RSS Feed for This Post

Asi Ruhlar / Halil Cibran

halil-cibran-asi-ruhlarRaşid Bey Namaan’ı gençliğimden beri tanırdım. Beyrut şehrinde doğup büyümüş bir Lübnanlıydı. Soyunun geleneklerini ve şerefini korumuş zengin ve eski bir ailenin ferdi olan Raşid atalarının asilliği ile ilgili olaylardan bahsetmeyi severdi. Günlük yaşamında onların o zamanlar Ortadoğu’da hüküm süren inançlarını ve adetlerini sürdürürdü.

Raşid Bey Namaan eli açık ve iri kalpli biriydi ama birçok Suriyeli gibi gerçekler yerine sadece yüzeysel olaylara bakardı. Hiçbir zaman yüreğinin buyruklarına kulak asmaz, kendini etrafta duyduğu seslere uymakla oyalardı. Gözlerini ve yüreğini hayatın sırlarına kör etmiş parıldayan nesnelerle kendini eğlendirirdi; ruhu, doğanın kanununu anlamaktan geçici şeylerden haz duymaya çevrilmişti. Sevgi ya da nefretlerini insanların yüzüne söylemek için acele eden, sonra da bu düşüncesizliklerinden artık geri dönmek için çok geç olduğunda pişmanlık duyan o adamlardan biriydi. Ve sonra başlarına bağışlanma ya da onay yerine utanç ve yergi gelirdi.

İşte bu özellikler, Raşid Bey Namaan’ı, Rose Hanie ile ruhları evliliği cennet yapan gerçek aşkın gölgesinde kucaklaşmadan çok önce, evlenmek için harekete geçirmişti.

Bir kaç yıllık ayrılıktan sonra Beyrut’a geri döndüm. Raşid Bey Namaan’ı ziyarete gittiğimde onu solgun ve zayıflamış buldum. Yüzünde acı bir düş kırıklığının kuruntusunu görebiliyordum; hüzün dolu gözleri kırılmış kalbini ve karasevdalı ruhunu anlatıyordu. Bu zavallı halinin nedenini merak etmiştim; ancak sormakta tereddüt etmedim ve “Sana ne oldu, Raşid? Çocukluğundan beri senin olan o ışıyan gülümsemen ve mutlu çehren nerede? Ölüm yakın bir arkadaşını mı aldı senden? Yoksa siyah geceler, beyaz günlerde biriktirdiğin altınları mı aldı senden? Arkadaşlık hatırına, açıkla bana kalbinin üzüntüsünün ve bedeninin güçsüzlüğünün sebebini,” dedim. Ben güzel günlerin ıssız görüntülerini onun gözünde canlandırırken o bana kederli bir şekilde baktı. Dertli ve tutuk bir sesle yanıt verdi, “Birisi arkadaşını yitirdiğinde yanındaki diğer arkadaşlarda teselli bulur ve eğer altınlarını yitirirse bir süre düşünür, aklından talihsizliği çıkarır, özellikle kedini hâlâ sağlıklı ve hevesli hissediyorsa. Ama birisi gönül huzurunu yitirdiyse nerede huzur bulur ve onun yerine neyi koyabilir? Hangi akıl bununla başa çıkabilir?

Ölüm yakınına düştüğünde, acı çekersin. Ama zamanla Hayatın yumuşak parmaklarının pürüzsüz dokunuşlarını hissedersin ve neşelenirsin.

“Kader bir anda gelir, kaygı getirerek; sana korkunç gözlerle bakar, boğazına keskin parmaklarıyla sarılır, seni yere fırlatır ve üzerine demir kaplı ayaklarıyla tepinir; kahkaha atar ve yürür gider, ama sonra yaptıklarından pişmanlık duyar ve iyi talih yoluyla onu bağışlamanı ister. İpeksi ellerini uzatır ve seni yükseklere çıkarır, sana Umut Şarkısını söyler ve dertlerini unutmanı sağlar. Sana güven ve hırs duyman için yeni bir heyecan yaratır. Hayattaki nasibin çok sevdiğin güzel bir kuş ise, onu iç benliğinin tohumları ile sevinçle beslersin, ona yüreğinden kafes, ruhundan yuva yaparsın. Ama sen ona tutkuyla hayranlık beslerken ve ona sevginin gözüyle bakarken, ellerinden kaçıverir ve yükseklere uçar; sonra alçalır ve başka bir kafese girer, bir daha asla sana dönmez. Ne yapabilirsin? Sabır ve teselliyi nerede bulabilirsin? Umutlarını ve hayallerini nasıl canlandırabilirsin yeniden? Hangi güç fırtınalı yüreğini sakinleştirebilir?”

Bunları boğulan bir sesle ve acı çeken bir ruh haliyle söyledikten sonra Raşid Bey kuzey ve güney rüzgârları arasında titreşen sazlar gibi ayakta dikildi. Ellerini bükülü parmakları ile bir şeyi yakalayıp yok edecekmiş gibi uzattı. Kırışık yüzü morarmıştı, birkaç dakika gözlerini dikip bakarken gözleri büyüdü, sanki yoktan var olan, onu almaya gelen bir iblis görmüş gibiydi; sonra gözlerini bana dikti ve görüntüsü birdenbire değişti, öfkesi keskin bir acı ve kedere dönüştü ve haykırarak dedi ki, “Bu benim fakirliğin öldürücü pençelerinden kurtardığım kadın; ben ona hazinemi açtım ve onu, güzel giysileri ve değerli mücevherleri ve cesur atların çektiği şahane arabalarından ötürü diğer kadınların kıskanmalarını sağladım; yüreğimin sevdiği kadın, ayaklarına sevgiyi boşalttığım kadın; ona gerçek bir arkadaş, içten bir dost ve sadık bir eş olduğum kadın; beni aldatan kadın, yoksulluğu ve utançla yoğrulmuş, rezaletle karıştırılmış kötü ekmeği paylaşacağı başka bir adam için beni terk eden kadın. Sevdiğim kadın; beslediğim güzel kuş, yüreğimi kafes, ruhumu yuva yaptığım kuş ellerimden kaçtı ve başka bir kafese girdi; benim şefkatim ve sevgimin cennetinde yaşayan o saf melek şimdi bana günahını çekmek için alçalan ve benim de onun suçundan ötürü yeryüzünde acı çekmeme sebep olan korkunç bir iblis gibi görünüyor.”

… Yeni kitaplar keşfetmek için …

Kitap tanıtan kitap 7

kitap-tanitan-kitap-7 - kucuk Ücretsiz kitap indirin74 kitap indirin Dost Kazanma ve İnsanları Etkileme Sanatı / Dale CarnegieKitap tanıtan kitapların 7cisine damgasını vuran düşünür Susan Sontag oldu. 1977’de yayınladığı“Fotoğraf Üzerine” isimli cesur kitaptan bahseden 4 makale ile başlıyoruz. Mehmet Özbey’in kaleminden eskimeyen bir kitabı ziyaret edeceğiz sonra: Yüzyıllık Yalnızlık (Gabriel Garcia Marquez) Değerli yazarlarımızdan Mehmet Salih Demir ve Mustafacan Özdemir tek bir kitaba ve tek bir yazara odaklı kitap sohbetlerinden farklı makaleler hazırladılar. Bunlar kavram ve/veya olaylara odaklı, birden fazla kitaptan ve müelliften istifade eden çalışmalar: Terör, vicdan, modernleşme, bilim felsefesi (Kuhn, Heidegger, Derrida, Gadamer, Dilthey, Mach, Baudrillard, Toulmin) … Suzan Nur Başarslan’ın yazdığı Türk romanının tarihçesi veSeksenli Yıllarda Türk Romanı Ve Post Modern Eğilimlerde bu kategoriye dahil edilebilir. Bunların  yanısıra yazar kadar hatta bazen daha fazla ünlenmiş kitaplara adanmış makaleleri de yine bu sayıda bulacaksınız: Zeytindağı (Falih Rıfkı Atay), Hayy Bin Yakzan (İbn-i Tufeyl), Körleşme (Elias Canetti), Taşrada Düğün Hazırlıkları (Franz Kafka). Kitap tanıtan Kitap 7’nin daha önceki sayılardan bir diğer farkı da Georg Simmel’e adanmış iki makale içermesi. Karl Marx ve Max Weber arasındaki kayıp halka olarak nitelenen Simmel’in “Büyük şehir ve zihinsel yaşam” (Die Großstädte und das Geistesleben, 1903) isimli özgün çalışmasından bahsettiğimiz makaleler kitabın sonunda. Buradan indirebilirsiniz.

Önceki kitap sohbetleri:

Trackback URL

ÖNEMLİ

--------------------------------------------------------------------

Tüm yazı, yorum ve içerikten imza sahipleri sorumludur. Yayımlanmış olmaları, bu görüşlere katıldığımız anlamına gelmez.

Hakaret içerse dahi bütün yorumlar birer fikir eseridir. Ama bu siteye ilk kez yorum yazıyorsanız, yorum kurallarına gözatın yine de.

Not: Sitenin ismini dert etmeyin, “derinlik” üzerine bayağı bir geyik yaptık, henüz söylenmemiş bir şey bulmanız oldukça zor :)

Editörle takışmayın, o da bir anne-babanın evlâdıdır, sabrının sınırı vardır. Siz haklı bile olsanız alttan alın, efendilik sizde kalsın.

Sitenin iç işleriyle ilgili yorum yapmayın, aklınıza takılan soruları iletişim kutusundan sorun, kol kırılsın, yen içinde kalsın.

Kendi nezaketinizi bize endekslemeyin, bizden daha nazik olarak bizi utandırın. Yanlış ve eksik şeylerden şikayet etmek yerine bilgi ve yeni bakış açısı sunarak tamamlayın, düzeltin, tevazu ile öğretin bize bildiklerinizi.

Bu kurallara başkasının uyup uymamasına aldırmayın, siz uyun. Bütün yorumları hızla onaylanan EN KIDEMLİ YORUMCULAR arasındaki nizamî yerinizi alın.

--------------------------------------------------------------------
  • Siz de fikrinizi belirtin