RSS Feed for This Post

Demokrasi ve İnsanlık

HATIRLATMA: ekibimize katılmak için bize yazılarını gönderen  bazı yetenekli yazarların çalışmalarını sitede YAZAR OKULU dosyasında yayınlıyoruz.  Özetle yazıdaki fikirlerin tartışılmasını değil yazının kendisini okurlarımızla birlikte eleştirmeyi hedefliyoruz.

Bu sayede sadece yazara değil henüz yazı göndermemiş dostlara da faydalı olmayı amaçlıyoruz. Genç yazarları eleştireceğimiz bu sayfalar aynı zamanda bizler için de bir eleştiri okulu olacak. Yapıcı, geleceğe dönük bir dil kullanmaya, cesaret vermeye gayret gösterebilecek miyiz?

Ahmet Ercan kimdir? : ankara  okuyorum son sınıf öğrencisiyim. istanbulda yaşıyorum. ilk okuduğum kitaplar psikoloji üzerineydi. profil çıkarma üzerine kitaplar okumuştum. şu anda uluslararsı ilişkiler ve siyaset bilimi ile ilgileniyorum. duverger’ in siyasal partilerini okudum en son ve ergun özbudun un duverger üzerine araştırmasına rastladım onu okudum. önümüzdeki hafta ahmet taner kışlalı nın siyasal çatışma ve uzlaşmasını okuyacağım. ingilizce almanca zazaca biliyorum fransızca dersleri almaya başladı. biraz da kürtçe biliyorum. kore filmlerini severim:)

Demokrasi ve İnsanlık – Ahmet Ercan

Sistemlerin amacı insanları mutlu etmektir. İnsanlar eğer bir sistemden mutlu ise onu kullanmaya devam eder değillerse değiştirirler. Zaten bütün devrimler bir grubun sistemden dolayı mutlu olmamasından doğar. Sistem bir yerden sonra insanları mutlu edememeye başlar. Çünkü insan sürekli gelişen, büyüyen bir canlıdır. Bu yüzden aynı büyüyen çocuk gibi eski elbiseleri kendisine küçük gelmeye başlar. Sistem denen urbanın kendisine küçük geldiğine kanaat getiren ve sistemden hoşnut olmayan insanlar yeterli gücü topladıkları zaman sistemi değiştirirler. Eğer sistemin uygulandığı yerde sistemden hoşnut olmayanların yanında sistemden hala mutlu olanlar da var ise o zaman ortaya “kanlı bir devrim” ya da “kanlı bir devrim girişimi” ortaya çıkar.

       İşte demokrasi, bir zamanlar uygulanan ve insanlığın artık kendisine küçük geldiğine kanaat getirilerek terk ettiği sistemlerden sonra giydiği yeni yönetim urbasıdır. Bu yeni urbayı çoktandır giyenlerin yanında, bütün gıcırlığıyla üstüne yakıştırmaya çalışanlar da var. Urbayı çoktandır giyenlerin vücudu buna uyum sağlamış ve vücut istediği hareketleri urbaya zarar vermeden ya da urba vücuda zarar vermeden rahatlıkla yapabilmektedir. Bu durumda bir sorun çıkmıyor. Sorun urbayı yeni yeni giyenlerde çıkıyor. Vücudun yüzlerce çeşit hareket şekilleri var. Bu hareketlerin urbaya zarar vermesi ile urbanın bu hareketlere zarar vermesi sorun oluşumuna kaynaklık ediyor. Hareketler urbaya zarar verirse urba sahipleri, urba hareketlere zarar verirse hareket sahipleri huzursuz oluyor. Bazen durum huzursuz olma seviyesi geçip müdahale etme seviyesine kadar gelebiliyor. Sorunun çözümü için yıllardır alışagelmiş hareketlerin urbaya zarar vermemesi için engellenmesi ile urbanın vücut hareketlerine olan kısıtlayıcılığı arasındaki dengenin sağlanması gerekir.

     Demokrasi, her ne kadar kelime anlamı olarak halkın gücü manasına gelse de gücünü aldığı halk ile bir kitle olarak değil birey bazında teker teker ilgilenir. Zaten kitle mantığı demokrasi mantığı ile uyuşmaz. Kitleler sorumlulukları ile beraber beyinlerini de bir kenara bırakırlar. Bu yüzden çok kolay yönlendirilirler. Demokrasi mantığı bir manada insanların kitleleşmesini engeller. İnsanlara bir yandan seçimler yoluyla sorumluluk yüklerken bir yandan da ortaya çıkan sonuçları göstererek bunların çözümü için insanları düşünmeye sevk eder. Demokrasinin emekleme döneminde olduğu yerlerde gücü elinde bulundurup bırakmak istemeyen halka sözde demokrasi yaşatan yöneticiler, insan topluluklarının kitle olarak kalmasını isterler. Sorumsuz ve beyinsiz kitleleri yönetmenin rahatlığı ile insanları rasyonel fikirlerle ikna etmek arasında zorluk bakımından büyük bir fark vardır. İşte bu büyük zorluk demokrasinin halen emekleyerek sürünmesine neden olur. Bu tip yerlerde demokrasinin olmazsa olmazlarından olan seçimler uygulanabilir. Fakat bunun da bir Ali Cengiz oyunu bulunuyor. Tabir yerinde ise demokrasinin bekaretine halel getiren açık oy gizli sayım bu oyunun baş rol elemanları oluyor.

     Demokrasi çok esnektir.Uzatılabilir, kısaltılabilir, sekteye uğratılabilir sonra yeniden devam ettirilebilir. Yeter ki uygun zemin ve yeterli güç olsun. Demokrasinin bu esnekliği kişilerin algılayışlarına farklı olarak değişik şekillerde ortaya çıkabiliyor. Bahsettiğimiz uygun zemin ve güç sahiplerinin kafalarından geçebilecek “benim demokrasim onun demokrasisinden daha güzel” fikri ile demokrasi sekteye uğrama azizliğine uğrar ve bir süre sonra “onun demokrasisi” bir kenara bırakılıp daha güzel olduğuna kanaat getirilen “benim demokrasim” uygulamaya geçer. Bu süreçle beraber eski demokrasi birikimi atılıp yeni demokrasinin birikim yapma süreci başlar. Bu durum, doğum sancısı çekilmiş olan çocuğu “bundan adam olmaz” deyip boğazladıktan sonra yeni sancılar çektirecek olan çocuğun doğmasını beklemeye benzer.

     Demokrasi, her sistem gibi kendine zarar verme olasılığı bulunan açık kapıları olabildiğince kapamak ister. Her ne kadar açık kapı  bırakmamaya çalışsa da sistem içinde yer alanlar farklı “yorumlar”  ile kendilerine fırsatlar yaratırlar. Bir bakıma demokrasi insanların insafına kalmıştır. “Kanun adamı” olarak yetiştirilip sisteme dahil edilenler, hukuk denilen kurallar bütününe saygı gösterdikçe sistemin işleyişi devam eder. Fakat sisteme dahil edilenlerin menfaat uyuşmazlığı kötüniyet ile mayalandığı zaman ortaya üstünde çatlaklar olan demokrasi ve hukuk ekmeği çıkar. Tabi bu çatlaklar kapatılıncaya kadar ortalıkta ne kadar böcek, haşere var ise çatlaklardan girip ekmekten istifade eder. Bu şekilde asıl ekmek sahipleri de ekmekten arta kalanlar ile yetinmeye çalışır.

     Demokrasi ciddi manada sabır ister. Demokrasi sisteminin kopyalanarak alınıp bir toplumda şekli olarak uygulanması kısa bir zaman aralığında gerçekleşse de, bireylerin sistemi içselleştirmesi uzun  bir zaman alır. Toplum kendisine rahatlık sağlayacak olan teknolojik gelişmelere çok kolay uyum sağlamadaki performansını sorumluluk alma, bazı alışkanlıkları değiştirme gibi konularda gösteremez. Zaten geçmişten beri insanlar hayatlarını bir başkası tarafından yazılmış olan kurallara göre şekillendirmeye sıcak bakmamışlardır. İnsanların kuralların gerekliliğini anlamasının beklenmesi gerekmiştir. Aynı mantıkla alışkanlıkların değişiminin bir eğitim işi olduğu ve öğrencilerin de ne denli fazla olduğu düşünüldüğünde toplumda kapsamlı bir sistemin gerçek manada uygulanması için gerekli olan sabır ölçüsü tahmin edilebilecektir.

     Demokrasi büyük bir sahne oyunu gibidir. Bu büyük oyunda sayısız oyuncular vardır. Kimisi esas oğlanı oynar kimisi fondaki martıyı. Ama bu oyunda fondaki martı da en az esas oğlan kadar önemlidir. Oyunculardan herhangi birinin eksikliğinde oyun tat vermez. Oynaması da izlemesi de eziyet gibi gelir. Oyunun mükemmeliyeti için herkesin kendi rolünü oynaması lazım. Birileri çıkıp ta “ben esas oğlandan daha yetenekliyim” diyerek zorla oyuna müdahale ederse oyun orada biter, ışıklar söner, sahne kapanır.

     Sonuç  olarak demokrasi günümüze kadar uygulanan yönetim sistemleri içinde en adil, en insancıl olanıdır. Demokrasi ağacına daha fidanken zarar verilmemeli ki kök saldığında gölgesinde serinlenebilsin. Ancak bu şekilde yaşanabilir bir ülke oluşturulabilir. Bu da emek ve sabır gerektirecektir. Demokrasi mucidi Atinalılar boşuna “ad astra per aspera” dememişler: yıldızlara giden yol zorluklardan geçer. 

Trackback URL

  1. 5 Yorum

  2. Yazan:MY Tarih: Kas 22, 2009 | Reply

    Sevgili Ahmet Ercan,

    Öncelikle yazar okuluna katilip “ögrenci” rolü oynamayi kabul ettigin için tesekkürler 🙂

    Enver’in bir tartismada dedigi gibi yazarligin dogustan gelen bir boyutu vardir ama bir de “teknik” olan, ögrenilebilecek, iyilestirilebilecek bir kismi vardir.

    bizim elestiri ve önerilerimizi mutlak bir otoritenin itiraz kabul etmez sözü olarak görme sakin, daha çok bir dost tavsiyesi ve DD içinde yayinlamak istedigimiz yazilarda aradigimiz ölçütler açisindan bir degerlendirme…

    Yazini bastan sona zevkle okudum. Konuya PAT diye bir giris var, genelde yazarlar daha yumusak bir inis yaparlar, örnekler, güncel bir sorun, bir vecize, … Ama sen bu PAT diye girisi çok güzel yapmissin ve yazi boyunca devam eden bir tarz ile uyum saglamis.

    Yazinda bir baska sasirtici unsur da su: Hemen her paragraf DEMOKRASI SUDUR, BUDUR diyerek basliyor ve normalde itici bir seydir bu, sözlük havasi verir, ders kitabi kokar. Ama sen bu isi de sanki bilerek, “komik olsun diye” yapmissin ve basarmissin. çünkü her paragrafta ilginç benzetmeler, ciddi lâflarin hemen yaninda “avam” kelimeler ve “ESAS OGLAN – MANZARA MARTISI” gibi metaforlar kullanmissin.

    cümlelerin uzunluklari çok iyi ayarlanmis. Türkçe’ye hakimiyetin sayesinde uzun cümleler bile “kopmadan” okunabiliyor.

    Bunlar iyi noktalar. Kusur bulamadim dogrusu ve zorlama elestiri yapmak istemiyorum. Belki baska dostlar yazilmaya deger iyilestirilebilir noktalar (kusur degil) bulurlar.

    Bence tek kusur kisa olmasi, bu kadar sirin bir yazi PAT diye basladigi gibi PAT diye bitmis 🙂

    insan “keske azcik daha sürseydi” diyor.

    Tebrikler, güzel yazilarini bekliyoruz, “YAZAR OKULU” disinda da severek yayinlayabiliriz.

    Sen de dahil bütün genç dostlarimiza çOK ÖNEMLi BiR TAVSiYEM OLACAK: MUTLAKA bu iki yaziyi okuyun:

    http://www.derindusunce.org/2009/08/25/okumadan-yazmak-dolmadan-bosalmak/

    http://www.derindusunce.org/siz-de-yazin/

  3. Yazan:nilgün öven Tarih: Kas 22, 2009 | Reply

    Bir ‘essay’de (edebi eser değil, akademik yazı demek istiyorum) giriş paragrafı ana temayı belirler ve izleyecek paragrafların ana fikirlerini içerir – yani bir tezin giriş bölümü gibi işlenmelidir. Dolayısı ile bu yazıda birinci ve ikinci paragrafın bir kısmını birleştirerek aşağıdaki biçimde bir giriş ve eklemenin uygun olacağı kanaatindeyim. Tabii bu giriş paragrafından sonra, her paragrafın ilk cümlesi de ‘topic sentence’dır. Yani her paragrafın ilk cümlesi o paragrafın ‘topic’yani (konusunu) içeren bir genel cümle olmalıdır. Bu takdirde ‘scanning’ ve ‘skimming’ denilen hızlı okuma biçimlerinde bile yazar fikrini hızlı biçimde, ayrıntılara dalmak zorunluluğu olmadan okura ulaştırabilmiş olur. (Eklemeyi parantez içinde verdim)

    Sistemlerin amacı insanları mutlu etmektir. İnsanlar eğer bir sistemden mutlu ise onu kullanmaya devam eder değillerse değiştirirler. Zaten bütün devrimler bir grubun sistemden dolayı mutlu olmamasından doğar. Sistem bir yerden sonra insanları mutlu edememeye başlar. Çünkü insan sürekli gelişen, büyüyen bir canlıdır. Bu yüzden aynı büyüyen çocuk gibi eski elbiseleri kendisine küçük gelmeye başlar. Sistem denen urbanın kendisine küçük geldiğine kanaat getiren ve sistemden hoşnut olmayan insanlar yeterli gücü topladıkları zaman sistemi değiştirirler. Eğer sistemin uygulandığı yerde sistemden hoşnut olmayanların yanında sistemden hala mutlu olanlar da var ise o zaman ortaya “kanlı bir devrim” ya da “kanlı bir devrim girişimi” ortaya çıkar. İşte demokrasi, bir zamanlar uygulanan ve insanlığın artık kendisine küçük geldiğine kanaat getirilerek terk ettiği sistemlerden sonra giydiği yeni yönetim urbasıdır. (Demokrasi, bu yeni yönetim urbası ile insan vücudunun hareketleri arasındaki kısıtlayıcılık arasındaki dengelerin sağlanması, gücünü kitleden değil bireyden alıyor olması, esnekliği, kendine zarar verebilecek olan açık kapıları kapatmak istemesi, sabır gereksinimi ve bir sahne oyununa benzemesi gibi yönleriyle tebarüz eder.)
    Bu yeni urbayı….(Demokrasi urbasını)çoktandır giyenler….

  4. Yazan:Mustafa Tarih: Kas 22, 2009 | Reply

    Pat diye basladi kritigi yapmam cünkü bircok fikir adamlari ve filozoflar öyle yazarlardi. Makalenin muhtevasi hakkinda birkac fikrimi belirtmek istiyorum. Politik sistemler veya Demokrasi insanlara mutluluk getirmek icindir fikrini garibsedim. Krallik ve diktatörlüge karsi sehirli toplumlarin ve yeni sermaye odaklarin gücü yeni bir zemine oturtmalaridir ve bu gücü paylasimidir. Demokrasi daha kötü sistemleri önlemek maksadi ile ortaya cikti. En iyi sistem degildir cünkü insanlarin kendi dizayn ettikleri mükemmel olmadigi icin daima eksik ve mükemmelden uzaktir. Ve dolayisi ile demokrasi insanlari mutlu yapmak hedefi vardir demek olmuyor.
    “Demokrasi, her sistem gibi kendine zarar verme olasılığı bulunan açık kapıları olabildiğince kapamak ister.” yaziyorsunuz. Efendim, demokrasi iste öyle degildir. Demokrasiye karsi cikanlarinda demokraside hürriyetleri olacak özellikle fikir hürriyeti. Nitekim hemen hemen bütün ileri demokrasilerde komunist ve irkci partiler var.
    Insanin mutlulugunu dinler ve bir takim felsefeler konu ediyorlar.

  5. Yazan:seyda Tarih: Kas 23, 2009 | Reply

    yazı genel itibariyle güzel olmuş. evet bence de biraz kısa olmuş ama yine de güzel. tebrikler…

  6. Yazan:Haluk Tarih: Kas 23, 2009 | Reply

    Sayın Ercan yazınızı okudum.Direkt giriş yaparak çok farklı tesbitleriniz var.Konuya hakimsiniz akademik ağızla şiirimsi yazılarla zihin bulandırma gibi bir yol seçmediğiniz için teşekkür etsem şahsım adına azdır.Ne zamandır deneme havasında akademik titrle yazılmış bir yazı okumamaıştım.

ÖNEMLİ

--------------------------------------------------------------------

Tüm yazı, yorum ve içerikten imza sahipleri sorumludur. Yayımlanmış olmaları, bu görüşlere katıldığımız anlamına gelmez.

Hakaret içerse dahi bütün yorumlar birer fikir eseridir. Ama bu siteye ilk kez yorum yazıyorsanız, yorum kurallarına gözatın yine de.

Not: Sitenin ismini dert etmeyin, “derinlik” üzerine bayağı bir geyik yaptık, henüz söylenmemiş bir şey bulmanız oldukça zor :)

Editörle takışmayın, o da bir anne-babanın evlâdıdır, sabrının sınırı vardır. Siz haklı bile olsanız alttan alın, efendilik sizde kalsın.

Sitenin iç işleriyle ilgili yorum yapmayın, aklınıza takılan soruları iletişim kutusundan sorun, kol kırılsın, yen içinde kalsın.

Kendi nezaketinizi bize endekslemeyin, bizden daha nazik olarak bizi utandırın. Yanlış ve eksik şeylerden şikayet etmek yerine bilgi ve yeni bakış açısı sunarak tamamlayın, düzeltin, tevazu ile öğretin bize bildiklerinizi.

Bu kurallara başkasının uyup uymamasına aldırmayın, siz uyun. Bütün yorumları hızla onaylanan EN KIDEMLİ YORUMCULAR arasındaki nizamî yerinizi alın.

--------------------------------------------------------------------
  • Siz de fikrinizi belirtin