RSS Feed for This Post

PKK’nın sonu ETA gibi olmayacak malesef (… çünkü Kürtler PKK’ya tamamen sırt çevirse bile PKK ayakta kalabilir)

eta-terorBask bölgesinde faaliyet gösteren ayrılıkçı ETA terör örgütü, 43 yıllık silahlı mücadeleye son vermiş, İspanya ve Fransa’yı müzakereye çağırmış. Yasemin Çongar köşesinde meseleyi analiz etmiş.

Başta Taraf olmak üzere bir çok gazetede zaman zaman okuyoruz: “Filan kişi terör örgütü üyesiydi, şimdi bakan oldu vs”. Özünde iyi niyetli sorgulamalar bunlar. Yaser Arafat gibi acaba PKK yönetimi de yasal zemine kayamaz mı? Ulusalcı Kürtlere Ahmet Altan’ın tabiriyle “onurlu bir barış” imkânı verilemez mi?

Korkarım bu hiç bir zaman olmayacak. Çünkü ETA veya IRA gibi hareketler ile PKK arasında kurulacak parallellik çok sınırlı. Nedir sebebi?

Birinci fark: Avrupalı terör örgütleri binlerce bombalı eylem yapmıştır. Ama önemli bir kısmında can kaybı olmamıştır. çünkü bir çoğu gece yarısı kimsenin geçmediği yerlerde patlamıştır. Beceriksizlik? Hayır. Silahlı propaganda zaten böyle yapılır. Bir ETA mensubu bazı sivilleri “kazayla” öldürdüğünü iddia edebilir. Pişman olmuş olabilir. Veya yıllarca örgüt üyesi olduğu halde hiç insan öldürmemiş olabilir. Ama PKK mensuplarının durumu aynı değil. ETA’nın “esas mesleği” silahlı propaganda iken PKK’nın mesleği silahı gerçekten kullanmak ve insan öldürmektir.

İkinci fark: 1968’den günümüze ETA’nın öldürdüğü insan sayısı 850. Yazıyla sekiz yüz elli. PKK’nın ise 40.000 can, yazıyla kırk bin. Bazı yıllarda ETA kimseyi öldürmemiş. 1999, 2004… Bazen yılda “sadece” bir veya iki ölü. Yani “etnik terör” derken aynı şeyden bahsetmiyoruz. Ciddi bir yoğunluk farkı var. ETA veya IRA zaman zaman bir insan öldürerek “hey biz buradayız” diyor, söylemine medyada yer açıyor. PKK ise bütün bir ülkenin stabilitesini hedef alıyor. Hedef sadece medya değil. Rejime oynuyor ama “eskiyi muhafaza” için. PKK dediğimiz örgüt cinayeti “seri imalat” haline getirmiş.

Üçüncü fark: Avrupalı terör örgütleri yapı olarak PKK’dan ayrılıyor. Gerek etnik terör yani Korsika Ulusal Kurtuluş Cephesi, ETA, IRA … Gerekse “solcu” terör örgütleri yani italyan Kızıl Tugaylar, alman Baader-Meinhof (Kızıl Ordu Fraksiyonu) nispeten küçük, çevik ve itaatkâr yapılar. “Bizim” DEV-SOL gibi. Örgütün bir numarası ile yeni katılmış çömez akşam aynı masaya oturup bira içiyor. Biz de ise PKK oryantal bir yapıya sahip. Yani hiyerarşik mesafe uzun ve çok başlılık var. Aralarında fikir ayrılıkları hatta kanlı hesaplaşmalar oluyor. PKK yok, PKK-lar var. Bir kısım ile anlaşsanız bile bundan hoşnut olmayan diğer kısım eylemlere devam edebiliyor.

Dördüncü fark: Türkiye Cumhuriyeti’nin içinde siyasî çıkarları PKK ile paralel olan bir ekip var. Son saldırıda bir kez daha gördük: PKK’nın 7-8 yere birden saldırabilmesi, ağır silahları, cephaneyi sınırdan içeri sokabilmesi istihbaratta ciddi bir “şikenin” işareti. Bir başka deyişle ETA konusunda durum net: “cici ispanyol devleti kaka-pis teröristlere karşı”. Türkiye’de ise bir OHAL mirası var. “Devlet terörü” dediğimiz şey bir kurgu değil. Devlet bizzat kendi eliyle yıllarca teröre destek olmuş. PKK’ya adam yazmış. Bugün de PKK hem Ergenekon çetesiyle hem de bazı belediyelerle, dernek vb ile ortaklaşa çalışıyor. Toplum ile hatta bölge ekonomisi ile içiçe geçmiş bir yapılanma var. PKK’lı veya yardımcı olmaya hazır olanların sayısı çok, devletin kademelerinde de mevcutlar.

Beşinci fark: Yöntem-Amaç gerilimi. Avrupalı terör örgütlerinin belli hedefleri vardı. “Bunlar verilirse şiddeti bırakırız” diyorlardı. Bugün 40 bin ölümden sonra hâlâ PKK’nın talebini tam olarak bilmiyoruz. Hatta Diyarbakır ve çevresindeki bir kaç il Türkiye’den ayrılmış olsa bile PKK’nın şiddeti bırak(A)mayacağı hemen hemen kesin. PKK son 5 yılda evrim geçirdi. Siyasî bir amaç için değil şiddet için şiddet ister hale geldi. Her ne koşulda olursa olsun PKK’nın kendi iradesiyle şiddeti terk etmesi mümkün görünmüyor.

Altıncı fark: Avrupalı terör örgütleri hemen hiç bir gerginliği olmayan jeopolitik alanlarda at koşturdular. Özellikle soğuk savaştan sonra bu sükunet daha da arttı. Avrupa birliğinin siyasî stabilite şemsiyesi ve ekonomik refahı içinde silahlı propagandanın yeri yoktu. Yasemin Çongar’ın yazısında buna dair detaylar çok iyi anlatılmış. Oysa Petrolistan’da eylem yapan ve yine burada iddia sahibi olan PKK için durum farklı. Haritalar sürekli yeniden çizilmekte. Irak işgal altında. İran’a bir ABD saldırısı ihtimali az değil. Suriye ve bir çok Arap ülkesi zaten kırılgan olan stabilitelerini de yitirdiler. Türkiye İsrail ile kavgalı. Dahası dünya petrol rezervlerinin % 60’ı ayaklarımızın altında. Orta Asya’dan gelip geçen gaz ve petrolü de ekleyin. Özetle PKK’nın silah bırakması sadece Türkleri ve Kürtleri ilgilendiren bir mesele değil. ETA’nın silah bırakmasi Fransa ve İspanya ile sınırlı bir olay iken PKK’nın silah bırakması neredeyse küresel bir mesele. Tabi ki Türkler ve Kürtler kazançlı çıkar ama dişlerini gıcırdatacak çok aktör var, Ortadoğu’da, ABD’de ve Avrupa’da barış’a üzülecek ekipler var.

Yedinci fark: Bir terör örgütü siyasî hedeflerine hemen ulaş(a)mazsa “holdingleşir” ve adi suçlar işleyen fuhuş, uyuşturucu vb mafyalarla organik bağlar kurar. (Bkz. Kurtuluş savaşı kazanmanın zararları) Fransa’da Korsika Ulusal Kurtuluş Cephesi (FLNC) bu yola girmiştir. Korsika adasında arazi mafyasından “izin almadan” bir otel inşa etmek imkânsızdır meselâ. Resmen Fransız toprağıdır ama devletin söz geçiremediği bir coğrafyadır.

İtalyan mafyası “Cosa Nostra” da bir halk direnişi olarak başlamıştır. Sicilya’nın İtalya’ya bağlandığı 1861 yılından itibaren getirilen ağır vergiler karşısında örgütlenmiştir halk. “Onorata societa” (şerefli insanlar cemiyeti) böyle doğmuştur. Omerta, umiltà… kurumsallaşan direnişin “değerleri” sayesinde zalim devlete kafa tutulmuştur. Bugün ise İtalya’da devleti bile ele geçirmiş, masum halkı katleden adi bir suç örgütünden başka bir şey degildir Mafya.

Genelde bütün halk direnişleri büyük miktarda paraya acil olarak ihtiyaç duyarlar. Üstelik banka vb normal para kanallarını kullanamazlar. Bu sebeple kaçakçılık, haraç vb yollara başvururlar. Ama örgüt küçük ve eylemleri az ise para kaynaklarına olan bağımlılığı da sınırlı kalır. Halk direnişi “halktan” kopmaz, bir “holding” haline gelmez. ETA, IRA vb böyledir.

PKK ise holdingleşmiştir. para kaynakları bakımından da Avrupalı terör örgütlerine kıyasla çok daha “dal budak sarmış” bir ekiptir. Yani Kürtler PKK’ya tamamen sırt çevirse bile PKK ayakta kalabilir. Bir avantaj gibi görünen bu durum aslında PKK’nın ölüm fermanıdır. “ona  dokunmayan yılanla yatağa bile girme” noktasına gelmiş, Kürt katili Esad ile ittifak yapmıştır.

Sonuç

Yukarıda saydığım farklar ve daha başka bazı faktörler sebebiyle PKK silah bırakmayacak. TBMM, AKP veya Abdullah Gül ne şekilde hareket ederse etsin PKK’nın şahin pozisyonu terk etmesi kısa vadede mümkün görünmüyor. “Barış gelirse biz n’olucaz lan?” diyen güçlü bir “Holding PKK” var. Kâr eden, iyi para kazanan, iyi yaşayan bu azınlık asla barışa yanaşmayacak. Çünkü yeniden CV hazırlayıp “terör örgütünde manager tecrübem var” diye iş arama imkânları yok. Özetle karşılıklı ödün vererek “onurlu barış” yapma yolu kapalı. Türkiye bu koşullarda iki eksende birden hareket edecektir, kâhin olmaya gerek yok:

  1. Demokrasiyi ilerletmek, kaliteli bir anayasa yapmak ve PKK’ya hiç bir “meşru” zemin bırakmamak,
  2. Askerî baskıyı azamî seviyede tutmak ve PKK’yı fizikî mânâda yok etmek. Bütün PKK’lıları öldürmeyi kasdetmiyorum. Ama savaşma azmini yok edecek derecede “holdingi” yıpratmak, maddî kayıp verdirmek gerekecek. Savaşmayı PKK için zor ve pahalı bir hale getirmek… Holding zarar ederse terör durur. “Klasik” savaşlarda olduğu gibi.

 

 

… Bu konu ilginizi çekiyorsa…

Asimilasyon ile Şiddet Kıskacında Ulusalcı Kürtler

Etnik kökenimiz benliğimizin bir parçası, rengarenk insanlığımızın gerçek bir rengi. Ancak bu renk üzerinden yapılan bir baskı, bu renk “yüzünden” çekilen büyük bir acı sonucu diğer bütün renkler silinebiliyor. Bir başka deyişle IZDIRAPLAR ÜZERİNE YAPAY BİR KİMLİK İNŞA EDİLİYOR. Bir halka yapılabilecek en büyük kötülük bu belki de. Sadece Türk ya da sadece Kürt olmaya mahkûm edilen insanlar giderek insanlıklarını perdeliyorlar. Böylesi halklar ırkçılığa, her türlü şiddet çağrısına kucak açıyorlar. Zira duydukları kin ve nefret onları bıçak gibi bilerken bir yandan da tektipleşiyor, şeyleşiyor. Kürt aydınları kadar Türk aydınlarına da büyük iş düşüyor. İnsan olmadan “Türk” ya da “Kürt” olmanın imkânsızlığını halklarına anlatmak. Okuyacağınız bu kitap aydınların dikkatini tam da bu noktaya çekmek için hazırlandı: Asimilasyon  ile şiddet kıskacı içindeki Kürt halkına… Buradan indirebilirsiniz. 

Türkiye bölünür mü?

“Bebek katili! Vatan haini!…” PKK terörünü lanetliyoruz ama devlet eliyle işlenen suçlara karşı daha bir toleranslıyız.  “Kürtler ve Türkler kardeştir” diyenlerin kaçı “sen benim kardeşimsin”  demeyi biliyor Zaza, Sorani, Kurmanci dillerinde? Ülkemizin terör sorunu ne PKK ne de Kürt kimliğiyle sınırlanamayacak kadar dallandı, budaklandı. Bazı temel soruları yeniden masaya yatırmak gerekiyor: (*) Kürtler ne istiyor? (*)  İspanya ve Kanada etnik ayrılıkçılıkla nasıl mücadele etti? (*) PKK ile mücadelede ne gibi hatalar yapıldı? (*) İslâm ne kadar birleştirici olabilir? Töre cinayetlerinden Kuzey Irak’a terörle ilgili bir çok konuyu ele aldığımız 267 sayfalık bu kitabı ilginize sunuyoruz. Buradan indirin. 

Türk milliyetçiliği birleştirir mi yoksa parçalar mı?

 İllâ ki bir tutkal/çimento mu gerekiyor? Milliyetçilik tutkalı adil ve müreffeh bir düzene alternatif olabilir mi? Adaletin, hukukun hâkim olmadığı ortamlarda Türklerin kardeşliği ne işe yarar? Belki de Türk Milliyetçiliği diğer milliyetçilikler gibi yok olmaya mahkûm bir söylem. Çünkü var olmak için “ötekine” ihtiyacı var. Ötekileştireceği bir grup bulamazsa kendi içinden “zayıf” bir zümreyi günah keçisi olarak seçiyor. Kürtler, Hıristiyanlar, Eşcinseller, solcular…150 sayfalık bu kitapta Türk Milliyetçiliğini sorguluyoruz. Müslüman ve milliyetçi olunabilir mi? Türkiye’ye faydaları ve zararları nelerdir? Milliyetçiliğin geçmişi ve geleceği, siyasete, barışa, adalete etkisiyle. Buradan indirin.

Türkiye’nin Ulus-Devlet Sorunu

Devlet gibi soğuk ve katı bir yapı bizimle olan ilişkisini hukuk yerine ırkımıza ya da inançlarımıza göre düzenleyebilir mi? GERÇEK hayatı son derecede dinamik ve renkli biz “insanların”. Birden fazla şehre, mahalleye, gruba, klübe, cemaate, etnik köke, şirkete, mesleğe, gelir grubuna ait olabiliriz ve bu aidiyet hayatımız boyunca değişebilir. Oysa devletimiz hâlâ başörtüsüyle uğraşıyor, kimi devlet memurları “ne mutlu Türk’üm” demeyenleri iç düşman ilân ediyor, Sünnî İslâm derslerini zorla herkese okutuyor… Bizim paramızla, bizim iyiliğimiz için(!) bize rağmen… Kürt sorunu, başörtüsü sorunu, Hıristiyan azınlıklar sorunu… Bizleri sadece “insan” olarak göremeyen devletimizin halkıyla bir sorunu var. Türkiye’nin “sorunlarının” kaynağı sakın ulus-devlet modeli olmasın? 80 sayfalık bu kitap Kurtuluş savaşı’ndan sonra Türkiye’ye giydirilmiş olan deli gömleğine işaret ediyor.  Ne mutlu “insanım” diyene! Kitabı buradan indirin.

Trackback URL

  1. 35 Yorum

  2. Yazan:burak Tarih: Eki 21, 2011 | Reply

    PKK ile karşılaştırılan ETA, IRA gibi silahlı örgütler arasındaki farkları madde madde okudum. Genel olarak tespitler doğru. Sırası ile bir değerlendirme yapmadan önce PKK’nın özellikle son beş-altı yılda evrim geçirme nedenine bir kaç cümleyle değinmek istiyorum. Kuşkusuz yazıda işaret edilen her bir farklılığın bir arkaplanı var. Yalnız PKK’yı sözü edilen örgütlerden farklı kılan en önemli etmen PKK’nın bu örgütlere kıyasla çok daha kullanılmaya açık ve müsait olmasıdır diye düşünüyorum. Bir başka deyişle karşılaştırma yapılan diğer silahlı örgütler hedef ve ideallerine ulaşma noktasında kendi stratijileriyle hareket edip uzlaşma ve müzakerelere açık bir insiyatife sahipken, PKK böyle bir insiytife sahip değil. Açıkçası gerek içerde gerekse de dışarda kızışan güç ve iktidar hesaplarına göre sürekli şekil alan ve temel bir hedef ve ideolojisi olmayan bir örgüttür PKK. Dolayısıyla attığı her adım bu güç odakları tarafından şekilleniyor. Biraz daha açayım. Sayın Mehmet Yılmaz’ın da işaret ettiği gibi, son birkaç yılda bu bağımlılık daha da artarak örgüt adeta bir evrim geçirme noktasına gelmiştir. “Çıkmaz sokak” olarak özetlenebilecek bu tuhaf evrimleşşme(savrulma daha yerinde olacak) içerde ve dışarda olmak üzere iki temel konjünktüre dayanıyor. Dikkat edilirse (eskiden de örnekleri olmakla beraber) PKK’nın “oyun bozma”yı temel taktik haline getirme anlayışı AKP iktidarının güçlenmesiyle eşzamanlı ve orantılıdır. Zira PKK, Türkiye’deki köklü siyasi değişimi kendi örgütsel çıkarları için bir tehlike olarak algıladı ve dolayısıyla olası -başarı-planlarını değişimden yana güçlü bir AKP’de değil, tersine statükoya yenilmiş/çökertilmiş mağlup bir AKP’de aradı. Tabi bu algı PKK’yı hızla Ergenekon’a hizmet eden bir yapıya dönüştürdü.
    Dış konjönktürde ise Arap ülkelerinde yaşanan halk ayaklanmaları PKK’nın kendini bitiren intiharında etkili bir rol oynadı. Artık her nasıl bir hayal ve kurgu ise PKK, muhtemelen devleti şiddetin içine çekerek bir kaos yaratmayı ve böylelikle Libya örneğinde olduğu gibi dış güçlerin müdahale etme hasabına kapıldı. Bilindiği gibi, PKK son bir yıl içinde şiddeti kırdan kentlere taşıdı. Sokak terörüne hız verdi; çocuk,sivil kadın ayrımı yapmaksızın şiddeti en üst noktaya tırmandırdı. Hedef ve amaç Türk kamuoyunun öfkesini harakete geçirmek ve devleti 1990’ların yöntemlerine zorlayarak bir iç savaş başlatmaktı(r).

    Hesap tutmadı;PKK istediği ve umduğu şekilde halkı sokaklara dökemedi. Kürt halkı bu pespaye oyuna gelmedi. Aksine, örgüt kendi tarihinde görülmeyecek bir eleştiri ve dirençle karşılaştı Kürt halkı tarafından. Bu metodu ve hesapları tutmayınca da bütün ülkeyi infiale sürükleyecek yeni eylemlere yönelmiş durumda. Son olarak gerçekleştirdiği vahşet ile yeniden bir Türk-Kürt düşmanlığı hedefliyor. Bu da tutmayacak. Bu ülkede ne Türkler ne de Kürtler artık savaş istemiyor. Ne var ki kuyrukları sıkıştıkça Kürt halkının istek ve taleplerini duymayarak cinnet yaşıyor PKK. Tablo şu anda bu. Ancak köşeye sıkışmanın verdiği tepkiyle PKK denen bela hala duruyor ve muhtemelen tehdit olarak bir anda etksiz hale getirilmesi çok da mümkün görünmüyor.
    İşte bu noktada PKK’ya silah bıraktıracak müzakereler devam etmelidir. Sayın Ali Duman beye,( bu yorumumu okuyorsa) benden beklediği yanıtı buradan vereyim. Amacım bir yere taraf olmak değil. Emre Uslu, bu tablodan hareketle müzakereler sonuç getirmez diyor. Ben de tam aksine, Kürt halkının haklı taleplerinin müzakerede pazarlık konusu olmaması gerektiğini fakat PKK’ya silah bıraktırılması için müzalerelerin gerekli olduğunu düşünüyorum. Ha, yanaşmıyorsa zorlanmalı. Onaylamadığım ve şantaj olarak gördüğüm bir takım çağrılar var örneğin. BDP’liler, koşullar sağlansın Apo bir haftada PKK’ya silah bıraktırır diye bas bas bağırıyor. Peki devlet bu noktada gerekli iradeyi göstermeye hazır mı? Tamam, cinayet şebekesine dönüşen bu örgütü ikna etmek için devlet her türlü tavizi versin demiyorum. Sadece bazı olumlu adımlar atılsın. Şiddet karşılıklı olarak tırmanacağına birkaç noktada uzlaşmaya gidilemez mi? Misal iki yıldır tutuklu bulunan ve savunmalarını Kürtçe yapıyorlar diye tıkanan dava ile başlanır. Savunmalar, “bilinmeyen dil ile yapılıyor” diye sürüncemede kalacağına başlasın ve terör suçuna bulaşmamış tutuklular serbest bırakılsın. Ne bileyim Kürt siyasetçi ve aydınları kadar bu ülkededeki tüm aydınların başını derde sokan antidemokratik TMK kanunu değiştirilsin, yeni anayasa değişimi için yapılan çalışmalara hız verilsin. Bunlar maalesef olmuyor, bir türlü pratiğe geçmiyor. Hani anlaşmaya hiç yanaşmıyorlar diyoruz ama ortada anlaşma diyebileceğimiz somut bir gelişme de yok.

    Ayrıca sayın Ali Duman sizin için ne ifade eder bilmiyorum, Kürt değilim. Kemalofaşist diye tanımladığınız sahte solcularla da hiçbir fikri bağım yok. Savaştan ve bu lanet olası kardeş kavgasından yana ise hiç değilim. AKP karşıtı falan da değilim, aksine bütün eksiklerine karşın Türkiye’nin demokratikleşmesinde bu partiyi/hükümeti bir fırsat olarak görüyorum. Lütfen her görüşümü alakasız noktalara çekmekten vazgeçin. Emre Uslu’nun her görüşüne koşulsuz katılmayışım beni illede bir ideolojinin şaşmaz neferi yapmaz değil mi?

  3. Yazan:Mustafa Akbaş Tarih: Eki 21, 2011 | Reply

    Tespitler cok dogru. Türkiyenin PKK’yi yok etme gibi bir derdi yok gibi geliyor bana.
    Yoksa neden üc aylik er sinir koruma görevine verilsin..yani akil mantik işi degil. Profesyonel Teröristle ancak Profesyonel güvenlik gücleri başa cikabilir.

  4. Yazan:Elabars Tarih: Eki 21, 2011 | Reply

    Pkk’nın bölgede güç kazanması Amerikan’nın Irak’a müdahalesiyle paralel bir konu.Irak sorunu tam manasıyla çözülmeden Pkk’nın bitirilmesi bu sebeple mümkün değil.Biz Pkk’ya sadece Kürtlerin bağımsızlığı için savaşan bir örgüt gözüyle bakamayız.Bu bölgede etkili olmak isteyen tüm ülkelerle ilişki içinde olan bir örgüttten bahsediyoruz çünkü.

  5. Yazan:MY Tarih: Eki 21, 2011 | Reply

    Kemal Burkay’in son röportajinda ilginç saptamalar var.

  6. Yazan:öngörü Tarih: Eki 21, 2011 | Reply

    en önemli fark şudur… 1990’lara kadar ETA’nın bütün liderleri Fransa’da yaşardı. Örgüt fransadaki sempatizanlarından topladığı paralarla kendini finanse ediyordu ve birçok önemli saldırısında, örgüt üyeleri fransadan ispanyaya geçip eylem gerçekleştirdikten sonra Fransa’ya kaçarlardı.

    Fransa bu politikasını 90’larda terk edip İspanyol devletiyle işbirliğine gidince örgüt çökme noktasına geldi. Fransada ikamet eden örgüt yöneticilerinin hepsi yakalanıp İspanyaya teslim edilmesiyle örgüt zaten fiilen bitmişti.

    Tc Suriye ya da İran’la bugün kavgalı olsa da yarın anlaşıp PKK’ye karşı ortak politikalar geliştirebilir. Ama Güney Kürdistan’daki yönetim, PKK’yi hiçbir zaman satmayacaktır. Kuzeydeki Kürtler güneydeki soydaşları ile aynı, eşit hakları talep etmelerinden daha doğal ne var?

    Bu durumda hala üniter devlette, “tek dil, tek devlet, tek bayrak” siyasetinde diretmek savaşı uzatmaktan başka sonuç vermeyecektir.

  7. Yazan:MY Tarih: Eki 22, 2011 | Reply

    “Kuzeydeki Kürtler güneydeki soydaşları ile aynı, eşit hakları talep etmelerinden daha doğal ne var?”

    Dogru.

    “…Güney Kürdistan’daki yönetim, PKK’yi hiçbir zaman satmayacaktır.”

    Yanlis. PKK’nin düsük bir fiati var. T.C. bunu ödeyebilir. Ama su anki gelismeler bu fiati daha da asagiya çekiyor. Bu hizla giderse K.Irak yönetimi PKK’yi degil satmak, üstüne para bile verecektir 🙂

  8. Yazan:MY Tarih: Eki 22, 2011 | Reply

    “Bir başka deyişle karşılaştırma yapılan diğer silahlı örgütler hedef ve ideallerine ulaşma noktasında kendi stratijileriyle hareket edip uzlaşma ve müzakerelere açık bir insiyatife sahipken, PKK böyle bir insiytife sahip değil. Açıkçası gerek içerde gerekse de dışarda kızışan güç ve iktidar hesaplarına göre sürekli şekil alan ve temel bir hedef ve ideolojisi olmayan bir örgüttür PKK” (Burak)

    Bu nokta çok mühim. PKK kurulusundan itibaren MIT ile akrabalik süphesi olan bir örgüt. Avrupali örgütlere gelince… Burak Bey’e itiraz degil, sadece ek bilgi olarak, italyan Brigate Rosse (kizil tugaylar) sonradan milli istihbarat tarafindan ele geçirilmis ve bizim PKK gibi kullanilmistir. Aldo Moro cinayeti ve P2 mason locasi arasindaki iliskileri anlatan kitaplar okunabilir. Bu meseleyi bir zamanlar anlatmistik:

    “…Rastlantıya bakın ki Moro’nun kaçırıldığı gün (16 Mart 1978) İtalyan Parlamentosu’nda çok özel bir toplantı için hazırlık yapılıyor. Meclisin üçte biri komünist milletvekillerinin elinde. Yıllardır süren “Sovyet uşağı komünistler” ile “ABD uşağı burjuva” çekişmesine son verecek bir hükümet kurulmak üzere. İtalyan komünistler Sovyet Rusya ile göbek bağlarını kesmişler, ülkelerinin geleceği için siyasî rakipleriyle uzlaşıyorlar. Sadece İtalya değil bütün Batı Avrupa için bir ilk söz konusu: Komünistler ve Hristiyan-Demokratlar bir koalisyon hükümeti kuracaklar.

    Yine rastlantıya bakın ki adamımız Aldo Moro İtalya’yı rahatlatacak bu uzlaşmanın mimarlarından. Yıllardır İtalya’nın içinde bulunduğu ekonomik, politik ve sosyal bir krizi sonlandırmayı amaçlayan Komünist Enrico Berlinguer (fr, ing, alm, ita) ile compromesso storico (=Tarihî uzlaşma fr, ing, alm, ita) projesi üzerine çalışıyor.

    Komünistler heyecanlı ve sevinçli. Müzmin muhalefet dönemi sona eriyor. İlk defa ülke yönetiminde söz sahibi olacaklar. Ama Komünist Rusya paylaşmıyor bu sevinci ve büyükelçiliği vasıtasıyla da her fırsatta belli ediyor. Zira “kokuşmuş burjuva” ile masaya oturan, hatta hükümet ortaklığına giren bir Komünist parti diger ülkelerdeki komünistlere kötü örnek olabilir.” TAMAMI

  9. Yazan:MY Tarih: Eki 22, 2011 | Reply

    Avrupali terör örgütlerinin ulus-devletler ile akrabaliklarindan bahsederken RAF’i unutmak olmaz yani Kizil Ordu Fraksiyonu, Baader-Meinhof çetesi.

    kizil ordu fraksiyonu

    1976-77 yillarinda kurucu üyelerin de aralarinda bulundugu Ulrike Meinhof, Andreas Baader, Gudrun Ensslin, Jan-Carl Raspe, Irmgard Möller, Ingrid Schubert hapiste intihar eTTiriLdiler.

    resmî otopsi raporuna göre kendilerini asmislardi ama bazi görgü taniklarina göre vucutlarinda kursun izleri vardi.

    Sahsi tezim Alman gizli servisi tarafindan bazi “pis islerde” kullanildiklaridir. Fazla sey biliyorlardi. Alman kara kuvvetlerinin tank ihalelerinde yaptigi yolsuzluklarin örtülmesi, Hitler’in kurmaylarinin “demokratik” Bati Almanya’da kilit roller üstlenmesi, Alman iç isleri bakanliginin bir kisminin ve gizli servisinin üst kademe yöneticilerinin %100’ünün Nazi kökenli olusu, vs vs.

    Yazicioglu’nun dagdaki helikopter “kazasi” gibi oldu bu insanlarin zorunlu intiharlari(!)

  10. Yazan:ekrem Tarih: Eki 22, 2011 | Reply

    güzel yazı elinize sağlık..sözlerim size olmayacak mehmet bey bunu bilesiniz.. son zamanlarda tv ekranlarına çıkan Türkiye’de o kadar çok terör uzmanı varki..rasim ozan, önder aytaç,mümtazer.. kızıyorum.. nası ingilterede mahkemeler insan yiyen bir grup hakında açılan davada “kardeşim biz ordaki şartlar ve insanlar ne halde hangi ruh halinde bilmiyoruz buyüzden davaya bakmayacağız” diyorsa bazı insanlarda susmayı bilmeli.. yok profesyonel ordu yok kara herakatı anayasa cart curt.. türkiyede terör sorunu artık öyle basit bi mesele değil sizin dediğiniz gibi.
    siyasi mutanakat, uzlaşma hepsi hikaye..nasıl bedir ve uhud savaşı olduysa bidefa askeri harekat kaçınılmaz.. ya türkiye savaş sanayisine ayırdığı bütçenin yüzde 1 i ile doğuya yatırım yapsa ve o insanlara bir ekmek verse sorunlar çözülmeye başlar.. adamın kaybedecek bişeyi yok ki pkkkya yardım ediyor..
    sonra kesinlikle gidip o aptal sınırı dağın başından ya ileri ya da geriye çekip karakolları adam gibi bi yere kuracaksın.. vs vs ve bilen adamlar konuşacak.. özel harekatçı konuşacak.. askeri danışman konuşacak.. öyle beşirle falan olacak iş değil bunlar

  11. Yazan:Radikal'den ayni konu Tarih: Eki 22, 2011 | Reply

    Murat Yetkin de bu konuya girmis

    http://www.radikal.com.tr/Radikal.aspx?aType=RadikalYazar&ArticleID=1067141&Yazar=MURAT&Date=22.10.2011&CategoryID=98

  12. Yazan:burak Tarih: Eki 22, 2011 | Reply

    güzel yazı elinize sağlık..

    Güzel yazı da, güzel dediğiniz yazı ile yorumunuz arasında hiçbir ortak fikir bağı olmadığının galiba farkıda değilsiniz.
    Beraber bakalım:

    son zamanlarda tv ekranlarına çıkan Türkiye’de o kadar çok terör uzmanı varki..rasim ozan, önder aytaç,mümtazer..kızıyorum..

    insanlarda susmayı bilmeli..

    E ne oldu, güzel bulduğunuz yazıda insanların susmasını öneren bir ima var mı Allah aşkına? Hakkında bilgi sahibi olmadıkları konularda insanların fikir beyan etmekten kaçınmasını önermişsiniz ama maşallah çok bilmiş gibi ahkam kesmekten de geri durmuyorsunuz.

    “Heeeyt savulun ben doktorum” makamında olmuş bu bilgiç tavrınız. Eh sizin gibi uzmanlar dururken konuşmak kimin ne haddine ki!

    yok profesyonel ordu yok kara herakatı anayasa cart curt.. türkiyede terör sorunu artık öyle basit bi mesele değil sizin dediğiniz gibi.

    Eh be kardeşim, yazar da, o kızıyorum dedikleriniz de zaten meselenin basit olmadığını söylüyor. Basit olmadığı için de, terörle mücadelenin askeri boyutunun ihmale gelmediğini, bu işin üç aylık ve doğru dürüst askeri eğitim almamış gariban çocuklarla değil profesyonel ordu ile üstesinden gelinebileceği; ancak, disiplinli ve uzman bir orduyla yapılacak askeri mücadelenin yanı sıra yeni bir anayasa ile silahlı örgütün yalnızlaşıp marjinalize olabileceğini vs. yazıp duruyorlar.

    Anlayacağınız meselenin hiç de basit olmadığının farkındadırlar da, asıl basitleştiren sizsiniz… Siz ve sizle aynı zihniyete sahip, uzayda yaşıyormuşçasına dünyadan bihaber ne dediğini bilmeyenlerdir asıl basitleştiren.

    Sorun hakkında en ufak bir bilgi yahut fikir kırıntısına sahip olsanız ve gerçekten sorunun ciddiyetini kavrasaydınız profesyonel ordu, yeni anayasa vb. için “cart curt” nitelemesi yapmazdınız.

    siyasi mutanakat, uzlaşma hepsi hikaye..nasıl bedir ve uhud savaşı olduysa bidefa askeri harekat kaçınılmaz..

    Mutanakat değil, o dediğinize mutabakat denir bir kere. Her cümlenin sonuna iki nokta konmaz, bir nokta yeterlidir. İstisnai durumlarda üç nokta da kullanıldığı olur, ancak aklınızda bulunsun iki nokta yok Türkçe imlada.Her neyse.

    Siyasi çözüm, uzlaşma, demokratik yöntem… bunlar sizin için hikaye, lügantınızda bunlara yok, anladık. İyi de hadisenin ciddiyetini kavrayarak(!) önerdiğiniz harekatlardan bugüne kadar 25 tane gerçekleştiridiğinden haberiniz yok galiba. Ama tabi neden olmasın, askeri isthbarattan yoksun, silahlı militanları köylü kadınlarla karıştıran hasılı dökülen bir orduyla da Bedir ve Uhud’u hatırlayarak pekala motive de olunur, mucizeler de gerçekleşir değil mi?

    ya türkiye savaş sanayisine ayırdığı bütçenin yüzde 1 i ile doğuya yatırım yapsa ve o insanlara bir ekmek verse sorunlar çözülmeye başlar.. adamın kaybedecek bişeyi yok ki pkkkya yardım ediyor..

    Hoppala bir yaşıma daha gireceğim. Ya hu “bu ne perhiz bu ne lahana turşusu” böyle. Askeri harekat isterim diye tutturan siz değil misiniz? Koca harekatın gazoz kapaklarıyla olacağını düşünmüyorsunuz her halde. Yani oksimorunluğun bu kadarına da pes doğrusu. Hem savaş dışındaki her alternatife cart curt diyecek, mealen:”şimdi savaş zamanı, herkes susacak silahlar konuşacak” türü zırvalarla savaş çığırtkanlığı yapacaksın, hem de savunma harcamalarından şikayet edeceksin. E walla uzman görüşü diye buna derim ben!

    bilen adamlar konuşacak.. özel harekatçı konuşacak.. askeri danışman konuşacak.. öyle beşirle falan olacak iş değil bunlar

    Bilen adamlar!…Sizin gibi mi mesela:)
    Ey çok bilen sevgili vatandaş, 25 küsür yıldır süren askeri operasyonları Rasim Ozan, Önder Aytaç, Mümtaz Türküne mi yönetti? Hem “konuşacak” dediğiniz askeri danışmanlar, özel harekatçılar, vs. kime konuşacak, bize mi? “Bildiklerini” bize değil, yönettikleri birimlere anlatmaları gerekmez mi?
    Demek ki ya “bildikleri”nde bir problem var bu uzmanların, ya bilgilerini/bildiklerini doğru anlatamadılar, ya da anlattılarsa da yanlış yere kanalize ettiler.

    Bakın, hiçbir şey bilmiyorsanız, “herkes sussun bilen konuşsun” dediğiniz uzmanların(!), 30 yıldır neden bu sorunu bitiremedikleri, terörü neden sonlandıramadıklarına biraz kafa yorabilir, soru eksersizi yapabilirsiniz. Deneyin, biraz beyin jimnastiğinin fazla zararı dokunmaz size. Yok Uhud’u, Bedir’i yadetmek size ayrı bir moral veriyor ve bununla teselli oluyorsanız, bu da sizin bileceğiniz iş.

  13. Yazan:Kürtler ve Basklar Tarih: Eki 23, 2011 | Reply

    ETA-PKK ve Kürt-Bask karşılaştırması yapanlara yanıt Basklı akademisyen Martorell’den geldi: Türkiye Kürtlerin hiçbir hakkını tanımıyor. Bask Ülkesi ise uzun yıllardır geniş otonomiye sahip!

    » KÜRTLERİN DİLİ BİLE YASAK

    ETA’nın silah bırakmasından yola çıkan hükümet ile medyası “PKK’nin neden silah bırakmadığını” tartışmaya başladı. Yanıt ise yine Ortadoğu ve Kürdistan uzmanı Basklı akademisyen Manuel Martorell’den geldi. Martorell, “Kürdistan’ı paylaşan ülkeler Kürtlerin hiçbir hakkını tanımıyor. Bask ise Kürdistan’ın tersine geniş bir otonomiye sahip” dedi.

    » ETA AYRILIK PKK BİRLİK İSTİYOR

    Martorell’in dikkat çektiği bir diğer fark ise ETA ve PKK arasında bulunuyor: “ETA ve PKK arasında da çok ciddi farklar var. PKK Kürtlerin bazı temel haklarının tanınmasını istiyor, ETA ise bağımsızlık için referandum yapılmasını istiyor. Oysa PKK birlikte yaşamaktan yana olduğunu, çok açık olarak deklare etmiş durumda.”

    Kürtlerin dilleri bile yasak, Basklıların ise otonomileri var…

    Basklılar geniş otonomiye sahip

    Martorell, öncelikle Kürtler ile Basklıların durumunun farklılığına dikkat çekiyor: “Bir kere Kürdistan, nüfusu ve yüzölçümü itibari ile Bask Ülkesiyle kıyas edilemeyecek kadar büyük bir ülke… Kürdistan’da egemenlik sürdüren devletlerin yaklaşımında da yine çok büyük farklılıklar var. Mesela, Bask Ülkesi’nde sistematik köy boşaltmaları hiçbir zaman olmadı, sistematik işkence metodu uygulanmadı ve Kürdistan’da faili meçhul diye anılan katliam düzeyinde cinayetler işlenmedi… Irak Kürdistan’ı ve Dersim’de gerçekleşen etnik temizlik operasyonları Bask Ülkesi’nde gerçekleşmedi. Yine de asıl büyük farklılık iki ülkenin yönetilme biçiminde… Kürdistan’ı paylaşan ülkeler (Türkiye, İran, Irak ve Suriye) Kürtlerin hiçbir hakkını tanımıyorlar. Irak’ta işler değişti, artık orada Kürt partileri özgürce kurulabiliyor, anadilde eğitim, federal yönetim, kendi bayraklarını kullanma özgürlüğü gibi, temel hakları, özgürlükleri var. Bazı bölgelerin (Kerkük gibi) çözümsüz bırakılmasını unutmamak şartıyla, orada sorun çözülmüş durumda. Bask Ülkesi, Kürdistan’ın tersine, çok uzun yıllardır geniş bir otonomiye sahiptir, hatta Bask halkı federal devlet haklarını kullanıyor demek, daha yerinde olur.”

    Martorell’in dikkat çektiği bir diğer fark unsuru ise ETA ve PKK arasında bulunuyor: “ETA ve PKK arasında da çok ciddi farklar var. PKK Kürtlerin bazı temel haklarının tanınmasını istiyor, oysa ETA bağımsızlık için referandum yapılmasını istiyor. Hedefinin bağımsızlık olduğunu söylemiyor ama bunun için referandum hakkının tanınmasını istiyor. Sorunların düğümlendiği nokta budur. İspanyollar bunu kabul etmiyor. Oysa PKK birlikte yaşamaktan yana olduğunu, ayrılmak istemediğini çok açık olarak deklare etmiş durumda..

    http://www.ozgur-gundem.com/?haberID=23489&haberBaslik=ETA%20CAH%C4%B0LLER%C4%B0NE%20YANIT&action=haber_detay&module=nuce

  14. Yazan:PKK kâr eden bir şirkettir! Tarih: Kas 1, 2011 | Reply

    Diyarbakır’da terör örgütünün uyuşturucu depolarına yönelik son yılların en büyük baskını gerçekleşti. Polis ile jandarmanın birlikte düzenlediği operasyonda 44 ton 20 kilogram esrar maddesi ele geçirildi. Uyuşturucunun piyasa değerinin yaklaşık 28 milyon TL olduğu öğrenildi. Son 2 ayda yapılan operasyonlarda ele geçirilen uyuşturucu maddenin piyasa değeri ise yaklaşık 100 milyon TL.Diyarbakır’da Jandarma Özel Harekât, Polis Özel Harekât, Jandarma Komando timleri ile 7. Kolordu Komutanlığı’na bağlı birlikler, terör örgütünün uyuşturucu depolarına ortaklaşa operasyon düzenledi. Son yılların en büyük baskınında piyasa değeri yaklaşık 28 milyon TL olan 44 ton 20 kilogram esrar maddesi ele geçirildi. Lice ilçesinin Bağlan, Ortaç ve Yalaza köyleri bölgesinde gerçekleştirilen operasyon iki gün sürdü. Diyarbakır Valisi Mustafa Toprak, kobra helikopterlerin de havadan destek verdiği baskında terör örgütünün finans kaynağına büyük darbe vurulduğunu söyledi.

    Yere gömülmüş bidonlar içerisinde bulunan esrar maddelerine el konuldu. Hazro ve Lice kırsalını kapsayan operasyonda, 4 ton 20 kilogram toz esrar (40 ton kubar esrara eşdeğer), 4 ton 130 kilogram kubar esrar olmak üzere toplam 8 ton 150 kilogram esrar maddesi (44 ton kubar esrar maddesine eşdeğer) ele geçirildi. Diyarbakır Emniyet Müdürü Mustafa Sağlam ve İl Jandarma Komutanı Mustafa Erdem ile birlikte basın toplantısı düzenleyen Diyarbakır Valisi Mustafa Toprak, uzun aradan sonra güvenlik güçlerinin birlikte operasyon düzenlediğini ve örgütün finans kaynağına büyük darbe vurulduğunu dile getirdi. Toprak, “PKK’nın silah ve uyuşturucu kaçakçılığı yaparak elde ettiği paraları terörizmde kullandığını bir kez daha görüyoruz. Terör örgütünün parasal gücü kesilmeden terörle mücadele edilemeyeceğini de biliyoruz. Bu anlamda örgütün maddî kaynağına büyük bir darbe indirdik.” dedi.Operasyonun gerçekleştirildiği bölgelerde gözleme ve dinleme yapıldığını, bir terörist grubun tespit edildiğini dile getiren Toprak, operasyon alanının dağlık, geniş ve ormanlık olması sebebiyle teröristlerin kaçtığını dile getirdi. Toprak, “PKK taşeron ve rant örgütü olduğunu ortaya koymuştur. Örgüt kırsalda da vatandaşlardan vergi alıyor, baskı altına alıyor. Onun için bu operasyona ‘Vatandaşı kan emicilerden kurtarma operasyonu’ adını veriyoruz.” diye konuştu. Toprak, operasyonlarla ilgili adlî makamların talimatıyla tahkikata başlanıldığını, 4 şahsın arandığını söyledi.

    Daha çok PKK aracılığıyla İran ve Irak sınırlarından Türkiye’ye giren eroin, esrar gibi uyuşturucu maddeler, başta İstanbul olmak üzere Adana, İzmir ve Antalya’ya ulaştırılmak isteniyor. İstanbul’a kadar getirilen uyuşturucu maddenin önemli bir kısmı Avrupa’ya gönderiliyor. Terör örgütü PKK’nın ciddi maddi kazanç sağladığı uyuşturucu trafiğine son bir ayda önemli darbeler indiren emniyet birimleri onlarca kişiyi gözaltına aldı. PKK’nın uyuşturucu trafiğini yöneten küçük çaplı birçok çete de yapılan başarılı operasyonlarla çökertildi. Planlı ve kapsamlı yapılan bu operasyonlar neticesinde Doğu illerinden takip altına alınan ve yurdun değişik şehirlerinde son 2 ayda yaklaşık 50 milyon lira değerinde 1 tonun üstünde eroin, 50 milyon lira değerinde 50 ton esrar ve yüz binlerce uyuşturucu hap ve esrar yapımında kullanılan tonlarca Hint keneviri ele geçirildi.

  15. Yazan:KowaRaman Tarih: Kas 1, 2011 | Reply

    Bir üstteki yorum(haber) şaka gibi. O kadar esrar bulunuyor Diyarbakır gibi sınırda dahi olmayan bir şehirde ama nedense tek bir Allah’ın kulu dahi yakalanamıyor. bu ormana kaçan pkk lılar bu esrarı avrupaya kadar mı taşıyor? orada onlara yarımdıcı olan hiç halktan kimse yok mu götürecek avrupaya? Dünyada iç istihbaratı bu kadar güçlü olan ülkemizde, o civarda yaşayan kimsenin telefonu dinlenmemiş mi?(!)
    Aradaki farklar ve benzerlikler ise güzel yorumlanmış…

  16. Yazan:şivan Tarih: Kas 1, 2011 | Reply

    Bir üstteki yorum(haber) şaka gibi. O kadar esrar bulunuyor Diyarbakır gibi sınırda dahi olmayan bir şehirde ama nedense tek bir Allah’ın kulu dahi yakalanamıyor.


    Aslında o kadar da değil. Altında tartıştığımız yazıda söylenenleri tamamlıyor. PKK’nın devlet çinde yandaşları var. Böyle demiş MY. Bu “yandaşlar” ulusalcı kürt olabilir. Maddî çıkar peşindeki Türkler olabilir. Ya da “AKP gitsin de ne bela gelirse gelsin” diyen ergenekon çetesi olabilir. Sonuç olarak asker/polis/yargı içinde bilerek veya bilmeyerek PKK’ya çalışanlar çok. Evet, PKK kârlı bir şirket. O yorumcu haklı. Evet, PKK’nın Kürtlere ihtiyacı yok MY haklı.

    Peki ya Kürtlerin PKK’ya ihtiyacı var mı?

  17. Yazan:Kürtler ve Basklar Tarih: Kas 1, 2011 | Reply

    PKK’nin bitmeyeceği tespitinde yanlış yok. Dünyada bunu uzun zamandır söyleyenler var. şimdi artık tcde de bunun yavaş yavaş kabullenilmeye başlandığını görüyoruz. geç olması hiç olmamasından iyidir.

    ama asıl mesele bu değildir. asıl mesele daha fazla ölümler olmadan kirli savaşa son verebilmektir. her iki halkta da halen süren birlikte eşit yaşama iradesini daha fazla yıpratmadan onurlu bir barışı kabullenebilmektir.

  18. Yazan:KowaRaman Tarih: Kas 1, 2011 | Reply

    Söylenilen açıklamaların tabi ki doğru tarafları var. Ama nedense aydınlarımızın görmek istemediği kocaman bir gerçek var. O da Kürlere yapılan zulüm sonrası,kurtuluş savaşında Türklerle aynı devlette yaşamak istemelerine rağmen özellikle 12 eylülden sonra bağımsız bir devlet talebiyle Kürtler pkk ya akın etmiştir. Yani kendi devletlerini kurmak istemişlerdir ve ne şekilde ortaya çıktı aşikar olan ama hala ifade edilemeyen pkk dan başka tutunacak bir dal bulamamışlardır. Bu bağımsız devlet düşüncesi hem pkk hem de Kürtler arasında küreselleşen dünyada tutarsız hale gelmiş ve günümüzde kapitalist sistem ve cumhuriyet rejimine alternatif olarak demeokratik modernite kuramı ortaya çıkmıştır ve şu anda dile getirilen demokratik özerklik bu bütünün bir parçasıdır sadece. Yani mevcut modernetiye alternatif, özellikle de orta doğu halklarını yönetmekde etkili olabilecek bir sistem. pkk nın daha önceki destekçileri tarafından şu anda bu kadar desteklenmemesi ve Türkiyenin bu kadar rahat bir şekilde operasyonlar düzenleyebilmesinin arkasında, esas olarak bu vardır. Yani mevcut pkk destekçisi devletlerinin çıkarları,şu anda aponun gitmeye çalıştığı yola tamamen çakışmaktadır…
    pkk Kürtlere muhtaçtır. Bunu göremeyecek kadar kör değildir sanırım kimse. Çünkü hiç kimse hadi pkk iyi para kazanan bir şirket,biz de üye olalım diye pkk katılmıyor. Bu katılan insanların neden katıldığını göz ardı etmemek gerekir.
    Kürtler pkk ya muhtaç mı? gErçekten çok isabetli bir soru. Biraz düşünelim o zaman. Kürtlerin milletvekillerinin 5 tanesi hala hapiste. 1 tanesi de kazandığı mazbatayı hapisten kaçamadığı için kendisinden daha hızlı davranan akp milletvekiline kaptırdı. Doğrudur,bu insanlar suç işlediği için içerde olabilir. Ama neden geçen dönem sabahat tuncele uygulanan ‘adalet’ bunları göz ardı etti? Yasaya göre mutlaka bir açıklması vardır değil mi… Ayrıca hergün bdp üyeleri kck dan göz altına alınıyor. Bunların hepsi terörist olabilir. bdp liler yani. Ama o zaman da şu gerçek var,sonuçta bu insnalar 3 milyon civarı oy alıyorlar. Bunları destekleyen bu kadar insanı terörist yaftasıyla yapıştırmak kolay olsaydı ya da gerçekten hapishanelerimizde yeteri adar yer olsaydı bu insnaların da içerde olması gerekirdi sanırım….
    Herkes bu meselenin 30 yıllık bir mesele olduğunu söyler. Bazıları şeyh sait isyanını bir kıyam olarak değerlendirir ve kürt isyanı olarka görmez. fark etmez. sonuçta bu isyandan 1 yıl sonrasında ağrı isyanları başlamıştır ve bu isyanların kürt isyanı olduğu noktasında bir sorun yokturdur sanırım .Devamında da dersim,zilan,koçero gibi silahlı isyanlar. Yani Kürtler her hak talebini dilleri yasaklı olduğu için konuşarak değil silahla ifade etmeye zorlanmıştır.
    Şu anda Van’da hala yatacak çadır bulamayan insnalar var. Tv ye aldanmayalım. Ama bu depremin halkları yeniden kaynaştırması en çok akp hükümetine yaramıştır. Nitekim akp,kendince bir demokratik açılım başlatarak Kürt asimilasyonun son aşamasını tamamlamak istemiştir. Ama yüzüne gözüne bulaştırmıştır ve ülkemiz bir iç savaşın eşiğine gelmiştir ki bu deprem bizlere bazı insani duygularımızı hatırlattı…
    akp nin söylemiyle burada fikirler ortaya atmaktan vaz geçmeliyiz artık. Çünkü sonuçları ortada. NEden? Kendileri pkk lılarla görüşmesine rağmen,burada benim bu yazdıklarım sakıncalı olabiliyor ‘adaletimizde’. pkk ile kürtler aynı değildir. akp nin kürt açılımını başlattığı dönemden beri doğu ve güneydoğudan pkk ya katılımların arttığını ve buralara yol, elektrik, su, fabrika gibi(bunlar tabi gereksinimlerdir) yatırımlar götüren başbakanın bu durumdan dolayı kürtlere çok kızgın olduğunu da biliyoruz.
    Pkk kürtlere muhtaçtır,kürtler belki pkk ya muhtaç değildir kendilerine siyasi yolla bir mücadele imkanı olmadığı için belki pkk gibi başka bir örgüt kurabilirler. Ama gerçek şudur ki,dağdaki en az 5 bin teröristi kırsaldaki akrabalarıyla ilişkilendirdiğimiz zaman ortaya en az 500 bin kadar daha terörist çıkmaktadır. Bu durumda bu 2 meselenin birbirinden ayrı çözülmeyeceğini gösterir sanırım. Nitekim akp nin bu politikası tutsaydı sanırım van milletvekili hüseyin çelik bu dönem de bakan olurdu…
    Ayrıca taşeronluk meslesi var. Bir düşününsenize küresel bir dünyada yaşıyoruz. KEndi koskoca hükümetimiz dahi kendi kafasına göre bir iş yapamıyor. Herkes herkesle ilişki içerisinde. KEndi devletimiz terörist bir örgütle dahi görüşüyor. ABD nin ya da NATO nun ya da yıllarıdr üye olmaya çalıştığımız AB nin istemediği büyük çapta bir işi ülkeiz yapabilir mi? İsraille yaptığımız danışıklı dövüşlerse, her iki tarafında işine yarıyor. Neyse,umarım herkes bir gün gerçekten çıkarsız,cenneti vicdani redle red edebilecek dereceye gelir ve şahadet şerbetini içebilir…Bi kısmı bu hale gelse de olur sanırım…
    Herkese Saygılar

  19. Yazan:sKaya Tarih: Kas 2, 2011 | Reply

    Amacım tartışma açmak değil kesinlikle. Ancak meseleye ne kadar farklı kutuplardan baktığımızı görebilmek için @KowaRaman’ın yazdıklarında alıntı yapmak, sorular sormak istiyorum.

    ***********

    O da Kürlere yapılan zulüm sonrası,kurtuluş savaşında Türklerle aynı devlette yaşamak istemelerine rağmen özellikle 12 eylülden sonra bağımsız bir devlet talebiyle Kürtler pkk ya akın etmiştir. Yani kendi devletlerini kurmak istemişlerdir ve ne şekilde ortaya çıktı aşikar olan ama hala ifade edilemeyen pkk dan başka tutunacak bir dal bulamamışlardır.

    12 Eylül bütün hışmını yalnız Kürtlere mi yöneltti?
    Eline silah alıp öldürmeye başlayan diğer mazlumları niye pek görmüyoruz?
    Diğerleri eli kanlı olmayan bir dal bulabildiler de, neden Kürtler yalnızca PKK’yı bulabildi ? ( Ha bu arada, yorum sahibinin, sanki bütün Kürtler Pkk’nın gönüllü destekçisi genellemesini yaptığını da atlamış değiliz hani.)
    PKK 1978’de kurulmamış mıydı? 12 Eylül’ü önceden mi tahmin ettiler acaba?

    **********

    pkk nın daha önceki destekçileri tarafından şu anda bu kadar desteklenmemesi ve Türkiyenin bu kadar rahat bir şekilde operasyonlar düzenleyebilmesinin arkasında, esas olarak bu vardır.

    Artık niye desteklenmediğini açıklamışsınız onu anladık. Peki önceden niye destekliyorlardı?
    Pkk’nın özgürlük mücadelesine cani gönülden inandıkları için demeyin sakın.

    ***********

    Kürtlerin milletvekillerinin 5 tanesi hala hapiste.

    Cümle problemli değil mi? O hapisteki benim de milletvekilim. (Bir cümle bakış açısını nasıl açık ediyor öyle değil mi?) Ergenekoncu damgası yemeyeceksem karşı mahalleden de hapiste olanlar olduğunu hatırlatmak isterim. Gel hepsini aynı çuvala koyalım, demokrasi ise, hepsi için demokrasi isteyelim olmaz mı?

    ********

    Doğrudur,bu insanlar suç işlediği için içerde olabilir. Ama neden geçen dönem sabahat tuncele uygulanan ‘adalet’ bunları göz ardı etti?

    Bunu nasıl yorumlayalım şimdi?
    “Suç işlediler içeri alınmaları normal, ancak daha önceki gibi (AKP’nin çıkarları doğrultusunda) hukuk çiğnenebilir” diye mi?
    Yoksa, “bunlar aslında suçsuz yere içeri alındılar” diye mi?

    *******

    Bazıları şeyh sait isyanını bir kıyam olarak değerlendirir ve kürt isyanı olarka görmez. fark etmez. sonuçta bu isyandan 1 yıl sonrasında ağrı isyanları başlamıştır ve bu isyanların kürt isyanı olduğu noktasında bir sorun yokturdur sanırım

    Kürt isyanı olunca ne değişecek ki? Şu mu? Aslında Kürtlerin problemi taaa o zamanlar vardı mı demek olacak?

    O da Kürlere yapılan zulüm sonrası,kurtuluş savaşında Türklerle aynı devlette yaşamak istemelerine rağmen özellikle 12 eylülden sonra bağımsız bir devlet talebiyle Kürtler pkk ya akın etmiştir.

    Şeyh Sait güzellemesi, şu yukarıdaki cümlelere ters olmuyor mu?

    *************

    Yani Kürtler her hak talebini dilleri yasaklı olduğu için konuşarak değil silahla ifade etmeye zorlanmıştır.

    YORUMSUZ. Sadece vay anasını diyebildim.

    ***********

    Ama bu depremin halkları yeniden kaynaştırması en çok akp hükümetine yaramıştır.

    İyi bir şey mi kötü bir şey mi yani?

    Nitekim akp,kendince bir demokratik açılım başlatarak Kürt asimilasyonun son aşamasını tamamlamak istemiştir.

    Galiba kötü demek istemişsiniz.

    Ama yüzüne gözüne bulaştırmıştır ve ülkemiz bir iç savaşın eşiğine gelmiştir ki bu deprem bizlere bazı insani duygularımızı hatırlattı…

    Oh çok şükür, aslında iyi demekmiş.

    *********

    pkk ile kürtler aynı değildir. akp nin kürt açılımını başlattığı dönemden beri doğu ve güneydoğudan pkk ya katılımların arttığını ve buralara yol, elektrik, su, fabrika gibi(bunlar tabi gereksinimlerdir) yatırımlar götüren başbakanın bu durumdan dolayı kürtlere çok kızgın olduğunu da biliyoruz.

    Açılım nedeniyle PKK’ya katılımlar arttı mı yani? Niye? Mantıklı bir açıklaması var mı? Bölge halkı için açılım kötü mü oldu? Açılım bahanesiyle asimilasyon olmasın, biz 12 Eylül rejiminden memnunduk mu diyorsunuz? (Bu açılım da kimseye yaranamamış belli ki) Asimilasyon dediğiniz sakın entegrasyon olmasın?

    *************

    Pkk kürtlere muhtaçtır,kürtler belki pkk ya muhtaç değildir kendilerine siyasi yolla bir mücadele imkanı olmadığı için belki pkk gibi başka bir örgüt kurabilirler.

    Siyasi yolla bir mücadele imkanı yok öyle mi? Karar verilmiş yani. Siyasi yolla mücadeleden kasıt nedir? Siyaset her istenilenin söylenilenin kayıtsız şartsız kabul edilmesi midir? Başörtülüler de, siyaset ile henüz bir çözüme kavuşamadılar, onların da eline birer silah verelim mi? Keza halen komünizm isteyen bir kitle de var, ancak onların bu siyasi talepleri de henüz kabul edilmedi, onlarda silaha başvursun mu? Bu arada etnik ırkçı, ulusalcı, Kemalist, yeşilci, şeriatçı, liberal, demokrat falan bir çok kesim var ki onlar da halinden memnun değil. Ne diyorsunuz onları da bir örgüt mü paklar?

    **************

    Ama gerçek şudur ki,dağdaki en az 5 bin teröristi kırsaldaki akrabalarıyla ilişkilendirdiğimiz zaman ortaya en az 500 bin kadar daha terörist çıkmaktadır.

    Hoppala, herkes kendinden sorumlu değil mi? Dağa akrabanız çıktıysa otomatikman terörist mi oluyorsunuz? Allah’tan devlet böyle düşünmüyor.

    ***********

    Nitekim akp nin bu politikası tutsaydı sanırım van milletvekili hüseyin çelik bu dönem de bakan olurdu

    Hiç aklıma gelmemişti. Hüseyin Çelik o yüzden bakan olamamış demek ki. Skoru eşitlemek için de Kürşat Tüzmen devre dışına alınmış olabilir mi?

    *************

    Neyse,umarım herkes bir gün gerçekten çıkarsız,cenneti vicdani redle red edebilecek dereceye gelir ve şahadet şerbetini içebilir…

    Bunu hakikaten anlayamadım.

    —————————————-

    Üslubumun alaycı olduğunun farkındayım. Ama o kadar geriliyoruz ki, bir nebze olsun gülüp geçmek istedim. Sorularımın hiç birisine cevap beklediğim de yok.

    Sadece demokrasi, barış ve kardeşlik ile PKK aynı cümlede kurulmasın yeter.

    Bunların hepsi terörist olabilir. bdp liler yani.

    Yok ben öyle düşünmüyorum. Bütün BDP’liler çıkıp, bas bas PKK’lıyım diye bağırsa da. BDP ile PKK asla bir olamaz. Sonuçta siyasi bir oluşumdur, o oluşumdan bugün bunlar gider yarın yenileri gelir. Ama siyasete kapıları kapatırsak, o zaman ………..

    Saygılarımla.

  20. Yazan:KowaRaman Tarih: Kas 3, 2011 | Reply

    Amacım tartışma açmak değil kesinlikle. Ancak meseleye ne kadar farklı kutuplardan baktığımızı görebilmek için @KowaRaman’ın yazdıklarında alıntı yapmak, sorular sormak istiyorum.
    –Evet,ne yazık ki farklı kutuplardan bakıyoruz. Ve ne yazık ki ben arada sizin bakış açınızla bakabiliyorum ve mevcut erki bırakmadan Osmanlı gibi yeniden bir dünya liderliğine aday olmaya çalışan insanlara hak veriyorum. Ama nedense sizi bunu yapamıyorsunuz, yapamadığınız için çekilen bir çok acıyı hissedemiyorsunuz. Arada bazen size değil, Diyarbakır ceza evinde babanıza gözlerinizin önünde jopla tecavüz ettiklerini canlandırabilirseniz o zaman belki farklı olan diğer kutuptan bakabilirsiniz…
    ***********
    O da Kürlere yapılan zulüm sonrası,kurtuluş savaşında Türklerle aynı devlette yaşamak istemelerine rağmen özellikle 12 eylülden sonra bağımsız bir devlet talebiyle Kürtler pkk ya akın etmiştir. Yani kendi devletlerini kurmak istemişlerdir ve ne şekilde ortaya çıktı aşikar olan ama hala ifade edilemeyen pkk dan başka tutunacak bir dal bulamamışlardır.
    12 Eylül bütün hışmını yalnız Kürtlere mi yöneltti?
    Eline silah alıp öldürmeye başlayan diğer mazlumları niye pek görmüyoruz?
    Diğerleri eli kanlı olmayan bir dal bulabildiler de, neden Kürtler yalnızca PKK’yı bulabildi ? ( Ha bu arada, yorum sahibinin, sanki bütün Kürtler Pkk’nın gönüllü destekçisi genellemesini yaptığını da atlamış değiliz hani.)
    PKK 1978’de kurulmamış mıydı? 12 Eylül’ü önceden mi tahmin ettiler acaba?
    –Herkesin kendine göre bir fikri vardır. Her Kürt pkk yı destekliyor diye bir maksadım olmadı. Ama nedense Kürtler Meselesi diye içerisine boş şeyler doldurulan torbayı pkk terörüyle kimse ayıramıyor nedense! Kürt açılımı başladığında trt şeş açıldığı zaman, devlet de kandille görüşüyordu nedense! Bu iki öğeyi siz ayırın bey efendi ayırabiliyorsanız. Ama sözcülerle değil, dağa çıkışın önünü keserek başarın bunu! O zaman zaten pkk terörü biter sanırım! Etki tepki prensibi vardır. Ne kadar büyük bir etki yaparsanız,o bakar büyük bir tepkiyle karşılarsınız. Ve etki ettiğiniz ‘şey’ ne kadar büyükse, onun tepkisi de o kadar büyük olur. Bunun içerisine yok türbanlıları ya da dini hassasiyeti olan insnaları katmayın. Bende biliyorum bu ülkede Müslümanların çoğunlukta olduğunu. Ama bu Müslümanlar ne yazık ki İslamı Kur’an dan değil,başlarındaki Hocalardan ya da Şeyhlerden öğreniyorlar. Bu yüzdendir birisinin deccal dediğine bir diğeri Önder diyor, önünde saygıyla eğiliyor. Bu yüzdendir deccal diyenin sürgünlerde bir hayat geçirmesi ve yine bu yüzdendir önder diyenin SİYASETLE hüküm sürmesi!( Bu konu ayrı bir tartışma mevzusu uzatmak istemiyorum. Maksadım diğer zulüm gören insanların böyle bir tepki vermemesinin sebebi azınlıkta olmaları ya da liderlerinin işbirlikçi bir mantaliteyle iş yapmasıdır.)
    Doğru pkk 1978 de kurulmuş. Hemde ismi üzerinde olan bir parti olarak kurulmuş. Ama nedense ilk silahlı eylemlerini 1984 te yapmışlar!
    **********
    pkk nın daha önceki destekçileri tarafından şu anda bu kadar desteklenmemesi ve Türkiyenin bu kadar rahat bir şekilde operasyonlar düzenleyebilmesinin arkasında, esas olarak bu vardır.
    Artık niye desteklenmediğini açıklamışsınız onu anladık. Peki önceden niye destekliyorlardı?
    Pkk’nın özgürlük mücadelesine cani gönülden inandıkları için demeyin sakın.

    –Basit bir kural vardır. Düşmanımın düşmanı dostumdur!
    ***********
    Kürtlerin milletvekillerinin 5 tanesi hala hapiste.
    Cümle problemli değil mi? O hapisteki benim de milletvekilim. (Bir cümle bakış açısını nasıl açık ediyor öyle değil mi?) Ergenekoncu damgası yemeyeceksem karşı mahalleden de hapiste olanlar olduğunu hatırlatmak isterim. Gel hepsini aynı çuvala koyalım, demokrasi ise, hepsi için demokrasi isteyelim olmaz mı?
    –Arkadaş,ben burada bir makale yazma uğraşına girmedim. Ama madem herkes senin gibi bu insanları kendi milletvekili olarak kabul ediyor,neden Ahmet Türkün burnunu kırdıklarında,ona geçmiş olsuna gidip de bir özür dilemedin! Benimde milletvekilim demekle olmuyor türkiyede hiçbir iş! Bunu bilmeniz gerekir sanırım! Hele hele günümüzün boşça yaşayan insanlarının kaçtanesi sizin gibi,’ Kardeşim bu milletvekilleri bana hizmet etmek zorunda, asıl lider benim. Bunlar temsilci.’ diyebiliyor bu ülkede! Genel üzerine konuşuyoruz burada sizin şahsınıza dönük değil!
    ********
    Doğrudur,bu insanlar suç işlediği için içerde olabilir. Ama neden geçen dönem sabahat tuncele uygulanan ‘adalet’ bunları göz ardı etti?
    Bunu nasıl yorumlayalım şimdi?
    “Suç işlediler içeri alınmaları normal, ancak daha önceki gibi (AKP’nin çıkarları doğrultusunda) hukuk çiğnenebilir” diye mi?
    Yoksa, “bunlar aslında suçsuz yere içeri alındılar” diye mi?
    Bakış açısı. Herkes görmek istediğini görünüyor. Diyorum ki, hadi farzı misal bu insanlar suçlu ama neden sabahat tuncel gibi bu insanlar bırakılmıyor! Hoca, senin milletvekillerin içeride, hangi suçtan ötürü! Terör örgütüne üye oldukları için! Nereden biliyorlar biliyor biliyor musun, bunların kafatası ölçümleri alımış 1930 yıllarda. O zamandan beri ne milletvekili olabilirler ne de memur!(ha şimdi oluyorlar.hatta cumhurbaşkanı da oluyorlar.nasıl.Rahmetli turgut özal gibi,’türkümmmm’ dedikçe alınıyorlar. Sen hiç akp nin kürt milletvekillerinin mecliste yav bugün Kürtçe bir selam vereyim dediğine şahit oldun mu? Olmaz,neden çünkü o zaman onlar da terörist olur! Ama Obama gibi gelip mecliste İngilizce konuşabilirler,neden çünkü o bilinen bir dil! Ama bu kck dan tutuklanan coğu insan bilinmeyen bir dilde konuştukları için mahkemeleri bir türlü bitmiyor! Kimse artık Kürtçe serbest diye uydurmasın. Hangi yasayla bu serbestlik teminat altında? Trt şeş’e bakaıp aldanacak çok insan var o ayrı mesele. Trt şeş var,devletin televizyonu ama,hala bu devlette bu trt şeşte konuşulan dil ne yazık ki bilinmeyen bir dil olaraka geçiyor!(bu ekstralara girmemin sebebi bunun da bir suç olması-size göre gereksiz olabilir.siz alaya almayıp(!) cevaplar yazdınız ya,bende sizin adınıza üzüntüden sinirlendim)
    *******
    Bazıları şeyh sait isyanını bir kıyam olarak değerlendirir ve kürt isyanı olarka görmez. fark etmez. sonuçta bu isyandan 1 yıl sonrasında ağrı isyanları başlamıştır ve bu isyanların kürt isyanı olduğu noktasında bir sorun yokturdur sanırım
    Kürt isyanı olunca ne değişecek ki? Şu mu? Aslında Kürtlerin problemi taaa o zamanlar vardı mı demek olacak?
    O da Kürlere yapılan zulüm sonrası,kurtuluş savaşında Türklerle aynı devlette yaşamak istemelerine rağmen özellikle 12 eylülden sonra bağımsız bir devlet talebiyle Kürtler pkk ya akın etmiştir.
    Şeyh Sait güzellemesi, şu yukarıdaki cümlelere ters olmuyor mu?
    –İlk meclis. Yani BMM.Yanlış anlamayın,TBMM değil. Mustafa belgeselini izleyen herkes bilir. Şu repliği hiç unutmuyorum. BMM döneminde İzmir iktisat kongresinde Atatürk’ün kendi sözleriyle Kürtlere özerklik verilmesi fikrinde olduğu ortaya konuyor. Tabi bunu da eleştirirsiniz siz. Neden,çünkü devletin dışında birisinin yaptığı araştırmalar ya da söylediği gerçekler ya yalandır ya da boştur değil mi! Şeyh Sait isyanını bir kıyam olarak değerlendirebiliriz. Ama bir yıl sonra yani 1926 da Ağrı isyanları başlamıştır ki bu isyanlar Kürt isyanlarıdır. Yani evet, Kürtlerin sorunu taaaa o zamandan beri var! Yoksa bilmiyor muydunuz! ‘Ne mutlu Türküm diyene’ diye bir cümle kurulduğundan beri Kürt sorunu var!
    Şeyh sait bir kıyam yapmıştır. Bu onun ö dönemin Nakşibendi Şeyhi olması kaynaklıdır. Pkk ise komünizm temelli ortaya çıkmş bir örgüttür. Ne var bunda? Herkesin kurtuluş yolu farklıdır. Maksatlarda farklıdır. Keşke maksatlarımı anlasaydınız…
    *************
    Yani Kürtler her hak talebini dilleri yasaklı olduğu için konuşarak değil silahla ifade etmeye zorlanmıştır.
    YORUMSUZ. Sadece vay anasını diyebildim.
    –Ya arkadaş, bu ülkede Kürtçenin yasak olmasına bir vurgu var! Burada düzenli bir şekilde tek bir konu üzerine bir yorum yazmadım. Ama sana konuşma ‘lan’! Türkçenin tek bir kelimesini daha kullanırsan hapise atarım dediğimde,sen benimle Türkçe konuşmaya mı çalışırsın,yoksa bana saldırır mısın! Vurgu!
    ***********
    Ama bu depremin halkları yeniden kaynaştırması en çok akp hükümetine yaramıştır.
    İyi bir şey mi kötü bir şey mi yani?
    Nitekim akp,kendince bir demokratik açılım başlatarak Kürt asimilasyonun son aşamasını tamamlamak istemiştir.
    Galiba kötü demek istemişsiniz.
    Ama yüzüne gözüne bulaştırmıştır ve ülkemiz bir iç savaşın eşiğine gelmiştir ki bu deprem bizlere bazı insani duygularımızı hatırlattı…
    Oh çok şükür, aslında iyi demekmiş.
    –Neden bu kadar cümlelerime kafa yordun ki? İç savaş diye bir tabir kullanmışım. Komşunun kafana silah dayadığını hayal et yeter ne dediğimi anlamak için… 
    *********
    pkk ile kürtler aynı değildir. akp nin kürt açılımını başlattığı dönemden beri doğu ve güneydoğudan pkk ya katılımların arttığını ve buralara yol, elektrik, su, fabrika gibi(bunlar tabi gereksinimlerdir) yatırımlar götüren başbakanın bu durumdan dolayı kürtlere çok kızgın olduğunu da biliyoruz.
    Açılım nedeniyle PKK’ya katılımlar arttı mı yani? Niye? Mantıklı bir açıklaması var mı? Bölge halkı için açılım kötü mü oldu? Açılım bahanesiyle asimilasyon olmasın, biz 12 Eylül rejiminden memnunduk mu diyorsunuz? (Bu açılım da kimseye yaranamamış belli ki) Asimilasyon dediğiniz sakın entegrasyon olmasın?
    —Bakın arkadaşım. Ben burada Tayyip babanın Kürtlere olan bir sitemini dile getirdim. Makarna verdim,makine verdim,yol verdim,su verdim ama neden bunlar hala pkk ya katılıyor ve neden giderek çoğalıyor bu katılım diye kızmasından bahsettim. Sen burada nasıl katılımın artma sebebin açılım olabileceği kanısına vardın d abana bunu soruyorsun anlamadım doğrus. Bu sorunun muhatabı Tayyip babadır. Git ona sor 
    Hadi bi de entegrasyon mu ne demişsin. Ne entegrasyonu yaw. ORTAKLIK gerek diyorum ben ORTAKLIK. (http://www.derindusunce.org/2007/11/06/asimilasyon-mu-entegrasyon-mu/ )Bu yazı iyi gelir bu mevzuya 
    *************
    Pkk kürtlere muhtaçtır,kürtler belki pkk ya muhtaç değildir kendilerine siyasi yolla bir mücadele imkanı olmadığı için belki pkk gibi başka bir örgüt kurabilirler.
    Siyasi yolla bir mücadele imkanı yok öyle mi? Karar verilmiş yani. Siyasi yolla mücadeleden kasıt nedir? Siyaset her istenilenin söylenilenin kayıtsız şartsız kabul edilmesi midir? Başörtülüler de, siyaset ile henüz bir çözüme kavuşamadılar, onların da eline birer silah verelim mi? Keza halen komünizm isteyen bir kitle de var, ancak onların bu siyasi talepleri de henüz kabul edilmedi, onlarda silaha başvursun mu? Bu arada etnik ırkçı, ulusalcı, Kemalist, yeşilci, şeriatçı, liberal, demokrat falan bir çok kesim var ki onlar da halinden memnun değil. Ne diyorsunuz onları da bir örgüt mü paklar?
    –Etki tepki meselesinde, etki edilenin büyüklüğü ve etkinin büyüklüğünden bahsetmiştim sanırım. Tekrarlamama gerek yok sanırım. (Ben nefsi mudafaa dahi olsa herhangi bir insanın her hangi bir nedenle öldürülmesine karşıyım. Ama tabi ki birisi beni öldüreceği zaman gücüm de varsa nefsi mudafaa çerçevesinde kendimi savunurum.-bunu da refleks olarak yaparım kafanız karışmasın yine!-) Ülkemizde siyasetin ne kadar güzel yapıldığını da görüyoruz yıllardırrrr.
    **************
    Ama gerçek şudur ki,dağdaki en az 5 bin teröristi kırsaldaki akrabalarıyla ilişkilendirdiğimiz zaman ortaya en az 500 bin kadar daha terörist çıkmaktadır.
    Hoppala, herkes kendinden sorumlu değil mi? Dağa akrabanız çıktıysa otomatikman terörist mi oluyorsunuz? Allah’tan devlet böyle düşünmüyor.
    – Aksine devlet uzun süre böyle düşündü ve hala böyle düşünen kısımları da var. Bir çok kürt,sırf kürt olduğu için retörsit yaftası yemiştir-genellikle,siz istinse olabilirsiniz yine-. E akrabası terörist olan kişilerde daha ağırlarına maruz kalıyor. Ki bu dağdaki 5 bin insan 30 yıldır 30 binden fazla teörsit öldürülmesine rağmen bitmediler gitti. Maksadı anladınız umarım(!). Kafa tası ölçümlerinin dahi yapıldığı bir ülkeden bahsediyoruz. Yoksa siz bu pkk meselesini gerçekten yabancıların bir avuç aptalı parayla kandırdığı gerçeğine mi inanıyorsunuz?
    ***********
    Nitekim akp nin bu politikası tutsaydı sanırım van milletvekili hüseyin çelik bu dönem de bakan olurdu
    Hiç aklıma gelmemişti. Hüseyin Çelik o yüzden bakan olamamış demek ki. Skoru eşitlemek için de Kürşat Tüzmen devre dışına alınmış olabilir mi?
    –Tayyip baba kürt sorunun çözüldüğünü ve halkının pkk sorunu olduğunu vanda baya bi dillendirmişti. Ve van da ne yazık ki hiç ummadığı kadar büyük bir tokat yemişti. Nedne bakan olmadığına dönük farklı fikirler olabilir. Ama kürt sorununa girişim olarak hiç katkısı olmayan çelik yerine Beşir atalayı Tayyip baba aforoz etseydi daha dengeli olurdu sanırım…
    Neyse,umarım herkes bir gün gerçekten çıkarsız,cenneti vicdani redle red edebilecek dereceye gelir ve şahadet şerbetini içebilir…
    Bunu hakikaten anlayamadım.
    —————————————-
    Üslubumun alaycı olduğunun farkındayım. Ama o kadar geriliyoruz ki, bir nebze olsun gülüp geçmek istedim. Sorularımın hiç birisine cevap beklediğim de yok.
    Sadece demokrasi, barış ve kardeşlik ile PKK aynı cümlede kurulmasın yeter.
    Bunların hepsi terörist olabilir. bdp liler yani.
    Yok ben öyle düşünmüyorum. Bütün BDP’liler çıkıp, bas bas PKK’lıyım diye bağırsa da. BDP ile PKK asla bir olamaz. Sonuçta siyasi bir oluşumdur, o oluşumdan bugün bunlar gider yarın yenileri gelir. Ama siyasete kapıları kapatırsak, o zaman ………..
    Saygılarımla.
    –Anlamamanız çok doğal. Orada şehitlik mertebesiyle ilgili bir irdeleme var. Ve Allah cennete gönderdiğinde, Allah’ım benim derdim cennet değil sensin sen deme tevazusunu gösterecek kadar çıkarsız olabilme çağrışımı var! Ama tabi ki anlayana. Anlamamanızla alay etmiyorum,ahklısınız. Çünkü ben ve fikirlerim konusunca çok cahilsiniz. Bu yüzden de size komik gelmiş olabilir. Ve bu komikliğin suratınızda oluşturduğu tebessüm devam ederken, dağlarda bir yerlerde insanlar ölüyor hala… Burayı geçtim! Tayyip beyin gittiği Somali’de de hala insanlar açlıktan ölüyor.Varsın sen farklı kutuplarda olduğumuz söyleyip bir ORTAK kutupta buluşma dileğinde bulunma …

    Ayrıca gülmediğiniz şu kısımları da yeniden yazıyorum. Belki bu atladığınız yerler size kahkaha attırır. Ne mutlu bana, farklı kutuptan bir insanı sevindirebiliyorsam 
    –pkk Kürtlere muhtaçtır. Bunu göremeyecek kadar kör değildir sanırım kimse. Çünkü hiç kimse hadi pkk iyi para kazanan bir şirket,biz de üye olalım diye pkk katılmıyor. Bu katılan insanların neden katıldığını göz ardı etmemek gerekir.
    — Bunların hepsi terörist olabilir. bdp liler yani. Ama o zaman da şu gerçek var,sonuçta bu insnalar 3 milyon civarı oy alıyorlar. Bunları destekleyen bu kadar insanı terörist yaftasıyla yapıştırmak kolay olsaydı ya da gerçekten hapishanelerimizde yeteri adar yer olsaydı bu insnaların da içerde olması gerekirdi sanırım….
    (Lütfen bir daha cümlelerimi kırpmayın!)
    — Şu anda Van’da hala yatacak çadır bulamayan insnalar var. Tv ye aldanmayalım.
    –akp nin söylemiyle burada fikirler ortaya atmaktan vaz geçmeliyiz artık. Çünkü sonuçları ortada. NEden? Kendileri pkk lılarla görüşmesine rağmen,burada benim bu yazdıklarım sakıncalı olabiliyor ‘adaletimizde’.
    — Ayrıca taşeronluk meslesi var. Bir düşününsenize küresel bir dünyada yaşıyoruz. KEndi koskoca hükümetimiz dahi kendi kafasına göre bir iş yapamıyor. Herkes herkesle ilişki içerisinde. KEndi devletimiz terörist bir örgütle dahi görüşüyor. ABD nin ya da NATO nun ya da yıllarıdr üye olmaya çalıştığımız AB nin istemediği büyük çapta bir işi ülkeiz yapabilir mi?
    — İsraille yaptığımız danışıklı dövüşlerse, her iki tarafında işine yarıyor. (Bu kesin kahkaha attırır )

    Herkese Saygılar. Umarım ORTAK bir fkirde buluşacağımız,alaycı olmayan fikirler gelir de,ben de cevap verdiğime üzülmem..

  21. Yazan:sKaya Tarih: Kas 4, 2011 | Reply

    @KowaRoman;

    Öncelikle bütün yorumuma tek tek cevap verdiğin için içtenlikle teşekkür ederim. Ben tüm konuları tek tek ele almayacağım. Sanma ki cümleleri kırpıp cımbızlıyorum. Sadece sürdürülebilir bir tarz değil.

    Problemi ortaya koyması açısından sadece birkaç konuya değineceğim, ki bunlar da bakış açısını gayet iyi ortaya koyuyor.

    Neden bu kadar cümlelerime kafa yordun ki? İç savaş diye bir tabir kullanmışım. Komşunun kafana silah dayadığını hayal et yeter ne dediğimi anlamak için…

    Neden mi kafa yordum? O cümleler ruh halinin yansıması da ondan. Öyle bir mağdur hali, öyle bir öteki düşüncesi, öyle bir kafasına silah dayandığı tahayyülü var ki, peşinen düşman kabul ettiğin birilerinin uzattığı dost elini bile düşmanca yorumlayabilmişsin.

    İlk meclis. Yani BMM.Yanlış anlamayın,TBMM değil. Mustafa belgeselini izleyen herkes bilir. Şu repliği hiç unutmuyorum. BMM döneminde İzmir iktisat kongresinde Atatürk’ün kendi sözleriyle Kürtlere özerklik verilmesi fikrinde olduğu ortaya konuyor. Tabi bunu da eleştirirsiniz siz. Neden,çünkü devletin dışında birisinin yaptığı araştırmalar ya da söylediği gerçekler ya yalandır ya da boştur değil mi! Şeyh Sait isyanını bir kıyam olarak değerlendirebiliriz. Ama bir yıl sonra yani 1926 da Ağrı isyanları başlamıştır ki bu isyanlar Kürt isyanlarıdır. Yani evet, Kürtlerin sorunu taaaa o zamandan beri var! Yoksa bilmiyor muydunuz! ‘Ne mutlu Türküm diyene’ diye bir cümle kurulduğundan beri Kürt sorunu var!
    Şeyh sait bir kıyam yapmıştır. Bu onun ö dönemin Nakşibendi Şeyhi olması kaynaklıdır. Pkk ise komünizm temelli ortaya çıkmş bir örgüttür. Ne var bunda? Herkesin kurtuluş yolu farklıdır. Maksatlarda farklıdır. Keşke maksatlarımı anlasaydınız

    Geçiniz. Şeyh Sait meselesi ayrı bir tartışma konusu, oralara girerek topu taca atmanın alemi yok. Ben tutarsızlıktan bahsediyorum. Bir öfke haliyle 3 cümle yukarıda başka şeyden bahsedip, beş cümle altında farklı şeyden bahsedilmesi konumuz, yoksa Şeyh Sait meselesi değil.

    Önce “Kürtlerle Türkler kurtuluş savaşında Türklerle aynı devlette yaşamak istemelerine rağmen” diye başlayıp yani “Aslında o zamanlar mesele yoktu, 12 Eylül kaşıdı” deyip, sonra Şeyh Sait isyanını, resmi tarih bulamacına batırıp (nasıl olsa resmi tarihi savunan kimse kalmadı ya, belki arada kaynar diye mi düşündünüz.) mesele çok eski aslındaya getirmenin tek açıklaması, tutarsızlıktır.

    Bu TUTARSIZLIK, meselenin özüdür. Bu tutarsızlığın asıl anlamı şudur. Sebeplerden sonuca gelinmemiş, sonuca uygun/uygun görünen tüm sebeplere balıklama atlanmıştır. O da öyle oldu, buda böyle oldu demek, aslında kendini haklı çıkaracak her argümana saldırmaktır. Tabii ki bu arada pek çok haklı argümanı da devletimiz maalesef bolca vermiş. (Kart-kurt diyerek, Kürtçeyi öcü gibi görüp yasaklayarak, yargısız infazlarla vs.)

    (Ben nefsi mudafaa dahi olsa herhangi bir insanın her hangi bir nedenle öldürülmesine karşıyım. Ama tabi ki birisi beni öldüreceği zaman gücüm de varsa nefsi mudafaa çerçevesinde kendimi savunurum.-bunu da refleks olarak yaparım kafanız karışmasın yine!-) Ülkemizde siyasetin ne kadar güzel yapıldığını da görüyoruz yıllardırrrr.

    Yahu iyi başlayan şu paragraf niye böyle bir cümleyle bitmek zorundadır. ”Argüman” meselesi mi yine? Siyasetin/tartışmanın tek alternatifi silah/kavga/acı değil mi? Siyasete böyle bir anlam yüklendiği için Pkk dağlarda. PKK’nın pek meşru müdafaa yaptığı da söylenemez. (Siz böyle söylüyorsunuz demiyorum, genelleme yapıyorum) O dağda pkk neyi müdafaa ediyor, son Bingöl’deki canlı bomba olayını nefsi müdafaanın neresine koyalım.

    Anlamamanız çok doğal. Orada şehitlik mertebesiyle ilgili bir irdeleme var. Ve Allah cennete gönderdiğinde, Allah’ım benim derdim cennet değil sensin sen deme tevazusunu gösterecek kadar çıkarsız olabilme çağrışımı var! Ama tabi ki anlayana.

    Yok anlamıştım aslında ama anlamazlığa vermiştim. Öyle olmamalı demiştim. O “şehitlik” mertebesinden kastı ben yanlış anladım herhalde diye düşünmüştüm.

    Ben ne okuduğumu (sizin yorumunuz) çok iyi biliyorum, eğer siz de ne yazdığınızın farkındaysanız, koca bir sayfa Pkk meselesinden bahsedip en sonda o cümlede geçen “şehit” kelimesinin sadece iki olası anlamı olmalı.

    — Ya, “Laf ola, beri gele” (Şu yazıyı anlamlı bir sözle bağlıyayım, iyi niyet dileklerim yerine geçsin)
    — Ya da, şehit olması muhtemel iki cenahtan birisi.

    Topu taca atmadan sadece tek bu soruya cevap vermeni istiyorum. Lütfen bana yeni Yunus Emre ve tasavvuf dersleri vermeden, çok açık bir şekilde “ŞEHİT”ten kastın nedir açıklayabilir misin?

  22. Yazan:burak Tarih: Kas 4, 2011 | Reply

    İlk meclis. Yani BMM.Yanlış anlamayın,TBMM değil. Mustafa belgeselini izleyen herkes bilir. Şu repliği hiç unutmuyorum. BMM döneminde İzmir iktisat kongresinde Atatürk’ün kendi sözleriyle Kürtlere özerklik verilmesi fikrinde olduğu ortaya konuyor. Tabi bunu da eleştirirsiniz siz. Neden,çünkü devletin dışında birisinin yaptığı araştırmalar ya da söylediği gerçekler ya yalandır ya da boştur değil mi! Şeyh Sait isyanını bir kıyam olarak değerlendirebiliriz. Ama bir yıl sonra yani 1926 da Ağrı isyanları başlamıştır ki bu isyanlar Kürt isyanlarıdır. Yani evet, Kürtlerin sorunu taaaa o zamandan beri var! Yoksa bilmiyor muydunuz! ‘Ne mutlu Türküm diyene’ diye bir cümle kurulduğundan beri Kürt sorunu var!
    Şeyh sait bir kıyam yapmıştır. Bu onun ö dönemin Nakşibendi Şeyhi olması kaynaklıdır. Pkk ise komünizm temelli ortaya çıkmş bir örgüttür. Ne var bunda? Herkesin kurtuluş yolu farklıdır. Maksatlarda farklıdır. Keşke maksatlarımı anlasaydınız(KowaRaman)

    Gelen cevap ise şu:

    Geçiniz. Şeyh Sait meselesi ayrı bir tartışma konusu, oralara girerek topu taca atmanın alemi yok. Ben tutarsızlıktan bahsediyorum. Bir öfke haliyle 3 cümle yukarıda başka şeyden bahsedip, beş cümle altında farklı şeyden bahsedilmesi konumuz, yoksa Şeyh Sait meselesi değil.

    Önce “Kürtlerle Türkler kurtuluş savaşında Türklerle aynı devlette yaşamak istemelerine rağmen” diye başlayıp yani “Aslında o zamanlar mesele yoktu, 12 Eylül kaşıdı” deyip, sonra Şeyh Sait isyanını, resmi tarih bulamacına batırıp (nasıl olsa resmi tarihi savunan kimse kalmadı ya, belki arada kaynar diye mi düşündünüz.) mesele çok eski aslındaya getirmenin tek açıklaması, tutarsızlıktır.

    Asıl tutarsız olan sizsiniz. Tutarsız olduğunuz kadar da kibirlisiniz işte. Bir vatandaş sizin koronuz dışında fikrini açıklayagörsün kimyanız bozuluyor hemen. Yok ruh hali kötüymüş de, yok kendisine silah doğrultulmuş gibi hissediyormuş da bilmemne.
    Adam bir güzel yazmış işte, Milli Mücadale dönemi ve sonrasında kurulan ilk mecliste ( Ankara meclisi) bile bugünkü kadar kırmızı çizgiden sayılan, tabulaştırılan kavramlar yoktu. Bölgeye Kürdistan deniliyordu, eski meclis tutanaklarında, günümüzde yasaklı olmaktan yeni yeni kurtulan özerklik/otonomi vb.nin karşılığı olabilecek pek çok tanım vardı. Üye isimleri , temsil edildikleri bölgenin/coğrafyanın ismiyle örneğin, Dersim Mebusu, Diyarbekir mebusu şeklinde okunurdu. Yani yorumcunun ne söylemek istediği gayet açık ama işinize gelmediği için geçiniz diye kestirip atıyorsunuz. Neymiş efendim konumuz değilmiş, eski defterler karıştırılıyormuş. Arkadaş eskisini yenisini geç. Kürt Türk beraber Kurtuluş savaşına katılmadı mı? Yukarıda da değinildiği gibi Kürt ileri gelenleri mensup oldukları kimlikleriyl yeni mecliste yer almadılar mı? Her nasıl olduysa siyaset pusulası, iki kurucu unsur iken birden Türk ırkçılığına evrilip yön değiştirmedi mi? Aksini iddia ediyor ya da bu konuda farklı bir fikriniz varsa buyrun sizden dinleyelim. Ha oh olmuş zaten öyle meclisi haketmemişlerdi falan diyorsanız bir şey diyemem. Ama eğer karşınızdakini ciddi olarak dinleyecekseniz,sağır sultan da biliyor Kurtuluş savaşı öncesi Kürtlere vaatler verildiği ancak daha sonra (erken cumhuriyet dönemi ve sonrası) Kürtlere en acımasız inkar ve imha politikaları uygulandığını. Sadece Kürtlere değil, inkilap kanunlarının despotça uygulanmasının ardından istiklal mahkemeleri kurularak en ufak itirazda bulunanların darağaçlarında sallandırıldı insanlar. ŞARK ISLAHAT RAPORLARI, DERSİM KANUNU, MECBURİ İSKAN KANUNU, VARLIK VERGİSİ ve daha nice uygulamalarla milete kan kusturuldu açıkçası.
    Yani karşınızdakini aşağılamadan, küçümsemeden ne dediğini bir dinleyin, ya da bir kere olsun bir düşünün: Kürt isyanları neden başladı, niçin başladı, sebepleri sizi ilgilendirmiyorsa en azından ne zaman başladı?
    Zamanlamaya bilhassa dikkatinizi çekerim. Kürt isyanlarının başlangıcının inkilap kanunlarıyla, bir takım yeni(!) uygulamalara denk gelmesi sizce tesadüf müdür?
    Aslında biraz kafa yorsanız anlaması o kadar da zor değildir. Yorumcunun topu taca atığı falan da yok, kaçak güreşen ve kaçamak cevaplarla konuyu saptırıp sıyrılmak isteyen sizsiniz. Mesela şu cevabınızdaki perişanlığa bir kez daha bakın:

    Önce “Kürtlerle Türkler kurtuluş savaşında Türklerle aynı devlette yaşamak istemelerine rağmen” diye başlayıp yani “Aslında o zamanlar mesele yoktu, 12 Eylül kaşıdı” deyip, sonra Şeyh Sait isyanını, resmi tarih bulamacına batırıp (nasıl olsa resmi tarihi savunan kimse kalmadı ya, belki arada kaynar diye mi düşündünüz.) mesele çok eski aslındaya getirmenin tek açıklaması, tutarsızlıktır.

    Yorumcu gayet doğru şeyler yazdığı halde nedense ısrarla anlamama çabası içindesiniz. Doğru diyorum çünkü evet, Kürtler Kurtuluş savaşında Türklerle beraber mücadale verdi ve aynı Kürtler Kurtuluş savaşından hemen sonra kurulan yeni devlete karşı pek çok isyan başlattı. Bu ne demektir? Şu demektir: Beraber mücadale verildiğinde yorumcunun da dediği gibi demek ki Kürtlerin Türklerle aynı devlette berabar yaşama isteği vardı, yani “o zaman -henüz-bir sorun yok”muş. Ancak vaatler tutulmadığı gibi üstüne bir de yok etme politikası da eklenince Kürtler de isyan etmeye başlamış. Ne var şimdi bunda bu kadar şaşacak? Hani doğru bulmadığınız bir düşünceyi/savı vs.karşı tez ile ya da argümanla destekleyerek çürütseniz anlayacağım. E o da yok. Sadece demogoji, konuyu saptırma ve tepeden bakan alaycı bir üslup. Her neyse, yorumcunun cümlesinin nasıl başlayıp nasıl bittiğini, ruh halini, “arada neleri kaynatmak istediğini” vs gibi niyet okumaya dayalı psikolojik tahlilleri falan boş verin de neye itiraz ettiğinizi doğrudan, lafı eğip bükmeden alalım sizden.

  23. Yazan:KowaRaman Tarih: Kas 4, 2011 | Reply

    Bakın, anlatmaya çalıştığım şeyi siz daha farklı yorumluyorsunuz. İşinize geldiği gibi yorumluyoruz. Ben burada bir gerçeği anlatmaya çalışıyorum. Partiye Karkeren Kurdistan! İster haklı ister haksız,ister teşeron ister de büyük bir şirket olsun! Bu örgütü sadece Türkiye de destekleyen milyonlarca insan var! BDP nin pkkyle aynı olduğunu herkes söylüyor ama nedense bdp yi destekleyenler pkk dan sayılmıyor. ama bdp lileri kck dan göz altına alınıyor… saçma sapan bir sarmal haline gelmiş bu durum. Konumuz bu değil benim anlatmaya çalıştığım da bu değil. Benim anlatmaya çalıştığım şey, PKK sayın Mehmet Yılmazın dediği gibi azami askeri güçle yok edilecek bir yapı değil. Arkasında milyonları bir köşeye bırakıp 100 bin tane sivil insan olduğunu varsaysak bile artık eskisi gibi katliamlar yapılamıyor! Bu insnalar tümden yok edilmez demeye çalışıyorum! ki Sayı çok daha fazladır. Benim başka bir maksadım yoktur. Sadece Meyemeh Yılmaz biyin dediği gibi azami askeri güçle bitecek bir mesele değil. Devletin kendi yaptığı hataları düzeltmesiyle de çözülecek bir mesele değil artık. Sayın Mehmet Yılmaz 4 yıl önce yazdığı bir yazı da devletin uygulaması gerektiği sistemden bahsetmiş. Söyledikleri kısmen uygulanıyor… Ama açılan koskocaman bir yara 4 yıl gibi kısa bir zaman da sadece bir trt şeş açmakla kapanacak bir yara değil ki şimdi büyük şirketi askeri güçle yok etme iddasında bulunmuş. Neyse,bu kadar yeter. Daha fazla yorum yazmayacağım. Konu amacından sapıyor.
    Ama en son Şehitlik mertebesini sormuşsunuz. Neden yazdığım o kadar şeyin içerisinde bunu merak ettiniz anlamış değilim ama yine de cevabımı vereyim ki vermiştim!
    Şehitlik benim algılayışıma göre, cihat yapan insnaların İslam’ı yayma yolunca müslüman olmayan insnalara karşı verdiği savaşta can vermesidir. başaka bir şey değil. Kİ bunu da gönül rızasıyla yapmak durumundadır zorunluluktan ya da mecburiyetten değil.
    Sayın tayyip babanın,bunlar ateşe tapan kafirlerdir babında yaptığı açıklamalar kendi içerisindeki şehitlik algılayışını vicdanen rahatlamaya çalışma duygularından başka birşey değildir ki pkk nin içerisinde 5 vakit namaz kılan insnalardan Kur’an okuyan insanlardan bahsedildiğini belki duymuşsunuzdur ki bunların sadece herhangi bir insanın imansız olduğunu değil tayyip bey, amerika valisi dahi idda edemez…(sanmıyorum ama).
    Herkese saygılar.

  24. Yazan:sKaya Tarih: Kas 4, 2011 | Reply

    @burak

    Yorumcu gayet doğru şeyler yazdığı halde nedense ısrarla anlamama çabası içindesiniz.

    Benim yorumumdan hiçbir şey çıkaramadığın bu cümlede saklı maalesef. Ben Şeyh Sait meselesine doğru veya yanlış demedim ki, sadece sorulan soruyla alakasız dedim. Yani şu demek, size karenin iç açıları toplamı sorulduğunda, siz cevap olarak üçgenin iç açıları toplamı 180 derece dediğinizde, doğru bir şey söylemiş olursunuz ama yanlış soruya cevap vermişsinizdir. Bilmem şimdi anlaşıldı mı?

    İstersen, senin için ayrıntılı açıklayayım.

    Konu: @kowaRoman’ın 1 Kasım tarihli yorumu.
    Paragraf-1 Cümle 3 : Şöyle demiş :

    O da Kürlere yapılan zulüm sonrası,kurtuluş savaşında Türklerle aynı devlette yaşamak istemelerine rağmen özellikle 12 eylülden sonra bağımsız bir devlet talebiyle Kürtler pkk ya akın etmiştir. Yani kendi devletlerini kurmak istemişlerdir ve ne şekilde ortaya çıktı aşikar olan ama hala ifade edilemeyen pkk dan başka tutunacak bir dal bulamamışlardır.

    Sonra, Paragraf-2’de şöyle demiş

    Herkes bu meselenin 30 yıllık bir mesele olduğunu söyler. Bazıları şeyh sait isyanını bir kıyam olarak değerlendirir ve kürt isyanı olarka görmez. fark etmez. sonuçta bu isyandan 1 yıl sonrasında ağrı isyanları başlamıştır ve bu isyanların kürt isyanı olduğu noktasında bir sorun yokturdur sanırım

    Ben 2 Kasım tarihli yorumumda bu iki cümle arasındaki tutarsızlığa vurgu yapmışım.

    @KowaRaman 3 Kasım tarihli yorumda bu iki fikir arasındaki tutarlılığı anlatmak yerine, Şeyh Sait meselesini bana anlatmaya kalkmış, (Yani kare sorusuna üçgen cevabı vermiş)

    Ben de 4 Kasım tarihli yorumumda

    Geçiniz. Şeyh Sait meselesi ayrı bir tartışma konusu, oralara girerek topu taca atmanın alemi yok. Ben tutarsızlıktan bahsediyorum. Bir öfke haliyle 3 cümle yukarıda başka şeyden bahsedip, beş cümle altında farklı şeyden bahsedilmesi konumuz, yoksa Şeyh Sait meselesi değil.
    Önce “Kürtlerle Türkler kurtuluş savaşında Türklerle aynı devlette yaşamak istemelerine rağmen” diye başlayıp yani “Aslında o zamanlar mesele yoktu, 12 Eylül kaşıdı” deyip, sonra Şeyh Sait isyanını, resmi tarih bulamacına batırıp (nasıl olsa resmi tarihi savunan kimse kalmadı ya, belki arada kaynar diye mi düşündünüz.) mesele çok eski aslındaya getirmenin tek açıklaması, tutarsızlıktır.

    demişim. Yani Şeyh Sait hakkında yazdıkların doğru veya yanlış dememişim, bir karar ver demişim, yani Pkk’nın ortaya çıkışı 12 Eylül ürünü müdür yoksa, taaa Şeyh Sait isyanına kadar mı dayanır? Şimdi bu iki düşünce arasındaki tutarsızlığı ortaya koyunca ben “perişan” bir cevap mı vermiş oldum?

    Hani doğru bulmadığınız bir düşünceyi/savı vs. karşı tez ile ya da argümanla destekleyerek çürütseniz anlayacağım.

    Bir önceki yorumda kalın harflerle bir şeyler yazmışım ya, onlar asla demagoji değil. Asıl demagoji nedir biliyor musun? “Tavuk mu yumurtadan – yumurta mı tavuktan” tartışması yapmaktır. Sen onu yaptın ondan böyle oldu, yok aslında sen böyle yaptığın için böyle oldu demektir demagoji. Havanda su dövmektir.

    Yorumcunun nasıl başlayıp nasıl bitirdiği çok önemlidir. Neden mi?

    İki kişi var diyelim ikisi de taş atıyor. Birincisi önce taş atmaya başlamış, sonra da o taşı atmasının sebeplerini kendisine telkin ediyor/ettiriliyor. İkincisi ise kendine kötülük yapıldığı için kötülük yapana taş atıyor.

    İkincisi, hiçbir tutarsızlığa kapılmadan kendini ifade edebilir. Ama birincisi taş atmasının nedenini anlatırken tutarsızlıklara düşer.

    Neye itiraza ettiğim anlaşıldı mı acaba?

  25. Yazan:sKaya Tarih: Kas 4, 2011 | Reply

    @KowaRaman,

    Niye mi şehitlik meselesi?

    Kim hangi safta durduğunu net ortaya koysun da , kör dövüşü olmasın diye.

    (Benim safım belli, lafı eğip bükmüyorum (@burak’a). Amaların arkasına sığınmadan, net 1-2 kelimelik cevaplarla, tüm sorulara cevap vermeye her zaman hazırım.)

    Eğer sen, o şehitler ölen Pkk’li gerillalar deseydin, tamam o zaman diyecektim. Onu bilelim onun üzerine tartışma bina edelim veya etmeyelim. Bu dünyada birilerinin ben PKK’lıyım, PKK’ya hak veriyorum vs. demeye de hakkı var. Ben aynı düşünceyi paylaşırım, paylaşmam. Ancak neyi paylaşıp neyi paylaşamayacağımı bilirim.

    Sorunlu olan ise, Pkk’nın şiddet eylemlerini desteklemiyor görünüp, ama şöyle oldu pkk’da böyle yaptı, aslında şundan böyle oldu gibi kılıflarla, örtülü destek verip, kaçak dövüşmek.

    Şimdi kaçak dövüşen bir kişiyle neyi, nasıl tartışacaksınız? Bu fikirde olan kaçak dövüşçüler, “Devlet zulüm yapmasın, haklarımızı istiyoruz biz diyor”. Haklılar. “Kardeşlik, barış diyor, kan akmasın diyorlar.” İtiraz edecek hiçbir şey yok. Sonra 8 kişiyi öldüren canlı bomba için “Demokrasi şehidimiz, demokrasi kahramanımız” (bknz. S.Tuncel’in Zeynep Kınacı’ya atfen söyledikleri) dendiğinde, her şey allak bullak oluyor.

    İşte bu yüzden devlet terör örgütüyle konuşabiliyor, ama tutarlı bir fikri/iradesi olmayanlarla çözüme yönelik konuşamıyor. Ama bu arada vitrinde kardeşlik, barış laflarından da geçilmiyor.

    Neyse, hakikaten bu mesele rayından çıktı.”Allah doğrunun yardımcısı olsun.” diyerek mevzuyu kapatmak en doğrusu sanırım.

    Saygılarımla.

  26. Yazan:KowaRaman Tarih: Kas 5, 2011 | Reply

    Safımı öğrenmeye çalışıyorsun ha. O zaman sana şöyle söyleyeyim. Ben İNSANIM!!! Hiç bir şey zerre kadar umrumda değildir. İnsanlık onuru vardır. Savaşında da onuru vardır. beni bir kalıba sığdırmaya çalışan zaten kocaman bir modernite var karşımda. O bunu başaramamışta,sen mi burada bana pkk lı yaftası vurma çabasına girişiyorsun? Saf ne demek ya saf ne demek? Allah rızası için sus! Burada fikirler ortaya atılan bu ortamda,ORTAK fikirlerde birleşmek gerektiğini vurgulamama rağmen nedir bu safını anlamaya çalışıyorum sorusu! Bunun safla filan ne alakası var? Düşünebilen her mahluk,empati yeteneğine sahiptir! Düşman belleyip katlini farz kıldıklarının yerine koy kendini! ben bunu yapıyorum! Bunu yapınca da saçma sapan bir safın ne sorusuna muhatap oluyorum! Yazık bu insanlığa çok yazık… Umarım erken kıyamet koparda; insanlık hak ettiğini bulur!

  27. Yazan:Neslihan F. Tarih: Kas 5, 2011 | Reply

    Eskiden kürtleri anlatan filmler vardi. Istanbul´dan disariya cikmayan senarist ve yönetmenlerin eseriydi bunlar. Biz kürtler bunlari izleyince, kahramanlarin biraz bize benzeyen türkler olduklarini düsünür gülerdik.

    Bu Kürt Sorunu denen seyde siz türk kardaslarimizin hali de tamamen ayni. Sizin bahsettiginiz dogrular ve dünyalar bizimkine yakin ama bizim degiller.

    Bilmiyorsunuz. Üretilmis sablonlarla düsünüyorsunuz ve bu sablonlar da sizin dünyanizin eseri.

    Biz “viss aney” demiyoruz. Türkceyi az ögrenmis kürtler güya bununla türkce konustuklarinini düsünürlerdi. Bu bir örnek sadece.

    Yukardaki maddeler icinde neden mesela “Avrupalilar daha uygardirlar. Ic sorunlarini akilla cözerler. Basinlari bizimki gibi yalan atmaz. Halklari bizimki gibi yalana alistirilmamislar. Avrupalilar aklin yolunda bulusmayi daha iyi becerirler ama biz öyle degiliz. Bizim kültürümüz, yasamimiz, deger yargilarimiz cok kirlenmis ve hastalanmis. Bu yüzden Kürt sorununu cözmemek icin, elimizden geleni yapmaya mahkumuz” gibi bir madde yok?

    Neden kendine ayna tutmaz türk öncü beyini?

    PKK daha dünkü cocuk. Neden Dersim, Zilan, Seyh Said zamaninda aklin yoluna gelmemis devletinizi ve onunla kaynamis milli kültürünüzü sorgulamazsiniz?

    PKK´yi tasvip etmedim, etmem. PKK bize zarar vermis, size pek degil.

    Ama siz asil gelecekteki PKK´lari düsünün. 29 isyani yapan, 30´u da yapar.

    Kürdistan kelimesini duyunca bir türke birseyler oluyor. Bunda cok sey gibi cok recete de gizlidir.

    Türk sorunu vardir. Bu sizin tesbihte hata olmaz, uyusturucu bagimliliginizdir. Tahamülsüz, bencil, yalanlarla yasayan, kan kokusuna cok cabuk alisan, linc kültürüne bulanmis vs bir millet oldunuz desem, bunu hakaret telaki eder belki yorumumu sansürlersiniz. Kusura bakmayin ama budur tablonuz, budur cözümsüzlügün sebebi.

    Kürtce egitim hakki ne eder, ne yapar vermezsiniz. Kürtlerin inkarini kanunlarla durdurmazsiniz. TRT 6 asmisiniz (onlarca kürt tv acildiktan sonra) o da kanunsuzdur hala. Yani baska hükümet gelir kaldirir.

    Tencere tava pazarlamacisi bir adam tanidim. Beyim evde yokken gelir ne yapar eder birseyler satardi bana. Korkunc yetenekliydi bu hususta. O kadar igrenirdim ki neden kaniyorum diye. Bunu psikolojik bir onur meselesi yaptim ve bir defasinda adamin kafasina pirasayla vurdum. O an benim icin bir devrimdi. Bir dolandiriciya karsi zafer kazanmistim.

    Kurusa bakmayin ama sizin devletiniz tam da o tencereci gibi. Kürt acilimi, din kardesligi filan. Hep bizi kandirdiniz.

    Emre Uslu icindeki kürt karsitligini dinlemis. Onun icinde kürt dostlugu olamaz, bu esyanin tabiatina aykiri. Iyi polis de Allah´in kuludur, ekmegini böyle yer.

    Demem o ki benim prasayi tencereciye vurmam gibi, Kürtlerin o camlari parcalayacagi zaman elbette gelecektir. Yakin gelecekte hemide.

    Sizin kardeslige, barisa, adil cözüme niyetiniz yok. Iyi pazarlamicisiniz ve biz hep kanariz.

    Unutmayin, pazarlamacilar müsterinin ayagina gelirler, müsteriler degil. Özne ve önemli olan müsteridir.

    Siz bizim postumuzu seversiniz. Biz sizi ve size ait hicbirseyi sevmemeye basladik.

    Dilerim Allah´imdan ya biz helak oluruz da sizden kurtuluruz, yada sizin kalbinize merhamet koyar Rab´im de aklin yoluna gelirsiniz.

    Uzattim, kusura bakmayin. Artik siz türkleri okumak inanin cok zor geliyor.

    Bayraminiz kutlu olsun. Mevlam bizlere, hepimize akil versin.

    Neslihan

  28. Yazan:Ahmet Derim Tarih: Kas 6, 2011 | Reply

    Yapma sevgili Neslihan kardeşim. Bizim hepimizi de aynı kefeye koyma. Türklerin arasında da bu devletin Kürtlere karşı yediği haltları bilen ve bunu kabullenemeyen insanlar var. Yakın zamana kadar bu haltlar devam da ediyordu. Ama artık konjektür gereği, yani bizim dışımızdaki yabancı güçlerin dayatmasıyla (yani Türklerin ikna olmasıyla falan değil) bu baskılar ve zulümler azalma eğilimine girdi. Evet yapılanlar az ve göz boyacı gibi görünüyor. Ama sonuçta bir sorun olduğu kabullenilmiş durumda.

    Kürdistan kelimesi beni titretmiyor mesela. Bu coğrafyada yaşayan Türk, Kürt ve diğer insanlar için hayırlı olan oysa Kürdistan kurulsun. Ne olacak ki? Türkiye demiyelim de Birleşik Anadolu Eyaletleri diyelim mesela. Bu sadece lafta da kalmasın. Türke de Kürte de baskı, zulüm olmasın. İmkanlar ölçüsünde ana dilde eğitim de olsun. Kürtçe öğrenmek isteyebilecek Türkler için de seçmeli dersler olsun. Ama ondan da önemlisi öğrenciler şakır şakır İngilizce konuşabilsin ki her yerde iş bulabilsinler…

    Ben bütün bunları çok uzakta görmüyorum. Ama benim bu düşüncelerim PKK’nın sayesinde olan şeyler değil. Bilakis PKK’nın zulümlerini, sivillere saldırıların gördükçe artık “İnceldiği yerden kopsun” düşüncesi hakim olmaya başlıyor bende. Böyle kanlı bir PKK’yı destekleyen Kürt benim kardeşim olabilir mi? Kardeş olmayı bırak gırtlak gırtlağa gelmez miyiz?

  29. Yazan:KowaRaman Tarih: Kas 7, 2011 | Reply

    Sayın Ahmet Demir kardeşime bir soru soracağım.

    Evet bu kardeşliği pkk sağlayamaz. Ama kim sağlayacak? Kürt sorunu bitmiştir.benim milletimin sorunu pkk sorunudur diyen tayyip baba mı çözecek bu sorunu? pkk ne kadar yanlış içerisinde derseniz deyin. ama bunun alternatifi ne? tayyip babanın bir alternatifi olmadığı için halk onu seçiyor. peki sevgili türk kardeşerim yıllardır pkk nın alternatifi olacak bir hareket başlatsaydı kürtler için fena mı olurdu. Ama insanca ve İSLAMCA bir hareket. Türk-İslam birliği mantalitesinin dışına çıkıp Asr-ı Saadet teki gibi bir algıya sahip olan insnalar.

    Son konuşmasında Üstadın Arapçayı farz ,türkçeyi vacip kılan zat-ı muhterem. Vaciple mi Farzları tamamlamaya çalışıyor ki yıllar sonra Kürtçenin caiz olmasından bahsediyor. Bu şekildeki bir mantalite bu sorunu çözemez. Şu anda oluşturulmaya çalışılan mantalite de ne yazık ki bu senin söylediğin bizimd e istediğimiz gerçek KARDEŞLİK ortamını yaratmaktan çok.

    ALLAH umarım herşeyi yoluna sokar…

  30. Yazan:burak Tarih: Kas 7, 2011 | Reply

    Sorunlu olan ise, Pkk’nın şiddet eylemlerini desteklemiyor görünüp, ama şöyle oldu pkk’da böyle yaptı, aslında şundan böyle oldu gibi kılıflarla, örtülü destek verip, kaçak dövüşmek.

    Asıl sorunlu olan sizin bu niyetokuyucu anlayışınız değil mi? Birilerinin (artık kimlerse) “PKK’nın şiddet eylemlerini desteklemiyor görünüp, aslında bal gibi desteklediğini” affedersiniz özel radarlarla falan mı tesbit ediyorsunuz:)

    Anladık. Kimse karnından konuşmasın, içindekini dobra dobra döksün herkes. İyi de size tutarsız görünmemek adına inandıkları doğrulardan vazmı geçsin insanlar?

    Ayıp ayıp, bir de sıkılmadan fikir özgürlüğünden bahsedersiniz. Ya hu karşısındakini “PKK yandaşlığı” yaftasıyla adeta şantaj yaparak susturmaya çalışan siz değil misiniz? Geçin ya, siz kim dürüstlük kim? Milliyetçilik damarınıza işlemiş işte, kabul etseniz de etmeseniz de gerçeğiniz bu.

  31. Yazan:Ahmet Derim Tarih: Kas 7, 2011 | Reply

    Valla daha 2-3 sene öncesine kadar insanlar Kürt sorunu diye birşeyin farkında değildi ki. Bizim için PKK terörü, doğudaki 3-5 baldırı çıplak eşkiyaydı. Kürtlere vakti zamanında yapılan işkenceleri, b.k yedirmeleri falan duymamıştık yeminle. Faili meçhulleri de devletin ispat edemediği ama terörist olduğunu bildiklerini inceden temizlemesi olarak görüyorduk.

    Müslümanlar (iyi kötü içinde olduğum grup) devletin en çok kendilerini ezdiğini düşünüyordu. Tunceli’nin devletin tunç elinden geldiğini ben yeni öğrendim. Dersim katliamını duymuştum ama Irakta falan Saddamın yediği haltlardan zannediyordum.

    Sonuçta devletin zulmü, ordunun kayıtsız şartsız hakimiyeti azaldı, her geçen gün de azalıyor. Bunun yanında 1.5 milyar dolarla alt üst edilen bir ekonomiden iyi kötü kasasında 100 milyar dolara yakın stoğu olan bir ekonomiye doğru gittik. Daha alınacak çok yol var.

    Kürt açılımı diye birşey dillendirildi. Sonra sadece Kürt değil her ezilenin nefes alacağı demokrasi açılımı olsun dendi. Gerillalar dağdan inmeye başladı ama orda bir dananın kuyruğu koptu.

    Devlet PKK’yı muhatap alarak görüşmeler yaptı. Muhtemelen anayasada Kürtleri inciten kısımlar değiştirilecek eğitim vs konuları kademeli olarak düzeltilecekti. Bunun karşılığında PKK Türkiye içindeki eylemlerini bitirecekti. Ama nedenini anlamadığım bir şekilde orda dananın kuyruğu koptu. İki taraf da birbirini suçluyor. Ama hükümetin/devletin PKK’ya artık gram güveni kalmadığına ben eminim.

    Benim projeksiyonum şu şekilde: Eğer bu son hamlelerle PKK dizleri üstüne getirilemezse bir sonraki seçimde hükümet düşer, yerine MHP veya CHP gelir. Çok sert tedbirler alınır, BDP falan darma duman edilir, muhtemelen de bir kopmaya doğru gidilir.

    Fethullah Gülen cemaati bir takım milliyetçi söylemler kullanmıştır, bu doğrudur. Ama sonuçta bu cemaat bir Kürd’ü kendine üstad bilir, onun kitaplarını okur, içlerinde bir sürü Kürt vardır, Kürtleri aşağılamak gibi birşey kesinlikle olamaz. Ancak Kürt sorununu da çok ele almamıştır, çünkü zaten kendi derdi başından aşmıştır. Senelerce MİT ve askerler cemaate kök söktürmüş, öyle Kürt sorunuyla falan uğraşacak hali olmamıştır.

    Cemaatin ilk büyük açılımı Türki cumhuriyetlere oldu, e bunlarda ırk ve kültür birliğini kullandılar. Türkçeyi, istiklal marşını öğrettiler. Yarın Kürtçeyi de eklerler müfredata.

  32. Yazan:Amed-Oslo Dernegi Tarih: Kas 9, 2011 | Reply

    Kürdüz demeye utanir hale geldik.lanet olsun.80 senede T.C. yapamadi, 8 senede PKK yapti.ne demisler: “akrep etmez kürdün kürde ettigini” 🙁

  33. Yazan:Kürt diil para lazım Tarih: Kas 10, 2011 | Reply

    Diyarbakır’da Jandarma Özel Harekât, Polis Özel Harekât, Jandarma Komando timleri ile 7. Kolordu Komutanlığı’na bağlı birlikler, terör örgütünün uyuşturucu depolarına ortaklaşa operasyon düzenledi. Son yılların en büyük baskınında piyasa değeri yaklaşık 28 milyon TL olan 44 ton 20 kilogram esrar maddesi ele geçirildi. Lice ilçesinin Bağlan, Ortaç ve Yalaza köyleri bölgesinde gerçekleştirilen operasyon iki gün sürdü. Diyarbakır Valisi Mustafa Toprak, kobra helikopterlerin de havadan destek verdiği baskında terör örgütünün finans kaynağına büyük darbe vurulduğunu söyledi.
    [HABER ANALİZ] OPERASYONLAR TERÖR ÖRGÜTÜNÜN KARA PROPAGANDASINI ÇÜRÜTTÜ

    Yere gömülmüş bidonlar içerisinde bulunan esrar maddelerine el konuldu. Hazro ve Lice kırsalını kapsayan operasyonda, 4 ton 20 kilogram toz esrar (40 ton kubar esrara eşdeğer), 4 ton 130 kilogram kubar esrar olmak üzere toplam 8 ton 150 kilogram esrar maddesi (44 ton kubar esrar maddesine eşdeğer) ele geçirildi. Diyarbakır Emniyet Müdürü Mustafa Sağlam ve İl Jandarma Komutanı Mustafa Erdem ile birlikte basın toplantısı düzenleyen Diyarbakır Valisi Mustafa Toprak, uzun aradan sonra güvenlik güçlerinin birlikte operasyon düzenlediğini ve örgütün finans kaynağına büyük darbe vurulduğunu dile getirdi. Toprak, “PKK’nın silah ve uyuşturucu kaçakçılığı yaparak elde ettiği paraları terörizmde kullandığını bir kez daha görüyoruz. Terör örgütünün parasal gücü kesilmeden terörle mücadele edilemeyeceğini de biliyoruz. Bu anlamda örgütün maddî kaynağına büyük bir darbe indirdik.” dedi.Operasyonun gerçekleştirildiği bölgelerde gözleme ve dinleme yapıldığını, bir terörist grubun tespit edildiğini dile getiren Toprak, operasyon alanının dağlık, geniş ve ormanlık olması sebebiyle teröristlerin kaçtığını dile getirdi. Toprak, “PKK taşeron ve rant örgütü olduğunu ortaya koymuştur. Örgüt kırsalda da vatandaşlardan vergi alıyor, baskı altına alıyor. Onun için bu operasyona ‘Vatandaşı kan emicilerden kurtarma operasyonu’ adını veriyoruz.” diye konuştu. Toprak, operasyonlarla ilgili adlî makamların talimatıyla tahkikata başlanıldığını, 4 şahsın arandığını söyledi.

    Daha çok PKK aracılığıyla İran ve Irak sınırlarından Türkiye’ye giren eroin, esrar gibi uyuşturucu maddeler, başta İstanbul olmak üzere Adana, İzmir ve Antalya’ya ulaştırılmak isteniyor. İstanbul’a kadar getirilen uyuşturucu maddenin önemli bir kısmı Avrupa’ya gönderiliyor. Terör örgütü PKK’nın ciddi maddi kazanç sağladığı uyuşturucu trafiğine son bir ayda önemli darbeler indiren emniyet birimleri onlarca kişiyi gözaltına aldı. PKK’nın uyuşturucu trafiğini yöneten küçük çaplı birçok çete de yapılan başarılı operasyonlarla çökertildi. Planlı ve kapsamlı yapılan bu operasyonlar neticesinde Doğu illerinden takip altına alınan ve yurdun değişik şehirlerinde son 2 ayda yaklaşık 50 milyon lira değerinde 1 tonun üstünde eroin, 50 milyon lira değerinde 50 ton esrar ve yüz binlerce uyuşturucu hap ve esrar yapımında kullanılan tonlarca Hint keneviri ele geçirildi.

  34. Yazan:istifa Tarih: Kas 16, 2011 | Reply

    Kürtlükten istifa ediyorum. Son zamanlarda kürtlük ve kürtçülük adına insan öldürülmesine tahammül edemiyorum. Benim adıma ölmeyin. Benim adıma kimseyi öldürmeyin. Yeter artık.

  35. Yazan:çuvaldız Tarih: Kas 17, 2011 | Reply

    tehdit/uyarı/realite?

    – Bakın sadece benim bölgemden, yani Şırnak Merkez, İdil ve Güçlükonak’tan, bir günde 5 bin genç dağa da çıkabilir, okula da gidebilir. İşte bu kadar hassas bir noktadayız.

    – Bu çok önemli bir iddia. Ve aynı zamanda bu sözleriniz üstü örtülü bir ‘tehdit’ olarak da algılanabilir, farkındasınız değil mi?

    – Niye tehdit olsun? Tehdit değil, bu realite. Ortada böyle bir gerçek var ve ben tehdit etmiyorum, uyarıyorum. Bazı gerçeklerin altını çizmek, uyarmak benim yaptığım. 90’lı yıllara dönüyoruz. Ben bunu söylüyorum.

    http://www.gazeteoku.com/koseyazisi/murat-celik/278/kaplan:-40-gunde-100-kisi-daga-cikti

  36. Yazan:yok Tarih: Eyl 30, 2014 | Reply

    yemin ederim sizde kafa ya yok yada kafada bir şey yok siyaset ve bir şeyden bilmezler gelip pkkyi ele aliyor pkknin 1 milyar yıl yapacak şeyi yanlışları kenan evren kaç yılda yapar ve ne yapmadıki siz kenan evreni kurtarıcı olarak görursunuz pkkyi ise terör örgütü xxxxxxxxx xxxxxxxxxxx xxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxx xxxxxxxxxxx xxxxxxxxxxxxxx şovenist milliyetçisiniz

  1. 3 Trackback(s)

  2. Kas 23, 2011: Son 90 günde en çok paylaşılanlar : Derin Düşünce
  3. Kas 21, 2012: PKK savaşı kazandı ama Barış’ı kaybetti
  4. Mar 13, 2016: Yeni PKK ve “Private Security” Aforizmaları | Ne Mutlu "İnsan'ım" Diyene!

ÖNEMLİ

--------------------------------------------------------------------

Tüm yazı, yorum ve içerikten imza sahipleri sorumludur. Yayımlanmış olmaları, bu görüşlere katıldığımız anlamına gelmez.

Hakaret içerse dahi bütün yorumlar birer fikir eseridir. Ama bu siteye ilk kez yorum yazıyorsanız, yorum kurallarına gözatın yine de.

Not: Sitenin ismini dert etmeyin, “derinlik” üzerine bayağı bir geyik yaptık, henüz söylenmemiş bir şey bulmanız oldukça zor :)

Editörle takışmayın, o da bir anne-babanın evlâdıdır, sabrının sınırı vardır. Siz haklı bile olsanız alttan alın, efendilik sizde kalsın.

Sitenin iç işleriyle ilgili yorum yapmayın, aklınıza takılan soruları iletişim kutusundan sorun, kol kırılsın, yen içinde kalsın.

Kendi nezaketinizi bize endekslemeyin, bizden daha nazik olarak bizi utandırın. Yanlış ve eksik şeylerden şikayet etmek yerine bilgi ve yeni bakış açısı sunarak tamamlayın, düzeltin, tevazu ile öğretin bize bildiklerinizi.

Bu kurallara başkasının uyup uymamasına aldırmayın, siz uyun. Bütün yorumları hızla onaylanan EN KIDEMLİ YORUMCULAR arasındaki nizamî yerinizi alın.

--------------------------------------------------------------------
  • Siz de fikrinizi belirtin