RSS Feed for This Post

Kürt öldüren Kürtler, Yeni Emre Uslu ve Yeni Taraf

fft81_mf2313117Eski Emre Uslu Eski Taraf’ta çalışırken ROJ TV’nin ve PKK’nın yalanlarını ortaya çıkarmıştı. Yeni Taraf bu makaleyi sildi. Fakat çarpıcı sorular soran ve ROJ TV-PKK-BDP ekiplerinin yalanlarını ortaya çıkaran makalenin bir kopyası aşağıda duruyor. Mesele neydi ? Ağustos 2011’de PKK ve BDP Kandil’deki operasyonlarda sivillerin hatta çocukların öldüğünü iddia etti. PKK ve BDP eliyle çekilmiş kanlı, cesetli videolar ve fotolar sosyal medyayı istila etti. (Yalan ortaya çıkınca PKK’lılar bu linkteki videoyu sildiler) Mazlum-Der araştırma yapılmasını istedi. Mesele uzadı. Biz bu konuda aşağıdaki yazıları yayınlamıştık :

Yedi insanı kim neden öldürdü?

Yazan: Eski Emre Uslu (Eski Taraf) [Bu makale siteden silinmiş]

yedi-sivili-kim-oldurdu_5871_orijinal.jpgKuzey Irak’a yapılan saldırıdan sonra ROJ TV tarafından TSK bombardımanında yedi sivilin öldürüldüğü tartışması her geçen gün daha da esrarengizleşiyor. Önce PKK yedi sivilin uçaktan atılan bomba ile içinde vurulduğunu iddia ettiği yanmış ve parçalanmış bir araç ve aracın yanında yanmış cesetler gösterdi. Fakat ROJ TV‘nin gösterdiği videoda çok büyük sorunlar vardı. Örneğin ROJ TV muhabirinin bir saat önce vuruldu dediği araçtan en küçük bir duman çıkmıyordu. Gösterilen cesetlerin kanları da yeni ölmüş ceset kanına benzemiyordu. Dahası vuruldu denen aracın etrafı sapasağlamdı ve araçtan başka her şey sağlam duruyordu. Haliyle bu video kuşku yarattı.

Bu videoyu izler izlemez twitter‘den itiraz ettim. Görüntüler ile anlatılan hikâyenin örtüşmediğini, videoda birçok sorun olduğunu yazdım. Bu itirazım üzerine bir tartışma da doğal olarak başladı. Twitter‘de özellikle PKK sempatizanı kesimler tarafından saldırılara uğradım. İçinde ROJ TV muhabirlerinin de olduğu bu kesim bana demediğini bırakmadı. Daha sonra TSK uydu görüntüsü yayınladı ve uçaktan vurulan yerde en az sekiz metre çapında kraterlerin oluşması gerektiğini söyleyerek vurulduğu iddia edilen yerde böylesi bir hasarın olmadığına dikkat çekerek sivilleri vurmadıklarını açıkladı. Bu açıklamadan bir hafta sonra ROJ TV yeni bir video yayınladı. Bu kez uçaktan vurulduğu iddia edilen duvarlarda hasar oluşmuş yolun üst kısmı gösteriliyordu. ROJ TV‘nin iddiasına göre uçaklar aracı vurunca araç 30-40 metre aşağıya fırlamış bu nedenle aracın bulunduğu yerde çukurun oluşmadığını iddia etti.

Önceki gün Taraf‘ın sürmanşetinde de okuduğunuz o görüntülerde sözü edilen hasarın halen uçaktan atılan bir bomba ile olabileceğine inanmıyorum. Eğer TSK çok özel araçlar için geliştirilmiş, hafif bombalar kullanmıyorsa, -ki bilebildiğimiz kadarıyla akıllı bomba dediğimiz bu tarz hedef odaklı bombalar bizde yok- ROJ TV‘de iddia edilen çukur uçaktan atılmış bir bombadan oluşamaz.

Dahası, çukurun bir bombadan çok yol kenarına döşenmiş bir IED bombası olma olasılığı daha güçlü olasılık. Bu yazı için Kuzey Iraklı gazetecilerle irtibata geçtim. Onlardan yeni fotoğraflar elde ettim. Bu fotoğraflarda olay yeri daha net görünüyor ama fotoğraflar işleri biraz daha karıştıracak gibi. En azından ROJ TV‘de gösterilen videoda bulunan bu bölgede yer alan bazı unsurlar bu fotoğraflarda yer almıyor. Dahası fotoğraflar dikkatlice incelendiğinde o araç yığınının orada aylardır duran bir araç yığını olma olasılığını arttırıyor.

Aşağıda yer vereceğim fotoğraflara internet sitemizden kolayca erişip yakından inceleyebilirsiniz. Bu fotoğraflar bana çarşamba günü geldi. Yani olaydan bir hafta geçtikten sonra ulaşabildim. Fotoğrafların tam olarak ne zaman çekildiğini bilmiyorum. Bu soruyu kaynağıma sordum, o da fotoğrafları edindiği kaynağına sorup dönecekti ancak yazı yayına girene kadar bana ulaşmadı.

Şimdi isterseniz fotoğrafları birlikte inceleyelim:

Bu fotoğraf size bir hafta önce vurulmuş bir aracın fotoğrafı gibi görünüyor mu?
Örneğin aracın tekeri yeni kazadan çıkmış 30-40 metre sürüklenmiş bir araç tekerine mi daha çok benziyor yoksa orada güneşin altında aylardır duran bir tekere mi daha çok benziyor? Bence ikincisi. Yine tekerin toprak ile temas eden yerine dikkatlice bakın. Tekerin toprağa gömülü olduğunu, toprağın kurumuş olduğunu göreceksiniz. Yani lastik bir çamurlu alana gömülmüş ve o çamur kurumuş. Dahası duvarlardaki otlara dikkat edin. Bir hafta önce sürüklenerek bu duvara çarpıp durmuş bir aracın duvarlardaki otlara zarar vermemesi mümkün mü? Yine araçtan yere dökülen yağların kurumuş oluğu görülüyor. Beş günde bir haftada bu yağlar bu şekilde kurur mu? Bu fotoğrafa bakınca burada uzun süredir duran bir hurda araç yığını olduğu görülüyor.

İkinci fotoğrafa bakalım:

Sizce bu fotoğrafta bulunan çukur bir bombadan açılmış bir çukura mı daha çok benziyor yoksa yol kenarına döşenen ve Irak’ta sıkça kullanılan IED denen bomba düzeneğinin açtığı çukura mı çok benziyor? Daha da önemlisi sizce bu çukur yeni açılmış bir çukura benziyor mu? Özellikle duvarın dibindeki toprağa bakıldığında o toprağın uzun zamandır yukarıdan azar azar dökülen topraktan oluştuğu izlenimi ediniyorum.

(Not: Bu fotoğrafları Irak’ta görev yapmış, çatışmalara girmiş Amerikan askerlerine de sorup hava saldırısı ile mi yoksa mayın benzeri bir bomba ile mi böylesi bir hasarın oluşabileceğini sordum. Burada özetlediğim görüşler onların görüşleriyle de paralellik gösteriyor.)

Üçüncü fotoğrafa bakalım:

Bu fotoğrafta oluşan izler sizce yeni oluşmuş izlere benziyor mu? Bu duvarla ilgili daha önemli bir soru var. İzlerin biçimi ve yönüne bakıldığında izlerin aşağıdan yukarı doğru fırlayan parçaların çarpmasıyla oluşmuş olduğu görülüyor. Bu yukarıdan atılan bir bombanın patlaması sonucu fırlayan parçaların oluşturabileceği izlerden çok IED’ye basmış bir aracın patlamasıyla belli bir açıya doğru fırlayan bir aracın parçalarının oluşturacağı ize daha çok benziyor.

Şimdi dördüncü fotoğrafa bakalım:

Bu fotoğraf çok daha ilginç. Zira bu fotoğrafta var olan bazı detaylar ROJ TV‘nin yayınladığı videoda yok, ROJ TV‘de var olan bazı detaylarsa burada yok. Öncelikle bu duvardaki yıkıntının da fotoğrafın çekiminden dört-beş gün önce oluşmuş yıkıntılar olduğunu sanmıyorum. Bu yıkıntılar en azı birkaç aylık yıkıntılar gibi görünüyor. Şimdi fotoğrafta görünen bir başka ayrıntıya dikkatinizi çekeyim. Yolun dışındaki yokuşta muhtemelen o araca ait bir parça duruyor. Nedense ROJ TV çektiği görüntülerde o aracın buradan aşağıya fırladığını anlatıyor ama bu fotoğrafta görülen, o ayrıntıyı çekmiyor.

Bir de beşinci fotoğraf var:

Bu fotoğrafa ilişkin yorumum yok ama asıl yorumu ROJ TV yapmış. ROJ TV muhtemelen bu dramatik fotoğrafı daha dramatik kılmak için içinde çocuk resimlerinin bulunduğu bir kitabı, muhtemelen bir çocuk kitabını, bu giysinin üstüne koyup çekim yapmış. İşte ROJ TV‘nin o fotoğrafı.

Bu fotoğraflardan hareketle, hiçbir kimse TSK’nın sivilleri öldürüp öldürmediğini ispat da edemez inkâr da. Ancak PKK’nın TSK sivilleri öldürdü iddiasına sunduğu ‘kanıtların’ kuşkulu olduğunu açıkça gösterir.

Bu fotoğrafları yayımlarken amacım TSK savunuculuğu yapmak değil. TSK’nın beni yazılarımdan dolayı defalarca savcılığa verdiği mahkeme tutanaklarına geçmiş bir gerçek. Ben burada bu fotoğrafları yayımlayarak bir gerçeğin peşinden gidiyorum. Gerçekten yedi sivil katledildi mi? Ne zaman kim tarafından ve nasıl? Bu soru hâlâ muamma…
acilim1@gmail.com

Eski TARAF

… Bu konuda okumak için…

Asimilasyon ile Şiddet Kıskacında Ulusalcı Kürtler (Kitap + Tartışma)

Süleyman Nazif (1870-1927) Batarya ile Ateş adlı kitabında şöyle diyordu:

“Benim dinim kinimdir… Irkına, vatanına, tarihine ihanet etmiş olan insanların ve milletlerin hiçbirini unutma Türkoğlu! Unutma ve affetme!”

Büyük travmalar, katliamlar ve yok edilme korkusu yaşayan toplumlar geçmişten ders çıkarırken affetmekileacıları unutmak arasında fark göremiyorlar. (Bkz.PKK’lıları affetmek) Etnik kökenimiz benliğimizin bir parçası, rengarenk insanlığımızın gerçek bir rengi. Ancak bu renk üzerinden yapılan bir baskı, bu renk “yüzünden” çekilen büyük bir acı sonucu diğer bütün renkler silinebiliyor. Bir başka deyişleIZDIRAPLAR ÜZERİNE YAPAY BİR KİMLİK İNŞA EDİLİYOR. Bir halka yapılabilecek en büyük kötülük bu belki de. Sadece Türk ya da sadece Kürt olmaya mahkûm edilen insanlar giderek insanlıklarını perdeliyorlar. Böylesi halklar ırkçılığa, her türlü şiddet çağrısına kucak açıyorlar. Zira duydukları kin ve nefret onları bıçak gibi bilerken bir yandan da tektipleşiyor, şeyleşiyor. Bu korkunç dönüşümü Yahudilerde ve Avrupalı Ermenilerde görmek mümkün. Balkanlarda, KafkaslardaTürk ya da Çerkes olma “suçundan” dolayı bizden önceki kuşaklar da bu şekilde eziyet gördüler. Ölenler bir kez ölürken hayatta kalanlar aşağılanma duygusuyla hergün öldü. Peki ya Kürtler?

“… Şiddet yanlısı Kürtler adeta hızla koşan bir adamın bir cam panele çarpıp yere yığılma duygusunu tekrar tekrar yaşayacaklar. Camın öbür tarafını görecekler ve camın öbür tarafında akan hayatı gözlemleyebilecekler, belki bedenen o hayatın içinde olacaklar ama ruhen hiçbir zaman o camın öbür tarafına geçemeyecekler. Hiçbir zaman kendilerini camın öbür tarafına akan hayatın parçası hissedemeyecekler…”

Böyle diyordu bir gazeteci. Haklıydı. Sadece Kürt olmak istedikçe Kürtlüğünü kaybeden bir kuşak yetişiyor. Tıpkı Türk ulusalcıları gibi geçmişten, gelecekten hatta kendi gölgesinden bile korkan bu insanlar şiddet için şiddet isteyen örgütlerin, partilerin elinde istenen her şekli almaya hazırlar. Kürt aydınları kadar Türk aydınlarına da büyük iş düşüyor. İnsan olmadan “Türk” ya da “Kürt” olmanın imkânsızlığını halklarına anlatmak. Okuyacağınız bu kitap aydınların dikkatini tam da bu noktaya çekmek için hazırlandı: Asimilasyon  ile şiddet kıskacı içindeki Kürt halkına… Buradan indirebilirsiniz.

Trackback URL

ÖNEMLİ

--------------------------------------------------------------------

Tüm yazı, yorum ve içerikten imza sahipleri sorumludur. Yayımlanmış olmaları, bu görüşlere katıldığımız anlamına gelmez.

Hakaret içerse dahi bütün yorumlar birer fikir eseridir. Ama bu siteye ilk kez yorum yazıyorsanız, yorum kurallarına gözatın yine de.

Not: Sitenin ismini dert etmeyin, “derinlik” üzerine bayağı bir geyik yaptık, henüz söylenmemiş bir şey bulmanız oldukça zor :)

Editörle takışmayın, o da bir anne-babanın evlâdıdır, sabrının sınırı vardır. Siz haklı bile olsanız alttan alın, efendilik sizde kalsın.

Sitenin iç işleriyle ilgili yorum yapmayın, aklınıza takılan soruları iletişim kutusundan sorun, kol kırılsın, yen içinde kalsın.

Kendi nezaketinizi bize endekslemeyin, bizden daha nazik olarak bizi utandırın. Yanlış ve eksik şeylerden şikayet etmek yerine bilgi ve yeni bakış açısı sunarak tamamlayın, düzeltin, tevazu ile öğretin bize bildiklerinizi.

Bu kurallara başkasının uyup uymamasına aldırmayın, siz uyun. Bütün yorumları hızla onaylanan EN KIDEMLİ YORUMCULAR arasındaki nizamî yerinizi alın.

--------------------------------------------------------------------
  • Siz de fikrinizi belirtin