RSS Feed for This Post

Dikkat Kitap: Derin Medeniyet

derin-medeniyetSaniyede 2000 hücresi ölen insan her söze “BENNN” diyerek başlarken ne kadar da komiktir. İnsan kendi ölümünü kabul edebilir ama yok olmayı kabul edemez. Geçen zamana ve yaşlanan vücudunun ifsadına dahi bâkî bir hüviyetin, belki de ruhunun penceresinden bakar. Mânâ’da bekâ bulamayan insanlar ise maddede cismânî bir kalıcılık peşine düşerler. Geçmişin piramitleri ve bugünün gökdelenleri buna şahit. Medeniyet tarihi de bâkî kalmak isteyen insanların tarihidir. İfsada uğrayan maddeyi aşan, müteâl bir hüviyeti arayan, zaman içinde aynı kalmak isteyen (identic, immuable) insan topluluklarının bitmeyen bekâ arayışı. (Bâkî / Eternal / Timeless / διαχρονικό / باكي »)

Nedir medeniyet? Opera? Demokrasi? Parklar ve bahçelerle süslü şehirler? Metro? Asansör? Aydınlanma(?) çağının karanlık dehlizlerinde kaybolan bizler için medeniyet ve kültürü ayırdetmek zor. Kelimelerimizi kaybettik. Ama şurası kesin: Hiroşima, Gazze ve Halep’te şehirleri (medineleri) haritadan silen Batı’ya “medenî” diyenler büyük bir suç işliyorlar. Zira katil bir insanı bir kere öldürür ama katile “katil” demeyenler içlerindeki insanlığı, vicdanı öldürmüş olurlar. (Vicdan / Conscious / Conscience / ضمير)

Bu yüzden Batı’nın medeniyet değil ancak bir kültür olduğu söylenmelidir. Kendine has mimarîsi, müziği, edebiyatı vardır. Hatta dünyaya dayattığı teknolojisi, ticareti vardır. Ama medeniyet (مدنية) kültürden farklı bir mefhumdur. Medeniyet dünyevî zaferler peşinde koşan maddî/ parasal/ teknolojik bir tahakküm sistemi değildir. (Düzen / System / Système / المنظومة) Birlikte barış içinde yaşanan bir şehir hayatından mülhem olduğundan (fr. Cité / Civique/ Civile / civilisation) medineleri çağrıştırır bu kelime. İçtimaî menzili olan, ahlâkî bir eftaliyet bildiren medeniyet mefhumunun temeli uhrevîdir. Medeniyet zaviyesinde insan birey değil kuldur. (İnsan / Birey / Kul / Homo Economicus / إنساني) Bir başka deyişle kulluk şuuru olmaksızın yaşayan, kendi ölümüne inanmayan hazcı insanlar medeniyet inşaa edemezler. Çünkü maneviyattan mahrum kalmış cemiyetler ancak menfaat üzere bir araya gelip ateşkes yapabilirler; barış yapamazlar.( Barış / Sulh / Peace / Paix / صلح / سلام ) Bu toplumların ihdas ettikleri bürokrasi ve piyasa gibi fayda odaklı müesseseler iyilik değil fayda amaçlıdır. (Fayda / utility / utilité / فائدة) Bu kurumların yüksek duvarlarıyla birbirinden koparılan insancıklar böylesi ortamlarda elbette mutlu olamazlar; mutluluğun ne olduğunu dahi bilmeksizin sadece geçici tatminler peşinde koşarlar. (Mutluluk / Tatmin / Bonheur /Satisfaction / سعادة)

Ya Batılılar? Herşeyin fiyatını bilen ama hiçbir şeyin değerini bilmeyen bu insan türü nasıl çıktı ortaya? (Değer / Kıymet / Value / Valeur / قيمة)  Rönesans denilen süreç gerçekte bir çok şeyin ölüm fermanıydı. Aydınlanma(?) çağıyla başlayan karanlık devirde ise Vatikan’a inat seküler bir felsefe, sanat ve bilim anlayışıyla ihdas edilen Batı kültürü tam bir tepki-itiraz kültürü oldu. Batı artık ne istediğini değil ne istemediğini tarif ediyordu. Greko-Romen çağını ihya bahanesiyle sadece göstermelik bir taklit yapıldı. Zira taklit edilen sûretler asırlardır gerçek hayatlarından mahrum bırakılmıştı. Ne yazık ki medeniyetten uzaklaşan Batı ticaret ve şiddetin cebbar gücüyle İslâmistan da dahil bütün dünyayı zincire vurup yerlerde sürüklemeyi başardı.(İslâmistan / Land of Islam / ديار الإسلام)

Evet… Kimileri adaletle hükmedilmiş mülkler bıraktılar geriye; kimileriyse kan ve göz yaşıyla, kul hakkıyla çimentosu karılmış duvarlar, piramitler, kuleler. Elinizdeki bu kitap şu veya bu medeniyeti anlatma değil medeniyet mefhumunun derinlerine inme derdinde. İnsanlar arasındaki münasebetleri yani muhabbet, merhamet, adalet, ticaret ve şiddeti yönetebilme gücü açısından medeniyet mefhumuna yeni bir bakış açısı teklif ediyor. Miras olarak köprü bırakanlarla duvar bırakanları tefrik etmeye yarayacak bir bakış açısı. Buradan indirebilirsiniz.

Trackback URL

ÖNEMLİ

--------------------------------------------------------------------

Tüm yazı, yorum ve içerikten imza sahipleri sorumludur. Yayımlanmış olmaları, bu görüşlere katıldığımız anlamına gelmez.

Hakaret içerse dahi bütün yorumlar birer fikir eseridir. Ama bu siteye ilk kez yorum yazıyorsanız, yorum kurallarına gözatın yine de.

Not: Sitenin ismini dert etmeyin, “derinlik” üzerine bayağı bir geyik yaptık, henüz söylenmemiş bir şey bulmanız oldukça zor :)

Editörle takışmayın, o da bir anne-babanın evlâdıdır, sabrının sınırı vardır. Siz haklı bile olsanız alttan alın, efendilik sizde kalsın.

Sitenin iç işleriyle ilgili yorum yapmayın, aklınıza takılan soruları iletişim kutusundan sorun, kol kırılsın, yen içinde kalsın.

Kendi nezaketinizi bize endekslemeyin, bizden daha nazik olarak bizi utandırın. Yanlış ve eksik şeylerden şikayet etmek yerine bilgi ve yeni bakış açısı sunarak tamamlayın, düzeltin, tevazu ile öğretin bize bildiklerinizi.

Bu kurallara başkasının uyup uymamasına aldırmayın, siz uyun. Bütün yorumları hızla onaylanan EN KIDEMLİ YORUMCULAR arasındaki nizamî yerinizi alın.

--------------------------------------------------------------------
  • Siz de fikrinizi belirtin