RSS Feed for This Post

MHP Türkiye’yi bölebilir mi?

27 yıldır devam eden bir isyan halinin son safhasındayız. Devlet Bahçeli’nin kestirmeden AK Parti’ye fatura ettiği ‘bölünme tehlikesi’, bu uzun süre boyunca artan veya azalan boyutlarda devam etti; ama bir türlü sona ermedi. Şimdi, bu isyan durumuna son noktayı koyacak adımlar atılıyor. Kürt sorununun Türkiye’nin bütünlüğüne zarar vermeden huzur ve barış getirecek şekilde çözüme kavuşması, birçok aktörün kararına ve tutumuna bağlı. Bu aktörlerin başında MHP geliyor. MHP istemezse Türkiye’nin Kürt sorunu çözülmez.

Diğer aktörlerin tamamı, sorunun çözümüne uygun vaziyet aldı. Buna PKK ve uluslararası aktörler de dahil. Peki MHP sorunun çözümünü istiyor mu? Devlet Bahçeli’nin geçen hafta grup toplantısında, denge noktasında duran Cumhurbaşkanı başta olmak üzere herkese savaş ilan etmesi, Kürt sorununun çözümüne MHP’nin direneceğini gösteriyor. MHP direnirse Kürt sorunu çözülmeyeceğine göre, ortaya bir paradoks çıkıyor: MHP Türkiye’yi bölebilir mi? ( Mümtaz’er Türköne)

 

… Bu konu ilginizi çekiyorsa…

Türk milliyetçiliği birleştirir mi yoksa parçalar mı?

 İllâ ki bir tutkal/çimento mu gerekiyor? Milliyetçilik tutkalı adil ve müreffeh bir düzene alternatif olabilir mi? Adaletin, hukukun hâkim olmadığı ortamlarda Türklerin kardeşliği ne işe yarar? Belki de Türk Milliyetçiliği diğer milliyetçilikler gibi yok olmaya mahkûm bir söylem. Çünkü var olmak için “ötekine” ihtiyacı var. Ötekileştireceği bir grup bulamazsa kendi içinden “zayıf” bir zümreyi günah keçisi olarak seçiyor. Kürtler, Hıristiyanlar, Eşcinseller, solcular…150 sayfalık bu kitapta Türk Milliyetçiliğini sorguluyoruz. Müslüman ve milliyetçi olunabilir mi? Türkiye’ye faydaları ve zararları nelerdir? Milliyetçiliğin geçmişi ve geleceği, siyasete, barışa, adalete etkisiyle. Buradan indirin.

Trackback URL

  1. 5 Yorum

  2. Yazan:bsm Tarih: Oca 8, 2011 | Reply

    Bölmek için var gücüyle çalışıyor ama bölemeyecek.

    Çünkü tuzağına düşürdüğü kesimleri dahi ikna edebilecek bir projeye sahip değildir.

    Urgan sallamakla,tükrük saçarak bağırmakla toplumu felakete sürüklemeyi vizyon(!)edinebilirler ama bir yere kadar!
    Bu kin ve öfke ekme stoku da nihayetinde bitecektir bir gün.
    En gönüllü sempatizanlar bile bu kin ve öfke tohumları ekilmesinden sıkılmaya başladı çünkü.

    Nitekim de papağan gibi savaş naraları,zafer nutukları atılmasından bıktı insanlar.

    Kısacası,bu mantalite her geçen gün anlamını yitiriyor.Yitirmeye de mahkûm.

    “Böldürmeyeyim” kisvesi altında bölücülüğün âlâsını yaparken kendisini tüketecek ama Türkiyeyi yine de bölmeyecek.

    Uzak değil,MHP’nin kendini siyaset sahnesinden silmesi artık yakındır.

    İşte o gün geldiğinde bu,Türkiyenin barışa,huzura,istikrara kavuştuğu gün olacaktır.

  3. Yazan:logic Tarih: Oca 9, 2011 | Reply

    Uzak değil,MHP’nin kendini siyaset sahnesinden silmesi artık yakındır.

    maalesef öyle değil. 21. yüzyılda Milliyetçilik güç kazanmaya devam ediyor. 2020’den sonra dünya çevre/gıda/ekonomi gibi alanlarda krize sürüklendiğinde insanlar yine Milliyetçi/Ulusalcı hareketlere sarılacaklar. Bu bölücü hareketler ne yazık ki daha uzun süre yaşamaya devam edecekler.

  4. Yazan:Cengiz Cebi Tarih: Oca 9, 2011 | Reply

    Türkiye MHP vb.den çok daha önce bölünmüştü.

    MHP vb. bu bölünmüşlükten besleniyor ve bunu sürdürme derdindeler.

    Ama gidişat onların dilediği gibi değil.

    Aklın yolunda birleşip bütünleştikçe insanlar bu tür ‘parti’ler küçülecek.

  5. Yazan:ali duman Tarih: Oca 9, 2011 | Reply

    mhp, müsesses nizamın tahkim ettiği sahte “sol” chp’ye (ve tabi diğer ardılları olan ip,tkp, ödp, emep vs) karşı tahkim edilmiş sahte “milliyetçi/sağ” partidir.

    her iki parti hiç bir proje üretmeden karşılıklı olarak müesses nizamın kendilerine biçtiği rolü oynamış, tarihsellikleri içerisinde karşılıklı sahte “horoz döğüşleri” yapmışlardır.

    bu her iki partinin başta tv.lerdeki tartışmalarına bir bakın bakalım, horoz döğüşünden farklı ne göreceksiniz.

    şehit kanı edebiyatıyla ecevit hükümetine koalisyon ortağı olan mhp, projesizliği ve kadrosuzluğu nedeniyle hükümet etmeye 3.5 yıl zor dayanabilmiş, hazinenin hesapsız bir biçimde boşaltıldığını gören mhp lideri, paldır-palas erken seçim yoluyla iktidardan kaçmayı çözüm olarak görmüştür, bunu yapabilmiş olmasını bile takdir etmek gerekir ki, ülkenin vasıfsız ve hortumcu kadrolara 1.5 yıl fazladan soydurulmasının önüne geçilebilmiştir, bu da bir kazançtır, evhen-i şer kabilinden.

    en nihayet milli iradeye sadık bir hükümetin işbaşına gelmesiyle, müesses nizamın politikalarına hizmet eden, halkın sorunlarına çözüm üretmeyen, halkla bütünleşiyormuş gibi görünebilmek adına aralarında karşılıklı sahte horoz döğüşleri yapan bu ve benzeri siyasi oluşumların/partilerin maskeleri indirilmiş, gerçek yüzleri teşhir edilmiştir.

    ancak, gelecek 4 yıl derin yapılanma olan “ergenekon devletinin” ölüm kalım savaşı vereceği dönemdir. bu 4 yılı sandıkta kaybedilirse bu ergenekon devletinin tamamamen tasfiyesi olacaktır, işte bu anlamda ergenekon zihniyetinin mhp’ye ihtiyacı vardır, mhp’nin barajı geçmesi bu ittihatçı/komitacı zihniyet için ölüm kalım meselesi haline gelmiştir, zira baraj altında kalması demek akp’nin daha fazla milletvekili çıkarması demektir, elbette bunlarda hesap ediliyor, en büyük hesap chp+mhp koalisyonu için yapılmaktadır, bu ise ergenekon zihniyetinin yeniden iktidarı ele geçirmesi demektir ki, o durumda türkiyeye yaşatılacak olan “hitler almanyası” dönemini aratmayacaktır.

    müesses nizamın siyasetine alet olmak yerine milli iradeye bağlı kalacak, hakim sınıf tarafından tahkim edilmemiş hakiki milliyetçi partiye ihtiyaç vardır, tıpkı hakiki bir sosyal demokrat partiye olan ihtiyaç gibi. bunun gerçekleşebilmesi önümüzdeki dönem seçimleriyle çok yakından ilişkilidir, bu ancak sahte “sol” ve sahte “milliyetçi” partilerin sandıkta yenilgiye uğramalarıyla mümkün olacaktır.

    Ergenekon zihniyetine hizmet eden anap ve dyp’nin tasfiye edilmeleri gibi, aynı zihniyetten olan chp ve mhp’nin de tasfiye edilmeleri ülke yararına olacaktır, arif olan türkiye halkları bunu algılayabilecek sağduyuya sahiptir.

    yazının başlığına gelince, türkiyenin bölünmesi kolay bir mesele değildir, bu tek başına mhp’nin de harcı değildir, ancak ne varki ismi konmamış ama varlığını anayasa değişikliği refarandumunda hissetmiş olduğumuz KIZIL ELMA KOALİSYONU (chp+mhp+ip+ödp+tkp+emep) bu ülkeyi gerçekten bölebilirler, zira onlar için türkiye önemli değildir, onlar için müesses nizamın yani ülkeye hakim elit sınıfın çıkarları önemlidir, zira bu ülke 80 yıldır “küçük olsun benim olsun” zihniyetiyle yönetilmiştir. (böyle olmasayadı koca bir imparatorluk mirascısı olan bu ülke böylesine yerlerde sürünüyor olabilir miydi? dış prestijde ürdün’den dahi geride olabilir miydi? neyse en nihayet hak edilen yere doğru yürüyüş başlamıştır)

  6. Yazan:bsm Tarih: Oca 9, 2011 | Reply

    21. yüzyılda Milliyetçilik güç kazanmaya devam ediyor. 2020′den sonra dünya çevre/gıda/ekonomi gibi alanlarda krize sürüklendiğinde insanlar yine Milliyetçi/Ulusalcı hareketlere sarılacaklar. Bu bölücü hareketler ne yazık ki daha uzun süre yaşamaya devam edecekler.

    Haklısınız,halihazırdaki dünya dengelerinin seyri Milliyetçi/Ulusalcı hareketleri tamamen ortadan kaldıracak düzeyde değil.Tabi değindiğiniz gibi,bu hareketlerin-gelişen dünya konjönktürüne paralal olarak-yakın gelecekte nasıl gelişeceği/şekilleneceği de oldukça muğlak görünüyor.Açıkçası kaygılarıniz yersiz diyemem.Pekâlâ Milliyetçiliğin yükselişe geçtiği “Uus Devlet” döneminin başlangıcına benzer yeni Milliyetçi akımlar ya da farklı siyasi akımlar türeyebilir.Tabi olası bu tarz oluşumların çıkış noktasınının ne olacağı ve hangi temeller üzerine kurulacağını şimdiden kestirmek güç…Etnik Milliyetçiliği esas alan günümüz Milliyetçiliğine benzer toplumsal çatışmaları daha da güçlendirecek hareketler olabileceği gibi,küçük devletleri birleştirmeye zorlayacak yeni “birlikler”in(veya bloklar’ın) oluşması da muhtemeldir.Ki özellikle son on-onbeş yıllık yakın geçmişte bunun işaretleri görülmeye başlandı.Dikkat ederseniz Türkiye’nin dış politikasında “eksen kayması”olarak tanımlanan arayışlar da kısmen bu “değişkenler”in bir sonucudur.Hasılı,soğuk savaş döneminin kapitalist ve sosyalist bloklar üzerine temellenen-ve daha ziyade ideolojilere yaslanan-kutuplaşmalar yerini çıkar işbirliğine dayalı çokuluslu konseptlere bırakabilir.
    Ancak şu da var:İnsanlık adına getirisi ne olur bilinmez ama bu tür çokuluslu dayanışmaların da neticede birleştirici unsur olarak birbirine daha yakın etnik,dinsel,mezhepsel vb.üzerine inşa edileceği de kaçınılmazdır.Dolayısıyla günümüzde yaygın olan yerel ayrışmalar yerine,birden fazla etnik ve kültürel unsuru barındıran yeni kutuplaşmalar da pek ihtimal dışı görünmüyor.Ha,bu “doğulu-batılı”şeklinde mi,yoksa dinsel ayrışmalar üzerine mi kurulur…Sonuçta bazı toplulukları bir çatı altında birleştirmeye zorlayan her yeni yapı ve oluşum,doğal olarak “kaşıtını”üretecektir.Ki bunun insanlığa bir artı kazandıracağı da oldukça kuşkuludur.

    MHP’ye gelirsek;
    Bence MHP’yi özelinde bu dengelerin dışında tutmak gerekir.Zira MHP ne dün ne de bugün uluslarası bağlayıcılığı olan bir siyaset içinde olmadı.Böyle bir misyonu yoktur MHP’nin.Etnik Milliyetçiliğe dayanarak varlığını sürdürüyor.Kürt-Türk çatışmasından medet umarak barajın üzerinde kalmaya çabalıyor sadece.Kan gövdeyi götürmüş,toplum birbirine düşman olmuş umurunda değil.Yeter ki kan,soy,sop üzerinden toplum birbirine girsin,O da bu çatışma içinde kendine bir yer edinsin.Bütün vizyonu,icraatı “davası”bundan ibarettir.Ve böyle olduğu için de sürekli etnik gerilimleri yükseltmekle,habire milliyetçi ve şöven duyguları kaşımakla meşgul.Bu kozu eline veren de PKK’DIR.
    Dolayısıyla,”siyaset sahnesinden silinecek”derken;aslında,PKK marjinalleştikçe MHP de yok olmaya mahkûm demek istemiştim.Bu koz da gittikçe elinden alınacak gibi görünüyor.Yeter ki AKP biraz basiretli olsun ve oy kaybetme kaygısıyla MHP’yle Milliyetçilik yarışına girmesin.
    Kısacası bu ülkede toplumsal barış isteği güçlendikçe MHP gibi ırkçı partilere malzeme kalmayacaktır ve silinecektir.

ÖNEMLİ

--------------------------------------------------------------------

Tüm yazı, yorum ve içerikten imza sahipleri sorumludur. Yayımlanmış olmaları, bu görüşlere katıldığımız anlamına gelmez.

Hakaret içerse dahi bütün yorumlar birer fikir eseridir. Ama bu siteye ilk kez yorum yazıyorsanız, yorum kurallarına gözatın yine de.

Not: Sitenin ismini dert etmeyin, “derinlik” üzerine bayağı bir geyik yaptık, henüz söylenmemiş bir şey bulmanız oldukça zor :)

Editörle takışmayın, o da bir anne-babanın evlâdıdır, sabrının sınırı vardır. Siz haklı bile olsanız alttan alın, efendilik sizde kalsın.

Sitenin iç işleriyle ilgili yorum yapmayın, aklınıza takılan soruları iletişim kutusundan sorun, kol kırılsın, yen içinde kalsın.

Kendi nezaketinizi bize endekslemeyin, bizden daha nazik olarak bizi utandırın. Yanlış ve eksik şeylerden şikayet etmek yerine bilgi ve yeni bakış açısı sunarak tamamlayın, düzeltin, tevazu ile öğretin bize bildiklerinizi.

Bu kurallara başkasının uyup uymamasına aldırmayın, siz uyun. Bütün yorumları hızla onaylanan EN KIDEMLİ YORUMCULAR arasındaki nizamî yerinizi alın.

--------------------------------------------------------------------
  • Siz de fikrinizi belirtin