RSS Feed for This Post

MHP ile BDP… Bütün Irkçılar Birleşsin!


BDP MHP İTTİFAKI par bdp-mhp-ittifaki

BDP Elazığ il Teşkilatı seçimlerde MHP’yi destekleme kararını Kışanak’a iletiyor.

BDP İl Başkanı olduğu iddia edilen kişi, “… Eğer CHP uygun değilse götürelim eğer MHP kazanıyorsa orda bir tane çıkarıyorsa ikincisini biz destek sunarsak MHP çıkarıyorsa biz götürüp MHP’ye verelim oyu” diyor..

Trackback URL

  1. 13 Yorum

  2. Yazan:Mustafa Akbaş Tarih: Haz 1, 2011 | Reply

    Zaten baska bir davranis beklenemezdi. Kendisi icin üstüne bir sorumluluk üstlenemeyen insanlarin yapacagi budur. Hayret edilecek ve ibret alinacak bir davranis. Böyle kafalar bide cikip özgürlük ister, devlet kurmak ister. Vaybe Irkci Kürt partisi irkci Türk partisinden medet umuyor. Böyle densiz insanlardan Allah korusun.

  3. Yazan:Başka örnekler Tarih: Haz 1, 2011 | Reply

    Koroğlu, Diyarbakır belediye başkanının herkese eşit mesafede birisi olursa özerklik yapısının düşünülebileceğini kaydetti.

    Bahçeli döneminde Ecevit’in Başbakanlık Müsteşarlığını da yapan MHP’nin Çanakkale Milletvekili adayı Füsun Koroğlu, BDP’nin uzun süredir dillendirdiği ve CHP’nin de tam destek verdiği özerklik çıkışına tam destek verdi.

    MHP’li Füsun Koroğlu bugün NTV canlı yayınında Bahçeli’nin Diyarbakır mitingini değerlendirdiği konuşmasında özerklik konusunda şu şok açıklamayı yaptı.

    “Belediyelere özerklik derken en azından belediyenin bütün vatandaşlarına eşit yaklaşacak konumda bir belediye başkanı olduğu takdirde bir özerklik yapısını düşünülebileceğini düşünüyorum”

    Evet Füsun Koroğlu’nun açıklaması aynen böyle. Yani Diyarbakır’da herkese eşit mesafede birisi olursa Güneydoğu için özerklikliğe MHP yeşil ışık yakabilirmiş.

    MHP lideri Bahçeli de gittiği her yerde “ülke bölünüyor” diye propaganda yaparken onun seçtiği bir milletvekilinin “özerklik düşünülebilir” demesi oldukça ilginç bir durum…

    MHP-BDP İTTİFAKINA ÖRNEKLER

    BDP-MHP ittifakına yönelik son günlerde çarpıcı açıklamalar gelmeye devam ediyor.

    Daha önce BDP’li Gültan Kışanak, “demokratik taleplerimiz konusunda Devlet Bahçeli, Erdoğan’dan daha sağduyulu bir söyleme sahip, bunu önemsiyoruz” derken BDP’nin eski eşbaşkanı Selahattin Demirtaş ise MHP’de patlak veren kaset skandalları sonrası “Türkiye’de Türk milliyetçiliğini temsil edenlerin Meclis dışına itilmeye çalışılması tam bir demokrasi aymazlığı” açıklamasıyla MHP’ye arka çıkmıştı.

    Bugün de dailymotion.com’da düşen bir ses kaydında BDP’nin Elazığ İl Başkanı olduğu iddia edilen kişi, Elazığ’da MHP’ye destek vereceklerini söylüyordu.

  4. Yazan:Ahmet Somut Tarih: Haz 1, 2011 | Reply

    zaten olacağı bu gibi. AKP ve karşısında MHP, BDP ve CHP’nin toplamından bir parti. Amerikan sistemi gibi.

  5. Yazan:durhat Tarih: Haz 2, 2011 | Reply

    Videoya tıklarken “içerik silindi”diye bir ibare geçiyor.Söz konusu içerikle ilgili yazılı metinden ise hiçbir şey anlaşılmıyor.
    Aşağıya bir kez daha alıntılıyorum.

    …Eğer CHP uygun değilse götürelim eğer MHP kazanıyorsa orda bir tane çıkarıyorsa ikincisini biz destek sunarsak MHP çıkarıyorsa biz götürüp MHP’ye verelim oyu”

    Üzerinde komplo teorisi üretilen haber bu.Peki sorsam,acaba bu cümleden kimse bir şey anladı mı?Ve zahmet olmazsa-benim Türkçem biraz kıt olabilir-bu cümleyi anlaşılır şekilde sadeleştirebilecek bir vatandaş var mıdır?

    Yani kusura bakılmasın,bu kadar devrik bir cümleden nasıl böyle stratejik tahliller,komplo teorileri,şehir efsaneleri vesair kurulabiliyor hakkatten anlamış değilim.Tamam AKP yandaşlığının verdiği heyecanın rüzgarıyla BDP’yle MHP’nin koalisyonu dahi kurulabilir.İyi de biraz akıl izan gerekmez mi?Bu garip ittifaka balıklama atlamaya hazır yorumcu arkadaşlardan rica etsem,sizce bu hesaplardan BDP’nin ya da MHP’nin nasıl bir çıkarı olabilir?Yani öyle sallamakla da olmuyor be kardeşim.Yok Selahattin Demirtaş MHP’ye arka çıkmış mış da,yok MHP’nin bir üyesi Fedarasyona yeşil ışık yakmışmış da!…Bu tür fısıltı haberlerin dedikodu seviyesinde bile bir değeri yok biliyor musunuz?Hem size göre bu iki partinin kanlı bıçaklı olması,sokaklarada birbiriyle çatışması daha mı iyi?Ayıp yahu!Siyasi rekabet adına bu kadar da basit dedikodulara tenezzül edilmesi hakkikatten de şık olmuyor.Benden söylemesi.

  6. Yazan:ali duman Tarih: Haz 2, 2011 | Reply

    bu birlikteliğin altında yatan asıl gerçek ERGENEKON ya da doğu perinçek’in mimarı olduğu KIZILELMA KOALİSYONU olgusudur.

    zira, Ergenekon’un derinleşmesi halinde içinden APO çıkacaktır, şemdin sakık çıkacaktır, cemil bayık çıkacaktır, yani PKK çıkacaktır. Bu derinleşmenin önüne geçmenin tek yolu AKP’yi zayıflatmak ve geriletmekten geçmektedir.

    her şekilde işin sonu kemalizm’e çıkıyorsa öyle bir siyasetin sol’u da, sağ’ı da sahtedir. chp’nin solculuğu, mhp’nin sağcı ve milliyetçiliği, bdp’nin kürtcülüğü sahtedir.

    kürt chs’si bdp’nin ergenekon davasına, jitem davasına sahiplendiğine tanık oldunuz mu? bu sahteliğin bir sonucudur. jitemde kimler öldü? jitem ve ergenekon kimlere baskı yaptı, kürtlüğü, kürtceyi kimler yasak kıldı? bu takiyyeci bdp, jitem’de niye taraf değil, ergenekon’da niye taraf değil, parti kapatılmasının zorlaştırılmasına dair olan anayasa değişikliğine niye EVET demedi.

    bu ergenekon/kızılelma koalisyonunu solun büyük kısmını kapsamaktadır,benim bildiğim bu oluşumda olmayan tek sol parti DSİP’tir (başkaları da var ise, olabilir benim bildiğim tek parti bu)

    sahte komünist TKP’de, ÖDP’de, EMEP’te, başındaki DEVRİMCİ sıfatını atan Halkın Kurtuluşu cephesi de, DEV-YOL’da bu yapılanmanın içindedir. Bunların solculuğu “müesses nizamı” koruma üzerine inşa edilmiş sahte solculuktur.

    Mahir Çayan’ın hain, işbirlikçe ve ajan olarak damgaladığı doğu perinçek’in peşinden giden bu ucube ve sahte solcular bir de hiç utanmadan “yolumuz Çayan’ların yoludur” diyebilmekteler…

    yolu kemalizme çıkan her siyaset ve ideoloji sahtedir. hem kemalist,hem solcu ya da sağcı nasıl olunabiliniyor? izah edebilecek kimse var mı? o solculuk sol değil, sağcılık sağ değil, her ikisi de aynı sahteliğin bir sonucudur.

    en büyük sahtelik ise hem solcu,marksist hem de kemalist geçinenlerce yapılmaktadır, sol ve sosyalizm düşmanı Atatürk ile solculuğu yan yana getirebilmek ancak ve ancak hastalıklı bir zihniyetin sonucudur.

    şu akp sadece türkiyeye hizmet etmekle kalmadı, 80 yılın halk düşmanı chp’yi de adam etmeyi başarmaya başladı, en nihayet halk düşmanı chp, halka yüzünü dönmeye başladı, hadi hayırlısı darısı kürtlerin chp’si olan bdp’nin başına…

  7. Yazan:MY Tarih: Haz 2, 2011 | Reply

    @Durhat,

    Komplo yok, her sey açik ve net. Bugün ögrendim Cizre MHP teskilati BDP’ye geçmis. Bir grup bozkurt bir gecede boz-Kürt oluvermis yine. insan fikir degistirir de… bu kadar çabuk ve bu kadar zit kutuba geçmez ki. Bu düdük makarnalari emir almis asker gibi: “Sagaaa dön! RrrrRAP! Solaaaaa Dön! RrrrRAP! Türkçülük yap. Hoop. Yarin sabahtan itibaren Kürtçülük yap. Emret gomtanum!”

    sanirim o sordugunuz cümle koyu harflerle tamamladigim sekliyle böyle okunur:

    “…Eğer CHP uygun değilse götürelim eğer MHP kazanıyorsa orda bir tane [MiLLETVEKiLiNi] çıkarıyorsa ikincisini [MiLLETVEKiLiNi] biz destek sunarsak MHP çıkarıyorsa biz götürüp MHP’ye verelim oyu”

    aslinda komplo filan yok çünkü komplo gizli olur. Daha önce Baskale MHP teskilati komple BDP’ye geçmisti.

    Yani bir düsünün, “orta asyadan gelen atalarimiz, Türk kaniyla sulanan bu topraklaaar” diye senelerce öteceksiniz, ondan sonra bir gecede “Kürtleri ezen isgalci Türkler” diyen bir partiye geçeceksiniz. Hem de göstere göstere. Gizli bir sey yok ortada.

    Bunlar açikça halkin oylarini mal gibi birbirlerine veriyorlar. Yani milliyetçi bir Türkün oyu ile Milliyetçi bir Kürdün oyunu degis tokus ediyorlar. “Sehitler ölmez Vatan bölünmez” modunda iken firildak gibi hem de bir gecede PIRRRR “Gerillaya oy verin”

    Sözleri çok acayip görünse de Ali Duman’a %100 hak veriyorum. Neden? Italya’da komünistlerin hükümete dahil olmasini engellemek için KIZIL TUGAYLAR kullanilmisti yani “komünist” bir ekip bir baska komünist ekibe karsi. Nasil oldu bu? Lütfen asagidaki yazinin TAMAMINI okuyun, Türkiye’deki olaylara acayip benziyor 🙁

    “…Spagetti gibi bir cinayet

    1963 – 1968 ile 1974 – 1976 tarihlerinde İtalya Başbakanlığı yapan Hristiyan-Demokrat lider Aldo Moro 16 Mart 1978‘de Kızıl Tugaylar adı verilen Komünist bir örgüt tarafından kaçırıldı ve öldürüldü.

    Daha doğrusu İtalyan hükümeti’nin bize anlattığı resmî şekil buydu. Aldo Moro o dönemin “öcüsü” hem de komünist bir örgüt olan Kızıl Tugaylar‘ın elinde 55 gündür rehin bulunuyordu öldürüldüğünde. Peki, bir cinayet işlendiğinde yapılacak ilk şey nedir? Elbette bu cinayet kime yaradı diye sormak.

    Şimdi zamanı 55 gün geriye alalım ve Aldo Moro’nun kaçırılmadan önce nelerle uğraştığına bir bakalım.

    Rastlantıya bakın ki Moro’nun kaçırıldığı gün (16 Mart 1978) İtalyan Parlamentosu’nda çok özel bir toplantı için hazırlık yapılıyor. Meclisin üçte biri komünist milletvekillerinin elinde. Yıllardır süren “Sovyet uşağı komünistler” ile “ABD uşağı burjuva” çekişmesine son verecek bir hükümet kurulmak üzere. İtalyan komünistler Sovyet Rusya ile göbek bağlarını kesmişler, ülkelerinin geleceği için siyasî rakipleriyle uzlaşıyorlar. Sadece İtalya değil bütün Batı Avrupa için bir ilk söz konusu: Komünistler ve Hristiyan-Demokratlar bir koalisyon hükümeti kuracaklar.

    Yine rastlantıya bakın ki adamımız Aldo Moro İtalya’yı rahatlatacak bu uzlaşmanın mimarlarından. Yıllardır İtalya’nın içinde bulunduğu ekonomik, politik ve sosyal bir krizi sonlandırmayı amaçlayan Komünist Enrico Berlinguer ile compromesso storico (=Tarihî uzlaşma) projesi üzerine çalışıyor.

    Komünistler heyecanlı ve sevinçli. Müzmin muhalefet dönemi sona eriyor. İlk defa ülke yönetiminde söz sahibi olacaklar. Ama Komünist Rusya paylaşmıyor bu sevinci ve büyükelçiliği vasıtasıyla da her fırsatta belli ediyor. Zira “kokuşmuş burjuva” ile masaya oturan, hatta hükümet ortaklığına giren bir Komünist parti diger ülkelerdeki komünistlere kötü örnek olabilir.

    ABD tarafında da büyük bir sevinç belirtisi yok. ABD ordusunun Akdeniz’i kontrolünde kilit rol oynayan askerî üsler var İtalya’da. Bu ülkenin yönetiminin kısmen de olsa komünistlerin eline geçmesi asla kabul edilebilecek bir durum değil. Hem zaten ikinci dünya savaşı sonundaki Yalta konferansıyla ABD’nin “elinde kalmış” bir ülke olan İtalya neden kamp değiştirecekmiş ki? ABD’nin o zamanki çıkarları İtalya’nın demokrasi ile yönetilmesini gerektirmiyor. Halkı temsil eden ve haliyle çok renkli olacak bir meclis değil halkı halka rağmen yöneten faşist bir azınlık çok daha avantajlı. Zira kendi halkından korkan her rejim gibi kendisine silah yardımı yapacak ağabeyi ABD’nin emrinde olacak.

    İşte bu satranç tahtasında Aldo Moro’nun kaçırılması ve öldürülmesiyle sonuçlanan olaylar zincirindeki rastlantılara biraz daha zoom yapmakta fayda var: Moro’nun kaçırıldığı saate yani sabah 8 sularında İtalyan gizli servisinde görevli bir grup normal çalışma saatlerinden daha erken bir saatte toplanıyorlar.

    Olayların başlangıcı
    8:30′da korumaları tarafından evinden alınan Moro 9′da pusuya düşürülüyor, bütün korumaları öldürülüyor ve 9:02′de olay yerini terk eden bir araba…”

    (TAMAMI)

  8. Yazan:Ahmet Somut Tarih: Haz 2, 2011 | Reply

    Türkçü = Kürtçü
    *..*..
    Aslında mesele iki harfin yer değiştirmesi kadar basitmiş yani. Şaka bir yana AKP ne din açısından, ne dürüstlük açısından, ne özgürlük açısından beklentilerimi %100 karşılamıyor. Ama karşısındaki güruha (CHP+MHP+BDP/3) bakıyorum ve ne yapalım elimizdeki bu diyorum..

  9. Yazan:durhat Tarih: Haz 2, 2011 | Reply

    Mehmet bey tepkim olayların yorumlama şeklinedir.Yoksa MHP’den BDP’ye transferleri bilinmeyen bir şey değil.Son günlerde bütün gazete ve tv.ler bunu işliyor.Tamam ortada bir gariplik var,kabul.Ancak bu garip olayların ardında yatan gerçek,Türkiyedeki siyasi geleneğin çapsız ve omurgasız oluşudur.Bakın,eğer siyaset her ne pahasına olursa olsun oy hesapları etrafında yürütülür ise-ki oy hesabı üzerinden siyaset yapılıyor-sonuç işte böyle “her şey mubah”diskuru üzerinden yürür.
    Biraz geriye gidelim,CHP içinde,mevcut kitle desteğinin gittikçe azaldığı sezildiği bir dönemde Baykal’a düzenlenen kaset komplosuyla birden farklı bir rüzgar estirildi.Amaç,muhtemel,CHP’yi yeniden “dizayn” etmek,siyasi aranada kaybettiği kanı “tazalemek”ti.Peki kimlerce,hangi odaklarca tertiplendi bu oyun?Büyük bir olasılıkla oyunun mimarı yine CHP içinden çıkmıştır,en azından işaretler bu adrese çıkıyor.Ardından Saadet Partisi içinde bir kazan kaynamasına tanık olduk.Erbakancı grup dolaylı yollara başvurmadan doğrudan Numan Kurtulmuş’u devre dışı bıraktı.Peki bu hizipleşmeye çıkan sürecin “dışardan”bir müdahale sonucu oluştuğu söylenebilir mi?Yine bütün hesap ve planlar bu parti-Saadet-içinden çıkmış ve “görülen lüzum”üzerine operasyon başlatılmıştır.Ve en nihayetinde seçime az bir süre kala MHP’de patlak veren porno kasetleri,bunu takip eden günlerde de MHP’den BDP’ye hızlanan tuhaf geçişler.Tabi bir de seçim sürecini baltalamaya yünelik bariz provokasyonlar var.Polislere yönelik saldırılar,tırmandırılan sokak şiddeti,12 PKK’lının ölümüyle sonuçlanan askeri operasyon vs.
    Şimdi bu tabloyu birleştirelim.Pek çok yoruma açık.Birincisi AKP’yi karışıklık ve kaos çıkarararak zayıflatma eğilimi var.Her yol denendi(yargı yoluyla,parti kapatma şantajıyla,medyanın kara propaganda gayretleriyle ve AKP’yi bitirme planı olan Balyoz planıyla)toplumu bir iç savaşa sürüklemekle belki bir sonuç elde edilebilir umuduyla birileri iş başında.Ancak diğer partilerde yaşanan bu tuhaf gelişmeler kısmen bu amacın ötesine bir anlam/anlamsızlık ifade ediyor.Amiyane tabirle kimin eli kimin cebinde,kim kimin için çalışıyor,kim kimin kuyusunu kazıyor belli değil.İlginçtir,adresi MHP içindeki muhalifleri gösteren bir MHP’yi bitirme planı devreye sokuluyor.Yani MHP’yi bitirmek isteyen bir başka MHP!Buna mukabil MHP’yi “ayağa kaldırma” gayretinde olduğu düşünülen bir BDP!Tabi ne hikmetse kendisine koltuk değneği olmaya çalışan BDP’ye de habire adam transfer ediyor bu MHP!

    Peki sizce de ilginç değil mi?En azından yukarıda üretilen komplo teorilerinden farklı bir değerlendirmeyi gerektirmez mi bütün bu yaşananlar?
    Dolayısıyla BDP’nin etnik milliyetçiliğini,şiddetle arasına mesafe koyamayışını,CHP’nin bir prototipi olmaktan öte gidemeyişini,Kemalizmle olan dirsek temasını…Basiretsizliğini,siyasi sığlığını ve dahi nice yanlışını konuşur tartışırsınız.Hatta ırkçılığı bile tartışılabilir.Benzer eleştiri ve daha fazlası MHP için de yapılabilır,hepsine eyvallah,bu kısmına bir itirazım yok ve olamaz.
    Ancak yukarıda da değindiğim gibi Türkiyedeki siyaset kirliliğinden mütevellit bu absürd gelişmelerden salt bir MHP-BDP ittifakı çıkarmak zannedersem biraz yüzeysel bir bakış olacaktır.

    Yani bir düsünün, “orta asyadan gelen atalarimiz, Türk kaniyla sulanan bu topraklaaar” diye senelerce öteceksiniz, ondan sonra bir gecede “Kürtleri ezen isgalci Türkler” diyen bir partiye geçeceksiniz. Hem de göstere göstere. Gizli bir sey yok ortada.

    Düşünmüyor değilim.Elbette ortada garip bir durum var.Lakin hesaba dahil etmediğiniz o kadar çok ayıntı var ki…
    Bir kere BDP’ye geçenler Türklük üzerinden hamaset yapanlar -ötüyor dediklerinizden-değil.Sizi bölgeyi tanımamakla suçlama kolaycılığına kaçtığımı düşünmeyin.Size karşı böyle bir küstahlıktan imtina ederim.Sadece dikkatinizden kaçmış olduğunu düşündüğüm bazı hususları paylaşmak istiyorum.Nerde kalmıştık,evet Türkçülük meselesinde kalmıştık.Bakın her ne kadar MHP,Doğu ve Güneydoğuda bir tabela partisinden öte gidemiyorsa da bir çok beldesinde-il,içe-teşkilatına haizdir.Ancak MHP’nin il ve ilçe teşkilatlarındaki yöneticilerin büyük çoğunluğu Koruculardan ya da bir şekilde PKK’dan zarar görmüş kesimlerden oluşuyor.Tabi bir de siyasi partilerin bir ticaret acentesi gibi işlediği gerçeği var.Sadece bu bölgede değil Türkiye genelinde siyaset çoğunluk Aakara’da iş bitirme esası üzerine yani çıkar hesapları üzerinden yürür.Kürtlerin çoğunlukta olduğu Doğu ve Güneydoğu bölgelerindeki MHP teşkilatları da bu geleneğin bir simetriğidir.Yani bir gecede MHP’den istifa edip BDP’ye geçenler sandığınız gibi Orta Asya/Ergenekon Efsanelerine,Turancılığa vs. inanmış bir kitle değil;bildiğimiz Kürd vatandaşlardır.Ha,dediğiniz gibi Türkçülük ülküsüne inanmış olsalardı ya da bu amaçla MHP’de yer almış olsalardı size hak verirdim.Anlayacağınız “göstere göstere”de olsa yaşanan bu tuhaflıklar, daha çok O bölgeye has ilişkilerin ve bu ilişkiler üzerinden şekillenen toplumsal atmosferin bir sonucudur.Bakınız basından ne kadar takip ediyorsunuz bilmiyorum,son bir iki yıl içinde Koruculuk yapan aşiretlerle PKK arasında yemekli,çoşkulu vs bir sürü barışmalar oldu.Sanırım bir kaç gün önce yine bir Korucubaşı(bildiğimiz devlet yanlısı aşiret ağası)Leyla Zana’yı duygulu nutuklarla karşılmıştı.Kısacası Korucular olsun,Devlet yanlısı aşiretler veya bir şekilde MHP teşkilatlarına katılmış kesimler olsun,bunlarla PKK/BDP arasındaki karşıtlık/yandaşlık ilişkisi demin söylediğim işikiler üzerinden gelişiyor.Rüzgar ne yana eserse,günlük çıkar ve menfaatler neyi gerektiriyorsa tablo bu dengeye göre şekilleniyor.Ki MHP’den BDP’ye geçişler de bu ilşki ağının bir türevidir sadece.Ha,kirli deseniz evet kirli,tuhaf mı?Tuhaf.Çelişki,tutarsızlık,ahmaklık… deseniz evet daniskası var.Ancak dediğim gibi bütün bunlar henüz aşamadığımız siyaset sığlığının,çürümüşlüğün,kokuşmuşluğun bölge versiyonları,steril olmayan siyasetin bu bölgeye yansımalarıdır.Başka da bir şey değil.

  10. Yazan:ufuk tan Tarih: Haz 2, 2011 | Reply

    Komploya herkeste balıklama atlamış.biri ırkçılar demiş falan filan.ırkçılık arıyorsanız başbakanın konuşmalarını dinleyin.Kürtler hiç bir zaman mhp ile işbirliği yapmaz.Eli kanlı ülkücülere”benim ülkücü kardeşlerim” diyen bizzat başbakan.Şimdi bdp ülkücülerle işbirliği yaptı diye suçlanıyor.Be ne perhiz bu ne lahana turşusu.Birde solcular hakkında ahkam kesmeler varki,nefretlerini kusmuşlar.Kızıl elma falan.Daha ne olduğundan beri haberiniz yok.Nu güzel kimse yok zaten siz sizesiniz atın durun.

  11. Yazan:durhat Tarih: Haz 3, 2011 | Reply

    @ufuk tan,

    Düşünceler biraz açık ve net olmalı.Herkes de biraz balıklama atlamış derken kanımca “de”kısmıyla beni kasdetmişsiniz.Hani “biri ırkçılık falan demiş”diye yazmışsınız ya sanki dolaylı bir gönderme var gibi.Sorun değil de,bence ne söyleyekseniz öyle örtük cümlelerle,falanlı filanlıyla olmamalı,açıkça şurasına katılmıyorum,şu kısmına itiraz ediyorum deyin ki birbirimizi doğru anlayalım.
    Gelelim şu ırkçılık meselesine,bakın beyefendi ırkçığın da Milliyetçiliğin de Türkü,Kürdü,Arabı olmaz.Bu bir hastalık.Başbakan da yakalanabilir siz de ben de.Dolayısıyla Kürtler ırkçılık yapamaz gibi bir kesinlik yok bildiğim kadarıyla.Ve başbakanın “ırkçılığı” da Kürtlerin ırkçılığa asla bulaşmayacağının teminatı değildir.
    Sanırım ortada tam olarak netleşemeyen bir takım algılardan dolayı gerek Milliyetçiliği ve gerekse ırkçılığı yanlış yorumluyoruz.Genel kanı şudur.Kürtlere bir şekilde negatif düşüncelerle yaklaşan kesimler genelde insanın doğuştan sahip olması gerektiği haklarını savundukları noktada dahi bunu ırkçılık şeklinde yorumlayıp kestirip atıyorlar.Buna bukabil Kürtlerde de ezilmiş olmanın,ayrımcılığa maruz kalmanın verdiği mağduriyet neticesinde “Kürtler ırkçılık yapamaz/ırkçı değildir”gibi bir ön kabul oluşmaktadır.Bana göre her algı biçimi de yanlış.Birinci algıdan başlarsak,yanlış,çünkü ben de seninle eşit haklara sahip olmalıyım demek ırkçılık değildir.Gerçek şu ki Kürtler bugün Türklerle eşit haklara sahip değil.Lakin Türk Milliyetçileri ve aşırı devlet/rejim/otorite bağımlısı/yanlısı kesimler,en doğal hak talaplerine henüz açık olamadıklarından işin kolayına kaçarlar.E ortada kendilerini ve dahi Kürtleri de hedef alan şiddet olayları,tek yanlı propaganda vesair de olunca sapla saman hepten karışıyor.Sonuç:aslında bu kesimlerin yaptığı şey de en alasından ırkçılıktır.Zira ırkçılık veya faşizan tutum salt şiddetten,silahtan,kaba kuvvete dayalı baskıdan ibaret değil.Tektipleştirici ve insanları aynılaştırıcı hegamonik düşünce de ırkçılık ve faşizme çıkar.Yani aslında insan düşüncesinin veya tasavvurunun şeklindedir fşizm veya ırkçılık.Dolayısıyla din üzerinden olur,etnik kimlik üzerinden olur veya devlet,vatan,toprak vs kutsallar…Kendi doğruları dışında ötekinene yaşama hakkı tanınmadığında,ötekinin kendi tercihleri doğrultusunda kendini özgürce gerçekleştirmesine tahammül edimediğinde ırkçılık devrededir demektir.Türk Milliyetçileri işte henüz bu açmazın ötesine geçememişler.Din kardeşliği,binyılların kardaşliği,birlik bütünlük edebiyatından geçilmiyor ama icraata gelince bu ötekine karşı dayatmacı,tahakkümcü anlayışı aşamıyorlar.
    Gelelim şu “nasıl olur?”babında şaşırtıcı bulduğunuz Kürt ırkçılığına;
    Evet bir fark var,bugün kabul edelim etmeyelim ezilen,zulme ve gadre uğruyan halk Kürtlerdir.Muhatapları,daha ne yapalım deseler de Kürtlerin bütün hakları teslim edilmemiştir hatta gaspedilmiştir.Ve evet bu baskı devletin ordusu,polisi,yargı kurumlarıyla sürmektedir.Kısacası ezen halk/ezilen halk,ezen ulus/ezilen ulus gibi bariz bir gerçek hala önümüzde duruyor ve bu adaletsizlik ve baskı dediğim gibi orantısız bir güçle devam ettiriliyor.Düşünün “ha bakın Kürtler statü dedi”diye affalayan demokratların(!)yaşadığı bir ülkede kimse kalkıp da Kürtler eşittir mavalı okumasın.Sen kalk ismi cismi duyulmamış en ucra ülkelerde Türkçe Olimpiyatları düzenle,Kürdistan dağlarına “ne mutlu Türküm diye”yaz,and,marş okut bağırta bağırta,gözüne sokarcasına bayrak salla,köylerinin isimlerini değiştir…sonra da çık “hıımm bunları acaba neyin statüsünden bahsediyor?”de!Hadi ordan derler adama!Sanki bu ülkede “statüler”e falan hiç itibar edilmiyor,maşallah bu tür takıntıları aşmış ütopik bir yer yüzü cennetinde yaşıyoruz da şu statüydü,ulus-devletti,semboldü,dildi…Bir Kürtler icat etti!
    Ammma,bu bariz gerçek maalesef Kürtlerin ırkçılık yapmayacağı anlamına da gelmiyor güzel kardeşim.Irkçılık ve Milliyetçilik dediğimiz şey aslında kutupların zıtlığından beslenir.Kafalara dipçikle vura vura Türkleştirme olursa işte böyle karşılığında ben Türk değilim’i fersef fersah geçecek düşmanlık da ırkçılık da kaçınılmaz olacaktır.
    Kısacası sözlerim hoşunuza gitmese de Türk ırkçılığı bal gibi bir Kürt ırkçılığı yaratmıştır.
    O halde sen mi ırkçısın,ben mi ırkçıyım didişmesine mesai harcayacağımıza gelin bu hastalığı nasıl tedavi edebiliriz enerjimizi buna harcayalım.

  12. Yazan:Antifa Tarih: Haz 3, 2011 | Reply

    Irkcilik tek millettir. “Devlet Kurtleri eziyor, ayrimcilik var” diyenler de, “Kurtler boluculuk yapiyor, vatani satiyor” diye aglayanlar da ayni tuzaga dusmus. Iki taraf da birbirini bu durumu ilk baslatmakla sucluyor. Zaten, irkci asla kendi irkinin suclu olabilecegini kabullenmez. En iyi ihtimalle, karsi tarafin kiskirtmasi sonucu kendi “irkinin boyle olmaya mecbur birakildigini” soyler ya da ima eder. Aslinda, Turk ve Kurt irkcilarini toplayip Lost dizisindeki gibi okyanusun ortasinda bir adaya birakacaksin. Bakalim orada da irkcilik yapabiliyorlar mi? Ortada iktidar, guc, toprak vs. mucadelesi bitince bir iktidar araci olarak kullanilan irkcilik da sona erecektir. Ama bu sefer de eski irklarini unutacaklar, ada uzerinde hakimiyet kurmak icin yeni gruplasmalar olacaktir. Falanca kabile, filanca asiret… Bu zihniyet her gittigi yerde istedigi gucu, iktidari elde etmek icin bir seyler bulur. Tek basina bir bok olamadigi icin de kalabaliklar icinde kendini guclu hissedebilir ancak. Din bulur, milliyetcilik bulur, solculuk bulur, bulur da bulur. Tek gercek iktidar mucadelesi. Kurtlerin “eziliyoruz, haklarimizi istiyoruz” sozlerini de samimi bulmuyorum. Bu bana dolayli yoldan ayricalik, daha fazla guc ve iktidar talebi gibi geliyor. Bu talepler bana iyice sahtekarca, ikiyuzluce gelmeye basladi. Masum bir talep degil bu. Bilhassa BDP’den geliyorsa… Aynen MHP’lilerin “milliyetciyiz” deyip bu ulkeyi somurmeleri, yolsuzluk yapmalari, yurticinde baska, yurtdisinda baska; doguda baska, batida baska konusmalari gibi…

  13. Yazan:durhat Tarih: Haz 5, 2011 | Reply

    Irkcilik tek millettir.

    Anlamadım.Bu sözlerle “Tek Millet”söyleminin dayatmacılığını mı kasdetmişsiniz,yoksa hangi ırk,millet ve/ya etnik kimlik üzerinden gelişirse gelişsin ırkçılığın genelde aynı zihniyete takabül ettiğini mi ima etmişsiniz?

    “Devlet Kurtleri eziyor, ayrimcilik var” diyenler de, “Kurtler boluculuk yapiyor, vatani satiyor” diye aglayanlar da ayni tuzaga dusmus.

    Elbette.Irkçığı besleyen en önemli faktörlerden biri de kuşkusuz ön yargılardır.Ön yargılar ise evet dediğiniz gibi birer tuzaktır.Burada anlaşıyoruz.Zira ön yargılara itibar ederek tam da dediğiniz gibi topu karşı tarafa atma eğilimi yok diyemeyiz.Ancak şunu da unutmamak gerekir,karşıtlık üzerinden gelişen bu ön yargılar var diye gerçekler görmezden gelinemez.Dolayısıyla Kürtlerin kendini özgürce ifade etmesi devletçe hep engellenmiştir.Şark Islahat Raporlarından Mecburi İskanlara,İstiklal Mahkemelerinden Kürtlerin imha ve “temizliğinin”amaçlandığı Özel Dersim Kanuna kadar(Tunçeli olarak değiştiriliyor sonra bu kanun-Tunceli değil),Cumhuriyetin başlangıcından bu yana Kürtleri asimile etmeye ,yok saymaya,inkar etmeye yönelik bir dizi tedbir affedersiniz hangi devletin eseridir?Dersim Katliamını hangi devlet gerçekleşmiştir?Kürtçe konuştu ya da Kürt kelimesini telaffuz etti diye insanların zındanlarda çürütülmesi sizce ne anlama geliyor?Ya Diyarbakır işkencehaneleri,insanlık dışı vahşetine ne diyorsunuz?Uzaylılar mı yaptı?
    Şimdi bu gerçekleri konuşanlar sizce ırkçılık mı yapmış oluyor?
    Ha,devir değişti,artık maziye bir sünger çekelim diyorsanız kabul.Eski acılar üzerinden eski defterleri karıştırmanın ne barışa ne de sorunun çözümüne bir katkısı olmayacaktır.Ancak kabul edilmeli ki bugün de Kürtlerin bütün hakları teslim edilmemiştir.En basiti bugün ana dilde eğitim hakkına devlet bütün gücüyle direniyor.Kısacası devlet Kürtlere karşı ayrımcı politakalarda ısrar ediyor diyenler ırkçıdır diyorsanız bence bunu tekrar gözden geçirmenizde fayda var.

    Iki taraf da birbirini bu durumu ilk baslatmakla sucluyor. Zaten, irkci asla kendi irkinin suclu olabilecegini kabullenmez. En iyi ihtimalle, karsi tarafin kiskirtmasi sonucu kendi “irkinin boyle olmaya mecbur birakildigini” soyler ya da ima eder.

    Efendim kimin kimi suçladığının bir önemi yok.Dilin kemiği yok herkes kendi algı çerçevesine göre bir şey söyler.Lakin gerçekler ortada,kim kimin dilini,kültürünü yasaklamış,kim bir halkın bütün değerlerini yer yüzünden silmek için katliam başlatmış,kim paranayok güvenlik bahaneleriyle imha ve inkara yönelmiş gayet ortadadır.

    Haaa,bunlar elbette PKK şiddetini meşru göstermez.Ve ayrıca PKK’yla aynı dalga boyunda bulunan BDP’nin(bu tanımı Halil Berktay hocadan ödünç aldım)yöneldiği/teşvik ettiği sokak şiddetini de mazur göstermez.Zira intikamla hiç bir yere varılmaz ve varılmamıştır.Bu tür yöntemler tarafları birbirine daha çok bilenmesine ve dolayısıyla ırkçılığın daha çok yükselmesinden başka da sonuca çıkmaz.

    Dolayısıyla sapla samanı karıştırıyorsunuz.”En iyi ihtimalle…”diye devam eden son cümleniz tamamen sübjektif ve tek taraflı bir hissiyatın ürünüdür.Muhtemelen bu serzeniş banadır.Sorun değil,ama dediğim gibi duygusal yaklaşıyorsunuz hadiseye.Evet devlet terörü kürt ırçılığını körülemiştir.Neden bu durum tesbitinden bu kadar gocunuyorsunuz?Böyle imalı sözlerle işi sen-ben noktasına taşıyacağınıza bu tesbitin doğru olup olmadığına odaklanmanızı tavsiye ederim.
    Söylediklerim sizi rahatsız edebilir ama bu görüşümün arkasındayım:Bugün Kürtlerin bir kısmını ırkçılığa sürükleyen neden devlet terörüdür ister kabul edin ister etmeyin.Ve aynı şekilde Türk ırkçılığını tırmandıran da PKK terörüdür.Yani bu bir realite.PKK terörü Türk ırkçılığını tırmandıran bir faktör dediğimde sizce bu beni Türk ırkçısı mı yapar?

    Tek gercek iktidar mucadelesi.

    Burası doğru,bugün yaşadığımız bunca kaosun altında iktidar,siyasi rant ve bir takım siyasi hırslar yatıyor.Olaylar da bu kavga etrafında şekilleniyor.Ancak bu cümlenin ardında yazdıklarınıza katılmıyorum.Ne yazmışsınız?

    Kurtlerin “eziliyoruz, haklarimizi istiyoruz” sozlerini de samimi bulmuyorum. Bu bana dolayli yoldan ayricalik, daha fazla guc ve iktidar talebi gibi geliyor. Bu talepler bana iyice sahtekarca, ikiyuzluce gelmeye basladi. Masum bir talep degil bu. Bilhassa BDP’den geliyorsa…

    Bu nasıl bir bakış açısıdır Allahaşkına!Çorba gibi yapmışsınız.Yahu BDP söylüyor diye haklı talepleri de mi retedeceksiniz?Bu mudur?
    Bak sevgili anti-faşist kardeşim,insanın doğuştan sahip olduğu hakları sandığınız gibi birilerinin bunun üzerinden siyaset yapmasıyla meşruiyetini yitirmez.Yukarıda ne dedik,bugün yaşanan kaousun en büyük nedeni iktidar savaşlarıdır dedik.İyi de Kürtlerin halihazırda uğramakta olduğu ayrımcılığı yok mu sayalım?
    Şunu derseniz kabul ederim.Misal daha fazla güç,iktidar vs ayrıcalıklar isteniyor demişsiniz her itiraz için.Dolayısıyla BDP bu anlamda Kürt halkının duygularını istismar ediyor ve evet kendi siyasi hesapları uğruna bu halka zulm ediyor.Dolayısıyla da ortada kendilerinin hiç oralı olmadığı bir istismar var.Ayrıca kasdettiğiniz şey eğer Kürtlerin ticaret yapma,seyahat özgürlüğü,siyasete katılma vs ise,pek çok alanda bu anlamda bir engel de bulunmuyor…İş kurabiliyorlar,ticarette yükselebiliyorlar ve hatta duymak istediğiniz buysa mafyalaşabiliyor,kirli ihallere katılabiliyor,köşe başlarını tutabiliyorlar.Lakin böyle partizanlığın,kayırmacılığın,fırsat eşitsiliğinin alabildiğine yükseldiği bir ilkellik içerisinde bu tür konular kafanızı karıştırıyor…Çevrenizde tanık olduğunuz bu manzaralar gördüğüm kadarıyla bütün Kürtleri genelleyen bir antipati oluşturmuştur.Sizde bundan fazlasıyla var diyeceğim kusura bakmazsanız.
    Peki o halde soruyorum,sizce BDP konvoyuna saldıran ülkücü gençler,ya da 19-20 yaşlarda eline silahı alıp dağa çıkmış Kürt gençleri,polis araçlarını taşlayan çocuklar vs vs…iktidar,rant,politik kariyer,siyası hırs falan uğruna mı yapıyor bunları?Biraz geniş düşünün,şu lanet olası siz-biz duvarını aşarak gerçekleri görün,biraz empati kurun.Ve şunu anlayın,MHP veya BDP ırkçılığı dediğiniz gibi siyasi emellerinde kullanıyor diye gerçekler görmezden gelinemez.Gerçeklere kör kaldığız sürece de işte böyle sapla samanı birbirine karıştırarak haklı ve demokratik talepleri samiyetsiz bulursunuz.Oysa asıl samimi olmayan siz ve sizin gibi her kelimesinden Kürt düşmanlığı alenen okunan zihniyetlerdir.
    İşte böyle burnunuzun dibindekileri görmeyerek insanları tuzağa düştüğü üzerine ahkam kesersiniz ama asıl siz nasıl bir tuzağa yakalandığınızın acaba farkında mısınız?Hiç sanmıyorum kusura bakmayın.

  14. Yazan:Antifa Tarih: Haz 7, 2011 | Reply

    Durhat bey, ben olaya tamamen ırklardan, etnik kökenlerden ayrı olarak bakıyorum. Bu devlet sadece Kürtleri ezmedi ki? Devletin pratikte Kürtlüğü bitirmek gibi bir derdi hiç olmadı. Hatta en koyu Kürtçülük propagandası yapanları el altından silahlandırdı, besledi.

    Ben olaya tamamen hümanist açıdan bakıyorum. Çok büyük silah üreticisi uluslararası firmalar var. Bu adamların ürettikleri silahları satmasının tek yolu savaş, kaos yaratmaktır. 80 öncesi Kürtler yine Kürtçe konuşamıyordu ama Kürt meselesi yoktu. İnanın ben de şöyle bir oturup, düşünsem kendimi sinirlendirecek, ayrıma uğradığımı düşündürecek, ‘falanca devlete savaş açalım’ dedirtecek bir sürü şey var. Mesela ‘İngilizler İngilizce’yi kullanarak dünyayı sömürüyorlar, milletleri asimile ediyorlar, bu gidişle birkaç kuşak sonra Türkçe tarih olacak’ desem, dil milliyetçiliği yapsam, bu duruma dirensem elime ne geçer? Latin alfabesine, Farsça, Arapça kelimelerin dilden atılmasına karşı çıkanların eline ne geçti? Bazen durum hoşunuza gitmese de kabullenmek zorunda kalırsınız.

    İngilizler zorla mı yaydı İngilizce’yi dünyaya? 12. 13. yy’da bugünkü anlamında demokrasiyi getirdiler, ülkelerindeki baskıdan, zulümden bunalanların sığınacağı liman oldu ABD, İngiltere hep. Bugün bile on milyonlarca Arap, Doğu Asya’lı, hatta Türk, Kürt İngiltere’ye, ABD’ye kaçıp ifade, yaşam hürriyetini elde etme hayalleri kuruyor. Tabi ki de böyle ülkelerin dilleri boktan ülkelerin dillerini asimile eder. Güneydoğuda toplum baskısından, kan davalarından, şiddetten, güçlünün güçsüzü ezmesinden bunalıp yandım anam diye nispeten daha demokratik, özgür olan batı Türkiye’ye göç eden adamın asimile olması kaçınılmazdır. Bunun sorumlusunu Kürtler önce kendilerinde aramalılar. Urfa’da gördüğüm düğünler, kız babalarının damatlardan talepleri, altın çılgınlığı, kan davaları, saçma sapan töreler, nedir bu ya? Bunun anadilini konuşup konuşamamakla ne alakası var? Zenginsen beysin, fakirsen geber gitsin. Böyle bir coğrafyada konuşulan dili kim öğrenmek ister ki? Biraz özeleştiri kardeşim. Üst düzey, mutluca, refah içerisinde yaşanabilir bir medeniyet yaratırsan, Kürtçe öğrenmek bana birşeyler katacaksa, kendimi geliştirmeme, vizyonumu geliştirmeme vesile olacaksa, ben de seve seve Kürtçe öğrenirim. Ben de seve seve Urfa’ya gidip, orada yaşarım. Ülkemde 2 dil konuşulması beni rahatsız etmeyi bırakın, gururlandırır. Ama gel gör ki gerçekler böyle değil. Bırakın son yüzyılda yaşanan devrimleri, 1453’teki devrimin bile uğramadığı feodal köyler, kasabalar var hala doğuda. Sadece kendi aşiret reisine oy veren kalabalık aşiretler var.

ÖNEMLİ

--------------------------------------------------------------------

Tüm yazı, yorum ve içerikten imza sahipleri sorumludur. Yayımlanmış olmaları, bu görüşlere katıldığımız anlamına gelmez.

Hakaret içerse dahi bütün yorumlar birer fikir eseridir. Ama bu siteye ilk kez yorum yazıyorsanız, yorum kurallarına gözatın yine de.

Not: Sitenin ismini dert etmeyin, “derinlik” üzerine bayağı bir geyik yaptık, henüz söylenmemiş bir şey bulmanız oldukça zor :)

Editörle takışmayın, o da bir anne-babanın evlâdıdır, sabrının sınırı vardır. Siz haklı bile olsanız alttan alın, efendilik sizde kalsın.

Sitenin iç işleriyle ilgili yorum yapmayın, aklınıza takılan soruları iletişim kutusundan sorun, kol kırılsın, yen içinde kalsın.

Kendi nezaketinizi bize endekslemeyin, bizden daha nazik olarak bizi utandırın. Yanlış ve eksik şeylerden şikayet etmek yerine bilgi ve yeni bakış açısı sunarak tamamlayın, düzeltin, tevazu ile öğretin bize bildiklerinizi.

Bu kurallara başkasının uyup uymamasına aldırmayın, siz uyun. Bütün yorumları hızla onaylanan EN KIDEMLİ YORUMCULAR arasındaki nizamî yerinizi alın.

--------------------------------------------------------------------
  • Siz de fikrinizi belirtin