RSS Feed for This Post

Eskimeyen yazılar: Irkçıya kızılmaz, acınır!

2008 eylülünden bir hatıra

Irkçılık bir düşünce değildir, saygı değil acıma ve şefkat gerektirir. Yaralı bir hayvanın saldırganlığı gibi bir refleks halidir. Yanan bir binanın 10cu katından kendini aşağıya atan insan “bu benim kararımdı, düşmeseydim inecektim” diyemez. Kürtlere devlet eliyle yapılan haksızlıkları dile getirdiğimiz yazıların altına yorum bırakan bazı okuyucular düşünce olduğunu sandıkları bu panik halini dile getirdiler:

  • 1) Ama “onlar” da kaçak elektrik kullanıyor,
  • 2) Kürtler “bizim” gibi uygarlık kuramadılar,
  • 3) Vs.

Oysa bu zavallı çocuklar övünüp durdukları “şanlı” tarihimizin sadece “şanlı” kısımlarını öğrendiler. Daha doğrusu tarih dersi adı altında beyinleri yıkandı okullarda. Meselâ “kahraman” Türk ordusunun aslında devşirilmiş Hıristiyan çocuklardan oluştuğunu bilmezler. Osmanlı padişahlarının büyük bir kısmının annesinin Türk olMAdığını da. Ermeni asıllı Koca Sinan’sız tasavvur edemeyeceğimiz Osmanlı mimarisi ile gurur duyarlar da onun mezarının açılıp kafatasının ölçüldüğünü bilmezler. Türk Musikisi’nin yazılı notaya geçişinde Yahudi ve Ermeni bestekârların oynadığı rolden haberleri yoktur. Selçukluların da en büyük veziri, büyük reformcu Ebu Ali el-Hasan et-Tusi Nizamülmülk (خواجه نظام‌الملک طوسی) Türk değildir, hatta ihtimal Kürttür. Tıpkı Sokulluların Sırp kökenli bir aileden gelmesi gibi bütün “yabancı” kökenler aslında Türklerin dış ögeleri kolayca bünyelerine katabilen esnek devlet yapıları kurabildiğinin ıspatı değil midir? Türklerin kurdukları devletlerin kültür zenginliğine açık oldukları asırlarda ilerlemeleri, Türk milliyetçiliğinin güçlendiği 1900′lerde ise rezil ve sefil olmaları da aklı olanlar için büyük işarettir.

Irkçının ruh hâli

Dedik ya ırkçılık siyasî bir duruş, bir düşünce ve değerler manzumesi değildir. Bir ruh hâlidir. Kıskandığı kardeşlerini pencereden taşlayan çocuk gibidir ırkçı. Bilgiden yola çıkılarak varılmış bir tercihi ve siyasî projesi yoktur. Akıl ve mantıkla yapacağınız izahlara omuz silkecektir her seferinde. “Bana ne! Bana ne!”. Kulaklarını kapatıp annesinin nasihatlerini duymamamak için avazı çıktığı kadar bağırır: “istemiyoruuuum!” Aklın sesini bastırır nefsinin sesiyle.

Irkçı ne istediğini değil ne isteMEdiğini bilendir. Kürtler elektrik hırsızı(!), ermeniler vatan haini(!), yahudiler komplocudur(!). Irkçı baktığı her yerde iç düşman görür. Neyi yıkması gerektiğini bilir. Ama neyi inşa edeceğıni bilemez.

Hiç bir Kürtün, Ermeninin bulunmadığı yerlerde ırkçı uzun saçlılara, küpelilere saldırır. Olmadı Fenerbahçe/Glatasaray için ölür ve öldürür. Gittiği çay bahçesinde herkes onun kız kardeşine bakıyormuş gibi gelir, kavga çıkartır.

Onun için maçlarda “mezar taşımda Trabzonum yazacak” diye şarkı söyler. Kanı sarı-kırmızı akar ya da sarı lacivert. Herkes Beşiktaşlı olunca uymaz ona. Çarşı grubu olur. Ya da gruba girmez, öteki olur.

Irkçı nerede durur?

İnsan kendisiyle, geçmişiyle ve toplumla böyle sağlıksız bir ilişki kurarsa bu “kaynama noktasında” kalması imkânsızdır. Irkçı her geçen gün daha da ırkçı olmak isteyecektir. Asimilasyonu, köy boşaltmayı, işkenceyi hatta toplu imhayı, soykırımı gitgide benimseyecektir. Hatta ırkçı arkadaşlarını yeterince “sert” bulmayacak, onları liboşlukla, hümanistlikle suçlayacaktır. En vatansever kendisidir. Onun kadar kimse vatanını sevemez!

Irkçı aşırı yüksek hızla viraja giren bir araba gibidir. Yavaşlamadığı takdirde ya ölerek ya da öldürerek çıkacaktır o virajdan.

Bu keskin viraj 3 aşamalıdır:

  • 1) Kendine yalan söyleme (kanı ve soyuyla gurur duyma görüntüsündedir),
  • 2) Kendini korkutma (öteki nefreti görüntüsündedir),
  • 3) Eylem (vatan kurtarma görüntüsündedir).

Hırant Dink’i öldüren zavallının ruh hâlini analiz ettiğimiz “O gün bebek nasıl katil oldu?” adlı yazımız bu konuda düşünmek isteyen okuyucularımıza fayda sağlayabilir.

Irkçı tedavi olur mu?

Genellikle olmaz. İçindeki saldırgalığı boşaltabileceği bir yer bulana kadar kazan kaynamaya devam edecektir. Ya katil olup hapse düşecek ya bir kavgada öldürülecektir. Onun bir sınıra ihtiyacı vardır. Bu sınırı şuralarda bulabilir:

  • a) Polis ve adalet sistemi,
  • b) Kendisinden daha iyi kavga eden bir “öteki”,
  • c) Bedeninin biyolojik sınırları (Alkol veya uyuşturucu koması gibi)

Irkçı eğer torpilli ise yani zengin, nüfuz sahibi bir ailenin çocuğu ise kanunî sınırlar ilk etapta önünden kaldırılır. Kırıp döktüğü sümen altı edilir. Aslında bu onun sınır arayışını daha da kamçılayacaktır. Meselâ kendisiyle cinsel ilişkiyi reddeden sevgilisine tecavüz edebilir. Ateşli bir silah edinebilir. Ya da saldırganlığın hedefi olarak kendini alır. İntihar edecek kadar delirmediyse hayatını mahvedecek bir seri karar alır ve uygular:

  • 1) Okulu bırakır,
  • 2) Çok sık iş değiştirir.

Ağzında hep aynı laf vardır: “Gidecem buralardan”. O hep bir gün gidecektir. Yeni sınırlara…

Irkçılık denen hastalığın tedavisi aslında zor ama mümkündür. Yaşamını o ana kadar anlamlandıran bağların zayıflaması ve fakat aynı süreçte yeni insanlarla yeni bağların  kurulması gerekir. Bu en iyi koşullarda 4-5 yıl sürer. Bu koşullar nelerdir?

  • Onu ırkçılığa iten ortamdan uzaklaşması: Evlenme, iş sebebiyle şehir değiştirmesi,
  • Irkçılığı körükleyen Hürriyet, Türk Solu gibi yayınlardan uzak durması,
  • Eşinden anlayış ve şefkat görmesi, çocuklarının okuldaki başarısı,
  • Yaptığı yeni işi sevmesi, bulunduğu ortamda sevilmesi, birey olarak saygı görmesi,
  • Psikolojik destek alarak geçmişiyle barışması. (Alkolik bir baba, işsizlik, sefalet, üvey anne… Geçmişinde yaralar bırakmış olan her neyse onları olduğu gibi kabul etmeye başlamak için)

 

… Bu konuda okumak için…

 

Türk milliyetçiliği birleştirir mi yoksa parçalar mı?

 İllâ ki bir tutkal/çimento mu gerekiyor? Milliyetçilik tutkalı adil ve müreffeh bir düzene alternatif olabilir mi? Adaletin, hukukun hâkim olmadığı ortamlarda Türklerin kardeşliği ne işe yarar? Belki de Türk Milliyetçiliği diğer milliyetçilikler gibi yok olmaya mahkûm bir söylem. Çünkü var olmak için “ötekine” ihtiyacı var. Ötekileştireceği bir grup bulamazsa kendi içinden “zayıf” bir zümreyi günah keçisi olarak seçiyor. Kürtler, Hıristiyanlar, Eşcinseller, solcular…150 sayfalık bu kitapta Türk Milliyetçiliğini sorguluyoruz. Müslüman ve milliyetçi olunabilir mi? Türkiye’ye faydaları ve zararları nelerdir? Milliyetçiliğin geçmişi ve geleceği, siyasete, barışa, adalete etkisiyle. Buradan indirin. 

 

 Türkiye’nin Ulus-Devlet Sorunu

Devlet gibi soğuk ve katı bir yapı bizimle olan ilişkisini hukuk yerine ırkımıza ya da inançlarımıza göre düzenleyebilir mi? GERÇEK hayatı son derecede dinamik ve renkli biz “insanların”. Birden fazla şehre, mahalleye, gruba, klübe, cemaate, etnik köke, şirkete, mesleğe, gelir grubuna ait olabiliriz ve bu aidiyet hayatımız boyunca değişebilir. Oysa devletimiz hâlâ başörtüsüyle uğraşıyor, kimi devlet memurları “ne mutlu Türk’üm” demeyenleri iç düşman ilân ediyor, Sünnî İslâm derslerini zorla herkese okutuyor… Bizim paramızla, bizim iyiliğimiz için(!) bize rağmen… Kürt sorunu, başörtüsü sorunu, Hıristiyan azınlıklar sorunu… Bizleri sadece “insan” olarak göremeyen devletimizin halkıyla bir sorunu var. Türkiye’nin “sorunlarının” kaynağı sakın ulus-devlet modeli olmasın? 80 sayfalık bu kitap Kurtuluş savaşı’ndan sonra Türkiye’ye giydirilmiş olan deli gömleğine işaret ediyor.  Ne mutlu “insanım” diyene! Kitabı buradan indirin.

Trackback URL

  1. 10 Yorum

  2. Yazan:bahsettiğiniz ırkçı Tarih: Eki 29, 2011 | Reply

    Çok güzel esip üfürmüşsünüz. Sanki ülkenin yarısı ırkçı, siz de bunları laboratuara alıp tahlil yaptınız “ırkçı şöyledir hem de böyledir okulu bırakır iş değiştirir vs vs”

    Aynı şeyi ben de size yapayım mı ne dersiniz?

    Liberal soslu müslüman sorgulamaz zira hayatın en büyük gerçeğinin içine doğmuştur. İslamın getirdiği acayiplikleri haklı çıkarıp günümüze uyarlayacam diye takla atmaktan salon jimnastiğine yatkındır. Dincilerin toplanıp dinsiz yaktığı ülkede mazlum propagandası yaparken zeytinyağını kıskandırır. Ülkedeki 1341324 çeşit etnik kökeni her yazısına sıkıştırırken toplumun %99u müslümandır ona göre. Şeyhi şeyhi amerika müslüman kıyımı yapar ama liberal dincinin dilinde kemik olmadığından buna da bir açıklaması bulunur.

  3. Yazan:Tayfun Tarih: Eki 29, 2011 | Reply

    “2) Kürtler “bizim” gibi uygarlık kuramadılar”
    “Türklerin kurdukları devletlerin kültür zenginliğine açık oldukları asırlarda ilerlemeleri, Türk milliyetçiliğinin güçlendiği 1900′lerde ise rezil ve sefil olmaları da aklı olanlar için büyük işarettir.”

    Bu ikisini ustuste koyunca Kurtlerin neden bir uygarlik kuramadiklarinin cevabini da aliyoruz. Yuzyillardir asimilasyon soylemiyle destekli terorun ve devlet terorunun ortasinda, 2 ates arasinda kaldilar, canlarini kurtarmanin derdindeydiler. Avrupa’yi karanlik caglarindan, milyonlarca kisinin olumune sebep olan savaslardan kurtaran ozgurlukculuk, demokrasi, bireycilik, humanizm onlarin semtlerine ugramadi bile. Asiretler, kabileler, haydutlar, PKK ve TSK bu kavramlari kabullenemediler tabi ki.

    Tedavi edildikce yeniden palazlanan Turk irkciligi hastaliginin son donemlerdeki en onemli sebebi de yine bitmek tukenmek bilmeyen PKK saldirilaridir. Tam irkcilik bitti, yazili ve gorsel medyada irkci soylemler yerini sagduyuya birakti derken baaamm arka arkaya bombalar, saldirilar, neredeyse her sehirde sehit yakinlari ve ondan sonra sanki bu insanlar analarinin karnindan irkci dogmus gibi ya da milliyetci egitim sisteminin sonucu olarak bu hale gelmisler gibi deli muamelesi goruyorlar.

    Normal, akli dengesi yerinde bir sahsin cocugu oldurulse ve cikip biri, “x irkinin ozgurlugu icin, y klaninin lideri hapiste oldugu icin, z kabilesinin liderleri hapise atildigi icin, beta oymaginin silahli liderlerinden biri olduruldugu icin bu eylemi yaptik” dese o kisi x,y,z,beta irki, kabilesi, asireti vs. vs. her neyse ona dusman olmaz mi? Bir Turk’u Turk irkciligi adi altinda oldurenlerden de nefret etmez mi o kisi? Bundan daha dogal, saglikli bir tepki olabilir mi? Kafatasci irkcilarla, bir sekilde teror magduru olmus insanlari ayirt edemiyor muyuz?

    Fransa, Rusya, ABD, Japonya vb. herhangi gelismis bir ulkede 30 yil boyle bir sorun surup gider mi? 1 yil surse, 2. yil ya o saldirinin geldigi yerde tas tas ustunde birakmamak pahasina (bkz. Irak, Afganistan, Gurcistan) o sorunu siddet yoluyla cozerler ya da o bolgeden cekilip, “ne haliniz varsa gorun” derler. Gozunu intikam hirsi burumus, 10 yil dagda yasamis, surekli nefret iceren kitaplar okuyarak, videolar izleyerek insanliktan cikmis, canavara donusmus kisileri muhatap kabul edip, muzakere yapmazlar. Demokrasi, insan haklari, irkcilik karsitligi soylemlerine gelince ornek aldigimiz bu ulkeleri Libya’da izledikleri yontemlerden oturu elestirmekten de geri kalmiyoruz ama. (bkz. Fransa’nin Libya’ya askeri mudahalesi)

    Evet, TSK da sucsuz bircok Kurt’u oldurdu. Bunu zaten halkin buyuk cogunlugu kabul ediyor ve gecmisimizle yuzlesmeye hazirlar. Ama bunu kabul etmek bu kisilerin coluk cocugunu olmekten kurtaramiyor. Millet agziyla kus tutsa PKK’ya yaranamiyor. Ne iyilik yapilirsa yapilsin ters tepiyor. Ne kadar yanlis oldugu bilinirse bilinsin, tekrar siddete basvurmaktan baska bir care birakmiyorlar. Guneydogu’da bir annenin PKK’li cocugunun olmesine aglamasina dayanilamamasi, “yazik ona da” denmesi, vicdanla hareket edilmesi malesef Kandil’de pek takdir gormuyor, acziyet olarak algilaniyor belli ki. Son birkac yildir Guneydogu’da TSK’nin ya da emniyet guclerinin hukuk disi bir asiri guc kullanimi olmamasina, hatta bazi seyleri alttan almalarina ragmen PKK’nin daha da agresiflesmesi buna isaret ediyor. Ama artik siddetten baska bir cozum kalmamis gibi gozukuyor. “Van’daki deprem bizi birlestirdi. Batidan Dogu’ya yardim yagiyor. Acilar bizi birlestirdi, butunlestirdi” gibi PKK’lilarin oturma organlariyla gulerek, “nasil korkutmusuz bunlari ki, deprem edebiyati falan yapip, bizi davamizdan vazgecirmeye calisiyorlar” diyorlar. Ki bugun de yine saldirilarina kaldiklari yerden (TSK operasyonunun basladigi yerden) devam ediyorlar. Bu da demek oluyor ki, TSK surekli profesyonel askerleriyle bu bolgede taarruza hazir olmali.

    Eger yok, o da cozum olmayacaksa, gelecek zaman icinde kesin birkac polis, asker, sivil vs.’nin oleceginden emin olarak yasamaktansa, cok kisa yoldan bu saldirilarin kokunu kaziyacak onlemler alinmali. Bunlarin icinde Guneydogu’da bagimsiz bir Kurt devletinin kurulmasina musade etmek ve T.C. topraklarinin bir kismindan feragat etmek de olabilir. Milyonlarca metrekare toprak parcasi 1 kisinin canindan daha onemli degildir. “Soz konusu vatansa gerisi teferruat” degildir. Benim cocugumun hayati teferruat degil! Israil’in tek bir askerini geri almak icin neler yaptigina, neleri feda ettigine bakin. Insanina verdigi degeri gorun.

    Ama bizim gibi insan hayatinin onemsiz oldugu ulkelerde bir otoyolda 100 kisi olmeden ust gecit yapilmadigi gibi, terorden 50000 kisi olmeden gercekci, surdurulebilir bir cozum uretilmez. Gunu kurtarmanin derdinde, ezberler pesinde kosan bir milletiz. Hala “irkci soylemi bitirirsek PKK sorunu cozulur” zannedenler var. PKK’nin salt Kurtculuk mucadelesi verdigini zanneden “aydin”lar var bu ulkede. Hala onlarin maoist, sosyalist bir devlet kurmaya calistiklarini, bu amaclarinin Kuzey Irak’taki Kurt yonetimiyle bile catistigini anlayamayan (daha dogrusu anlamak isine gelmeyen) aydinimsilar (profesor, siyasetci, yazar, asker vs.) var. Olaylara sadece irkcilik, Turk-Kurt meselesi acisindan bakanlar bu gercekleri goremiyor malesef.

  4. Yazan:MNO Tarih: Eki 30, 2011 | Reply

    Ben yazarın savunucusu değilim ama yazar zaten pkkdan bahsetmiyor ve mevzu terör de değil zaten. Ama şu da bi gerçek ki ırkçılık yani ırkıyla övünme insanoğlunda var olan bir huy. Tarihi yaşanmşılıklar dostluklar ve düşmanlıklar vs. bu huyun sosyolojik boyutlarda açığa çıkmasında etkili olmuştur… Ama şunu belirtiyim Van depremiyle ilgili: Irkçılık bizim o kadar kanımıza işlemiş ki Van’a giden yardımlarda bile küstahlık etcek duruma gelcek kadar. Adam eski giymediği kıyafetleri depremzedelere gönderiyo düşünebiliyo musnuz. Bu nasıl bi mantıktır arkadaş. bu deprem istanbulda ankarada vs. gibi yerlerde olsa eminim ki o giden yardım kolilerinin çoğu gitmezdi oraya. Malum iki kadın spikerin bilinçaltına yerleşmiş ırkçılığının aniden tezahürü olan gibilerinden dbahsetmeyecğim Düşünce şu: “Van’da deprem mi olmuş? hmm yardım topluyolarmış. La benim evde eski elbiseler vardı onları da gönderek sevaptır la… Artık bu durumu ırkçılkla değil de neyle açıklayabiliriz aklıma gelmiyo yani… Zaten o insanların o eskileri reddetceğini demedim ki haberlerde bi iki vaka gördüm ama geneli alır kullanır, depremden etkilenmeyen de kullanır. Mesele o insanlar madem bizim vatandaşımız o vatandşalar madem bizle eşit niye bu duruma geldi. Nasıl geldi?… Neyse uzattıkça saçmalıycam galiba…

  5. Yazan:MNO Tarih: Eki 30, 2011 | Reply

    Ayrıca ırkçılık ve ırkıyla övünme ayrı şeyler…

  6. Yazan:MNO Tarih: Eki 30, 2011 | Reply

    israil zaten kendi insanına verdiği değerin milyonda birini diğer insanlara vermediği için kahrolacak. işte mevzunun tam orta noktası da bu. Ben de mevzudan uzaklaşmamak için fikrimi belirtmek istedğim için biraz anlaşılmaz oldu sanırım yorum. 🙁 🙂

  7. Yazan:MNO Tarih: Eki 30, 2011 | Reply

    Irkçılıkla ırkıyla övünmek ırkını sevmek aynı şeyler DEĞİL…

  8. Yazan:burak Tarih: Eki 30, 2011 | Reply

    http://www.taraf.com.tr/serdar-kaya/makale-turkiye-ve-irkcilik.htm

  9. Yazan:burak Tarih: Eki 30, 2011 | Reply

    http://www.zaman.com.tr/yazar.do?yazino=1193842

  10. Yazan:Onat Çetin Tarih: Kas 1, 2011 | Reply

    Valla ırktan çok sahip olunan bazı özelliklerle falan övünüyor insan. Sonuçta kimliğimizi temelden değiştirip çok ciddi bir adaptasyon geçirmedik.e dünyanın neresine gidersek gidelim Türkiyeliyiz işte. Ama bazı ırklarda çok ayyuka çıkmış kötü özellikleri de eleştirmek ırkçılık olmasa gerek.

    Mesela ben Kürtlerin töreciliğini sevmiyorum. Dağdan gelip bağdakini kovmalarını sevmiyorum. Her yerde çeteleşip haklı haksız kendi adamını korumaya çalışmalarını sevmiyorum. Eğitime açık olmamalarını sevmiyorum. Şehir düzeni yerine kendi düzensizliklerini geçirme gayretlerini sevmiyorum. Bu özellikler kimde olsa sevilecek şeyler değil ama Kürt vatandaşlarımızda “azıcık” daha fazla gözleniyor veya bana öyle geliyor. Bunun dışında Yunanlıların tembelliklerini sevmiyorum. Hayatlarını Türk düşmanlığına endekslemelerini sevmiyorum. Amerikalıların dünyayı arka bahçeleri olarak görmelerini sevmiyorum. Japonların duygusuzluğu ürkütür beni. Çinliler genelde pis ve pisboğazdır. Araplar da biraz pis ve şekilci, samimiyetsiz (malesef!).

    Türklerin de istikrarsızlığı çok feci. Herkesin kendini kurnaz bilip kendi menfaatine olmayan kuralları, kanunları aşmamaya çalışmalarını sevmiyorum. Futbol meraklarını gelişmemişlik olarak görüyorum. Tembellik diz boyu! Hemşericilik artık iğrenç seviyelerde. Maaşı düşük olan adamın kendini eğitimle geliştirip yüksek maaşı haketmek yerine o vasıfsız haline daha yüksek ücret beklemesine bozuluyorum.

  11. Yazan:MNO Tarih: Kas 1, 2011 | Reply

    Evet bu saydığınız özellikler hangi ırkta olursa olsun sevilmez zaten, kendi ırkındakiler de sevmez onu zaten 🙂

ÖNEMLİ

--------------------------------------------------------------------

Tüm yazı, yorum ve içerikten imza sahipleri sorumludur. Yayımlanmış olmaları, bu görüşlere katıldığımız anlamına gelmez.

Hakaret içerse dahi bütün yorumlar birer fikir eseridir. Ama bu siteye ilk kez yorum yazıyorsanız, yorum kurallarına gözatın yine de.

Not: Sitenin ismini dert etmeyin, “derinlik” üzerine bayağı bir geyik yaptık, henüz söylenmemiş bir şey bulmanız oldukça zor :)

Editörle takışmayın, o da bir anne-babanın evlâdıdır, sabrının sınırı vardır. Siz haklı bile olsanız alttan alın, efendilik sizde kalsın.

Sitenin iç işleriyle ilgili yorum yapmayın, aklınıza takılan soruları iletişim kutusundan sorun, kol kırılsın, yen içinde kalsın.

Kendi nezaketinizi bize endekslemeyin, bizden daha nazik olarak bizi utandırın. Yanlış ve eksik şeylerden şikayet etmek yerine bilgi ve yeni bakış açısı sunarak tamamlayın, düzeltin, tevazu ile öğretin bize bildiklerinizi.

Bu kurallara başkasının uyup uymamasına aldırmayın, siz uyun. Bütün yorumları hızla onaylanan EN KIDEMLİ YORUMCULAR arasındaki nizamî yerinizi alın.

--------------------------------------------------------------------
  • Siz de fikrinizi belirtin