RSS Feed for This Post

Erkekler ağlamaz, insanlar ağlar

kadin

Kadınlarla erkeklerin eğitim, maaş, siyaset vb konularda eşit olup olmadığına bakmak ve sonra bazı ülkeleri diğerlerinden daha “uygar” kabul etmek aslında büyük gaflet. Zira Kadınların zorla erkekleştirildiği modern dünyada eşitlik de eşitsizlik kadar zulüm getiriyor. Sovyet Rusya’da eşitlik vardı; ücretler ve tatiller eşitti. Fabrikalarda WC izinlerine kadar herkes her yerde eşitti… ve Sovyet Rusya kadınların erkeklerden daha erken öldüğü tek ülkeydi!

Uygar(!) ve eşitlik saplantılı Batı kendi kadınlarını birer isteme makinesi haline getirirken dünyanın geri kalan ülkelerindeki kadınları köleleştirdi. Çin, Afrika, Güney Amerika ve daha bir çok bölgede kadınlar erkekler kadar çalışsalar bile çocuklarını doyuramıyorlar. Merhametiyle aileyi, cemiyeti birleştirmesi gereken anne bütün gün erkek gibi çalışıyor. Geleneklerin, inançların kuşaktan kuşağa aktarılması artık mümkün değil. Her kuşak öncekinden daha fazla tüketerek, çevreyi daha fazla kirleterek ve diğer kadınları daha fazla köleleştirerek “mutlu” olmaya çalışıyor. Her şeyin fiyatını bilen ama kıymetini bilmeyen vahşi “medeniyeti” böyle kurduk: Kadınları ezerek ve erkekleştirerek.

Dişileştikçe insanlığı örtülüyor kadınların. Erkek gözüne cazipler ama artık güzel değiller. Beğenilebilir ama âşık olunamaz. Bir erkeğin hayatında özel bir kadın olamayınca HER erkeğin gözündeki HER-hangi dişi oluverdi. (Bkz. Derin Lügat maddesi: Güzellik / Cazibe / Attraction / Sex Appeal / الجمال) Objektif, sayılan, ölçülen adeta bilimsel bir “güzellik” bu. Standartları bile var: 20 yaşında, 90-60-90. Otomobil seçer gibi: Kilometresi, motor hacmi, çekiş gücü, yolcu kapasitesi… Güzellik Yarışması diye bir şey var!  Medeniyet kuramayan Batı’nın “kadın-erkek eşitliği” hastalıklı bir kavram. Neden?

Çünkü erkekler ağlamaz, insanlar ağlar; zira erkeklik a’râzdır, insanlık ise cevherdir…

 

… Bu konuda okumak için…

Kadınlar… Günümüzün Don Kişotları

Suzan Nur Başarslan’ın dediği gibi “kadına dair söylenmesi gereken ne kadar söz varsa erkeğin söylediği” bir dünya bu. Sadece söz mü? Yaşama hakkı bile. Bugün Çin’de ve Hindistan’da yüzbinlerce kız bebek daha doğmadan ultrason ile ana karnında görülüp yok ediliyor. Erkeklerin güç mücadelesinde kadınlar eziliyor. Cumartesi anası oluyor, cezaevlerinin önünde sıra bekleyen, şehit tabutlarının üzerinde ağlayan oluyor. Şampuan veya otomobil satarken bedenini kullandıran, arka planda, silik, soyunan, tüketen, “figüran”… Kadınlara özne olma hakkını vermeyen erkekler mi yoksa bu hakkı alamayan kadınlar mı? Kadınlıklarını kaybetmeden, erkekleşmeden var olabilecek mi birgün kadınlar? 96 sayfalık bu kitapta Kadın’a ait kavgaları ve Kadın’ın kimlik arayışını sorguluyoruz. Buradan indirebilirsiniz.

 

sen-insansinSen insansın, homo-economicus değilsin!

Avusturyalı romancı Robert Musil’in başyapıtı Niteliksiz AdamJames Joyce‘un Ulysses ve Marcel Proust‘un Geçmiş Zaman Peşinde adlı eserleriyle birlikte 20ci asır Batı edebiyatının temel taşlarından biri. Bu devasa romanın bitmemiş olması ise son derecede manidar. Zira romanın konusunu teşkil eden meseleler bugün de güncelliğini koruyor.  Biz “modernler” teknolojiyle şekillenen modern dünyada giderek kayboluyoruz. İnsan’a has nitelikleri makinelere, bürokrasiye ve piyasaya aktardıkça geriye niteliksiz bir Ben’lik kalıyor. İstatistiksel bir yaratık derekesine düşen İnsan artık sadece kendine verilen rolleri oynayabildiği kadar saygı görüyor: Vatandaş, müşteri, işçi, asker…

Makinelerin dişli çarkları arasında kaybettiğimiz İnsan’ı Niteliksiz Adam’ın sayfalarında arıyoruz; dünya edebiyatının en önemli eserlerinden birinde. Çünkü bilimsel ya da ekonomik düşünce kalıplarına sığmayan, müteâl / aşkın bir İnsan tasavvuruna ihtiyacımız var. Homo-economicus ya da homo-scientificus değil. Aradığımız, sorumluluk şuuruyla yaşayan hür İnsanBuradan indirebilirsiniz.

 

freud-kapakGurbetçi Freud ve “Das Unheimliche”

Modern insanın kalabalıkta duyduğu yalnızlığı sorgulamak için iyi bir fırsat… Sigmund Freud gurbette olma duygusunu, yabancılık, terk edilmişlik hissini anlatan “Das Unheimliche” adlı denemesini 1919’da yayınlamış. İsminden itibaren tefekküre vesile olabilecek bir çalışma. Zira “Unheimliche” alışılmışın dışında, endişe verici bir yabancılık hissini anlatıyor.

Bu hal sadece İnsan’a mahsus: Kaynağında tehdit algısı olmayan, hayvanların bilmediği bir his. Belki huşu / haşyet ile akrabalığı olan bir varoluş endişesi? Gurbete benzer bir yabancılık hissi, sanki davet edilmediğim bir evdeyim, kaçak bir yolcuyum bu dünyada. Freud’un İd (Alt bilinç), Benlik (Ego), Üst Benlik (Süperego) kavramları iç dünyamızdaki çatışmalara ışık tutabilir mi? Dünyada yaşarken İnsan’ın kendisini asla “evinde” hissetmeyişi acaba modern bir hastalık mıdır? Teknolojinin gelişmesiyle baş gösteren bir gerginlik midir? Yoksa bu korku ve tatminsizlik hali insanın doğasına özgü vasıfların habercisi,  buz dağının görünen ucu mudur? Hem Sigmund Freud’u tanıyanların hem de yeni keşfedecek olanların keyifle okuyacağını ümid ediyoruz. Buradan indirebilirsiniz.

Trackback URL

  1. 1 Trackback(s)

  2. Ara 20, 2016: Kendine Ait Bir Oda / Virginia Woolf

ÖNEMLİ

--------------------------------------------------------------------

Tüm yazı, yorum ve içerikten imza sahipleri sorumludur. Yayımlanmış olmaları, bu görüşlere katıldığımız anlamına gelmez.

Hakaret içerse dahi bütün yorumlar birer fikir eseridir. Ama bu siteye ilk kez yorum yazıyorsanız, yorum kurallarına gözatın yine de.

Not: Sitenin ismini dert etmeyin, “derinlik” üzerine bayağı bir geyik yaptık, henüz söylenmemiş bir şey bulmanız oldukça zor :)

Editörle takışmayın, o da bir anne-babanın evlâdıdır, sabrının sınırı vardır. Siz haklı bile olsanız alttan alın, efendilik sizde kalsın.

Sitenin iç işleriyle ilgili yorum yapmayın, aklınıza takılan soruları iletişim kutusundan sorun, kol kırılsın, yen içinde kalsın.

Kendi nezaketinizi bize endekslemeyin, bizden daha nazik olarak bizi utandırın. Yanlış ve eksik şeylerden şikayet etmek yerine bilgi ve yeni bakış açısı sunarak tamamlayın, düzeltin, tevazu ile öğretin bize bildiklerinizi.

Bu kurallara başkasının uyup uymamasına aldırmayın, siz uyun. Bütün yorumları hızla onaylanan EN KIDEMLİ YORUMCULAR arasındaki nizamî yerinizi alın.

--------------------------------------------------------------------
  • Siz de fikrinizi belirtin