Main Content RSS FeedÖnceki Yazılar

Son 30 günde en çok okunanlar »

  1. Kimdir bu Kemalistler?
  2. Derin Düşünce Kapatılırsa…
  3. DUYURU: 70 Milyon Adım Koalisyonu, 28 Şubat 2010 Pazar – 15.00
  4. Kemalist gençlik neden bu kadar ihtiyarladı?
  5. Ben Sadece Allah Rızası İçin Film Yapıyorum
  6. Dinler arası diyalog : İslâm ve Atatürkçülük
  7. Asker Milletleri Kimler Yönetir?
  8. Bakmak,görmek,anlamak: Sanat’ta ayrıntı (1)
  9. Darbe takvimi
  10. Akademik Seçkincilik ve Demokratik Ahlak

“Yalanlarla Kandırıldık; Kürt Kardeşlerimizi Hedef Aldık!” »

Kaynak: Haber 5

“5 aylık askerlik süresi, neyin ne olduğunu görmeme vesile olmuştur. Müslüman olmayan bir ordunun mensubu olmayacağım. Zulme karşı sessizlik zulümdür. Bundan sonra asker değilim, hakkımda açılacak bütün davaları ve iddiaları reddediyorum. Ne firardayım ne de kaçağım. Bu zorunlu askerlik görevini reddediyor, vicdani reddimi açıklıyorum.” Read the rest

Derin Göz: Sanat’ta Ayrıntı (2) »

Ön hazırlık: Bu sayfadaki okyanus fotoğraflarına bakarak zihninizi boşaltın. Sizi meşgul eden sorunları iki saatliğine askıya alın. Ocakta yemeğiniz, mama bekleyen çocuğunuz olmasın. Aşağıdaki videodaki dalga seslerini fon müziği olarak dinleyebilirsiniz. Olmazsa Bach ya da Vivaldi iyi gidecektir.

 

Okyanusun bir sesi var mıdır?

 Atlas Okyanusu kıyısındaki La Rochelle şehri yakınlarındayım. Uzaklarda şimşekler çakıyor. Yağmur yağacak gibi. Türkiye’de iken deniz kıyısında hiç duymadığım bir ses, okyanusun* “uğultusu” kulaklarımda. Hava kapalı, buz gibi bir şubat rüzgârı esiyor. Sahile yaklaşıyorum. Yanılmışlar meğer. Kulaklarımın uğultu zannettiği aslında dalga ve rüzgâr sesinin karışımı imiş. Bir de limandaki teknelerin metal direklerine vuran iplerin sesini ayırd edebiliyorum şimdi. İskeleden uzaklaşıp iki yanı kayalarla çevrili bir kumsala yaklaşıyorum. Kulaklarım yine yanılmış. “Dalga sesi” etiketiyle zihnimde inşa ettikleri şey de gerçekte yokmuş. Körfez girişinde bir metre yüksekliğe kadar kabaran ve rüzgârla karşılaşınca “şhuuu!” yapan en büyük dalgalardan tutun da kıyıda çakıl taşlarına çarptıkça  “şıp şıp” sesi çıkartan minnacık dalgacıklara kadar bir sürü FARKLI sesin aritmetik ortalaması(?) imiş meğer “dalga sesi”. Yani sadece kafamın içinde olan, soyut bir kavram, bir vehim, bir illüzyon?

Atlas Okyanusu’nun gerçek sesini duymak için hangi mesafede durmalıyım? 500 metre? 5 metre? Suyun üstü? İçi? Hangi derinlikte meselâ?

Okyanusun gerçek sesi, hakikî, otantik sesi nasıldır? Hayatı denizde geçen balıkçıların oy birliği ile “hah işte bu ses” diyebilecekleri “objektif” bir Okyanus sesi yok mudur?

Okyanusların ve denizlerin bizimle böyle “dalga geçmesi” Read the rest

İki kampanyanın imzaları Başbakan’ın elinde! »

 Neslihan başbakanın önüne atlayıp hem Ceylan hem de başörtüsü yasakları ile ilgili imzalarımızı başbakana vermiş.  (Kampanyalar ve resimler aşağıda) Read the rest

Derin Göz: Sanat’ta Ayrıntı (2) »

Bu yazının yeri değiştirildi. Buradan okuyabilirsiniz.

Bu pazartesi Maymunlar Cehennemi’ne Yolculuk »

Bahçecilik Çağı Pınar Selek’e Yapılanlar »

Birkaç  gün önce Yargıtay, Pınar Selek’le ilgili yerel mahkemenin verdiği beraat kararını ikinci defa bozdu. Hatırlanacağı üzere Mısır Çarşısı’nda 9 Temmuz 1998’de meydana gelen patlamada 7 kişi hayatını kaybetmişti. Patlamanın ardından dava açılmış, Mısır Çarşısı’na bomba koyduğu iddiası ile Pınar Selek için ömür boyu hapis cezası istenmişti. 2.5 yıl cezaevinde yatan Selek, delil yetersizliğinden beraat etmişti. İlk beraat sonrası Yargıtay 9.Dairesi 2009 yılı Mart ayında beraat kararını bozmuştu. Sonra açılan davada ikinci kez beraat eden Pınar Selek’in beraat kararı ikinci kez Yargıtay 9. Dairesi tarafından bozuldu. Başsavcılığın itirazı üzerine dosyayı görüşen Yargıtay Ceza Genel Kurulu, Pınar Selek’in – tekrar – ömür boyu Read the rest

İkna odaları ve yobaz laiklik »

Atlas Okyanusu’ndaki Dalgalarla Tefekkür… »

Ece Nur Yobaz Laiklerin Korkulu Rüyası Oldu! »

– Atatürk Türk milletinin köhne ve çağdışı kıyafetleri atıp Avrupalılar gibi çağdaş ve modern kıyafetler giymesini istedi.

– Ne yani? İnsanların ne giyeceğine Atatürk mü karar veriyormuş?

Şu an 7 yaşında olan kızım dayıma bu soruyu sorduğunda galiba 4-5 yaşlarındaydı. Katıksız bir Atatürkist olan dayım Paris’e gezmeye gelirken Atatürk’ü canımdan çok severim adlı bir kitap getirmiş hediye olarak. Kızım o kitaptan sonra Atatürk’ü hiç sevmedi. Zaten her sabah ana okuluna giderken annesiyle cebelleşiyordu etek-pantolon kavgasıyla. Bir de Atatürk’ün “çağdışı kıyafet” takıntısı çıkmıştı şimdi başına! Read the rest