RSS Feed for This Post

PKK o cesetleri hangi mezardan çaldı? (ve 13 cevapsız soru daha)

Bukonuda:

Satranç oynayanlar bilir, en iyi savunma … saldırıdır. PKK Entertainments film stüdyolarının yapımı “7 sivil öldü” adlı film Oscar alamayınca eleştirilere cevap vermek yerine yeni bir film sürdüler piyasaya: “Bu çukuru açıklayın”. PKK böyle bir “çukur” kazmak zorunda kaldı çünkü son filmi seyredenler “uçaktan atılan bombanın krateri nerede?” diye sordular. Ama sorulan tek soru bu değildi, nispeten önemsiz bile sayılabilirdi; PKK cevap verirken seçici davranıyor. Hatırlatalım, en önemli soru şu:

Filmde gördüğümüz ölüler kim? Kadınlar ve çocuklar gerçekte nasıl öldüler? Bir mezardan çalınan ölüler mi söz konusu yoksa “acele ceset lazım” diyerek yoldan geçen bir aile hemen oracıkta kurşuna mı dizildi? Bombanın etkisi jipin içindeki insanları yakarken naylon torbaları ve jipin beyaz boyaları nasıl yanmadı? “Bir saat önce öldü” dedikleri insanların cesetleri neden bir gün önce ölmüş gibi sertleşmiş ve şişmişti?

PKK film stüdyolarının son yapımı “Bu çukuru açıklayın” Yine Taraf Gazetesinin sayfalarında sinema severler ile buluştu. Filmin ismi  oldukça iyi bulunmuş çünkü açıklanması gerçekten zor bir çukur. Bunkerleri ve mağaraları, yer altı tünellerini imha etmek için atılan, 5-6 metrelik betonarme duvarları delerek PATLAMADAN içeri giren ve içeride patlayan bu bomba nasıl oldu da o çukura bitişik duran taş duvara zarar vermedi? Taşlar yerinden bile kıpırdamamış. Fotoğrafta iyi görünmüyor ama parmağını gördüğümüz aktör de sanki sağlam bir yolun üzerinde duruyor. Evet, naylon torbaları ve jipleri yakmayan ateş gibi bir bilmece… Bu çukur açan ama duvar yıkmayan bomba da açıklanması zor görünüyor.

Tabi ikinci bir ihtimal daha var. İlk film sosyal ağlarda ve DD sayfalarında iyice rezil olunca PKK’lı aktörler ellerine kazmayı küreği aldılar, gidip bir çukur kazdılar. Resmini çektiler: “Bu çukuru açıklayın”.

Yalan söylemek böyledir işte. İlk yalana kılıf uydurmaya çalıştıkça batarsın. İyi niyetle sana güvenen, seni adam yerine koyan Taraf gibi gazeteleri, MAZLUM-DER gibi dernekleri utandırırsın. Binlerce vicdan sahibi aktivisti sinir edersin. Böyledir yalan söylemek. Evet, bu çukur meselesi diğer meseleleri unutturmasın:

  1. Ölenler kim? Kürt mü? Türkmen mi? Arap mı?
  2. Neden cesetler Kuzey Irak’ta bir hastahanede adli tıp uzmanlarına ve gazetecilere gösterilmedi? Türkiye’yi sıkıştırabilecek bir otopsi yapılmadı?
  3. Pistten F-16 olarak kalkan uçak gökyüzünde nasıl model değiştirdi ve F4 Fantom haline geldi?
  4. Güneş nasıl oldu da dağların arkasına defalarca girip çıktı?
  5. Uzun uzun film çekecek vakti olan PKK neden ateş açmadı?
  6. Filmde 10 saniyede bir görünüp kaybolan dağlar, sürekli değişen bitki örtüsünün sırrı ne?
  7. Uçak neden yalnız? Diğer 6 uçak nerede?
  8. Sonradan Phantom’a dönüşen Falcon neden 30 Ağustos töreni gibi dalış yapıyor? Lazer ya da ısı güdümlü bombayı bırakıp gitmesi gerekmez miydi?
  9. Neden “vurulan aile” bombalanan 4 noktadan bu kadar uzak?
  10. Neden kaçan başka siviller görmüyoruz?
  11. Neden ortada ev, çiftlik, fabrika, hayvan sürüsü vb yok?
  12. PKK Entertainments film stüdyoları bizi gerçekten aptal mı sanıyor?
  13. Halkımız bundan daha iyi filmlere layık değil mi?

 

… Bu konuda okumak için…

Asimilasyon ile Şiddet Kıskacında Ulusalcı Kürtler (Kitap + Tartışma)

Süleyman Nazif (1870-1927) Batarya ile Ateş adlı kitabında şöyle diyordu:

“Benim dinim kinimdir… Irkına, vatanına, tarihine ihanet etmiş olan insanların ve milletlerin hiçbirini unutma Türkoğlu! Unutma ve affetme!”

Büyük travmalar, katliamlar ve yok edilme korkusu yaşayan toplumlar geçmişten ders çıkarırken affetmekileacıları unutmak arasında fark göremiyorlar. (Bkz.PKK’lıları affetmek) Etnik kökenimiz benliğimizin bir parçası, rengarenk insanlığımızın gerçek bir rengi. Ancak bu renk üzerinden yapılan bir baskı, bu renk “yüzünden” çekilen büyük bir acı sonucu diğer bütün renkler silinebiliyor. Bir başka deyişleIZDIRAPLAR ÜZERİNE YAPAY BİR KİMLİK İNŞA EDİLİYOR. Bir halka yapılabilecek en büyük kötülük bu belki de. Sadece Türk ya da sadece Kürt olmaya mahkûm edilen insanlar giderek insanlıklarını perdeliyorlar. Böylesi halklar ırkçılığa, her türlü şiddet çağrısına kucak açıyorlar. Zira duydukları kin ve nefret onları bıçak gibi bilerken bir yandan da tektipleşiyor, şeyleşiyor. Bu korkunç dönüşümü Yahudilerde ve Avrupalı Ermenilerde görmek mümkün. Balkanlarda, KafkaslardaTürk ya da Çerkes olma “suçundan” dolayı bizden önceki kuşaklar da bu şekilde eziyet gördüler. Ölenler bir kez ölürken hayatta kalanlar aşağılanma duygusuyla hergün öldü. Peki ya Kürtler?

“… Şiddet yanlısı Kürtler adeta hızla koşan bir adamın bir cam panele çarpıp yere yığılma duygusunu tekrar tekrar yaşayacaklar. Camın öbür tarafını görecekler ve camın öbür tarafında akan hayatı gözlemleyebilecekler, belki bedenen o hayatın içinde olacaklar ama ruhen hiçbir zaman o camın öbür tarafına geçemeyecekler. Hiçbir zaman kendilerini camın öbür tarafına akan hayatın parçası hissedemeyecekler…”

Böyle diyordu bir gazeteci. Haklıydı. Sadece Kürt olmak istedikçe Kürtlüğünü kaybeden bir kuşak yetişiyor. Tıpkı Türk ulusalcıları gibi geçmişten, gelecekten hatta kendi gölgesinden bile korkan bu insanlar şiddet için şiddet isteyen örgütlerin, partilerin elinde istenen her şekli almaya hazırlar. Kürt aydınları kadar Türk aydınlarına da büyük iş düşüyor. İnsan olmadan “Türk” ya da “Kürt” olmanın imkânsızlığını halklarına anlatmak. Okuyacağınız bu kitap aydınların dikkatini tam da bu noktaya çekmek için hazırlandı: Asimilasyon  ile şiddet kıskacı içindeki Kürt halkına… Buradan indirebilirsiniz.

Trackback URL

  1. 5 Yorum

  2. Yazan:number1 Tarih: Eyl 1, 2011 | Reply

    bomba çukuru araç hurdasının 30-40 metre uzağında, tsk bunu göstermiyor tabii, bomba, aracı halaç pamuğu gibi savurmuş, aracın halinden de belli zaten, bombanın etkisini, büyüklüğünü açıkça gösteriyor. Aracın altında bomba çukuru aramak TSK nın, kötüniyetlilerin ve aptalların işi olur.

  3. Yazan:CV Tarih: Eyl 1, 2011 | Reply

    ” aracı halaç pamuğu gibi savurmuş, aracın halinden de belli zaten”

    iyi de naylon torbalari neden savurmadi o zaman? Ya da hiyar herifler cesetleri mezardan cikardiktan sonra torbalara koyup tasidilar, foto cekmeden once torbalari saklamayi unuttular… Fotorafcinin unutkan bir tip oldugu belli zaten, eylulde kullanma uzere resim cekmis, internete servis yapmadan once tarihi degistirmeyi unutmus 🙂

    bu

  4. Yazan:mrtnrn Tarih: Eyl 1, 2011 | Reply

    ben de şu pencereden bakayım… bu zamana kadar PKK’dan böyle bir hamle görmedim… acaba ortadoğuda diktatörler işkence ve sivil kıyımına girmişken bu aklı evveller “biz de sıraya kaynayalım, inanırlar belki… hatta NATO bile müdahale eder” diye mi düşünüyorlar acaba?… world politics dergisi bizdeki sokak eylemlerini Tahrir meydanı ile karşılaştırabiliyorsa eğer,bu hareket bunlardan haydi haydi beklenir?…

  5. Yazan:Mehmet Yılmaz Tarih: Eyl 2, 2011 | Reply

    @Mrtrn, aynen katiliyorum;

    Türk basini Arap isyanlarini çok romantik ve toptanci bir gözle okuyor. Her türlü -izm’den uzak tek bir analiz bile okumadim 🙁

  6. Yazan:Sumru Tarih: Eki 12, 2011 | Reply

    sanirim biz aktivistler masum Kurtlere acimak ile BDP’ye her konuda hak vermek arasinda KALIN BIR DUVAR oldugunu ogrendik. kimilerimiz “biraz” sazanlanmis olsa da 🙁

    PKK’nin cevapsiz(!) biraktigi bir cok soru gibi bu da cevap bekliyor.isterdik ki Taraf gazetesine yazilan mektuplarda bu sorulara cevap versinler.aysel tugluk ve murat karayilan sirasiyla yasemin congar’a ve ahmet altan’a uzun mektuplar yazdilar ama videolarla ilgili sorulara cevap veremediler 🙁 🙁

    bu videolarin HALKI KANDIRMAK icin hazirlanmis olduklarindan eminiz artik. bu tur aldatmaca yuzunden polis siddetini kinamak zorlasiyor. sahte videocu Kurtler de kendi halklarina ne buyuk kotuluk yaptiklarinin farkindalar mi?

  1. 2 Trackback(s)

  2. Eki 30, 2014: Cinayetler PKK’nın üstüne mi kaldı?
  3. Eki 30, 2014: Ordu’ya mı inansak yoksa PKK’ya mı?

ÖNEMLİ

--------------------------------------------------------------------

Tüm yazı, yorum ve içerikten imza sahipleri sorumludur. Yayımlanmış olmaları, bu görüşlere katıldığımız anlamına gelmez.

Hakaret içerse dahi bütün yorumlar birer fikir eseridir. Ama bu siteye ilk kez yorum yazıyorsanız, yorum kurallarına gözatın yine de.

Not: Sitenin ismini dert etmeyin, “derinlik” üzerine bayağı bir geyik yaptık, henüz söylenmemiş bir şey bulmanız oldukça zor :)

Editörle takışmayın, o da bir anne-babanın evlâdıdır, sabrının sınırı vardır. Siz haklı bile olsanız alttan alın, efendilik sizde kalsın.

Sitenin iç işleriyle ilgili yorum yapmayın, aklınıza takılan soruları iletişim kutusundan sorun, kol kırılsın, yen içinde kalsın.

Kendi nezaketinizi bize endekslemeyin, bizden daha nazik olarak bizi utandırın. Yanlış ve eksik şeylerden şikayet etmek yerine bilgi ve yeni bakış açısı sunarak tamamlayın, düzeltin, tevazu ile öğretin bize bildiklerinizi.

Bu kurallara başkasının uyup uymamasına aldırmayın, siz uyun. Bütün yorumları hızla onaylanan EN KIDEMLİ YORUMCULAR arasındaki nizamî yerinizi alın.

--------------------------------------------------------------------
  • Siz de fikrinizi belirtin