RSS Feed for This Post

Batı bir medeniyet değildir; çünkü bilimsel ilerleme ahlâkî gerilemeyi engellemez

1880’lerde Thomas Edison ile George Westinghouse arasında bir teknoloji savaşı yaşanmış: “War of Currents”. Edison öngördüğü sisteme rekabet edilmesinden büyük rahatsızlık duymuş ve rakiplerine karşı  bir karalama kampanyası başlatmış.

Westinghouse’un desteklediği AC (alternative akım) şebekesinin çok tehlikeli olduğunu göstermek için yalan haber ve rüşvet de dahil her yolu denemiş Edison. Yanında çalıştırdığı mühendisler (A. Kennely ve H. Brown) sokaktan topladıkları kedi ve köpeklerle elektrik vermışler. Amaç halka AC’ın tehlikeli olduğunu ispat etmek ve kamuoyu oluşturmak. Böylece yüzlerce hayvanı öldürmüşler. Sonra sıra atlara ve ineklere gelmiş. Ama bununla da yetinmemişler.

elektirkli_sandalyeHalkı AC’dan soğutmak için idama mahkum edilmiş olan Edward Kemmler’ı AC akımı ile çalışan bir elektrikli sandalyeye oturtmuşlar. Akım şiddeti “doğru” ayarlanmadığı için idam tam bir işkenceye dönüşmüş. 8-10 dakika can çekişen mahkûmun damarları yarılmış ve vücudu alev almış.

Yukarıda videoda gördüğünüz fil de Edison tarafından elektrikle öldürülmüş. Amaç? Yine alternatif akımın tehlikeli olduğunu ispat etmek. 1500-2000 kadar “seyirci” toplanmış, hayvana 6000 volt vermiş Edison.

İsterseniz bu gece evinizdeki ışıkları, elektrikli aletleri 5 dakika dinlendirin ve biraz düşünün. Topsy adlı bu fili, işkence ile öldürülen Edward Kemmler’ı hatırlayın. Sokaktan toplanıp elektirikle yakılan kedi ve köpekleri… Filmleri, şarkıları, felsefesi ve sanatıyla, ideolojileriyle, komünizmi, faşizmi, liberalizmi, kapitalizmi ile zihnimize, kalbimize tahakküm kuran Batı budur. İnsanî değerleri menkul kıymetlerle değiştirebilen Batı medeniyeti(!) işte böyle değersiz bir değer sistemidir.

Karanlıkta bir mum yakın ve düşünün bir parça: Suriye’de, Irak’ta, Afganistan’da, Orta Afrika’da hâlâ süren zulmü mümkün kılan zihniyet nedir? Batının “ilerleme” dediği gerilik nereden geliyor? Müslüman toplumlar neden Batının fikirlerine alternatif üretemiyorlar?
.
… Bu konuda okumak için…

Maymunist imanla nereye kadar?

Evrim ve Big Bang gibi konular genellikle sağlıklı biçimde tartışılmaz. İdeoloji ve inançlar, felsefî tercihler bilim-SELLİK maskesiyle çıkar karşımıza. Özellikle evrim tartışmaları “filanca solucanın bölünmesi” veya falanca Amerikalı biyoloji uzmanının deneyleri etrafında döner ve bir türlü maskeler inmez. Madde ve o Madde’ye yüklenen Mânâ maskelenir.

Oysa perde arkasında tartışılan başkadır. İnsan’a, Hayat’a dair temel kavramlardır. Sadece et ve kemikten mi ibaretiz? Yokluktan gelen ve ölümle yokluğa giden, çok zeki de olsa SADECE VE SADECE bir maymun türü müdür insan? BİLİM DIŞINDA bir insanlık yoksa, Aşk yoksa, Sanat yoksa, Güzellik yoksa ve Adalet yoksa Hayat‘ın anlamı nedir? Aşık olmak hormonal bir abartıysa, iyilik enayilikse, neden birbirimizin gırtlağına sarılmıyoruz ekmeğini almak için? Neden bir çocuğa tecavüz edilmesi midemizi bulandırıyor ve neden fakir bir insana yardım etmek istiyoruz?

Taj Mahal’in, Ayasofya’nın, Notre Dame de Paris’nin değeri bir arı kovanı veya termit yuvasına eşdeğer ise, Mesnevî boşuna yazıldı ise neden Hitler’i lanetliyoruz ve neden Filistin’de can veren bebeklere üzülüyoruz?

Maymun olmanın (veya kendini öyle sanmanın) BİLİM DIŞINDA, psikolojik, siyasî, ahlâkî, hukukî öyle ağır sonuçları var ki…

İşte geçtiğimiz ay bu maskelerin düştüğü, kartların açık oynandığı çok kaliteli iki tartışmaya tanık olduk. İki makale işaret fişeği görevi yaptı. Sağolsun bir çok değerli okurumuz yüzden fazla yorumla konuyu DERİNLEMESİNE tartıştı. Derinlemesine diyoruz çünkü Madde’nin arkasındaki Mânâ bu kez gerçekten masaya yatırıldı. Evrim senaryosunu kabul etmenin etik ve siyasî neticeleri hatta evrimciliğin etimolojik değeri bile konuşuldu.

Biz de bu sebeple söz konusu iki tartışmayı 116 sayfalık bu kitapta topladık. Buradan indirebilirsiniz.

(Ayrıca konuyla ilgili okurlarımız Bir pozitivizm eleştirisi  isimli kitabımızdan da istifade edebilirler)

 

Modern Bir Put: Bilim (Tartışma)

Bilimciler herşeyi parçaladıkları için mânâyı kaybediyorlar. Aşk’ı, Korku’yu, Sevinç’i hormonal “fenomenler” sanıyorlar. Hakikat’in tezahürü yok onlar için, sadece tezahür var. Sebebi? Eşya. Eşyanın sebebi? O da eşya(!) Biz buna “pozitivist iman” diyoruz. Çünkü pozitivistlerin bilimsellikle ilişkisi koptu. Bilimsellik değil bilimcilik peşindeler. Bilimi putlaştırdılar. Konuya eğilen yazarımız Mehmet Bahadır her zamanki nazik üslubuyla “kral çıplak” dedi… Dedi ve bir işaret fişeğini daha ateşledi. Sitede en çok yorum alan yazılardan biri oldu bu makale. Fakat sadece içeriği ve yorum sayısıyla değil, yapılan yorumların kalitesiyle de öne geçti bu çalışma. 100′den fazla yorum alan ve aylar süren ilginç bir tartışmaya vesile olan makaleyi altındaki yorumlarla beraber kitaplaştırdık, ilginize sunduk. Buradan indirebilirsiniz.

Bir pozitivizm eleştirisi

Hayatta en kötü mürşit ilim ve fen olmasın sakın? Eğer Atatürk bir kaç yıl daha yaşasaydı o meşhur sözünü geri alır mıydı acaba?… Ateşi keşfetmeden önceki insanlık ile bugünkü “uygarlığımızı” karşılaştırdığımızda hiç yol almadığımız söylenebilir. Bundan 200 bin yıl öncekomşusunun yiyeceğini çalmak için başına taşla vuran neandertal insani ile 2003 yılında Irak in petrolünü çalmak için bir milyon ıraklı sivili öldüren (veya buna seyirci kalan) homo economicus ayni uygarlık seviyesinde. Aralarındakitek fark kullandıkları silahların teknolojik üstünlüğü. Teknoloji ve bu teknolojinin uygulanmasını mümkün kılan bilimsel buluşlar sıradan insanlar kadar bilim adamlarının da gözlerini kamaştırdı. Bugün karşımıza kâh bilimci (scientist), kâh deneyci (ampirist) olarak çıkan ahlâkî-felsefî bir duruş var. Bu duruş eğitim sistemimize ve resmî ideolojimize öyle derinden işlemiş ki sorgulanması dahi çok sayıda insanı öfkelendirebiliyor, rejimin savunma mekanizmalarını harekete geçirebiliyor. Bilim ve teknolojinin insanlığa otomatik olarak barış getireceğinden şüphe etmek neredeyse bir suç. Buna cüret edenler gericiliklebağnazlıkla suçlanabiliyor. Pozitivizm ve “modern” yaşam üzerine yazılmış makalelerimizin bir derlemesini 75 sayfalık bir kitap halinde sunuyoruz. PDF formatındaki bu kitabı buradanindirebilirsiniz.

Trackback URL

  1. 3 Yorum

  2. Yazan:Pausanias Tarih: Oca 31, 2014 | Reply

    Batı sadece kendine müslümandır.!

  3. Yazan:Pausanias Tarih: Şub 10, 2014 | Reply

    Bu aralar elimde David Eagleman’in İncognito adlı kitabı var. Kitabı okurken daha önce de okuyup yorumladığım bu yazıyla ilgili önemli bir ayrıntı vardı. Akla acaba sorusu takıldı hemen zira yazarımız benimde hak vererek okudğum yazısında bahsi geçmeyen bu ayrıntı gözden mi kaç(ırıl)mıştı diye?! Ki bence de ‘gözden kaçtığı aşikar’ olan bu ayrıntıya metinde yer verilise yazı daha objektif olacaktır.

    Videoda izlediğimiz Topsy adlı fil 1903’te Coney Adası’nda üç bakıcısını öldürdüğü için infaz edilmiş. David Eagleman ise bu durumu teknoloji gösterisi olarak yorumluyor sadece. Yine de yazının bütününe katıldığımı belirtmek istiyorum.

  4. Yazan:my Tarih: Şub 10, 2014 | Reply

    bir baska ayrinti: Filin öldürdügü insanlar (bir görgü tanigina göre) hayvana atesle veya sigara ile eziyet etmisler.

    hayvan sirkteki bakicilardan daha adil sanki!

    Pozitivistlerin adaletine bakin ki bir fil bakicisini öldürdü diye “idam” ediliyor ama kimse o zavalli hayvani ülkesinden, ailesinden koparip ABD’ye getiren, sirkte eziyet edip ziplatan, hayvani delirene kadar bogaz tokluguna çalistiranlari suçlamiyor.

    Zaten yazinin anafikri de bu 🙂 yani menkul degerlerin insanî degerlerden daha üstün tutulmasi

  1. 1 Trackback(s)

  2. Eyl 6, 2014: Modern Dünyanın Krizi / René Guénon

ÖNEMLİ

--------------------------------------------------------------------

Tüm yazı, yorum ve içerikten imza sahipleri sorumludur. Yayımlanmış olmaları, bu görüşlere katıldığımız anlamına gelmez.

Hakaret içerse dahi bütün yorumlar birer fikir eseridir. Ama bu siteye ilk kez yorum yazıyorsanız, yorum kurallarına gözatın yine de.

Not: Sitenin ismini dert etmeyin, “derinlik” üzerine bayağı bir geyik yaptık, henüz söylenmemiş bir şey bulmanız oldukça zor :)

Editörle takışmayın, o da bir anne-babanın evlâdıdır, sabrının sınırı vardır. Siz haklı bile olsanız alttan alın, efendilik sizde kalsın.

Sitenin iç işleriyle ilgili yorum yapmayın, aklınıza takılan soruları iletişim kutusundan sorun, kol kırılsın, yen içinde kalsın.

Kendi nezaketinizi bize endekslemeyin, bizden daha nazik olarak bizi utandırın. Yanlış ve eksik şeylerden şikayet etmek yerine bilgi ve yeni bakış açısı sunarak tamamlayın, düzeltin, tevazu ile öğretin bize bildiklerinizi.

Bu kurallara başkasının uyup uymamasına aldırmayın, siz uyun. Bütün yorumları hızla onaylanan EN KIDEMLİ YORUMCULAR arasındaki nizamî yerinizi alın.

--------------------------------------------------------------------
  • Siz de fikrinizi belirtin