RSS Feed for This Post

Kürdlerin Kürdleri yönetmesi gerekli mi?

Kürdlerin değil Kürdleri, Türkiye’yi hatta bütün dünyayı yönetmesini isterdim… Eğer Bediüzzaman Hazretleri gibi Kürd yöneticiler bulabiliyorsanız bu uğurda elimden geleni yapmaya hazırım! Neden?

‘Bir salih Kürt’ü binler fasık Türk’e, bir salih Türk’ü binler fasık Kürt’e tercih ederim’

Böyle diyordu bu büyük zât. Çünkü insanların ne OLDUKLARINA değil ne YAPTIKLARINA bakmak, IRKLARIN değil ancak eylemlerin iyi, güzel ve doğru olabileceğini bilmek her siyasetçinin ödevidir. Bu duruş sayesinde halk hem ırkçı şiddetten korunmuş olur hem de hata yapanlara yeni bir fırsat verilir. “Sen şucusun, bucusun” deyip adamı ölene kadar süründürmezsiniz.

Kürt olmazsa Ermeni de uyar bana. Orhan Pamukoğlu ya da Nihal Atsız, Kenan Evren gibi Türkler tarafından yönetilmektense Etyen Mahçupyan, Hırant Dink gibi Ermeniler tarafından yönetilmeyi yine tercih ederim. Çünkü salih/fasık ekseninde bu iki Ermeniye çok daha yakın hissediyorum kendimi.

Türklerin Türkleri yönetmesi gerekli mi ?

BDP’nin “sivil itaatsizlik” adı altında ırkçılık yapmasına alıştık ama Taraf Gazetesi gibi “doğru” tarafta olduğunu sandığımız gazetelerin kafatasçılığına alışamadık. Belki de gaflet içerisindeler? Farkında değiller “Kürdlerin Kürdleri yönetmesini” savunurken DÜPEDÜZ IRKÇILIK yaptıklarının?

 Kendilerine önce şunu sormak gerekir: 80 yıldır Türkler Türkleri yönetti de ne oldu?

Liste uzun. Yani huzur içinde yaşamak için Türkler tarafından yönetilmenin bir faydası yok. Adalet ve İhsan ile yönetilmesi gerek bir devletin. Cumhuriyet’in ilanından beri yaşanan bir çok sorunun kökü de etnik farklılıklara dayanmıyor. Aksi takdirde ne geçmişte Osmanlı ne de bugün ABD, Fransa, İngiltere gibi ülkelerin ayakta kalması imkânsız olurdu.

Gelin, yaşayan örneklere bakalım. Meselâ 2 milyon civarında Türkün yaşadığı Almanya. Sizce bir Türk eyaletine gerek var mı? Sokakta herkesin Türkçe konuştuğu, resmî kurumların, medyanın, bakkalın, otobüs şöförünün ve polisin Türk olduğu bir ortam? Evet, Türklere karşı ırkçı saldırılar yapılıyor. Evet, bazı eyaletlerde resmî kurumlar Türklerin hakkını çiğniyor. Ama bunların çaresi özerk bir Türk bölgesi değil en sade anlamıyla Adalet. Alman Devleti’nin adaleti aksadığında bunun bedelini herkes ödüyor, sadece Türkler değil.

Fransa’da yaşayan bir Türk olarak da Apartheid rejimi talep etmiyorum. Tersine Fransa’daki diğer halklarla karışık biçimde yaşamak hoşuma gidiyor. Bakkalım Cezayirli, kapıcımız Portekiz asıllı, komşularımızın yarıdan fazlası yabancı. Kızımın öğretmeni Senegalli, arkadaşları arasında bir Japon var bir de Sırp. Benim talep ettiğim tek şey adalet. Elbette Türklere ya da Müslümanlığa karşı bir baskı uygulandığında bu beni rahatsız eder ama aynı şekilde zencilere ya da kadınlara yapılan haksızlıklara da direnmem gerekir.

Tabi yine de bir Türk Gettosu kurulsa aşağılık kompleksi içindeki bazı Türklerin gururu okşanabilir. Belki her yere Türk bayrakları asarlar. Türklerle evlendiği için gettoya sıkışıp kalan Fransızlara zorla Türkçe öğretirler. Ama özerklik çare mi gerçekten? Meselâ bu muhtemel Türk gettosunda iç güvenliği sağlayacak Türk polisinin rüşvet alMAyacağını garanti edebilir misiniz? Ya da uyuşturucu ticareti yapMAyacağını? Sonra… Getto dışında kalan Türkler ne olacak? Türk gettosunda yaşayan Arap, Çinli, Fransız vs diğer milletler ne olacak? “Ne mutlu Türk’üm diyene!” diye bağırtacak mıyız onları da?

Siyasi taleplerini insan yakarak ifade eden bir Kürt ırkçılığı var topraklarımızda. Onlara destek vermeyen Kürdlerin işyerlerini, okullarını yakan, taşla, sopayla insanları sindiren bir ırkçılık. Türk ırkçılarından, Neo-Nazilerden, Ku Klux Klan’dan pek bir farkları yok. Halkın iyiliği için değil şiddeti şiddet için isteyen, şiddetten beslenen, savaşı ilâhlaştıran SIRADAN IRKÇILIK BU. Hem Kürdleri hem de “düşman” Türkleri şeyleştiren, metalaştıran bir öfke…

Bu ırkçılığın temsilcisi olan BDP daha fazla hukukî serbestlik istiyor. Kendi silahlı birliklerini kurmak istiyor. Bugün “sadece” Molotof kokteyli ile bile yapabildikleri faciayı görünce BDP’lilerin silahlı bir polis gücüne hükmetmeleri beni korkutuyor. PKK militanlarına resmî üniformalar giydirip yapabilecekleri zulmü düşünmek dahi istemiyorum. Diyarbakır’dan ya da Gaziantep’ten geçecek yeni bir Berlin duvarının utancını taşıyamam çünkü. Balkanlardan ve Kafkaslardan göçen dedelerimin, ninelerimin Mübadele yıllarında yaşadıkları zorlukları bu halka yeniden yaşatmaya hakkı yok kimsenin. İstanbul’da, İzmir’de Kürd avı, Diyarbakır’da, Hakkâri’de Türk avı yaptıracak bir siyasi proje BDP’nin projesi. Soğuk savaş zihniyetiyle üretilmiş, doğum yerlerine bakıp insanları, aileleri, hayatları bölecek bir proje. Pozitivist, ulusalcı, tam bir ulus-devlet projesi. Barışla ve demokrasiyle alakası yok.

Evet, “Kürdlerin Kürdleri yönetmesi” talebi Kemalist ulus-devlet modelidir. Ezen Türkçülere kafa tutmak için doğmuş bir ezilen tepkisidir. Bir rövanş, bir intikam arayışıdır. Bunu isteyenlerin öfkesini anlıyorum ama haklı bulmuyorum.

İnsan kimliği itibariyle zengin ve karmaşık bir varlıktır. Onu tek bir vasfına indirgeyecek olursanız şeyleştiren, metalaştıran bir konumda olursunuz. Sloganlarla düşünmekten öteye geçemezsiniz:

“Kırmançistan, Zazaistan, Soranistan, İşçileri işçiler yönetsin, patronları da patronlar. Ezilen kadınlar için bir Kadınistan, ezilen Alevîler için bir Alevistan! Neden olmasın bir Zenginistan, Fakiristan?…”

Yoksa sadece ve sadece ADALET’i tesis etmek mi gerekiyor?

 

… Bu konu ilginizi çekiyorsa…

Türkiye bölünür mü?

“Bebek katili! Vatan haini!…” PKK terörünü lanetliyoruz ama devlet eliyle işlenen suçlara karşı daha bir toleranslıyız.  “Kürtler ve Türkler kardeştir” diyenlerin kaçı “sen benim kardeşimsin”  demeyi biliyor Zaza, Sorani, Kurmanci dillerinde? Ülkemizin terör sorunu ne PKK ne de Kürt kimliğiyle sınırlanamayacak kadar dallandı, budaklandı. Bazı temel soruları yeniden masaya yatırmak gerekiyor: (*) Kürtler ne istiyor? (*)  İspanya ve Kanada etnik ayrılıkçılıkla nasıl mücadele etti? (*) PKK ile mücadelede ne gibi hatalar yapıldı? (*) İslâm ne kadar birleştirici olabilir? Töre cinayetlerinden Kuzey Irak’a terörle ilgili bir çok konuyu ele aldığımız 267 sayfalık bu kitabı ilginize sunuyoruz. Buradan indirin.

 

 

Türk milliyetçiliği birleştirir mi yoksa parçalar mı?

 İllâ ki bir tutkal/çimento mu gerekiyor? Milliyetçilik tutkalı adil ve müreffeh bir düzene alternatif olabilir mi? Adaletin, hukukun hâkim olmadığı ortamlarda Türklerin kardeşliği ne işe yarar? Belki de Türk Milliyetçiliği diğer milliyetçilikler gibi yok olmaya mahkûm bir söylem. Çünkü var olmak için “ötekine” ihtiyacı var. Ötekileştireceği bir grup bulamazsa kendi içinden “zayıf” bir zümreyi günah keçisi olarak seçiyor. Kürtler, Hıristiyanlar, Eşcinseller, solcular…150 sayfalık bu kitapta Türk Milliyetçiliğini sorguluyoruz. Müslüman ve milliyetçi olunabilir mi? Türkiye’ye faydaları ve zararları nelerdir? Milliyetçiliğin geçmişi ve geleceği, siyasete, barışa, adalete etkisiyle. Buradan indirin. 

 

 

Tarih şaşırmaktır

Evet… Tarih şaşırmaktır. Atatürk’e şaşırmak, Kürtlere şaşırmak, Lozan’a şaşırmaktır. Geçmişe hayret edip bugüne eleştirel bakabilmek, yarını hazırlamaktır Tarih. Geçmişe değil geleceğe dönüktür amacı. Özetle siyasî bir propaganda aygıtı değildir. Gaz vermek, “Asker millet” üretmek, atalarımızla gurur duymak için tarih araştırılmaz. Eğer resmî tarihin beyin yıkamasından bıktıysanız bu kitap ilginizi çekecektir… Buradan indirebilirsiniz. 

 

Türkiye’nin Ulus-Devlet Sorunu

Devlet gibi soğuk ve katı bir yapı bizimle olan ilişkisini hukuk yerine ırkımıza ya da inançlarımıza göre düzenleyebilir mi? GERÇEK hayatı son derecede dinamik ve renkli biz “insanların”. Birden fazla şehre, mahalleye, gruba, klübe, cemaate, etnik köke, şirkete, mesleğe, gelir grubuna ait olabiliriz ve bu aidiyet hayatımız boyunca değişebilir. Oysa devletimiz hâlâ başörtüsüyle uğraşıyor, kimi devlet memurları “ne mutlu Türk’üm” demeyenleri iç düşman ilân ediyor, Sünnî İslâm derslerini zorla herkese okutuyor… Bizim paramızla, bizim iyiliğimiz için(!) bize rağmen… Kürt sorunu, başörtüsü sorunu, Hıristiyan azınlıklar sorunu… Bizleri sadece “insan” olarak göremeyen devletimizin halkıyla bir sorunu var. Türkiye’nin “sorunlarının” kaynağı sakın ulus-devlet modeli olmasın? 80 sayfalık bu kitap Kurtuluş savaşı’ndan sonra Türkiye’ye giydirilmiş olan deli gömleğine işaret ediyor.  Ne mutlu “insanım” diyene! Kitabı buradan indirin.

Trackback URL

  1. 3 Yorum

  2. Yazan:Ekrem Senai Tarih: Haz 7, 2011 | Reply

    Kürtçü taleplerin ortaya çıkması doğal. Çünkü on yıllardır bu ülkenin insanlarına ilkokuldan itibaren milliyetçilik aşılanıyor, bunun “milleti millet yapan” bir şey olduğu beyinlere kazınıyor. Bu yüzden dikkat ederseniz eğitimsiz Kürtlerin böyle talepleri yok. Bunun yanında Kürtler, AKP’nin taviz edasıyla konuşmasından hazmetmiyorlar. MHP’nin oylarını çalmak pahasına Erdoğan milliyetçi bir tondan konuşuyor. Ayrıca doğuda bölgede sevilen, değer verilen adaylar yerine ömründe doğuya gitmemiş adamları aday yapması hayal kırıklığı oluşturdu. AKP, Kürtleri çantada keklik gibi gördü. Diğer partiler boşlukları iyi gördü ve her ne kadar sahtekar da olsalar, AKP’nin eksik kaldığı yerden bindirdikçe hak veriyorum.

  3. Yazan:Mustafa ESER Tarih: Haz 8, 2011 | Reply

    Yazıyı bize “Farnsız” birinin yazdığını anlamam uzun sürdü biraz.Bunun için yazıyı okumam gerekti.Beyefendinin bizler için yaptığı yorumlarının benzerlerini bende amerika için yapıyorum yıllardır.Herkes yapıyor.Ama nedense Amerikalılar hiç tınmıyrlar bizim yorumlarımızdan.Aynı şekilde BDP lilerde tınmıyorlar.Özerklik isteyen kürtlerin aklına şöyle bir şey geliyormu acaba?
    Mesela İstanbul derse:Kardeşim ben tek başıma türkiyenin %35 vergisini veriyorum.Benden topladığın vergiyi sadece ben kullanmak isterim.Özerklik var ya hani!Herkes topladığı vergi yi harcasın.Kürtlere fiden yatırımın paraları genel bütçeden gitmiyormu?Baskıyla kepenk kapatan oy veren insanların bulunduğu bölgede gerçekten liyakatli insanlar mı yönetecek kürtleri yoksa pkk uzantılarımı.Veya bu hak istekleri gerçekten masum istekler mi sizce?Bölge halkının kendi istekleri mi yoksa BDP-PKK nın taşeronluğunu yaptıkları ülkelerin isteklerimi dir?Bölgede hiç hanefi-şafi müslüman yokmudur ki marksist pkk sözcülük yapmaktadır?

  4. Yazan:Mustafa ESER Tarih: Haz 8, 2011 | Reply

    ccengiz han harzem ülkesin saldrdığnda yanında bazı müslüman alimler bulunuyordu.masum insanlar .bu alimlere güverek teslim oldular.hepsi kılıçtan geçirildi.pkk ve sivil uzantısı bdp nin masumisteklerine çanak tutan sözde aydınlarımız vebu aydınlarımızın kafasını bir güzel aceyle yıkadıkları biz saf insanlar.Allah sonumuzu hayır etsin!

  1. 1 Trackback(s)

  2. Tem 5, 2011: Son 30 günde en çok paylaşılan yazılar : Derin Düşünce

ÖNEMLİ

--------------------------------------------------------------------

Tüm yazı, yorum ve içerikten imza sahipleri sorumludur. Yayımlanmış olmaları, bu görüşlere katıldığımız anlamına gelmez.

Hakaret içerse dahi bütün yorumlar birer fikir eseridir. Ama bu siteye ilk kez yorum yazıyorsanız, yorum kurallarına gözatın yine de.

Not: Sitenin ismini dert etmeyin, “derinlik” üzerine bayağı bir geyik yaptık, henüz söylenmemiş bir şey bulmanız oldukça zor :)

Editörle takışmayın, o da bir anne-babanın evlâdıdır, sabrının sınırı vardır. Siz haklı bile olsanız alttan alın, efendilik sizde kalsın.

Sitenin iç işleriyle ilgili yorum yapmayın, aklınıza takılan soruları iletişim kutusundan sorun, kol kırılsın, yen içinde kalsın.

Kendi nezaketinizi bize endekslemeyin, bizden daha nazik olarak bizi utandırın. Yanlış ve eksik şeylerden şikayet etmek yerine bilgi ve yeni bakış açısı sunarak tamamlayın, düzeltin, tevazu ile öğretin bize bildiklerinizi.

Bu kurallara başkasının uyup uymamasına aldırmayın, siz uyun. Bütün yorumları hızla onaylanan EN KIDEMLİ YORUMCULAR arasındaki nizamî yerinizi alın.

--------------------------------------------------------------------
  • Siz de fikrinizi belirtin