Main Content RSS FeedÖnceki Yazılar

Devlet Kuranların Millet Kurgusu(4):Milleti Kıracaklardı, 12 Mart Muhtırası »

Önceki bölümler:

 Türkiye’nin darbeler tarihini yazmaya çalıştığım, ‘ Devlet Kuranların, Millet Kurgusu ‘ başlıklı yazı dizisinde, önce 27 Mayıs Darbesini ele almış, bu darbenin öncesi ve sonrası gelişmelerini kronolojik olarak işlemiştim. Bu dizinin arasına ‘ Devlet Kurabilirsiniz, Millet Kurgulayamazsınız ‘ başlığıyla anayasalarımızın tarihi seyrini eklemiştim. Bu başlıkta kronolojik olarak ilerlediğimiz yakın tarihimizin bir başka anti-demokratik girişimi olan ‘ 12 Mart Muhtıra’sını ele almaya çalışacağım.

   12 Mart 1971 Muhtırası- Darbesi (?) çok girift bir hadisedir. Öyle ki, Demokrat Parti iktidarına 27 Mayıs Darbesi ile son verilmiştir. Milletin seçimi olan başbakanı asmaktan çekinmeyen zihniyet Read the rest

Pakistan’a yardım… Hemen! »

Günlerdir yağan şiddetli muson yağmurlarıyla topraklarının beşte biri sular altında kalmış olan Pakistan’da Anne babalar çaresiz. Çocuklar aç. Bebekler zayıf. İnsanlar perişan. Pakistan halkı bu kötü gününde yardım bekliyor ve bol bol dua… Yardım etmek için: Read the rest

İslâm ve İslâmcılık: Necmettin Erbakan Peygamber midir? »

Tarihe mal olmuş polemikler vardır: Victor Hugo’nun IIIcü Napolyon’u hicveden şiirleri, Emile Zola’nın Dreyfus’u savunmak için yazdığı « J’Accuse…! » bunlara güzel örneklerdir. Kullanılan dil ne kadar sert, ne kadar acımasız olursa olsun insanların birbirlerine yumruk yerine kelimelerle “vurması” elbette tercih edilir bir durumdur. Umulur ki polemik sırasında sıkılan yumruklar gevşer, sert ifadeler, siyahlar ve beyazlar yerlerini daha “gri” sözlere bırakır. Read the rest

Cemil Çiçek, Sünnet’i bırak farzlara bak! »

Cemil Bey bunu hep yapıyor, çünkü cezasız kalıyor. Irkçılık yapmayı, Ermenileri, Kürtleri hedef göstermeyi seviyor. Belki de komik buluyor bunu. Başörtüsü yasaklarına karşı aktif biçimde mücadele eden Platform Haber‘den tanıdığımız Beytullah Önce kendisine gerektiği gibi bir cevap vermiş, Henüz Özgür Olamadık mail grubundan elimize ulaştı, zihnine, klavyesine sağlık:

“başbakan yardımcısı cemil çiçek, pkk militanlarının sünnetsizliği iddiasını ortaya atıp, böylece konuyu ermeni meselesiyle sıkı sıkıya ilişkili bir hale getirmeye çalışmış. iddia yeni değil ama ara sıra gündeme getirilir durulur…

madem sayın çiçek sünnete bu kadar önem veriyor, o halde daha da önemli ve öncelikli olan farzları kendisine hatırlatmak bize vacip oldu.

  •  İslam, zulmü yasak eder, adaleti ve hakkaniyeti emreder. Peki yıllardır Read the rest

Derin Düşünce okurları nerede yaşıyor? »

Yaz tatili dışında aylık 60-80 bin tekil ziyaretçi alıyor sitemiz. Bu rakamın %15-%20 kadarını “harbîden” ziyaretçi kabul ediyoruz zira sitede en az bir kaç sayfa okuyacak kadar vakit geçiren, aynı hafta içinde bir kaç kez gelenler temsil ediyor bu dilimi. Bedava kitap sayfası en çok açılan sayfalardan. Buradaki PDF formatındaki kitaplardan “bizimkiler” ortalama 6 bin kopya indiriliyor her ay.

Peki nerede yaşıyor okurlarımız? Yukarıdaki harita 2008-2010 dönemindeki ziyaretlerin dağılımını gösteriyor. Derin Düşünce okurlarının %89’u Türkiye’de yaşıyor. İstanbul, Ankara, İzmir, Bursa, Diyarbakır gibi kentler başı çekiyor doğal olarak. Türkiye’deki okur dağılımının ayrıntılı analizine girmeden önce yurtdışındaki okurlarımızın genel bir analizini yapalım:

2008-2010 döneminde en çok yurtdışı ziyaretini %35 ile Almanya’dan almışız. Arkasından ABD (%19) ve Fransa (%12) geliyor. İlk 15’e giren ülkeler aşağıdaki grafikteki gibi dağılıyorlar:

 

 Doğal olarak Türkçe konuşan işçilerin, öğrencilerin bulunduğu ülkeler ve Bosna, Makedonya, Azerbaycan, Çin, Kazakistan, Birleşik Arap Emirlikleri de ilk 30’da yer alıyor. İlk 30’un listesi şöyle: Read the rest

Bugün Pazartesi, başörtüsü yasakları devam ediyor… Unutma, unutturma! »

… Bu makale ilginizi çektiyse…

 Alaturka Laiklik: “Beni bir bir sen anladın, sen de yanlış anladın!”

Türkiye Cumhuriyeti’nde Alevîlere zorla Sünnî İslâm öğretilirken Sünnîlerin başörtüsü devlet dairelerinde yasak. Türk Ordusu’nun istihbaratı camileri ve namaz kılanları fişliyor. Hristiyan Ermenilerin ne kiliseleri, ne yetimhaneleri ne de cemaat lideri seçimleri özgürce yapılamıyor. Rumların ruhban okulları özgür değil. Yahudiler diğer gayrı Müslimler gibi askerde ayrımcılığa uğruyor. Ateistlerin kitapları, internet siteleri yasaklanabiliyor, kapatılabiliyor. Gayrı Müslimlerin alın teriyle biriktirdikleri vakıf malları 1970′lerde gasp edildi, hâlâ geri verilmiyor.

Sahi Laiklik neye yarıyor? Bu kitap son yıllarda Türkiye’nin gündemine gelen, birbirinden ayrı gibi duran ama çekirdeğinde Yobaz Laiklik Meselesini barındıran konuları ele alıyor.Buradan indirebilirsiniz.

Yasa ne emreder, ne emretmez? »

Anonim

Hukukçu değilim. Ama çoğu zaman otoriter devletin bol miktar yasaya sahip olan devlet olduğunu düşünürüm. Ve yasaların modernizmin insan zihnini, hayallerini, yaratıcılığını kısıtlayan yanına hizmet ettiğine. En çarpıcı örneğini imar alanında görülebilir mesela bu vahşetin. Eğer İmar ve İskan izni almak istiyorsanız imar kanunları ve belediye arsanızın yüzde kaçını ne şekilde kullanacağınızdan, evinizin yola göre konumuna, yatak odasının kapısının nereye açıldığından, tuvaleti nereye yerleştirdiğinize, odaların genişliğinden, sokağa bakan pencerenizin yüksekliğine kadar her şeye karışır.

 İmar kanunları ve belediye mevzuatı bir nevi ilgili birimdeki yetkili, mimar ve mühendisin ego tatmin aracı gibidir. Kanun böyle der karşınızdaki insan çıkar işin içinden. Kanun da öyle demektedir gerçekten. Yahu kanun benim tuvaletime yatak odama niye karışmaktadır diyemezsiniz. Kanuna uygun olduktan sonra çirkinmiş, berbatmış her türlü garabet olağan hale gelir. Kimi zaman çürümüşlük sıkça gözlediğimiz kadar yayılmışsa kanun uygulayıcı adamına göre o binada demir yerine eser miktarda tel, beton yerine kabuklu deniz hayvanlarından mürekkep bir tür malzememsi olsa bile durumu görmeye de bilir. Hiç abartısız Haliç kıyısındaki tarihi surlar üzerine apartman bile dikmeniz Read the rest

Bir gün ölecek olanların yürüyor görünmesi »

‘’Bir kız ile karşılaştım
Göz aldatan bir sinema
Gözlerine baktım, geçtim
Ben de oldum bir sinema.
Göçler gider, katar katar
Kimi alır, kimi satar
Okun doğrulamış atar
Batan oklar, hep sinema.
Bir an evvel geçen halım
Gözünden kaçtı maralım
Felek, çeviriyor film
İşte büyük bir sinema.
Şaşar Veysel bu ne haldır
Hakikat da hep hayaldır
Hayat filime misaldır
İşler güçler hep sinema.”

Sinema, rüya ve hayat üzerine ortak bir yazı yazılması gerektiğinde, önceleri olduğu gibi yapılacak ilk alıntı Aşık Veysel’in bu şiiri olmalıdır. Aşık Veysel, şiirin ilk üç dörtlüğünde aşktan, olağan hayatından, felekten bahsediyor ve son satırlarda, işte bu üç satırlık hayat bir sinema diyor, noktayı koyuyor. Satırları tek tek inceleyecek olursak, hayatı temaşa ettikten sonra, ilk olarak şaşkınlığını belirtiyor-şaşar Veysel bu ne haldir-  daha sonra çıkardığı sonucu söylüyor-hakikat de hep hayaldir- .

Bu ‘hayal’i anlamak için ikinci satırda çıkardığı sonuç üzerinde biraz durmak gerekiyor sanırım.  Nasıl oluyor da insanlar hakikati bulmaya çalışırken hatta herkese göre hakikat de farklı farklı olurken, peşinde koştuğumuz bu hakikat hayal oluyor? Read the rest

Men dilem teng şode est – Yüreğim seni çok özledi… »

Anonim

Öyle bir ayrılık ki bu, zaman zaman zamanın unutturmasına izin verdiğim. Hatırladığımda yüreğimi sızlatan, acıtan, ağlatan… geçmişin izlerinin yeterli gelmediği. Yüreğim bağırıyor, çığlığını geciktirmemin ızdırabıyla…
Uzağından yakınına kabul et beni. Diğer kabul buyurdukların gibi. Bakma hatama, eksiğime, günahlarıma… sadece kabul buyur. İstemeyi bile unutan beni yakınına kabul buyur. Olduğumdan dûr ederken, olamadığımın pişmanlığı ezip geçerken, sesler seslere, sessizlik sessizliğe kalbolurken, seni hatırlayan beni, unuttu demeden…
Uzağından yakınına kabul et beni. Diğer kabul buyurdukların gibi. Ol’madım, piş’medim, yan’madım biliyorum.  Aşk diye kapıları da çalmadım. Ben hep öyle baktım, baktım, baktım… ama bakarken hüzünlü, çekingen, ilgi isteyerek, sen fark et diyerek. Sen beni fark et, diyerek… Read the rest

Etyen Mahçupyan’dan Utanmak »

  Algılarıyla, anlama biçimiyle ve anlatım şekliyle fazlaca oynanmış bir ülke burası. Uzun bir tarih geçmişi olmasına rağmen, belirli bir zümre eliyle tarihi kısaltılmış, geçmişine sık sık sırt çevrilmek istenmiş bir ülke.

   Öyle fazlaca tarih bilgisi edinmenize de gerek yok, ilkokul öğretmeninizin ‘ hilafet kaldırıldı, hakimiyet millete teslim edildi ‘ ezber tarih anlatımına dahi hasbelkader nasip olmuşsanız eğer, durumu anlamanız öyle zor değildir.

   Bazen Osmanlı İmparatorluğu Read the rest