık saygı duruşu,ardından istiklal marşı okunuyor.Bunun yanısıra mahalle maçları bile marş okunmadan başlamıyor.Dolayısıyla öyle okul çağıyla sınırlı değil şu marş merasimi.Güfte ve bestesinin arada konu olması da kanımca sıkça hayatımızda yer almasıdır.Yoksa gerekli protokollerle dozunda bıakılsaydı belki de bu denli tartışma mevzusu olmayacaktı.Yani diğer milletlerin nasıl ulusal bayrağı,marşı,ulusal sembolleri vb.varsa bizde de olması gayet normaldır.Normal olmayan ise dediğim gibi görgüsüzlük düzeyinde basitleştirilmesi.Milliyetçi arkadaşlardan tepki alacağımı biliyorum.Ancak diğer milletlere bakmalarında da yarar var.Adamlar mesela milli müsabakalar dışında ikide bir milli marşa gerek duymazlar.Ayrıca bizim gibi bayrak merakı da yoktur.Peki bu farklı cemiyetler hiç mi ülkelerini sevmezler.Ya da bizim gibi aşırıya kaçmadıklarında milli değerlerine düşman falan mı oluyorlar?Değil tabi.Üstelik bizden çok daha ilerdeler ve milli değerlerine de en az bizim kadar sahip çıkıp koruyabiliyorlar.Ha,işin bir de şu motivasyon kısmı var.Tamam,milli mücadele döneminde muhtemelen manevi duyguları güçlendirmede bayrak,milli marş,milletçe cesaret ve moral getirecek bir söz vb.ne ihtiyaç duyulmuş olabilir.Hepsine amenna.İyi de Çanakkale’de düşmanla çarpışmıyoruz,seferberlik halinde değiliz,ortada bir düşman kuşatması yok.
    Bu bakımdan meseleyi abartmamak gerek.Her şey ölçüsünde güzeldir ve asıl değerine de ölçüyle,tevazuyla ulaşır.Ayrıca eleştiri olduğunda da dünyanın sonu gelmiyor.Nedir bu her tartışmada vatanseverlik/hainlik sınama ve yarışları?Medenice tartışmak varken hiç yakışmıyor vallahi.

  12. Yazan:hüseyin bulut Tarih: Şub 24, 2011 | Reply

    iSTİKLAL MARŞIMIZ’ın beste problemi var. Yoksa sözleri insanın göğsünü kabartır. Böyle de olmalı. Akif bir Arnavut’tur ama İslam’ın potasında erimiş ve kendini bu vatanın bir evladı saymıştır.

  13. Yazan:ali duman Tarih: Şub 24, 2011 | Reply

    İstiklal marşı, sözleri çok anlamlı güzel bir ŞİİR’dir, ancak güzel bir MARŞ değildir.

    şöyle ki;

    MARŞ, akıcı, lirik ve çoşkulu olur. Okuyana çoşku ve sevinç verir.

    İstiklal marşı çoşku vermekten uzaktır, İstiklal Marşı 10milyon Km2 vatan toprağının büyük bir bölümünü yitirmiş, koca bir imparatorluğu yitirmiş bir psikolojinin ürünüdür ve bu psikolojiyle yazılmıştır, içinde bu psikolojiyle birlikte “son ocağa” kadar kaybetme psikolojisi hakimdir. (bu marşı yürekten dinlemeniz halinde her okunuşunda ağlamaklı olmanız, hatta ağlamanız hiçte abartılı bir durum değildir, maksat bu işe başarı yakalanmıştır!)

    İşte bu korku psikolojinin bir sonucu olarak (ve de haklı olarak) bestesi/müziği matem havasındadır, tüm dünya milli marşlarının çoşkulu ve sevinçli oluşuna ters olarak bizim milli marşımız YENİK bir ülke psikolojisiyle yazılmış MATEM havası niteliğindedir.

    Genelde bayram, seyran gibi en mutlu olduğumuz anlarda söylemekte olduğumuz milli marş ile hüzünlenmekte ve matem havasına girmekteyiz. Sanki her okunuşu bize bir imparatorluğun yitirilişini, daha da ötesi “son ocağımıza” kadar kaybedebileceğimizi anımsatmaktadır.

    o denli korkumuşuz ki, milli marşımıza bile “KORKMA” sözcüğü ile başlamaktayız.

    bence milli marşlar, hüzünlü yenilgileri değil, çoşkulu kazanımları/umudu/ geleceği çağrıştırmalıdır. Yüzü geçmişten çok, geleceği dönük olmalıdır.

    kim ne derse desin, bu işin bir hakiki boyutu da budur.

    not : “dünya yüzünde bizim gibi imparatorluk yitirmiş kaç ülke var, elbette bunun hüznünü, yasını tutacağız ve bunu elbette marşımıza yansıtacağız” denilecekse, o halde marşın başarılı olduğunu kabullenir, bu anlayışa saygı da duyarım.

  14. Yazan:ali duman Tarih: Şub 24, 2011 | Reply

    şayet dikket ederseniz, ONUNCU YIL MARŞI istiklal marşımızın yukarıda yazdığım olumsuz (yenilgi-kaybetme) psikolojisine karşı bir yanıt gibidir, yani istiklal marşındaki “yenilgi ve korku psikolojisi” onuncu yıl marşı ile bertaraf edilmeye çalışılmıştır.

    ancak pek tabiki tüm ordusu yok edilmiş, 18 cephede kaybedilen bir savaştan çıkıp, “her on yılda bir çıktık açık alınla” iddiasında bulunmakta abartılı bir ironi olsa gerek.
    bu handikabına rağmen çoşku ve kazanımları içermesi, geleceğe kıvançla bakıyor olması bakımından ONUNCU YIL MARŞI, -MARŞ kabilinden sayılmak koşuluyla- istiklal marşından çok daha başarılıdır.

  15. Yazan:Cengiz Cebi Tarih: Şub 26, 2011 | Reply

    Bence marşa ve şaire ve besteye ve güfteye vb. değil, şu karikatürdeki ‘eğitimci’ tipine bakarsak karikatürün epey bir ‘manidar’ olduğunu görürüz.

    Ne kadar çabuk unutuyorsunuz bu ‘öküz’ öğretmen tiplerini?

    Bunlar marşı, saygı duruşunu, bayrağı ve benzeri bilumum ne varsa kendi öküziyetlerini icra etmek için kullanmayı itiyad haline getirmiş aşağılık yaratıklardır.

    Marşımız çok önemliymiş, bayrağımız kutsalmış, kimileri olmasaydı bilmem ne olurmuşuz…

    Kusura bakmayın, hiç eğip bükemem sözümü, iyi ama filan diyemem:

    Alçaklığın maskesi olarak kullanılan şeyin tarihsel orijini istediği kadar mukaddes olsun, sözkonusu alçaklığı bir dirhem azaltmaz.

    Bilmem, maske kullanarak yüz hatları adam olmuş hiç kimseyi duymadım ben bugüne dek.

    “E efendim, herkes de öyle değil, abartmayalım” diyenler mi var?

    Elbet herkes öyle değil, ne ki bu öküzlere meydanı boş bırakan sözümona ‘hoşgörülü’ (korkak mı deseydim yoksa?) ahaliden de geçilmiyor.

    Ne de olsa ‘adam en azından milliyetçi” filan deyip ‘milliyet düşmanı gomunistler”den yeğ tutmak gerek (!).

    Anadolu’da bitlenmiş saçı temizlemek yerine saçı kesip atmak şeklinde daha verimli bir yöntem var.

    Bence bu ‘milliyetçilik’ o denli bitlenip o denli iğrenç bir hale gelmiş ki, halen “yok yok abartmayalım” diyenler çözümün değil, sorunun parçası durumundalar.

  16. Yazan:bsm Tarih: Şub 27, 2011 | Reply

    Elbet herkes öyle değil, ne ki bu öküzlere meydanı boş bırakan sözümona ‘hoşgörülü’ (korkak mı deseydim yoksa?) ahaliden de geçilmiyor.

    Bence bu ‘milliyetçilik’ o denli bitlenip o denli iğrenç bir hale gelmiş ki, halen “yok yok abartmayalım” diyenler çözümün değil, sorunun parçası durumundalar.

    Sayın Cengiz Cebi,

    Sanırım yanlış anlaşıldım.”Abartma”dan kastım karikatürize adilen anlayışı hoşgörmek ya da benzer eleştirileri küçümseyerek değersizleştirmek değildi.Aksine bayrak,marş,sembol vs.fetişmizninin abartıldığını ifade etmek istemiştim.

  17. Yazan:Cengiz Cebi Tarih: Şub 27, 2011 | Reply

    Sayın bsm,

    Sizin yazınız açık.

    Sözünü ettiğim “abartmayalım”cılar sınıfına konamayacak kadar açık.

    Konulara ilişkin “muhtemel” gizli serzenişleri açığa çıkarmaya yönelik provokatif eleştiriyi yerinde bulurum.

    Benimki de bu biraz.

    Sizin yorumunuza ilişkin değil yani.

  18. Yazan:ali yardım Tarih: Şub 27, 2011 | Reply

    cengiz cebi,
    “alçaklık” ve “bitlenip o denli iğrenç hale gelmiş” gibi tanımlamaları milliyetçilik için kullanmışınız. zannediyorum bunlar fikir değil, hakarettir. bu tip hakaretamiz ifadeleri MHP sözcülerinden duyduğumuz zaman; “bunlar şiddete yatkın, kullandıkları dil yalnızca tahkir etmek” üzerine diyebiliyorken, “hoşgörülü” arkadaşlarımız bunları futürsuzca telaffuz edebiliyor. eh ne kadar hoşgörülü olduklarını da böylece anlıyoruz, başka fikirlere ne kadar tahammüllü olduklarını da.
    eleştiri değil hakaret.
    siz karşınızda küfür eden, şiddet dili kullanan milliyetçi istiyorsunuz. zira gayri insani tavırları yanlışlamak kolaydır. Hrant dink’in ölümünü kabul edilemez bulan, bununla beraber bazı meseleleri kurcalayan kişiler rahatsız edici.
    Müslümanların kıblesi Kabe; ama bazı İslamcıların kıblesi belli değil. çileden çıkmaları da bundan. kendileri ikna olmuş değiller, Kuran’ın karşısında. batılı abilerinden birinden, İslam hakkında bir güzel söz duymadan, kendilerini rahat hissedemiyorlar.
    inanmış olmanın delili yoktur. iman demek “perde-i gayb açılsa yakinim ziyadeleşmeyecektir” demektir. bir latin şairi gibi “akla aykırı olduğu için inanıyorum” demektir. ihtida etmiş bir batılıyı dinleyip, “oh be yanlış yolda değilmişiz” diyen müslüman kardeşlerimiz,İstiklal marşındaki imanın yabancısıdır. namazı temellendirmek için, heidegger’e başvuran İslamcıların yolu açık olsun. bize ise “emrolunduğu gibi dosdoğru ol” ayeti yeter ve “la raybe fiyh” olan hakikatler hakkında batıdan tasdik aramıyoruz.
    İmanın şahidi Allahtır. “milliyetçi müslüman olamaz” diye ahkam kesenler, bu perspektife yabancıdır.

  19. Yazan:bsm Tarih: Şub 28, 2011 | Reply

    Yoo benim yorumuma da ilişkin olabilir,sorun etmem.Sadece söylediklerimin farklı anlaşılmaması yönünde bir hatırlatma yapmak istedim.

    Ancak bu hatırlatmaya karşın görüşelerinize katılmıyorum.Benim yerime başkasını da görüşlerinden ötürü sorunun parçası olarak ya da korkaklıkla suçlamanızı doğru bulmuyorum.

    Birincisi hangi sorundan bahsediyorsunuz?Yukarıda izah ettim;sorun marşın,bayrağın vesarin oluşu/varlığı değil.Sorun,bunların istismar aracına dünüştürülmesidir.Dolayısıyla,milli semboller insanın ta gözünün içine sokulmadığı ya da bir tahakküm aracına dönüştürülmediği sürece hiçbir sorun yaratmaz,yaratmamalı…Ve muhtemelen bizler de sorun olarak bunu tartışıyor olmayacaktık.

    İkincisi,sizce başka bir sorun varsa bunun çözümü nedir ve çözümsüzlüğün parçası olmak nasıldır?Misal,bayrak mı değiştirilmeli, yoksa istiklal marşının söz ya da bestesi yeniden mi düzenlenmeli?

    Üçüncüsü,sizce kavga etmek yerine bir ikna zemini yakalamak daha yapıcı olmaz mı?Tamam sözümüzü sakınmayalım ama üst perdeden hakaret düzeyinde rencide edici sözlerden de kaçınmak gerekir diye düşünüyorum.

  20. Yazan:Mustafa ESER Tarih: Şub 28, 2011 | Reply

    TÜRKÜN VE MÜSLÜMANIN BAĞIMSIZLIK SAVAŞINI ANLATAN İSTİKLAL MARŞINDAN BAŞKA BİR MARŞ VAR MIDIR BEYLER.ENTERNASYONAL MARŞINI SEVENLERE BATMASI GAYET NORMAL.RENKSİZLERDE SEVMEZLER ESKİDEN BERİ.BESTE VE GUFTESİNİN MARŞIN RUHUNU YANSITMADIĞI DOĞRU.OZAMAN BENİM GİBİ YAPIN İSTİKLAL MARŞINI ORJİNALİ GİBİ OKUYUN.
    BELKİ İÇİNİZ TİTRER DE KENDİNİZE GELİRSİNİZ.

  21. Yazan:ali duman Tarih: Şub 28, 2011 | Reply

    mustafa kardeş,

    yorumları iyi okumadınız galiba

    evet!!!! içimiz titriyor, sorun da bu zaten, her olur olmadık yerde istiklal marşı’nın okunması,

    her olur olmadık yerde içimizin titremesi!!!

    çok mu hoş, çok mu enerji kazandırıcı bir şey bu!!!

    her daim içimiz titreyerek mi yaşayacağız!!!

    nereye kadar öyle yaşayacağız!!!!

    birilerinin iç titremesi sürsün diye mi kuruldu bu cumhuriyet!

    bu millet artık N-O-R-M-A-L-L-E-Ş-M-E-K istiyor, çıkartın artık şu deli gömleğini, geçti o kötü günler, hatta komünizmde bile bitti, sscb bile yıkıldı. GÜNAYDINLAR OLA…

    (Osmanlı bir kez yıkıldı, daha fazla yıkılmaz, son ocak kalmayana kadar yıkılma ihtimalimiz yok artık, kaybedeceğimizi kaybettik, sonsuza kadar kaybettiğimiz imparatorluğun yasını mı tutalım bu marş ile onu mu istiyorsunuz, BU MARŞ KURULAN CUMHURİYETTEN ÇOK, YIKILAN OSMANLIYI SİMGELEMEKTEDİR, NİNNİ BEBEK NİNNİ!!!)

    (Marşın yazarı dahi kendisini OSMANLI’nın evladı olarak görmüş ve cumhuriyet kurulunca Mısır’a yerleşmiştir, kendini Cumhuriyete ait hissetmemiştir, uyusun da büyüsün ninni!!!)

    (masalları küçükler için bilirdik, meğer ola ki bizim topraklarda masallar büyükler içinmiş, ninni bebek ninni!!!, ama ne yalan söyleyeyim bu ittihatçıların masalları da bir başka türlü oluyor canım!!!)

  22. Yazan:Cengiz Cebi Tarih: Şub 28, 2011 | Reply

    @ali yardım

    (Lütfen bu yazıdaki ‘hakaret’leri üzerinize almayın)

    Ne demişim, bir daha bakalım isterseniz:

    Alçaklığın maskesi olarak kullanılan şeyin tarihsel orijini istediği kadar mukaddes olsun, sözkonusu alçaklığı bir dirhem azaltmaz.

    Burada milliyetçiliğe “alçaklık” mı demişim?

    Biraz daha dikkatli okumanız gerekirdi.

    Sonra ne demişim:

    Bence bu ‘milliyetçilik’ o denli bitlenip o denli iğrenç bir hale gelmiş ki, halen “yok yok abartmayalım” diyenler çözümün değil, sorunun parçası durumundalar.

    Birincisi: ‘ ‘ işaretini kullanmışım.

    Yani bu “sözümona milliyetçilik” demektir.

    İkincisi: Bir şey ki, bozulup aslından uzaklaşmış ve o şey olmaktan çıkmış.

    Üstelik birçok çirkinliğin maskesi haline dönüşmüş.

    “Olsun, iyidir o iyidir” deyip hem kendimizi ve etrafımızı mı kandıracağız?

    O zaman “insan eşref-i mahlukattır, kötülük diye bir şey yoktur, amerikan uydurmasıdır” diyelim, olsun bitsin.

    (Tabi bu durumda “amerikanların kötülüğü ne olacak” sorunsalıyla karşılarırız)

    Aslına bakarsanız bir kimsenin kendini “milliyetçi” ilan etmesi yahut “milliyetçilik”i savunmaya kalkması başlıbaşına bir görgüsüzlük zaten.

    (Alın, bu da bir ‘hakaret’ galiba.)

    Ölçüm şu : Milliyetçiyim diyen milliyetçi değildir.

    Ya da şöyle : Milliyetçi adam “ben milliyetçiyim, ya sen?” türünden ayıp şeyler yapmaz.

    Geçenlerde birisi “ben hümanistim” filan diyordu bir yerlerde.

    Ona da aynını dedim: O iş öyle kolay birşey değil. Öyle olan da böyle söylemez.

    “Kerameti kendinden menkul” olmanın anlamı ne?

    Herşeyden önce, ne diye illa “birşeyci” oluyor ve “birşeycilik”i savunuyoruz?

    Olmasak birşeyci olmaz mı?

    @bsm

    Benim yerime başkasını da görüşlerinden ötürü sorunun parçası olarak ya da korkaklıkla suçlamanızı doğru bulmuyorum.

    Öyle bir suçlama yok.

    Benim genel sorun olarak gördüğüm bir şeyi sorun ‘görmeyen’, bilakis korunması için çaba gösteren kimse doğal olarak benim için genel sorunun parçasıdır.

    Öte yandan bunu sorun olarak algıladığı halde “aman başıma bir şey gelmesin” diye görmezden gelen kişi evet, korkağın önde gidenidir.

    hangi sorundan bahsediyorsunuz?

    ‘Milliyetçilik Sorunu’ndan bahsediyorum.

    Bununle ne kastediyor olduğum artık anlaşılmış olmalı.

    sizce başka bir sorun varsa bunun çözümü nedir ve çözümsüzlüğün parçası olmak nasıldır?Misal,bayrak mı değiştirilmeli, yoksa istiklal marşının söz ya da bestesi yeniden mi düzenlenmeli?

    Sorun bayrak, marş vb. değil tabiki.

    Sorun bunları sürekli birşeylerin ‘siper’i olarak kullanmaktan ibaret.

    Hayır, sorun bu da değil aslında.

    Tabiki kullanacak adam, kendini sağlama almak için ne lazımsa kullanacak.

    Sahtekarlığı bir hayat felsefesi yapmış olan için bundan tabii ne var?

    Asıl sorun, buna karşı durması, bu maskeleri indirmesi beklenen birçok kimsenin “aman tatsızlık çıkmasın, ortam gerilmesin” kisvesi altında korkaklık yapması, bu kepazeliğe göz yumması.

    sizce kavga etmek yerine bir ikna zemini yakalamak daha yapıcı olmaz mı?Tamam sözümüzü sakınmayalım ama üst perdeden hakaret düzeyinde rencide edici sözlerden de kaçınmak gerekir diye düşünüyorum.

    Doğrusu üslup konusu her zaman tartışılabilir.

    Ama belli bir şahsı hedef almaksızın, kategorik şekilde yapılan ‘suçlama’ların belli bir işlevi olduğu inancındayım.

    Kavga demem ben buna.

    Belirttiğiniz üzere “sözü sakınmama” demeyi tercih ederim.

    Açık bir şekilde “sahtekarlığı” (her ne -cilik adı altında yapılırsa yapılsın) hedef almış durumdayım.

    Deyim yerindeyse “onlar bilirler kendilerini”.

    Yalan söylediği halde yalan söylediğinin farkında olmayan insan olamaz.

    Yalanın tanımına ve doğasına zıttır çünkü.

    Peki yalancıyı neye ikna edeceğiz?

    Dürüst olmaya mı?

    Doğrusu zor bir iş.

    Başarabilene bravo derim.

    Ben ise yalancının oyununu bozma peşindeyim.

    Kimisi o işi, kimisi bu işi yapsın.

    İkisi de yapılmalı kuşkusuz.

  23. Yazan:ali yardım Tarih: Şub 28, 2011 | Reply

    sayın cebi,
    milliyetçiliğe alerji duyabilirsiniz, ama bunu dürüstçe ifade etmenizi yeğlerdim. madem dürüstlükten dem vurdunuz.
    sizin kendinizi ne olarak tanımladığınız, kimseyi ilgilendirmez. başkalarının tanımları da sizi. size görgüsüzce geliyor diye, insanlar “cengiz cebi” terminolojisi kullanacak değiller.
    asıl milliyetçi, milliyetçiliği savunmaz; asıl sosyalist sosyalizmi savunmaz gibi akla zarar önermelere itibar etmiyorum. bir siyasi ideoloji olan milliyetçiliği savunan kişiye milliyetçi denir. biraz sözlük karıştırmak yeter.
    ayrıca bütün yorumcular arasında neyi eleştirdiği belli olmayan bir tek sizsiniz. burada İstiklal marşı gibi milli semboller tartışılırken, “milliyetçilik sorunu” gibi muğlak bir kavramla yola çıktınız. hadi onu da tartışalım, ama ortada bir argüman yok.
    kendinize yalancının oyununu bozmak gibi kutsal bir misyon biçmişsiniz. bozun o zaman. insanlar herhalde size benzediği ölçüde “dürüstlüğe” yaklaşırlar.
    herhalde yüzyıllardır beklediğimiz Mehdi hazretlerini bulduk!

  24. Yazan:Cengiz Cebi Tarih: Mar 1, 2011 | Reply

    @ali yardım

    Konuşabilme ve anlaşabilme şansımız yok.

    İster kendinizi ister beni suçlayın, yok.

    Zaten kendini ‘mehdi’ havasına sokmuş biriyle ne konuşulabilir ki?

    Mehdi ile konuşulmaz.

    Ona biat edilir.

    Ama dinde zorlama olmadığından zorla olmaz.

    Gönül işidir…

  25. Yazan:ali yardım Tarih: Mar 1, 2011 | Reply

    sayın cebi,
    konuşabilme şansımız var. lakin tepeden bakan bir söylemle olmaz. hepimiz sıradan insanlarız farklı hayatlar yaşadık farklı birikimler edindik o kadar. hepimiz Türkiye’nin bir veçhesiyiz. farklılarla konuşabilmek, Türkiye hakkındaki kuşatıcı bakışımızı tekmil eder.
    düşünen kimse, biraz da biat kabul etmeyen kimse demektir. biat, teslimiyet düşünmeye ket vurur. kimseden biat istemeden, fikirlerimizi kişisel iktidarımızı tahkim için kullanmadan konuşabilsek; her düşünen bireyle tanış olmak bizim için kazanç olur.
    kimseye ders vermek gibi bir amacım yok. burada hoca da yok talebe de. mehdide yok müritleri de. düşünmek, yalnız düşünmek geleneksel olsun modern olsun bütün iktidarları hiçe saymaktır. hür olmayan düşünce de, zaten düşünce değildir.
    konuşabilmeyi tercih ederdim.

  26. Yazan:hüsamettin Tarih: May 7, 2011 | Reply

    akif bu marşı o günki içinde bulunduğu zor koşulların verdiği sıkıntılı ruh haliyle yazmıştır, bilseydiki laiklik adı altında ateist ve marksit bir takım generalin insan aklını yok sayıp her şeyi kendi tasarufları doğrultusunda tek tip insan profili yapılandırmasından kaynaklanan bir takım fikri kıt irfanı kıt aydın diye tanımlanan kendi düşüncelerini belli bir kalıba sokup o çerçeve ile kendilerini zinçirleyenlerin onu anlamasını beklemezdi ve bu marşıda yazmazdı…
    zira anlamsız şeylere mana yüklenmez,mealen türküm demekle, kürdüm demek veya şuyum buyum demek ırkçılık olmaz ırkçılık çok başka bir şeydir.birşeyleri bir birinden ayırmak veya tasnif etmek için ad konur numaralandırılır ve a’nın b üstünde veya bir’in iki üstünde tahakkümde bulunmsını ön görmez.akif’te bu maşı yazarken başka milletlerin yada başka ırkları tahakümümüz altına alalım diye yazmadı.
    adı üstünde istiklal marşı, istiklal maşları tartışmaya açılmaz,istiklal marşı söylenir. bir toplumun tamamı tarafından veya çoğunluğu tarafından benimsenen değerler kişilerin yorum ve üstünde tasarrufta bulunmasına kapalıdır.

  1. 1 Trackback(s)

  2. Mar 15, 2011: Son 30 günde en çok okunanlar : Derin Düşünce

ÖNEMLİ

--------------------------------------------------------------------

Tüm yazı, yorum ve içerikten imza sahipleri sorumludur. Yayımlanmış olmaları, bu görüşlere katıldığımız anlamına gelmez.

Hakaret içerse dahi bütün yorumlar birer fikir eseridir. Ama bu siteye ilk kez yorum yazıyorsanız, yorum kurallarına gözatın yine de.

Not: Sitenin ismini dert etmeyin, “derinlik” üzerine bayağı bir geyik yaptık, henüz söylenmemiş bir şey bulmanız oldukça zor :)

Editörle takışmayın, o da bir anne-babanın evlâdıdır, sabrının sınırı vardır. Siz haklı bile olsanız alttan alın, efendilik sizde kalsın.

Sitenin iç işleriyle ilgili yorum yapmayın, aklınıza takılan soruları iletişim kutusundan sorun, kol kırılsın, yen içinde kalsın.

Kendi nezaketinizi bize endekslemeyin, bizden daha nazik olarak bizi utandırın. Yanlış ve eksik şeylerden şikayet etmek yerine bilgi ve yeni bakış açısı sunarak tamamlayın, düzeltin, tevazu ile öğretin bize bildiklerinizi.

Bu kurallara başkasının uyup uymamasına aldırmayın, siz uyun. Bütün yorumları hızla onaylanan EN KIDEMLİ YORUMCULAR arasındaki nizamî yerinizi alın.

--------------------------------------------------------------------
  • Siz de fikrinizi belirtin