RSS Feed for This Post

Adın Şaire Çıkar

Deliliğin serencamı içre koştururken adınız şaire çıkar. Kalabalıklar ikiye bölünür. Bir köşede senin şiirlerin okunur, kızların gönlünü çalmaya namzet delikanlıların dilinde. Sohbetlerin, kavgaların, konferansların onur konuğudur dizelerin. Sanki sen de ordaymışsın gibi, sanki sen de onlar gibiymişsin gibi söyleniverir artık senden çıkmış olan dizelerin. Kalabalığın diğer kısmı ise sana acır. Gerçeğe çekmeye çalışır tedirgin yüreğini. Hayat böyle gitmez, deyişlerini sıkça işitir kulakların. Adınız şaire çıkar dedik ya, şair bile değilsindir aslında.  Ne olduğuna, kim olduğuna dair rüyalarını karabasanlar böler bir leyl vakti. Seni teheccüde kaldıran karabasana teşekkür edecek kadar müşfik bulursun kendini. Soğuk su beraberinde soğuk terler döktürecek düşünceleri de getirir. Seccadeyle arandaki muhabbete bir süreliğine ara verdiğinde, bir emir gelir hatırına, hatırlamak her zaman unutmayı çağrıştırmaz, hatırlamak bazen çağırmaktır ve “Oku!”, der kitap. Okursun: Kendini, çevreni,  yıldızları, geceyi, gündüzü, şemsin etrafında ve kendi etraflarında raks eden küreleri, serkeş esen rüzgârı, Mikail’in tebessümüyle bereketlenen ekinleri, bağlar bozulunca ilk yenen üzümü, ve’l asr ile başlayan sohbetleri, Leyla’yı, Mecnun’u, aşkı, boşluğu, varlığı, kâinatı, kainatın yüzü-suyu hürmetine yaratıldığı Sevgili’yi, Rabbi’ni…

Yeis haramdır. Tahta kapı kapanınca altın kapı açılır, buyuran atalardaki tevekkülü, hikmeti ve umudu yitirmemeli. Okudukça bir denize girersin, kıyısı yoktur denizin. Demez mi ki kitap, suyun kaynağı olduğunu her şeyin. Sen okudukça mâhi olursun; lâkin deryayı bilmek hikmet değildir. Hikmet okuduğunu yaşamak, yaşadığını okumaktır. Hikmet tevekküldür. Asya’nın kalbidir hikmet. Hikmet olmayınca kalp atmaz. Ol vakit bir elektro-şok vermeli kalplere. Adıysa aşk olmalı. Şair âşık oldukça şairdir. Bir Leyla’ya bir Mevla’ya. Leyla’dan Mevla’yı, Mevla’dan Leyla’yı bulmalı. Vuslat mı? Ne kötü talihtir vuslat. Patikaların, maceraların bitişi, suretin gerçeğe dönüşerek güzelliğini yitirdiği andır vuslat. Tek bir vuslat vardır güzel olan: Ölüm. Ölüm, şeb-i aruz’sa vuslattır elbette. Kâinatla zerrenin zifaf gecesi. Sahne’den gerçek âleme geçiş.

Adın şaire çıkar işte. Okudukça tefekkür edersin, tefekkür ettikçe tevekkül edersin, tevekkül ettikçe okuyasın gelir. Bu sefer rüyanı bir karabasan bölmez. Gelenin adı kelimedir. Sirenlerin şarkıları kulaklarına dolar. Yazarsın belki bir kelime, sonrası bir dize. Dizeler zamanla şiir olur. Kesilir sirenlerin melodisi. Huzurun boşluğunda asılı kalırsın. Tâ ki bir sonraki karabasan ziyaretine kadar.

Sonrası. Adın şaire çıkmıştır artık. Ya gülerler ardından ya ağlarlar. Bilir misin? Sen mâhi’sin bilme deryayı. Hem deryadan sana ne? Yola koyulma vakti, patikalar seni bekler. Hem bak mevsim güz olmuş, yolculuk vaktidir bu an. Yeise veda etmeli. Öyleyse elveda.

 

 

… Bu konu ilginizi çektiyse…

 

Öyküler (Suzan Nur Başarslan)

“…Benim öyküm bir rivayetten ibaret, bu yüzden benden miş’lerle bahsediyor diğerleri. Beni, yaşamadığım sandıkları kocaman bir hayatı geri çevirmekle yargılıyorlar. Sorsalardı bana, derdim ki, beni yaşamadığım sandıkları kocaman bir hayatı geri çevirmekle yargılayanlara, evinden ayrılmayan/ayrılamayan, öyküsünü değil, hayallerini anlatır elbet, ya da masalları. Oysa bilmek yaşamak değildir her zaman, yaşamanın bilmek anlamına gelmeyeceği gibi her daim. Gözlerimde; bir şeyler yaşamış olanların, yaşamadıklarını sandıklarına olan o kendini beğenmiş, o her şeyi bilen bakışına rastlayamazsınız bu yüzden…” 

Son romanı Bela’dan da tanıdığınız DD yazarı Suzan Nur Başarslan’ın öykülerini derlediği bu kitabını ilginize sunuyoruz. Buradan indirebilirsiniz.

Roman nedir? Nasıl Yazılır?

Roman nedir? Tarif dahi edilmesi zor bir kavram. Sanatçının İnsan’a bakışını, toplumla kurduğu ilişkiyi yansıtır sanat eserleri. Bu sebeple sanat her çağda yeniden icad edilir. Ünlü yazar Heinrich Mann’ın dediği gibi: “Bütün romanların ve hikâyelerin amacı kim olduğumuzu bilmektir, Edebiyatın önemli bir konuma sahip olmasının nedeni, sadece doğanın ve insanlar âleminin ayrıntılarını tek tek açıklaması değil, insanları hep yeni baştan keşfetmesidir.” Okuyacağınız bu eserle romanlarından da tanıdığınız değerli yazarımız Suzannur Başarslan Roman’ın derinliklerine giden bir seyahate davet ediyor sizi. Zaman’ın kullanımı, olay örgüsü, mekân, dil, üslup ve daha bir çok temel kavram edebiyatın dev isimlerinden örneklerle irdeleniyor. Buradan indirebilirsiniz.

 

Derin Göz

  İnsan gözü daha verimli kullanılabilir mi? Aş, eş ve düşmanı gören Et-Göz’ün yanı sıra Hakikat’i görebilecek bir  Derin-Göz açılabilir mi? Sanatçı olmayan insanlar için kestirme bir yol belki de Sanat. Çukurların dibinden dağların zirvesine, Yeryüzü’nden Gökyüzü’ne…Sanat’a bakmak için çeşitli yapıtlardan, ressamlardan istifade ettik: Cézanne, Degas, Morisot,  Monet, Pissarro, Sisley, Renoir, Guillaumin, Manet, Caillebotte, Edward Hopper, William Turner,Francisco Goya, Paul Delaroche, Rogier van der Weyden, Andrea Mantegna , Cornelis Escher , William Degouve de Nuncques.

Peki ya baktığımızı görmek, gördüğümüzü anlamak? Güzel’i sorgulamak için çağ ve coğrafya ayırmadık, aklımızı uyaracak hikmetli sözlere açtık kapımızı: Mevlânâ Hazretleri, Gazalî Hazretleri, Lao-Tzû, Albert Camus, Guy de Maupassant, Seneca,  Kant, Hegel, Eflatun, Plotinus, Bergson, Maslow, … Buradan indirebilirsiniz.

Sanat karanlıkta çakılmış bir kibrittir…

 ”…Neden bir natürmorta iştahla bakmıyoruz? Tersine ressam “yiyecek-gıda” elmayı silmiş, elmanın elmalığı ortaya çıkmış. Gerçek bir elmaya bakarken göremeyeceğimiz bir şeyi gösteriyor bize sanatçı. İlk harfi büyük yazılmak üzere Elma’yı keşfediyoruz bütün orjinalliği, tekilliği ile…” 

Bu kitapta Derin Düşünce yazarları sanatı ve sanat eserlerini sorguluyor. Toplumdaki yeri, siyasî, etik ve felsefî yönüyle… Denemelerin yanı sıra son dönemde öne çıkan, ekranları, kitap raflarını dolduran eserlere (veya ürünlere?) dair eleştiriler de bulacaksınız. Buradan indirin.

Trackback URL

  1. 11 Yorum

  2. Yazan:Ö.Yılmaz Tarih: Eki 20, 2011 | Reply

    Çok uzun süredir okuduklarım arasında beni şaşırtan, hayran eden, defalarca dönüp dönüp okuduğum bir cümleye dahi rastgelmemişken, “Adın Şaire Çıkar”da bizlere sunduğunuz okumaya dahi kıyamadığım cümleleriniz yalnız aklımıza değil yüreğimize kazındı. Belli ki yazınız ayaküstü karalanıp, dergilerde ve pek çok gazetede alışageldiğimiz, daha doğrusu alıştırıldığımız sıradan, içi boş cahilce kaleme alınmış yazılardan uzak, ince ince işlenmiş, pişirilmiş ve bizlere sunulmuş. Biz de büyük bir zevkle özenle hazırlanmış ve ustaca sunulmuş bu yaznın tadına varmaya çalıştık. Kaleminize ve yüreğinize sağlık.

  3. Yazan:suzannur Tarih: Eki 20, 2011 | Reply

    Adın şaire çıkar işte. Okudukça tefekkür edersin, tefekkür ettikçe tevekkül edersin, tevekkül ettikçe okuyasın gelir. Bu sefer rüyanı bir karabasan bölmez. Gelenin adı kelimedir. Sirenlerin şarkıları kulaklarına dolar. Yazarsın belki bir kelime, sonrası bir dize. Dizeler zamanla şiir olur. Kesilir sirenlerin melodisi. Huzurun boşluğunda asılı kalırsın. Tâ ki bir sonraki karabasan ziyaretine kadar.

    Sonrası… Yolun açık olsun.

  4. Yazan:Meral Yarıcı Tarih: Eki 20, 2011 | Reply

    Çok, çok güzel.
    Böylesi kelimeleri bir arada okumaya çok ihtiyacım varmış.
    “hikmet tevekküldür.” “hikmet olmayınca kalp atmaz”
    Çok teşekkür ederim, içimi havalandırdınız.

  5. Yazan:melih tuğtağ Tarih: Eki 20, 2011 | Reply

    Bilal Habeş Evran, kalemini uzun zamandır tanıdığım bir yazar ama kelimeleri bu kadar güzel eğip büktüğüne ilk kez şahit oluyorum. “Adın Şaire Çıkar” gibi etkileyici bir mihenk cümle ise cabası.
    tebrikler…
    ve hatta Allah razı olsun.

  6. Yazan:bhabeş Tarih: Eki 21, 2011 | Reply

    Özlem Hanım,
    İyi dilekleriniz ve güzel sözleriniz için teşekkür ederim. Söylenecek söz bırakmamışsınız sizin de okuyup yüreğinize sağlık.

  7. Yazan:bhabeş Tarih: Eki 21, 2011 | Reply

    Suzancığım, hepimizin yolu açılsın sonrasında, şair olmasanda senin de adın şaire çıkabilir. Nihayetinde senin karar verebileceğin birşey değil bu. Adını başkaları şaire çıkartıyorlar.

  8. Yazan:bhabeş Tarih: Eki 21, 2011 | Reply

    Meral Hanım,
    Sizden rol kapmışım demek ki. İçimizi havalandıran yazıları sıkça siz yazarsınız. Ukalalığımı mazur görün bu seferlik. Teşekkür ederim iyi dilekleriniz için.

  9. Yazan:Deniz Tarih: Eki 22, 2011 | Reply

    Sevdiğim blogların,sevdiğim resimlerin yazıların,yazarların şairlerin dönüp dolaşıp yine yine yeniden sevdiğim bir yerlerden çıkmasını seviyorum.Bazen de kendimi sırf bunları sevdiğim için…

  10. Yazan:bhabeş Tarih: Eki 22, 2011 | Reply

    Teşekkür ederim deniz. Şansın umarım daim olur, sevdiklerin insanlar yine sevdiğin yerlerden karşına çıkmaya devam ederler.

  11. Yazan:Mehmet Alaca Tarih: Eyl 22, 2012 | Reply

    Defalarca okuduğum ve her seferinde daha fazla haz duyduğum bir yazı olmuş. Yüreğine sağlık Bilal Habeş’in. Adının içimizde uyandırdığı ve bizi geçmişe gönderen o muhteşem hissi yazıyı okurken de görmek mümkün.
    Kıymetli yazara teşekkür ediyorum.
    Muhabbetler

  12. Yazan:bilal habeş evran Tarih: Eyl 28, 2012 | Reply

    İltifatlarınız için çok teşekkür ederim. Yazının sizde yarattığı hislerden dolayı da ayrıca hoşnut oldum. Allah kalemimizle bizi utandırmasın inşallah.

    Muhabbetler bilmukabele efendim.

  1. 1 Trackback(s)

  2. Kas 20, 2011: Son 30 günde en çok paylaşılanlar : Derin Düşünce

ÖNEMLİ

--------------------------------------------------------------------

Tüm yazı, yorum ve içerikten imza sahipleri sorumludur. Yayımlanmış olmaları, bu görüşlere katıldığımız anlamına gelmez.

Hakaret içerse dahi bütün yorumlar birer fikir eseridir. Ama bu siteye ilk kez yorum yazıyorsanız, yorum kurallarına gözatın yine de.

Not: Sitenin ismini dert etmeyin, “derinlik” üzerine bayağı bir geyik yaptık, henüz söylenmemiş bir şey bulmanız oldukça zor :)

Editörle takışmayın, o da bir anne-babanın evlâdıdır, sabrının sınırı vardır. Siz haklı bile olsanız alttan alın, efendilik sizde kalsın.

Sitenin iç işleriyle ilgili yorum yapmayın, aklınıza takılan soruları iletişim kutusundan sorun, kol kırılsın, yen içinde kalsın.

Kendi nezaketinizi bize endekslemeyin, bizden daha nazik olarak bizi utandırın. Yanlış ve eksik şeylerden şikayet etmek yerine bilgi ve yeni bakış açısı sunarak tamamlayın, düzeltin, tevazu ile öğretin bize bildiklerinizi.

Bu kurallara başkasının uyup uymamasına aldırmayın, siz uyun. Bütün yorumları hızla onaylanan EN KIDEMLİ YORUMCULAR arasındaki nizamî yerinizi alın.

--------------------------------------------------------------------
  • Siz de fikrinizi belirtin