RSS Feed for This Post

Baharın istiğfarı

 

Çok bekledim baharı

sana yazabilmek umuduyla.

Kan çiçekleri açtı avuçlarımda

parmaklarıma dikenli sarmaşıklar dolaştı

kan çiçekleri…

Kan çiçekleri var ya

bileklerime doğru…

 

Öyle

sırılsıklam bir gece vakti miydi yoksa sabaha doğru mu…

Öyle

kan çiçekleri bileklerime doğruyken

kiraz çiçekleri

tomurcuk karanfiller

arasında gittim gittim geldim

sırılsıklam bir gece vakti miydi yoksa sabaha doğru mu…

Bahara doğru,

kiraz çiçekleri ve tomurcuk karanfiller arasında gittim gittim geldim

en sonunda seni seçtim

oldukça tereddütsüz.

 

Bir siyah inciden bir beyaz inciye dökülüyordu kirpiklerin

bir de gamzelerin vardı tabi

bak o bahse hiç mi hiç giremedim.

Sırılsıklam

bir gece vakti miydi

sabaha doğru muydu

bahara doğru mu

seçemedim.

 

Bir siyah inciden bir beyaz inciye dökülüyorken kirpiklerin

parmaklarının arasında tütün ufaladığın bir geceyi seçtim

çünkü yoktun

dayanamadım;

geceyi kusursuzca ikiye böldüm:

bir yanına sen uzandın, diğerini bana ayırdım.

Geceyi kusursuzca ikiye böldüm:

bir yanına yağmur yağdı, diğerine sen

ben ıslandım.

Vapurun güvertesinde bir bardak çayla avuçlarını ısıttığın geceyi seçtim

çünkü yoktum

ve üşüyordun

dayanamadım;

geceyi kusursuzca ikiye böldüm:

bir yanında sen açtın diğerinde kiraz çiçekleri.

Geceyi kusursuzca ikiye böldüm:

bir yanını toprak örttü diğerini sen

ben öldüm.

Kan çiçekleri açtı mezarımda

kan çiçekleri var ya

cesedime doğru…

 

İçimde sen

içim zehir;

kan çiçekleri!

Kan çiçekleri var ya

gırlağıma doğru…

Ben kan çiçekleriyle sarmaş dolaş;

yoksun.

 

Sırılsıklam

gece yarısı mı

sabaha doğru mu

seçemiyorum

içime içime baktığın bir fotoğrafın…

parmaklarımı gamzelerinde gezdiriyorum

irkilirsin diye bekliyorum

kıpırdamıyorsun

parmaklarıma dolanmış dikenler ilişmiyor sana

içimde kök salmış kan çiçeklerini besliyorsun;

acıyorum.

Karanfillerden şifa umuyorum.

 

İncilerin döküldüğü kirpiklerinin saklısında gözyaşların var mıdır?

Parmaklarını aşırılmış bir fotoğrafım üzerinde dolaşır mı?

Gizliden bakar mısın, sen de bana?

Ya da içimden söküp alır mısın kan çiçeklerini aşikâr…

Bilir misin en çok karanfilleri sevdiğimi…

Bilir misin

vakti

mevsimi

kendimi

şaşırdığım zamanların sebebinin kim olduğunu?

 

Gece yarısı

sabaha doğru

bahardı

seni zikrediyordum

bahar adıma istiğfar ediyorken

bir vapur iskelesinde bir bardak çayla avuçlarını ısıtıyordun

kan çiçekleri var ya

kan çiçeklerimi suluyordum.

Hiç olmadığın kadar yoktun

yine de bir beyaz inciden bir siyah inciye dökülebiliyordu kirpiklerin

bir de gamzelerin vardı tabi

ben var ya ben

o bahse hiç giremedim.

 

İçimde senden büyük dert oldu da kaldı

benim o bahse hiç girememişliğim.

 

 

 … E-Kitap okumak için…

 

Şiirlerim, Öykülerim / Cemile Bayraktar

İnsan ya zevkten yazar ya dertten yazar. Ama insan bazen dertli olduğunu kendi bile bilmez, derdini ve zevkini kendi yazar ama farkında değildir, derdini de, şevkini de bazen kendi yazmamışçasına, yazdığından okur, insanın kendinde bilmediği yansımıştır yazıya, insan dertten yahut zevkten yazarken herkes kadar kendini okur. İnsan önce kendi için yazar. O vakit yazdığı aynası olur. Buradan indirebilirsiniz. 

 

  

Kitap tanıtan kitap 3

İnsanları birleştiren, engelleri ortadan kaldıran bir eylem yazmak… ve tabi okumak. Heinrich Böll, Sadık Yalsızuçanlar, Jean-Paul Sartre, Leyla İpekçi, Samuel Beckett, Peyami Safa, Immanuel Wallerstein, Marilyn Monroe veya Baudelaire… Farklı ülkelerde yaşamış, farklı kaygılarla yazmış olsalar da bütün yazarlar bir iz bırakmak, günü gelince başka insanlarca okunmak isterler. Evet… Yazmak vermektir. Kitap tanıtan kitaplarımızın üçüncüsünü ilginize sunuyoruz. Buradan indirebilirsiniz. 

 

 

 

Söz yıkar şiir imar eder

İncitmeden söylemek istersin ama söz incitir bazen. Ağlatmak istersin bazen ama söz ağlatmaz. Bazen sesini sözle duyurmak istersin ama duyulmaz. Bazen birsindir, bin olmak istersin söz yetmez. Sözün söz; kelimenin kelime olarak kaldığı anlar bazen yetmez, bazen tam aksine düşer, öyle zamanların sihri sadece şiirdir… Tahran’dan, Washington’a; Beyrut’tan, Tokyo’ya; İstanbul’dan Şam’a; Paris’ten Kazablanka’ya; Filistin’den Keşmir’e kadar uzatabilir kollarımızı şiir, tel örgülere, mayınlı topraklara, kırmızı çizgilere mahkûm etmeden beşeri, uzanır uzanabildiğince…Buradan indirebilirsiniz. 

 

 

İnsan’sız Sinema Olur mu?

Elinizdeki bu kitabı Sinema’nın programlanmış ölümüne karşı bir direniş olarak görebilirsiniz. İnsan’dan vaz geçmeye yeltenen, Güzel’i, Sanat’ı,İnsan’ı kâr-zarar tablolarına sıkıştırmaya çalışan endüstriye “Hayır!” demenin nazik bir yolu. Sinema bütün “teknik” karmaşıklığına rağmen insansız olmaz. Sinema insanlar tarafından yine insanlar için yapılan bir sanattır.

Derin Düşünce yazarları izledikleri 28 filmi anlattılar. İnsanca bir perspektiften, günlük hayatlarındaki, iç dünyalarındaki yansımalara yer vererek… İran’dan Arjantin’e, Fransa’dan Afganistan’a, Rusya’dan Türkiye’ye uzanan bir yolculukta, İnsan’dan İnsan’a… Umulur ki bu kitap Andrei Tarkovsky, Semih Kaplanoğlu, Mecid Mecidi, Nuri Bilge Ceylan ile buluşmanın farklı bir yolu olsun… Buradan indirebilirsiniz.

Öyküler (Suzan Nur Başarslan)

“…Benim öyküm bir rivayetten ibaret, bu yüzden benden miş’lerle bahsediyor diğerleri. Beni, yaşamadığım sandıkları kocaman bir hayatı geri çevirmekle yargılıyorlar. Sorsalardı bana, derdim ki, beni yaşamadığım sandıkları kocaman bir hayatı geri çevirmekle yargılayanlara, evinden ayrılmayan/ayrılamayan, öyküsünü değil, hayallerini anlatır elbet, ya da masalları. Oysa bilmek yaşamak değildir her zaman, yaşamanın bilmek anlamına gelmeyeceği gibi her daim. Gözlerimde; bir şeyler yaşamış olanların, yaşamadıklarını sandıklarına olan o kendini beğenmiş, o her şeyi bilen bakışına rastlayamazsınız bu yüzden…” 

Son romanı Bela’dan da tanıdığınız DD yazarı Suzan Nur Başarslan’ın öykülerini derlediği bu kitabını ilginize sunuyoruz. Buradan indirebilirsiniz.

 

Kadınlar… Günümüzün Don Kişotları

Suzan Başarslan’ın dediği gibi “kadına dair söylenmesi gereken ne  kadar söz varsa erkeğin söylediği” bir dünya bu. Sadece söz mü? Yaşama hakkı bile. Bugün Çin’de ve Hindistan’da yüzbinlerce kız bebek daha doğmadan ultrason ile ana karnında görülüp yok ediliyor. Erkeklerin güç mücadelesinde kadınlar eziliyor. Cumartesi anası oluyor, cezaevlerinin önünde sıra bekleyen, şehit tabutlarının üzerinde ağlayan oluyor.  Şampuan veya otomobil satarken bedenini kullandıran, arka planda, silik, soyunan, tüketen, “figüran”… Kadınlara özne olma hakkını vermeyen erkekler mi yoksa bu hakkı alamayan kadınlar mı? Kadınlıklarını kaybetmeden, erkekleşmeden var olabilecek mi birgün kadınlar? 96 sayfalık bu kitapta Kadın’a ait kavgaları ve Kadın’ın kimlik arayışını sorguluyoruz. Buradan indirebilirsiniz. 

 

 

“Ötekilere” bakarken (Çeviriler)

“Ötekilerin” gözüyle dünyaya bakabilenler ilerliyor uygarlık yolunda. Geçmişte Bağdat’ı, Kurtuba’yı inşa eden, bugün ise Paris’i, New York’u, yaşatan “öteki” değil mi? Bugün içine kapanan ülkeler yine geriliyor. Dışa açılan, “ötekilerin” bilgisini, birikimini kendine katabilenler ilerliyor. Bu kitabın amacı da “ötekilere” küçük bir pencere açmak. “Almanlar, Amerikalılar, İranlılar, Filistinliler ve İsrailliler dünyada olup bitenlere nasıl bakıyor?” diye sormak. Çeviri metinlere adadığımız 125 sayfalık bu kitapta Ermenistan’dan tasavvufa, İran sinemasından Ateizme, Şeriat’tan Türkiye’deki Hristiyanlara uzanan çok değişik konularda çeviri metinler bulacaksınız.  Buradan indirin. 

 

Sanat karanlıkta çakılmış bir kibrittir…

 ”…Neden bir natürmorta iştahla bakmıyoruz? Tersine ressam “yiyecek-gıda” elmayı silmiş, elmanın elmalığı ortaya çıkmış. Gerçek bir elmaya bakarken göremeyeceğimiz bir şeyi gösteriyor bize sanatçı. İlk harfi büyük yazılmak üzere Elma’yı keşfediyoruz bütün orjinalliği, tekilliği ile…” 

Bu kitapta Derin Düşünce yazarları sanatı ve sanat eserlerini sorguluyor. Toplumdaki yeri, siyasî, etik ve felsefî yönüyle… Denemelerin yanı sıra son dönemde öne çıkan, ekranları, kitap raflarını dolduran eserlere (veya ürünlere?) dair eleştiriler de bulacaksınız. Buradan indirin. 

 

Trackback URL

  1. 1 Yorum

  2. Yazan:zehra Tarih: Nis 24, 2012 | Reply

    şiirinizi okudum, imgeler güçlü fakat çok fazla tekrar var benden söylemesi. kelamınız zeval bulmasın

ÖNEMLİ

--------------------------------------------------------------------

Tüm yazı, yorum ve içerikten imza sahipleri sorumludur. Yayımlanmış olmaları, bu görüşlere katıldığımız anlamına gelmez.

Hakaret içerse dahi bütün yorumlar birer fikir eseridir. Ama bu siteye ilk kez yorum yazıyorsanız, yorum kurallarına gözatın yine de.

Not: Sitenin ismini dert etmeyin, “derinlik” üzerine bayağı bir geyik yaptık, henüz söylenmemiş bir şey bulmanız oldukça zor :)

Editörle takışmayın, o da bir anne-babanın evlâdıdır, sabrının sınırı vardır. Siz haklı bile olsanız alttan alın, efendilik sizde kalsın.

Sitenin iç işleriyle ilgili yorum yapmayın, aklınıza takılan soruları iletişim kutusundan sorun, kol kırılsın, yen içinde kalsın.

Kendi nezaketinizi bize endekslemeyin, bizden daha nazik olarak bizi utandırın. Yanlış ve eksik şeylerden şikayet etmek yerine bilgi ve yeni bakış açısı sunarak tamamlayın, düzeltin, tevazu ile öğretin bize bildiklerinizi.

Bu kurallara başkasının uyup uymamasına aldırmayın, siz uyun. Bütün yorumları hızla onaylanan EN KIDEMLİ YORUMCULAR arasındaki nizamî yerinizi alın.

--------------------------------------------------------------------
  • Siz de fikrinizi belirtin