RSS Feed for This Post

Yolsuzluk yapılan ülke böyle mi olur?

marmaray_b

“… Yolsuzluk yapılmamıştır demiyoruz ama insan sormadan da edemiyor: bugün Türkiye’yi ayağa kaldıracak kadar büyük yolsuzlukların yapıldığı bir ülkede nasıl olur da milli gelir son 10 yılda 230 Milyar dolardan 800 Milyar dolarlara yükselir? Ve nasıl olur da 6.101 kilometrelik bölünmüş yol bugün 21 bin 227 kilometreye çıkabilir? Bu kadar yolsuzlukların yapıldığı bir ülkede nasıl olur da bugüne kadar hiçbir iktidarın başaramadığı IMF’ye borcun kapatılması dâhil Marmaray gibi dev projeler hayata geçirilebilir? Örneğin 28 Şubat’ta 26 bankanın halkın kesesinden hortumladığı para, 65 milyar dolardı ve ardı ardına krizler patlak vermişti. AK Parti hükümeti döneminde ekonomik krizler yaşanmadığı gibi ülke global krizden bile tam anlamıyla etkilenmedi. Kısacası yolsuzluk operasyonların ardından neler çıkacağını kestiremiyoruz ama ortada psikolojik algısı önceden oluşturulmuş, planlı, programlı bir engelleme girişiminin olduğu kuvvetle muhtemel. Çünkü yolsuzluk iddialarından aklanılsa bile yapılan propagandalarla bunun kamuoyundaki tesiri farklı olacaktır …” (Ufuk Coşkun)

is

Trackback URL

  1. 10 Yorum

  2. Yazan:Bigalıoğlu Tarih: Ara 23, 2013 | Reply

    yolsuzluk ülkede yok.sadece tayyip tayfasında var.sadece onlara müsaade ediliyor.birde şöyle düşün,ben bu kadar çalıştım çabaladım,sonunda milyonlarımla rahat etmek hakkım değil mi?

    adamlar bal gibi malı götürmüş.daha br sürü pislikleri var.yoksa emniyette yüzün üstünde müdürün yerini değiştirir,emniyete gazetecilerin girmesini yasaklar mı?tam bir panik havası,kelleyi kaybetme korkusu.

    bu işler önceden de vardı,şimdide var.ocu,bucu farketmez.bütün mesele yükünü ne kadar tuttuğunla alakalı.para,para,para…

  3. Yazan:emre yerli Tarih: Ara 23, 2013 | Reply

    yolsuzluk varmıdır yokmudur bilmem ama ben 1990-2000 yılları iyi bilirim. bu zaman olan yolsuzluksa ozaman olan neydi.ozaman olan yolsuzluksa buz aman olan ne…
    bir insan elindekilerin kıymetini bilmezse ondan mahrum kalır…

  4. Yazan:Erdal Tarih: Ara 23, 2013 | Reply

    çok alakasız bir argüman olmuş.bir ülke gelişirken başkaları da hayli hayli yolsuzluk yapabilir siz yönetim olarak gayet başarılı ve namuslu çalışabilirsiniz ama içinizden biri de yahu o kadar çalıştık biraz yesek ne olur ki diyebilir.
    kaldı ki şöyle bir çıkarım ne kadar geçerlidir bilemem fakat; bu kadar geliştik ekonomi rakamları muazzam boyutlara ulaştı biraz ‘nasiplensek’ kim farkeder anlayışıyla hareket edenler olmuş da olabilir.

  5. Yazan:necdet doğruer Tarih: Ara 23, 2013 | Reply

    ne kadar çelişkilisiniz.tüik raporu üstelik yalanın bin olduğu rapor bile %85,9’u “evden uzakta bir haftalık tatili”, %61,8’i “beklenmedik harcamalarını” ve %78,8’i “yıpranmış ve eskimiş mobilyalarını yenileme ihtiyacını” ekonomik nedenlerle karşılayamadığını beyan etti.
    bırakın şu saçmalıkları.

  6. Yazan:Ekrem Senai Tarih: Ara 24, 2013 | Reply

    15 yıl öncesini çok net hatırlıyorum. Devlet ihalelerinde malın/hizmetin değil rüşvetin ihalesi yapılırdı. En fazla rüşveri veren ihaleyi alırdı. İhale sistemi baştan aşağıya değişti. Şimdi çok daha şeffaf ve eşitlikçi bir sistemle yapılıyor ihaleler.
    Gümrüklerde rüşvet çok normal karşılanırdı. Yani getireceğin kaçak malın rüşvetinin bile tarifesi vardı. Gümrüklerdeki rüşvet de sıfıra indirildi.
    Devlet dairelerinde rüşvet adiyattandı. İşini görmek istiyorsan rüşvet vermen gerektiğini herkes kabullenmişti. Buralarda da rüşvet görünmüyor artık.
    Ordudaki yolsuzlukların haddi hesabı yoktu. Çünkü bir denetim mekanizması yoktu. Dışarıdan denetlenmesi sağlandı.
    Şimdi rüşvet, yolsuzluk olarak görünen şeyin ne olduğunu da Yaman Törüner Milliyet’te yazdı. İnsaflıca okursanız olan biteni anlamanıza yardımcı olur.
    Belki çok doğru bir yöntem değil ama ülke çıkarları için yapıldığı muhakkak:
    http://ekonomi.milliyet.com.tr/uyarmistim/ekonomi/ydetay/1811698/default.htm

  7. Yazan:beklenen Tarih: Ara 24, 2013 | Reply

    kavramları ve kurallarına kim belirliyorsa o kazanır. Temel bakışla yolsuzluk kötü bir şey. Kimse yapmamalı. Tamam hemfikiriz. Ancak bir kişinin yapmış olduğu hatadan dolayı bütün bir topluluğu, hele hele bir hükümeti suçlamak yanlış. BU hükümet TC tarihinde ilk defa bir hedef belirledi ve bu hedef için bütün potansiyeli harekete geçirdi. Çoğundan da olumlu dönüşler aldı. İşte bu başkalarında rahatsızlık yaratıyor. Doğaldır. Kaynakların kıt olduğu bir ortamda dahası paylaşmayı bilmeyen bir toplumda veya dünyada bunlar olur. Ancak onlar istemiyor diyede biz mücadeleden muhtemel kazanımlardan vazgeçecek değiliz.

  8. Yazan:Pertev Dural Tarih: Oca 5, 2014 | Reply

    Forbes dergisi 2013 dolar milyarderleri listesinde 44 türk var, AKP döneminin başında bu sayı sadece 4 idi, AKP nin dolar milyarderi yaratmaktaki başarısı inkar edilemez, ama forbes asıl dolar milyarderini nedese örtbas etmiş, isviçre bankalarındaki dolarların veya euroların bilgisine ulaşamamış olacak ki bürokrat milyarderlerimiz bu listede hiç gözükmüyorlar.

    en büyük hırsız bizim hırsız.

    PD

  9. Yazan:milyarder Tarih: Oca 5, 2014 | Reply

    liste burada: http://www.forbes.com/billionaires/list/

    sizin mantikla ABD, Fransa ve isveç, Honk Kong, Almanya gibi ülkeler yolsuzluk sampiyonu olur. çünkü bunlarin milyarderleri bizimkilerden çok daha zengin ve sayica kalabalik 🙂

    amigoluk yapmayi birakin da biraz düsünün, bir ülkede milyarderlerin sayisinin artmasi yolsuzluk emaresi mi yoksa TR’nin büyüdügünü mü gösterir?

    kayitsiz ekonomide gezen servet “normal” ekonomiye kaymis olabilir, bu da Türk milyarder sayisini arttirmistir. ah ah 140 harfle slogan atmayi düsünmek zanneden milletin çocuklari bakalim daha neler yazcak ?

  10. Yazan:Pausanias Tarih: Oca 6, 2014 | Reply

    İnsanlarımıza haykırarak söylemek istiyorum: “Vatanını seven kitap okusun.” Okusun ki zira bu tarz konular mevzu bahis olununca olaya daha derin ve rasyonel bakabilsin. Böylece ülkesi için daha doğru tavrı alsın. Bir ülkede zenginlerin artışı demek serbest piyasa ekonomisinde o ülkenin mesafe aldığı anlamına gelir. Bu adamlar zengin olduklarına göre iş ve yatırım sahası genişledi demektir. Hem çalmış olsalar bile mantıken çaldıkları kaynaktan daha büyük olamaz!

    Buyrun serbest piyasa ve kapitalizm hakkında mükemmel bir program:

    Esas mevzuya dönecek olursak 11 yılda Edirne’den Kars’a bir hamle eylemi gerçekleştiriyorsun, Dünya çapında projeler başlatıyorsun sonra da adın rüşvetçi oluyor. Hal böyleyse geçmiş dönemlerde ayyuka çıkmış olan rüşvet ve yolsuzluklar mevcut iken neden ülkede fiziki ve ekonomik vs. gelişmeler çok ama çok sınırlı kaldı?! Tüm bunların yanında 11 yıllık süreçte on hükümet devirme gücüne sahip siyasi, askeri, ekonomik komplolarda yaşanmışken. Yukarıdaki yazı vicdani ve akli bir muhasebenin yansımasıdır.

  11. Yazan:Tuğrul Paşa Tarih: Oca 13, 2014 | Reply

    Mesele, kimsesizlerin kimi olmak…
    Mesele, yetimlerin koruyucusu olmak…
    Mesele, kul hakkını yemeyip,onların hakkını gözetmek…

    Yüce Yaradan (c.c) bile, “bana, kul hakkı ile gelmeyin” diyerek bu konunun mühim olduğunu buyurmadı mı?

    Bendeniz,başlık konusundan bağımsız olarak direk şahit olduklarımı yazmaktan haya ederim.Çünkü durum, sandığımızdan da daha acı ve dehşetli.Kimse farkında değil.Hangi birini anlatsam çok acı hayat hikayeleri çıkar…

    2011 Yılı verilerine göre, Türkiye’de sadece 160.000 yoksul “ev kadını” belgeli fahişelik yapmak için VESİKA talebiyle EMNİYET’e başvurmuş.
    Kriz teğet geçti değil mi… ?

    Vekile % 100, Asgari Ücretliye % 5, Memura % 4, Emekliye % 3 zam verilen bu ülkede ADALET’in varlığına inanmak, nasıl bir duygudur acaba…?
    Çalışana,Emekliye,kimsesizlere kaynak ve para yok ama, Vekillerin sağlık harcaması için 2011’de bütçeden 72 milyon 959 TL ödenmeye ve daha fazla makam aracı satın alınmaya devam ediyor…
    Kriz yokmuydu bu memlekette…?

    AKP İktidarı son 3/5 yılda özellikle malum zümre içinden 50.000 Süper Zengin ve 1000 Ultra Süper Zengin meydana getirmeye devam ediyor.Hani “kaynak” sorunu vardı?
    Bu kaynaklar , halk için değilde sırf kendi yandaşlar için kullanılınca kimsesizler de buhar gibi ortadan kayboluyor mu?!
    Vekil Maaşı 16.500 TL, Emekli Vekil Maaşı 8.500 TL, Asgari Ücret 800 TL, Emekli Maaşı 700 TL olan bu ülkede, birileri “kimsesizlerin kimi “olma iddiasındaydı değil mi?

    Bu ülkede kaynak sorunu yok.Ahlak,Vicdan ve Adalet sorunu var.Çünkü,çocuklarına 3 gündür yemek pişiremediği için intihar eden anneler için, Rixos Otel’de kişibaşı 1000TL’ye kahvaltı yapan bil cümle zümre ve topluluk olan Ahlaksızlardan da adil bir tavır bekleyemezsiniz.Çünkü ilkesel olarak bu sorun yıllardır devam ediyor.Bizim Dindar (!) ve İslami (!) parti yönetiminde ise son sürat devam ediyor..

    50 trilyonluk yolsuzluğu Deniz Feneri ile AKlayan, bir yerlere göbekten bağımlı Adalet’ten 2 adet poğaça ve bir meyva suyuna 12 yıl ceza kesen bir adalet’ten kimsesizlere zerre kadar hayır gelmez…

    Allah’ın adaleti de bunların adaletine benzemez…

    Dün birilerini dolandıran hırsız ve kan emiciler için ” sahtekar” diyenler, bugün aynı kişiler paranın getirdiği bir tutarsızlık ve kalkınmışlık (!) histeriyle aynı kişilere ” beyfendi/işadamı” derler/diyecekler…

    Haliyle de kalkınmış (!) yeni tip insanların hali başka oluyor.

    Çamlıca yada Boğaz’a nazır tapuları, Tabularla değiştirmenin adı; şimdilerde muhafazakarlık olarak anılıyor. Bir uçtan diğer uca savrulmanın hesabını yapan yok tabii..

    Bu ülkede işsizlik oranlarının % 9 olduğu da külliyen yalan.Çünkü rakam daha fazla.Hormonlu ekonominin de gerekçesi bu yalanı elli defa tekrar etmekten geçiyor…

    Sayın Başbakan kamu borç stokunu rakamsal olarak verseydi de, şu muhteşem (!) ekonomimizin yalanlara gark olduğunu herkes öğrenseydi…

    Biraz ağır olacak ama söylemeden geçemeyeceğim; DP,AP,CHP,ANAP,DYP AKP gibi tüm bu merkez sağ yada sol partilerin ortak kümesi şudur; İçinde yaşadığımız kitlelerin menfaatlerine ve kalkınmalarına hitap etmiş olsaydılar, bizim Ülke bu hale gelmezdi, halk bu kadar borç ve fakirlik sarmalında bir lokma ekmeğe muhtaç kalmazdı.

    Tek işi “Ganimet dağıtmak” olan ve yandaşlarının ali menfaatlerine hizmet anlayışı ile hareket eden, liberal ekonomi için her şeyi mübah gören tüm bunlardan ” gelir adaletsizliğini düşürülmesini” beklemek ise sadece rüya görmektir…

    “Millletin iradesi” diye diye iktidara gelenlerin “lider sultası” adı altında milletin neler çektiğinden habersiz yaşarsa bizlere de geriye konuşacak başka kelam kalmıyor…

    Bütçe açıklarını kapatmak için 2 seçeneği herkes (tüm iktidarlar) futursuzca bizim üzerimizde denemekten bıkmıyorlar.Nedir o iki seçenek;
    1. borçlanmak,
    2. Vergi (zam)

    Bu tabi en kolay yol.Asıl zor olanı, daha doğrusu ganimet’ten pay olan yandaşları ürküten ama milletin çoğunluğunu sevindirip nefes almasını sağlayacak şunlar neden yapılmaz?

    Türkiye’nin yerel ve genel tüm kamu (belediye,bakanlık vs gibi) hormonlu harcamaları yeniden düzenlenmelidir. Dolaylı olarak alınan vergiler değil, gerçek vergilendirme ile vergi barış adaleti ve eşitlik sağlanmalıdır.

    Kamusal bütçe açıklarını temel zaruri gıda ve ihtiyaç maddelerine ve dolaylı vergilere zam yaparak kapatmak fikri yanlıştır…

    Ha birde şu gerçek var tabi; bir ülkede dolaylı vergilerin %75 olduğu bir memlekette gerçekten eşit ve adil vergilendirme olabilir mi?
    Olmayacağını en başta kendileri de biliyor.Onun için her türlü vergi hırsızlığı yapanların bu ülkede kazanan olduğu da tek tek ortaya çıkıyor…

    Diğer yandan yaptığınız bu tür zamlar, fakirin (gerçi yandaş olmayanların hepsi artık fakir) sofrasındaki ekmek her geçen gün küçüldüğünden,cebindeki parası aybaşı gelmeden bitip “satın alma gücü” de abartılı büyüme gibi hormonlu, çalışan kesimin % 75’i önümüzdeki 10 yılını bankalara bağladığından hiç kimse bir adım dahi kıpırdayamaz hale gelir…

    Neyse uzatmaya değmez.Yazdıkça adımız 9’a çıkmış zaten:)

    Son olarak;bizim gibi hormonlu ekonomik verilere sahip olan ülkelerin göstergeleri iyi olduğu zaman sokaktaki vatandaşın bir türlü görmezden geldiği şeyler/sebepler; aynı muhteşem (!) tablonun inişe geçen ekonomi ile görüntüsü ile ortaya çıkacağını herkes eninde sonunda görüp şahit olacak…

  1. 2 Trackback(s)

  2. Ara 31, 2013: Badem Bıyıklı Darbeciler Gökten Zembille İnmedi
  3. Oca 10, 2014: Aradaki Fanileri Kaldırın, Kucaklaşalım…

ÖNEMLİ

--------------------------------------------------------------------

Tüm yazı, yorum ve içerikten imza sahipleri sorumludur. Yayımlanmış olmaları, bu görüşlere katıldığımız anlamına gelmez.

Hakaret içerse dahi bütün yorumlar birer fikir eseridir. Ama bu siteye ilk kez yorum yazıyorsanız, yorum kurallarına gözatın yine de.

Not: Sitenin ismini dert etmeyin, “derinlik” üzerine bayağı bir geyik yaptık, henüz söylenmemiş bir şey bulmanız oldukça zor :)

Editörle takışmayın, o da bir anne-babanın evlâdıdır, sabrının sınırı vardır. Siz haklı bile olsanız alttan alın, efendilik sizde kalsın.

Sitenin iç işleriyle ilgili yorum yapmayın, aklınıza takılan soruları iletişim kutusundan sorun, kol kırılsın, yen içinde kalsın.

Kendi nezaketinizi bize endekslemeyin, bizden daha nazik olarak bizi utandırın. Yanlış ve eksik şeylerden şikayet etmek yerine bilgi ve yeni bakış açısı sunarak tamamlayın, düzeltin, tevazu ile öğretin bize bildiklerinizi.

Bu kurallara başkasının uyup uymamasına aldırmayın, siz uyun. Bütün yorumları hızla onaylanan EN KIDEMLİ YORUMCULAR arasındaki nizamî yerinizi alın.

--------------------------------------------------------------------
  • Siz de fikrinizi belirtin