RSS Feed for This Post

Türk solcusu savaşa karşıdır ama değildir!

Solun kahir ekseriyeti ve PKK çevresi, örgütün kentlerde sivilleri bombalamasının, yollara mayın döşemesinin “haklı şiddet” olduğu görüşünde. Haftalarca süren hazırlıkların ardından karakollara, şehir merkezlerine yapılan saldırıları “meşru müdafaa” olarak görüyorlar. Ben ve benim gibi düşünenler ise, devletin Kürt politikalarında askerî-güvenlik eksenli yaklaşımları terk ettiğini, siyaset kanallarının açık olduğunu anlatıp PKK’nin yürüttüğü savaşın meşruiyeti ve haklılığı olmadığını söylüyoruz.

Her dilde ve literatürde, PKK’nin neredeyse hareket etmeyen orduya-polise karşı ve çoğunlukla da sivillerin zarar gördüğü saldırıların “müdafaa” değil “taarruz” olduğunu anlatmaya çalışıyoruz. Ancak, savaş gerekçesi yokken silahta ısrar etmenin yanlış olduğu şeklindeki mütevazı tavrımızın bile “gerçekçi” olmadığını söylüyorlar. Çözüm için antimilitarist bir perspektifle şiddet reddiyesi yapmamızı “çiçek çocukluğu” sayıyorlar.

Yani savaşa can pazarlıyorlar, savaşçıların sırtını tapışlıyorlar. Gelin görün ki, bu “muhalefet” Esad sözkonusu olunca bir anda ağız değiştiriyor, yukarıda tanımladığım meşhut mantığı terk ediyor. Türkiye’de, 80 yıllık Kürt politikasını bırakıp altın adımlar atan, “silah bıraksınlar operasyon meraklısı değiliz” diyen AK Parti ile “eksiklerinden”, “hatalarından” ötürü “savaşılması” gerektiğini savunuyorlar.

Suriye’de ise her gün vatandaşlarını katleden, yetinmeyip Türkiyelilerin canını da almaya başlayan Esad’ın kıyımlarını, mücadele gerektirmeyen, mazur görülmesi gereken “eksiklikler”. “hatalar” olarak değerlendiriyorlar. İşin daha da acıklı tarafı, uluslararası toplumun olası müdahale “hakkını” savaşçılık olarak yaftalamakla da yetinmiyorlar. (Melih Altınok /Eski Taraf)

 

… Bu konuda e-kitap okumak için…

Sosyalizm İslam’a uyar mı? (Tartışma)

Bir yanda zekât üzerinden eşitlikçi bir İslâm yorumu yapan anti-kapitalist Müslümanlar. Diğer tarafta bir türlü iktidar olamayan, sosyalizmi bilmeyen, kemalizmi demokrasi zanneden devletçi, hatta darbe yanlısı bir Türk solu.

Türk solu geçmişiyle yüzleşemekten korkuyor. Solcunun solcuyu katlettiği 1 Mayıs 1977 bir tabu. Deniz Gezmiş’in ulusalcı duruşunu da eleştiremiyorlar. Evet… Türk solcuları iktidara yürümek için bir koltuk değneğine muhtaçlar. Peki ya İslâm? Sosyalizm İslâm’a ne kazandırabilir? Sosyalist devletlerin Müslümanlara yaptığı onca eziyetten sonra Müslümanlar sosyalizm ile ittifak yapabilir mi? Derin Düşünce okurları tartıştılar, biz de kitaplaştırdık. Buradan indirebilirsiniz.

Türk solu iktidar olur mu?

Kendini « sol » olarak tarif eden hareketler hiç olmadıkları kadar zayıf ve bölünmüş bir tablo çiziyorlar bugün. Türk Solu Dergisi’nin ırkçı söylemlerinden CHP’nin darbe çağrılarına uzanan bir kafa karışıklığı hakim. Muhalefet boşluğunun müzmin bir hastalığa dönüştüğü şu dönemde Türk solu bu boşluğa talip olabilir mi? Daha önce Dikkat Kitap kategorisinde yayınladığımız Pozitivizm Eleştirisi gibi bu kitap da Türkiye’deki sola tarafsız bakan bir çalışma. İyimser görüşler kadar geçmişe dönük ağır eleştiriler de var. İlginize sunduğumuz 82 sayfalık bu kitap Türkiye’deki “sol” grupların sorgulamalarına, projelerine ışık tutmak amacıyla derlenmiş makalelerden oluşuyor. Kitabı buradan indirebilir ve paylaşabilirsiniz. Ele alınan başlıca konular: Solda özgürlükçü hareketler, 68 Kuşağı, Devrimci sol, Kemalizm, ulusalcı sol akımlar, Sol ve İslâm, Cumhuriyet Gazetesi.

 

Derin MAЯҖ

Etrafınızda “ben solcuyum” diyen kaç kişi var? Birgün Ya da Cumhuriyet Gazetesi, Türk Solu Dergisi okuyan? Yürüyüşlerde Marx, Lenin, Deniz Gezmiş ve Atatürk posterlerini yanyana taşıyan kişileri tanıyor musunuz? İşçi sendikalarında aktif rol oynayan dostlarınız var mı? Bu insanlar hasretle beklediğimiz sol muhalefeti kuramadılar bir türlü. Neden?

Marxist ve Marxçı (Marx’a dair ama marxist olmayan) miras ile yüzleşmedi Türk solcuları. Oysa Marx anlaşılmadan hiç bir sol projenin anlaşılmasına da imkân yok. Leninist, Stalinist, Maoist… Hatta Kuzey Avrupa’nın sosyal demokrat modellerini de çözemezsiniz. Marx’ın bıraktığı yerden devam edenleri anlamak için de gerekli bu okuma; dünya soluna bugünkü şeklini veren düşünürleri anlamak için: Rosa Luxemburg, Ernst Thälmann, Georg Lukács, Max Adler, Karl Renner, Otto Bauer, Walter Benjamin, Jürgen Habermas,… Buradan indirebilirsiniz.

Trackback URL

ÖNEMLİ

--------------------------------------------------------------------

Tüm yazı, yorum ve içerikten imza sahipleri sorumludur. Yayımlanmış olmaları, bu görüşlere katıldığımız anlamına gelmez.

Hakaret içerse dahi bütün yorumlar birer fikir eseridir. Ama bu siteye ilk kez yorum yazıyorsanız, yorum kurallarına gözatın yine de.

Not: Sitenin ismini dert etmeyin, “derinlik” üzerine bayağı bir geyik yaptık, henüz söylenmemiş bir şey bulmanız oldukça zor :)

Editörle takışmayın, o da bir anne-babanın evlâdıdır, sabrının sınırı vardır. Siz haklı bile olsanız alttan alın, efendilik sizde kalsın.

Sitenin iç işleriyle ilgili yorum yapmayın, aklınıza takılan soruları iletişim kutusundan sorun, kol kırılsın, yen içinde kalsın.

Kendi nezaketinizi bize endekslemeyin, bizden daha nazik olarak bizi utandırın. Yanlış ve eksik şeylerden şikayet etmek yerine bilgi ve yeni bakış açısı sunarak tamamlayın, düzeltin, tevazu ile öğretin bize bildiklerinizi.

Bu kurallara başkasının uyup uymamasına aldırmayın, siz uyun. Bütün yorumları hızla onaylanan EN KIDEMLİ YORUMCULAR arasındaki nizamî yerinizi alın.

--------------------------------------------------------------------
  • Siz de fikrinizi belirtin