RSS Feed for This Post

Rusya, Çin ve ABD’nin yeni pokeri: Düşük yoğunluklu sürekli savaş

enerji-finans

Rusya’nın Akdeniz ve Karadeniz’deki üslerini doğrudan tehdit eden Ukrayna ve Suriye baharlarını(!) sipariş eden elbette ABD idi. Ama doğu Asya’da da boş durmuyor ABD. Çin’in petrol tedarikini engellemek için Doğu Türkistan, Arakan, Tayland ve Tacikistan’da vahabîleri ve IŞİD militanlarını oyuna soktu. Çin kendisine dayatılan enerji ve finans tecridini aşmak için diplomatik hamleler yapıyor peşpeşe. Ama nereye el atsa Pekin’in ortakları ABD’nin finansal taarruzuna uğruyor. Döviz savaşları sertleşmekte. Çin’in petrol tedarikinde önemli yeri olan Sudan petrolü Yemen yüzünden risk altında. Fakat Cibuti’ye askerî üs açan Pekin’in eli göründüğünden daha da güçlü. ABD gibi spekülasyona değil gerçek anlamda zenginlik üreten ve gelişen bir ekonomiye dayıyor sırtını. İspat? Senelerdir Bloomberg, CNN, BBC ve Soros’a ait medya Çin’deki emlâk borsasında 2008 benzeri bir balon olduğunu iddia ediyordu. İstedikleri panik dalgasını oluşturamadılar. Bugünlerde gelir dağılımı dengesi, dış ticaret ve döviz üzerinden saldırıyorlar. Zararı olur ama öngörülebilir seviyeleri aşamaz.

Rusya ise tahriklere (?tuzaklara) her zamanki gibi sert cevap verdi ama vietnamlaşma riski şimdilik yok. Zira Çeçenistan ve Afganistan derslerini iyi çalışmış bir Putin var karşımızda. 80’li yılların paslı silahlarından ve kronikleşmiş eşgüdüm sorunlarından kurtulmuş modern bir ordu Rus ordusu. Sırbistan’da ele geçirilen elektronik savaş unsurlarını iyi kullanan Rusya Gürcistan’da ABD’ye üstünlüğünü gösterdi. Tabi ikili oynayan İsrail’in Gürcistan’a ait askerî sırları satması da Rus başarısına katkı yaptı.

Evet… Askerî anlamda Rusya’nın eli rahat, vakti var. Kırım ve Suriye’deki durum bunu gösteriyor. Yine de Suudi musluğuyla petrol arzını ve fiyatını kontrol edebilen bir ABD ile savaşmak kolay değil. Zira Rusya’nın döviz gelirlerinin %80’i petrol ve petrole endeksli doğal gaz kontratları. Varil fiyatı 140$ iken devasa bir ayı olan Rusya varil 40$’a düşünce burnuna halka takılmış sirk ayısına dönüyor. Çin ise tam tersi. Yüksek enerji fiyatları ihracat kârlarını yurtdışına transfer ederek içeride kapitalleşmesini engelliyor. Daha kötüsü gıda lojistiği: Petrolsüz kalan bir Çin hemen açlıkla burun buruna gelir. Çünkü kırsal alandan şehirlere gıda sevkiyatı kamyonlarla yapılıyor. Pekin sakatlığın farkında, devasa tren yolu ve nükleer enerji projeleri yolda.

Diğer yandan Rusya’yı batıdan kuşatan NATO (eski komünist) Doğu Avrupa ülkeleriyle bağlarını güçlendirdi. AB’nin siyasî ve ekonomik sahadaki her girişimini Truva atına çeviren Amerikalılar Tahran’ı bahane ederek Moskova’nın dibine radar, füze vs yerleştirmeye devam ediyorlar. Baltık ülkeleriyle ortak askerî tatbikatlar da tam gaz sürüyor. Rusya’nın hâlâ elinde olan güçlü bir koz bu ülkelerin Rus gazına olan bağımlılığı. ABD bölgeyi kendi kontrolüne almak için LNG terminalleri kurulmasını destekliyor. ABD kaynaklı kaya gazı yahut Kuzey Denizi bütün Doğu Avrupa’yı besleyebilir mi? Hem miktar yetmeyebilir hem de birim maliyet %20-%30 artabilir. Diğer büyük gaz tedarikçileri olan Katar ve Cezayir (?Nijerya) orta vadede oyuna sokulacaktır.

Netice

NATO’nun saldırganlığına sert cevap veren Moskova’nın ve dantelli bir diplomasi takip eden Pekin’in derdi ortak: Limanların ABD kontrolünde olması. İnternet korsanları gibi sudan sebepleri yahut IŞİD gibi uzaktan kumandalı gerginlikleri bahane eden ABD deniz yollarını tıkayabilir. Baltık denizi, Kırım, Süveyş, Yemen, Malaka gibi noktalarda gerginliğin artması muhtemel. Ek olarak Polonya, Macaristan, Romanya ve çevre ülkeler Ukrayna benzeri iç savaşlara sahne olabilirler. NATO’nun Rusya kuşatması neticesinde bu ülkeler bölünebilir ve yeni mülteci krizleri hatta açlık görülebilir.

Bütün bunlar olurken Avrupa ne yapıyor peki? Hiç. ABD ne derse o. Zira de Gaulle’ün ABD’den yediği o öldürücü tokattan beri Avrupa’da kimse bağımsız dış politika yapamadı. (Bkz. Erdoğan ile de Gaulle arasındaki garip benzerlikler)

“Barış” için dünyanın her yerine tonla silah gönderen ABD’ye de artık şaşmamak gerek. Gezegenimizin yeni bir dünya savaşı kaldırmayacağını bildiklerinden yeni bir doktrin takip ediyorlar: Düşük yoğunluklu sürekli savaş. Yani kendi şiddetiyle beslenen bir savaş türü. Sebebi? Birden fazla:

  1. Dünyada gerginliklerin tırmanması en çok ABD’ye yarıyor: Silah ve petrol tüketimi dolara olan talebi arttırıyor. Gerçek değeri tuvalet kâğıdından hallice olan dolar yapay olarak değerleniyor.
  2. ABD dünyanın en büyük silah ihracatçısı. Resmî rakamlarla 100 milyar dolara yakın bir gelir. Büyük ihtimalle gerçek rakam bunun çok üzerinde.
  3. ABD koğuş ağası rolünün icabı Irak, Afganistan gibi birkaç ülkeyi tokatlayıp ötekilere gözdağı vermeyi seviyor.
  4. Komünizmin çöküşüyle NATO ve silah endüstrisi misyonsuz kalmıştı. “İslâmcı” terör kesmedi. Gemiler, uçaklar, füzeler… Adam gibi bir savaş için El Kaide, Boko Haram vb gibi bir avuç fanatik terörist fazla küçük. Ancak bunları bahane ederek gerginlikleri yaymak mümkün. Afrika’da ve şimdilerde güney doğu Asya’da ABD’nin izlediği yol bu.
  5. ABD topraklarından uzak yerlerde sürekli savaş çıkması ABD’yi merkezî bir konumda tutuyor. Hem ötekilerin ticaretine engel olabiliyor hem de barış(!) konferansı vb müsamereler için ev sahibi ve hakem rolüne giriyor.
  6. CNN ve FOX zavallı Amerikalıları sürekli korkutuyor ve vatan-millet-Sakarya şeklinde gaz veriyor. Savaş zamanı hükümeti eleştirmek anti-patriot ve anti-American bir tavır, “vatan haini” damgası anında vuruluyor. Böylece bankaların, ilaç firmalarının, lobicilerin, enerji ve tarım mafyasının halkı nasıl soyduğunu kimse sorgulamıyor.

 

amerika-neden-bu-kadar-korkak amerika neden bu kadar korkak?Amerika neden bu kadar korkak?

 

Bu  konudaki Derin Lügat maddeleri:

 

… Amerikan Saldırganlığı ve darbeler üzerine kitap okumak için …

Amerika Tedavi Edilebilir mi?

Amerika medenîdir, sen gitmesen o geliverir!Amerika medenîdir, sen gitmesen o geliverir! amerika neden bu kadar korkak?Amerika neden bu kadar korkak?

Bayrak yakmanın ve Amerikan/İsrail mallarını protesto etmenin dışında bir şeyler yapmak gerektiğini düşünenler için yapılmış bu çalışmayı ilginize sunuyoruz. ABD desteği son bulmadan Ortadoğu’nun psikopatı İsrail’in saldırganlığı bitmeyecek ve Ortadoğu’ya huzur gelmeyecek gibi görünüyor. Vietnam’da ve Latin Amerika’da yaşanan katliamlar Ortadoğu’da devam ediyor. Ancak ne askerî ne de ekonomik olarak bu iki ülkeye üstünlük sağlayamayan insanlar Afganistan’da, Filistin’de, Irak’ta ABD bombaları altında can vermeye devam ediyorlar. Barışçı yollarla bir şeyler yapmaya niyetli,  “yangına gagasıyla su taşıyanlar” ise Amerikan kamuoyunu uyarma çabasında. Fakat ne yanmış yıkılmış okullar, ne de kolları bacakları kopmuş bebek fotoğrafları Amerikalıların vicdanını uyandıramadı.

Amerikalılar neden bu kadar gaddar? Dünyanın geri kalan kısmında yaşayan insanlara karşı niçin bu denli acımasız?

Amerikan’ın bu saldırganlığı sıradan Amerikalılara da büyük zarar veriyor aslında. Sadece Irak’ın işgali için harcanan yüz milyarlarca dolar ile ülkelerini baştan yapabilir, zengin-fakir demeden herkese yüksek kaliteli sağlık ve eğitim hizmeti götürebilirlerdi. Oysa milyonlarca Amerikalı sefalet içinde yaşıyor. Kimi ekonomik kriz yüzünden kimi Katrina kasırgası gibi bir doğal felaketlerden dolayı evini, işini kaybetti. Devlet ise bu insanları yüz üstü bıraktı. Neden? Bu 37 sayfalık kitap klişelerin ötesinde bir bakış açısı öneriyor. Buradan indirebilirsiniz.

 

Hükümeti devirmek isteyen birileri mi var?

Hükümeti_devirmek_kapak Erdoğan ile de Gaulle arasındaki garip benzerliklerErdoğan ile de Gaulle arasındaki garip benzerlikler4 Türk bankası çalışanlarını sömürmek, tüketiciyi kandırmak ve haksız rekabetten dolayı çok ağır cezalar yediler. Hemen ardından Türkiye tarihin en büyük anti-kapitalist ayaklanmasını yaşadık. Göstericiler “Sosyalist Türkiye” ve “yaşasın devrim” sloganları atarak orak-çekiçli pankartlar, Deniz Gezmiş posterleri taşıdılar. Tuhaf olan ise bazı bankaların ve holdinglerin bu ayaklanmaya destek olmasıydı. Anti-kapitalist göstericiler 20 gün boyunca İstanbul’un en lüks otellerinden birinde bedava kaldılar. Tuhaflıklar bununla da bitmedi. CNN, BBC, Reuters ve daha bir çok medya kuruluşu bir kaç sene önce, üstelik yabancı ülkelerde çekilmiş yaralı ve ölülerin  fotoğraflarını “Türkiye” diyerek servis etti. Tayyip Erdoğan’a destek için toplanan AKP’lilerin fotoğrafı CNN tarafından kazayla(?) “Ayaklanmış Protestocular” olarak yayınlandı.

Dünyada da tuhaf şeyler oldu:

  • Türkiye ile neredeyse aynı anda Brezilya’da bir halk(?) ayaklanması başladı.
  • Georges Soros’a ait ekonomi gazeteleri Çin ekonomisi hakkında aşırı kötümser haberler yaydılar.

“Kazalar” bu kadar çoğalınca insanlar ister istemez bazı şeyleri sorguluyor:

  • Türk bankaları neden sermaye düşmanı, anti-kapitalist bir ayaklanmaya destek oldu?
  • Acaba 2008 krizinden sonra kan kaybeden ABD ve Avrupa kaçan sermayeyi geri  çekmeye mi çalışıyor?
  • Brezilya, Çin ve Türkiye Avrupa ve ABD’deki yatırımları çekmenin cezasını mı ödüyor?

Elinizdeki kitap bu sorulara ve darbe iddialarına cevap arıyor. Buradan indirebilirsiniz.

 

Daha önce de tavsiye ettiğimiz enerji, çevre, jeopolitik konulu makalelerin tam listesi şöyle:

  1. Yeni başlayanlar için enerji (1)
  2. Yeni başlayanlar için enerji (2)
  3. 2ci Dünya Savaşı petrol yüzünden mi çıktı?
  4. Rüzgâr nükleer enerjinin yerini tutabilir mi?
  5. Arakan’ı boşaltın, gaz ve petrol geçecek
  6. Bağımsız bir Uygur devleti hayali kuranlar yeni katliamlara çanaktutuyorlar
  7. Küresel ısınma çok iyi bir şeydir »
  8. Küresel ısınma bitti… İkinci dalga geliyor! »

Ekonomik krizler, terör ve darbelerle ilgili tavsiye edilen kitaplar da buradan indirilebilir:

kitaplar Enerji Savaşları ve Terör konulu sohbetin kayıtları yayındaEnerji Savaşları ve Terör konulu sohbetin kayıtları yayında

Trackback URL

  1. 1 Yorum

  2. Yazan:Isim Tarih: Ağu 18, 2019 | Reply

    Yorumsuz, takibe tevam…

  1. 3 Trackback(s)

  2. Ara 8, 2016: Jeopolitiğe Giriş / Philippe Moreau Defarges (1) | Ne Mutlu "İnsan'ım" Diyene!
  3. Mar 6, 2017: Okyanus jeopolitiğinde sabitler ve yeni kartlar | Ne Mutlu "İnsan'ım" Diyene!
  4. Mar 6, 2017: Mahan’ın “Sea Power” tezi taktik mi yoksa stratejik mi? | Ne Mutlu "İnsan'ım" Diyene!

ÖNEMLİ

--------------------------------------------------------------------

Tüm yazı, yorum ve içerikten imza sahipleri sorumludur. Yayımlanmış olmaları, bu görüşlere katıldığımız anlamına gelmez.

Hakaret içerse dahi bütün yorumlar birer fikir eseridir. Ama bu siteye ilk kez yorum yazıyorsanız, yorum kurallarına gözatın yine de.

Not: Sitenin ismini dert etmeyin, “derinlik” üzerine bayağı bir geyik yaptık, henüz söylenmemiş bir şey bulmanız oldukça zor :)

Editörle takışmayın, o da bir anne-babanın evlâdıdır, sabrının sınırı vardır. Siz haklı bile olsanız alttan alın, efendilik sizde kalsın.

Sitenin iç işleriyle ilgili yorum yapmayın, aklınıza takılan soruları iletişim kutusundan sorun, kol kırılsın, yen içinde kalsın.

Kendi nezaketinizi bize endekslemeyin, bizden daha nazik olarak bizi utandırın. Yanlış ve eksik şeylerden şikayet etmek yerine bilgi ve yeni bakış açısı sunarak tamamlayın, düzeltin, tevazu ile öğretin bize bildiklerinizi.

Bu kurallara başkasının uyup uymamasına aldırmayın, siz uyun. Bütün yorumları hızla onaylanan EN KIDEMLİ YORUMCULAR arasındaki nizamî yerinizi alın.

--------------------------------------------------------------------
  • Siz de fikrinizi belirtin