RSS Feed for This Post

Türkiye Gerçeklerinden Kaçmak

20080729_derin_dusunce_org_turk_solu_ergenekon.JPG Yazar: Dr. Recai Yahyaoğlu

Son siyasi gelişmeler maalesef hepimize ülkemizdeki sol düşüncenin ağır bir hastalık yaşamakta olduğunu tüm açıklığıyla göstermiştir.
Hastalıklı hal neredeyse tedavisi mümkün olmayacak kadar da ilerlemeye başlamıştır. Özellikle Ergenekon Örgütü ortaya çıktıktan sonra
ayrıntılı bilgi ve belgelere sahip olunmadan bir çok solcu yazar ve aydının kendi dünya görüşü ile yakalananların dünya görüşü arasındaki benzerlikten yola çıkarak onları savunmaya başlaması bu hastalığın yoğunlaşmasında önemli derecede etkili olmuştur. Aslına bakılacak olursa solun mevcut ve kronikleşmiş olan birçok zihinsel ve ruhsal hastalığını gelişmeler sadece ortaya çıkarmıştır.

Sol düşünceye mensup yazarların bu süreçte susarak bir köşede beklemeyi
tercih etmeleri gerekirdi. Ne yazık ki böyle yapmayarak bir çoğu konuyu
kendi düşünceleri bağlamında değerlendirmişler ve çok hatalı yorumlar
yapmışlardır.Bir gün önce ak dediklerine bir gün sonra kara demek zorunda
kalmışlar ve yaşamakta oldukları buhranı ve akıl karmaşıklığını
ülke insanlarının gözleri önünde sergilemişlerdir. Gelişmeler öyle
hızlı ilerliyor ki
yakın gelecekte konuştukları cesur sözlerden ve
yaptıkları heyecanlı beyanatlardan daha da çok utanacağa benziyorlar.

Ülkemizde sol düşünceye olan ilgi yıllardır ana muhalefette kalmasına
rağmen her geçen seçim azalmaya devam etmektedir.Dereyi görmeden paçayı
sıvamaya benzeyen anlamsız avukatlığa soyunmalar, unutkan bir ihtiyar
görüntüsü oluşturan açık unutulan telefonlar, Susurluk olayının
aydınlatılması için çaba gösterilirken Ergenekon’un hayal mahsulü bir
olay gibi değerlendirilmesi, solun yaşadığı bunalımı açıkça ortaya
koymaktadır. İyi bir lidere sahip olmayışları, bazı siyasi liderlerinin
tutuklanmaları, kavgacı üslupları, her yapılanı eleştiren uzlaşmaz
mantıkları, düşünce ve niyet okuma alışkanlıkları, iflah olmaz bir
şekilde sol düşünceyi yok olmaya doğru sürüklemektedir. Son birkaç
aydır her söyledikleri ve yazdıkları kendilerine sıktıkları kurşun
haline gelmiş ve onları derinden sarsarak vurmaya devam etmiştir.

Bu süreçten akıllı ve entelektüel birikimi olan sol düşünceye sahip
yazar çizer takımı fazlasıyla olumsuz yönde etkilenmişlerdir.
Kargaşanın ve bunalımın etkisiyle bu insanlar artık neredeyse solcu
olduğunu söylemekten utanır hale gelmişlerdir. Tüm bunlara
bakıldığında sol düşünce bunu hak ediyor mu? Diye bir soru akla
gelebilir… Entelektüel birikimi olan ve körü körüne bağnazca tarafgir
olmayanların ve demokrasiye gönülden bağlı olanların elbette hak
etmediği söylenebilir… Diğer yandan bazı yazarlar solun içinde
bulunduğu buhranın temel nedeninin aslında solun demokrasi ve özgürlükler
konusunda samimi olmamalarıyla bağlantılı olduğunu ifade etmektedir… Bu
eleştiri çok ağır bir eleştiri olup keskin bir değerlendirme olmaktan
öteye geçemeyecek kadar da tutarsız yönler barındırmaktadır.

Dünyada sol düşünce incelenecek olursa kesinlikle böyle bir manzara ortaya
çıkmaz. Sol özgürlükleri savunur. Demokrasiye sıkı sıkıya bağlıdır.
Yurt dışında solun demokrasiyi içine sindiremediğini söylediğinizde
aklınızdan şüphe edilir. Dünyada sol; özgür düşüncenin adeta
namusudur. Onurlu mücadeleleri; ilgiyle ve geniş halk desteğiyle siyasi
yaşamdaki rolüne büyüyerek devam eder.

Bizdeki solun içinde bulunduğu anafor ve yaşadığı karmaşa kuşkusuz
olayların ortaya çıkardığı gizli bir gerçek değildir.Bu durum uzun
yıllardır var olan ve geniş halk kesimleri tarafından net ve doğru
algılanamamış bir gerçekliktir. Halk solu bir türlü kendisiyle barışık
görememiştir. Onun ahlaki olmayan üslubu ve kanun dışılığa olan ilgisi
hiçbir zaman gözlerden kaçmamıştır. Bu durum halkımızın bilgece anlama
konusunda; düşünceleri, dernekleri, partileri, grupları, siyasi akımları
ve siyasi liderleri değerlendirirken hata yapmadığını ortaya
koymaktadır.Her ne kadar solcular başta olmak üzere aydın geçinen bazı
kesimler halk için çok aşağılayıcı bir bakış açısına sahip olsalar
da, bu bakış açısı; sadece durumun vahametini kendi halleriyle düşünce
ve davranış şekilleriyle açıklamalarından başka bir anlam ortaya
çıkarmaz.

Solcuların; artık milliyetçilikten ve ulusalcılıktan nefret etmelerinin
yanında kendilerini dünya ile entegre ederek “evrensel solcular” olarak
tanıtmaya başlamaları, onların kendilerini Türkiye gerçeklerinden
soyutlama çabasından başka bir anlam taşımıyor. Hiç birimiz ve hiçbir
düşünce modeli kendisini, yaşamakta olduğu ülkeden soyutlayarak
değerlendirme lüksüne sahip değildir. Dimdik duruşumuz; yaşadığımız
topraklara verdiğimiz anlam ve burada olup bitenleri değerlendirişimizle bir
bütünlük oluşturmak zorundadır.
Bu bağlamda kendilerine “evrensel
solcu” diyenlerin kendilerini çok iyi ifade etmeye ihtiyaçları vardır.

Şu günlerde ‘solcuyuz’ veya ‘evrensel solcularız’ demekten utanç
duyuyorlar… Onların diğerlerinden çok daha mert ve onurlu olduklarını
biliyorum. Çünkü eğer solcu olsaydım aynı şeyi sanıyorum bende yapmak
zorunda kalır ve ülkemde kendi düşünceme sahip olanların rezillikleri
karşısında yerin dibine gireceğime böyle bir kaçış yolunu tercih
ederdim…Çünkü bu kaçış yolu yerin dibine girmekten iyidir…

… Bu makale ilginizi çektiyse…

Türk Solu 

Kendini « sol » olarak tarif eden hareketler hiç olmadıkları kadar zayıf ve bölünmüş bir tablo çiziyorlar bugün.  Türk Solu Dergisi’nin ırkçı söylemlerinden CHP’nin darbe çağrılarına uzanan bir kafa karışıklığı hakim. Muhalefet boşluğunun müzmin bir hastalığa dönüştüğü şu dönemde Türk solu bu boşluğa talip olabilir mi? Daha önce Dikkat Kitap kategorisinde yayınladığımız Pozitivizm Eleştirisi gibi bu kitap da Türkiye’deki sola tarafsız bakan bir çalışma. İyimser görüşler kadar geçmişe dönük ağır eleştiriler de var. İlginize sunduğumuz 82 sayfalık bu kitap Türkiye’deki “sol” grupların sorgulamalarına, projelerine ışık tutmak amacıyla derlenmiş makalelerden oluşuyor. Kitabı buradan indirebilir ve paylaşabilirsiniz. Kitapta ele alınan başlıca konular: Solda özgürlükçü hareketler, 68 Kuşağı, Devrimci sol, Kemalizm, ulusalcı sol akımlar, Sol ve İslâm, Cumhuriyet Gazetesi.

 

Gazetecilik Neden Dibe Vurdu?

Gazeteciler bizi bilgilendiriyor mu yoksa aldatıyor mu?  Gazetecilik galiba dürüstçe yapılmasına imkân olmayan bir meslek. Çünkü birbirine zıt işlerin aynı anda icra edilmeleri gerekiyor: Habercilik, savcılık, komiklik, amigoluk…  Gazeteci kendisine bilgi verebilecek herkesle iyi geçinmek için biraz politik davranmak daha doğrusu yalan söylemek zorunda. Ama aynı zamanda ondan gözü kara bir savcı gibi olayların üzerine gitmesi, iyi bir hâkim gibi dürüst olması da bekleniyor. Bir bilim adamı gibi konuları derinlemesine irdelemesi ama sıkıcı olmadan toplumun her kesimini eğlendirebilmesi… Gazetecilerden halkı aydınlatmaları isteniyor ama aynı zamanda da halka benzemeleri. Yoksa gazeteleri satılmıyor, TV kanalları izlenmiyor. Bu koşullarda “gazeteci gibi” gazetecilik yapılabilir mi? Derin Düşünce yazarları sorguluyor…

Buradan indirebilirsiniz.

 Alaturka Laiklik: “Beni bir bir sen anladın, sen de yanlış anladın!”

Türkiye Cumhuriyeti’nde Alevîlere zorla Sünnî İslâm öğretilirken Sünnîlerin başörtüsü devlet dairelerinde yasak. Türk Ordusu’nun istihbaratı camileri ve namaz kılanları fişliyor. Hristiyan Ermenilerin ne kiliseleri, ne yetimhaneleri ne de cemaat lideri seçimleri özgürce yapılamıyor. Rumların ruhban okulları özgür değil. Yahudiler diğer gayrı Müslimler gibi askerde ayrımcılığa uğruyor. Ateistlerin kitapları, internet siteleri yasaklanabiliyor, kapatılabiliyor. Gayrı Müslimlerin alın teriyle biriktirdikleri vakıf malları 1970′lerde gasp edildi, hâlâ geri verilmiyor. Sahi Laiklik neye yarıyor? Bu kitap son yıllarda Türkiye’nin gündemine gelen, birbirinden ayrı gibi duran ama çekirdeğinde Yobaz Laiklik Meselesini barındıran konuları ele alıyor.Buradan indirebilirsiniz.

 Derin Düşünce nedir?

Sitemizde siyasetten tarihe, kadın haklarından felsefeye, sanattan bilime kadar bir çok konudan bahsediyoruz. Ama zaman zaman da kendimizden söz ediyoruz. Derin Düşünce nedir?  Sitenin geçmişi, geleceği, ortak projeler, yazar olmak isteyenlere öneriler, okunma istatistikleri… Derin Düşünce’nin bir kimliği, tarihi ve kendine has “yaşam” tarzı var. Eğer aramıza yeni katıldıysanız bu kitap “yöre halkına” kaynaşmanızı kolaylaştıracaktır :)

 Liberalizmin Kara Kitabı

Liberalizm asırlardır bir çok aşamalardan geçmiş, tarihi olaylarla kendisini imtihan etmiş bir düşünce geleneği. Değişmiş yanları var ama sabitleri de var. Bu sabitlerin içinde liberalizmin tehlikeli yönleri hatta YIKICI UNSURLARI da var. Bunları ortaya çıkarmak için “doğru” soruları sormak ve liberal perspektifte kalarak yanıt aramak gerekiyor… Büyük bir kısmı bu gelenekten olan düşünürlerin fikirlerinden istifade ederek liberalizmin kusurlarını ele alıyoruz bu kara kitapta: Adam Smith, Mandeville, John Stuart Mill, Hayek, Friedman, Röpke, Immanuel Kant, Alexis de Tocqville, John Rawls, Popper, Berlin, Mises, Rothbard ve Türkiye’de Mustafa Akyol, Atilla Yayla, Mustafa Erdoğan… Liberallere, liberalimsilere ve anti-liberallere duyurulur. Buradan indirebilirsiniz.

Maymunist imanla nereye kadar?

Evrim ve Big Bang gibi konular genellikle sağlıklı biçimde tartışılmaz. İdeoloji ve inançlar, felsefî tercihler bilim-SELLİK maskesiyle çıkar karşımıza. Özellikle evrim tartışmaları “filanca solucanın bölünmesi” veya falanca Amerikalı biyoloji uzmanının deneyleri etrafında döner ve bir türlü maskeler inmez. Madde ve o Madde’ye yüklenen Mânâ maskelenir… Oysa perde arkasında tartışılan başkadır. İnsan’a, Hayat’a dair temel kavramlardır. Sadece et ve kemikten mi ibaretiz? Yokluktan gelen ve ölümle yokluğa giden, çok zeki de olsa SADECE VE SADECE bir maymun türü müdür insan? BİLİM DIŞINDA bir insanlık yoksa Aşk yoksa, Sanat yoksa, Güzellik yoksa ve Adalet yoksa Hayat‘ın anlamı nedir? Aşık olmak hormonal bir abartıysa, iyilik enayilikse, neden birbirimizin gırtlağına sarılmıyoruz ekmeğini almak için? Neden bir çocuğa tecavüz edilmesi midemizi bulandırıyor ve neden fakir bir insana yardım etmek istiyoruz? Taj Mahal’in, Ayasofya’nın, Notre Dame de Paris’nin değeri bir arı kovanı veya termit yuvasına eşdeğer ise, Mesnevî boşuna yazıldı ise neden Hitler’i lanetliyoruz ve neden Filistin’de can veren bebeklere üzülüyoruz? Maymun olmanın (veya kendini öyle sanmanın) BİLİM DIŞINDA, psikolojik, siyasî, ahlâkî, hukukî öyle ağır sonuçları var ki…  Evrim senaryosunu kabul etmenin etik ve siyasî neticeleri ve evrimciliğin etimolojik değeri … Derin Düşünce’nin yorumcuları tarafından konuşuldu. Biz de bu sebeple söz konusu iki tartışmayı 116 sayfalık bu kitapta topladık. Buradan indirebilirsiniz.

Trackback URL

  1. 1 Yorum

  2. Yazan:fuatogl Tarih: Ağu 3, 2008 | Reply

    Son siyasi gelişmeler maalesef hepimize ülkemizdeki sol düşüncenin ağır bir hastalık yaşamakta olduğunu tüm açıklığıyla göstermiştir.
    Hastalıklı hal neredeyse tedavisi mümkün olmayacak kadar da ilerlemeye başlamıştır. Özellikle Ergenekon Örgütü ortaya çıktıktan sonra
    ayrıntılı bilgi ve belgelere sahip olunmadan bir çok solcu yazar ve aydının kendi dünya görüşü ile yakalananların dünya görüşü arasındaki benzerlikten yola çıkarak onları savunmaya başlaması bu hastalığın yoğunlaşmasında önemli derecede etkili olmuştur.

    Bunun ideolojik bir dezenformasyon olduğu her haliyle ortadadır sanırım. Trackback yapılan yerde değinildi. İdeolojik özü, toplumsal muhalefeti bastırmak, arkaplanında NATO, kontr-gerilla/gladio, komünizme karşı mücadele olan birşeyi alıp bir şekilde sola bulaştırmak herhalde absürdlüklerin bizde kolayca yenilip yutulduğunu göstermesi açısından güzel bir örnek. Tam bir oximoron örneği, tutarlı bir çerçeve, anlatım oluşturmak mümkün değil ne yazık ki.

ÖNEMLİ

--------------------------------------------------------------------

Tüm yazı, yorum ve içerikten imza sahipleri sorumludur. Yayımlanmış olmaları, bu görüşlere katıldığımız anlamına gelmez.

Hakaret içerse dahi bütün yorumlar birer fikir eseridir. Ama bu siteye ilk kez yorum yazıyorsanız, yorum kurallarına gözatın yine de.

Not: Sitenin ismini dert etmeyin, “derinlik” üzerine bayağı bir geyik yaptık, henüz söylenmemiş bir şey bulmanız oldukça zor :)

Editörle takışmayın, o da bir anne-babanın evlâdıdır, sabrının sınırı vardır. Siz haklı bile olsanız alttan alın, efendilik sizde kalsın.

Sitenin iç işleriyle ilgili yorum yapmayın, aklınıza takılan soruları iletişim kutusundan sorun, kol kırılsın, yen içinde kalsın.

Kendi nezaketinizi bize endekslemeyin, bizden daha nazik olarak bizi utandırın. Yanlış ve eksik şeylerden şikayet etmek yerine bilgi ve yeni bakış açısı sunarak tamamlayın, düzeltin, tevazu ile öğretin bize bildiklerinizi.

Bu kurallara başkasının uyup uymamasına aldırmayın, siz uyun. Bütün yorumları hızla onaylanan EN KIDEMLİ YORUMCULAR arasındaki nizamî yerinizi alın.

--------------------------------------------------------------------
  • Siz de fikrinizi belirtin